162 results on '"Dursunoğlu, Dursun"'
Search Results
2. Obstructive Sleep Apnea and Cardiovascular Disease: Where Do We Stand?
- Author
-
Peker, Yüksel, Akdeniz, Bahri, Altay, Servet, Balcan, Baran, Başaran, Özcan, Baysal, Erkan, Çelik, Ahmet, Dursunoğlu, Dursun, Dursunoğlu, Neşe, Fırat, Selma, Gürkan, Canan Gündüz, Öztürk, Önder, Taşbakan, Mehmet Sezai, Aytekin, Vedat, İtil, Oya, Çuhadaroğlu, Çağlar, Atalar, Enver, and Yıldırır, Aylin
- Subjects
SLEEP apnea syndromes ,CARDIOVASCULAR diseases ,CARDIOVASCULAR diseases risk factors ,DISEASE risk factors ,MEDICAL personnel - Abstract
Obstructive sleep apnea is common in adults with cardiovascular disease. Accumulating evidence suggests an association between obstructive sleep apnea and cardiovascular disease independent of the traditionally recognized cardiovascular disease risk factors. Observational studies indicate that obstructive sleep apnea is a risk factor for development of cardiovascular disease and that alleviation of obstructive events with positive airway pressure may improve cardiovascular disease outcomes. However, recent randomized controlled trials have not supported the beneficial effect of positive airway pressure in cardiac populations with concomitant obstructive sleep apnea. Some evidence suggests that the relationship between obstructive sleep apnea and traditionally recognized cardiovascular disease risk factors is bidirectional, suggesting that patients with cardiovascular disease may also develop obstructive sleep apnea and that efficient treatment of cardiovascular disease may improve obstructive sleep apnea. Recent data also indicate that the apnea-hypopnea index, which is commonly used as a diagnostic measure of obstructive sleep apnea severity, has limited value as a prognostic measure for cardiovascular disease outcomes. Novel markers of obstructive sleep apnea-associated hypoxic burden and cardiac autonomic response seem to be strong predictors of adverse cardiovascular disease outcomes and response to treatment of obstructive sleep apnea. This narrative review and position paper from the Turkish Collaboration of Sleep Apnea Cardiovascular Trialists aims to update the current evidence about the relationship between obstructive sleep apnea and cardiovascular disease and, consequently, raise awareness for health professionals who deal with cardiovascular and respiratory diseases to improve the ability to direct resources at patients most likely to benefit from treatment of obstructive sleep apnea and optimize treatment of the coexisting cardiovascular diseases. Moreover, the Turkish Collaboration of Sleep Apnea Cardiovascular Trialists aims to contribute to strengthening the efforts of the International Collaboration of Sleep Apnea Cardiovascular Trialists in this context. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Rare reason of restrictive cardiomiyopathy: Hydraadenitis suppuritiva
- Author
-
Büber, İpek, Adalı, Mehmet Koray, Dursunoğlu, Dursun, and Yılmaz, Samet
- Subjects
medicine.medical_specialty ,business.industry ,General Earth and Planetary Sciences ,Medicine ,business ,Dermatology ,General Environmental Science - Abstract
Bu vakada restriktif diyastolik disfonksiyon, nefrotik sendrom ile seyreden bir hidraadenitis suppuritiva (HS) olgusu anlatılacaktır. 46 yaş daha önceden bilinen bir hastalığı olmayan erkek hasta kliniğimize ST elevasyonsuz miyokard infarktüsü, dekompanse kalp yetersizliği, akut böbrek yetersizliği, yeni tanı diyabetes mellitus ön tanılarıyla interne edildi. Hastanın göğüs, gluteal ve aksiller bölgede bir yıldır mevcut HS ile uyumlu nodüler-kistik bir lezyon saptandı. Hastanın ekokardiyografisi grade 3 diyastolik disfonksiyon (restriktif diyastolik disfonksiyon)” ile uyumlu saptandı. Restriktif kardiyomiyopatisi ve nefrotik sendromu olan hastada amiloidoz ön tanısı ile serum amiloid A düzeyi istendi, 120 mg/l (N:0-6.4) bulundu. Restriktif kardiyomiyopatisi ve nefrotik sendromu olan hastada amiloidoz ön tanısı ile serum amiloid A düzeyi istendi, 120 mg/l (N:0-6.4) bulundu. Serum ve idrar proteini elektroforezinde monoklonal gammopati kanıtı bulunamadı. Hidradenitis suppurativaya bağlı sekonder amilodoz ve restriktif kardiyomiyopati tanısı konuldu. Vakamız restriktif kardiyomiyopati olması üzerine araştırılan HS’ye sekonder, sekonder amiloidoz tanısı konulan bir vaka örneği olması nedeniyle özelliklidir. Kronik hastalıklarla birliktelik gösteren sekonder amiloidoz kardiyoloji kliniklerinde diyastolik disfonksiyona eşlik eden kalın duvarlarla birlikte küçük ventrikül hacmi olan hastalarda akla gelmelidir.
- Published
- 2020
4. Akut koroner sendrom hastalarında serum kalsiyum düzeyinin hastane içi ve uzun dönem mortalite ile ilişkisi
- Author
-
Sönmez, Gökhan, Dursunoğlu, Dursun, and Adalı, Mehmet Koray
- Abstract
Amaç: Serum kalsiyum düzeyinin kardiyovasküler risk faktörleri ve koroner arter hastalığı (KAH) ile ilişkisi iyibilinmektedir. Ancak kalsiyumun, KAH olan hastalarda sağ kalım üzerine etkisi yeterince değerlendirilmemiştir.Biz bu çalışmada, kalsiyumun akut koroner Sendrom (AKS) sonrası hastane içi ve bir yıllık takipte mortaliteüzerindeki rolünü araştırmayı amaçladık.Gereç ve yöntem: Bu prospektif gözlemsel çalışmaya AKS nedeniyle koroner anjiyografisi yapılan 90 hasta dahiledildi. Hastalar albümin baz alınarak hesaplanan düzeltilmiş serum kalsiyum düzeylerine göre sınıflandırıldı.Çalışmada, hastane içi ölüm ve kardiyak nedenli komplikasyonlar birincil sonlanım, bir yıl içerisinde tümnedenlere bağlı ölümler ikincil sonlanım olarak tanımlandı. Serum kalsiyum düzeyi ile mortalite arasındaki ilişkilojistik regresyon analiziyle değerlendirildi.Bulgular: Başlangıç analizlerinde serum kalsiyum düzeyleri, hastane içi dönemde ve takip döneminde mortaliteile ilişkili değildi. Ancak lojistik regresyon analizinde AKS hastalarında başvuru kalsiyum düzeyleri ile hastaneiçi mortalite arasında anlamlı bir ilişki saptanamazken, düşük kalsiyum düzeyi bir ay içinde gerçekleşen tümnedenlere bağlı ölümler için önemli bir risk faktörüydü (p=0,038, OR=7,387, %95 CI=1,121-48,664). Serumkardiyak troponin ve ürik asit düzeyleri ise, hastane içi mortalite ile anlamlı ilişki gösterdi (sırasıyla p=0,018,OR=1,206, %95 CI=1,033-1,408; p=0,014, OR=1,377, %95 CI=1,067-1,776).Sonuç: Serum kalsiyum düzey düşüklüğü, AKS sonrası hastane içi mortaliteyle ilişkili değildir; ancak ilk bir ayiçinde gerçekleşen tüm nedenlere bağlı mortalite oranını artırabilir.
- Published
- 2022
5. Akut koroner sendrom hastalarında serum kalsiyum düzeyinin hastane içi ve uzun dönem mortalite ile ilişkisi
- Author
-
SÖNMEZ, Gökhan, DURSUNOĞLU, Dursun, and ADALI, Mehmet Koray
- Subjects
Akut koroner sendrom,kalsiyum,aterosklerozis ,Acute coronary syndrome,calcium,atherosclerosis ,Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,Cardiac and Cardiovascular Systems - Abstract
Objective: The relationship between serum calcium levels with cardiovascular risk factors and coronary arterydisease (CAD) is well known. However, the effect of calcium on survival in patients with CAD has not beenadequately evaluated. In this study, we aimed to investigate the role of calcium on mortality in the hospital andone-year follow-up after acute coronary syndrome (ACS).Materials and methods: 90 patients who underwent coronary angiography for ACS were included in thisprospective observational study. Patients were classified according to their corrected serum calcium levelscalculated based on albumin. In-hospital mortality and cardiac complications were defined as the primaryoutcome, and all-cause mortality within one year was defined as the secondary outcome in the study. Therelationship between serum calcium level and mortality was evaluated by logistic regression analysis.Results: In the initial analysis, serum calcium levels were not associated with in-hospital mortality and followupperiod. However, in logistic regression analysis, no significant relationship was found between admissioncalcium levels and in-hospital mortality in ACS patients, while low calcium levels were an important risk factor forall-cause mortality within one month (p=0.038, OR=7.387, 95% CI=1.121-48.664). Serum cardiac troponin anduric acid levels showed a significant association with in-hospital mortality (p=0.018, OR=1.206, 95% CI=1.033-1.408, p=0.014, OR=1.377, 95% CI=1.067-1.776, respectively).Conclusion: Low serum calcium levels are not associated with in-hospital mortality after ACS. However, it mayincrease all-cause mortality rate in the first month., Amaç: Serum kalsiyum düzeyinin kardiyovasküler risk faktörleri ve koroner arter hastalığı (KAH) ile ilişkisi iyibilinmektedir. Ancak kalsiyumun, KAH olan hastalarda sağ kalım üzerine etkisi yeterince değerlendirilmemiştir.Biz bu çalışmada, kalsiyumun akut koroner Sendrom (AKS) sonrası hastane içi ve bir yıllık takipte mortaliteüzerindeki rolünü araştırmayı amaçladık.Gereç ve yöntem: Bu prospektif gözlemsel çalışmaya AKS nedeniyle koroner anjiyografisi yapılan 90 hasta dahiledildi. Hastalar albümin baz alınarak hesaplanan düzeltilmiş serum kalsiyum düzeylerine göre sınıflandırıldı.Çalışmada, hastane içi ölüm ve kardiyak nedenli komplikasyonlar birincil sonlanım, bir yıl içerisinde tümnedenlere bağlı ölümler ikincil sonlanım olarak tanımlandı. Serum kalsiyum düzeyi ile mortalite arasındaki ilişkilojistik regresyon analiziyle değerlendirildi.Bulgular: Başlangıç analizlerinde serum kalsiyum düzeyleri, hastane içi dönemde ve takip döneminde mortaliteile ilişkili değildi. Ancak lojistik regresyon analizinde AKS hastalarında başvuru kalsiyum düzeyleri ile hastaneiçi mortalite arasında anlamlı bir ilişki saptanamazken, düşük kalsiyum düzeyi bir ay içinde gerçekleşen tümnedenlere bağlı ölümler için önemli bir risk faktörüydü (p=0,038, OR=7,387, %95 CI=1,121-48,664). Serumkardiyak troponin ve ürik asit düzeyleri ise, hastane içi mortalite ile anlamlı ilişki gösterdi (sırasıyla p=0,018,OR=1,206, %95 CI=1,033-1,408; p=0,014, OR=1,377, %95 CI=1,067-1,776).Sonuç: Serum kalsiyum düzey düşüklüğü, AKS sonrası hastane içi mortaliteyle ilişkili değildir; ancak ilk bir ayiçinde gerçekleşen tüm nedenlere bağlı mortalite oranını artırabilir.
