12 results on '"Gürsel Özkurt, Zeynep"'
Search Results
2. Approach of Family Physicians to Pediatric Eye Screening in Diyarbakır
- Author
-
Gürsel Özkurt, Zeynep, primary, Balsak, Selahattin, additional, Çamçi, Mehmet Sinan, additional, Bilgen, Kadir, additional, Katran, İbrahim Halil, additional, Aslan, Adar, additional, and Han, Çağla Çilem, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
3. Evaluation of Subclinical Papilledema in Patients with Obstructive Sleep Apnea Syndrome
- Author
-
Gürsel Özkurt, Zeynep, primary, Demir, Melike, additional, Yıldırım, Yusuf, additional, Balsak, Selahattin, additional, and Karaalp, Ümit, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
4. Yeni tanılı diyabetes mellitus hastalarında peripapiller retina sinir lifi tabakası ve subfoveal koroid kalınlığının spektralis OCT İle değerlendirilmesi
- Author
-
ŞAHİN, Muhammed, ŞAHİN, Alparslan, KILINÇ, Faruk, GÜRSEL ÖZKURT, Zeynep, KARAALP, Ümit, YÜKSEL, Harun, TÜRKCÜ, Fatih Mehmet, ÇAÇA, İhsan, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Choroidal thickness,diabetes mellitus,retinalnerve fiber layer thickness ,genetic structures ,Choroidal thickness ,Retina sinir lifi tabakası kalınlığı ,Diyabetes mellitus ,sense organs ,Retinal nerve fiber layer thickness ,eye diseases ,Diyabetes mellitus,koroid kalınlığı,retina sinir lifi tabakası kalınlığı ,Koroid kalınlığı - Abstract
Amaç: Bu çalışmada amacımız, yeni tanı alan ve herhangi bir diyabetik retinopati (DR) bulgusu olmayan tip 2 diyabetes mellituslu (DM) olgularla sağlıklı bireylerin peripapiller retina sinir lifi tabakası (pRSLT) ve koroid tabakası kalınlıklarını karşılaştırmaktır. Yöntemler: Çalışmaya Endokrin polikliniğinden yeni tanı almış ve DR’si olmayan DM’li hastalar ile sağlıklı kontrol grubu dahil edildi. Olguların Spectral-Domain optik koherens tomografi (spektralis OKT) cihazı ile EDI modunda (enhanced depth imaging- artırılmış derinlik görüntülemesi) horizontal düzlemde taraması yapıldı. Alınan görüntülerden fovea merkezinden, fovea merkezine 1000 μm temporal ve nazalden koroid kalınlıkları ölçümü yapıldı. Ayrıca aynı cihazla pRSLT kalınlık ölçümü yapıldı. Bulgular: Çalışmaya DR’si olmayan 28 yeni tanılı DM hastasının 28 gözü ile 28 kontrol grubunun 28 gözü dahil edildi. Yaş, cinsiyet, sferik ekivalan, düzeltilmiş en iyi görme keskinliği, göz içi basıncı ve aksiyel uzunluk değerlerinde gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Subfoveal ve temporal alanda koroid kalınlığının yeni tanılı DM grubunda kontrol grubuna göre daha ince olduğu saptandı (sırasıyla p=0,04, p=0,006). pRNFL analizinde ise averaj, nazal ve temporal süperior kadranlar yeni tanılı DM grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha ince bulundu. Diğer pRNFL kadranlarında anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Çalışmamızın verileri değerlendirildiğinde yeni tanılı DM’li hastalarda DR bulguları olmaksızın koroid tabakasında incelmenin yanında pRSLT’de bazı incelmelerin (özellikle averaj, nazal ve temporal süperior kadranlarda) olabileceğini söylemek mümkün görünmektedir, Objective: We aimed to compare the peripapillary retinal nerve fiber layer (pRNFL) and choroidal thickness in naive type 2 diabetic patients without diabetic retinopathy (DR) with healthy subjects. Methods: The study included newly diagnosed diabetic patients without DR and healthy control subjects. Horizontal plane scan of choroid was performed using enhanced depth imaging (EDI) mode of spectral-domain optical coherence tomography (SD-OCT). The choroidal thickness was measured at the central fovea and at 1000 μm nasal and temporal from the center of the fovea. In addition, the same measurements were performed for pRNFL thickness. Results: The study included 28 eyes of the 28 newly diagnosed with diabetic patients without DR and 28 eyes of the 28 healthy subjects. Age, gender, spherical equivalent refraction, best-corrected visual acuity, intraocular pressure and axial length were not difference between groups. The choroidal thickness of subfoveal and temporal areas were thinner in the naive DM group than that of control group (p = 0.04, p = 0.006, respectively.). In pRNFL analysis, average, nasal and superior temporal quadrants were significantly thinner in the newly diagnosed with DM than those of control group. There were no significant differences in other pRNFL quadrants. Conclusion: When the data were analyzed, in addition to thinning of the choroid layer, it is possible to say that some thinning can be observed in the pRNFL particularly at the average, nasal and temporal superior quadrants in the patients newly diagnosed with DM without DR.
