Search

Bu çalışmada ülkemizin Doğu Karadeniz Bölgesinde hizmet veren Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesine savcılıklar ve mahkemeler tarafından uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle gönderilen olguların; sosyodemografik özellikleri, olgulardan alınan kan, idrar ve saç numunelerinin CEDIA, GC/MS ve LC-MS/MS ile analizleri sonrasında tespit edilen uyuşturucu-uyarıcı türleri ve bunların kullanım yaygınlığının değerlendirilmesi amaçlandı. Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığına 01 Ocak 2010 - 31 Aralık 2013 tarihleri arasında savcılıklar tarafından uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle gönderilen olgulara ait veriler retrospektif olarak incelendi. 1570 olguda uyuşturucu madde tespit edildi. Olgular yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, medeni durum ve kullandıkları uyuşturucu madde türlerine göre değerlendirildi. Elde edilen veriler SPSS 13.0 istatistik paket programı ile değerlendirildi. Bu çalışmada uyuşturucu madde kullandığı tespit edilen olgunun %98,3 erkek, %1,7 kadındı. Yaş ortalaması erkekler için 29,5±9,2, kadınlar için 24,5±8,3 olarak bulundu. Madde kullanan olgularda 15-24 ve 25- 34 yaş gruplarında belirgin bir yükseliş saptandı. Uyuşturucu madde kullanan bireyler arasında işsiz (n=500) ve işçi (n=523) çoğunluktadır. Esrar kullanımı ilk sırada yer almaktadır. Günümüzde çözüm bekleyen önemli sorunlardan birisi de bağımlılık yapıcı maddeler ve madde kullanımıdır. Bu çalışma literatür verileriyle uyumlu olarak madde kullanımının özellikle genç nüfusu etkileyen ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Bu sorun yapısı gereği çok taraflı ve koordineli bir mücadeleyi zorunlu kılmaktadır., In this study, it was aimed to determine the sociodemographic characteristics, drug-stimulant types detected after CEDIA, GC/MS and LC-MS / MS analysis of blood, urine and hair samples, and the drug usage prevalence of the cases sent by the prosecutor's office and courts due to drug use to the Chemistry Specialization Department of Forensic Medicine, Trabzon GroupPresidency of the Turkish Forensic Medicine Institution in the Eastern Black Sea Region. The records of the cases, sent to the Forensic Medicine Institution Trabzon Group Presidency by the prosecution offices due to drug use, between January 01, 2010 and December 31, 2013 were examined retrospectively. Drugs were detected in 1570 cases. The cases were evaluated according to age, gender, education, occupation, marital status and drug types used. The obtained data were evaluated with SPSS 13.0. In this study, 98.3% of patients who used drugs were male and 1.7% were female. The average age was 29.5 ± 9.2 for men and 24.5 ± 8.3 for women. Significant increases in substance use were observed in the 15-24 and 25-34 age groups of cases. Among the drug users, unemployed (n = 500) and workers (n = 523) were the majority. Cannabis use was the most common. Combating addictive substances and drug use is a priority problem pending today. This study, in accordance with the literature, shows that substance use is a serious problem affecting especially the young population. The problem, because of its nature, requires a multilateral and coordinated struggle.

