39 results on '"Boyacıoğlu, Esin"'
Search Results
2. Erzincan Tren Garı
- Author
-
Keçeci, Merve Umay, Boyacıoğlu, Esin, and Özkan Yazgan, Esra
- Published
- 2021
3. Kent Hakkı Bağlamında Endüstri Mirasını Yeniden Okumak: TÜRASAŞ Eskişehir Örneği
- Author
-
Kaçar, Ayşe Duygu, Yetkin, Ebru, and Boyacıoğlu, Esin
- Abstract
Endüstri mirasının geleceğine ilişkin karar süreçlerinde kentlinin taleplerini geri plana iten, belirli bir kesimin çıkarlarını gözeten ve maddi getirilerin önemsendiği yaklaşımların hâkim olduğu görülmektedir. Bu çalışmada endüstri mirasının korunmasında sıklıkla göz ardı edilen kentlileri ve tercihlerini hatırlatmak adına TÜRASAŞ Eskişehir yerleşkesi, kent hakkı kavramı bağlamında irdelenmiştir. Çünkü endüstri mirası kolektif biçimde üretilen bir yapıttır (oeuvre). Literatürdeki çalışmalar, çoğunlukla endüstri mirasının işlevini kaybettiği döneme ve bu aşamadan sonra yapılabileceklere odaklanmaktadır. İşlev yitiminin ardından, “mirastan kalanlar ile ne yapılacağı” ve “bu kararı kimin vereceği” soruları gündeme gelmektedir. Özgün işlevini sürdüren ancak çeşitli baskılar ile karşı karşıya kalan bir endüstri mirası özelinde kent hakkının tartışılması, bu soruların yanıtlarını üretebilmek için önemlidir. İlk olarak, mirasın kent toplumunun oluşumundaki etkileri araştırılmıştır. İkinci olarak, mirasın somut ve somut olmayan değerlerini oluşturan bu etkiler, Lefebvre’in kent hakkı perspektifi üzerinden iki ana başlık altında ele alınmaktadır: özyönetim ve sahiplenme. TÜRASAŞ Eskişehir ve kentli arasında kısıtlı bir etkileşimin sürdüğü, kentlinin mirası sahiplendiği görülmüştür. Bu noktada çalışma, endüstri mirasının geleceği konusunda özgün bir kavramsal çerçeve sunmaktadır. Miras ve kentli arasındaki iletişimi güçlendirmek için kimi somut adımların atılması önerilmiştir. Bu iletişim geliştikçe kentlinin mirasa ilişkin farkındalığının artacağı ve daha güçlü bir kent hakkı talebi geliştireceği öngörülmüştür.
- Published
- 2021
4. Erzincan Endüstri Mirası Üzerine Bir Değerlendirme
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin and Özkan Yazgan, Esra
- Abstract
Tez konusunu oluşturan Erzincan kenti, Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi’nin sınırında, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde geniş bir ovada kurulmuştur. Konumu nedeniyle tarih boyunca yıkıcı depremlere maruz kalmış ve bu depremler sonucunda birçok kez yer değiştirmiştir. Kent, son olarak 1939 depremi sonrasında tamamen yıkılmış ve yeniden kurulmuştur. 1938 yılında inşa edilen Erzincan Tren Garı, 1939 depreminden günümüze işlevini sürdürerek ulaşan tek yapı olmuştur. Deprem sonrasında kentin yeniden kurulması ve endüstrileşme süreci eş zamanlı gerçekleşmiştir. 1940’lı yılların sonunda kurulmaya başlayan endüstri yerleşkeleri demiryolu hattı ile ilişkili bir konumda planlanmış ve kentin yeniden kurgulanmasında belirleyici rol oynamıştır. Endüstri mirası niteliğindeki bu yerleşkeler günümüzde, periyodik depremler, bilinçsizlik ve koruma politikalarındaki eksiklikler nedeniyle risk altındadır. Bu bağlamda tezin temel amacı, kentin endüstri mirasının yerleşke ve yapı ölçeğinde belgelenmesidir. Tez kapsamında, 1939 depremi sonrasında yeniden inşa edilen kentin gelişimi, endüstri yerleşkelerinin kurulması ile bir arada ele alınarak bu yerleşkelerin kentin gelişim sürecindeki etkileri irdelenmiştir. Sonuç olarak, endüstri yerleşkelerinin sahip olduğu değerler belirlenerek, korunmasına yönelik sorunlar ve Erzincan kenti için taşıdıkları potansiyeller ortaya konmuştur The province of Erzincan as the subject of the thesis is located on a wide plain on the North Anatolian Fault. Thus, it has been exposed to devastating earthquakes throughout its history and relocated as result of these earthquakes. The province has been devastated and reconstructed after the 1939 earthquake. Train Station has been the only building that has survived after the 1939 earthquake maintaining its functions until recently. Therefore, the train station has played an organizing role in the spatial construction of the new province. Establishment of the new province and industrialization process have happened simultaneously. Industrial campuses have been planned close to the railway route and played a major role in construction of the city. Erzincan industrial heritage has been at risk due to the reasons such as current policies, earthquakes, and unconsciousness. The purpose of this thesis was to document the industrial heritage of the province at campus and construction scale, and to reveal the effects of these campuses upon the development process of the city discussing the development of the province reconstructed after the 1939 earthquake along with the establishment of industrial campuses. Moreover, documenting the industrial heritage in the province was of remarkable considering the risks related to industrial heritage. In this study, the establishment process of the new province was analyzed, the constructions and tissues found in the industrial campuses were documented, the heritage values were determined, the risks to be exposed/exposed were determined, and the value, potential and problems of the industrial heritage were revealed.
- Published
- 2021
5. 1919 - 2019 'Samsun Yüzüncü Yıl Konuşmaları'
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2021
6. Erzincan Sümerbank Bez Fabrikası
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin, Özkan Yazgan, Esra, and Keçeci, Merve Umay
- Published
- 2020
7. 1939 Depreminin Gölgesinde Endüstrileşme Çabaları ve Erzincan’ın Kent Kurgusundaki Etkileri
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin, Keçeci, Merve Umay, and Özkan Yazgan, Esra
- Abstract
Bildiri, bir deprem kenti olan Erzincan’ın 1939 depremi sonucunda yeniden inşası ve aynızaman diliminde başlayan sanayileşme girişimlerinin bu biçimlenme üzerindeki etkilerini elealmaktadır. Erzincan, sismik bakımdan Türkiye’nin en aktif alanlarından biri üzerinde yeralması nedeniyle, tarihi süreçte çok defa (945, 964, 967, 1011, 1036, 1045, 1135, 1236, 1268,1457, 1482, 1583, 1666, 1784, 1887, 1939, 1941, 1967, 1983 ve 1992) depremlerle yıkılmışhatta bazı depremlerden sonra yer değiştirmiştir. Şiddeti ve verdiği kayıplar bakımından dünyadeprem tarihine geçen en yıkıcı deprem, 27 Aralık 1939’da gerçekleşmiştir. 7.2 şiddetindekibu depremle nüfusun yarısından fazlası hayatını kaybederken, kent merkezindeki pek çok binayıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Deprem sonrası hayatta kalanların büyük bir kısmı göçetmiş, yerlerini terk etmek istemeyenler ise kentin dışında oluşturulan çadır kenteyerleştirilmiştir. Depremin hemen ardından, demiryolunun güneyinde yer alan kent tamamenboşaltılarak “Yasak Kent” ilan edilmiş, kentin yeni bir yerde kurulmasına karar verilmiştir. Yenişehir için yer seçimi yapılırken MTA ve jeologlardan oluşan bir heyet oluşturulup Erzincan’ainceleme için gönderilmiştir. Bu heyetin hazırladığı raporda, yeni şehir için fay hattından uzakve su kaynaklarına yakın bir bölge olan ovanın batısı önerilmiş, ancak merkezi yönetimtarafından bu öneri çeşitli gerekçelerle uygun görülmemiştir. Bu gerekçelerden birisi de seçilenbölgenin demiryoluna uzak kalmasıdır. Yapılan incelemelerin ardından yeni şehrin, eski şehrin5,5 km kuzeyine kurulması kabul edilmiştir. 1941 yılında Yüksek Mimar Asım Kömürcüoğlutarafından yeni Erzincan şehrinin imar planı hazırlanmıştır.Kentin yeniden yapılanmasında depremle kesintiye uğrayan gündelik yaşantının devamınayönelik yaklaşımlara öncelik verilmiştir. Halkın barınma ihtiyacını karşılamak için öncelikleplansız, geçici yapılardan oluşan “muvakkat (geçici) kent” kurulmuştur. Bu bölgedeki yapılar,halkın yapı yıkıntılarından elde ettiği malzemelerle, bireysel çabalarla oluşturduğu yapılardan oluşmaktadır. Muvakkat şehirde inşa edilen bu yapılar ile, kentin plansız gelişiminin önüaçılmıştır. Yeni şehrin inşası ve geçici yerleşimdeki insanların yeni şehre yerleşmeleri uzunzaman almıştır. 