Şehirleri oluşturan mekânların zamanla fiziksel, sosyal ve ekonomik koşullarının değişmesi mekânlarda köhneleşmeler oluşmasına sebep olmaktadır. Bu köhneleşmiş mekânlara yönelik içerisinde kamu, özel sektör ve yerel halktan oluşan bir katılım grubu ile uygulama çalışmaları yapılır. Bu çalışmalar anlık çalışmalardan ziyade sürece dayalı çalışmalardır. Birçok disiplini, potansiyelleri ve dinamikleri içerisinde barındıran kentler; teknik, politik, sosyal, ekonomik, etmenlere göre kentsel dönüşümü zorunlu müdahale aracı olarak kullanmaktadırlar. Uluslararası ölçekte, 1940'larda ikinci dünya savaşı ile tahrip olan şehirlerde; sağlıklı yaşam koşullarına sahip olmadığı için kentsel dönüşüm zaruri olmuştur. Sonrasında, ekonominin tekrar canlanması ve sanayi devrimi ile birlikte köyden kentlere başlayan göçlerle kentsel dönüşüm tekrar ihtiyaç olmuştur. Çünkü şehirlerde ikinci defa ekonomik ve teknik yönden kapasite olarak temel gereksinimler ihtiyaç olmuştur. Ülkemizde de uluslararası düzeyde olduğu gibi, benzer bir kentleşme tarihi yaklaşımı yaşanmıştır. Bu yaklaşıma ek olarak, 1980'li yıllarda ülkemizde popüler kültür haline gelen, ekonomik krizlerin ve diğer politik sebeplerin eşiğinde köylerden kentlere yönelik göçlerin hızlanması görülmüştür. Kentlerin planlama ve teknik altyapıları bu hıza yetişemeyip kontrol altına alınamamıştır. Şehirlerde oluşan bu plansız göçleşme çoğu zaman şehirlerin çeperlerinde ilkel bir şekilde yoğunlaştığı görülmüştür. Politik kaygılardan dolayı merkezi otorite tarafından müdahe edilmediği ve kontrol altına alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden, Bu kentsel yayılım meydana gelmesinden itibaren birçok toplumsal probleme sebep olduğu gözlenmektedir. 1999 depreminde sonra yaşanan toplumsal afetle birlikte riskli yapıların varlığının acilen ele alınmasının gerekliliği, ilgili bakanlık tarafından dikkate alınmıştır. Bu kapsamda riskli yapıların tanımlanması, yıkılması ve yerlerine yenilerin yapılmasını da içerecek şekilde yasal düzenlemeler hızlı bir şekilde uygulamaya konulmuştur. Bu düzenlemeler, diğer mekânsal yasal düzenlemelerden ayrı olacak şekilde, özel yasa niteliğinde olduğu görülmektedir. 2000'li yılların başından itibaren bu yasal çerçeve ile birlikte, yeni oluşturulan kamu iştirak şirketleri aracılığıyla riskli yapılar, riskli alanlar ve rezerv alanlar hızlı bir şekilde yeniden ele alınmıştır. Ülkemizde kentsel mekânların kronolojik gelişiminin en iyi olarak okunduğu ilçelerin başında İstanbul Bayrampaşa ilçeleri gelmektedir. Merkezi ilçelere göre çeperde kalan Bayrampaşa ilçesi, sosyolojik olarak daha çok balkan asıllı türk vatandaşlarımızın tercih ettiği ilçelerin başında gelmektedir. Bayrampaşa ilçesi, alansal olarak çoğunlukla bu güne kadar sanayi alanı olarak işlevini sürdürmüştür.xxBugün kendisinden beklenen yaşam kalitesini standartlarını oluşturan bir hayatı yerel halk kullanıcıları sağlayamadığı belirlenmiştir. Bu tez çalışmasında kentsel dönüşüm konusuyla ilgili teknik kavramsal tanımlamalar ve açıklamalar yapılmıştır. İçerinde birçok dinamikleri barındıran kentsel dönüşüm kavramı; fiziksel, sosyal, ekonomik ve politik boyutlarıyla dünya literatüründeki kentsel dönüşüm modelleri, yaklaşımları ve uygulama örnekleri incelenmiştir. Yapılan bu incelemeler sonucunda; kent bir sistem olarak düşünüldüğünde, kentsel dönüşüm sürecinin dayalı bir evrim teorisi olarak görülmesi mümkündür. Aynı şekilde ülkemizde yapılan tüm kentsel dönüşüm modelleri, yasal altlıkları, uygulama örnekleri ele alınıp karşılaştırma fırsatı bulunmuştur. Elde edilen veriler üzerinde yapılan karşılaştırmalarda, kentsel dönüşüm projelerin ve diğer çalışmaların en önemli bileşeni olan katılımcı yaklaşım çalışmalarının ve uzlaşma çalışmalarının ulusal verilerde ve örneklerde her hangi bir içerik olarak yer almadığı tespit edilmiştir. İncelenen ulusal çalışmalarda ve diğer verilerde bu katılım ve uzlaşma konuları ile ilgili içeriklerin tamamen pratiğe dayalı şekilde sahada karşılaşılması durumunda çözüm bulunmaya çalışıldığı görülmüştür. Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi örnek vaka incelemesi olarak ele alındığında her ne kadar katılım yaklaşımı ve uzlaşma görüşmelerin bir disiplin şeklinde proje kapsamında edilmesine çalışılmasına rağmen projenin dayandığı yasal altlıklardan bu yaklaşımların temeli olmadığından dolayı, bu projede de hedeflenen seviyedeki amaçlara ulaşılamadığı tespit edilmiştir. Kentsel dönüşüm amacıyla Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi içerisinde yapılan uzlaşma çalışmalarının, tanımlı bir teknik üzerine olmamasının sebebi, mevcut yasal altlıklarda herhangi bir uzlaşma ile ilgili içerik olmamasıdır. Sonradan oluşturulan uzlaşma metodolojisi ise dünya örnekleri üzerinden ve yerel ihtiyaçlardan deneyimleyerek oluşturulmuştur. Özellikle yerel halkın sahip olduğu sosyolojik doku ve yerel ihtiyaçlar, uzlaşma çalışmalarını etkileyen en önemli unsurlardır. Bu tezde yer alan hipotezler; Uzlaşma çalışmaları sürecinde cinsiyet ayrımının katılım ve uzlaşma çalışmaları üzerine etkileri, sosya-kültürel bağlamın uzlaşma görüşmeleri üzerine etkileri ve güven unsurunun katılım ve uzlaşma görüşmeleri üzerine etkileri ispatı üzerinedir. Örnek vaka incelemesi Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi üzerinden bu tez kapsamında kurulan 3 farklı hipotezinde ayrı ayrı incelemesi yapılmıştır. Böylece her üç hipotezinde doğrulu kanıtlanabilir olduğu görülmüştür. Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi ile ele alınan ve bu projenin en önemli parçası olan uzlaşma çalışmaları ülkemizde kentsel dönüşüm projelerinde önemli ölçüde yer almayan uzlaşma çalışmalarının örnek olacak emsal bir çalışmadır. Bu projenin fikir aşamasından başlayarak tüm aşamalarında katıım-uzlaşma süreçleri oluşturulmuş ve uygulanmıştır. Bir kamu projesi olan Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi, mülkiyet olarak kamu mülkünde bulunan bir rezerv alanı özel mülkiyette bulunan bir başka alanla takasının yapılması üzerine kurulmuştur. Bu özel mülkiyette bulunan alanın tüm hak sahipleri yerel halktan oluşmakta olup kamu tarafından taraf olarak tanımlanmıştır. Projenin başlagıç aşamasında, gelişim ve bitiş aşamalarında hak sahipleri ile süreçli iletişim halinde bulunarak, daha önce tanımlanan uzlaşma teknikleri uygulanmıştır. Bu tekniklerin cinsiyete göre, sosyal kütürel bağlamlara göre ve güven kriterine göre değişgenlik gösterdiği tespit edilmiştir. Katılımcı bir yaklaşımla üretilen uzlaşma sürecindeki prensipler ve kriterler tüm proje sürecixxiboyunca ele alındığı görülmüştür. Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesinin ülke çapındaki en önemli özelliği olan uzlaşma çalışmalarının dikey yönden teknik olarak uluslararası seviyede bütün tekniklerini içeriyor olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca uzlaşma çalışmalarının mevcut yasal çerçevede ne şekilde yer alabildiği bu tez kapsamında incelenmiştir. Ayrıca, uluslararası literatürde yer alan katılım ve uzlaşma disiplinleri içeriğinde uygulanan teknikler incelendiğinde cinsiyet farkının, kültürel bağlam ilişkisinin ve güven olgusunun bu süreçler içerisinde belirleyici faktörler olduğu ve tüm karar aşamalarında bu faktörlerin göz önünde bulundurulduğu görülmüştür. Bu duruma paralel olarak, Bayrampaşa kentsel dönüşüm projesi uzlaşma çalışmaları kapsamında cinsiyet farkının, kültürel bağlam değişkenlerinin ve güven olgusu faktörlerinin uzlaşma sürecinin karar alma aşamasında etkileyen ve belirleyici unsurlar olduğu bu tezin kapsamında ispat edilmesi hedeflenen hipotezleridir. Bu hipotezler, alanda yapılan anket çalışmaları ve süreç analiz takipleri ile ispatlanmaya çalışılmaktadır. Sonuç olarak, 1999 depreminden sonra ülke gündemimize hızlı bir şekilde giren kentsel dönüşüm kavramı ve uygulamaları, afet odaklı ve zaman öncelikli planlanmıştır. Bu nedenle; katılım süreçleri hakkında, ilgili mevzuatların ve planların yeteri kadar içerik içermedikleri görülmektedir. Fakat bu zamana kadar uygulanan kentsel dönüşüm örneklerinde yaşanılan problemlere bakıldığında ise, birçok problemin en önemli sebebinin proje başlangıcından itibaren bütünleşik, kapsayılıcı, stratejik bir yaklaşıma sahip bir plan çalışmalarının olmaması ayrıca yine bu proje katılım ve uzlaşma süreçlerinin var olmaması olduğu anlaşılmaktadır. Bunlarla birlikte, ülkemizde kentsel dönüşüm projelerinin uygulama çalışmalarına bir üst ölçekten işleyişi ilgili bakıldığında, uygulama akış yönünün; yukarıdan aşağıya çalıştığı tespit edilmiştir. Bu sistem önce merkezi yönetimden başlayarak, en sonra yerel halka ulaşacak şekilde bir yönelime sahiptir. Bu durum merkezi yönetimin otoriter olduğunu göstermekte birlikte, aşağıya doğru indikçe yerel halk seviyesinde bulunan tüm ihtiyaçların katılım sürecinde hesaba katılamasınının en temel sebebi oluşturduğu da tespit edilmiştir. Bunun yanında; uluslararası örneklere bakıldığında ise bu durumun tam tersine olduğu görülmektedir. Kentsel dönüşüm uygulama projelerinin akış yönünün aşağıdan yukarıya olacak şekilde işlediği anlaşılmaktadır. Bu sistem, öncelikli olarak yerel halktan başlayarak merkezi yönetime doğru bir yönelim göstermektedir. Ülkemizde kentsel dönüşüm çalışmaların geldiği bugün ki seviyede eksiklerin tam olarak belirlenerek ileriye yönelik çok daha iyi kentsel dönüşüm çalışmaların ortaya konulanabilmesi istenmektedir. Bunun için, uluslararası kentsel dönüşüm uygulama örnekleri temel alınarak çok daha üst ölçeklerden başlayacak şekilde bütüncül, kapsayıcı, stratejik bir bakış açısıyla ele alınabilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, uluslararası katılım ve uzlaşma tekniklerinin yanında; projenin tüm aşamasında ortaya çıkabilecek, yerel özgün ihtiyaçlarından tespiti yapılması gerektiği görülmüştür. Tüm bu ihtiyaçların ışığında; kentsel dönüşüm çalışmaların hukuki yönü başta olmak üzere, teknik, finansal Changing the physical, social and economic conditions of places that make up cities causes the rotting in the places. Implementation