Search

Günümüzde düşük enerji girdisi ile yüksek ısıl performansın sağlandığı ısı pompası sistemlerinde, sistemin kurulacağı bölge, jeolojik yapı, coğrafi konum ve mevsimsel şartlar dikkate alındığında bu sayılan gerekçeleri karşılamak amacıyla toprak kaynaklı ısı pompası, hava kaynaklı ısı pompası ve su kaynaklı ısı pompası çeşitlerine talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışmada 72 hücreli, tek kristal silisyum modül hücre paneline sahip 190W nominal güç üreten bir PV-T kollektör hesaplama için kullanılmıştır. PV-T destekli ısı pompası sistemindeki her bir eleman için enerji ve ekserji analizleri EES ( Engineering Equation Solver ) progamı yardımıyla yapılmıştır. Kullanılan PV-T hibrit sistemde toplam elektriksel güç 1422 W, toplam alınan ısıl güç te 4397 W'dır. PV-T kollektörün ısıl verimi % 49,7, elektrik verimi % 15,2 olarak hesaplanmıştır. PV-T kaynaklı ısı pompası sistemine kollektörlerin verim katkısı % 67,9 olarak görülmüştür. Işınım şiddeti arttıkça toplam elektriksel gücün ve toplam alınan ısıl gücün arttığı görülmüştür. Ayrıca yapılan bu çalışmada ısı pompası sisteminin COP si 4,41 olarak hesaplanmıştır. En yüksek ekserji yıkımının kondenserde olduğu görülmüştür., Today, demand for soil source heat pump, air source heat pump and water source heat pump types with low energy input and high temperature performance has been increasing considering the region where the system will be built, geological structure, geographical location and seasonal conditions. In this study, a PV-T collector which produces 190W rated power with 72 cell single crystal silicon module cell panel has been used for calculation. Energy and exergy analyzes for each element in the PV-T assisted heat pump system has been done with the help of EES (Engineering Equation Solver) program. In PV-T hybrid system, total electrical power is 1422 W and total thermal power is 4397 W. Thermal efficiency of PV-T collector has been calculated as % 49,7 and electrical efficiency as % 15,2. The efficiency contribution of the collectors to the PV-T welded heat pump system has been % 67,9. It has been observed that the total electrical power and the total thermal power increases as the intensity of heat goes up. In this study, the COP of the heat pump system has been calculated as 4.41. The highest exergy destruction has been observed in the condenser., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Otomobiller, yakıtın yanması ve bu ısı enerjisinin mekanik sistemler yolu ile harekete dönüştürülmesi sayesinde hareket ettirilir. Bu hızın kontrolü veya azaltılması tekrar ısı enerjisine dönüşmeyi gerektirir ki bu da modern fren sistemleri tarafından yerine getirilir. Son yıllarda taşıt güvenliğine verilen önemin artmasının sonucu olarak, daha etkili frenleme sistemlerinin geliştirilmesi çabaları yoğunlaştırılmıştır. Fren sisteminin en temel parçalarından bir tanesifren balatalarıdır ve balatalar bizim için çok önemlidir. Frenlemenin yüksek verimle yapılabilmesi için en önemli kriterlerin başında disk balata ara yüzeyindeki yüksek sürtünme katsayısı olmalıdır. Bu kriterleri sağlayan en önemli faktör ise balata malzemesinin kompozisyonudur. Genel olarak balata malzemeleri üzerine yapılan çalışmalar kompozisyonun değiştirilerek istenen özelliklerin sağlanması üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmanın amacı otomotiv fren sistemlerinde kullanılan balatalara alternatif olabilecek özelliklere sahip, yüksek termal iletkenlik, düşük termal genleşme, yüksek aşınma direnci ve standartlara uygun kararlı bir sürtünme katsayısı değerine sahip balata malzemesi üretmek ve özelliklerini belirlemektir. Fren Balatası üretimi için bileşenlerin öncelikle formülasyonu yapıldıktan sonra karıştırma, presleme ile ön şekillendirme ve fırınlama işlemleri uygulandı. Elde edilen numuneler testlere tabii tutarak sonuçları değerlendirmektir. Anahtar Kelimeler: Fren Balataları, Disk Fren Balatalar, Otomotiv Fren Sistemleri, Taşıt Güvenliği, Taşıtlarda Frenleme Mesafesi, Fren Balatası Malzemeleri, Aşınma, Sürtünme, Termal İletkenlik, Termal Genleşme., Cars are driven by the combustion of the fuel, and the conversion of this heat energy into motion by mechanical systems. Control or reducing of this speed requires conversion back into heat energy, and this is carried out by modern brake systems. As a result of the increase in the importance that is given to vehicle safety, efforts in developing more effective brake systems have been intensified. Brake Pad is main part in braking system andı t is very important for us. Braking has high friction coefficient in between disk and pad for doing efficiently so brake pad materials are important for braking system. Generally research about braking pad for change to composition and having suitable feature about ıt. The aim of this study is used to brake pads in automobile brake systems, having high thermal conductivity, low thermal expansion, high wear resistance and friction coefficients, which are suitable with the standards as alternative materials for the traditional brake pads. For Producing brake pads, at the first time we think about ıt.s composite and then mixing, Press for creativing and cooking. We test ıt for performace after I took Key words: Brake Pad, Disk Brake Pad, Automobile Brake System, Vehicle Safety, Braking Distance of Vehicles, Brake Pad materials, Wear, Friction, Thermal Conductivity, Thermal Expansion, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında Jominy Alın Sertleştirme Deneyi için su verme ortamı değiştirilerek sulanan uçta meydana gelen ısı transferiyle sertleşebilirlik arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı. Ç1050 ıslah çeliği standart Jominy numunesi şeklinde hazırlandı. 845 'C östenitleme sıcaklığına ısıtılan numuneler, su verme basıncı 65 mm ss standart Jominy basıncında, 32,5 mm ss basınçta ve 2,5 lt/dk debide su ile 40 mbar basınçta havanın karışımıyla elde edilen toplam 65 mm ss basınçta su verme işlemi gerçekleştirildi. Numune üzerine uçtan iç kısma doğru yerleştirilen termokupllar sayesinde, 0.3 saniye aralıklarla sıcaklık ölçümü yapıldı ve bilgisayara kaydedildi. Bu verilerle soğuma hızı ve ısı taşınım katsayısı hesap edildi. Sertleştirilen numuneler sertlik ölçümü için hazırlandı ve Rockwell C sertlik ölçümü yapıldı. 32,5 mm ss basınçta oluşan sertlik değeri, 65 mm ss basınçta oluşan sertlik değerine göre uçtan 10 mm uzaklığa kadar daha düşük olduğu görüldü. Su basıncının düşmesiyle sertlik değerinin düşüşü gözlendi. Ancak daha düşük basınca sahip 2,5 lt/dk debili su ile 40 mbar basınçlı havanın karışımıyla uygulanan sulama işleminde sertlik derinliğinin daha yüksek olduğu gözlendi. Sertlik derinliği düşük olan numunede transfer olan ısı miktarı az, sertlik derinliği yüksek olan numunede ısı transfer miktarının fazla olduğu sonucu çıkarıldı. Anahtar Kelimeler: Jominy Sertleşebilirlik Deneyi, Sertleşebilirlik, Isı Transfer Katsayısı, Su Verme Isıl İşlemi..., In this project, it is aimed to examine the relationship between the heat transfer and hardenability occurred on the end of bar by changing the cooling environment for Jominy end-quenching hardenability test. AISI 1050 steel bar is prepared as standard Jominy bar. Quenching process to samples that heated at 845 'C is examined under the conditions of 65 mm water height pressure, 32,5 mm water height pressure and mixed of Q=2,5 lt/min water with 40 mbar pressure air having 65 mm water height pressure. By putting termokupls on the sample bars, the heat is measured for 0,3 seconds period and saved on computer. With these datas, the cooling rates and heat transfer coefficients are calculated. Hardening samples are prepared for hardness measurement and Rockwell C hardness measurement is completed. It is observed that on the last 10 mm of the bar, the value of hardness for 32,5 mm water height pressure is less than for 65 mm water height pressure. And also it is observed that with decreasing of water pressure, hardness value decreases. But although having less pressure than others, mixture of Q=2,5 lt/min water and 40 mbar pressure air has more harness value than others. As a result it is seen that in a sample with less hardness value, surface heat flux is less and vise versa. Key Words: Jominy End-Quench Hardenability Test, Hardenability, Heat Transfer Coefficient, Heat Treatment Quenching., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Günümüz otomotiv sektöründe aks milleri önemli bir yere sahiptir. Kullanım şartlarına göre mafsallı olarak imal edilen aks millerinin mafsal kısımlarında aşınma direncinin çok yüksek olması gerekir. Aşınma direncinin yüksek tutulabilmesi için mafsalların çalışma ortamına göre dış etmenlerden ayrılması ve sürekli yağlanması gerekmektedir. Fakat kauçuk aks körüğünün yırtılması ile mafsal dış ortamla direkt olarak temasa geçmekte ve aşınma aniden hızlanmaktadır. Aşınma toz, çamur, korozyon vb. gibi etmenlere bağlı olarak artış göstermektedir Bu çalışmada otomobillerde kullanılan aks mafsallarının aşınan yüzeylerinde sert dolgu elektrotu ile dolgu kaynağı yapılmış ve bu yüzeyler eski geometrik şekillerine kavuşturularak aşınma davranışları incelenmiştir. Aks milleri genellikle Ç4120 Sementasyon çeliğinden imal edilmekte ve mafsal kısımları sementasyon ile sertleştirilerek aşınma dayanımı arttırılmaktadır. Dolgu kaynağı ile tamir edilen mafsallarda da alevle yüzey sertleştirme işlemi yapılarak aşınma dayanımı arttırılmıştır. Dolgu kaynağı işlemi için numuneler hazırlanmış ve dolgu elektrotu olarak Oerlikon Citadur 600B kaynak elektrotu kullanılması uygun görülmüştür. Dolgu