Search

Plastination is a technique that aims to preserve biological materials for education, training, and research. Plastinated models increase knowledge and skill, make students easily understand the complex anatomical parts of the central nervous system, meanwhile can reduce the use of animals in research and education. The study aimed to produce a silicone plastinated model of the spinal cord of a cat for practical teaching of neuroanatomy. The spinal cord of a stray cat that died of natural causes was plastinated using silicone plastination method. The cervical spinal nerves (1-8) and brachial plexus were demonstrated. The thoracic region of the spinal cord was also well preserved, but the demonstration of thoracic spinal nerves became very difficult because of too much thinness of the nerves. The lumbosacral plexus was preserved well. In this region cranial iliohypogastric nerve, caudal iliohypogastric nerve, ilioinguinal nerve, femoral nerve, gluteal nerve, ischiadic nerve, obturator nerve, pudendal nerve and cauda equina were visible. The spinal cord of cats prepared by silicone plastination methods can be used as an alternative sample to formalin preserved specimens.

The aim of this study was to evaluate the mandibular morphometric measurements of male and female rabbits using three-dimensional digital model and real bone measurements. Ten (5 female, 5 male) rabbits with no bone deformities were used in the study. Three-dimensional models were produced from two-dimensional microcomputed tomography images of the rabbit’s mandible. Biometric data were obtained by using the same measuring points over both three-dimensional models and real bone samples. There was only a significant main effect of gender for the greatest length of the mandible, length from aboral border of the alveolus of third molar teeth to infradentale, length of the diastema, height of the vertical ramus (measured in projection), distance from the incisor to the oral border of mental foramen, distance from aboral border of mental foramen to caudal border of mandible, distance between retroalveolar foramen and caudal border of mandible. For these measurements, calculated data for females are significantly higher than the males (p

Aim: The aim of this study was to create three-dimensional (3D) models of each cervical vertebra with computed tomography (CT) images; to determine the morphometric parameters of each cervical vertebra with manual and digital measurement methods; to compare the accuracy between the two methods. Materials and Methods: The last five cervical vertebrae of four male thoroughbred horses were used for morphometric analyses. All vertebrae were scanned with 256-multidetector CT device. 3D reconstructed models were acquired with 3D slicer software. Twenty-three morphometric parameters were calculated on 3D models and manually by using a digital caliper. Results: Measurement methods*Cervical vertebra interaction term was found statistically significant for height of vertebra, external and internal width of the cranial articular process, width of the vertebral fossa, height of transverse foramen, height of cranial and caudal vertebral notch, and width of the pedicle (p, Amaç: Çalışmada, bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri ile her bir servikal omurun üç boyutlu (3B) modellerini oluşturmak; manuel ve dijital ölçüm yöntemleri ile her servikal vertebranın morfometrik parametrelerini belirlemek ve iki yöntem arasındaki doğruluğu karşılaştırmak amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Morfometrik analizler için dört erkek safkan atın son beş boyun omurları kullanıldı. Tüm omurlar 256 multidetektörlü BT cihazı ile tarandı. 3D Slicer yazılımı ile 3B rekonstrüksiyon modeller elde edildi. Yirmi üç morfometrik parametre, 3B modeller ve dijital kumpas kullanılarak manuel olarak hesaplandı. Bulgular: Ölçüm yöntemleri*servikal omur etkileşim terimi, omur yüksekliği, processus articularis cranialis’in dış ve iç genişliği, fossa vertebralis’in genişliği, foramen transversalis’in yüksekliği, incisura vertebralis’lerin yüksekliği ve pedikül genişliği için istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p

