42 results on '"Çakır, Bilge"'
Search Results
2. Hatay’daki Suriyeli Mültecilerin Girişimcilik Alanındaki Deneyimleri ve Mekânsal Faktörler
- Author
-
Karan, Olgu, Çakır, Bilge, Kurtarır, Erhan, Karan, Olgu, Çakır, Bilge, and Kurtarır, Erhan
- Abstract
Bu yazı, Türkiye’de yeni yeni gelişen göçmen küçük işletme sahipleri yazınına, Hatay’ın Samandağ, Defne, Kırıkhan, Reyhanlı ve Antakya ilçelerinde yapılan alan çalışmasını Bourdieu’nun alan kuramını işlemselleştirerek katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın temel sorusu, farklı ilçelerin demografik ve sosyo–kültürel yapısının Suriyeli mültecilerin küçük işletme deneyimlerini nasıl etkilediğidir. Saha çalışması, saha gözlemleri, 30 küçük işletmecinin yanı sıra Hatay’ın ilçelerinde bulunan Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile Antakya Ticaret Odası’ndan 4 yetkiliyle yapılan derinlemesine mülakatlardan oluşmaktadır. Bugüne kadar birçok çalışmada elde edilen bulguların, alanın ve ilçelerin yapısını hesaba katmadığı, sadece Suriyeli mültecilerin girişimcilik stratejilerine, özelliklerine, oluşturdukları ve sahip oldukları sermaye türlerine odaklandığı görülmüştür. Bu tür araştırmaların bütünlüklü ve ilişkisel bir araştırma ortaya koyamayıp, girişimcilerin alanla ilişkili olarak karşılaştıkları zorlukları ve bunların üstesinden gelmek için geliştirdikleri stratejileri ve adaptasyon süreci farklılıklarını anlamaktan uzak kaldığı da bir gerçektir. Bu bağlamda Türkiye’deki Suriyeli esnaflar yazınında oluşan kolaycılığa kaçan genellemeci, farklı yerel etkenlere bağlı olarak oluşan dinamikleri, deneyimleri ve “entegrasyon” stratejilerini gözden kaçıran eğilimler bu çalışmada eleştirilmektedir. ABSTRACT IN ENGLISH Syrian Refugees Entrepreneurial Experiences and Spatial Factors in Hatay, Turkey This study aims to contribute to the emerging scholarship on Syrian Refugee entrepreneurship in Turkey by utilising Bourdieusian field theory. The main research question of the paper is as follows: How demographic and socio-cultural structures of different districts of Hatay impact on the experiences of Syrian Refugee entrepreneurship in Hatay, Turkey? The research employs field observations and 34 in-depth interviews with 30 small business owners from Syrian refugees in various trades a
- Published
- 2020
3. Soylulaştırmanın Güncel Dinamiklerinin Bir Analizi: Serinyol/Antakya Örneğinde "Öğrencileştirme" Süreci ve Etkileri.
- Author
-
Aslan, Ahmet Suvar and Çakır, Bilge
- Abstract
Copyright of Planlama is the property of TMMOB Sehir Plancilari Odasi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. Primary angiosarcoma of the spleen: In vivo and in vitro MRI findings
- Author
-
Karakas, Hakki Muammer, Demir, Muzaffer, Ozyilmaz, Filiz, and Cakir, Bilge
- Published
- 2001
- Full Text
- View/download PDF
5. Erişkin Tipi Gaucher Hastalığı Aynı Aileden İki Olgu
- Author
-
Demir, Muzaffer, Candan, Latife, Karakaş, H. Muammer, Vural, Özden, and Çakır, Bilge
- Published
- 2014
6. Evaluation of pancreatic malign tumours with mangafodipir trisodium
- Author
-
Argımak, Yasin, Temizöz, Osman, Tosun, Alptekin, and Çakır, Bilge
- Subjects
Radyoloji, Nükleer Tıp, Tıbbi Görüntüleme ,Ortopedi ,Tıbbi Araştırmalar Deneysel - Abstract
Amaç: Organ spesifik ajan olan mangafodipir trisodyum (Mn-DPDP) kullanılarak yapılan manyetik rezonans görüntülemenin pankreas malign kitlelerinin incelenmesinde tanısal etkinliğini incelemek. Hastalar ve Yöntemler: Abdominal ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi bulguları ile pankreas tümörü düşünülen 17 hastanın (7 kadın, 10 erkek; ort. yaş 63.2±12; dağılım 36-80) manyetik rezonans görüntüleri, T1A SE, yağ baskılı T1A SE ve T1A GRE sekanslarının kullanımı ile sinyal-gürültü (S/N) ve kontrast-gürültü (C/N) oranları açısından Mn-DPDP uygulaması öncesi ve sonrası incelendi. Bulgular: Kontrast öncesi ve sonrası incelemelerde normal pankreasın S/N oranlarında artış T1A SE sekansta ortalama %22.81, yağ baskılı T1A SE sekansında %32.88 ve T1A GRE sekansında %20 olarak bulundu. Normal pankreas dokusu ve tümör kitlesi sinyal intensite değerlerinden hesaplanan C/N oranında ise yüzde artış T1A SE sekansı için ortalama %58.69, yağ baskılı T1A SE sekansta %125.41 ve T1A GRE sekansta %62.06 olarak saptandı. Ayrıca uygulanan sinyal intensite ölçümlerine göre her üç sekansta elde edilen kontrast öncesi ve sonrası C/N oranlarındaki artış istatistiksel olarak anlamlı idi (paired Student t testi p
- Published
- 2009
7. Conventional and contrast-enhanced MR angiographic techniques for the interpretation of cerebral aneurysms and vascular malformations
- Author
-
Ünlü, Ercüment and Çakır, Bilge
- Subjects
Periferik Damar Hastalıkları ,Cerrahi - Abstract
Bu makalede, intrakranyal anevrizma ve arteryovenöz malformasyon, kavernöz anjiyom ve venöz anomaliler gibi intrakranyal vasküler malformasyonların konvansiyonel ve kontrastlı manyetik rezonans anjiyografi teknikleriyle tanınması ve bu tekniklerin belirtilen durumlarda avantaj ve dezavantajları değerlendirildi. In this review, we evaluated identification of intracranial aneurysms and intracranial vascular malformations such as arteriovenous malformations and cavernous angiomas and venous anomalies by conventional and contrast magnetic resonance angiography, together with the merits and demerits of these techniques.
- Published
- 2005
8. Synthesis and Antimicrobial Activity of some 4-Alkil and Aryl Substituted (2-Oxobenzothiazolin-3-yl)Acetyl-3-Semicarbazides and Thiosemicarbazides
- Author
-
Çakır, Bilge, Özçelik, Berrin, Abbasoğlu, Ufuk, Şahin, Fethi, and Gökçe Uysal, Mehtap
- Published
- 2000
9. Quantitative Determination of Hydrochlorothiazide and Benazepril HCI in Pharmaceuticals Using Spectrophotometry and High Performance Liquid Chromatography
- Author
-
çakır, bilge, atay, okan, and TAMER, UĞUR
- Published
- 2000
10. Quantitavite determination of hydrochlorothiazide and benazepril HCI in pharmaceuticals dosage formby high performance liquid chromatography and spectroscopic methots
- Author
-
atay, okan, çakır, bilge, and TAMER, UĞUR
- Published
- 1998
11. Acute Abdomen Caused by Brucellar Hepatic Abscess
- Author
-
Ibis, Cem, Sezer, Atakan, Batman, Ali K., Baydar, Serkan, Eker, Alper, Unlu, Ercument, Kuloglu, Figen, Cakir, Bilge, and Coskun, Irfan
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
12. A non-alcoholic patient with acute Marchiafava-Bignami disease associated with gynecologic malignancy: Paraneoplastic Marchiafava-Bignami disease?
- Author
-
Celik, Yahya, Temizoz, Osman, Genchellac, Hakan, Cakir, Bilge, and Asil, Talip
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
13. Pulmonary Alveolar Proteinosis in a Patient with Acute Lymphoid Leukemia Regression after G-CSF Therapy
- Author
-
Pamuk, Gülsüm Emel, primary, Turgut, Burhan, additional, Vural, Özden, additional, Demir, Muzaffer, additional, Hatipoğlu, Osman, additional, ÜnlÜ, Ercüment, additional, Altaner, Şemsi, additional, Gerenli, Murat, additional, and Çakır, Bilge, additional
- Published
- 2003
- Full Text
- View/download PDF
14. Normal Magnetic Resonance Contrast Enhancement of Extraocular Muscles: A Quantitative Analysis
- Author
-
Karakaş, Hakkı Muammer, primary, Tasalı, Nuri, additional, and Çakır, Bilge, additional
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
15. Malign Karaciğer Kitlelerinin Saptanmasında Süperparamanyetik Demir Oksit ile Manyetik Rezonans Görüntüleme.
- Author
-
Çağlı, Bekir, Temizöz, Osman, Gençhellaç, Hakan, Ümit, Hasan, Tosun, Alptekin, and Çakır, Bilge
- Subjects
PARAMAGNETIC contrast media ,IRON oxides ,LIVER injuries ,MAGNETIC resonance imaging ,HEMANGIOMAS ,DIAGNOSIS - Abstract
Copyright of Balkan Medical Journal is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
16. Seat belt injury of the breast: MR mammographic follow-up
- Author
-
Cakir, Bilge, Tuncbilek, Nermin, Unlu, Ercüment, and Doganay, Latife
- Published
- 2003
- Full Text
- View/download PDF
17. Yüksek Rezolüsyonlu Bilgisayarlı Tomografi ile Bronsektazi Saptanan Hastalarda Akciğer Grafisi ve Dinleme Bulgularının Tanısal Verimliliği.
