543 results on '"Aile Çalışmaları"'
Search Results
2. OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİN EBEVEYNLİK ÖZ YETERLİKLERİ VE TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
- Author
-
Bilge DEMİRDÖVEN and Arzu ÖZYÜREK
- Subjects
Psychology, Multidisciplinary ,Psikoloji, Ortak Disiplinler ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine ,okul öncesi çocuklar,ebeveyn tutumu,ebeveyn öz yeterliği - Abstract
Bu araştırmanın amacı okul öncesi çocuğa sahip annelerin çocuk yetiştirme tutumları ile öz yeterlik algıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya uygun örnekleme yöntemiyle çevrimiçi olarak ulaşılabilen 236 anne katılmıştır. Veri toplamada kişisel bilgi formu, Yenilenmiş Berkeley Ebeveyn Öz Yeterlik Ölçeği (YBEÖYÖ) ve Anne-Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ) A Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Mann Whitney-U testi, Kruskall Wallis H testi ve Spearman Brown Korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda YBEÖYÖ ebeveynliğe özgü stratejiler ve çocuğa kazandırılabilecekler alt boyut puanları ile ABTÖ Demokratik Tutum alt boyut puanları arasında pozitif yönlü orta düzeyde, Baskıcı ve Otoriter Tutum alt boyut puanları arasında negatif yönlü düşük düzeyde bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Çocuğun cinsiyeti ile ABTÖ puanları arasında anlamlı bir fark bulunmazken çocuğun okula devam süresi ile ABTÖ Demokratik Tutum alt boyut puanları, çocuğun doğum sırası, annenin öğrenim durumu ile ABTÖ Demokratik Tutum ve Baskıcı-Otoriter Tutum alt boyut puanları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur. Annenin yaşı ile ABTÖ Aşırı Hoşgörülü Tutum alt boyut puanları arasındaki fark, annenin mesleği ile ABTÖ Demokratik Tutum, Baskıcı-Otoriter Tutum ve Aşırı Hoşgörülü Tutum arasındaki fark anlamlı bulunmuştur.
- Published
- 2022
3. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN VE ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ
- Author
-
Sibel Erkal and Tuğba Irmak Kazazoğlu
- Subjects
Aile Çalışmaları ,Çevre,Çevre farkındalığı,Çevre Eğitimi ,Family Studies ,General Medicine - Abstract
Araştırma, üniversite öğrencilerinin çevre farkındalık düzeyleri ile çevre sorunlarına yönelik davranışlarını incelemek amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma kapsamına, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde öğrenim gören 392 lisans öğrencisi alınmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla “Çevre Farkındalık” ölçeği ve “Çevre Sorunlarına Yönelik Davranış” ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğrencilerin çevre farkındalığı ile çevre sorunlarına yönelik davranışları (r=0,354, p
- Published
- 2022
4. AİLE HUZURU ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI
- Author
-
Pınar Özdemir, Esra Bakiler, [Belirlenecek], Hatice Pınar KEMAHLI, and Esra BAKİLER
- Subjects
huzur,aile huzuru,huzurlu aile,huzursuz aile,mutluluk,iyi oluş,ölçek geliştirme ,[No Keywords] ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine - Abstract
Bu araştırmanın amacı evli bireylerin aile huzurunu ölçmek için psikometrik özellikleri incelenmiş bir AileHuzuru Ölçeği geliştirmektir. Araştırmanın örneklemini 526’sı kadın (%62,2) 320’si erkek (%37,8) olmak üzeretoplam 846 katılımcı oluşturmaktadır. Ölçeğin yapı geçerliğini ortaya çıkarmak için açımlayıcı ve doğrulayıcıfaktör analizleri güvenirliğini belirlemek için ise Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı incelenmiştir. Maddeanalizlerinin değerlendirilmesi madde-toplam puan korelasyon katsayıları ve bağımsız gruplar t testi ile alt %27ve üst %27‘lik grupların madde ortalama puan karşılaştırılması ile yapılmıştır. Geliştirilen ölçeğin, Aile UyumuÖlçeği, Evlilik Yaşam Doyumu Ölçeği ve İlişkilerde Mutluluk Ölçeği ile arasındaki ilişkilere ait Pearsonmomentler çarpımı korelasyon katsayısı hesaplanarak ölçüt bağlantılı geçerlik test edilmiştir. Açımlayıcı faktöranalizi sonuçlarında Aile Huzuru Ölçeği’nin 15 maddeden oluşan iki boyutlu bir yapısı olduğu görülmüştür.Ölçeğin iç tutarlık katsayısı .95, alt-üst grupların madde toplam puan ortalamalarına ilişkin t değerleri-14.98 ile -42.94 arasında, ölçek maddelerinden elde edilen toplam puanlar arasındaki ilişkilere ait Pearson MomentlerÇarpımı korelasyon katsayıları .69 ile .82 arasında hesaplanmıştır. Aile Huzuru Ölçeğinin ölçüt bağlantılıgeçerliliğine dair korelasyon değerlerinin .65 ile .82 arasında olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçları AileHuzuru Ölçeği’nin bilimsel çalışmalarda kullanılabileceğini göstermiştir. The aim of this study is to develop a Family Peace Scale by examining the psychometric properties to measure_x000D_ the family peace of married individuals. The sample of the study consists of a total of 846 participants, 526_x000D_ women (62.2%) and 320 men (37.8%). In order to determine the structural validity of the scale explanatory_x000D_ factor and confirmatory factor analyses have been performed. In order to determine the reliability Cronbach’s_x000D_ alpha internal consistency coefficient was examined. The item analysis was evaluated by comparing the itemtotal score correlation coefficients and the independent groups t test, and the item average score of the lower_x000D_ 27% and upper 27% groups. The criterion-related validity was tested by calculating the Pearson moments_x000D_ product correlation coefficient for the relationships between the developed scale with the Family Harmony Scale,_x000D_ the Marriage Life Satisfaction Scale, and the Relationship Happiness Questionnaire.The results of the_x000D_ exploratory factor analysis concludes that the Family Peace Scale has a two-dimensional structure consisting of_x000D_ 15 items. The internal consistency coefficient of the scale was calculated as .95, the t values for the sub-upper_x000D_ groups' total item score averages were between -14.98 and -42.94, and the Pearson Product Moments correlation_x000D_ coefficients for the relationships between the total scores obtained from the scale items were calculated to_x000D_ between .69 and .82. The correlation values regarding the criterion validity of the Family Peace Scale were_x000D_ found to be between .65 and .82. The results of the Family Peace Scale research shows that scale can be used in_x000D_ scientific studies to be conducted in Turkey.
- Published
- 2021
5. YAŞLILARIN GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİNİN VE SOSYAL AĞLARININ BAŞARILI YAŞLANMAYA ETKİSİ
- Author
-
Oya Hazer and Didem Demir Erbil
- Subjects
başarılı yaşlanma,sosyal ağlar,yaşlılar,günlük yaşam aktiviteleri ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine - Abstract
Bu çalışmanın amacı yaşlıların günlük yaşam aktivitelerinin ve sosyal ağlarının başarılı yaşlanma üzerindeki etkisinin belirlenmesidir. Araştırmada basit rastgele örneklem yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın katılımcılarını Türkiye’de Ankara ilinin Çankaya ve Altındağ ilçelerinde yaşayan 60 yaş ve üzeri 500 birey oluşturmuştur. Yaşlıların sosyal ağları aile ve arkadaş alt boyutu ile enstrümental günlük yaşam aktiviteleri değişkenlerinin başarılı yaşlanma davranışına etkisi incelemek için kurulan çoklu doğrusal regresyon modelinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür (F=31,139 p
- Published
- 2021
6. NEW APPROACH TO CHILD WELL-BEING: CHILD WELL-BEING APPOARCH AND INDICATORS
- Author
-
Oktay Tatlıcıoğlu
- Subjects
Çocuk ,Çocuğun iyi olma hali ,İyi olma hali ,sosyal göstergeler ,Child ,well-being ,child well-being ,social indication ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
Çocuk refahı alanında son dönem yaygınlaşan yaklaşımlardan biri çocuğun iyi olma hali yaklaşımıdır. Çocuğa yönelik yaklaşımda çocuğun hayatta tutulmasından (bunu da ihmal etmeden) çocuğun iyi olma halinin korunması ve arttırılmasına yönelik bir değişim yaşanmaktadır. Bu çalışmada çocuğun iyi olma hali yaklaşımının tarihsel gelişimi ve bu gelişimde etkili olan parametreler ve gösterge örnekleri üzerine kavramsal bir tartışma yürütülmesi amaçlanmıştır. Çocuğun iyi olma hali yaklaşımının ortaya çıkmasında sosyal gösterge hareketi, ekolojik yaklaşım, modern çocukluk paradigması, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve yapabilirlik yaklaşımlarının etkisi söz konusudur. Bu çalışmada çocuğun iyi olma hali yaklaşımının gelişim süreci anlatıldıktan sonra bazı gösterge örnekleri detaylı olarak ele alınarak gösterge alanları üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Ele alınan çocuğun iyi olma hali gösterge çalışmalarında gözlem birimi olarak çocukların görüşlerine yer verildiği (çocuğun yaşamı hakkında fikirlerinin alınması) ve çocuğu çevresiyle beraber ele aldığı bir yaklaşım söz konudur. Göstergelerde dikkat çeken bir diğer konu ise ailenin sahip olduğu olanakların yanında çocukların sahip olduğu imkanlara da odaklanılmış olmasıdır (yapabilirlik yaklaşımı). Göstergelerde ekonomik durum, sağlık, eğitim, risk ve güvenlik, sosyal ilişkiler ve katılımın ortak alanlar olarak ele alınmaktadır. Yakın tarihli gösterge çalışmalarında öznel iyi olma boyutuna daha fazla önem verildiği görülmektedir. Yeni yapılacak gösterge çalışmalarına, ihmal edilen farklı dezavantajlı çocukların yaşam koşullarına ilişkin göstergelerin de dahil edilmesi önerilmektedir., One of the recent widespread approaches in the field of child welfare is the child well-being approach. There has been a shift in the approach from keeping children alive (without neglecting this) to protecting and enhancing child well-being. This study aims to conduct a conceptual discussion on the historical development of the child well-being approach and the parameters and indicators that are effective in this development. Social indicator movement, ecological approach, modern childhood paradigm, Convention on the Rights of the Child, and capability approaches are influential in the emergence of the child well-being approach. In this study, after explaining the development process of the child well-being approach, some examples of indicators are discussed in detail. This study also addressed indicators and their relevance to child wellbeing. In the child well-being indicator studies, there is an approach that includes the views of children as the unit of observation (taking their opinions about the child's life) and addresses the child together with his/her environment. Another noteworthy issue in the indicators is the focus on children's opportunities in addition to the opportunities that families have (capability approach). The indicators address economic status, health, education, risk and safety, social relations, and participation as common areas. In recent indicator studies, more attention paid to the subjective well-being dimension. In future indicator studies, it is recommended to include indicators on the living conditions of disadvantaged and neglected children.
- Published
- 2022
7. Sanal Ağların Distopyası: Kadına Yönelik Dijital Şiddet
- Author
-
SEÇGİN, Leylicem and TARI SELÇUK, Kevser
- Subjects
Kadına yönelik şiddet ,dijital şiddet ,siber şiddet ,siber zorbalık ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
“Siber şiddet, sanal şiddet, çevrimiçi şiddet, siber zorbalık, siber taciz” olarak da adlandırılan dijital şiddet zarar verici eylemlerin bilişim teknolojileri yoluyla gerçekleştirilmesiyle diğer şiddet türlerinden ayrılmaktadır. Literatürde dijital şiddete en fazla maruz kalan ve etkilenen tarafın toplumsal cinsiyetle ilgili olarak kadınlar olduğu belirtilmekte ve kadına yönelik dijital şiddet “Bir kadına sırf kadın olduğu için tamamen veya kısmen cep telefonu ve akıllı telefon, internet, sosyal medya platformları veya e-posta gibi bilgi ve iletişim teknolojisi yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilen, desteklenen veya daha da şiddetli hale getirilen ve orantısız şekilde kadınları etkileyen toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet türü” olarak tanımlanmaktadır. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, dijital şiddet uygulayan bireylerin yakalanmayacaklarını düşünmesi, dijital şiddetin ahlaka aykırı bir eylem olmadığı fikri ve siyasi, ekonomik, kültürel pek çok nedenle ortaya çıkabilen dijital şiddet maruziyeti internet kullanımındaki artışa paralel olarak dünya genelinde özellikle kadınlar arasında giderek yaygınlaşmaktadır. Büyük ölçüde önlenebilir bir sorun olan dijital şiddet kontrol edilmediği takdirde fiziksel, sosyal, psikolojik ve ekonomik birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Bu derleme çalışmasında kadına yönelik dijital şiddete dikkat çekmek ve boyutlarını ortaya koyarak dijital şiddetle mücadeleye yönelik öneriler geliştirmek amaçlanmıştır.
- Published
- 2022
8. THE CHILD IN THE FAMILY: A SPATIAL PERSPECTIVE
- Author
-
Süreyya TEMELLİ
- Subjects
Aile Çalışmaları ,General Medicine ,Family Studies ,Child ,Family ,Exploratory Spatial Data Analysis - Abstract
In the study, the values attributed to the child in the family were examined with explanatory spatial data analysis by using Turkish Statistical Institute 2016 Turkish Family Structure Survey. In this context, the information of 12 regions of Turkey was used. The values attributed to the child in the family were classified as economic, psychological and social. The child's financial contribution to the parents in the future and old age security for the parents were taken as economic values. As psychological values, the reputation of women who have children and the way children bring parents closer to each other were used. Finally, the son's continuation of the lineage and the son's increase in the mother's reputation were taken as social values of child. As a result of the global spatial autocorrelation tests, the economic value of the child's financial contribution to the parents in the future was found statistically significant. When the clustered relations were examined using LISA maps, the value of the child through his financial contribution to the parents in the future was found high in the Eastern Black Sea, Northeastern Anatolia, Middle East Anatolia and Southeastern Anatolia regions.
- Published
- 2022
9. The Importance of Spirituality in Family Counseling
- Author
-
Hatice Kilinçer
- Subjects
aile danışmanlığı,maneviyat,psikoloji,din ,Aile Çalışmaları ,family therrapy,religion,psychology,spirituality ,Family Studies ,Psychology - Abstract
Maneviyat, bireyin yaşantısı ve aile ilişkilerini etkileyen önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Birey, aile ve maneviyat arasındaki karşılıklı ilişki ve etki, aile terapisinde maneviyat boyutunun ele alınmasını önemli kılmaktadır. Aile Danışmanlığında maneviyat boyutunun terapi sürecine entegre edilmesi özellikle son yıllarda güncel ve dikkat çekici bir alan olarak karşımıza çıkmakta, konuyla ilgili çalışmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Çalışmamızda, maneviyat boyutunun aile terapilerine entegre edilmesinin önemi üzerine odaklanılmıştır. Bu bağlamda öncelikle aile ve maneviyat arasındaki ilişkiye değinilmiş, daha sonra maneviyat boyutunun aile danışmanlığında yer almasının önemi teorik çerçevede ele alınmıştır. Çalışmanın amacı maneviyat ve aile arasındaki yakın ve karşılıklı ilişkinin daha net bir şekilde anlaşılması ve aile danışmanlığında maneviyat boyutunun entegre edilmesinin önemiyle alakalı kavramsal bir çerçeve sunmaktır. Bu bağlamda aile danışmanlığında maneviyat boyutunu ele almak isteyen araştırmacılar için yeni bir bakış açısı sunmak istenmiştir., Spirituality emerges as an important factor affecting the individual's life and family relations. Interrelation and influence between family and spirituality makes it important to discuss the dimensions of spirituality on family therapy. We encounter the integration of the dimensions of spirituality into therapy process as an up-to-date and remarkable field, especially in recent years. The number of studies on the subject matter is increasing day by day. Integration of the dimension of spirituality into family therapy is focused on in our study. Thus, interrelation between family, religion and spirituality together with the need for family counseling is mentioned first. Then, the importance of the dimensions of spirituality and religion taking part in family counseling and studies on the subject matter are discussed theoretically. The purpose of this work is to present a cognitive framework with regard to a clearer understanding of close and mutual relation between spirituality and family, and with regard to the integration of the dimensions of spirituality into family counseling. In this context, a new perspective is intended to be offered for researchers who seeks to discuss the dimensions of spirituality on family counseling.