1950’li yıllarda ise Balkan göçmenleri için başka bir yerleşim bölgesi,“pavyonlar” olarak adlandırılan konut bölgeleri oluşturulmuştur.Bugün kent, demiryolu hattının sınır oluşturduğu Eski ve Yeni Erzincan olarak adlandırılan ikifarklı bölgeden oluşmaktadır. Eski Kent’den bugüne ulaşan tek yapı, 1938 yılında inşa edilenve 1939 depreminde hasar almayan, özgün işlevini günümüzde de sürdüren İstasyonBinası’dır. “Yeni Kent” ise, az katlı, bahçeli müstakil konutları ile tipik Cumhuriyet DönemiAnadolu kenti özelliği taşımaktadır.Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Anadolu kentlerinin sosyal ekonomik ve fiziksel gelişiminde etkiliolan demiryolu 1938 yılında kente ulaşırken, Erzincan Garı’nın 1939 depreminde hasaralmadan ayakta kalan tek yapı olması, kentin yeni yer seçiminde ve kurgusunda belirleyici birrol üstlenmesine neden olmuştur. Depremin yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle, kentin diğerendüstri yapıları, Sümerbank İplik Fabrikası 1949 yılında, Şeker Fabrikası ise 1956 yıllarındainşa edilebilmiş, kentin endüstrileşme süreci ve yeniden inşası eş zamanlı gerçekleşmiştir. Bubağlamda çalışmada, yeni kentin kuruluşu ve endüstrileşme süreci bir arada ele alınarak,birbiri üzerindeki etkileri irdelenmektedirBu kapsamda çalışmanın ilk bölümünde, 1939 depreminin kentin değişimi ve gelişimiüzerindeki etkileri ele alınmakta, ikinci aşamada ise, endüstrileşme süreci incelenmektedir.Sonuç olarak, depremle birlikte yıkıma uğrayan ve yer değiştiren bir kentin, endüstrileşmeatılımları ile birlikte nasıl bir gelişim süreci geçirdiği üzerine bir değerlendirmeye yerverilmektedir. Bildiri, bir deprem kenti olan Erzincan’ın 1939 depremi sonucunda yeniden inşası ve aynızaman diliminde başlayan sanayileşme girişimlerinin bu biçimlenme üzerindeki etkilerini elealmaktadır. Erzincan, sismik bakımdan Türkiye’nin en aktif alanlarından biri üzerinde yeralması nedeniyle, tarihi süreçte çok defa (945, 964, 967, 1011, 1036, 1045, 1135, 1236, 1268,1457, 1482, 1583, 1666, 1784, 1887, 1939, 1941, 1967, 1983 ve 1992) depremlerle yıkılmışhatta bazı depremlerden sonra yer değiştirmiştir. Şiddeti ve verdiği kayıplar bakımından dünyadeprem tarihine geçen en yıkıcı deprem, 27 Aralık 1939’da gerçekleşmiştir. 7.2 şiddetindekibu depremle nüfusun yarısından fazlası hayatını kaybederken, kent merkezindeki pek çok binayıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Deprem sonrası hayatta kalanların büyük bir kısmı göçetmiş, yerlerini terk etmek istemeyenler ise kentin dışında oluşturulan çadır kenteyerleştirilmiştir. Depremin hemen ardından, demiryolunun güneyinde yer alan kent tamamenboşaltılarak “Yasak Kent” ilan edilmiş, kentin yeni bir yerde kurulmasına karar verilmiştir. Yenişehir için yer seçimi yapılırken MTA ve jeologlardan oluşan bir heyet oluşturulup Erzincan’ainceleme için gönderilmiştir. Bu heyetin hazırladığı raporda, yeni şehir için fay hattından uzakve su kaynaklarına yakın bir bölge olan ovanın batısı önerilmiş, ancak merkezi yönetimtarafından bu öneri çeşitli gerekçelerle uygun görülmemiştir. Bu gerekçelerden birisi de seçilenbölgenin demiryoluna uzak kalmasıdır. Yapılan incelemelerin ardından yeni şehrin, eski şehrin5,5 km kuzeyine kurulması kabul edilmiştir. 1941 yılında Yüksek Mimar Asım Kömürcüoğlutarafından yeni Erzincan şehrinin imar planı hazırlanmıştır.Kentin yeniden yapılanmasında depremle kesintiye uğrayan gündelik yaşantının devamınayönelik yaklaşımlara öncelik verilmiştir. Halkın barınma ihtiyacını karşılamak için öncelikleplansız, geçici yapılardan oluşan “muvakkat (geçici) kent” kurulmuştur. Bu bölgedeki yapılar,halkın yapı yıkıntılarından elde ettiği malzemelerle, bireysel çabalarla oluşturduğu yapılardan oluşmaktadır. Muvakkat şehirde inşa edilen bu yapılar ile, kentin plansız gelişiminin önüaçılmıştır. Yeni şehrin inşası ve geçici yerleşimdeki insanların yeni şehre yerleşmeleri uzunzaman almıştır. 1950’li yıllarda ise Balkan göçmenleri için başka bir yerleşim bölgesi,“pavyonlar” olarak adlandırılan konut bölgeleri oluşturulmuştur.Bugün kent, demiryolu hattının sınır oluşturduğu Eski ve Yeni Erzincan olarak adlandırılan ikifarklı bölgeden oluşmaktadır. Eski Kent’den bugüne ulaşan tek yapı, 1938 yılında inşa edilenve 1939 depreminde hasar almayan, özgün işlevini günümüzde de sürdüren İstasyonBinası’dır. “Yeni Kent” ise, az katlı, bahçeli müstakil konutları ile tipik Cumhuriyet DönemiAnadolu kenti özelliği taşımaktadır.Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Anadolu kentlerinin sosyal ekonomik ve fiziksel gelişiminde etkiliolan demiryolu 1938 yılında kente ulaşırken, Erzincan Garı’nın 1939 depreminde hasaralmadan ayakta kalan tek yapı olması, kentin yeni yer seçiminde ve kurgusunda belirleyici birrol üstlenmesine neden olmuştur. Depremin yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle, kentin diğerendüstri yapıları, Sümerbank İplik Fabrikası 1949 yılında, Şeker Fabrikası ise 1956 yıllarındainşa edilebilmiş, kentin endüstrileşme süreci ve yeniden inşası eş zamanlı gerçekleşmiştir. Bubağlamda çalışmada, yeni kentin kuruluşu ve endüstrileşme süreci bir arada ele alınarak,birbiri üzerindeki etkileri irdelenmektedirBu kapsamda çalışmanın ilk bölümünde, 1939 depreminin kentin değişimi ve gelişimiüzerindeki etkileri ele alınmakta, ikinci aşamada ise, endüstrileşme süreci incelenmektedir.Sonuç olarak, depremle birlikte yıkıma uğrayan ve yer değiştiren bir kentin, endüstrileşmeatılımları ile birlikte nasıl bir gelişim süreci geçirdiği üzerine bir değerlendirmeye yerverilmektedir.
- Published
- 2020
8. Mimarlık ve Yolculuk Pratiği: Cengiz Bektaş’ın 'Anadolululuk' Söylemi
- Author
-
Altan, Tomris Elvan, Akyol, Melike, and Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2019
9. Kadın Üzerinden Modern Konut ve Bruno Taut
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2018
10. Kent Hakkı Bağlamında Endüstri Mirasını Yeniden Okumak: TÜRASAŞ Eskişehir Örneği.
- Author
-
Yetkin, Ebru, Boyacıoğlu, Esin, and Kaçar, Ayşe Duygu
- Subjects
- *
DECISION making , *WISHES - Abstract
Regarding the future of the industrial heritage, main approaches exclude the wishes of inhabitants, take into account interests of a specific part of society, attach importance to profits. The concept of right to the city has been researched on TÜRASAŞ Eskişehir in order to remind the inhabitants and their demands neglected in the conservation of industrial heritage. Because industrial heritage is a collectively produced artwork(oeuvre). Literature mostly focusses on the period when industrial heritage lost its function. After functional loss, the questions of "what to do with the remains" and "who will make decisions" become current issue. It's important to discuss the right to the city for industrial heritage that maintains original function but faces pressures, in order to produce answers to these questions. First, the effects of heritage on the formation of urban society were investigated. Secondly, these effects, which can be seen as the tangible and intangible values, are discussed under two main headings in the context of the right to the city from Lefebvre's perspective: self-management and appropriate. Although there is a limited interaction between TÜRASAŞ Eskişehir and inhabitants, it has been determined that they appropriate the heritage. At this point, study offers a unique conceptual framework for the future of heritage. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
11. Sinema ve Mimarlığın Mekânla Mutlak İlişkisi: Otomatik Portakal.
- Author
-
Sözen, Gülçe and Boyacıoğlu, Esin
- Subjects
ARCHITECTURAL drawing ,TACIT knowledge ,GEOGRAPHY ,EXHIBITIONS ,SENSORY perception - Abstract
Copyright of Mimarlık is the property of Chamber of Architects in Turkey and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
12. Kolektif Üretim, Kolektif Mekân: KHO Laboratuvar Merkezi.
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Subjects
CONFIGURATION space ,ARCHITECTURAL awards ,MILITARY education ,MORPHOLOGY - Abstract
Copyright of Mimarlık is the property of Chamber of Architects in Turkey and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