- Published
- 2021
6. The Relationship Between Mitral Annular Calcification and Controlling Nutritional Status Score
- Author
-
Büber, İpek, primary, Adalı, Mehmet Koray, additional, Kaya, Derya, additional, Kılıç, İsmail Doğu, additional, Yılmaz, Samet, additional, and Dursunoğlu, Dursun, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Neck circumference as a measure of central obesity: Associations with metabolic syndrome and obstructive sleep apnea syndrome beyond waist circumference
- Author
-
Onat, Altan, Hergenç, Gülay, Yüksel, Hüsniye, Can, Günay, Ayhan, Erkan, Kaya, Zekeriya, and Dursunoğlu, Dursun
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
8. Associations of alcohol consumption with blood pressure, lipoproteins, and subclinical inflammation among Turks
- Author
-
Onat, Altan, Hergenc, Gülay, Dursunoglu, Dursun, Ordu, Serkan, Can, Günay, Bulur, Serkan, and Yüksel, Hüsniye
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
9. Nadir görülen bir restriktif kardiyomiyopati olgusu: Hidradenitis suppurativa
- Author
-
BÜBER, İpek, ADALI, Mehmet Koray, DURSUNOĞLU, Dursun, and YILMAZ, Samet
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,hidraadenitis suppuritiva,estriktif diyastolik disfonksiyon,nefrotik sendrom ,hydraadenitis suppuritiva,restrictive diastolic dysfunction,nephrotic syndrome ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
In this case, a case of hydraadenitis suppuritiva (HS) with restrictive diastolic dysfunction and nephrotic syndrome is described. A 46-year-old male patient was hospitalized to cardiology clinic with non-ST elevation myocardial infarction, decompensated heart failure, acute renal failure and new diagnosis of diabetes mellitus. A nodular-cystic lesion in the chest, gluteal and axillary regions of the patient was found to be compatible with HS for one year. Grade 3 diastolic dysfunction (restrictive diastolic dysfunction) was found to echocardiographic examination of patient. The desired serum amyloid A was 120 mg / l (N: 0-6,4) considering systemic amyloidosis in patient with restrictive cardiomyopathy and nephrotic syndrome,. There were no evidence of monoclonal gammopathy in serum and urine protein electrophoresis. Secondary amylodosis and restrictive cardiomyopathy due to hydradenitis suppurativa was diagnosed. Secondary amyloidosis which has been investigated because of restrictive cardiomyopathy and nephrotic syndrome a rare complication of HS. Secondary amyloidosis which are associated with chronic diseases, should be considered in patients with small ventricular volume with thick walls accompanying diastolic dysfunction in cardiology clinics., Bu vakada restriktif diyastolik disfonksiyon, nefrotik sendrom ile seyreden bir hidraadenitis suppuritiva (HS) olgusu anlatılacaktır. 46 yaş daha önceden bilinen bir hastalığı olmayan erkek hasta kliniğimize ST elevasyonsuz miyokard infarktüsü, dekompanse kalp yetersizliği, akut böbrek yetersizliği, yeni tanı diyabetes mellitus ön tanılarıyla interne edildi. Hastanın göğüs, gluteal ve aksiller bölgede bir yıldır mevcut HS ile uyumlu nodüler-kistik bir lezyon saptandı. Hastanın ekokardiyografisi grade 3 diyastolik disfonksiyon (restriktif diyastolik disfonksiyon)” ile uyumlu saptandı. Restriktif kardiyomiyopatisi ve nefrotik sendromu olan hastada amiloidoz ön tanısı ile serum amiloid A düzeyi istendi, 120 mg/l (N:0-6.4) bulundu. Restriktif kardiyomiyopatisi ve nefrotik sendromu olan hastada amiloidoz ön tanısı ile serum amiloid A düzeyi istendi, 120 mg/l (N:0-6.4) bulundu. Serum ve idrar proteini elektroforezinde monoklonal gammopati kanıtı bulunamadı. Hidradenitis suppurativaya bağlı sekonder amilodoz ve restriktif kardiyomiyopati tanısı konuldu. Vakamız restriktif kardiyomiyopati olması üzerine araştırılan HS’ye sekonder, sekonder amiloidoz tanısı konulan bir vaka örneği olması nedeniyle özelliklidir. Kronik hastalıklarla birliktelik gösteren sekonder amiloidoz kardiyoloji kliniklerinde diyastolik disfonksiyona eşlik eden kalın duvarlarla birlikte küçük ventrikül hacmi olan hastalarda akla gelmelidir.
- Published
- 2020
10. The Relationship Between Gensini Score and Beck Depression Scale in Patients with Stable Coronary Artery Disease
- Author
-
Yılmaz, Samet, Şenay, Ceren, Dalkılıç, Berkay, Kılıç, Oğuz, and Dursunoğlu, Dursun
- Abstract
Amaç: Koroner arter hastalarında depresyon insidansı yaygındır ve olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu çalışmada stabil koroner arterhastalığı ile takip edilen hastalarda, Beck depresyon puanı ile Gensini skoru arasındaki ilişkiyi incelemek.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya Eylül 2018 - Haziran 2019 tarihleri arasında stabil koroner arter hastalığı tanısıyla Pamukkale Üniver si -tesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nde takip edilen ve koroner anjiyografi yapılan 67 hasta dahil edildi. Koroner arter hastalığıyaygınlığı ve ciddiyeti Gensini skoru ile belirlendi. Hastalara koroner anjiyografi öncesi Beck depresyon ölçeği uygulandı. Hastalardepresyon ölçeğine göre gruplandırıldı (0-9 puan minimal depresyon, 10-16 puan hafif depresyon, 17-29 puan orta depresyon, 30-63 puanşiddetli depresyon).Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması 61,6 ± 9,9 yıldı ve %59,7’si erkekti. 50 hastada minimal depresyon, 11 hastadahafif depresyon ve 6 hastada orta depresyon saptandı. Üç grup arasında bazal demografik özellikler ve laboratuvar parametreleri açısındananlamlı fark yoktu. Kanada anjina sınıflamasına göre değerlendirildiğinde ortalama anjina skorları; minimal depresif bozukluk grubunda2,48±1,09, hafif depresif bozukluk grubunda 2,36±0,809 iken orta depresif bozukluk grubunda 2,67±1,3 saptandı ve istatiksel farkyoktu (p=0,858). Grupların ortalama Gensini skorları; minimal depresif bozukluk grubunda 8,9±15,8, hafif depresif bozukluk grubunda15±16,8 iken orta depresif bozukluk grubunda 7,7±8,2 saptandı. Gruplar arasında Gensini skoru açısından fark yoktu (p=0,481).
- Published
- 2020
11. Effect of CPAP on QT interval dispersion in obstructive sleep apnea patients without hypertension
- Author
-
Dursunoglu, Dursun and Dursunoglu, Nese
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
12. Effects of CPAP on left ventricular structure and myocardial performance index in male patients with obstructive sleep apnoea
- Author
-
Dursunoglu, Nese, Dursunoglu, Dursun, Özkurt, Sibel, Kuru, Ömür, Gür, Sükrü, Kiter, Göksel, and Evyapan, Fatma
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
13. Do we neglect women with sleep apnea?
- Author
-
Dursunoglu, Nese and Dursunoglu, Dursun
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
14. Lp(a) lipoprotein and lipids in patients with rheumatoid arthritis: serum levels and relationship to inflammation
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Evrengül, Harun, Polat, Bülent, Tanrıverdi, Halil, Çobankara, Veli, Kaftan, Asuman, and Kılıç, Mustafa
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
15. Time and frequency domain analyses of heart rate variability in patients with epilepsy
- Author
-
Evrengül, Harun, Tanriverdi, Halil, Dursunoglu, Dursun, Kaftan, Asuman, Kuru, Omur, Unlu, Unal, and Kilic, Mustafa
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
16. Proximal left anterior descending coronary artery thrombosis and acute anterior myocardial infarction due to energy drink
- Author
-
ADALI, Mehmet Koray, YILMAZ, Samet, KILIÇ, Oğuz, and DURSUNOĞLU, Dursun
- Subjects
Energy drinks,coronary thrombosis ,Medicine ,enerji içeceği,koroner trombüs ,Tıp - Abstract
Energy drinks (EDs) are commonlyconsumed by youth. They are often used as a source of energy in order toenhance physical and mental performance. Case reports, observational studies,and meta-analyses have been reported in order to determine the effects of EDson cardiovascular changes. The detrimental effects of EDs are cardiacarrhythmias, myocardial infarction, prolonged QT interval, aortic dissection,and death. A case with proximal left anterior descending coronary arterythrombosis and anterior myocardial infarction is reported in this paper., Enerjiiçecekleri (ED'ler) genellikle genç insanlar tarafından tüketilmektedir.Fiziksel ve zihinsel performansı arttırmak için sıklıkla bir enerji kaynağıolarak kullanılırlar. ED'lerin kardiyovasküler değişiklikler üzerindeki etkilerinibelirlemek için olgu sunumları, gözlemsel çalışmalar ve meta analizlerbildirilmiştir. ED'lerin zararlı etkileri kardiyak aritmiler, miyokardenfarktüsü, uzamış QT aralığı, aort diseksiyonu ve ölümdür. Bu yazıda proksimalsol ön inen koroner arter trombozu ve anterior miyokard infarktüsü olan birolgu bildirilmiştir.