- Published
- 2016
5. Serum Cytokine Levels in Behçet's Disease
- Author
-
Akkurt, Zeynep Meltem, Bozkurt, Mehtap, Uçmak, Derya, Yüksel, Hatice, Uçak, Haydar, Sula, Bilal, Gürsel Özkurt, Zeynep, Yildiz, Mehmet, Akdeniz, Dicle, and Arica, Mustafa
- Subjects
Adult ,Male ,Behcet Syndrome ,Cytokines ,Humans ,Female ,Original Articles - Abstract
BACKGROUND: The aim of this study is to investigate and compare the serum levels of various cytokines in patients with Behçet's Disease and healthy controls. METHODS: Thirty‐five patients with Behçet's disease and 29 age and sex‐matched healthy controls were included in the study. The patients were separated into groups with active and inactive disease. Serum IL‐2, IL‐6, IL‐8, IL‐10, IL‐17A, and IFN‐γ levels were determined using the enzyme‐linked immunosorbent assay method. Cytokine levels of the two patient groups and healthy controls were compared using SPSS 15.0. RESULTS: Ten patients with active disease and 25 patients with inactive disease were present. Serum IL‐8 levels of active BD patients were higher compared to inactive patients (P = 0.048) and healthy controls (P = 0.02). IL‐8 levels were correlated with the duration of symptoms (r = 0.490, P = 0.003) and time passed since diagnosis (r = 0.579, P ˂ 0.001). CONCLUSION: Behçet's disease involves complex interactions of cells of the immune system, mainly T lymphocytes and neutrophils. Further studies on the cytokine profile in Behçet's disease will aid in elucidation of its pathogenesis.
- Published
- 2014
6. List of Contributors
- Author
-
Allen, Richard C., Avey, Gregory, Azizzadeh, Babak, Bahn, Rebecca S., Bell, Diana, Bilyk, Jurij R., Bonavolontà, Giulio, Capasso, Jenina E., Carruthers, Alastair, Carruthers, Jean D.A., Chahal, Harinder S., Chundury, Rao, Cruz, Antonio Augusto V., Davies, Brett W., De Castro, Dawn K., Demirci, Hakan, Dolman, Peter J, Durairaj, Vikram D., Dutton, Jonathan J., Elner, Victor M., Esmaeli, Bita, Fausett, Blake V., Fay, Aaron, Fezza, John P., Goold, Lucy A., Gore, Sri, Griffin, Garrett, Grossniklaus, Hans E., Hartstein, Morris E., Heran, Manraj K.S., Honavar, Santosh G., Huilgol, Shyamala C., Hurwitz, Jeffrey J., James, Craig, Jordan, David R., Joshi, Naresh, Katowitz, James A., Katowitz, William R., Kazim, Michael, Kennedy, Tabassum, Kikkawa, Don O., Klapper, Stephen R., Kleinberg, Teri T., Korn, Bobby S., Lai, Yu-Hung, Levin, Alex V., Lin, Jonathan H., Lorenzano, Daniele, Lourenço, Pedro, Lucarelli, Mark J., MacIntosh, Peter W., McNab, Alan A, Mawn, Louise A., Mendoza, Pia R., Mihm, Martin C., Jr., Mombaerts, Ilse, Mulay, Kaustubh, Murchison, Ann P., Nazemzadeh, Maryam, Nerad, Jeffrey A., Nguyen, John, Osaki, Tammy H., Gürsel Özkurt, Zeynep, Perry, Julian D., Rajak, Saul N., Revere, Karen, Rose, Geoffrey E., Rubinstein, Yair, Saeed, Peerooz, Sánchez-Carpintero, Ignacio, Santiago, Yvette M.B., Selva, Dinesh, Sheridan, Robert, Sismanis, Dimitrios, Slimani, Naziha, Srinivasan, Archana, Strianese, Diego, Sullivan, Timothy J., Thuro, Bradley A., Valenzuela, Alejandra A., Verity, David H, Waner, Milton, and Wu, Frances
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
7. Serum Cytokine Levels in Behçet's Disease
- Author
-
Akkurt, Zeynep Meltem, primary, Bozkurt, Mehtap, additional, Uçmak, Derya, additional, Yüksel, Hatice, additional, Uçak, Haydar, additional, Sula, Bilal, additional, Gürsel Özkurt, Zeynep, additional, Yildiz, Mehmet, additional, Akdeniz, Dicle, additional, and Arica, Mustafa, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