- Published
- 2021
10. Çocukluk Çağı Travmaları ve Sağlıklı Aile-Ebeveynlik Risk Faktörlerinin İncelenmesi
- Author
-
Karaçay, Rabia, Güloğlu, Berna, Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı, and Karaçay, Rabia
- Subjects
Healthy family ,Çocukluk çağı travması ,Parenting ,Childhood trauma ,neglect ,abuse ,parenting ,healthy family ,ihmal ,istismar ,ebeveynlik ,sağlıklı aile ,Sağlıklı aile ,Family Studies ,İhmal ,Abuse ,Ebeveynlik ,Aile Çalışmaları ,İstismar ,Neglect - Abstract
Bu araştırmanın amaçlarından biri ebeveynlerdeki çocukluk çağı travma yaygınlığını belirlemektir. Çocukluk çağı travmasına maruz kalan ebeveynlerin sağlıklı aile-ebeveyn olmadaki risk faktörlerini incelemek ise diğer amaçtır. Çalışmanın örneklemini, kolay örnekleme yöntemiyle ulaşılan 5-17 yaş aralığında çocuğu olan 411 ebeveyn (314 anne, 97 baba) oluşturmuştur. Katılımcılara Demografik Bilgi Formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği ve Sağlıklı Aile Ebeveynlik Envanteri çevrimiçi ortamda uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde frekans analizi ve Pearson ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgulara göre ebeveynlerin ihmale/istismara uğrama oranları %6.8 ile %16.3 arasında değişmektedir. Duygusal ihmale maruz kalan ebeveynlerle duygusal ihmale maruz kalmayan ebeveynler arasında Sağlıklı Aile Ebeveynlik Envanteri’nin tüm alt boyutlarında anlamlı farklılık saptanmıştır. Ayrıca tüm ihmal ve istismar türlerinde Sağlıklı Aile Ebeveynlik Envanteri’nin depresyon ve rol memnuniyeti alt boyutlarında fark olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, çocukluk çağı travmalarının bireylerin hayatını etkilediği, bu etkinin ebeveynlik rolüne de yansıdığı görülmektedir. Bu deneyimlerin nesilden nesile aktarıldığı düşünüldüğünde ailelerle çalışan uzmanların çocukluk çağı travmalarını gözardı etmemesi gerekir., One of the aims of this study is to determine the prevalence of childhood trauma in parents.Another aim was to examine the risk factors for being a healthy family-parent for parents whowere exposed to childhood trauma. Convenient sampling method was used. The sample of thestudy consisted of 411 parents (314 mothers, 97 fathers) who had children between the ages of5-17. Demographic Information Form, Childhood Trauma Questionnaire (CTQ-33), and HealthyFamilies Parenting Inventory (HFPI) were administered to parents online. Frequency analysisand Pearson chi-square test were used in the analysis of the data. According to the findings, therate of parental exposure to neglect/abuse varies between 6.8% and %16.3. A statisticallysignificant difference was found between parents who were exposed to emotional neglect andparents who were not in all subscales of the HFPI. Also, all types of neglect and abuse werefound to be associated with depression and role satisfaction subscales of the HFPI. As a result,childhood traumas affect the lives of individuals, and this effect is also reflected in the role ofparenting. Considering that these experiences are transferred from generation to generation,experts working with families should not ignore childhood traumas.
- Published
- 2022
11. ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUK SAHİBİ EBEVEYNLERDE PSİKOLOJİK YARDIM ALMAYA İLİŞKİN TUTUM, PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK VE EŞ DESTEĞİ İLİŞKİSİ
- Author
-
ATALAN, Gözde and TOPÇU KABASAKAL, Zekavet
- Subjects
Parents with special needs children ,seeking professional psychological help ,psychological resilience ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveyn ,psikolojik yardım alma tutumu ,psikolojik sağlamlık ,eş desteği ,spousal support - Abstract
The aim of this study is to examine the relationship between psychological help-seeking attitudes of parents with children with special needs and psychological resilience and spousal support. The research sample consists of 223 parents with children with special needs. "Attitude Scale Towards Seeking Psychological Help", "Adult Psychological Resilience Scale", "Spousal Support Scale" and "Personal Information Form" prepared by the researcher were used as data collection tools in the research. SPSS 22 program was used for the analysis of the data obtained as a result of the research. Data analysis was performed with independent samples t-test, one-way analysis of variance (ANOVA), and Pearson correlation analysis. When the research results are examined; It was concluded that as the attitudes of parents with children with special needs towards seeking psychological help increase, their level of psychological resilience increases, and the level of perceived spousal support decreases. There was no significant difference between the psychological help-seeking attitudes, psychological resilience levels and perceived spousal support level of parents with children with special needs and the diagnosis of the child with special needs. There was no significant difference between the psychological help-seeking attitudes and psychological resilience levels of parents with children with special needs and the person's previous psychological help-seeking status. On the basis of the spousal support scale, it was revealed that the support of the spouses of the people who did not receive psychological help before was higher., Bu araştırmanın amacı özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynlerin psikolojik yardım alma tutumlarının psikolojik sağlamlık ve eş desteği ile ilişkisinin incelenmesidir. Araştırma örneklemini özel gereksinimli çocuk sahibi 223 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği’, ‘Yetişkin Psikolojik Sağlamlık Ölçeği’, ‘Eş Destek Ölçeği’ ve çalışmacının hazırladığı ‘Kişisel Bilgi Formu’ kullanılmıştır. Ölçekler sonucunda ulaşılan verilerin analizi için SPSS 22 programı kullanılmıştır. Bağımsız örneklem t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Pearson korelasyon analizi ile veri analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları incelendiğinde; özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynlerin psikolojik yardım almaya ilişkin tutumları arttıkça psikolojik sağlamlık düzeylerinin arttığı, algıladıkları eş destek düzeylerinde ise düşme olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynlerin psikolojik yardım alma tutumları, psikolojik sağlamlık düzeyleri ve algıladıkları eş destek düzeyi ile özel gereksinimli çocuğun tanısı arasında anlamlı farklılık ortaya çıkmamıştır. Özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynlerin psikolojik yardım alma tutumları ve psikolojik sağlamlık düzeyleri ile kişinin daha önce psikolojik yardım alma durumu arasında anlamlı farklılık ortaya çıkmamıştır. Eş destek ölçeği bazında ise daha önce psikolojik yardım almayan kişilerin eşlerinden gördükleri desteğin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
- Published
- 2022
12. TÜRKİYE'YE GÖÇ ETMİŞ İRANLI KADINLARIN SOSYO-EKONOMİK DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
Sayra Lotfi and Sena Porsuk
- Subjects
İranlı kadın,Göçmen,Ekonomi,Sosyal,Eğitim ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine - Abstract
This research has examined the socio-economic status and the level of education of Iranian immigrant women in Turkey. The universe of the research consists of Iranian immigrant women living in Istanbul. This research was conducted on 101 Iranian immigrant women all over Istanbul. “Questionnaire Form” was used as the research's data collection tool. The data were analyzed using the SPSS 20.0.. Frequency Analysis, a descriptive statistical method, was utilized in the analysis of the data. According to the results of the research, it has shown that more than half of Iranian immigrant women are married, most of them have undergraduate degree, most of them cannot continue their education in Turkey but they do not work in a regular job, they have difficulty in finding a job, that most of the participants do not receive social assistance, most of them have problems about language, education, and socio-economic status., Bu araştırmada, Türkiye’ye göç eden İranlı kadınların ekonomik, sosyal ve eğitim durumları incelenmiştir. Bu araştırmanın evrenini İstanbul ilinde yaşayan ve Türkiye’ye göç etmiş İranlı kadınlar oluşturmaktadır. Araştırma İstanbul genelinde bulunan 101 İranlı göçmen kadın ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın veri toplama aracı olarak “Anket Formu” kullanılmıştır. Veriler SPSS 20.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı nitelikteki frekans analizlerinden faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre İranlı göçmen kadınların; yarısından fazlasının evli olduğu, çoğunun üniversite mezunu olduğu ancak düzenli bir işte çalışmadıklarını, iş bulma konusunda zorluk yaşadıklarını, kadınların çoğu dil, eğitim, sosyal ve ekonomik olarak sorun yaşadıklarını ortaya çıkarmaktadır.
- Published
- 2021
13. BİREYLERİN CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURLARINA YÖNELİK BAKIŞ AÇILARININ İNCELENMESİ
- Author
-
Kübra Dombak and Eyüp Çelik
- Subjects
Psychology, Multidisciplinary ,Psikoloji, Ortak Disiplinler ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine ,İstismar,cinsel istismar,cinsellik,toplum,destek,algı - Abstract
Bu araştırma, bireylerin cinsel istismara maruz kalmış kişilere ilişkin bakış açılarını anlamak ve cinsel istismara maruz kaldığı varsayılan yakınına ve partnerine karşı yaklaşımlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilmiş olup araştırma modeli olarak olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 17 ile 56 yaş aralığında bulunan 274'ü kadın, 208'i erkek olmak üzere toplam 482 katılımcıdan oluşmaktadır. Araştırmada 129 veri yüz yüze görüşme ile toplanmışken, 203 veri online olarak toplanmıştır. Veriler analiz edilirken içerik analizi yöntemi kullanılmış ve yanıtlar temalar halinde kategorilere ayrılmıştır. Araştırma sonucunda bireylerin cinsel istismara maruz kalmış kişilere ilişkin algılarının cinsiyet ve medeni durum değişkenlerine göre farklılaştığı, kendi partnerlerinin ve yakınlarının cinsel istismara uğramış olması halinde ise onlara karşı duyarlı, kabullenici, destekleyici ve daha az reddedici bir tutum içinde oldukları görülmüştür. Ayrıca katılımcıların cinsel istismar mağdurlarına ilişkin görüşleri, temel noktalar açısından benzer olsa da alt temalar açısından çeşitlilik göstermektedir.
- Published
- 2021
14. Evlilik Tutumunun Bir Yordayıcısı Olarak Evlilik Rol Beklentileri
- Author
-
Kadem Gürkan AKYAZI, Şenel ÇITAK, and Cansu TOSUN
- Subjects
Attitudes towards marriage,marriage role expectations,marriage,romantic relationship ,Evlilik tutumu,evlilik rol beklentisi,evlilik,romantik ilişki ,Aile Çalışmaları ,General Medicine ,Family Studies - Abstract
Marriage plays an important role in the establishment of families, which are the basis of society. On the otherhand, with the event happening of social changes, the perspective of marriage has changed, and the rate ofmarriage has gradually decreased. However, in most societies today, individuals are expected to marry. Thus, itis important to investigate attitudes towards marriage and related factors. This study discusses marriage roleexpectations, which include thoughts of individuals about how they and their partners will behave in marriage.Marriage role expectations, in a sense, include their beliefs about what they will encounter in marriage, so it is thought that this may influence attitudes towards marriage. Accordingly, the main purpose of this study was toinvestigate the predictive role of marriage role expectations on the attitudes towards marriage. The samplecomprised of 484 individuals over the age of 18 (70.2% female, 29.8% male, average age was 26.02, ±5.14). Thefindings indicated that the proposed model significantly explained attitudes towards marriage (F(3,480)= 27.60,p, Evlilik, toplumların temeli olan ailelerin oluşumunda kritik bir role sahiptir. Diğer taraftan günümüzde toplumsaldeğişimlerin meydana gelmesiyle evliliğe bakış açısının değiştiği ve evlenme oranlarının giderek düştüğü birgerçektir. Yine de bugün çoğu toplumda bireylerin evlenmesi beklenmektedir. Bu durum evliliğe dönük tutumlarınve ilişkili faktörlerin araştırılmasını önemli hale getirmiştir. Yapılan bu çalışmada, evlilikte kendi ve partnerininnasıl davranacağına ilişkin düşünceleri içeren evlilik rol beklentileri ele alınmıştır. Evlilik rol beklentileri bir nevievlilikte nelerle karşılaşacaklarına ilişkin inançlarını içermekte dolayısıyla evlilik tutumunu etkileyebileceğidüşünülmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın temel amacı, evlilik tutumunu açıklamada evlilik rol beklentilerininrolünü incelemektir. Araştırma grubu 18 yaş üstü ve evli olmayan 484 kişiden (%70.2’si kadın, %29.8’i erkek, yaşort.=26.02, ±5.14) oluşmaktadır. Analiz sonucunda, evlilik tutumunu açıklamaya dönük kurulan modelin anlamlıolduğu tespit edilmiştir (F(3,480)= 27.60, p
- Published
- 2022
15. Paradigms in Family Research: Diversity and Reflexivity
- Author
-
RAJKAI, Zsombor
- Subjects
Aile,Paradigma,Sosyal Bilim,Çeşitlilik,Düşünümsellik,İdeoloji ,Sociology ,Family,Paradigm,Social Science,Diversity,Reflexivity,Ideoloji ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Social Sciences, Interdisciplinary ,Sosyoloji ,Sosyal Bilimler, Disiplinler Arası - Abstract
Bu makale, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren paradigmanın kullanımını inceleyerek aile araştırmalarında bilimsel düşünümselliği ele almaktadır. Bunu yaparken, bu çalışma, aile meseleleri hakkında dikkate değer büyüklükte akademik literatür üretmiş ülkelere, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Batı dışı bir bağlamda karşılaştırma yapmak için sınırlı bir şekilde Japonya’ya odaklanmaktadır. Bu makale, aile çalışmalarının çeşitli türlerini gözden geçirerek, hem bilimsel (kendi üzerine) düşünümselliğin çeşitli tezahürlerine, hem aile biliminde paradigmalara atıfta bulunulan yolların farklı özelliklerine, hem de ikisinin arasındaki bağlantıya ışık tutmaktadır. Bunu yaparken, paradigmaların kullanılması; kullanılan paradigmanın belirli esas özelliklerinin yanı sıra konusu, alanı ve kapsadığı ölçeği gibi çeşitli yönleriyle tartışılmaktadır. Buna karşılık, bu çalışmada düşünümsellik, ya belirli bir akademik topluluğun özellikleriyle ilgili olan veya somut bir araştırma konusuna atıfta bulunan bilgi üretimi üzerine düşünümselliğe göndermede bulunmaktadır. Bu kavramsal aracı kullanarak, bu çalışma, kapsamlı olma iddiasında bulunmadan, güçlü bir normatif yaklaşıma sahip özgürleştirici çalışmaların yanı sıra (özellikle felsefi bir yaklaşımdan yapılan) teorik çalışmaların belirli bir aile pratiği veya sürecinden ziyade, odağının ya akademik topluluk olduğu ya da uygulamalı araştırma metodolojisi ve altında yatan varsayımlar olduğu yüksek düzeyde bilimsel (kendi üzerine) düşünümselliği ortaya koyduğunu öne sürmektedir., This article addresses scholarly reflexivity in family research, by studying the use of paradigm from the second half of the twentieth century. In doing so, the present study focuses on countries that have produced remarkably abundant scholarly literatures on family issues, with a special focus on the United States, and with a limited focus on Japan for comparison from a non-Western context. By reviewing several types of family studies, this article throws light upon both the various manifestations of scholarly (self-)reflexivity and the diverse characteristics of the way paradigms are referred to in family science, as well as the connection between them. In doing so, the employment of paradigms is discussed through aspects such as the subject, the addressed field and its covered scale, as well as certain substantive attributes of the employed paradigm. In contrast, reflexivity in this study is referred to as reflexivity upon knowledge production, which is either related to the characteristics of a specific academic community or referred to a concrete research subject. By employing this conceptual tool, the present study, without claiming to be exhaustive, suggests that theoretical studies (especially from a philosophical approach), as well as emancipatory studies with a strong normative approach reveal high scholarly (self-)reflexivity, where the focus is either on the academic community, or on the applied research methodology and underlying assumptions, rather than on a specific family practice or process.