Can, Muhammet (Balikesir Author), Pek çok faktör el yazısı ve imzalarda değişikliğe sebep olmaktadır. Bu faktörler, yazı ve imzanın oluşturulduğu andaki çevresel koşullar ve kişiye bağlı değişiklikler olarak iki grupta toplanır. Bu nedenle, el yazısı ve imzalarda kişiden kişiye oluşan farklılaşmalar ile kişinin kendisinde değişikliğe neden olan durumların adli belge incelemelerinde nasıl bir farklılaşmaya sebep olduğunun bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Alzheimer Hastalığı da, zaman içerisinde el yazısı ve imzalarda büyük oranda değişikliklere sebep olan durumlardan biri olduğu bilinmektedir. Adli belge incelemesinde genel olarak, el yazısı ve imza içeren inceleme konusu belgenin belge düzenlenme tarihinden önce yazılmış ve samimi olarak nitelendirilen karşılaştırma belgeleri ile değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak, el yazısında herhangi bir hastalığa bağlı değişiklikler içeren olgularda, gerek hastalık öncesi ve gerekse de hastalık sonrası dönemlere ait el yazısı örneklerinin birlikte değerlendirilmesi şarttır. Nitekim sunacağımız olguda da, farklı zamanlara ait yazı ve imza örnekleri ile karşılaştırma yapan incelemeciler tamamen farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Bu çalışmada, Alzheimer Hastalığı olan bir kişinin oluşturmuş olduğu belgelerin dava konusu olmasından sonra inceleme yapan değişik bilirkişilerin neden farklı ve zaman zaman hatalı sonuçlara ulaşmış oldukları irdelenerek, el yazısı ve imza incelemesi yapan incelemecilerin, el yazısı ve imzalar üzerinde değişikliğe neden olacak tüm sebepleri bilmesi ve bunun yanı sıra yapacakları incelemede değişik tarihlerde düzenlenmiş çok sayıda el yazısı ve imza örneğinin toplanarak, incelenecek belgenin bu örnekler ile birlikte değerlendirilmesinin doğru sonuca ulaşmada ne derece önemli faktörlerden birisi olduğu irdelenmektedir., Handwriting and signature comparisons are frequently performed in forensic investigations of documents. Mistakes in conclusion might be due to lack of sufficient documentation and information. Many factors can affect handwriting and signature. These factors are divided into two groups: dependent or independent of the individual at the time the handwriting or signature is made. Therefore, the situations leading to differences between individuals and in the individual's own handwriting and signature should be determined. Currently, average life expectancy and quality have increased due to the developments in health services. Thus, an increasing number of elderly people are engaged in an active daily life and trade. Alzheimer's Disease (AD) can develop in the elderly; this is a condition that could alter handwriting and signature considerably over time. In forensic document examination, comparing the document in question containing handwriting or signature with the original documents prepared before the document in question was prepared is important. However, if alterations have developed secondary to a disease, the documents prepared before and after the disease affected the individual should be assessed together. Likewise, in the present case, the examiners making comparisons using handwriting and signatures from different periods reached entirely different conclusions. The case is a bill prepared in 1994. The payee of the bill is a male born in 1925 and diagnosed with AD shortly before his death in 1998. The indebted person in the bill is the payee's spouse. For the assessment of handwriting and signature, the first endorsement consisting of the handwritten name and signature was used. Several expert reports regarding the same document had been commissioned; these reached different views. The document was sent to The Council of Forensic Medicine to assess the identification and the previous reports. After re-evaluation, the handwriting was declared to belong to the payee. In this study, the reason that the experts delivered opposing opinions on the identification of a document handwritten by a person with AD after being referred to court was investigated. Based on the judicial file, the document examiners did not have the opportunity to evaluate all factors affecting the handwriting or signature of the individual, and an adequate number of handwriting and signature examples were not collected for comparison. Consequently, the examiners reached different opinions. Thus, the above-mentioned factors are necessary to derive a satisfactory and accurate opinion regarding the identification of handwriting or signature

