The present thesis, which focuses on D.H. Lawrence and two of his significant masterpieces, seeks to display the critical role and the significance of childhood experiences in the formation of individuality. The principal purpose is to analyze the main characters of these novels according to Freudian psychoanalytical theories. This thesis explores the connection between the characters and their psychological states which account for their behavior. Both Sons and Lovers and Women in Love have various autobiographical traces, since both of them reflect the personality, the time, the experiences, and the psychological state of the writer. As an outcome, this study firstly gives the necessary theoretical background on both D.H. Lawrence and the relevant psychoanalytical discussion. Secondly, the literary discussion starts with the interpretation of Sons and Lovers according to the Oedipus complex. An inappropriate maternal relationship between the characters in this novel results in the destruction of Mrs. Morel’s son Paul, largely representative of Lawrence himself. Excessive possession by his mother creates a dependent person of him. Thus, he is a man that can neither love nor give himself wholly to other women, which means he becomes unable to achieve full satisfaction. This thesis then continues with the discussion of the main characters of Women in Love according to Freud’s topographical and structural models of the mind. The three levels of consciousness and the significance of the unconscious are discussed in the analysis of the four main characters by making some references to their childhood and previous experiences. Their intricate relations, their psychic worlds, and their choices are discussed differentially on the basis of their own individual backgrounds. By presenting such a detailed discussion based on Freud’s psychoanalytical theories, this thesis hopes to display the underlying reasons of the inner conflicts, and the deteriorations of the various characters created by D.H. Lawrence in both the novels discussed here, Sons and Lovers and Women in Love. D.H. Lawrence ve onun önemli başyapıtlarından iki tanesi üzerine yoğunlaşan bu tez, kişilik oluşumunda çocukluk tecrübelerinin kritik rolünü ve önemini yansıtmaya çalışmaktadır. Asıl amaç bu romanların ana karakterlerini Freudyen psikoanalitik teorilere göre incelemektir. Bu tez, karakterler ve onların davranışlarının sebebini ortaya koyan psikolojik durumları arasındaki bağlantıyı araştırmaktadır. Sons and Lovers ve Women in Love çeşitli otobiyografik izler taşımaktadır, çünkü her ikisi de yazarın kişiliğini, zamanını, tecrübelerini ve psikolojik durumunu yansıtmaktadır. Neticesinde, bu çalışma öncelikle D.H. Lawrence ve konu ile ilgili psikoanalitik inceleme için gerekli olan teorik bilgileri verir. Daha sonra, Sons and Lovers’ın Oedipus çatışmasına göre yorumlanmasıyla edebi inceleme başlar. Bu romanın karakterleri arasındaki anneliğe ait uygunsuz bir ilişki, büyük ölçüde Lawrence’ın temsilcisi olan, Bayan Morel’ın oğlu Paul’un mahvolmasıyla sonuçlanır. Annesi tarafından aşırı sahiplenilmesi bağımlı bir insan yaratır. Bu sebeple, o ne sevebilen ne de kendini tamamen bir kadına verebilen bir adamdır; demek oluyor ki o tatmin olamaz duruma gelmiştir. Daha sonra, bu tez Women in Love’ın ana karakterlerinin Freud’un topografik ve yapısal zihin kuramlarına göre irdelenmesi ile devam etmektedir. Bilincin üç düzeyi ve bilinçdışının önemi, dört ana karakterin incelemesinde onların geçmişlerine ve önceki tecrübelerine bazı göndermeler yaparak incelenmiştir. Kişisel geçmişlerinin temeli üzerine, onların karmakarışık ilişkileri, ruhsal dünyaları ve seçimleri farklı açılardan incelenmektedir. Bu tez, Freud’un psikoanalitik teorilerinin temeli üzerine kurulu böyle detaylı bir inceleme sunarak, burada incelenen Sons and Lovers ve Women in Love isimli romanların her ikisinde de, D.H. Lawrence tarafından yaratılmış çeşitli karakterlerdeki iç çatışmaların ve bozulmaların altında yatan nedenleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.