works are carried out for these outdated places with a participation group consisting of public, private sector and local people. These studies are process-based studies rather than instant studies. Cities that contain many disciplines, potentials and dynamics; technical, political, social, economic, urban transformation according to factors as a means of compulsory intervention. On International aspect, in the cities destroyed by the Second World War in the 1940s; urban transformation was essential because it did not have healthy living conditions. Then, with the revival of the economy and the industrial revolution, the urban transformation was needed again with the migration from villages to cities. Because for the second time in cities, the basic requirements in terms of economic and technical capacity have been needed. In our country, as in the international level, a similar urbanization history approach has been experienced. In addition to this approach, immigration from villages to cities has been seen on the brink of economic crises and other political reasons, which became a popular culture in Turkey in the 1980s. Planning and technical infrastructures of cities could not reach this speed and could not be controlled. This unplanned migration occurred in the cities was mostly concentrated on the walls of the cities in a primitive manner. It is understood that due to political concerns, it was not intervened and controlled by the central authority. Therefore, it has been observed that this urban sprawl has caused many social problems since its occurrence. The necessity of the existence of risky structures with the social disaster experienced urgently addressing after the 1999 earthquake was considered by the relevant ministry. In this context, legal regulations including the identification, demolition of risky structures and the replacement of risky structures were put into practice rapidly. It is seen that these regulations are in the nature of private law, separate from other spatial legal regulations. Since the beginning of the 2000's, with this legal framework, risky structures, risky areas and reserve areas have been rapidly reconsidered through newly established public participation companies. Istanbul Bayrampasa is one of the districts where the chronological development of urban spaces is well known in our country. Bayrampaşa, which is located on the periphery of the central districts, is one of the districts preferred by Turkish citizens of Balkan origin more sociologically. Bayrampaşa district has mostly functioned as an industrial area to date. Today, it is determined that the local community cannot provide a life that sets the standards of quality of life expected. In this thesis study, there are some explanations about different aspects of urban transformation. Urban transformation included physical, social, economic and politic approaches have also investigated in international literature with its samplexxivmodels and sample implementations. As result of the investigations, when resembled a city to a live metabolism it is possible to say that urban transformation is metaphorically time based evolution in the city. It has been also looked into urban transformation models implemented, based on the legislations conditions about urban transformation in Turkey and has been found a chance to compare both international and national conditions of urban transformation. Participatory and negotiation is the most important content of urban transformation processes. However; In the comparison of the thesis data obtained, it has been determined, there is no way of participatory and negotiation studies in urban transformation processes projects, legislations and models. In the national scale of urban transformation studies, the content related to these participation and negotiation issues are found just in the practical manner in case of being encountered in the field. Bayrampasa urban transformation project has been considered as a case study. Although the approach of participation and reconciliation were studied within the scope of Bayrampasa urban transformation project as a content, it was observed that these approaches were not fed by the legal bases on which the project was based. For this reason, it was determined that the targeted level could not be achieved in this project. In addition, it is examined that gender difference, cultural context relation and trust issue are the determining factors in these processes as other international samples. These three factors; gender difference, cultural context relation and trust issue, must be taken into consideration throughout the whole urban transformation process and all decisions should be taken within the framework of these factors. The reason that the negogiation works carried out within the urban transformation project of Bayrampaşa is not based on a defined technique. Because there is no content related to negogitiation in the existing legal