30 results on '"Kesik, Muharrem"'
Search Results
2. Anadolu Türk beylikleri
- Author
-
Kesik, Muharrem and Kesik, Muharrem
- Subjects
- Turks--History, Turkic peoples, Turkic peoples--History
- Published
- 2023
3. Çivril’de kazanılan büyük zafer : Myriokephalon 1176 : Türkiye Selçuklu-Bizans ilişkileri 1071-1180
- Author
-
Kesik, Muharrem and Kesik, Muharrem
- Published
- 2023
4. Malik Muhammad (1134-1142)
- Author
-
Kesi̇k, Muharrem and Selçuk Üniversitesi
- Subjects
Danishmendids ,Bizans İmparatorluğu ,Malik Muhammad,Danishmendids,Anatolia,Byzantine Empire,Neocaesarea,Caesarea,Turkey Saljuk State ,Kayseri ,Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler ,Turkey Saljuk State ,Humanities, Multidisciplinary ,Byzantine Empire ,Malik Muhammad ,Niksar ,Türkiye Selçuklu Devleti ,Anatolia ,Dânişmendliler ,Caesarea ,Melik Muhammed,Dânişmendliler,Anadolu,Bizans İmparatorluğu ,Melik Muhammed ,Anadolu ,Neocaesarea - Abstract
Dânişmendliler Beyliği, Anadolu’nun Türkler tarafından fethi ve yurt edinilmesinde önemli rolü olan beyliklerden biridir. Beyliğin kurucusu olan Dânişmend Gazi’nin torunu Melik Muhammed Dönemi, Türkiye Selçuklu Devleti, Bizans İmparatorluğu, Ermeniler ve Haçlılar ile yaşanan ilişkiler bakımından önemlidir. Melik Muhammed, babası Emîr Gazi ve dedesi Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi kadar olmasa bile yine de çok başarılı bir hükümdar olmuştur. Çünkü babasının ölümü ile ortaya çıkan karışıklıklara son vermiş, Bizans İmparatorluğu’nun zapt ettiği Batı Karadeniz topraklarını geri almış, İmparator Ioannes Komnenos’un Niksar önünden eli boş olarak dönmesini sağlamış, Ermeni ve Haçlılara karşı başarı ile mücadele etmiştir. Eniştesi olan Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud ile kurduğu ittifak sayesinde Anadolu savunmasını güçlendirmiştir. Süryanî Mikhail’in kayıtlarından anlaşıldığına göre Melik Muhammed, İslâm Hukuku’nu uygulayan, içki içmeyen, Müslüman halka saygı gösteren, adaletle hükmeden, tedbirli ve ileri görüşlü bir hükümdar idi. Bu yüzden Melik Muhammed dindarlığı ve hayırseverliği ile ün salmıştı. Kayseri şehrini imar ettikten sonra devamlı bu şehirde yaşamış ve burayı başkent edinmiştir., The Danishmendids is one of the Turcoman emirates that played an important role in the conquest of Anatolia and the acquisition of Anatolia as a homeland by the Turks. The period of Malik Muhammad who was a grandson of the founder of the Danishmend Emirates, is important in terms of relations with Turkey Saljuk State, Byzantine Empire, Armenians and the Crusaders. Although Malik Muhammad was not as successful his father Amîr Ghazi and his grandfather Danishmend Gümüshtigin Ahmad Ghazi as, he was a very successful ruler. Because he put an end the turmoils after his father’s death, he took back the Western Black Sea lands invaded by the Byzantine Empire and he made Emperor Ioannes Komnneos to return empty-handed from Neocaesarea, and he also successfully challenged against Armenians and the Crusaders. He strengthened the defense of Anatolia thanks to the alliance with his brother-in-law Sultan Mas‘ud I of the Turkey Saljuk State. According to records of Assyrian Michael, it was understood that Malik Muhammad was a ruler who imposed Islamic Law, abstained from alcoholic drink, respected the Muslim people, ruled with justice, and was precautionary and farsighted. For this reason, Malik Muhammad was famous for his piety and charity. After reconstructing the city of Caesarea, he lived in this city and he got the capital here.
- Published
- 2020
5. Selçuklular’da Sağlık, Sağlık Kurumları ve Tıp Eğitimi
- Author
-
Kesik, Muharrem, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
6. Selçuklu müesseseleri ve medeniyeti
- Author
-
Kesik, Muharrem and Kesik, Muharrem
- Published
- 2021
7. Selçukluların muhteşem sultanı Melikşah
- Author
-
Kesik, Muharrem and Kesik, Muharrem
- Published
- 2021
8. SULTAN I. MES ‘ÛD – NÛREDDÎN MAHMÛD b. ZENGÎ İTTİFAKI ve URFA HAÇLI KONTLUĞU’NUN YIKILIŞI
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Tarih ,History ,Urfa Haçlı Kontluğu,Sultan I. Mesud,Nûreddin Mahmûd Zengî,Haçlılar - Abstract
ZengîlerAtabegliği’nin kurucusu İmâdeddin Zengî’nin 1144 yılında Urfa’yı Haçlılarınelinden alması İslâm ve Haçlı dünyasında büyük olay oldu. Müslümanlar büyük birsevince boğulurken Haçlılar ise derin bir infiâle uğradılar, büyük bir korku vepanik yaşadılar. Urfa’nın Müslümanlar eline geçmesi Urfa Haçlı Kontluğu için debüyük bir yıkım oldu. Buradaki Haçlılar Tell-Bâşir ve civarına yerleştiler.Hristiyan Batı Dünyası uğradıkları bu ağır yenilgi ve kaybın acısını çıkarmaküzere kısa sürede Alman ve Fransız krallarının idaresinde iki ayrı orduyu peşpeşe Anadolu’ya ve Suriye’ye gönderdi (1147/1148). Anadolu’ya gelen bu muazzamorduları Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud karşıladı ve her iki orduyu da imhaetmeyi başardı. Böylece Urfa Haçlı Kontluğu’nun Hristiyanlarca yenidendiriltilme çabaları suya düşmüş oldu. Ancak bu kontluğun bâkıyeleri hâlâ Urfaetrafından atılamamıştı. Tell-Bâşir, Samsat, Birecik, Ayntâb, Dülûk, Râvendânkaleleri hâlâ Haçlıların elinde bulunmaktaydı ve Müslümanlar için büyük birtehlike oluşturuyordu. Bunların temizlenmesi için Sultan I. Mesud ve NûreddinMahmud birlikte hareket ettiler. Bu iki Türk hükümdarının ittifak içindehareket etmeleri diğer bazı hükümdarların da onlara katılmalarını sağladı. Bumakalemizde daha çok 1144 yılında Urfa’nın fethi ve bu olayın arkasındangelişen İkinci Haçlı Seferi sonrasında Kuzey Suriye bölgesinde Urfa HaçlıKontluğu’nun elinde kalan son kalelerin de alınarak bu devletin izlerininsilinmesi çabaları ve Sultan I. Mesud ile Nûreddin Mahmud’un uyum içindegerçekleştirdikleri faaliyetler, dolayısıyla Türkiye Selçuklu Devleti- Zengîlerilişkileri ve bunların Haçlılara karşı yürüttükleri sistemli akınlar ve savaşlarele alınmaya çalışılmıştır. Bu çalışmayıgerçekleştirirken başta İslâmî kaynaklar olmak üzere, Haçlı, Bizans, Ermeni veSüryanî kaynaklarından yararlanılacaktır.
