284 results on '"Abbasiler"'
Search Results
2. İbn Fadlân Seyahatnamesine Göre Abbâsî Diplomasisi ve İdari Mekanizması
- Author
-
Abdullah Burgu
- Subjects
abbâsîler ,i̇dil bulgarları ,bürokrasi ,diplomasi ,i̇bn fadlân ,abbasids ,idyll bulgars ,bureaucracy ,diplomacy ,ibn faḍlān ,Medieval history ,D111-203 - Abstract
İslâm tarih yazımında ve telif faaliyetlerinde seyahatnameler önemli bir yer tutmakla birlikte, genellikle şehir tarihçiliği için ana referans kaynakları arasında gösterilmişlerdir. Literatür açısından en eski seyahatnamelerden biri olarak tanımlanabilen İbn Fadlân’ın risalesi, özellikle Türk ülkelerinin geçmişine dair yapılan çalışmalarda sıklıkla faydalanılan klasik bir kaynak haline gelmiştir. Bu durumun gerçekleşmesinde İbn Fadlân’ın ikna edici bir yöntemle detaylı anlatımı ve tasvir gücü etkili olmuştur. Aynı satırlar arasında İbn Fadlân, bir bürokratik geleneğin temsilcisi olarak, kendi dünyasının yani 4/10. yüzyıl Abbâsî sarayının kısa fakat anlaşılır bir dokümanını vermekten geri durmamıştır. Modern araştırmalar eserin Türk ülkeleri ve İdil Bulgarlarına değinen yönüne odaklanmayı seçerek, buradaki detayların tahlili ve doğruluğuna yoğunlaşmışlardır. Eserin ihmal edilen diğer yönü çok daha çeşitli ve ilginç ayrıntılarla Abbâsî idari sistemi, saray hayatı, bürokratik geleneği ve diplomatik bileşenlerine dair tahliller yapmaya imkân vermektedir. Çalışma, İbn Fadlân seyahatnamesinden istifadeyle söz konusu ayrıntıların incelenmesini amaçlamaktadır. Doküman analiziyle hazırlanan metin inşasında gerektiği durumlarda dönemin kronikleri ve modern literatürde bulunan konuyla ilgili detaylardan faydalanılmıştır.
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. ERKEN DÖNEM İSLAM TARİHİNDE KIZILDENİZ'DE BİR SÜRGÜN ADASI: DEHLEK.
- Author
-
ARGUN, Selim and ESKİN, Ümit
- Subjects
HISTORY of Islam ,EXILE (Punishment) - Abstract
Copyright of Dinbilimleri Journal is the property of Dinbilimleri Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
4. Abbâsîlerde Büveyhî Hâkimiyeti Sonuna Kadar Bağdat Merkezli Sağlık Kuruluşları
- Author
-
Nurullah FIRAT
- Subjects
i̇slâm tarihi ,abbâsîler ,bağdat ,tıp ,hastane ,Medical philosophy. Medical ethics ,R723-726 - Abstract
İnsan sağlığı, ademoğlunun varoluşundan itibaren yaşamın her anında çok önemli olmuş ve sonsuza dek de hayatî olmaya devam edecek bir olgudur. Tarih boyunca insanlar, hastalıklardan kurtulma, şifa arama, sağlıklı bir yaşam için tedavi arayışı içerisinde olmuşlardır. İnsanların bu arayışları ve çabaları sonucunda buldukları çözümler ise tıp ilminin ilk bilgilerini ve temelini oluşturmuştur. Bu bilgi ve birikimler, Antik Yunan, Roma, Hint ve Sâsânî medeniyetlerinden etkileşimle birlikte sentezlenerek gelişme göstermiştir. Bu bilgi birikiminin etkisiyle İslâm tarihi döneminde tıp bilimi; İslâmiyet’in doğuşuyla ortaya çıkmaya başlamış, Emevîler Dönemi ile önemli atılım gerçekleştirmiş, Abbâsîler Dönemi’nde ise zirveyi yaşamıştır. Abbâsî halifesi Mansûr; Akdeniz, Basra Körfezi, Hazar Denizi, Hint Okyanusu ve körfezleri ile Mısır, Bizans ve Mağrib bağlantıları nedeniyle stratejik bir konuma sahip Bağdat’ı başkent olarak belirlemiş ve böylece ticari hareketliliğin ve şehirleşmenin hız kazandığı bir dönemin de altyapısını oluşturmuştur. Özellikle VIII. - XII. yüzyıllar arasında İslâm dünyasının önemli ilim, kültür ve medeniyet başkenti haline gelen Bağdat; civar bölgelerden yoğun göç alarak kültürel çeşitliliğin harmanlandığı, farklı etnik kimlikteki ilim adamlarının toplandığı ve değer gördüğü, ayrıca pek çok eserin tercüme edildiği bir cazibe merkezi olmuştur. Tüm bu gelişmeler neticesinde bilhassa H. IV.