8. Mean platelet volume in patients with retinopathy of prematurity
- Author
-
Şahin, Alparslan, primary, Yüksel, Harun, additional, Şahin, Muhammed, additional, Türkcü, Fatih Mehmet, additional, Çınar, Yasin, additional, Gürsel-Özkurt, Zeynep, additional, Karaalp, Ümit, additional, Uluca, Ünal, additional, and Çaça, İhsan, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
9. Effect of Ultrasound Time on Macular Thickness and Visual Acuity in Cataract Surgery
- Author
-
Gürsel Özkurt, Zeynep, primary, Oba, Ersin, additional, Dirim, Ayşe Burcu, additional, Odabaşı, Mahmut, additional, and Tiryaki, Semra, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
10. Kanalikül kesisi reperasyonu sonuçlarımız
- Author
-
Yildirim, Yusuf, Gürsel Özkurt, Zeynep, and Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Göz Hastalıkları ,Eye Diseases ,Lacrimal duct obstruction ,Lacrimal apparatus diseases ,Wounds and injuries ,Stents ,Lacrimal apparatus ,Intubation ,Surgery-eye ,Dacryocystorhinostomy - Abstract
Amaç: Kliniğimizde tek taraflı kanalikül kesisi tamiri yapılan hastalarda anatomik ve fonksiyonel başarı oranlarını değerlendirmek.Gereç ve yöntem: Çalışma 1 Eylül 2013 ile 31 Mart 2017 tarihleri arasında tek cerrah tarafından kanalikül kesisi tamiri ameliyatı uygulanan hastaların demografik verileri, travma etyolojisi, cerrahiye kadar geçen süre, uygulanan cerrahi yöntem, cerrahi süresi, post operatif takiplerde slikon tüpün çıkarılmasının ardından anatomik ve fonksiyonel başarı sonuçları değerlendirildi.Bulgular: Ortalama yaş 14,7 ± 2,6 (1-68) yıl idi. Kırk iki hastanın 31'i erkek, 11'i kadın hasta idi. Travmanın şekline bakıldığında olguların %43 (n=18)'ü direkt mekanizma ile, %57 (n=24)'si indirekt mekanizma ile yaralandığı görüldü. Etkilenen göz ve kanalikül incelendiğinde sağ göz %47,6 (n=20), sol göz %52,4 (n=22), alt kanalikül %69 (n=29), üst kanalikül %26,2 (n=11), bikanaliküler tutulum %4,8 (n=2) ve en sık sol alt kanalikülün %35,7 (n=15) etkilendiği görüldü. Travma etyolojisi değerlendirildiğinde en sık sebep olarak 14 kişinin şiddet olayları sebebi ile yaralanmış olduğu görüldü. Onbir hasta kesici delici alet yaralanması sonrası, 10 kişi düşme olayları sonrası, 5 hasta hayvan tepmesi ve ısırması ile ve 2 olgu da diğer sebeplerle yaralanma sonrasında başvurmuştur. Olguların travma saatinden ameliyat oldukları saate kadar geçen süre değerlendirildiğinde ortalama 13,6 ± 1,1 saatte (4-30 saat) ameliyat edildikleri görüldü. Uygulanan slikon tüp materyalinin kanalikülde kalma süresi ortalama 156 ± 6,8 gün (20-240 gün) olarak saptanmış, ortalama post operatif takip süresi ise 15,52 ± 1,5 ay (6-39 ay) olarak saptanmıştır. Çalışma popülasyonunun %50 (n=21)'inde eşlik eden herhangi bir oküler patoloji izlenmedi, olguların %26,2 (n=11)'inde 1 cm.'den fazla göz kapağı kesisi, %7,1 (n=3)'inde subkonjonktival hemoraji, %7,1 (n=3)'inde hifema, %2,4 (n=1)'inde kornea epitel defekti ve %7,1 (n=3)'ünde diğer (konjonktival laserasyon, subkonjonktival yabancı cisim penetrasyonu) eşlik eden oküler patolojiler saptandı. Olguların %95,2 (n=40)'sine genel anestezi altında, %4,8 (n=2)'ine lokal anestezi altında ameliyat uygulandı. Çalışmaya alınan 42 olgunun %59,5 (n=25)'ine pig tail probu ile anuler slikon tüp entübasyonu prosedürü, %31 (n=13)'ine minimonoka implantasyonu prosedürü, %9,5 (n=4)'üne bikanaliküler nazal slikon tüp entübasyonu prosedürü uygulandı. Olguların %90,5 (n=38)'inde anatomik başarı sağlanırken %9,5 (n=4)'inde anatomik başarı sağlanamadı. Olguların %85,7 (n=36)'sinde fonksiyonel başarı sağlanırken, %14,3 (n=6)'ünde