In this study, it was aimed to obtain 3-dimensional (3D) digital and printed models of healthy forelimb joints using micro-computed tomography (µCT) technique in New Zealand Rabbit, which is frequently preferred in experimental orthopedic studies. Moreover, it was aimed to provide morphometric measurements on the shoulder and elbow joints over 3D digital models. A total of 14 adults (7 female, 7 male) New Zealand Rabbits were used in the study. After imaging the forelimbs with the µCT device, 3D digital and printed models were obtained. Biometric measurements of shoulder and elbow joints were performed over 3D digital models and the data obtained from female and male rabbits were evaluated statistically. The anatomical structure on the 3D joint models was very detailed due to the low section thickness and high detector quality. 3D printed models produced as a result of the 3D printing process were quite durable, odorless, and clean. No anatomical differences were observed between 3D printed models and 3D digital models. In this study, it is thought that the anatomical and morphometric data obtained from laboratory rabbits will contribute to scientists take part both in experimental orthopedic intervention and clinical anatomy education., Bu çalışmada, deneysel ortopedik çalışmalarda sıklıkla tercih edilen Yeni Zelanda Tavşanı’nda sağlıklı ön bacak eklemlerinin mikro bilgisayarlı tomografi (μBT) tekniği ile elde edilen görüntülerinden 3B dijital modellerinin oluşturulması, modeller üzerinde omuz ile dirsek eklemlerine ait morfometrik ölçümlerin sağlanması ve bu modellerden 3B yazıcılar kullanılarak 3B baskı modellerinin üretilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada toplamda 14 adet (7 dişi, 7 erkek) erişkin Yeni Zelanda Tavşanı kullanıldı. Ön bacakları μBT cihazı ile görüntülenip görüntülerden 3B dijital ve baskı modelleri elde edildi. 3B dijital modeller üzerinden omuz ile dirsek eklemlerine ait biyometrik ölçümleri gerçekleştirildi. Dişi ve erkek tavşanlara ait elde edilen veriler istatistiki açıdan değerlendirildi. Kesit kalınlığının düşük ve dedektör kalitesinin yüksek olması sebebiyle 3B eklem modellerindeki anatomik yapı oldukça detaylıydı. Üç boyutlu baskılama işlemi sonucunda üretilen 3B baskı modelleri son derece dayanıklı, kokusuz ve temizdi. 3B baskı modelleri ile 3B dijital modeller arasında herhangi bir anatomik farklılık gözlenmedi. Bu çalışmada laboratuvar tavşanlarına ait elde edilen anatomik ve morfometrik verilerin hem deneysel amaçlı ortopedik girişimlerde bulunan hem de klinik anatomi eğitimlerinde rol alan bilim insanlarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

It is essential to demonstrate organs and their structures practically in anatomy education. Plastination is an anatomical technique that has been used to prepare biological specimens for educational purposes. it is a gradual process by replacement of fluids in biological tissues with reactive polymers such as silicone, epoxy or polyester resin. This study was aimed to plastinate the internal genital organs of adult cows by S10B silicone plastination method. Ten internal genital organs of cows were plastinated to be used in veterinary undergraduate teaching/practices. After dissection and fixation, the specimens were plastinated with S10B plastination method and colour differentiation of the organ parts were measured. The plastination process was completed with dehydration, defatting, impregnation, and gas curing stages, respectively. It was observed that the plastination of specimens with S10B plastination method preserve normal anatomy of genital organs. It was estimated that all parts of uterus became greenish and bluish colour and the value of the brightness of uterus was increased. The tissue shrinkage was reduced considerably when dehydration was carried out in a cold environment. It was concluded that S10B plastination method can be easily used to prepare the specimens of genital organs to be used in veterinary teaching., Anatomi eğitimi sırasında, organları ve bu organların yapılarını uygulamalı olarak göstermek oldukça önemlidir. Plastinasyon, biyolojik örneklerin eğitim amacı ile hazırlanılarak kullanılmakta olan anatomik bir tekniktir. Biyolojik dokulardaki sıvıların silikon, epoksi veya polyester reçine gibi reaktif polimerler ile değiştirilmesi sonucunda gerçekleşen aşamalı bir işlemdir. Bu çalışmada, yetişkin ineklerin iç genital organlarının S10B silikon plastinasyon yöntemi ile plastine edilmesi amaçlanmıştır. Veteriner hekimlik lisans öğretimi ve uygulamalarında kullanılmak üzere 10 adet ineğe ait iç genital organlar plastine edildi. Diseksiyon ve tespit işleminden sonra, örneklere S10B plastinasyon yönteminin diğer önemli aşamaları uygulandı ve organ bölümlerine ait renk değişimleri kantitatif olarak hesaplandı. Plastinasyon işlemleri sırasıyla, dehidrasyon, yağdan arındırma, zorla impregnasyon ve gazla kürleme - sertleştirme aşamaları ile tamamlandı. S10B plastinasyon yöntemi ile plastine edilen örneklerin normal anatomik yapısını koruduğu gözlendi. Uterus'a ait tüm bölümlerin yeşilimsi ve mavimsi bir renk haline geldiği ve uterus'un parlaklık değerinin arttığı belirlendi. Soğuk ortamda dehidrasyon gerçekleştirilmesi ile doku büzüşmesi önemli ölçüde azaldığı belirlendi. Veteriner hekimlik eğitiminde kullanılacak olan genital organ örneklerini hazırlamak için S10B plastinasyon yönteminin kolaylıkla kullanılabileceği sonucuna varıldı.

