134 results on '"Güran, Şefik"'
Search Results
2. Uptake of high-dose folic acid decreases cell viability and proliferation via JAK/STAT pathway in human prostate cancer cells
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Çoban, Zehra Dilşad, additional, and Gündeşli, Hülya, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Germline mutations of BRCA1 and BRCA2 genes in Turkish breast, ovarian, and prostate cancer patients
- Author
-
Manguoğlu, Esra, Güran, Şefik, Yamaç, Deniz, Çolak, Taner, Şimşek, Mehmet, Baykara, Mehmet, Akaydın, Mustafa, and Lüleci, Güven
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
4. New approaches in studying biological mechanisms in psychiatric diseases
- Author
-
Güran, Şefik, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
5. p53 and p16INK4A Mutations during the progression of glomus tumor
- Author
-
GÜran, Şefik and Tali, E Turgut
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
6. Familial Multiple Myeloma Associated with Disorders of Chronic Inflammation: First Report from Turkey
- Author
-
Özet, Ahmet, Güran, Şefik, and Beksac, Meral
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
7. Development of Secondary Myelodysplastic Syndrome in a Patient with Previous Bladder Carcinoma
- Author
-
IFRAN, AHMET, NEVRUZ, ORAL, AVCU, FERIT, GüRAN, ŞEFIK, and URAL, ALI UĞUR
- Published
- 2006
- Full Text
- View/download PDF
8. Melatonin hormone stimulates human clock genes on neuroblastoma (sh-sy5y) cell line
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Tunçbilek, Vildan, additional, Baykara, Meral Zehra, additional, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Polat, Yunus Emre, additional, Kılıç, Yiğit Cemo, additional, Kaplan, Zehra Zeynep, additional, and Kılıçarslan, Özgür, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
9. Chitin increases the angiogenesis in chorioallantoic membrane model in the presence of testosterone and progesterone
- Author
-
Sağlam, Ezgi İrem, primary, Kutlu, İlayda Ceren, additional, Haberal, Orhan Erdem, additional, Yüksekkaya, Mehmet, additional, Kılıçarslan, Özgür, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
10. Cell viability in sh-sy5y neuroblastoma cells in folic acid application by using jack-stat pathway
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Kaplan, Zehra Zeynep, additional, Kılıç, Yiğit Cemo, additional, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Polat, Yunus Emre, additional, Güleç, Kardelen, additional, Yüce, Alpertunga, additional, Tunçbilek, Vildan, additional, Baykara, Meral Zehra, additional, and Kılıçarslan, Özgür, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
11. Gene correction applications in cell replacement therapy and use in neurodegenerative diseases
- Author
-
Güran, Şefik, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
12. Dextrose solution used for prolotherapy decreases cell viability and increases gene expressions of angiogenic and apopitotic factors
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Karasimav, Özlem, additional, Demirhan, Sümeyye, additional, Karaağaç, Naci, additional, Örsçelik, Aydan, additional, Altaylı, Ertan, additional, and Yıldız, Yavuz, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
13. Zinc increases nestin but not vimentin gene expression in mouse mesenchymal stem cells
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Elçi, Mualla Pınar, additional, Sarper, Meral, additional, and Avcu, Ferit, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
14. Folic acid and zinc inhibit angiogenesis in chicken chorioallontoic membrane model via angiogenic factor genes
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Fermanlı, Orhan, additional, Aydıngöz, Emre, additional, and İpek, Emre, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
15. Hereditary TP53 Codon 292 and Somatic P16INK4A Codon 94 Mutations in a Li-Fraumeni Syndrome Family
- Author
-
Güran, Şefik, Tunca, Yusuf, and I.mirzalioğlu, Necat
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
16. Low Zip 4 gene expression levels in RPMI - 8226 and ARH - 77 cell lines support the possible role of zip 4 transporter protein in plasma cell tumorogenesis
- Author
-
ÇOBAN, Zehra, TORUN, Deniz, AVCU, Ferit, URAL, Ali, PARILTAY, Erhan, KOZAN, Salih, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Zip 4 geni,gen ekspresyonu,multipl myelom,plazma hücreli lösemi ,Zip 4 gene,gene expression,multiple myeloma,plasma cell leukemia ,General Medicine - Abstract
Aim. Multiple myeloma and plasma cell leukemia are cancers of plasma cells. Multiple myeloma rarely transforms to plasma cell leukemia during the progression period. Zinc as a chemical element modulates proliferation and differentiation of cells by affecting several growth factors. Zip 4 modifies zinc metabolism in a cell as a transporter protein. While high Zip 4 gene expression was found in pancreas and hepatocellular carcinoma, low Zip 4 gene expression was observed in prostate carcinoma. Methods. Here, Zip 4 expression levels were studied in RPMI - 8226 and ARH - 77 cell lines as examples of multiple myeloma and plasma cell leukemia, respectively. Results. We found lower Zip 4 gene expression levels in both cell lines than that of the normal control (0,000157 in RPMI - 8226, 0,000227 in ARH - 77 cell lines and 1 in normal control) The findings were statistically significant (P < 0.05). The expression levels of Zip 4 gene in both cell lines were approximately similar. No statistical significance was found between the expression levels of Zip 4 in both cell lines (P = 0.547). Conclusion. The results of this study support the possible role of Zip 4 gene expression in plasma cell dyscrasias. The similar result of Zip 4 gene expression level in both cell lines has no role in the transformation of multiple myeloma to plasma cell leukemia. Keywords: Zip 4 gene, gene expression, multiple myeloma, plasma cell leukemia Özet Amaç. Mltipl myelom ve plazma hücreli lösemi, plazma hücresinden köken alan kanserlerdir. Hastalığın ileri evresinde multipl myelom nadiren plazma hücreli lösemi formuna döner. Kimyasal bir element olarak çinko farklı büyüme faktörleri üzerinden memeli hücrelerinde çoğalma ve farklılaşmayı düzenler. Taşıyıcı bir protein olarak Zip 4 ise hücrede çinko metabolizmasında aktif rol alır. Pankreas ve karaciğer kanserlerinde artmış Zip 4 gen ekspresyonu bulunurken, prostat kanserinde düşük Zip 4 gen ekspresyonu tanımlanmaktadır. Yöntemler. Bu çalışmada, sırası ile multipl myelom ve plazma hücreli lösemilere örnek olabilecek RPMI - 8226 ve ARH - 77 hücre hatlarında Zip 4 gen ekspresyon düzeyleri bakılmıştır. Bulgular. Her iki hücre hattında Zip 4 gen ekspresyon düzeyi normale göre daha düşüktür (RPMI - 8226 hücre hattında 0,000157 ve ARH - 77 hücre hattında 0,000227). Elde edilen veriler istatistiksel olarak anlamlıdır (P < 0,05). Her iki hücre hattında Zip 4 gen ekspresyon düzeyleri birbirine çok yakın olarak bulunmuştur. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark da bulunmamıştır (P = 0,547). Sonuç. Sonuçlar plazma hücre diskrazilerinde Zip 4 gen ekspresyonunun olası rolünü destekler niteliktedir. Her iki hücre hattında birbirine yakın bulunan Zip 4 gen ekpresyon düzeyinin multipl myelomanın plazma hücreli lösemiye dönüşmesinde rolü olmadığını ortaya koymaktadır. Anahtar sözcükler: Zip 4 geni, gen ekspresyonu, multipl myelom, plazma hücreli lösemi, Amaç. Mltipl myelom ve plazma hücreli lösemi, plazma hücresinden köken alan kanserlerdir. Hastalığın ileri evresinde multipl myelom nadiren plazma hücreli lösemi formuna döner. Kimyasal bir element olarak çinko farklı büyüme faktörleri üzerinden memeli hücrelerinde çoğalma ve farklılaşmayı düzenler. Taşıyıcı bir protein olarak Zip 4 ise hücrede çinko metabolizmasında aktif rol alır. Pankreas ve karaciğer kanserlerinde artmış Zip 4 gen ekspresyonu bulunurken, prostat kanserinde düşük Zip 4 gen ekspresyonu tanımlanmaktadır. Yöntemler. Bu çalışmada, sırası ile multipl myelom ve plazma hücreli lösemilere örnek olabilecek RPMI - 8226 ve ARH - 77 hücre hatlarında Zip 4 gen ekspresyon düzeyleri bakılmıştır. Bulgular. Her iki hücre hattında Zip 4 gen ekspresyon düzeyi normale göre daha düşüktür (RPMI - 8226 hücre hattında 0,000157 ve ARH 77 hücre hattında 0,000227). Elde edilen veriler istatistiksel olarak anlamlıdır (P < 0,05). Her iki hücre hattında Zip 4 gen ekspresyon düzeyleri birbirine çok yakın olarak bulunmuştur. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark da bulunmamıştır (P = 0,547). Sonuç. Sonuçlar plazma hücre diskrazilerinde Zip 4 gen ekspresyonunun olası rolünü destekler niteliktedir. Her iki hücre hattında birbirine yakın bulunan Zip 4 gen ekpresyon düzeyi Zip 4'ün multipl myelomanın plazma hücreli lösemiye dönüşmesinde rolü olmadığını ortaya koymaktadır.
