25 results on '"Köksoy, Mesut"'
Search Results
2. استقصاء المنظومة لصدر الشريعة الأصغر في العروض
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. İCRA VE İFLÂS KANUNU’NUN 297’NCİ MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASINDA ÖNGÖRÜLEN TASARRUF SINIRLAMALARI BAKIMINDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİNİYETİNİN KORUNMASI SORUNU
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Subjects
Hukuk ,Limitations of the debtor’s power of disposition,concordat respite,third party,concept of bone fide,protection of bono fide ,Borçlunun tasarruf yetkisinin sınırlandırılması,konkordato mühleti,üçüncü kişi,iyiniyet kavramı,iyiniyetin korunması ,General Medicine ,Law - Abstract
İcra ve İflâs Kanunu’nun 297’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, konkordato mühletiesnasında rehin tesis edilmesi, kefil olunması, ivazsız tasarruflarda bulunulması,taşınmazın, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırın ve işletmenindevamlı tesisatının devredilmesi, takyit edilmesi mahkemeden izin alınmasınabağlıdır. Mahkemeden izin alınmaksızın yapılan hukukî işlemler ise hükümsüzdür.Borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisine getirilen sınırlamalar, geçicimühlete karar verildiği andan itibaren geçerli olmaktadır. Geçici mühlete kararverilmesi hâlinde, bu kararın ilân edilmesi gerekmektedir. Kararın ilân edilmesi,Kanun’da öngörülen tasarruf sınırlamalarının geçerliliği bakımından önem taşımaz.Bununla birlikte üçüncü kişi, geçici mühlete karar verildiğini genellikle kararın ilânedilmesi durumunda öğrenebilmektedir. Geçici mühlete karar verilmiş olmasınarağmen, üçüncü kişi ile borçlunun, Kanun’da sayılan hukukî işlemlerden biriniyapmış olması mümkündür. Böyle bir durumda, geçici mühlete karar verilmesi ilekararın ilân edilmesi arasında üçüncü kişinin iyiniyetinin korunup korunmayacağıbir sorun teşkil etmektedir., According to second paragraph of article 297 of the Enforcement and BankruptcyLaw, during the concordat respite, establishing a pledge, warrant, making gratuitousdispositions depend, transferring the immovable, the movable which is importantfort he continuation of the commercial enterprise and the permanent installation ofthe commercial enterprise, enjoin on obtaining permission from the court. The legaltransactions made without the permission of the court are invalid. Limitations on thedebtor’s power of disposition on her assets become eff ective from the moment thetemporary respite is decided.If a temporary respite is decided, this decision must beannounced. The publication of the decision is not important in terms of the validity ofthe disposition limitations stipulated in the Law. However, the third party can usuallylearn that the temporary respite has been decided upon the announcement of thedecision. It is possible for the third party and the debtor to have made one of the legaltransactions listed in the Law, although the temporary respite has been decided. Insuch a case, it is a question whether the bone fide of the third party will be protectedor not in the duration between the decision and the publication.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
4. Haberin Önde (Taḳdîm) ve Ortada Gelme (Tavsîṭ) Meselesinin İncelenmesi.
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Abstract
Copyright of Journal of Social Sciences Research / Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi is the property of ODU Journal of Social Sciences Research and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. Cibrân Halil Cibrân’ın Verde el-Hânî Adlı Hikâyesinin Arapçadan ve Ara Dil İngilizceden Türkçeye Çevirilerinin İncelenmesi
- Author
-
Köksoy, Mesut, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
6. Tümevarım Metodu Açısından en-Naḥvu’l-Vâḍıḥ ve el-Ḳavâʻidu’l-ʻArabiyyetu’l-Muyessere Adlı Arapça Dilbilgisi Kitaplarının İncelenmesi ve Nitel Bir Araştırma
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Geçici Mühlete Karar Verilmeden Önce Doğan Borcun Borçlu Tarafından Mühlet Esnasında Ödenmesi
- Author
-
KÖKSOY, MESUT, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
8. Ali Dede el-Bosnevî’nin el-Kasîdetu’r-Rûhiyye li İbn Sînâ Tercümesi
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
9. Examination of Tarjama-i Qaṣîda-i Rûḥiyya-i Ibn Sînâ Belonging to Ali Dede al-Bosnawî
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Subjects
Arabic Literature ,Ibn Sînâ ,al-Qaṣida al-Rûḥiyya ,Ali Dede al-Bosnawî ,Translation ,Social ,Arap Edebiyatı ,İbn Sînâ ,el-Ḳaṣîdetu’r-Rûḥiyye ,Ali Dede el-Bosnevî ,Tercüme ,Sosyal - Abstract