- Published
- 2019
17. Detection of the 5HT2C polymorphism in myocardial infarction and cardiovascular event patients
- Author
-
Açıkbaş, İbrahim, Dursunoğlu, Dursun, and Asuman Kaftan
- Subjects
5HT2C,myocardial infarction,coronary artery disease,polymorphism,cardiovascular ,Medicine ,5HT2C,Miyokard enfarktüs,Koroner arter hastalığı,Polimorfizm,Kardiyovasküler ,Tıp - Abstract
Purpose:Deaths from cardiovascular (CV) disease are prevalent worldwide. Genetics,environment, nutritional habits, and lifestyleare major factors in the etiology ofCoronary artery disease (CAD). Certain genes (thatplay roles in lipid, homocysteine, glucose metabolism,renin-angiotensin, fibrinolytic, and inflammation systems) have been found inassociation with CAD by genome-wideassociation studies. The present genes are not important for direct andindependent prediction. A recent study on the rs6318 polymorphism of theserotonin receptor 2C (5HT2C) gene in the predictionof CAD and myocardial infarction (MI) can meet the expected criteria. The aim of our study is to determine the predictive and risk alleles ofthe rs6318 polymorphism of the 5HT2C gene by comparing healthy subjects withpatients diagnosed with MI and CAD. Materials and Methods:The study consisted of two groups: 142 patients and 100 controls. DNA wasisolated from venous blood and "melting curve genotyping" analysiswas performed. Results:GC genotype was 4.9% in the case group and 27% in the control group. The GCgenotype is protective against CV disease (p=0.01). In addition, theobservation that no GC genotyped subjects were diagnosed with MI suggests thatthe GC genotype is protective for MI in our study. Also, among cases with MI,it was found that only 1 patient (0.9%) was CC homozygote, while there were 12patients (11%) that were C hemizygotes. Conclusion:The results suggest that the C allele has a protective effect against CVdiseases, although no clear statistical significance is found., Amaç:Kardiyovasküler hastalıklardan (KV) ölümler dünya genelinde ilk sırada yeralmaktadır. Etiyolojide genetik, çevre, beslenme ve yaşam tarzının etkileribulunmaktadır. Genom tarama çalışmaları, koroner arter hastalıklarıyla (KAH)ilişkili çeşitli genler (lipid, homosistein, glukoz, metabolizmaları,renin-anjiyotensin, fibnolitik, inflamasyon sistemlerinde rol alan genler)ortaya çıkarmıştır. Bunların arasında tek başına direk ve bağımsız birprediktif faktör olarak öne çıkan yok gibidir. Son yapılan bir çalışmada 5HTR2Cgenine ait rs6318 polimorfizminin, KAH ve Miyokard enfarktüs (MI) riskinibelirlemede beklenen özellikleri karşılayabileceği ortaya çıkmıştır.Çalışmamızın amacı MI ve KAH tanısı alan hastalarda 5HTR2C genindeki rs6318polimorfizmini belirlemek ve sağlıklı bireylerle karşılaştırarak koruyucu veriskli allelleri tespit etmektir.Gereç veyöntem: Çalışmamız 142 hasta ve 100 kontrol olmak üzereiki gruptan oluşmaktadır. Venöz kandan DNA izolasyonu yapıldı ve "erimeeğrisi genotiplemesi" analizi gerçekleştirildi. Bulgular:GC genotipi, olgu grubunda %4,9, kontrol grubunda %27 idi. GC genotipi, KVhastalığına karşı koruyucu olarak bulundu (p=0,01). Ek olarak, GC genotiplideneklere MI tanısı konmadığı gözlemi, çalışmamızda GC genotipinin MI içinkoruyucu olduğunu düşündürdü. Ayrıca MI'lı olgularda sadece 1 hastanın (%0,9)CC homozigot olduğu, 12'sinde (%11) ise C hemizigot olduğu saptandı.Sonuç:C allelinin belirgin bir istatistiksel anlamlılık olmamasına rağmen, KVhastalıklarına karşı koruyucu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
- Published
- 2019
18. Impact of Obstructive Sleep Apnea on Right Ventricular Global Function: Sleep Apnea and Myocardial Performance Index
- Author
-
Dursunoğlu, Nese, Dursunoğlu, Dursun, and Klç, Mustafa
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
19. Acute Effects of Automated Continuous Positive Airway Pressure on Blood Pressure in Patients with Sleep Apnea and Hypertension
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Çuhadaroğlu, Çağlar, and Klçaslan, Zeki
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
20. Anterior Miyokard İnfarktüsü ile Prezante Olan Sol Ana Koroner Arter Anevrizmalı Bir Erkek Olgu
- Author
-
Sevgican, Cihan İlyas, Oğuzülgen, İbrahim, Dursunoğlu, Dursun, Yılmaz, Samet, Adali, Mehmet Koray, Nar, Gökay, and Akgün, Alperen
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,Tıbbi Araştırmalar Deneysel - Abstract
Koroner arter anevrizmaları (KAA) nadir görülmekte ve ardışık normal segmentin 1,5 ka-tından daha geniş yapılar olarak tanımlanmaktadır. KAA sıklığı, %0,3-5,3 arasında değişmektedir.KAA tedavisi, anevrizmanın yeri, büyüklüğü, ilave koroner lezyonlarının lokalizasyonu ve ciddi-yetine göre ve hasta özellikleri de göz önüne alınarak planlanmalıdır. Bu çalışmada, subakut ante-rior miyokard infarktüsü ile prezante olan ve koroner anjiyografisinde nadir görülen sol ana koronerarter anevrizması saptanan bir erkek olgunun sunulması amaçlanmıştır.
- Published
- 2018
21. Miyokard enfarktüsü ve kardiyovasküler olay geçiren hastalarda 5HT2C polimorfizminin saptanması
- Author
-
Açıkbaş, İbrahim, primary, Er Urgancı, Buket, additional, Dursunoğlu, Dursun, additional, and Kaftan, Asuman, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
22. Enerji İçeceğine Bağlı Proksimal Sol Ön Inen Arter Trombozu Ve Akut Ön Yüz Myokard Infarktüsü
- Author
-
ADALI, MEHMET KORAY, primary, YILMAZ, SAMET, additional, KILIÇ, OĞUZ, additional, and DURSUNOĞLU, DURSUN, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
23. Severity of coronary atherosclerosis in patients with COPD
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Yıldız, A.İ., Uludag, B., Alaçam, Z.N., and Sarıçopur, A.
- Subjects
chronic obstructive pulmonary disease ,GOLD grade ,FEV1 ,FVC ,coronary ,respiratory tract disease assessment ,Male ,Comorbidity ,Coronary Artery Disease ,artery disease ,Gensini score ,lipid blood level ,Coronary Angiography ,Severity of Illness Index ,Pulmonary Disease, Chronic Obstructive ,Risk Factors ,middle aged ,oxidative stress ,Prospective Studies ,Aged ,Coronary Angiography/methods ,Coronary Artery Disease/*complications/diagnostic imaging/metabolism/*pathology ,Female ,Humans ,Middle Aged ,Oxidative Stress/physiology ,Predictive Value of Tests ,Pulmonary Disease, Chronic Obstructive/*complications/pathology/*physiopathology ,Smoking/adverse effects/epidemiology ,Stroke/complications/epidemiology ,pathophysiology ,predictive value ,adult ,Smoking ,coronary artery atherosclerosis ,Stroke ,aged ,female ,priority journal ,risk factor ,diabetes mellitus ,disease severity ,cerebrovascular accident ,prospective study ,chronic obstructive pulmonary disease – GOLD grade – FEV1/FVC – coronary artery disease – Gensini score ,hypertension ,diagnostic imaging ,artery lesion ,complication ,Article ,lipid ,controlled study ,human ,procedures ,Global Initiative for Obstructive Lung Disease grade ,major clinical study ,body mass ,age ,inflammation ,physiology ,pathology ,metabolism ,chronic obstructive lung disease - Abstract
Background and Aims: Chronic obstructive pulmonary disease (COPD) has many comorbidities such as coronary artery disease (CAD) and stroke. Chronic low-grade systemic inflammation and oxidative stress play a significant role in CAD and COPD. We analysed that impact of COPD on intensity and severity of coronary artery lesions on the angiogram in the groups of patients with COPD according to the Global Initiative for Obstructive Lung Disease (GOLD) grades updated in 2015. Methods: The study included 102 COPD patients and 80 randomly selected subjects without any pulmonary disease who underwent coronary angiography. According to the GOLD grade for COPD, patients were divided into four groups: A, B, C and D. The severity and extent of CAD were determined using the Gensini score. Results: There were no significant between-group differences in age, body mass index, smoking history, plasma lipids levels, frequency of hypertension, diabetes and CAD. The mean Gensini score in patients with COPD was significantly higher than those without (respectively, 25.7 ± 32.9 vs 17.5 ± 24.8, P = 0.01). While Gensini score was the highest level in the patient group D (64.9 ± 34.9), it was the lowest level in the patient group A (10.2 ± 19.4, P = 0.0001). The Gensini scores increased in accordance with increases in the GOLD grades. We observed that COPD was independently predictive for Gensini score after a multi-variate logistic regression analysis (odds ratio 1.374; 95% confidence interval 1.672–9.232; P = 0.001). Conclusion: Severity and intensity of coronary atherosclerosis increases in accordance with increases in the GOLD grades for COPD. © 2016 John Wiley & Sons Ltd
- Published
- 2017
24. A Male Patient Presented with Anterior Myocardial Infarction with Left Main Coronary Artery Aneurysm
- Author
-
SEVGİCAN, Cihan İlyas, primary, OĞUZ, İbrahim, additional, DURSUNOĞLU, Dursun, additional, YILMAZ, Samet, additional, ADALI, Mehmet Koray, additional, NAR, Gökay, additional, and AKGÜN, Alperen, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
25. Turkish registry for diagnosis and treatment of acute heart failure: TAKTIK study
- Author
-
Satiroglu, Omer, Yilmaz, Mehmet Birhan, DURSUNOĞLU, DURSUN, Erkoc, Sultanbaliz, Mutlu, Hasim, ONRAT, ERSEL, Temizhan, Ahmet, Gemici, Gokmen, Guvenc, Tolga Sinan, Helvaci, Aysen, Iltumur, Kenan, Bakirci, Murat, Iyigun, Ufuk, Kalay, Nihat, Acarturk, Esmeray, Eren, Mehmet, ZOGHİ, MEHDİ, Erer, Betul, Kirilmaz, Bahadir, Tuncer, Mustafa, Korkmaz, Hasan, Ekmekci, Cenk, Ekmekci, Ahmet, Duygu, Hamza, Deveci, Onur Sinan, Deveci, Bulent, Dede, Ozkan, Serdar, Osman Akin, Celebi, Savas, Oto, Ali, Ozcan, Turkay, ÇAVUŞOĞLU, YÜKSEL, Ciftci, Sema, Yilmaz, Yucel, DEMİRBAĞ, RECEP, Basarici, Ibrahim, Bulur, Serkan, Ozdemir, Kurtulus, Yilmaz, Remzi, Ozhan, Hakan, Yazici, Mehmet, Ulgen, Siddik, Teyyareci, Yelda, Ozturk, Sercan, ŞAHİN, MAHMUT, Sahin, Yildiray, Erol, Mustafa Kemal, and OMÜ
- Subjects
Male ,systolic blood pressure ,lcsh:Diseases of the circulatory (Cardiovascular) system ,Databases, Factual ,Turkey ,peripheral edema ,lcsh:Medicine ,mortality rate ,registry ,physical examination ,Turkey (republic) ,0302 clinical medicine ,cardiovascular mortality ,data base ,Surveys and Questionnaires ,dipeptidyl carboxypeptidase inhibitor ,heart rate ,Registries ,Myocardial infarction ,heart ejection fraction ,register ,Ejection fraction ,crackle ,adult ,valvular heart disease ,beta adrenergic receptor blocking agent ,digoxin ,Middle Aged ,cohort analysis ,inotropic agent ,health survey ,Hospitalization ,factual database ,Acute Disease ,Cardiology ,disease registry ,Female ,cerebrovascular accident ,Cardiology and Cardiovascular Medicine ,Cohort study ,heart failure with preserved ejection fraction ,lcsh:Internal medicine ,medicine.medical_specialty ,hypertension ,acute heart failure ,electrocardiography ,heart infarction ,Article ,03 medical and health sciences ,Age Distribution ,turkey ,treatment refusal ,Internal medicine ,Heart rate ,medicine ,Humans ,human ,lcsh:RC31-1245 ,drug use ,Aged ,hospital mortality ,Heart Failure ,Internet ,business.industry ,questionnaire ,disease association ,lcsh:R ,Acute heart failure ,030208 emergency & critical care medicine ,medicine.disease ,cold limb ,major clinical study ,Survival Analysis ,angiotensin receptor antagonist ,hospital admission ,Blood pressure ,age ,lcsh:RC666-701 ,Heart failure ,Heart failure with preserved ejection fraction ,business ,aldosterone antagonist - Abstract
YILMAZ, MEHMET BIRHAN/0000-0002-8169-8628; YILMAZ, MEHMET BIRHAN B/0000-0002-8169-8628; Demirbag, Recep/0000-0001-7831-2715; Guvenc, Tolga Sinan/0000-0002-6738-266X; YILMAZ, Mehmet Birhan/0000-0002-8169-8628; Basarici, Ibrahim/0000-0003-4435-337X; Celebi, Aksuyek savas/0000-0002-3637-0711 WOS: 000392634300003 PubMed: 28045409 Objective: The goal of this study was to develop a national database of patients hospitalized in Turkey with acute heart failure (AHF) using evaluations of diagnostic and therapeutic approaches. Methods: Patient data were collected using an Internet-based survey. A total of 588 patients were enrolled from 36 participating medical centers across the country. Results: Mean age was 62 +/- 13 years and 38% of the patients were female. Ratio of de novo AHF to study cohort was 24%. Coronary heart disease and hypertension were found in 61% and 53% of the patients, respectively. Valvular heart disease was the underlying cause in 46% of heart failure patients. The most frequent factor associated with decompensation was noncompliance with treatment, observed in 34% of patients. Systolic blood pressure was 125 +/- 28 mmHg and heart rate was 93 +/- 22 beats/minute in the cohort. The most common findings on physical examination were inspiratory fine crackles (84%), peripheral edema (64%), and cold extremities in 34%. Mean ejection fraction (EF) measured at admission was 33 +/- 13%. Preserved EF (>=%40) was present in 20% of patients. On admission, 60%, 46%, and 40% of patients were using angiotens-in-converting enzyme inhibitor/angiotensin receptor blocker, beta-blocker, or aldosterone antagonist, respectively. In-hospital events were reported as 3.4% death, 1.6% stroke and 2% myocardial infarction. Conclusion: Compared to previous data collected around the world, AHF patients in Turkey were younger, had more frequently valvular heart disease as the underlying cause, and were more noncompliant with medical treatment, but overall mortality was lower. Drugs shown to reduce mortality, and which also form the basis of guideline-directed medical therapy, are still used inadequately. Turkish Society of Cardiology Turkish Society of Cardiology
- Published
- 2016
26. Rescue Surgical Embolectomy in Acute Massive Pulmonary Embolism Presenting with Supraventricular Tachycardia
- Author
-
DURSUNOĞLU, Neşe, primary, DURSUNOĞLU, Dursun, additional, UĞURLU, Erhan, additional, ALAÇAM, Zahide, additional, and ÖNEM, Gökhan, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
27. Predictors of in-hospital mortality in very eldery patients presenting with acute coronary syndrome: A single-center study.
