36 results on '"Late Rome"'
Search Results
2. JAMES W. ERMATINGER. THE DECLINE AND FALL OF THE ROMAN EMPIRE. GREENWOOD GUIDES TO HISTORIC EVENTS OF THE ANCIENT WORLD.
- Author
-
Matthew Gray Marsh
- Subjects
book review ,early byzantine empire ,fall of rome ,late rome ,roman empire ,Archaeology ,CC1-960 ,Ancient history ,D51-90 - Abstract
James W. Ermatinger. The Decline and Fall of the Roman Empire. Greenwood Guides to Historic Events of the Ancient World. Westport, CT: Greenwood Press, 2004, xxxi + 187 p., ISBN 978-0313326929.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
3. О ПОЗДНЕРИМСКОМ ВЛИЯНИИ НА СРЕДНЕМ ПОДНЕПРОВЬЕ (МЕТОД АРХИТЕКТУРНОГРАДОСТРОИТЕЛЬНОЙ РЕКОНСТРУКЦИИ)
- Subjects
Поздний Рим ,Middle Dnieper ,городская планировка ,архитектурно-градостроительная реконструкция ,аrchitectural-urban reconstruction ,Azagarium ,Late Rome ,Kiev ,Азагарий ,urban planning ,historiography ,археология ,Среднее Поднепровье ,историография ,archeology ,каструм ,Киев ,castrum - Abstract
В статье развернута смелая и вместе с тем глубоко фундированная концепция о заложении римского каструма как торговой фактории на Борисфене (Днепре) на месте будущего Киева после завоевания Дакии Траяном, т. е. между 106 и 117 годами н. э. Историко-урбанистическое исследование на основании картографических источников II–XIX вв. подтверждено данными из сопредельных дисциплин: античной литературы, археологии, нумизматики и т. п., The article presents may be a bold, but as it seems well-grounded hypothesis about the foundation of Roman military camp (castrum) as a trading post at Borysthenes (Dnieper) on the site of the future Kiev, most likely it was after Trajan conquest of Dacia, between AD 106–117. The research based on cartographic sources of the 2nd– 19th cc. is confirmed by data from different disciplines: ancient literature, archeology, numismatics etc.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. Galatia'nın tarihi coğrafyası
- Author
-
Yıldızturan, Deniz, Arslan, Mustafa, Tarih Anabilim Dalı, and Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,History ,Roman Empire ,Galatia ,Ancient Linguistics and Cultures ,Asia Minor ,Hellenistic Period ,Roman Period ,Late Rome ,Old Age history ,Late Antigue Period - Abstract
Galatia'nın Tarihi Coğrafyasının ve sınırlarındaki değişimlerin incelendiği bu çalışmada Antik ve Geç Antik Dönem'de Anadolu Tarihi açısından oldukça önemli olan Galatlar ve onlardan adını alan Galatia Bölgesi ele alınmıştır. Galatia kronolojik sıralama içinde bir bölge, krallık ve eyalet adı olarak varlığını uzun bir süre devam ettirmiştir. Bölge, Anadolu'da merkezi bir konumda yer alan, önemli ticari ve askeri yolların kesiştiği bir bölgedir. Bu sebeple, hem Galatlar öncesinde hem de Galat Dönemi'nde Helenistik Krallıklar ve Roma İmparatorluğu'nun her zaman ilgisini çeken bir bölge olmuştur. "Asıl Galatia" olarak ele alınan bölgenin yanında Galatia Bölgesi, özellikle Roma İmparatorluğu Dönemi'nde eyalet statüsü kazanmasıyla oldukça büyük bir yüzölçümüne sahip olmuştur. Güneyde Akdeniz'den kuzeyde Karadeniz'e kadar uzanan oldukça farklı coğrafi özelliklere sahip bölgeler, Galatia valileri tarafından yönetilmiştir. Paphlagonia, Pontos Galaticus, Pontos Polemoniacus, Armenia Minor, Pisidia, Pamphylia, Lykaonia, Phrygia gibi birçok Antik Dönem Anadolu Bölgesi, zamanla Galatia içinde yer almıştır. Helenistik Dönem'den Geç Antik Dönem'e kadar varlığını koruyan Galatia, sınırları oldukça değişen bir bölge olmuştur. Galatia'ya adını veren Galatlar, Avrupa'daki ana yurtlarından çeşitli sebeplerle göçler gerçekleştirmiştir. Anadolu'ya gelen ve bölgede uzun bir süre etki gösteren Galatlar, Avrupa'dan getirdikleri sosyo-kültürel özelliklerine Anadolu'daki halkların özelliklerini de ekleyerek yüzyıllar boyunca bölgede etkili olmuşlardır., In this study, which examines the historical geography of Galatia and the changes in its borders, Galatia, which is very important in terms of Anatolian history in Ancient and Late Antiquity, and the Galatia Region named after them are discussed. In terms of chronological order, Galatia has continued its existence for a long period of time as a region, kingdom and state name. The area is located in central Anatolia, where important commercial and military routes intersect. For that reason, It had been an important region for Hellenistic Kingdoms and Roman Empire both before the Galatians and during the Galatian Period. In addition to area called "Original Galatia", Galatia Region expanded to a very large area, especially with the status of province during the Roman Empire Period. Regions having different geographical characteristics from the Mediterranean in the south to the Black Sea in the north are ruled by Galatian governors. Lots of ancient period Anatolian regions like Paphlagonia, Pontos Galaticus, Pontos Polemoniacus, Armenia Minor, Pisidia, Pamphylia, Lykaonia, Phrygia are included in Galatia over time. Galatia which protected its existence from the Hellenistic Period to the Late Antiquity Period had been a region whose border changes frequently. Galats who named Galatia, emigrated from their homeland in Europe for various reasons. Galatians, who came to Anatolia and had an impact in the region for a long time, have been influential in the region for centuries by adding the characteristics of the peoples of Anatolia to their socio-cultural characteristics they brought from the Europe.
- Published
- 2020
5. Küçükçekmece göl havzası (Bathonea) kazılarında bulunan kandiller
- Author
-
Kaya, Ömer, Aydıngün, Şengül, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Terracotta ,Arkeoloji ,Archeology ,Early Byzantine ,Archaeology ,Classical archeology ,Lamps ,Late Rome ,Terracotta works - Abstract
İstanbul Boğazı'na yaklaşık 20 km uzaklıkta olan Küçükçekmece Gölü ve çevresi Prehistorik Dönemlerden itibaren insan yaşamı için en uygun koşulları sağlayan tatlı su kaynakları ve verimli topraklara sahip olan bir bölgedir. 2007 yılında Doç. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında başlatılan İTA (İstanbul Tarih Öncesi Araştırmaları) Projesi kapsamında Küçükçekmece Gölünün çevresinde yapılan yüzey araştırmaları ile elde edilen veriler sonucunda 2009 yılında Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) Kazılarına başlanmıştır. Yapılan arkeolojik kazılarda bulunan seramik buluntular içerisinde yer alan kandiller bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.İnsanoğlu ilk olarak ocak ateşini aydınlatma aracı olarak kullanmış ve zamanla ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla aydınlatma araçlarını geliştirerek çeşitlendirmiştir. Aydınlatma araçlarından biri olan kandil çok uzun yüzyıllar insan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olarak varlığını sürdürmüştür. Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) kazılarının yürütüldüğü yerleşim yerinde 2009-2015 yılları arasında bulunan toplam 234 adet kandil incelenmiştir. İncelemeler sonucunda Anadolu, Balkan ve Kuzey Afrika Tipi olan kandil ve kandil parçaları üzerlerindeki betimlemelere göre `Hayvan Figürlü, Bitkisel Motifli, Geometrik Motifli, Haç motifli, Tapınak Motifli ve Bezemesiz` olmak üzere 6 başlıkta sınıflandırılarak değerlendirilmiştir. Tarihlendirilmesinde aynı kontekst içerisinden gelen diğer buluntulardan yararlanılarak MS 6-7. yüzyıla tarihlendirilmiştir.Anahtar Kelimeler: İstanbul, Bathonea, Küçükçekmece Göl Havzası Kazıları, Kandil, Geç Antik Çağ, Aydınlatma Araçları. Since prehistoric periods, Küçükçekmece Lake and its surroundings, which is approximately 20 km away from the city center of Istanbul is a region that provide the most favorable conditions for human life with freshwater resources and fertile lands. Assoc. Dr. The survey which was initiated by Şengül Aydıngün and the role played by the region on the historical scene thanks to the scientific studies that have been transforming into archaeological excavations are getting clearer as the works progress.The importance of lamp on the human life extends to Prehistoric Periods. First, mankind, who used the ingle as a lighting tool, developed and diversified lighting tools in order to meet their needs over time. Lamp, which is one of the lighting tools, has been one of the indispensable needs of the human life for many centuries. Lamp and pieces of lamps have been found in the Küçükçekmece lake basin (Bathonea) archaeological excavations since 2009.The lamps and the pieces of lamps which were found in the excavations, are forming the subject of this thesis.Keywords: Lighting tools, Lamps, pieces of Lamps, Küçükçekmece Lake Basin (Bathonea) excavations 95
- Published
- 2019
6. Batı Anadolu'daki Terra sigillata ve kırmızı astarlı seramikler: Terminoloji, üretim merkezleri ve kronoloji
- Author
-
Aycan, Hakan, Gürtekin Demir, Rafet Gül, Arkeoloji Anabilim Dalı, Gürtekin,Demir, Gül, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Terms ,Roman Fine Ware ,Kırmızı Astarlı Seramik ,Doğu Sigillata ,Asia Minor ,Production ,Roman Period ,Late Rome ,Roman Empire ,Lining ,Küçük Asya ,Kaliteli Roma Seramikleri ,West Anatolia ,Terra sigillata ,Eastern Sigillata ,Red Slip Ware ,Chronology - Abstract
Anadolu, sahip olduğu coğrafi ve jeopolitik konumuyla her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Batı Anadolu ise, coğrafi pozisyonuyla birçok avantaja sahiptir. Batı Anadolu konumu itibarıyla Akdeniz dünyasında kilit noktalardan biri haline gelmiştir. Anadolu erken dönemlerden itibaren seramik üretiminde önemli bir bölge olmuştur. Bölgede yüzyıllar boyunca süregelen seramik üretimi sonucunda köklü bir gelenek meydana gelmiştir. Bu noktada Batı Anadolu’da Geç Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemlerindeki kaliteli seramik gruplarından doğu sigillatalar ve kırmızı astarlı seramikler ön plana çıkmaktadır. Tarihsel süreçte önemli bir konuma sahip olan Küçük Asya’nın Roma Dönemiyle birlikte önemli bir eyalet haline gelmesi, bölgenin seramik üretiminde büyük rol oynamıştır. Küçük Asya topraklarında Geç Hellenistik Dönem’den itibaren, imparatorluk topraklarına ve ötesine yayılım göstermiş kaliteli seramikler üretilmiştir. Roma Dönemiyle birlikte büyük bir endüstri haline gelmiş olan seramik üretimi, dönem ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, dönemin kaliteli seramikleri, Batı Anadolu’daki bölgelerin ticari ilişkileri hakkında bilgiler sunmaktadır., Anatolia always had an important place with its geographical and geopolitical position. Western Anatolia has many advantages with its geographical position. West Anatolia has become one of the key positioins in the Mediterranean world. The Anatolian region has a long and important history in ceramic production since the prehistoric times. At this point, eastern sigillatas and red-slipped ceramics among the high-quality fine ceramic groups during the Late Hellenistic and Roman Imperial Periods in Western Anatolia. The fact that Asia Minor, which had an important position in the historical process, became an important province within the Roman Period played an important role in the ceramic production of the region. The ceramics production, which has become a major industry in the Roman Period, has an important place in the economy of the period. For this reason, fine ceramics provide information about the commercial relations of the regions in Western Anatolia.