- Published
- 2022
16. Research on Migration Experiences of the International Students in Istanbul and Their Integration to the City
- Author
-
YILMAZ, Ebru
- Subjects
Cultural Studies ,Sociology ,Area Studies ,Uluslararası öğrenciler,sosyal ağlar,uyum ve ayrışma ,International students,social networks,cohesion ande decomposition ,Communication ,İletişim ,Aile Çalışmaları ,Alan Çalışmaları ,Family Studies ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Göç, göçe dahil olan ve göçün gerçekleştiği yerleşim alanında yaşayan bireylerin yaşamını biçimlendiren bir süreçtir. Çeşitlenen iletişim ve ulaşım ağları, bireylerin göç deneyimlerini çeşitlendirmekle beraber sunduğu sosyal ağlar sayesinde bireylerin göç sürecini güvenli bir şekilde tamamlamalarını sağlamaktadır. Sosyal ağlar ise göç eden bireylerin göç deneyimlerindeki olumsuz ihtimallerle mücadele konusunda önemli strateji alanı olmaktadır. İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmelerin yanı sıra hükümetlerin teşvik ve politikaları da göç olgusunu biçimlendiren faktörlerdendir. Bu kapsamda İstanbul’daki uluslararası öğrencilerin göç olgusunda da bu faktörler etkili olmaktadır. Böylelikle eğitim kurumları, kültürel çeşitliğe ev sahipliği yapan alanlara dönüşmektedir. Sosyo-kültürel olarak farklı grupların ortak alanları paylaşımları kimi zaman sosyal uyum ile sonuçlanırken kimi zaman da gruplar arası ayrışma ve ötekileştirilmelere neden olmaktadır. Mevcut çalışmada İstanbul’daki uluslararası öğrencilerin göç deneyimlerini, entegrasyon süreçlerini ve sosyal ağların bu süreçlere etkisini incelemek amacıyla İstanbul’da öğrenim gören uluslararası 10 öğrenci ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda uluslararası öğrenciler ve Türkiye vatandaşları arasındaki en temel problemin dil olduğu ve iletişim kısıtlılıklarının iki grup arasındaki mesafeyi açtığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra demografik özellikler, etnisite, sosyal ağlar ve öğrenime devam edilen eğitim kurum gibi etkenlerin de göç sonrası yaşama uyum sağlama konusunda belirleyici etkilere sahip olduğu görülmüştür., Migration is a process that forms the lives of individuals who are involved in migration and the lives of the people who live in the settlements where migration takes place. The variation of communication and transportation networks, diversify the migration experiences of individuals and enable individuals to complete the migration process safely with the benefits of the social networks offer. Furthermore, social network is an important strategy tool for migrant individuals to fight the negative effects of migration. In addition to the developments in communication and transportation, the incentives and policies of the governments offer are also among the factors that shape migration notion. Within this scope, these factors also have a role in the migration of international students in Istanbul. Hereby, educational institutions become areas that host cultural diversity. Different socio-cultural groups sharing the common areas sometimes results in social cohesion and sometimes it causes intergroup separation and marginalization. Therefore, in this study it is aimed to examine the migration experiences, integration processes of international students, and the impact of social networks on these processes with in-depth interviews conducted with 10 international students studying in Istanbul. As a result, it was determined that the most basic problem between international students and Turkish citizens is language and communication limitations that open the distance between the two groups. In addition, it has been identified that the demographic characteristics, ethnicity, social networks, and educational institutions also have decisive effects on adaptation to life after migration.
- Published
- 2022
17. OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ VE AİLELERİNİN ÖZ DÜZENLEMEYE YÖNELİK EĞİTİM İHTİYAÇLARININ BELİRLENMESİ
- Author
-
TUTKUN, Cansu
- Subjects
Preschool period ,family ,training needs ,self-regulation ,Education and Educational Research ,Aile Çalışmaları ,öz düzenleme ,ihtiyaç belirleme ,okul öncesi ,Family Studies ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları - Abstract
This research aims to determine the educational needs of preschool children and their families for self-regulation, according to parent evaluations and opinions. This research was carried out in the exploratory design, one of the mixed method types. The quantitative dimension of the study was carried out with 186 participants and the qualitative measurement with 18 participants. Research data were collected with the "Self-Regulation Training Needs Determination Questionnaire" and "Self-Regulation Training Needs Interview Form." As a result of the research, it has been determined that the subjects that families need most are how to regulate their behaviors and emotions, as well as to analyze the dynamics that reveal their anger, to cope with their anger, and to alleviate their stress. It has been determined that the most needed issues by families in terms of self-regulation of their children are changing the problem behaviors of children, discipline methods, and family rules in terms of providing discipline. In the study, it was also concluded that most families wanted their children to receive training on self-regulation and needed support in this regard. In this context, it is crucial to support children's self-regulation and to include families and teachers in training., Bu araştırmanın amacı da okul öncesi dönemdeki çocukların ve ailelerinin, öz düzenlemeye yönelik eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesidir. Bu araştırma, karma yöntem türlerinden açımlayıcı desende gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın nicel boyutu 186, nitel boyutu ise 18 katılımcı ile yürütülmüştür. Araştırma verileri “Öz Düzenlemeye Yönelik Eğitim İhtiyaçlarını Belirleme Anketi” ve “Öz Düzenlemeye Yönelik Eğitim İhtiyaçları Görüşme Formu” ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda ailelerin en çok ihtiyaç duydukları konuların kendilerinin davranışlarını ve duygularını nasıl düzenlemeleri gerektiği ayrıca kendi öfkelerini ortaya çıkaran dinamikleri analiz etme, öfkeleriyle baş etme ve streslerini hafifletmeye yönelik konular olduğu belirlenmiştir. Ailelerin çocuklarının öz düzenlemeleri açısından en çok ihtiyaç duydukları konuların, çocukların problem davranışlarının değiştirilmesi, disiplin yöntemleri ve disiplinin sağlanması açısından aile kuralları olduğu saptanmıştır. Araştırmada, ailelerin büyük bir çoğunluğunun, çocukların öz düzenlemelerine ilişkin eğitim almalarını istedikleri ve bu konuda desteğe ihtiyaç duydukları sonucuna da ulaşılmıştır. Bu bağlamda, okul öncesi dönemdeki çocukların öz düzenlemelerinin desteklenmesi ve aileler ile öğretmenlerin de eğitime dahil edilmesi önemlidir.
- Published
- 2022
18. KADINLARIN ANNELİĞE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
- Author
-
Feride Ercan, Esra Erdem, Aysel Tüfekci Akcan, and Canan Uçakci Asalioğlu
- Subjects
Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine ,Kadın,anne olmak,annelik algısı,nitel araştırma - Abstract
Amaç: Çalışmanın amacı, kadınların bakış açısından anneliğin kadının dünyasında ne anlama geldiğini belirlemektir. Yöntem: Çalışma amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen 18 yaş üzeri ve evli, çocuğu olmayan, çocuğu olan, gebe ve çocuğu olamayan 6 kadın ile derinlemesine görüşme yapılarak yürütülmüştür. 45-60 dakika süren tek oturumluk yarı yapılandırılmış görüşmeler yolu ile veriler toplanmıştır. Görüşme öncesinde katılımcılardan yazılı bilgilendirilmiş onam ile izin alınmıştır. Görüşmeler kayıt altına alınıp, araştırmacılar tarafından yazıya geçirilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Kadınların anne olmaya ilişkin algılarına yönelik bulgular 3 tema altında toplanmıştır. İlk temada kadınların annelik algısının toplumsal, fiziksel ve içsel yönlerini ele alarak kadın olmada anneliğin rolüne odaklanılmıştır. İkinci tema annelikle gelen değişimlere, anneliğin yarattığı yenidünyaya odaklanmıştır. Üçüncü tema annelikle beraber kadınların yaşadığı duygusal yoğunluklar başlığı altında toplanmıştır. Sonuç: Çalışmanın sonucunda kadınlarda annelik algısının toplumsal yargı, kadınların iç dünyası gibi farklı unsurlardan etkilendiği görülmüştür. Annelik ile beraber kadınların önceliklerinin değiştiği ve çok yoğun duygular yaşadıkları belirlenmiştir. Bulgularımıza dayanarak kadınların gerek toplum içerisindeki statüleri gerekse aile yaşantıları göz ardı edilmeksizin hem fiziksel hem de psikolojik olarak karşılaşabilecekleri anne olma ya da anne olamama durumuna karşı hazırlanmaları için toplum odaklı eğitimler ve danışmanlık hizmetlerinin planlanması ve kadınların bu planlamalara katılımlarının sağlanması önerilmektedir.
- Published
- 2020
19. İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE ÇOCUĞUN DİN EĞİTİMİ VE AİLENİN DİN EĞİTİMİNE ETKİSİ (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)
- Author
-
Ahmet Çin
- Subjects
din eğitimi,aile,ebeveyn tutumları ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,General Medicine - Abstract
Bir alan araştırması olan bu çalışmamızda Diyarbakır örnekleminde ailede dini durum, din eğitiminin nasıl olduğu ve ebeveynin din eğitiminin şekillenmesinde etkisi sorularına cevap aranmaktadır. İlk çocukluk döneminde çocuklara din eğitimini verirken ebeveynin etkisine ait düşünce ve tutumlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Ebeveynlere uygulanan ölçme aracıyla elde edilen verilerden yola çıkılmıştır. Çocuğa din eğitimi verme sürecinde ebeveynlerin tutumları ve bu çerçevede yerine getirmeleri gereken sorumluluk ve görevleri incelenmiştir. Araştırmanın temel problemi, ebeveynlerin sahip olduğu dini bilgi ve eğitimin, ilk çocukluk döneminde çocuklarına verdikleri din eğitimine katkı sağlayıp sağlamadığını ortaya koymaktır. Yapılan araştırma ilk çocukluk dönemi din eğitiminin önemini ortaya çıkarmıştır. Bu minvalde ebeveynler çocuk gelişimi ve eğitimi konusundaki var olan bilgilerini geliştirmeli özellikle de çocuğun din eğitimi konusunda bilinçlenmelidir. Ayrıca ebeveynlerin sağlıklı bir din eğitimi almış olmasının çocukta sağlıklı bir din eğitiminin alt yapısının oluşumuna katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmamızda Diyarbakır’da ailede din eğitiminin nasıl olduğu ile ilgili bir durum tespiti yapılmış, gerekli teklif ve önerilerde bulunulmuştur.
- Published
- 2020
20. Evde Yaşlı ve Hasta Bakım Hizmetlerinin Toplumsal Etkinliği Üzerine Bir İnceleme
- Author
-
Sevinç Aytaç, Gülşen Çetin Aydin, and Aydın, Gülşen Çetin
- Subjects
Beşeri Bilimler ,evde bakım hizmeti,sağlık,hemşirelik,memnuniyet ,İletişim ,Etik ,Edebiyat ,Family Studies ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,İşletme ,Etnik Çalışmalar ,Nüfus İstatistikleri Bilimi ,Aile Çalışmaları ,Kadın Araştırmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Kentsel Çalışmalar ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Ülkemizde 2006 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı bünyesinde Evde Sağlık Hizmeti (ESH) verilmeye başlanmıştır. Önceleri hastaneden yürütülen bu hizmetler, 27.02.2015 tarih ve 29280 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik” ile Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı hastanelerle birlikte, Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde hizmet veren Toplum Sağlığı Merkezleri’ne bağlı Evde Sağlık Hizmetleri (ESH) birimlerinin kurulmasının yolunu açmıştır. Ülke geneline yaygınlaştırma çalışmaları halen sürmektedir. Sağlık Bakanlığı, hizmet sunumunda T tipi olarak adlandırılan toplum sağlığı merkezlerini, evde sağlık hizmetleri birimlerini birincil hizmet sunucusu yapma eğilimindedir. Hastanelere bağlı H tipi ESHB faaliyetleri de devam etmektedir. Bu çalışma, evde yaşlı ve hasta bakım hizmetlerinin toplumsal etkinliğine odaklanmaktadır. Çalışma kapsamında, bir ilimizde aktif olarak hizmet veren T tipi ESH biriminden hizmet alan hasta/yakını/bakıcının, bu hizmetlerden memnuniyeti ve sorunları var ise bunların neler olduğunun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Tasarlanan nitel araştırma kapsamında, hizmet alan kişiler bir ilçe ile sınırlandırılarak, rastlantısal örnekleme yöntemi ile ulaşılan toplam 24 kişi ile bir görüşme protokolüne bağlı kalarak yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerden elde edilen veriler “Betimsel yorumlayıcı analiz tekniği” ile analiz edilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda sunulan hizmetin, hizmeti alanlarda memnuniyet oluşturduğu, toplumsal bir ihtiyaca cevap verdiği görülmektedir. Ayrıca, hizmet sonrasında herhangi bir ödeme alınmıyor olması, bakım hizmeti alan bireyleri ekonomik açıdan da destekleyen bir süreçtir. Ancak çalışmada yaşlı ve hasta bakımını üstlenen kadınların stres düzeylerinin yüksek olduğunu beyan etmeleri dikkat çekmiştir. The Ministry of Health has been providing Home Health Care Services (HHCS) since 2006. Previously, these services were carried out by hospitals. Then, as declared by the new regulation published in the Official Gazette (numbered 29280 and dated 27.02.2015), called “Home Health Care Services Provided by the Ministry of Health and its Affiliates “, these services were transferred to hospitals affiliated with the Public Hospitals Union and to the Home Health Care Services (HHCS) Units, which were newly established as part of Public Health Centers. Dissemination efforts are still ongoing throughout the country. The Ministry of Health tends to make home health services units the primary service provider of community health centers, which are classified as type T in service provision. Type-H HHCS activities affiliated with hospitals continue. This study focuses on the social effectiveness of Home Health Care Services. It aims to reveal the satisfaction levels and problems, if any, of the patient / relative / caregiver who receives service from a particular T-type Home Health Care Service unit (HHCS) active in a province. Within the scope of the qualitative research, semi-structured interviews were conducted with a total of 24 people who were reached through a random sampling method by limiting the service users to a single district. The data obtained from these interviews were analyzed using the descriptive interpretive analysis technique. In light of the interviews, the study concludes that the Home Health Care service provided creates satisfaction and responds to a social need. Furthermore, the fact that there is no payment required from the recipients of the service is a positive factor for the individuals who receive care. However, in the study, it was noteworthy that women who undertake the care of the sick and the elderly had high levels of stress.