- Published
- 2013
17. Kök hücrede gen transferi ile istenen bir genin aktivasyonu veya susturulması uygulamalarının rejeneratif tıpta kullanımı
- Author
-
ÇOBAN, Zehra and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Embriyonal stem cell,induced pluripotent stem cell,si RNA,mi RNA,regenerative medicine,gene transfection ,General Medicine ,Embriyonal kök hücre,indüklenmiş pluripotent kök hücre,si RNA,mi RNA,rejeneratif tıp,gen transferi - Abstract
Özet İnsan kök hücresi kendine benzeyen hücreler oluşturabilen ve farklılaşma potansiyeline sahip özellikte hücrelerdir. Embriyonik kök hücreler farlı hücre tiplerine dönüşebildiği için kök hücre biyolojisinde ve rejeneratif tıpta paha biçilmez bir araçtır. Yeni gelişen gen teknolojileri ile ökaryot hücreye gen aktarımı mümkündür. Bu teknolojiler ile hücrede istenilen genlerin aktiflenmesi veya susturulması olasıdır. Uygun ortam sağlandığında normalde kapalı olan bazı genlerin aktif formlarının hücre çekirdeğine aktarılması ile farklanmış bir insan hücresinden indüklenmiş pluripotent kök hücreler elde edilmektedir. Bilindiği gibi, “small interference RNA” ve “micro RNA” lar hücrede gen fonksiyonlarını düzenlerler. Bu moleküller ökaryot hücrede gen susturulması amacı ile genellikle viral ve viral olmayan metodlar ile aktarılarak kullanılırlar. Gen susturulması teknolojisi, embriyonik kök hücre veya indüklenmiş pluripotent kök hücrelerin istenilen yönde örneğin bir nöron, pankreas veya kalp hücresi yönünde farklanmasında önemli bir araçtır. Tüm bu gelişmeler bize doku mühendisliği alanında hasta bazlı rejeneratif tıp uygulamalarının yapılabileceğini, kişiye özgü doku ve organ temininin mümkün olabileceğini göstermektedir. Anahtar sözcükler: Embriyonal kök hücre, indüklenmiş pluripotent kök hücre, si RNA, mi RNA, rejeneratif tıp, gen transferi Abstract Human stem cell is a kind of special cell type which has self renewal capasity and differentiation potential. Embriyonic stem cells are an invaluable tool for stem cell biology and regenerative medicine as they have the capacity to differentiate into various functional cells. With the new gene technologies improved in recent years, it is possible to transfer a gene into a eukaryote cell. A desired gene can be activated or silenced via these technologies. In an appropriate condition, a differentiated human cell can be transformed into induced pluripotent stem cell by transforming the active form of some genes into the cell nucleus which are normally in inactivated form. As known, small interference RNA and micro RNA’s regulate the gene function in the cell. These molecules are generally transfected to eukaryote cells for gene silencing by using viral and non-viral transfection methodologies. Gene silencing technology is an important tool to drive induced pluripotent stem cell into a desired pathway becoming a differentiated neuronal cell, a pancreatic cell or a cardiac cell. These improvements may represent us a possibility of regeneration therapy applications in the future. This technology may provide us tissue and organ requirement in personal based conditions. Keywords: Embriyonal stem cell, induced pluripotent stem cell, si RNA, mi RNA, regenerative medicine, gene transfection, SUMMARY Human stem cell is a kind of special cell type which has self renewal capasity and differentiation potential. Embriyonic stem cells are an invaluable tool for stem cell biology and regenerative medicine as they have the capacity to differentiate into various functional cells. With the new gene technologies improved in recent years, it is possible to transfer a gene into a eukaryote cell. A desired gene can be activated or silenced via these technologies. In an appropriate condition, a differentiated human cell can be transformed into an embryonic stem cell like type (induced pluripotent stem cell) by transforming the active form of some genes into the cell nucleus which are normally in inactivated form. As known, small interference RNA and micro RNA’s regulate the gene function in the cell. These molecules are generally transfected to eukaryote cells for gene silencing by using viral and non-viral transfection medhodologies. Gene silencing technology is an important tool to drive an embryonic stem cel or induced pluripotent stem cell into a desired pathway becoming a differentiated neuronal cell, a pancreatic cell or a cardiac cell. These improvements may represent us a possibility of regeneration therapy applications in the future. This technology may provide us tissue and organ requirement in personal based conditions.
- Published
- 2013
18. Kemoterapotik ajan olarak dosetakselin ARH 77 Ig G plazma hücreli lösemi hücre serisi üzerindeki sitotoksik etkisi
- Author
-
ÇOBAN, Zehra, AVCU, Ferit, URAL, Ali, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Dosetaksel,ARH-77,mitoz inhibisyonu,plazma hücreli lösemi,sitotoksik etki ,General Medicine - Abstract
Özet Amaç. Dosetaksel, hücrede mitotik iğciğin oluşum aşamasında mikrotübül stabilizasyonuna neden olarak hücre bölünmesini durdurup hücrenin apopitozise gidişini sağlar. Dosetaksel meme, prostat ve mesane kanserinde sık kullanılan bir ilaçtır. Çalışmada Ig G plazma hücreli lösemi örneği olan hücre hattı [ARH-77 ATCC No: CRL-1621] üzerinde başka birçok kanserin tedavisinde ilaç olarak kullanılan dosetaksel ile ortaya çıkabilecek sitotoksik etki araştırıldı. Yöntem. Çalışmada ARH-77 hücreleri üzerinde 0,1-1-10-50-100 umol/L olacak şekilde farklı dosetaksel konsantrasyonları kullanılarak sitotoksik etki incelendi. Sitotoksik etki XTT testi ile değerlendirildi. Bulgular. İnsan Ig G plazma hücreli lösemi örneğini oluşturan ARH-77 hücre hattında dosetakselin artan konsantrasyonlarında oluşturduğu sitotoksik etki ortaya kondu. Sonuç. Veriler dosetakselin 50 umol konsantrasyonunda ARH-77 hücreleri üzerinde letal doza eriştiğini göstermiştir. Dosetakselin plazma hücreli lösemi hücre hattında etkin sitotoksik etkisi bu ilacın nadir gözlenen ve kötü prognozla karakterize hastalık tedavisinde kullanılabileceğini düşündürmektedir. Fakat bu ilacın plazma hücreli lösemide kullanımı için daha ileri testlere ihtiyaç vardır. Anahtar sözcükler: Dosetaksel, ARH-77, mitoz inhibisyonu, plazma hücreli lösemi, sitotoksik etki Abstract Aim.: Docetaxel causes microtubule stabilization during mitotic spindle organizing in cell and forces the cell to go apoptosis. Docetaxel is widely used in breast, prostate and bladder cancer. The potential cytotoxic effect of docetaxel, a chemotherapeutic agent which is used in various cancers, on Ig G plasma cell leukemia cell line (ARH-77- ATCC No: CRL-1621) was investigated in this study. Methods. The cytotoxic effect of docetaxel on ARH-77 cell line was evaluated at different concentrations namely 0.1-1-10-50-100 umol/L by using XTTtest. Result. It was shown that, docetaxel had significant cytotoxic affect at higher concentrations on ARH-77 cell line which forms a sample of human Ig G plasma cell leukemia. Conclusion. The data represent that the lethal dose of docetaxel in ARH-77 cell line is at the concentration of 50 umol/L. Our results suggest that docetaxel could be useful in the treatment of plasma cell leukemia of rare cases associated with poor prognosis. But further tests are needed to use this drug in plasma cell leukemia. Keywords: Docetaxel, ARH-77, mitotic catastrophe, plasma cell leukemia, cytotoxic effect, Amaç. Dosetaksel, hücrede mitotik iğciğin oluşum aşamasında mikrotübül stabilizasyonuna neden olarak hücre bölünmesini durdurup hücrenin apopitozise gidişini sağlar. Dosetaksel meme, prostat ve mesane kanserinde sık kullanılan bir ilaçtır. Çalışmada Ig G plazma hücreli lösemi örneği olan hücre hattı [ARH-77 ATCC No: CRL-1621] üzerinde başka birçok kanserin tedavisinde ilaç olarak kullanılan dosetaksel ile ortaya çıkabilecek sitotoksik etki araştırıldı. Yöntem. Çalışmada ARH-77 hücreleri üzerinde 0,1-1-10-50-100 umol/L olacak şekilde farklı dosetaksel konsantrasyonları kullanılarak sitotoksik etki incelendi. Sitotoksik etki XTT testi ile değerlendirildi. Bulgular. İnsan Ig G plazma hücreli lösemi örneğini oluşturan ARH-77 hücre hattında dosetakselin artan konsantrasyonlarında oluşturduğu sitotoksik etki ortaya kondu. Sonuç. Veriler dosetakselin 50 umol konsantrasyonunda ARH-77 hücreleri üzerinde letal doza eriştiğini göstermiştir. Dosetakselin plazma hücreli lösemi hücre hattında etkin sitotoksik etkisi bu ilacın nadir gözlenen ve kötü prognozla karakterize hastalık tedavisinde kullanılabileceğini düşündürmektedir. Fakat bu ilacın plazma hücreli lösemide kullanımı için daha ileri testlere ihtiyaç vardır