- Published
- 2019
7. Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) metal buluntuları
- Author
-
Enez, Ayberk, Baykan, Daniş, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Byzantine works ,Bronze ,Archaeology ,Archaeological materials ,Classical archeology ,Metal alloys ,Late Rome ,Roman Period ,Archaeological excavations - Abstract
İstanbul'un Roma İmparatorluk Dönemi yerleşimleri hakkında bugüne kadar sınırlı sayıda çalışma yürütülmüştür. Genellikle sur içinde yoğunlaştığı düşünülen yerleşimlerin, gerçekleştirilen çok sayıdaki kurtarma kazısı sayesinde oldukça geniş bir alana yayıldığı düşünülmüştür. Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea?) Kazısı, 2007-2009 yılları arasında yürütülen yüzey araştırmalarında tespit edilen zengin kültürün saptanmasının sonucu olarak, 2009 yılında Bakanlar Kurulu'nun kararı ile başlatılmıştır. Çalışmaların ilk yılından itibaren tüm buluntu gruplarında oldukça zengin bir kontekst ele geçmiştir. Metal grubunda ise yoğunlukla bronz olmak üzere, altın, demir ve kurşun buluntular tespit edilmiştir. Bu grubun içerisinde sikkeler kolay tanımlanabilir olduğundan ve herhangi bir işlevsel özellik tanımlanması gerekmediğinden konuyla ilgili uzmanlar tarafından çalışılıp yayınlanmıştır. Bunun dışında yer alan metal nesneler ise kullanım alanlarına göre sınıflandırılmış, yapım teknoloji açısından incelenmiş ve etnoarkeolojik olarak değerlendirilmiştir. Yapılan bu çalışmalar ile yerleşimin dönemi içerisindeki madencilik anlayışı, teknik altyapısı, diğer bölgeler ile etkileşimi ve sosyal yaşamda metalin yeri gibi sorulara yanıtlar aranmaya çalışılmıştır.Anahtar Kelimeler: Metal, Bronz, Demir, Kurşun, Üretim, Madencilik, Teknoloji. A limited number of studies have been conducted on the Roman Imperial Period's settlements of Istanbul. The settlements, which are generally thought to have intensified inside the city walls, are thought spread over to very large area as a result of numerous rescue excavations. The Küçükçekmece Lake Basin (Bathonea?) Excavation was initiated in 2010 with the decision of the Council of Ministers as the result of the discovered rich culture during surface research conducted between 2007 and 2009. A very rich context was found in all find groups from the first year of the study. In the metal group, gold, iron, lead and mostly bronze findings, were found. Coins group are easily identifiable and no need to be identified functional properties. has been published by our relevant coins experts. Other Metal objects groups are classified according to their usage area, production technology and evaluated as ethnoarchaeological. Through these studies, it was tried to find answers to the questions such as the understanding of mining within the era of settlement, technical infrastructure, interaction with other regions and the importance of metal in social life.Key Words: Metal, Bronze, Iron, Lead, Production, Ironworks, Ancient Technology. 157
- Published
- 2019
8. Afrika kırmızı astarlı seramiklerinin Batı Anadolu'daki dağılımı
- Author
-
Kuş, Sedat, Vapur, Özlem, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Roman Empire ,West Anatolia ,Roman ceramics ,Roman Period ,Late Rome ,Terra sigillata ,Late Antigue Period ,Archaeometry ,Arkeometri - Abstract
2. yüzyıldan itibaren endüstriyel ölçekte üretilmeye başlanan Afrika Kırmızı Astarlı seramikleri, önce Batı Akdeniz daha sonra da Doğu Akdeniz'de pazar hakimiyetini ele geçirmiştir. Bu seramikler Batı Anadolu kıyılarında da sıkça ele geçmektedir. Roma döneminde üretime başlamış ve daha sonra üretimlerini imparatorluğun sınırlarına kadar göndermeyi başarmış bu Geç Roma seramikleri, 1. yüzyıldan 8. yüzyıl başlarına kadar üretimlerine devam etmişlerdir. Özellikle 3. yüzyılın sonlarında başlayan yükselişleri, 4. yüzyılda doruk noktasına ulaşmıştır. Kuzey Afrika'da bugünkü Tunus ve Cezayir civarında üretilen bu kaplar özellikle üretildikleri bölgede seramik pazarını üretimin sona ermesine kadar domine etmişlerdir. Buna karşılık Geç Antik Dönem'de önemli bir seramik üretim merkezi olan Batı Anadolu kıyılarında farklı bir senaryo karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar 5. yüzyılla birlikte Afrika Kırmızı Astarlı seramiklerinin yoğunluğunda düşüş yaşansa da Phokaia üretimi seramikler pazarı tamamen ele geçirememiştir.Batı Anadolu'daki bu seramiklerin dağılımı incelenirken, bu dağılımı etkilemiş olabilecek ekonomik ve siyasi olaylar göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda 2. yüzyıl ve 7. yüzyıl arasındaki dönem siyasi ve ekonomik olarak incelenmiştir. Batı Anadolu kıyılarında bugüne kadar yayınları yapılmış Afrika Kırmızı Astarlı seramikleri baz alınarak yapılan araştırmada, bu seramiklerin bölgesel olarak dağılımı ile dönemlere göre ithalinde gösterdiği yoğunluk değişikliklerinin araştırılması oluşturulmaktadır. African Red Slip wares, which started to be produced on the industrial scale from 2nd century onwards, first had the market dominance in the Western Mediterranean and later in the Eastern Mediterranean. It is also commonly encountered in the Western Anatolian coasts. This Late Roman pottery group, which started production in the Roman period and later managed to send their goods to the edges of the empire, continued their production from the beginning of the 1st century to the 8th century. Their increase started at the end of the 3rd century, and reached its peak in the 4th century. These wares, produced in North Africa, around Tunisia and Algeria, have dominated the ceramic market in the region until the end of production. On the other hand, a different scenario is encountered in the Western Anatolian coasts, which is an important center of pottery production in the Late Antiquity. Even though the density of African Red Slip Ware is declining with the 5th century, LRC productions couldn't fully dominate the market. In examining the distribution of these ceramics in Western Anatolia, economic and political events that may have affected this distribution were taken into account. In this context, the period between 2nd century and 7th century was examined politically and economically. In the research conducted based on African Red Slip Ware, which have been broadcasted on the coasts of Western Anatolia, it is aimed to investigate the distribution of these ceramics by regional distribution and the changes in density according to periods. 89
- Published
- 2019
9. Metropolis tiyatrosunda bulunmuş olan terra sigillatalar
- Author
-
Makinist, Özlem, Gürler, Binnur, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Archaeology ,Theatre buildings ,Late Rome ,Archaeological excavations ,Terra sigillata ,Theatre ,Metropolis ,Archaeological settlement ,Archeological areas - Abstract
Metropolis tiyatrounda 1991-2007 yılları arasında yapılan kazılarda bulunmuş olan terra sigillata ve geç roma kırmızı astarlı seramikleri çalışmanın konusudur. Terra sigillata seramikleri, Doğu terra sigillatalar ve Batı terra sigillatalar olarak iki ana grupta incelenir. Yapılan çalışmada 24 parça Doğu sigillata A, 501 parça Doğu sigillata B, 164 parça Doğu sigillata C, 77 parça Geç Roma kırmızı astarlı seramiği incelenmiştir. Tespit edilen parçalar içinden tanımlanabilir 224 parça değerlendirilmiştir.Terra sigillatalar, iyi işçilik, iyi fırınlanmış kaplar ve iyi perdahlanmış kırmızı, parlak astarlı seramiklerdir. Batı sigillataların ortaya çıkışı erken imparatorluk dönemi, MÖ 1.yy, olarak kabul edilirken, Doğu sigillataları için bu tarih MÖ 2. yüzyılın ortaları olarak gösterilir. Geç Roma kırmızı astarlı seramikleri ise 3. yüzyılın ortasından 6. yüzyıla kadar devam etmektedir.Metropolis tiyatrosu sigillataları incelendiğinde yoğunluğun Doğu sigillata B türünde olduğu görülmektedir. Kentin yamaç evleri, stoa ve palaestra sigillatalarına bakıldığında da tiyatrosunda olduğu gibi Doğu sigillata A formu az, Doğu sigillata B ve C seramiği yoğun olarak görülmektedir. Ayrıca kentte yerel taklit olarak tanımlanabilecek parçalar da saptanmıştır.Anahtar Kelimeler: Tiyatro, Terra Sigillata Seramiği, Doğu Terra Sigillata, Erken İmparatorluk Dönemi, Geç Roma Seramiği. The Terra Sigillata and Late Roman Red-slip ceramıcs found in the excavations at Metropolis Theratre between 1991 and 2007 are the subject of this study. Terra sigillata ceramics are examined into main groups as Eastern terra sigillatas and Western terra sigillatas in this study, 24 pieces Eastern Sigillata A, 501 pieces Eastern Sigillata B, 164 pieces Eastern Sigillata C and 77 pieces Late Roman Red Slip ware seramic were investigated. From the identified parts, 224 identifiable parts were evaluated.Terra sigillatas are good workmanship, well-baked pots and well-polished red, brightly lined ceramics. The emergence of western sigillatas is considered as the Early Empire period, 1st century BC, while the eatern sigillatas are regarded as the middle of the 2nd century BC.Late Roman Red Slip Ware continued from the middle of the 3rd century to the 6th century.When the sigillata of Metropolis theatre are examined, it is seen that the density is in the Eastern sigillata B. As in Metropolis theatre, The Hillside houses, Stoa and Palaestra sigillata are also seen, Eastern sigillata B and C ceramics are observed intensively while eastern sigillata form A is less. In the addition , parts that can be defined as local imitations in the city were also identified.Keywords: Theatre, Terra Sigillata Ceramic, Eastern Terra Sigillata, Early Empire Period, Late Roman Ceramic. 143
- Published
- 2019
10. Excavations at the Küçükçekmece lake basin (Bathonea) unguentaria
- Author
-
Kaya, Dürdane, Hasdağlı, İlkan, Arkeoloji Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Terracotta ,Arkeoloji ,Archeology ,Geç Antik Çağ ,Hellenistic Period ,Late Rome ,Bathonea ,Late Antiquity ,Early Byzantine ,Archaeology ,Küçükçekmece Lake Basin Excavations ,Classical archeology ,Hellenistik Dönem ,İstanbul ,Unguentarium ,Küçükçekmece Göl Havzası Kazıları - Abstract
Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) kazıları İstanbul'da Küçükçekmece Gölü'nün batı yakasında 2009 yılından itibaren sürdürülmektedir. Çalışmanın konusunu 2009-2013 yılları arasında yapılan kazı çalışmalarında bulunan unguentariumlar oluşturmaktadır. Unguentariumlar incelendiğinde `İğ Gövdeli` ve `Geç Antik Çağ` unguentariumları olarak adlandırılan iki tipte oldukları saptanmıştır. İğ gövdeli unguentariumlardan 3 adet dip parçası bulunmuş olup diğer kazılardaki örneklerle karşılaştırılarak MÖ 3-2. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Geç Antik Çağ unguentariumlarından ise incelenen unguentariumlardan 477 adeti bu tez kapsamında kataloglanarak değerlendirilmiştir. Geç Antik Çağ sivri dipli unguentariumları damgasız ve damgalı olarak sınıflandırılarak damgalı olanlar da `Figürlü, ANT, Çift Harf, Çok Harfli, Blok, Çapraz, Kelebek ve Kazıma` damgalar olarak kategorize edilmiştir. Söz konusu unguentariumlarla aynı kontekstten gelen diğer buluntularla birlikte değerlendirilerek MS 6-7. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Geç Antik Çağ unguentariumunda tespit edilen kalıntıya TÜBİTAK MAM'da yaptırılan analiz sonucunda rastlanılan maddelerden (Methanone ve Phenanthrene) yola çıkılarak söz konusu kaplarda ilaç muhafaza edildiği sonucuna ulaşılmıştır. 12-17 E-G açmalarında ortaya çıkarılan bazilikal planlı yapının güneybatısında 11-14 I-M açmalarında yer alan Martyrion? olabilecek sekizgen planlı yapının da bulunmasıyla birlikte Geç Antik Çağ unguentariumlarının bulunduğu mekânın depo olabileceğini yapının ise sağlık kapsamında bir dini tedavi (şifa) merkezi olabileceği düşünülmektedir. Sekizinci kazı sezonunu geride bırakan kazıda küçük açmalarda ele geçen çok fazla arkeolojik buluntu havzada bulunan yerleşimin önemini göstermekte olup ilerleyen zamanlarda yapılacak kazı çalışmalarıyla birlikte daha net yorumlar yapılabilecektir.Anahtar Kelime: İstanbul, Bathonea, Küçükçekmece Göl Havzası Kazıları, Unguentarium, Hellenistik Dönem, Geç Antik Çağ Küçükçekmece Lake Basin (Bathonea) excavations is being conducted on western shore of Küçükçekmece Lake in Istanbul, since 2009. This study concentrates on the unguentaria found during excavation works of 2009-2013 campaigns. It has been observed that unguentaria from excavations belong to two following types classified as `Late Antique` and `Spindle-shaped`. From spindle-shaped vessels, only 3 base fragments have been found and they have been dated to 3rd - 2nd centuries BC based on comparisons with finds of other excavations. For Late Antique unguentaria, 477 finds from Bathonea have been catalogued and studied within framework of this thesis. Pointed bases of Late Antique unguentaria have been classified as stamped and not-stamped, with further classifications of `figurative, ANT, double lettered, multiple lettered, block, transverse, butterfly and incision` motifs for the stamps. Unguentaria have been evaluated together with other finds of same contexts, and dated to 6th - 7th centuries AD. Residue observed inside Late Antique unguentaria have been analyzed by TÜBİTAK MAM and based on identified materials (Methanone and Phenanthrene), it has been concluded that these vessels were used as medicine containers. When basilical building uncovered in trenches 12-17 E-G is evaluated with a possible Martyrion? that is an octagonal structure uncovered in trenches 11-14 I-M, it is suggested that the space containing Late Antique unguentaria was a storage area while the building housing this space was a religious treatment (healing) center. Excavations recently completed its eight campaign with numerous archaeological finds indicating the importance of the settlement in the lake basin, it is believed that future studies on the site will enable clearer interpretations.Keywords: Istanbul, Bathonea, Küçükçekmece Lake Basin Excavations, Unguentarium, Hellenistic Period, Late Antiquity 457
- Published
- 2019
11. The biography of the Roman Emperor Julian the apostate(6 November 331-26 June 363)
- Author
-
Tümerkan, Bekam Dinç, Taşağıl, Ahmet, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Early Byzantine ,Late Rome ,Byzantine Empire ,Early Byzantine Period - Abstract
Flavius Claudius Julianus, 6 Kasım 331'de Konstantinopolis'te doğdu. Trajik birçocukluk geçirdi, sadece 6 yaşındayken, ağabeyi Gallus hariç tüm ailesininkatledildiğine şahit oldu. Memleketinden ve herkesten uzak büyürken ailesininkatilleri tarafından kontrol altında tutuluyor ve içinde onlara ve dinlerine karşı hiçbitmeyen bir öfke ve nefret duyuyordu. Böylece sürgün hayatı esnasında genç yaştaputperest oldu, inancını etrafındaki insanlardan sakladı. Bir gün 24 yaşında Ceasaroldu, oyunu düşmanının kurallarına göre oynadı, askeri eğitimin olmamasına rağmenmükemmel bir asker oldu, askerlerinin güvenini ve saygısını kazandı ve II.Konstantius'un ölümünden sonra 361 yılında Roma İmparatorluğu'nun Augustus'uoldu. Artık gerçek dinini gizleme zorunluluğunu hissetmediğinden, putperest inancınıilan etti, Hristiyan dini ve Kilisesi'nin baş düşmanı haline geldi, putperest dinini Romaİmparatorluğu'nda yeniden kurmaya çalıştı. Fakat bu amacını gerçekleştiremedensavaş alanında yalnızca 32 yaşındayken trajik bir şekilde öldürüldü.Anahtar Kelimeler: Trajik çocukluk, Putperest, Mükemmel asker, Augustus Flavius Claudius Julianus was born in Constantinople in 6 November 331 A.D. Hehad a tragic childhood, he saw all his family massacred except his brother Galluswhen he was only 6 years old. He had to grown up far from his hometown, far fromeverybody, controlled by his parent's killers, keeping hate and rage that he alwaysheld hidden in his heart against the royal family, from the people who killed hisparents and from their religion. Thus he became pagan at his young age when he wasin exile, he kept his belief secret from people around him. And then when he was 24years old he became Ceasar, he played the game according to his enemies rules,despite the lack of military training he became a perfect soldier, earned the trust andthe respect of his soldiers and with the death of Constantius II he became theAugustus of the Roman Empire in 361. Feeling no longer the necessity to hide his truereligion, he declared his pagan beliefs, became an enemy of the Christian religion andChurch, tried to re-establish the pagan religion in Roman Empire and long before thistask could be finished, tragically got killed on battlefield when he was only 32 yearsold.Keywords: Tragic childhood, Pagan, Perfect soldier, Augustus 147
- Published
- 2019
12. Anamur Müzesi'nde bulunan Geç Roma Dönemi bronz sikke definesi
- Author
-
Yakinlar, Duygu, Erten, Ayşe Emel, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Bronze ,Museums ,Coin ,Mersin-Anamur ,Late Rome ,Roman Period - Abstract
Anamur Müzesinde Bulunan Geç Roma Dönemi Bronz Sikke Definesi başlıklı yüksek lisans tez çalışmamızda, Anamur Müze Müdürlüğü'ne 2007 yılında bir Taşınır Kültür ve Tabiat Varlığı koleksiyon izin belgesi bulunan, ruhsatlı bir koleksiyoner tarafından getirilen ve müze koleksiyonuna satın alınarak kazandırılan 4199 adet sikke incelenmektedir. Söz konusu sikkeler, 295-346 yılları arasına; I.Constantius, I.Licinius, II.Licinius , I.Constantinus, Fausta, Helena, Crispus, Delmatius, Hanniballianus, Theodora, II.Constantinus, Constans, II.Constantius dönemlerine ait bulunmaktadır. Geç Roma İmparatorluk Dönemi sikkeleri, birçok çalışmaya konu olmuştur. Ancak tez çalışmamız, bu kadar fazla sayıda sikkenin, imparator ve imparatoriçe tipleri, ön ve arkayüz lejandları, en önemlisi de darphane, atölyelerine göre sınıflandırılarak, tek tek incelenmesi ve kronolojik olarak tarihlendirilmesi konusunda yapılan özgün bir çalışma olması açısından önemlidir. Ayrıca, aynı ön ve arka yüzde aynı lejanda sahip oldukları ve aynı darphanede basıldıkları için tamamen aynı oldukları düşünülen sikkelerdeki ufak noktalama veya yazım farklılıklarının ne kadar önemli olduğunu ve bu detayların kronolojiyi nasıl değiştirdiğini tezimizde göstermeye çalışmaktayız. The objective of this thesis is the study of 4199 pieces of coins which were brought to Anamur Museum by a collector. All the coins belong to the period of Roman Tetrarchy. As reported by the collector, the coin hoard was found at Bozyazı, Tekmen mahallesi, Aksaz district of Mersin. This location can be identfied as the ancient settlement of Melania near Arsinoe in Rough Cilicia.Within this study, the preliminary classification were made according to the emperors. After that, the material was re-categorized based on the reverses. The final step during the evaluation of the coins was made according to the mint marks. Slight differences on the those mint marks were important for the dating of the coins. The historical context of the period the coin hoard belongs to was important. For this reason, information on the ruling emperors of the time was given along with the empresses and their costumes and directions on the coin depictions. In addition to these, Gods and Godesses on the reverses, their personifications; the obverse and reverse legends were presented and their varieties expressed.Another topic discussed within this study is the Cilician history in the Late Roman Period and the military activity in the region during the time the coins were minted, especially in the context of Diocletian's economic reform. 391