- Published
- 2020
21. Genç Yetişkin Erkeklerin 'Baba' Kavramını Değerlendirmeleri
- Author
-
KARADENİZ, Gülçin
- Subjects
early adulthood,paternal,perceived parenting ,baba,babalık stili,algılanan babalık ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
When the literature is examined, it is seen that studies on parenting styles mostly focus on early childhood and adolescence. However, the extended life span has brought the relationship between the adult child and the adult parent to the agenda. In this study, it was investigated how young adult men living in our culture evaluate the concept of father and how they perceive fatherhood. 402 young adult men participated in the study. Interview questions were formed by taking the views of the doctoral thesis monitoring committee and experts. As a result of the research, the participants; 33.3% (n=135) explained the concept of father as masculinity. 40% of the participants (n=165) stated that fatherhood should be done authoritatively. 61.1% (n= 248) of the study group said that they learned moral and ethical values from their fathers. 46.8% of the participants (n=190) shared that they did not remember that their father loved them. Although many studies/projects have been carried out on the importance of parenting attitudes and fatherhood style, the data obtained from young adults in this study is that the desired strong communication and interaction is still not achieved. It will be possible for the adult to protect his mental health, to know his strengths, with a good parenting perception and to accumulate good memories with him., Alanyazın incelendiğinde ebevynlerin çocuk yetiştirme stillerini içeren çalışmaların daha ziyade erken çocukluk dönemine ve ergenlik dönemine odaklandığı görülmektedir. Ancak uzayan yaşam süresi yetişkin çocuk ile yetişkin ebeveyninin ilişkilerini gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, kültürümüzde yaşayan genç yetişkin erkeklerin baba kavramını nasıl değerlendirdikleri ve babalığı nasıl algıladıkları araştırılmıştır. Araştırmaya, 402 genç yetişkin erkek katılmıştır. Görüşme soruları, doktora tez izleme komitesinin ve uzmanların görüşleri alınarak oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda katılımcıların; %33.3’ü (n=135) baba kavramını erkeklik olarak açıklamıştır. Katılımcıların %40’ı (n=165) babalığın otoriter olarak yapılması gerektiğine dair görüş bildirmiştir. Çalışma grubunun %61,1’i (n= 248) babalarından ahlaki ve etik değerler öğrendiklerini söylemişlerdir. Araştırmaya katılanların % 46,8’sı (n=190) babalarının kendilerini sevdiklerini hatırlamadıklarını paylaşmışlardır. Çocuk yetiştirme tutumlarının ve babalık stilinin önemine dair bir çok çalışma/proje yapılsa da bu araştırmada genç yetişkinlerden alınan veriler, hala daha istendik güçlü iletişimin ve etkileşimin sağlanamadığı yönündedir. Yetişkinin ruh sağlığını koruması, güçlü yönlerini bilmesi iyi bir ebeveynlik algısı ve onunla güzel anılar biriktirmesi ile mümkün olacaktır.
- Published
- 2022
22. İnfertilite Tanısı Alan Kadınların Stigma Deneyimleri ve Baş Etme Yolları: Bir Derleme
- Author
-
Hatice EMEKLİ and Mehmet ŞAKİROĞLU
- Subjects
infertilite,stigma,annelik,baş etme,sosyal stigma,infertilite ve kadınlar ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
İnfertilite, birçok kadının, fiziksel ve psikolojik olarak negatif etkilendiği bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok çift infertilite deneyimlemekle birlikte birçok olguda hamile kalamama durumunda sosyal damgalanmaya (stigma) maruz kalan kadınlar olmaktadır. Yapılan araştırmalar duygu odaklı baş etme mekanizmalarının ve yeni yaşam odakları bulmanın, infertilitenin olumsuz etkileri ile ve ilişkili damgalanma etkileriyle baş etmede etkili olduğunu desteklemektedir. Bu çalışmadaki amacımız, infertilitenin kadınlar üzerindeki olumsuz psikolojik etkilerine ve stigma deneyimlerine yönelik baş etmede etkili stratejiler sunmaktır.
- Published
- 2022
23. Examining The Experiences of Parents During The Pandemic: A Qualitative Study
- Author
-
BAYHAN, Pınar and ÖZ, Sena
- Subjects
Covid-19,pandemics,parents,social support ,Developmental Psychology ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Gelişim Psikolojisi ,Covid-19,pandemi,ebeveyn,sosyal destek - Abstract
During social-isolation due to the Covid-19 pandemic, parents had to stay with their children at home as they had never experienced before. The present study was carried out to determine the experiences of parents at home with their children during social isolation and the support status of parents. In this context, case study, one of the qualitative research methods, was used in the study. The study group consists of 30 parents with children between the ages of 2-18. Data were collected through an interview form consisting of closed and open-ended questions from the parents. The data obtained using the content analysis method were analyzed via the Maxqda program. When considering the data obtained according to the experiences of parents with their children; It is observed that parents mostly enjoy playing games with their children and then do housework with their children. When parents are asked about a new situation that they started to do with their children during the pandemic, it is seen that the parents mostly started to do housework with their children. This is followed by games/activities they have never played before and preparing meals together in the kitchen. When the parents were asked what the most difficult situations with their children were during the pandemic, it was determined that the difficulties in setting rules and limits on the child, the child's inability to socialize and the child was bored. When parents are asked about their children's feelings about the pandemic, it is seen that children are mostly sad and afraid, according to the parents' report. When asked about the social supports that parents have in their lives, it was determined that the majority of them had social support for their children and related issues, and that they could reach these supports during the pandemic. During the pandemic, it is known that many parents sometimes experience difficulties in spending time at home while discovering new situations for their children. In this context, the existence of social support of parents is considered to be very important., Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşanan izolasyon sürecinde ebeveynler çocuklarıyla evde daha önce hiç deneyimlemedikleri bağlamlar içerisinde kalmak durumunda olmuşlardır. Mevcut çalışma ebeveynlerin bu süreçte çocukları ile evde yaşadıkları deneyimleri ve ebeveynlerin sahip oldukları destek durumlarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Çalışma grubunu, 2-18 yaş arası çocuğu olan 30 ebeveyn oluşturmaktadır. Ebeveynlerden kapalı ve açık uçlu sorulardan oluşan bir görüşme formu aracılığıyla veriler toplanmıştır. İçerik analizi yöntemi kullanılarak elde edilen veriler, Maxqda programında analiz edilmiştir. Ebeveynlerin çocukları ile yaşadıkları deneyimlere göre elde edilen verilere bakıldığında; ebeveynlerin en fazla çocuklarıyla oyun oynamaktan keyif aldıkları, daha sonra çocuklarıyla birlikte ev işleri yaptıkları görülmektedir. Ebeveynlere pandemi sürecinde çocuklarıyla yapmaya başladıkları yeni bir durum sorulduğunda ise en fazla ebeveynlerin çocuklarıyla ev işlerini yapmaya başladıkları görülmektedir. Bunun devamında ise daha önce oynamadıkları oyun/etkinlikler ve mutfakta birlikte yemek hazırlamak gelmektedir. Ebeveynlere pandemi sürecinde çocuklarıyla en zorlandıkları durumların ne olduğu sorulduğunda ise çocuğa kural ve sınır koymayla ilgili güçlükler, çocuğun sosyalleşememesi ve çocuğun sıkılması olduğu belirlenmiştir. Ebeveynlere çocuklarının pandemiyle ilgili duyguları sorulduğunda ise ebeveynlerin bildirimine göre çocuklarda en fazla üzülme ve korkma olduğu görülmektedir. Ebeveynlerin hayatlarında sahip olduğu sosyal destekler sorulduğunda ise çoğunluğunun çocukları konusunda ve kendileriyle ilgili konularda sosyal desteklerinin olduğu ve bu desteklere pandemi sürecinde de ulaşabildikleri belirlenmiştir. Pandemi sürecinde birçok ebeveyn çocuklarıyla ilgili yeni durumları keşfederken bazen evde zaman geçiriyor olmaya yönelik güçlük yaşadıkları bilinmektedir. Bu bağlamda ebeveynlerin sahip oldukları sosyal desteklerinin varlığının oldukça önemli düşünülmektedir.
- Published
- 2022
24. Geleneksel Kayseri Düğünlerine Dair
- Author
-
ALTUNCUOĞLU, Neslihan
- Subjects
kayseri,evlilik,düğün,gelenek ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
Evlilik, toplumların yaşantıları boyunca uyguladıkları, sosyal donatılarla zenginleştirilmiş bir olgudur. Toplumun temel taşı ailedir ve aile kurumunun tesisi evlilikle başlamaktadır. Gelenek ve göreneklerimiz içerisinde düğünler önemli bir yer kaplamaktadır. Düğün, Türk kültürünün en temel unsurlarından biridir ve aile kurumunun önemine işaret eden bir gelenektir. Evlenen çiftler için düğün yapılması insanlık tarihi kadar eskidir. Milletlere ve yörelere göre farklılıklar arzetsede, hepsinin temelinde eğlence ve kutlamalar vardır. Toplumdan topluma farklılıklar gösterse de Kayseri’de evlilik öncesi birtakım hazırlıkların, seremonilerin sırasıyla yapılması gerekmektedir. Kayseri’de, evlenme ile ilgili gelenek ve göreneklerin çoğu günümüze kadar süregelmiş olup, geçmişte uygulanan bazı seremoniler, çağın getirdiği yenilikler doğrultusunda birtakım değişimler geçirmiştir. Bu çalışmada, Kayseri’de oldukça önemli bir yer teşkil eden düğün gelenekleri üzerinde durulacaktır.
- Published
- 2022
25. Socio-economics determinants of crime: Panel Data Analysis
- Author
-
Tunca, Halil
- Subjects
Crime,Turkey,NUTS3,panel data,education ,İş ,İşletme Finans ,İktisat ,Aile Çalışmaları ,Hukuk ,İşletme ,Sosyal Çalışma ,Sosyoloji ,Economics ,Suç,Türkiye,İİBS3,panel veri,eğitim ,General Medicine - Abstract
Suç, bireyselve toplumsal refahı etkileyen faktörlerden bir tanesidir. Bu nedenle iktisatyazınında önemi gittikçe artan araştırma konularının başında gelmektedir. Buçalışmada da üç farklı suç tanımı ile eğitim ve çeşitli sosyo-ekonomikdeğişkenler arasındaki ilişki İİBS3 (il) düzeyinde oluşturulan panel verikullanılarak araştırılacaktır. Çalışmanın temel hipotezi, “eğitim düzeyiyükseldikçe suça olan eğilim azalmaktadır.” önermesidir. Tahmin edilen modele eğitim değişkenlerininyanında gelir, işsizlik, göç ve hanenalkı büyüklüğü de kontrol değişkenleriolarak dahil edilmiştir. Mali suçlar, hırsızlık ve şiddet suçları iseoluşturulan modelde bağımlı değişken olarak kullanılmışlardır. Model tahminsonuçları, temel hipotezimizi destekler nitelikte değildir. Bunun yanındademografik ve sosyal yapıyı ifade eden göç ve hanehalkı büyüklüğü ile ekonomikkoşulları ifade eden işsizlik ile suç arasında anlamlı bir ilişki tespitedilmiştir., Crime is oneof the factors affecting individual and social welfare. Therefore, it is one ofthe most important research topics in the economic literature. In this study,it is investigated the relationship between three different crime concepts andeducation and various socio-economic variables by employed panel data at NUTS3level. The basic hypothesis of the paper is that the higher educational levelis tend to lower the crime rate. It was included income, unemployment,immigration and household size as control variables in the estimated models.And financial crime, theft and violent crime were used as dependent variablesin the model. Empirical results do not support our basic hypothesis. however,empirical results show that there is a strong relationship between crime andimmigration, household size, unemployment. In these variables, immigration andhousehold size display demographic and social structure and unemploymentdisplays economic structure.
- Published
- 2019
26. Çocukların Yeme Davranışlarında Ebeveynlerin Etkisini Ele Alan Lisansüstü Çalışmaların İncelenmesi
- Author
-
BAYHAN, Pınar, DEMİR, Emin, and ÖZ, Sena
- Subjects
Beslenme,yeme,ebeveyn yaklaşımları,tutumlar,aile ,Developmental Psychology ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Gelişim Psikolojisi ,Nutrition,eating,parental approaches,attitudes,family - Abstract
In the study, it is aimed to examine the postgraduate studies that examine the effects of parents on the eating behaviors of children between 2016-2021 in terms of various variables. Studies were examined in terms of university, type of thesis, institute/faculty/research center, department, year, method/pattern, developmental period, and general tendency variables through YÖK National Thesis Center. In order to reach the theses, a search was made using the words "Eating and parent", "Eating and family", "nutrition and parent" and "nutrition and family". Among the studies reached, those that were not child-centered and did not address parental approaches were excluded from the scope of the research. In this context, a total of 38 postgraduate studies, including 27 postgraduate studies, 7 specializations and 4 doctoral studies, were examined. As a result of the research carried out using the documentation analysis, it was seen that the postgraduate studies dealing with the effects of parents' approaches on children's eating behaviors were mostly completed in Hacettepe University and mostly in Institutes of Health Sciences and Social Sciences It was observed that the majority of the studies were in scanning design, but experimental studies were also carried out. Most of the studies were conducted with children in early childhood or adolescence. It is seen that it occurs for the nutrition and eating behaviors of children in risk groups (seasonal agricultural workers, refugees, and children of divorced families), children with special needs (autism, ADHD, etc.). In addition, it has been determined that family nutrition attitudes/behaviors affect the child's nutrition, eating behaviors or obesity, and family nutrition education has a tendency towards the child's nutrition. In line with the results obtained, it has been observed that there is a relationship between the nutritional approaches of the parents and the eating behaviors of the children. It is seen that there is a need for more studies that examine the effect of the parents, who form the primary close environment of the child, on the nutrition and eating behaviors of children and that will implement an intervention program in this direction., Çalışmada, 2016-2021 yılları arasında yapılan çocukların yeme davranışları üzerinde ebeveynlerin etkisini inceleyen lisansüstü çalışmaların çeşitli değişkenler açısından incelenmesini amaçlanmaktadır. YÖK Ulusal Tez Merkezi aracılığıyla çalışmalar üniversite, tez türü, enstitü/fakülte/araştırma merkezi, anabilim dalı, yıl, yöntem/desen, gelişimsel dönem ve genel eğilim değişkenleri açısından incelenmiştir. Tezlere ulaşabilmek için “Yeme ve ebeveyn”, “Yeme ve aile”, “beslenme ve ebeveyn” ile “beslenme ve aile” kelimeleri kullanılarak arama yapılmıştır. Ulaşılan çalışmalardan çocuk merkezli olmayanlar, ebeveyn yaklaşımlarını ele almayanlar araştırma kapsamından çıkarılmıştır. Bu kapsamda 27 yüksek lisans, 7 uzmanlık ve 4 doktora olmak üzere toplam 38 lisansüstü çalışma incelenmiştir. Dokümantasyon incelemesi tekniği kullanılarak gerçekleştirilen araştırma sonucunda ebeveynlerin yaklaşımlarının çocukların yeme davranışları üzerindeki etkisini ele alan lisansüstü çalışmaların en çok Hacettepe Üniversitesinde ve sıklıkla Sağlık Bilimleri ve Sosyal Bilimler enstitülerinde tamamlandığı görülmüştür. Çalışmaların büyük çoğunluğunun tarama deseninde olduğu ancak deneysel çalışmaların da yapıldığı görülmüştür. Yapılan çalışmaların çoğunluğunun erken çocukluk ya da ergenlik dönemindeki çocuklar ile yapıldığı, bununla beraber ebeveynlerin yaklaşımları açısından genel eğilimlere bakıldığında; riskli gruplarda yer alan çocukların (Mevsimlik tarım işçisi, mülteci ve boşanmış ailelerin çocukları), özel gereksinimli çocukların (otizm, dehb vd.) beslenmelerine ve yeme davranışlarına yönelik olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bunun yanı sıra aile beslenme tutum/davranışlarının çocuğun beslenmesine, yeme davranışlarına ya da obezite durumuna etkisi ve aile beslenme eğitiminin çocuğun beslenmesine yönelik eğilimlerin olduğu belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda ebeveynlerin beslenme yaklaşımları ile çocukların yeme davranışları arasında ilişki olduğu görülmüştür. Çocukların beslenme ve yeme davranışlarında çocuğun birincil yakın çevresini oluşturan ebeveynlerinin etkisini inceleyen ve bu doğrultuda müdahale programı gerçekleştirecek daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu görülmektedir.
