Search

Systematic Review

Kahkaha yogası, tamamlayıcı ve alternatif terapiler içinde yer alan, interaktif katılımı ve terapötik görüşmeleri içeren, sağlıkla ilgili fizyolojik, psikolojik ve davranışsal sonuçları olan kahkaha deneyimi olarak tanımlanır. Tıp doktoru Madan Kataria tarafından geliştirilmiştir. Kahkaha egzersizlerinin yanı sıra yoganın nefes teknikleri ve egzersizlerinin de birleştirilmesinde oluşan terapötik bir yöntemdir.

Kahkaha Yogasının Premenstrual Semptomlara Etkisi Öğrenci Adı: Ece Karali Danışman Adı: Dr. Öğr. Üyesi Özlem Can Gürkan Amaç: Araştırma, kahkaha yogasının premenstrual semptomlara etkisini belirlemek amacıyla ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel çalışma olarak gerçekleştirildi.Gereç ve yöntem: Araştırma, İstanbul ilinde bulunan Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin Hemşirelik ve Ebelik Bölümlerinde Şubat 2019- Mayıs 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden 80 öğrenci (deney grubu=32; kontrol grubu=48) oluşturdu. Araştırmada veri toplama aracı olarak Tanımlayıcı Bilgi Formu (TBF), Premenstrual Sendrom Semptom Ölçeği (PMSÖ), Kendinizi Nasıl Hissediyorsunuz Anketi (KNHA) ve Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ) kullanıldı. Deney grubuna girişim olarak luteal fazda bir haftada 2 gün 30 dakikalık kahkaha yogası programı uygulandı. Kontrol grubuna herhangi bir girişim uygulanmadı. Bulgular: Deney grubundaki katılımcıların uygulama sonrası PMSÖ toplam puanlarının uygulama öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde azaldığı belirlendi (p=0.002). Deney grubundaki katılımcıların her kahkaha yogası seansı sonrası KNHA maddelerinden aldıkları puanların istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttığı belirlendi. Kontrol grubunun öncesi PMSÖ toplam puanında ve KNHA maddelerinden aldıkları istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Sonuç: Çalışmadan elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda; kahkaha yogasının hem PMS semptomlarını azaltmada hem de kişinin kendisini iyi hissetmesini (şevk, enerji düzeyi, ruh hali, iyimserlik, stres düzeyi, grup üyeleri ile arkadaşlık düzeyi, nefes ile ilgili farkındalık düzeyi, kas gevşeme düzeyi, zihinsel rahatlama düzeyi ve nedensiz gülme isteği) sağlamada olumlu etkisi olduğu söylenebilir. --------------------The effect of laughter yoga on premenstrual symptomsStudent Name: Ece KaraliName of Supervisor: Ass. Professor Özlem Can GürkanObjective: The study was conducted as a quasi-experimental study with pretestposttest control group to determine the effect of laughter yoga on premenstrual symptoms.Materials and methods: The research was conducted between February 2019 - May 2020 in the Nursing and Midwifery Departments of Marmara University Faculty of Health Sciences located in İstanbul. The sample of the study consisted of 80 students (experimental group = 32; control group = 48) who agreed to participate in the study. Descriptive Information Form (DIF), Premenstrual Syndrome Symptom Scale(PMSS), How Do You Feel Yourself Questionnaire (HDYFQ) and Visual Comparison Scale (VCS) were used as data collection tools in the study. A 1-week, twice, 30- minute laughter yoga program was applied to the experimental group as an intervention. No intervention was applied to the control group.Results: As a result, It was determined that the PMSS total scores of the participants in the experimental group after the application decreased statistically significantly compared to the pre-application (p = 0.002). It was determined that the participants in the experimental group had a statistically significant increase in their HDYFQ items after each laughter yoga session. There was no statistically significant difference between the control group's pre-PMSS total score and HDYFQ scores.Conclusion: According to the findings obtained from the study, it can be said that laughter yoga can both reduce PMS symptoms and make the person feel good (enthusiasm, energy level, mood, optimism, stress level, level of friendship with group members, level of awareness about breathing, level of muscle relaxation, level of mental relaxation and the desire to laugh for no reason).