-V. yüzyıllar, “İslâm medeniyetinin altın çağı” ve “İslâm Rönesansı’nın gerçekleştiği devir” olarak adlandırılmıştır. Bu dönem gelişmelerinin önemli bir ayağını da tıp alanındaki yenilik ve ilerlemeler oluşturmuştur. Sâsânîler’den itibaren Hristiyanların yoğun olarak yaşadığı ve günümüz İran toprakları içerisinde bulunan Cündişâpur şehri, ilmin ve bilhassa tıbbın merkezi olarak ön plana çıkmıştır. Abbâsî halifelerinin teşvik ve davetleriyle burada yetişen önemli pek çok bilim insanı, Sâsânîlerin yıkılması sonrası Bağdat’a gelerek Abbasî Devleti’ne hizmet etmeye başlamışlardır. Bilhassa Cündişâpur Tıp Akademisi’nde ilim tahsil eden öğrenciler, Bağdat’ta bulunan Beytü’l-Hikme tıp akademisine hocalarıyla birlikte akın etmişlerdir. Halife Mansûr döneminde başlayan ve Hârûnürreşîd döneminde zirveye ulaşan Cündişâpûr merkezli bu ilmî göç hareketi, Bağdat’ta pek çok hastanenin kurulmasına ve tıbbî gelişmelerin artmasına neden olmuştur. Bu çalışmada Büveyhîlerin Bağdat hâkimiyeti sonuna kadar (1055) Abbasî Devleti’nde Bağdat merkezli kurulmuş olan sağlık kuruluşları ve tıbbî gelişmeler ele alınacaktır.
- Published
- 2024
5. SELÇUKLULAR KARŞISINDA HALİFE el-KÂ’İM BİEMRİLLÂH’IN HÂKİMİYETİ ELE GEÇİRME TEŞEBBÜSÜ.
- Author
-
KAYMAK, Suat
- Subjects
- *
SULTANS , *CALIPHATE , *SOVEREIGNTY , *COINS - Abstract
al-Qā’im bi-Amr Allāh spent the first half of his caliphate (1031-1055) under Buwayhid rule. In this period, when the Buwayhids were weakening, the caliph invited the Seljuk sultan Toghrïl Beg to Baghdād and got rid of both the Buwayhids and Arslan alBasasīrī’s domination. However, this time the Seljuks took over the political sovereignty. Until the death of Toghrïl Beg, al-Qā’im did not react to this situation. However, relations between the two sides became tense, regarding Toghrïl Beg’s marriage to Sayyida Khatun, the daughter of al-Qā’im. After the death of the sultan in 455/1063, al-Qā’im tried to establish his own authority by not reciting khutbahs on behalf of any political authority in Baghdād. alQā’im even minted coins in his own name. al-Qā’im tried to attract local rulers to his side in order to completely seize authority, but some of Sharaf al-Dawla Muslim's activities caused disturbances. As a result of the unfavorable developments in Baghdād, which was deprived of a strong political authority, the caliph accepted the Seljuk rule again by reciting khutbah in the name of the Seljuk sultan Alp Arslan. This article aims to discuss the activities of al-Qā’im to re-establish the ‘Abbāsid authority after the death of Toghrïl Beg. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
6. الدور الحضاري لأبناء مدرسة حران في المجال الطبي في القرن الرابع الهجري العاشر الميلادي.
- Author
-
Kadro, Narjes
- Abstract
Copyright of Turkey Journal of Theological Studies is the property of Turkey Journal of Theological Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
7. İbadet ve Yol: Klasik Dönem İslâm Coğrafyacılarının Tasvirinde Dört Hac Güzergâhı.