- Published
- 2012
19. Kök hücre biyolojisi ve hematolojik malignitelerde kök hücrenin rolü
- Author
-
TERZİ, Yunus and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Kök hücre,lösemi kök hücresi,hücre farklılaşma,akut miyeloid lösemi,kronik myelositer lösemi ,General Medicine - Abstract
Özet Kanser, hücrelerin anormal şekilde farklılaşma ve kontrolsüz olarak çoğalması ile karakterize önemli bir hastalık grubudur. Genellikle sadece kanser kök hücresi denen tek bir hücreden köken alır. Tümör hücrelerinin hızlı çoğalması, kanser kök hücrenin kendi kendini yenileyebilme özelliğinden dolayıdır. Kanser kök hücrelerinin tümör oluşumunda önemine rağmen, tümör dokusunda sayıları son derece azdır. Kanser kök hücre biyolojisi hakkında en fazla bilgiye lösemilerde sahibiz. Lösemi, hematopoitetik kanser kök hücresinden köken alan lökositlerin kontrolsüz çoğalması ile tanımlanan kan sisteminin malign bir hastalığıdır. Birçok farklı lösemide kanser kök hücreleri ile normal hematopoietik kök hücrelerinin farklılaşmaları aşamasında elde edilen moleküler değişiklikler, normal ve patolojik hücre farklılaşması arasındaki farkları ortaya koymaktadır. Lösemilerde değişik farklılaşma aşamalarında hücrelerin farklı yüzey markırlarının (belirteçlerinin) tanımlanması aynı farklılaşma aşamasında olan kök hücrelerin tanınmasının yolunu açmıştır. Tüm bu veriler lösemi kök hücrelerinin transformasyon ve farklılaşma süreçlerinin daha iyi anlaşılmasında kullanılmaktadır. Aynı zamanda ksenotransplantasyon çalışmaları ile aynı aşamadaki lösemi kök hücreleri kullanılarak farklı lösemi tiplerine sahip fare modelleri oluşturulmuştur. Bu fare modelleri ile yapılan çalışmalar sonucunda tanımlanan yeni moleküler belirteçler lösemi hastalarının tanısı ve prognozun belirlenmesinde kullanılabilecek bilgi ve bulgular vermektedir. Lösemi kök hücre biyolojisinin anlaşılması, kanserde hedefe doğrudan yapılan kemoterapi yöntemlerinin geliştirilmesinde bize yardımcı olmaktadır. Sonuç olarak, lösemi kök hücreleri üzerinde yapılan çalışmalar insanoğluna yakın gelecekte löseminin üstesinden gelebilmesi için bir fırsat sunmaktadır. Anahtar sözcükler: Kök hücre, lösemi kök hücresi, hücre farklılaşma, akut miyeloid lösemi, kronik myelositer lösemi Abstract Cancer as an important group of disease is characterized by the abnormal differentiation and proliferation of the cells without normal control. Cancer is generally originated from only a cell named cancer stem cell. Because of the selfrenewal capacity of cancer stem cells, over proliferation of tumor cells occurs. Despite of the importance of cancer stem cells in tumorogenesis, the existence in a tumor tissue is very few. The knowledge of cancer stem cell biology is most advanced in leukemias. Leukemia is a group of malignant diseases of the blood system, originated from hematopoietic cancer stem cells and characterized by uncontrolled overproduction of leukocytes. The molecular findings observed in cancer stem cells in various types of leukemias and normal hemaopoietic stem cells differentiation represented the difference between normal and pathologic cell differentiation. Cell surface markers defined in different maturation steps in leukemias had been used for the identification of the pure stem cells in the same stage. These findings had been used for the understanding the transformation and differentiation of leukemia stem cells. Also, xenotransplantation studies give us the mouse models which have different type of leukemia by using the pure leukemia stem cells. The new molecular markers observed in these further mouse experiments can give the opportunity to be used in the diagnosis and prognosis of leukemia patients. Understanding the biology of leukemia stem cells may help us in the development of new targeted chemotherapy strategies in cancer cases. So, the further experiments on leukemia stem cells seems having a chance for mankind to overcome the leukemia problem in near future. Keywords: Stem cell, leukemia stem cell, cell differantiation, acute myeloid leukemia, chronic myeloid leukemia, Kanser, hücrelerin anormal şekilde farklılaşma ve kontrolsüz olarak çoğalması ile karakterize önemli bir hastalık grubudur. Genellikle sadece kanser kök hücresi denen tek bir hücreden köken alır. Tümör hücrelerinin hızlı çoğalması, kanser kök hücrenin kendi kendini yenileyebilme özelliğinden dolayıdır. Kanser kök hücrelerinin tümör oluşumunda önemine rağmen, tümör dokusunda sayıları son derece azdır. Kanser kök hücre biyolojisi hakkında en fazla bilgiye lösemilerde sahibiz. Lösemi, hematopoitetik kanser kök hücresinden köken alan lökositlerin kontrolsüz çoğalması ile tanımlanan kan sisteminin malign bir hastalığıdır. Birçok farklı lösemide kanser kök hücreleri ile normal hematopoietik kök hücrelerinin farklılaşmaları aşamasında elde edilen moleküler değişiklikler, normal ve patolojik hücre farklılaşması arasındaki farkları ortaya koymaktadır. Lösemilerde değişik farklılaşma aşamalarında hücrelerin farklı yüzey markırlarının (belirteçlerinin) tanımlanması aynı farklılaşma aşamasında olan kök hücrelerin tanınmasının yolunu açmıştır. Tüm bu veriler lösemi kök hücrelerinin transformasyon ve farklılaşma süreçlerinin daha iyi anlaşılmasında kullanılmaktadır. Aynı zamanda ksenotransplantasyon çalışmaları ile aynı aşamadaki lösemi kök hücreleri kullanılarak farklı lösemi tiplerine sahip fare modelleri oluşturulmuştur. Bu fare modelleri ile yapılan çalışmalar sonucunda tanımlanan yeni moleküler belirteçler lösemi hastalarının tanısı ve prognozun belirlenmesinde kullanılabilecek bilgi ve bulgular vermektedir. Lösemi kök hücre biyolojisinin anlaşılması, kanserde hedefe doğrudan yapılan kemoterapi yöntemlerinin geliştirilmesinde bize yardımcı olmaktadır. Sonuç olarak, lösemi kök hücreleri üzerinde yapılan çalışmalar insanoğluna yakın gelecekte löseminin üstesinden gelebilmesi için bir fırsat sunmaktadır.
- Published
- 2012
20. Monosodium glutamate below the neurotoxic doses has no cytotoxic effect on mouse mesenchymal stem cells
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Dal, Sinem, additional, Arslan, Sümeyye, additional, Nurol, Nejat Kaan, additional, Göktepe, Tutku, additional, Çoban, Zehra Dilşad, additional, and Altaylı, Ertan, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
21. Usnic acid uses mitochondrial apopitotic pathway in it’s antitumoral role
- Author
-
Güran, Şefik, primary, Çoban, Zehra Dilşad, additional, Karaer, Tuna, additional, Atmaca, Büşra, additional, and Kaya Demir, Halide, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
22. Sorefenib inhibits the expressions of heat shock protein70 gene on multiple myeloma (RPMI-8226) and plasma cell leukemia (ARH-77) cell lines
- Author
-
Çoban, Zehra, primary, Kayır, Hakan, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
23. KANTARON YAĞI VEGFA, VEGFB, VEGFC ve FGF2 GENLERİ ÜZERİNDEN ERKEN DÖNEM KULLANILDIĞINDA YARA İYİLEŞMESİNDE OLUMLU ETKİ GÖSTERMEKTEDİR
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, primary, Yener, Mustafa, additional, Benli, Ahmet Samed, additional, Amanov, Kerim, additional, Altaylı, Ertan, additional, Demir, Halide, additional, Kılıçarslan, Özgür, additional, Çavana, Emre, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
24. Molecular view to the effect of centaury oil on wound healing
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, primary, Yener, Mustafa, additional, Benli, Ahmet Samed, additional, Amanov, Kerim, additional, Altaylı, Ertan, additional, Demir, Halide, additional, Kılıçarslan, Özgür, additional, Çavana, Emre, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
25. Effect of progesterone hormon on cell viability and stem cell activation in dental pulp cells
- Author
-
Altuntaş, Segah, primary, Kara, Muhammed Ali, additional, Aksoy, Deniz Selin, additional, Çoban, Zehra Dilşad, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
26. Predisposition of papillary thyroid carcinoma in a family dignosed as hereditary breast and ovarian cancer syndrome
- Author
-
