Search

Background: The aim of this study was to evaluate the results of intraoperative complications that happen inthe learning process of phacoemulsification surgery.Method: 110 eyes of 105 patients who underwent cataract surgery by phacoemulsification technique in the Xclinic between the dates of February 98 and September 99 were included in the study. Age and genderinformation of the patients were recorded, complete ophthalmologic examinations including best correctedvisual acuity (BCVA), intraocular pressure measurement and anterior and posterior segment examinationswere performed in both preoperative and postoperative periods. Intraoperative findings were recorded. Theaverage follow-up period was 1 month.Results: Fifty-nine (56.1%) of the cases were male and 46 (43.9%) of the cases were female. The minimumage of a participant on the case was = 14

[Özet Yok] Dicle Üniversitesi

Hipergliseminin kontrolü ile uzun süreli diyabet komplikasyonlarının gelişmesi arasındaki ilişki üzerine tartışma birçok yayının konusu olmuştur. Diyabetik hastalarda metabolik kontrolünün ölçülebilmesi hakkında tam yeterli testlerin olmaması nedeni ile bu tartışmalar devam etmektedir. Glikozillenmiş hemoglobin HbAıc) ölçümü son 2-3 aylık kan glikoz seviyesinin iyi bir indikatördür. Bu test diyabetik hastaların uzun süreli glikoz kontrolünün en doğru ölçümünü sağlar. Hiperglisemi ile nonenzimatik protein glikozilasyonunun derecesi arasındaki yakın ilişki nedeni ile HbAıc diyabetin uzun süreli kontrollerde kullanılan bir testtir. Son yıllarda HbAıc ölçümleri diyabet teşhis ve tedavilerinin yeterliliğinin kontrolünde, diyabet komplikasyonlarının önlenmesinde ve uzun süreli kan şekeri seviyesinin takibinde kullanılan önemli bir testtir. Bu çalışmamızda 52 diabetes mellituslu hastada HbAıc ölçümleri yapıldı. Bu hastalar diabetik retinopati açısından araştırıldı ve sonuçlar 28 kişiden oluşan kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Bulgularımız literatür bilgisi ışığı altında tartışıldı. The relationship between development of complication in long term Diabetes Mellitus and the control of hyperglycemia has been the subject of argumentations of several reports 1-2 Because of lack of adequate tests for the metabolic control in diabetic patients this controversy continues. The measurement of HbAıc is a good indicator of the last 2-3 montlts's mean glucose level. This test provides the most accurate measurements of glucose levels for long temı control in diabetic patients. Assessment of HbAıc is used for long term control of Diabetes Mellitus because of the close relationship between hyperglycemia and the nonenzymatic glycosylation proteins 3 .Recently, measurements of HbAıc is an important test evaluation of efficiency of diagnosis, treatment, prevention of the complications, and controlling the longtemı blood glucose level. In the present study we measured the glycosylated hemoglobin levels in 52 patients with Diabetes Mellitus and compared with 28 healthy individual control groups. The results were discussed in the light of literature knowledge.

ÖZET Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz kliniğinde Şubat 98 - Eylül 99 tarihleri arasında yapılan katarakt ameliyatlarında uygulanan fakoemülsirîkasyon yöntemi çalışma kapsamına alındı. Olguların yaşlan 14 - 92 arasında olup ortalama 64.8 idi. 59'u erkek (%56.1), 46'sı kadm (%43.9) olmak üzere toplam 105 hastanın 110 gözü, çalışma kapsamına alındı. Olgular ortalama 1 ay süre ile takip edildi. 84 (% 76.37) olguda preoperatif görme düzeyi 0.1 ve altında olduğu görülürken 82 (%74. 54)olguda postoperatif görme düzeyi 0.5 ve üzerine yükselmiştir. 110 olgunun 92 (% 83.63)'ünde intraoperatif komplikasyon gelişirken, 18 (% 16.37) olguda herhangi bir komplikasyon gelişmemiştir. İntraoperatif komplikasy onlar arasında 36 (%32.72) olguda arka kapsül rüptürü, en sık görülen komplikasyon olduğu görüldü. 104 (%96.3)olguya intraoküler lens yerleştirilirken, 4 (%3.63) olguya intraoküler lens yerleştirilmemiştir. 57 (%51.81) olguda postoperatif komplikasyon görülürken, 53 (%49.19) olguda herhangi bir postoperatif komplikasyon görülmemiştir. Postoperasif komplikasy onlar arasında 20 (% 18.18) olguda korneal ödem, en sık görülen komplikasyon olduğu görüldü. 1 (% 0.90) olguda endoftalmi tespit edildi. Elde edilen sonuçlar literatürdeki benzer çalışmalarla karşılaştırılarak tartışılmıştır. Fakoemülsifıkasyon, cerrahi deneyim kazandıkça hastaya erken görsel ve fiziksel aktivite sağlayan iyi bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır. 39 47