kaynağı ile aşınan bölgeleri doldurulan aks mafsalları eski şekillerine kavuşturulurken avuç taşlama yöntemi kullanılmış ve tamir edilmiş olan aks mafsalı ile orijinal aks mafsalı üzerinde aşınma ve sertlik deneyleri yapılarak sonuçları gözlemlenmiştir. Maliyet analizi yapılarak yapılan çalışmanın ekonomiye katkısı araştırılmıştır. Deney sonucu olarak dolgu kaynağı ile tamir edilen aks mafsalının orijinal aks mafsalı yerine sorunsuz bir şekilde kullanılabileceği saptanmış ve gerek malzeme gerekse ekonomik açıdan tasarruf sağlandığı anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mafsal, Dolgu Kaynağı, Aşınma, Aks Mili., In today's automotive industry has an important place in axle shafts. The axle shafts are produced according to the terms of use as a hinged joint sections must have a very high wear resistance. To maintain a high wear resistance and continuous lubrication of joints by the media should be separated by external agents. But the rupture of rubber bellows with the drive shaft axis to contact directly to the external environment and the wear is accelerated suddenly. Wear dust, mud, corrosion and so on depending on factors such as age increases. In this study the worn surfaces of automobile axle hinges been a source of hard surfacing electrode with the filler and the geometric forms of the old wear behavior of these surfaces were examined. Axle shafts are usually made of steel and the hinge parts Ç4120 carburizing hardened by case hardening on wear resistance is increased. Fill the joints repaired with a source of the increased wear resistance made with flame-hardening process. Samples prepared for operation as a source of filler and filler-electrode welding electrode Oerlikon Citadur 600B will be used. Fill in the source regions of the worn axle joints filled handful of old patterns that have been grinding method used and repaired with the original axle joint axle joint wear and hardness tests made on the observed results. Investigated the contribution of the work done by analyzing the cost to the economy. As a result of the experiment with the repair filler supply hinges the axle instead of the original joint axle can be used seamlessly with both the material and economic aspects of savings are identified and understood. Keywords: Articulation, Surfacing, Wear, Axle Shaft., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Bu çalışmada, sonlu elemanlar metodu kullanılarak (Finite Element Method . FEM), gövde borulu ısı değiştiricilerinin termal analizi yapılacaktır. Gövde borulu ısı değiştiricilerin termal analizlerinin yapılmasıyla, tasarlanması düşünülen ısı değiştiricilerinde transfer edilen ısının artırılması amaçlanmaktadır. Sonlu eleman metodundaki temel fikir, karmaşık bir problemin çözümünü, onu daha basit bir problemle değiştirerek bulmaktır. Çözüm yapılırken gerçek problem basitiyle değiştirildiği için, kesin çözümden ziyade, yaklaşık bir çözüm bulmamız mümkün olmaktadır. Elimizdeki matematiksel modeller, çoğu pratik problemin gerçek, hatta kimi zaman yaklaşık çözümünü bulmamıza bile yetmeyebilir. Böyle durumlarda verilen bir problemin yaklaşık bir çözümünü bulmak için daha uygun bir yöntem bulunamadığı durumlarda sonlu elemanlar metodu kullanılır. Üstelik FEM, daha uzun hesapları gelişmiş bilgisayarlardan yararlanmak suretiyle yapmak ve bulunan yaklaşık çözümü geliştirmekte de çoğu zaman mümkün olmaktadır. Sonlu elemanlar metodu, alışılmış analitik çözüm metotlarına göre çok büyük avantajlar sağlamaktadır. Yukarıda amaçlanan hedefler doğrultusunda öncelikle ısı değiştiricilerinin tanımı, sınıflandırılmaları, çalışma şekilleri ve kullanım alanları belirtilmiştir. Bu kapsamda gövde borulu ısı değiştiricilerinin sanayi ve teknolojideki önemi vurgulanmıştır. V Ayrıca; yapılan çalışmada sonlu elemanlar yöntemine değinerek Ansys paket programının temel kullanım kademeleri anlatılmıştır. Çalışmada konular, Ansys paket programının açılış işlemiyle başlayarak, birçok konuya değinilmiş ve örnek problem uygulamalarıyla da sonlandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Gövde borulu ısı değiştiricileri, sıvıdan-sıvıya ısı değiştiricileri, ısı değiştiricilerin tasarımı, Ansys, sonlu elemanlar metodu., In this study, using the finite element method (Finite Element Method - FEM), Shell and tube type heat exchangers thermal analysis will be done. Shell and tube heat exchangers using thermal analysis, the design is aimed to increase the heat transferred in heat exchangers considered. The basic idea of finite element method of a complex solution to the problem, changing it is to find a simpler problem. The solution is changed when the real problem for the simplest case, rather than a definitive solution, it is possible to find an approximate solution. Our mathematical models, most of the real practical problem, even sometimes not even find the approximate solution may not be enough.In such cases,an approximate solution to a given problem can not be found to find a more appropriate method is used where the finite element method. Moreover, FEM, longer accounts by utilizing advanced computers and make the most of the time it is possible to improve the approximate solution finite element method, according to the usual methods of analytical solution provides great advantages. The above definition of heat exchangers primarily intended goals, classifications, types and uses of the study indicated. In this context, shell and tube heat exchangers in industry and technology is emphasized. Vii Also, the study, Ansys finite element program, referring to the method described in the basic usage levels. The study subjects, starting from the Ansys program, the opening process, a lot of sample problems and practice issues are addressed in the last four months. Key Words: Shell and tube heat exchangers, liquid-liquid heat exchangers, heat exchanger design, Ansys, finite element method., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında tek fiber aileli piezoelektrik bir malzemenin elektro-termoelastik davranışı modern sürekli ortamlar mekaniği çerçevesinde sistematik olarak incelenmiştir. Kompozit malzemenin matris kısmı elastik ve piezoelektrik anizotropiye sahip olup buna ilave olarak fiber takviyesi nedeniyle de cisim tüm ortam olarak anizotropik bir yapıya sahip olduğu düşünülmüştür. Kompozit malzemenin piezoelektrik özelliği sahip olmasından dolayı ortamın sıkışabilir olduğu kabul edilmiştir. Mekaniğin denge denklemleri ile tutarlı olan termodinamiğin birinci ve ikinci kanunlarının birleştirilmiş şekli, serbest enerji fonksiyonunun zamana göre maddesel türevi cinsinden ifade edilmiştir. Serbest enerji fonksiyonunun bağımsız değişkenleri; Green deformasyon tansörü, elektrik alan vektörü, sıcaklık, sıcaklık gradyanı, fiber tansörü olarak belirlenmiştir. Termodinamik kısıtlamaların neticesi olarak gerilme potansiyeli fonksiyonunun iki simetrik tansör ile bir vektöre bağlı olduğu, ısı vektörü fonksiyonunun ise iki simetrik tansör, bir vektör ve bir sıcaklık gradyanı vektörüne bağlı olduğu görülmüştür. Malzemenin anizotrop olma durumunu dikkate alıp, gerilme potansiyeli ve ısı vektörü fonksiyonları yaklaşık teorilerden bulunmuş, etkileşimlerin tümü lineer kabul edilerek seri açılımı yapılmıştır. Seri açılımıyla ortaya konulan gerilme potansiyeli bünye denklemlerinde yerine yazılıp deformasyon tansörüne ve elektrik alan vektörüne göre türevi alınarak gerilme ve polarizasyon alanı denklemleri lineer formda elde edilmiştir. Uzaysal koordinatlarda elde edilen gerilmenin, polarizasyonun ve ısı vektörünün lineer bünye denklemleri, Cauchy hareket denklemi, Gauss Yasası denklemi ve enerji denklemi ifadelerinde yerlerine yazılıp alan denklemleri bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Piezoelektrik, Polarizasyon, Alan Denklemleri, Lineer Bünye Denklemleri, Lineer Termoelastisite, Fiber Dağılımı, Denge Denklemleri., In this thesis study, in the frame of modern continuum mechanics, the electrothermoelastic behavior of an elastic piezoelectric body has bee systematically studied. In addition to the strong anisotropy being caused by distribution of fibers in an otherwise isotropic material, we have assumed here that the matrix material is also by itself anisotropic with piezoelectric property. Compressibility of the medium is accepted because of that material has piezoelectric feature. Second law of thermodynamics, combined with the fırst law and consistent with mechanical balance has been written in terms of the time rate of free energy function. Its arguments have been furnished with Green deformation tensor, temperature and its gradient, fiber tensor and electric field in the reference state. As a result of the thermodynamic restrictions it has been seen that free energy function depends on two symmetric tensor, a vector, a temperature gradient vector. Considering the state of being anisotropic of the material, stress potential and heat vector functionals have been found out from the approximate theories, by being accepted of the all interactions to be linear, the series expansions have been done.The stres potential that is appeared by the series expansion is written in the place of it in the constitutive equations and stress and polarization field equations have been obtained in the form of linear by taking its rate according to the deformation tensor and the electrical field vector. linear constitutive equations of stres, polarisation and heat vector obtained in the spatial coordinates have been used in the Cauchy movement equation, Gauss Law equation and energy equation and field equations are