- Published
- 2018
9. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ VEZİRİ VE TÜRK TARİHİNİN ÖNEMLİ DEVLET ADAMLARINDAN NİZÂMÜ’L-MÜLK (1018-1092)
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Tarih ,History ,Vezir,Nizâmü’l-Mülk,Büyük Selçuklu Devleti,Sultan Alp Arslan,Sultan Melikşâh ,Minister,Nizām al-Mulk,Great Seljuk State,Sultan Alp Arslan,Sultan Malikshāh - Abstract
The real name of Minister Nizām al-Mulk, who was one of the famous statesmen of the Great Seljuk State and of Turkish history, was Hasan b. Ali b. İshâk et-Tûsî. The Abbāsid Caliph el-Kâim bi-emrillah gave him the name “Nizām al-Mulk” (state order) and his fame is derived from this name.It is acknowledged that the first person with the title Atabeg, having important duty among the Seljuks, was Minister Nizām al-Mulk.Through the first official educational institutions, known as “Nizamiyye Madrasas”, which he established based on the order of Sultan Alp Arslan in various cities, foremost among them Baghdad, the Seljuk Minister strove to develop knowledge and he donated both books and land for the madrasas.During the time that Nizām al-Mulk served as the Minister of the Great Seljuk State, he brought Turkish and Islamic elements together by developing the Iqtā System and introduced a more organized structure. His allocation of income to soldiers, by means of separating agricultural lands into ıqtā regions, ensured the improvement of living standards in the nation.Nizām al-Mulk played a role in many battles during the time of Sultan Alp Arslan and Sultan Malikshāh. He gave great importance to the army and through the organization he instituted and the measures he took, the Great Seljuk army became the strongest of the Middle Ages. He took the examples of the Sāmānîds and Ghaznavids states institutions to form the Great Saldjuk State’s Central Council of State (Divānıyya Governance) and the Palace Council, as well as setting up the courts in a manner appropriate for Islamic traditions.Nizām al-Mulk also wrote a work in Persian putting forth his views on state administration.The work, called Siyāsetnāme, has been published many times and translated into other languages besides Turkish.The Minister, Nizām al-Mulk was known as a person who was just, capable in political and administrative matters, generous, morally upright and knowledgeable. He endeavoured to see that people were not treated unjustly and he wanted the door of the state to remain open at all times for the people to voice their complaints and requests. He valued scholars and sufis and took pleasure in participating in their discussions. In order to prevent the sectarian tensions in the Seljuk territory, he took certain measures to prevent them. Nizām al-Mulk fought against the Bātınıyya with militarily, political and scientific methods, which consequently made him the greatest foe of Bātınıyya. We have here tried to provide a brief summary of Minister Nizām al-Mulk and you will find more detailed information about his life in the article we have written, which is based on the sources., Büyük Selçuklu Devleti’nin ve Türk tarihinin meşhur devlet adamlarından biri olan Vezir Nizâmü’l-Mülk’ün gerçek adı Hasan b. Ali b. İshâk et-Tûsî’dir. Abbâsî Halifesi el-Kâim bi-emrillah kendisine “Nizâmü’l-Mülk” (devletin düzeni) lâkabını vermiş ve bu lâkap ile meşhur olmuştur.Selçuklularda önemli bir görev olan “Atabeglik” unvanını ilk kez kullananın Vezir Nizâmü’l-Mülk olduğu kabul edilmektedir.Selçuklu veziri, Sultan Alp Arslan’ın emriyle başta Bağdâd olmak üzere çeşitli şehirlerde kurduğu ve kendi adına nispetle “Nizâmiye Medreseleri” diye anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için çaba harcamış medreselere kitaplar bağışlamış ve araziler vakfetmiştir.Nizâmü’l-Mülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin vezirlik makamında görev yaptığı dönemde, Türk-İslâm unsurlarını birleştirerek İktâ‘ Sistemi’ni geliştirmiş ve daha düzenli bir yapıya kavuşturmuştur. Tarım topraklarını iktâ bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etmesi ülkenin refah düzeyinin artmasını sağlamıştır.Sultan Alp Arslan ve Melikşâh zamanında birçok savaşta önemli rol oynayan Nizâmü’l-Mülk, orduya çok önem vermiş, yaptığı düzenlemeler ve aldığı tedbirlerle Büyük Selçuklu ordusunu Ortaçağ’ın en güçlü ordusu haline getirmiştir. Sâmânî ve Gaznelilerin devlet teşkilatını örnek alarak Büyük Selçuklu Devleti’nin Merkez (Dîvân Teşkilâtı) ve Saray Teşkilâtı’nı oluşturmuş ve İslâm geleneklerine uygun biçimde mahkemeler kurmuştur.Nizâmü’l–Mülk, devlet idaresinde kendi görüşlerini belirten bir de Farsça eser kaleme almıştır. Siyâsetnâme adlı bu eser birçok kere neşredildiği gibi, Türkçe dışında çeşitli dillere de tercüme edilmiştir.Vezir Nizâmü’l-Mülk, adaleti, siyasî-idarî kabiliyeti, cömertliği, güzel ahlâkı ve çok bilgili kişiliği ile tanınırdı. Halkın haksızlığa uğramaması için çaba gösterir, devlet kapısının şikâyet ve isteklerini dile getirmek isteyen halka daima açık olmasını isterdi. Âlimlere ve sûfilere değer verir ve onların sohbet meclislerine katılmaktan keyif alırdı. Selçuklu topraklarında mezhep çatışmalarını önlemek için de bazı tedbirler almıştır. Nizâmü’l-Mülk, Bâtınîler ile de askerî, siyasî ve ilmî yöntemlerle mücadele etmiş ve bu yüzden Bâtınîlerin en büyük düşmanı haline gelmiştir. Burada kısaca özetlemeye çalıştığımız Vezir Nizâmü’l-Mülk’ün hayat hikâyesini yazmış olduğumuz makalede ayrıntılı bir şekilde ve kaynaklara dayalı olarak bulacaksınız.