- Author
-
Tabakoğlu, Erhan, Çağlar, Tuncay, Hatipoğlu, Osman N., Çakır, Bilge, Erdoğan, Sarper, and Agun, Kemal
- Published
- 2000
18. Synthesis and antinociceptive activity of some 3-substituted benzothiazolone derivatives
- Author
-
Çakir, Bilge, Ulucay, Aysel, Dogruer, Deniz S., Isimer, Askin, and Sahin, M.Fethi
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
19. Synthesis and anticonvulsant activity of some (2/4-substituted)benzaldehyde (2-oxobenzothiazolin-3-yl)acetohydrazones
- Author
-
Çakir, Bilge, Yildirim, Engin, Ercanli, Taner, Erol, Kevser, and Sahin, M.Fethi
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
20. Giant subdural empyema in a child: a case report
- Author
-
Hicdonmez, Tufan, Cakir, Bilge, Hamamcioglu, M. Kemal, Kilincer, Cumhur, and Cobanoglu, Sebahattin
- Published
- 2006
- Full Text
- View/download PDF
21. Ossifying fibroma in the nasopharynx a case report
- Author
-
Çakir, Bilge and Karadayi, Nimet
- Published
- 1991
- Full Text
- View/download PDF
22. CT and MR imaging of vertebral osteoblastoma a report of two cases
- Author
-
Özkal, Ertuǧ, Erongun, Uǧur, Çakir, Bilge, Acar, Osman, Uygun, Ali, and Bitik, Metin
- Published
- 1996
- Full Text
- View/download PDF
23. 1,5-diarilpirazol-3-propanoik asit yapisi taşiyan COX/5-LOX dual inhibitörü bileşiklerin sentezi ve in vitro inhibitör etki tayinleri üzerinde çalişmalar
- Author
-
Çalişkan Ergün, Burcu, Çakır, Bilge, Banoğlu, Erden, and Farmasötik Kimya Anabilim Dalı
- Subjects
Pharmacy and Pharmacology ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
Arasidonik asit metabolizmasının iki önemli yolagı siklooksijenaz (COX) ve 5-lipoksijenaz (5-LOX) yolaklarının birlikte inhibisyonunu saglayan ilaçların daha güçlüantienflamatuvar etkinlikle birlikte, daha iyi gastrointestinal ve kardiyovaskülergüvenilirlik saglayacagı düsünülmektedir. Bu yaklasım esas alınarak bu çalısmadaCOX ve 5-LOX enzim yolaklarının birlikte inhibisyonunu saglayan öncü bilesiklereulasmak hedeflenmistir. Bu amaçla, 1,5-diarilpirazol-3-propanoik asit genel yapısındakibilesiklerde pirazol halkasının 1. konumunda kloropiridazin, metoksipiridazin vepiridazinon halkaları tasıyan türevler hazırlanmıstır. Bu üç seride yer alan bilesiklerpirazol halkasının 5. konumunda nonsübstitüe fenil ve F, Cl, Br, OCH3, CH3, CF3,SO2CH3 sübstitüe fenil halkaları tasımaktadır. Bu bilesiklere ek olarak piridazinhalkasında metilsülfonil grubu ve nonsübstitüe fenil tasıyan 1,5-diarilpirazol türevi dehazırlanmıstır. Bu çalısmada literatürde kayıtlı olmayan otuz yeni bilesigin sentezigerçeklestirilmis, yapıları spektral veriler ve elementel analiz sonuçlarıylakanıtlanmıstır.Elde edilen yirmialtı final bilesigin COX ve 5-LOX enzim inhibitör etkileriarastırılmıstır. Sentezlenen türevlerden 3-[1-(6-kloropiridazin-3-il)-5-(4-triflorometilfenil)-1H-pirazol-3-il]propanoik asit (2g) COX-1 ve COX-2 enzimlerini sırasıyla 1.5 ve 1.6?M IC50 degerleri ile inhibe etmistir. Bunun yanında, 3-[1-(6-kloropiridazin-3-il)-5-(4-florofenil)-1H-pirazol-3-il]propanoik asit (2b) ve 3-[1-(6-kloropiridazin-3-il)-5-(4-metilfenil)-1H-pirazol-3-il]propanoik asit (2f) türevlerinin 5-LOX enzimi inhibitör etkileriiçin IC50 degerleri 12 ve 14 ?M olarak saptanmıstır. Moleküler modelleme çalısmaları ileinhibitör bilesiklerin enzim aktif bölgesiyle önerilen baglanma sekilleri belirlenerekdaha ileri arastırmalar için ipuçları elde edilmistir.Sonuç olarak, kloropiridazin halkası tasıyan Bilesik 2b, 2f ve 2g'in öncülügündeileri çalısmalarla aynı bilesikte COX/5-LOX dual etkinin elde edilmesi mümküngörülmektedir. Drugs are able to inhibit cyclooxygenase (COX) and 5-lipoxygenase (5-LOX)enzymes, two major pathways of arachidonic acid metabolism, are thought to havepowerful anti-inflammatory activity as well as better tolerability with respect togastrointestinal and cardiovascular safety. Based on this therapeutic approach, theaim of this study was to obtain compounds with dual COX and 5-LOX inhibitoryactivities, which can be used as leads for design of novel anti-inflammatory drugs. Forthis purpose, three groups of 1,5-diarylpyrazol-3-propanoic acid derivativescharacterized by the presence of chloropyridazine, methoxypyridazine andpyridazinone rings at 1-position of the pyrazole nucleus were prepared. This seriesalso included differently substituted phenyl ring at 5 position of pyrazole. In addition,one derivative with sulfonylmethylpyridazine and nonsubstituted phenyl rings aboutthe central pyrazole was prepared. The structures of thirty newly synthesizedcompounds were fully elucidated using spectral techniques and elemental analysis.The obtained twenty-six final compounds reported herein were evaluated fortheir ability to inhibit COX and 5-LOX enzymes. IC50 values for 3-[1-(6-chloropyridazin-3-yl)-5-(4-trifluoromethylphenyl)-1H-pyrazol-3-yl]propanoic acid (2g) were determinedas 1.5 ?M and 1.6 ?M for COX-1 and COX-2, respectively. In addition, in the sameseries, compounds 2b (4-fluorophenyl derivative) and 2f (4-methylphenyl derivative)inhibited 5-LOX product synthesis with IC50 values 12 ?M and 14 ?M, respectively.Molecular modeling studies were also carried out to further investigate the predictedbinding modes of the active compounds with enzymes active site.In summary, the preliminary in vitro activity results of this class of compounds(especially compounds 2b, 2f and 2g) may possess potential for further studies todevelop dual inhibitors of COX/5-LOX. 137
- Published
- 2008
24. Fokal karaciğer kitlelerinin ayırıcı tanısında süperparamanyetik demir oksit ile manyetik rezonans görüntüleme
- Author
-
Çağli, Bekir, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
Son yıllarda karaciğerde kitle saptanan hastalarda kesin tanıya yaklaşımda MRgörüntülemede organ spesifik kontrast maddeler uygulanarak doğru tanı oranı yükseltilmeyeçalışılmaktadır. Ayrıca bu metod, bilinen malignitesi olan hastalarda karaciğer metastazıvarlığı yanı sıra metastatik lezyon sayısı, evreleme ve tedavi planlanmasında önemli roloynamaktadır. Çalışmamızın amacı, MR görüntülemede fokal karaciğer kitlelerinde kontrastmadde olarak kullanılan süperparamanyetik demir oksit (SPFeO) preparatının tanı değeriniaraştırmaktır.Çalışma kapsamına alınan 20 olgunun T1A FLASH ve çift eko TSE T2A sekanslarıpre- ve post-kontrast olarak incelendi. 11 olguda metastaz, 4 olguda hemanjiom, 4 olgudaHCC ve 1 olguda lezyonun biri hemanjiom, diğeri metastazla uyumlu bulundu. Lezyonlardanyapılan sinyal intensite ölçümlerine göre her iki sekansda elde edilen kontrast öncesi vekontrast sonrası S/N oranları, lezyon-karaciğer kontrastı, C/N oranları ve oranlarda yüzdedeğişim, kısa ve uzun TE sekanslarda Sİ değişimi ve lezyon-karaciğer Sİ oranları için`Tanımlayıcı istatistikler` hesaplandı, değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu `TekÖrneklem Kolmogorov Smirnov testi` ile incelenerek; değişkenlerin pre- ve post-kontrastkıyaslamaları Wilcoxon Signed Ranks Test ile yapıldı.Sadece hemanjiom saptanan olgularda her sekansda S/N oranları (p=0,043) ve çift ekoTSE T2A sekansda uzun TE'de Sİ değişimi (p=0,043) anlamlı bulundu. Hemanjiomsaptanan olgularda lezyon-karaciğer kontrastı ve lezyon-karaciğer Sİ oranları T1A FLASH veçift eko TSE T2A sekansda kısa TE'de T2A sekansda anlamlı bulunurken (p=0,043),metastaz olgularında ise tüm sekanslarda anlamlı idi (p=0,002). Metastaz ve HCColgularında çift eko TSE T2A sekansda kısa TE'de diğer sekanslara oranla C/N oranlarındabelirgin yüzde artış saptanırken, hemanjiom olgularında ise C/N oranlarında kontrastsonrasında özellikle çift eko TSE T2A sekansda uzun TE'de azalma belirlendi.Sonuç olarak, karaciğerde gerek lezyon tespiti ve sayısının belirlenmesi, gereksebenign (özellikle hemanjiom) ve primer ya da metastatik malignite ayrımında SPFeO ile MRgörüntüleme noninvaziv bir radyolojik metod olarak kullanılabilir.Anahtar Kelimeler: Süperparamanyetik demir oksit (SPFeO), Kontrast-Gürültüoranı, MR görüntüleme, T1A FLASH ve Çift eko TSE T2A sekanslar In recent years, the use of organ-specific contrast agents improved the characterizationof focal hepatic lesions and resulted in higher diagnostic accuracy. Also this methodimproved, the accuracy for detection of metastatic lesions, for staging and have critical rolefor the management of treatment. Purpose of our study was to determine the value