- Author
-
Yılmaz, Samet, Adalı, Mehmet Koray, Kılıç, Oğuz, Til, Ayşen, Yaylalı, Yalın Tolga, Dursunoğlu, Dursun, and Kaftan, Havane Asuman
- Abstract
Copyright of Archives of the Turkish Society of Cardiology / Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi is the property of KARE Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
28. A rare case of pulmonary hypertension: Pulmonary capillary hemangiomatosis
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Turk, F., Herek, D., Bir, Ferda, and Yuncu, G.
- Subjects
lung biopsy ,wedge resection ,hemangiomatosis ,hematothorax ,exercise test ,physical examination ,endothelin receptor antagonist ,pulmonary capillary hemangiomatosis ,computer assisted tomography ,transthoracic echocardiography ,autopsy ,pulmonary hypertension ,case report ,human ,prostacyclin ,adult ,article ,thorax pain ,video assisted thoracoscopic surgery ,Hematology ,Pulmonary ,dyspnea ,hematuria ,female ,Hypertension ,histopathology ,disease severity ,presyncope - Abstract
Pulmonary capillary hemangiomatosis (PCH) is a rare cause of pulmonary arterial hy pertension and a benign vascular neoplasm characterized by thin walled microvessels infiltrating the peribronchial and perivascular interstitium, the lung parenchyma, and the pleura. At compu terised tomography of lung, main pulmonary arterial enlargement and widespread ill defined cen trilobular nodules of ground glass opacity are consistently described, often mixed with lobular ground glass opacities. Pathological diagnosis requires surgical biopsy, but the compromised con dition of the patients makes this hazardous. Majority of the reported cases have been discovered postmortem due to lack of awareness and difficulty in making that diagnosis. Hereby, a young wo man who died with hematologic complications due to PCH was reported. Copyright © 2013 by Türkiye Klinik leri.
- Published
- 2013
29. Tıkayıcı uyku apnesi sendromlu hastaların serum adiponektin düzeylerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Öztürk, Esma, Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Özkurt, Sibel, and Rota, Simin
- Subjects
Endokrinoloji ve Metabolizma ,Gastroenteroloji ve Hepatoloji ,Hematoloji ,Tıbbi Araştırmalar Deneysel - Abstract
Amaç: Serum adiponektin düzeylerinin obezite, hipertansiyon ve koroner arter hastalığı olan hastalarda daha düşük olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda tıkayıcı uyku apnesi sendromunda (TUAS) serum adiponektin düzeyleri ve hastalığın şiddeti ile bu düzeylerin ilişkisi değerlendirildi. Çalışma planı: P olisomnografik yöntemle tanı konan TUASlı 62 hasta (39 erkek, 23 kadın) ve 32 olguluk kontrol (23 erkek, 9 kadın) grubunda serum adiponektin düzeyleri ELISA yöntemi ile ölçüldü. Hastalar apne hipopne indeksine (AHİ) göre hafif (AHİ: 5-14), orta (AHİ: 15-29) ve ağır (AHİ ≥30) TUAS olarak sınıflandırıldı. Kontrol grubu AHİ 0.05). Hasta ve kontrol grupları arasında hipertansiyonu ve diyabeti olanlar ile sigara içenlerin sayısı açısından da anlamlı bir fark saptanmadı. Serum TK, TG ve HDL kolesterol düzeyleri, hasta ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark oluşturmazken; serum adiponektin düzeyleri, hasta grubunda (3.0±3.4 μg/dl), kontrol grubuna (5.2±5.2 μg/dl) göre anlamlı olarak daha düşüktü (p=0.01). Serum adiponektin düzeyleri, AHİ ile anlamlı negatif korelasyon, (r= 0.221, p=0.03); minimum ve ortalama oksijen satürasyonları ile anlamlı olarak pozitif korelasyon gösterdi (r=0.213, p=0.04 ve r=0.205, p=0.05). Sonuç: TUASlı hastalarda, özellikle ağır TUAS grubunda, serum adiponektin düzeyleri anlamlı olarak azalmaktadır. Serum adiponektin düzeyleri, TUAS şiddeti ve arteriyel oksijen satürasyonları ile ilişkili bulunmuştur.
- Published
- 2012
30. Kalp yetersizliği hastalarında noninvaziv mekanik ventilasyon tedavisi
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun and Dursunoğlu, Neşe
- Subjects
Anestezi ,Genel ve Dahili Tıp - Abstract
Kalp yetersizliği (KY) olan hastalarda akut dönemde uygulanan noninvaziv mekanik ventilasyon (NIMV) tedavisi, sol ventrikül ard yükünü azaltarak sol ventrikül fonksiyonunu iyileştirmekte, entübasyon gereksinimini ve kısa dönem mortaliteyi azaltmaktadır. Kronik KY hastalarında uygulanan NIMV tedavisi ise, santral ve obstrüktif apne, Cheyne-Stokes solunumu gibi uykuda solunumsal bozuklukları düzeltebilmekte ve özellikle morbidite üzerine olumlu etkiler sağlamaktadır. Noninvaziv mekanik ventilasyon uygulamasının başlıca üç modu vardır: Sürekli pozitif havayolu basıncı (CPAP), iki seviyeli (bilevel) pozitif havayolu basıncı (BİPAP) ve adaptif servo ventilasyon (ASV). Bu derlemede, akut ve kronik dönem KY hastalarında NIMV tedavisi, uygulama endikasyonları, yöntemleri, etkinliği ve komplikasyonları açısından ele alınmaktadır. (Anadolu Kardiyol Derg 2012; 12: 261-8)
- Published
- 2012
31. Uyku apnesinin klinik uygulamasında kardiyovasküler biyobelirteçler
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun and Dursunoğlu, Neşe
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), koroner arter hastalığı, sol/sağ ventrikül hipertrofisi ve disfonksiyonu, kalp yetmezliği, sistemik ve pulmoner hipertansiyon, aritmiler ve inme gibi kardiyovasküler komplikasyonlara neden olmakta ve tüm bu olaylar ise OUAS'ın mortalite ve morbiditesini artırmaktadır. Ayrıca, kalp yetmezliği olan hastalarda Cheyne-Stokes solunumu ve santral apnelerin yanı sıra obstrüktif apneler de gelişebilmektedir. Hipoksi sonucu artmış sempatik sistem aktivitesi ve endotel disfonksiyonu kardiyovasküler komplikasyonlarda rol oynamaktadır. Bazı kardiyovasküler biyobelirteçler erken tanı, tedavi ve prognozda önem taşımaktadır. Bu derlemede, kardiyovasküler biyobelirteçlerden serum C-reaktif protein (CRP), tümör nekroz faktörü-alfa (TNF-?), interlökinler, adiponektin, kalp tipi-yağ asidi bağlayıcı protein (Heart-type fatty acid binding protein; hFABP) ve beyin (brain) natriüretik peptid (BNP) düzeyleri ile uyku rutinindeki klinik önemleri gözden geçirilmiştir.
- Published
- 2011
32. Acute improvement of pulmonary artery pressure by non-invasive positive pressure ventilation in the patients with hypercapnic respiratory failure
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Moray, Aylin, and Gür, Şükrü
- Subjects
Male ,heart failure ,Respiratory failure ,Pulmonary Artery ,physical examination ,Kulak, Burun, Boğaz ,Solunum Sistemi ,assisted ventilation ,Hypercapnia ,Positive-Pressure Respiration ,Pulmonary Disease, Chronic Obstructive ,Non-invasive positive pressure ventilation ,Female ,Humans ,Hypercapnia/etiology/*therapy ,Middle Aged ,Positive-Pressure Respiration/*methods ,Pulmonary Artery/physiopathology ,Pulmonary Disease, Chronic Obstructive/complications/*therapy ,Pulmonary Wedge Pressure/*physiology ,Respiratory Function Tests ,Respiratory Insufficiency/etiology/*therapy ,Treatment Outcome ,respiratory distress ,carbon dioxide tension ,controlled study ,human ,Pulmonary Wedge Pressure ,clinical article ,hypoxemia ,Chronic obstructive pulmonary disease ,adult ,article ,arterial pH ,lung artery pressure ,Doppler echocardiography ,breathing rate ,Pulmonary arterial pressure ,female ,Echocardiography ,non invasive positive pressure ventilation ,blood gas ,disease severity ,respiratory acidosis ,Respiratory Insufficiency ,chronic obstructive lung disease - Abstract
It is very important to decrease pulmonary artery pressure (PAP) in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD) in order to prevent progression to right heart failure. We showed an acute improvement of PAP by non-invasive positive pressure ventilation (NPPV) treatment in patients with hypercapnic respiratory failure. In 26 patients with COPD (18 males and 8 females), physical examination, Doppler echocardiographic evaluation and arterial blood gases analysis were performed on admission and at discharge. PAP was measured by Doppler echocardiography. NPPV was used when 2 of the following were present without contraindications: 1. Respiratory distress with moderate to severe dyspnea, 2. Arterial pH less than 7.35 with PaCO2 above 45 mmHg, 3. Respiratory rate of 25/minute or greater. Mean age of the patients was 62.6 ± 10.8 year, and mean usage of the NPPV was 12.6 ± 5.5 day. Mean and systolic PAPs of the patients (43.8 ± 16.9 mmHg and 66.7 ± 23.3 mmHg) were significantly decreased with NPPV treatment (26.6 ± 8.4 mmHg, p< 0.0001 and 41.8 ± 14.6 mmHg, p< 0.0001). Also, each parameter of the arterial blood gases was improved significantly with NPPV usage. An echocardiographic assessment in the COPD patients having NPPV treatment due to acute respiratory failure, might be a useful and easy method to show an improvement of PAP as a supportive measure in the management of those patients, in addition to beneficial effects of that treatment on respiratory acidosis, hypercapnia and hypoxemia.