13. Mimarlık ve Yolculuk Pratiği: Cengiz Bektaş'ın "Anadolululuk" Söylemi.
- Author
-
Akyol, Melike, Boyacıoğlu, Esin, and Altan, T. Elvan
- Subjects
ARCHITECTURAL practice ,ARCHITECTURAL awards ,ARCHITECTURE exhibitions ,EXHIBITIONS ,ARCHITECTURE - Abstract
Copyright of Mimarlık is the property of Chamber of Architects in Turkey and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
14. SEVGİ SOYSAL VE YENİŞEHİR’DE BİR ÖĞLE VAKTİ ROMANINDAN MİMARİ/KENTSEL MEKÂNA İLİŞKİN ÇIKARIMLAR
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin, Tuna Ultav, Zeynep, and Çağlar, Tayyibe Nur
- Published
- 2013
15. Mimarlıkta Estetik Düşünce
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2010
16. Clemens Hozmeister
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2010
17. Bruno Taut Türkiye’de / Bruno Taut in der Turkei
- Author
-
Altan, Tomris Elvan, Boyacıoğlu, Esin, and OpenMETU
- Published
- 2010
18. Taut’s Emphasis on Climate: a Reaction to the Aesthetic Canon of International Style
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2007
19. Düşük Gelir Grupları İçin Konut Tasarım Tarihinin Kilometre Taşları
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2006
20. Kutsal ve Kamusaldan Sonra Gelen: Holzmeister’in Korunaklı Konut Mimarisi
- Author
-
Balamir, Aydan and Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2003
21. Aesthetics of Thecnology and Power
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2002
22. The Union of Architectural Theory and Practice in the Media - Dominated Capitalist World
- Author
-
Sağlam, Hakan and Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2001
23. 'Assesing the Post-Modern Architecture in Turkey Within the Context of Economics and Culture'
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 1993
24. Arketip Konutları ve Göktürk Yerleşimi.
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Published
- 2014
25. Leyla Baydar'a Veda.
- Author
-
Boyacıoğlu, Esin
- Abstract
Being graduated from Fine Arts Academy, Department of Architecture in 1945, as a student of Sedad Hakkı Eldem, Leyla Baydar, continued her architectural practice in Ankara in 1960s after moving from İstanbul, and took part in the academic staff of the first private collages of Ankara, Zafer and Yükseliş Architecture and Engineering Academies. Leyla Baydar, being an instructor and educator who has fought against the stereotypes in relating art, architectural history and culture, has passed away on June 30, 2015. Her obituary is written by Esin Boyacıoğlu. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
26. Günümüzde ortak barınma tartışmaları: Cohousing deneyimi
- Author
-
Sucu Garipbaş, Elif, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Birlikte barınma biçimleri bazı sosyal ve ekonomik sorunları çözmek üzere geliştirilmiş bir barınma pratiği olarak karşımıza çıkar. 18. yüzyılda köyden kente göç ve sanayileşmeyle birlikte zorlu çalışma ve barınma koşullarına yönelik olarak sosyalist ütopistler kente ve sosyal yaşama dair bazı öneriler geliştirmişlerdir. Dönemin sosyal ve kentsel problemlerine çözüm olarak birlikte barınma ve ortak alan paylaşımına önem veren bu tür barınma tipleri önerileri, 20. yüzyılda farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda ise birlikte yaşam kavramına önem veren farklı bir yaklaşım olarak Cohousing oluşumlarını görmekteyiz. Birlikte barınma amacı ile alternatif bir yaşam biçimi oluşturmak isteyen Cohousingler de deneysel olarak varlık gösteren, döneminde sosyolojik ve mekânsal problemlere çözümler arayan, bulunduğu kentin de değişip dönüşmesini sağlayan ütopist yaklaşımlara benzer bir şekilde, kent yaşamının getirdiği zorlu durumlara çözümler aramaktadır. Ortaya çıkış nedenleri komşuluk ilişkilerini geliştirmek, gündelik yaşamın bazı eylemlerini birlikte kurgulayarak daha çok birlikte zaman geçirmek ve para tasarrufu sağlamak, çocukların daha güvenli bir ortamda büyümesini sağlamak, yaşamı ortak alanlar yaratıp paylaşım ve dayanışma içerisinde yürütmek ve daha sosyal bir hale getirmektir. Burada önemli olan birlikte kurgulanan bu yaşam biçiminin tamamıyla gönüllülük bazında oluşmasıdır. Ayrıca kullanıcının inisiyatif kullanabilmesi ve tasarımda katılımcı rol oynaması açısından da önem taşımaktadır. Cohousingler programatik olarak, her ailenin kendi evi yani özel yaşam alanı, isteğe bağlı yemeklerin dönüşümlü olarak hazırlanıp yenilebildiği ortak mutfak ve yemek alanı, her topluluğun kendi ihtiyacına göre aktivite yapabileceği ortak mekânları içermesi açısından farklı bir barınma biçimidir. Kırsalda ya da kent içinde olabildiği gibi; müstakil ya da yüksek katlı da tasarlanabilmektedir. Her ülkede Cohousing oluşumlarında farklı yaşam şekilleri ve konut politikaları neticesinde farklı uygulamalara rastlanılmaktadır. Cohousinglerin kente ve içinde barınan insanlara kattığı önemli nitelikler vardır. Bunlar; komşuluk ve kentsel etkileşim, sosyal dayanışma, saygı, hoşgörü ve yardımlaşma odaklı bir yaşam, düşük maliyet ve uzun vadede ödenebilirlik, yeşil alanlar, ekolojik yatırım, deneysel çözümler, katılımcı tasarım ve her topluluğun yapısına uygun konut başlıkları ile özetlenebilir. Cohousing yapılarının kent yaşamına da önemli katkılar sağlaması beklenmelidir. Ortak mekan kullanımı, birlikte vakit geçirerek yapılan aktiviteler de diğer komşu yapılardan da katılım beklenebilir. Bu bağlamda bulunduğumuz çağın insanları bireysellik ve yalnızlık kavramlarıyla yüzleştirmesi neticesinde saygı, paylaşım ve dayanışma ortamı içinde birlikte ve bireysel olanın dengesi, topluluğun özgün yapısına göre uyarlanarak yaşam alanları oluşturulmaktadır. Bu çalışmada Cohousing yapılarının mimari, sosyal ve kentsel ilişki açısından gelişimlerini incelemek amacıyla Cohousing yapılarında yapılan gözlemler, fotoğraf çekimleri ile mimarlarla ve Cohousing yapılarında yaşayan insanlarla görüşmeler yapılmış ve literatür taraması ile birlikte Cohousing deneyimi araştırılmıştır. The forms of collective housing appear as a housing practice developed to solve some social and economic problems. In the 18th century, socialist utopists developed some suggestions for urban and social life in order to address the difficult working and housing conditions as well as village to urban migration and industrialization. In the 20th century, these types of housing, which give importance to housing and common space sharing as a solution to the social and urban problems of the period, appear in different forms. In recent years, we see Cohousing formations as a different approach that gives importance to the concept of collective living. Cohousings, which desire to create an alternative way of life with the aim of collective living, similar to the utopian approaches that empirically exist, transforming the city in which they are located and seeking solutions to sociological and spatial problems during the period are also seeking solutions to the challenging situations brought by urban life. The reasons for its emergence are to develop neighbourhood relations, to spend more time together and to save money by functionalizing some actions of daily life together, to ensure children to grow up in a safer environment, to live by sharing and in solidarity by creating common areas and to make it more social. What is important here is that this lifestyle that is collectively designed is formed on a voluntary basis. It is also important for the user to take initiative and to play a participatory role in the design. Cohousing is a different form of housing in that it programmatically includes houses of each family, that is to say, their private living space, a common kitchen and dining area where optional meals can be prepared and eaten alternately, and common areas where each community can carry out activities according to their needs. As can be in the countryside or in the city; it can be designed as detached or high-rise forms. Different practices may be seen in cohousing formations in every country as a result of different life styles and different housing policies. There are important qualities that cohousings add to the city and the people living in it. These can be summarized with the titles such as neighbourhood and urban interaction, social solidarity, respect, tolerance and solidarity-oriented living, low cost and long-term affordability, green spaces, ecological investment, experimental solutions, participatory design and housings that are appropriate to the structure of each community. Cohousing structures are expected to make significant contributions to urban life. Participation from other neighbouring structures can be expected in the use of common spaces and activities carried out by spending time together. In this context, as a result of confronting people with the concepts of individuality and loneliness in the present era, living spaces are created in the environment of respect, sharing and solidarity, and the balance of the common and the individual according to the original structure of the community. In this study, in order to examine the development of Cohousing buildings in terms of architectural, social and urban relations, observations were made in Cohousing structures, photographs were shot, interviews with architects and people living in Cohousing structured were conducted and Cohousing experience was investigated with literature review. 171