ofsuperparamagnetic iron oxide (SPIO) enhanced MR imaging in focal liver lesions.In the present study, T1-weighted FLASH MR images and T2-weighted double-echoTSE MR images were performed to 20 patients, before and after contrast injection. Metastaseswere detected in 11 patients, hemangioma were detected in 4 patients, HCC were detected in4 patients and in 1 case there were two lesions, one of them was metastasis while the otherwas considered as a hemangioma. Signal intensity measurements obtained from twosequences, unenhanced and enhanced image data ?Defining statistics? were calculated forS/N, lesion-liver contrast, C/N ratios and percentage of changes in the ratios, signal intensitychanges in short and long TE sequences and signal intensity rate for lesion/liver ratio wereanalyzed for individual patients with the Wilcoxon Signed Ranks Test.In cases that we found only hemangiomas, in all sequences, S/N ratios (p=0,043) andT2-weighted double-echo TSE with long TE SI change (p=0,043) were significant. In caseswith hemangioma in T1-weighted FLASH MR images and T2-weighted double-echo TSEwith short TE, lesion-liver contrast and lesion-liver SI changes were significant in T2-weighted MR images (p=0,043). In metastases changes were significant in all sequences.(p=0,002). In cases with metastasis and HCC T2-weighted double-echo TSE with short TEthere is an increase in the C/N ratio according to other sequences. While in the cases withhemangiomas T2-weighted double-echo TSE with long TE there is an decrease in the C/Nratios.In conclusion, superparamagnetic iron oxide (SPIO) enhanced MR imaging can beused as a non-invazive radiologic technique for the detection focal liver lesions, determiningthe number of lesions and differential diagnosis of benign lesions (especially hemangioma)from primary or metastatic malign lesions.Key Words: Superparamagnetic iron oxide (SPIO), Contrast-Noise Ratio, MRimaging, T1-weighted FLASH and T2-weighted double-echo TSE sequences 73
- Published
- 2006
25. Akut pankteatit ve komplikasyonlarının tanısında bilgisayarlı tomografinin rolü
- Author
-
Sarica, Sevnur, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
Akut pankreatit sık görülen bir hastalık olup, hafif (ödematöz) ve şiddetli (nekrotizan)formları mevcuttur. Akut pankreatit tanı ve tedavisinde son yıllarda önemli gelişmelerolmasına karşın, %5-10 mortalite oranı ile önemli bir hastalık olma özelliğini devamettirmektedir. Akut pankreatit şiddetinin önceden belirlenmesi, doğru tedavi ve yoğun bakımile mortalite azalmaktadır. Çalışmamızda, akut pankreatit olgularında bilgisayarlı tomografiile hastalığın şiddetini ve komplikasyonlarını saptamayı amaçladık.Çalışmamız sonrasında akut pankreatit şiddetinin sınıflandırılmasında grade Agrubunda 1, grade B grubunda 19, grade C grubunda 4, grade D grubunda 5 ve grade Egrubunda ise 13 hasta tespit edildi. Grade E grubu hastalarda, komplikasyon en yüksekoranda (%77) saptandı. Bilgisayarlı tomografinin akut pankreatit şiddetini göstermedekiduyarlılığı %77, özgüllüğü %83, pozitif prediktif değeri %61ve negatif prediktif değeri ise%89 bulundu.Sonuç olarak, akut pankreatit şiddetinin değerlendirilmesi ve komplikasyonlarınsaptanmasında bilgisayarlı tomografinin değerli bir radyolojik modalite olduğu vebilgisayarlı tomografinin bulgularında grade'leme yapılmasının prognozu olumlu yöndeetkileyeceği kanısına varıldı.Anahtar kelimeler: Akut pankreatit, Bilgisayarlı tomografi, Psödokist, Nekroz44 Acute pancreatitis is a frequently disease that has mild (oedematous) and severe(necrotizing) forms. Although in the diagnosis and the treatment of acute pancreatitis havedevelopments, it usually an important disease that has 5-10% mortality. With earldetermination of acute pancreatitis, correct treatment and intensive care will decreased. In ourstudy, we want to determine the severity and the complications of disease by computedtomography on acute pancreatitis individuals.In the end of our study, the classification of severity of acute pancreatitis, 1 case ingrade A, 19 cases in grade B, 4 cases in grade C, 5 cases in grade D and 13 cases in grade Ehave established. Grade E group have increased significant rate of complications (77%).Consequently, computed tomography has 77% sensitivity, 83% spesifity, 61% positivepredictif values and 89% negative predictive values to demonstrate severity of acutepancreatitis.In conclusion, computed tomography is a valuable radiological modality thatdemonstrate the complications and severity of acute pancreatitis. Therefore grading oncomputed tomography findings think us it has an positive effect on prognosis.Key words: Acute pancreatitis, Computed tomography, Pseudocyst, Necrozis45 52
- Published
- 2006
26. T2 ağırlıklı gradient eko manyetik rezonans görüntülemede serebral mikrokanamalar
- Author
-
Tosun, Alptekin, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZETİnfarkt hastalarında kanama eğilimli mikroanjiyopati, intraserebral hemoraji epizotuolan ya da olmayan hipertansiyon hastalarının tedavisinde son derece önemli bir klinikbelirteç olarak kabul edilmektedir.Çalışmamızın amacı, manyetik rezonans görüntülemede T2A gradient eko sekansıkullanılarak laküner infarktlı hastalarda mikrokanama odaklarının sayısı ve dağılımı yanı sıra,periventriküler iskemi derecesi ile ilişkisinin araştırılmasıdır.İnme bulguları ve ön tanısıyla rutin MRG tetkikine ek olarak T2A gradient ekosekansı uygulanan 79 hasta ve nörolojik defisit saptanmamış 50 hasta kontrol grubu olarakçalışma kapsamına alındı. Laküner infarktlar çapı 2 cm'den küçük, T2A imajlarda yüksek veT1A imajlarda düşük sinyal özelliğinde derin lezyonlar olarak, T2A gradient eko sekansındaçapı 10 mm'den küçük hemosiderin birikimi ile uyumlu iyi sınırlı hipointens odaklar isemikrokanama olarak tanımlandı. Periventriküler hiperintensite (PVH) skorlama sistemikullanarak 4 derecede gruplandırıldı.Olgu grubumuzda %49,6 oranında bir ya da birden fazla mikrokanama odağı saptandı.Mikrokanama tanımlanan olguların %93,7'sinde laküner infarkt tanımlandı. Pearson ki-kareanalizinde periventriküler iskemi derecesinin mikrokanama sayısı üzerine anlamlı bir etkisiolduğu görüldü (p
- Published
- 2006
27. Organ spesifik kontrast madde (mangafodipir trisodyum) ile pankreas malign kitlelerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Arğimak, Yasin, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Radyolojideki hızlı gelişmeler teknoloji ve ilaç sektörünün işbirliği ile paralellik göstermektedir. Pankreas görüntülemesinin teknik ve anatomik nedenlerle zorluğu yanı sıra, pankreas tümörlerinde yaşam süresinin kısalığı tanısal önemi daha da arttırmaktadır. Çalışmamızın amacı, yeni bir organ spesifik ajan olan Mangafodipir trisodyum'un (Mn-DPDP, Teslascan) pankreası tutan malign kitleleri belirlemedeki yerinin rutinde kullanılan MRG sekanslarını karşılaştırarak kantitatif olarak değerlendirilmesidir. Çalışma kapsamına alınan ve pankreas tümörü tanımlanan 17 hasta T1A Spin Echo, yağ baskılı T1A Spin Echo ve T1A Gradient Echo sekansı ile incelendi. Çalışmamızda kullandığımız üç sekansın kontrast sonrası kontrast gürültü oranlarındaki artışı yüzde ile ifade ederek, bu artışların anlamlı olup olmadıklarını ve birbirlerine olan üstünlüklerini saptandığında, eşleştirilmiş dizilerde ` t ` testi ile sekansların kontrast öncesi ve sonrasında p
- Published
- 2005
28. İntraserebral abse ve nekrotik kitlelerin ekoplanar MR görüntülemesinde kalitatif ve kantitatif değerlendirme
- Author
-
Göçer, A.Burak, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Konvansiyonel MR görüntülemede, intraserebral abse ya da nekrotik neoplastik kitlelerin ayırıcı tanısında morfolojik açıdan yüksek oranlarda tanısal doğruluk sağlanmakla birlikte, bazı olgularda yetersiz kalınabilmektedir. Çalışmamızın amacı, bu lezyon gruplarının ayırıcı tanısında ekoplanar görüntülemenin konvansiyonel MR görüntüleme tekniklerine katkısını araştırmaktır. Çalışma kapsamına alınan 17 olguda rutin MR sekanslarına ek olarak difüzyon ağırlıklı görüntüleme için eko planar puis sekansı uygulandı. Tüm olgularda lezyonlar öncelikli olarak kalitatif incelemeye alındı. Abse (n=1), astrositom (n=2), glioblastoma multiforme (n=4) ve metastaz (n=5) olgularında lezyonların nekroz alanları nisbeten serbest diffüzyon ile uyumlu hipointens özellikteydi. Abse (n=3) ve hemorajik metastaz (n=2) olgularında kısıtlanmış difüzyon ile uyumlu yüksek sinyal izlendi. Ekoplanar incelemede hiperintens abse kaviteleri ile hipointens tümör nekroz alanlarının kontrast, kontrast gürültü ve ADC değerleri arasında p
