Amaç: Göz içi yerleşimli benign ve malign tümörlerde, Optik Koherens Tomografik Anjiyografi (OKTA) yöntemiyle tümör vasküler özelliklerini tanımlamak, bu görüntülemenin intraoküler tümörlerin klinik pratiğinde kullanımının avantaj ve dezavantajlarını ortaya koymak amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Ekvator gerisinde yerleşimli tümörü bulunan 101 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Olguların 53'ü kadın, 48'i erkek olup, ortalama yaşları 49,70±15,28 yıldır (9-73 yaş). Tümör tanıları, koroid hemanjiyomu (35/101), koroid nevüsü (34/101), koroid melanomu (13/101), oküler melanositom (8/101), retina pigment epitelinin konjenital hipertrofisi-CHRPE (5/101), koroid osteomu (6/101) şeklinde dağılmıştır. Koroid hemanjiyomlu 2, osteomlu 1 olguda tümör bilateral olup toplam olgu 101, tümörlü göz 104 adettir. OKTA değerlendirmeleri, fundus fotoğrafı, fundus otofloresansı (FAF), optik koherens tomografi (OKT) verileri ile birlikte gerçekleştirilmiş, her tümör grubu için karakteristikler ayrı tanımlanmıştır.Bulgular: OKTA değerlendirmesinde, koroid hemanjiyomlarında tümör içinde koryokapiller segmentte 4 tip vasküler patern izlenmiştir; koroid nevüslerinde tümöre ait damarlanma saptanmazken, melanomlarda %70 oranında damarlanmada farklılaşmalar görülmüştür. Melanositom, CHRPE, osteom olgularında da bazı atipik ve nonspesifik değişiklikler gösterilmiştir. Koryokapiller kan akımı verileri (dansite yüzdeleri olarak), sırasıyla tümörlü ve sağlam gözde, hemanjiyom olgularında %66,4±2,45 ve %67,77±2,87, nevüslerde %69,68±3,10 ve %70,25±2,45, melanomlarda %66,9±4,03 ve %70,50±2,55 olarak bulunmuştur (sırasıyla p=0,01, p=0,33, p=0,01). Her üç grupta da tümörlü gözde akımının sağlam göze kıyasla azaldığı, hemanjiyom ve melanomlarda bu azalmanın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır.Sonuç: OKTA ile bazı tümörlerde saptanan vasküler ağ karakteristikleri, tekniğin göz içi tümörlerinin tanı ve takibinde kullanılabilecek, faydalı bir görüntüleme yöntemi olabileceğini ortaya koymuşsa da mevcut haliyle tek başına oküler tümörlerin klinik yönetimini sağlayabilecek yeterlilikte anjiyografik data sağlayamadığı görülmüştür. Aim: To define the vascular characteristics of malignant and benign intraocular tumors by OCTA (Optical Coherence Tomography Angiography) and consequently to determine the advantages and disadvantages of the technique in clinical practice for these tumors.Material and Methods: 101 patients having a benign or malignant post-equatorial intraocular tumor were included. Having a mean age of 49.70±15.28 years (range 9 to 73), female/male ratio was 53/48. Tumor diagnosis of the cases were as follows: choroidal hemangioma (35/101), choroidal nevus (34/101), choroidal melanoma (13/101), ocular melanocytoma oküler (8/101), congenital hypertrophy of retinal pigment epithelium (5/101), choroidal osteoma (6/101). Two case with choroidal hemangioma and 1 with osteoma were bilateral therefore 101 patients with 104 tumors were studied in total. OCTA evaluations and definition of characteristics of each tumor were performed together with the fundus photography, fundus autofluorescence (FAF) and Optical Coherence Tomography (OCT).Results: In OCTA evaluations for choroidal hemangiomas 4 different types of vascular pattern were demonstrated at choriocapillaris segment; for choroidal nevi there was no vasculature into the tumor and 70% of the choroidal melanomas were found have changes in the normal vasculature at tumor areas. Some atypical and non-specific changes were demonstrated in melanocytoma, CHRPE and osteoma cases. Comparative choriocapillaris blood flow densities (%) in tumor and fellow eyes consecutively were found to be as 66.42±2.45% and 67.77±2.87% for choroidal hemangiomas, 69.68±3.10% and 70.25±2.45% for choroidal nevi, 66.97±4.03% and 70.50±2.55% for choroidal melanomas (p=0.01, p=0.33, p=0.01 consecutively). Ocular blood flow was found to be decreased in all 3 tumor groups but it was statistically significant only in hemangioma and melanoma cases.Conclusion: Although the vascular and blood flow changes demonstrated by OCTA in some malignant and benign intraocular tumors confirms the technique may be a useful tool to be used in the diagnosis and follow up, the technique itself with its present technology and abilities wasn't found to be enough to provide the whole angiographic data needed to be used in the clinical management of these tumors. 90