Search

This study aims to analyse the sense of humour of drone pilots depending on the amount of time they have used the drones, the sort of instruction they have gotten, and their educational levels. The study covers 148 male drone pilots with drone education backgrounds. The Humour Styles Questionnaire is used to collect data for this study. The specified statistics, reliability analysis and MANOVA analyses were employed to analyse the collected data. As a consequence of these analyses, there was no significant statistical difference between the humour questionnaire sub-dimensions of participative humour [F(,003), p=,997], self-developing humour [F(,401), p=,670), aggressive humour [F(,883), p=,416)], and self-destructing humour [F(,909), p=,405). Participatory humour [F(1,31), p=,274), self-enhancing humour [F(1,298), p=,277), offensive humour [F(1,677)], p=,175), and self-defeating humour [F(1,172), p=,323)] sub-dimensions were not significantly different by income level. There was no statistically significant difference in the sub-dimensions of the humour scale according to education level: participative humour [F(,789), p=,456), self-enhancing humour [F(,633), p=,533), offensive humour [F(,330), p=,719)] and self-defeating humour [F(,032), p=,968]. As a result, the sense of humour of drone pilots does not differ based on the type of schooling, income level, or education level within the contents of this study.

The purpose of this study is to investigate adolescent taekwondo athletes the relationship between coach-athlete relations and sport confidence in terms of gender. A total of 108 athletes (X̄age=14.73±1.43), 52 females (X̄age=14.98±1.42), 56 males (X̄age=14.50±1.41) participated in the study voluntarily. Data were collected with the demographic form, coach-athlete relationship questionnaire, and sport confidence inventories. Descriptive analysis, Mann-Whitney U test, and Spearman rho correlation analysis were used to analyze the data. There was no significant difference between the female and male athletes in all subscales of the coach-athlete relationship questionnaire and sport confidence inventories (p>.05). As a result of the Spearman correlation analysis, while there was a moderate positive correlation between the closeness subscale of the coach-athlete relationship questionnaire and trait sport confidence (r=.35, r2=.12, p.05). In male athletes, there was no significant correlation between the subscales of the coach-athlete relationship questionnaire and the sport confidence inventories (p>.05). In conclusion, while the closeness of the coaches to the female taekwondo athletes in the sports environment increased the trait and state sport confidence of the female athletes, it did not change the level of the trait and state sport confidence of male athletes.

Üniversite öğrencilerinin eğitim yaşantılarında karşılaştıkları stres faktörleri, gelecek kaygısı öğrencilerin stres düzeyini artırarak yaşamlarını olumsuz etkileyebilir. Boş zaman, bireylerin stresli durumlardan uzaklaşması açısından önemli bir araç olarak görülmektedir. Bununla birlikte bilgilendirici ve beceri geliştirici boş zaman aktivitelerinin rolü konusunda anlayışın geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Araştırmada iki ve daha fazla değişken arasındaki ilişkinin ortaya çıkartılmasında kullanılan Yapısal Eşitlik Modelinden (YEM) yararlanılmıştır. Araştırmaya Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören uygun örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 313 öğrenci dahil edilmiştir. Veriler yaşanan pandemi süreci nedeniyle çevrim içi ortamda oluşturulan anket aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler YEM temelli araştırmalarda yararlanılan iki aşamalı yaklaşımla analiz edilmiştir. Birinci aşamada ölçüm, ikinci aşamada ise yapılar arası ilişkilerin test edildiği yapısal model analiz edilmiştir. Ölçüm modeli yakınsak ve ayrışma geçerliği analizleri ile değerlendirilmiştir. Analizler sonucunda ölçüm modeli geçerli ve güvenilir sonuçlar ortaya koymuştur. Yapısal modelin analizi sonucu bilgilendirici ve beceri geliştirici boş zaman aktivitelerine katılımın, stres düzeyini negatif yönde yordadığı, stres düzeyinin ise yaşam doyumunu negatif yönde yordadığı gözlemlenmiştir. Bilgilendirici ve beceri geliştirici boş zaman aktivitelerine katılımın ise yaşam doyumu üzerindeki etkisinin anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. Bireylerin bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik boş zaman aktivitelerine katılarak kendilerine alan yaratması, bireylere zihinsel ve fiziksel yönden katkı sağlamakta ve algıladıkları stresi azaltmaktadır. Bununla bağlantılı olarak azalan stres sonucu bireylerin yaşam doyumlarında artış gözlemlenmektedir. Çalışmadan çıkan sonuçlardan hareketle bireylerin boş zamanlarında katılabileceği bilgilendirici ve becerilerini geliştirici aktiviteler içeren boş zaman programlarının geliştirilmesi ve sunulması önerilmektedir., University students’ stress factors in their education lives, even future anxiety increase stress level and affect their health negatively. Leisure time is seen as an essential tool that individuals can escape from hairy situations. However, it is thought that an understanding of the role of informative and skill -developing leisure activities should be developed. Structural equation modelling (SEM) has been used in the study. 313 university students from Faculty of Sports Sciences at Eskisehir Technical and Kastamonu University have been surveyed using convenience sampling method. Because of the pandemic outbreak, the data has been collected online. It has been analysed in two process in structural equation modelling. In the first process measurement, in the second process relation between structures have been analysed. Measurement model has been evaluated using convergence and discriminant validity. Measurement model has been found valid. According to analyses of structural equation model, participating to informative and skills development activities affect stress level in a negative way and stress level affect satisfaction with life negatively.It has also been found that participating to Informative and Skills development leisure time activities have no effect on satisfaction with life. Participation to leisure time activities have many benefits in order to have knowledge and skills development. As a result of decreasing stress, there has been an increase in satisfaction with life. According to results of this study, it has been proposed that leisure time programs should be developed and provided.