İslâm felsefesinde en önde gelen âlimlerden biri olan İbn Sînâ ruh üzerine çok sayıda eser telif etmiştir. Bu eserler arasında en meşhur olanı Arap edebiyatı açısından da önemli bir yere sahip olan el-Ḳaṣîdetu’l-‘Ayniyyetu’r-rûḥiyye fi’n-nefs adlı kasîdesidir. İbn Sînâ kasîdesine ruhu, yüksek bir konumdan insan bedenine inen bir gri güvercine benzeterek başlamaktadır. Kasîdenin devamında ruhun insan bedeninde yaşadığı tecrübeleri anlattıktan sonra ruhun bedenden ayrılmasına değinmektedir. Kasîdenin sonunda nefs-i nâtıkanın insan bedenine indirilmesindeki hikmetin ne olduğunu sorgulamaktadır. Eser üzerine çok sayıda şerh, tercüme ve tahmîs yapılması eserin ilim dünyasındaki önemine işaret etmektedir. Çalışmada tasavvuf üzerine önemli eserler telif etmiş Ali Dede el-Bosnevî’nin Terceme-i Ḳaṣîde-i Rûḥiyye-i İbn Sînâ adlı tercümesi ele alınmaktadır. Bu tercüme, kasîdenin Türkçeye ilk tercümesidir. Çalışmada ilk olarak el-Ḳaṣîdetu’r-Rûḥiyye’nin içeriği ve üzerine yapılan çalışmalara değinilmiştir. Ardından Ali Dede el-Bosnevî’nin hayatı ile eserleri, Terceme-i Ḳaṣîde-i Rûḥiyye’nin nüshalarının tavsifi ve metin tesisinde takip edilen metot hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra el-Bosnevî’ye ait tercümenin temin edilen dört nüshası karşılaştırılarak transkripsiyonlu metni tesis edilmiş ve Arapça beyitler ile beraber verilmiştir. Ayrıca el-Bosnevî’nin tercümesine ek olarak kasîdenin birebir tercümesi de kasîdenin altına eklenmiştir. Çalışmanın sonunda el-Bosnevî’nin tercümesi birebir, ekleme, çıkarma, eşdeğerlilik, değiştirme, yer değiştirme, uyarlama, ödünç alma ve öykünme stratejileri açısından değerlendirilmiştir., Mankind has tried to answer the questions about the nature of the soul since history. One of the Islamic scholars who dealt with the nature of the soul, which is an important issue in Islamic philosophy, is Ibn Sînâ. His full name is Abû Ali al-Husayin b. Abdullah b. Ali b. Ibn Sînâ and was also known in the Islamic world by the title of as-shayḫu'r-re'îs and in the western world by the name of Avicenna. He has been one of the most prominent scholars in the history of Islamic science in the field of philosophy and medicine. He followed and enriched al-Farabî's school, which was based on the philosophical system of Aristotle and Plato. In addition to his works on various fields, he wrote many works on the soul. Among these works, the most famous work in the world of science is his eulogy al-Qaṣîda al-‘Ayniyya al-rûhiyya fî al-nafs, which is also an essential work in Arabic literature. It is possible that Ibn Sînâ was inspired, in regard to symbols and descriptions of the soul in his eulogy, by the views of ancient philosophers on the soul. Ibn Sînâ begins his eulogy with a simile of the soul to a gray dove descending from the spiritual realm to the human body. In the continuation of the eulogy, Ibn Sînâ mentions what the soul experiences when it comes to the human body. It came to the world against its will from the spiritual realm, where it was happy. However, when it merged with its body, it got used to it. When it got used to the world, it forgot the places where it did not want to leave and the promises which it made to God in its original homeland. As the soul remembers that it could not keep its promises that it would keep its purity when it united with the body, it constantly sheds tears of sadness. The soul also cries for the body, which is aging and will perish. Then Ibn Sînâ mentions the separation of the soul from the body. When death occurs, the soul has left the body, which no one values and will become soil. Then sleepy eyes were opened and it began to see many truths. When the soul becomes aware of these truths, it experiences the joy of reaching the spiritual realm. Finally, Ibn Sînâ questions what the wisdom behind the descending of the soul into the human body is.
- Published
- 2022
10. ṢADRÜŞŞERÎʻA EL-AṢĠAR'IN ARÛZA DAİR MANZÛMESİNİN İNCELENMESİ.
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Subjects
LITERATURE ,LANGUAGE & languages - Abstract
Copyright of Dinbilimleri Journal is the property of Dinbilimleri Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
11. Tümevarım Metodu Açısından en-Naḥvu’l-vâḍıḥ ve el-Ḳavâ‘idu’l-‘arabiyyetu’l-muyessere Adlı Arapça Dilbilgisi Kitaplarının İncelenmesi: Nitel Bir Araştırma.
- Author
-
Köksoy, Mesut
- Subjects
DISCOURSE analysis ,SEMI-structured interviews ,TEACHING methods ,STUDENT teaching ,QUALITATIVE research - Abstract
Copyright of Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi / Cumhuriyet Theology Journal is the property of Cumhuriyet Universitesi, Ilahiyat Fakultesi / Cumhuriyet University, Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