No abstract

Karbon Monoksit (CO) karbon kaynaklı yakıtların iyi yanmaması sonucu ortaya çıkan renksiz, kokusuz, tatsız ve irritan olmayan bir gazdır. Akut ve kronik zehirlenmelere neden olabilir. Ülkemizde ölüme neden olan zehirlenmelerde insektisitlerden sonra ikinci sırada (%27) gelmektedir. CO'in hemoglobine olan afinitesi oksijenden 210 kat fazladır. CO, hemoglobinin `Hem` grubuna yarışmalı ve geri dönüşümlü olarak bağlanır. Oluşan karboksihemoglobin (COHb); dokulara oksijen transportunu engeller, relatif bir anemiye yol açarak doku hipoksisine ve sonuçta asfiksiye neden olur. En fazla etkilenen sistemler santral sinir sistemi ve kardiyovasküler sistemdir. Mortalite büyük oranda bu iki sistemin tutulumu ile ilişkilidir. CO zehirlenmesi tanısı kanda COHb ölçümü ile konulur. Kan kaboksihemoglobin düzeyi % 50 olunca ileri derecede kas zaafiyeti, %60-80 olunca ölüm görülür. COHb ölçümünde en sık spektrofotometrik (CO-oksimeter) yöntem kullanılmaktadır. Cesede ulaşmak çoğu zaman günlerle ifade edildiğinden çalışmamızda hem çürüme nedeniyle kanda COHb düzeylerinin değişimi hem de beklemiş kanda COHb düzeylerindeki değişim araştırılmış ve postmortem olarak karboksihemoglobin düzeylerinde zamana ve saklanma koşullarına bağlı olarak değişiklikler oluşup oluşmadığının tespiti amaçlanmıştır.Deney aşamasında tavşanlara CO solutulup ölmeleri sağlandı ve ikişer tüp kan alınarak +4 °C ve -20 °C de bekletildi. Ayrıca tavşanlar 48 saat oda sıcaklığında çürümeye bırakılarak yeniden kan alındı. İlk 15 günde COHb oranlarında anlamlı değişiklikler olmamasına mukabil 6 ay bekletilen kanlarda +4 °C de anlamlı düşüşler olduğu saptandı. CO zehirlenmelerinde ölüm sonrası erken ya da geç dönemlerde sıvı materyallerin uygun tüplere tam dolu şekilde ağzı kapatılmak suretiyle alınması, alınma koşullarının ve olayla ilgili adli bilgilerin eksiksiz verilmesi, materyallerin uygun koşullarda taşınması ve yine laboratuar incelemeleri öncesi ve sonrası uygun koşullarda saklanması gerektiği kanaatine varıldı. Carbon monoxide (CO) is produced in inefficient combustion of carbon-based fuels and it is a colorless, odorless, tasteless and non-irritating gas. CO can cause acute and chronic poisoning. In our country, it is the second of cause of death (27%) due to poisoning after insecticide exposure. CO has 210 times more affinity to hemoglobin rather than oxygen. CO can bind hem group of hemoglobin competitively and reversibly. As a result of this process, carboxyhemoglobin is performed and it prevents the transport of oxygen to the tissues and by causing relative anemia it gives rise to tissue hypoxia and asphyxia. Cardiovascular system and central nervous system are the most affected systems. Mortality is mostly associated with involvement of these two systems. CO poisoning is diagnosed with blood COHb measurement. Severe muscle weakness is seen when blood carboxyhemoglobin level is 50%, with a rise in level to %60-80 death is generally seen.The most commonly used method for COHb measurement is spectrophotometric (CO-oximetry) method. Generally, reaching to a dead body take several days due to this difficulty, in our study we investigated blood COHb level change associated with decay and hanging off and we aimed to find if there is any change in postmortem carboxyhemoglobin levels according to time and storage conditions.In the experimental study, New Zealand rabbits were killed with CO inhalation and two blood samples taken from them were stored at +4°C and -20°C. After 48 hours of decay another blood sample were taken. After 15 days, COHb levels did not change significantly but there were significant reduction in samples stored in +4°C after 6 months.As a result, in early and late period after death due to CO poisoning all liquid materials must be taken to appropriate tubes fully and top of tubes must be closed carefully, also material taking conditions and legal information's should be given completely. Transportation and storage conditions of materials are also critical not cause change in blood COHb levels. 54