Bu araştırmada güreş branşıyla uğraşan erkek ve kadın sporcuların zihinsel dayanıklılıklarının, öz yeterlik düzeylerinin ve sportif kendine güven düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Veriler Edirne Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı Kel Aliço Spor Eğitim Merkezi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Cebeci Spor Kulübünde bulunan kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen 117 erkek 38 kadın toplam 155 sporcudan elde edilmiştir. Veriler yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak anket aracılığıyla toplanmıştır. Anketin birinci bölümünde zihinsel dayanıklık ölçeği, öz yeterlik ölçeği ve sportif güven envanteri sürekli durumluk ölçeğine yer verilmiştir. İkinci bölümde demografik özelliklere yönelik sorular yer almıştır. Veri analizinde Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Analiz sonuçları güreşçilerde zihinsel dayanıklılık, öz yeterlik, sürekli sportif kendine güven ve durumluk kendine güven ortalamalarında cinsiyet, eğitim durumu ve milli olma durumu değişkenlerine göre anlamlı fark olmadığını ortaya koymuştur. Literatürde bu bulgu ile tutarlılık gösteren araştırmalar olduğu gibi tersi sonucu gösteren çalışmalara rastlamak da mümkündür. Sonuç olarak güreş branşıyla uğraşan sporcuların başarılı sonuçlar elde etmeleri ve sporculuk kariyerlerine devam etmeleri açısından fiziksel becerilerinin yanı sıra mental olarakta kendilerine güvenmeleri dayanıklı olmaları ve her yönden kendilerini gerek özel hayatlarında gerekse spor kariyerleri boyunca yeterli olarak görmeleri gerekmektedir. Bu özellikleri taşımayan ya da bu özelliklerden her hangi birinin eksik ya da yetersiz olduğu durumlarda kişilerin kendilerine olan güvenlerinin sağlanması için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Araştırmamızın amacı, yüzücülerde öz-yeterlik inançları ve sportif kendine güven durumlarını cinsiyet, yaş, spor yaşı, ile kara antrenmanları yapan ve yapmayanlar, su antrenmanı süreleri açısından incelemektir. Çalışmaya 40 erkek, 46 kadın olmak üzere toplam 86 sporcu katılmıştır. Verilerin toplanmasında, spora özgü olarak geliştirilen sportif güven ölçeği Vealey tarafından geliştirilen öz yeterlik ölçeği (1986) ve Riggs, Warka, Babasa, Betancourt ve Hooker (1994) tarafından geliştirilen sporda kendine güven ölçekleri kullanılmıştır. Araştırma verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve bağımsız gruplar için T-testi ve korelasyon analizleri kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, yüzücülerin sportif kendine güven ve öz-yeterlik düzeyleri kara antrenman yapan ve yapmayanlar, cinsiyet ve spor yaşı açısından anlamlı farklılık (p>.05) göstermemektedir.

The phenomenon of social loafing can be described as a “social disease” due to its negative effects on individuals, soci-al institutions, and organizations in society. This study aimed to examine the validity and reliability of the Turkish ver-sion of the Perceived Social Loafing Questionnaire (PSLQ) in the context of young and adult athletes. The participants of the study are composed of young and adult athletes from team sports (football, basketball, volleyball, handball, rugby, and swimming), who were recruited through convenience sampling. The adult participants consisted of 201 ath-letes (73 female and 128 male; Mage = 21.59 years, SD = 3.84), whereas the young participants consisted of 226 athletes (107 female and 119 male; Mage = 14.43 years, SD = 1.31). The Confirmatory Factor Analysis (CFA) was applied to test the construct validity of the measure, the composite reliability (CR) and average variance extracted (AVE) were calcu-lated to assess the convergence validity, and the correlations with other theoretically-related measures were calculated. Reliability tests included internal consistency coefficient (coefficient alpha), CR, and item-total correlations. The CFA results indicated that the model fits the data well in both participants. Construct validity was also evidenced through correlations with other theoretically-related variables (collective efficacy and perceived social loafing; team cohesion and perceived social loafing) with relationships being negative and significant. Satisfactory convergent validity was ac-hieved through AVE and CR, with values exceeding the acceptable levels of convergence. The reliability coefficients of the measure were suitable for both participants (Cronbach’s alpha adult = 0.79; Cronbach’s alpha young = 0.77). This study demonstrates that the Turkish version of the PSLQ, which is used to measure the perception of social loafing in teams, has adequate evidence of reliability and validity to support its use in studies with young and adult athletes., Sosyal kaytarma olgusu toplumdaki bireyler, sosyal kurumlar ve örgütler üzerindeki olumsuz etkilerinden ötürü “toplumsal bir hastalık” olarak nitelendirilmektedir. Bu çalışmada, Algılanan Sosyal Kaytarma Ölçeği (ASKÖ) Türkçe formunun genç ve yetişkin sporculardan oluşan örneklemlerde geçerlik ve güvenirlik bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemi, kolayda örnekleme yoluyla seçilen takım sporlarından (futbol, basketbol, voleybol, hentbol, rugby ve yüzme) genç ve yetişkin sporculardan oluşmaktadır. Örneklemin yetişkin grubu 201 (73 kadın ve 128 erkek; yaş Ort. = 21.59, SS = 3.84), genç grubu ise 226 (107 kadın ve 119 erkek; yaş Ort.= 14.43, SS = 1.31) sporcuyu içermektedir. Ölçüm aracının yapı geçerliğini sınamak üzere doğrulayıcı faktör analizi uygulanmış, ortalama açıklanan varyans ve birleşik güvenirlik katsayılarıyla yakınsak geçerlik incelenmiş ve alanyazında belirtilen ilişkiler test edilmiştir. Ölçüm aracına ilişkin güvenirlik ise iç tutarlılık katsayısı, birleşik güvenirlik katsayısı ve madde-toplam korelasyonlarından faydalanılarak değerlendirilmiştir. Yapı geçerliği çerçevesinde gerçekleştirilen doğrulayıcı faktör analizinin bulguları orijinal ölçekteki tek boyutlu yapının her iki örneklemde de doğrulandığını göstermektedir. Ölçeğin yapı geçerliliğini desteklemek etmek üzere alanyazında belirtilen ilişkiler (kolektif yeterlik ve algılanan sosyal kaytarma ilişkisi; takım sargınlığı ve algılanan sosyal kaytarma ilişkisi) test edilmiş ve ilişkilerin negatif yönde ve anlamlı olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Yakınsak geçerliğe ilişkin değerlerin (AVE: ortalama açıklanan varyans ve CR: birleşik güvenirlik) istenilen düzeyde çıkması nedeniyle yakınsak geçerliğin sağlandığı değerlendirilmiştir. Ölçüm aracının her iki örneklemde de (Cronbach alfa yetişkin = .79; Cronbach alfa genç = .77) iyi derecede güvenirlik değerlerine sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, takımlarda sosyal kaytarma algısını ölçmek için kullanılan Algılanan Sosyal Kaytarma Ölçeği Türkçe formunun, genç ve yetişkin sporcularla gerçekleştirilecek çalışmalarda kullanılabilecek ölçüde güvenirlik ve geçerliğe sahip olduğunu göstermektedir.