- Published
- 2018
10. Nizām al-mulk (1018-1092): the minister of The Great Seljuk State and one of the important statesmen in Turkish history
- Author
-
Kesik, Muharrem
- Subjects
Melikşah ,Vezir ,Minister ,Great Seljuk State ,Alp Arslan ,Nizamü’l-mülk ,Nizam al-Mulk ,Büyük Selçuklu Devleti - Abstract
Url: http://usad.selcuk.edu.tr/usad/article/view/137, Büyük Selçuklu Devleti’nin ve Türk tarihinin meşhur devlet adamlarından biri olan Vezir Nizâmü’l-Mülk’ün gerçek adı Hasan b. Ali b. İshâk et-Tûsî’dir. Abbâsî Halifesi el-Kâim bi-emrillah kendisine “Nizâmü’l-Mülk” (devletin düzeni) lâkabını vermiş ve bu lâkap ile meşhur olmuştur. Selçuklularda önemli bir görev olan “Atabeglik” unvanını ilk kez kullananın Vezir Nizâmü’l-Mülk olduğu kabul edilmektedir. Selçuklu veziri, Sultan Alp Arslan’ın emriyle başta Bağdâd olmak üzere çeşitli şehirlerde kurduğu ve kendi adına nispetle “Nizâmiye Medreseleri” diye anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için çaba harcamış medreselere kitaplar bağışlamış ve araziler vakfetmiştir. Nizâmü’l-Mülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin vezirlik makamında görev yaptığı dönemde, Türk-İslâm unsurlarını birleştirerek İktâ‘ Sistemi’ni geliştirmiş ve daha düzenli bir yapıya kavuşturmuştur. Tarım topraklarını iktâ bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etmesi ülkenin refah düzeyinin artmasını sağlamıştır. Sultan Alp Arslan ve Melikşâh zamanında birçok savaşta önemli rol oynayan Nizâmü’l-Mülk, orduya çok önem vermiş, yaptığı düzenlemeler ve aldığı tedbirlerle Büyük Selçuklu ordusunu Ortaçağ’ın en güçlü ordusu haline getirmiştir. Sâmânî ve Gaznelilerin devlet teşkilatını örnek alarak Büyük Selçuklu Devleti’nin Merkez (Dîvân Teşkilâtı) ve Saray Teşkilâtı’nı oluşturmuş ve İslâm geleneklerine uygun biçimde mahkemeler kurmuştur. Nizâmü’l–Mülk, devlet idaresinde kendi görüşlerini belirten bir de Farsça eser kaleme almıştır. Siyâsetnâme adlı bu eser birçok kere neşredildiği gibi, Türkçe dışında çeşitli dillere de tercüme edilmiştir. Vezir Nizâmü’l-Mülk, adaleti, siyasî-idarî kabiliyeti, cömertliği, güzel ahlâkı ve çok bilgili kişiliği ile tanınırdı. Halkın haksızlığa uğramaması için çaba gösterir, devlet kapısının şikâyet ve isteklerini dile getirmek isteyen halka daima açık olmasını isterdi. Âlimlere ve sûfilere değer verir ve onların sohbet meclislerine katılmaktan keyif alırdı. Selçuklu topraklarında mezhep çatışmalarını önlemek için de bazı tedbirler almıştır. Nizâmü’l-Mülk, Bâtınîler ile de askerî, siyasî ve ilmî yöntemlerle mücadele etmiş ve bu yüzden Bâtınîlerin en büyük düşmanı haline gelmiştir. Burada kısaca özetlemeye çalıştığımız Vezir Nizâmü’l-Mülk’ün hayat hikâyesini yazmış olduğumuz makalede ayrıntılı bir şekilde ve kaynaklara dayalı olarak bulacaksınız., The real name of Minister Nizām al-Mulk, who was one of the famous statesmen of the Great Seljuk State and of Turkish history, was Hasan b. Ali b. İshâk et-Tûsî. The Abbāsid Caliph el-Kâim bi-emrillah gave him the name “Nizām al-Mulk” (state order) and his fame is derived from this name. It is acknowledged that the first person with the title Atabeg, having important duty among the Seljuks, was Minister Nizām al-Mulk. Through the first official educational institutions, known as “Nizamiyye Madrasas”, which he established based on the order of Sultan Alp Arslan in various cities, foremost among them Baghdad, the Seljuk Minister strove to develop knowledge and he donated both books and land for the madrasas. During the time that Nizām al-Mulk served as the Minister of the Great Seljuk State, he brought Turkish and Islamic elements together by developing the Iqtā System and introduced a more organized structure. His allocation of income to soldiers, by means of separating agricultural lands into ıqtā regions, ensured the improvement of living standards in the nation. Nizām al-Mulk played a role in many battles during the time of Sultan Alp Arslan and Sultan Malikshāh. He gave great importance to the army and through the organization he instituted and the measures he took, the Great Seljuk army became the strongest of the Middle Ages. He took the examples of the Sāmānîds and Ghaznavids states institutions to form the Great Saldjuk State’s Central Council of State (Divānıyya Governance) and the Palace Council, as well as setting up the courts in a manner appropriate for Islamic traditions. Nizām al-Mulk also wrote a work in Persian putting forth his views on state administration. The work, called Siyāsetnāme, has been published many times and translated into other languages besides Turkish. The Minister, Nizām al-Mulk was known as a person who was just, capable in political and administrative matters, generous, morally upright and knowledgeable. He endeavoured to see that people were not treated unjustly and he wanted the door of the state to remain open at all times for the people to voice their complaints and requests. He valued scholars and sufis and took pleasure in participating in their discussions. In order to prevent the sectarian tensions in the Seljuk territory, he took certain measures to prevent them. Nizām al-Mulk fought against the Bātınıyya with militarily, political and scientific methods, which consequently made him the greatest foe of Bātınıyya. We have here tried to provide a brief summary of Minister Nizām al-Mulk and you will find more detailed information about his life in the article we have written, which is based on the sources.