- Published
- 2020
27. Cengiz Bektaş'ın 'Anadolulu' mimarlık söylemini yolculuk ve yerel modernlik üzerinden okumak
- Author
-
Akyol, Melike, Boyacıoğlu, Esin, Altan, Tomris Elvan, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Bu tez çalışması, kültürel bilinçlenme ve mimarlıkta yerel modernlik arayışında mimarın yolculuğunun rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Modernliğin büyük anlatısı çerçevesinde vurgulanan evrensellik söylemi yerine yerel kültürün içindeki evrensel değerlerin keşfedilmesinde yolculuk eleştirel bir arayış süreci olarak tanımlanmıştır. İcat edilmiş soyut bir `evrensellik` tanımı yerine yerel olanın içindeki evrensel potansiyeli somut olarak açığa çıkarmayı hedefleyen `evrensel özne`lerin yerel-modern keşifleri araştırılmak istenmiştir. Bu kapsamda yolculuk pratiğini mimarlık söyleminin ve mesleki üretim kurgusunun odağına yerleştiren ve yerel-modern mimarlık yaklaşımını oluşturmada bir anahtar olarak gören Cengiz Bektaş'ın anlayışı ve deneyimi örneklenmiştir. Mimarlıkta 1920'lerden itibaren etkili olan Uluslararası Üslup'un önerdiği biçimsel kısıtlılık yerine, 1950'ler sonrası dönemde yerel değerlerden yola çıkan modernizmi savunan bölgeselci ve konumlandırılmış modernist yaklaşımlar öne çıkmıştır. Mimarlıkta bu gelişmelerle eş zamanlı olarak 20. yüzyıl ortasında kültürel zeminde yerelliğe odaklanan Mavi Anadolucular'ın Anadolu aydınlanması söylemleriyle aynı paralellikte Bektaş, kültürel bir üretim alanı olarak gördüğü mimarlıkta Anadolu'ya özgü düşünsel ve pratik üretim ortaya koyma ödevini üstlenmiştir. Bu doğrultuda Mavi Anadolucular'ın kendisinin de katıldığı Mavi Yolculukları'nda olduğu gibi, Bektaş da Anadolu coğrafyasında yaşamış kadim kültürleri ve onların bugüne ulaşmış geleneklerini öğrenmek, anlamak, çağdaşlık çerçevesinde canlı tutarak geleceğe aktarmak için yolculuk pratiğinin yerinde görme deneyiminden faydalanmıştır. Bektaş, geliştirdiği Anadolulu mimarlık söylemi çerçevesinde geleneğe eklemlenen çağdaş bir üretimi ve bu bağlamda bölgesel ve modern bir mimarlık yaklaşımını benimsemektedir. Evrensel özne olarak Bektaş'ın, yolculuklarında Anadolu'nun geleneksel yapılarında keşfettiği evrensel ve çağdaş unsurları mimari ve kültürel alanda aktardığı, paylaştığı ve çağdaş üretim içinde yeniden somutlaştırdığı; bu yönleriyle aydın kültür öncüsü ve öncü mimar olma rolünü üstlendiği vurgulanmıştır. This study aims to examine the role of architect's journey in gaining cultural consciousness and on the search of local modernity in architecture. Travel is defined as a process of a critical quest for discovering universal values included in local culture instead of the discourse of universalism underlined in the frame of the grand narrative of modernism. Rather than the invented abstract description of `universality`, this study focuses on local-modern discoveries put forward by `universal subjects` who searched for the universal potential in the local. In this context, Cengiz Bektaş, who sees travel as a key to construct his architectural discourse and local-modern approach in his architectural production process, is studied. From the 1950s onwards, regionalist and situated modernist approaches seeking the modern in local architecture came into prominence replacing the International Style of early 20th century. Simultaneously, intellectuals of Blue Anatolia movement in Turkey focused on local cultural values in their Anatolian enlightenment discourse. Correspondingly, Bektaş aims at highlighting Anatolia's local and contemporary values and undertakes the task of architectural production peculiar to Anatolia. Accordingly, as in the `blue` travels of intellectuals of Blue Anatolia movement, which Bektaş also participated, he made use of the experience of seeing-on-site offered by traveling so as to learn ancient cultures settled in Anatolia with contemporary consciousness and to transfer them to the future. Within the scope of Anatolian architectural discourse, Bektaş embraces a contemporary, regional and modern approach in architecture that is articulated via tradition. In this study it is emphasized that Bektaş as a universal subject discovers universal properties in Anatolian tectonic by means of his travels. Bektaş's travels provide him to transfer and share his discoveries on both cultural and architectural ground and to concretize his discoveries via his contemporary architectural production. By using travel as a tool for discovery, education and production, Bektaş adopted the pioneering role given by modernity; consequently, it is observed that Bektaş accepts the role of being a modern architect and an intellectual culture pioneer. 303
- Published
- 2019
28. Venedik Bienali'nde sanat-mimarlık eşlemesi ve mekansal pratik olarak ambiente
- Author
-
Kapusuz Balci, Bilge Beril, Boyacıoğlu, Esin, Savaş Sargın, Ayşen, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Sergiler, sanat ve mimarlığın konvansiyonel yapma ve düşünme biçimlerinin ötesinde söylemsel alanlar olarak tezin araştırma alanını tarif etmekte; '60lardan günümüze dek disipliner sınırları genişleten bir edim olarak 'sergi (için) yapma' pratiği ise disipliner kavramlara, süreçlere ve tekniklere yassı bir düzlemde eş varlık statüsü atfetmektedir. Tezin araştırma alanı için belirleyici olan sanat ve mimarlık ilişkisi, sergi bağlamında 'sanat-mimarlık eşlemesi' olarak ifade bulmuştur. Venedik Bienali'nde mimarlık ve görsel sanatların bağımsız sergilerinde sanatçılar ve mimarların yer değiştirmesi ve küratöryel pratik biçimlerinin mekansallığı üzerinden benzeşimi tespit edilerek, Bienal'in bugününden geçmişine bir bakışla sanat-mimarlık eşlemesinin görünür olduğu tarihsel durakların izi sürülmüştür. Bu sorgulama, araştırmayı Görsel Sanatlar ve Mimarlık Bölümü tümleşikliğinde gerçekleşmiş ve genel teması 'ambiente' kavramı ile kurgulanmış olan 1976 Bienali'ne yönlendirmiştir. Venedik Bienali'nin içinde bulunduğu konjonktürdeki kültürel, sosyal ve politik krizle ilişkili olarak yeniden yapılanma sürecini başlatan ve mimarlığın ilk kez kurumda yer bulduğu 1968 Bienali ve 1976'daki 'Yeni' Bienali tasarlayan dört yıllık planın kapsamında 1975'te gerçekleşmiş sergiler, sanatçılar ve mimarların eş etkinlik gösterdiği diğer tarihsel duraklardır. Venedik Bienali'nin tarihselliğinden getirilen, İtalyanca'dan Türkçe'ye çevrildiğinde `çevre`, `yerleştirme`, `ortam` `oda` gibi çoklu anlamları kapsayacak Türkçe bir sözcük olmaması sebebiyle teze olduğu gibi aktarılan 'ambiente', güncel sergilerdeki mekanın deneyimlenebilir ve izleyiciyi çevreleyen gerçekliğine dayalı biçimleri yeniden okumanın bir aracı olarak önerilmiştir. Bienal'i kendi otonom bütünlüğü içinde yeniden değerlendirebilmek için materyal semiyotik bir yaklaşım olan Bruno Latour'un Aktör-Ağ Teorisi'nin (ANT) söz dağarcığı ve yöntemi araçsallaştırılmıştır. Bienal'in tarihsel sergileri ANT'a referansla, `aktör` ve `aktantların` ilişkilenmelerinden meydana gelen `nesnemsiler` olarak ambienteler aracılığıyla materyal ilişkilerin inşa edildiği aktör-ağlar olarak tanımlanmıştır. Venedik Bienali Tarihsel Arşivleri'nden (ASAC) elde edilmiş özgün yazınsal ve görsel materyal aracılığıyla, tarihsel sergilerin geçici, edimsel ve oluşsal süreçlerine erişilmiş; Bienal'in başka bir tarihsel anlatısını inşa eden ilişkisel ağların haritaları çıkarılmıştır. Neredeyse küratöryel bir tavır ve araştırma yönteminin getirdiği olumsallıkla, arşiv araştırmasıyla görünür olan materyalitesi üzerinden tarihsel bir iş, günümüzde üretilmiş başka bir işle yan yana getirilmiş, tezin üretmesi olası çok sayıda kompozisyondan yalnızca biri üzerinden ambientenin günümüzdeki yeniden inşası tartışılmıştır. Exhibitions, as discursive fields beyond art and architecture's conventional ways of making and thinking, outlines research area of the thesis. The practice of 'making (for) exhibition' that has been expanding disciplinary fields since late 1960s attributes disciplinary concepts, processes and techniques an analogous status on a flat ontology. The interrelation of art and architecture, which has been decisive for the field of research, found its expression by the 'art-architecture coupling'. By the synopsis of the displacement of artists and architects via curatorial practices and resemblance of their spatial practices in the autonomous bodies of architecture and visual art exhibitions of Venice Biennale, the thesis presents a view of the Biennale in order to trace historical moments where art-architecture-couplings became visible. This questioning led the research to its first historical instance in 1976 when the Biennale was realized under the integrated sectors of Visual Arts and Architecture and organized around the general theme `ambiente`. 1968 Biennale, which marked the beginning of the institution's remodeling period due to the conjunctural cultural and socio-political crisis, and the exhibitions realized in 1975 within the quadrennial that projected the New Biennale of 1976, were highlighted as other historical instances. 'Ambiente' was recalled from the historicity of the Biennale and transferred as the original Italian term since there exist no Turkish word proper to multiple meanings of the term, such as `çevre` (environment), `yerleştirme` (installation), `ortam` (ambience) and `oda` (room). Ambiente is presented as an instrument to re-read forms based on the experiential and environing literality of the space. Bruno Latour's material semiotic approach, Actor-Network Theory (ANT) with its terminology and method, are instrumentalized in order to reconsider the Biennale as an autonomous entity. The '68, '75 and '76 exhibitions are defined as actor-networks in which ambientes -as `quasi-objects` composed of the interactions and material relations of `actors` and `actants`. Temporal, performative and processual operation of the historical exhibitions are accessed and mapped through the agency of the original textual and visual material achieved from the Historical Archives of Venice Biennale (ASAC) to build another historical narrative of the Biennale. In almost a `curatorial manner` and a `contingent` way, a historical work –of which the archival research made its materiality visible- is re-assembled with another recent work, as one single `composition` among many others this research would possibly generate; so that current re-construction of ambiente could be discussed. 232