ÇOBAN, Zehra, GÜRAN, Şefik, TORUN, Deniz, KOZAN, Salih, DEDE, Murat, KESKİN, Uğur, and YENEN, Müfit
- Subjects
endocrine system diseases ,Herediter meme ve over kanseri sendromu,papiller tiroid kanseri,BRCA 1,BRCA 2,herediter kanserler ,skin and connective tissue diseases ,female genital diseases and pregnancy complications - Abstract
Hereditary breast and ovarian cancer syndrome is characterized by the familial type of breast and/or ovarian cancers diagnosed at early onset. In these families, predisposition to prostate and pancreas cancers can be seen. Here a family who had hereditary breast and ovarian cancer syndrome was presented and we also discussed the possible mechanisms in the predisposition of papillar type thyroid cancer which is common in this family. No BRCA 1 and BRCA 2 mutation had been observed in certain loci in this family. Due to the literature findings, our family is the sole example which has clinically hereditary breast and ovarian cancer syndrome diagnosis with thyroid papillary carcinoma predisposition.Here, there may be a common mechanism affected in these different tumors. So, further studies are necessary to find out affected pathways in patients having hereditary type breast and ovarian cancer who has also predispositionto papillary thyroid carcinoma. Keywords: Hereditary breast and ovarian cancer syndrome, papillary thyroid carcinoma, BRCA 1, BRCA 2, hereditary cancers Özet Herediter meme over kanser sendromu, erken dönemde tanı alan ailesel tip meme ve/veya over kanseri ile karakterizedir. Ailelerde prostat ve pankreas kanserine yatkınlık görülebilir. Yazımızda herediter meme- over kanser sendromu tanısı almış bir aile sunulmakta vebu ailede sık gözlenen papiller tip tiroid kanserini oluşturabilecek nedenler tartışılmaktadır. Ailede BRCA 1 ve BRCA 2 genlerinin belli bölgelerinde mutasyon gösterilmemiştir. Ancak klinik olarak meme over kanser sendromu tanısı alan aile literatüre göre papiller tiroid kanserine yatkınlıkla tanımlanan tek örnektir. Burada tanımlanan farklı tümör tiplerinde etkilenen ortak bir mekanizma olduğu düşünülebilir. Sonuç olarak, papiller tiroid kansere yatkınlığı olan herediter meme- over kanser sendromu tanısı almış nadir ailelerde etkilenen yolakları bulmak için daha fazla araştırmaya gerek vardır. Anahtar sözcükler: Herediter meme ve over kanseri sendromu, papiller tiroid kanseri, BRCA 1, BRCA 2, herediter kanserler, ÖZETHerediter meme over kanser sendromu, erken dönemde tanı alan ailesel tip meme ve/ veya over kanseri ile karakterizedir. Ailelerde prostat ve pankreas kanserine yatkınlık görülebilir. Yazımızda herediter meme- over kanser sendromu tanısı almış bir aile sunulmakta olup, bu ailede sık gözlenen tiroid kanserini ( papiller tip ) oluşturabilecek nedenler tartışılmaktadır. Ailede BRCA 1 ve BRCA 2 genlerinin belli bölgelerinde mutasyon gösterilmemiştir. Ancak klinik olarak meme over kanser sendromu tanısı alan aile literatüre göre papiller tiroid kanserine yatkınlıkla tanımlanan tek örnektir. Burada tanımlanan farklı tümör tiplerinde etkilenen ortak bir mekanizma olduğu düşünülebilir. Sonuç olarak, papiller tiroid kansere yatkınlığı olan herediter meme- over kanser sendromu tanısı almış nadir ailelerde etkilenen yolakları bulmak için daha fazla araştırmaya gerek vardır.
- Published
- 2010
27. Prostat kanserinden uzun süre sonra gelişen kompleks karyotipik anormali ile seyreden akut myeloblastik lösemi olgusu
- Author
-
TERZİ, Yunus, BEYAN, Cengiz, KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, DURMAZ, Burak, KÖMÜRCÜ, Şeref, BAHÇE, Muhterem, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Akut myeloid lösemi,karyotipleme,kromozom anormallikleri,sitogenetik - Abstract
ÖzetLöseminin bir türü olan akut myeloblastik lösemi (AML) myeloid seriye ait olgunlaşmamış hücrelerin kemik iliğinde, kanda, bazen diğer dokularda aşırı birikimi ile karakterize hematolojik kanserdir. Lösemik hücre farklanmasında kemik iliği ve periferik kan hücrelerinde klonal kromozomal anomaliler ortaya çıkmaktadır. Bu anomaliler olgu tanısı ve prognozunu göstermesi açısından önemlidir. Yazımızda prostat kanseri nedeni ile 12 yıl önce cerrahi ve hormon tedavisi alan ilk tanı evresinde kompleks karyotip anomaliler tesbit edilen bir AML olgusu sunulmaktadır. Tanımlanan kompleks karyotipik anomalilerin prognoz üzerindeki etkisi tartışılmaktadır. Periferik kan ve kemik iliği incelemesinde AML tanısı konan 70 yaşındaki erkek olgunun kemik iliğinden yapılan sitogenetik incelemede 49, XY, -1, -2, +4, +6, +8, +8, -12, -13, der (1), +2 mar [3], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +8, -13, +2mar [2], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +11?, -13, +2 mar [1] saptandı. Kompleks karyotipler genelde olgularda kötü prognoz belirtecidir. AML tanısı konulan olgu her türlü destek tedavisine rağmen tanıdan iki gün sonra kaybedildi. Sonuç olarak, özellikle yaşlı AML’li hastalarda gerek tanı, gerekse prognozun belirlenebilmesi için genetik incelemelerin mutlaka yapılması gerekliliği göz önünde bulundurulmalıdır.Anahtar sözcükler: Akut myeloid lösemi, karyotipleme, kromozom anormallikleri, sitogenetik AbstractAcute myeloid leukemia (AML) is a type of leukemia which is characterized by the excessive accumulation of immature myeloid bone marrow precursor cells in the marrow itself, in peripheral blood and sometimes also in other tissues. During differentiation of leukemia cells, clonal chromosomal abnormalities emerge in bone marrow and in peripheral blood cells. These anomalies are important for the disease diagnosis and prognosis. Here, an AML case who underwent surgery for prostate cancer 12 years ago and received hormonal therapy is presented. Complex karyotypic abnormalities were present in the initial diagnosis phase The correlation between complex karyotypes and the prognosis in this case was discussed. Our 70 year-old patient was diagnosed as AML after peripheral blood and bone marrow analyses. His bone marrow cytogenetic analyses revealed 49, XY, -1, -2, +4, +6, +8, +8, -12, -13, der (1), +2 mar [3], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +8, -13, +2mar [2], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +11?, -13, +2 mar [1]. Complex karyotypes generally represents poor prognosis in AML cases. The patient died in two days after the initial diagnosis, although AML treatment was applied. As a result genetic examination should always be performed in elderly AML patients for both diagnosis and prediction of prognosis.Keywords: Acute myeloid leukemia, karyotyping, chromosome aberrations, cytogenetics, Löseminin bir türü olan akut myeloblastik lösemi (AML) myeloid seriye ait olgunlaşmamış hücrelerin kemik iliğinde, kanda, bazen diğer dokularda aşırı birikimi ile karakterize hematolojik kanserdir. Lösemik hücre farklanmasında kemik iliği ve periferik kan hücrelerinde klonal kromozomal anomaliler ortaya çıkmaktadır. Bu anomaliler olgu tanısı ve prognozunu göstermesi açısından önemlidir. Yazımızda prostat kanseri nedeni ile 12 yıl önce cerrahi ve hormon tedavisi alan ilk tanı evresinde kompleks karyotip anomaliler tesbit edilen bir AML olgusu sunulmaktadır. Tanımlanan kompleks karyotipik anomalilerin prognoz üzerindeki etkisi tartışılmaktadır. Periferik kan ve kemik iliği incelemesinde AML tanısı konan 70 yaşındaki erkek olgunun kemik iliğinden yapılan sitogenetik incelemede 49, XY, -1, -2, +4, +6, +8, +8, -12, -13, der (1), +2 mar [3], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +8, -13, +2mar [2], 50, XY, -2, +4, +6, +8, +11?, -13, +2 mar [1] saptandı. Kompleks karyotipler genelde olgularda kötü prognoz belirtecidir. AML tanısı konulan olgu her türlü destek tedavisine rağmen tanıdan iki gün sonra kaybedildi. Sonuç olarak, özellikle yaşlı AML’li hastalarda gerek tanı, gerekse prognozun belirlenebilmesi için genetik incelemelerin mutlaka yapılması gerekliliği göz önünde bulundurulmalıdır
- Published
- 2010
28. Tekrarlayan düşükleri olan ailede herediter mthfr c677t mutasyonunun olası rolü
- Author
-
DURMAZ, Burak, KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, BAHÇE, Muhterem, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Tekrarlayan gebelik kaybı,trombofili,MTHFR C677T mutasyonu - Abstract