- Published
- 2021
27. Examination of Theses and Articles Conducted with Families of Individuals Diagnosed with Autism in Turkey (2000-2021)
- Author
-
Emine TOKLU BAŞKAK and Neriman ARAL
- Subjects
Otizm,Otizm Spektrum Bozukluğu,Yaygın Gelişimsel Bozukluk,Aile,Anne ,Aile Çalışmaları ,General Medicine ,Family Studies ,Autism,Autism Spectrum Disorder,Pervasive Developmental Disorder,Family,Mother - Abstract
Bu araştırmada, Türkiye’de otizm tanısı almış bireylerin aileleri ile 2000-2021 yılları arasında yapılmış tez ve makale çalışmalarının çeşitli değişkenler kapsamında incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılmıştır. Bu araştırma için tezlere Yüksek Öğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nden ve makalelere Google Akademik’ten ulaşılmıştır. Taramada anahtar kelime olarak otizm, otistik, otizm spektrum bozukluğu/yaygın gelişimsel bozukluk, aile, ebeveyn, anne, baba kelimeleri kullanılmıştır. Araştırmaya dâhil edilen tez ve makalelerde; yaygın gelişimsel bozukluklar alanından bir tanı almış çocukların aileleriyle yürütülmüş olması, incelenen durumların görüş, olgu, karşılaştırma, etki kapsamında yaygın gelişimsel bozukluklar alanından bir tanı almış çocukların aileleri için yapılmış olması ve çalışmaların başlığında otizm, aile, ebeveyn, anne, baba, otizm spektrum bozukluk, otistik kavramlarının olması özellikleri aranmıştır. Bu doğrultuda araştırmada toplam 73 tez ve makaleye ulaşılmıştır. Araştırmada uzman görüşü ile son şekli verilen Tez ve Makale İnceleme Formu kullanılmıştır. Tez ve makaleler; yıl, tür, araştırma yöntemi, araştırma tekniği, veri toplama araçları, örneklem grubunun özellikleri, veri analizinde kullanılan istatistikî analizleri ve çalışma konuları bakımından incelenmiştir. Çalışma sonucunda en çok çalışmanın 2020 yılında yapıldığı (f=14), çalışmaların en çok makale (f=41) türünde olduğu, tezlerin genelde İstanbul ilinde ve Maltepe Üniversitesi’nde yapıldığı, tezlerin en çok (f=22) Sosyal Bilimler Enstitüsünde yapıldığı görülmüştür. Çalışmalarda en çok nicel yöntemin(f=43) kullanıldığı, en çok kullanılan araştırma tekniklerinin betimsel ve ilişkisel tarama modeli (f=34) olduğu belirlenmiştir. Çalışmalarda en çok nicel yöntemin(f=43) kullanıldığı, en çok kullanılan araştırma tekniklerinin betimsel ve ilişkisel tarama modeli (f=34) olduğu belirlenmiştir. Çalışmalarda çoğunlukla Genel Bilgi Formunun (f=43) kullanıldığı, verilerin analizinde de en çok t-testinin (f=25) kullanıldığı, araştırma evreninin de en çok İstanbul (f=23) olduğu, çalışmaların örneklemine en çok Otizm Tanısı Almış Bireylerin Ailelerinin (f=5047) dâhil edildiği görülmüştür. Elde edilen verilere dayanarak Türkiye’de otizm tanısı almış bireylerin ailelerine yönelik daha çok bilimsel araştırmanın derinlemesine yapılması önerilebilir., In this study, it is aimed to examine the families of individuals diagnosed with autism in Turkey and the thesis and article studies conducted between 2000-2021 within the scope of various variables. Document analysis technique, one of the qualitative research methods, was used in the research. For this research, theses were obtained from the National Thesis Center of the Council of Higher Education and the articles were obtained from Google Scholar. Key words in the search were autism, autism spectrum disorder/pervasive developmental disorder, family, parent, mother, father. In the theses and articles included in the research; The fact that it was conducted with the families of children who received a diagnosis from the field of pervasive developmental disorders, The cases examined were made for families of children who were diagnosed with pervasive developmental disorders within the scope of opinion, case, comparison, effect, and that the title of the studies was autism, family, parent, mother, father, autismspectrum disorder The characteristics of having autistic concepts were sought. In this direction, a total of 73 theses and articles were reached in the research. Thesis and Article Review Form, which was finalized with expert opinion, was used in the research. Theses and articles; Year, type, research method, research technique, data collection tools, characteristics of the sample group, statistical analyzes used in data analysis and study subjects were examined. As a result of the study, it was seen that the most studies were done in 2020 (f=14), the most of the studies were in the type of articles (f=41), the theses were generally made in Istanbul and Maltepe University, the most of the theses were done in the Social Sciences Institute (f=22). It was determined that the most used quantitative method (f=43) was used in the studies, and the most used research techniques were the descriptive and relational survey model (f=34). In the studies, the General Information Form (f=43) was mostly used, the t-test (f=25) was mostly used in the analysis of the data, the research population was Istanbul (f=23) and the families of the Individuals Diagnosed with Autism ( f=5047) was found to be included. Based on the data obtained, it can be suggested that more scientific research be conducted on the families of individuals diagnosed with autism in Turkey.
- Published
- 2021
28. COVID-19 PANDEMİSİNDE ÇOCUK VE AİLELERE YÖNELİK YAPILAN MAKALELERİN İNCELENMESİ
- Author
-
KADAN, Gül
- Subjects
covid 19,pandemi,aile,çocuk,ihtiyaç ,Area Studies ,Aile Çalışmaları ,Alan Çalışmaları ,Family Studies ,covid 19,pandemic,family,child,requirement - Abstract
COVID-19, küresel salgını çocuk ve aileleri derinden etkilemiştir. Pandemi döneminde aile ve çocuklara yönelik yapılan araştırmaların toplu halde ele alınması, incelenmesi ve değerlendirilmesi bir gerekliliktir. Bu gereklilikten hareketle araştırmada COVID-19 pandemisinde çocuk ve ailelere yönelik yapılan araştırmaların bir arada ele alınarak incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırmada Mayıs 2020- Nisan 2021 tarihleri arasında yayınlanan makaleler doküman analiz tekniği ile incelenmiştir. Araştırmada çocuk ve ailelere yönelik belirtilen tarihlerde 1900 çalışmaya rastlanmıştır. Bu çalışmalardan editöre mektup olanlar, tam metnine ulaşılamayanlar ve 0-18 yaş çocuk ve aileleriyle çalışılmayan yayınlar kapsam dışı bırakılmış bu yayınlardan sonra kalan 200 yayınla araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada makalelerin en fazla derleme türünde olduğu, en fazla doküman analiz tekniğinin kullanıldığı, ilköğretim dönemindeki çocuklarla çalışıldığı, 2020 yılında yapıldığı, en fazla iki yazarla çalışıldığı belirlenmiştir. Araştırmalarda en fazla oranda amaçlanan, COVID-19 pandemisinin çocuk ve aileler üzerindeki etkileri olduğu, sonuç olarak da bu etkilerin olumsuz yönde gerçekleştiği belirlenmiştir. Yazarlar en fazla oranda çocuk ve ailelerinin desteklenmesi gerektiğine yönelik öneri sunmuşlardır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara dayanarak çalışmanın farklı desenlerde, farklı örneklem gruplarıyla yapılması, pandeminin etkisini azaltmak için toplumda yer alan profesyonellerin işbirliği içinde çalışması önerilebilir., COVID-19 pandemic has deeply affected children and their families. It is a necessity to collectively address, examine and evaluate the researches on families and children during the pandemic period. Based on this necessity, it is aimed to examine the researches made for children and families in the COVID-19 pandemic by considering them together. In the study, in which the qualitative research method was used, the articles published between May 2020 and April 2021 were examined with the document analysis technique. In the research, 1900 studies were found on children and families on the specified dates. Among these studies, those with letters to the editor, those whose full text could not be reached, and those that were not studied with children aged 0-18 and their families were excluded from the scope, and research was carried out with the remaining 200 publications after these publications. In the research, it was determined that the articles were mostly in the compilation type, the document analysis technique was used the most, they were studied with children in the primary school period, and they were studied with at most two authors in 2020. It has been determined that the most aimed in the researches effects of the COVID-19 pandemic on children and families, and as a result, these effects occur in a negative way. The authors suggested that children and their families should be supported at the highest rate. Based on the findings obtained from the research, it can be suggested that the studies be carried out in different designs, with different sample groups, and that professionals in the society in cooperation to reduce the impact of the pandemic.
- Published
- 2021
29. ROMAN KÜLTÜRÜNDE EVLİLİK OLGUSU ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA
- Author
-
YAŞAR, Ece and ŞAŞMAN KAYLI, Derya
- Subjects
Cultural Studies ,Sociology ,Romani Culture,Marriage,Social Problem,Identity,Izmir ,Roman Kültürü,Evlilik,Sosyal Sorunlar,Kimlik,İzmir ,Aile Çalışmaları ,Kadın Araştırmaları ,Family Studies ,Women's Studies ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Romanies, with their ethnic identities, cultures, and lifestyles, maintain their originality and differences in the world and in our country.These differences may negatively affect their lives from time to time and they may experience problems such as poverty, health, education, housing, and early marriage deeper. It is necessary to look at the phenomenon of family and marriage in order to see how these problems are experienced and how they are dealt with in the Romani culture, which is a representative of a rich culture as a part of our society. In this context, this study was carried out in order to evaluate the phenomenon of marriage in Romani culture. The research process was carried out using the semi-structured question type with the in-depth interview technique, one of the qualitative research methods. The research was carried out with 10 married female and 10 male participants who were determined by snowball method among Roma of all age groups living in Çiğli district of Izmir where the Roma population is dense. The obtained data were analyzed by the content analysis method. In this study is underlined associated early marriage with ignorance. The participants emphasized that people should get married after they have a regular job. Another significant piece of data is marriage age must be over 20., Romanlar, etnik kimlikleri, kültürleri, yaşam biçimleri ile dünyada ve ülkemizde özgünlüklerini ve farklılıklarını devam ettirmektedirler. Bu farklılıklar zaman zaman onların yaşamlarını olumsuz etkileyebilmekte, yoksulluk, sağlık, eğitim, barınma ve erken evlilik gibi sorunları daha derin hale getirebilmektedir. Toplumuzun bir parçası olarak zengin bir kültürün temsilcisi olan Roman kültüründe söz konusu sorunların nasıl yaşandığını ve nasıl mücadele edildiğini görmek için aile ve evlilik olgusuna bakmak gerekmektedir. Bu kapsamda çalışma, Roman kültüründe evlilik olgusunu değerlendirebilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma süreci, nitel araştırma yöntemlerinden derinlemesine görüşme tekniği ile yarı yapılandırılmış soru formu kullanılarak yürütülmüştür. Araştırma Roman popülasyonunun yoğun olduğu İzmir’in Çiğli ilçesinde yaşayan, her yaş grubundaki Romanlar içerisinden kartopu yöntemiyle belirlenen, evli 10 kadın ve 10 erkek katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmada erken yaşta evlilik, cahillikle ilişkilendirilmiştir. Katılımcılar, düzenli bir iş ve gelir olanağına sahip olduktan sonra evlenmenin önemini; evlilik yaşının, kadın ve erkek için ortalama 20 yaş ve üzeri olması gerektiğini vurgulamışlardır.
- Published
- 2021
30. Bir koruma tedbiri olarak koruyucu aile kurumu ve koruyucu aile yönetmeliği
- Author
-
Doğan, Recep and Doğan, Recep
- Abstract
Türk hukukunda, hukuk sistemimize girdiği ilk andan itibaren hâkimin izin ve denetimine bağlı bir çocuk koruma tedbiri (order) olarak öngörülen koruyucu aile kurumu, yeni Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin (KAY) yürürlüğe girmesiyle birlikte, korunmaya muhtaç çocuklar için kurum bakımına alternatif bir bakım modeline, hukuki nitelik itibariyle de idare ile koruyucu aile arasında imzalanan kendine özgü (sui generis) bir sözleşme haline dönüşmüştür. Koruyucu aile kurumuna ilişkin temel mevzuat olarak kabul edilmesi gereken yeni Yönetmelik, gerek içerdiği hükümler, gerekse dayandığı temel ilke ve esaslar nedeniyle hukuki bir takım sorunlara ve uygulamada tereddütlere yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle bu makalede koruyucu aile kurumunun hukuki niteliği ile yeni Yönetmeliğin üst hukuk normlarına uygunluğunun tartışılması ve Yönetmeliğin bazı muğlak hükümlerinin diğer hukuksal normlar ile beraber yorumlanıp açıklanarak, uygulayıcılara rehberlik edilmesi amaçlanmaktadır., As far as Turkish law is concerned, since it was introduced, the concept of foster care has always been regarded as an order imposed for children in need of protection, and periodically reviewed by the court. However, the new regulation on foster care and foster parents has changed this concept and simply regarded it as a care model which is an alternative to institutional care. This new concept fundamentally shifted the nature of the foster care from an order to a non-typical (sui generis) contract, signed between authorities responsible foster care and foster parents. Seen from this perspective, the new concept can potentially cause some legal problems. Moreover, due to its wordings and principles on which it is based, the new regulation might cause inconsistency in terms of its interpretation and application. Therefore, this article aims to explain how the provisions of the new regulation should be interpreted and whether the shift in the principles of foster care is in contradiction to other rules of Turkish Civil Code and Constitution.
- Published
- 2021
31. INFERTİL ÇİFTLERDE PSİKOLOJİK; SOSYAL VE CİNSEL PROBLEMLER
- Author
-
SARI, Rukiye and ERCİYES, Jade Cemre
- Subjects
Psikoloji ,Psikoloji, Sosyal ,Aile Çalışmaları ,Psychology ,Family Studies ,Anahtar Kelimeler: İnfertilite,kadın,erkek,aile danışmanlığı ,Psychology, Social - Abstract
ÖZİnfertilite çitler için tanı koyulması ile başlayan fakat ne zaman biteceği belli olmayan bir yaşam krizidir. Bu kriz çiftleri ayrı ayrı etkilese de ortak yürüyen evlilik yaşamında da çatışma ve problemlere neden olmaktadır. Bu makale Aile Danışmanlığı perspektifinden Türkiye’de yaşayan infertil çiftlerin ve bireylerin psikososyal ve cinsel problemlerini incelemektedir. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile nitel bir araştırma tasarımı benimseyen çalışma kapsamında 9 çift ve 3 birey ile pandemi sebebiyle online görüntülü görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çiftlerin bugün ve geçmişte yaşadığı psikolojik, sosyal ve cinsel problemleri ve infertitile ile başa çıkma süreçlerini anlamaya yönelik sorular sorulmuştur. Çalışma kapsamında ayrıca çiftlerin yaşanılan olaylara verdiği tepkiler, cinsiyet rolleri, kadın ve erkek tarafından infertilite ele alınmıştır. Çiftler sosyal baskıya, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz kalarak kendilerini izole etmekte, psikolojik olarak depresyon ve anksiyete benzeri semptomlar göstermekte ve cinsel hayatla ilgili görüşme sorularına sınırlı cevap verseler de bu bağlamda da çeşitli sorunlar yaşamaktadırlar. Bu çalışmada çiftlerin psikolojik tepkileri ve yaşadıkları sorunlarla baş etme süreçleri yas evreleri ile incelenmektedir Araştırmanın ortaya koyduğu en önemli sonuç, infertil çiftlerin hayatlarının merkezine koydukları çocuk sahibi olma fikri ile ilgili birçok sorun, dayatma ve baskı yaşarken hayatlarının diğer kısımlarına odaklanamamış ve birçok alanda problem yaşamış olduklarıdır.