Giriş: Öğrencilikten hemşirelik rolüne geçiş süreci; mezuniyet için gerekli olan bilgi, beceri ve değerleri kazanma, öğrenciliği tamamlama ve hemşire olarak çalışma arasındaki rol değişiminin yaşandığı süreci kapsamaktadır. Bu süreç hem öğrencilik hem de hemşirelik rollerinin nasıl algılandığı ve bu roller arası geçişte ne ölçüde özgüvenli hissedildiği ile doğrudan ilgili olduğundan her iki rolün gerçekleştiği eğitim ve klinik alanlarına bütüncül bakış fırsatı verir. Amaç: Bu çalışmada son sınıf hemşirelik öğrencilerinin öğrencilikten hemşirelik rolüne geçiş ile ilgili algı-ları ile özgüvenleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma bir hemşirelik yüksekokulunda 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılın-da öğrenim gören toplam 86 son sınıf öğrencisiyle yürütülmüştür. Veriler Hemşirelik Rolüne Geçiş ile İlgili Algıları Değerlendirme Formu ve Özgüven Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Hemşirelik rolüne geçiş için hazır olup olmadıklarının değerlendirildiği Rol Hazırlığı boyutun-da öğrencilerin ders içerikleri (%79,1), laboratuvar çalışmaları ve klinik uygulamaları (%75,6), teorik ve pratik bilgileri (%64,0) konusunda; Rol Yeterliliği boyutunda etik değerleri dikkate alma (%89,5), eğitim faaliyetlerini yürütme (%88,4) ve ekip çalışması (%86,0) konusunda kendilerini yeterli algıladıkları belir-lenmiştir. Organizasyon ve Destek boyutunda öğrencilerin klinik ortama oryantasyonlarının sağlanacağı (%75,6), multidisipliner sağlık ekibi (%72,1) ve hemşireler (%69,8) tarafından destekleneceklerini dü-şündükleri saptanmıştır. Bir işi başarabileceğine ve yaptığı işlerin kıymet göreceğine inanan öğrencilerin özgüvenleri yüksek bulunmuştur. Sonuç: Hemşirelik rolüne geçiş sürecinde öğrencilerin özgüvenlerini arttırmak için teorik öğrenme ve beceri geliştirmeleri adına olanaklar sağlanmalı ve geribildirimleri dikkate alınmalıdır. Etik ilkeleri dikkate alarak öğrencilerin hastalarla ve multidisipliner ekip üyeleri ile çalışabilecekleri ve kendilerini değerli his-sedecekleri ortamların yaratılması, sağlık ekibi tarafından desteklenmeleri ve kliniklerde öğretim elemanı ve klinik hemşireler ile iş birliği yapılması önerilmektedir. Introduction: The process of transition from a nursing student role to a registered nurse includes the process between the completion of nursing education with the knowledge, skills, and values required for graduation and working as a nurse. This process is directly related to how both the student nursing roles and the registered nurse are perceived and to what extent the students feel confident in the transition between these roles, and therefore gives an integrated overview of the education and clinical areas in which both roles take place. Aim: The study aims to evaluate the relationship between senior nursing students’ perception of role transition from student to nurse and self-confidence levels. Method: This descriptive study was carried out with a total of 86 senior students in a nursing school in the 2015-2016 academic year. The data was collected using The Perception of Transition to Nursing Role Evaluation Form and Self Confidence Scale. Results: Role Preparation dimension assesses the students’ preparedness about role transition from student to nurse. Students stated to be ready for the transition to nursing role in the areas of course contents (79.1%), laboratory studies and clinical applications (75.6%), and theoretical and practical knowledge (64.0%). Students were also found to be sufficient about Role Competence dimension, whi-ch assess the perceptions about the ethical values into consideration (89.5%), conducting educational activities (88.4%) and working within team (86.0%). In the Organizational and Support dimension, it was determined that the students believed that the clinical units would help them to get orientated (75.6%) and would be supported by multidisciplinary health team (72.1%) and nurses (69.8%). The students who believed that they could accomplish any given task and considered their contribution as valuable were highly self-confident. Conclusion: To increase self-confidence in the process of transition to the role of registered nurse, it is recommended to provide the students opportunities for theoretical learning and skills development; to receive feedback from nursing students. It is suggested to create environments where students can work with the patients and multidisciplinary team members by considering ethical principles and feel valuable; to support the students by the health care team and to ensure cooperation between clinical staff and faculty.