- Published
- 2018
29. Stanley Kubrick ve mimarlık eleştirisi: Otomatik Portakal
- Author
-
Sözen, Gülçe, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Stanley Kubrick filmlerinde kentsel ve mimari mekânlara ağırlıklı olarak yer verir. İngiliz kült filmleri arasında olan Kubrick'in Otomatik Portakal'ı, 1960ların ve 1970lerin İngiliz mimarisini ve İngiliz Modernizm algısını yansıtmadaki başarısından dolayı değerli bir inceleme nesnesidir. Filmde; İngiliz Modernizmi, mimari ve sosyo kültürel konularda ıssız çevreler yaratan, benimsenilmemiş mekânlar olarak sunulur. II. Dünya Savaşı sonrası 1960'ların ve 1970'lerin İngiliz mimarlık ortamını etkileyen MARS Grup, Team 10, Archigram, Team 4 gibi mimari gruplar veya topluluklar ile CIAM Kongreleri, ütopist yaklaşımlar ve son olarak Brutalizm, sosyal, politik ve kültürel bağlamları ile birlikte İngiliz mimarisinin durumunu ve özellikle Britanya'nın toplu konut kavramını ortaya koyar. Filmde ortaya konan Brutalizm- Yeni Brutalizm-'in yarattığı çevrelerin seçimi, baskınlığı; izleyiciye bireysel, sosyal ve mimari ilişkiler açısından filmin alt metinlerini sorgulatır. Bu ilişkiler, Brutalizm'in etimolojik kavramlarıyla da ele alınır: 'Brutal', 'Art Brut' ve 'Beton Brut'gibi. Dış çekimlerin gerçekleştiği 'gerçek mekânların' tersine filmdeki özelleşmiş iç mekânlar, Kubrick'in yeniden yarattığı mimari mekânlardır ve Burgess'in kitabından uyarlanan bu film; kitabın mekânsal betimlemeleri ile karşılaştırıldığında da, Kubrick'in mimarlığı ve yarattığı mekânları bir eleştiri nesnesi olarak kullandığı açıkça görülür. Olayların yer aldığı mekânlar incelendiğinde Kubrick, mimarlığı toplumun geleneksel formlarına zarar vermek ve sosyal düzeni bozmaktan sorumlu tutar. İç ve dış mekânlarda ortaya konan bilinçli farklılık, dönemin mimari özelliklerini yansıtmayı hedeflerken bireysel ve toplu anlamda konut kavramının incelenmesiyle de kentsel mekânların sorgulanmasına neden olur. Bu çalışma, Kubrick'in perspektifiyle görselleşen mimari mekânlara odaklanarak Otomatik Portakal filmini yeniden değerlendirmiştir. Stanley Kubrick focuses predominantly on urban and architectural spaces in his films. A Clockwork Orange, the British cult film, is selected here because of its success in reflecting the British architecture of the 1960s and 1970s and also its perception of British Modernism. British Modernism is reflected in the film as a `destructive tool` within both architectural and socio-cultural contexts. Architectural developments of the 1960s and 1970s, such as CIAM, the MARS Group, Team 10, Archigram, Team 4, utopic approaches and lastly Brutalism within the social, politic and cultural conditions following the Second World War, can reveal the British architectural context and particularly the public housing situation in Britain. The predominance of Brutalism- New Brutalism in the film leads the audience to question the film's subtexts, especially in terms of individual, social and architectural relationships. These issues can be examined through the etymological concepts of Brutalism: 'Brutal', 'Art Brut' and 'Beton Brut'. Contrary to 'real spaces' where exterior shootings were done, the special interior spaces of the film show Kubrick's architectural re-creations. When spatial descriptions from Burgess' book and Kubrick's film are compared, it is clearly seen that the director uses architecture and his architectual re-creations as an object of criticism. In other words, Kubrick blames architecture for destroying the traditional forms provided by the community and subverting the social order. The conscious differentiation between interior and exterior spaces aims to reflect the architectural features of the period as well as question the urban spaces, such as by analysing the relationships between individual dwellings and neighbourhoods. This paper aims to reread A Clockwork Orange by focusing on its architectural spaces as visualized by Kubrick. 203
- Published
- 2017
30. Kapalı konut yerleşkelerinin Antalya kenti örneğinde incelenmesi
- Author
-
Yildirim, Ayşe, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Architecture ,Mimarlık ,Sosyoloji - Abstract
Kentlerin karmaşık, yoğun ve heterojen yapısından rahatsızlık duyan ve kendini bu ortamdan izole etmek isteyen varsıl kesimin farklı konut arayışları, kentlerde `kapalı konut yerleşkelerinin` oluşumunu tetiklemiştir. Kapalı konut yerleşkeleri sosyo-mekânsal ayrışmalara, kent toprağının parçalanmasına ve belli gelir gruplarının bu parçalanmadan fayda sağlayıp diğerlerinin bu alanları kullanamamasına, kentin içinde ayrışmış adacıklar oluşmasına neden olmaktadır. Bu yerleşkeler `ideal ev` ve `ideal yaşamın` bir arada sunulduğu ve pazarlandığı benzer bir kurgu çerçevesinde şekillendiği prestij, statü, seçkinlik gibi kavramlar üzerinden yaşam biçimlerini tanımlayan birer tüketim nesnesi halinde sunulmaktadır. Bu çalışmada, kentteki sayıları, kapladıkları alan ve sahip oldukları nüfus göz önüne alındığında belli bir yaşam biçimi ve kent ile kurulan sınırlı/sorunlu ilişki üzerine kurgulanmış olan bu yerleşkeler araştırılmaya değer görülmüştür. Bunun için Antalya kenti çalışma alanı olarak belirlenmiştir. 1980 yılında Türkiye'nin birçok kentinde varsıl kesime yönelik inşa edilmeye başlanan kapalı konut yerleşkelerinin örnekleri, aynı yıllarda Antalya'da da görülmeye başlanmış ve günümüzde büyük bir alana yayılmıştır. Bu çalışmada, Antalya'daki kapalı konut yerleşkelerinin oluşum süreci incelenmiş, mevcut örnekler araştırılmış, bu yerleşkelerin ortak özellikleri, kullanıcılar açısından tercih nedenleri ve bulunduğu kenti ve kentte yaşayan insanlara oluşturduğu/oluşturacağı olumlu ve olumsuz etkiler tespit edilmiştir. Neticede, ekonomik kazanç sağlamak için yapılan ve varsıl kesimin tercih ettiği, kapalı konut yerleşkeler bireyleri avantajlı-dezavantajlı olarak ayrıştırmaktadır. Kapalı konut yerleşkelerinin sebep olduğu sınıfsal ayırımın Antalya kentinin biçimlenmesinde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, kentsel bütünlük ve toplumsal birliktelik açısından olumlu bir durum değildir. Kentin hem fiziksel hem de toplumsal yapısında bozulmalara yol açan bu durumun önümüzdeki yıllarda kaygı verici sonuçlara yol açacağı görülmektedir. Since a large portion of the world population began to live in cities, intensive migrations from rural areas to populated urban centers have begun. The search for different housing for affluent segments who are troubled with complex, dense and heterogeneous structures of cities has triggered `gated communities` in cities. Gated communities cause socio-spatial segregation, the fragmentation of urban land and particular income groups benefit from this fragmentation whereas others are not allowed to use those areas. Gated communities have been an object of consumption promoted as `ideal home` and `ideal life` which presented a combination of fiction and prestige. Thus they became tools of marketing, status and consumption has become a way of life as the object that defines excellence. These settlements which are build on the limited relationship with the city are seen worth investigating with their rapidly increasing numbers in the city, the space they occupy and their population. It is important to investigate the evolution of gated communities, the reasons and mechanenisms how and why they are spreading in the world and in Turkey. Antalya is one of the cities where these settlements proliferate. 1980 onwards these settlements spread over a large area in Antalya. In this study, the formation process of gated communities in Antalya is examined, outcoming examples are researched, the common features of these settlements, preference causes for users and the positive and negative effects on the city have been investigated. 147
- Published
- 2016
31. Reading Kizilay district's spatial development on urban open spaces
- Author
-