Bu çalışmanın amacı, farklıbranşlarda eğitim alan öğretmen adaylarının, özel gereksinimli bireylereyönelik tutumlarının, cinsiyet ve öğretmenlik eğitimi alınan bölüm değişkenleriaçısından incelenmesidir. Araştırmadaveri toplama aracı olarak, “Yetersizlikten Etkilenmiş Kişilere Yönelik TutumÖlçeği – O Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizi için, tek yönlü varyansanalizi (ANOVA) ve bağımsız gruplarda t-testleri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarınagöre özel gereksinimli bireylere yönelik tutumun erkek öğretmen adayları lehineanlamlı şekilde kadın öğretmen adaylarından farklılaştığı görülmüştür (p, The purpose of thisstudy is to examine the attitudes of the prospective teachers towards disabledpeople in terms of their department andgender. “The Attitude Toward Disables Persons Scale” was used as data collection toolin the research. One-way analysis of variance (ANOVA) and independent samplest-test analysis were used to analyze the data. The results of the t-testrevealed that the attitudes towards the special needs individuals ofprospective male teachers was significantly different than prospective female teachers(p

The purpose of this research was to investigate home advantage, toexamine the effect of this advantage on functional and dysfunctionalaggression, and to compare home advantage between the soccer teams which haveno supporter problem (have supporters everywhere in Turkey) and which havesupporter problem (have almost no supporters except home territory) within thematches played in Turkish Super Soccer in two different seasons. For thispurpose, matches played in Turkish Super Soccer League in 2002-03 and 2003-04 seasonswere scanned from newspaper and Internet archives. In this archive scanning,for soccer competitions; win, lose, goals scored, goals missed, cards punishedand penalty kicks were collected for home and visitor teams, Collected datawere evaluated by % analysis and within percentages t test. In TurkishSupper Soccer League, it is observed that teams generally won more games andscored more points in their home territories. It is also observed that teamswhich have been considered not to have supporter problem won more games andscored more goals in their home territories (p.05). The results showedthat in Turkey because of attracting more spectators, being home team is animportant advantage in football., Bu araştırmanın amacı;iki farklı sezonda TFF Süper Liginde oynanan maçlarda ev sahibi olmaavantajını, bu avantajın fonksiyonel saldırganlık ve fonksiyonel olmayansaldırganlık üzerindeki etkisini ve Türkiye çapın­da taraftar sorunu olan veolmayan futbol takımları açısından bir fark gösterip göstermediğini incelemektir. Bu nedenle TFFSüper Liginde 2002-03 ve 2003-04 yıllarında oynanan maçların gazeteler veinternet sayfaları taranarak ev sahibi ve konuk takımlar açısından futbol ligiiçin galibiyet, mağlubiyet, atılan ve yenen gol, kart ve penaltı cezalarınabakılmıştır. Elde edilen bulgular % analizleri ve yüzdelikler arası t test ile değerlendirilmiştir. TFF Süper Liginde genel olarak takımların kendi sahalarında daha fazlagalip geldikleri ve daha fazla gol attıkları gözlenmektedir. Türkiye genelinde taraftar sorunu yaşamadığı düşünülen takımların kendisahaların da daha fazla galip geldikleri ve daha çok gol attıkları gözlenmektedir (p.05). Türkiye genelinde taraftar sorunu olmayan takımların da benzeri durum içinde oldukları gözlenirken, Türkiye genelinde taraftar sorunu yaşayan takımlarda ise deplasmanmaçlarında daha fazla sarı kart ve penaltı cezası aldıkları ama kendievlerindeki maçlarda daha fazla kırmızı kart cezası aldıkları gözlenmektedir. Fakat sonuçlar, istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>.05). Eldeedilen bulgular Türkiye'de ev sahibi olmanın ve fazla seyirciye sahip olmanınfutbolda önemli bir avantaj oluşturduğunu göstermektedir.

