Search

Bu makalede çok dillilik, dil ve kültür etkileşimi, globalleşme ekseninde yeni dil pratikleri gibi konulara dair güncel toplum dilbilim yaklaşımı olan diller ötesilik (translanguaging) ele alınacaktır. Diller ötesilik kuramından hareketle mevcut dil görüşlerinin ve sabit bir ulusal dil rejiminin sürdürülebilirliğini teorik olarak sorunsallaştıracak ve dilin kavramsallaştırılması noktasında bireylerin dil repertuvarlarından yola çıkacağız. Bunun ötesinde diller ötesilik ve Türkiye’de var olan dil pratiklerine ilişkin 21. yüzyıl gerçekliklerini yansıtan örnekler içeren bir kavramsal tartışma sunmayı hedeflemekteyiz. Bu örneklerde dijital mekanlara odaklanarak Türkçe konuşucularının dijital mekanlardaki dil pratiklerinin sosyo-kültürel işlevlerine kısaca değineceğiz. Böylece Türkiye’de diller ötesilik pratiklerinin hangi biçimlerde formüle edildiğine, diller ötesilik fenomeninin hangi sosyo-kültürel işlevleri gerçekleştirdiğine, özellikle Türkçe ile lingua franca İngilizce’nin nasıl etkileşim kurduğuna dikkat çekmiş olacağız. Lingua franca İngilizce ile ulus dili Türkçe’nin etkileşimi çerçevesinde diller ötesilik fenomenini tartışmanın Türkiye’de dilbilim alanında ve diğer disiplinlerde bugüne dek ihmal edilmiş ve yeterince araştırılmamış bir konuya katkıda bulunacağı kanısındayız., In this article, we discuss translanguaging as a current sociolinguistics approach to language relating to the matters of multilingualism, language and culture interaction, and new language practices on the axis of globalization. With translanguaging, we theoretically problematize the sustainability of existing linguistic views and a stable national language regime, resorting to individuals' language repertoires in our conceptualization of language. Furthermore, we aim to provide examples of translanguaging practice in Turkey that reflect the realities of 21st century. The examples briefly address the socio-cultural functions of Turkish speakers' language practices in social media, highlighting the context of digital spaces. Thus, we engage in the questions of how translanguaging practices in Turkey are formulated, what socio-cultural functions these practices perform, and how the Turkish language and English as a lingua franca interact. The interaction of English as a lingua franca and Turkish as a national language is recontextualized to investigate a neglected and understudied subject in linguistics and other disciplines in Turkey.

Edgar Faure 'in (1972) 'Öğrenen Toplum' kavramı, tekâmül eden yaşam boyu öğrenme biçimleri için kapsayıcı bir kavram olma özelliğini sürdürmektedir. Bugün, dijital ve etkileşimli (sosyal) ekolojilerde öğrenme fikri, farklı yasam biçimlerine sahip olan milyonlarca insana cazip gelmektedir. Bu anlamda Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler (KAÇD) oldukça revaçtadır. KAÇD'ler birebir ders biçiminden, merak uyandıran, etkileşimli ve işbirlikçi bir biçime doğru tekâmül ederken; bu çevrimiçi derslere, dil dersleri de katılmaktadır. Bu çalışmada değinildiği üzere Kitlesel Açık Çevrimiçi Dil Dersleri (KAÇDD) ilk KAÇD'lerin aksine, bilginin aktarımı için kolay bir yol olarak görülmeyip; öğrenenin katılımını destekleyerek, ortak çalışmaya dayalı aklı ve aktif bilgi üretimini teşvik etmektedir. Böylece, öğrenenin pasifliğinden (tüketici), aktif katılımcı ve üreten durumuna (üretici) bir geçiş yaşanmaktadır. Bu nedenle, öğrenen özerkliği (learner autonomy), çevrimiçi öğrenme ortamlarıyla ilişkilendirilir hale gelmektedir. Dil öğrenimindeki bu pedagojik gelişmeler doğrultusunda, bu çalışma, öğrenen özerkliği ve KAÇDD'lerle ilgili olarak aşağıdaki konuları incelemektedir: (a) KAÇDD katılımcılarının özerkliği ve ne derece özerk oldukları, (b) katılımcıların dil öğrenmede kendi rollerinin algısı, (c) katılımcıların dil öğrenmedeki öğretmen rolü algısı ve (d) katılımcıların KAÇDD'lere katılarak dahil oldukları özerk öğrenme pratikleridir.Çalışmada, İngilizce KAÇDD bağlamında özerk dil öğrenme konusuna daha geniş bir bakış açısı kazanmak için karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. 