obtained.Key Words: Piezoelectric, Polarization, Field Equations, Linear constitutive equations, Linear thermoelasticity, Fiber distribution, Balance equations., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2005., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2009., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında malzeme olarak ticari saflıktaki kobalt kullanılmıştır. Bu malzemeden amaca uygun olarak çeşitli ebatlarda numuneler kesilmiştir. Metalografi numuneleri kalıplanarak kademeli olarak zımparalama ve parlatma işlemlerine tabi tutulmuştur. Borlama ortamı olarak Ekabor-3 ticari tozları kullanılmıştır. Borlama için hazırlanan numunelere farklı süre ve sıcaklıklarda borlama işlemine tabi tutulmuştur. Borlanan numunelerden kesitler alınıp metalografik olarak hazırlanan ve optik mikroskop ve elektron mikroskobu altındaki mikro yapıları incelenmiş, tabaka kalınlığı ölçümleri yapılmıştır. Ölçülen bu değerler borlamanın süresi ve zamanı ile ilgili bir optimizasyonların yapılmasını sağlamıştır. Borür tabakasının, geçiş bölgesinin ve ana malzemenin sertlikleri mikro sertlik cihazı ile ölçülmüştür. X-ışını difraktometresi (XRD) ile oluşan borür tabakasının bileşimi belirlenmiştir.Termokimyasal borlama yöntemi ile sıcaklık ve zaman parametrelerini değiştirerek ticari saflıktaki kobalt malzemede farklı borür tabakası kalınlıklarına ulaşılabileceği ve borür tabakasından ana yapıya doğru geçildikçe sertlik değerinde azalma olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bor, Borlama, Saf Kobalt., In this thesis, commercially pure cobalt was used as the testing material of the experiments, specimens of various size were prepared for each purpose. After moulding, metallography specimens were put through subsequent grinding and polishing processes. Ekabor-3 commercial powders were used for the boronizing medium. Specimens prepared for boronizing were put through boronizing treatments at different time and temperatures. After preparing sections from the boronized specimens, metallographic specimens were prepared and their micro structures were examined using optical and electron microscope and thickness measurements for the layers were done. The measured values provided the chance of making optimizations on the temperature and duration of boronizing. Boride, layer thickness and hardness was measured with a micro hardness tester. The multiphase characteristics of the boride layer that were determined by X-ray diffraction (XRD).It was concluded that various boride layer thickness values could be obtained on commercially pure cobalt by changing the temperature and duration parameters with the thermo-chemical boronizing method. A decrease in the value of hardness moving from the boride layer to main structure was observed. Keywords: Boron, Boriding, Pure Cobalt, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2013., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2005., Kaynakça var.

Kademeli sistemler, soğutucu akışkanın iki veya daha fazla kompresör ile sıkıştırıldığı (kademeli sıkıştırma), iki veya ikiden fazla karışım haldeki soğutucu akışkanın bir veya daha fazla kompresör vasıtasıyla sıkıştırıldığı (tek akışlı karışık akışkanlı) veya her birisinde yoğunlaşma ve buharlaşma sıcaklık ve basınçları farklı soğutucu akışkan kullanılan iki buhar sıkıştırmalı sistemin ortak bir ısı değiştirici ile birleştirildiği (kaskad) sistemlerdir.Bu çalışmada çevreye duyarlı ve ozon tabakasına tahribatı en az olan yeni nesil soğutucu akışkan çiftleri kullanıldı. (R407c-R404a, R407c-R507a, R404a- 407c, R134a-R410a, R134a-R 507a) Kaskad soğutma sistemindeki soğutma yükü 10 kW ve ısı eşanjöründeki ΔT sıcaklık farkı 10 ˚C olarak kullanıldı. Kondenser tarafında sıcaklık 50˚C ila 60 ˚C arasında, evaporatör tarafındaki sıcaklık ise -30˚C ila -40˚C arasında değiştirilerek kaskad soğutma sistem elemanlarının tersinmezlik değerlerini ve sistemin COP değerlerinin değişimleri hesaplanarak grafikler halinde verilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada kullanılan soğutucu akışkan çiftlerinden COP değeri en yüksek ve tersinmezlik değerleri en düşük olan R407c-R507a soğutucu akışkan çiftinin en uygun olduğu görüldü. Anahtar Kelimeler: Kaskad sistem, soğutucu akışkan, soğutma, Multi stage systems are joint systems where the refrigerating liquid is compressed with two or more compressors( multi-stage compression), two or more mixture of refrigeration liquid is compressed through one or more compressors (single flowing mixed liquid) or cascade systems where two steam compressing systems which use differant refrigeration liquid with different evaparation and condensation temperation and pressure, are combined with a common temperature chancer. In this study, new generation cooling-fluids that are undestructive to envirenment and to the ozone layer have been used.( R407c-R404a, R407c-R507a, R404a- 407c, R134a-R410a, R134a-R 507a) In the cooling system in cascade cooling system, the cooling load of 10 kW has been used and the ΔT temperature difference has been used as 10˚C. The temperature in condenser have been used between 50˚C to 60˚C, and the temperature in evaporator being changed between -30˚C to -40˚C, the irreversibility values of the elements of cascade and the changes of the COP values of the system have been calculated and given in graphics. As a result, of the pairs of the cooling fluids used in this study, If has been observed that the pair of cooling fluid R407c-R507a whose COP value is the highest and whose irreversibility value is the lowest. Keywords: cascade system, refrigerant,refrigeration, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2014., Kaynakça var.

Manyetoreolojik (MR) malzemeler bir dış manyetik alanın etkisinde kaldıkları zaman kendisine ait mekanik, elastik ve/veya viskoelastik özellikleri değiştirebilme yeteneğine sahip akıllı malzemelerin bir alt sınıfını oluşturur. MR malzemeler tipik olarak manyetik olmayan bir matris içerisinde asılı vaziyette duran mikron mertebesinde manyetik partiküllerden oluşmuştur. Bu kompozitlerde parçacıklar arası manyetik etkileşimler her bir parçacığın uzaysal yerleşimine ve bu malzemelerdeki mıknatıslanma ve deformasyon alanlarının kaplingine bağlıdır. Bu çalışmada manyetoreolojik akışkanlar ve manyetoreolojik elastomerler ele alınmış ve incelenmiştir. MR akışkanlar ve MR elastomerler arasındaki farklar ve benzerlikler tespit edilmiştir. MR akışkanın davranışı sürekli ortamlar mekaniği çerçevesinde sistematik olarak incelenmiştir. Elektromanyetik alanda yer alan bir sürekli ortam için gerekli denge denklemleri yazılmıştır. Ayrıca enerji denklemi ve entropi eşitsizliği birleştirilerek genelleştirilmiş enerji denklemi elde edilmiştir. Uygun bir Legendre transformasyonu yardımıyla enerji denklemi entropi eşitsizliğinde yerine yazılarak genelleştirilmiş entropi eşitsizliği elde edilmiştir. Bu aşamadan sonra gerekli bünye aksiyomları kullanarak gerilme ve mıknatıslanma bünye denklemleri elde edilmiştir. Sonlu elemanlar metodu (SEM) kullanarak 2-boyutlu asimetrik bir MR damper ele alınmış ve incelenmiştir. Bu tezin amaçlarından birisi de 2-boyutlu MR damperi göstermek ve MR akışkan boşluğu boyunca manyetik akı yoğunluğunu elde etmektir. ANAHTAR KELİMELER: MR akışkanlar, MR elastomerler, MR damper, Bünye denklemleri, Manyetik akı yoğunluğu., Magnetoreheological (MR) fluids comprise a class of smart materials whose mechanical, elastic or viscoelastic properties can be controlled capability by the application of an external magnetic field. MR materials typically consist of micron-sized magnetic particles suspensed in a non-magnetic matrix. The magnetic interactions between particles in these composites depend on the magnetization orientation of each particle and on their spatial relationshp, coupling the magnetic and deformation fields in these materials. In this study, MR fluids and MR elastomers are presented and analyzed. The main difference and analogous between MR fluids and MR elastomer are studied. In the frame of continuum mechanics, behaviours of MR fluids are systematically investigated. Under the influence of electromagnetic field balance equations are defined for a continuum medium. Moreover, generalized energy equation is obtained by combined with energy equation and entropy inequality. Global entropy inequality is obtained substituting instead in entropy inequality by the use of a Legendre transformation. After this stage, stress and magnetization constitutive equaitions are obtained by the use of constitutive axioms. A Finite Element model was built to analyze and examine a 2-D axisymetric MR damper. A purpose of this thesis is to show a 2-D MR damper and generate the magnetic flux density along MR Fluid gap. KEY WORDS: MR fluids, MR elastomers, MR Damper, Constitutive equations, Magnetic flux density., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

