Search

Mevcut çalışmada, izokumarin türevli bir monomer olan 2-(izokumarin-3-il)-2-okso-etil metakrilat (İKEMA) monomerinin metil metakrilat (MMA) ile farklı bileşimlerde bir seri kopolimeri serbest radikalik polimerizasyon yöntemi kullanılarak hazırlandı. Kopolimer sistemlerinin spektral karakterizasyonunda FTIR ve 1H-NMR teknikleri kullanıldı. Farklı bileşimlerdeki izokumarin türevli kopolimerlerin termal özellikleri termogravimetrik analiz metodu (TGA) ile belirlendi. %48 izokumarin birimi (İKEMA) ihtiva eden poli(İKEMA:0,48-ko-MMA) kopolimer sisteminin termal bozunma kinetiği detaylıca araştırıldı. Bu amaçla, Flynn-Wall-Ozawa, Kissinger, Coats-Redfern, Tang, Madhusudanan, Van Krevelen ve Horowith-Metzger gibi farklı kinetik metotlar kullanıldı. Referans kopolimerin termal bozunma aktivasyon enerji değeri Flynn-Wall-Ozawa ve Kissinger metotlarına göre 126.17 kJ/mol ve 125.32 kJ/mol olarak hesaplandı. Bu iki metot ile en iyi uyum Coats-Redfern metoduyla (E = 128.43 kJ/mol, R = 0.9986) sağlandı. Buna göre, izokumarin halkası içeren yeni bir kopolimer olan poli(İKEMA:0,48-ko-MMA) kopolimerinin D1mekanizması tek boyutlu yayılma tipi yavaşlama mekanizması üzerinden 5 °C/dakika optimum ısıtma hızında termal bozunma mekanizmasının ilerlediği tespit edildi. In present study, a copolymer series of an isocoumarin derived monomer 2-(isocoumarin-3-yl)-2-oxo-ethyl methacrylate (IKEMA) with methyl methacrylate (MMA) at different compositions was prepared by free radical polymerization method. At the spectral characterization of copolymer systems, FTIR and 1H-NMR techniques were used. Thermal properties of isocoumarin derived copolymers at different compositions were determined by thermogravimetric analysis method (TGA). Thermal degradation kinetics of poly (IKEMA:0,48-co-MMA) copolymer system containing 48% isocoumarin unit (IKEMA) was investigated in detail. For this purpose, different kinetic methods such as Flynn-Wall-Ozawa, Kissinger, Coats-Redfern, Tang, Madhusudanan, Van Krevelen and Horowith-Metzger method were used. Thermal decomposition activation energy of the reference copolymer was calculated as 126.17 kJ/mol and 125.32 kJ/mol according to Flynn-Wall-Ozawa and Kissinger methods. The best fit with these two methods was achieved using the Coats-Redfern method (E=128.43 kJ/mol, R=0.9986). Accordingly, it was determined that the thermal decomposition mechanism of a novel copolymer containing isocoumarin ring poly(İKEMA:0,48-co-MMA) proceeded through a D1 one-dimensional diffusion type deceleration mechanism over the optimum heating rate of 5 °C/min. 84

ÖZETAmaç: Bu çalışmada kliniğimizde kolesistektomi yapılan olgular içerisinde raporlanmış Safra Kesesi Poliplerinin(SKP) klinik ve histopatolojik olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 2007-2016 yılları arasında yapılmış olan 5212 kolesistektomi vakası retrospektifolarak incelendi. Hastalar preoperatif ultrasonografi ve postoperatif patoloji sonuçlarına göre değerlendirildi.241 hasta preoperatif ultrasonografilerinde multiple veya tek sayıda polipoid lezyon olması nedeniile opere edilmişti.Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 44,65 yıl olup en genç hasta 21 en yaşlı hasta 84 yaşındaydı.145 hastakadın, 96 hasta erkek idi. 157 hastanın semptomatik şikayetleri var iken, 84 hastada herhangi bir semptomyoktu. Kolesistektomi sonrası patolojik incelemelerde 58 ve 57 yaşlarında olan 2 kadın hastada safra kesesikarsinomu saptandı. (% 0,83) 66 yaşındaki bir diğer kadın hastada da düşük dereceli displazi mevcuttu.Opere edilen diğer hastalarda malign veya premalign lezyon saptanmadı. En çok rastlanan patolojik sonuç149 vaka ile kolesterol polibi idi. Bunun dışında, başka bir patoloji olmaksızın olan kolelitiazis, koleterolozis,kronik kolesistit, fibroepitelyal polip, hamartamoz