12. Ali Dede el-Bosnevî’ye Ait Terceme-i Ḳaṣîde-i Rûḥiyye-i İbn Sînâ’nın İncelenmesi.
- Author
-
Köksoy, Mesut
- Subjects
- *
SOUL , *MUSLIM scholars , *ANCIENT philosophers , *HISTORY of Islam , *ISLAMIC philosophy , *PHILOSOPHY of science , *PROMISES , *ARABIC literature , *ALLUSIONS - Abstract
Mankind has tried to answer the questions about the nature of the soul since history. One of the Islamic scholars who dealt with the nature of the soul, which is an important issue in Islamic philosophy, is Ibn Sînâ. His full name is Abû Ali al-Husayin b. Abdullah b. Ali b. Ibn Sînâ and was also known in the Islamic world by the title of as-shayḫu'r-re'îs and in the western world by the name of Avicenna. He has been one of the most prominent scholars in the history of Islamic science in the field of philosophy and medicine. He followed and enriched al-Farabî's school, which was based on the philosophical system of Aristotle and Plato. In addition to his works on various fields, he wrote many works on the soul. Among these works, the most famous work in the world of science is his eulogy al-Qaṣîda al-‘Ayniyya al-rûhiyya fî al-nafs, which is also an essential work in Arabic literature. It is possible that Ibn Sînâ was inspired, in regard to symbols and descriptions of the soul in his eulogy, by the views of ancient philosophers on the soul. Ibn Sînâ begins his eulogy with a simile of the soul to a gray dove descending from the spiritual realm to the human body. In the continuation of the eulogy, Ibn Sînâ mentions what the soul experiences when it comes to the human body. It came to the world against its will from the spiritual realm, where it was happy. However, when it merged with its body, it got used to it. When it got used to the world, it forgot the places where it did not want to leave and the promises which it made to God in its original homeland. As the soul remembers that it could not keep its promises that it would keep its purity when it united with the body, it constantly sheds tears of sadness. The soul also cries for the body, which is aging and will perish. Then Ibn Sînâ mentions the separation of the soul from the body. When death occurs, the soul has left the body, which no one values and will become soil. Then sleepy eyes were opened and it began to see many truths. When the soul becomes aware of these truths, it experiences the joy of reaching the spiritual realm. Finally, Ibn Sînâ questions what the wisdom behind the descending of the soul into the human body is. In the eulogy, Ibn Sînâ used the literary arts of metaphor, simile and allusion. In this respect, more than twenty scholars such as al-Sayyid al-Sharif al-Jurjânî, Ulugh Beg and Musannifak alBestâmî noticed the need to comment on the eulogy in Arabic and Turkish in terms of irâb, meaning and rhetoric. Many commentaries, translations and quintets on the work indicate the importance of the work in the world of science. Some of these commentaries have been verified by academic studies. In addition to the commentaries, the quintets of the eulogy and its translation into other languages, especially Turkish, were also made. The work named Tarjama-i Qaṣîda-i Rûḥiyya-i Ibn Sînâ by Ali Dede al-Bosnawî (d. 1007/1598), which is examined in the study, is the oldest translation of the eulogy into Turkish. It has 6 manuscript copies. al-Bosnawî, who wrote important works on Sufism, used the pseudonym Ḥarîmî in his poems due to his long stay in Mecca. On the other hand, his translation of the eulogy is not mentioned in the works of Atâî, Ḥâjî Khalîfa and Bursalı Mehmed Tahir. For this reason, alBosnawî's translation which is discussed in this study was mistakenly attributed to Ḥarîmî from Bursa in some library records, while its author was recorded as unknown in some sources. Although the work has been mentioned in some recent studies, no study has been done on it. In the study, firstly, the content of al-Qaṣîda al-Rûḥiyya and the studies on it are mentioned. In addition, some of the commentaries on the eulogy were attributed to more than one scholar in manuscript copies. In the study, the library records, manuscript copies of the commentaries and academic studies on the commentaries were examined and the studies on the eulogy were tried to be determined. Then, information is given about Ali Dede al-Bosnawî's life and works, the description of the copies of Tarjama-i Qaṣîda-i Rûḥiyya, and the method followed in the edition of the text. By comparing the obtained manuscript copies Ali Emiri Arabi 4364, Nuruosmaniye 4024/3, Hacı Mahmud Efendi 6415/74 and Gazi Husrev Begova R-2995/3, the transcribed text of the translation of al-Bosnawî was composed and given together with the Arabic couplets. In addition to al-Bosnawî’s translation, a literal translation of the eulogy was given under the eulogy. Finally, the translation of al-Bosnawî is evaluated in the study. The translation consists of 26 couplets, 5 couplets of which are the preface and the 21 couples of the translation of the eulogy. It was written in mazjû' ramal meter. al-Bosnawî used many strategies in his translation, probably due to arranging the meter. He applied the literal translation strategy only in certain parts of the couplets. Some words and expressions which do not exist in the couplets were added to the translation to strengthen the meaning. In addition, he applied the omission strategy by excluding some words and expressions that exist in the couplets from the translation. In addition, al-Bosnawî used equivalent expressions instead of some expressions from the couplets. With the modulation strategy, he reconstructed the sentences of the couplets with different expressions. The transposition strategy was used in the translation by changing the structure of the elements in the sentence. He adapted some expressions in the couplets with the words he preferred with the adaptation strategy. Other translation strategies used in the translation are borrowing and calque strategies. On the other hand, as it was widely used in Turkish poems of the Ottoman period, it was seen that al-Bosnawî gave pretty much place to Persian words in his translation. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