Dünya nüfusunun hızla artması ve gelişen teknoloji ile birlikte enerji ihtiyacı da sürekli olarak artmaktadır. Bu yüzden yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması oldukça önem arz etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının başında öncelikle güneş enerjisi gelmektedir. Güneş enerjisinden yararlanarak enerji üretimi yapan sistemlerde yoğun şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca solar termal enerji sistemleri de güneşten elde edilen ısı enerjisini elektriğe dönüştürme teknolojisi olarak fotovoltaik sistemlerden oldukça farklıdır. Fotovoltaik sistemler güneşten bize ulaşan fotonlardan bir pile benzeyen mekanizma ile direkt olarak elektrik elde ederken solar termal enerji sistemlerinde aynalar ve lensler aracılığı ile güneşten elde edilen ısı enerjisi bir stirling motoruna yansıtılmak sureti ile hareket enerjisine, oradan da elektriğe çevrilmektedir. Bu çalışma, enerjinin kısıtlı olduğu günümüzde önemli avantajlar sağlayacaktır. Sistemin; sessiz ve çevre dostu olması, verimli, güvenilir, daha az titreşim üreten vepatlama riski daha az olan yakıtların kullanılabilmesi avantajlarına sahip olması en önemli özelliklerindendir. Ayrıca çanaklı güneş yansıtıcılarıyla ilgili ülkemizde çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Bu yüzden yapılacak olan bu çalışma, ülkemizin bu konu hakkındaki gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çalışmada Güneş Yansıtıcılı Stirling Güç Üretme sistemin imal edilerek deneysel analizi yapılmış ve sistemin güç potansiyeli belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çanaklı Güç Yansıtıcısı, StirlingGüç Sistemi, Enerji, Termodinamik., Rapidly increasing world population and developing technology with our energy needs are also constantly increasing. So take advantage of renewable energy sources rather be overseas. Renewable energy resources, primarily solar energy comes from beyond. By taking advantage of solar energy power generation systems, which have been used heavily. In addition, solar thermal energy systems, the sun obtained from heat energy to electricity conversion technology, photovoltaic systems are quite different. Photovoltaic systems from the sun we receive photons a battery-like mechanism directly get electricity, while solar thermal energy systems, mirrors and lenses through the sun obtained from the heat energy of a reflected in the motion shall be reduced to Stirling engine energy, is then converted into electricity. This study is an important advantages of the energy will be limited. The system is quiet and be environmentally friendly, efficient, reliable, produces less vibration and less risk of explosion is the most important features of the advantages of fuel used. In addition, there is a lot of work in our country about system operating solar dish. Therefore, this study will be, will provide significant contributions to the development of our country on this issue. In this wok, Reflective Solar Power Generating System with Stirling engine was manufactured. The experimental analysis of this system was done and the results were tested for suitability for our country. Key Words: Solar Dish, Stirling Power System, Energy, Thermodynamic., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Bu çalışmanın amacı, ISO 1.2842 (90MnCrV8).nin delinebilirliği için kuru kesme koşulları altında optimum delme şartlarını tespit etmektir. Bu amaçla, sertleştirilmiş çelik 90MnCrV8.in kaplamalı ve kaplamasız karbür matkaplarla delinmesi esnasında kesme parametrelerinin; kesme kuvvetleri ve takım aşınması üzerindeki etkisi incelenmiştir. Kaplamasız, AlTiN ve TiAlN kaplı karbür matkaplar kullanılarak kuru kesme şartlarında CNC dik işleme merkezinde talaş kaldırılmıştır. Yapılan deneyler Taguchi Deney Tasarımı yöntemiyle planlanmış ve deney sonuçlarına göre optimizasyon ve doğrulama deneyleri yapılmıştır. Kesme parametreleri olarak üç farklı kesme hızı 40, 45, 50 m/dk ve üç farklı ilerleme 0.006, 0.008, 0.01 mm/devir kullanılmıştır. Bu kesme parametreleri kullanılarak 3 mm çapında matkaplarla 12 mm derinliğinde kör delikler delinmiştir. Kesme kuvvetleri ve takım aşınma değerleri ölçülmüş ve bu ölçümler ışığında kesici takımlar arasında mukayese yoluyla bir değerlendirme yapılmıştır. 90MnCrV8.in kuru kesme şartlarında (7 bar basınçlı hava soğutma ile) delinmesinde en iyi performans AlTiN kaplı takımlardan alınırken, en kötü sonuçlar ise kaplamasız takımlardan alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Sert malzemelerin delinmesi, kesme kuvveti, takım aşınması, Taguchi deney tasarımı, Drilling conditions for ISO 1.2842 (90MnCrV8) drillability under dry cutting conditions. For that purpose the cutting parameters have been investigated with in effects on cutting forces and tool wear when drilling 90MnCrV8 with coated and uncoated drills. Drilling operation were performed on a CNC vertical machining center using uncoated, AlTiN and TiAlN coated carbide drills in dry cutting conditions. This experiments have been applied by through Taguchi design methods. As a cutting paramaters, three cutting speeds (40, 45, 50 m/min) and three different feed rates (0.006, 0.008, 0.01 mm/rev) have been used. Blind holes having 12 mm depth were drilled with 3 mm drills using this cutting parameters. Cutting forces and tool wear were measure and evaluated by comparing the cutting tools according to these measurement. The best performance was obtained from AlTiN coated cutting tools when drilling ISO 1.2842 (90MnCrV8) under dry cutting conditions (at 7 bar pressure cooling). On the other hand, the worst results were reached from uncoated cutting tools. Key Words: Drilling of hard materials, cutting force, tool wear, Taguchi design methods., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Kurutma işleminde, kurutma süresinin ve maliyetinin önemi büyüktür. Günümüz teknolojisinin her geçen gün gelişmesi ile kurutma sistemlerinin tasarımı ve çalışma yöntemleri de geliştirilmeye devam etmektedir. Bu çalışmada; farklı gözenek yapılarına ve farklı kullanım alanlarına sahip kavak, çam ve meşe ağaçlarının keresteleri PLC (Programmable Logic Controller) otomasyon sistemine sahip vakumlu bir kurutucuda kurutulmuştur. Deneylerde kerestelerin kuruma sürelerinin 12 . 17 saat arasında değiştiği görülmüştür. Her deney sonunda kerestelerden 1.2 . 1.5 kg arasında ağırlık azalması olmuştur. Vakumlu kurutma yöntemi ile tüm ağaç kerestelerinin kurutulmasında en ideal çalışma şartlarının, 50oC sıcaklık ve 0.9 bar ön vakumlama basıncı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca vakumlu kurutma sistemiyle kurutulması en uygun ağaç türünün meşe olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Vakumlu kurutma, kereste, enerji, otomasyon, kavak, çam, meşe., Drying time and cost in the drying process is very important. The design and working methods of drying systems have been developed along with the development of today.s technology. In this study; the timbers of poplar, pine and oak trees having different pore structures and different usage fields have been dried in a vacuumed dryer having a PLC (Programmable Logic Controller) automation system. In the experiments, it has been observed that the time of drying process of the timbers varies in time between 12 and 17 hours. The timbers have lost weight between 1.2-1.5 kg at the end of each experiment. It has been determined that the most ideal working conditions in drying the timbers of all trees, with vacuumed drying method are 50 oC temperature and 0.9 bar pre-vacuuming pressure. Also the oak has been determined to be the most suitable type of tree to dry with vacuumed drying system. Key Words: Vacuumed drying, timber, energy, automation, poplar, pine, oak., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Son zamanlarda dünyadaki enerji krizi yüzünden artan enerji fiyatları bilim adamlarını ve endüstriyel kuruluşlarda çalışan mühendisleri enerjinin daha verimli kullanma yollarını araştırmaya yöneltmiştir. Enerjinin verimli kullanılması hem üretim maliyetlerini düşürecek, hem de çevreye olan zararlar en aza indirgenecektir. Enerjinin ekonomik olarak kullanılması güncel bir konu olup termodinamiğin ikinci kanununa dayanan ekserji analizi, tesislerin termodinamik analizinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.Bu çalışmada, Uşak Şeker Fabrikasının şeker üretim süreci termodinamiğin birinci ve ikinci kanununa göre analiz edilmiştir. Şeker üretiminde rol oynayan ana ve alt sistemler tespit edildi ve açık sistem modeline göre termodinamik analizi yapıldı. Veriler fabrikanın 2010/2011 yılı kampanya ortalamalarından alınmıştır.Çalışmanın sonunda her süreç için elde edilen değerler süreçlerin sonunda çizelgeler halinde verilmiştir. Bu değerlere göre hesaplanan süreçlerin birinci ve ikinci kanunları karşılaştırıldı. Verimin düşük olduğu süreçler belirlendi, yapılabilecek aktif ve pasif iyileştirmeler hakkında düşünceler sunuldu. Anahtar Kelimeler: Şeker fabrikası analizi, endüstriyel tesis analizi, enerji analizi, ekserji analizi., Recently, due to the energy crisis, energy prices rising around the world scientists and engineers working in industrial organizations to research ways to use energy more efficiently. Efficient use of energy and reduce production costs, as well as damages to the environment minimized. Is a current topic of economic use of energy based on the exergy analysis of the first and second law of thermodynamics, thermodynamic analysis is an important aspect of facilities. In this study, sugar production process Usak Sugar Factory were analyzed according to the second law of thermodynamics. Play a role in sugar production was the main and sub-systems and open systems thermodynamics analysis was performed according to the model. Plant data for 2010/2011 are the averages of the campaign. At the end, the values obtained for each process at the end of the study presented in table form. This compared with values calculated in accordance with the laws of the first and second processes. Processes identified as low-yield, was thinking about the improvements can be made active and passive. Keywords: Analysis of Sugar factory, industrial plant analysis, energy analysis, exergy analysis, Tez ( Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2013., Kaynakça var.