- Published
- 2021
32. EXAMINING THE LEVELS OF THE MOTHERS WITH PRESCHOOL CHILDREN TO USETHE MEDIA TOOLS
- Author
-
Neriman Aral and Gül Kadan
- Subjects
Medya,Medya Araçları,Okul öncesi dönem,Annelerin medya kullanım düzeyleri ,Aile Çalışmaları ,Media,Media tools,preschool periods,attitudes of mothers to use media tools ,Family Studies ,Psychology ,Industrial and Manufacturing Engineering - Abstract
Medya, her yaş ve kesimden bireyleri kısa sürede etkisi altına almakta, medyadan verilen iletiler de bu kapsamda bireyler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Özellikle gelişim alanlarının olgunlaşmamışlıkları nedeniyle çocukları da bu durum olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu kapsamda annelerin medya araçlarının kullanım düzeylerinin incelenmesi önemli hale gelmektedir. Bu önemden hareketle araştırmada, okul öncesi dönemde çocuğu olan annelerin medya araçlarını kullanım düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen araştırmada Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan bağımsız anaokullarında 2017-2018 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören üç- altı yaş arasında çocuğu olan annelerle çalışılmıştır. Araştırmada annelerin sosyodemografik özelliklerini belirlemek üzere araştırmacılar tarafından geliştirilen “Genel Bilgi Formu”, annelerin medya araçlarının kullanım düzeylerini belirlemek amacıyla hazırlanan ve alanında uzman öğretim üyelerinin görüşleri ile son şekli verilen “Medya Kullanım Düzeyi Anne Görüşme Formu” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda annelerin %40,9’unun 31-35 yaş grubunda, %38’inin üniversite mezunu olduğu, %27,8’inin aylık gelirinin 1001-2000 lira aralığında bulunduğu belirlenmiştir. Annelerin çocuklarının %50,4’ünün erkek, %41,4’ünün altı yaşında, %40,9’unun yedi- on bir aydır okul öncesi eğitim almakta oldukları saptanmıştır. Annelerin %54,8’inin evinde bir televizyon olduğu, %48,1’inin günde bir- iki saat televizyon izledikleri, %61,4’ünün bilgisayar/tablet kullandıkları, %51,6’sının günde bir-iki saat bilgisayar/tablet kullandıkları, %93,3’ünün cep telefonuyla internete bağlandıkları, %40’ının günde bir-iki saat cep telefonuyla internete bağlandıkları, %76,2’sinin günlük gazete, %88,1’inin dergi takip etmediği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak, annelerin yüksek oranda medya araçlarını kullandıkları belirlenmiştir. Bu sonuca dayanarak, annelere özellikle medya araçlarının kullanımlarının çocukları tarafından örnek alındığı ve bunun içinde medya araçlarını denetimli kullanmaları konusunda bilgilendirici çalışmaların yapılması önerilebilir., The media influences individuals of all ages and walks of life in a short time, and messages from the media leave a deep impact on individuals in this context. Especially due to the immaturity of their developmental areas, this can negatively affect children. In this context, it becomes important to examine the level of use of media tools by mothers. Based on this importance, the aim of this study is to examine the media use levels of mothers who have children in the pre-school period. In the descriptive study, mothers with children between the ages of three and six who were educated in independent kindergartens affiliated to the Çankırı Provincial Directorate of National Education were studied in the 2017-2018 academic year. In the study, the "General Information Form" developed by the researchers to determine the sociodemographic characteristics of the mothers, and the "Mother Interview Form for the Level of Media Use", which was prepared to determine the level of use of the media tools of the mothers and was finalized with the opinions of the experts in the field, were used. As a result of the research, it was determined that 40.9% of the mothers were in the 31-35 age group, 38% were university graduates, and 27.8% of them had a monthly income of 1001-2000 TL. It was determined that 50.4% of the children of the mothers were boys, 41.4% were six years old, and 40.9% had been receiving pre-school education for seven-eleven months. It was determined that 54.8% of the mothers have a television at home, 48.1% watch television for one or two hours a day, 61.4% use a computer/tablet, 51.6% use a computer/tablet for one or two hours a day, they use tablets, 93.3% of them connect to the internet with their mobile phones, 40% of them connect to the internet with a mobile phone for one or two hours a day, 76.2% do not follow daily newspapers and 88.1% do not read magazines. Based on the findings obtained as a result of the research, it was determined that mothers used media tools at a high rate. Based on this result, it can be recommended to carry out informative studies on mothers, especially the use of media tools by their children, and their use of media tools in a controlled manner.
- Published
- 2021
33. The Investigation of Self-Regulation Skills of Preschoolers According to Their Attachment Styles to Their Mothers and Maternal Parenting Behaviors
- Author
-
Dilan Bayindir, Ozana Ural, DİLAN BAYINDIR, and OZANA URAL
- Subjects
Aile Çalışmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları - Abstract
Öz düzenleme becerileri, akademik başarı ve sosyal yetkinliğin en açık yordayıcılarından biridir. Bu nedenle, bu becerilerin gelişimini etkileyen değişkenlerin belirlenmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı, 60-72 aylık okul öncesi çocukların öz düzenleme becerilerinin annelerine bağlanma biçimlerine göre farklılık gösterip göstermediğini ve annelerinin ebeveynlik davranışları ile çocukların öz düzenleme becerileri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Örneklem İstanbul’da farklı anaokullarına devam eden 84’ü (% 49) erkek, 88’i (% 51) ise kız toplam 172 çocuk ve bu çocukların annelerinden ve öğretmenlerinden oluşmuştur. Veri toplama araçları olarak Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği, Oyuncak Öykü Tamamlama Testi ve Çocuk Yetiştirme Anketi kullanılmıştır. Sonuçlar, annelerine güvenli bir şekilde bağlanan çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin güvensiz bağlanan çocuklardan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, annelerin itaat bekleyen davranışları ile çocukların öz düzenleme becerileri arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bulgular, ebeveynlik niteliğinin öz düzenleme becerileri üzerindeki doğrudan ve dolaylı önemini vurgulamaktadır. The self-regulations skills are one of the most obvious indicators of academic achievement and social competence. For this reason, it is important to determine the variables that affect the development of these skills. The aim of this research is to examine whether the level of self-regulation skills of 60-72 months old preschool children differ according to their attachment styles to their mothers and to investigate the relationship between parenting behaviors of their mothers and self-regulation skills of children. Survey method was used in the study. The sample consists of a total of 172 children, 84 (%49) of them were boys and 88 (%51) of them were girls, who attend different preschools in İstanbul and their mothers and preschool teachers. The Self-Regulation Skills Scale, Doll Family Story Completion Test and Parenting Questionnaire were used as data collection tools. The results indicate that self-regulation skill levels of children who are securely attached to their mothers are higher than unsecurely attached children. In addition, it was found that there is a negative relation between self-regulation skills of the children and the mothers’obedience expectation. The findings clearly stress the importance of parenting quality as direct and indirect indicator of self-regulation skills.
- Published
- 2019
34. Pre-service early childhood educators’ point of views regarding center - based infant-toodler education
- Author
-
Senil Unlu Cetin and Kırıkkale Üniversitesi
- Subjects
Early childhood education ,Medical education ,Undergraduate education ,Eğitim, Özel ,Teacher education ,Psikoloji ,Formal schooling ,Aile Çalışmaları ,Early childhood teacher ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Early childhood ,Infants toddlers ,Thematic analysis ,Psychology - Abstract
Okul öncesi eğitim doğumdan başlayan ve temel eğitimin başlamasına kadar devam eden bir eğitimsürecidir. Türkiye’de ise kamu alanında çalışan okul öncesi öğretmenleri çoğunlukla 36-72 aylıkçocuklarla çalışmakta, öğretmen yetiştirme programları da öğretmen adaylarını daha çok bu yaş grubuile çalışmaya hazırlamaktadır. 0-36 aylık çocuklara eğitim veren kurumlarda çalışması öncelikli gruplardanbiri de okul öncesi öğretmenliğinden mezun olan bireylerdir. Ancak ilgili alan yazını, okul öncesiöğretmen ve öğretmen adaylarının bu kurumlarda çalışmaya yönelik ne düşündüğüne dair neredeysehiçbir bilgi sunmamaktadır. Mevcut araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının bebeklikdöneminde kurum temelli eğitime yönelik görüşlerini betimlemek ve bu görüşlerin farklı yıllarda sonsınıfta okuyan öğretmen adayları arasında değişip değişmediğini ortaya koymaktır. Bu amaçdoğrultusunda çalışmanın verileri farklı yıllarda okul öncesi öğretmenliği programının son sınıfındaokuyan 120 öğretmen adayından yazılı görüşme formu aracılığı ile toplanmıştır. Veriler nitel içerik analizimetodu ile analiz edilmiştir. Bulgular öğretmen yetiştirme programları, genel uygulamalar ve sosyalpolitikalar bağlamında eleştirel bir gözle tartışılmıştır. Early childhood education refers to the education services provided to children between theages of zero and the age of formal schooling. In Turkey, public pre-schools provide educational servicesfor children between the ages of 36-69 months; therefore, early childhood teacher education programsmostly prepare their students for working with 36-69 months of children. Nevertheless, early childhoodeducators are one of the primary groups who can work in the early childhood care and education centersthat provide services for 0-36 months of age children, as well. In the national literature there is a gapregarding how in-service and pre-service early childhood educators think about working with infantsand toddlers. Therefore, the main aim of the current study is to understand the point of view of preservice early childhood educators regarding center based infant-toddler education and working withinfants. Additionally, in the current study it is aimed to examine whether perceptions related to infanttoddler education have changed among pre-service early childhood educators who are in the fourthgrade of their undergraduate education at different years. Therefore, the data of the study was gatheredfrom 120 pre-service early childhood educators who are at their fourth grade in different years. Writteninterview protocol including five open-ended questions was used to gather data in each year. Thematicanalysis was used as the data analysis technique. Findings are critically discussed based on the teachereducation program, general applications and social policies.
- Published
- 2019
35. Özel gereksinimli kahramanı bulunan resimli çocuk kitaplarının incelenmesi
- Author
-
Sima Kirkgöz, İbrahim Halil Diken, and Anadolu Üniversitesi
- Subjects
Medical education ,Inter-rater reliability ,Psikoloji ,Data collection ,Sample (material) ,Descriptive survey ,Aile Çalışmaları ,Eğitim, Özel ,Special needs ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Special education ,Psychology ,Reliability (statistics) - Abstract
Bu araştırmanın amacı, içinde özel gereksinimli karakteri olan 0-8 yas? arası çocuk kitaplarının iç ve dış yapı özelliklerinin bir çocuk kitabının taşıması gereken çocuk edebiyatı ölçütlerini ne derece karşıladığını belirlemeye çalışmaktır. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. İnternet üzerinden taranan kataloglarda ölçüt örneklem yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 0-8 yas? arası çocuklar için yazılmış 17 kitap içerisinde 27 hikaye oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında, kitapların iç ve dış yapı özelliklerini değerlendiren 77 sorudan oluşan iki veri toplama aracı geliştirilmiş ve özel eğitim alanında uzman bir akademisyenin görüs?leri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Uygulama güvenilirliğini değerlendirmek amacıyla puanlayıcılar arası kayıt güvenilirliği yöntemi kullanılmıştır. İnceleme sonunda dış? yapı özelliklerinden 15 madde yeterli, 1 madde kısmen yeterli, 15 madde yetersiz düzeyde bulunmuştur. İçyapı özelliklerinden 25 madde yeterli, 2 madde kısmen yeterli ve 19 madde yetersiz düzeyde bulunmuştur. Çalışmada ulaşılan bulgulardan yola çıkılarak uygulamaya yönelik öneriler sunulmaktadır., The purpose of this study was to determine the special needs characteristics in the content and layout features of children’s books. A descriptive survey method was employed. The sample comprised 17 illustrated story books, which contained 27 stories written for children aged eight years and younger. The researcher developed a data collection instrument that comprised two sections. The instrument evaluated the content and layout features of the books with 77 questions. Furthermore, the expertise of professors engaged in special education was obtained. The interrater reliability method was employed to assess the reliability of the instrument. The results revealed that of the items that assessed layout, 15 were sufficient, one was partially sufficient, and 15 items were insufficient. Furthermore, of the items that evaluated content, 25 were sufficient, two were partially sufficient, and 19 were insufficient. Recommendations for practice are made.
- Published
- 2019
36. AİLE YAŞAM DÖNGÜSÜ ÖLÇEĞİ GELİŞTİRME ÇALIŞMASI: EŞLERİN FARKLI DÖNGÜLERDEKİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
- Author
-
Adnan Selman
- Subjects
Sosyoloji,Aile,Aile Yaşam Döngüsü ,Aile Çalışmaları ,General Earth and Planetary Sciences ,Family Studies ,General Environmental Science - Abstract
Bu araştırma ülkemizin sosyo-kültürel yapısı göz önüne alınarak, eşlerin farklı döngülerdeki tutum ve davranışlarında meydana gelen değişimleri belirlemeye yönelik bir ‘Aile Yaşam Döngüsü Ölçeği’ geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, çalışmada örneklem grubuna uygulanan anket formundan elde edilen verilerden hareketle, aile yaşam döngüsü ölçeğinin geçerliliği ve güvenirliliği ile ilgili yapılan analiz ve değerlendirmelere yer verilmiş ve eşlerin aile yaşam döngüsü süreçleri içindeki tutum düzeylerini yansıtan bulgular ortaya konmaya çalışılmıştır. İki faktörlü (bağımsız değişken) olarak planlanan çalışmada veriler yüzde, frekans dağılımı, aritmetik ortalama, t-testi, tek yönlü ve çift yönlü varyans analizi (ANOVA), Lsd Post-hoc çoklu karşılaştırma testi teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir.
- Published
- 2019
37. EFFECTS OF DIVIDEND DISTRIBUTION ANNOUNCEMENTS ON THE MARKET PRICE OF SHARES: EMPIRICAL STUDY IN BIST 100
- Author
-
İsrafil Zor and Şeyma Yılmaz Küçük
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Antropoloji ,İletişim ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Etik ,Edebiyat ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,Hukuk ,Din Bilimi ,Felsefe ,Kadın Araştırmaları ,Mantık ,Müzik ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar ,Beşeri Bilimler ,Siyasi Bilimler ,Dil ve Dil Bilim ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları - Abstract
Bu çalışmanın amacı, kar payı dağıtımı duyurularının hisse senetlerinin piyasa fiyatları üzerindeki etkisini incelemektedir. BIST 100 Endeksinde işlem gören şirketlere ait 2014-2016 yılları arasındaki 279 bildirim çalışmanın veri setini oluşturmuştur. Çalışmada yöntem olarak olay analizi kullanılmıştır. Çalışma sonuçları, olay çalışması için gerekli olan beklenen getirilerin tespitinde kullanılan piyasa modeli ve sermaye varlıklarını fiyatlandırma modeline göre farklılıklar göstermekle birlikte, dağıtılabilir kar bulunmadığı için kar payı dağıtmayacağını duyuran şirketler ve dağıtılabilir kar bulunduğu halde kar payı dağıtmayacağını duyuran şirketler tarafından yapılan duyuruların hisse senedi fiyatları üzerinde negatif bir anormal getiriye neden olduğunu göstermektedir. Nakit kar payı dağıtacağına ilişkin duyuru yapan şirketlerde de benzer bir negatif etki bulunmakla birlikte, bu şirketler için ortaya çıkan negatif anormal getirinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
- Published
- 2019
38. 5-6 Yaş Çocukların Problem Çözme Becerilerinde Anne-Baba Görüşlerinin İncelenmesi
- Author
-
S. Seda Bapoğlu Dümenci and Emin Demir
- Subjects
Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Problem çözme,anne-baba,görüş ,Industrial and Manufacturing Engineering - Abstract
Okul öncesi eğitim, üst düzey düşünme becerilerinin yoğun olarak geliştiği bir dönemdir. Sosyal gelişim ile bilişsel becerilerin karşılıklı etkileşim halinde olduğu bu dönemde, çocukların karşılaştıkları sorunları çözebilme becerileri, problemli bir durumla uğraşırken alternatif cevap ararken bilinçli ve uğraş verici bir aktivitedir. Böylesine önemli kazanımların olduğu bir dönemde, problem çözme becerilerinin kazandırılması sadece eğitim programının sorumluluğunda olmayıp aile üzerinde de büyük bir sorumluluk yaratmaktadır. Araştırmada problem çözme becerileri yüksek olan çocukların problem çözme sürecine ilişkin anne-baba görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nicel ve nitel verilerin bir arada kullanıldığı karma yöntem seçilmiştir. Nicel verilerin toplanmasında Oğuz ve Köksal Akyol (2015) tarafından geliştirilen “Problem Çözme Becerileri Ölçeği’’ (PÇBÖ) kullanılırken, nitel verilerin toplanmasında ise araştırmacılar tarafından geliştirilen anne-baba görüşme formları kullanılmıştır. Araştırmada, kamu kurum kreşinde 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında, eğitim almakta olan 5-6 yaş grubuna sahip 26 çocuğa “Problem Çözme Becerileri Ölçeği’’ (PÇBÖ) uygulanmış ve 18 puanın üstünde alan 14 çocuktan çalışmaya dahil olmayı kabul eden 11 çocuğun annesi/babasıyla görüşme yapılmıştır. Nitel verilerin analizi için MAXQDA12 nitel veri analiz paket programından destek alınmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler uygun istatistik yöntemleri ile analiz edilmiştir. Problem çözme becerileri yüksek olan çocukların anne-babalarıyla yapılan görüşmeler sonucunda, günlük hayatta karşılaşabilecekleri problem durumlarının çözümlenmesinde çocukların anne-babaları tarafından yönlendirildiği, takdir edildiği, cesaretlendirildiği ve çocuklara pekiştireç sağladıkları görülmüştür.