13. Raḍvâ ʻÂşûr’un Hurma Ağacını Gördüm (Ra’eytu En-Naḫl) Eserindeki Kısa Hikâyelerin Teknik İncelemesi
- Author
-
KÖKSOY, Mesut and IŞIK, Rıfat
- Subjects
Radwa Ashour,Raaytu an-Nakhl,I Saw the Date Palm,short stories,technical analysis ,Social ,Radva Aşur,Raeytu en-Nahl,Hurma Ağacını Gördüm,kısa hikâyeler,teknik inceleme ,Sosyal - Abstract
Egyptian writer and academician Radwa Ashour, who was born in 1946 in Cairo and died in 2014 in Cairo, penned several novels, stories, translations and academic works. In this study the technical analysis of short stories titled He Wants to be Reassured, Safsafa and General, The Man Sitting in the Park is Waiting, In the Cold Room, Under the Moon Light, A Day Unlike the Other Days, Abroad, I Saw the Date Palm in Ashour’s work I Saw the Date Palm (Ra’eytu en-Nahl), which includes 8 short stories and 30 very short stories and which was first published in 1989, was conducted in terms of title, plot, narrator and point of view, characters, time, place, language and style, and narrative techniques. Ashour, in these stories narrates the slices of the lives of people from different classes of the Egyptian society by giving particular importance to characters’ states of mind, feelings and thoughts rather than the incidents. In her stories, the writer presents the incidents, most of which take place in short periods of time, sometimes from the first-person singular viewpoint and sometimes from the third-person singular viewpoint in a fluent language and a plain style. It is seen that Ashour used autobiographic, depiction, dialog, interior monolog, stream of consciousness, montage, letter, leitmotiv and cutback techniques in these short stories., 1946’da Kahire’de doğan ve 2014 yılında Kahire’de vefat eden Mısırlı yazar ve akademisyen Radvâ Âşûr, çok sayıda roman, hikâye, çeviri ve akademik eser kaleme almıştır. Bu çalışmada Âşûr’un 8 kısa hikâye ile 30 çok kısa hikâyenin yer aldığı ve ilk kez 1989 yılında basılan Hurma Ağacını Gördüm (Ra’eytu en-Nahl) adlı eserinde yer alan Gönlü Rahat Olmak İstiyor, Safsâfa ve General, Parkta Oturan Adam Bekliyor, Soğuk Odada, Ay Işığında, Diğer Günler Gibi Olmayan Bir Gün, Gurbet ve Hurma Ağacını Gördüm adlı kısa hikâyelerin başlık, olay örgüsü, anlatıcı ve bakış açısı, şahıs kadrosu, zaman, mekan, dil ve üslup ile anlatım teknikleri unsurları açısından teknik incelemesi yapılmıştır. Âşûr, bu hikâyelerde Mısır toplumun değişik tabakalara mensup kişilerin hayatlarından kesitleri olaylardan ziyade kişilerin ruhsal durumlarını, duygu ve düşüncelerini ön planda tutarak aktarmaktadır. Yazar hikâyelerinde çoğunluğu kısa zaman dilimlerinde geçen olayları bazen birinci tekil şahıs bazen de üçüncü tekil şahıs bakış açılarıyla fasih bir dille ve yalın bir üslupla okuyucuya sunmaktadır. Âşûr’un hikâyelerinde otobiyografik, tasvir, diyalog, iç monolog, bilinç akımı, montaj, mektup, laytmotif (ana motif) ve geriye dönüş tekniklerini kullandığı görülmektedir.
- Published
- 2021
14. The thematic comparison of the novels Najib Mahfuz’s 'Midaq Alley' (Zuqaq Al-Midaqq) and Halide Edip Adıvar’s 'Akile Hanım Street'
- Author
-
Köksoy, Mesut
- Subjects
Necîb Mahfûz ,Akile Hanım Street ,Karşılaştırma ,Âkile Hanım Sokağı ,Midak Sokağı ,Halide Edip Adıvar ,Midaq Alley ,Comparison ,Najib Mahfuz - Abstract
İkinci Dünya Savaşı sonlarında ve savaşın hemen bittiği yıllarda geçen Necîb Mahfûz’a ait Midak Sokağı (Zuḳâḳu’l-Midaḳḳ) 1947’de, 1950’li yıllarda geçen Halide Edip Adıvar’a ait Âkile Hanım Sokağı ise 1957’de basılmıştır. Kültürel olarak birbirine benzeyen Türk ve Arap toplumunda yaklaşık aynı tarihlerde yaşanan toplumsal değişim her iki romanda da bir sokak üzerinden yansıtılmaktadır. Necîb Mahfûz, romanında Kahire’nin eski bir semtinde yer alan Midak Sokağı’nda yaşayan farklı tabakadaki karakterlerin yaşamları aracılığıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası modernleşme ve materyalist hayat düzeninin getirdiği toplumsal sorunları okuyucuya sunmaktadır. Halide Edip Adıvar, eserinde hayatları Âkile Hanım Sokağı’nda kesişen toplumun farklı kesimlerine ait karakterler aracılığıyla modernleşme ve Amerikan yaşam tarzına özenti ile oluşan manevi bozulmaları ortaya koyarken eğitim ile karakteri sağlam inşa edilmiş milli değerlerine bağlı münevver Türk erkeği ve kadınını idealize etmektedir. Bu çalışmada iki romanın modernleşme, ahlaki değerlerin bozulması, din, sınıf ayırımı, siyaset, karı-koca arasındaki ilişkiler ve kadınların çalışması temaları açısından bir karşılaştırılması yapılmıştır. Najib Mahfuz’s Midaq Alley which refers to the period of later Second World War and right after it was published in 1947 and Halide Edip Adıvar’s Akile Hanım Street which refers to the period of 1950s was published in 1957. Social changes occurred approximately on the same dates in Turkish and Arab cultures which resemble one another are reflected in both novels through a street. Najib Mahfuz, in his novel presents the social problems brought by modernization and the materialist way of life via the lives of the characters living in Midaq Alley where locates in an old district of Cairo. While Halide Edip Adıvar, in her novel reveals the demoralization resulted from modernization and the imitation of American life style via the characters belong to different parts of society whose lives come across at Akile Hanım Street, she idealizes enlightened and tradition-bound Turkish man and woman whose characters are constructed solid by education. In this study a comparison of these two novels in consideration of the themes of modernization, demoralization, religion, social classification, politics, relations between wife-husband and employment of women was made.