Bu çalışmada uzayabilir-sürekli fiberlerle takviye edilmiş izotrop matris malzemesinden ibaret kompozitlerin nonlineer davranışını belirlemek için teorik bir araştırma üstlenilmiştir. Teori sürekli ortamlar mekaniğinin kapsamı içinde formülize edilmiştir. Fiber dağılımları nedeniyle anizotrop bir özellik taşıyan anizotropik yapıdaki kompozit malzemede, matris malzemenin izotrop bir ortam olduğu farz edilmiştir. Bu çalışmanın gerçekleştirilmesinde genel termodinamik denge denklemleri, Clausius-Duhem eşitsizliği, bünye teorisi aksiyonları, fiberlerin deformasyon geometrisi ve kinematiği ile ilgili denklemler belirleyici olmuştur. Dış yüklere maruz kalan kompozit malzeme tepkisini gerilme şeklinde ifade etmektedir. Uygulamalarda makul kabul olarak görülen ortamın sıkışmazlığı göz önüne alınarak gerilmeye ayıt bünye denklemi elde edilmiştir. Termodinamik kısıtlamaların neticesi olarak gerilme potansiyeli fonksiyonunun deformasyon tansörüne fiber vektörlerine ve sıcaklığa bağlı olduğu görülmüştür. Gerilme potansiyelinin argümanlarını belirlemek için malzeme üzerine konulan izotropi kısıtlamasından dolayı invaryant teorisine ait bulgular bir metot olarak kullanılmıştır. Etkileşimlerin nonlineer olarak göz önüne alınacağı var sayılmıştır. Gerilmenin nonlineer bünye denklemi hem maddesel hem de uzaysal formatlarda elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Balans Denklemleri, Bünye Aksiyonları, Sürekli Ortam Mekaniği, Fiber Takviyeli Kompozitler, İnvaryatlar, İzotropik Matris Malzeme, Nonlineer Etkileşimler, Gerilme., In this study, a theoretical investigation is undertaken determine the nonlinear behavior of composites consisting of an isotropic matrix material reinforced by extensible-continuous fibers. The theory is formulated in the scope of continuum mechanics. In the composite material, which has an anisotropic structure with the property of being an anisotropic due to fiber distributions, matrix material is supposed to be an isotropic medium. General thermodynamic balance equations, Clausius-Duhem inequality, constitutive theory axioms, equations dealing with to kinematics and deformation geometries of fibers have been determining in the process of this study. The reaction of composite material subject to external loads is expressed in stress. Considering incompressibility of the medium, this assumptipon is fairly meaningful for the practical applications, constitutive equation of the stress has been obtained. It has been observed that as a result of thermodynamic constraints, the stress potential function is dependent on the deformation tensor, the fiber vectors and the temperature. To determine arguments of the stress potential functional, findings relating to the theory of invariants have been used as a method because of that isotropy constraint is imposed on the material. It is assumed that interactions will be considered nonlinear. The nonlinear constitutive equation of the stress has been obtained in both material and spatial coordinates. KEYWORDS:b Balance Equations, Constitutive Axioms, Continuum Mechanics, Fiberreinforced Composites, Invariants, Isotropic Matrix Material, Nonlinear Interactions, Stress., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Soğutucu akışkanlar, çevreye zarar vermeleri, küresel ısınmaya etki ettikleri ve ozon tabakasına verdikleri zararlar dolayısıyla son yıllarda hızla değişmiştir. Ülkemizin de 2009. un başında imzaladığı Montreal Protokolü ve Kyoto Protokolü ile ozon tabaksına zarar veren ve küresel ısınmaya yol açan soğutucu akışkanların yerlerini çevre dostu doğal akışkanlara terk etmişler ya da terk etmektedirler. Bu yönetmelikler alternatif akışkanlara yönelmeyi ve özellikle CO2 kullanımını artıracak bir kapsama sahip olması beklenmektedir. CO2. nin yüksek ısıtma ve soğutma kapasitesin olması, yüksek COP değerinin olması, ısı geri kazanımı sağlayan sistemler ile birlikte kullanılabilir olması ve çevresel açıdan olumlu etkilerinin olması, CO2 akışkanının tercih edilme sebeplerindendir. CO2 soğutkan olarak, soğutma sistemleri ile birlikte ısı pompası uygulamalarında da kullanılmaktadır. Bu çalışmada tek kademeli bir soğutma sisteminin termodinamik ve termoekonomik yönden analizi yapılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında termodinamiğin birinci kanun analizi yapılarak sistemin soğutma performans katsayısı hesaplanmış ve daha sonra termodinamiğin ikinci kanun analizi yapılarak sistem tersinmezlikleri ve ekserji kayıpları incelenmiştir. Son aşamada da sistemin tümüne termodinamik optimizasyon metodu uygulanarak eşanjör alanları tespit edilmiştir. Bütün analizlerde ees (Engineering Equation Solver) bilgisayar programı kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Termoekonomik optimizasyon, birinci kanun analizi, ikinci kanun Analizi, termodinamik özellikler., Refrigerants, have changed greatly in recent years because they damage to the environment, effect global warming and damage the ozone layer. Thanks to the Montreal Protocol and the Kyoto Protocol signed by Turkey in 2009, the refrigerants giving damage to the ozon layer have left their place to the environmentally friendly natural refrigerant fluids. It has been hoped that these regulations and in particular the use of CO2 will increase. The reasons for the preference of CO2 are the high heating and cooling capacity, a high COP value, the usage with the recovery systems and the positive effects in terms of environment. CO2 is also used as a refrigerant in cooling system with heat pump applications. In this study, thermodynamics analysis and thermoeconomic analysis of the onestage cooling system are made. In the first phase of the investigation, coefficient of performance has been counted by applying the first law of thermodynamic analysis of the system and then eksergy losts and irreversibility of the system are examined by making the second law of thermodynamics. In the last phase of the study, the areas of the exchanger have been identified by practicing thermoeconomic optimization method. EES (Engineering Equation Solver) computer program has been used in all analyses. Key Words: Thermoeconomic optimization, first law analysis, second law analysis, thermodynamic properties., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi , 2010., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2001., Kaynakça var.