- Published
- 2019
39. İşsizlik Histerisinin Geçerliliği: Gelişmekte Olan En Kırılgan Beşli
- Author
-
Seher Gülşah Topuz, Ömer Akkuş, and [Belirlenecek]
- Subjects
Beşeri Bilimler ,Sosyal Çalışma ,Çevre Çalışmaları ,Uluslararası İlişkiler ,Siyasi Bilimler ,General Medicine ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Kadın Araştırmaları ,İşletme Finans ,Sağlık Politikaları ve Hizmetleri ,Kentsel Çalışmalar ,Sosyoloji - Abstract
Bu çalışmada 1980-2016 yılları arasında aralarında Türkiye’nin de yer aldığı gelişmekte olan en kırılgan beş ülke için işsizliğin seyri incelenmektedir. Bu amaç doğrultusunda teorik literatürden hareketle; doğal işsizlik oranı hipotezi, işsizlik histerisi veya yapısal işsizlik yaklaşımlarından hangisinin geçerli olduğu geleneksel ve kırılmalı birim kök testleri ile incelenmektedir. Hem geleneksel hem de kırılmalı birim kök test sonuçlarına göre gelişmekte olan en kırılgan beş ülkede işsizlik histerisinin geçerli olduğuna dair hipotez desteklenmektedir. Yani işsizliğin, denge işsizlik oranının etrafında bir salınım gerçekleştirmediği dolayısıyla da şokların işsizlik üzerinde geçici değil kalıcı etkiler yarattığı sonucuna ulaşılmaktadır. İşsizlik oranının doğal düzeyine dönme eğiliminde olmaması nedeniyle en kırılgan beş ülkedeki hükümetlerin işsizlik ile ilgili politikalara aktif şekilde müdahale etmeleri beklenmektedir. This study investigates the movement of unemployment for five most fragile developing countries including Turkey over the period 1980-2016. For this purpose, which one of the three approaches within the theoretical literature “natural unemployment rate hypothesis”, “unemployment hysteresis” or “structuralist theory of unemployment” is valid is examined using traditional unit root and unit root tests allowing for structural breaks. Hypothesis of unemployment hysteresis is valid for five most fragile developing countries according to both results of traditional unit root and unit root test allowing for structural breaks. Namely, unemployment rate does not fluctuate around natural unemployment rate and therefore the results indicate that shocks do not create temporary effects on unemployment but permanent. Governments in five most fragile developing countries are expected to actively intervene in the policy on unemployment since the unemployment rate does not tend to return to its natural level. WOS:000458114500006
- Published
- 2019
40. Effects of Gender Role and Locus of Control on the Perception of Women’s Future Career
- Author
-
Faruk Kerem Şentürk and Ayşe Kütükcü
- Subjects
Eğitim ,Beşeri Bilimler ,Cinsiyet Rolü,Denetim Odağı,Kariyer Geleceği Algısı ,İletişim ,Edebiyat ,Etik ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,İşletme ,Etnik Çalışmalar ,Aile Çalışmaları ,Nüfus İstatistikleri Bilimi ,Eğitim Araştırmaları ,Kadın Araştırmaları ,Women's Studies ,Kentsel Çalışmalar ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Bu araştırmanın amacı; kadınların kariyer geleceği algısı üzerinde cinsiyetrolü ve denetim odağının etkilerinin belirlenmesidir. Araştırmanınevreni Düzce Üniversitesi’nde akademik ve idari personel pozisyonundagörev alan kadınlardan oluşmaktadır. Araştırmada nicel araştırmayöntemi kullanılmış ve veriler yüz yüze anket tekniği ile elde edilmiştir.Değerlendirmeye alınan ve veri analizinde kullanılan toplam anket sayısı236’dır. Araştırmada kullanılan başlıca analizler; betimleyici istatistikler,faktör analizleri ve regresyon analizleri şeklindedir.Araştırma sonuçlarına göre cinsiyet rolü boyutlarının olumlu kariyergeleceği algısı üzerinde pozitif etkisi bulunurken, olumsuz kariyer geleceğialgısı üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Denetimodağı boyutlarından iç denetim odağının olumlu kariyer geleceği algısıüzerinde etkisi dış denetim odağına kıyasla daha fazla iken, olumsuzkariyer geleceği üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra dış denetim odağının olumsuz kariyer geleceği algısı üzerindepozitif bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca akademik personelinolumlu kariyer geleceği algısının idari personele kıyasla daha yüksekdüzeyde olduğu tespit edilmiştir. The purpose of this research is to determine the effects of gender role,locus of control and organizational constraints on the perception of women’scareer future. The population of the research consists of womenemployed as academics and administrators at the Düzce University. Thequantitative research method has been used and data obtained throughthe face-to-face survey technique. The number of questionnaires takeninto consideration and used in the data analysis totalled 236. The mainstatistical analyses used in the study are descriptive statistics, factoranalysis and regression analysis.According to the results of the study, there is no significant effect ofgender role dimensions on the perception of the negative career future,while gender role dimensions have a positive effect on positive careerfuture perceptions. While the effect of the internal locus of control onpositive career future perception is higher than the external locus ofcontrol, there appears no significant effect on the negative career futureperception. In addition, it has been found that the external locus of controlhas a positive effect on negative career perception. Furthermore, ithas been found that the positive career future perception of academicstaff is higher than that of administrative staff.
- Published
- 2019
41. Kadınların Yükseköğrenime Devamını Etkileyen Faktörlerin Ekonometrik Analizi: Arap Dünyası Örneği
- Author
-
Elif Haykır Hobikoğlu, Funda H. Sezgin, and Gamze Sart
- Subjects
Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Kadın,Yükseköğrenim,Arap Dünyası - Abstract
Bu çalışmada Arap ülkelerinde 1970-2014 dönemi için kadınların yükseköğrenime devamını etkileyen faktörler ekonometrik olarak analiz edilmiştir. Yükseköğrenim, bireyin bilişsel kapasitesini ve bilgi dağarcığını geliştirmesi nedeniyle, hem birey hem de toplum yararına önemli çıktılar oluşturur. Sosyal bir yatırım olarak eğitim, iktisadi büyüme ve gelişme üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Bu bağlamda, kadınlarda okullaşma oranı, GSYİH ve enflasyon kadınların yükseköğrenimedevamını etkileyen faktörler olarak tespit edilmiştir. Karar vericilerin, kadınların yükseköğrenime devamını sağlamaya yönelik koşulları iyileştirmeleri ve kolaylaştırmaları hem kadınların hem de toplumun refahı için büyük önem arzetmektedir.
- Published
- 2019
42. Kadın Öğretmenlerde İş-Yaşam Dengesi ve İş Performansı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
- Author
-
Şule Polar
- Subjects
İş-Yaşam dengesi,iş performansı,ortaokul,öğretmen,kadın ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
Bu araştırmada, kadın öğretmenlerin iş-yaşam dengesi ile iş performansı ilişkisi incelenmiştir. Çalışmanın evrenini Ankara ili merkez ilçelerinde bulunan resmi ortaokullarda 2016-2017 eğitim öğretim yılında görevli olan toplam 11.106 kadın öğretmen oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini de evreni temsilen tesadüfî seçilen 322 kadın öğretmen oluşturmuştur. Araştırma verileri “İş-Yaşam Dengesi Ölçeği” ve “Bireysel İş Performansı Ölçeği” ile toplanmıştır. Bulgular iş-yaşam dengesi ile iş performansı arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur. İş performansı ile iş-yaşam dengesinin “İş-Yaşam Uyumu”, “Yaşamı İhmal Etme” ve “Yaşamın İşten İbaret Olması” boyutları arasında pozitifyönlü ilişki olduğu görülmüştür. Regresyon analizi sonuçları ise iş-yaşam dengesinin “Yaşamı İhmal Etme” ve “Kendine Zaman Ayırma” boyutlarının iş performansının anlamlı yordayıcıları olduğunu göstermiştir. Araştırma sonucunda iş-yaşam dengesini kurabilen kadın öğretmenlerde işp performansının arttığı görülmüştür.
- Published
- 2019
43. Erken Cumhuriyet Dönemi Türkiye'de Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele (1923-1930)
- Author
-
Süleyman Tekir and Sinop Üniversitesi
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Eğitim ,Sosyal Çalışma ,Antropoloji ,Edebi Teori ve Eleştiri ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Edebiyat ,Etik ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,Hukuk ,Din Bilimi ,Felsefe ,Coğrafya ,Etnik Çalışmalar ,Asya Çalışmaları ,Nüfus İstatistikleri Bilimi ,Eğitim Araştırmaları ,Müzik ,Ortaçağ ve Rönesans Çalışmaları ,Sosyoloji ,Film ,Kültürel Çalışmalar ,Bilgi ,Özel ,Televizyon ,Beşeri Bilimler ,Çevre Çalışmaları ,Sanat ,Siyasi Bilimler ,Belge Yönetimi ,Dil ve Dil Bilim ,Folklor ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Kentsel Çalışmalar ,Radyo - Abstract
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, uzun veyorucu savaşlar sonucunda harabe haline gelenAnadolu’da salgın hastalıklar adeta kolgeziyordu. Anadolu halkı büyük bir sefaletiçerisinde hastane ve ilaca ulaşamıyordu.Cumhuriyetin ilanıyla birlikte halk sağlığıhizmetlerine yoğun önem verildi. ErkenCumhuriyet Dönemi olarak adlandırılabilecekolan 1923-1930 yılları arasında sağlık alanındakimesainin tamamı salgın hastalıklarla mücadeleiçin sarf edildi. Bu dönemde en yoğun görülenhastalıklar; sıtma, frengi, çiçek, kızıl, trahom,difteri ve verem idi. Ülkenin orta ve kuzeykesimlerinde frengi, güneyinde trahomtamamında ise sıtma hastalığı görülüyordu.1923-1930 döneminde bulaşıcı hastalıklarlamücadele edebilmek için heyetler kuruldu.Vilayetlerden gelen salgın ihbarları dikkatealınarak hastalığın görüldüğü yerlere ilaç, aşı,serum ve doktor gönderildi. Mücadelede önemliyeri olan aşıların üretimi devlet eliyle yapıldı.Türkiye’de üretilemeyen ilaçlar ise yurtdışındanithal edildi. 1930 yılında saha çalışmalarındanelde edilen tecrübeler doğrultusunda UmumiHıfzıssıhha Kanunu çıkarıldı. Bulaşıcı ve salgınhastalıklarla mücadele bu düzenlemeyle yasalzemine oturtuldu.Bu çalışmada Türkiye’de 1923-1930döneminde görülen bulaşıcı hastalıklarla yapılanmücadele ele alınırken; arşiv belgeleri, gazetelertelif ve tetkik eserlerden yararlanıldı., When the Republic of Turkey was established,epidemics were almost running rampant inAnatolia, which had been ruined due to long andtiresome wars. In this great misery, Anatolianpeople did not have hospitals or medications. Withthe proclamation of the Republic, a particularimportance was given to public health services.Between the years of 1923 and 1930, which can becalled the Early Republican Period, all the effortsin the field of health were made for struggle withepidemics. The most encountered diseasesinflicting people in this period were malaria,syphilis, variola, scarlet fever, trachoma,diphtheria, and tuberculosis. Syphilis was mostlyobserved in the central and northern parts of thecountry, trachoma in the South, and malaria allaround.Committees were established to struggle withepidemics in the 1923-1930 period. Medications,vaccines, serum, and physicians were sentaccording to the reports of epidemics receivedfrom provinces. The production of vaccines, whichwere a critical part of this struggle, was carried outby the state. Medications which could not beproduced in Turkey were imported from abroad. In1930, based on the experiences gained from thefield works, the Public Health Law was enacted.With this law, the struggle with contagious andepidemic diseases gained a legal ground.Drawing on archival documents, newspapers,books, and reviews, the current study addresses thestruggle made with epidemics observed in the1923-1930 period in Turkey.
- Published
- 2019
44. Metalepsis Üzerine
- Author
-
Dervişcemaloğlu, Bahar and Ege Üniversitesi
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Bilgi, Belge Yönetimi ,Sosyal Çalışma ,Antropoloji ,Edebi Teori ve Eleştiri ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Eğitim, Özel ,Etik ,Edebiyat ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,Hukuk ,Din Bilimi ,Felsefe ,Coğrafya ,Etnik Çalışmalar ,Asya Çalışmaları ,Nüfus İstatistikleri Bilimi ,Ortaçağ ve Rönesans Çalışmaları ,Müzik ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar ,Beşeri Bilimler ,Çevre Çalışmaları ,Sanat ,Siyasi Bilimler ,Dil ve Dil Bilim ,Folklor ,Film, Radyo, Televizyon ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Kentsel Çalışmalar - Abstract
Metalepsis, antik dönemdeki hukukî söylemden kaynaklanan ve Gérard Genette tarafından anlatı düzeyleri arasındaki geçişleri betimlemek için anlatı teorisine transfer edilen bir terimdir. Genette tarafından “ekstradiegetik anlatıcının ya da kurgusal okuyucu/dinleyicinin (“anlatılan”ın) diegetik dünyaya (ya da diegetik karakterlerin meta-diegetik dünyaya) izinsiz bir giriş yapması ya da bunun tam tersi” olarak tanımlanan metalepsis, postmodern kurmacadaki ve popüler kültürdeki yaygın kullanımına bağlı olarak son yıllarda büyük bir popülerlik kazanmıştır. Genette’in metalepsis tasnifini müteakiben Monika Fludernik, Marie-Laure Ryan, Dorrit Cohn, Klaus Meyer-Minnemann, Sabine Schlickers gibi anlatıbilimciler ve edebiyat araştırmacıları tarafından birçok farklı tasnif yapılmıştır. Hiyerarşik düzene meydan okuyan ve düzeyler arasındaki sınırları ihlal eden bir anlatısal araç olarak metalepsisin etkileri ve işlevleri kullanıldığı bağlama göre değişiklik arz edebilmektedir. Bu makalede sırasıyla metalepsisin tanımı ve kaynağı, çeşitli araştırmacıların (Genette, Ryan, Fludernik, Cohn, Meyer-Minnemann ve Schlickers, Bell ve Alber) yaptığı metalepsis tasnifleri, metalepsisin işlevleri ve postmodern kullanımları ele alınacaktır., Metalepsis is a term originated in ancient legal discourse and integrated into narrative theory by Gérard Genette to describe crossovers between narrative levels. Defined as “any intrusion by the extradiegetic narrator or narratee into the diegetic universe (or by the diegetic characters into a metadiegetic universe, etc.) or the inverse” by Genette, metalepsis has gained popularity in recent years due to its extensive usage in postmodern fiction and popular culture. Since Genette’s definition, various typologies of metalepsis have been devised by narratologists and literary scholars such as Monika Fludernik, Marie-Laure Ryan, Dorrit Cohn, Klaus Meyer-Minnemann, Sabine Schlickers etc. As a narrative tool which challenges the hierarchical organization and violates the boundaries between levels, metalepsis can have different effects and functions depending on the contexts in which it occurs. in this paper the definition and origin of metalepsis, different typologies of metalepsis (Genette, Ryan, Fludernik, Cohn, Meyer-Minnemann and Schlickers, Bell and Alber), functions and postmodern usages of metalepsis will be discussed respectively.