- Published
- 2020
15. Mustafa Eyyûbîzâde (Ejubović) el-Mostarî’nin Eserlerinin İncelenmesi ve Arap Dili ve Belagatına Dair Üç Risalesinin Tahkiki
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
16. NECÎB MAHFÛZ’UN “MİDAK SOKAĞI” (ZUḲÂḲU’L-MİDAḲḲ) İLE HALİDE EDİP ADIVAR’IN “ÂKİLE HANIM SOKAĞI” ROMANLARININ TEMATİK AÇIDAN KARŞILAŞTIRILMASI
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
17. The Thematic Comparison of the Novels Najib Mahfuz’s 'Midaq Alley' (Zuqaq Al-Midaqq) and Halide Edip Adıvar’s 'Akile Hanım Street'
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Subjects
Halide Edip Adıvar,Najib Mahfuz,Midaq Alley,Akile Hanım Street,comparison ,Literature ,Necib Mahfuz,Midak Sokağı,Halide Edip Adıvar,Âkile Hanım Sokağı,karşılaştırma ,Edebiyat - Abstract
İkinci Dünya Savaşı sonlarında ve savaşın hemen bittiği yıllarda geçen Necîb Mahfûz’a ait Midak Sokağı (Zuḳâḳu’l-Midaḳḳ) 1947’de, 1950’li yıllarda geçen Halide Edip Adıvar’a ait Âkile Hanım Sokağı ise 1957’de basılmıştır. Kültürel olarak birbirine benzeyen Türk ve Arap toplumunda yaklaşık aynı tarihlerde yaşanan toplumsal değişim her iki romanda da bir sokak üzerinden yansıtılmaktadır. Necîb Mahfûz, romanında Kahire’nin eski bir semtinde yer alan Midak Sokağı’nda yaşayan farklı tabakadaki karakterlerin yaşamları aracılığıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası modernleşme ve materyalist hayat düzeninin getirdiği toplumsal sorunları okuyucuya sunmaktadır. Halide Edip Adıvar, eserinde hayatları Âkile Hanım Sokağı’nda kesişen toplumun farklı kesimlerine ait karakterler aracılığıyla modernleşme ve Amerikan yaşam tarzına özenti ile oluşan manevi bozulmaları ortaya koyarken eğitim ile karakteri sağlam inşa edilmiş milli değerlerine bağlı münevver Türk erkeği ve kadınını idealize etmektedir. Bu çalışmada iki romanın modernleşme, ahlaki değerlerin bozulması, din, sınıf ayırımı, siyaset, karı-koca arasındaki ilişkiler ve kadınların çalışması temaları açısından bir karşılaştırılması yapılmıştır., Najib Mahfuz’s Midaq Alley which refers to the period of later Second World War and right after it was published in 1947 and Halide Edip Adıvar’s Akile Hanım Street which refers to the period of 1950s was published in 1957. Social changes occurred approximately on the same dates in Turkish and Arab cultures which resemble one another are reflected in both novels through a street. Najib Mahfuz, in his novel presents the social problems brought by modernization and the materialist way of life via the lives of the characters living in Midaq Alley where locates in an old district of Cairo. While Halide Edip Adıvar, in her novel reveals the demoralization resulted from modernization and the imitation of American life style via the characters belong to different parts of society whose lives come across at Akile Hanım Street, she idealizes enlightened and tradition-bound Turkish man and woman whose characters are constructed solid by education. In this study a comparison of these two novels in consideration of the themes of modernization, demoralization, religion, social classification, politics, relations between wife-husband and employment of women was made.
- Published
- 2019
18. İbrâhim Opijac el-Mostarî ve Şerhu'l-Misbâh adlı eserinin edisyon kritiği
- Author
-
Köksoy, Mesut, Kafes, Mahmut, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı, and Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Subjects
Sharh al-Misbah ,Bosnia ,Arabian literature ,Grammar ,Misbah ,Bosnia-Herzegovina Sarajevo ,Arabic ,Şerhu’l-Misbah ,Linguistics ,İbrahim Opijac el-Mostari ,Doğu Dilleri ve Edebiyatı ,Edition critique ,İbrahim Opijac al-Mostari ,Mostar ,Bosna ,Eastern Linguistics and Literature ,Lamp ,Dilbilim ,Syntax - Abstract
Bu çalışmada Osmanlı döneminde Mostar'da yaşamış İbrahim Opijač el-Mostari (ö. 1137/1724-25)'nin hayatı ve eserleri ile nahiv alanında el-Mutarrizi (ö. 610/1213)'nin te'lif ettiği el-Misbah adlı muhtasar eseri üzerine yazdığı Şerhu'l-Misbah adlı eseri incelendi. Çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde İbrahim Opijač el-Mostari'nin yaşadığı Bosna Hersek'in Osmanlılar dönemindeki siyasi, sosyal ve ilmi durumu ile Osmanlılar döneminde Bosna Hersek'te Arap grameri üzerine yapılan çalışmalar ele alındı. Birinci bölümde Şerhu'l-Misbâh'ın temel metnini oluşturan el-Misbah adlı eserin musannifi el-Mutarrizi'nin hayatı, eserleri ve Harezmşahlar dönemindeki siyasi ve ilmi duruma genel bakış ile el-Misbâh'ın içeriği ve üzerine yapılan şerh ve haşiyeler hakkında bilgi verildi. İkinci bölümde ilk olarak İbrahim Opijač el-Mostari'nin adı, lakabı, nisbesi, ünvanları, doğumu, çocukları, vazifeleri, hocaları, ilmi ve edebi kişiliği ile eserleri hakkında detaylı bilgi verildi. Ardından Şerhu'l-Misbah'ın adı, müellife aidiyeti, ilim dünyasındaki yeri ve yazma nüshaların tavsifi ele alındı. Daha sonra İbrahim Opijač el-Mostari'nin şerhte takip ettiği metot incelendi. Son olarak Şerhu'l-Misbah'ın metin tesisinde takip edilen yoldan bahsedildi. Üçüncü bölümde Şerhu'l-Misbah'ın tahkik edilmiş metni verildi. Metnin sonuna ayet, hadis, şiir, mesel, dil ekolleri, Arap lehçeleri, şahıs, eser ve yer adları, tahkik işleminde faydalanılan kaynaklar ve konu başlıklarının fihristleri eklendi. Sonuç bölümünde İbrahim Opijač el-Mostari ve eseri Şerhu'l-Misbah'ın incelenmesi sonucu elde edilen bulgular paylaşıldı., In this study the life and the works of İbrahim Opijac al-Mostari (d. 1137/1724-25) who lived in Ottoman era in Mostar along with his work named Sharh al-Misbah which he wrote as a commentary on