Günümüzde doğal enerji kaynaklarından yaralanma biçimi, enerji kaynaklarının giderek azalması ve dünya politikasında ki değişiklikler nedeniyle çok farklı boyutlara ulaşmıştır. Hızlı kentleşme, endüstrileşme ve nüfus artışının getirdiği enerji kullanım artışı insanlığı değişik enerji biçimlerini kullanamaya zorlamaktadır. Bulunduğumuz zaman diliminde ki enerji darboğazında, güneş ışınlarının verimliliği ve sonsuz bir kaynak olması güneş enerjisi üzerine yoğun çalışmalar ve araştırmalar yapılmasına neden olmuştur. Yapılan bu çalışmada güneşin doğuşu ve batışı arasındaki açı farkından yaralanılarak düzlemsel güneş kolektörlerinde sıcaklık arttırılıp arttırılamayacağı araştırılmak üzere iki ayrı sistem kurulmuştur. Kurulan sistemler üzerinden veriler alınmış ve karşılaştırılmıştır. Aldığımız değerlerden çıkarılan sonuç; düzlemsel güneş kolektörüne verilen eğimin sıcaklık artırımına katkısı olmadığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Güneş ışınları, düzlemsel güneş kolektörleri., Forms of natural energy resources of today's injuries, diminishing energy resources, and that because of changes in world politics were very different in size reach. Rapid urbanization, industrialization and population growth brought increased use of energy is forcing humanity using various energy forms. Today in the zone that the energy crisis, the efficiency of solar radiation and is forever a source of intense study and research on solar energy led to do. In this study the angle between sunrise and sunset from the difference in wound planar solar collector yield differences were established for investigation of two separate systems. Through the established system of data were taken and compared. The conclusions drawn from the values we get; to increase the efficiency of solar collectors flat contribution to the slope of the yield decline is not caused. Key Words: Solar radiation, planar solar collector., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2010., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Ülkelerin kalkınmasında endüstrileşme oldukça önemli bir yere sahiptir. Sanayiye nitelikli ara eleman yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan meslek liseleri endüstrileşmenin gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Meslek liselerinin etkin ve verimli bir eğitim verebilmesinde meslek liselerinde çalışan teknik öğretmenlerin sorumluluğu oldukça yüksektir. Teknik öğretmenler de nihayetinde sosyal varlıklar oldukları için, bazı etmenlere bağlı olarak mesleklerine yabancılaşabilmektedirler. Bu çalışmada, meslek liselerinde görev yapan teknik öğretmenlerin mesleki yabancılaşmalarının boyutları ve yabancılaşmanın, belli değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Çalışma 2010-2011 Öğretim Yılı Güz Döneminde, İzmir il merkezi ve ilçelerinde bulunan Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı Endüstri Meslek ve Çok Programlı Liselerinde görev yapan teknik öğretmenler üzerinde yapılmıştır. Çalışmada kullanılacak verileri toplamak amacıyla katılımcılara, araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu ve Mesleki Yabancılaşma anketi uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) programı yardımıyla analiz edilmiştir. Mesleki yabancılaşma boyutu hesaplanmış olup, az derecede bir yabancılaşmanın varolduğu tespit edilmiştir. Yabancılaşmanın eğitim seviyesi, toplam mesleki hizmet ve bulunduğu okuldaki hizmet süresi, öğretmenliği ve branşı isteyerek seçme, mesleği kendine uygun bulma, aylık geliri yeterli bulma, çalışma ortamından memnuniyet, spor yapma, bilimsel ve sosyal etkinliklere katılma durumları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yabancılaşma, mesleki yabancılaşma, öğretmenlerde mesleki yabancılaşma, demografik farklılıklar, teknik öğretmen., Industrialization assumes a gigantic role in the development of the countries. Accordingly, the vocational high schools founded to train qualified intermediate staff also contribute a lot to the advancement of the industrialization. Technical teachers of the vocational high schools hold a crucial responsibility for these schools to maintain an effective and productive training. Being social beings, the technical teachers may also suffer from alienation to their occupations due to several reasons. This study has explored the magnitude of the occupational alienation of the technical teachers as well as whether the alienation differs depending on specific variables. The study has been implemented on the technical teachers of the Vocational High Schools and Multi-Program High Schools affiliate with General Directorate of Male Technical Education and Training of İzmir District and its counties in 2010-2011 Academic Year Fall Semester. The attendants of the study have been given Personal Info Forms and Occupational Alienation surveys so as to collect the data that will be processed in the study. The collected data has been analyzed via SPSS (Statistical Package for the Social Sciences). The magnitude of the occupational alienation has been computed and the existence of a few-level alienation has been detected. It has also been set that the alienation assumes logical variations depending on the level of education, aggregate technical service life and service life in the relevant school, informed choices of the occupation of teaching and the subject, acknowledgement of the occupation, acknowledgement of the monthly wage, sporting, participate scientific and social activities. Key Words: Alienation, occupational alienation, occupational alienation of the teachers, demographic differences, technical teacher., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2002., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2003., Kaynakça var.

Bu çalışmada, İnconel 718 nikel alaşımının mikro işlenebilirliği ve kaplama malzemesinin performansı araştırılmıştır. Çalışma, deneysel ve nümerik olmak üzere iki aşamadan meydana gelmektedir. Deneysel safhada, TiAlN+AlCrN, DLC, AlTiN, TiAlN+WC/C, AlCrN kaplanmış ve kaplanmamış WC-Co mikro kesici takımların performansı, sabit bir kesme hızında (Vc=48 m/dk) ve dört farklı ilerleme hızı (1,25-2,5-3,75-5 μm/ağız) ile üç farklı kesme derinliğinde (0,1 0,15 0,2 mm), takım aşınması, kesme kuvveti, yüzey pürüzlülüğü ve çapak oluşumu açısından değerlendirilmiştir. Ayrıca minimal miktar yağlama ve parça üzerine yapılan kriyojenik ön soğutma işlemlerinin de kesme işlemi üzerindeki etkisi AlCrN kaplı kesici takım için araştırılmıştır. Bununla birlikte, kaplamasız takım kullanılarak sabit bir kesme derinliği (0,1 mm) ve dört ayrı ilerleme hızında kesme bölgesindeki sıcaklık oluşumu FLIR ThermaCAM E45 termal kamerayla görüntülenmiştir.Çalışmanın nümerik aşamasında ise, çoğunlukla plastik deformasyon problemlerinin çözümünde kullanılan Deform 2D sonlu eleman yazılımı kullanılmıştır. Kaplamasız takım için dört farklı ilerleme hızında (1,25-2,5-3,75-5 μm/ağız) nümerik çözümler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca farklı kesici kenar açıları (+8°, 0° ve -8°) içinde analizler yapılmıştır. Nümerik analizlerde her bir ilerleme ve kesici kenar türüne bağlı olarak kesme kuvveti, takım gerilmesi ve kesme sıcaklığı değerleri tahmin edilmiştir.Bununla birlikte, minimum talaş kalınlığı da yine nümerik çalışma kapsamında elde edilmiştir. Çalışma sonunda elde edilen sonuçlara bakıldığında, AlTiN, TiAlN+AlCrN, AlCrN kaplı kesici takımların, TiAlN+WC/C ve DLC kaplı takımlara nispeten, daha iyi bir aşınma performansı sergilediği görülmüştür. Fakat, DLC ve TiAlN+WC/C kaplı takımlar ise, talaş yapışmasına (BUE) karşı daha iyi bir direnç göstermişlerdir. Bunun bir sonucu olarak ta DLC ve TiAlN+WC/C kaplanmış kesici takımların yüzey pürüzlülüğü performansları daha iyidir. Kesme kuvveti sonuçlarında da DLC ve TiAlN+WC/C kaplı kesici takımlarla nispeten daha küçük kuvvet değerleri elde edilmiştir. Çapak oluşumu üzerinde ise, kaplama malzemesinin etkisinin olmadığı görülmüştür. Fakat, kriyojenik ön soğutma işleminin ise, çapak oluşumunun önlenmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Yapılan nümerik analiz sonuçlarında ise, elde edilen kesme kuvveti ve kesme sıcaklığı değerlerinin deneysel ölçümlerle iyi bir uyum içinde olduğu saptanmıştır. Buda kullanılan malzeme modelinin doğruluğunu göstermektedir. Bununla birlikte, ilerleme hızına bağlı olarak kesme sıcaklığının arttığı, hem nümerik hem de deneysel sonuçlardan görülmüştür.Ayrıca, kesici kenarda oluşan gerilmelerin de ilerleme hızına ve kesici kenar açısına bağlı olarak değişiklik gösterdiği anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mikro frezeleme, İnconel 718, Kaplanmış mikro takım, Sonlu eleman analizi., In this study, micromachinability of Inconel 718 super alloy and the performance of different coating materials were investigated. The study had two phases experimental and numerical. In the experimental phase, performance of TiAlN+AlCrN, DLC, AlTiN, TiAlN+WC/C, AlCrN coated and uncoated micro end mills were evaluated in terms of wear, cutting force, surface roughness and burr formation at a constant cutting speed (Vc=48 m/min), four different feed rates (1.25-2.5-3.75-5 μm/flute) and three depths of cut (0.1, 0.15, 0.2 mm). Besides, effect of minimum quantity lubrication and the cryogenic pre-cooling of the workpiece during cutting process were also investigated for AlCrN coated micro end mill. Additionally, temperature of the cutting zone at a constant cutting speed (Vc=48 m/min) and four different feed rates (1.25-2.5-3.75-5 μm/flute) for uncoated micro end mill was measured by FLIR ThermaCAM E45 thermal camera. In the numerical phase of the study, Deform 2D Finite element code often used to analysis of plastic deformation problems was used.The numerical solutions were carried out for uncoated tool at four different feed rates (1.25-2.5-3.75-5 μm/flute). The numerical analyses were also carried out for different cutting edge angles (+8°, 0° -8°). Cutting force, tool stress and cutting temperature were estimated from the numerical analyses depending on feed rates and the cutting edge angles. Besides, minimum chip thickness was also obtained in the numerical study. At the end of the study, the results show that the wear performance of AlTiN, TiAlN+AlCrN, AlCrN coated micro end mills are better than those of TiAlN+WC/C and DLC coated micro end mills. However, TiAlN+WC/C and DLC coated micro end mills have better resistance to BUE formation compared to the others. As a result of this, the surface roughness performance of DLC and TiAlN+WC/C coated tools are also better than the others. Cutting forces are smaller in cutting processes carried out with DLC and TiAlN+WC/C coated tools. The low friction coefficient of coating materials has an important effect in the this result. On the other hands, the coating materials do not have any effect on burr formation.However, cryogenic pre-cooling process has a significant contribution to prevent burr formation. The cutting force and cutting temperature values obtained from numerical analysis consistent with experimental measurement. Besides, an increase in cutting force and cutting temperature values with an increase in feed rate is observed from numerical and experimental results. The results also show that the stresses occurred on the cutting edge are change depending on feed rate and cutting edge angle. Keywords: Micro end milling, Inconel 718, Coated micro tool, Finite element analysis., Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Mühendisliği Anabilim Dalı, 2013., Kaynakça var.