fonksiyonel başarı sağlanamadı. Olguların 32'sinde post operatif komplikasyon izlenmezken, 10 olguda çeşitli post operatif komplikasyon izlenmiş ve bunların 2'sine ek cerrahi işlem uygulanmıştır.Sonuç: Anatomik ve fonksiyonel başarı açısından kıyaslandığında uygulanan cerrahi yöntemlere göre guruplandırıldığı zaman guruplar arasında istatistiksel anlamlı bir fark izlenmedi. Popülasyonun sayısı az olduğu için istatistiksel fark görülemediği düşünüldü; çünkü, başarı oranları değerlendirildiğinde anüler slikon tüp entübasyonu ve minimonoka implant uygulanmış olan guruplarda benzer başarı oranları saptanırken, bikanaliküler nazal slikon tüp entübasyonu uygulanan gurupta başarı yüzdesi diğer guruplardan daha düşük izlendi. Bu farkın istatistiksel olarak ispatlanabilmesi için daha fazla olgu sayısı içeren çalışma gereksinimi görülmüştür. Purpose: To evaluate the functional and the anatomical success in patients who were underwent unilateral traumatic laceration repair surgery in our eye clinic.Material and methods: Consecutive patients who presented to Dicle University Faculty of Medicine Hospital Opthalmology Service and had canalicular repair by the same surgeon between September 2013 and March 2017 were included. Patient's demographic datas, cause and the time of surgery, surgical method, follow up time recorded. Postoperative epiphora was evaluated by fluorescite dissapear test and patients were asked if they had any trouble with epiphora, by the way fonctional success was evaluated. The patency of the lacrimal system was examined by canalicular irrigation and probing.Results: The mean age of the cases was 14,7 ± 2,6 years (range 1-68 years). Forty two patients was included in the study (31 male, 11 female). The indirect-avulsive injury was observed in 57 % (n=24) and the direct-penetran injury was observed in 43 % (n=18). The distribution of injured eyes and canalicules was as follows: Right eye 47,6 % (n=20), left eye 52,4 % (n=22), inferior canalicule 69 % (n=29), superior canalicule right 26,2 % (n=11), bicanalicular laceration 4,8 % (n=2) and left inferior canalicule 35,7 % (n=15) was the most injured canalicule through them. When traumatic etiology of lacrimal canalicular lacerations was evaluated, it was observed that 14 of them were injured after violent events (assault, fight, body contact injury) and that was the most common etiological cause. Eleven patients were injured after sharp objects injury (knife, caple, glass bottle, toys), 10 patients were injured after falling events, 5 patients were injured after animal bite and scratching and 2 cases after other injuries. The average time from the trauma to the surgery was 13,6 ± 1,1 hours (range: 4-30 hours). The mean duration of the silicone tube materyal left in the lacrimal canaliculus was determined as 156 ± 6,8 days (range: 20 to 240 days). The average follow up time was 15,52 ± 1,5 months (range: 6 to 36 months). There was no ocular pathology accompanied in the 50 % (n=21) of the study population, 26,2 (n=11) of the cases had more than 1 cm of eyelid laceration, 7,1 % (n=3) had subconjunctival hemorrhage, 7,1 % (n=3) had hyphema, 2,4 % (n=1) had corneal epithelial defect and in 7,1 % (n=3) the other (subconjonctival foreign body pentration, conjonctival laceration) associated ocular pathologies were detected. Surgery was performed under general anesthesia for 40 patients (95,2 %), and under local anesthesia for 2 patients (4,8 %). In 25 patients (59,5 %) annular silicon tube intubation procedure was performed in 13 patients (31 %) Mini