ÖzetTekrarlayan düşüklerde, yaklaşık olarak %70 oranında herhangi bir neden saptanamamaktadır. Gebeliğin sorunsuz devamı için uteroplasental dolaşım çok önemlidir ve gebelik sırasında koagülasyon faktörlerinde meydana gelen değişikliklerin, plasental damarlarda tıkanıklığa yol açabileceğini, dolayısıyla düşük oluşumunda rol alabilecekleri düşünülmüştür. Maternal koagülasyon faktörlerini etkileyen Faktör V Leiden G1691A, Protrombin G20210A ve MTHFR C677T mutasyonları tromboza yatkınlığı saptamada genetik test olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden maternal trombofililer ve bunların testleri klinik açıdan büyük önem taşımaktadır. Literatürde de bu parametrelerle ilgili yapılmış birçok çalışma dikkati çekmektedir. Bu olguda, ailesinde multipl düşük öyküsü olan bir çiftte karyotip analizi yapılmış ve yukarıda belirtilen mutasyonlar incelenmiştir. Kromozom analizleri normal saptanan çiftte, baba adayının MTHFR C677T mutasyonunu heterozigot olarak, anne adayının ise homozigot olarak taşıdığı saptandı. Bu ailede olası diğer faktörler ekarte edildiğinden, MTHFR C677T mutasyonun ailedeki düşükleri açıklayabileceği düşünüldü ve benzer öykü ile başvuran bireylerde, belirtilen analizlerin yapılmasının tekrarlayan düşük etiyolojisini aydınlatmada yardımcı olabileceği gösterilmiştir.Anahtar sözcükler: Tekrarlayan gebelik kaybı, trombofili, MTHFR C677T mutasyonu AbstractThe exact cause of habitual abortions can not be determined in approximately 70% of the cases. Uteroplasental circulation is very important for the ongoing pregnancy and any change in the coagulation factors are thought to cause occlusion of the placental vessels and therefore can have a role in abortions. Mutations affecting maternal coagulation, namely Factor V Leiden G1691A, Prothrombin G20210A and MTHFR C677T are used for genetic testing to determine the predisposition to thrombosis. For this reason, maternal thrombophilia and these tests are of great importance in clinical practice. In literature, many remarkable studies have been done with respect to these parameters. In this study, a couple with a history of recurrent pregnancy loss in the family was evaluated. Karyotype analysis and the mutations mentioned above were investigated. Chromosome analysis was normal in the couple but the father was carrying heterozygote MTHFR C677T mutation and the mother had the same mutation in homozygous pattern. As the other factors were already ruled out in this family, we assumed that MTHFR C677T mutation might explain the miscarriages in the family. Performing above-mentioned mutations to other patients presenting with the similar history may help clarify the etiology of recurrent abortions.Keywords: Habitual abortion, thrombophilia, MTHFR C677T mutation, Tekrarlayan düşüklerde, yaklaşık olarak %70 oranında herhangi bir neden saptanamamaktadır. Gebeliğin sorunsuz devamı için uteroplasental dolaşım çok önemlidir ve gebelik sırasında koagülasyon faktörlerinde meydana gelen değişikliklerin, plasental damarlarda tıkanıklığa yol açabileceğini, dolayısıyla düşük oluşumunda rol alabilecekleri düşünülmüştür. Maternal koagülasyon faktörlerini etkileyen Faktör V Leiden G1691A, Protrombin G20210A ve MTHFR C677T mutasyonları tromboza yatkınlığı saptamada genetik test olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden maternal trombofililer ve bunların testleri klinik açıdan büyük önem taşımaktadır. Literatürde de bu parametrelerle ilgili yapılmış birçok çalışma dikkati çekmektedir. Bu olguda, ailesinde multipl düşük öyküsü olan bir çiftte karyotip analizi yapılmış ve yukarıda belirtilen mutasyonlar incelenmiştir. Kromozom analizleri normal saptanan çiftte, baba adayının MTHFR C677T mutasyonunu heterozigot olarak, anne adayının ise homozigot olarak taşıdığı saptandı. Bu ailede olası diğer faktörler ekarte edildiğinden, MTHFR C677T mutasyonun ailedeki düşükleri açıklayabileceği düşünüldü ve benzer öykü ile başvuran bireylerde, belirtilen analizlerin yapılmasının tekrarlayan düşük etiyolojisini aydınlatmada yardımcı olabileceği gösterilmiştir
- Published
- 2010
29. NGN 3 and Klf 4 have important role in fetal mouse brain development
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, primary, Fermanlı, Orhan, additional, Sağaltıcı, Atmaca Şahin, additional, Şahin, Gözde, additional, and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
30. EARLY DİAGNOSİS PRADER WILLI SYNDROME IN A CASE WITH DYSMORPHIC FACIES, NEONATAL HYPOTONIA AND FEEDING DIFFICULTIES
- Author
-
KARAER, Kadri, KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, KAYA, Halide, ROSTİ, Rasim, GÜRAN, Şefik, and BAHÇE, Muhterem
- Subjects
Prader Willi Sendromu,erken tanı,FISH - Abstract
ÖzetPrader Willi Sendromu (PWS), paternal 15. kromozomun uzun kolunun proksimal bölgesinin (15q11-13) delesyonu, bu bölgenin maternal uniparental dizomisi yada yeniden düzenlenmesi ile meydana gelir. Genellikle neonatal dönemde hipotoni, beslenme güçlüğü, karakteristik kraniofasial görünüm ve hipogonadotropik hipogonadizm ile karakterizedir. Çocukluk döneminde ise gelişme geriliği, mental retardasyon ve obezite dikkat çekmektedir. Yazımızda, dismorfik yüz görünümü, neonatal hipotonisite ve beslenme problemi olan 9 aylık bir erkek olgu sunulmaktadır. Klinik bulguları PWS ile uyumlu olgumuzda karyotip ve Floresan insitu hibridizasyon (FISH) (15q11-13 bölgesi için spesifik) analizi yapılmıştır. Karyotip analizi normal bulunan olguda, FISH analizinde 15q11-13 gen bölgesinde delesyon saptanmıştır. Aile, PWS'nin ileri yaşlarda görülebilecek patolojileri (gelişme geriliği, zeka geriliği, obezite, hipogonadizm) yönünden uyarılmış ve genetik danışma almıştır. Dismorfik yüz görünümü ile birlikte neonatal hipotonisitesi ve beslenme problemi bulunan olgularda, PWS tanısının mutlaka düşünülmesi gerektiği ve tanı için FISH analizinin önemi olgumuzla bir daha ortaya konmuştur.Anahtar sözcükler: Prader Willi Sendromu, erken tanı, FISHAbstractPrader Willi syndrome (PWS) is due to a paternal deletion of the long arm of chromosome 15 (15q11-13), maternal uniparental dysomy or chromosomal rearrangement of this region. It is usually characterized by central hypotonia and feeding problems during the neonatal period, characteristic craniofacial appearance and hypogonadotrophic hypogonadism. Developmental delay, mental retardation and obesity can be observed during the childhood years. In our manuscript, we present a 9 month-old male with dysmorphic facial appearance, neonatal hypotonia and feeding difficulties. Since the phenotype was suggestive of PWS, we performed Fluorescence in situ Hybridization (FISH) analysis (specific for 15q11-13 region) along with routine karyotype. The case whose routine karyotype was found as normal, had a deletion in 15q11-13 region in FISH analysis. During genetic counseling, the family was informed about the future aspects (developmental delay, mental retardation, obesity, hypogonadism) of PWS. Our case represents the importance of diagnosis of PWS in early diagnosis with dysmorphic facial appearance, neonatal hypotonia and feeding difficulty findings and emphasizes the possible role of the FISH analysis for diagnosis.Keywords: Prader Willi Syndrome, early diagnosis, FISH, Prader Willi syndrome (PWS) is due to a paternal deletion of the long arm of chromosome 15 (15q11-13), maternal uniparental dysomy or chromosomal rearrangement of this region. It is characterized by central hypotonia and feeding problems during the neonatal period, characteristic craniofacial appearance and hypogonadotrophic hypogonadism. Developmental delay, mental retardation and obesity can be observed during the childhood years. In our manuscript, we present a 9 month - old male with dysmorphic facies, neonatal hypotonia and feeding difficulties. Since the phenotype was suggestive of Prader Willi syndrome, we performed Fluorescence in situ Hybridization (FISH) analysis (specific for 15q11-13 region) along with routine karyotype. The case, whose routine karyotype was found as normal, had a deletion in 15q11-13 region in FISH analysis. During genetic counseling, the family was informed about the future aspects (developmental delay, mental retardation, obesity, hypogonadism) of PWS. Our case represents the importance of diagnosis of PWS in early diagnosis with dysmorphic facies, neonatal hypotonia and feeding difficulties findings and emphasizes the possible role of the FISH analyses.