a abridged work called al-Misbah composed on syntax by al-Mutarrizi (d. 610/1213) were examined. The study consists of three part with the introductory part. In the introductory part political, social and scientific status of Bosnia and Hercegovina in Ottoman era which İbrahim Opijac al-Mostari lived in and the works done on Arabic grammer in Bosnia and Hercegovina in Ottoman era were handled. In the first part information about the life, the works of al-Mutarrizi the author of the work al-Misbah which is a base text of Sharh al-Misbah, general overview of the political and scientific status in Khwarazmshah period along with the context of al-Misbah and the comentaries and the glosses composed on al-Misbah was given. In the second part firstly, detailed information about Ibrahim Opijac al-Mostari's name, nickname, relational name, titles, birth, children, duties, teachers, scientific and literal personality and works were revealed. Then Sharh al-Misbah's title, belongingness to the author, place in the science world and manuscript copies were dealt with. Thereafter the method pursued by İbrahim Opijac al-Mostari in the commentary was examined. Finally the way followed in critical edition of the text of Sharh al-Misbah was mentioned. In the third part edited text of Sharh al-Misbah was revealed. Indexes of Quranic verses, bayts, hadiths, mathals, grammer schools, Arabic dialects, person, works, place names, sources used in critical edition and topics were added at the end. In conlcusion the findings acquired by studying İbrahim Opijac al-Mostari and his work Sharh al-Misbah were shared.
- Published
- 2019
19. NECÎB MAHFÛZ'UN "MİDAK SOKAĞI" (ZUḲÂḲU’LMİDAḲḲ) İLE HALİDE EDİP ADIVAR'IN "ÂKİLE HANIM SOKAĞI" ROMANLARININ TEMATİK AÇIDAN KARŞILAŞTIRILMASI.
- Author
-
KÖKSOY, Mesut
- Abstract
Najib Mahfuz's Midaq Alley which refers to the period of later Second World War and right after it was published in 1947 and Halide Edip Adıvar's Akile Hanım Street which refers to the period of 1950s was published in 1957. Social changes occurred approximately on the same dates in Turkish and Arab cultures which resemble one another are reflected in both novels through a street. Najib Mahfuz, in his novel presents the social problems brought by modernization and the materialist way of life via the lives of the characters living in Midaq Alley where locates in an old district of Cairo. While Halide Edip Adıvar, in her novel reveals the demoralization resulted from modernization and the imitation of American life style via the characters belong to different parts of society whose lives come across at Akile Hanım Street, she idealizes enlightened and tradition-bound Turkish man and woman whose characters are constructed solid by education. In this study a comparison of these two novels in consideration of the themes of modernization, demoralization, religion, social classification, politics, relations between wife-husband and employment of women was made. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
20. Mustafa Eyyûbîzâde (Ejubović) el-Mostarî'nin Eserlerinin İncelenmesi ve Arap Dili ve Belagatına Dair Üç Risalesinin Tahkiki.
- Author
-
Köksoy, Mesut
- Abstract
Copyright of Selçuk University Journal of Faculty of Letters is the property of Selcuk Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
21. NAQID IBRAHIM EFENDI (d.1717) AND HIS WORK NAMED AL-SHARH AL-SADEED LI AL-'AWAMIL AL-JADEED
- Author
-
KÖKSOY, Mesut and Selçuk Üniversitesi
- Subjects
Birkiwi ,Social ,Awamil ,Naqid Ibrahim ,al-Sharh al-Sadeed ,Naqid İbrahim,Birkiwi,al-Sharh al-Sadeed,Awamil,al-Awamil al-Jadeed ,Sosyal ,Nâkid İbrâhim,Birgivî,eş-Şerhu’s-Sedîd,Avâmil,Avâmil-i Cedîd ,al-Awamil al-Jadeed - Abstract
WOS: 000398067700016, With the spread of Islam among non-Arab communities just after its rise, particularly by the conquests, vowel points were placed on verses of the Quran and Islamic scholars started to compose first Arabic grammatical studies in order to provide non-Arab people read and understand the Quran correctly. The term of "irab" which is defined as the determination of the vowel point of the last character of the word according the position of that word in the sentence is a branch of science supposed to be known by people who desires to study Islamic sciences. Therefore, Ottoman scholars composed so many works on "irab" branch and composed commentary and complementary studies on earlier works too. In our work, the life, scientific background and works of Naqid Ibrahim Efendi (d. 1717) and h is w ork n amed " al-Shar. al-Sadeed li al-. Awamil al-Jadeed" was introduced. " al-Shar. al-Sadeed li al-'Awamil al-Jadeed" is a commentary work composed in Arabic language on Imam Birkiwi's (d. 981/1573) brief work about Arabic syntax called " al-'Awamilu'l-Jadeed" which had been studied more than three centuries dating from XVI. centrury in Ottoman schools (madrasah) and on which so many commentary, complementray and translation works were composed. By introducing this work, information about the meaning of the title, purpose of the work, other works done on Imam Birkiwi's work named " al. Awamil al-Jadeed" (New. Awamil) which the author composed the commentary work on, and the differencies between " al-'Awamilu'l-Jadeed" and the same type of work of Sheikh Abd al Qahir Jurjani (d. 471/1078) which has the same name called " al-'Awamil al-'Ateeq" (Old. Awamil), the content of " al-'Awamilu'lJadeed", the method of the author which he implemented in his work and the manuscript copies of the work were given.