The aim of study was to investigate collective efficacy and team cohesion levels of successful (N=35) and unsuccessful (N=40) handball players. Group Environment Questionnaire and Collective Efficacy Scale were used to collect the data. The results indicated non-significant difference in the ATG-T-1 (F=2.750; p=.102) and ATG-T-2 (F=3.258; p=.075) levels of successful and unsuccessful teams. A significant difference was found in the ATG-S-1 (F=3.959; p=.050) and ATG-S–2 (F=5.922; p=.017) levels of successful and unsuccessful teams (p0.05). A significant different was found in the Collective Efficacy-1 (F=19.885; p=.000) and Collective Efficacy–2 (F=32.971;p=.000) levels of successful and unsuccessful teams (p

The purpose of this study was to investigate the comparison of group cohesion, anxiety, motivation, and efficacy levels between successful and unsuccessful teams. The total of 51 players from teams in the Turkish Men’s Handball First League in 2004-2005 participated in the study. Group Environment Questionnaire, Competitive State Anxiety Inventory-2, Sport Competition Anxiety Test-A, Sport Motivation Scale, Self Efficacy Scale, Collective Efficacy Scale inventories were used to collect the data. The measurements were carry out in the first and second season of the league. Data were analyzed by descriptive statistics and repeated measure analysis in two factor of variance (ANOVA). While examined the first and second measurements revealed dimension of significant differences attraction to task, attraction to social, integration to task, cognitive anxiety, self efficacy and collective efficacy, intrinsic motivation and extrinsic motivation. Whereas there were no significant differences dimension of integration to social, somatic anxiety, self confidence and competitive trait anxiety and amotivation. Group x Time Interactions were significant for attraction to social, integration to task, integration to social, cognitive anxiety, self confidence, competitive state anxiety, collective efficacy. In conclusion; cohesiveness, anxiety, efficacy and motivation levels can change due to the rankings of teams in league., Bu çalışma, başarılı ve başarısız takımların Grup sargınlığı, Kaygı, Güdülenme düzeyi ve Yeterlik düzeylerini karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmaya 2004-2005 yılında Türkiye Hentbol Erkekler Birinci Liginde ilk iki ve son iki sırada yer alan 4 takımdan toplam 51 oyuncu katılmıştır. Verilerin toplanmasında Grup Sargınlığı Envanteri, Yarışma Durumluk Kaygı Envanteri-2, Yarışma Kaygı Testi, Sporda Güdülenme Ölçeği, Öz-yeterlik Ölçeği ve Kolektif Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçümler liginin ilk ve ikinci yarısında gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve tekrarlı ölçümlerde iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Birinci ve ikinci devre ölçümleri incelendiğinde; görev çekiciliği, sosyal çekicilik, görev bütünlüğü, bilişsel kaygı, öz-yeterlik ve kolektif yeterlik, içsel motivasyon ve dışsal motivasyon boyutları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlenmiştir. Buna karşın, sosyal bütünlük, bedensel kaygı, kendine güven ve amotivasyon boyutlarında birinci ve ikinci ölçümler arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Başarılı ve başarısız hentbol takımlarının birinci ölçümden ikinci ölçüme kadar Sosyal çekicilik, Görev bütünlüğü, Sosyal bütünlük, Bilişsel kaygı, Kendine güven, Sürekli yarışma kaygısı, Kolektif yeterlik puanlarında meydana gelen değişim ise anlamlı bulunmuştur. Sonuç olarak, takımların lig sıralamasındaki yerine ve zamana göre de sargınlık, kaygı, yeterlik ve motivasyon düzeyleri değişebilmektedir

The objective of the current study is specify the ways of coping with stress for male and female volleyball players who at the level of regional league in Turkey. Participants is who plays at the team of regional league in cities of Eskisehir, Karabük, İstanbul, Kocaeli, Kütahya, Konya, Çankırı, participated in the study voluntarily in total 142 female and male volleyball players 77 male volleyball players (Age, Mean: 24, 12±6,36), 65 female volleyball players (Age Mean:20,70±4,36). Inventory to Cope with Stress in Sport (SSBÇSE) which developed by Gaudreau and Blondin 21 (2002) developed by, adapted to Turkish by Arsan 22(2007)used for specify the strategy of cope with stress. Descriptive statistics and MANOVA analysis were conducted on the collected data. The results of analysis show that at the level of regional league level used to cope with stress between the volleyball players; There is no significant difference in the sub-dimensions Coping with Cognitive and Physical (p>0,05), Avoidance (p>0,05), Social Withdrawal (p>0,05), Disagreeable Expression of Emotions (p>0,05). On the other hand a significant difference was found sub-dimensions of relaxation (p

Bu ara$tırmanın amacı, Güre$çilerde spor ya$ına göre imgeleme biçimlerini incelemektir. Çalı$maya, Eski$ehir'de güre$ yapan 61 sporcu katılmı$tır (Ya$, X: 16.80 ± 2.29). Sporcular, spor yaptıkları yıl de erlendirilerek tecrübeli ve tecrübesiz olarak iki gruba ayrılmı$lardır. Ara$tırma verileri Sporda "mgeleme Envanteri (S"E) ile toplanmı$tır. Ara$tırma verilerinin analizinde, tanımlayıcı istatistikler ve ba ımsız gruplar için t Testi kullanılmı$tır. Yapılan analiz sonucu, imgelemenin alt boyutları olan bili$sel imgeleme (p>.05), motivasyonel özel imgeleme (p>.05), motivasyonel genel uyarılmı$lık (p>.05) ve motivasyonel genel ustalık (p>.05) boyutlarının hiç birinde tecrübeli ve tecrübesiz güre$çilerinin güre$ yaptıkları süre açısından imgeleme biçimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamı$tır. Sonuç olarak, spor ya$ı ve sürenin imgeleme düzeylerinde açısından önemli oldu unu incelemeyi amaçlayan bu çalı$ma sonrası, tecrübeli ve tecrübesi sporcuların spor yaptıkları süre açısından imgeleme biçimlerinin farklı olmadı ı ortaya çıkmı$tır, The purpose of this study is to examine of imagery type of wrestlers. 61wrestlers participated who attended Eski$ehir (Age, X: 16.80 ± 2.29). Data were collected by S"Q. Data analyzed by descriptive analyses and ındependent sample T test. After analysis according to dimension of imagery, significant differences were not found Cognitive Imagery (p>.05), Motivational Specific Imagery (p>.05), Motivational General-Arousal (p>.05), Motivational General-Mastery (p>.05) between experience and inexperienced wrestlers ın terms of the time of sports years. Consequently, has aimed the examine of sport time and year for levels of imagery results of this study reached that ın terms of experience and inexperience according the sport time there is no significant differences imagery types