Introduction: The process of transition from a nursing student role to a registered nurse includes the process between the completion of nursing education with the knowledge, skills, and values required for graduation and working as a nurse. This process is directly related to how both the student nursing roles and the registered nurse are perceived and to what extent the students feel confident in the transition between these roles, and therefore gives an integrated overview of the education and clinical areas in which both roles take place.Aim: The study aims to evaluate the relationship between senior nursing students’ perception of role transition from student to nurse and self-confidence levels.Method: This descriptive study was carried out with a total of 86 senior students in a nursing school in the 2015-2016 academic year. The data was collected using The Perception of Transition to Nursing Role Evaluation Form and Self Confidence Scale.Results: Role Preparation dimension assesses the students’ preparedness about role transition from student to nurse. Students stated to be ready for the transition to nursing role in the areas of course contents (79.1%), laboratory studies and clinical applications (75.6%), and theoretical and practical knowledge (64.0%). Students were also found to be sufficient about Role Competence dimension, whi-ch assess the perceptions about the ethical values into consideration (89.5%), conducting educational activities (88.4%) and working within team (86.0%). In the Organizational and Support dimension, it was determined that the students believed that the clinical units would help them to get orientated (75.6%) and would be supported by multidisciplinary health team (72.1%) and nurses (69.8%). The students who believed that they could accomplish any given task and considered their contribution as valuable were highly self-confident.Conclusion: To increase self-confidence in the process of transition to the role of registered nurse, it is recommended to provide the students opportunities for theoretical learning and skills development; to receive feedback from nursing students. It is suggested to create environments where students can work with the patients and multidisciplinary team members by considering ethical principles and feel valuable; to support the students by the health care team and to ensure cooperation between clinical staff and faculty., Giriş: Öğrencilikten hemşirelik rolüne geçiş süreci; mezuniyet için gerekli olan bilgi, beceri ve değerleri kazanma, öğrenciliği tamamlama ve hemşire olarak çalışma arasındaki rol değişiminin yaşandığı süreci kapsamaktadır. Bu süreç hem öğrencilik hem de hemşirelik rollerinin nasıl algılandığı ve bu roller arası geçişte ne ölçüde özgüvenli hissedildiği ile doğrudan ilgili olduğundan her iki rolün gerçekleştiği eğitim ve klinik alanlarına bütüncül bakış fırsatı verir.Amaç: Bu çalışmada son sınıf hemşirelik öğrencilerinin öğrencilikten hemşirelik rolüne geçiş ile ilgili algı-ları ile özgüvenleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma bir hemşirelik yüksekokulunda 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılın-da öğrenim gören toplam 86 son sınıf öğrencisiyle yürütülmüştür. Veriler Hemşirelik Rolüne Geçiş ile İlgili Algıları Değerlendirme Formu ve Özgüven Ölçeği kullanılarak toplanmıştır.Bulgular: Hemşirelik rolüne geçiş için hazır olup olmadıklarının değerlendirildiği Rol Hazırlığı boyutun-da öğrencilerin ders içerikleri (%79,1), laboratuvar çalışmaları ve klinik uygulamaları (%75,6), teorik ve pratik bilgileri (%64,0) konusunda; Rol Yeterliliği boyutunda etik değerleri dikkate alma (%89,5), eğitim faaliyetlerini yürütme (%88,4) ve ekip çalışması (%86,0) konusunda kendilerini yeterli algıladıkları belir-lenmiştir. Organizasyon ve Destek boyutunda öğrencilerin klinik ortama oryantasyonlarının sağlanacağı (%75,6), multidisipliner sağlık ekibi (%72,1) ve hemşireler (%69,8) tarafından destekleneceklerini dü-şündükleri saptanmıştır. Bir işi başarabileceğine ve yaptığı işlerin kıymet göreceğine inanan öğrencilerin özgüvenleri yüksek bulunmuştur.Sonuç: Hemşirelik rolüne geçiş sürecinde öğrencilerin özgüvenlerini arttırmak için teorik öğrenme ve beceri geliştirmeleri adına olanaklar sağlanmalı ve geribildirimleri dikkate alınmalıdır. Etik ilkeleri dikkate alarak öğrencilerin hastalarla ve multidisipliner ekip üyeleri ile çalışabilecekleri ve kendilerini değerli his-sedecekleri ortamların yaratılması, sağlık ekibi tarafından desteklenmeleri ve kliniklerde öğretim elemanı ve klinik hemşireler ile iş birliği yapılması önerilmektedir.