- Published
- 2018
13. Geç Roma ve Erken Ortaçağ'da Ravenna kentindeki Hıristiyan mimarisi ve resim sanatı
- Author
-
Altinkiliç, Ecem, Köroğlu, Gülgün, and Türk İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Religious buildings ,Religious architecture ,Art History ,Churchs ,Christian art ,Sanat Tarihi ,Late Rome ,Architectural ,Christian architecture ,Painting art ,Mosaics ,Italy-Ravenna - Abstract
Kuzeydoğu İtalya'nın Emilia-Romagna bölgesinde bulunan Ravenna, tarihi boyunca Batı Roma İmparatorluğu ve Ostrogot Krallığı'na başkentlik ve Bizans İmparatorluğu'na eyalet başkentliği yapmış, dünyaca ünlü eşsiz Bizans mozaiklerine ve UNESCO Dünya Mirasları listesindeki 8 adet yapıya ev sahipliği yapan bir kenttir. Ravenna adeta, Roma İmparatorluğu'nun İtalya'da tekrar varlığını sürdürmesinin bir nişanesidir. Kentteki dini yapılar genellikle üç nefli Bizans bazilikaları tipinde, dış görünümü oldukça sade, iç mekanı ise çok gösterişli, manevi dünyanın zenginliğine değinen bir anlayışla inşa edilmiştir. İç mekanlar yoğun bir şekilde göz alıcı mozaik kompozisyonlarıyla süslenmiştir. Eski ve Yeni Ahit konularının yanı sıra imparatorluk yönetiminde bulunan isimlere yer verilen cam tesseraların kullanıldığı mozaik sahnelerinde, altın sarısı, yeşil ve çivit mavisi renkler ağırlıklı olarak görülmektedir.Ostrogot Krallığı hakimiyeti altındaki Ravenna'ya özellikle Theodoric döneminde kazandırılan yapılar, geleneksel mirası korumakla beraber kentin mimari dokusuna yeni bir renk kazandırmıştır. Kuzey kökenli Ostrogotlar'ın Ravenna'ya geliş süreci, Theodoric ve ailesinin Bizans ile olan bağlantısı ve kenti sahiplenme süreci çalışmanın bir parçası olmaktadır. Şüphesiz ki Theodoric, Ravenna tarihinde iz bırakmış ve halen kentin gündelik yaşamına gölgesi yansıyan en önemli isimlerden biridir. Theodoric, Constantinopolis'te yetişmesi sebebiyle taşıdığı Bizans kültürünün yanı sıra, Ostrogot geleneğine sahip çıkmaya çalışmış, bu tavrı hem mimariye hem de yönetime yansıtmıştır. Başkent Constantinopolis ile olan güçlü bağlar mimari dokuya da yansımıştır. Özellikle malzeme ve işçilik açısından görülen benzerliklerin en önemli sebebi ise Constantinopolis'ten Ravenna'ya gitmiş olan zanaatkarlardır. Ravenna'daki Geç Roma ve Erken Ortaçağ'a ait yapıların, Romanesk mimari örneklerinin öncüsü olduğu düşünülmektedir.Anahtar Kelimeler: Ravenna, Iustinianus, Theodoric, Ostrogot, Theodora, Mozaik, San Vitale Ravenna, located in the Emilia-Romagna region of Northeastern Italy, is a city that has been the capital of the West Roman Empire and the Ostrogoth Kingdom and the state capital of the Byzantine Empire, and is also home to eight world-famous unique Byzantine mosaics and UNESCO World Heritage listed buildings.Ravenna is, in fact, an object of the Roman Empire's continued presence in Italy. Religious structures in the city are generally constructed with three nave Byzantine basilica types, with a very plain outward appearance and an interior with a very luxurious mentality referring to the richness of the spiritual world. The interiors are heavily adorned with striking mosaic compositions. In addition to the topics of the Old and New Testament, the mosaic stained glass tesserae, which are given to the names located in the imperial administration, are dominated by golden yellow, green and indigo blue colors.The buildings constructed in Ravenna under the rule of the Ostrogoth Kingdom, especially during the period of Theodoric, along with preserving the traditional heritage, brought a new color to the architectural texture of the city. The arrival process of the Ostrogoths of northern origin to Ravenna, the connection of Theodoric and his family to Byzantium, and the city's ownership process, are part of the study. Without a doubt, Theodoric left a mark on the history of Ravenna and is still one of the most important names reflecting a shadow on the everyday life of the city. In addition to the Byzantine culture he possessed because of his upbringing in Constantinopolis, Theodoric attempted to adopt the Ostrogoth tradition as well, which he reflected both in architecture and administration.The strong ties with the capital, Constantinopolis, are also reflected in the architectural texture. The most important reason for the similarities in material and workmanship are the craftsmen who went to Ravenna from Constantinopolis.The structures of Late Roman and Early Middle Ages in Ravenna are thought to be the forerunners of Romanesque architectural examples.Key words: Ravenna, Iustinianus, Theodoric, Ostrogot, Theodora, Mosaic, San Vitale 177
- Published
- 2018
14. Antandros kazısı yamaç ev Roma Dönemi seramikleri
- Author
-
Aktaş, Rabia, Polat, Yasemin, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Antandros ,Ceramic materials ,Roman ceramics ,Roman Period ,Late Rome ,Archaeological excavations ,Ceramic art - Abstract
Antandros antik kentinin Geç Roma yerleşimine ait Yamaç Ev'in ortaya çıkarılması, kuruluş ve kullanım evrelerinin belirlenebilmesi adına yapılan çalışmalarda ele geçen Roma dönemine ait seramik malzeme bu tezin kapsamını oluşturmaktadır. Bu kapsamda incelenen 771 adet malzeme öncelikli olarak form gruplarına göre değerlendirilmiştir. Formlarına göre yapılan sınıflandırmada terra sigillatalar içinde İtalyan Sigillata, Doğu Sigillata A, B, C, Pergamon Sigillata grupları, Kırmızı Astarlı seramik grupları içinde Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri, Phokaia Kırmızı Astarlı Seramikleri, Light Colored Ware grupları belirlenmiştir. Bu gruplar dışında kandil, oinophoros, matara, pyksis, gri seramik, thin walled ware, unguentarium, servis kapları, amphoralar, pişirme kapları, lekane, situla, depolama kapları, kapaklar diğer görülen formlar arasında yer alır. Söz konusu örnekler içinde yoğun olarak görülen Küçük Asya üretimlerinin yanı sıra İtalya, Afrika, Attika ve Pontus üretimleri de tespit edilmişidir. Ayrıca, çok sayıda yerel üretim seramik tespit edilmiştir. Bu yerel üretimlerin bir kısmının dominant seramik üretimlerini taklit etmesine karşın özgün formlar da görülmektedir. Yamaç Ev Sektörü'nde ele geçen ve tez kapsamına alınan malzeme, tarihsel olarak değerlendirildiğinde, en erken örnekler İ.Ö. 2. yüzyılın sonu-İ.Ö. 1. yüzyıla ait Doğu Sigillata A örnekleri içinde yer alır. En geç örnekler ise İ.S. 7. yüzyıla ait olan Afrika ve Phokaia Kırmızı seramiklerinin geç üretimleri arasında görülür., This thesis covers the Roman ceramics material recovered from the works carried out in order to uncover the Terrace house belonging to the Late Roman settlement of Antandros antique city and to determine the foundation and usage phases. In this context, primarily form groups evaluated 771 items examined. In the classification made according to their forms, Italian Sigillata, East Sigillata A, B, C, Pergamon Sigillata groups in the terra sigillata, African Red Slip Ware, Phocean Red Slip Ware and Light-Colored Ware groups in the red slip ceramic groups were determined. Other than these groups, there are other forms such as oil lamps, oinophoros, canteen, pyksis, gray ceramics, thin walled ware, unguentarium, Jugs, amphora, cooking wares, lekanai, situla, storage vessels and lids. In addition to the Asia Minor productions that are seen intensively in the mentioned examples, the productions of Italy, Africa, Attica and Pontus have also been determined. In addition, numerous local production ceramics have been identified. Although some of these local productions imitate the dominant ceramic production, the original forms are also seen. When ceramics which were recovered Terrace House and included in the thesis is evaluated in a historical way, the earliest examples included in examples of Eastern Sigillata A are belongs the end of 2th century BC-beginning of the 1st century BC. The latest examples are seen among the late production belonging to the 7th century of Africa and Phocean Slip Ware.
- Published
- 2018
15. Zeytinliada Geç Roma ve Bizans seramikleri
- Author
-
Kavaz Kindiğili, Berna, Öztürk, Nurettin, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Byzantine works ,Zeytinli Island ,Balıkesir-Erdek-Zeytinli Island ,Archaeological materials ,Roman Period ,Late Rome ,Archaeological excavations ,Byzantine Period - Abstract
Tez çalışmasında 2007 yılından itibaren Bandırma Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Nurettin ÖZTÜRK'ün bilimsel danışmanlığında sürdürülen Balıkesir İli Erdek İlçesi Zeytinliada Kazı ve Restorasyon Çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan Geç Roma ve Bizans Dönemi sırsız seramikler incelenmiştir. Bütün eserlerin önce el, daha sonra dijital çizimleri yapılmış ve son olarak katalogları yapılmıştır. Bu teknik hazırlığın sonucunda elde edilen bulgular ve kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında seramiklerin sınıflandırılması ve tarihlendirilmesi yapılmıştır. Kyzikos'un ve haliyle Zeytinliada'nın tarihi seyir içerisinde siyasi ilişkileri ve hem bölgesel hem de deniz aşırı ticerette üstlendiği rolü, arkeolojik buluntular ışığında belirlenmeye çalışılmıştır. Bu anlamdaki saptamaların adadaki mimarinin ve aynı zamanda seramiklerin de şekillenmesinde en önemli belirleyici unsur olduğu üzerinde durulmuştur. Zeytinliada'da ya da Kyzikos'da seramik üretiminin olup olmadığı yönündeki soruların cevaplanmaya çalışıldığı çalışmada ayrıca Zeytinliada'nın bölge ticaretindeki yerinin ve öneminin tespiti de yapılmaya çalışılmıştır. Özellikle seramik bulgularının sunduğu bilgiler bir manastır yapısı olan adanın Hıristiyanlık açısından ne kadar önemli bir yere sahip olduğu vurgulanmıştır. Since 2007, he has been working as a chairman of the Bandirma Museum. Dr. The Late Roman and Byzantine Period unglazed ceramics unearthed during the excavation and restoration studies in Zeytinliada in Ilis Erdek District of Balikesir which was continued under scientific consultancy of Nurettin ÖZTÜRK were examined. All works were first hand-drawn, then digital drawings, and finally catalogs were made. Classification and dated ceramics were made in the light of information and findings obtained from this technical preparation.The political relations of Cyzicus and Zeytinliada in the historical course and the role of both regional and overseas commerce have been tried to be determined in the light of archaeological finds. It was emphasized that the determinations in this sense were the most important determining factor in the formation of the architects of the island and of the ceramics at the same time.In an attempt to answer questions about whether or not ceramics were produced in Zeytinliada or Kyzikos, efforts were also made to determine the location and prejudice of Zeytinliada in the regional trade. In particular, the information provided by ceramic findings emphasized the importance of the monastery structure of the island in terms of Christianity. 422
- Published
- 2017
16. Parion'da 2005-2014 yılları arasında ele geçen Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi sikkeleri (MS 3.–7. y.y.)
- Author
-
Oyarçin, Kasim, Keleş, Vedat, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Early Byzantine ,Archaeology ,Archaeological materials ,Classical archeology ,Parion ,Coin ,Late Rome ,Early Byzantine Period - Abstract
Parion Antik Kenti, Troas Bölgesi'nin kuzeyinde, bugünkü Çanakkale ili Biga ilçesi sınırları içerisindeki, Kemer Köyü'nde yer almaktadır. Antik kent ile ilgili kalıntılar köyün kuzeydoğusunda, denize doğru bir dille uzanan Bodrum Burnu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Parion, sahip olduğu coğrafi ve stratejik konumu ile çağlar boyunca bölgedeki egemen güçlerin sahip olmak istedikleri bir kent olmuştur. Bunun doğal bir sonucu olarak Parion'da 2005 yılından bu yana gerçekleştirilen kazılarda önemli arkeolojik bulgulara ulaşılmıştır. Tezin konusunu da bu önemli buluntu gruplarından biri olan 2005-2014 yılı kazı çalışmalarında; Nekropol, Tiyatro, Agora-Dükkânlar, Roma Hamamı, Yamaç Hamamı, Odeion ve yüzeyde ele geçen Geç Roma ve Erken Bizans sikkeleri oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında birçoğu hiç okunamayacak kadar düşük kondüsyonlu olan 1905 adet sikke incelenmiş, Geç Roma ve Erken Bizans Dönemine tarihlenen ve diğerlerine oranla nispeten daha iyi kondüsyonlu okunabilir durumdaki 867 sikkenin katalogu yapılarak değerlendirilmiştir. Sikkelerin bulundukları yapılara, imparatorlara, darphanelere göre dağılımları verilerek sikkeler tipolojik, lejant ve metrolojik açıdan değerlendirilmiştir. Kataloga alınan 821 sikke Geç Roma sikkeleri olarak adlandırdığımız MS 3-5 yüzyıllar arasına, 46 sikke ise Anastasius'un MS 498 yılında bakır sikke birimlerinde yaptığı köklü reformla başlayan ve Heraclius Dönemi (MS 610-641) ile son bulan Erken Bizans (Doğu Roma) Dönemi'ne tarihlenmektedir. Sikkeler bulundukları yapı kontekstleriyle de ele alınmış, yapıların plan şeması, mimarisi ve diğer buluntulardan da yararlanılarak tarihlendirilmeleri yapılmıştır. Parion'daki yapı kalıntılarının tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunulmasının yanı sıra hem Troas Bölgesi'nin hem de Parion Antik kentinin Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi'ndeki durumu ekonomik düzey ve sosyal açıdan ortaya konmuştur. Ancient city of Parion is located in the north of the Troad Region, and today it is within the borders of the Kemer Village of the Biga Municipality of Çanakkale County. The remains of the ancient city are observed densely in the proximity of the Bodrum Cape which points in to the sea in a manner of a tongue, located to the northeast of the village. Parion with it's geographical and strategical position has been a city of need for the sovereigns whom were in power in the region. As a result of this significant finds have been found during the excavations conducted since 2005. The subject of this dissertation is among these important finds, the Late Roman and Early Byzantine coin finds from the Necropolis, Theatre, Agora and Shops, Roman Bath, Slope Bath, Odeion, and the surface during the excavations of 2005-2014. Coins subject to this work are counted as 1905 coins, mostly are of poor condition and hardly identifiable, therefore the coins of better condition which are 867 coins have been evaluated with their catalogue being made. The coins have been evaluated according to their distribution among find spots, theemperors, mint marks typology and legends; and metrologically. Within the catalogue 821 coins are Late Roman coins which date to between the 3rd-5th centuries AD, and the other 46 coins are Early Byzantine coins which date from the Anastasius's reform of copper coins in 498 AD to Heraclius Period (610-641 AD). Coins have been studied and dated according to their context of the structure they were found in, with the plan of the structures and with the aid of other finds. This work as well as sheding light on the usage phases of the structural remains in Parion, puts forth the economic and social condition of Parion and the Troad Region during the Late Roman and Early Byzantine Periods. 709
- Published
- 2017
17. Antandros nekropolü Geç Roma yerleşimi
- Author
-
Açar, Evren, Polat, Yasemin, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Settlement ,Antandros ,Location area ,Necropolis ,Roman Period ,Late Rome ,Archaeological settlement ,Archeological areas - Abstract
Antandros Nekropolü Geç Roma Yerleşimi adlı çalışmada, bir Troas kenti olan Antandros'un Nekropol alanı üzerine yer alan Geç Roma Yerleşimi'ne ait 10 adet yapı ve bu yapıların içerisinden ve çevresinden ortaya çıkartılan 2001-2011 yıllarına ait buluntular yapılarla birlikte incelenmiştir. Çalışmanın amacı yerleşimde ortaya çıkarılan yapıların işlevlerini anlamak, yerleşimin hangi dönemler arasında kullanıldığını saptamaktır. Bu amaçlar doğrultusunda yapılan çalışmada ele geçen buluntular mekanlarla birlikte değerlendirildiğinde yerleşimin M.S. 325 ile M.S. 541 yılları arasında kullanıldığı anlaşılmıştır. Kullanım dönemleri üç evreye ayrılmıştır. Mekanların içinden ve çevresinden sikkeler, DSA, DSB, DSC (Çandarlı), Foça, Kıbrıs ve Açık Renk Seramikler, amphoralar ve kandiller açığa çıkarılmıştır. Yerleşimde seramik buluntular devam etmesine rağmen M.S. 5. yüzyılın ortalarından itibaren sikkelerin ortadan kalkma nedenleri sorgulandığında takasa dayalı ekonomi ve başarısızlıkla sonuçlanan Kuzey Afrika Seferi karşımıza çıkar. DSA ve DSB seramikleri yerleşimin nekropol alanı olarak kullanıldığı döneme aittir. Yerleşim tabakalarıyla ilişkili olan seramikler DSC (Çandarlı) seramikleriyle birlikte başlayıp arkasından Foça seramikleriyle devam etmektedir. Çandarlı seramikleri ve Foça seramikleri arasında bulunan kronolojik boşluk yerleşimde sikkeler yardımıyla doldurulmuş durumdadır. Yerleşimin tepe noktası ise M.S. Geç 4. yüzyıl - 5. yüzyılın ortalarına denk gelmektedir. Yerleşimin terk edilme nedeni ise M.S. 541'e tarihlenen, Kuzey Afrika Kökenli Justinian Vebası olmalıdır. Nüfusun yaklaşık yarısının kaybedildiği felaketin ardından geriye kalanlar daha güvenli gördükleri sur içi yerleşimlere taşınmışlardır., The current thesis named 'The Late Roman Settlement on the Necropolis of Antandros' focuses on nine buildings of the Late Roman Settlement situated on the Necropolis Area of the Troadic city of Antandros and studies them in conjunction with the finds recovered between 2001-2011 in and around these buildings. The aim of the study is to find out the functions of the buildings and to determine the periods under which the settlement was used. Together, evaluation of the available finds and buildings have demonstrated that the settlement was used between 325-541 AD. The periods of use are divided into three phases. Coins, ESA, ESB, ESC (Çandarlı), Phocaean, Cypriot and Lihgt Colored ceramics, amphorae and lamps were unearthed in an around the buildings. The reasons behind the disappearance of the coins around the mid-5th century AD despite the continuity of ceramics in the settlement were identified as the economy based on exchange activities and the unsuccessful campaign to North Africa. ESA and ESB ceramics belong to the period that the settlement was used as a necropolis area. The ceramics related to the settlement layers begin with ESC (Çandarlı) and continue with Phocaean ceramics. The chronological hiatus between the Çandarlı and Phocaean ceramics was made up for with the help of coins. The settlement peaked in the Late 4th century – mid-5th century AD. The settlement was possibly abandoned due to the Plague of Justinian in 541 AD which was carried from North Africa. By the end of the outbreak nearly half of the population was lost and the survivors moved to the safer settlements inside the city walls.