Bu araştırmanın amacı, zaman değişimi ve performansın grup sargınlığı, sportif kendine güven, öz-yeterlik, hedef yönelimi ve yarışma kaygısı üzerine etkisini incelemektir. Araştırmaya 2008 yılında Avrupa Şampiyonası eleme maçları öncesi Hentbol Bayan Milli Takım kamp kadrolarında yer alan oyuncular katılmıştır. Verilerin toplanmasında GEQ, CSAI-2, SSCI, SES, TEOSQ ölçekleri kullanılmıştır. Ölçümler Milli Takım kamplarında toplam 4 kez alınmıştır. Veriler Tekrarlı Ölçümlerde ANOVA ve Spearman Rank Korelâsyon Analizi ile hesaplanmıştır. Farklı zamanlarda alınan ölçümler arasında Bilişsel kaygı [F(3,17)=.320;p= .811], Bedensel kaygı [F(3,17)=2.840;p= .069], Kendine güven [F(3,17)=.251; p=.859], Öz yeterlik [F(3,17)=.876;p= .473], Ego yönelimi [F(3,17)=2.445;p= .099], Görev yönelimi [F(3,17)= 2.840;p= .069], Sürekli kendine güven [F(3,17)=.642;p= .598], Sosyal çekicilik [F(3,17)= 1.487;p=.254] ve Sosyal bütünlük [F(3,17)=.570;p=.642] puanlarına göre istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamıştır. Durumluk kendine güven [F(3,17)=5.731;p=.007], Görev çekiciliği [F(3,17)=3.669;p=.033] ve Görev bütünlüğü [F(3,17)=10.818;p=.000] puanlarındaki fark ise istatistiksel açıdan anlamlıdır.Hentbol Bayan Milli Takımının birinci ölçüm bulgularına göre; CSAI-2 puanları ve perforrmans puanları arasında negatif bir ilişki varken SES, TEOSQ, SSCI ve GEQ puanları ile performans puanları arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. İkinci ölçüm bulgularına göre; CSAI-2 ve SSCI'nın alt boyutlarından sadece durumluk kendine güven puanları ile performans puanları arasında negatif bir ilişki varken SES ve TEOSQ'nun alt boyutlarından sadece ego yönelim puanları ile performans puanları arasında pozitif bir ilişki vardır. Üçüncü ölçüm bulgularına göre; CSAI-2 puanları ve performans puanları arasında negatif bir ilişki varken SES, SSCI ve TEOSQ'nun alt boyutlarından sadece görev yönelimi puanları ile performans puanları arasında pozitif bir ilişki vardır. Dördüncü ölçüm bulgularına göre; CSAI-2'nin alt boyutlarından sadece bilişsel kaygı puanları ile performans puanları arasında negatif bir ilişki varken SES, TEOSQ ve SSCI'nın alt boyutlarından sadece sürekli kendine güven puanları ile performans puanları arasında pozitif bir ilişki vardır.Elde edilen bu sonuçlar; Hentbol Bayan Milli Takım oyuncularının, Yarışma Kaygısı, Öz Yeterlik, Hedef Yönelimi, Sportif Kendine Güven ve Grup Sargınlığı özelliklerinin zamana göre değiştiğini ve performans puanları ile ilişki gösterdiğini ortaya koymuştur.Anahtar kelimeler: Sargınlık, Kaygı, Yeterlik, Kendine Güven, Hedef Yönelimi, Performans ve Zaman The purpose of this study is to investigate the effects of time and performance on team cohesion, sport self confidence, self-efficacy, goal orientation and competitive anxiety. Participants of this study are Female Handball National Team who attended camps before 2008 European Championship playoff. Data were collected by GEQ, CSAI-2, SSCI, SES, TEOSQ. Scales were applied four times in national team camps. Data analyzed by Repeated Measures of ANOVA and Spearman Rank Correlation Analysis. Significant differences were not found between different measurement time on Cognitive Anxiety [F(3,17)=.320;p= .811], Somatic Anxiety [F(3,17)=2.840;p= .069], Self Confidence [F(3,17)=.251; p=.859], Self-Efficacy [F(3,17)=.876;p= .473], Ego Orientation [F(3,17)=2.445;p= .099], Task Orientation [F(3,17)= 2.840;p= .069], Trait Self Confidence [F(3,17)=.642;p= .598], Social Attraction [F(3,17)= 1.487;p=.254] and Social Integration [F(3,17)=.570;p=.642]. Significant differences were found on State Sport Self Confidence [F(3,17)=5.731;p=.007], Task Attraction [F(3,17)=3.669;p=.033] and Task Integration [F(3,17)=10.818;p=.000].According to Female Handball National Team first measurement results, negative significant relationship were found between; CSAI-2 and performance scores, although positive significant relationship were found between SES, TEOSQ, SSCI, GEQ and performance scores. As a result of second measurement, negative significant relationship were found between; CSAI-2, state sport self confidence and performance scores, positive significant relationship were found between SES, ego orientation and performance scores. As a result of third measurement, negative significant relationship were found between; CSAI-2 and performance scores, positive significant relationship were found between SES, SSCI, task orientation and performance. As a result of last measurement, negative significant relationship were found between; cognitive anxiety and performance scores, positive significant relationship were found between SES, TEOSQ, trait sport self confidence and performance. Consequently, results of this study revealed that Female Handball National Team Players? Competitive Anxiety, Self-Efficacy, Goal Orientation, Sport Self Confidence and Team Cohesion are changing through time and are related with performance scores.Key Words: Cohesion, Anxiety, Efficacy, Self Confidence, Goal Orientation, Performance and Time. 143