SUMMARY: Movement analysis of horses is closely related to the bone, joint and muscle composition. Equine foot is quiet important not only for veterinarians, but also for farmers and horseshoer. In this study, it is aimed to evaluate and compare the anatomical structures of equine foot obtained from computed tomography images and S10B silicone plastinated sections of horse and 3 dimensional images of related structures as well. Four adult horses were used in this study. Computed tomography images were acquired in a proper position for equine feet. Then S10B silicone plastination was performed for the same specimens. Plastinates were sliced into 1 cm sections, corresponding to the computed tomography images. The sections obtained from silicone plastination were found to be compatible with computed tomography images. It was seen that osseous structures and tendons were clearly identified on computed tomography images. It was observed that the shrinkage on the osseous tissues was very limited. It was thought that the proportional differences between the plastinated specimens and computed tomography images were related with the fixation process. The specimens plastinated with S10B silicone polymer was determined to be closer to natural colour when compared to the standard polymers. Therefore it was found to be more useful. It is considered that plastinates can be effectively used in veterinary orthopaedics and radiology trainings as well as in veterinary anatomy education.

SUMMARY: Movement analysis of horses is closely related to the bone, joint and muscle composition. Equine foot is quiet important not only for veterinarians, but also for farmers and horseshoer. In this study, it is aimed to evaluate and compare the anatomical structures of equine foot obtained from computed tomography images and S10B silicone plastinated sections of horse and 3 dimensional images of related structures as well. Four adult horses were used in this study. Computed tomography images were acquired in a proper position for equine feet. Then S10B silicone plastination was performed for the same specimens. Plastinates were sliced into 1 cm sections, corresponding to the computed tomography images. The sections obtained from silicone plastination were found to be compatible with computed tomography images. It was seen that osseous structures and tendons were clearly identified on computed tomography images. It was observed that the shrinkage on the osseous tissues was very limited. It was thought that the proportional differences between the plastinated specimens and computed tomography images were related with the fixation process. The specimens plastinated with S10B silicone polymer was determined to be closer to natural colour when compared to the standard polymers. Therefore it was found to be more useful. It is considered that plastinates can be effectively used in veterinary orthopaedics and radiology trainings as well as in veterinary anatomy education. RESUMEN: El análisis del movimiento de los caballos está estrechamente relacionado con la composición ósea, articular y muscular. El pie equino es muy importante no solo para los veterinarios, sino también para los agricultores y herradores. El objetivo de este trabajo consistió en evaluar y comparar las estructuras anatómicas del pie equino obtenidas a partir de imágenes de tomografía computarizada y secciones plastinadas con silicona S10B y también con imágenes tridimensionales de estructuras relacionadas. Cuatro caballos adultos fueron utilizados en este estudio. Las imágenes de tomografía computarizada se adquirieron en una posición adecuada para los pies equinos. Luego se realizó plastinación con silicona S10B para las mismas muestras. Los plastinados se cortaron en secciones de 1 cm, correspondientes a las imágenes de tomografía computada. Las secciones obtenidas de plastinación con silicona fueron compatibles con las imágenes de tomografía computarizada. Se observó que las estructuras óseas y los tendones estaban claramente identificados en las imágenes de tomografía computarizada. Se observó que la contracción de los tejidos óseos era muy limitada. Se pensó que las diferencias proporcionales entre las muestras plastinadas y las imágenes de tomografía computada estaban relacionadas con el proceso de fijación. Se determinó que las muestras plastinadas con polímero de silicona S10B se presentaron con un color más cercano al natural en comparación con los polímeros estándar. Por lo tanto, se encontró que fue más útil. Se considera que los plastinados se pueden utilizar eficazmente en ortopedia veterinaria y capacitación en radiología, así como en educación en anatomía veterinaria.