- Published
- 2010
31. Importance of Myc-related microRNAs in induced pluripotency
- Author
-
Çağlayan, E. Sacide, primary and Güran, Şefik, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
32. A JOUBERT SYNDROME CASE REFERRED DUE TO OCULOMOTOR APRAXIA
- Author
-
ROSTİ, Rasim, KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, BAHÇE, Muhterem, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Joubert sendromu,okulomotor apraksi,molar diş görünümü,hipotoni,hipertelorizm - Abstract
In this paper, a 7 month old male case born to a first degree cousin marriage, referred to our department for oculomotor apraxia and hypotonia, diagnosed as having Joubert syndrome is discussed. Broad forehead, depressed nasal bridge, hypertelorism, hypotonia and oculomotor apraxia were found in physical examination. Pulmoner stenosis was reported in echocardiography. His peripheral blood cytogenetic analysis revealed 46, XY normal constitutional karyotype. “Molar tooth sign”, a pathognomonic finding for this syndrome was observed in cranial magnetic resonance images. In Joubert syndrome; dysmorphic skeletal findings, liver and kidney problems can be observed. In early diagnosed cases, like our case, clinical follow up is important for detetion of the liver and kidney involvement.Key words: Joubert syndrome, oculomotor apraxia, molar sign, hypotonia, hypertelorism.ÖzetMakalede 1. derece kuzen evliliği bulunan ailenin okulomotor apraksi şikayeti olan ve Joubert sendromu tanısı almış 7 aylık erkek çocuğu sunulmaktadır. Fizik muayenede geniş alın yapısı, basık burun kökü, hipertelorizm, hipotoni ve okulomotor apraksi saptanmıştır. Ekokardiyografi (EKO) pulmoner stenoz varlığını göstermiştir. Olgunun periferik kan sitogenetik analizinde 46, XY normal karyotip yapılanması bulunmuş olup, kranial MR sonucunda bu sendrom için tanı koydurucu olan “molar diş” görünümü saptanmıştır. Bu tanıyı alan olgularda dismorfik iskelet yapısı, karaciğer ve böbrek tutulumu bulguları da olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Olgumuz gibi erken tanı konan hastalarda böbrek ve karaciğer tutulumu yönünden klinik takip önemlidir. Anahtar sözcükler: Joubert sendromu, okulomotor apraksi, molar diş görünümü, hipotoni, hipertelorizm., In this paper, a 7 month old male case born to a first degree cousin marriage, referred to our department for oculomotor apraxia and hypotonia, diagnosed as having Joubert syndrome is discussed. Broad forehead, depressed nasal bridge, hypertelorism, hypotonia and oculomotor apraxia were found in physical examination. Pulmoner stenosis was reported in echocardiography. His peripheral blood cytogenetic analysis revealed 46, XY normal constitutional karyotype. “Molar sign”, a pathognomonic finding for this syndrome was observed in cranial magnetic resonance analyses. In Joubert syndrome; dysmorphic skeletal findings, liver and kidney problems can be observed. In early diagnosed cases, like our case, clinical follow up is important for finding the liver and kidney involvement.
- Published
- 2010
33. t(3;6) (p21;p25) tranlokasyon taşıyıcısı ailede Sotos sendromlu bir olgu
- Author
-
ROSTİ, Rasim, TORUN, Deniz, KOZAN, Salih, BAHÇE, Muhterem, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Sotos sendromu,akromegali,zeka geriliği,translokasyon taşıyıcılığı,makrosefali ,Sotos syndrome,acromegaly,mental retardation,translocation carrier,macrocephaly ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
Sotos syndrome is an overgrowth syndrome characterized by macrocephaly, facial gestalt and developmental delay. The associated gene encodes nuclear receptor binding SET domain protein 1 (NSD1), whose mutations account for > %80 of white patients. Majority of the cases are sporadic, though autosomal dominant pedigrees have been published. The prevalance of Sotos’s syndrome is estimated at 1:10,000 to 1:50,000. Overgrowth of the hands, feet and chin overlap with the clinical features of acromegaly. Here, we present a 15.5 year old boy who was being followed as acromegaly and sent to our clinics for determining the etiology of mental retardation. In chromosomal analyses, t(3;6)(p21;p25) was observed, the fully karyotype was diagnosed as 46, XY, t(3;6)(p21;p25). In his detailed familial chromosomal analyses, the same translocation was found in his father karyotype. As a result, Sotos syndrome should be in the differential diagnosis list of any patient who has acromegalic features accompanying mental retardation., Sotos sendromu; makrosefali, tipik yüz görünümü ve gelişim geriliği ile karakterize bir aşırı büyüme sendromudur. Sendromdan sorumlu gen nükleer reseptör bağlayıcı SET domain1 (NSD1) proteinini kodlar. Beyaz ırkta hastaların %80’inden fazlasında mutasyonları gösterilmiştir. Olguların çoğu sporadik olup, otozomal dominant kalıtım modeline uyan aileler bildirilmiştir. Sotos sendromunun prevalansı 1:10,000 ile 1:50,000 arasındadır. El, ayak ve çenedeki aşırı büyüme, klinik bulgu olarak akromegali ile karıştırılmaktadır. Burada, akromegali tanısıyla takipli olup mental retardasyon etiyolojisinin araştırılması için polikliniğimize yönlendirilen 15,5 yaşında bir erkek olgu sunulmaktadır. Olgunun kromozom analizinde 46, XY, t(3;6)(p21;p25) karyotipinde olduğu ve olguya ait aile taramasında ise transloke kromozomun paternal orijinli olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak akromegali benzeri bulgular gösteren zeka geriliği bulunan olgularda ayırıcı tanıda Sotos sendromu mutlaka düşünülmelidir.
- Published
- 2009
34. Psikomotor gerilik ile refere edilen bir olguda saptanan marker kromozom ve klinik bulgularla korelasyonu
- Author
-
KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, BAHÇE, Muhterem, and GÜRAN, Şefik
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Psikomotor gerilik,markır kromozom,zeka geriliği,dismorfoloji,FISH analizi ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,Mental motor retardation,marker chromosome,mental retardation,dysmorphology,FISH analyses - Abstract
Mental retardation is a complex clinical entity diagnosed in early age period with motor retardation in some cases. Mental retardation affects about 1-3% of the population. Several etiologic factors may cause the mental retardation, but in one/forth of them, the etiologic factors can be explained. Here we presented a three year old female case with dysmorphic face findings that had speech/learning disability, walking problems because of stereotypic movements, nervousness. In cytogenetic analyses, an extra marker chromosome had been observed which was absent in her parents. In the literature, the origin of such marker chromosomes had been reported with chromosome 15 and X. No relationship was observed between our marker chromosome and chromosome 15 or X in fluorescence in situ hybridization analyses by using centromeric probes in our case. Genetic diseases may cause mental motor retardation. In some cases, chromosomal abnormalities can bee seen. Despite of these findings, the clinical diagnosis of our case and the origin of this extra marker chromosome have still been obscure Consequently, the clinical abnormalities observed in our case may be correlated with this extra chromosome obtained in cytogenetic analyses. As a result, our case represents the importance of the genetic tests in mental motor retardation history., Zeka geriliği erken yaşta tanı konan bazı olgularda motor geriliğin de eşlik ettiği karışık ve kompleks bir hastalıktır. Zeka geriliği toplumda %1-3 oranında görülmektedir. Zeka geriliğine yol açan birçok faktör sıralanabilir ancak olguların sadece dörtte birinde etyoloji ortaya konabilmektedir. Yazımızda konuşma/öğrenme güçlüğü, sterotipik hareketler nedeni ile yürümede zorluk, sinirlilik şikayetleri bulunan dismorfik yüz görünümlü 3 yaşında bir kız çocuğu sunulmaktadır. Olgunun sitogenetik analizinde anne ve babasında olmayan fazla bir markır kromozom saptanmıştır. Literatürde bu tür markır kromozomların genellikle 15 ve X kromozomuna ait olduğu bildirilmektedir. 15 ve X kromozomuna ait sentromerik problar kullanılarak yapılan “fluorescence in situ hybridization” analizinde olgumuzdaki markır kromozomun her iki kromozomdan da köken almadığı tespit edilmiştir. Genetik hastalıklar psikomotor gerilik nedenleri içinde yer alır. Bunlara bazen kromozom anomalileri eşlik eder. Tüm bulgulara rağmen, olgumuzda özgün bir genetik tanıya gidilememiş ve markır kromozomun hangi kromozoma ait olduğu tespit edilememiştir. Ancak yine de olguda saptanan anomaliler ile sitogenetik analizde elde edilen bu ekstra kromozom arasında ilişki kurulabilir. Sonuç olarak olgumuz psikomotor gerilik bulunan olgularda etyolojik faktörü ortaya koymak için genetik testlerin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
- Published
- 2009
35. Miyelodisplastik sendromdan geçişli akut myelomonositik lösemi olgusunda monozomi 7 sitogenetik anomalisi
- Author
-
ATEŞ, Ömer, NEVRUZ, Oral, KOZAN, Salih, TORUN, Deniz, GÜRAN, Şefik, URAL, Ali, and BAHÇE, Muhterem
- Subjects
Akut miyelomonositik lösemi,miyelodisplastik sendrom,monozomi 7 - Abstract