- Published
- 2018
11. MYRİOKEPHALON ZAFERİ ÖNCESİNDE KONYA’YI HEDEF ALAN ASKERÎ SEFERLER VE YOLLARI
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Tarih ,History ,Friedrich Barbarossa,Manuel Komnenos,Myriokephalon,I. Mesud,Konya,II. Kılıç Arslan ,Friedrich Barbarossa,Manuel Komnenos,Myriokephalon,Mesud I,Konya,Kilij Arslan II - Abstract
The Seljuks won the Battle of Myriokephalon which took place between the contracting states as the result of the struggles of Byzantine Empire to collapse the Turkey Seljuk Empire and to expel Turks from Anatolia. This victory was an important event that ensured that Anatolia would become the Turkish homeland. Nevertheless, the precise location of the Myriokephalon Battle is still not known. There have been many articles and papers written on the subject up to now but none of them have been able to satisfy either the public or historians. The negligence and responsibility for that situation belongs to the Turkish History Council and the Ministry of Culture.Essentially, the arguments related to the road chosen by the Emperor who aimed to come to Konya while setting out from İstanbul to Konya, the capital of Seljuks, and the battlefield result from the lack of information in the sources, complexity of the battlefield, the fact that there are a number of different roads leading to Konya, commentaries revealed without visiting and examining the region, decisions taken, determinations based on just one source and the lack of knowledge about the topography of the battlefield.The historians who analysed the easiest and least burdensome route that an army might take from Denizli to Konya focused on Karamık Beli, Düzbel, Kumdanlı Plain, Sultandağı, Gelendost and Kufi Çayı valley which were used as a transit road in the region. At the same time, the issue got more complicated because of the certain researchers opining about it were influenced by formers, their lack of opportunity to examine the topography of the battlefield and theunsubstantiated claims of the curious regional researchers and writers who were unaware of methodology.Consequently, a committee consisting of archaeologists, historians, geoscientist, engineers and geographers who will be appointed by the Presidency of the Turkish History Council should make certain studies analysing and searching the issue in order to get certain results on the route around Konya, where a great army can lead, indicating topographic structure stated in the sources.In this paper drawing attention an issue which had not been dwelled on before, we have tried to find out clues that will help to find the battlefield and the route taken by the Byzantine Emperor Manuel Komnenus at the Battle of Myriokephalon analysing the roads taken before 1176 by the Byzantines and Crusaders who led to Konya., Bizans İmparatorluğu’nun Türkiye Selçuklu Devletine son vermek ve Türkleri Anadolu’dan atmak hedefiyle yola çıktığı seferin sonucunda taraflar arasında meydana gelen Myriokephalon Savaşı’nı Selçuklular kazandılar. Bu zafer Anadolu’nun Türk vatanı olmasını kesin olarak sağlayan büyük bir olaydır. Buna karşın Myriokephalon Zaferi’nin elde edildiği mevkii hâla tam olarak ortaya konulabilmiş değildir. Bu konuda günümüze kadar onlarca makale ve bildiri yazıldı. Ancak bu çalışmaların hiçbiri kamuoyunu ve tarihçileri tatmin edebilmiş değildir. Buradaki ihmal ve sorumluluk Türk Tarih Kurumu ve Kültür Bakanlığı’na aittir.İstanbul’dan yola çıkarak Selçukluların başkenti Konya’ya ulaşmayı hedefleyen İmparator’un Konya’ya giderken seçtiği yol ve savaşın yapıldığı mevki üzerinde yaşanan bu tartışmalar aslında, kaynaklardaki bilgilerin yetersizliği, savaşın geçmiş olduğu coğrafyanın karmaşıklığı, Konya’ya giden birkaç farklı yolun olması, bölgeyi gezip incelemeden yapılan yorumlar, varılan kararlar, tek bir kaynağa dayalı tespitler, savaşın meydana geldiği topografyayı bilmemek gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.Denizli’den Konya’ya gidecek bir ordunun en kolay ve zahmetsiz şekilde gidebileceği yolları değerlendiren tarihçiler, yörede geçiş yolu olarak kullanılan Karamık Beli, Düzbel, Kumdanlı Ovası, Sultandağı, Gelendost, Kufi Çayı vadisi üzerinde durmuşlardır. Aynı zamanda, konu ile ilgili görüş belirten bazı araştırmacıların daha öncekilerden etkilenmesi; savaşın geçtiği yerintopografik yapısını inceleme fırsatı bulamamaları, metodolojiden bîhaber meraklı bölgesel bazı araştırmacıların ve yazarların ortaya attıkları mesnetsiz iddialar, konunun daha bir karmaşıklaşmasına sebep olmuştur.Sonuç olarak kaynaklarda belirtilen topografik yapıyı gösteren, Konya’ya yakın büyük bir ordunun izleyebileceği güzergahta, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı tarafından belirlenecek arkeolog, tarihçi, yerbilimci, mühendis ve coğrafyacılardan oluşturulan bir heyetin belli bir süre içinde konuyu inceleyip araştırarak kesin sonuçlara varmaya yönelik ciddi çalışmalar yapması gerekmektedir.Biz de bu makale ile üzerinde yeterince durulmayan bir konuya dikkat çekerek, 1176 yılında meydana gelen bu savaş öncesinde Konya’yı hedef alan Bizans ve Haçlı seferlerinin izlediği yolları incelemek suretiyle Myriokephalon Savaşı’nda Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un takip ettiği güzergahı ve savaş mahallini belirlemeye yardımcı olacak ipuçları bulmaya çalıştık.