SUMMARY: It was aimed to determine the anatomical structures in thoracic cavity by computed tomography imaging (CT) and compare the cross sectional images in the same specimens which were plastinated after CT imaging. It was also aimed to obtain 3 dimensional (3D) reconstructions of thoracic anatomical structures. Thoracic organs of 3 adult cats were CT imaged and then plastinated in this study. Specimens were plastinated in the same body position in the CT imaging process. CT images and corresponding plastinated cross sections were compared to each other. Anatomical structures of the thoracic cavity in plastinates were in accordance with CT images. Beside the bony structures, other organs such as esophagus, trachea, heart with related vessels, lungs and thoracic muscles were well defined in CT images and plastinates. Moreover, 3D reconstructed images of anatomical structures of thoracic cavity were acquired well. This study is thought to be beneficial for veterinary surgery and radiology fields as well as veterinary anatomy educations. RESUMEN: El objetivo de este trabajo consistió en determinar las estructuras anatómicas en la cavidad torácica mediante tomografía computarizada (TC) y comparar las imágenes transversales en las mismas muestras, que fueron plastinadas después de la TC. También se pretendía obtener reconstrucciones tridimensionales (3D) de estructuras anatómicas torácicas. Se tomaron imágenes de los órganos torácicos de 3 gatos adultos por TC y luego se plastinaron en este estudio. Las muestras se plastinaron en la misma posición corporal en el proceso de obtención de imágenes TC. Las imágenes de TC y las secciones transversales plastinadas correspondientes se compararon entre sí. Las estructuras anatómicas de la cavidad torácica en los preparados plastinados estaban de acuerdo con las imágenes de CT. Además de las estructuras óseas, otros órganos como el esófago, la tráquea, el corazón con vasos relacionados, los pulmones y los músculos torácicos estaban bien definidos en las imágenes de TC y los plastinados. Por otra parte, se captaron bien las imágenes reconstruidas en 3D de las estructuras anatómicas de la cavidad torácica. Pensamos que este estudio es beneficioso para la cirugía veterinaria y los campos de radiología, así como también para la educación de anatomía veterinaria.

In recent years,the usage of exogenous testosterone has tripled in humans. Although, mechanismhas not yet been fully elucidated, there is a correlation between the increasedrisk of heart failure and testosterone usage. The aim of this study was todemonstrate cardiac fibrosis, which a main finding of hearth failure, intestosterone propionate-applied male rats and to show its regression byLonidamine as an anti-hyperplastic agent. A total of 72 adult Wistar albino andneutralized male rats were divided into 4 groups (n=18 in each groups). Animalsin all groups were received to testosterone propionate until 2nd, 4th, and 12thweeks (n=6 in each groups). Subsequently, group I and II also received the puresolution of Lonidamine hydrochloride and its lipid-polymer hybridnanoparticulate formulation via intraprostatic injection. Group III, blanklipid-polymer hybrid nanoparticle formulation were solely administrated via sameway. The control group or group IV were received only testosterone. At the endof the experiment period, hearts were collected and fibrocytic changes wereconfirmed by histochemical and immunohistochemical methods.Histopathologically, fibrosis were lower in group I and II when comprared tothat of group III and IV. Imunohistochemically, bFGF, cyclin D1 and p16 proteinexpressions were evaluated. bFGF and cyclinD1 epxressions correspondingly toincreasing fibrosis were found higher in last two groups during the experiment.But, p16 expressions were lower in Lonidamine treated-group I and II. Inconclusion, results of this study supported that testosterone propionate maypromote cardiac fibrosis. Lonidamine hydrochloride may be used in itsprevention of fibrosis., Son yıllarda,insanlarda ekzojen testosteron kullanımı üç katına çıkmıştır. Mekanizma henüztam olarak aydınlatılmamış olmasına rağmen kalp yetmezliği riskini arttırdığınadair bir korelasyon vardır. Bu çalışmanın amacı, erkek sıçanlarda testosteronpropiyonat kullanımının kalp yetmezliğinin temel bulgusu olan fibrozise yolaçtığını ve bir anti-hiperplastik ajan olan Lonidaminin bunu gerileticietkisini göstermekti. Çalışmada, toplam 72 adet kastre edilmiş, yetişkin Wistaralbino erkek sıçan kullanıldı ve hayvanlar 4 ana gruba ayrıldı (her bir gruptaiçin n= 18). Bu ana gruplar 3 alt grubaayrılarak (n=6 her bir grup için) hayvanlara, 2., 4. ve 12. haftalara kadartestosteron propiyonat uygulandı. Group I ve II için, Lonidamin hidroklorür,saf çözelti içinde ve bunun lipit-polimer hibrit nanopartikül formülasyonuhalinde prostatlara enjekte edildi. Grup III için sadece lipit-polimer hibritnanopartikül formülasyonu uygulandı. Kontrol grubu olarak grup IV’de sadecetestesteron uygulandı. Çalışmanın sonunda kalpler toplandı. Histopatolojikolarak fibrosis grup I ve II’de grup III ve IV’dekiyle karşılaştırıldığındadaha düşüktü. İmmünohistokimyasal olarak bFGF, siklin D1 ve p16 proteinekspresyonları değerlendirildi. Son iki grupta, artan fibrozise karşılık gelenbFGF ve siklinD1 ifadeleri, deney sırasında daha yüksek bulundu. Ancak, p16ifadeleri Lonidamin uygulanan grup I ve grup II’de daha düşüktü. Sonuç olarak,bu sonuçlar testosteron propiyonatın kardiyak fibrozisi etkileyebileceğinidesteklemektedir ve fibrozisin önlenmesinde Lonidamin hidroklorürkullanılabilir.