Özden, Duygu, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Bu çalışma Ankara'da Cumhuriyet döneminde planlanan Yenişehir'in mekansal bağlamının günümüze gelinceye kadar üretilen, tüketilen ve yeniden üretilen anlamlarını deşifre etmektedir. Arsa ve imar siyaseti ve kapitalist sermayenin kent üzerindeki etkisi gibi nedenlerle yönetim erkinin strateji ve taktiklerinin gündelik yaşam pratiklerine etkisi ele alınmıştır. Yazılı kaynaklar, fotoğrafların ve haritaların analiz edilmesiyle, Cumhuriyet döneminden günümüze uzana tarihsel süreçte Yenişehir'de mekansal pratikler ve bunların mekanları dönüştürmesi makro ölçekte bulvar, düğüm noktaları ve yaya bölgeleri üzerinden okumalarla incelenmiştir. Mekansal pratiklerin geçirdiği dönüşümlere bağlı olarak üretilen, tüketilen ve yeniden üretilen kent mekanlarının, ''mekan'', ''yer'' ve ''yok-yer''e dönüşümü eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. In this study, until today produced, consumed and regenerated meannings of Yenişehir's spatial context which was planned in the Republic period in Ankara are decoded. Furthermore, this study discussed the strategies and tactics of management policies and their impacts on daily life practices in regard to zoning policies and capital effects on the city. By analizing the written resources, photographs and maps throughout history since the era of the Republic to extend present, spatial practices and being converted spaces by them have been analyzed by macro-scale readings on the boulevard, nodes and pedestrian zones. Depending on the transformation of spatial practices, produced, consumed and regenerated urban spaces transformation to ''space'', ''place'' and ''non-place'' was established with a critical approach. 139
- Published
- 2014
32. Metropollerde yeni konut eğilimleri, yüksek konut blokları: Ankara'dan örnekler
- Author
-
Başyilmaz, Derya, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Architecture ,Ankara ,Ekonomi ,Mimarlık - Abstract
70' li yıllardan itibaren kapitalizmin geçirdiği yapısal dönüşümle birlikte, 'esnek birikim' adı verilen yeni bir sürece girilmiştir. Tüketimin toplumsal hayata nüfuz ettiği bu dönemde, küreselleşmenin ve teknolojideki gelişmelerin de etkisiyle çoğu ulus-devletler önemini kaybetmeye başlamış, metropoller eskiye oranla daha ön planda olmuşlardır. Küresel sermayeden pay alabilmek uğruna metropoller arası amansız bir yarış başlamış, kentlerde sözde 'çekici' bir atmosfer oluşturma adına mimari etkin bir araç olarak kullanılmıştır. `Metropol` un referans alındığı bu çalışmada, öncelikle metropol yaşamı ve dinamikleri ele alınmıştır. Dünya nüfusunun büyük bir kısmının kentlerde yaşamaya başladığı süreçte, metropoller de yoğun göçler, hızlı nüfus artışı gibi durumlar sonucunda kaotik, muğlak yerleşim yerleri haline gelmiştir. Kentin bu karmaşık, heterojen yapısından rahatsızlık duyan ve kendini bu ortamdan izole etmek isteyen varsıl kesimin farklı konut arayışları, kentlerde 'korunaklı konut yerleşmelerinin` oluşumunu tetiklemiştir. Genellikle müstakil tarzda görülen konutlar, banliyö yerleşimlerinin ilk örnekleridir. Bu tarz konutlar, özellikle 2000'ler sonrasında, yüksek konut yerleşimleri olarak kentin farklı noktalarına inşa edilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada, Ankara metropolünde görülen yüksek katlı konut projeleri 12 örnek üzerinden somutlaştırıldı. Ankara ve yükselen topografyasının örnek oluşturduğu çalışmada, mekânsal arka planının yanı sıra ekonomik, sosyal boyutuyla birlikte değerlendirilme yapıldı. Beginning from the 70's, with the structural transformation which the capitalism passed through, a new period called ` flexible accumulation` has begun. In this period consumption penetrated into the social life, the most nation states have begun to lost importance and metropolises came into prominence compared to the past, as a result of globalisation and the developments in the technology. In order to have a portion from the global capital, a bitterly race began among the metropolises and architecture was used an effective tool in order to develop a so called `attractive` environment in the cities. In this study, whose reference is `metropolis`, firstly the metropolis lifes and their dynamics are assessed. In a period in which most of the world's population live in the cities, metropolis become chaotic, vague placements as a result of intense migrations, increase in population. As a result of the complicated and heterogeneous structure of the cities, the citizens who want to isolate themselves from this chaotic environment triggered gated communities. In general detached house settlements were the initial examples of suburban development. Especially after the 2000's high rise settlements were erected in different parts of the city. In this study, twelve high rise residential projects in Ankara metropolis are taken as a case study. Thus Ankara and its high rise topography is exemplified through these cases and evaluated with its economical, social as well as spatial background. 199
- Published
- 2014
33. Son dönemde gelişen 'yeni' mimarlık arayışları
- Author
-
Alp, Esma Gül, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Tez kapsamında mimarlık alanında son dönemde gelişen `yenilikçi? mimarlıklar tartışılmaktadır. `Yeni? olarak nitelendirilen mimarlıkların yenilik iddialarından bahsedilmekte ve yenilik olarak ne/yi ortaya koydukları tartışılmaya çalışılmaktadır. `Yeni? teknolojilerin ortaya çıkışı, moleküler biyolojinin, bilişim teknolojisinin hızlı gelişimi, sosyal ve ekonomik değişimler mimarlık disiplinine de yoğun bir şekilde yansımış, mimarlık anlayışının boyut değiştirmesine neden olmuştur. Tez kapsamında ilk olarak `yenilik? kavramı sorgulanmış ve `yenilikçi? mimarlık kavramları belirlenmeye çalışılmıştır. Bir sonraki bölümde, 20. yy. sonu, 21. yy. başında kendini `yeni? olarak tanımlayan mimarlıklar, mekân özellikleri, kuramsal ve felsefi bakış açıları, `yeni? anlayışları, tasarım yöntemleri ve tasarlanan biçimler açısından irdelenmektedir. Son dönemde `yeni? olarak kabul edilebilir çok sayıda mimarlık söz konusudur. Tez kapsamında, tasarım, tasarım süreci ve yöntemi açısından öncü mimari arayışlar sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Bunlar; Sanal Mimarlık, Sıvı Mimarlık, Transmimarlık, Sibermekân Mimarlığı, Hiperyüzey Mimarlığı, Bilim ? Kurgu Mimarlığı, Emergent (Oluşsal) Mimarlık (Genetik Mimarlık), Etkileşimli Mimarlık, Katlama - Kıvrım Mimarlığı, Kinetik Mimarlık ve Biyomimesis Mimarlıktır. In this thesis, recently developed `innovative? architectures have been discussed. With this, it is aimed to exhibit suggested innovations of those evolutions defined as `new? and to question what they put forth as such. The emergence of new technologies, fast development in molecular biology and information technologies, social and economic changes have found their reflections in architecture discipline, in that understanding of architecture has been changing dimensions. Within the thesis, initially the concept of `innovation? has been questioned and it has been tried to define `innovative? architecture concepts. In the following chapter, architectures defining themselves as `new? in the late 20th and early 21st centuries, space features, conceptual and philosophical perspectives, understandings for `new? have been explicated in points of design methods and designed forms. There are many architectures that can be regarded as `innovative? recently. In the thesis, leading architectural initiatives concerning design, design processes and designing techniques have been tried to be classified. Those would be; Virtual Architecture, Liquid Architecture, Transarchitecture, Architecture in Cyberspace, Hypersurface Architecture, Sci ? Fi Architecture, Emergent Architecture (Genetic Architecture), Interactive Architecture, Folding in Architecture, Kinetic Architecture and Biomimesis Architecture. 200
- Published
- 2013
34. Ankara endüstri mirasının (1925-1963) belgelendirilmesi, haritalandırılması ve ön değerlendirilmesi
- Author
-
Küreli, Ece, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Endüstri Devrimi?nin Avrupa?da başlattığı süreç Osmanlı İmparatorluğu?nda da etkisini göstermiş ancak belli başlı şehirlerle sınırlı kalmıştır. Döneminin küçük bir kasabası görünümündeki Ankara?nın endüstri tarihine dair önemli gelişmeler Cumhuriyet rejiminin beraberinde getirdiği ekonomik kalkınma planları kapsamında görülmeye başlanmıştır. Bu dönemde Anadolu?nun hemen hemen her kentinde görülen endüstrileşme hareketlerinin bütün bir ulusa yol gösterici nitelikte örneklerinden bazıları Başkent?te yapılmıştır. Bu sebeple Ankara?nın sanayileşme aşamalarını incelemek genç bir rejimin sanayileşme süreci hakkında fikir sahibi olmaya da yardımcıdır. Ancak bu döneme ait endüstri yapıları ve tesislerinin birçoğu bugün terk edilmiş ya da yıkılmış olmaları sebebiyle ayakta kalanların kaybedilmeden koruma altına alınmaları ve envanter çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Bu çalışma ile günümüze ulaşmış ya da ulaşamamış bu üretim tesislerinin incelenerek, sahip oldukları mimari değerlerin ortaya çıkarılması ve kentin sanayi geçmişine dair kalıcı bir endüstri mirası belleğinin oluşturulması istenmektedir. Industrialization process of the Industrial Revolution which was started in Europe revealed its effect in the Ottoman Empire but it remained limited within certain cities. The notable developments with regard to Ankara?s industrial history were seen as a part of the Republican regime?s economic development plans. In this period, some of the examples, which are present in almost all Anatolian cities, were built in the Capital as guidance to the whole nation. Thus, to examine Ankara?s industrialization stages helps to understand industrialization stages of a young regime. As today most of these buildings or plants are abandoned or under danger of demolition, they should be taken under conservation and documented. With this study it is aimed to reveal their architectural values and to create a permanent memory of industiral heritage by examining all of these existing or previously existing production facilities. 222