- Published
- 2010
33. Acute effects of adaptive servo-ventilation therapy on neurohormones and Cheyne-Stokes respiration in the patients with heart failure
- Author
-
Gür, Şükrü, Dursunoğlu, Dursun, Dursonoğlu, Neşe, and Kılıç, Mustafa
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,Hematoloji ,Genel ve Dahili Tıp ,Tıbbi Araştırmalar Deneysel ,Pediatri - Abstract
Amaç: Cheyne-Stokes solunumu (CSS), kalp yetersizliği (KY) hastalarında sık görülür ve mortaliteyi artırır. Bu çalışmada, CSS olan KY hastalarında adaptif servo-ventilasyon (ASV) tedavisinin, CSS ve nörohormonlar üzerine akut etkisini değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: Fonksiyonel kapasitesi NYHA II-III olan 1 kadın, 19 erkek KY hastası prospektif olarak çalışmaya alındı. Hastalara bir gecelik polisomnografik (PSG) tetkik yapıldı. Cheyne-Stokes solunumu saptanan 10 hastaya, medikal tedavinin yan ısıra, başka bir gece de ASV uygulanarak eş zamanlı PSG kayıtları alındı. Arteryel kan gazları, plazma epinefrin, norepinefrin ve serum N- terminal pro- B tipi beyin natriüretik peptit (NT-pro-BNP) düzeyleri, ilk yatışlarında ve ASV tedavisi sonrası olmak üzere iki kez çalışıldı. Tedavi öncesi ile tedavi sonrası parametrelerin değerlendirilmesinde Wilcoxon testi ve CSS olan ve olmayan grupların değerlendirilmesinde ise Mann-Whitney-U testi kullanıldı. Bulgular: Cheyne-Stokes solunumlu 10 hastanın ortalama yaşı 62.2±11.1 yıl idi. Etyoloji, 9 hastada iskemik, 1 hastada ise idyopatik dilate kardiyomiyopati idi. Adaptif servo-ventilasyon tedavisi ile 10 hastanın CSS’nun düzeldiği polisomnografik olarak saptandı. Adaptif servo-ventilasyon tedavisi öncesi ve sonrası PaCO2, PH, HCO3 değerlerinde anlamlı bir farklılık saptanmazken; tedavi öncesi PaO2 75.3 mmHg ve SatO2 %94.7 iken tedavi sonrası sırasıyla 84.7 mmHg ve %96.5’e anlamlı olarak yükseldi (p=0.007 ve p=0.008). Adaptif servo-ventilasyon tedavisi öncesi NT-proBNP 3029.6±1450.5 pg/ml, norepinefrin 625.4±304.7 pg/ml ve epinefrin 65.4±24.1 pg/ml ölçümleri ile normalden yüksek saptandılar; ancak tedavi sonrası NT-proBNP 1694.0±925.9 pg/ml, norepinefrin 333.9±165.4 pg/ml ve epinefrin 45.0±20.5 pg/ml değerleri ile anlamlı olarak düşme gösterdiler (sırasıyla p=0.005, p=0.005 ve p=0.02). Sonuç: Cheyne-Stokes solunumlu KY hastalarında, uygulanan bir gecelik ASV tedavisi, CSS’nu giderir, arteryel parsiyel oksijen basıncını ve satürasyonunu düzeltir ve katekolaminler ile NT-proBNP düzeylerinde anlamlı düşme sağlar. Kalp yetersizlikli hastalarda ASV tedavisinin uzun dönemde morbidite ve mortalite üzerine etkisinin değerlendirilmesi için prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
- Published
- 2009
34. Türk halkında kronik atriyal fibrilasyon insidansı, prevalansı ve mortalitesine ilişkin tahminler
- Author
-
Uyarel, Hüseyin, Onat, Altan, Yüksel, Hüsniye, Can, Günay, Ordu, Serkan, and Dursunoğlu, Dursun
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Amaç: Bu çalışmada, Türk toplumunda kronik atriyal fibrilasyonun (AF) prevalansı, insidansı ve mortalitesi araştırıldı. Ça lış ma pla nı: Türk Erişkinlerinde Kalp Hastalığı ve Risk Faktörleri (TEKHARF) Çalışması’nın son olarak 2006/07 taramasına kadar izlenen kohortu öne dönük ve kesitsel olarak analiz edildi. Katılımcı sayısı 3450 (1707 erkek, 1743 kadın; ort. yaş 5213) idi. Atriyal fibrilasyon prevalansı için ölen katılımcılar, insidansı için başlangıçta AF bulunan bireyler dışlandı. Bul gu lar: Altmış yedi kişide AF belirlendi. Toplam takip süresi 34 100 kişi-yılı (ortalama 9.9 yıl) idi. Prevalan AF 43, insidan AF 46 katılımcıda saptandı. Genel prevalans %1.25 idi ve dağılımı 32-59, 60-69 ve 70 yaş gruplarında sırasıyla %0.46, %2.09 ve %2.49 idi. Genel insidans 1000 kişi-yılı başına 1.35 bulundu ve aynı yaş gruplarına dağılımı sırasıyla 0.31, 1.98 ve 3.50 idi. Prevalans ve insidans oranları tüm yaş gruplarında kadınlarda erkeklerden daha yüksek idi (kadın/erkek oranı, prevalans için 1.69, insidans için 1.19). İnsidan olgularda sağkalım iki cinsiyette de 5-9 yıl arasındaydı. Toplam mortalite 100 kişi-yılı başına 6.8 bulundu. Hipertansiyon AF için en önemli etken iken, bunu ileri yaş takip etmekteydi. Atriyal fibrilasyonlu erkeklerin bel çevresi, beklenenin aksine kadınlara göre 1.9 cm daha dardı. C-reaktif protein düzeyleri AF’li erkeklerde ortalama 1.21 mg/l ile, hem AF’li kadınlara (ort. 2.62 mg/l), hem de AF bulunmayan erkeklere (ort. 1.78 mg/l) göre anlamlı derecede düşüktü. So nuç: Türk yetişkinlerinde, kronik AF insidansının yılda 35 bin (22 bini kadın), prevalansının ise halen 310 bin (200 bini kadın) olduğu tahmin edilmektedir. İnflamasyon sürecinin erkeklerimizde bu aritminin patogenezinde daha az önemle yer alması olasılığının AF’nin daha sık gelişmemesinde rolü olabilir. Objectives: We investigated the incidence, prevalence, and mortality of chronic atrial fibrillation (AF) in Turkish adults. Study design: In a prospective and cross-sectional design, we analyzed 3,450 eligible participants (1707 men, 1743 women; mean age 52±13 years) of the Turkish Adult Risk Factor Study, who had been surveyed until 2006/07. Those who were dead and were found to have AF at baseline were excluded in the estimation of AF prevalence and incidence, respectively. Results: Atrial fibrillation was determined in 67 participants. The total follow-up was 34,100 person-years (mean 9.9 years). There were 43 prevalent and 46 incident cases, which corresponded to 1.25% and 1.35 per 1000 personyears, respectively. For age brackets of 32-59, 60-69, and ≥70 years, the prevalence rates were 0.46%, 2.09%, and 2.49%, and the incidence rates were 0.31, 1.98, and 3.50 per 1000 person-years, respectively. Both were higher in women of all age groups, with female-to-male ratios for overall prevalence and incidence being 1.69 and 1.19, respectively. Survival after onset of AF was 5 to 9 years and overall mortality was 6.8 per 100 person-years. Hypertension was the most common cause of AF, followed by advanced age. Contrary to expectations, waist circumference of men with AF was smaller by 1.9 cm than that of women. Serum C-reactive protein levels in men with AF (mean 1.21 mg/l) were significantly lower than women with AF (mean 2.62 mg/l) and than males without AF (mean 1.78 mg/l). Conclusion: In Turkish adults, the current incidence and prevalence of chronic AF can be extrapolated to be 35,000 per year (22,000 in women) and 310,000 (200,000 in women), respectively. Considering the low incidence in males, it seems that inflammatory processes may play a minor role in the development of AF in Turkish men.
- Published
- 2008
35. Sağlıklı bireylerde endotel fonksiyonları üzerine anjiyotensin dönüştürücü enzim genotipinin etkisi
- Author
-
Tanrıverdi, Halil, Evrengül, Harun, Dursunoğlu, Dursun, Tüzün, Nurullah, Turgut, Sebahat, Turgut, Günfer, and Tanrıverdi, Seyhan
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Amaç: Endotel disfonksiyonu aterosklerozun erken bir bulgusudur. Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) I/D gen polimorfizminin koroner arter hastalığıyla ilişkisi bilinmektedir. Delesyon (D) alleli varlığında artmış olan anjiyotensin II düzeyleri endotel fonksiyonlarını etkileyerek ateroskleroz gelişiminde belirleyici bir rol oynayabilir. Ancak günümüze kadar yapılan çalışmaların birçoğunda ADE genotipinin endotel fonksiyonları üzerindeki belirleyici etkisi bilinen kardiyovasküler risk faktörleri varlığında gösterilmiştir. Bu çalışmadaki amacımız, bilinen kardiyovasküler risk faktörü olmayan sağlıklı genç bireylerde endotel fonksiyonu ile ADE gen polimorfizmi arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Yöntemler: Bu kros-seksiyonel, randomize çalışmaya 46 sağlıklı genç birey alındı. Bireyler daha sonra ADE genotiplerine göre 3 gruba ayırldı: DD genotip - 24 birey, DI genotip - 13 birey ve II genotip - 9 birey. Tüm katılımcılara yüksek çözünürlüklü ultrasonografi kullanılarak brakiyal arterden akıma bağlı ve akımdan bağımsız vazodilatasyon araştırıldı. Çalışma populasyonun periferik kan örnekleri PCR yardımıyla analiz edilerek ADE genotipleri belirlendi. Genotipler arası verilerin karşılaştırılmasında Kruskall Wallis ve Ki-kare testleri kullanıldı. Bulgular: Anjiyotensin dönüştürücü enzim genotipleri arasında, cinsiyet dışındaki demografik verilerin dağılımları benzerdi. Total kolesterol değerleri, DD genotipinde diğer genotiplere oranla daha düşüktü (pİ0.05). HDL kolesterol, bazal brakiyal arter çapı, bazal kan akımı, reaktif hiperemi sırasında kan akımındaki artış her üç ADE genotipinde benzerdi (p>0.05). Akıma bağlı dilatasyon (ABD), DD genotipinde (%4.9±1.3), ID genotipinde (%5.5±1.7) ve II genotipinde (%5.5±1.9) olarak bulundu. DD genotipinde ABD diğer genotiplere göre biraz daha düşük olmakla birlikte bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Endotelden bağımsız dilatasyon, ADE genotipleri arasında benzer olarak bulundu. Sonuç: Anjiyotensin dönüştürücü enzim genotipinin, koroner arter hastalığı için risk faktörü bulunmayan bireylerde, endotel fonksiyonları üzerinde belirleyici etkisinin olmadığı sonucuna ulaşıldı.