Anatomikörneklerin hazırlanması ve muhafazası için birçok farklı metot bulunsada,plastinasyon tekniği ile üretilenler oldukça dayanıklı, doğala özdeş ve insansağlığı için zararsız son ürünler olmaktadır. Plastinasyon teknikleri içerisindeen sık kullanılanı silikon plastinasyonudur. İnsana ait örneklerin yanı sırabirçok farklı hayvan türü üzerinde de eğitim, araştırma vb. amaçlarla silikonplastinasyonu tekniği denenmiştir. Fakat kanatlı hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalaroldukça sınırlı kalmıştır. Bu çalışmada 8 adet tavuk, 8 adet evcil ördek ve 8adet bıldırcın kullanıldı. Örnekler üzerinde silikon plastinasyonunun her bir aşamasıtakip edildi ve her aşamadaki parametreler kaydedildi. Bu çalışmanın temel amacı;evcil kanatlı hayvanlarda silikon plastinasyonu metodunu uygulamaktı. Ayrıcadaha önce kanatlıların plastinasyonunu temel alan detaylı bir çalışma yürütülmemişolması sebebiyle, bu türlere özgü bir silikon plastinasyon protokolü geliştirilmeside amaçlandı., Although thereare many different methods for the preparation and preservation of anatomicspecimens, pieces produced using the plastination technique are quite durable,natural identical and harmless final productsfor human health. Silicone plastination is the most frequently usedplastination technique. In addition to human specimens, this technique has beenapplied to various animal species, for the purpose of education, research andetc. However, studies focused on avian species are quite limited. In thisstudy, 8 chickens, 8 domestic ducks and 8 quails were used. Different siliconeplastination steps were followed on the specimens and parameters were recordedat each step. The main purpose of this study is; to apply the siliconeplastination method in domestic avian species. It was also aimed to develop asilicone plastination protocol specific for avian species since a detailedstudy based on the plastination of birds has not been conducted before.