7. ÖZETTRABZON L NDE HALKIN OTOPS YE BAKIŞI;TRABZON HALKINDAN B R KES T?Ölüm? her canlı varlığın yaşamının sonunda karşılaşacağı bir olaydır. Doğalolarak karşılanması gereken ölüm olayı, gerek yaşamı son bulan birey, gerekse ailesi veyakınları için acı veren, istenmeyen bir durumdur. Şüpheli ölüm olgularında yapılacak olanotopsi işlemini de halk tarafından çok farklı yorumlanmakta ve istenmeyen ikinci durumuoluşturmaktadır. Oysa ki otopsi ile ölümü meydana getiren unsurlara, kimliğe ve varsasanıklar hakkında önemli detay bilgilere ulaşılabilmekte ve dolayısıyla adaletin doğru birşekilde ve zamanında yerine getirilmesi sağlanabilmektedir.Ankete katılanların demografik verilerine bakıldığında; toplam 600 kişinin 468kişisi (%78,0) erkek, 132 kişisi (%22,0) kadındır, 329 kişisi (%54,8) bekar, 265 kişisi(%44,2) evli ve 6 kişisi (%1,0) duldur. Yaş gruplarına bakıldığında; 20-29 yaş grubuyarısını oluşturmaktadır. Sonra %25,0 ile 30-39 yaş grubu gelmektedir. Meslek gruplarıaçısından değerlendirildiğinde; büyük çoğunluğunu vasıfsız işçiler (%20,8) ve esnaflar(%20,5) oluşturmaktadır.Kişilerin `otopsi' kelimesinden ne anladıkları sorusuna verilen cevapların %94,5'si?Şüpheli ölümlerde ölüm nedeninin tespiti için yapılan inceleme? cevabını vermiştir.Otopsi işlemine kimin karar verdiği şeklindeki soruya ankete katılanların %70,0'isavcının karar verdiğini söylemiştir ?Otopsi işleminde kimler görev almaktadır?? sorusunaverilen toplam cevaplar içinde %75,3 ?Doktor? cevabı birinci sırada yer almıştır.?Otopsi işlemi ile ölenin manevi olarak eziyet çektiğini düşünüyor musunuz??sorusuna ankete katılanların %58,7'si ?hayır? cevabını vermiştir. Dini inanç ve inanışlaraçısından ankete katılanların otopsi olayına bakışları irdelendiğinde; yaklaşık olarak1/3'ünün (223 kişi-%37,2) otopsi olayının günah olduğunu zannetmedikleri beyan ettiklerigörülmüştür.Otopsi konusunda halkın yeterli düzeyde bilgilenmesini sağlamak, önyargı veyanlış bilgilenmenin ortadan kaldırılması için eğitimler yapılması gerekliliğibulunmaktadır.Anahtar Kelimeler: Ölüm, Otopsi, Halkın Otopsi Anlayışı 8. SUMMARYPUBLIC PERCEPTION OF AUTOPSY IN TRABZON CITY;A REPRESENTATIVE SAMPLE OF TRABZON RESIDENTS?Death? is a concept that will befall every living thing at the end of their life. Thisconcept, which should be percieved as a natural event, is an undesirable and grievous thingfor both dying person and his/her relatives. Autopsy process, that is inevitable forsuspected death cases, is also considered in public perception as an unacceptable thing.However only by autopsy it is possible to reach facts and identity and, if there are, accusedpeople behind the death event whereat justice fulfilled thoroughly and on time.As an analysis of demographical data of questionnaire attendants; among 600attendants 468(78,0%) were men and 132 (22,0%) were women; 329 (54,8%) werebachelor, 265 (44,2%) were married and 6 (1,0%) were widow. With respect to ages; halfof attendants were in 20-29 age group mostly and as follows (25,0%) were in 30-39 agegroup. According to profession groups; great majority of them were unqualified workers(20,8%) and tradesmen (20,5%).?What do you understand from ?Autopsy? in manner?? question is replied as?postmortem examination for the cause of death in supicious death cases? with 94,5percentage.The question about who will decide the necessity of autopsy is answered as ?publicprosecutor? by 70,0% of survey attendants. The mostly taken response for ?Which peopletake part in autopsy?? question were ?physician? with 75,3%.58,7% of attendants gave ?no? reply to the ?Do you think that dead people sufferfrom autopsy?? question. In terms of religious beliefs and convictions of questionnaireattendents; about 1/3 of them (223 people-37,2%) intimated that they don?t think autopsyas a sin.In conclusion, public should be educated and informed about the facts of autopsy.Common misconceptions, prejudice and misinformation on this issue should be correctedin such instances.Key Words: Death, Autopsy, Public Perception of Autopsy 123