- Published
- 2016
22. İcra Hukukunda hukuki güvenlik ilkesi
- Author
-
Köksoy, Mesut, Ermenek, İbrahim, and Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Legal security ,Law ,Enforcement Law - Abstract
Hukuki güvenlik ilkesi, bireylerin Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerle bu güven duygusunu boşa çıkarmamasını ifade etmektedir. Bu ilke, hukuk devletinin bir unsurunu oluşturmaktadır. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk kurallarının belirli, öngörülebilir ve istikrarlı olmasını gerektirir. Bu şekilde, bireylerin davranış ve tutumlarını önceden ayarlamalarına imkân sağlanmaktadır. Bu ilke, Anayasa'da açıkça yer almasa da Anayasa'nın bütün maddelerinde zımnen bulunmaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi de birçok kararında, hukuki güvenlik ilkesine yer vermiştir. Her hukuk alanında geçerli olan hukuki güvenlik ilkesi, icra hukukunda da gözetilmesi gereken ilkeler arasında yer almaktadır. Zira icra hukuku, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine müdahalelerin yoğun yaşandığı alanlardan birisidir. İcra hukukunda hukuki güvenliğin sağlanmasının önemini ortaya koyan bu tez çalışması üç temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, hukuki güvenlik ilkesi hakkında bazı temel tespitler yapılmıştır. Ayrıca bu ilkenin diğer bazı temel hak ve özgürlüklerle ilişkisi incelenmiştir. İkinci bölümde, İcra ve İflâs Kanunu'nda yer alan bazı müesseselerin hukuki güvenlik ilkesi açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Hukuki güvenlik ilkesine aykırı olup olmadığının tespiti gereken durumlar da bu bölümde ele alınmıştır. Son bölümde ise, hukuki güvenlik ilkesinin ihlâl edilmesi durumunda başvurulabilecek hukuki yollar tespit edilmeye çalışılmıştır. The principle of legal security states that persons must trust their government and government musn't let down persons confidence. This principle compose a component of legal security. The principle of legal security necessiate to legal rules must be certain, predictible and stable. In this way persons can arrange their behaviour according to law. This principle is not regulated clearly in Constitution but it can be observed indirectly in all articles of Constitution. Also in many decisions of Constitutional Court could be observed principle of legal security. Principle of legal security which is applicable in all field of law must be concerned in enforcement law as well. Because enforcement law is a field in which is encountered intensely interventions to fundamental rights and freedoms. This thesis study which reveal importance of legal security consist of three main chapters. At the first chapter, about principle of legal security is examined. Also connection between this principle and fundamental rights and freedooms is examined. At the second chapter, some concepts of Bankruptcy And Enforcement Law are assessed with regard to principle of legal security. Any circumstances which has importance whether conflict with legal security is analyzed in this chapter. At last chapter legal ways in case violation of legal security is tried to determine. 247
- Published
- 2016
23. NÂKİD İBRÂHÎM EFENDİ (öl.1717) VE EŞ-ŞERHU’S-SEDÎD Lİ’L-ʻAVÂMİLİ’L-CEDÎD ADLI ESERİ
- Author
-
KÖKSOY, Mesut, primary
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
24. Nâkıd İbrahîm Efendi (Ö.1717) ve Eş-Şerhu's-Sedîd li'l-¡Avâmili'l-Cedîd adlı eseri(İnceleme ve tahkik)
- Author
-
Köksoy, Mesut, Kızılcık, Abdullah, and Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı
- Subjects
Nakıd İbrahim Efendi ,Morphology ,Arabic ,Eastern Linguistics and Literature ,Biography ,Linguistics ,Dilbilim ,Syntax ,Şerhu`l-Avamili`l-Cedid ,Doğu Dilleri ve Edebiyatı - Abstract
Çalışmamızda Nâ?ıd İbrahim Efendi (ö.1717)'nin hayatı, ilmi şahsiyeti ve eserleri ile nahve dair îrab kaidelerini açıklayan İmam Birgivî (ö.981/1573)'nin Avâmilü'l-Cedîd adlı muhtasar esere Nâ?ıd İbrahim Efendi (ö.1717)'nin yazmış olduğu şerh olan eş-Şerhu's Sedîd li'l Avâmili'l-Cedîd adlı eserini inceledik.Dört bölümden oluşan çalışmamızın giriş bölümünde XVI., XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nde Arap dili çalışmalarına genel bir bakış başlığı altında sarf ve nahiv alanında medreselerde okutulan eserleri zikrettikten sonra sırasıyla sarf ve nahiv alanında eser vermiş önde gelen Osmanlı Türk alimlerinden bahsettik.Birinci bölümde eserin müellifi olan Nâ?ıd İbrahim Efendi'nin hayatı, eserleri ve ilmi şahsiyeti ile ilgili bilgiler vermeye çalıştık. Eserleri başlığı altında şair kimliği ile ilgili olarak şiirlerinden örnekler verdik.İkinci bölümde şerh edilen Avâmilü'l-Cedîd adlı eserin içeriğini, önemini veeser üzerine yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verdik. Daha sonra çalışmamıza esas teşkil eden eş-Şerhu's Sedîd li'l Avâmili'l-Cedîd adlı eserden, müellifin eserde izlediği metot ve faydalandığı kaynaklardan bahsettik.Üçüncü bölümde metin tesisinde izlediğimiz metoda temas ettikten sonra eserin nüshalarını tavsif ettik.Dördüncü bölümde ise eserin iki nüshasını karşılaştırarak bilgisayar ortamında yeniden yazdık. Bunu yaparken konu başlıklarını ilave edip metni paragraflara ayırdık. Eseri anlamada yardımcı olacak dipnotları ilave ettikten sonra metnin sonuna âyet, hadis ve mevzu indekslerini verdik. In our work we studied Nâ?