Monoka stenting was performed and 4 patients (14,3 %) were treated with bicanalicular nasal intubation procedure. Anatomic success was achieved in 90,2 % (n=38) of the cases despite 9,5 % (n=4) of them did not have anatomic success. Functional success was achieved in 85,7 % (n=36) of the patient, despite 14,3 (n=6) of them did not have functional success. No post operative complications were observed in 32 of the patients. Beside this, various post operative complications were observed in 10 patients and additional surgical prosedures were applied to 2 of them.Conclusion: When the results of anatomical and functional success were compared, there were no statistically significant differences between the surgical groups. It was considered that there were no statistical differences; because of the small number of patients. When the success rates were evaluated, similar success rates were found in anular silicone tube intubation and Mini Monoka implant groups. Whereas bicanalicular nasal silicone tube intubation group's success rates were lower than the other groups. Larger group of casses were required in order to reach statistically significant difference. 114
- Published
- 2017
11. Kanalikül kesesi reperasyonu sonuçlarımız
- Author
-
Yıldırım, Yusuf, Gürsel Özkurt, Zeynep, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı, and Yıldırım, Yusuf
- Subjects
Lakrimal sistem cerrahisi ,Traumatic canalicular injury ,Kanalikül kesisi ,Minimonoka implant ,Anular silicone tube intubation ,Mini monoka implant ,Travmatik kanalikül yaralanması ,Anüler slikon tüp entübasyonu ,Canalicular laceration ,Surgery of lacrimal system - Abstract
Amaç: Kliniğimizde tek taraflı kanalikül kesisi tamiri yapılan hastalarda anatomik ve fonksiyonel başarı oranlarını değerlendirmek. Gereç ve yöntem: Çalışma 1 Eylül 2013 ile 31 Mart 2017 tarihleri arasında tek cerrah tarafından kanalikül kesisi tamiri ameliyatı uygulanan hastaların demografik verileri, travma etyolojisi, cerrahiye kadar geçen süre, uygulanan cerrahi yöntem, cerrahi süresi, post operatif takiplerde slikon tüpün çıkarılmasının ardından anatomik ve fonksiyonel başarı sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Ortalama yaş 14,7 ± 2,6 (1-68) yıl idi. Kırk iki hastanın 31’i erkek, 11’i kadın hasta idi. Travmanın şekline bakıldığında olguların %43 (n=18)’ü direkt mekanizma ile, %57 (n=24)’si indirekt mekanizma ile yaralandığı görüldü. Etkilenen göz ve kanalikül incelendiğinde sağ göz %47,6 (n=20), sol göz %52,4 (n=22), alt kanalikül %69 (n=29), üst kanalikül %26,2 (n=11), bikanaliküler tutulum %4,8 (n=2) ve en sık sol alt kanalikülün %35,7 (n=15) etkilendiği görüldü. Travma etyolojisi değerlendirildiğinde en sık sebep olarak 14 kişinin şiddet olayları sebebi ile yaralanmış olduğu görüldü. Onbir hasta kesici delici alet yaralanması sonrası, 10 kişi düşme olayları sonrası, 5 hasta hayvan tepmesi ve ısırması ile ve 2 olgu da diğer sebeplerle yaralanma sonrasında başvurmuştur. Olguların travma saatinden ameliyat oldukları saate kadar geçen süre değerlendirildiğinde ortalama 13,6 ± 1,1 saatte (4-30 saat) ameliyat edildikleri görüldü. Uygulanan slikon tüp materyalinin kanalikülde kalma süresi ortalama 156 ± 6,8 gün (20-240 gün) olarak saptanmış, ortalama post operatif takip süresi ise 15,52 ± 1,5 ay (6-39 ay) olarak saptanmıştır. Çalışma popülasyonunun %50 (n=21)’inde eşlik eden herhangi bir oküler patoloji izlenmedi, olguların %26,2 (n=11)’inde 1 cm.’den fazla göz kapağı kesisi, %7,1 (n=3)’inde subkonjonktival hemoraji, %7,1 (n=3)’inde hifema, %2,4 (n=1)’inde kornea