- Published
- 2017
18. 2005-2014 Parion kazısı metal (bronz-demir-kurşun) buluntuları
- Author
-
Çelikbaş, Ersin, Keleş, Vedat, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Ancient Greece ,Arkeoloji ,Archeology ,Late Archaic Period ,Archaic Period ,Parion ,Ancient Ages ,Metal objects ,Roman Period ,Late Rome ,Late Antigue Period - Abstract
Çalışmanın konusunu 2005-2014 yılları arasında Parion'da bulunan metal (bronz-demir-kurşun) eserler oluşturmaktadır. Bulunan tüm metal eserler dijital yöntemlerle çizilmiş ve katalog oluşturulmuştur. Çalışmalar sonucu elde edilen çok sayıda kaynak ile buluntular sınıflandırılmış, tanımlanmış ve tarihlendirilmiştir. Çalışma kapsamında Parion kazılarında ele geçen metal eserler günlük hayatta kullanılanlarla birlikte mimari konstrüksiyonlarda kullanılan eserlerden meydana gelmektedir. Metal eserlerin gruplandırılmasında antik çağdaki kullanım alanları esas alınmıştır. Buluntuların değerlendirilmesi yayınlanmış benzer örnekleri ile karşılaştırılarak buluntu yerlerine dayalı olarak yapılmıştır. Kentten ele geçen cürufların ve kente yakın maden yataklarından alınan numunelerin kimyasal analizleri yapılarak Parion'daki madencilik faaliyetlerinin durumu ortaya konmaya çalışılmıştır.Parion antik kenti kazılarında ortaya çıkarılan metal eserlerin, nekropol buluntuları dışında, tamamı Roma ve Bizans dönemine aittir. Nekropol kazılarında ortaya çıkarılan eserler ise Arkaik devirden MS 2-3. yüzyıla kadar geniş bir tarih aralığı sunmaktadır. Fakat kazısı tamamlanmış ve devam eden mimari yapılarda ortaya çıkarılan eserlerin daha geç döneme ait olmasından yola çıkılarak, Parion antik kentinin erken dönem yerleşiminin başka bir nokta olma ihtimali üzerinde durulmuştur. The subject of the study compromises the metal items (bronze, iron, lead) that were found in Parion excavations between the years 2005-2014. All these metal items were drawn with digital methods and a catalogue was prepared. A lot of the sources found at the end of the study and findings were classified, defined and dated. Within the scope of the study, the metal items found in Parion excavations consist of many items used in architectural constructions as well as the ones used in daily life. Metal items were categorized according to the usage of them in ancient times. The evaluation of the findings was compared with similarly published samples and it was done on the basis of the places of the findings. Cinders obtained in the city and the chemical analysis of the samples taken from the mineral springs nearby the city analyzed and tried to reveal the mining activities in Parion. All the metal items but the necropolis findings found in Parion antique city belong to the Roman and Byzantium periods. Artifacts found in necropolis excavations show wide range of time from Archaic period to A.D. 2-3. centuries. However, it is also noted that the early site of Parion antique city may have been in a different location based on the architectural constructions whose excavations are completed and still ongoing as they belong to the a later period. 607
- Published
- 2016
19. İsa'dan sonra 4. yüzyıla ait bir sikke definesi
- Author
-
Kaya, Şeyda, Laflı, Ergün, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Coin ,4. century ,Treasure ,Late Rome - Abstract
Çalışmada İzmir Arkeoloji Müzesi'ne kayıtlı bulunan bir define incelenmiştir. Defineye ait 597 adet sikkeden 385 adedi tanımlanabilmiştir. 212 adedi ise düşük kondisyonlarından dolayı tanımlanamamıştır. Tanımlanabilen 385 sikkenin 1 adedi İ.S. 2. yüzyıla, 42 adedi İ.S. 3. yüzyıla, 321 adedi İ.S. 4. yüzyıla, 21 adedi İ.S. 5. yüzyıla tarihlenmiştir. Definenin dönemlere göre dağılımında İ.S. 4. yüzyıl darp edilen sikkeler yoğunluk göstermektedir. İmparator II. Constantius, I. Constantinus, Arcadius, Honorius ve I. Theodosius dönemlerinde darp edilen sikkelerin en yüksek orana sahip olduğu görülmektedir. Darphane olarak da Kyzikos darphanesinin en yüksek orana sahip olduğu görülmektedir.Anahtar Kelimeler: Sikke, Geç Roma, Define, İ.S. 4. Yy. In this thesis a hoard of c. 600 bronze coins kept at the Archaeological Museum of Izmir was examined. Only 385 of these 597 coins could be identified and 212 of these coins could not be identified due to their poor condition. One of these 385 identifiable coins is dated to the 2nd century A.D., 42 of them are dated to the 3rd century A.D., 321 of them are dated to the 4th century A.D., while 21 of them are dated to the 5th century A.D. Most of these coins are dated to the 4th century A.D. Coins minted during the reign of the emperors, Constantius II, Constantinus I, Arcadius, Honorius and Theodosius I are the most common. The largest number of coins were minted in Cyzicus.Keywords: Coins, Late Roman, Hoard, 4. Century A.D. 224
- Published
- 2016
20. Geç Roma portreciliği
- Author
-
Altun, Özge, Baldıran, Asuman, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Sculpture art ,Arkeoloji ,Archeology ,Classical archeology ,Portrait ,Sculpture ,Stills ,Late Rome - Abstract
Geç Roma Dönemi net tarihlerle belirlenemez. Bunun nedeni hangi açıdan değerlendirildiği ile alakalıdır. Örneğin siyasal ve sosyal açıdan Geç Roma'nın başlangıcı Severuslar Dönemi olarak kabul edilebilir. Portre sanatı için matkap kullanımının azalarak Antoninler sanatının etkisini yitirdiği Geç Severuslar Dönemi kabul edilmelidir çünkü stilde değişiklikler başlamıştır. Mimari için bu süre M.S. 4.yy ortalarına hatta sonlarına kadar uzatılabilir.Bu çalışmada Geç Roma Portreciliği değerlendirilirken genel olarak siyasal ve sosyal değişimlerin portre stiline yansıması araştırılmıştır. İmparator portreleri üzerinden elde edilen sonuçlara göre dönem stilleri maddeler halinde belirlenmiştir. Ayrıca Anadolu'dan bulunmuş Geç Roma Dönemi portre örnekleri incelerek dönem stilini nasıl yansıttıkları araştırılmıştır. The Late Roman period cannot be determined with the exact date. The reason for this is evaluated in terms of which is associated with it. For example, The beginning of the Late Roma in political and social terms can be regarded as the period of Severus. Antonine portrait art by the use of a drill for Severus loses the effect decreased in the late period of the art should be recognized because the changes started in style. Architecture this time for the A.D. 4th. century be extended until the end or even the middle of the century.In this study, when assessing the general political and social changes in the late Roman portraits portrait of the impact of the style was investigated. Late roman portrait style firstly has been identified from the Emperor portraits, then described with substances specified in the form. It has also studied how they reflect the style of the late Roman period, examining the some of portraits were found in Anatolia. 370
- Published
- 2016
21. Phokaia'nın kuzeyinde Geç Roma Dönemi bir Terra Sigillata atölyesi
- Author
-
Uğuz, Gözde, Özyiğit, Ömer, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Phokaia ,Production ,Roman ceramics ,Late Rome ,Ceramic factory ,Roman Period ,Terra sigillata ,Workshop - Abstract
"Phokaia'nın Kuzeyinde Geç Roma Dönemi bir Terra Sigillata Atölyesi" adlı bu çalışmada, 2009-2011 yıllarında Phokaia İsmetpaşa Mahallesi 1056 Ada 13 Parselde yapılan kazı çalışmalarında ele geçen Geç Roma Dönemine ait terra sigillata atölyesi ve buna ait fırının malzemesi incelendi. Bu çalışmadaki amacımız, seramik formlarının belirlenmesi, tanıtılması ve değerlendirilmesidir. Tez kapsamındaki bu terra sigillata seramikler, İ.S. 4. yüzyıl sonlarından İ.S. 6. yüzyıl sonlarına kadar uzanan bir zaman dilimini kapsar. Bu alandaki III. yapı katında (Geç Roma Döneminde) büyük bir seramik atölyesinin varlığı kendini gösterir. Alandaki büyük su kuyusunun da bu dönemde içi doldurulur ve Kırmızı Astarlı Terra Sigillata fırınına dönüştürülür. Bu çalışmada toplam 217 adet Kırmızı Astarlı Terra Sigillata, 10 ayrı grup halinde incelendi. Bunların yanı sıra bezemeli amorf parçalar ve herhangi bir gruba ait olmayan parçalar iki ayrı grup olarak incelendi. Çeşitli büyüklükteki tabak ve kase formlarından oluşan her bir tip (Form 1-10) ve bezemeli parçalar için, J. W. Hayes'in sınıflandırması kullanıldı. Bu terra sigillatalar benzer sigillatalarla karşılaştırılarak ve buluntu seviyeleri göz önüne alınarak tarihlendirildi. Ayrıca her form, genel gelişim şemasında kronolojik bir süreç içerisinde ele alınarak değerlendirildi. Bu seramikler, Geç Roma Dönemi Phokaia üretimi terra sigillataların form, bezeme, kil ve astar özellikleri hakkında bilgiler veriyor. Aynı zamanda yerel üretimler bu dönemin moda formlarını ve bezemelerini de yansıtıyor. Bu çalışmadaki en önemli sonuç, farklı yayınlarda Phokaia formları olarak gösterilen seramiklerin, Phokaia atölyesinde üretilen ve aynı alandaki fırında pişirilen örneklerinin değerlendirilmesidir. Diğer sonuç ise, dönemin modası olan Çandarlı seramiklerini ve Afrika Kırmızı Astarlı kaplarının bezemelerinin taklit edilmiş olduğunu ortaya koymasıdır., This study, named "Late Roman Period Terra Sigillata Workshop in Northern of Phokaia" examined the terra sigillata ware from this workshop and of its kiln belonging to the Late Roman Period found during the excavations between 2009-2011 in İsmetpaşa District Phokaia (Island No. 1056, Parcel No. 13). The aim of this study is to analyze, identify and introduce the forms of the ceramics. The terra sigillata ceramics within the scope of the thesis, spans the time between end of the 4th to end of the 7th century A.D. In the 3rd floor of building in this area (the Late Roman Period), the presence of a large ceramic workshops in the area shows itself. The large water wells in the area is filled during this period and converted into Red Slip Terra Sigillata ceramic kiln. In this study, total 217 pieces of Red Slip Terra Sigillata were examined in 10 different groups. These as well as decorated amorphous pieces and unclassified forms were examined in two separate groups. Consisting the various size of bowls and plates forms for every type (Form 1 to 10) and decorated pieces, we have watched J. W. Hayes classification. These terra sigillatas by comparing to the similar sigillatas and considering the level of founds was dated. In addition to every form, was evaluated and settled in its chronological span through general development schema. These ceramics gives the information about the Late Roman Period Phokaia production of form, decoration, clay and slip properties. At the same time as local productions of this period reflects the fashion forms and decorations. The most important result of this study; ceramics shown as Phokaia form in different publications, produced in the Phokaia workshop and to evaluate the samples that have cooked in the kiln in the same area. A further result; Çandarlı ceramics that the fashion of the period and African Red Slip wares decorations is revealed that the had been imitated.