- Published
- 2008
36. TEKHARF çalışması 2007 taraması: Mortalite ve koroner mortalitede azalma eğilimi sürüyor
- Author
-
Onat, Altan, Dursunoğlu, Dursun, Bulur, Serkan, Küçükdurmaz, Zekeriya, Kaya, Zekeriya, Ordu, Serkan, and Uğur, Murat
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Amaç: TEKHARF çalışmasının esas olarak Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde oturan ve 2007 Ağustos’unda taranan kohortuna ilişkin tüm-nedenli ve koroner kökenli ölüm ve yeni koroner kalp hastalığı (KKH) verileri değerlendirildi. Çalışma planı: Ölüm konusunda birinci derece akraba ve/veya sağlık ocağı personelinden bilgi alındı; yaşayanlarda bilgi edinmekten başka, fizik muayene ve 12-derivasyonlu EKG kaydı yapıldı. Yeni koroner olay tanımına, son taramadan beri gelişen ve ölümle sonuçlanan veya sonuçlanmayan miyokard infarktüsü, yeni stabil angina ve/veya miyokard iskemisi alındı. Bulgular: Taranacak 1618 kişilik örneklemden 961’i muayene edildi, 501 kişi hakkında bilgi edinildi ve 18 erkek ile 12 kadının öldüğü belirlendi. Elli iki kişinin takipten çıktığı kabul edildi. Çalışmaya ayrıca 138 yeni katılımcı alındı. Eklenen 3010 kişi-yılı süreli yeni takip ile birlikte, 17 yılda toplam izleme 48500 kişi-yılını buldu. Ölümlerden sekizi KKH kökenli sayıldı. Katılımcılardan 16’sında yeni koroner olay gelişti. Son tarama döneminde yıllık tüm ölüm oranı bin yetişkinde 10.0, koroner mortalite binde 2.7 bulundu. Şimdiye dek tüm nedenli ölümler orijinal kohortta bin kişi-yılında 11.2 iken, benzer yaştaki 1997/98 kohortunda binde 9.1’e, 2002/03 kohortunda binde 5.9’a geriledi. Kırk beş ile 74 arası yaş kesiminde 1000 kişi-yılına düşen toplam yıllık mortalite 2004 yılında 15.2 iken, son üç yılda 10.2’ye (p0.003), KKH ölüm prevalansı ise 6.0’dan 5.1’e (p0.18) geriledi. Böylece, bu yaş kesiminde tüm ölümler ile koroner kökenli ölümlerin birkaç yıl önce başlayan azalma eğilimi sürdü. Sonuç: Bulgularımız, tüm nedenli ve kardiyovasküler kökenli ölümlerde gerileme eğiliminin sürdüğünü göstermektedir. Objectives: We analyzed all-cause and coronary mortality as well as incident coronary heart disease (CHD) among the participants of the Turkish Adult Risk Factor Study, who resided essentially in the Marmara and Central Anatolia regions and were surveyed in the summer of 2007. Study design: Information on the mode of death was obtained from first-degree relatives and/or health personnel of the local heath office. Most of the participants who were alive underwent physical examination and 12-lead electrocardiography. Incident CHD was defined as fatal or nonfatal myocardial infarction that occurred after the previous survey or incident stable angina and/or myocardial ischemia. Results: Of 1,618 participants to be surveyed, 961 were examined, 501 subjects were assessed based on information obtained, 18 men and 12 women were dead, and 52 subjects were lost to follow-up. The number of newly recruited subjects was 138. Addition of 3,010 person-years of follow-up raised the total follow-up of the survey to 48,500 person-years. Eight deaths were attributed to CHD; new coronary events were identified in 16 subjects. Annual mortality was estimated as 10.0 and coronary mortality as 2.7 per 1,000 adults. Overall mortality which was 11.2 per 1,000 person-years in the original cohort declined to 9.1 and 5.9 in more recently recruited 1997/98 and 2002/03 cohorts, respectively. In the age bracket of 45 to 74 years, all-cause mortality which was 15.2 in 2004 decreased to 10.2 per 1,000 person-years in the past three years (p0.003), with a corresponding decrease in coronary mortality from 6.0 to 5.1 (p
- Published
- 2008
37. Cardiovascular diseases in obstructive sleep apnea
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun and Dursunoğlu, Neşe
- Subjects
cardiovascular risk ,obesity ,hypertension ,review ,Cardiovascular Diseases/*complications ,Humans ,Hypertension/complications ,Metabolic Syndrome/complications ,Sleep Apnea, Obstructive/*complications ,heart arrhythmia ,heart failure ,morbidity ,Kulak, Burun, Boğaz ,Solunum Sistemi ,heart left ventricle failure ,CPAP ,arousal ,cardiovascular disease ,pulmonary hypertension ,human ,pressoreceptor reflex ,sleep apnea syndrome ,sleep disorder ,Metabolic Syndrome ,heart right ventricle failure ,Sleep Apnea, Obstructive ,hypoxemia ,hypoxia ,disease course ,Metabolic Syndrome X ,disease association ,systolic dysfunction ,hypercapnia ,Metabolic syndrome ,Obstructive sleep apnea ,mortality ,stroke ,heart ventricle function ,respiratory tract diseases ,acute heart infarction ,Cardiovascular diseases ,Cardiovascular Diseases ,positive end expiratory pressure ,diabetes mellitus ,Hypertension ,breathing disorder ,diastolic dysfunction ,disease severity ,coronary artery disease ,sympathetic tone - Abstract
Obstructive sleep apnea (OSA) affects approximately 5% of women and 15% of men in the middle-aged adults, and associated with adverse health outcomes. Cardiovascular disturbances are the most serious complications of OSA. These complications include heart failure, left/right ventricular dysfunction, acute myocardial infarction, arrhythmias, stroke, systemic and pulmonary hypertension. All these cardiovascular complications increase morbidity and mortality of OSA. Several epidemiologic studies have demonstrated that sleep related breathing disorders are an independent risk factor for hypertension, probably resulting from a combination of intermittent hypoxia and hypercapnia, arousals, increased sympathetic activity, and altered baroreflex control during sleep. Arterial hypertension, obesity, diabetes mellitus and coronary artery disease (CAD) which are independent predictors of left ventricular dysfunction, often have co-existence with OSA. Especially severe OSA patients having diastolic dysfunction might have an increased risk of heart failure, since diastolic dysfunction might be combined with systolic dysfunction. Early recognition and appropriate therapy of ventricular dysfunction is advisable to prevent further progression to heart failure and death. Patients with acute myocardial infarction, especially if they had apneas and hypoxemia without evident heart failure should be evaluated for sleep disorders. So, patients with CAD should be evaluated for OSA and vice versa. Early recognition and treatment of OSA may improve cardiovascular functions. Continuous positive airway pressure (CPAP) applied by nasal mask, is still the gold standard method for treatment of the disease and prevention of complications.
- Published
- 2007
38. Anomalous origin of the left circumflex coronary artery: A case report
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Özalp, Güllü, Taşköylü, Özgür, and Semiz, Ender
- Subjects
angiocardiography ,right coronary artery ,hypertension ,Right sinus of Valsalva ,artery lesion ,heart infarction ,Coronary arteriography ,Clinical Cardiology: Case Reports ,aorta sinus ,electrocardiogram ,heart ventriculography ,physical examination ,coronary artery circumflex branch ,male ,case report ,echocardiography ,human ,cardiovascular diseases ,adult ,dyslipidemia ,percutaneous coronary intervention ,article ,stenosis ,thorax pain ,coronary artery anomaly ,left coronary artery ,Anomaly ,comorbidity ,diabetes mellitus ,Left circumflex coronary artery ,cardiovascular system ,Q wave - Abstract
The anomalous origin of the left circumflex coronary artery from the right sinus of Valsalva is a relatively common anatomical variation. Difficulties may occur in the diagnostic procedure, but recognition and adequate visualization of the anomaly is essential for proper patient management, especially in patients undergoing evaluation for percutaneous coronary intervention, coronary artery surgery or prosthetic valve replacement. In the present report, a patient who had undergone percutaneous coronary intervention for a right coronary artery lesion after inferior myocardial infarction is described. The anomalous origin of the left circumflex coronary artery arising independently from the right sinus of Valsalva was previously undetected. © 2007 Pulsus Group Inc. All rights reserved.
- Published
- 2007
39. Obstrüktif uyku apne hastalarının global kardiyovasküler risk faktörlerinde cinsiyet farkları
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe, Dursunoğlu, Dursun, Özkurt, Sibel, Kıter, Göksel, and Evyapan, Fatma
- Subjects
cardiovascular risk ,Male ,animal structures ,sex difference ,Polysomnography ,macromolecular substances ,prediction and forecasting ,Sensitivity and Specificity ,Severity of Illness Index ,Kulak, Burun, Boğaz ,Solunum Sistemi ,stomatognathic system ,Predictive Value of Tests ,Risk Factors ,middle aged ,Humans ,controlled study ,human ,gender identity ,sleep apnea syndrome ,Sleep Apnea, Obstructive ,evaluation ,adult ,Metabolic Syndrome X ,article ,Metabolic syndrome ,major clinical study ,nervous system diseases ,respiratory tract diseases ,Obstructive sleep apnea syndrome ,female ,risk factor ,pathology ,diagnostic value ,hospitalization - Abstract
The morbidity and mortality of obstructive sleep apnea (OSA) are related principally to its cardiovascular complications. Metabolic syndrome (MBS) is recognized as raising the risk of cardiovascular disease. In this study, we analysied the diagnostic value of MBS to predict the diagnosis of severe OSA. Eight-seven subjects (54 males and 33 females) without any cardiac or pulmonary disease referred for evaluation of OSA, had overnight polysomnography. MBS were diagnosed according to NCEP criteria. According to apnea-hypopnea index (AHI), subjects were divided into two groups: severe OSA (AHI ≥ 30, 26 males, 15 females) and non-severe OSA (AHI < 30, 28 males, 18 females). Ages were similar in both OSA groups for both genders. In the severe OSA group, number of patients with MBS was especially higher (in females n= 13, 86.6%; in males n= 19, 73%) than non-severe OSA (in females 6, 33%, in males 9, 32%). The mean values of the five diagnostic criteria of MBS were significantly higher in severe OSA than non-severe groups in both genders. Analysis of diagnostic value (criteria ≥ 3) of MBS for predicting the diagnosis of severe OSA in males and females revealed the sensitivity 73% and 86.6%, the specificity 67.8% and 94.4%, positive predictive value 67.9% and 86.7%, negative predictive value 73% and 85.7% respectively. Especially in female patients referred to the sleep clinics, evaluation of MBS criteria may play an important role in predicting severe OSA with high sensitivity and negative predictivity. Furthermore, the presence of MBS in OSA patients might increase cardiovascular complications.