epitel defekti ve %7,1 (n=3)’ünde diğer (konjonktival laserasyon, subkonjonktival yabancı cisim penetrasyonu) eşlik eden oküler patolojiler saptandı. Olguların %95,2 (n=40)’sine genel anestezi altında, %4,8 (n=2)’ine lokal anestezi altında ameliyat uygulandı. Çalışmaya alınan 42 olgunun %59,5 (n=25)’ine pig tail probu ile anuler slikon tüp entübasyonu prosedürü, %31 (n=13)’ine minimonoka implantasyonu prosedürü, %9,5 (n=4)’üne bikanaliküler nazal slikon tüp entübasyonu prosedürü uygulandı. Olguların %90,5 (n=38)’inde anatomik başarı sağlanırken %9,5 (n=4)’inde anatomik başarı sağlanamadı. Olguların %85,7 (n=36)’sinde fonksiyonel başarı sağlanırken, %14,3 (n=6)’ünde fonksiyonel başarı sağlanamadı. Olguların 32’sinde post operatif komplikasyon izlenmezken, 10 olguda çeşitli post operatif komplikasyon izlenmiş ve bunların 2’sine ek cerrahi işlem uygulanmıştır. Sonuç: Anatomik ve fonksiyonel başarı açısından kıyaslandığında uygulanan cerrahi yöntemlere göre guruplandırıldığı zaman guruplar arasında istatistiksel anlamlı bir fark izlenmedi. Popülasyonun sayısı az olduğu için istatistiksel fark görülemediği düşünüldü; çünkü, başarı oranları değerlendirildiğinde anüler slikon tüp entübasyonu ve minimonoka implant uygulanmış olan guruplarda benzer başarı oranları saptanırken, bikanaliküler nazal slikon tüp entübasyonu uygulanan gurupta başarı yüzdesi diğer guruplardan daha düşük izlendi. Bu farkın istatistiksel olarak ispatlanabilmesi için daha fazla olgu sayısı içeren çalışma gereksinimi görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Travmatik kanalikül yaralanması, kanalikül kesisi, minimonoka implant, anüler slikon tüp entübasyonu, lakrimal sistem cerrahisi. Purpose: To evaluate the functional and the anatomical success in patients who were underwent unilateral traumatic laceration repair surgery in our eye clinic. Material and methods: Consecutive patients who presented to Dicle University Faculty of Medicine Hospital Opthalmology Service and had canalicular repair by the same surgeon between September 2013 and March 2017 were included. Patient’s demographic datas, cause and the time of surgery, surgical method, follow up time recorded. Postoperative epiphora was evaluated by fluorescite dissapear test and patients were asked if they had any trouble with epiphora, by the way fonctional success was evaluated. The patency of the lacrimal system was examined by canalicular irrigation and probing. Results: The mean age of the cases was 14,7 ± 2,6 years (range 1-68 years). Forty two patients was included in the study (31 male, 11 female). The indirect-avulsive injury was observed in 57 % (n=24) and the direct-penetran injury was observed in 43 % (n=18). The distribution of injured eyes and canalicules was as follows: Right eye 47,6 % (n=20), left eye 52,4 % (n=22), inferior canalicule 69 % (n=29), superior canalicule right 26,2 % (n=11), bicanalicular laceration 4,8 % (n=2) and left inferior canalicule 35,7 % (n=15) was the most injured canalicule through them. When traumatic etiology of lacrimal canalicular lacerations was evaluated, it was observed that 14 of them were injured after violent events (assault, fight, body contact injury) and that was the most common etiological cause. Eleven patients were injured after sharp objects injury (knife, caple, glass bottle, toys), 10 patients were injured after falling events, 5 patients were injured after animal bite and scratching and 2 cases after other injuries. The average time from the trauma to the surgery was 13,6 ± 1,1 hours (range: 4-30 