- Published
- 2003
29. Akciğer kitlelerinde bilgisayarlı tomografi eşliğinde transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanısal değeri
- Author
-
Sarica, Ahmet, Çakır, Bilge, Ünlü, Ercüment, and Diğer
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi akciğer lezyonlarının tanısında sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Bu çalışmada, akciğer kitle lezyonlarının tanısında bilgisayarlı tomografi eşliğinde ve 20G aspirasyon iğnesi kullanılarak gerçekleştirilen transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanısal değerini ve işlem sonrası oluşabilecek komplikasyon oranlarını saptamayı amaçladık. Bu amaçla Ocak 1999 - Aralık 2002 tarihleri arasında 46 olguya uygulanan transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi. İnce iğne aspirasyon biyopsisi sonucu 37 olguda malign ve 4 olguda benign lezyon tanısı kondu. Sitolojik incelemede 5 olguda ise, benign sonuç elde edilmekle birlikte bu olguların cerrahi girişim sonrası histopatolojik tanılarında malignite saptandı. İnce iğne aspirasyon biyopsisi sonrası sitolojik sonuçlar, son tanılarla karşılaştırıldığında bilgisayarlı tomografi eşliğinde transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisinin duyarlılığı %88,09, özgüllüğü %100, pozitif prediktif değeri %100, negatif prediktif değeri %44,44 ve tanısal doğruluğu %89,13 oranında bulundu. Komplikasyon olarak, olguların 4'ünde (% 8,69) pnömotoraks ve 2'sinde (%4,34) ise pulmoner hemoraji görüldü. Transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisine bağlı mortalite gelişmedi. Sonuç olarak, akciğer kitle lezyonlarında bilgisayarlı tomografi eşliğinde transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi kolay uygulanabilir, iyi tolere edilebilen ve 55güvenilir bir radyolojik girişimsel tanı yöntemidir. Özellikle malign pulmoner lezyonların tanısında çoğu zaman spesifik tanı, düşük komplikasyon ve yüksek doğruluk oranları sağlayan transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisinin invaziv yöntemler arasında ilk tercih edilebilecek metodlardan biri olduğunu düşünmekteyiz. 56 DIAGNOSTIC VALUE OF TRANSTHORACIC FINE NEEDLE ASPIRATION BIOPSY WITH THE COMPUTED TOMOGRAPHY GUIDANCE IN LUNG MASSES SUMMARY Transthoracic fine needle aspiration biopsy is a method often used for diagnosing lung lesions. In this study, we aimed the diagnostic value of computed tomography guidance transthoracic fine needle biopsies in pulmonary mass lesions by using 20G aspiration needle and the ratio of the complications after procedure. In this purpose, the results of transthoracic fine needle aspiration biopsy performed in 46 patients between January 1 999-December 2002 were evaluated retrospectively. By the transthoracic fine needle aspiration biopsy, the lesions were obtained as malign in 37 cases and as benign in 9 cases. Although, 5 cases were cytologically benign, this cases were malign on postoperative histopathologic diagnosis. Cytology biopsy results of computed tomography guidance transthoracic fine needle aspiration biopsy compared with final diagnosis had a sensivite of 88,09%, specificity of 100%, positive predictive value of 100%, negative predictive value of 44,44% and diagnostic accuracy of 89,13%. Complications included pneumothorax, at a rate of 8,69% (4 cases) and pulmonary hemorrhage.at a rate of 4,34% (2 cases).No mortality due to transthoracic fine needle aspiration biopsy was established As a result, transthoracic fine needle aspiration biopsy procudere with computed tomography guidance in lung mass lesions is easy practicability, 57tolerable and reliable a radiologic intervention diagnosis method. We believe that transthoracic fine needle aspiration biopsy may prefer among invazive methods especially for diagnosis of malign pulmonary lesions which frequently provides spesific diagnosis with low complications and high correct diagnosis rations. 58 64
- Published
- 2003
30. 3-sübstitüe 2-benzoksazolinon türevi bileşiklerin sentezi ve analjezik aktiviteleri üzerinde çalışmalar
- Author
-
Akkoç, Yasemin, Çakır, Bilge, and Farmasötik Kimya Anabilim Dalı
- Subjects
Pharmacy and Pharmacology ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
2-(2-Benzoksazolinon-3-il)asetamit türevi bileşiklerin periferal analjezik aktiviteli (Bu türevlerin merkezi analjezik aktivitelerine bakılmamıştır.), 3-(2benzoksazolinon-3-il)propanamit türevlerinin ise hem periferal hem de merkezi analjezik aktiviteli olduğu ~28 literatürde yer almaktadır. Biz de bu bilgiler ışığında 4-(2-benzoksazolinon-3-il)butanamit türevi bileşikleri sentezlemeyi, hazırladığımız bileşiklerin yapılarını kanıtlamayı, analjezik aktivitelerini araştırmayı ve 2-benzoksazolinonun 3 numaralı konumundaki azot ile amit grubunun azotu arasındaki uzaklığın 4 karbona çıkarıldığında aktivitenin hangi yönde değişebileceğini saptamayı amaçladık. 2S Bu amaçla çalışmamızda sentezlediğimiz 7 orijinal bileşiğin kimyasal yapılan, erime dereceleri ve % verimleri Tablo l'de verilmiştir. Sentezi yapılan bileşikler literatürde kayıth değildir. Bileşiklerin yapılan ÎR, 'H-NMR ve elementel analiz verileri ile kanıtlanmıştır. 4-KlorofeniIpiperazin türevi dışında, hazırlanan bileşiklerin, standart olarak aspirin ve dipiron kullanılarak Tail Clip, Tail Flick, Höt Plate ve Kıvranma testleri ile analjezik aktivitelerine bakılmıştır. Sonuçlar Tablo 2'de verilmiştir. Analjezik aktivite sonuçlanna göre, 4-florofenilpiperazin türevi dışında diğer türevlerin kıvranma testine göre aktif olduğu ve aktif türevler arasında da 4-(2-benzoksazoIinon-3-il)butanoik asit, fenilpiperazin, benzilpiperazin ve 3klorofenilpiperazin türevlerinin aktivitesinin standart olarak kullanılan dipiron ve aspirinden daha fazla olduğu bulunmuştur. Höt Plate testinde, sadece 4-(2-Benzoksazolinon-3-il)butanoik asit, fenilpiperazin ve benzilpiperazin türevlerinin aktivitesi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Fakat analjezik aktiviteleri, standart olarak kullanılan dipirondan daha düşüktür. Tail Clip ve Tail Flick testlerinde ise, bileşiklerimizin istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara sahip olmadığı görülmüştür. Test sonuçlanndan bileşiklerimizin genelinin periferal analjezik aktiviteli olduğu görülmektedir. Çalışmamızın sonucunda 2-benzoksazolinonun 3 numaralı konumundaki azot ile piperazin amit azotu arasındaki uzaklık 4 karbona çıkarıldığında analjezik aktivitenin, merkezi analjezik aktiviteden periferal analjezik aktiviteye dönüştüğü görülmüştür. Tablo l: Sentezi gerçekleştirilen bileşikler, erime dereceleri ve yüzde verimleri O H2CH2CH2C-N J N--R BileşikNo: R ErimeDerecesi % Verim 1 2 3 Fenil (HC1tuzu) 4-Florofenil (HC1tuzu) 4-Klorofenil 114 °C 28 214 °C 35 122 °C 40 4 2-Piridü 118°C 38 5 6 7 2-Metoksifenil (HCI tuzu) Benzil (HCI tuzu) 3-Klorofenil 136-138°C 29 126-128 °C 40 60-62 °C 37.5 Tablo 2 : Sentezi yapılan bileşiklerin [Bileşik 1-7 (3 hariç) ve 4-(2-benzoksazolmon3-iI)butanoik asit] ve standartlann analjezik etki sonuçlan. (Değerler ortalama± standart sapma şeklindeverilmiştir.) % MPE (En Yüksek Etki Yüzdesi) BileşikNo Tail Clip Testi Tail Kıvranma n: Testi X±S.D. Denek sayısı 1 2 4 5 6 7 X X±S.D. 48.71 ± 18.91 Testi X±S.D. 30,14 ±18,07 Flick Höt Plate Testi X±S.D. 47.29+15.43 19.57 ±8.91 19.14±4.40* 7.71 ± 2.35 46.00±16.77 30.14±18.06 9.29±3.55 27.29+15.07 23.57±8.41 59.14 ±16.66 0 22.86±7.83 18.71 ± 8.80 KontrolG. 44.43±12.45 Standart 1 23.71 ± 10.95 Standart 2 68.29+12.4* 19.00 ± 7.34 38.14 ±18.25 29.33±16.44 18.43 ± 13.66 1.57 ±0.99 7.29 ±5.62 18.85± 2.69* 0 12.43 ±4.06* 6.71 ± 1.71 8.43±4.60* 8 25.86±3.47 8 17.14±4.2* 8 14 43+4.4* 8 9.00±2.17* 8 9.57±3.78* 8 11.00±2.4* 8 25.5±3.15 8 82.57 ±8.72* 13.17±4.9* 8 40.57 ±5.01* 13.50±1.6* 8 Standart l: Aspirin Standart 2 : Dipiron X: 4-(2-Benzoksazo!inon-3-il)butanoik asit : p
- Published
- 2001
31. Obstrüktif ikterlerde manyetik rezonans kolanjiyografi
- Author
-