- Published
- 2006
40. The effect of continuous positive airway pressure on blood pressure and left ventricular structure in male patients with obstructive sleep apnea
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Dursunoğlu, Neşe, Kuru, Ömür, Özkurt, Sibel, Gür, Şükrü, Kiler, Göksel, and Evyapan, Fatma
- Subjects
clinical article ,systolic blood pressure ,Polysomnography ,adult ,Continuous positive airway pressure ,article ,diastolic blood pressure ,Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,blood pressure ,Hypertrophy, left ventricular ,Sleep apnea, obstructive/therapy ,heart left ventricle ,patient compliance ,male ,Echocardiography ,heart left ventricle hypertrophy ,positive end expiratory pressure ,Hypertension ,heart left ventricle function ,diastolic dysfunction ,human ,sleep apnea syndrome - Abstract
Objectives: We investigated the effect of nasal continuous positive airway pressure (CPAP) on blood pressure (BP) and left ventricular structure in male patients with severe obstructive sleep apnea (OSA). Study design: Thirty-three male patients with severe OSA underwent CPAP treatment for six months. Compliance was defined as the use of CPAP for at least 3.5 hours per night during treatment; thus, 25 patients (mean age 47.9±8.2 years) were compliant with a mean of 5.3±1.9 hours, and eight patients (mean age 48.6±8.4 years) were noncompliant with a mean of 1.0±0.8 hours. Before and after CPAP, echocardiographic assessments were made to determine left ventricular structure (interventricular septum thickness, left ventricular posterior wall thickness, left ventricular mass, and left ventricular mass index) and function (E/A ratio, isovolumic relaxation time, mitral deceleration time, and velocity of mitral flow propagation), and systolic and diastolic blood pressures were measured. In the compliant group, 20 patients had hypertension, 22 patients had diastolic dysfunction, and 16 patients had left ventricular hypertrophy (LVH). All noncompliant patients were hypertensive, four had diastolic dysfunction, and four had LVH. Results: Systolic and diastolic BPs significantly decreased after CPAP treatment, the decreases being more pronounced in the compliant group (p
- Published
- 2006
41. Angiotensin-converting enzyme polymorphism in Turkish male athletes: Relationship to left ventricular mass and function
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Tanrıverdi, Halil, Evrengul, H., Turgut, G., Turgut, S., Genç, O., and Kaftan, H.A.
- Subjects
molecular cloning ,systolic blood pressure ,genotype ,polymerase chain reaction ,heart left ventricle wall ,dipeptidyl carboxypeptidase ,gene frequency ,Left ventricular mass ,enzyme blood level ,heart ventricle septum ,human experiment ,male ,heart left ventricle hypertrophy ,blood analysis ,heart rate ,echocardiography ,controlled study ,human ,statistical significance ,calculation ,gene deletion ,adult ,Left ventricular function ,article ,diastolic blood pressure ,heart muscle ,risk assessment ,angiotensin ,heart left ventricle mass ,ACE polymorphism ,heart left ventricle ,body mass ,enzyme activity ,age ,Athletes ,enzyme polymorphism ,heart left ventricle function ,athlete ,genetic marker ,sport ,gene insertion ,heart left ventricle ejection fraction - Abstract
Angiotensin-converting enzyme (ACE) is a key enzyme in the production of angiotensin II. The cloning of the ACE gene has made it possible to identify a deletion (D)-insertion (I) polymorphism that appears to affect the level of serum ACE activity. The aim of our study was to analyse the ACE gene I/D polymorphism in Turkish male athletes and to evaluate its relationship to left ventricular mass and function. Forty male athletes (mean age 23.4±1.8 years) were included in this study, and they underwent both complete echocardiographic assessment and analysis of ACE I and D aliele frequencies in peripheral blood by polymerase chain reaction. They were separated into three subgroups according to their ACE DD (n=13), DI (n=16) and II (n=11) genotypes. Thickness of the interventricular septum (IVS), the left ventricular posterior wall (LVPW) and left ventricular mass (LVM) and LVM index (LVMI) were measured by the M-mode. Left ventricular ejection fraction was calculated using Simpson's method, and so was the myocardial performance index. There was no statistically significant differences between the ACE DD, DI and II genotypes at the p>0.05 level by age, body mass index, heart rate, systolic and diastolic blood pressures. The thickness of the IVS (12 mm) and LVPW (10.7 mm), and LVM (302.8 g) and LVMI (157.3 g/m2) in ACE DD genotypes were higher than for both ACE DI (10.8 mm; 9.7 mm; 231.9 g; 125.3 g/m2) and II genotypes (9.0 mm; 8.6 mm; 185.0 g; 107.5 g/m2) in athletes. Left ventricular systolic and global functions among the three ACE genotypes were not different statistically. Our findings suggest that left ventricular hypertrophy is partially determined by genetic disposition and DD genotype of ACE is a potential genetic marker associated with an elevated risk of left ventricular hypertrophy.
- Published
- 2005
42. Obstructive sleep apnea syndrome, endothelial dysfunction and coronary atherosclerosis
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe and Dursunoğlu, Dursun
- Subjects
Sleep Apnea, Obstructive ,hypertension ,Sympathetic Nervous System ,adrenergic system ,review ,anoxia ,Coronary Arteriosclerosis ,Severity of Illness Index ,nervous system diseases ,respiratory tract diseases ,coronary artery atherosclerosis ,Oxidative Stress ,stomatognathic system ,risk factor ,Risk Factors ,Humans ,human ,Endothelium, Vascular ,sleep apnea syndrome ,vascular endothelium ,pathophysiology ,hospitalization - Abstract
In obstructive sleep apnea syndrome (OSAS), repetitive episodes of apnea cause increased sympathetic nerve activity, increased surges in arterial blood pressure, swings in intrathoracic pressure, oxidative stres, hypoxia and hypercapnia. The association of OSAS with some diseases, having endothelial dysfunction in their physiopathology, such as hypertension, diabetes mellitus, obesity, coronary artery diseases, stroke and heart failure is common. Increased sympathetic nerve activity and also endothelial dysfunction which are the results of hypoxia, have important roles in vascular complications of OSAS. When compared with healthy population, an important endothelial dysfunction in OSAS patients and relationship between OSAS severity and endothelial dysfunction have been shown. In this review, the relationship between OSAS and endothelial dysfunction was overviewed.
- Published
- 2005
43. Obstrüktif uyku apne hipopne sendromunun kardiyovasküler sistem üzerine etkileri
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe and Dursunoğlu, Dursun
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Obstrüktif uyku apne hipopne sendromu (OUAS); uyku sırasında üst hava yolunun sürekli olarak tekrarlayan tıkanmaları ile seyreden, erişkin popülasyonda; kadında %2 ve erkekte %4 oranlarında görülen bir tablodur. En sık rastlanan gece semptomu horlama, gündüz semptomu da gündüz aşırı uykululuk halidir. Tanıda altın standart polisomnografidir. Nazal maske ile uygulanan sürekli pozitif hava basıncı, hastalığın tedavisi ve komplikasyonlarının önlenmesinde en etkili yöntemdir. Obstrüktif uyku apne hipopne sendromu uzun dönemde kardiyovasküler komplikasyonlara neden olabilmektedir. Bunlar arasında sistemik hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon, kalp yetersizliği, aritmi, inme ve miyokard infarktüsü sayılabilir. Tüm bu komplikasyonlar ise OUAS'nun morbidite ve mortalitesini artırmaktadır.
- Published
- 2005
44. Do female patients with metabolic syndrome have masked left ventricular dysfunction?
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Evrengül, Harun, Tanrıverdi, Halil, Kuru, Ömür, Gür, Şükrü, Kaftan, Asuman, and Kılıç, Mustafa
- Subjects
Systole ,Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,M mode echocardiography ,heart left ventricle failure ,Ventricular Dysfunction, Left ,male ,statistical analysis ,Diastole ,Risk Factors ,heart performance ,Humans ,controlled study ,Myocardial performance index ,human ,relaxation time ,calculation ,Heart Failure, Congestive ,adult ,Metabolic Syndrome X ,article ,Middle Aged ,Metabolic syndrome ,major clinical study ,Myocardial Contraction ,Doppler echocardiography ,Echocardiography, Doppler ,Atrioventricular plane displacement ,Echocardiography ,Case-Control Studies ,disease severity ,Female ,Echocardiography/methods ,Echocardiography, Doppler/methods ,Heart Failure/epidemiology/etiology ,Metabolic Syndrome/*complications ,Myocardial Contraction/*physiology ,Ventricular Dysfunction, Left/*diagnostic imaging/*epidemiology ,heart left ventricle ejection fraction - Abstract
Amaç: Metabolik sendrom (MS), kardiyovasküler hastalık riskini artırdığı kabul edilen bir durumdur. Bu çalışmanın amacı, NCEP (ATP III) kriterlerine göre MS tanısı konmuş hastalarda, sol ventrikül fonksiyonlarını atriyoventriküler plan yer değişimi (AVPD), miyokardiyal performans indeksi (MPİ) ve konvansiyonel metodlarla değerlendirmektir. Yöntemler: Metabolik sendromlu 53 kadın hasta (ortalama yaş 53.5±6.9 yıl) ve 30 sağlıklı kadın (ortalama yaş 52.7±6.3 yıl, p>0.05) tam ekokardiyografik değerlendirmeye alındı. Olguların hiçbirinde kalp ve akciğer hastalığı yoktu. Sistolik mitral AVPD 4 bölgeden (septal, lateral, anteriyor ve posteriyor) M-mod ekokardiyografi ile ölçüldü ve ortalama AVPD’den sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) hesaplandı (EF-AVPD). Sol ventrikül EF, ayrıca biplan Simpson (EF-2D) ve Teichholz (EF-T) metodlarıyla da değerlendirildi. Miyokardiyal performans indeksi, Doppler ekokardiyografi ile (isovolümik kontraksiyon zamanı + isovolümik relaksasyon zamanı) / aortik ejeksiyon zamanı) formülünden hesaplandı. Bulgular: Metabolik sendromlu kadınlar, sağlıklı kişilerle kıyaslandığında hafif sol ventrikül diyastolik disfonksiyonu (DD) gösterdiler. Hasta ve kontrol gruplarında EF-2D ve EF-T anlamlı fark oluşturmadı ve normal sınırlardaydı. Metabolik sendromlu hastalar sağlıklı kişilere göre sol ventrikül global disfonksiyonu gösterdiler (MPİ sırasıyla 0.56±0.12 ve 0.46±0.11, p
- Published
- 2005
45. QT dispersion and left ventricular hypertrophy in athletes: Relationship with angiotensin-converting enzyme I/D polymorphism
- Author
-
Tanrıverdi, Halil, Kaftan, Havane Asuman, Evrengül, Harun, Dursunoğlu, Dursun, Turgut, Günfer, and Kılıç, Mustafa
- Subjects
Adult ,Male ,Ventricular hypertrophy ,Genotype ,Heart Ventricles ,dipeptidyl carboxypeptidase ,electrocardiogram ,Peptidyl-Dipeptidase A ,Electrocardiography ,Athlete ,heart left ventricle hypertrophy ,echocardiography ,genetic polymorphism ,Humans ,controlled study ,human ,Exercise ,ACE I/D polymorphism ,training ,Polymorphism, Genetic ,article ,DNA ,major clinical study ,female ,QT dispersion ,Case-Control Studies ,Physical Endurance ,Regression Analysis ,Hypertrophy, Left Ventricular ,Sports - Abstract
Background - QT dispersion (QTd) is a measure of inhomogeneous repolarization of myocardium and is used as an indicator of arrhythmogenicity. QTd is increased in myocardial hypertrophy secondary to systemic hypertension. The relation between left ventricular (LV) enlargement in endurance trained subjects and QTd is unknown. The cloning of the angiotensin-converting enzyme (ACE) gene has made it possible to identify a deletion (D)-insertion (I) polymorphism that appears to affect the level of serum ACE activity. The aim of this study was to assess whether physiologic left ventricular hypertrophy as a result of physical training is associated with an increased QT length or dispersion depending on ACE I/D polymorphism. Methods - 56 endurance athletes and 46 sedentary subjects were included in this study, and they underwent both complete echocardiographic and electrocardiographic examination, the QT interval was measured manually as an average based on a 12-lead ECG. We also analysed ACE I and D allele frequencies in all patients. Results - Athletes had a significantly increased LV mass (235.1 ± 68.5 g vs. 144.9 ± 44.5 g, p < 0.001) and corrected QTd (QTcd) (55.5 ± 18.1 ms vs. 42.9 ± 17.2 ms, p < 0.001) in comparison to control subjects. There was a positive correlation between left ventricular mass index and QTcd in athletes (r = 0.3, p = 0.024). Left ventricular mass and mass index in ACE DD, DI and II genotypes were significantly different (p < 0.001). QTcd was significantly different between ACE DD (63.2 ± 12.8 ms) and ACE II (44.9 ± 17.6 ms) genotypes in athletes (p < 0.05). Conclusion - These data show that myocardial hypertrophy induced by exercise training might be associated with increased QTd as observed in systemic hypertension and might be affected by ACE I/D polymorphism.