- Published
- 2017
12. Military expeditions and their routes to Konya prior to the Myriokephalon Victory
- Author
-
Kesik, Muharrem
- Subjects
Friedrich Barbarossa ,Manuel Komnenos ,II. Kılıç Arslan ,Miryokefalon Savaşı ,Myriokephalon War - Abstract
Url: http://usad.selcuk.edu.tr/usad/article/view/116, Bizans İmparatorluğu’nun Türkiye Selçuklu Devletine son vermek ve Türkleri Anadolu’dan atmak hedefiyle yola çıktığı seferin sonucunda taraflar arasında meydana gelen Myriokephalon Savaşı’nı Selçuklular kazandılar. Bu zafer Anadolu’nun Türk vatanı olmasını kesin olarak sağlayan büyük bir olaydır. Buna karşın Myriokephalon Zaferi’nin elde edildiği mevkii hâla tam olarak ortaya konulabilmiş değildir. Bu konuda günümüze kadar onlarca makale ve bildiri yazıldı. Ancak bu çalışmaların hiçbiri kamuoyunu ve tarihçileri tatmin edebilmiş değildir. Buradaki ihmal ve sorumluluk Türk Tarih Kurumu ve Kültür Bakanlığı’na aittir. İstanbul’dan yola çıkarak Selçukluların başkenti Konya’ya ulaşmayı hedefleyen İmparator’un Konya’ya giderken seçtiği yol ve savaşın yapıldığı mevki üzerinde yaşanan bu tartışmalar aslında, kaynaklardaki bilgilerin yetersizliği, savaşın geçmiş olduğu coğrafyanın karmaşıklığı, Konya’ya giden birkaç farklı yolun olması, bölgeyi gezip incelemeden yapılan yorumlar, varılan kararlar, tek bir kaynağa dayalı tespitler, savaşın meydana geldiği topografyayı bilmemek gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Denizli’den Konya’ya gidecek bir ordunun en kolay ve zahmetsiz şekilde gidebileceği yolları değerlendiren tarihçiler, yörede geçiş yolu olarak kullanılan Karamık Beli, Düzbel, Kumdanlı Ovası, Sultandağı, Gelendost, Kufi Çayı vadisi üzerinde durmuşlardır. Aynı zamanda, konu ile ilgili görüş belirten bazı araştırmacıların daha öncekilerden etkilenmesi; savaşın geçtiği yerin topografik yapısını inceleme fırsatı bulamamaları, metodolojiden bîhaber meraklı bölgesel bazı araştırmacıların ve yazarların ortaya attıkları mesnetsiz iddialar, konunun daha bir karmaşıklaşmasına sebep olmuştur. Sonuç olarak kaynaklarda belirtilen topografik yapıyı gösteren, Konya’ya yakın büyük bir ordunun izleyebileceği güzergahta, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı tarafından belirlenecek arkeolog, tarihçi, yerbilimci, mühendis ve coğrafyacılardan oluşturulan bir heyetin belli bir süre içinde konuyu inceleyip araştırarak kesin sonuçlara varmaya yönelik ciddi çalışmalar yapması gerekmektedir. Biz de bu makale ile üzerinde yeterince durulmayan bir konuya dikkat çekerek, 1176 yılında meydana gelen bu savaş öncesinde Konya’yı hedef alan Bizans ve Haçlı seferlerinin izlediği yolları incelemek suretiyle Myriokephalon Savaşı’nda Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un takip ettiği güzergahı ve savaş mahallini belirlemeye yardımcı olacak ipuçları bulmaya çalıştık., The Seljuks won the Battle of Myriokephalon which took place between the contracting states as the result of the struggles of Byzantine Empire to collapse the Turkey Seljuk Empire and to expel Turks from Anatolia. This victory was an important event that ensured that Anatolia would become the Turkish homeland. Nevertheless, the precise location of the Myriokephalon Battle is still not known. There have been many articles and papers written on the subject up to now but none of them have been able to satisfy either the public or historians. The negligence and responsibility for that situation belongs to the Turkish History Council and the Ministry of Culture. Essentially, the arguments related to the road chosen by the Emperor who aimed to come to Konya while setting out from İstanbul to Konya, the capital of Seljuks, and the battlefield result from the lack of information in the sources, complexity of the battlefield, the fact that there are a number of different roads leading to Konya, commentaries revealed without visiting and examining the region, decisions taken, determinations based on just one source and the lack of knowledge about the topography of the battlefield. The historians who analysed the easiest and least burdensome route that an army might take from Denizli to Konya focused on Karamık Beli, Düzbel, Kumdanlı Plain, Sultandağı, Gelendost and Kufi Çayı valley which were used as a transit road in the region. At the same time, the issue got more complicated because of the certain researchers opining about it were influenced by formers, their lack of opportunity to examine the topography of the battlefield and the unsubstantiated claims of the curious regional researchers and writers who were unaware of methodology. Consequently, a committee consisting of archaeologists, historians, geoscientist, engineers and geographers who will be appointed by the Presidency of the Turkish History Council should make certain studies analysing and searching the issue in order to get certain results on the route around Konya, where a great army can lead, indicating topographic structure stated in the sources. In this paper drawing attention an issue which had not been dwelled on before, we have tried to find out clues that will help to find the battlefield and the route taken by the Byzantine Emperor Manuel Komnenus at the Battle of Myriokephalon analysing the roads taken before 1176 by the Byzantines and Crusaders who led to Konya.
- Published
- 2017
13. EMÎR (MELİK) GAZİ (1104-1134)
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Abstract
ÖzAnadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden birisi olan Dânişmendliler, buranın Türk yurdu haline getirilmesinde önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Anadolu’nun en kuvvetli devleti olan Türkiye Selçuklu Devleti’ni de zaman zaman egemenliği altına almayı başaran Dânişmendliler, Orta Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında büyük pay sahibi olmuşlardır. Beyliğin kurucusu olarak kabul edilen Dânişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’nin 1104 yılında ölümü üzerine yerine oğullarından Emîr Gazi geçti. Emîr Gazi’nin hüküm sürdüğü yıllar, Dânişmendoğulları Beyliği’nin en parlak devrini oluşturur. Bu dönemde Emîr Gazi, kızı ile evlendirdiği ve tahta geçmesinde destek sağladığı Sultan I. Mesud üzerinde kurduğu otoriteyle Türkiye Selçuklu Devleti’ni kendine tâbi hale getirdi; Bizans İmparatorluğu’na karşı başarılı seferler düzenleyerek ülkesinin topraklarını Sakarya Nehri’ne kadar genişletti. Öte yandan Ermeniler ve Haçlılar üzerine seferler düzenlemek suretiyle ülkesinin güneyini güvenlik altında tutmaya çalıştı. Onun zamanında Dânişmendliler beylikten devlet konumuna yükseldi. Elde ettiği başarılardan dolayı Büyük Selçuklu Sultanı Sencer ve Abbasî Halifesi Müsterşid tarafından kendisine “Melik” unvanı verildi. Bu makalede Emîr Gazi’nin hükümdarlık dönemi bilimsel verilere dayalı olarak incelenmeye çalışılmıştır.AbstractAmeer (Malik) Ghāzī (1104-1134)One of the first Turkish principalities established in Anatolia was the Danishmand Principality and it played an important role in turning the region into a Turkish homeland. The Danishmand Principality even succeeded from time to time in bringing the Turkish Saljuk State, the most powerful state in Anatolia, under its sway and it made significant contributions to the Turkification and Islamization of Central Anatolia. Upon the death in 1104 of Danishmand Gumushtegin Aḥmad Ghāzī, who is accepted as the founder of the principality, one of his sons, Ameer Ghāzī, took his place. During the reign of Ameer Ghāzī the Danishmand Principality rose to its greatest heights. In this period, Ameer Ghāzī married off his daughter to Sultan Mas'ūd I, whom he supported for the throne. As a result of the authority he exercised over Sultan Mas'ūd I, Ameer Ghāzī brought the Turkey Saljuk State under his purview. With his expeditions against the Byzantine Empire, Ameer Ghāzī extended his nation’s territory to the Sakarya River. Moreover, through his forays against the Armenians and the Crusaders, he tried to ensure the security of his southern lands. During his time the Danishmandids rose from a principality to a state. In consequence of his successes, Ameer Ghāzī was given the title of “Malik” by the Great Saljuk Sultan Ahmad Sanjar and the Abbasid Caliph al-Mustarshid. In this article, we will endeavor to examine the period of rule of Ameer Ghāzī, based on scientific data.