- Published
- 2013
35. Modern mimarlıkta yabancılaşma sorunu; Jacques Tati filmleri
- Author
-
Atacan, Aylin, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Alienation ,Architecture ,Mimarlık ,Modernity ,Modern architecture ,Cinema - Abstract
Bu tez Jacques Tati (1907-1982) filmlerini çalışma konusu olarak ele almıştır. Tati, filmlerinde kent ve mimarlık konularını ağırlıklı olarak işleyen bir yönetmendir. Özellikle modern mimarlık, modern mimarlığın yarattığı mekânlar ve bu mekânların kullanıcı tarafından eleştirel bir biçimde deneyimlenmesi Tati'nin filmlerinde ana tema olarak karşımıza çıkar. Jacques Tati modernleşmenin bireysel, toplumsal ve mekânsal yansımalarını, kurguladığı filmler üzerinden aktarmaya çalışır. Tez kuramsal çerçevesini modernleşme, modern mimarlık ve yabancılaşma kavramları üzerinden kurgular ve filmleri bu çerçeve üzerinden okur.Tati'nin modern mimarlık algısı ve filmlerinde izleyiciye vermek istediği mesajlar doğrultusunda şekillenen analizlerden modern bireyin ve modernleşmeye ayak uyduramayan, eğitilemeyen bireyin `yeni' yaşam biçimine ve modern mimarlığın getirdiklerine yabancılaşması ele alınmıştır. Tati filmlerinde eğitilemeyen bireyi anlatmak adına modern tasarım ürünlerini araç olarak kullanmıştır. Filmlerde modernite öncesi yaşam biçimlerine ait anlatımlar mevcuttur. Tati' nin araç olarak kullandığı modern mimarlık ve getirdikleri, mekânı kullanmaları açışından birbiri ile sıkı ilişki içerisinde olan sinema ve mimarlığı daha da yakınlaştırır.Tati adeta bir mimar gibi kamerayı kullanan bir sinema adamıdır. Filmlerinde modern mimarlık için kendi manifestosunu yazar ve bize seyrettirir. Tati'ye göre yanlış olan modernizmin kendisi değil; uygulanış biçimidir. Bu sebeple; Tati filmleri üzerinden yapılan her okuma, modern konutu, kenti ve yabancılaşmış bireyi anlama da mimarlık disiplinine yardımcı olabilir.Anahtar Kelimeler : Modernizm, Sinema, Mekân, Yabancılasma, Sinema-Mimarlık In this thesis Jacques Tati?s films ( 1907-1982) are the subject of study. Tati is a director who focuses predominantly on urban and architectural issues in his films. Especially modern architecture, modern city created by modern architecture and the experiences of the users of these places under critical scrunity are the main themes in Tati?s films. Jacques Tati tries to transfer the individual, social and spatial reflections of the consept of modernity through his films. The thesis constructs its theoretical framework through the concepts of modernity, modern architecture and alienation and it reads the films with in this conceptual framework.Tati?s perception of modern architecture, the alienation of the modern individual and the individuals who can not adjust themselves to the condition of modernity or can not be trained through this `new? way of life and modern architecture are discussed. Tati used modern design products as a tool in his films to depict these individuals who can not be educated. There are some explanations of pre-modern life styles in his films. Tati?s usage of architecture as a tool in his films brings the disciplines of cinema and architecture closer to one another in terms of cities, buildings, inner spaces and objects.Tati is a man of cinema who uses the camera like an architect. He writes his own manifesto for the modern architecture and makes us watch. According to Tati, it?s not modernizm itself, it?s the implementation of modernizm that is problematic. For this reason, Tati can be helpful for the dicipline of architecture to understand everyday life via Tati?s film; modern dwellings, the city and the alienated people.Key Words : Modernism, Cinema, Space, Alienation, Cinema Architecture 103
- Published
- 2012
36. OR-AN Toplu Konut Yerleşimi'nin toplu konut gelişimi içindeki yeri
- Author
-
Aktan, Ayşe, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Dwelling house ,Mimarlık ,Mass houses - Abstract
Bu çalışma kapsamında, genel olarak konut sorunu, toplu konut kavramının gelişimi ve OR-AN Toplu Konut Yerleşimi incelenmektedir. Mimari özellikleri ve konut sorununa getirdikleri farklı yaklaşımlarla dünyada ve Türkiye'de ön plana çıkmış olan toplu konut yerleşimleri incelendiğinde, hemen her dönem biçimsel, fonksiyonel, çevresel ve sosyal konularda nitelik arayışlarının gündemde olduğu gözlenmiştir. Yalnızca niceliksel eksikliği doldurmak amacıyla tasarlanmış ve inşa edilmiş yerleşimlerde ise, sosyal problemlerin yanında birçok biçimsel problemle de karşı karşıya kalınmıştır. Bu bağlamda dünyada ve Türkiye'de tasarlanmış olan nitelikli toplu konut örnekleri ışığında Türkiye'den, girişimin ölçeği, özellikleri ve elde ediliş yöntemi açısından ayrıcalıklı bir durum oluşturması nedeni ile OR-AN (Orta Anadolu) Toplu Konut Yerleşimi örnek olarak seçilmiştir. Türkiye'de gerçekleştirilen ilk özel toplu konut projesi olmasının yanı sıra, özel sektör tarafından başlatılmış ilk ve en büyük ölçekteki konut planlaması olması ve yeni bir yaşam biçimi önermesi açısından OR-AN Toplu Konut Yerleşimi'nin gelişmesi ve günümüzdeki durumu belgelenmiş, dünya ve Türkiye örnekleri ile karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır.Anahtar Kelimeler: Konut, toplu konut, Ankara, OR-AN Within the context of this study, the housing problem, the development of mass housing concept and OR-AN Mass Housing Settlement is investigated in general. As the outstanding mass housing settlements, in the world and in Turkey, with specific architectural features and alternative approaches to the housing problem, are investigated; it is seen that the quality seeking in the formal, functional, environmental and social subjects has been on the agenda almost in every period. The mass housing settlements which are only designed and built to fill the quantitative shortage, are faced with many formal, as well as social problems. In the light of the assessed mass housing cases both in the world and Turkey, OR-AN (Middle Anatolia) Mass Housing Settlement is chosen as a case study, due to its privileged place through its scale, its features and attainment method. Apart from being the first private mass housing project in Turkey, it is the largest housing settlement which is initiated by the private sector which as well as promised a new life style. In this context, the development of OR-AN Mass Housing Settlement and its present situation is investigated and documented comparatively with the examples from the world and Turkey.Key Words: Housing, dwelling, mass housing, Ankara, OR-AN 265
- Published
- 2008
37. Yerelin içerisindeki evrenseli aramak: 'Eleştirel bölgeselcilik'in öne çıkan kavramları aracılığıyla Han Tümertekin'in B2 ve SM Ev'lerine bir bakış
- Author
-
Ayci, Hilal, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Mimarlık - Abstract
Bu tez `Eleştirel Bölgeselcilik' yaklaşımını tartışarak, öne çıkan kavramlar aracılığıyla, Han Tümertekin'in Büyükhüsun Köyü 'nde (Çanakkale/Türkiye) tasarladığı B2 ve SM Evlerini incelemeyi amaçlar. Özünde dünyanın aynılaşmasına karşı politik bir tepki olarak ortaya çıkan `Eleştirel Bölgeselcilik', moderni red etmeden, onun potansiyelini kabul eden, ama global koşulların dayattığı üretim ve tüketim pratiklerine başkaldırı potansiyeli olan bir mimarlık önermektedir. `Eleştirel Bölgeselcilik' Frampton, Lefaivre-Tzonis gibi teorisyenler tarafından ortaya konmuş, çok katmanlı bir tutum olarak tanımlanabilir.Tezde, `Eleştirel Bölgeselcilik' in analitik incelemesi, 1980'lerde Alexander Tzonis-Liane Lefaivre ve Kenneth Frampton tarafından atılan temel üzerine, yaklaşımın geçirdiği dönüşümü ve aldığı eleştirileri de kapsayarak tartışmayı günümüze kadar getirmeyi amaçlar. `Eleştirel Bölgeselcilik' in evrensel-yerel arasında durduğu arakesitte bu çalışma için; deneyimsellik, yer-bağlam, tektonik-şiirsel ve yabancılaştırma/yadırgatma gibi direnç noktaları öne çıkmaktadır. Öne çıkan bu direnç noktaları aracılığıyla, Han Tümertekin'in verneküler mimarlığın ağırlıkta olduğu küçük bir yerleşim olan, Büyükhüsun Köyü'nde tasarladığı B2 ve SM Evleri okunmuştur. Bu okuma ile, B2 ve SM Ev'lerinin, yer ve bağlama duyarlı, mimarlığın yalnızca görsel algıya değil, aynı zamanda insanın diğer duyularına da hitap eden, strüktürün şiirsel sergilenmesi olarak da ifade edilebilecek tektonik ifadeyi kullanan, alışıldık olanı alışılmadık bir şekilde yorumlayarak şaşırtan ve aynı zamanda yeni olanı arayarak estetik algıları açmayı sağlayan, bir anlamda yabancılaştırma/yadırgatma yöntemini kullanan yapılar olduğu görülmüştür. B2 ve SM Ev'leri, yerin verilerinden yola çıkarak, temelinde insanda var olan ortak gerçeklik?hafıza vb. gibi duyular aracılığıyla, yerel'i evrensel bir noktaya taşımış yapılardır.Anahtar Kelimeler: Eleştirel Bölgeselcilik, deneyimsellik, yer, bağlam,tektonik,şiirsel, yabancılaştırma/yadırgatma, Han This thesis will first examine `Critical Regionalism? and