hours). The mean duration of the silicone tube materyal left in the lacrimal canaliculus was determined as 156 ± 6,8 days (range: 20 to 240 days). The average follow up time was 15,52 ± 1,5 months (range: 6 to 36 months). There was no ocular pathology accompanied in the 50 % (n=21) of the study population, 26,2 (n=11) of the cases had more than 1 cm of eyelid laceration, 7,1 % (n=3) had subconjunctival hemorrhage, 7,1 % (n=3) had hyphema, 2,4 % (n=1) had corneal epithelial defect and in 7,1 % (n=3) the other (subconjonctival foreign body pentration, conjonctival laceration) associated ocular pathologies were detected. Surgery was performed under general anesthesia for 40 patients (95,2 %), and under local anesthesia for 2 patients (4,8 %). In 25 patients (59,5 %) annular silicon tube intubation procedure was performed in 13 patients (31 %) Mini Monoka stenting was performed and 4 patients (14,3 %) were treated with bicanalicular nasal intubation procedure. Anatomic success was achieved in 90,2 % (n=38) of the cases despite 9,5 % (n=4) of them did not have anatomic success. Functional success was achieved in 85,7 % (n=36) of the patient, despite 14,3 (n=6) of them did not have functional success. No post operative complications were observed in 32 of the patients. Beside this, various post operative complications were observed in 10 patients and additional surgical prosedures were applied to 2 of them. Conclusion: When the results of anatomical and functional success were compared, there were no statistically significant differences between the surgical groups. It was considered that there were no statistical differences; because of the small number of patients. When the success rates were evaluated, similar success rates were found in anular silicone tube intubation and Mini Monoka implant groups. Whereas bicanalicular nasal silicone tube intubation group’s success rates were lower than the other groups. Larger group of casses were required in order to reach statistically significant difference. Key words: Traumatic canalicular injury, canalicular laceration, anular silicone tube intubation, Mini Monoka implant, surgery of lacrimal system.
- Published
- 2017
12. A Rare Orbital Pathology: A Large Orbital Dermatofibrosarcoma Protuberans.
- Author
-
Kaya AA, Gürsel Özkurt Z, Gül A, and Nacir M
- Subjects
- Female, Humans, Adult, Orbit, Dermatofibrosarcoma diagnosis, Dermatofibrosarcoma surgery, Dermatofibrosarcoma pathology, Skin Neoplasms diagnosis, Lacrimal Apparatus pathology
- Abstract
Dermatofibrosarcoma protuberans (DFSP) is a rare sarcoma of the dermis. It is a malignant, locally aggressive, and infiltrative tumor with frequent recurrence. In this case, a 44-year-old woman presented with a 15-year history of a swelling in the medial canthus of the right eye that caused tearing. Imaging revealed a septated mass isodense to soft tissue that had eroded the medial wall of the orbit. Macroscopic examination showed an elastic, gray-brown, encapsulated, irregular mass measuring 45x35x22 mm. The surgical margins were positive, so adjuvant radiotherapy was started. The patient was followed for 2 years without recurrence. According to the literature, this mass is the largest orbital DFSP treated by globe-sparing primary resection., Competing Interests: Conflict of Interest: No conflict of interest was declared by the authors., (©Copyright 2022 by Turkish Ophthalmological Association | Turkish Journal of Ophthalmology, published by Galenos Publishing House.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.