ÖzetMyelodisplastik sendrom sitopeni ile karakterize, hematopoietik kök hücrelerin klonal bir hastalığıdır. Hastalarda kemik iliğinde hücre yapılmamasına bağlı komplikasyonlardan, akut lösemiye kadar geniş bir yelpazede risk tanımlanır. Myelodisplastik sendromda ve/veya akut lösemilerde prognozu belirleyen en önemli kriterlerden biri kemik iliği örneklerinin sitogenetik incelemesidir. Burada myelodisplastik sendromdan transforme akut myelomonositik lösemi (Akut miyelositik lösemi-M4) tanısı almış bir olgu sunulmaktadır. Dişeti kanaması, halsizlik ve kilo kaybı şikayetleri ile kliniğe başvuran 57 yaşındaki erkek olguda, kanda yüksek lökosit sayısı dikkat çekmiştir. Kemik iliği analizinde olguya akut myelomonositik lösemi tanısı konmuştur. Kemik iliği sitogenetik analizinde monozomi 7 ile uyumlu karyotip örnekleri tespit edilmiş olup "kötü prognoz belirteci" olarak yorumlanmıştır. Hastada kemoterapi sürmekte olup, halen remisyon elde edilmiş durumdadır.Anahtar sözcükler: Akut miyelomonositik lösemi, miyelodisplastik sendrom, monozomi 7, kromozomal anomaliAbstractThe myelodysplastic syndrome is a diverse group of clonal hematopoietic stem cell disorders characterized by cytopenia. Patients have a risk of developing acute leukemia though most succumb to complications of low blood counts. One of the most important criteria in myelodysplastic syndrome and/or acute leukemia which represent prognosis is the cytogenetic analyses of bone marrow. Here we presented an acute myelomonocytic leukemia case (Acute melocytic leukemia-M4) transferred from myelodysplastic syndrome. A 57 year-old male patient with gingival bleeding, fatigue, weight loss complains had high leucocyte count level. In his bone marrow analyses revealed myelomonocytic leukemia diagnosis. Monosomy 7 was observed in his bone marrow cytogenetic analyses result which was accepted as "poor prognostic criteria". The patient still has treated and is in remission phase now.Keywords: Acute myelomonocytic leukemia, myelodysplastic syndrome, monosomy 7, chromosomal abnormality, Myelodisplastik sendrom sitopeni ile karakterize, hematopoietik kök hücrelerin klonal bir hastalığıdır. Hastalarda kemik iliğinde hücre yapılmamasına bağlı komplikasyonlardan, akut lösemiye kadar geniş bir yelpazede risk tanımlanır. Myelodisplastik sendromda ve/veya akut lösemilerde prognozu belirleyen en önemli kriterlerden biri kemik iliği örneklerinin sitogenetik incelemesidir. Burada myelodisplastik sendromdan transforme akut myelomonositik lösemi (Akut miyelositik lösemi-M4) tanısı almış bir olgu sunulmaktadır. Dişeti kanaması, halsizlik ve kilo kaybı şikayetleri ile kliniğe başvuran 57 yaşındaki erkek olguda, kanda yüksek lökosit sayısı dikkat çekmiştir. Kemik iliği analizinde olguya akut myelomonositik lösemi tanısı konmuştur. Kemik iliği sitogenetik analizinde monozomi 7 ile uyumlu karyotip örnekleri tespit edilmiş olup “kötü prognoz belirteci” olarak yorumlanmıştır. Hastada kemoterapi sürmekte olup, halen remisyon elde edilmiş durumdadır
- Published
- 2009
36. The importance of results of MEFV gene analysis in cases prediagnosed as 'familial mediterranean fever'
- Author
-
Yalçınkaya, Emre, Güran, Şefik, Nas, Burcu Gülay, Dursun, Ahmet, İmirzalıoğlu, Necat, and Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
- Subjects
Genel ve Dahili Tıp - Abstract
Amaç: Sunulan çalışmada Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) ön tanısı almış hastalarda“familial Mediterranean fever locus”-MEFV gen mutasyonlarının araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: AAA ön tanısı konan 83 olguda MEFV geninde en sık mutasyon tanımlandığı bildirilen M680I, M694V, V726A ve E148Q mutasyonları PCR amplifikasyon sonrası kit kullanılarak (PRONTOTM AAA Basic) incelenmiştir. Bulgular: Değerlendirilen 83 olgunun 29’ unda bu bölge için mutasyon tanımlanamazken 54 olguda mutasyon tanımlanmıştır (%65). Olguların 14’ ünde homozigot mutasyon bulunmuştur (%17). Homozigot mutasyon bulunan 14 olgunun dördünde M680I/M680I, onunda M694V/M694V saptanmıştır. Sonuçlar klinikte daha ağır tablo ile seyrettiği ileri sürülen M694V ve M680I mutasyonlarının bizim içinde bulunduğumuz toplumda çok sık gözlendiğini göstermektedir. 40 (%48) olguda heterozigot mutasyon tanımlanmıştır. Heterozigot mutasyon tanımlanan 40 olgunun yedisinde bu gene ait iki mutasyon gözlenmiştir-“compaund heterozygote” (M680I/M694V iki olguda, M694V/V726A üç olguda, E148Q/M694V bir olguda, M680I/V726A bir olguda). Sonuç: Bulgular toplumumuzda MEFV genine ait mutasyonların yüksek taşıyıcılık oranını göstermesi yönünden ilgi çekicidir. Günümüzde AAA tanısında MEFV gen mutasyonlarının bulunması önemli bir tanı kriteridir., Purpose:In this study we aimed to determine “familial mediterranean fever locus” MEFV gene mutation in cases with a prediagnosis of familial mediterranean fever (FMF). Material and methods: MEFV mutations reported as being frequently seen (M680I, M694V, V726A and E148Q) were analyzed with PCR amplification kit (PRONTOTM FMF Basic, Savyon Diagnostic Ltd.) in 83 cases who were suspected of having FMF. Results: In 29 out of 83 cases, no mutations were observed whereas in 54 (65%) out of 83 cases, mutations in MEFV locus were observed. In 14 cases (%17), homozygote mutation of one locus was found. M680I/M680I homozygote mutation was observed in four cases and M694V/M694V homozygote mutation in ten cases. These results demonstrate that M694V and M680I (these mutations are suggested to have more serious clinic patterns) mutations are seen frequently in our country. Forty cases (48%) had heterozygote mutations in MEFV gene. Seven out of 40 cases had compound heterozygote mutations (M680I/M694V mutations in 2 cases, M694V/V726A mutations in three cases, E148Q/M694V mutations in one case, and M680I/V726A mutations in one case). Conclusion: Our results represent a high carrier rate of mutations in MEFV gene in our country. In our era, genetic analysis of MEFV gene is an important diagnostic criteria for the FMF disease.
- Published
- 2006
37. Monosodium glutamate below the neurotoxic doses has no cytotoxic effect on mouse mesenchymal stem cells.
- Author
-
Dal, Sinem, Arslan, Sümeyye, Nurol, Nejat Kaan, Göktepe, Tutku, Çoban, Zehra Dilşad, Altaylı, Ertan, and Güran, Şefik
- Subjects
NEUROTOXICOLOGY ,PHYSIOLOGICAL effects of monosodium glutamate ,CELL-mediated cytotoxicity ,MESENCHYMAL stem cells - Abstract
Copyright of Cumhuriyet Medical Journal is the property of Cumhuriyet Medical Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
38. Usnic acid uses mitochondrial apopitotic pathway in it's antitumoral role.
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, Karaer, Tuna, Atmaca, Büşra, Demir, Halide Kaya, and Güran, Şefik
- Subjects
ANTINEOPLASTIC agents ,LICHENS ,LUNG cancer ,CANCER cell culture ,CANCER cell growth ,THERAPEUTICS - Abstract
Copyright of Cumhuriyet Medical Journal is the property of Cumhuriyet Medical Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
39. FMF hastalarındaki MEFV gen mutasyon sıklığı ve mutasyonların dağılımı: Tek bir merkezden geniş bir hasta grubunun analizi.
- Author
-
Torun, Deniz, Tekgöz, Emre, Kavuş, Haluk, Öztuna, Ali, Akar, Hatice, Çınar, Muhammet, Yılmaz, Sedat, Güran, Şefik, and Tunca, Yusuf
- Subjects
FAMILIAL Mediterranean fever ,GENETIC mutation ,POLYMERASE chain reaction ,DIAGNOSIS - Abstract
Copyright of Gulhane Medical Journal is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
40. Fare beyin gelişiminde notch ve sonic-hedgehog sinyal yolaklarının özellikle 3. trimestırda önemli rolü vardır.
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, Güran, Şefik, Altaylı, Ertan, and Sağaltıcı, Şahin Atmaca
- Abstract
Brain development is the first beginning and the last completing process among the developmental stages. During brain development, the Notch-Hedgehog signaling pathways have key roles with many different signaling pathways for proper cell patterning. The Notch pathway has roles in coordination of embryo polarity, neural plasticity and neuron functions. The Sonic-Hedgehog pathway has roles in the coordination of the parameters including timing and positioning during brain development. In our study, we analyzed the expression patterns of the genes related with the notch, sonic-hedgehog signaling pathway (Notch, Shh, Gli, Smo, Patched, Numb, Gsk3, Delta1, Lgr5, Rex1, Bmi1, Cd133). So, brain tissues were obtained in all three trimester embryo and fetus. The Results were correlated with the Results obtained from adult frontal lobe brain tissue. In tissue samples, the gene expression analyses were performed by doing RNA isolation, cDNA synthesis and Real-time PCR analyses. Notch, Shh, Gli, Smo, Patched, Numb, Gsk3, Lgr5, Rex, and Bmi1 genes had higher gene expression levels in the 3th trimester mouse fetal brain tissues than adult mouse brain tissues. Our Results represent that Notch and Sonic-Hedgehog signaling pathways have important role in the 3th trimester in brain development. This work that has done on mouse brain is important because it contains the clues about human brain functions. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
41. Fareden elde edilen mezenkimal kök hücre hücreler hücre kültüründe erken dönemde yüksek canlılık ve köklülük özellikleri gösterirler.
