Search

Bu araştırmanın amacı spor yapan ve yapmayan ergenlerin yalnızlık düzeylerinin ve algılanan ebeveyn tutumlarının ve çeşitli değişkenlerin akademik başarıya etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılı birinci döneminde Sivas İl Merkezindeki Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ortaokullarda eğitim-öğretim gören 7. ve 8. sınıf öğrencileri ile liselerde eğitim-öğretim gören 9. ve 10. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Buna göre 24.190 öğrenci evreni oluşturmaktadır. %5 yanılma düzeyinde ve %5 sapma miktarında 24.190 kişiden örnekleme 1435 kişi alınmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, kişisel bilgi formu, ucla yalnızlık ölçeği, kısaltılmış algılanan ebeveyn tutumları ölçeği - çocuk formu` (KAET-Ç) kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise Frekans analizi, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis ve MANOVA testleri uygulanmıştır. Elde edilen bulgular 0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda spor yapan ergenlerin spor yapmayan ergenlere göre yalnızlık düzeylerinin daha düşük olduğu; spor yapan ve spor yapmayan ergenlerin algılanan ebeveyn tutumları arasında anlamlı farklılıklar olduğu; çeşitli değişkenlere göre yalnızlık düzeyleri ile akademik başarı düzeyleri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu; çeşitli değişkenlere göre algılanan ebeveyn tutumları ile akademik başarı düzeyleri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür. The aim of this study was to investigate the effect of loneliness levels and perceived parental attitudes and various variables on academic achievement of adolescents of sporting and non-sporting. The population of the study consists of secondary schools and high schools of the MEB in the City of Sivas in the first period of the 2018-2019 academic year. The study was composed of 7th and 8th grade students attending secondary schools and 9th and 10th grade students in high schools. According to this, 24.190 students form the universe. 1435 people were taken from the 24.190 population in 5% error level and 5% deviation. In the research, personal information form, loneliness scale, shortened perceived parental attitudes scale - child form (KAET-Ç) were used as data collection tools. Frequency analysis, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis and MANOVA tests were used to analyze the data. The findings were evaluated at 0.05 significance level. As a result of the analyzes, the loneliness of sporting adolescent is less than the loneliness of non-sporting adolescent; there are significant differences between perceived parental attitudes of adolescents of sporting and non-sporting; There is a significant relationship between the levels of loneliness and academic achievement levels according to various variables; There was a significant relationship between perceived parental attitudes and academic achievement levels according to various variables. 129

Son yıllarda, grafen sahip olduğu üstün elektronik, termal ve mekanik özellikler nedeniyle bilim adamları ve sanayinin çok ilgisini çekmiş ve farklı alanlarda ve ileri uygulamalarda kullanılmaya başlanmıştır. Grafenin çok az miktarda katkı olarak kullanılması ile polimerlere ileri özellikler katması nedeniyle, grafen ve türevleri polimer kompozitler alanında da büyük ilgi uyandırmıştır. Bu nedenle, bu çalışmada, özellikle elektriksel iletkenlik ve mekanik özellikleri iyileştirilmiş epoksi kompozitler elde etmek için grafen belirli oranlarda (ağırlıkça %0,05, %0,1, %0,25, %0,5 ve %1) epoksi içerisine eklenmiş ve nanokompozit filmler üretilmiştir. Üretilen nanokompozitlerin özellikleri, fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA), mekanik test, taramalı elektron mikroskobu (SEM), UV-Vis-NIR spektrofotometre ve elektriksel iletkenlik ölçümleri yapılarak incelenmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, %1 oranında grafen katkısı, epoksi filmlerin hacimsel direnç değerinde %28,2 ve yüzeysel direncinde %9,7’lik bir azalmaya sebep olmuştur. Grafen/epoksi nanokompozitlerin maksimum gerilme değeri, %1’lik grafen katkısında, katkısız epoksiye göre %33,84 oranında artarak ~20 MPa olarak elde edilmiştir. Sonuç olarak, epoksiye ilave edilen grafen miktarı arttıkça, nanokompozit filmlerin elektriksel iletkenliğinin, gerilme değerlerinin ve ışık absorpsiyonunun arttığı gözlenmiştir. Elde edilen nanokompozit filmler, sağladığı iyileştirilmiş elektriksel iletkenlik ve mekanik özellikler sayesinde endüstriyel uygulamalarda kullanılabilir.

Petroleum-based polymers have a wide range of uses in the packaging industry, including films, food packaging, rigid containers, foamed containers, medical products, etc. This study focuses on improving the properties of polyvinyl alcohol (PVA) based material systems, one of the most popular water-soluble biopolymers, to reduce the waste of petroleum-based plastics, which are widely used. Polyvinyl alcohol (PVA) nanocomposite films containing low concentrations (0.05-1%) of graphene oxide (GO) and reduced graphene oxide (rGO) were produced via the solution casting method. When electrical properties of nanocomposite films were evaluated, the addition of 1 wt% GO and rGO resulted in a 36% and 45% decrease in the volumetric resistance of the films as well as a decrease in surface resistance of 24.5% and 34.9%, respectively. The maximum tensile strength of 1% GO and rGO-reinforced PVA nanocomposites was found to be similar to 59 MPa and similar to 68 MPa with an increase of 20% and 38% compared to neat PVA films, respectively. The average Young's modulus of 1% GO and rGO-reinforced PVA nanocomposites also increased from 2561 MPa to 3515 MPa and 4219 MPa with an increase of 37% and 65%, respectively. As a result, the electrical conductivity, Young's modulus, maximum tensile strength, thermal properties, and optical absorption of nanocomposite films increased by adding GO and rGO to PVA. The results show that the produced nanocomposite film may be a promising material for packaging applications.

Cari işlemler açığı veren ülkeler için kısa vadeli sermaye hareketliliği ayrı bir önem taşımaktadır. Cari işlemler açığının finansmanına katkı sağlayan kısa vadeli sermaye hareketlerindeki oynaklık finansal kırılganlığa neden olmaktadır. 2008 yılının sonlarında Amerika'da başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finans kriz sonrasında risk iştahının artmasıyla da beraber gelişmekte olan ülkeler spekülatif sermaye hareketleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda, TCMB oynak sermaye hareketlerini kontrol altına almak, dış finansal şoklara karşı ekonominin dayanıklılığını artırmak ve bu şoklara hızla tepki verebilmek için yeni para politikası araçları aramaya başlamıştır. Söz konusu sorunların çözümünde TCMB kendine has iki politika aracı inşa etmiştir. Bunlar Faiz Koridoru ve Rezerv Opsiyonu Mekanizmasıdır (ROM). Bu çalışmada mevcut para politikası araçları tanıtılmış, zorunlu karşılık uygulaması ve ROM detaylı olarak incelenmiş, yeri, önemi ve 2019 yılına kadar olan tarihsel süreci ele alınmış, zorunlu karşılık uygulamasında ROM'un getirdiği döviz ve altın cinsi karşılık tesisi imkanından yararlanma ile ilişkili olarak karşılaştırmalar sunulmuş ve etkileri tartışılmıştır.