Bu çalışmada ülkemizde yetiştirilen ilk yumurtacı yerli hibrit olan ATAK-S ile bu hibritlerin ebeveynleri olan RhodeIsland Red (RIR) ve Barred Rock (BAR)hatlarında göğüs kaslarının hacim oranlarınınmanyetik rezonans (MR) görüntüleme ile in-vivo olarak belirlenmesi ve ırklar arası karşılaştırma yapılması amaçlandı. Araştırma materyali olarak 10’ar adet, 50 haftalık RIR, BAR ebeveyn hatları ve ATAK-S hibritleri kullanıldı. 3.0 Tesla MR taramayla elde edilen görüntüler ile fiziksel kesitler Stereo Investigator 10.50 yazılım programında Cavalieri hacim hesaplama metodu kullanılarak değerlendirildi. Transversal kesit görüntüleri üzerinden yapılan ölçümlerde göğüs kas hacminin toplam vücut hacmine oranı ortalama olarak ATAK-S için; 0,140±0,003, RIR için; 0,129±0,006, BAR için; 0,128±0,002 olarak belirlendi. Sonuç olarak ATAK-S, RIR ve BAR ırkları arasında yapılan bu karşılaştırmalı hacim oranı ölçüm çalışmasında, üç ırkın göğüs hacim oranları değerlendirildi. ATAK-S hibritinde göğüs kası hacim oranlarının ebeveyn hatlara göre daha yüksek olduğu görüldü., In-vivo determination of thevolume ratio of breast muscles among the firstlocal laying hybrid chicken and its parents Rhode Island Red (RIR) and Barred Rock (BAR) by using magnetic resonance (MR) imaging technique with Cavalieri principle and comparing of these data between the three breeds were aimed in this study. Ten pair of 50 weeks old RIR, BAR and ATAK-S hybrid breeds were used as research subjects. After scanning of the whole body with 3.0 Tesla MR scanner, cross-sections were taken from the same levels with the MR images and photographed. The parameters obtained from MR images and physical sections were evaluated with Cavalieri principle by using Stereo Investigator 10.50 software. The ratios of the chest muscle volume to the total body volume on the transversal cross-sectional images for ATAK-S, RIR and BAR are 0.140± 0.003, 0.129 ± 0.006 and 0.128 ± 0.002 respectively. As a result, comparative breast volume ratio measurements between three breeds were evaluated (ATAK-S, RIR and BAR) in this study. The volume ratios of the pectoral muscles in ATAK-S hybrid chicken were higher than the parents.

Determination of 3 Tesla MR imaging appearance of the brain and associated structures was the aim of this study. T1 and T2-weighted (W) and 3D reformatted images obtained from 6 adult pigs were used to define the cranioencephalic structures and anatomic details in three planes. Relevant structures were identified and labeled at each level. Especially T1W images scanned with three-dimensional inversion recovery multiplanar reconstruction (3D-IR-MPR) sequence provided excellent visualization for the inner structures of head and brain, Bu çalışmada, domuzda beyin ve ilişkili yapıların 3 Tesla MR ile görüntülenmesi amaçlandı. Çalışmada 6 adet yetişkin domuza ait T1 ve T2-ağırlıklı imajlar ile 3 boyutlu rekonstrukte edilmiş görüntüler kullanıldı. Cranioencephalic yapılar ve anatomik detaylar üç planda ve her kesit üzerinde tanımlanarak işaretlendi. Özellikle 3D-IR-MPR sekansı ile alınan T1-ağırlıklı görüntüler, baş ve beyine ait derin yapıların mükemmel düzeyde görüntülenmesini sağladıDetermination of 3 Tesla MR imaging appearance of the brain and associated structures was the aim of this study. T1 and T2-weighted (W) and 3D reformatted images obtained from 6 adult pigs were used to define the cranioencephalic structures and anatomic details in three planes. Relevant structures were identified and labeled at each level. Especially T1W images scanned with three-dimensional inversion recovery multiplanar reconstruction (3D-IR-MPR) sequence provided excellent visualization for the inner structures of head and brain