Çokal, Nafiz, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Biliyer obstrüksiyonlarda half-fourier acquisition single shot turbo spin echo (HASTE) sekansı kullanılarak yapılan manyetik rezonans (MR) kolanjiyografinin safra yollarının dilatasyonu, obstrüksiyon seviyesinin gösterilmesi ve tıkanma nedeninin belirlenmesindeki etkinliği araştırıldı. Klinik, laboratuvar ve diğer görüntüleme modalite bulguları ile tıkanma ikteri ön tanısı alan 75 hastada aksiyal, koronal ve sağ-sol sagital oblik planlarda HASTE sekansı ile (TR: 10.92, Efektif TE:87, FA: 150, NEX:1, Matriks:240x256, FOV:300x300, Bant Genişliği:260 Hz/piksel ) ince kesit (kesit kalınlığı 5 mm) tekniği kullanılarak, intra ve ekstrahepatik safra yolları incelendi. Olguların tümü USG, 63' ü BT, 3' ü PTK, 2' si ERCP ile de değerlendirildi. HASTE MR kolanjiyografi sonuçları, cerrahi müdahale uygulanmayan 7 olgu dışında tümünde operasyon tanılarıyla korele edildi. MR kolanjiyografi ile 30 olguda koledokolitiazis, 12 olguda benign obstrüksiyon, 33 olguda ise malign obstrüksiyon saptandı. Diğer görüntüleme modaliteleriyle safra yollarında dilatasyon saptanan tüm olgularda biliyer sistemdeki dilatasyon MR kolanjiyografi ile de gösterildi. Biliyer sistemin dilatasyonun ve obstrüksiyon seviyesinin gösterilmesinde HASTE MR kolanjiyografinin tanı duyarlılığı % 98,5 bulunmuştur. Sonuç olarak, biliyer sistem obstrüksiyonlarında HASTE MR kolanjiyografinin kolay uygulanabilir, noninvaziv ve güvenilir bir yöntem olduğu, diğer radyolojik modalitelerle korele değerlendirildiğinde cerrahi öncesi tanıya önemli katkıda bulunabileceği kanısına varılmıştır. 69 SUMMARY MAGNETIC RESONANCE CHOLOANGIOGRAPHY IN OBSTRUCTIVE ICTERS The effectiveness of MR cholangiography using (half-fourier acquisition single shot turbo spin echo) HASTE sequence in detecting level and possible reason of obstruction of dilated biliary ducts were evaluated. The Intra- and extrahepatic billiary tree of 75 patients who have clinical outcome of obstructive icter, are examined by HASTE sequence ( TR: 10.92, Effective TE:87, FA: 150, NEX:1, Matrix:240x256, FOV:300x300, Bandwidth:260 Hz/pixel ) in axial, coronal, left and right sagittal oblique plans with a thin slice (slice thickness=5 mm) technique. In all patients, billiary duct dilatations detected with other imaging modalities were also demonstrated with MR cholangiography. We also examined 63 patients with computed tomography, 3 patients with PTC, 2 patients with ERCP and all of them with ultrasonography. HASTE MR cholangiography results of all of the cases were confirmed with surgery except 7 inoperated patients. MR cholangiography revealed choledocholithiasis in 30, benign obstruction in 12, and malignant obstruction in 33 patients. The specificity of HASTE MR cholangiography was 98,5 % in demonstrating the billiary tract dilatations and detecting the obstruction level. In conclusion; In biliary system obstructions HASTE MR cholangiography is a easily performed, noninvasive and reliable technique and when corralated with other radiological modalities it is thought to be of help for the preoperative diagnosis. 70 77
- Published
- 2000
32. Ekstrakranial internal karotis arter oklüzif hastalıklarında MRA tekniklerinin tanı değeri
- Author
-
Tatoğlu, Hakki, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Ekstrakranial İCA stenozlarında KA altın standart kabul edilerek, CE- MRA ve TOF MRA'nın tanısal değerleri araştırıldı. Oklüzif hastalık ön tanısı ile kliniğimize başvuran ve Doppler US ile elimine ve refere edilen 21 olgu 2D TOF MRA, CE-MRA ve KA ile incelendi. 2D TOF MRA tekniğinde; karotis bifurkasyonu santralize aksiyal planda 2D GRE sekansı uygulanılarak elde edilen verilerden MİP algoritma ile anjiogramlar oluşturuldu. CE-MRA tekniğinde ise; arkus aortadan karotis sifonuna kadar olan alanı içine alacak şekilde koronal planda, KM öncesi ve sonrasında hızlı 3D GRE sekansları uygulandı. Bu teknikte; olgulardaki değişik sirkülasyon zamanlarına bağlı olan KM'nin inceleme alanına ulaşma süresi göz önüne alınarak sekans başlama zamanı test injeksiyon yöntemi kullanılarak belirlendi. İV yolla 2 ml/sn hızında 0,02 ml/kg gadopentetate dimeglumine el ile injekte edildi ve hesaplanan gecikme zamanında tarama başlatıldı. KM verilmesinden sonra elde edilen imajlar KM öncesindeki imajlardan çıkarılarak TOF MRA'da olduğu gibi MİP algoritmi ile üç boyutlu arteriogramlar oluşturuldu. Stenoz dereceleri hafif (%0-20), orta (%30-69) ileri (%70- 99) derecede stenoz ve oklüzyon şeklinde gruplandırıldı. Her iki MRA tekniği bulguları farklı stenoz dereceleri ve oklüzyon için ayrı ayrı KA ile korele edildi. Tüm olgular göz önüne alındığında, TOF MRA ile KA arasındaki uyum %90 ve CE-MRA ile KA arasındaki uyumda %97 olarak saptandı. Klinik açıdan önemli olan %70-99 darlık derecesi için TOF MRA'nın duyarlılığı % 1 00 ve özgüllüğü %84.6 iken, CE- MRA'nın duyarlılığı %100 ve özgüllüğü ise %92.3 olarak tespit edildi. Ayrıca bir olguda ülsere plağın görüntülenmesinde TOF MRA yetersiz kaldı. 64Sonuç olarak; ekstrakranial İCA patolojilerinin görüntülenmesinde hem TOF MRA nemde CE- MRA, KA ile yüksek oranda uyum göstermektedirler. Ancak CE- MRA preoklüzyon ile oklüzyon ayrımında, ülsere plakların görüntülenmesinde ve geniş inceleme alanı ile eşlik edebilecek başka patolojilerin tespitindeki başarısıyla TOF MRA'ya oranla daha üstün bir teknik konumundadır. Bu gibi üstünlükler yanısıra; hızlı, kolay uygulanabilir ve noninvaziv özellikleri nedeniyle, CE-MRA KA'nın kontrendike olduğu durumlarda kullanılabilecek değerli bir radyolojik tanı metodudur. 65 SUMMARY THE DIAGNOSTIC VALUE OF MRA TECHNIQUES IN THE OCCLUSIVE DISEASES OF EXTRACRANIAL INTERNAL CAROTID ARTERIES Accepting the katether angiography as the reference imaging modality, the aim of this study is to assess the diagnostic value of TOF and CE-MRA in extracranial internal carotid artery stenosis. 21 patients who were refered to our department with diagnosis of oclusive disease and pre-evaluated with doppler sonography were examined with 2D TOF MRA, CE-MRA and catether angiography. At 2D TOF method; a 2D GRE sequence was performed in axial plan centered on the carotid bifurcation and angiograms were reconstructed by means of MIP algorithm with the obtained data. As for CE-MRA method; a fast 3D GRE sequence was applied in the coronal plan covering the area between the levels of aortic arch and carotid siphon, before and after contrast medium administration. Different circulation times were taken into consideration and the start of the sequence was tailored individually for each patient by a test bolus in the latter. 0.02ml per kilogram gadopentate dimeglumine was manually infused intravenously and examination was commenced after the calculated delay time. Images obtained after the contrast material injection were subtracted from native series and angiograms were constituted with the MIP algoritm just like the TOF MRA method. Degree of stenosis at angiograms were graded as 66mild (1-29%), moderate (30-69%), high (70-99%) and complete occlusion. Findings obtained from both MRA techniques were correlated with catether angiography results separately. When all subjects were taken into consideration; corelation between TOF MRA and catether angiography was 90 % and between CE-MRA and catether angiography it was 97 %. For the stenosis of 70-99 % which has clinical sense, sensitivity and specificity of TOF MRA were 100 % and 84.6 % respectively whereas sensitivity and specificity of CE-MRA were 100 % and 92.3 % respectively. Besides TOF MRA was inadequate in demonstration of an ulcerated plaque. In conclusion; both TOF MRA and CE-MRA revealed significant correlation with catether angiography. However CE-MRA appears to be a superior technique with its accomplishments in differention of occlusion and pre-occlusion, demonstration of ulcerated plaques and detection of possible accompanying pathologies with a broader field of view. Beside its above mentioned superlativenesses CE-MRA is a fast, noninvasive and easily performed valuable method of diagnostic radiology which can also be performed when catether angiography is contraindicated. 67 75
- Published
- 2000
33. Vertebral fraktürlerin ayırıcı tanısında difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleme
- Author
-