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, Güzel, Hüseyin, Demircan, Akın, Arslan, Merve, Demirhan, Fatıma Sümeyye, Karaağaç, Naci, Babayiğit, Nurullah, Öveç, Melih, Sönmez, Emin, Kaynak, Mahmut, Bal, Ramazan, Yurdakul, Murat, Satman, Mustafa, Ada, Muhammed Fatih, Akyüz, Tarık Ziya, Ceylan, Mehmet Murşit, Daştan, Abdülkadir, Farahmand, Nesim, and Güran, Şefik
- Abstract
Copyright of Gulhane Medical Journal is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
42. The results of analyses for common MEFV gene mutation in 110 patients in whom was considered FMF and their correlation with clinical findings
- Author
-
Tüzün, Ahmet, Dursun, Ahmet, Ateş, Yüksel, Kataş, Burcu, Güran, Şefik, Uygun, Ahmet, Soysal, Yasemin, and Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
- Subjects
Genel ve Dahili Tıp - Abstract
Familial Mediterranean fever (FMF) otozomal resesif geçiş gösteren ve klinik olarak periyodik karın ağrısı, ateş, artralji/artrit ve deri döküntüleri ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalık, en sık Türkler, Ermeniler, Araplar ve Sefardik Yahudilerde görülmektedir. Sorumlu gen olarak bildirilmiş olan pyrin geninde, bugüne kadar birçok mutasyon tanımlanmıştır. Bu çalışmada, FMF ön tanısı konan olgularda, pyrin geninde en sık görülen 4 mutasyon (E148Q, M680I, M694V ve V726A) tarandı, elde edilen sonuçlar klasik veriler ışığında yorumlandı. Periyodik karın ağrısı, ateş ve artralji/artrit şikayeti ile kliniğimize başvuran 110 hasta çalışmaya alındı. Pyrin genindeki mutasyonların tespiti ProntoTM FMF Basic kiti kullanılarak yapıldı. Araştırma sonucu, 68 hastada (yaş ortalaması 25.5) heterozigot/homozigot mutasyon tespit edildi. 51 hastada M694V (16 adet homozigot), 23'ünde M680I (4 adet homozigot), 12'sinde V726A (1 adet homozigot) ve 4'ünde E148Q mutasyonu tespit edildi. Hastalardan 22'si iki mutasyon bulundurmakta idi. Klinik semptomlar da göz önüne alındığında hastaların, birleşik (compound) heterozigot olduğu düşünüldü. Sonuç olarak; Türk toplumunda yapılan diğer çalışmalarda görüldüğü gibi, olgularımızın büyük çoğunluğunda M694V mutasyonuna rastlanmıştır. Hastaların % 76'sında en az bir mutasyon bulunmuştur. Ek olarak, mutasyon taşıyan hastalardan 16 tanesinde periyodik göğüs ağrısı şikayeti bulunmakta ve bu hastaların % 50'si M680I mutasyonu (2 tane homozigot) taşımaktadır. Artrit bulunan 24 hastanın 22'sinde M694 mutasyonu saptanması ve bu hastalardan 11'inde bu mutasyonun homozigot olması da dikkat çekicidir., Familial Mediterranean fever (FMF) is an autosomal recessive disease and clinically characterized by periodic abdominal pain, fever, arthralgia/arthritis and skin lessions. The prevalence of FMF is higher in Turks, Armenians, Arabs, and Sephardic Jews. Wide variety of mutations have been described in pyrin gene which is known to be responsible from FMF. In this study, 4 frequent mutations in pyrin gene (E148Q, M680I, M694V and V726A) have been screened in the patients in whom was considered FMF and results were compared with classical data and symptoms. In this study, 110 patients who attended to our clinic with periodic abdominal pain, fever and arthralgia/arthritis were included. Mutation analyses of pyrin gene were carried out with ProntoTM FMF Basic Kit. As a result, in 68 patients (mean age 25.5 years), heterozygous/homozygous mutations have been detected. In 51 patients mutation M694V (16 of them were homozygous), in 23 patients mutation M680I (4 of them were homozygous), in 12 patients mutation V726A (1 of them was homozygous) and in 4 patients mutation E148Q were observed. In twentytwo patients two mutations in their pyrin gene were detected and by considering clinical manifestations, these patients were accepted as a compound heterozygous. As a result, M694V mutation has been detected in most of our patients as reported from other studies in Turkish population. At least one mutation was found in 76 % of all our patients. In addition, out of the patients with mutations, 16 had chest pain and 50 % of these patients had M680I mutation (2 of these patients were homozygous). M694V mutation have been detected in 22 out of 24 patients with arthritis and notifiablely 11 of them were homozygous for the same mutation.
- Published
- 2004
43. Methylation of SOCS3 in Myeloproliferative Neoplasms and Secondary Erythrocytosis/Thrombocythemia
- Author
-
Torun, Deniz, primary, Nevruz, Oral, additional, Akyol, Mesut, additional, Kozan, Salih, additional, Bahçe, Muhterem, additional, Güran, Şefik, additional, and Beyan, Cengiz, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
44. Farede östrus siklusu tayininde hızlı, kolay ve etkin bir yöntem.
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, Güran, Şefik, Altaylı, Ertan, Kayır, Hakan, and Baykal, Barış
- Abstract
estrous cycle is a recurring physiologic change in libido, which is induced by reproductive hormones in rodents. This cycle is very short in rodents including mice. It persists for 4 or 5 days. Defining the estrous cycle is important for specifying the exact time of the mating period. It represents the beginning of the pregnancy in mice. Having short time period in estrous cycle makes the rodents in advantage in reproductive studies. Because of the difficulties in uses of this technique in mice, generally rats are preferred. The uses of genetically engineered mice increase in resent medical research studies. So, it makes important the determining of estrus cycle in mice. The main steps of the procedures are the obtaining of vaginal samples for having vaginal smear and the determination of the cell types in vaginal smear under the microscope. There are many different studies about this topic in the literature. Vaginal swap methodologies are favorable for the first step of these procedures. In the determination of the cell types from vaginal smears, some methodologies prefer the analyses of cell types under microscope without any staining. In other methodologies, some chemicals prefer for the staining of the cells obtained from vaginal smears. In our lab, a rapid, simple and effective methodology was established in the determination of estrous cycle in mice. Vaginal washing methodology was applied in first step instead of vaginal swap methodology. In the preparation of mouse vaginal smear, toluidine blue was used for staining. In the evaluation of cell types, light microscope was used. By this methodology, the pregnancy ratios were increased statistically and it is possible to obtain the oocyte and embryo of desired date by knowing the exact time of pregnancy. These findings represented that our modified methodology is more rapid and easier in the application and more effective in the evaluation than other methodologies in defining the estrous cycle in mice. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
45. Unilateral Tubal Ectopic Twin Pregnancy
- Author
-
Dede, Murat, Gezginç, Kazim, Yenen, Müfit, Ulubay, Mustafa, Kozan, Salih, Güran, Şefik, and Başer, Iskender
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
46. Predisposition of papillary thyroid carcinoma in a family dignosed as hereditary breast and ovarian cancer syndrome
- Author
-
Çoban, Zehra Dilşad, primary, Güran, Şefik, additional, Torun, Deniz, additional, Kozan, Salih, additional, Dede, Murat, additional, Keskin, Uğur, additional, and Yenen, Müfit Cemal, additional
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
47. Rheumatic and Autoimmune Diseases May Have a Role in Disease Progression of Myelodysplastic Syndrome
- Author
-
KOZAN, Salih, primary, TORUN, Deniz, additional, TUNCA, Yusuf, additional, BEYAN, Cengiz, additional, İFRAN, Ahmet, additional, KAPTAN, M. Kürşat, additional, URAL, Ali Uğur, additional, NEVRUZ, Oral, additional, AVCU, Ferit, additional, ÇETİN, A. Türker, additional, KÜREKÇİ, Ahmet Emin, additional, GÜL, Davut, additional, TERZİ, Yunus Kasım, additional, ÇOBAN, Zehra Dilşad, additional, BAHÇE, Muhterem, additional, and GÜRAN, Şefik, additional
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
48. Genomic Large Rearrangement Screening ofBRCA1andBRCA2Genes in High-Risk Turkish Breast/Ovarian Cancer Patients by Using Multiplex Ligation-Dependent Probe Amplification Assay
- Author
-
Manguoğlu, Esra, primary, Güran, Şefik, additional, Yamaç, Deniz, additional, Şimşek, Mehmet, additional, Akdeniz, Selime, additional, Çolak, Taner, additional, Gülkesen, Hakan, additional, and Lüleci, Güven, additional
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
49. Specific Polymorphisms of IL-1β Genes (-511, +3953) and Their Probable Effects on IL-1β Production in Idiopatic Hypogonadotropic Hypogonadism
- Author
-
MUŞABAK, Uğur, primary, BOLU, Erol, additional, ILIKÇI SAĞKAN, Rahşan, additional, TUNCA, Yusuf, additional, GÜRAN, Şefik, additional, GÜL, Davut, additional, ŞENGÜL, Ali, additional, ÖKTENLİ, Çağatay, additional, and KUTLU, Mustafa, additional
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
50. Co-occurrence of Inversion 16 and Trisomy 22 Cytogenetic Abnormalities in a Relapse Phase Acute Non-Lymphocytic Leukemia Case
- Author
-
KOZAN, Salih, primary, ATEŞ, Ömer, additional, GÜRAN, Şefik, additional, BAHÇE, Muhterem, additional, and BEYAN, Cengiz, additional
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.