ıd İbrahim Efendi (d.1717) his life, his career and his works and his work which our thesis is based on it, named eş-Şerhu?s Sedîd li?l Avâmili?l-Cedîd, which is a commentary work of İmam Birigivi?s work named Avâmili?l-Cedîd on Arabic gramer.Our work contains four parts. In introduction part we mentioned Arabic gramer studies and (sarf and nahiv) works which were studied at schools in Ottaman Empire in centuries XVI., XVII. and XVIII. And then we mentioned leading scholars of Arabic gramer in those centuries.In first part we gave information about the author Nâ?ıd İbrahim Efendi, his life, his works and his career. We gave samples from his poems.In second part we surveyed the content, importance and the studies on the work named Avâmilü?l-Cedîd which the author wrote this commentary about.And then we mentioned about the work which we studied about named eş-Şerhu?s Sedîd li?l Avâmili?l-Cedîd and the method and the sources which the author used.In third part we explained the methot which we used while we were editing the work. And we described the the copies of the work.In fourth part we editted and rewrote on computer in modern Arabic writing style by comparing the two copies of the work. While we were editing the work we seperate the work into paragrphes and topics. We added the footnots and indexes of ayeth, hadith and topic at the end of the text. 165
- Published
- 2008
25. Geçici mühlete karar verilmeden önce doğan borcun borçlu tarafından mühlet esnasında ödenmesi
- Author
-
Mesut Köksoy, RTEÜ, Hukuk Fakültesi, Özel Hukuk Bölümü, and Köksoy, Mesut
- Subjects
Geçici mühlet ,Adjudication order ,Disposition restrictions ,İflas kararı ,Removal of the concordat respite ,Konkordato mühletinin kaldırılması ,Temporary respite ,General Medicine ,Payment of the debt arising before the respite ,Mühletten önce doğan borcun ödenmesi ,Tasarruf sınırlamaları - Abstract
Geçici mühlete karar verilmesi, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin ortadan kalkmasına neden olmaz. Ancak İcra ve İflâs Kanunu’nun 297’nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen hukukî işlemlerin geçerli olarak yapılabilmesi, mahkemenin izin vermesine bağlıdır. Borçlunun maddede sayılan hukukî işlemleri serbestçe yapması mümkün değildir. Ayrıca mahkeme mühlete karar verirken veya mühlet esnasında bazı işlemlerin geçerli olarak yapılmasını komiserin iznine tâbi tutabilmekte veya borçlunun yerine komiserin işletme faaliyetini devam ettirmesine karar verebilmektedir (İİK m. 297/I). Söz konusu sınırlamalar dışında borçlu, konkordato mühleti esnasında, kural olarak tasarruf yetkisine sahiptir. Bu noktada, Kanun’da sayılan tasarruf sınırlamaları arasında yer almadığı için, geçici mühlete karar verilmeden önce doğan borçların, mühlet esnasında borçlu tarafından ödenmesinin mümkün olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır. Belirtmek gerekir ki söz konusu mesele, hem Türk hukukunda hem de İsviçre hukukunda tartışmalıdır. Bu nedenle çalışmada, geçici mühlete karar verilmeden önce doğan borçların ödenmesi hâlinde, yapılan ödemenin geçerli olup olmayacağı ve borçluya ödeme nedeniyle bir yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı soruları açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda mesele, konkordatoda alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi ve konkordatonun amacı bakımından da değerlendirilmektedir. Deciding on a temporary respite does not abolish the debtor's power of disposition over her assets. However, validation of the legal transactions stipulated in the second paragraph of Article 297 of the Enforcement and Bankruptcy Law depends on the court's permission. It is not possible for the debtor to freely carry out the legal transactions listed in the article. In addition, the court may subject the valid execution of certain transactions to the commissioner's permission while deciding on the respite or during the respite or may decide that the commissioner should continue the business activity instead of the debtor (EBL Article 297/I). Apart from the aforementioned limitations, the debtor, as a rule, has the power of disposition during the concordat respite. At this point, it is important to determine whether it is possible to pay the debts arising before the temporary respite is decided by the debtor during the respite, since it is not among the disposition restrictions listed in the Law. It should be noted that the issue in question is controversial in both Turkish and Swiss law. For this reason, in this study, it is tried to explain the questions of whether the payment will be valid and whether a sanction can be applied to the debtor due to payment in case of payment of debts arising before the temporary respite is decided. In this context, the issue is also evaluated in terms of the principle of equality between the creditors in the concordat and the purpose of the concordat
- Published
- 2022
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.