- Published
- 2015
22. Dara Antik Kenti (Mardin) Geç oma iskelet toplumu dişlerinin morfometrik analizi ve diş sağlığı
- Author
-
Şarbak, Ayşegül, Alpagut, Fatma Berna, and Antropoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Teeth ,Antropoloji ,Anthropology ,Dara ,Late Rome ,Mardin ,Morphometric analysis ,Dental antropology - Abstract
Bu çalışmanın amacı Dara Antik Kenti Geç Roma İskelet Toplumu bireylerine ait dişlerin morfometrik analizi ve diş sağlığı belirlemek ve toplumun diğer eski Anadolu toplumlarına olan uzaklık ya da yakınlığını tespit etmektir. Bu amaçla Dara Antik Kentine ait toplam 1521 adet diş odondometrik ve paleopatolojik açısından incelenmiştir. Dara Antik Kenti Toplumu dişlerinden alınan uzunluk (MD) ve kalınlık (BL) ölçümleri ve bu ölçümlerin yardımıyla hesaplanan Taç Alanı, Taç Endisi, Taç Birim Endisi, TTA, YDTA, TMTA ve ÖDTA değerleri diğer eski Anadolu toplumlarıyla karşılaştırıldığında diş boyutlarındaki küçülmenin varlığı gözlenebilmektedir. Dara Antik Kenti toplumunun diş aşınması orta derecelidir. Toplumdaki diş çürüğü dişi bireylerde erkek bireylerden daha fazladır ve bu istatistiksel açıdan anlamlıdır. Diş sağlığının göstergelerinden olan diş taşı ve alveol kaybının yüksek değerde olması toplumun diş sağlığının iyi olmadığını göstermektedir. Diş taşı cinsiyetler arasında karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu görülmektedir. Erkek bireylerde dişi bireylere göre daha fazla diş taşı tespit edilmiştir. Hypoplasya dağılımı toplumda yüksek değere sahiptir. Cinsiyetler arasındaki hypoplasya oranı karşılaştırıldığında erkek bireylerde dişi bireylere oranla daha yüksektir. Bu fark istatistiksel açıdan anlamlıdır. The aim of the study is morphometric analysis of the Late Roman Period of Dara Ancient City of skeletal population of teeth belonging to individuals and to determine health of tooth and to identify distance or proximity of the population to the Ancient Anatolian society. For this aim, a total of 1521 teeth of the Dara Ancient City were examined in terms of odontometric and paleopathological.When the length (MD) and thickness (BL) of the measurements which are taken from teeth of Dara Ancient City and Index of Crown, Area of Crown, Index of the Crown Units and TTA, YDTA, TMTA, ÖDTA of the values which are calculated with the aid of this measurements are compared with other Ancient Anatolian societies, the presence of the decrease is on the tooth sizes can be observed.Tooth wear of the society of Dara Ancient City is moderate. Decay of tooth is higher in female than male and this is significant in terms of statistically. The high value of dental calculus and loss of alveolar which is one indicator of dental health shows that not good dental health of society. When dental calculus is compared between genders, there is a statistically significant difference. Dental calculus was more detected in male individuals than female individuals. Distribution of Hypoplasia has a high value in the society. When rate of Hypoplasia which is between the genders is compared, it is higher in male individuals than female individuals. This difference is significant in terms of statistically.Evaluations of paleopathological shows that before Society of Dara Ancient City consume foods, they undergo a specific treatment after make flour soften, they cooked and their nutritional structure is similar to the traditional agricultural society. 305
- Published
- 2014
23. Geç Roma tarih yazımında Hunlar: Batı Avrasya'da Erken Türk varlığı
- Author
-
Üstün, Abdullah, Gündoğdu, Abdullah, Kaçar, Turhan, and Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Turks ,Eurasia ,Late Rome ,Historical sources ,Turkish history ,Huns - Abstract
Bu tez; Roma tarihyazımını, Hunlar özelinde Türk tarihinin kaynağı olarak ele almaktadır. Zira Türklerin erken dönem tarihi, komşularının sağladığı yazılı veriler sayesinde incelenebilmektedir. Batı Avrasya coğrafyası için Roma edebiyatı da, böyle bir fonksiyona sahiptir. Bu çerçevede tezin; biri Roma tarihyazımı ve diğeri Roma müverrihlerinin Türklerin erken dönemleri hakkında verdikleri haberler olmak üzere iki ekseni vardır. Devrin edebi ortamı içinde; monografi, kilise tarihi ve kronik olmak üzere üç başlık altında toplanabilecek tarihyazımı türünde verilen eserler, Roma edebiyat içinde, bu alan için doğal olarak en geniş veri havuzunu sağlamaktadır. Müverrihlerin yaşadığı ve eserlerini oluşturdukları iklim olan Roma dünyasına, bu bağlam içinde değinilmiştir. Ayrıca müverrihin biyografileri ve eserlerinde Türklere açtıkları satırların bilançosu da verilmeye çalışılmıştır.İkinci ekseni oluşturan Türk Tarihinin Batı Avrasya?daki akışı, Roma tarihyazımına yansımaları kapsamında ele alınmıştır. Müverrihlerin; Hunların kim oldukları ve nasıl bir hayat sürdüklerine dair verdiği haberler, tezin üzerinde durduğu iki sorunsalı ?problematiği- oluşturmuştur. Dördüncü ve beşinci yüzyıl Roma tarihyazımı ürünlerinin, metin içi ve metinler arası bağlamı çerçevesinde bu sorunsal irdelenmiştir. Böylece hem Roma edebiyatına farklı bir pencereden bakılmaya hem de Türk tarihinin devamlılığını noktasındaki önemi açık olduğu halde, üzerinde fazla durulmayan bir alanda tarihçiliğe katkı sunulmaya çalışılmıştır. This thesis aims a examining the Roman historiography as the source of Turkic history on the case of Hunnic history. As it is well known the earliest history of the Turks may only be studied from the evidence that their neighbours provided. The Roman literature for the western Eurasia is no exception. In this context this thesis has two central themes. One is the Roman historiography itself, phases of the the other is the details provided by the Roman historians about the earliest Turkic history. The written Roman sources for our purpose may be classified as the chronicles, ecclesiastical histories and the monographs, which are also the largest databank in the Roman literature. Therefore the Roman history is here dealt with only slightly as the historical context of the historians lived in. Also some biographical details about the historians and their digressions about the Turks are concerned here. The course of the Turkic history in the western Eurasia, which is the second central theme of our thesis is dealt with as far as it has been found in the late Roman historiography. The records of the Roman historiography about the identity of the Huns and their lifestyle constitute the two problematics we are concerning here. Therefore it is essantial to examine the late antique literature in the intertextual context. By doing so, it is aimed at both seeing the Roman literatüre from a different angle, and within the continuity of the Turkic history how one can place and use these literature as a source of a solid Turkic history. 291
- Published
- 2013
24. Constantinus Hanedanı
- Author
-
Cinemre, İlhami Tekin, Kaçar, Turhan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Roman Empire ,The Great Constantine ,Late Rome ,Old Age history ,Constantine Dynasty - Abstract
Büyük Constantinus'un babası Constantius Chlorus'un 293 yılında caesar olmasıyla başlayan Constantinus Hanedanı, Roma İmparatorluğu'nun, dinsel ve siyasal dünyasında önemli değişiklikler yapmıştır. Hanedan mensuplarının imparatorluk gücünü elde edebilmek için verdikleri iç savaşlar dönem dönem imparatorluğun iç huzurunu boşmuş ve bu durum doğu-batı sınırlarındaki savunma sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Sınır güvenliğinin sağlanması için başkentin yeni bir şehre taşınması düşüncesinin yanı sıra, hanedanın en önemli uğraş konularının başında, Paganların yerine Hıristiyanların desteklenmesi fikri gelmiştir. Hanedanın her mensubunun bir şekilde ilişki içerisinde olduğu Hıristiyanlık, bazen siyasi bir malzeme olarak görülmüşse de, bu inanç hanedanın geride bıraktığı en önemli miras olarak modern Avrupa'nın şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Constantinus Hanedanı'nın son imparatoru olan ve paganizm yanlısı faaliyetlerinden dolayı Hıristiyanların apostata diye isimlendirdikleri Iulianus'un 363 yılındaki ölümüyle de bu hanedan sona ermiştir.Anahtar Kelimeler: Constantinus Hanedanı, İç Savaş, Hıristiyanlık, Paganizm. The Constantinian dynasty, which began with the rise of Constantius Chlorus in 293 as the caesar of the West, transformed the Roman world deeply. The civil wars to control the empire caused great internal difficulties from time to time and this led to serious defense deficiencies in the eastern and western frontiers. In order to manage these frontier problems, the change of the capital from Rome to Constantinople seemed unavoidable. Also this dynasty changed the Roma World from pagan to Christianity. Although it may be argued that whether the new religion were only seen as a new political instrument or it was taken seriously as a belief. However it is certain that it was the great legacy of this dynasty which contributed to the creation of a new world that was later called as Europe. Nevertheless it is very interesting that the last member of this dynasty was not a Christian but a pagan, Julian, whose timeless death in 363 brought the Constantinian lineage to an end.Keywords: The Dynasty of Constantine, Civil War, Christianity, Paganism. 122
- Published
- 2012
25. Side'de romanizasyon sürecinde gladyatörler ve agonlar
- Author
-
Yurtsever, Adem, Alanyalı, Feriştah, Arkeoloji Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Tarih ,Kazılar (Arkeoloji) -- Türkiye -- Side (Antik kent) ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Din ,Agonistic ,Relief art ,Roman Period ,Late Rome ,Festivals ,Gladiator ,Religion ,Roman Empire ,Antalya-Side ,Side (Antik kent) -- Eski eserler ,Agons - Abstract
Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Kayıt no: 21279, Bu tezin konusunu geneli itibarı ile gladyatör kabartmalı iki sütun ve bu sütunlar ışığında Anadolu’da gladyatör oyunları, Romanizasyon ve bu kapsamda ortaya çıkan agonistik festivaller oluşturmaktadır. Tez temel olarak beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Side antik kentinde bulunmuş olan Gladyatör kabartmalı eserler üzerinde genel değerlendirme yapılmıştır. Gladyatör kabartmalı sütunlar, bu sütunlar üzerindeki yazıt ve kabartmalar detaylı olarak incelenmiştir. İkinci bölümde Gladyatör oyunlarına değinilmiştir. Gladyatörler ve gladyatörlerin dünyası hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde Romanizasyon konusu detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Anadolu’da Romanizasyon’un boyutları ve amacı incelenirken aynı zamanda Roma’nın Anadolu topraklarına geliş süreci açıklanmıştır. İmparator kültü ve kült ile ilgili oluşturulan sosyal yapı açıklanmıştır. Dördüncü bölümde Romanizasyon sürecinde Anadolu da düzenlenmiş olan festivaller, festivallerin amaçları açıklanmıştır.Tezin ana konusunu oluşturan Romanizasyon sürecinde Side’de düzenlenen agonistik festivaller hakkında bilgiler verilmiştir. Tezin beşinci ve son bölümde ise tez konusunun genel bir değerlendirmesi yapılmıştır. Roma dünyasında kabartma sanatının gelişimi bazı spesifik eserler üzerinden yapılırken, Side antik kentindeki kabartma sanatına genel bir bakış ile tez sonuçlandırılmıştır.
- Published
- 2012
26. Geç Roma İmparatorluk çağında Roma - Sasani ihtilafları: Roma'nın doğu sınırları
- Author
-
Bilgiç, Emine, Tüner Önen, Nihal, and Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Ana Bilim Dalı
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,History ,Roman Empire ,Ancient Linguistics and Cultures ,Late Rome ,Roman Period ,Old Age history ,Sasaniler - Abstract
İ.S. III. yüzyılda ilk Roma ? Sasani ihtilafları I. Ardaşır ve Alexander Severus'un hükümdarlıkları sırasında meydana gelmiştir. Söz konusu ihtilaf I. Ardaşır tarafından daha önce atalarının hüküm sürdüğü toprakların Romalılar'dan geri istenmesi üzerine başlamıştır. Bu çatışmaların sonucunda Herodianus dışında metinde kullanılan diğer kaynaklar Alexander Severus'un başarı kazandığını anlatmaktadır. Ancak Pers saldırıları durdurulamamış ve yeni imparator III. Gordianus ile I. Şapur arasında yeniden karşılaşma meydana gelmiştir. İlk başlarda başarılar kazanan Gordianus, praetor praefectus'u Timesitheus'un ölümünün ardından kendisi de ya savaşta (Misikhe) ölmüş ya da kendisinden sonra imparator olan Philippus Araps'un ihaneti dolayısıyla öldürülmüştür. Gordianus'un ölümü üzerine Philippus Araps, İ.S. 244 yılında Mesopotamia'yı ve Armenia'yı Persler'e teslim eden bir anlaşma yapmıştır. Fakat I. Şapur Roma'ya karşı seferlerine ve agresiv politikasına devam etmiş; Roma'ya ait birçok kenti ele geçirmiş ve hatta Akdeniz kıyılarına kadar ilerleyerek Kilikia kenti Tarsus'u zaptetmiştir. İ.S. 260 yılında İmparator Valerianus ile girdiği karşılaşmada imparatorun kendisini, komutanlarını ve askerlerini esir almıştır. Krizden dolayı imparator istikrarsızlığı yaşayan Roma ise çözümü müttefiki olan Palmyra Kralı Odaenathus'a imparatorluk yetkisi vermekte bulmuştur. Odaenathus, I. Şapur üzerinde başarılar kazanmış, Şapur'u Mesopotamia ve Syria'dan çıkarmıştır. Fakat daha sonra Odaenathus başarılarının verdiği hırsla Roma'ya ilerlemeye kalkmış ve başarısız olmuştur. Odaenathus öldükten sonra karısı Zenobia Roma'nın yeni düşmanı olarak orataya çıkarak Roma'ya tabi olan Mısır ve Arabia'yı işgal etmiştir. Bunun ardından İmparator Aurelianus, Palmyra'ya ilerlemiş, Zenobia'yı yakalamış ve ülkeyi bir çöl haline getirmiştir. Bu sırada I. Şapur ölmüş yerine Behram tahta çıkmış ve Historia Augusta'ya göre Roma İmparatoru Probus'a barış teklif etmiştir. İmparator Carus, oğullarıyla birlikte hüküm sürmeye başladığı zaman Sasaniler üzerine sefere çıkmış, onları yenmiş, fakat yıldırım düşmesi sonucu Ktesiphon'da bulunan ordugahında ölmüştür. Sasani İmparatoru Narses de tahta çıkınca ataları gibi Roma'ya karşı saldırı politikası izlemiş ve bunun sonucunda İ.S. 297 yılında Galerius ile savaşmıştır. Savaş sonrasında kendisi kaçmış; fakat haremi ve değerli eşyaları Galerius tarafından ele geçirilmiştir. İ.S. 298'de Narses ve Diocletianus arasında barış yapılmış, Narses Roma'nın bütün şartlarını kabul etmek zorunda kalmıştır. II. Şapur'un tahta çıkmasıyla beraber Sasaniler için altınçağ başlamıştır. II. Şapur, II. Constantius ile girdiği mücadeleri genellikle kazanmış; Nisibis'i üç kez kuşatmış; Singara'yı ele geçirmiştir. Constantius'un ölümünden sonra varisi Iulianus Pers Seferi'ne girişmiş ve Mesopotamia'da birçok kenti zaptederek Sasaniler'in başkenti Ktesiphon'a kadar ilerlemiştir. Ancak düşman topraklarında savaşırken ölmesi Roma'yı bir kez daha imparatorsuz bırakmıştır. Seçilen İmparator Iovianus, İ.S. 363 yılında II. Şapur ile utanç verici ancak oldukça gerekli bir anlaşma yapmıştır. Buna göre fethedilen topraklar geri Persler'e teslim edilmiştir ve bu barış neredeyse otuz yıl geçerli olmuştur. İ.S. 379 yılında II. Şapur'un ölümüyle Sasaniler ihtişamlı günlerini geride bırakmışlardır. İ.S. 383/384 yılında I. Theodosius ve III. Şapur arasında yeniden bir barış yapılmış; Armenia iki imparatorluk arasında paylaştırılmış