then continue with the analysis of Han Tümertekin?s B2 and SM houses using the prominent concepts of `Critical Regionalism?. `Critical Regionalism? can be described as a layered approach; first proposed by theorists such as Lefaivre-Tzonis and Frampton, it propogates an architecture that has the potential to oppose the modes of global consumption patterns, without rejecting the modern movement.Thus, the analytical reading of `Critical Regionalism? aims to trace its process to-date, encompassing the basis outlined by Alexander Tzonis-Liane Lefaivre and Kenneth Frampton in the 1980s, the changes it has undergone as well as the criticism it provokes. Taking into account the rather ambiguous position of `Critical Regionalism? in regards to the universal and the local, several key points such as place-context, tactile, tectonic-poetic and defamiliarization, stand out within this study. Han Tümertekin?s B2 and SM Houses, located within the vernacular context of Büyükhüsun village (North-west Turkey), where the main building texture is vernacular in nature, are read through these key points. The reading will focus on the following properties; sensitivity to place and context, care for both the visual perception and the tactile, a tectonic expression through the poetic articulation of the construction, hints of a defamiliarization process with the usage of conventional elements in an unconvenient manner. In conclusion, it can be said that these two houses posses the values of the universal through the usage of the local.Key Words: Critical Regionalism, tactile, place-context, tectonic-poeticdefamiliarization/estrangement, Han Tümertekin. 111
- Published
- 2008
38. Manchester örneğinde endüstri dönemi yapı mirasının konut işlevi verilerek yeniden kullanımı
- Author
-
Mengüşoğlu, Nuran, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Industry archaeology ,Architecture ,Mimarlık - Abstract
Bu çalışmamız kapsamında dünyanın ilk endüstrileşen ülkesi olan İngiltere'dedeğişen üretim modeli, kentsel planlama ve ekonomik yapılanma gibi çeşitlisebeplerden dolayı işlevini yitirmiş, kullanılmayan endüstri tarihi yapımirasının yeniden kullanımı, Manchester örneği üzerinden incelenmiştir.Dünyanın ilk endüstri kenti olan Manchester'da kentin sahip olduğu büyükoranlardaki bu işlevini yitirmiş endüstri tarihi yapı mirasının, nasıl yeni işlevlerverilerek kent yaşamına dahil edildiği, kentsel dönüşüm, kentsel canlandırma,girişimci kentsel politika ve soylulaştırma kavramları çerçevesinde araştırılıptartışılmıştır. Daha çok pamuk fabrika ve depolarının oluşturduğu bu yapımirasına verilen yeni işlevlerin başında gelen konut işlevinin, hedeflenen kentseldönüşüm, kentsel canlandırma ve ekonomik gelişimdeki rolü üzerindedurulmuştur.Kentin en önemli yerel özelliği ve kültür mirası olan tarihi endüstri yapıları,1980 sonrası başlatılan kentsel dönüşüm ve kent merkezini canlandırmagirişimleri bağlamında iyi değerlendirilmesi gereken önemli bir değeredönüşmüştür. Sahip oldukları tarihi, sosyal, kültürel ve mimari değerlerindendolayı tescillenerek koruma altına alınmış bu yapıların, merkezi / yerel kamukurumları, özel sektör temsilcileri ve tasarımcı ortaklığında çağdaş yaşamgereksinimlerine cevap verebilecek nitelikli konut birimlerine dönüşümügerçekleşmektedir. İnsanların yeniden kent merkezine dönmesi ve bu sayedevcanlı, sürdürülebilir ve güvenli bir kent merkezi yaşamı yaratılması hedefiylebu bölgede, konut yatırımı teşvik edilmektedir. Konut olanaklarının yanındaeğlence, kültür ve rekreasyon alanlarının yaratılmasıyla yükselişe geçen kentmerkezi yaşamı sayesinde bu bölgedeki sosyal coğrafya da değişime uğramıştır.Kent merkezinde oluşan çoğunluğu genç ve varlıklı yeni kullanıcı grubununihtiyaçları ve beğenileri doğrultusunda, endüstri mekanı içinde yenilikçi veözgün tasarımlarla yaratılan konut yapıları, mevcut konut ihtiyacına bir çözümolarak sunulmasının yanında, kentte alternatif bir konut modeli ve yaşam tarzıoluşumunu da beraberinde getirmiştir. Konut kullanıcıları sayesinde yapılarınbulundukları bölgeler daha canlı, güvenli ve yaşanabilir kentsel alanlaradönüşmüşlerdir. Ayrıca bu dönüşüm uygulamaları, kentsel dönüşüm vecanlandırma girişimlerinin en önemli hedeflerinden olan çöküntü halindekikasvetli endüstri kenti imajının yıkılması, kentin prestijinin yükseltilmesi ve busayede gerekli yatırımın bölgeye çekilerek ekonomik gelişimingerçekleştirilmesine önemli katkılar sağlamaktadır.Anahtar kelimeler : Endüstri mirası, endüstriyel arkeoloji, Manchester,yeniden kullanım, kentsel dönüşüm, kentselcanlandırma, imaj yapılandırma, soylulaştırma, loftdaire. In this thesis it has been analysed the reuse of industrial heritage which losttheir functions because of the changing manufacturing model and urbanplanning and economic restructuring in Britain which is the first industrialisedcountry in the world by taking Manchester as a case study. It has been arguedhow the industrial heritage of the world?s first industrial city has been includedin urban life gaining new uses in the context of urban regeneration, urbanrevitalization, entrepreneurial urban policy and gentrification. One of the mainfunctions this built heritage which consists of mainly cotton mills andwarehouses gains is the housing. It has been argued the role of this new functionin the aimed urban regeneration, urban revitalization and economicdevelopment.The most important local character and cultural heritage of the city has becomean important asset to be well used in the context of urban regeneration andurban revitalization which started in the 1980?s. These buildings listed becauseof their social, cultural and architectural values have been converted into thehigh quality residential units which can meet the needs of contemporary urbanlife, in the partnership of central / local governmental authorities, private sectorand designer. Housing investment in this area has been encouraged for the aimof making people move back to the city centre and thus creating a vibrant,sustainable and safe city centre living. With the spaces of leisure, culturalviiactivities and recreation along side with the residential facilities being createdthe city centre living gets on the increase, as a result of this, social geographyhas also changed in this area. New residential buildings created in the industrialspace with the innovative and original designs for the needs and taste of the citycentre?s new users who are mainly young and rich offer a solution to thehousing need and also bring an alternative housing model and a new way ofliving into the city. Thanks to the residents of these buildings the environment ofthe buildings has been transformed into more vibrant, livable and safer urbanareas. These conversion applications also make important contributions to thechanging the city?s image of being a gloomy industrial city and enhancing thecity?s profile and providing the economic development by attracting the neededinvestment into the region that are the most important aims of the urbanregeneration and urban revitalization.Keyword : Industrial heritage, industrial archaeology, reuse,urban regeneration, urban revitalization, imagereconstruction, gentrification, loft apartments 156
- Published
- 2007
39. Yerel kültür ve mimarlık ilişkisi: Cengiz Bektaş örneği
- Author
-
Aksu, Özlem, Boyacıoğlu, Esin, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Architecture ,Place ,Mimarlık ,Regionalism ,Critical thinking - Abstract
Bu çalışmada, modern mimarlığın ortaya koyduğu evrensel ilkeler, bu ilkelerinyaygınlaşması sonucunda oluşan ?uluslararası stil? ile birlikte buna karşıgelişen ?bölgesel? arayışların ortaya çıkışı, yayılışı ve farklı bölgeselcilikanlayışları araştırılmaktadır. Bu bağlamda gelişen biçimsel yaklaşımlar ve buyaklaşımların tüketim kültürü içinde geldiği noktalar ortaya konulmaktadır.Çalışma kapsamında yerel kültürlerin ve coğrafyanın katkıları, ilkeselçerçevede değerlendirilmiş, Frampton'un geliştirmiş olduğu ?eleştirelbölgeselcilik? kavramı irdelenmiş, Türkiye özelinde Cengiz Bektaş'ın geliştirmişolduğu ?ilkesel bakış açısı? ile karşılaştırılmıştır. Bektaş'ın uygulamaları da bubağlamda önemli bir referans kabul edilmiş ve tez kapsamında sunulan anafikir, bu projeler üzerinden tartışılmıştır.Anahtar kelimeler : Yer, yerel kültür, eleştirel bölgeselcilik, Cengiz Bektaş. In this thesis, we examine the universal principles introduced by the modernarchitecture, ?international style? emerged as a result of the widespread use ofthese principles, along side the conception of the regionalist approachesdeveloped against the idea of the international style, their spread and variousregionalist approaches. The formal approaches emerged in this context andtheir development in the consumption culture are pointed out. In this work thecontributions of the regional culture and the geography are evaluated and also?the critical regionalism? developed by Frampton is examined and comparedwith the point of view based on the principles developed by Cengiz Bektaş inTurkey. In this context, Cengiz Bektaş?s projects are taken as importantreferences and the main theme presented in the thesis is discussed over theseprojects.Key Words : Place, local culture, critical regionalism, Cengiz Bektaş. 156
- Published
- 2007
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.