polip, inflamatuar polip ve adenomyoma görülmüştür.Sonuç: Safra kesesi kanserleri yaşla birlikte artmakta ve kadınlarda daha sık görülmektedir. Bizim çalışmamızdagörülmüş olan 2 kanser vakası da 50 yaşın üstünde olan kadın hastalardır. Safra kesesinin polipoidlezyonları değerlendirilirken hastanın semptomatik olup olmaması, yaşı, cinsiyeti, ultrasonografik olarak polibinboyutu, çap artışı, çok sayıda olup olmaması göz önünde bulundurulmalıdır. Bu sonuçlar sağlık eğitimi,sağlık politikası ve gelecekteki araştırmalar için değerli bir kaynak olabilir. Daha ileri özelliklerini tanımlamakiçin daha geniş çapta çalışmalara ihtiyaç vardır.Anahtar Sözcu¨kler: Safra kesesi; Polipoid lezyonlar; Ultrasonografi bulguları; KanserABSTRACTObjective: In this study, it was aimed to evaluate the clinical and histopathologic features of reportedGallbladder Polyps (GBP) in 10 years of cholecystectomy cases.Materyals and Methods: 5212 cholecystectomy cases performed between 2007-2016 in our clinicwere retrospectively reviewed. Patients were evaluated according to preoperative ultrasonography andpostoperative pathology results. 241 patients were operated on preoperative ultrasonography for multipleor single polypoid lesions.Findings: The mean age of the patients was 44,65 years. The youngest patient was the 21 years old. Theoldest patient was 84 years old. While 157 patients had symptomatic complaints, 84 patients had nosymptoms. Pathologic examinations after cholecystectomy revealed bile duct carcinoma in 2 female patientsaged 58 and 57 years. (0.83%) Another female patient aged 66 years had low-grade dysplasia. Malignantor premalign lesions were not detected in the other patients. The most common pathologic result wascholesterol polyp with 149 cases. Apart from this, other pathologies without cholelithiasis, cholesterolosis,chronic cholecystitis, fibroepithelial polyp, hamartamoz polyp, inflammatory polyps and adenomyoma areseen.Conclusion: Gallbladder cancers increase with age and are more common in women. The two cancer casesthat have been seen in our study are female patients over 50 years of age. When polypoid lesions of thebile duct are evaluated, consideration should be given to whether the patient is symptomatic, age, sex,ultrasonographic polyp size, diameter enlargement, and large numbers. These outcomes may be a valuableresource for health education, health policy and future research. There is a need for larger workloads todescribe more advanced features.Keywords: Gallbladder; Polypoid lesions; Ultrasonographic findings; Cancer.

Background/aim: This study aimed to evaluate oxidative stress markers of liver tissue in a mouse α-amanitin poisoning model with three different toxin levels. Materials and methods: The mice were randomly divided into Group 1 (control), Group 2 (0.2 mg/kg), Group 3 (0.6 mg/kg), and Group 4 (1.0 mg/kg). The toxin was injected intraperitoneally and 48 h of follow-up was performed before sacrifice. Results: Median superoxide dismutase activities of liver tissue in Groups 3 and 4 were significantly higher than in Group 1 (for both, P = 0.001). The catalase activity in Group 2 was significantly higher, but in Groups 3 and 4 it was significantly lower than in Group 1 (for all, P = 0.001). The glutathione peroxidase activities in Groups 2, 3, and 4 were significantly higher than in Group 1 (P = 0.006, P = 0.001, and P = 0.001, respectively). The malondialdehyde levels of Groups 3 and 4 were significantly higher than Group 1 (P = 0.015 and P = 0.003, respectively). The catalase activity had significant correlations with total antioxidant status and total oxidant status levels (r = 0.935 and r = -0.789, respectively; for both, P < 0.001). Conclusion: Our findings support a significant role for increased oxidative stress in α-amanitin-induced hepatotoxicity.