- Published
- 2016
14. Danişmendli Beyliği - Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu İlişkileri (1071-1178)
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Published
- 2015
15. Sultan Alp Arslan’ın Liderlik Vasıfları
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Alp Arslan ,Büyük Selçuklu Devleti ,Malazgirt Savaşı ,Liderlik ,Kumandan ,Great Seljuk State ,The Battle of Manzikert ,Leadership ,Commander - Abstract
Sultan Alp Arslan of the Great Seljuk State is one of the foremost rulers of Turkishand World history. During his reign as sultan from 1063 to 1072, Alp Arslan achievedmany successes but doutless the most important one was his victory at the Battle of Manzikertin 1071. Although there were many factors that aided the sultan in gaining thisvictory, here is where Alp Arslan demonstrated most clearly his political and militaryqualities. These superior characteristics played a major role in winning the battle. For thisreason, in this study we will endeavor to identify the leadership characteristics that madeAlp Arslan a great ruler and commander and present our source-based results to thosewho are interested and to the scholarly world at large., Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alp Arslan, Türk ve Dünya tarihinin önde gelenhükümdarlarından biridir. Saltanat sürdüğü 1063-1072 yılları arasındaki dönemde çokbüyük başarılar elde etmiştir. Hiç şüphe yok ki bu başarılar arasında en önemlisi 1071yılında kazandığı Malazgirt Savaşı’dır. Zaferin kazanılmasında sultana yardımcı pek çoketken olmakla birlikte, Alp Arslan siyasî ve askeri lider olma vasıflarını en belirgin birşekilde burada göstermiştir. Bu üstün özelliklerin savaşın kazanılmasında oynadığı rolbüyüktür. İşte bu nedenle Alp Arslan’ı büyük bir hükümdar ve kumandan yapan liderliközelliklerini bu çalışma ile ilgililere ve ilim alemine kaynaklara dayalı bir şekilde sunmayaçalışacağız.
- Published
- 2014
16. Maraş Depremi (1114)
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Deprem. Maraş. Ortaçağ,Anadolu - Abstract
 
- Published
- 2012
17. Türkiye Selçuklularında Meslekler
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Prof. Dr. [rdolıa )I ER ı,Türkiye,Meslekler ,Social ,Sosyal - Abstract
Türki)e Selçuklu [k\1('tl 'nin si)"ui lMihi bakı mından ı)'(hnhp a\lı,turulamam li bir çok meselesi mevcuttur. Bunun nedeni ise Selçuklu TUrki)-e'si ha ın bilgi veren kayııa la oldukça nı lı masıdı Mevcut bu bilgilerle el çukl ula rın siyasi tarihini yazarken eşurmacrla büyUk güçlüklerlc karşıl ıkları d. bir gerçektir. Bunun yan ıoda bir de leı in kültür ve medeniyet! ha kk ında ç.lı~ yapanları durumunu ürse k, onlan n çalı~rna lannın daha d. zor ld u ~u gororilz. ~ıe !akdimini yaptı~ mız eser bu tür zorluklar içerisinde kaynaldard. verilen çotu wnan ıı bilıilerin birbirine eldenmesi sonucu orta)'. ÇllunıŞ oç yı llık bir ça lıpnanın OranOdOr.
- Published
- 2011
18. Melik Arab
- Author
-
Kesik, Muharrem
- Abstract
Melik Arab
- Published
- 2011
19. Yağıbasan Devrinde Danişmendliler - Türkiye Selçukluları İlişkileri
- Author
-
Kesik, Muharrem
- Abstract
Yağıbasan Devrinde Dânişmendliler - Türkiye Selçukluları İlişkileri
- Published
- 2011
20. Cenabî'ye Göre Türkiye'de Selçuklular
- Author
-
Kesik, Muharrem
- Abstract
Cenâbî'ye Göre Türkiye'de Selçuklular
- Published
- 2011
21. HOW WAS SULTAN ALP ARSLAN KILLED?
- Author
-
KESİK, MUHARREM, primary
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
22. The Seljuk Sultan Kılıç Arslan II's İstanbul Visit and The Turks' First Attempt to Fly
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Tarih ,History ,Türkiye Selçuklu Devleti,II. Kılıç Arslan,İstanbul,İlk Uçuş Denemesi,1162 ,Turkish Seljuk State,Kılıç Arslan II,İstanbul,First Attempt to Fly,1162 - Abstract
Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud'un 1155 yılında ölümü üzerine tahta oğlu II. Kılıç Arslan geçti. Bu olay, Türkiye Selçukluları karşısında kaybettiği toprakları geri almaya çalışan Dânişmendli Yağıbasan'ı harekete geçirdi. Yağıbasan, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'un Sultan II. Kılıç Arslan aleyhinde kurduğu ittifaka da katılarak imparatorun yardımını temin etti. Bizans imparatoru Manuel Komnenos, Musul Atabegi Nureddin Mahmud Zengi, Dânişmendli beyleri Yağıbasan, Zülkarneyn ve Zünnun, Sultan II. Kılıç Arslan'ın kardeşi Ankara ve Çankırı Meliki Şâhinşâh gibi Türkiye topraklarında hâkimiyet icra eden hükümdarların oluşturduğu ittifak karşısında, tahtını korumakta zorluk çeken Sultan II. Kılıç Arslan, bu birliği mutlaka dağıtmalıydı. Aksi takdirde bu ittifaka karşı başarı kazanması mümkün değildi., When Sultan Mesud I (1116-1155) died, he was succeeded on the throne of the Turkish Seljuk State by his son Kılıç Arslan II, who as soon as he came to power was confronted by an opposing coalition consisting of the Danişmend Princes Yağıbasan Zülkarneyn and Zünnun, the Lord of Musul Nureddin Mahmud Zengi, the Byzantine Emperor Manuel and Kılıç Arslan II's brother Şahinsah Prince of Ankara and Çankırı , all of whom wanted to profit from this transition. With the aim of disrupting this coalition opposing him and of finding new allies, Sultan Kılıç Arslan II went to Istanbul to Emperor Manuel's palace in 1162. Manuel welcomed Sultan Kılıç Arslan. During his stay in Istanbul the Sultan managed to obtain the desired support from the Emperor and thus to disrupt the opposing coalition. He signed a treaty with the Byzantine Emperor Manuel Komnenos. During a chariot race organised by Emperor Manuel Komnenos in honour of Sultan Kılıç Arslan II during his stay in Istanbul, a Turk tried to fly with the aid of a special costume by jumping from a high tower, but was unsuccessful. Even if unsuccessful, this attempt shows us that the Seljuk Turks had started as far back as the 12th century to experiment with flying techniques. As far as we know this Turk who attempted to fly had previously been successful and in this case was only trying to show his ability to fly.