ÖZET Diabetes Mellituslu hastalarda diabetik retinopati evrelerinde oküler hemodinamik değişikliklerin saptanması amacıyla Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz kliniğine Aralık 1998 ile Eylül 1999 tarihleri arasında başvuran yaşlan 32-69 (ort 51,80 ±10,0) arasında değişen sağlıklı 20 kontrol grubu hastanın 40 gözü ve Tİp II diabetes mellituslu 60 hastanın 120 gözüne Renkli Doppler Ultrasonogram çekildi. Tip II diabetes mellituslu 60 hastanın 120 gözü diabetik retinopati evrelerine göre fundus tabii (retinopatisiz), background diabetik retinopati (BDR), preproliferatif diabetik retinopati (PPDR) ve proliferatif diabetik retinopati (PDR) olarak dört gruba ayrılarak hemodinamik özellikleri araştırılarak sonuçlar kontrol grubu ile ve kendi aralarında karşılaştırıldı. Kontrol grubuna göre, diabetik hastalarda oftaJmik arter (O A), santral retinal arter (SRA) ve temporal silier arterler (TSA) de akım hızlarında azalma ve rezistivite indekslerinde (Rİ) artma anlamlı tespit edildi(p0,05). SRA akım hızı azalması retinopati evreleriyle ilgili anlamlı farklılık (p0,05). SRA, Rİ artışı retinopati evreleriyle ilgili olarak anlamsız görüldü (p>0,05). OA, Rİ'deki artış retinopati evreleriyle ilgili anlamlı artış gösterip (p0,05)bulundu. OA akım hızı değişiklikleri retinopati evreleriyle ilgili olarak anlamsız görüldü (p>0,05). TSA akım hızlarında ve Rİ değişikliklerinde retinopati evreleriyle ilgili anlamlı bir farklılık görülmedi (p>0,05). OA, Rİ'nin artması diabetik koroidopati nedeniyle periferik damar direncinin artması ve/veya OA çapının aterosklerotik daralmasına, SRA ve TSA Rİ'lerinin sabit kalıp retinopati evreleri arasında anlamlı farklılık göstermemesi, retinal mikroanjiopati nedeni ile periferik damar direncinin artmasına ve anormal otoregülasyon sonucu gelişen vazodilatasyona bağlı olabileceği kanısına varıldı. Retinopati şiddetiyle HbAlc değerlerindeki artışlar background DR grubuyla preproliferatif DR grubu arasında istatistiksel anlamsız (p>0,05) olup diğer tüm diabetik gruplar arasında ise anlamlı bulundu (p0,05) diğer grupların kendi aralarındaki kıyaslamalarında anlamlı fark görüldü (p

ÖZET Bu çalışmada uzun süreli topikal antiglokomatöz ilaç kullanan hastalarda gözyaşı fonksiyon testlerinin özellikleri ve impresyon sitolojisi tekniği ile konjonktiva sitolojisi incelenmiştir. En az 1 yıl timolol ve/veya pilokarpin kullanan toplam 32 hastanın 54 gözü gruplara ayrılarak Schirmer, gözyaşı kırılma zamanı (GKZ) testi ve konjonktiva sitolojik baskısı uygulandı. Sitolojik örneklerde goblet hücre sayımı yapıldı ve epitel hücre morfolojisi derecelendirildi. Elde edilen veriler kontrol grubu ile karşılaştırıldığında uzun süre pilokarpin kullanımının gözyaşı fonksiyon testleri üzerine, goblet hücre yoğunluğuna ve epitel morfolojisine herhangi bir etkisi saptanmazken, timolol ve kombine ilaç kullanımının gözyaşı fonksiyon testlerinde ve goblet hücre yoğunluğunda önemli derecede azalmaya ve skuamöz metaplaziye neden olduğu görüldü. SUMMARY In this study the effects of long-term topically antiglaucoma medications on the lacrymal function tests and cytology of conjunctiva were evaluated. The technique of conjunctival impression cytology was used to evaluate the conjunctival changes. Total 54 eyes of the 32 patients were divided to three groups and Schirmer's test and tear film break up time (BUT) were performed. While no statistically significant difference was found between the Schimer's, BUT tests results and the goblet cell density of the pilocarpine group and the control group, these parameters was significantly less in the timolol and combine treatment groups with the significantly degrees of conjunctival metaplasia than control group's. 47 ÖZET Bu çalışmada uzun süreli topikal antiglokomatöz ilaç kullanan hastalarda gözyaşı fonksiyon testlerinin özellikleri ve impresyon sitolojisi tekniği ile konjonktiva sitolojisi incelenmiştir. En az 1 yıl timolol ve/veya pilokarpin kullanan toplam 32 hastanın 54 gözü gruplara ayrılarak Schirmer, gözyaşı kırılma zamanı (GKZ) testi ve konjonktiva sitolojik baskısı uygulandı. Sitolojik örneklerde goblet hücre sayımı yapıldı ve epitel hücre morfolojisi derecelendirildi. Elde edilen veriler kontrol grubu ile karşılaştırıldığında uzun süre pilokarpin kullanımının gözyaşı fonksiyon testleri üzerine, goblet hücre yoğunluğuna ve epitel morfolojisine herhangi bir etkisi saptanmazken, timolol ve kombine ilaç kullanımının gözyaşı fonksiyon testlerinde ve goblet hücre yoğunluğunda önemli derecede azalmaya ve skuamöz metaplaziye neden olduğu görüldü. SUMMARY In this study the effects of long-term topically antiglaucoma medications on the lacrymal function tests and cytology of conjunctiva were evaluated. The technique of conjunctival impression cytology was used to evaluate the conjunctival changes. Total 54 eyes of the 32 patients were divided to three groups and Schirmer's test and tear film break up time (BUT) were performed. While no statistically significant difference was found between the Schimer's, BUT tests results and the goblet cell density of the pilocarpine group and the control group, these parameters was significantly less in the timolol and combine treatment groups with the significantly degrees of conjunctival metaplasia than control group's. 47 63