Plastinasyon kısaca; doku sıvılarının reaktif bir polimer ile yer değiştirmesiyle karakterize bir anatomik preparat hazırlama tekniği olarak tanımlanabilir. Plastinasyon, diğer birçok anatomik yönteme kıyasla daha zorlu ve ekonomik açıdan maliyetli olsa da ortaya çıkan örneklerin doğal görüntüsüne son derece benzer, ayrıca dayanıklı ve insan sağlığı için zararsız son ürünler olmaları, bu yöntemi konuyla ilgilenen bilim insanları için gittikçe aranır hale getirmiştir. Plastinasyon teknikleri içerisinde en sık kullanılanı ve örneklerin estetik açıdan etkileyici görünmesi sebebiyle toplumda en bilinir olanı kuşkusuz silikon plastinasyonudur. Silikon plastinasyonu temel olarak 5 aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar sırasıyla örneklerin hazırlanması, dehidrasyon, yağdan arındırma, zorlu impregnasyon ve gaz kürleme-sertleştirme olarak özetlenebilir. Silikon plastinasyonu protokolünün titizlikle uygulanması ve her aşamadaki parametrelere dikkat edilmesi, son ürünün istenilen amaca uygun olması açısından son derece önemlidir. Bu çalışma için iki adet köpek böbreği, iki adet merkep böbreği ile iki adet sığır böbreği kullanılmıştır. Organların plastinasyonu sırasında, her aşamadaki parametreler kaydedilmiştir. Çalışmanın amacı; evcil memeli hayvan böbreklerinin soğuk ortam tekniği ile silikon plastinasyonunu detaylarıyla anlatmak, bu tekniğin hangi alanlarda kullanılabileceği yönünde değerlendirmeler yapmak, böylelikle ülkemizde konuyla ilgilenen bilim insanlarına kılavuz olabilecek nitelikte bir kaynak ortaya koymaktır, Briefly plastination can be defined as an anatomic specimen preparation technique which is characterized as replacement of tissue fluids with a reactive polymer. However plastination is a difficult and economically high cost technique when compared with the other methods, the final products are quite similar to the natural appearance and they are also very durable and non-hazardous. These features have made this method very popular for the relevant scientists. Silicone plastination is the most oft-used and because of the esthetical outlook of the final products the most well-known technique among all plastination methods. Silicone plastination consists of 5 main stages. These are preparation of specimens, dehydration, defatting, forced impregnation and gas curinghardening respectively. To obtain a convenient plastinate these stages should be handled meticulously and the parameters in every stage should also be monitored carefully. Kidneys of two dogs, two donkeys and two cattles were plastinated for this study. The parameters in every stage were recorded. The aim of this study is to indicate the silicone plastination of the domestic mammals’ kidneys with cold temperature technique in detailed manner, to evaluate the scientific fields in which the plastination can be used conveniently and therefore produce a guide document for the relevant scientists in our country

The main principle of the plastination is to replace the tissue fluids in the specimen with a reactive polymer through the medium of an organic solvent. Low temperature silicone plastination has 5 main steps as is known. However these steps can be changed or modified depending on the anatomical or histological features of the specimen. Preparation and long-time preservation of reptile specimens need virtuosity, experience and a steady anatomic method either. Plastination can be a convenient alternative for that. However, studies based on the plastination of the squamata are quite insufficient. The aim of this study was to evaluate the lowtemperature whole body silicone plastination of scaled reptiles in detailed manner and to compare the plastination procedures of reptiles and the other mammals. It is also aimed to create a protocol for the silicone plastination of squamata. Two freshwater snakes and two blacksnakes were used for this study. Samples were processed to the short-term formalin fixation, dehydration, impregnation, and gas curing-hardening procedures respectively. Although defatting is in the standard procedure of plastination, this stage was skipped. The specified parameters such as temperature, time or concentration were recorded regularly in each step. We preferred short term formalin fixation for the specimens to preserve the natural colour and the morphology. Although the colour of the skin became a bit darker, the short term formalin fixation was considered as efficient. Two times of acetone bath was satisfying for the dehydration stage. Silicone impregnation stage took short period of time than expected. Plastinated specimens were not only elastic but also durable enough to use as teaching materials in the reptile anatomy lectures of our faculty, Plastinasyon; örnek içerisindeki doku sıvılarının, organik bir solvent aracılığıyla, reaktif bir polimer ile yer değiştirmesidir. Bilindiği üzere soğuk ortam silikon plastinasyonunun 5 temel aşaması vardır. Bu aşamalar plastine edilecek preparatın anatomik ve histolojik özelliklerine göre değiştirilebilir veya modifiye edilebilir. Sürüngen örneklerinin hazırlanması ve uzun süre muhafazasının sağlanabilmesi, güvenilir bir anatomik metot, teknik beceri ve deneyim gerektirir. Bu bağlamda plastinasyonun amaca uygun bir yöntem olarak öne çıkmasına rağmen, pullu sürüngenlerin plastinasyonu üzerine kurgulanmış makaleler oldukça yetersizdir. Bu çalışmanın amacı; pullu sürüngenlerin soğuk ortam tekniğiyle tüm vücut silikon plastinasyonunu detaylarıyla değerlendirmek, memeli ve sürüngen plastinasyon prosedürlerini birbiriyle karşılaştırmaktır. Ayrıca pullu sürüngenlerin plastinasyonu için bir protokol oturtmak da amaçlanmıştır. Bu çalışma için iki adet tatlı su yılanı ile iki adet karayılan kullanılmıştır. Örnekler sırasıyla kısa süreli fiksasyon, dehidrasyon, impregnasyon ve gaz kürleme-sertleştirme işlemlerine tabi tutulmuş, yağdan arındırma aşaması temel adımlardan biri olmasına rağmen uygulanmamıştır. Her aşamada sıcaklık, konsantrasyon, süre gibi parametreler düzenli olarak kaydedilmiştir. Örneklerin doğal morfolojik özelliklerini koruması ve derinin doğal rengini kaybetmemesi için kısa süreli formalin fiksasyonu tercih edilmiştir. Deri renginin biraz kararmasına rağmen bu fiksasyon tekniğinin amaca uygun olduğu düşünülmüştür. Dehidrasyon aşamasında 2 defa uygulanan aseton banyosu yeterli görülmüştür. İmpregnasyon süreci beklenenden kısa sürede tamamlanmıştır. Plastine edilen örneklerin sadece elastik değil, aynı zamanda sürüngen anatomisi derslerinde kullanılabilecek kadar dayanıklı olduğu görülmüştür.