- Published
- 2002
23. ŞEVKİ NEZİHİ AYKUT, Türkiye Selçuklu Sikkeleri I, I. Mesud'dan I. Keykubad'a kadar (510-616 / 1116-1220), İstanbul 2000. XXXII + 504 s. [Kitap Tanıtımı]
- Author
-
KESİK, Muharrem
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,History ,Archaeology ,Türkiye Selçuklu Sikkeleri,I. Mesud,I. Keykubad,Nümismatik,Para,Sikke - Abstract
Tarihî paralar üzerinde çalışma ve araştırma yapmak, bu çalışmaları yayımlamak oldukça zor ve pahalı bir iştir. Bu imkânsızlıklar ve zorluklar nedeniyle yurdumuzda Numismatik sahasında çalışma yapan uzmanların sayısı oldukça azdır. Tanıtmaya çalıştığımız eser de bu tür zorlukların aşılması ve büyük bir özveri sonucunda ortaya çıkmıştır. Zira Prof. Aykut'un bu eseri hazırlarken ve yayımlarken karşılaştığı zorluklara bizzat şahit oldum. Eser, Nümismatik ilmi, paralar, daha önce yayımlanan İslâmî Nümismatik Katalogları ve çalışmada takip edilen yol hakkında bilgilerin verildiği Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan Önsöz (IX-XII) ile başlar. Bibliyografya (XXI-XXVIII), Kaynak Eserler, İnceleme ve Araştırmalar, Kataloglar ve Sözlükler olmak üzere dört başlık altında toplanmıştır.
- Published
- 2001
24. Cenabi Mustafa Efendi'nin el-Aylemü'z-zahir fi ahvali'l-evail ve'l-evahir adlı eserinin Anadolu Selçukluları ile ilgili kısmının tenkidli metin neşri
- Author
-
Kesik, Muharrem, Özaydın, Abdulkerim, and Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Seljuks ,History ,Al-Aylemüz-Zahir ,Türk Dili ve Edebiyatı ,Poets ,Critical text ,Cenabi Mustafa Efendi ,Turkish Language and Literature ,Anatolian Seljuks - Abstract
42
- Published
- 1994
25. OSMANLI DEVLETİ'NİN TARİKATLARI DENETLEME SİYASETİ VE MECLİS-İ MEŞÂYİH'İN BİLİNE
- Author
-
Kesik, Muharrem, primary
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
26. Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın İstanbul'u Ziyareti ve Türkler'in Tarihteki İlk Uçuş Denemesi (1162)
- Author
-
Kesi̇k, Muharrem, primary
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
27. CENÂBÎYE GÖRE DÂNİŞMENDLİLER
- Author
-
Kesik, Muharrem, primary
- Published
- 2000
- Full Text
- View/download PDF
28. Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubâd'ın Hârezmşahlar Devleti ile ilişkileri ve Hârezmliler sorunu
- Author
-
Gültekin Demirmen, Esra, Kesik, Muharrem, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History - Abstract
616-634/1220-1237 yıllarında hüküm süren Sultan I. Alâeddin Keykubâd ülke güvenliğini, topraklarının bütünlüğünü ve menfaatini alâkadar eden bütün meselelerde son derece zeki, gerçekçi ve ihtiyatlı davranmıştır. Gerek iç gerek dış politikada etkin bir idareci olduğu için Sultan I. Alâeddin Keykubâd dönemi Türkiye Selçuklu Devleti'nin en parlak ve en zengin dönemi olmuştur.XIII. yüzyılda Moğolların Anadolu topraklarını işgal etme hadisesi hem İslâm dünyası hem de Türk dünyası açısından bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde Türkiye Selçuklu Devleti'nin hükümdarı olan I. Alâeddin Keykubâd ileri görüşlü bir siyaset güderek Anadolu'ya da sirayet edecek olan bu tehlikeye karşı İslâm dünyasının iki önemli Türk devleti olan Eyyûbîler ve Hârezmşahlarla ittifak kurma yoluna gitmiştir. Moğolların Anadolu topraklarını istilâsı dışında bu dönemin diğer bir mühim hadisesi de I. Alâeddin Keykubâd ile Celâleddin Hârezmşah (617-629/1220-1231) arasındaki münasebetlerdir. Başlangıçta dostane başlayan ve gelişen ilişkiler daha sonra Celâleddin Hârezmşah'ın Ahlat'ı işgal etmesiyle sekteye uğramıştır. Neticede iki devlet arasında 628/1230 yılında Yassı Çimen Savaşı meydana gelmiş ve Hârezmşahlar Devleti (491-629/1097-1231) yıkılmıştır. Bölgede tampon görevi gören Hârezmşahlar Devleti'nin yıkılmasıyla Türkiye Selçuklu Devleti Moğollarla karşı karşıya kalmıştır. 629/1231 yılında Celâleddin Hârezmşah'ın öldürülmesiyle dağılma sürecine giren Hârezmliler ise zamanla Eyyûbî Devleti (567-866/1171-1462) ve Türkiye Selçuklu Devleti'nin (468-708/1075-1308) hizmetine girmişlerdir. Hârezmlilerin taşkınlıklarını önlemek için de Sultan I. Alâeddin Keykubâd çeşitli önlemler almış ancak hükümdarın ölmesi, hem Hârezmliler hem de Türkiye Selçuklu Devleti için sonun başlangıcı olmuştur.Bu araştırmada I. Alâeddin Keykubâd'ın hüküm sürdüğü dönemde yürüttüğü iç ve dış siyaseti incelenerek Türkiye Selçuklu Devleti'nin bu dönemdeki durumuna ışık tutulmaya çalışılmıştır. Sultan Ala ad-Din I. Kayqubad who reigned between 616-634/1220-1237 acted rather clever, realist and prudent concerning all the matters of the country's security, its territorial integrity, and its interests. As an active administrator about both the domestic and foreign policy, his reign was the most glorious and richest era of the Seljuks of Turkey.The Mongol Invasion in the XIII. century is a breaking point for Islamic and Turkic worlds. As the sultan of this time, Ala ad-Din I. Kayqubad foresightedly made an alliance with the Ayyubids and Khwarazmians that are two important powers of the Islamic world against the danger that'd affect Anatolia.Besides the Mongol invasion, another important issue of this era is the relations between Ala ad-Din I. Kayqubad and (616-634/1220-1237). These relations which started friendly were interrupted after the occupy of Ahlat by Djalal al-Din Mengubirdi. Consequently, Yassı Çimen Battle took place between the two-state and Khwarazmian State collapsed. After the fell down of Khwarazmian which was a buffer zone, Seljuks of Turkey came face to face with Mongols. In time, the Khwarazmians (490-628/1097-1231) who fell apart after the death of Djalal al-Din in 629/1231 came into the service of Ayyubîds (567-866/1171-1462) and Seljuks of Turkey (468-708/1075-1308). Sultan Ala ad-Din I. Kayqubad took some precautions for outbursts that Khwarazmians made but his death became the end of both Khwarazmians and Seljuks of Turkey.In this study, the domestic and foreign policy of Ala ad-Din I. Kayqubad's reign is analyzed and state of Seljuks of Turkey is tried to enlightened. 179