Tasali, Nuri, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Difüzyon ağırlıklı görüntüleme (DAG) imaj kontrastının suyun mikroskopik hareketine bağlı olarak belirlendiği bir MR görüntüleme tekniğidir. DAG ile travmatik ve patolojik kompresyon fraktürlerinin ayırımında standart Tl ve T2 ağırlıklı MR görüntülerine ek bilgiler elde edilebilmektedir. Çalışmamızın amacı, sık karşılaşılan bir ikilem olan akut kompresyon fraktürlerinin ayırımında DAG'nin tanı değerini araştırmaktır. Çalışma grubu direkt grafilerinde en az bir vertebrasında yükseklik kaybı görülen, 22 'si erkek, 10'u ise kadın 32 hastadan oluşmaktadır. 32 hastadaki yükseklik kaybı olan 47 vertebra, 12'si travmatik, 16'sı enfeksiyöz ve 19'u tumoral olmak üzere üç grupta prospektif olarak incelendi. Tüm olgularda kesin tanı cerrahi, klinik ve kontrol radyolojik incelemeler ile doğrulandı. Hastalara ilk olarak sırasıyla sagittal planda yağ baskılanan T2 ağırlıklı turbo spin eko sekansı ve Tl ağırlıklı spin eko (SE) sekansı uygulandı. DAG için gradient eko sekansı (PSIF) kullanıldı. Kalitatif değerlendirmede; her üç sekansta vertebral lezyonların sinyal intensite karakteristikleri ve infiltrasyon şekilleri ile paravertebral yumuşak doku kitlesi, vertebra dorsal konturunda elevasyon ve pediküler uzanım olup olmadığı incelendi. Kantitatif değerlendirmede fraktür alanı ve vertebra korpusundan ölçülen sinyal intensiteleri ile kontrast ve kontrast-gürültü oranları her sekans için ayrı ayrı olarak hesap edildi. DAG'de travmatik vertebral fraktürlerin 3'ü dışında hepsi normal kemik iliği ile karşılaştırıldığında hipointens olarak bulundu. Bu üç vertebra izointens olarak 65değerlendirildi. Enfeksiyon ve tümör grubunda izointensite tanımlanan sırasıyla 2 ve 4 lezyon saptandı. Bu iki grupta diğer tüm vertebral fraktürler normal vertebra korpusu ile karşılaştırıldığında hiperintens olarak tanımlandı. Gruplar arasında Tl ağırlıklı SE ve yağ baskılanan T2 ağırlıklı TSE sekansdaki kalitatif sinyal intensiteleri, kontrast ve kontrast gürültü oranları açısından anlamlı fark saptandı. DAG'de lezyonlann sinyal intensite karakteristikleri, kontrast ve kontrast-gürültü oranlan yönünden travma ile enfeksiyon ve travma ile tümör grupları arasında anlamlı farklılık bulundu (p0,5). Sonuç olarak; akut travmatik ve infıltratif vertebral fraktürler DAG'de farklı sinyal intensite karakteristikleri ile ayrılabilir. Ancak tumoral ve enfeksiyöz vertebral lezyonlann ayırıcı tanısı için morfolojik bulgulann sinyal karakteristikleri ile birlikte değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Çalışmamızda elde edilen sonuçlar difüzyon ağırlıklı MR görüntülemenin kemik iliği patolojilerindeki geleceği açısından ümit vericidir. Ancak daha geniş serilerde ve farklı patoloji gruplarında uygulanması DAG'nin kemik iliği lezyonlanndaki tanı değerini ortaya koyacaktır. 66 SUMMARY DIFFUSION WEIGHTED MAGNETIC RESONANCE IMAGING IN DISCRIMINATION OF VERTEBRAL FRACTURES Diffusion weighted imaging (DWI) is an MR imaging technique in which contrast within the image is based on microscopic motion of water. DWI provides additional information that is not available on standart Tl and T2 weighted MR images in differentiation of traumatic and infiltrative vertebral lesions. The purpose of our study is to assess the diagnostic value of DWI in differentiation of acute compression fractures which is a common dilemma. The study group consisted 32 patients (22 man, 10 woman) who had height loss in at least one of their vertebral bodies on their plain radiograms. 32 patients' 47 vertebras were grouped as 12 traumatic, 16 infectious and 19 tumoral and were evaluated in a prospective manner. Initially, Tl weighted SE, and fat suppressed T2 weighted TSE sequences were applied in sagittal plans. A gradient echo sequence (PSIF) was performed for diffusion weighted imaging (DWI). In qualitative evaluation; signal intensity characteristics of vertebral lesions, infiltration types and presence of paravertebral soft tissue, elevetion of the dorsal contour and pedicular extention were noted. In quantitative analysis contrast and contrast-noise ratios were calculated after the signal intensities of fracture area and normal bone marrow were measuerd for all lesions at each sequence. At DWI when compared to normal bone marrow all traumatic vertebral compression fractures were hypointense except 3 cases which showed isointensity. İsointensity were 67detected in 2 and 4 lesions in infection and tumor groups respectively. In these groups remaining fractures were hyperintense compared to normal vertebral bodies. At Tl and fat suppressed T2 weighted sequences there were no significant difference between the pathology groups according to qualitative signal intensity characteristics, contrast and contrast-noise ratios. At DWI the difference in qualitative signal intensity characteristics, contrast and contrast-noise ratios between trauma-infection and trauma- tumor groups were significant.(p0,5). In conclusion, acute traumatic and infiltrative vertebral fractures can be differentiated with their different signal characteristics at DWI. However, signal intensity characteristics should be evaluated with morphological findings for the differentiation of tumoral and infectious lesions. Findings obtained in our study are promising for the future of DWI in bone marrow pathologies. However further bone marrow diffusion studies which will be conducted in larger and various patient populations, will expose the diagnostic value of DWI in bone marrow lesions. 68 75
- Published
- 2000
34. Solid meme kitlelerinde magnetik rezonans görüntülemenin yeri
- Author
-
Dehesh, Ladan, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Magnetic resonance imaging ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Breast neoplasms ,Mammography - Abstract
ÖZET Mammografi ve ultrasonografide solid kitle tanımlanan olgularda MR görüntülemenin tanı değeri araştırıldı. 36 olguda 45 meme kitlesi konvansiyonel ve dinamik kontrastlı MR sekansları ile çift sarmallı meme sargısı kullanılarak değerlendirildi. Lezyonlann kontrast öncesi ve sonrası morfolojik analizi yanısıra kontrast tutulum dinamikleri zaman-sinyal intensite eğrisi ile incelendi. Olguların tümünde radyolojik tanı histopatolojik veriler ile karşılaştırıldı. 19 malign kitlede kontrastlarıma patterni açısından benign lezyonlar ile anlamlı farklılık saptanmamakla birlikte, malign kitlelerde sadece tip A ve B zaman-sinyal intensite eğrileri görüldü. Benign kitlelerde ise, zaman sinyal intensite eğrileri değişkenlik gösterirken, bazı olgularda kontrastlarıma tanımlanmadı. MR mamografinin solid meme kitlelerinde sensitivitesi %100 ve spesifisitesi %89.5 bulundu. Sonuç olarak, MR mammografi yüksek doğruluk oranlan ile mammografi ve ultrasonografiyi tamamlayan, özellikle selektif olgularda uygulanabilecek değerli bir radyolojik modalitedir. 51 SUMMARY MR mammography diagnostic value has been investigated in patients with solid breast masses diagnosed by mammography and ultrasonography. In 36 patients, 45 solid breast masses have been evaluated by conventional and dinamic contrast- enhanced MR sequences using double breast coil. The lesion's contrast enhancement was examined by time -signal intensity curves in addition to morphologic analize before and after contrast material injection. In all patients radiologic diagnosis has been compared with histopathologic diagnosis. Although there was no difference in contrast enhancement pattern between 19 malign lesions and benign lesions, in malign masses it has been observed only tipe A and B time -signal intensity curves. In benign lesions time- signal intensity curves showed variations and in some of them there was no contrast enhancement. In solid breast masses MR sensitivity was found out to be % 100 and spesificity %89.5. In conclusion MR mammography with high accuracy value as a complementary method to mammography and ultrasonography is a valuable radiologic modality specially in selective cases. 52 56
- Published
- 1999
35. Aortoiliofemoral arteriyooklüziv hastalıklarda üç boyutlu manyetik rezonans anjiyografi (3D CE-MRA)'nin tanı değeri
- Author
-
Ünlü, Ercüment, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Magnetic resonance imaging ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Angiography ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