Gallstone ileus is a rare cause of small bowel obstruction.Two patients aged 64 and 66 presented with abdominalpain, nausea and constipation applied to our hospital andwere taken to operation with acute abdomen prediagnosis.In both cases, gallstone ileus was detected intraoperativelyand the stone was removed by enterolithotomy. The patientswere discharged from the hospital after postoperative care.Finding that lithotomy was enough, any new surgical treatment was not considered during postoperative monitoring.In this case report, we presented the surgical treatment andother treatment choices of gallstone ileus in two patientsand discussed the cases with respect to the literature, Safra taşı ileusu ince bağırsak obstrüksiyonlarının nadir bir nedenidir. Kliniğimize karın ağrısı, bulantı ve gaz-gaita çıkaramama şikayeti ile başvuran 66 ve 64 yaşlarında iki hasta akut batın öntanısı ile operasyona alındı. Her iki olguda da intraoperatif safra taşı ileusu tespit edilip enterolitotomi ile taş çıkarıldı. Hastalar postoperatif bakımlarını takiben taburcu edildi. Olguların yapılan takiplerinde litotomi ile yetinilip ek bir cerrahi girişim düşünülmedi. Bu sunumda, yaptığımız cerrahi tedavi ve literatürdeki tedavi seçenekleri ile ilgili bilgi verildi.

54 ÖZET Diabetes mellitus, bozulmuş insulin sekresyonu veya insülin etkisine direnç veya her iki durumun bir arada bulunması sonucu hiperglisemiyle karakterize bir metabolik hastalıklar grubudur. Diabetes mellitus prevalansı 20-44 yaş arası vakalarda % 2, 65-74 yaş arası vakalarda % 18 ve 85 ve daha yaşlı vakalarda % 20 den yukarı olarak sıralanmaktadır Streptozotosin-diabetik rat modelinin avantajı, her yaşta verilebilmesi nedeni ile diabetes mellitus ile yaşlanmanın etkileşim çalışmalarına uygun oluşudur. Böylece Streptozotosin-diabetik rat modeli, kronik hiperglisemi etkilerinin çalışılmasında kullanışlıdır. Bu modelin endokrinolojik özellikleri ne tip l'i ne de tip H'yi yansıtmaktadır Diabetes mellitus metabolik ve vasküler bozuklukların (akut ve kronik süreçte) her ikisinin etkisiyle santral sinir sisteminde end-organ haşarıyla ilişkili kliniğe yol açar Polinöropatinin sebebi araştırmacılar arasında hala tartışılmaktadır. Bu çabalar, dört ana konu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunlardan birincisi, Schwann hücreleri ve sinir gövdesi içindeki aksonların çevresinde fazla miktarda şeker alkollerinin birikmesi noktasında odaklanan metabolik hipotezdir. İkincisi, erken sinir gövdesi iskemisi, hipoksi ve oksidatrf stresin rolüünü vurgulamaktadır. Üçüncüsü, polinöropatinin gelişmesinde, nöroflamentler gibi önemli yapısal sinir proteinlerinin non spesifik glikozilasyonunun rolü üzerinde yoğunlaşmaktadır. Dördüncüsü.diabetik polinöropatinin bir yada daha fazla nörotropin veya nörotropin olmayan büyüme faktörlerinin spesifik yetersizliği sebebiyle gelişebileceği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Diabetik ratlarda hipokampaf sinaptik plastisttede oluşan karışıklığın; NMDA reseptörlerinin dağılımının etkilenip dolayısıyla spesifik subtiplerin ekspresyonunun değişme ve NMDA reseptör spesifik subtiplerinin fosforilasyonundaki değişmeyle ilişkili olduğu gösterilmiştir.55 Oiabetle ilişkili endotelyal disfonksiyon, gliklazid tedavisiyle tersine dönmekte ve gliklazidin bu etkisi metabolik etkileriyle ilişkili olmayıp, antioksidan özellikleriyle ilişkilidir. Gliklazid, etkisini süperoksid radikali ve nitrik oksid temizleyicisi olarak göstermiş olabilir. Sonuç olarak antioksidan sistemi destekleyerek serbest radikal hasarrnr krsmen azaltmıştır Kontrol, diabet, insülin ve gliklazid gruplarında oksidan-antioksidan sistem parametrelerini ve hipokampus NMDA subtip ifadesini inceledik. Çalışmamızda NMDA reseptör subtip ifadesinin insülin ve gliklazid tedavisiyle düzeldiğini bulduk. 