Bu çalışma, başarılı ve başarısız takımlarda Grupsargınlığı ile Kaygı ve bileşenleri, Motivasyonel düzeyi, Yeterlik düzeyleri ve takımoyuncularının birlikte oynama süreleri ile takım başarısı arasındaki ilişkiyi incelemeyiamaçlamaktadır. Araştırmaya Türkiye Hentbol Erkekler Birinci Ligindeki 9 takımınoyuncuları katılmıştır. Verilerin toplanmasında GEQ, CSAI-2, SCAT-A, SMS, SES,CES ölçekleri kullanılmıştır. Ölçümler Hentbol Erkekler Birinci Liginin ilk ve ikinciyarısında uygulanmıştır. Veriler Tekrarlı Ölçümlerde ANOVA, MANOVA ve PearsonKorelasyon Analizi ile hesaplanmıştır. Sargınlığın, Sosyal Çekicilik boyutunda başarılıve başarısız takımların birinci ve ikinci devre ölçümleri arasında [F(1, 49)=4.256;p=.044], Başarılı ve başarısız takımların ikinci devre ölçümlerinde Görev Çekiciliği[F(1, 49)=4.937; p< 0.03], Sosyal Çekicilik [F(1, 49)=10.548; p< 0.002], GörevBütünlüğü [F(1, 49)=71.078; p< 0.00], Sosyal Bütünlük açısından [F(1, 49)=0.151; p>0.69] anlamlı bir fark olduğu gözlenmiştir. Başarılı Takımların birinci devreölçümlerinde, Görev Çekiciliği ile Bedensel Kaygı negatif (r=-.378*; p 0.69]. İn the first season measurements of successful teams;negative correlation were observed between Attraction to Task and Somatic Anxiety (r=-.378*; p

Bu çalışmanın amacı, süper lig N=48 ve ikinci lig de oynayan N=53 futbolcuların sportif kendine güven ve öz yeterlik inançlarını incelemektir. Sporculara Sürekli Sportif Kendine Güven TSCI , Durumluk Sportif Kendine Güven SSCI ve Öz Yeterlik SES ölçekleri uygulanmıştır. Süper lig oyuncularının verilerine yapılan korelasyon analizi sonucu, durumluk sportif kendine güven ve öz yeterlik düzeyleri r =.492 , sürekli sportif kendine güven ve öz yeterlik düzeyleri r =.493 ve durumluk sportif kendine güven ile sürekli sportif kendine güven düzeyleri r = .766 arasında anlamlı pozitif bir ilişki göstermiştir. Ayrıca ikinci lig oyuncularının durumluk sportif kendine güven ve öz yeterlik düzeyleri r = .227 arasında anlamsız bir korelasyon, sürekli sportif kendine güven ve öz yeterlik düzeyleri r = .271 ve durumluk sportif kendine güven ve öz yeterlik düzeyleri r = .787 arasında ise anlamlı pozitif bir ilişki göstermiştir. Çok yönlü varyans analiz sonuçlarına gore, super lig ve ikinci lig oyuncularının öz yeterlik inançları arasında anlmı bir fark vardır F 1,99 = 7.188, p = .009 . Doğrulayıcı regresyon analizi sonucu, hem super lig hem de ikinci lig oyuncularında, sürekli sportif kendine güven düzeyi durumluk sportif kendine güven düzeyi ve öz yeterlik inancı için için önemli bir belrileyici olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, super lig ve ikinci lig oyunucuları benzer sportif kendine güven düzeylerine sahip iken öz yeterlik inanmçları açaısından ayrılmaktadırlar., The purpose of the present study was to examine the sport confidence and self-efficacy beliefs in footballplayers participating in either super league N = 48 or second league N = 53 . Athletes completed the TraitSport Confidence Inventory TSCI , State Sport Confidence Invetory SSCI , and Self-Efficacy Scale SES .Pearson Moment Correlation results indicated a positive significant relationship between State SportConfidence and Self-Efficacy levels r = .492 , Trait Sport Confidence and Self-Efficacty levels r = .493 andState Sport Confidence and Trait Sport Confidence levels r = .766 of the Super League players. Resultsalso revealed a non-significant relationship between State Sport Confidence and Self-Efficacy levels r =.227 and a postive significant relationship was found between Trait Sport Confidence and Self-Efficactylevels r = .271 and State Sport Confidence and Trait Sport Confidence levels r = .787 of the SecondLeague players. Multivariate analysis of variance MANOVA analyses revealed significant differencesbetween the Super League and Second League players’ self-efficacy beliefs F 1,99 = 7.188, p = .009 . Thelinear regression results revealed that for both the Super League and Second League players, trait sportconfidence predicted state sport-confidence and self-efficacy. Finally, it was revealed that the super leagueand second league football players were similar with regard to sport confidence, whereas, they had differentself-efficacy beliefs