ÖZET Kateter anjiografi altın standart kabul edilerek aortoiliak ve femoral arteriyel oklüziv hastalıklarda 3D kontrastlı MRA'nın diagnostik değeri araştırıldı. Periferik arteriyel oklüziv hastalık ön tanısı alan 54 olguya bolus şeklinde İV 0.2mmol/kg gadopentetate dimeglumine injeksiyonu manuel olarak yapıldı. Kontrast maddenin inceleme alanına ulaşma süresi göz önüne alınarak sekans başlama zamanı test injeksiyon ile belirlendi. Kontrast madde injeksiyonu öncesi ve sonrasında tetkik için uygun üç boyutlu veri akuzisyonu sağlayabilen hızlı gradient eko sekansı ( FISP veya FLASH) uygulandı. Uzaysal rezolüsyon interpolasyon metodu ile arttırıldı. Subtrakte imajlardan MİP algoritmi kulllanılarak üç boyutlu arteriyogramlar elde edildi. Tüm olgularda CE-MRA bulguları KA ile korele edildi. Vasküler yapılar distal abdominal aorta.heriki ana iliak, eksternal iliak,ana ve yüzeyel femoral arterler olmak üzere toplam 9 segmentte ele alındı. Segment analizinde stenoz derecesi hafif (%0-49), orta (%50-69), ileri (%70-99) ve oklüzyon şeklinde gruplandırıldı. CE-MRA sonuçları 481 segmentte uyumlu bulundu. 3 segmentte daha düşük ve 2 segmentte ise, daha yüksek stenoz oranları belirlendi. % 50 ve üzerindeki darlıklarda duyarlılık %97 ve seçicilik %98 oranlarında saptandı. 71 oklüze segmentin tümü CE-MRA'da doğru tanımlandı. Sonuç olarak, 3D CE-MRA periferik arteriyel oklüziv hastalıklarda MRG'nin avantajlarını taşıması yanısıra, kısa sürede uygulanması ve özellikle kateter anjiyografınin kontrendike olduğu olgularda, girişimsel işlemlerin planlanması ve tedavi sonrası takibinde tanı olanağı sağlaması nedeni ile tercih edilebilir. 69 SUMMARY In the occlusive diseases of aortoiliac and femoral arteries, the diagnostical importance of 3D contrast MRA was assessed by using catheter angiography as the golden standard. 0.2 mmol/kg gadopentetate dimeglumine was administered intravenously to 54 patients pre-diagnosed to have peripheric arterial occusive disease, by manuel injection. Starting time for the acquisition were determined by the use of test injections, considering the arrival time of the contrast media to the volume of interest. Fast gradient echo sequences (FISP or FLASH) capable to collect three dimensional data were empolyed before and after the contrast injection. Spatial resolution was increased by the use of interpolation method. Three dimensional arteriograms were obtained from the substracted images by the use of the MIP algorithm. CE-MRA findings were correlated with CA in all patients. Vascular structures were assessed in nine segments consisting distal abdominal aorta, and both common iliac, external iliac, common and superficial femoral arteries. In segmental analysis, the grade of stenosis were classified as mild (0-49%), moderate (50-69%), severe (70-99%) or occluded. CE-MPA findings were correlated in 481 segments. In 3 segments the grade of stenoses were lower, while they were higher in two. For stenosis of 50% or more, sensitivity and specificity values were 97% and 98%, respectively. CE-MRA had determined accurately all of the 71 occluded segments. In conclusion, 3D CE-MRA is a fast technique possessing the advantages of MRI in the peripheric occlusive diseases. Especially in the patients in which the catheter angiography is contraindicated, this technique may be the method of choice in the planning of the interventional vascular procedures and their follow-up. 70 78
- Published
- 1999
36. 3-Sübstitüe benzoksazolin-2-on türevlerinin sentezi ve biyolojik aktivitesi üzerinde çalışmalar
- Author
-
Dağ, Özge, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Benzoxazoles ,Pharmacy and Pharmacology ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
58 ÖZET Bu çalışmada, [2(3H)-benzoksazolon-3il]aseto hidrazitlerin çeşitli aldehit türevleri hazırlanmış ve bunların antikonvüsan etkileri incelenmiştir. Çalışmada ilk olarak, o-amino fenolden üre varlığında benzoksazolon sentezlenmiştir. Sentezlenen benzoksazolon aseton varlığında metil kloro asetat ile reaksiyona sokularak metil[2(3H)-benzoksazolon-3-il]asetat yapısı elde edilmiştir. Elde edilen metil [2(3H)-benzoksazolon-3-il]asetatın etanolde çözülüp, hidrazin hidrat ile reaksiyonu sonucu [2(3H)-benzoksazolon-3-il]aseto hidrazit yapısı hazırlanmıştır. [2(3H)-benzoksazolon -3-il]aseto hidrazit ve çeşitli aldehit türevlerinin reaksiyonu sonucu l-[[2(3H)-benzoksazolon-3-il]asetil]-2(2'veya4'sübstitüe)benziliden hidrazin yapısında onbeş bileşiğin sentezi yapılmıştır. Sentezi yapılan bileşiklerin fiziksel özellikleri, ince tabaka kromatografisinde Rf değerlerinin saptanması ve ergime derecelerinin tayini ile belirlenmiş; İR, ^-NMR spektroskopik yöntemleri ve elementel analizleri ile yapılan kanıtlanmıştır. Hazırlanan onbeş bileşiğin antikonvülsan etkileri incelenmiştir. Bileşiklerden on tanesi konvülsiyonların şiddetinde azalma meydana getirmiştir. Bu bileşikler sübstitüe olmayan türev ve o-CH3, 0-OCH3, p-OCH3, p-F, p-N02, p-Br, p-N(CH3)2, o-OH, p-OH türevleridir. p-F, p-Br, p-N(CH3)2 türevlerinin ise deney hayvanlarının yaşam süresini uzattığı gözlenmiştir. Sentezlediğimiz bileşiklerden p-F türevinin diğer türevlerden daha aktif olduğu belirlenmiştir. 59 SUMMARY In this study some aldehyde derivatives of [2(3H)-benzoxazolone-3-yl]aceto- faydrazide have been synthesized and their anticonvulsant activities have been tested. In this study, first of all benzoxazaolone have been synthesized by the Reaction of o-aminophenoles with urea. Synthesized benzoxazolones reacted with methylcholoroacetate in the presence of acetone to for methyl [2(3H)-benzoxazolone- 3-yl]acetate. [2(3H)benzoxazolone-3-yl]acetohydrazide have been synthesized by the reaction of methyl [2(3H)-benzoxazolone-3-yl]acetate with hdrazine hydrate. At last, fifteen l-[[2(3H)-benzoxazolone3-yl]acetyl]-2(2' or 4' substituted) benzylidene hydrazine derivatives have been synthesized by the reaction of [2(3H)benzoxazolone-3-yl] aceto- hydrazide with some aldehyde derivatives. Physical properties of synthesized compounds have been determined by Rf values in TLC and by melting point. Their chemical structures have been confirmed by utilizing their IR, 'H-NMR and elementary analysis results. The anticonvulsant activitives of fifteen compounds have been tested. Ten of these compounds have been showed decrease in intency of convulsions. These derivatives are; nonsubstituted derivative and 0-CH3, 0-OCH3, p-OCH3, p-F, p-N02, p-Br, p-N(CH3)2s o-OH, p-OH. p-F, p-Br, p-N(CH3)2 derivatives have been showed longer time of death. The anticonvulsant activity of p-F derivative has been observed higher in comparision with the others. 66
- Published
- 1999
37. Hipofiz adenomlarının tanısında bilgisayarlı tomografinin yeri
- Author
-
Kizilay Argon, Nazihat, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Pituitary gland ,Adenoma ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Tomography-x ray-computed - Abstract
87 ÖZET Çalışmamızda, hipofız adenomu ön tanısıyla BT incelemeye alınarak adenom saptanan 65 olgudaki (25 mikroadenom, 40 makroadenom) BT bulgularımızı, en- dokrinolojik ve histopatolojik verilerle karşılaştırdık. Hipofiz adenomlarının tanısında, BT kriterlerini ve BTnin etkinliğini belirlemeye çalıştık. BT incelemede, mikroadenom olgularımızın tümünde fokal hipodens lezyon saptayarak, tanıda en değerli kriter olduğunu gördük. Diyafragma sellada fokal konveksite, infundibulumda deviyasyon, sella boyutlarında artma ve sella tabanında erozyon, gland yüksekliğinin 8 mm'den fazla olması tanıya yardımcı bulgulardır. Makroadenomlarda ise BT, lezyon varlığı, boyutu ve iç yapısının yanısıra kitle etkisini belirlememizi sağladı. Sonuç olarak, BT hipofiz adenomlarında duyarlı, güvenilir ve noninvaziv bir radyolojik görüntüleme yöntemidir. Ancak, BTde adenom tanısının, klinik ve endokrinolojik veriler gözönünde tutularak yapılması uygun olur. 94
- Published
- 1998
38. Glokomlu olgularda retrobulber kan akımının renkli dopler ultrasonografi ile değerlendirilmesi
- Author
-
Sayinbaş, S. Önder, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Blood flow velocity ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Ultrasonography-doppler ,Glaucoma - Abstract
ÖZET Bu çalışmada PAAG, NTG ve PEXG olgularında RDUS ile elde edilen OA, SRA ve PSA'nın Vs, Vd, Rİ değerlerini, normal olgularla karşılaştırarak inceledik. Çalışmaya 24 olgunun 45 PAAG'li gözünü, 16 olgunun 30 NTG'li gözünü, 18 olgunun 30 PEXG'li gözü ile 17 normal olgunun 34 gözünü aldık. Tüm glokom gruplarında OA'nın Vd değerlerinde normal populasyona nazaran anlamlı olarak azalma (p