ve yukarı Dicle ve Fırat üzerindeki stratejik bölgeler Theodosius'a kalırken Nisibis ve Singara Persler'de kalmıştır. During the III century A.D, the first Roman-Sassanid controversies took place during the rule of Ardashir I and Alexander Severus. This controversy began after Ardashir I wanted the lands back from Romans, over which his ancestors reigned. As a result of these conflicts, the sources used in the text, except for Herodianus, says that Alexander Severus was successful. But Persian attacks couldn?t be stopped and a confrontation again took place between the new Emperor Gordian III and Shapur I . Gordian who was successful in the beginning either died in the war (Misiche) after the death of his praetor praefectus, Timesitheus or was killed because of the betrayal of Philippus Araps who became Emperor after him. After the death of Gordian, Philippus Araps made an agreement to give Mesopotamia and Armenia to the Persians in 244 A.D. however, Shapur I continued his expeditions against Rome and the aggressive policy; capturing many cities belonging to Rome and seized Tarsus, a Cilicia city, moving to the Mediterranean coast. In 260 A.D. he took the Emperor Valerian, his commanders and soldiers as captives in the confrontation with the Emperor. Rome, with the Emperor inconsistent because of the crisis, found the solution in giving imperial authorization to its ally Odaenathus the King of Palmyra. Odaenathus had great successes against Shapur I and drove Shapur from Mesopotamia and Syria. However, after these, Odaenathus attempted to keep going to Rome with the ambition arising from these success but failed to realise his imperial ambitions. After Odaenathus died, his wife Zenobia became a new enemy of Rome and invaded Roman Egypt and Arabia. After that, the Emperor Aurelian moved forward to Palmyra, caught Zenobia and made the country a desert. Meanwhile, Shapur I died and Bahram ascended the crown and, according to the Historia Augusta, he proposed peace to the Roman Emperor Probus. When Emperor Carus began to reign with his sons, he went on an expedition against the Sassanids, beat them but died in his military camp in Ctesiphon struck by a bolt of lightning. When the Sassanid Emperor Narseh ascended the throne, he also continued the policy to counter attack Rome like his ancestors and as a result of this, he battled against Galerius in 297 A.D. At the end of the war, he escaped; but his harem and his valuable belongings were captured by Galerius. In 298 A.D. peace was made between Narseh and Diocletian, Narseh was obliged to accept all the conditions set by Rome. When Shapur II ascended the throne, the golden time for the Sassanids began. Shapur II generally won his battles against Constantius II; blockaded Nisibis three times and captured Singara. After the death of Constantius, his heir Julian attempted an expedition to Persian and moved forward to Ctesiphon the capital city of Sassanids capturing many cities in Mesopotamia. However, his death while fighting in enemy land, left Rome without an Emperor. The chosen Emperor Jovian, made an extremely shameful but necessary agreement with Shapur II in 363 A.D. According to is the conquered lands were given back to the Persians and this peace was valid for nearly thirty years. In 379 A.D., after Shapur II died, Sassanids left their magnificence behind. In 383/384 A.D. a peace was made between Theodosius I and Shapur III again; Armenia was shared between two empire and the strategic regions on the upper Tigris and Euphrates was left to Theodosius, but Nisibis and Singara were left to Persians 249
- Published
- 2012
27. İstanbul Yenikapı Limanı'nda bulunan Geç Roma - Erken Bizans amphoraları üzerindeki yazıtlar ve damgalar
- Author
-
Bayrak, Ülkü, Sayar, Mustafa Hamdi, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,İstanbul-Yenikapı ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Roman Period ,Late Rome ,Old Age history ,Early Byzantine Period ,Stamp ,Early Byzantine ,Amphoras ,Archaeological excavations ,Inscriptions - Abstract
Halen devam etmekte olan Tüpgeçit-Marmaray Projesi Yenikapı Arkeolojik Kazıları sırasında Antik Eleutherios Limanı ortaya çıkarılmıştır. Kazıda Geç Roma Erken Bizans Dönemi kontekstinde ele geçen malzemelerin yoğunluğunu amphoralar oluşturmaktadır. Büyük bir buluntu grubu olan dönem amphoraları çok çeşitliliğe sahiptir. Söz konusu taşıma kaplarının üzerinde çok sayıda damga ve yazıtlar (graffiti ve dipinti) bulunmaktadır. Kazıda ele geçen damga ve yazıtların bir bölümü hazırlanan tezde kataloglanarak incelenmiştir. Bununla birlikte, tezde Geç Roma Erken Bizans Dönemi öncesi ve sonrası dönemlere ait bazı örneklere de değinilmiştir.Yenikapı Marmaray Arkeolojik Kazısı'nda ele geçen, Geç Roma Erken Bizans Dönemi amphoralarındaki damga ve yazıtlarda; kapasite, amphoranın veya taşınan mamulün üretici markası, ürünün cinsi ve görevli memur ile ilgili konularla karşılaşılmıştır. Dini öğeler de çok sık görülmektedir.Geç Roma Erken Bizans Dönemi'nde kullanılan amphoralar üzerindeki yazıt ve damgalar; dönemin ekonomik faaliyetleri, ticari dolaşım, üretici bilgileri, pazarlama stratejileri ve okuma yazma oranı hakkında bilgiler vermektedir. Bu bağlamda, tezde incelenen Yenikapı buluntularından, Constantinopole'ün ekonomisi ve günlük yaşamı ile ilgili bilgi edinilmektedir. At the Archaeological Excavations of Yenikapı Tuptunnel-Marmaray Project is stil going Antique Eleutherios Harbour was founded. At the Excavations, density of the material addressed in the context constitutes amphorae. Amphoras of that period are a big group and they are many varied. These transport jars have lots of stamps and inscriptions (grafiti and dipinti). A part of Stamps and inscriptions finding in excavation were catalogued and researched in this thesis. Nevertheless, some other samples are dating the preceding and later periods than Late Roman Early Byzantine Period time were mentioned, too.On the stamps and inscriptions of Late Roman and Early Byzantine Period amphoras found at Yenikapı Marmaray Archaeological Excavation; some subjects about capasity, producer mark of amphora or transportting goods, type of product and officer were met. Religious items were very often seen.Inscriptions and stamps on the amphoras using at Late Roman Early Byzantine Period give some informations about economic activities, commercial circulation, name of manufacturer, marketing strategies and the literacy rate of that period. In this context, from Yenikapı foundlings are researching in this thesis we can learn some knowledges about Constantinopolis?s economy and daily life. 186
- Published
- 2011
28. Late Roman Coarse ware in phokaia
- Author
-
Firat, Murat, Özyiğit, Murat, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özyiğit, Ömer, and Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Klasik Arkeoloji A.B.D ,Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Phokaia ,Classical archeology ,Italian-Roman ,Late Rome ,Kitchen wares ,Pots - Abstract
Foça'da son on yıl içerisinde yürütülen kazı çalışmaları sonucunda Atatürk Mahallesi sınırları içerisinde iki önemli buluntu alanı tespit edildi. Bu sektörlerden ilki buluntularından hareketle Seramik Atölyesi Alanı ikincisi ise Seramik Çöplüğü Alanı olarak adlandırıldı.Atölye Alanı'nda yürütülen çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan Kil Havuzu'nda, zeminin stabilizasyonu için kullanılmış olan ve kontekst halde ele geçen yoğun bir seramik grubu ile karşılaşıldı. Kythra ve lopaslardan oluşan bu kaba mutfak kaplarının hemen üzerinde ise dağınık halde çömlekçi diskleri ele geçti.Çalışmalarımız sırasında saptanan ikinci buluntu alanı ise çok daha önemli verileri içinde barındıran bir seramik çöplüğü alanıdır. Dört farklı açma yapılarak kazılan bu alanda yürütülen çalışmalar sonucunda 7. yüzyıldan 1. yüzyıla kadar seramik grupları ile karşılaşıldı. Farklı zaman dilimlerine ait, üst üste sıralı biçimde yerleşmiş olan bu atım tabakaları Roma seramiği kronolojisi ve tipolojisi için çok önemli veriler ortaya koydu.Her iki alanda yürütülen kazı ve envanter faaliyetleri sonucunda kaba seramikler gruplandırıldı ve her bir grup kendi alt tiplerini de içerecek biçimde sınıflandırıldı. Böylece, özellikle Geç Roma Dönemi'ne ait Foça üretimi olduğu kesinlik kazanan ve bugüne kadar çok fazla irdelenmemiş olan kythra, lopas, yayvan kap, maşrapa vb. kaba seramik grupları için bir ön bellek oluşturuldu.Aynı alanlarda yürütülen çalışmalar sonucunda Kırmızı Astarlı Seramik gruplarına ait yeni bir takım sonuçlara da ulaşıldı. Bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalarda, tam olarak üretim alanı tespit edilememiş olan LRC grubu kaliteli seramiklerin üretim alanının Foça olduğu bu tez çalışmasıyla ortaya kondu. Ayrıca, J. Hayes tarafından belli bir kronoloji içerisinde değerlendirilen bu kapların yeni formları ve yeni alt tipleri çalışmalarımız sırasında belirlendi. Buna ek olarak, Foça üretimi olan kırmızı astarlı seramiklerin sanıldığı gibi 4. yüzyılda değil, 3. yüzyıldan itibaren üretilmeye başladıkları da anlaşıldı. As a result of excavations carried out within the boundaries of Atatürk District in Foça within the last ten years two important finding areas were found. In relation with these findings, the first of these sectors were called as Ceramics Warehouse Area and the second as ceramics Dumpster Area.A ceramics group which was dense and contextual and was used forthe stabilization of the soil, was encountered in the Caly Pool, which was uncovered as a result of the efforts in the Workshop Area. Above these coarse kitchen ware, made up of the Kythra and Lopas, scattred pottery discs were found.The second finding area during our studies is a ceramics dumpster ares which keeps more important data. As a result of the excavations by four different openings ceramics group form the first to the seventh century were found. These sequential layers, which belong to different time periods, revealed very important data forthe chronology and the typology of the Roman Ceramics.As a result of the excavations carried out in each of the two areas and invertory activities, coarse potteries were grouped and each of them were categorized to include their own sub-types. So, a cache memory was created for coarse pottery groups, such as kythra, lopas, shallow cup, mug, etc. which were definetely though to be made in Foça.As a result of the studies carried out in new areas, some new results which were of owned by red-glazed ceramics groups were found.According to the studies carried out so far, the production area of the LRC Group high quality ceramics, of which production area was not definite so far, was stated as Foça after this thesis Project. Furthermore, the new sub-types and new forms of these pots, which were evaluated in a chronological order bye J. Hayes, were identified during our studies. In addition to that, contrary to the general belief, it was understood that the production of red-glazed ceramics in Foça did not began in the fourth century, but in the third century. 670
- Published
- 2011
29. Excavation at Smyrna agora finds Terra sigilata and late Roman ware
- Author
-
Erol, Derya, Gürler, Binnur, and Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Ceramic pots ,Late Rome ,Terra sigillata ,Smyrna - Abstract
Smyrna Agorasında 2000-2005 yılları arasında yapılan çalışmalarda bulunmuş olan terra sigillata ve geç roma kırmızı astarlı seramikleri çalışma konusu kapsamındadır. Çalışma içerisinde 643 parça değerlendirilmiştir.Terra sigillata seramikleri İÖ. ikinci yüzyılın ortalarından itibaren K.Suriye ve Doğu Akdeniz çevrelerinde üretilmeye başlanmış bir seramik grubudur. Terra sigillataların üretimi İS.3.yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir.Terra Sigilata seramik grubu Doğu ve Batı olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Doğu sigillataları, A, B ve C olarak üç türe ayrılmaktadır. Batı sigillataları ise İtalyan ve Gaul olmak üzere başlıca iki türe ayrılmaktadır. Smyrna'da yapılan çalışmalarda bu türlerin dışında Smyrna üretimi sigillataların da var olduğu görülmüştür.Smyrna kenti terra sigillata buluntuları içerisinde en yoğun grubun DSC (Çandarlı) grubuna ait olduğu görülmektedir. Sigillataların en yoğun tarihlendikleri dönem, İS.2.yüzyıldır.Geç roma kırmızı astarlı seramikleri ilk olarak K.Afrika'da terra sigillata seramiklerine alternatif olarak İS.1.yüzyılda üretilmeye başlamıştır. İS.4.yüzyılın sonlarında Batı Anadolu'da Phokaia kentinde bu grup dahilinde seramikler üretilmeye başlamıştır. Geç roma kırmızı astarlı seramiklerinin İS.7.yüzyılın ilk yarısına kadar üretimleri devam etmiştir.Anahtar kelimeler: Terra sigillata, rulet bandı, çift daldırma, kırmızı astar, konsantrik daire, baskı bezeme. The Agora of Smyrna terra sigillata found in studies conducted between 2000-2005 and the late Roman red slip wares are covered in the study. 643 sherds were evaluated in the study.Northern Syria and the Eastern Mediterranean started the mid-second century BC. to be produced in a ceramic is a group of circles. Terra sigillata wares production continued until the 3rd century.Terra Sigilata ceramic group is divided into two main groups, including East and West. Eastern sigillata group are divided into three species (ESA, ESB, ESC). Western sigillata group are divided into two main species (Italian and Gaul). Smyrna productions except in studies of these species have also seen. Sigillata found in the Smyrna Agora dated mostly 2nd AD.Late Roman red slip pottery first North Africa as an alternative to the terra sigillata ware began to be produced in the 1st AD. Within this group of western Anatolia in Phocaea ceramics began to be produced late 4th AD. Late Roman red slip pottery production continued until the first half seven century. The city of Smyrna, intensive studies was produced in late Roman red slip pottery.Key words: terra sigillata, roulette band, double dipping, red slip, concentric circle, stamp decoration. 544
- Published
- 2011
30. 2006-2007 tralleis kazılarında ele geçen amphoralar
- Author
-
Baylan, Saadet, Saraçoğlu, Aslı, Arkeoloji Ana Bilim Dalı, and Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Klasik Arkeoloji Bilim Dalı
- Subjects
Tralleis ,Arkeoloji ,Archeology ,Roma ,Geç Roma ,Amphora ,Rome ,Late Rome - Abstract