The aim of this study was to determine the anatomical structures in carpal region with the routine T1, T2 weighted (W) and three-dimensional (3D) magnetic resonance (MR) sequences that are frequently being used for the diagnosis and the treatment of the wrist disorders and to indicate the efficacy of MR imaging (MRI) on the rabbit’s carpal region which can be a convenient wrist model especially for the carpal tunnel syndrome. It is also aspired to compare the image features obtained from 1.5 and 3 Tesla MR units in terms of anatomy and radiology. Five adult New Zealand rabbits were used in this study. Wrists were scanned in neutral position by 1.5 and 3 Tesla MR devices with a loop coil and a 15-channel transmit-receive birdcage coil respectively. Anatomy of the carpal tunnel was well defined in T1W transverse images in 1.5 Tesla MRI. The median nerve was imaged with greater signal intensity on T2W sequences. In 3 Tesla MRI, the anatomical structures in carpal region could easily be evaluated on high resolution 3D sequences with isotropic voxels and also with the help of thin section reformatted images. According to our results, 3D sequences with isotropic voxel sizes by 15-channel transmit-receive birdcage coil in 3 Tesla MRI device seems to be more efficient than the other routine two-dimensional sequences in 1.5 Tesla MRI for the assessment of carpal tunnel anatomy, diagnosis and treatment of disorders both in humans and in animals. This process also decreases the MRI time and specific absorption rate (SAR) values, Bu çalışmanın amacı; el bileği bölgesindeki rahatsızlıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan rutin T1, T2 Ağırlıklı (A) ve 3 boyutlu manyetik rezonans (MR) sekanslarının yardımıyla, karpal bölgedeki anatomik oluşumları belirlemek ve manyetik rezonans görüntülemenin, özellikle karpal tünel sendromu için uygun bir bilek modeli olabilecek tavşan karpal bölgesi üzerindeki etkinliğine işaret etmektir. Ayrıca 1,5 ve 3 Tesla MR cihazlarından elde edilen görüntü özelliklerinin anatomik ve radyolojik açıdan karşılaştırılması da amaçlanmıştır. Bu çalışma için 5 adet Yeni Zelanda Tavşanı’ndan faydalanılmıştır. El bilekleri nötral pozisyonda sırasıyla 1,5 Tesla MR cihazında, halka tipi koil ile ve 3 Tesla MR ünitesinde, 15 kanallı alıcı-verici kafes tipi koil ile tarandı. 1,5 Tesla MR görüntülemede; T1 A transversal imajlarda carpal tünel daha iyi belirlendi. T2 A sekanslarda nervus medianus yüksek sinyal yoğunluğu gösterdi. 3 Tesla MR görüntülemede; karpal bölgedeki anatomik yapılar izotropik vokselli 3 boyutlu sekanslar ve ayrıca ince kesit reformat görüntülerin de yardımıyla rahatlıkla değerlendirilebildi. Sonuçlarımıza göre; hem insan hem de hayvanlarda karpal tünel anatomisinin değerlendirilmesi, rahatsızlıkların teşhis ve tedavisi için izotropik voksel 3 boyutlu sekanslar ve 15 kanal alıcı-verici koil vasıtasıyla çekilen 3 Tesla MR görüntülemenin, 1,5 Tesla MR görüntülemede kullandığımız 2 boyutlu sekanslara göre daha etkin olduğu görülmektedir. Ayrıca bu işlem MR görüntüleme zamanını kısaltmakta ve SAR değerlerini de düşürmektedir