- Published
- 2019
29. İspanyolca kaynaklara göre 13. yüzyılda Kastilya'da Müslüman imajı
- Author
-
De Pablo Aguilar, David Alejandro, Kesik, Muharrem, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,13. century ,Body image ,Spain ,Muslims ,Image ,Christianies ,Castilla - Abstract
13. yüzyılda krallar ve şövalyeler İber Yarımadası'nda Müslümanların bulunduğu bölgeleri fethetmek istemiş ve bunun için savaşmışlardır. Günümüzde bu `La Reconquista` olarak bilinmektedir. En önemli `reconquista` hareketleri Fernando III ve Alfonso X El Sabio tarafından yürütülmüştür. Reconquista için savaşan askerler İslâm dini, peygamberi ve Müslüman karşıtı çok güçlü bir propaganda yürütmüşlerdir. Bunlar Müslüman ve Hristiyan dünyası sınırında yaşayan insanların deneyimleriyle birleşince, Hristiyanlar için bu dinin mensuplarının imajı yerleşmiştir. Bu çalışma iki dünya arasındaki çatışma bağlamında Müslüman imajını araştırmaktadır. Ayrıca bu dönemde söylemlerdeki iyi kötü ilişkisini, Müslümanların bedensel imajını ve bilinmeyen bir kültürün ve dünyanın yorumlanması gibi Haçlı Seferleri döneminde İslâm karşıtı eylemleri destekleyen ve buna gerekçe gösterilen unsurları analiz etmeye çalışmıştır. Son olarak, çalışmada mevcut olumsuz Müslüman imajının yanı sıra başka bir yaklaşım olup olmadığını görmek ve anlamak isteği vardır. In 13th century, kings and knights wanted to conquer the area where Muslims live in Iberian Peninsula and they fought for it. Nowadays, it is known as `Reconquista`. The most significant Reconquista movements were conducted by Fernando III and Alfonso X El Sabio. Soldiers, who fought for Reconquista, conducted a strong propaganda against to âism, prophet and Muslim. When these combined with the experiences of people who are on the border of Muslim and Christian world, the image of these members of the religion is established for Christians.This study investigates the image of Muslims in the context of the conflict between the two worlds. In this period, it is also tried to analyze good-bad relationship in discourses, the physical image of Muslims, unknown culture and supporting anti-Islamic actions during the Crusades as interpretation of the World and the justified elements. All in all, in the study, in addition to the current negative Muslim image, there is also a desire to see and understand whether there is another approach. 86
- Published
- 2018
30. Selçuklu başkenti İznik
- Author
-
Batir, İsmet Burak, Kesik, Muharrem, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Seljuks ,History ,Süleyman Şah II ,Bursa-İznik ,Crusades ,Kılıç Arslan I ,Crusades I ,Seljuks Period ,Anatolian Seljuks - Abstract
Anadolu'nun stratejik noktasında bulunan İznik şehri kurulduğu tarihten itibaren siyasî, dinî, ekonomik ve kültürel canlılığını sürdürmüştür. Selçuklu Başkenti İznik adlı tezimiz İznik'in Başkent Oluşuna Kadar Kutalmışoğulları'nın Durumu, Başkent Oluşundan I. Haçlı Seferine Kadar İznik, I. Haçlı Seferi ve Başkent İznik olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Tezde, Türkiye Selçuklu Devleti'nin 1080/81 yılında İznik'te kurulmasından I. Haçlı Seferi sırasında şehrin Bizans'a geçişine ve Şahinşah (Melikşah)'ın İznik'i geri alma girişimine kadar olan siyasî dönemi çalıştık. Tezimizde, devletin kurucuları olan Kutalmışoğulları'nın Anadolu'ya geliş süreci, Süleymanşah'ın başkentin kuruluşu aşamasında Bizans'a karşı izlediği politikalar, başkent kurulduktan sonra Bizans İmparatorluğu ile yapılan mücadeleler, I. Kılıç Arslan'ın İznik'e geldikten sonraki faaliyetleri ve Haçlıların İznik'i kuşatması sonrasında başkentin İznik'ten Konya'ya taşınması gibi konular işlenerek hem Türkiye Selçuklu Devleti tarihinin hem de şehir tarihinin önemli bir dönemine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bu nedenle istifade edebildiğimiz ölçüde ana kaynaklardan ve şehrin tarihini ilgilendiren araştırma eserlerinden yararlanarak çalışmamızı ele aldık.Anahtar Kelimeler: Ġznik, Selçuklular, KutalmıĢoğlu SüleymanĢah, Anadolu, I.Kılıç Arslan As an strategic city in Anatolia, Izmir, since the foundation, has beensustained the political, religious, economic and cultural vividness in history. Thisstudy, under the name of the Capital City of Seljuk Ġznik consists of three parts: first,the political condition of the KutalmıĢoğlu until the foundation of Iznik as a capitalcity, second is since the establishment of capital city and political atmosphere untilthe I. Crusade and lastly the I. Crusade and capital city, Iznik.This study tries to investigate the political condition in Anatolia during theperiod of the foundation of the Anatolian Seljukid State in 1080/81 in Iznik, thecapture of the capital city, Iznik by the Crusade Army, and the recapture of thecapital city by Sahinshah. In this thesis the period of arrival of KutalmıĢoğlu toAnatolia, the policies of Suleiman Shah during the foundation of capital city, thestruggles between the Byzantine Empire and the Seljuks after the establishment ofthe capital city, the efforts of Kilij Arslan after the arrival of him to Anatolia and theof the capital city from Iznik to Konya as a result of the siege of the Crusade Armyare the main and important topics of this thesis. In this sense, as a result of theassessment of these matters are not only important in terms of the history ofAnatolian Seljuk State but also the history of the city of Iznik. Therefore, this studytries to use the primary sources and the secondary sources which are about thehistory of city.Keywords: Iznik, Seljuqs, Suleiman ibn Qutulmish, Anatolian, Kilij Arslan I. 189
- Published
- 2014
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.