bases. The later reconciliation methodology is based on world examples and experience from local needs. Especially the sociological texture and local needs of the local people are the most important factors affecting the reconciliation work. The hypotheses in this thesis are; The effects of gender differences in the process of reconciliation work on participation and reconciliation work, the effects of socio-cultural context on reconciliation negotiations and the impact of trust on participation and reconciliation negotiations. As case study the three different hypotheses established within the scope of this thesis were analyzed separately through the Bayrampaşa urban transformation project. Thus, all three hypotheses proved to be verifiable. Reconciliation studies, which are the most important part of this project, which are dealt with with the Bayrampaşa urban transformation project, will be an exemplary example of the reconciliation works that do not take place in urban transformation projects in our country. Participation-reconciliation processes have been established and implemented in all stages starting from the idea stage to implimentation of this project. Bayrampaşa urban transformation project, which is a public oriented project, was established on the exchange of a reserve area in the public property as property and another area in a private property. All the beneficiaries of this privately-owned area are owned local people and defined by the public as a party. Reconciliation techniques have been applied in the beginning phase of the project, in the process of development and completion, by means of continuous communication with the beneficiaries. It has been determined that these techniques vary according to gender,xxvsocial cultural contexts and trust criteria. It was seen that the principles and criteria in the reconciliation process produced through a participatory approach were handled throughout the project process. It is understood that the reconciliation works, which are the most important features of the Bayrampaşa urban regeneration project throughout the country, include all the techniques at the international level. In addition, the extent to which reconciliation works can take place within the current legal framework has been examined within the scope of this thesis. In another aspect, the title of participation in our country Hypotheses of this thesis have aimed to prove that gender difference, cultural context variables and factors of trust within Bayrampasa urban transformation project reconciliation process are the and determining factors. Particularly, these factors have played essential roles within the decision-making process. These hypotheses will be tried to be supported by survey studies and process analyses. As a result, the concept and practices of urban regeneration, which entered our country's agenda rapidly after the 1999 earthquake, were planned with a disaster-oriented and time priority. Therefore; It is seen that the relevant legislation and plans do not contain enough content on the accession processes. However, when we look at the problems experienced in the urban transformation examples implemented so far, it is understood that the most important reason of many problems is the lack of an integrated, inclusive, strategic approach from the beginning of the project and the absence of these project participation and reconciliation processes. In addition, when we look at the implementation of urban transformation projects from a higher scale in our country, the application flow direction; It was found to work from top to bottom. This system has a tendency to start from central administration and then to local people. While this shows that central government is authoritarian, it has been found that the main reason for taking all the needs at the local level into account in the accession process as it goes down is the main reason. Besides; When the international examples are examined, it is seen that this situation is the opposite. It is understood that the urban renewal implementation projects operate from the bottom upwards. This system shows a tendency towards central government starting from the local people. It is desirable to be able to put forward much better urban transformation studies in the future by identifying the deficiencies at the current level of urban transformation studies in our country. For this purpose, it is aimed to be handled with a holistic, inclusive and strategic point of view starting from much higher scales based on international urban transformation practices. In addition to international participation and reconciliation techniques; It is seen that the local needs of the project should be identified at all stages of the project. In the light of all these needs; The main objective of this thesis is to contribute to the technical, financial and sociological dimensions of urban transformation studies, especially the legal aspect. 189