56 ABSTRACT Diabetes mellitus is a group of metabolic diseases characterized by hyperglycaemia resuftig from defective insulin secretion or resistance to insulin action, or both. The prevalence of diabetes ranges from about 2% in subjects aged 20-44 years to 18% in subjects aged 65-74 years, and over 20% in subjects of 85 and older. Advantages of the streptozotocin-diabetic rat model are that it is well characterized and that diabetes can be induced at any given age, thus allowing studies of the interaction of diabetes and ageing. Although the model has proven very useful for studying the effects of chronic hyperglycaemia, its endocrinological features do not adequately reflect either type 1 or type 2 diabetes. Diabetes also leads to clinically relevant end-organ damage in the CNS as a result of both acute and chronic metabolic and vascular disturbances. The cause of polyneuropathy continues to be debated among investigators. These efforts have evolved along four main themes. The first of these addresses a metabolic hypotesis centered around excessive flux of sugar alcohols (polyols) in Schwann ceiis and axons within the nerve trunk. The second emphasizes the roles of early nerve trunk ishemia, hypoxia and oxidative stress. A third major line of investigation addresses the role of nonspesific glycosylation of important structural nerve proteins, such as neurofilaments, in the development of polyneuropathy. Finally, the fourth theme addresses the possibility that diabetic polyneuropathy may develope because of spesific deficiencies of one or more neurotrophins or non- neurotrophin growth factors. It has been shown that the disturbances in hippocampal synaptic plasticity in diabetic rats associated with i) a changed composition of NMDA receptors, thus implying changed expression of spesific subunits and ii) changes in and phosphorylation of specific subunits of NMDA receptor.57 Gliclazide appears to reverse the endothelial dysfunction associated with diabetes. This effect is not related to the metabolic actions of the drug but seems to be associated with its antioxidant properties. Gliclazide might have been shown its effect as superoxide radical and NO scavenger. As a result it has been reduced free radical damage by enhancing the antioxidant system. In control, diabetic, insulin treated and gliclazide treated groups, we investigated oxidant-antioxidant system parameters and also hippocampal NMDA subtypes expression. In our study we have shown that insulin and gliclazide treatment restored NMDA receptor subunit expression in streptozotocin-induced diabetic rats. 66

oz ORTA VEYA KÜÇÜK ÖLÇEKLİ FABRİKALAR İÇİN BİR BİLGİSAYAR TÜMLEŞİK ÜRETİM MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ KILINÇ, İbrahim Yüksek Lisans Tezi, Makina Mühendisliği Anabilim Dalı Tez Yöneticisi: Prof.Dr. Ömer ANLA?AN Ocak 1993, 139 sayfa Bu tezde, orta veya küçük ölçekli kuruluşlar için Bilgisayar Tümleşik Üretim (BTÜ) Sistemleri incelendi. BTÜ kavramını anlamak için bir literatür taraması yapıldı. BTÜ sitemlerinin kurulmasında rehber olacak bir algoritmik süreç geliştirildi. Algoritmanın uygulanabilirliğini göstermek