Karia kenti olan Tralleis, antik dönemde Batı Anadolu'da önemli bir yere sahipti. Hellenistik ve Roma Döneminde heykeltıraşlıktan başka, seramik alanında da öne çıktığı, yapılan çalışmalar ve ele geçen buluntulardan anlaşılmaktadır.Kentin Sigillata üretimi yaptığı antik kaynaklarda geçmektedir. Kazı çalışmalarındaki buluntular ile yapılan çalışmalar bunu kanıtlar niteliktedir. Şimdiye kadar detaylı bir şekilde incelenmeyen Tralleis amphoraları hakkında detaylı bilgiler edilmeye çalışılmıştır. 2006-2007 kazı çalışmalarında bulunan 141 adet amphora parçalarının ışığında kentin hangi tip amphoraları kullandığı ve amphora üretimindeki yeri belirlenmek istenmiştir.Hellenistik ve Roma Döneminde sevilerek kullanılan tiplerin örneklerine buluntular arasında da rastlamaktayız. En yoğun buluntumuz olan LR 3 tipi amphoralar üretildikleri yerlere göre farklı form özellikleri göstermektedir. Elimizdekilerle farklı bölge üretimi LR 3 amphoralarını karşılaştırıldığında, aynı form özelliğini göstermediğini görmekteyiz. Böylece Sigillata üretim merkezi olan kentin LR 3 tipini de üretmiş olması olasıdır.ANAHTAR SÖZCÜKLER:TRALLEİSAMPHORAROMAGEÇ ROMA Tralleis which was a Karia city was an important place in the West Anatolia in ancient times.It has been understood that from the studies and foundlings it was led not only sculpture but also ceramics during Hellenistics and Rome times.It had been passed in the ancient resources that the city did the Sigillata production.The foundlings that were in diggings and the studies proved this.The Tralleis amphoras that weren?t examined detailly up to know and the detail knowledge has to be tried to find.During 2006-2007 Foundling studies amphoras were found and it was tried to determine which types of amphoras were used and what place was it at the production of the amphora.We see the examples of the foundlings that were used lovely during Hellenistics and Rome times.The most common foundlings are LR3 types of amphoras and they show the different specialities that were found place.When the amphoras we see that they can?t show the same form speciality.So the city that was Sigillata production center had produced the LR3 type too.KEY WORDS:TRALLEISAMPHORAROMELATE ROMAN 231
- Published
- 2008
31. Kuzey Kıbrıs'taki Geç Roma-Erken Bizans yer mozaikleri
- Author
-
Sabir, Sibel, Mercangöz, Zeynep, and Diğer
- Subjects
Floor covering ,Arkeoloji ,Archeology ,Art History ,Mosaic art ,Sanat Tarihi ,Late Rome ,Roman Period ,Turkish Republic of Northern Cyprus ,Mosaics ,Early Byzantine Period ,Byzantine Period - Abstract
Bu tezin amacı Kuzey Kıbrıs'taki Geç Roma-Erken Bizans dönemi yer mozaiklerini mümkün olduğu şekilde tanıtmaktır. Bu çalışma Kuzey Kıbrıs'taki beş erken Hristiyan Bazilikasından oluşan bir kataloga dayanmaktadır. Bu katalog Kıbrıs'ın kuzey batısındaki Soli, doğudaki antik Salamis şehrindeki, Camponepetra ve Epiphianus Bazilikalanyla, Karpaz yarımadasındaki Aziz Trias ve Aziz Philon Bazilikalanyla oluşüırulmuştur. Yukarıda adı geçen mozaikler İ.S. 4. ve 7.yüzyıî arasındaki döneme tarihlenmektedir. Bazilikaların döşemelerinde opus sectile ve opus tesselatum teknikleri kullanılmıştır. Araştırmacıların üç döneme ayırdığı Soli Bazilikasında, ilk safha 4. yüzyılın ikinci yansına, ikinci safha 5. yüzyıla ve son aşamada 5. yüzyıl sonu 6. yüzyıl basma tarihlenir. 4. ve 5. yüzyıl döşemesinde opus tesselatum tekniği kullanılmış ve kuğu, ördek, balık vb. hayvan figürlerinin iyi örnekleri görülmektedir. 6. yüzyıl mozaiklerinde erken dönemlerdeki mozaiklerin üzerini kaplayan opus sectile döşeme kullanılmıştır. Aziz Trias'daki mozaik zemin, 4. yüzyılın sonuna tarihlenen bu bazilikalar arasında daha özenilmiş bir zemindir. Bu zemin, dört kollu yıldız gibi, geometrik örnekleri, nar gibi bitkisel örnekleri ve sandalet motifi gibi ünik örnekleri içermektedir. Bir çok motif 5. yüzyıla tarihlenen Antakya ve Tunus mozaiklerinin karakteristik özelliğini göstermektedir. Epiphianus, Camponepetra ve Aziz Philon Bazilikalarının zemini iyi kalitede opus sectille döşenmiştir. Araştırmacılar Camponepetra Bazilikası 'nda Kıbns'taki ithal ilk Prokenessos (Marmara) mermerini bulmuşlardır. Camponepetra'nın hamamında büyük dilimli mermer parçalan kullanılmasıyla oldukça zengin bir döşeme oluşturulmuştur. Bir diğer görkemli bezemede Aziz Philon'daki gibi radyal kalkan motifidir. Hem Aziz Philon'da hem de Camponepetra Bazilikalanndaki bu motif bütün zarafetiyle Kıbns'ın bütününde ve Doğu Akdeniz dünyasında en iyi opus sectile örnektir. Sonuç olarak, Kıbns Roma ve Erken Hristiyan dönemi sırasında önemli bir mozaik üretim merkezlerinden biriydi. Küçük bir ada oluşu ve bundan çok adanın kendi ayırt edici özelliği, çevresindeki yayılan önemli sanat akımlarını yansıtması mozaiğin burada gelişmesinin sebebidir. Bunların sonucunda bu etkileşim, kuzeyde Kilikya'yla Anadolu, güneyde Mısır ve diğer Kuzey Afrika kıyısıyla, batıda Yunan adalan son olarak da küçümsenemeyecek şekilde Suriye-Filistin kıyısıyla Antakya ve Apemea bölgelerini içermektedir. The aim of this thesis is introduce as many as possible of Late Rome-Early Byzantine periods mosaics pavement in North Cyprus. This study is based on a catalogue of five Early Christian basilicas in the North Cyprus. This catalogue is occured by on the north west of Cyprus, Soli Basilica, on the east, ancient city of Salamis; Camponepetra and Epiphianus Basilicas and in the Carpas Peninsula, Ayios Trias and Ayios Philon Basilicas. As mentioned above basilicas, the mosaic under survey date from the period betweeen the 4th and 7th century A.D.. On the pavement of basilica were used opus sectile and opus tessellation mosaics techniques. Soli mosaics which the excavator divides in to three groups of different periods from the first phase, the second half of the 4th., second phase 5th. and third and the last phase late 5th and 6th century. 4th and 5th. century pavement were used opus tesselatum tecnique, well example mosaic of animals figures such swan, duck, fish and ect. İn the 6.th century mosaics was opus sectile which used to covered to early phase mosaics pavement. The mosaic floors at Ayios Trias are more elobrate than these of the late 4th. century basilicas. They include geometrical patern like four pointed star, plants patern like pomegranate and the other unique patern like sandals. Many of the patern are characteristic of Antioch and Tunis pavement dated or datable within the 5th. Century. Epiphianus, Camponepetra and Ayios Philon Basilicas floors were covered up qualified example of opus sectile. İn Camponepetra, investigator were find the first imported Procennesian marble floors in Cyprus. Large slabs of marble were especially appreciated, as in one of the luxurious floors of the baths of the Basilica of Camponepetra. İn other sumptuous pavement we find large shield pattern taking the most important part of the floor, as Ayios Philon. Both of Camponepetra and Ayios Philon pavement is seen in its full glory in what must be one of the best example of opus sectile on the island and Eastern Mediterranean as a whole. This bring us to conclusion, Cyprus was one of the main center of mosaic production, especially during the Roman and the Early Christian periods. Becouse of its small size, however and above all becouse of their own distinct character, always reflect the major artist currents emaneting from the surrounding areas. These after all, included Asia Minor with Cilica, on the north, Egypt and the other North Africa coast and the south, island Greece on the west and last but not least, the Syro-Palestinan coast with such centres as Antioch and Apamea. 270
- Published
- 2004
32. Geç Roma İmparatorluk ve erken Bizans Dönemlerinde Dağılık Kilikya (Kilikia Trakheia) bölgesi yazıtlarında meslekler
- Author
-
Şahin, Hamdi, Özsait, Mehmet, and Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Late Rome ,Occupations ,Rough Cilicia ,Cilicia ,Inscriptions ,Early Byzantine Period - Abstract
oz Geç Roma İmparatorluk-Erken Bizans Dönemi'nde Dağlık Kilikia Bölgesi yazıtları ürerinde yer alan meslek terimleri, bölgenin ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Bu çalışmada üretim, satış ve hizmete yönelik meslekler ile ilgili yazıtlar derlenmiş, konu başlıklarına göre sınıflanmış ve rekonstrüksiyonlan yapılmıştır. Yazıtlardan elde edilen veriler, antik kaynaklarla desteklenmiş ve bölylelikle konuya bir bütünlük kazandırılmıştır. İlk bölümde Kilikia bölgesinin tarihi coğrafyası ve tarihinden satırbaşları aktarılmıştır. İkinci bölümde meslek adlarım içeren yazıtların katalogu alfabetik düzende konu başlıklarına göre sıralanmıştır. Üçüncü bölümde ise yazıtların analizi yapılarak, mesleklerin bölgenin ekonomisi üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Hazırlanan tablo ve grafikler ile mesleklerin, türlerine ve kentlerdeki dağılımlarına göre sayısal değerleri hesaplanmıştır. Çalışmanın sonuna eklenen indeksler ile okuyucunun yazıtlarda yer alan `isimlere`, `meslek terimlerine`, `kavramlara` ve `yer adlarına` rahatça ulaşması amaçlanmıştır. ABSTRACT The professions terminology found in inscriptions in Rough Cilicia has provided important information on the economical situation of the region in Late Roman-Early Byzantine period. Within the scope of the present work the inscriptions on the professions related with production, sales and service were compiled, categorized and reconstructed. The information gathered is supported with those from the ancient sources in order to evaluate the subject more comprehensively. In the first chapter the outlines of historical geography and history of Cilicia are given. In the second chapter the inscriptions catalaogue in the alphabetical order is grouped as per subject matters. The third chapter deals with the analysis of culminating in the influence of present professions on the regional economy. The tables and graphics present the professions in numerical values versus types and their distributions in cities. The indices appended aim to help the reader access easily the `names`, `professions terminology`, `concepts` and `place names` gathered from the inscriptions. m oz Geç Roma İmparatorluk-Erken Bizans Dönemi'nde Dağlık Kilikia Bölgesi yazıtları ürerinde yer alan meslek terimleri, bölgenin ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Bu çalışmada üretim, satış ve hizmete yönelik meslekler ile ilgili yazıtlar derlenmiş, konu başlıklarına göre sınıflanmış ve rekonstrüksiyonlan yapılmıştır. Yazıtlardan elde edilen veriler, antik kaynaklarla desteklenmiş ve bölylelikle konuya bir bütünlük kazandırılmıştır. İlk bölümde Kilikia bölgesinin tarihi coğrafyası ve tarihinden satırbaşları aktarılmıştır. İkinci bölümde meslek adlarım içeren yazıtların katalogu alfabetik düzende konu başlıklarına göre sıralanmıştır. Üçüncü bölümde ise yazıtların analizi yapılarak, mesleklerin bölgenin ekonomisi üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Hazırlanan tablo ve grafikler ile mesleklerin, türlerine ve kentlerdeki dağılımlarına göre sayısal değerleri hesaplanmıştır. Çalışmanın sonuna eklenen indeksler ile okuyucunun yazıtlarda yer alan `isimlere`, `meslek terimlerine`, `kavramlara` ve `yer adlarına` rahatça ulaşması amaçlanmıştır. ABSTRACT The professions terminology found in inscriptions in Rough Cilicia has provided important information on the economical situation of the region in Late Roman-Early Byzantine period. Within the scope of the present work the inscriptions on the professions related with production, sales and service were compiled, categorized and reconstructed. The information gathered is supported with those from the ancient sources in order to evaluate the subject more comprehensively. In the first chapter the outlines of historical geography and history of Cilicia are given. In the second chapter the inscriptions catalaogue in the alphabetical order is grouped as per subject matters. The third chapter deals with the analysis of culminating in the influence of present professions on the regional economy. The tables and graphics present the professions in numerical values versus types and their distributions in cities. The indices appended aim to help the reader access easily the `names`, `professions terminology`, `concepts` and `place names` gathered from the inscriptions. m 460
- Published
- 2003
33. Tarsus Republic Square Late Roman cooking wares-2001
- Author
-
Toskay Evrin, Çiğdem, Gates, Marie-Henriette, Morin, Jacques, and Diğer
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Ceramics ,Mersin-Tarsus ,Tarsus Republic Square ,Late Rome ,Archaeological excavations ,Kitchen wares ,Cilicia ,Pots ,Archeological areas - Abstract
ÖZET TARSUS CUMHURİYET ALANI MUTFAK KAPLARI - 2001 Toskay Evrin, Çiğdem Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Tez Yöneticisi: Dr. Marie-Henriette Gates Ortak Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Levent Zoroğlu Ortak Tez Yöneticisi: Dr. Jacques Morin May 2002 Bu çalışma 2001 Kazı Döneminde Tarsus Cumhuriyet Alanı'nda bulunan Mutfak Kaplan üzerinedir. Tez içinde incelenmiş seramikler I. Bölge 4J, 5K ve 5L açmalarından seçilmiştir ve Geç Roma dönemi kaplandır. Araştırmada izlenen yol çok-disiplinli olup arkeoloji, sosyal antropoloji, istatistik ve kültürel-tarih yöntemlerinden faydalanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tarsus, Tarsus Cumhuriyet Alanı, Ovalık Kilikya, Geç Roma Mutfak Kaplan, Roma Yolu, Tarsus Mutfak Kaplan ABSTRACT TARSUS REPUBLIC SQUARE LATE ROMAN COOKING WARES - 2001 Toskay Evrin, Çiğdem Department of Archaeology and History of Art Supervisor: Dr. Marie-Henriette Gates Co- Supervisor: Prof. Dr. Levent Zoroğlu Co- Supervisor: Dr. Jacques Morin May 2002 This thesis deals with the Cooking Wares of the Tarsus Republic Square uncovered during the 2001 Season. The context of all the pottery examined in this study is from trenches 4J, 5K and 5L in Area I, from the Late Roman period. The research approach that is followed is a multi-disciplinary one combining archaeological, social-anthropological, statistical and culture-historical methods. Keywords: Tarsus, Tarsus Republic Square, Plain Cilicia, Late Roman Cooking Wares, Roman Road, Tarsus Cooking Wares 278
- Published
- 2002
34. Demre Aziz Nikolaos Kilisesi kazılarına ele geçen Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait sırsız seramikler (Kırmızı astarlı ve terra sigillata seramikleri, 1989-1997)
- Author
-
Uysal, Esra, Acara Eser, Meryem, and Diğer
- Subjects
Ceramics ,Art History ,Early Byzantine ,Saint Nicholas Church ,Sanat Tarihi ,Late Rome ,Antalya-Demre - Abstract