ÖZET Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz kliniğinde 1987-1994 yılları arasında Aspirasyon yöntemi ile öpere edilen 96 konjenital kataraktlı olgu retrospektif ve prospektif olarak incelenmiştir. 96 olgunun %53.8'i erkek, %46.2'si ise kadındı. Olguların hepsi genel anestezi altında öpere edilmiştir. En sık görülen postoperatif komplikasyon 28 (%20.2) olgu ile arka kapsül keşifleşmesiydi. Kliniğimizde Aspirasyon yöntemi ile öpere edilen olgularımızda görülen komplikasyonlar literatür ile uyumlu bulunmuştur. Ameliyat sonrası, görmesi alınabilen hastalarda, tatminkâr bir görme artışı sağlanmıştır. Bu görsel sonuçların literatür ile uyumlu olduğu gözlenmiştir. Komplikasyonların az, görsel sonuçların başarılı oluşunda cerrahi teknik ve kullanılan modern mikrocerrahi enstrümanların büyük önemi olduğu sonucuna varılmıştır. 43 EVALUATION OF TREATMENT RESULTS OF CONGENITAL CATARACT CASES SUMMARY 96 patients having congenital cataract who were operated by the method of Aspiration in the Ophthalmology Clinic, Dicle University, Faculty of Medicine between the years 1987-1994. Of 96 patients have been 53.8% were men, 46.2% were women. Alt of the patients have been operated under the general anaesthesia. The most common postoperative complication was posterior capsula opacification which occured in 28 (29.2%) eyes. The complications that had been seen in the patients who have operated with the method of aspiration in the clinic were seen to be compatible with the literature. A satisfactory increase of vision is obtaired in the patients who are enabled to see after the operation. These visual results have been seen to be compatible with the literature. Complications are rarely seen. It has been concluded that surgical techniques and microsurgical instruments used in the operations have had a great importance in the success of the visual results. 44 56

Bu çalışmada uzun süreli topikal antiglokomatöz ilaç kullanan hastalarda gözyaşı fonksiyon testlerinin özellikleri ve impresyon sitolojisi tekniği ile konjonktiva sitolojisi incelenmiştir. En az 1 yıl timolol ve/veya pilokarpin kullanan toplam 32 hastanın 54 gözü gruplara ayrılarak Schirmer, gözyaşı kırılma zamanı (GKZ) testi ve konjonktiva sitolojik baskısı uygulandı. Sitolojik örneklerde goblet hücre sayımı yapıldı ve epitel hücre morfolojisi derecelendirildi. Elde edilen veriler kontrol grubu ile karşılaştırıldığında uzun süre pilokarpin kullanımının gözyaşı fonksiyon testleri üzerine, goblet hücre yoğunluğuna ve epitel morfolojisine herhangi bir etkisi saptanmazken, timolol ve kombine ilaç kullanımının gözyaşı fonksiyon testlerinde ve goblet hücre yoğunluğunda önemli derecede azalmaya ve skuamöz metaplaziye neden olduğu görüldü. In this study the effects of long-term topically antiglaucoma medications on the lacrymal function tests and cytology of conjunctiva were evaluated. The technique of conjunctival impression cytology was used to evaluate the conjunctival changes. Total 54 eyes of the 32 patients were divided to three groups and Schirmer's test and tear film break up time (BUT) were performed. While no statistically significant difference was found between the Schimer's, BUT tests results and the goblet cell density of the pilocarpine group and the control group, these parameters was significantly less in the timolol and combine treatment groups with the significantly degrees of conjunctival metaplasia than control group's.