için, algoritmanın iki adımı ile ilgili bir çalışma yapıldı. Bu çalışmalar BTÜ sisteminin ekenomik yeterliliği ve bir Bilgisayar Destekli Üretim (BDÜ) sorununa çözüm hakkındadır. Anahtar Kelimeler: Bilgisayar Tümleşik Üretim, BTÜ, Bilgisayar Tümleşik Üretim Sistemlerinin Kurulması. Bilim Dalı Sayısal Kodu: 625.02.07 iv ABSTRACT DEVELOPMENT OF A COMPUTER INTEGRATED MANUFACTURING MODEL FOR A SMALL OR A MEDIUM SCALED FACTORY KILINÇ, İbrahim M.S. in Mechanical Engineering Supervisor: Prof.Dr. Ömer ANLA?AN January, 1993, 139 pages. In this thesis, Computer Integrated Manufacturing (CIM) concept is considered for a small or a medium scaled factory. A detailed literature survey has been performed to understand the concept of CIM. An algorithmic procedure has been developed to be a guide during the installation of the CIM systems. A case study has been performed considering two steps of the algorithm to show the applicability of them. Studies are about the economic justification of the CIM system and a solution to a CAD problem. Keywords: Computer Integrated Manufacturing, CIM, Implementation of Computer Integrated Manufacturing. Science Code: 625.02.07 iii 139

ÖZ OTOMATİK GÖRSEL KONTROL SİSTEMİNİN TASARIM VE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ KILINÇ, İbrahim Yüksek Lisans Tezi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı Tez Yöneticisi : Doç. Dr. Güney GÖNENÇ Yardımcı Tez Yöneticisi : Prof. Dr. Neşe YALABIK Ocak, 1993, 104 sayfa. Bu çalışmada, yüzeye monte baskı devre kartları ve kalırı film devrelerin iletken desenler indeki hataları bulan çeşitli algoritmalar gerçekleştirilmiştir. Elektronik paketleme teknolojisindeki gelişmeler sonucu baskı devre desenleri daha da yoğunlaşmakta ve karmaşıklaşmaktadır. Gözle kontrol amacıyla insanların kullanılması güvenilir olmaması, pahalı oluşu ve yüksek üretim miktarlarından dolayı pratik değildir. Bu yüzden bilgisayar ortamı bu sorunun çözümü için popüler hale gelmektedir. Baskı devre kartları ve kalın film devrelerin kontrolü için başlıca iki yöntem vardır. Bunlar, kendilerine özgü avantajları ve dezavantajları olan referans ile karşılaştırma ve ortak özelliklerin sınanması yöntemleridir. Elde edilen sonuçlar, bir vdevrenin yerel geometrik ve global topolojik doğruluğunu sınayacak olan bir otomatik görsel kontrol sisteminin her iki yöntemi de içermesi gerektiğini göstermiştir. Bu çalışma, bahsedilen yöntemlerin bir sentezidir. Bu yöntemin temeli, baskı devre kartlarının yerel geometrik ve global topolojik doğruluğunun sınanmasının, test görüntülerinin basite indirgenmiş hallerinin doğruluğunun sınanması ile aynı anlama geldiği görüşüne dayanır. Elde edilen sonuçlar bu yöntemin başarılı olduğunu göstermektedir. Anahtar kelimeler: Baskı devre kartı, otomatik görsel kontrol, referans ile karşılaştırma, ortak özelliklerin sınanması. Bilim Dalı Sayısal Kodu : 619.02.05 yi ABSTRACT DESIGN AND IMPLEMENTATION OF AN AUTOMATED VISUAL INSPECTION SYSTEM KILINÇ, İbrahim M.S. in Electrical and Electronics Engineering Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Güney GÖNENÇ Co-Supervisor: Prof. Dr. Neşe YALABIK January, 1993, 104 Pages. in this study, computer algorithms are developed for the automated visual inspection of surface mount printed circuit board and thick film circuit conductor patterns. As the electronic packaging technology advances towards increased circuit integration, printed circuit patterns are becoming denser and. more complex. The use of human