ÖZET Demre, Aziz Nikolaos Kilisesi'nde 1989-1997 yıllan arasında yapılan kazılarda ele geçen kırmızı astarlı seramikler buluntular form, malzeme, yapım ve bezeme teknikleri, motif ve kompozisyonları bakımından incelenmiştir. Kap türlerini belirlemek amacıyla ağız ve dip parçalarının tipolojisi yapılmıştır, Tipoloji çalışması sonucunda tabak, kâse, mortaria, leğen, krater, bardak, testi, şişe, pişirme ve saklama kap türlerinin bulunduğu görülmüştür. Bu seramiklerin benzer örnekleri, daha erken örnekler de bulunmakla birlikte M.S. 6.-7. yy. 'lar arasında Anadolu'nun güney kıyılan ve Kıbrıs'ta yoğun olarak tesbit edilmiştir. Aynca Akdeniz ve Ege civarındaki çeşitli yerleşim merkezlerinde de görülmektedir. Aynı özelliklere sahip seramik gruplarının bu kadar geniş bir coğrafi alana yayılmış olması, yüzyıllar boyu süren ortak bir seramik geleneği ve ticaretinin varolduğunu ortaya koymaktadır. Demre, Aziz Nikolaos Kilisesi kırmızı astarlı seramiklerinin büyük bir kısmının form, malzeme, yapım ve bezeme tekniği, motif ve kompozisyon bakımından, Geç Roma-Erken Bizans dönemi seramik gruplarından Geç Roma D/Kıbrıs kırmızı astarlı seramiği ile benzerlik gösterdiği ortaya çıkmıştır. Aynca Geç Roma C/Foça kırmızı astarlı seramiği ile benzerlik gösteren örnekler de vardır. Erken döneme ait olan kırmızı astarlı seramik buluntulan, Demre, Aziz Nikolaos kilisesinin 1. yapı dönemi ve öncesine ait tarihlendirmeleri desteklemesi açısından da önem taşımaktadır. Bu merkezde ele geçen buluntuların form zenginliği ve sayısal yoğunluğu, büyük bir ihtimalle yerel bir üretimin bulunduğunu düşündürmektedir. SUMMARY During the excavations of Saint Nicholas Church in Demre that have been made from 1989 to 1997, 453 red slip and 29 terra sigillata sherds have been found. These findings have been examined in respect to form, clay, slip, motif, manufactural and decorational tecniques. In order to determine the ware types we have made the typology of rims and bases. As a result, many different types such as dish, bowl, mortaria, basin, krater, glass, jug, flask, cooking and storage pots have been identified. Similar samples of those wares appear in Anamur, Antakya, Perge, Tarsus, Sagalassos, Foça, Xanthos in Anatolia, in the Mediterranean basin Cyprus, Philistine, Northern Egypt, Greece and the Aegean Islands. They can be dated the period between the 6 th and 7 th centuries. From the Late Roman-Early Byzantine period, two pottey groups have been identified in Demre. These are Late Roman C/Foça and Late Roman D/Cyprus red slip wares. The later group is predominant in Demre. In this group there are numerous deep dishes. The rims are usually triangular, smooth or grooved. The roulletted decoration on lower part of the rim is common. Foça red slip pottery is contrary to the Roman D group is rare in Demre. They have thickened rims and thick wall. Red Shp pottery found in the excavations of Saint Nicholas Church in Demre are dated to the first structural period of the building, the 6 th century. The quality of clay, techique, motif and colour of the pottery show that they can be local productions. 217
- Published
- 2000
35. Sardis Roma-Bizans toplumlarında diş hastalıkları ve ağız sağlığı
- Author
-
Eroğlu, Serpil, Güleç, Erksin, and Fizik ve Paleoantropoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Mouth diseases ,Teeth ,Early Byzantine ,Antropoloji ,Anthropology ,Tooth diseases ,Roman Period ,Late Rome ,Byzantine Period - Abstract
Lidya Krallığına başkentlik yapan, İzmir-Afyon karayolu üzerinde ve İzmir'e 65 km. uzaklıkta bulunan Sardis, Anadolunun en önemli arkeolojik merkezlerinden birini oluşturur. Tarihi 3 bin yıl eski olan Sardis, birçok medeniyet tarafından idare edilmiştir. 1958-1971 yıllan arasında Amerikan Schools of Oriental Research himayesinde bulunan Prof. Dr. Hanfhman başkanlığında Harvvard ve Cornell Üniversite üyeleri tarafından yapılan kazılarda çıkarılan ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemine tarihlendirilen iskeletler, bu araştırmanın materyalini oluşturur. Sardis kazılarından çıkarılan ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji laboratuvarına gönderilen 47 kadın, 66 erkek, 12 cinsiyeti bilinmeyen, 24 çocuk olmak üzere toplam 149 bireye ait çene ve dişler incelenmiştir. 830'u çene üzerinde, 1431'i izole olmak üzere toplam 2261 diş üzerinde çürük, aşınma, abse, ölüm öncesi diş kaybı, hypoplasia, alveol kaybı ve diş taşına bakılmış ve bunların taraflara ve cinsiyetlere göre dağılımı tespit edilmiştir. Sardis topluluğunda erişkinlere ait 2114 diş üzerinde çürüğe bakılmış ve 264 dişte (% 12, 49) çürük tespit edilmiştir. Kadınlara ait dişlerin % 5,88 oranında erkeklere ait dişlerden daha düşük düzeyde çürük sıklığına sahip olduğu belirlenmiştir. Dişler arasında en fazla çürüyen dişin M2 (% 22, 28) olduğu saptanmıştır. Dişler üzerinde çürüklerin en fazla distal yüzeyde (% 33, 15) oluştuğu belirlenmiştir. ;«. Sardis topluluğunda, çocuklara ait 83'ü çene üzerinde 54'ü izole olmak üzere toplam 137 süt dişinde çürük incelenmiş ve sadece 6 yaşlarında bir çocuğun Mı'inde çürüğe rastlanmıştır. Sardis topluluğunda erişkinlere ait 2095 dişin aşınma ortalaması 2,94 olarak tespit edilmiştir. Erkeklere ait dişler, kadınlara ait dişlerden % 0,33 daha fazla aşınmıştır. Topluluk genelinde aşınma, Brothwell ölçeğine göre 2, 2+, 3, 3-, 3+ derecelerinde yoğunlaşmış. Sardis çocuklarına ait 137 süt dişinin aşınma ortalaması 2,95 olarak belirlenmiştir. Erişkinlere ait toplam 1309 dişte abseye bakılmış ve abse oluşum oranı % 7, 26 olarak bulunmuştur. Erkeklere ait dişlerde kadınlara ait dişlerden daha yüksek oranda abseye rastlanılmıştır. Sardis çocuklarına ait dişlerde erişkinlerin tersine abseye rastlanılmamıştır Sardis topluluğuna ait 1943 dişten 1254'ünde Brothwell ölçeğine göre hafif, orta, belirgin derecelerde hypoplasia belirlenmiş ve hypoplasia oranı % 64, 54 olarak bulunmuştur. Kadınlara ait dişlerde hypoplasia görülme sıklığı, erkeklere ait dişlerden, diğer diş hastalıklarının tersine daha yüksek oranda bulunmuştur. Topluluk genelinde hypoplasia, diş gruplarından ön dişlerde bunlar arasında ise C'de daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Dişlerde çizgi şeklinde kendini gösteren hypoplasia oranı (% 91, 79), çukur şeklindeki hypoplasia oranından (% 8,21) yüksek çıkmıştır. Topluluk genelinde belirlenen hypoplasia genellikle hafif (% 87, 88) derecelidir. Sardis çocuklarına ait toplam 122 süt dişi üzerinde hypoplasia'ya bakılmış ve hypoplasia sıklığı % 27,00 olarak belirlenmiştir. Süt dişlerinde de hypoplasia en fazla C'de tespit edilmiştir. Çocuklarda gözlenen hypoplasia hafif düzeydedir. Erişkinlere ait 79 üst, 71 alt olmak üzere toplam 147 çene üzerinde alveol kaybına bakılmış Brothwell ölçeğine göre % 31,29 oranında hafif, % 28,57 orta, % 22,45 belirgin düzeyde alveol kaybı tespit edilmiş. Alveol kaybı erkeklere ait çenelerde kadınlardan daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Sardis erişkinlerine ait 2106 dişten 1064'ünde diş taşı belirlenmiştir. Diş taşı görülme sıklığı % 50,52 olarak tespit edilmiştir. Diş taşı oluşumu kadınlarda erkeklere göre daha yüksek orandadır. Diş taşı oluşumu dişler arasında en fazla C'de tespit edilmiştir. Topluluk genelinde % 87,12 oranında hafif, % 11,54 oranında orta, % 1,54 oranında belirgin düzeyde diş taşı tespit edilmiştir. Sardis çocuklarına ait 129 süt dişinden 22'sinde (% 17,1) diştaşı tespit edilmiştir. Süt dişlerinde belirlenen diş taşı hafif düzeydedir. Topluluk genelinde çenelerin tarafları arasında belirgin bir fark olmamakla birlikte, aşınma, çürük ve alveol kaybında, sağ taraf sol tarafa göre daha yüksek oranlar vermiştir. Ölüm öncesi diş kaybı, diş taşı, hypoplasia ve absede sol taraf sağ taraftan daha yüksek oranlar vermiştir. Lidya Krallığına başkentlik yapan, İzmir-Afyon karayolu üzerinde ve İzmir'e 65 km. uzaklıkta bulunan Sardis, Anadolunun en önemli arkeolojik merkezlerinden birini oluşturur. Tarihi 3 bin yıl eski olan Sardis, birçok medeniyet tarafından idare edilmiştir. 1958-1971 yıllan arasında Amerikan Schools of Oriental Research himayesinde bulunan Prof. Dr. Hanfhman başkanlığında Harvvard ve Cornell Üniversite üyeleri tarafından yapılan kazılarda çıkarılan ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemine tarihlendirilen iskeletler, bu araştırmanın materyalini oluşturur. Sardis kazılarından çıkarılan ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji laboratuvarına gönderilen 47 kadın, 66 erkek, 12 cinsiyeti bilinmeyen, 24 çocuk olmak üzere toplam 149 bireye ait çene ve dişler incelenmiştir. 830'u çene üzerinde, 1431'i izole olmak üzere toplam 2261 diş üzerinde çürük, aşınma, abse, ölüm öncesi diş kaybı, hypoplasia, alveol kaybı ve diş taşına bakılmış ve bunların taraflara ve cinsiyetlere göre dağılımı tespit edilmiştir. Sardis topluluğunda erişkinlere ait 2114 diş üzerinde çürüğe bakılmış ve 264 dişte (% 12, 49) çürük tespit edilmiştir. Kadınlara ait dişlerin % 5,88 oranında erkeklere ait dişlerden daha düşük düzeyde çürük sıklığına sahip olduğu belirlenmiştir. Dişler arasında en fazla çürüyen dişin M2 (% 22, 28) olduğu saptanmıştır. Dişler üzerinde çürüklerin en fazla distal yüzeyde (% 33, 15) oluştuğu belirlenmiştir. ;«. Sardis topluluğunda, çocuklara ait 83'ü çene üzerinde 54'ü izole olmak üzere toplam 137 süt dişinde çürük incelenmiş ve sadece 6 yaşlarında bir çocuğun Mı'inde çürüğe rastlanmıştır. Sardis topluluğunda erişkinlere ait 2095 dişin aşınma ortalaması 2,94 olarak tespit edilmiştir. Erkeklere ait dişler, kadınlara ait dişlerden % 0,33 daha fazla aşınmıştır. Topluluk genelinde aşınma, Brothwell ölçeğine göre 2, 2+, 3, 3-, 3+ derecelerinde yoğunlaşmış. Sardis çocuklarına ait 137 süt dişinin aşınma ortalaması 2,95 olarak belirlenmiştir. Erişkinlere ait toplam 1309 dişte abseye bakılmış ve abse oluşum oranı % 7, 26 olarak bulunmuştur. Erkeklere ait dişlerde kadınlara ait dişlerden daha yüksek oranda abseye rastlanılmıştır. Sardis çocuklarına ait dişlerde erişkinlerin tersine abseye rastlanılmamıştır Sardis topluluğuna ait 1943 dişten 1254'ünde Brothwell ölçeğine göre hafif, orta, belirgin derecelerde hypoplasia belirlenmiş ve hypoplasia oranı % 64, 54 olarak bulunmuştur. Kadınlara ait dişlerde hypoplasia görülme sıklığı, erkeklere ait dişlerden, diğer diş hastalıklarının tersine daha yüksek oranda bulunmuştur. Topluluk genelinde hypoplasia, diş gruplarından ön dişlerde bunlar arasında ise C'de daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Dişlerde çizgi şeklinde kendini gösteren hypoplasia oranı (% 91, 79), çukur şeklindeki hypoplasia oranından (% 8,21) yüksek çıkmıştır. Topluluk genelinde belirlenen hypoplasia genellikle hafif (% 87, 88) derecelidir. Sardis çocuklarına ait toplam 122 süt dişi üzerinde hypoplasia'ya bakılmış ve hypoplasia sıklığı % 27,00 olarak belirlenmiştir. Süt dişlerinde de hypoplasia en fazla C'de tespit edilmiştir. Çocuklarda gözlenen hypoplasia hafif düzeydedir. Erişkinlere ait 79 üst, 71 alt olmak üzere toplam 147 çene üzerinde alveol kaybına bakılmış Brothwell ölçeğine göre % 31,29 oranında hafif, % 28,57 orta, % 22,45 belirgin düzeyde alveol kaybı tespit edilmiş. Alveol kaybı erkeklere ait çenelerde kadınlardan daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Sardis erişkinlerine ait 2106 dişten 1064'ünde diş taşı belirlenmiştir. Diş taşı görülme sıklığı % 50,52 olarak tespit edilmiştir. Diş taşı oluşumu kadınlarda erkeklere göre daha yüksek orandadır. Diş taşı oluşumu dişler arasında en fazla C'de tespit edilmiştir. Topluluk genelinde % 87,12 oranında hafif, % 11,54 oranında orta, % 1,54 oranında belirgin düzeyde diş taşı tespit edilmiştir. Sardis çocuklarına ait 129 süt dişinden 22'sinde (% 17,1) diştaşı tespit edilmiştir. Süt dişlerinde belirlenen diş taşı hafif düzeydedir. Topluluk genelinde çenelerin tarafları arasında belirgin bir fark olmamakla birlikte, aşınma, çürük ve alveol kaybında, sağ taraf sol tarafa göre daha yüksek oranlar vermiştir. Ölüm öncesi diş kaybı, diş taşı, hypoplasia ve absede sol taraf sağ taraftan daha yüksek oranlar vermiştir. 86
- Published
- 1998
36. Çevresel arkeoloji-antropoloji ilişkileri açısından karşılaştırmalı bir analiz: Avusturya (Teurnia) ve Anadolu Geç Roma-Erken Bizans ilişkileri
- Author
-
Üstündağ, Handan, Alpagut, Fatma Berna, and Fizik ve Paleoantropoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Early Byzantine ,Antropoloji ,Paleopathology ,Anthropology ,Paleoanthropology ,Austria ,Paleodemography ,Environmental archeology ,Anatolia ,Late Rome - Abstract
ÖZET Bu tezde öncelikle Avusturya'nın Kârnten bölgesinde bulunan Teurnia antik kentinin Geç Antik döneme ( M.S. 6. yy.) tarihlenen nekropolünden, 1971- 1977 yıllan arasındaki arkeolojik kazılarda çıkarılan iskeletler paleoantropolojik açıdan incelenmiştir. Teurnia iskeletleri 158 bireyden oluşmaktadır. Bunların 117'si erişkindir ve topluluğun %74'ünü oluşturmaktadır. Bunlardan 50'si dişi ve 57'si de erkek bireylerdir. Toplulukta 26 çocuk bulunmaktadır ve bu da topluluğun % 16,5 'ini meydana getirmektedir. İskeletlerin metrik, morfolojik, demografik ve patolojik analizleri yapılmıştır. Öncelikle cinsiyet ve yaşlan belirlenen iskeletlerde, kafatası ve vücut iskeletinde belirli ölçüler alınmış ve endisler hesaplanmıştır. Böylece topluluğun morfolojik yapısı belirlenmeye çalışılmıştır. Çeşitli patolojik oluşumlar incelenmiştir. Bunlar dişlerde, diş çürüğü, diş taşı, diş eti çekilmesi ve aşınma; kemiklerde ise dejeneratif omur rahatsızlıktan, travma ve raşitizm gibi hastalıklardır. Ayrıca çeşitli anatomik varyasyonlar da tespit edilmiştir. Topluluğun demografik analizinde, yaşam tabloları oluşturulmuş ve ölüm oranlan, yaşam beklentisi, ortalama yaş gibi parametreler hesaplanmıştır. Tezin diğer aşamasını, Teurnia topluluğuyla ilgili verilerin, Anadolu toplulukları ile karşılaştırılması ve yorumlanması oluşturmaktadır. Bu karşılaştırma için Anadolu iskelet serileri üzerine yapılan paleoantropolojik incelemelerin yayınlarından faydalanılmıştır. Bunlar arasından, Teurnia iskeletleri ile yaklaşık aynı döneme denk düşen Geç Roma ve Erken Bizans Anadolu toplulukları tercih edilmiştir. Teurnia ve Anadolu toplulukları arasında görülen benzerlik ve farklılıkların yorumlanmasında, öncelikle çevresel faktörlerin etkileri üzerinde durulmuştur. Bunun için Teurnia'nın ve Anadolu'nun söz konusu dönemdeki çevresel yapısı tanımlanmış ve bu çevresel özelliklerin incelediğimiz insan toplulukları üzerindeki etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. ZUSAMMENFASSUNG In diser Arbeit sind die Skelette, die aus den Spat Antike (6.jh.N.Ch.) Grâberfeld von Teumia (Kâmten-österreich) zwischen der 1971-1977 Grabungskampagnen geborgen waren, in palaoanthropologischer Hinsicht untersucht worden. Zu der Skelettpopulation von Teurnia gehört 158 Individuen. 117 davon sind erwachsene ( %74 ). Von den erwachsenen Individuen sind 50 weibhch und 57 mânnlich. In der Population waren 26 Kinder (%16,5). Über die Skellette aus Teurnia sind metrische, morphologische, demographtsche und pathologische Untersuchungen durchgefiihrt worden. Geschlecht und Altersbestimmung ist festgestellt worden. Von den Schâdel und Körperskelett sind bestirnmte MaBen gemessen und Indices berechnet worden und die morphologie der Bevölkerung ist beschrieben worden. Einige Pathologien sind festgestellt worden. An den Zâhnen sind folgende Krankheitsbilder untersucht worden: Zahnkaries, Zahnstein, Paradontose und Abkaungs Grad. An den Körperskeletten sind degenerative Wirbel Verânderungen, Travma und Rachitis festgestellt worden. Auch Anatomische Varianten sind untersucht worden. Unter demographische analyse sind in der Sterbetafeln, Sterberate, Lebenserwartung und Mittlere Alter berechnet worden. Aile Daten der Bevölkerung Teurnia sind mit der Anatolischen Skelettpoulationen vergliechen worden. Für den Vergleichend Analyse sind Anatolische Populationen, die aus der fast gleichen Zeit der Teurnia Bevölkerung sind, Spâtrömische und Frühbyzantinische Bevölkerungen gewahlt worden. Es wird auch diskutiert, ob die Umwelteinflusse an den Ahnlichkeitsbilder oder Unterschiede zwischen den Teurnia und Anatolische Bevölkerungen bedeutung haben. 135
- Published
- 1997
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.