Search

The periodontal status is associated with adverse pregnancy outcomes, such as preeclampsia (PE). The aim of this study was to evaluate the possible links between PE and periodontal disease, and correlate this association with the maternal gingival crevicular fluid (GCF) interleukin (IL)-6, IL-35 and IL-37 levels and the periodontal clinical parameters. In this descriptive study, 90 pregnant women were evaluated. The patients were divided into 3 groups, as follows: healthy pregnant women (HC), pregnant women with mild PE (MP) and pregnant women with severe PE (SP). The periodontal measurements were recorded. The IL-6, IL-35 and IL-37 concentrations in the GCF were determined using an enzyme-linked immunosorbent assay. There was no statistically significant difference between the HC, MP and SP groups in terms of the periodontal parameters (p>0.05). In addition, the IL-6 and IL-37 levels did not show significant changes between the groups (p>0.05). However, the IL-35 levels were significantly decreased in the MP and SP groups when compared to the HC group(p

Bu çalışmada presinterize Y-TZP bloklardan frezelenerek üretilen sabit protez altyapılarının farklı prosedürlerle sinterlendiklerinde ve daha sonrasında tekrarlayan porselen fırınlamalarına tabi tutulduklarında uğradıkları boyutsal değişimleri ve marjinal uyum değerlerini ölçmek amaçlanmıştır. Çalışmada CAI/CAD/CAM sistemi kullanılarak metal alaşımından yapılmış bir model üzerine bir kron altyapısı tasarlandı ve aynı tasarımdan 72 adet üretildi. Örnekler üç gruba ayrıldı; mikron düzeyinde ölçüm yapabilen bir Toolmaker's mikroskop ile oklüzal ve bukkal yüzeylerde önceden belirlenmiş referans noktaları üzerinden boyutsal ölçümler yapıldı ve her grup farklı bir sinterleme prosedürüne tabi tutuldu. A grubu maksimum sinter sıcaklığı 1510°C olak üzere toplam 8 saat, B grubu 1540°C ve toplam 2 saat, C grubu 1580°C ve toplam 10 dakika olarak uygulandı. Sinterleme sonrası oklüzal ve bukkal yüzey ölçümleri tekrarlandı ve marjinal aralık değerleri model üzerinde direkt mikroskobik inceleme yöntemiyle ölçüldü. Daha sonra tüm örnekler tekrarlayan fırınlamalara tabi tutuldu ve oklüzal, bukkal ve marjinal ölçümler tekrar alındı. Ölçüm sonuçlarına göre farklı sinterleme prosedürleri uygulanan grupların sinterleme büzülmesi miktarları ve sinterleme sonrası ölçülen marjinal aralık değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Tekrarlayan fırınlamalar sonucunda örneklerin oklüzal bölgelerinde küçülme, bukkal bölgelerinde büyüme şeklinde boyutsal değişiklikler olduğu tesbit edildi. Bu değişikliklerin grupların kendi içlerinde ve gruplar arası karşılaştırması sonucunda istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görüldü. Tekrarlayan fırınlamalar sonucunda örneklerin marjinal aralıklarının azaldığı görüldü. Marjinal aralıklardaki azalma miktarı 8 saatlik sinter programına tabi tutulan grupta istatistiksel olarak önemsiz, buna karşın 2 saat ve 10 dakikalık programlar ile sinterlenen gruplarda istatistiksel olarak önemli düzeydedir (p