- Published
- 2005
46. Obstrüktif uyku apne sendromu, endotel disfonksiyonu ve koroner ateroskleroz
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe and Dursunoğlu, Dursun
- Subjects
Kulak, Burun, Boğaz ,Solunum Sistemi - Abstract
Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS)’nda ardı sıra gelen apne atakları sempatik sistem aktivitesinde artışa, oksidatif strese, intratorasik basınç dalgalanmalarına, sistemik kan basıncında ani sıçramalara, hipoksi ve hiperkapniye yol açmaktadır. Hipertansiyon, diyabet, obezite, koroner arter hastalıkları, inme ve kalp yetersizliği gibi fizyopatolojisinde endotel disfonksiyonun önemli rol oynadığı hastalıklar ile OUAS’ın birlikteliği sıktır. OUAS’da hipoksi sonucu artmış sempatik sistem aktivitesinin yanı sıra, gelişen endotel disfonksiyonunun da vasküler komplikasyonlarda rol oynadığı düşünülmektedir. Sağlıklı kişilerle karşılaştırıldığında, OUAS’lı hastalarda endotel fonksiyonunun bozulduğu ve sendromun şiddeti ile endotel disfonksiyonu arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu gösterilmiştir. Bu derlemede OUAS ile endotel disfonksiyonu ilişkisi gözden geçirilmiştir.
- Published
- 2005
47. Anjiyotensin dönüştürücü enzim genotiplerinde sol ventrikül kitlesi, boyutları ve uzun eksen sistolik fonksiyonları farklı mıdır?
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Tanrıverdi, Halil, Turgut, Sebahat, Evrengül, Harun, Turgut, Günfer, and Kılıç, Mustafa
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Amaç: Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) ile oluşan anjiyotensin II (AII), özellikle anjiyotensin reseptör I üzerinden miyokardda hipertrofi ve hiperplaziye neden olmaktadır. Bu çalışmada ADE DD, DI ve II genotiplerine sahip sağlıklı genç erkeklerde sol ventrikül kitlesi ve boyutları ile mitral annuler hareket (MAH) yöntemiyle sistolik fonksiyonlar ve aralarındaki ilişki araştırılmıştır. Yöntemler: On sekiz ADE DD, 18 ADE DI ve 13 ADE II genotiplerine sahip toplam 49 sağlıklı genç erkekte (ortalama yaş 22.9±2.1 yıl) tam ekokardiyografik inceleme yapıldı. M-mod ekokardiyografi ile sol ventrikül kitlesi (SVK) ve SVK indeksi (SVKİ) hesaplandı. Apikal dört ve iki boşluk pencerelerinde septal, lateral, anteriyor ve posteriyor sistolik MAH ölçümleri yapıldı ve ejeksiyon fraksiyonu (EF) hesaplandı (EF-MAH%). Ayrıca Simpson kuralına göre de sol ventrikül hacimleri ile EF (%) ölçümleri yapıldı. Bulgular: Üç grup arasında yaş, beden kitle indeksi, sistolik ve diyastolik kan basınçları ile kalp hızları açısından anlamlı fark yoktu. Interventriküler septum (İVS) kalınlığı, sol ventrikül arka duvar (SVAD) kalınlığı, SVK ve SVKİ ölçümleri, ADE DD, DI ve II genotipleri arasında anlamlı olarak farklı saptandı. Bu ölçümler, ADE DD genotipinde diğer iki gruba göre anlamlı olarak daha yüksekti. Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ise, gerek sistolik MAH yöntemiyle ve gerekse Simpson kuralına göre üç ADE genotipi arasında anlamlı fark oluşturmadı. Sonuç: Anjiyotensin dönüştürücü enzim DD genotipine sahip sağlıklı genç erkeklerde, İVS, SVAD kalınlıkları ile SVK ve SVKİ artmasa bile ADE DI ve II genotipleri gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla olmaktadır. Sol ventrikül sistolik fonksiyonlarında ise üç genotip grubu arasında anlamlı fark oluşmamaktadır.
- Published
- 2005
48. Obstrüktif uyku apne sendromu günümüzde sistemik hipertansiyon için tanımlanabilir bir risk faktörüdür
- Author
-
Dursunoğlu, Neşe and Dursunoğlu, Dursun
- Subjects
Kalp ve Kalp Damar Sistemi - Abstract
Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS); uyku sırasında üst hava yolunun sürekli olarak tekrarlayan tıkanmaları ile seyreden, erişkin popülasyonda; kadında %2 ve erkekte %4 oranlarında görülen bir tablodur. En sık rastlanan gece semptomu horlama, gündüz semptomu da gündüz aşırı uykululuk halidir. Tanıda altın standart polisomnografi (PSG)'dir. Nazal maske ile uygulanan continuous positive airway pressure (CPAP), hastalığın tedavisi ve komplikasyonlarının önlenmesinde en etkili yöntemdir. OUAS uzun dönemde kardiyovasküler komplikasyonlara neden olabilmektedir. Bunlar arasında sistemik hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon, kalp yetersizliği, aritmi, inme ve miyokard infarktüsü sayılabilir. Tüm bu komplikasyonlar ise OUAS'nin morbidite ve mortalitesini artırmaktadır. Hipertansif popülasyonda OUAS prevelansının yüksek olduğu (%20-30) gösterilmiştir. Gece tansiyonu düşmeyen sistemik hipertansiyon grubunda, gece tansiyonu düşen sistemik hipertansiyon grubuna göre OUAS prevelansı çok daha yüksektir. Öte yandan, OUAS'li hastalarda, hastalığın şiddetiyle doğru orantılı olarak sistemik hipertansiyon gelişme riski de artmaktadır. OUAS'nin başarılı tedavisi ile gece ve gündüz kan basınçlarında gerilemenin sağlandığı gösterilmiştir. Günümüzde OUAS'nun artık sistemik hipertansiyon için bağımsız bir risk faktörü olduğu kabul edilmektedir ve OUAS ile sistemik hipertansiyon birlikteliğinin kardiyak morbidite ve mortaliteyi olumsuz yönde etkileyebileceği belirtilebilir. Sistemik hipertansiyonlu kişilerde antihipertansif tedaviye ek olarak, sıklıkla eşlik eden OUAS'nun da etkin tedavisi, kan basıncı regülasyonunun sağlanmasında faydalı olabilmektedir. Bu derlemede, OUAS ve hipertansiyon ile ilişkisi gözden geçirilmiştir.
- Published
- 2005
49. Angiotensin-converting enzyme polymorphism in healthy young subjects: relationship to left ventricular mass and functions
- Author
-
Dursunoğlu, Dursun, Evrengül, H., Tanriverdi, Halil, Turgut, G., Genç, O., Kaftan, Havane Asuman, and Kilic, M.
- Subjects
molecular cloning ,Adult ,Male ,systolic blood pressure ,Genotype ,polymerase chain reaction ,dipeptidyl carboxypeptidase ,M mode echocardiography ,gene frequency ,hemodynamics ,Body Mass Index ,heart left ventricle hypertrophy ,Renin ,heart rate ,echocardiography ,genetic polymorphism ,Humans ,genetics ,human ,normal human ,Polymorphism, Genetic ,gene deletion ,article ,diastolic blood pressure ,Female ,Hemodynamics ,Hypertrophy, Left Ventricular/*genetics ,Renin/*genetics ,heart development ,angiotensin ,heart left ventricle mass ,ACE polymorphism ,major clinical study ,body mass ,enzyme activity ,female ,Hemodynamic Processes ,age ,enzyme polymorphism ,heart left ventricle function ,Left ventricular mass and functions ,Hypertrophy, Left Ventricular ,gene insertion ,heart left ventricle ejection fraction - Abstract
Objectives - Angiotensin-converting enzyme (ACE) is a key enzyme in the production of angiotensin II and thus may participate in the modulation of cardiac growth. The cloning of the ACE gene has made it possible to identify a deletion (D)-insertion (I) polymorphism that appears to affect the level of serum ACE activity. The aim of the study is to analyse the ACE gene I/D polymorphisms in healthy young subjects and to evaluate its relationship to left ventricular mass and functions. Methods - 38 women and 40 men (mean age 21.1 ± 1.7 and 21.4 ± 1.7 years) were studied. They underwent complete echocardiographic assessment and analysis of ACE insertion (I) and deletion (D) allele frequencies in peripheral blood by polymerase chain reaction. Thickness of interventricular septum (IVS) and posterior wall (LVPW) and left ventricular mass (LVM) and LVM index (LVMI) were measured by M-mode. Left ventricular ejection fraction (LVEF) was calculated by Simpson's method. Results - There was no statistically significant difference among the DD, DI and II genotypes, concerning age, body mass index, heart rate, systolic and diastolic blood pressures. The thickness of IVS (9.5 mm), LVPW (9.0 mm), LVM (204.5 g) and LVMI (105.5 g/m2) in DD genotypes were higher than both DI (8.3 mm; 8.1 mm; 168.1 g; 90.9 g/m2) and II genotypes (8.2 mm; 7.0 mm; 141.7 g; 77.8 g/m2) in men, but not in women. LVEF among the 3 genotypes were not statistically different. Conclusion - Our findings suggest that left ventricular hypertrophy is partially determined by genetic disposition especially in men but not in women.
- Published
- 2005
50. Turkish registry for diagnosis and treatment of acute heart failure: TAKTIK study.
- Author
-
Eren, Mehmet, Zoghi, Mehdi, Tuncer, Mustafa, Çavuşoğlu, Yüksel, Demirbağ, Recep, Şahin, Mahmut, Serdar, Osman Akın, Onrat, Ersel, Mutlu, Haşim, Dursunoğlu, Dursun, Yılmaz, Mehmet Birhan, and Temizhan, Ahmet
- Abstract
Copyright of Archives of the Turkish Society of Cardiology / Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi is the property of KARE Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.