- Published
- 1997
39. Larenks kanserlerinde bilgisayarlı tomografi ile preoperatif evreleme
- Author
-
Özer, Mehmet, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Tomography-x ray-computed ,Laryngeal neoplasms - Abstract
ÖZET Larenks kanserleri tüm organ kanserlerinin %2-5'ni ve baş-boyun bölgesi kanserlerinin %25'ni oluşturur. 50-70 yaşlan arasında sık izlenir ve 6. dekatta yüksek insidans gösterir. Endüstriyel bölgelerde sıklığı fazladır. Erkek kadın oranı değişik yayınlarda 5-20/1 arasında değişir. Larenks kanserli olgularda, kıkırdak invazyonunun varlığı tümörün evresini belirliyerek yapılacak operasyonun tipini etkileyen önemli bir faktördür. Bu amaçla, larenks kıkrrdaklannda meydana gelen değişimler Bilgisayarlı Tomografi (BT) ile değerlendirilerek, sonuçlar histopatolojik (HP) veriler ile karşılaştırıldı. Klinik ve biopsi ile tanı konmuş larenks kanserli 24 olgu incelendi. Elde edilen veriler kappa istatistik testi ile değerlendirildi. Elde edilen tam uyum değerinden, şansa bağlı uyum çıkartılarak tesadüfi olmayan kappa değeri elde edildi. Tümör bakımından BT ve klinik yöntem arasındaki raslantısal olmayan (net) uyum düzeyi %39.5, Nodul bakımından klinik yöntem ile BT arasında raslantıya bağlı olmayan uyum düzeyi %25.8 olarak bulundu (Tablo 6- 8). Metastaza göre ise her iki evreleme yönteminde (metastazlı vaka olmadığı için ) %100 uyumlu kabul edildi. Sonuç olarak BT hastaya yaklaşım ve cerrahi girişimi planlamada önemli rol oynamaktadır. Larenks kanserli olguların evrelendirilmesinde, YRBT kıkırdak invazyonu yönünden tomografik duyarlılığı arttıran bir tekniktir. 49
- Published
- 1997
40. Soliter pulmoner nodül tanısında yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografinin yeri
- Author
-
Kaymak, İsmail Ogün, Çakır, Bilge, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Solitary pulmonary nodule ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Tomography-x ray-computed - Abstract
ÖZET Çapı 6 cm den küçük, fokal, yuvarlak yada oval, enaz üçte iki çevresi akciğer parankimine bitişik, her bir hemitoraks için tek olan lezyonlara SPN denir. Lezyonun belirgin konturlu olma şartı yoktur, ancak, çevre parankimden kolaylıkla ayırt edilebilmelidir. Çalışmamızda SPN saptanmış 32 olgunun 35 lezyonuna YRBT inceleme uyguladık. Olguları histopatolojik tanılarına göre benign ve malign nodul gruplarına ayırdık. Her bir lezyonun YRBT bulgularını inceledik ve böylece SPN tanısında YRBT bulgularının değerini araştırdık. 9 Epidermoid karsinom (%25,8), 3 adeno karsinom (%8,5), 2 küçük hücreli karsinom (%5,8), 2 lenfoma (%5,8), 10 granülom (%28,5), 4 kist hidatik (%11,5), 3 hamartom (%8,5), i abse (%2,8), 1 pulmoner ven varisi (%2,8) lezyonunu içeren çalışmamızda; nodüllerin, belirgin sınırlılık, düzgün, lobüle ya da spiküler konturluluk, satellit lezyon, plevral tag ve halo bulgusu gibi kenar özelliklerini, homojenite, kavitaston, kalsifikasyon, bublelike area, hava-sıvı seviyesi ve hava bronkogramı gibi iç yapısal özelliklerini araştırdık. Non-homojen yoğunluk ve lobüle konturluluk özelliğinin malign, belirgin ve düzgün konturluluk özelliğinin ise benign nodul tanısında duyarlı YRBT bulguları olduğunu gördük. Sonuç olarak, etyolojik risk faktörleri göz önünde tutularak yapılan YRBT inceleme, benign ve malign SPN'lerin ayırıcı tanısında önemli bir radyolojik tanı yöntemidir. Nodulun histopatolojik tetkiki ise mutlaka gereklidir. 64
- Published
- 1997
41. Akciğerde sigaraya bağlı morfolojik değişimlerin yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi
- Author
-
Altintaş, Cihan, Ulutunç, H. Cahit, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Smoking ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Tomography-x ray-computed ,Lung - Abstract
50 ÖZET Sigaraya bağlı akciğer hasan iki dönemde ortaya çıkmaktadır. Birinci safhada sigara ürünlerine karşı distal hava yollarında gelişen ve her içicide ortaya çıkan inflamatur cevap, ikinci safhada ise bunu takip eden akciğer destrüksiyonu ve fibrozis safhasıdır. Rutinde kullanılan solunum fonksiyon testleri daha çok ikinci safhada bulgu vermektedir Yüksek rezolüsyonlu Bilgisayarlı tomografi ile inflamatuar safha gösterilebilir. Bu döneme spesifik YRBT bulguları ; parankimal mikronodül ve buzlu cam dansite artışı izlenebilmektedir. Bunlardan başka subplevral mikronodül, amfızem, dependan bölge yoğunluk artışı izlenebilir, fakat ilk iki bulgu kadar spesifik olmayıp, sigara içmeyen kişilerde de görülebilmektedir. Subplevral çizgiler ve bronş duvar kalınlaşmasının az sayıda olguda belirlenmesi ve grublar arasında istatistiksel anlamlı farklar oluşturmaması nedeniyle, sigara içimiyle doğrudan ilişkisi olmadığı düşünülmüştür. Sonuç olarak ; sigara içenlerde, özellikle genç yaş grublarında subklinik inflamatuar safhanın yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi ile tanımlanabileceği kanısına vardık. 53
- Published
- 1996
42. a-((2-Benzimidazolil) tiyo) asetofenon ve tiyazolo (3,2-a) benzimidazol türevlerinin sentezi, yapılarının aydınlatılması ve antihelmintik etkileri üzerinde çalışmalar
- Author
-
Eroğlu, Yalçin, Çakır, Bilge, and Diğer
- Subjects
Anthelmintics ,Pharmacy and Pharmacology ,Tetramisole ,Benzimidazoles ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Albendazole - Abstract
111 - ÖZET Bu çalışmada özellikle potansiyel antihelmintik etkili tienzimidazol türevlerinin sentezi amaçlanmıştı r. önce, 2-merkapto- benzimidazol ve a-bromoasetofenon türevlerinden hareketle a-[(2- qenzimidazol i 1 )tiyo]asetofenon türevlerinin sentezi gerçekleş- irilmiş, daha sonra bu bileşiklerin polifosforik asitle (PPA) sıtı İması sonucu 3-(p-sübstitüefeni 1 )-tiyazolo[3,2-a]benz- midazol türevleri elde edilmiştir. Toplam 18 bileşiğin sentezi yapılmış ve yapıları spektral yöntemlerle aydınlatılmıştır. Bunlardan 3 tanesi literatürde kayıtlı olmayan yeni ileşiklerdir. Sentezlenen bileşiklerin antihelmintik etkileri Tubifexler üzerinde yapılan deneylerle tayin edilmiştir. Standart maddeler olarak nematodlar üzerinde iyi etkili olduğu bilinen ilaç etken maddeleri (Albendazol, Mebendazol, Piperazin Nitrat, Tetramizol, Tiyabendazol ) kullanılmıştı r. özeli ikle a-[(5- kıoro- ve non-sübstitüe- 2-benzimidazol i 1 )tiyo]asetofenon(IIf ) ve ila) ileriye yönelik umut verici bileşiklerdir. Çünkü bu bileşiklerin, bizim deney şartlarımızda, kullanılan standart maddelerden daha etkili oldukları saptanmıştır. Bileşik Ila'nın standart maddeler içerisinde en etkili olduğu saptanan etramizolden yaklaşık 1.7 kez ve bileşik lifnin yaklaşık 2.25 (ez daha etkili olduğu tesbit edilmiştir. Sentezi yapılan diğer aileşiklerin incelenen konsantrasyonlarda etki göstermedikleri saptanmıştır. [ - 112 -. SUMMARY It has been aimed to synthesize benz imidazole derivatives which have potential antihel imintic acitivity in this study. At the first stage, the syntheses of a-[(2-benzimi- dazolyl )thio]acetophenones have been realized starting from 2- mercaptobenzimidazole and a-bromoacetophenone derivatives. Afterwards, heating these compounds in polyphosphoric acid (PPA), -(p-substitutedphenyl )-th i azol o [ 3, 2-a] benz imidazole derivatives Have been synthesized. Totally eighteen compounds have been ynthesized and their structure have been elucidated by spectros copic methods. Three of the compounds are original and have not been reported in the literature before. The anthelmintic activity of the compounds have been cetermined on Tubifex. The medicine which are known effective on nematodes (Albendazole, Mebendazole, Piperazine citrate, Tetramizole, and Thiabendazole) have been employed as standards in anti he Imintic experiments. Especially, a-[(5-chloro-, and non- siUbstituted-2-benzimidazolyl )thio]acetophenone (Ilf and Ila respectively) have been found promising compounds for the future. Elecause they have been found more effective than standards in our experimental conditions. It has been observed that compound Ila and Ilf were approximately 1.7 and 2.25 times more active than Tetramizole respectively which are being claimed one of the most active anthelmintics. The other synthesized compounds have been found ineffective within range of the concentrastions utilized in our experiments. 123
- Published
- 1990
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.