Bu çalışmada mekanik buhar sıkıştırmalı bir soğutma sisteminde log P-h diyagramı yardımıyla nasıl arıza teşhisi yapıldığı gösterilmektedir. Bu yaklaşımındaki amaç log P-h diyagramındaki sınırlı bilgi ile arıza teşhisi ile ilgili kuramsal bilgiler arasındaki boşluğu ortadan kaldırmasıdır. Bu yaklaşımla bir uzman personel bir soğutma sistemindeki arızaları tahmin edebilir. Deneysel çalışmada bir arıza bulma eğitim seti üzerinde 8 farklı arıza durumu oluşturulmuştur. Oluşturulan bu arıza durumları için ölçülen sıcaklık basınç ve debiler bir veri toplayıcı yardımıyla PC'ye aktarılmıştır. Arızalar durumlarını gösteren log P-h diyagramları Coolpack yazılımı kullanılarak çizilmiştir. Diyagramın normal çalışmadaki şekli ile arıza durumlarındaki şekli arasında önemli farklar olduğundan bu şekiller arasındaki farklardan arıza tahminleri yapılabilmektedir. Bu çalışma İklimlendirme ve Soğutma Eğitimi veren okullarda ve meslek edindirme kurslarında verimli bir şekilde kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Soğutma Arızaları, Arıza Arama, Arıza Bulma, Log P-h Diyagramı, Arıza Teşhisi., This paper shows how to use the P-h diagram successfully for diagnosing faults in the vapor compression refrigeration cycle. The originality of this approach is to be able to remove the gap between the information required to apply a general theory of diagnosis and the limited information on the P-h diagram. Through this approach, an expert may interpret the failures of the refrigeration systems. This trainer has been designed for training the students at the Air Conditioning and Refrigeration Departments and eight artificial faults can be implemented on it. Cycles on the P-h diagrams can be plotted with the help of Coolpack software. The difference between normal and faulty conditions can be viewed through the diagram. Keywords: Refrigeration Failures, Fault Detection, Fault Diagnosing, Log P-h Diagram, Troubleshooting., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Bu çalışmada, farklı manyetik özelliklere sahip AISI 304, AISI 316 L ve AISI 430 paslanmaz çelik malzeme guruplarının radyasyon soğurma özellikleri araştırılmıştır. Bu malzemeler belirli ölçülerde deney numuneleri haline getirilmiştir. Seçilen malzeme gruplarının manyetik özelliklerinin ölçümleri, titreşen örnek manyetometresi (VSM) ile oda sıcaklığında ve ?7 Tesla' lık manyetik alan değişimi altında yapılmıştır. Yapılan deneyler sonucunda AISI 430 paslanmaz çelik malzemenin en yüksek manyetik özelliğe sahip olduğu, AISI 316 L paslanmaz çelik malzemenin ise en düşük manyetik özelliğe sahip olduğu elde edilmiştir. Elde edilen bu deney sonuçları grafiklerle gösterilmiştir. Manyetik özellikleri birbirlerinden farklı olan bu malzemelerin radyasyon soğurma katsayıları teorik ve deneysel olarak elde edilmiştir. Bu malzemelerin deneysel olarak radyasyon soğurma katsayılarının ölçümünde, kobalt-60 ve sezyum-137 radyoaktif gama ışın kaynakları kullanılmıştır. Seçilen malzemelerin radyasyon soğurma katsayıları Süleyman Demirel Üniversitesi, Fizik Bölümü Nükleer Fizik Laboratuarında bulunan Geiger-Mueller radyasyon sayacıyla 662 keV ile 1250 keV enerji seviyelerinde ölçümler yapılarak elde edilmiştir. Araştırma sonunda malzemelerde manyetik özellik arttıkça, bu malzemelerin radyasyon soğurma katsayılarının da yükseldiği gözlenmiştir. Manyetik özelliği daha yüksek olan malzemelerin daha az radyasyon geçirdiği, aynı zamanda daha iyi radyasyon zırhlayıcısı olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Paslanmaz Çelik, Manyetik Özellikler, Radyasyon..., In this work, we investigate the radiation absorbing capabilities of AISI 304, AISI 316 L AISI 430 the group of stainless steel. These materials put in to the forms of experiment in certain amounts. The magnetic measurement of these materials has been made under the room temperature and ?7 Tesla magnetic area change with (VSM) vibrating sample manometer. The experiments which are done we have concluded that, AISI 430 stainless steel product has the highest characteristic and AISI 316 L stainless steel product has the lowest magnetic characteristic. The results are shown in graphics. The radiation absorbing coefficients of these materials having different magnetic characteristics within each other have been obtained. During the experimental measurement of radiation absorbing coefficients of the materials, cobalt-60 and cesium-137 radiation gama rays were used. The radiation absorbing coefficients of the chosen materials were obtained by carrying out measurements at 662 keV and 1250 keV energy levels via the Geiger-Mueller gauge in the Nuclear Physics Laboratory of the Department of Physics at Süleyman Demirel University. At the end of this research, it has been observed that as the magnetic characteristics of the materials increase, their absorbing coefficients also increase. It has been understood that the materials which have more magnetic characteristics transmit less radiation, and they are better at protecting against radiation. Keywords: Magnetic Properties, Stainless Steel, Radiation., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2005., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında Basınçlı döküm yöntemlerinden biri olan Metal Enjeksiyon Yöntemi İle Üretilen Alüminyum Malzemelerin Mekanik Özellikleri incelendi.Bunun için farklı enjeksiyon basınçlarında alınan numunelerin mekanik özellikleri, mikro fotoğrafları ve metalürjik yapısı incelendi.Deneylerin yapılacağı numunelerin üretimine geçtiğimizde üç farklı numune için üçer adet farklı değerlerde basınç ve soğutma sürelerinde baskılar alınmıştır. İlk numune için 300 MPa ikinci numune için 500 Mpa ve üçüncü numune için 700 MPa basınç ve 30 s, 38 s ve 43 s soğutma süresi uygulanarak numuneler üretilmiştir.Enjeksiyon basıncı 300 MPa’dan 500 MPa’la çıkarıldığında akma mukavemeti 3,2 MPa artmış, 700 MPa’a çıktığında ise 3,9 MPa daha artmıştır. Çekme mukavemeti ise 300 MPa basınçta 272,4 MPa, 500 MPa basınçta 301,1 MPa ve 700 MPa basınçta 270,1 MPa’ değerleri verdiği gözlemlenmiştir.Sonuç olarak enjeksiyon basıncı miktarı artırılarak alınan numune özellikleri incelendiğinde gözeneklilik miktarında önemli ölçüde azalmaların olduğu görülmüştür. Basınç miktarı arttıkça akma mukavemeti çok az miktarda artmıştır, ancak belli bir basınçtan sonra çekme mukavemeti azalmaktadır. Üretilen numunelerin 100 g yükte 10 saniye sürede alınan mikro sertlikleri incelendiğinde enjeksiyon basıncının artmasıyla sertlik miktarında çok az bir artış miktarı olduğu ve enjeksiyon basıncının sertlik üzerinde çok fazla bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Elde edilen sayısal sonuçlar çizelgeler halinde deney sonuçları bölümünde verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Metal enjeksiyon yöntemi, Alüminyum enjeksiyon, Basınçlı döküm, Kalıp tasarım., In this study, mechanical properties of aluminum materials produced by metal injection method, one of die casting procedures, were examined. Therefore, mechanical properties, micro-photos and metallurgic structure of samples taken under different injection pressure were analyzed.When samples to be tested were started to produce, three different values of pressure and cooling periods were chosen for three different samples. Each sample was produced by applying pressure in the values of 300MPa, 500 kg/cm² and 700 MPa. Cooling periods for each sample is 30 h, 38 h and 43 h respectively.When samples to be tested were started to produce, three different values of pressure and cooling periods were chosen for three different samples. Each sample was produced by applying pressure in the values of 300MPa, 500 kg/cm² and 700 MPa. Cooling periods for each sample is 30 h, 38 h and 43 h respectively.When injection pressure was raised from 300MPa to 500MPa, yield strength increased 3.2 Mpa and when it was raised to 700MPa, it increased 3.9 MPa more. Tensile strength was seen to give the results of 272.4 MPa under 300 MPa pressure; 301.1 MPa under 500MPa and 270.1 MPa under 700 MPa pressure.Consequently, when sample properties were examined by increasing the amount of injection pressure, significant decreases were realized in porosity amount. When pressure amount was increased, yield strength increased in a small amount however, tensile strength decreased after a certain amount of pressure. When micro-rigidities of produced samples taken under 100 gram load and in the period of 10 seconds were examined, it was found out that the amount of rigidity had a very little increase after increasing injection pressure and it did not have a significant effect on the rigidity.Numerical results obtained from the experiments were given in “experiment results” part Keywords: Metal injection method, aluminum injection, die casting, mould design., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2014., Kaynakça var.