Bu araştırmada, genç sporcularda algılanan sosyal kaytarma ve sübjektif takım performansı arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanarak, bu ilişkiye aracılık eden unsurun ve aracılık etkisine yönelik sınır koşulun belirlendiği hipotetik bir model önerilmiştir. Sporcu düzeyinde test edilen modelde, algılanan sosyal kaytarma ve sübjektif takım performansı arasındaki ilişkide takım çaba düzeyinin aracılık etkisi; bu aracılık etkisinin sınır koşulunu ortaya koymak üzere ise takım içi koçluk ve destekleme davranışlarının durumsal aracı rolü incelenmiştir. Veriler takım sporlarında yarışan 13-18 yaş aralığındaki genç sporculardan elde edilmiştir. Örneklem 24 takım ve 468 sporcudan oluşmaktadır. Verilerin hiyerarşik yapısı gözetilerek Çok Düzeyli Yapısal Eşitlik Modeli ve Çok Düzeyli Path Analizi teknikleri kullanılmıştır. Hipotetik modele ait uyum iyiliği göstergeleri, modeling sporcu düzeyinde kabul edilebilir ölçüde uyuma sahip olduğunu göstermiştir. Yapısal modelin sonuçları, sporcu düzeyinde hipotize edilen ilişkilerin desteklendiğini göstermiştir. Aracılık etkisine yönelik analizler algılanan sosyal kaytarmanın sübjektif takım performansı üzerinde takım çaba düzeyi aracılığıyla dolaylı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Durumsal aracılık etkisine yönelik analizlerde, algılanan sosyal kaytarmanın sübjektif takım performansı üzerinde yarattığı negatif dolaylı etkinin, takım içi koçluk ve destekleme davranışlarının düşük ve yüksek düzeylerinde farklılaştığı görülmüştür. Buna göre, takım arkadaşlarından gelen takım içi koçluk ve destekleme davranışlarının artmasıyla algılanan sosyal kaytarmanın takımın çaba düzeyi üzerindeki negatif etkisi azalmakta, bu da genç sporcuların takım performansına yönelik sübjektif değerlendirmeleri üzerinde ortaya çıkan negatif dolaylı etkiyi zayıflatmaktadır. Sonuçlar, genç sporcuların takım performansına yönelik sübjektif değerlendirmelerinin takım içindeki motivasyon ve çaba eksikliklerinden etkilendiğini, takım arkadaşlarından gelen koçluk ve destekleme davranışlarının ise bu etkiyi sınırladığını göstermektedir.

Bu araştırmanın amacı, profesyonel ragbi oyuncularında farkındalık, kabul ve bağlılık süreçlerinin uygulanmasıdır. Araştırma iki çalışmadan oluşmaktadır. Birinci çalışmada, Sporcu Bilinçli Farkındalık Ölçeği'nin (SBFÖ) Türkçe'ye uyarlanması yapılmıştır. Çalışmaya takım ve bireysel farklı spor dallarından lisanslıtoplam 417 sporcu katılmıştır. Sporcu Bilinçli Farkındalık Ölçeği (SBFÖ) 16 madde, 3 alt boyuttan oluşmaktadır ve 5'li likert tipinde değerlendirilmektedir. Ölçüt bağıntılı geçerliliği sağlamak için de Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) ve Sporcu Tükenmişlik Ölçeği (STÖ) kullanılmıştır. Kişisel bilgi formu ve tüm ölçekler internet üzerinden form oluşturularak katılımcılara uygulanmıştır. Güvenilirlik ve geçerlilik analizleri yapılmış, doğrulayıcı faktör analizi ile ölçüm modeli test edilmiştir.Bulgular SBFÖ'nin Türkiye örnekleminde sporcuların bilinçli farkındalık düzeylerini belirlemek için geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermiştir. İkinci çalışmada ise Gardner ve Moore (2007) tarafından geliştirilen 7 haftalık Farkındalık, Kabulve Bağlılık (MAC) Protokolü uygulanmıştır. Yarı deneme modelinden olan Öntest-Sontest Ayrı Örnek Grup Modeli kullanılmıştır. Tarafsız atamayla deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Araştırmaya 29 kadın, 23 erkek olmak üzere toplam 52 lisanslı ragbi sporcusu katılmıştır. Veri toplama için Türkçe'ye uyarlaması araştırmacılar tarafından yapılan SBFÖ ve ASÖ ile STÖ kullanılmıştır. Deney grubuyla 7 haftalık MAC Protokolü uygulaması yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, korelasyon analizi, tekrarlı ölçümler için MANOVA, cronbach alpha güvenirlik analizi kullanılmıştır. Bilinçli farkındalık alt boyutları ve algılanan stres düzeylerinde deney ve kontrol grupları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p< .05). Deney grubunda, farkındalık düzeyinde artış olurken, stres ve tükenmişlik düzeylerinde azalma olmuştur. Tüm bu bilgiler doğrultusunda ragbi oyuncularında MAC Protokolü uygulaması, bilinçli farkındalık ve stres düzeylerinde anlamlı ve olumlu farklılıklar sağlamıştır.