- Published
- 2019
45. Sıvaların Gizlediği Süslemeleriyle Korkuteli Çaybaşı Hamamı
- Author
-
Agül Uçar, Hasan Uçar, and Ege Üniversitesi
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Bilgi, Belge Yönetimi ,Sosyal Çalışma ,Antropoloji ,Edebi Teori ve Eleştiri ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Eğitim, Özel ,Etik ,Edebiyat ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,Hukuk ,Din Bilimi ,Felsefe ,Coğrafya ,Etnik Çalışmalar ,Asya Çalışmaları ,Nüfus İstatistikleri Bilimi ,Ortaçağ ve Rönesans Çalışmaları ,Müzik ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar ,Beşeri Bilimler ,Çevre Çalışmaları ,Sanat ,Siyasi Bilimler ,Dil ve Dil Bilim ,Folklor ,Film, Radyo, Televizyon ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Kentsel Çalışmalar - Abstract
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde yer alan Çaybaşı Hamamı, Osmanlı Dönemi’nden günümüze ulaşabilmiş az sayıdaki yapılardan biridir. Gerek malzeme gerekse plan özellikleri açısından Türk hamam mimarisinin genel özelliklerini taşıyan yapı, 16. yüzyılın ilk yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısı arasına tarihlendirilmektedir. Günümüzde işlevini sürdürmeyen hamam, 1970’li yıllarda onarım geçirmiştir. Hamam, duvarlarında sonraki dönemlerde yapılmış niteliksiz sıvaların altında gizlenen süslemeleriyle, Türk hamam mimarisi içerisinde özel bir yere sahiptir. Bu süslemeler döneminin süsleme anlayışını ve beğenisini de yansıtmaktadır. Süslemelerde baskı tekniği ile yapılmış vazo içerisinden çıkan laleler ile karanfiller dönemin çini ve seramik sanatında kullanılan motiflerle oldukça benzerdir. Duvarlardaki gemi ve balık grafitileri ise Korkuteli’nin Akdeniz’e yakınlığını adeta resimsel olarak yansıtmaktadır. Bu yazıda, aynı dönemde inşa edilmiş çok sayıdaki hamamla benzer bir plan şemasını tekrarlayan, fakat sıva altında kalan süslemeleriyle onlardan farklı, ayrıcalıklı bir yere sahip olan Korkuteli Çaybaşı Hamamı ayrıntılı olarak tanıtılmaya ve Türk hamam mimarisi içindeki yeri saptanmaya çalışılacaktır., Located at Korkuteli district of Antalya, Çaybaşı Bath is one of the few buildings which have been able to survive since the Ottoman Period. Carrying the overall characteristics of the Turkish bath architecture in terms of both its material and plan characteristics, the building is dated to the first half of the 16th century-the first half of the 17th century. the bath, which no more functions today, was restored in the 1970s. With its decorations hidden beneath the plaster of poor quality that was made on its walls in the following periods, the bath has a special place in the Turkish bath architecture. These decorations also reflect the decoration understanding and taste of their time. the tulips and carnations coming out of the vase made in the stamping technique in the decorations are considerably analogous to the motifs used in the tile and ceramic art then. the ship and fish graffiti on the walls all but pictorially reflect the proximity of Korkuteli to the Mediterranean Sea. in this paper, it will be intended to introduce Çaybaşı Bath in Korkuteli, which repeats a plan diagram analogous to those of a large number of baths constructed in the same period but which is distinguished from them by, and has a privileged place with, its decorations beneath the plaster, in detail and to determine its place in the Turkish bath architecture
- Published
- 2019
46. GIDA İŞLETMELERİNDE SÜREÇ YÖNETİMİ UYGULAMALARININ İŞLETME PERFORMANSINA ETKİSİ: ERZURUM’DA BİR UYGULAMA
- Author
-
Selçuk Korucuk, Orhan Küçük, and Belirlenecek
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Eğitim ,Antropoloji ,İletişim ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Edebiyat ,Etik ,Bilim Felsefesi ve Tarihi ,Hukuk ,Din Bilimi ,Social ,Felsefe ,Eğitim Araştırmaları ,Kadın Araştırmaları ,Mantık ,Müzik ,Sosyal ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar ,Beşeri Bilimler ,Siyasi Bilimler ,Dil ve Dil Bilim ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,SÜREÇ,SÜREÇ YÖNETİMİ,PERFORMANS - Abstract
Bu çalışmada, gıda işletmelerinde süreç yönetimi uygulamalarının işletme performansı üzerine olanetkisinin tespit edilmesi hedeflenmiş ve Erzurum’da faaliyet gösteren gıda işletmelerindeki 85 çalışanişletme ortamında incelenmiştir. Bu kapsamda süreç yönetiminin gıda işletmelerindeki uygulanmadüzeyi regresyon analizi ile incelenmiş ve süreç yönetimi uygulamalarının işletme performansıüzerinde ve işletme performansının alt boyutlarında (üretim ve girdi maliyetlerinin azaltılması,kapasite, verimlilik, işletme başarısı, karlılık, pazar payı, büyüme oranı, hizmet süresinin azaltılması,iş önceliği, iletişim yeteneklerinin artırılması, imaj ve yenilik) pozitif yönde etkisi olduğu saptanmıştır. In this study, it was aimed to determine the effect of process management practices in foodenterprises on business performance and 85 employees in food enterprises operating in Erzurum wereexamined in the operating environment. In this context, the level of implementation of processmanagement in food businesses is examined by regression analysis and it is seen that processmanagement practices have a significant effect on operational performance and sub-dimensions ofoperational performance (reduction of production and input costs, capacity, productivity, operationalsuccess, profitability, market share, growth rate, job priority, increasing communication skills, imageand innovation) were found to be positively effect.
- Published
- 2018
47. İnformal Öğrenme Ortamının Fosiller Konusunun Öğrenilmesine Etkisi: Tabiat Tarihi Müzesi Örneği
- Author
-
Hakan Türkmen and Ege Üniversitesi
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,İletişim ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Eğitim, Özel ,Etik ,Edebiyat ,Hukuk ,Social ,Felsefe ,Coğrafya ,Kadın Araştırmaları ,İşletme Finans ,İnformal Öğrenme Ortamı,Müzede öğrenme ,Müzik ,Sosyal ,Sosyoloji ,Kültürel Çalışmalar ,Çevre Çalışmaları ,Dil ve Dil Bilim ,General Medicine ,İktisat ,Kamu Yönetimi ,Psikoloji ,Davranış Bilimleri ,İşletme ,Aile Çalışmaları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,İş - Abstract
Bu çalışmada, 5.sınıf fen bilimleri dersinde “Fosillerin oluşumunu açıklar” kazanımını informal öğrenme ortamlarından olan Tabiat Tarihi müzesinde işlenmesinin öğrencilerin akademik başarılarına etkisi incelenmiştir. Araştırmada kontrol gruplu son test deney deseni kullanılmıştır. Çalışma evreni İzmir ili Bornova ilçesinde bulunan özel okullar olup örneklem grubu amaçsal örneklem seçim yoluyla 2 okul belirlenmiştir. Araştırmanın deney ve kontrol grupları rasgele seçilerek bir okulun bir şubesi deney (23), diğer okulun bir şubesi ise kontrol (24) olmak üzere toplam 47 kişidir. Çalışmada “Fosiller” konusu deney grubu Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Müzesine götürülmüş diğer kontrol grubu ise okulda her zamanki seyrinde işlenmiştir. Bu araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilen, çoktan seçmeli 10 maddeden oluşan, Fen Bilgisi başarı testi kullanılmıştır. Ayrıca deney grubunun başarı testinin sonuna informal öğrenme ortamı hakkında 3 açık uçlu soru eklenmiştir. Araştırma sonucunda, 5.sınıf fen bilimleri dersinde “Fosiller” konusunda deney grubu öğrencilerinin not ortalamaları kontrol grubunun ortalamaları bağımsız örneklem t-testi ile analiz edilmiş ve aralarında deney grubu yönünde istatiksel olarak anlamlı fark görülmüştür. Ayrıca öğrenciler informal öğrenme ortamı olarak müzede öğrenme hakkında pozitif ifadelerde bulunmuşlardır., In this study, the influence of museum from informal learning environments was investigated on students’ academic achievement about acquisition of "explaining the formation of fossils" in the 5th grade science lesson. the population of study is private middle schools in province of Bornova/İzmir. Two schools have been selected by purposive sampling method as sample group. Experiment and control groups of the study were randomly selected from two schools. the experiment group is 23, control group is 24 and total is 47 students. the experiment group was taken to Ege University Natural History Museum to teach subject of fossil and the other control group was processed in the school. in this study, a science-based achievement test developing by the researcher was used. the achievement test consists of 10 multiple-choice items. in addition, at the end of the achievement test of the experiment group, 3 questions about informal learning environment was added. the data was analyzed by independent t-test. the results show that there is statistically differences between experiment and control groups and experiment groups mean score is bigger than control groups. Moreover, students declared positive statements about learning in museum as informal learning environment.
- Published
- 2018
48. Mülâkat / Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu
- Author
-
SONAKALAN, Güllü
- Subjects
kadın hakları,aile,Kadın Haklarına Dair İlkeler Bildirgesi ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
1975 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Belçika’da, liseyi İstanbul’da tamamladı. 1998 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olup aynı fakültenin “İslam Hukuku” kürsüsünde “Cerîde-i İlmiyye’de Nakz Kararlarının Hukuki Tahlili” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı.Doktora çalışmasını 2011 yılında “Şikâyet Defterleri Işığında Osmanlı Hukuku ve Uygulaması” adlı eseriyle Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde bitirdi. 2011-2014 yılları arasında İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi İslam Hukuku Bölümü’nde kürsü başkanlığı ve öğretim üyeliği yaptı.Bu süre zarfında çeşitli dernek ve vakıflarda yönetim kurulu üyeliğinde bulundu, alanıyla ilgili, panel ve çalıştaylarda görev aldı. Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Bölümü’nde öğretim üyeliği ve KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmektedir.Gümrükçüoğlu’nun Osmanlı Devleti’nde Hak Arama Özgürlüğü ve Osmanlı’dan Günümüze Evlatlık Kurumu ve Koruyucu Aile adlı yayımlanmış iki eserinin yanı sıra, ulusal ve uluslararası alanlarda makale ve tebliğleri bulunmaktadır.İngilizce bilen Gümrükçüoğlu evli ve 3 çocuk annesidir.
- Published
- 2021
49. TÜRKİYE’DE GÖÇER ZANAATÇI TOPLULUKLAR BİBLİYOGRAFYASINA GİRİŞ
- Author
-
ŞAFAK, Talat
- Subjects
Social ,Antropoloji ,Ethnic Studies ,Anthropology ,Etnik Çalışmalar ,Aile Çalışmaları ,Family Studies ,Müzik ,Göçer zanaatçı,Çingene,Roman,Dom,Peripatetik ,Sosyal ,Bibliography,Peripatetic communities,Gypsy,Romani Studies,Doms ,Music - Abstract
It is not possible for a scientist to know everything about the field of science studied. The most important thing is to know where and what to be in the scientific field. This article contains bibliographic information such as PhD and Master theses, books, articles, book chapters, symposium papers, about peripatetic groups. It aims to present rich scientific source about Roms/Romani, Gypsys, Poshas/Boshas, “Karachis”, “Doms”, “Tebers”, “Abdals”, “Gurbets”, “Kalaycıs” grups to academia., Çalışılan bilimsel alanla ilgili olarak her şeyi bilmek mümkün değildir. Asıl önemli olan çalışılan bilimsel alanla ilgili neyin nerede olduğunun bilmektir.Bu çalışmada, göçer zanaatçı topluluklar (peripatetik) olarak bilinen gruplarla ilgili bibliyografya derlemesi yapılmıştır. Çalışmada Roman, Çingene, Kıpti, Poşa/Boşa, Karaçi Dom, Teber, Abdal, Gurbet, Kalaycı gibi topluluklar hakkındaki makaleler, kitaplar sempozyum bildirileri, raporlar taranarak kaynakça oluşturulmuştur. Amacımız göçebe zanaatçı topluluklarla ilgili bilimsel çalışma yapan bilim insanlarının çalışmalarını kaynak bakımından kolaylaştırmaktır.
- Published
- 2021
50. COVID-19 PANDEMİSİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET: TÜRKİYE’DEKİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ GÖZLEMLERİ VE ÇALIŞMALARI
- Author
-
ÜNAL, Aslı, KOÇTÜRK, Nilüfer, and BAYAR, Öznur
- Subjects
sivil toplum kuruluşları ,kadın çalışmaları,ev içi şiddet,kadına yönelik şiddet,kadının görünmeyen emeği ,Aile Çalışmaları ,Family Studies - Abstract
COVID-19 pandemisi sürecinde alınan önlemlerin halk sağlığı için gerekli olduğu ve herkes için eşitlik getirdiği alanyazında belirtilse de uzaktan çalışma, okulların kapatılması, sokağa çıkma kısıtlaması gibi önlemlerin bazı alanlardaki eşitsizlikleri derinleştirme ihtimali olduğu düşünülmektedir. Söz konusu alanlardan biri de toplumsal cinsiyettir. Buradan hareketle bu çalışmada sivil toplum kuruluşlarının (STK’ların) gözüyle COVID-19 pandemisinin Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitsizliğine etkisinin ve STK’ların pandemi dönemindeki ilgili çalışmalarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda Türkiye’de faaliyet gösteren 10 farklı STK’nın süreç içerisindeki deneyimleri ve çalışmaları nitel yöntem kullanılarak incelenmiştir. Ulaşılan STK’ların çalışmalarına pandemi sürecinde ara vermedikleri ve bilgilendirici, savunucu ve hizmet üretici bir misyon yüklenerek kadınlara yardımcı oldukları belirlenmiştir. Bu sonuçlar, COVID-19 döneminde STK’ların kadın çalışmalarındaki önemini ortaya koymuş olup kadınların desteklenmesine yönelik ihtiyacın sürdüğüne işaret etmektedir., Although it is stated in the literature that the measures taken during COVID-19 pandemic are necessary for public health and bring equality for everyone, it is thought that measures such as working remotely, closing of schools and curfews are likely to deepen inequalities in some areas. One of the areas in question is gender. Hence, in this study aimed to investigate the effects of COVID-19 pandemic on gender inequalities and the related works of non-governmental organizations (NGOs) during pandemic period from the perception of NGOs. In this context, experiences and activities of 10 different NGOs operating in Turkey in the pandemic process were studied using qualitative methods. It has been determined that contacted NGOs kept working and helped women by undertaking an informative, defensive and facilitating mission. These results revealed the importance of NGOs in women's movements and point out that the need to support women continues during the COVID-19 period.
- Published
- 2021
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.