inspectors is not practical because of the high production rates, its cost and unreliability. So, machine vision methods are becoming more popular as a solution to this problem.There are two commonly used methods for the automated inspection of printed circuit boards which are valid for thick film circuits also. These methods are reference comparison and generic property verification, each öne having some weaknesses and strengths. it is found that, a complete automated visual inspection system should implement both of these methods, since the local geometric i. l. İ.and global topological correctness of a circuit can not be tested using only öne of these methods. This study implements a method which is a synthesis of the reference comparison and generic property approaches. it is based on the observation that the local geometric and global topoiogical correctness of a printed circuit board can be înferred from the correctness of sirnplified, skeletal versions of the circuit in a test image. The ittpleraentation results are quite promising. Keywords: Printed circuit board, automated visual inspection, reference comparison, generic property verification. Science code: 619.02.05 iv 104

In this study, 449 plant samples from Kale-Bolu Fındığı Nature Protection Area were collected in the period 1990 and 2011. Two hundred and forty taxa belonging to 161 genera and 58 families were found after the identification of 449 plant specimens collected from the research area. Representative samples have been placed in ANKO, GAZI and Research Institute For Forest Soil and Ecology herbaria. The largest families are Asteraceae 20 , Rosaceae 19 , and Fabaceae 16 Lamiaceae 15 , Poaceae 13 , Caryophyllaceae 10 , Brassicaceae 9 , Plantaginaceae 8 , Apiaceae 8 and Boraginaceae 7 in terms of the number of species and subspecies included. Distributions of the plant taxa in terms of phytogeographical regions are as follows: Euro-Siberian 67 27,9% , Euxine 23 9,6% , Mediterranean 12 5,0% Irano-Turanian 6 2,5% , Hyrcanian-Euxine 2 0,8% and unknown or puliregionals 130 54,2% . The number of endemic taxa within the study area is 14 5,8% . The Red List categories of Turanecio hypochionaeus Boiss. Hamzaoğlu, Tripleurospermum rosellum var. album Boiss. & Orph. Hayek var. album E. Hossain and Alchemilla compactilis Juz., which are under threatened ascribed as EN and VU in the Red Data Book of Turkish Pla, Kale-Bolu Fındığı Tabiatı Koruma Alanı’ndan 1990 ve 2011 yıllarında 449 bitki örneği toplandı. Örneklerin teşhis edilmesi sonucunda 58 familyaya ait 161 cins ve 240 takson tespit edildi. Örnekler ANKO, GAZI ve Orman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları Enstitüsü herbaryumlarında muhafaza edilmektedir. Büyük familyalar ve takson sayıları sırasıyla şöyledir: Asteraceae 20 , Rosaceae 19 , Fabaceae 16 , Lamiaceae 15 , Poaceae 13 , Caryophyllaceae 10 , Brassicaceae 9 , Plantaginaceae 8 , Apiaceae 8 ve Boraginaceae 7 . Türlerin fitocoğrafik bölgelere göre dağılımı ve oranları: Avrupa-Sibirya 67 %27,9 , Karadeniz 23 %9,6 , Akdeniz 12 %5,0 İran-Turan 6 %2,5 , Hirkanya-Karadeniz 2 %0,8 bilinmeyen veya birden fazla bölgeli 130 %54,2 adettir. Çalışma alanındaki endemik takson sayısı 14, endemizm oranı ise %5,8’dir. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Turanecio hypochionaeus Boiss. Hamzaoğlu EN , Tripleurospermum rosellum var. album Boiss. & Orph. Hayek var. album E. Hossain ve Alchemilla compactilis Juz. VU tehlike altındadır