Bu araştırmanın amacı, 18-55 yaş aralığındaki (n=300) e-spor ile ilgilenen yaşları = 23.2±4.41 olan katılımcıların katılım motivasyonlarının, yarışma kaygılarının ve problem çözme becerilerinin belirlenmesi; ek olarak problem çözme becerileri ile katılım motivasyonları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Ayrıca problem çözme becerisi ile yarışma kaygısı arasındaki ilişkiyi ve katılım motivasyonu ile yarışma kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada kullanılan veri toplama araçları; Araştırmacılar tarafından oluşturulan demografik bilgi formu, E-spora Katılım Motivasyonu, Yarışma Durumluk Kaygı Envanteri-2 (CSAI-2) ve Problem Çözme Becerisi Envanteri (PÇE)'dir. Araştırmada veriler Google Form üzerinden toplanmış ve elde edilen veriler SPSS 20 programında düzenlendikten sonra Jamovi 1.6.23 programı aracılığıyla analizleri gerçekleştirilmiştir. E-spor oyuncularının demografik özelliklerini belirlemek için tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. E-spor oyuncularının katılım motivasyonları, yarışma durumluk kaygı düzeyleri ve problem çözme becerilerinin aralarındaki ilişkiyi incelemek için korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları göz önüne alındığında e-spor ile ilgilenen bireylerin katılım motivasyonları arttıkça yarışma durumluk kaygılarının da pozitif bir şekilde arttığı görülmektedir. Ek olarak katılım motivasyonu ile problem çözme becerisi ilişkisi anlamlı olmasa da aralarında negatif bir korelasyon olduğu yapılan istatistik sonuçları ile belirlenmiştir. Fakat yarışma kaygısı ile problem çözme becerisi arasında bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç olarak e-spor oyuncularının katılım motivasyonları arttıkça yarışma kaygı puanları da artış göstermektedir. Ancak yapılan çalışmada katılım motivasyonu ile problem çözme becerisi arasında negatif bir ilişki bulunmuştur, anlamlı bir ilişki ise bulunmamaktadır. Yarışma kaygısı ile problem çözme becerisi arasında da bir ilişki bulunamamıştır.

Bu araştırmanın temel amacı profesyonel kadın ragbi oyuncularının sporcu (kadınlık) kimliklerini oluşturma sürecini nasıl anlamlandırdıklarını inceleyip yorumlayabilmektir. Araştırmanın alt amaçlarına yönelik olarak da ragbi sporu yapan milli takım oyuncularının, alandaki deneyimleri aracılığıyla kimliklerini nasıl inşa ettikleri ve (kadınlık) kimliği inşa sürecinde maruz kaldıkları cinsiyetçi pratikleri beden ve iktidar ilişkisi bağlamında analiz edilmiştir. Nitel bir çalışma olarak araştırmada fenomenolojik desen kullanılmıştır. Çalışma, 25-33 yaş aralığındaki 9 milli takım kadın ragbi oyuncusu ile yürütülmüştür. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış bireysel görüşmeler aracılığıyla toplanmıştır. Veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Görüşmeler sonrasında elde edilen analiz sonucunda 4 temaya ulaşılmıştır : "Ragbi Oynamaya İmkan Tanıyan Bedenler, Ragbi'nin Cinsiyetli Halleri, Yapılar ve Var Olma Mücadelesi ve Daha Görünür Bir Ragbi". Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler ragbi sporunun, toplumsal cinsiyetlendirilmiş bir alan olduğunu göstermiştir. Ragbi, bir mücadele alanı olarak alana dahil olabilmenin sosyal ve fiziksel sermayeye bağlı olduğu gibi ekonomik sermayenin de dolaşımda olmadığı bir alandır. Ayrıca bu alanda disipline edici iktidar pratiklerinin uygulamaları da dikkat çekmektedir. Sonuç olarak ragbi, bir yandan kadınların geleneksel kadınlık normlarını yeniden inşa etmesi nedeniyle baskıcı, diğer yandan beden üzerindeki denetim araçlarına karşı mücadeleleri yönünden güçlendirici bir pratik olduğunu göstermiştir.

Bu araştırmanın amacı, ortaokul 7. sınıf beden eğitimi ve spor derslerinde uygulanan bireyselleştirilmiş öğretim modeli ile birlikte Akış Kuramı çerçevesinde gerçekleştirilen öğretim sürecinin öğrencilerin gözüyle değerlendirilmesidir. Araştırma, karma araştırma yöntemlerinden birleştirme (çeşitleme, yakınsak paralel desen) deseni olarak desenlenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar döneminde, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yer alan bir ortaokuldaki 7. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada nicel veri toplama aracı olarak Rheinberg, Vollmeyer ve Engeser (2003) tarafından geliştirilen, İşigüzel ve Çam (2014) tarafından Türkçe'ye uyarlama çalışması yapılan Flow Yaşantısı Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda bu ölçeğin ortaokul öğrencileri ile yapılacak bilimsel araştırmalar kapsamında kullanılabilirliği ortaya konmuştur. Araştırmada nitel veri toplama araçları olarak yarı-yapılandırılmış görüşmeler, odak grup görüşmesi, araştırmacı günlüğü ve alan notları kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen nitel ve nicel veriler birlikte değerlendirildiğinde bir dönem boyunca BÖM ile işlenen beden eğitimi ve spor dersinde, öğrencilerin akış deneyimi yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Bu çalışmanın amacı, Türkiye Taekwondo milli takımında yer alan sporcuların mükemmeliyetçilik ve başarısızlık korkusu düzeylerini karma araştırma yöntemlerinden birleştirme deseni yoluyla incelemektir. Çalışmanın nicel araştırma kısmına 7 kadın ve 8 erkek toplam 15 milli takım sporcusu katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Spora Özgü Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve Performans Başarısızlığı Değerlendirme Envanteri kullanılmıştır. Çalışmanın nicel bulgularında milli takım sporcularının; cinsiyet değişkenine göre başarısızlık korkusu alt boyutlarından belirsiz gelecek korkusu ve genel başarısızlık korkusu alt boyutlarında anlamlı farklılık vardır (p