ÖZET2004-2005 Yıllarında Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'nda OtopsileriYapılan Ateşli Silah Yaralanmasına Bağlı Ölüm Olgularının ncelenmesiAteşli silah kaynaklı ölümler farklı toplumlarda hem oransal olarak hem de diğerhususlar yönünden farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada amaçlanan husus; Trabzon ili veçevre illerde meydana gelen ateşli silah yaralanmasına bağlı ölüm olaylarını, gerek aynı ilde,gerek ülkemizin diğer illerinde ve gerekse dünyada yapılan çalışmalarla karşılaştırarakfarklılıklar olup olmadığını araştırmak ve farklılıklar var ise nedenlerini tartışmaktır.Trabzon ilinde Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'na 2004-2005 yıllarında getirilen825 adli ölüm olgusu retrospektif olarak taranmış olup, 179 ateşli silah yaralanmasına bağlıölüm olgusu saptanmıştır. Toplam otopsi olgularının %21,69'unu oluşturan ateşli silahyaralanmasına bağlı ölüm olgularının 154'ü erkek, 25'i kadındır. En fazla olgu Trabzonilinden (%29,85) gelmiştir. Eylül ayı en fazla olgunun (%14,53) geldiği ay olmuştur.Olgularda çoğunlukla tabanca (%66,48) kullanılmıştır. En fazla olgu 20-29 yaş grubunda(%28,5) gelmiş, 2 adet yara ihtiva eden olgular en fazla oranı (%34,64) oluşturmuştur. Enfazla yaralanma göğüs (%30,88) ve baş-boyun bölgelerinde (%30,15) olduğu anlaşılmıştır.Atış mesafeleri yönünden giysi tetkikine gönderilen olguların çoğunluğu (%38,55)oluşturduğu görülmüştür. %8,37 olguda çeşitli değerlerde etil alkol saptanmıştır.Olguların yıllar içerisinde artış göstermesi ve bölgemizde olgu oranlarının da yüksekolması, silahların kontrol ve denetimlerinin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.Anahtar Kelimeler: Ateşli silah yaralanması, otopsi, ölüm, ateşli silah SUMMARYInvestigation of Death Cases Due to Fire Arm Injury Autopsied at Trabzon BranchOffice of Forensic Medical Council of Turkey in 2004-2005 YearsDeath cases due to firearm injuries vary in different societies either proportionallywith numbers or by occurrance with different matters. The main aim in this study is to lookthrough death incidents due to firearm injuries within the city of Trabzon, neighbour cities ofTrabzon and compare with the other studies worked on with other cities in this country and inother cities around the world to analyze and discuss the diversities if exist.Out of 825 retrospectively searched death cases which were examined by TrabzonBranch Office of Forensic Medical Council of Turkey in 2004-2005, it has been ascertainedthat 179 of those cases were due to firearm injuries. Death cases due to firearm injuriescomposing %21,69 of total autopsies were consisted of 154 male and 25 female victims.Proportionally most of the cases occured in Trabzon by %29,85. The most death cases due tofirearm injury occured in september with a ratio of % 14,53. Handguns were the mostcommon crime tools by %66,48. The most age group of firearm death cases occurred werebetween 20-29 years old (%28,5), mostly comprising of 2 wounds with a ratio of %34,64. Theexaminations showed that mostly the wounds were from chest (%30,88) and head-neck region(%30,15). Another examination performed by shooting distance pointed out that cases weremostly sent to ?cloth examination? by %38,55. Ethyl alcohol in different quantities werefound in %8,37 of the cases.The increment on number of death cases by the years and the high numbers of deathcases within the region studied prove the importance of governance and control of thefirearmsKey Words: Firearm fatalities, autopsy, death, firearm 55