3 farklı İngilizce KAÇDD'den 57 katılımcıyla Özerk Öğrenme Anketi (ÖÖA) uygulamak üzere iletişime geçilmiştir. Nitel veriler ise bu üç İngilizce KAÇDD'de özerk öğrenme pratiklere ve öğrenenlerin bu pratiklerine karşı tutumlarına dair bir çerçeve çizmek için tartışma forumundaki gönderilerinden (katılımcıların etkileşim verileri) toplanmıştır. Veri analizi nicel (frekans analizi, ortalamalar, standart sapmalar) ve nitel (içerik analizi) analiz teknikleri kullanılarak yapılmıştır.Özerk Öğrenme Anketinin sonuçları, İngilizce KAÇDD katılımcılarının son derece özerk olduklarını ve kendi dil öğrenmelerinden sorumlu olmaya ve çevrimiçi dil öğrenmede kendi başarıları için daha fazla sorumluluk almaya istekli olduklarını göstermektedir. Dahası, öğrenenlerin kendi rolleri hakkındaki algısı, özerkliğe karşı olumlu bir eğilimi gösterir. Öte yandan, öğrenenlerin, özerk öğrenmeyi kabul ettikten sonra çevrimiçi öğrenmede öğretmenlerin rolünü gereksiz görmedikleri ortaya çıkmıştır. Aksine, çevrimiçi öğrenmeye alışma sürecinde 'denetlenen bir öğrenme' ve öğretmenin varlığına önem verilmektedirler. Dahası, ilgili veriler, öğrenenlerin KAÇDD'de öğrenen odaklı ve özerk dil öğrenme pratiklerini desteklediklerini göstermiştir. Edgar Faure's (1972) 'Learning Society' continues to be a blanket for the ever-evolving forms of lifelong learning. Today, the very idea of learning in digital and interactive (social) ecologies is tempting for millions of people with different stories. In this regard, Massive Open Online Courses (MOOCs) are in demand. When MOOCs were evolving from lecturing form to an engaging, interactive, and collaborative form of learning, language courses began to rise within MOOCs. Massive Open Online Courses (MOOLCs), as referred in this study, are not deemed to be simple ways of knowledge delivery unlike some early MOOCs, because they encourage collaborative intelligence and active knowledge making by empowering better inclusion. This way, a shift from learner passivity (consumer) to active participant and maker (producer) has emerged. Hence, learner autonomy (LA) has become relatable to online learning environments. In accordance with this pedagogical development in language learning, this study investigates the following areas regarding LA and MOOLCs: (a) learner autonomy with MOOLC participants and to what extent they are autonomous, (b) learners' perception of their own roles in language learning, (c) learners' perception of teachers' roles in language learning, and (d) the autonomous learning practices the learners are involved by participating in the MOOLCs. The mixed-method design is employed to gain a wide perspective regarding autonomous language learning in the context of English MOOLCs. 57 participants from three different English MOOLCs have contacted to conduct the Learner Autonomy Questionnaire (LAQ). The qualitative data is collected from discussion forum posts (interaction data of the participants) in order to form a frame for autonomous learning activities in these three English MOOLCs and learners' attitudes towards them. The data analysis is carried out via quantitative (frequencies, means, standard deviations) and qualitative (content analysis) analysis. The results of the questionnaire show that the English MOOLC participants are highly autonomous and willing to take charge of their own language learning and be more responsible for their own accomplishment in online language learning. Also, the learners' perception of their own roles indicates a positive inclination towards autonomy. On the other hand, it is found out that the learners do not find the role of teachers redundant in online learning once they adopt autonomous learning. On the contrary, they value the presence of a teacher and a supervised learning within the process of familiarizing with online learning. Furthermore, the interaction data confirms that the learners favor the learner-centered and autonomous language learning practices in the MOOLCs. 127