Bu çalışmada, genel anlamda ısı değiştiricilerinin boyutlandırma parametrelerini hesaplayarak, tasarımına olanak sağlayan bir bilgisayar programı geliştirilmiştir. Daha sonra, çalışmanın deneysel bir düzeneği kurulmuştur. Deneylerden elde edilen veriler ile bilgisayar sonuçları karşılaştırılarak hesaplamanın doğruluğu ve hassasiyeti test edilmiştir. Yukarıda amaçlanan hedefler doğrultusunda öncelikle ısı değiştiricilerinin tanımı, sınıflandırılmaları, çalışma şekilleri ve kullanım alanları belirtilmiştir. Bu kapsamda gövde borulu ısı değiştiricilerinin sanayi ve teknolojideki önemi vurgulanmıştır. Ayrıca, bu tip ısı değiştiricilerinin boyutlandırılmasına özgü parametrelerin belirlenmesindeki zorluklar vurgulanmıştır. Dolayısıyla optimum boyutların tespitindeki güçlükleri gidermeye yönelik, C* bilgisayar programlama diliyle hem görsel hem de kullanım kolaylığı ile tüm seçeneklere ait değişkenleri dikkate alarak çok hassas çözüm üreten bir program hazırlanmıştır. Amaç, bilgisayarda programlama yoluyla ısı değiştiricilerinin ısıl hesaplarının yapılması ve ısı transfer yüzeyi ile boru adetlerinin belirlenmesi yardımıyla boyutlandırılmasının sağlanmasıdır. Programın ilk bölümünde üniversal bir çözüme ulaşmak amacıyla çoktan seçmeli form ile farklı tip ısı değişicilerinin tanımına olanak sağlanmıştır. Özellikle de matematiksel modeli incelenmiş olan gövde boru tipi ısı değiştiricisiyle ilgili parametreleri içermektedir. Akışkanların giriş-çıkış sıcaklık değerleri, kütlesel debileri, seçilecek olan boruların iç ve dış çapları programa veri olarak girilerek yapılan hesaplamalar sonucunda ısı değiştiricisi boyutları bulunmaktadır. Çözümler literatürde verilen değerlerle deneysel bir modeli oluşturulan ısı değiştiricisinin optimum boyutlarıyla tutarlı bir yaklaşıklık gözlemlenmiştir. Ayrıca hazırlanan programda, akışkanın fiziksel özelliklerinin sıcaklığa bağlı olarak hassas bir şekilde hesaplanacak yazılımlar eklenmiştir. Bu özellikler gerekli olan yerlerde program tarafından kullanılmıştır. Su için sıcaklık değerlerine bağlı olarak yoğunluk, ısı iletim katsayısı, Prandtl sayısı, özgül ısı ve dinamik viskozite gibi değerler bulunmuştur. Kullanılan tüm bağıntılar, ilgili literatürlerde verilen amprik ifadelerdir. Yapılan çalışma, bu alanda yapılacak deneysel ve teknolojik uygulamalar ile teorik çalışmalara çok önemli katkılar sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Gövde borulu ısı değiştiricileri, Sıvıdan-sıvıya ısı değiştiricileri, ısı değiştiricilerin tasarımı., In this study, computer program was written by using needed parameters in order to calculate heat transfer surface area of heat exchanger. Then, experimental mechanism of study was constructed. Experimental values were compared with theoretical values. Sensitivity and truth of theoretical calculations was tested. Using areas, classification, definition of heat exchangers were determined. Important in the industry and technology of the shell and tube type heat exchangers was emphasized. In addition, difficulties were emphasized relating to determining of surface area parameters of this type heat exchangers in order to determine optimum dimensions, computer program written in C* was used. The heat transfer surface, tube numbers etc. with this computer program were carried out. The optional form was prepared in order to reach a universal solution in the first section of program. Therefore, this program for design of different type heat exchangers can be used. This program includes parameters relating to shell and tube heat exchanger which is investigated mathematical model. Heat exchanger dimensions are carried out by giving inlet and outlet temperatures, mass flow rates, outside and inside diameters of tubes to program. Obtained results from this study agree with results of experimental model and literature. In addition, software was added for calculating depending on temperature of physical properties of fluids. These properties were used by program in the required sections. Density, heat conduction coefficient, Prandtl number, specific heat capacity, dynamic viscosity, etc., were obtained depending on temperature values for water. Used all equations is empirical expressions in the related literature. This study will provide very important attributions to experimental, theoretical and technological applications for this area. Key Words: Shell and Tube Heat Exchangers, Liquid to Liquid Heat Exchangers., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2001., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2005., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2003., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında yük hücreleri (load cell) ile ağırlık sınıflandırma uygulamalarına endüstriyel çözümler geliştirildi. Tasarlanan prototip ile geliştirilmesi düşünülen ağırlığa bağlı elma sınıflandırma uygulamalarına literatür oluşturuldu. Elma meyvesinin ağırlığa bağlı sınıflandırma uygulamaları için geliştirilen bu prototiple dört ayrı ağırlık grubu oluşturularak bu ağırlık gruplarına göre pnömatik alt yapılı bir sistem, PLC (Programmable Logic Controller) koordineli olarak SCADA (Supervisory Control and Data Acquisition ) yazılımı ile veri haberleşme ve veri depolama uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Sınıflandırma uygulamaları sırasındaki deneysel çalışmalarda sürme, tartma ve sınıflandırmanın genel işlem basamağı olduğu ve sınıflandırma toleranslarının tartım aşamasındaki titreşim etkilerinden doğrudan etkilendiği görüldü. Bu nedenle ağırlık duyarlı sınıflandırma uygulamalarında sınıflandırma toleransı tartım ve sistem titreşimine bağlı olarak 20 g'lık hata payı ile gerçekleştirilmesi gerektiği sonucu çıkarıldı. Anahtar Kelimeler: Ağırlığa Bağlı Sınıflandırma, PLC, Load Cell, Elma Sınıflandırma..., In this thesis study, industrial solutions generated to weight classification applications with load cells. Literature constituted to weight geared apple classification applications which is thinking to be developed, with the designed prototype. With this prototype developed for weight geared classification applications of fruit apple, four different groups composed and data communication and data storage applications generated with pneumatic infrastructured system PLC (Programmable Logic Controller), according to those weight groups, and SCADA (Supervisory Control and Data Acquisition) software which is coordinated with this. In classification applications, at the time of experimental studies it is seen that driving, weighing and classification are general operation steps and classification tolerances directly effected from vibrations while process of weighing. Consequently in weight sensitive classification applications, it is concluded that 20 g magrin of error occurred related with classification tolerance weighing and system vibration. Key Words: Weight Affiliated Classification, PLC, Load Cell, Apple Classification., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Eğitimi Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

Türkiye diğer Avrupa ülkelerine oranla rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları bakımından daha yüksek bir enerji potansiyeline sahiptir. Bu nedenle bu potansiyelin etkili kullanımına yönelik olarak ülkemizde mesleki ve teknik eğitimde yeni öğrenme yaklaşımlarının kullanımı önemlidir. Bu çalışmanın amacı anlamlı alan gezisinin güneş ve rüzgar enerjisi konusunun öğretiminde etkililiğinin incelenmesidir.Bu çalışma nicel araştırma yöntemlerinden bir olan deneysel çalışma yöntemine yapılmıştır. Araştırmada, öntest-sontest deney ve kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi Isparta Merkez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde 10. sınıf öğrencileridir. Veri toplama araçları olarak, Güneş ve Rüzgar Enerjisi Başarı Testi (GEREB), Bilimsel Alan Gezisi Tutum Ölçeği (BAGTÖ) ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Tutum Ölçeği (YEKTÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizi PASW programında, t-testi ile yapılmıştır. Uygulama 2014-2015 öğretim yılında gerçekleştirilmiştir. Güneş ve rüzgar enerjisi konusunun öğretiminde kontrol grubu öğrencileri (n=21) geleneksel alan gezisi metodu, deney grubu öğrencileri (n=17) anlamlı alan gezisi kullanılmıştır. Alan gezisi Süleyman Demirel Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölüm laboratuvarına ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne (YEKARUM) yapılmıştır. Araştırma sonucunda, güneş ve rüzgar enerjisi öğretimde anlamlı alan gezisi kullanımının akademik başarı ve bilimsel alan gezisine ilişkin tutumda geleneksel yönteme göre anlamlı bir artış sağladığı, ancak güneş ve rüzgar enerjisi konusuna ilişkin tutumda artışta anlamlı bir farklılık oluşturmadığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Güneş ve rüzgar enerjisi, alan gezisi, 5E öğrenme halkası, anlamlı alan gezisi., Compared to other European countries Turkey has more energy potential in terms of renewable energy sources such as wind and sun. Therefore, it is important to benefit from recent learning approaches in vocational and technical training in Turkey for more efficient use of the potential. The aim of this study is to examine the effectivenes of meaningful field trip in the teaching of solar and wind energy.This study was done by an experimental study which is one of the quantitative methods. Pretest-posttest experimental research design was used this study. Sample of this study was 10th grade students who enrolled Isparta Vocational Anatolian High School. Data tools are Solar and Wind Energy Achievement Test (SWEAT), Students’ Attitude Scale towards Scientific Field Trips (SASSFT) and The Solar and Wind Energy Applications Attitude Scale (SWEAS). Obtained data was analysed t-test with PASW program. This study executed at 2014-2015 educational term, In the teaching of solar and wind energy topics the traditional field trip method was used for the students in the control group (n=21) while meaningful field trip method was used for the students in the experimental group (n=17 The field trip was done at the laboratory of Energy System Engineering at the Faculty of Technology in Suleyman Demirel University and at the Center for Renewable Energy Research & Application (CRERA).As a result of the study, the usage of meaningful field trip showed a significant increase in solar and wind energy teaching in the attitudes regarding academic success and scientific field trip in comparison with the traditional method; however, there was no significant difference in the increase of attitudes concerning solar and wind energy topics Keywords: Solar and wind energy, field trip, 5E Learning Cycle, meaningful field trip., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.