- Author
-
ATAŞ, Haci
- Abstract
The pilgrimage, which started with the Prophet Abraham rebuilding the Kaʿbah, is one of the fundamental worships of Islam. Although elements of pagan culture were dominant in the pre-Islamic paganism period, this worship gained its true identity with Islam. During the Islamic period, not only were the remnants of pagan influence eliminated, but pilgrimage routes also diversified. While Islamic geography was initially confined to the Hejāz region, Muslims utilized existing trade routes to reach Mecca. During this period, there was no necessity for new roads specifically designated for ḥajj and umrah, as the existing trade routes sufficed. However, during the ʿAbbāsids period, the Islamic geography spread over a wide area covering almost three continents. The increase in the number of Muslims also increased the density of these roads, and this new situation necessitated new zoning and settlement activities on the pilgrimage/trade routes. The move of the state center to Baghdād and the efforts of Muslims coming from distant places such as Andalusia and the Maghreb to go on pilgrimage also led to the formation of new routes. In the first century of the ʿAbbāsids period, Muslims reached Mecca by following four main routes: Baghdād-Mecca, Damascus-Mecca, Egypt-Mecca and Yemen-Mecca. During the reign of Caliph Manṣūr (754-775), the state center was moved to the newly established Baghdād. In parallel with this, the starting point of the official pilgrimage route shifted from Damascus to Baghdād. This change created a new pilgrimage route called the Baghdād-Mecca pilgrimage route. The pilgrimage administrator appointed by the Caliph would lead the convoy gathered in this city. In addition, the cloth prepared to cover the Kaaba and the gifts to be distributed to the people of al-Ḥaramayn were also delivered to Mecca with the Baghdād-Mecca convoy. As Baghdād became the gathering center for pilgrimage groups, the Mecca-Kufa road was extended northwards and connected to the center of the caliphate. Construction efforts on the Mecca-Kufa road slightly reduced the distance between Mecca and Baghdād. Pilgrimage groups setting out from Baghdād would reach Mecca after stopping by major cities such as Kufa, Qadisiyyah, Fayd and Medina. Another center where pilgrims gather to reach holy places was Damascus. The Damascus-Mecca route was another pilgrimage route used by Muslims to perform the pilgrimage. Pilgrims setting out from the city of Damascus would reach Mecca by staying at main stops such as Tabuk and al-Madīna. Muslims who wanted to go on pilgrimage from Andalusia, the Maghreb and North Africa were gathering in alAskar, Egypt. Just as the pilgrims gathered in Egypt could go to Mecca by land entering the old Damascus lands, these pilgrims could also go to Mecca by sea through the Red Sea. In terms of security, the Baghdād-Mecca road was the most dangerous pilgrimage route. Because it was possible for pilgrim groups to encounter attacks from rebel groups and Bedouins on this route. However, the Egypt-Mecca route was longer than the other three routes. A pilgrim setting out from Andalusia had to travel approximately 7,000 km, a pilgrim departing from the Maghreb had to travel approximately 5,500 km, and a group departing from Cairo had to travel approximately 1,600 km. Considering the transportation possibilities at that time, a Muslim who wanted to go on a pilgrimage from the cities of Maghreb and Andalusia would spend almost the entire year on a pilgrimage. A second misfortune of the Egypt-Mecca route was that this route was also far from the center of the state. For this reason, adequate service could not be provided on the Egypt-Mecca route. The fourth route of pilgrims was the Yemen-Mecca route. Muslims gathered in the city of Ṣanʿā and reached Mecca by following the coastal road running parallel to the Red Sea. This route was shorter and safer than others. It has been determined that Muslims who go on pilgrimage by following four different routes generally visit holy places using old trade routes. In the study, Issues such as the different routes followed by Muslims who wanted to go on pilgrimage from all over the world in the first century of the Abbasids, and the places of visit on these routes; the risk level of pilgrimages were discussed. Did the pilgrimage in the first century of the ʿAbbāsids cause any changes in the routes of the old trade routes? What kinds of construction and settlement activities did pilgrimages lead to along trade routes? The answers to such questions were also examined in this study. At the end of the study, it was determined that the pilgrimage caused a partial change on the trade routes; however, this pilgrimage led to a significant amount of reconstruction and settlement activities on the trade routes. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
8. Emîrü'l-Ümerâlık Kurumunun Abbâsî Yönetimine Etkisi.
- Author
-
ATAŞ, Haci
- Abstract
Copyright of Tasavvur: Tekirdag Theology Journal / Tekirdag Ilahiyat Dergisi is the property of Namik Kemal University, Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
9. Hârizmşahlar Devleti-Irak Selçuklu Devleti İlişkilerine Dair Bir Değerlendirme.
- Author
-
GÜNLER, Mevlüt and SÜLÜK, Mahir
- Abstract
Copyright of Ortaçağ Araştırmaları Dergisi (OAD) is the property of Ortacag Arastirmalari Dergisi (OAD) and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
10. Abbâsîlerde Büveyhî Hâkimiyeti Sonuna Kadar Bağdat Merkezli Sağlık Kuruluşları.
- Author
-
FIRAT, NURULLAH
- Abstract
Copyright of Darüşşifa Journal of Islamic Medical History Research is the property of Darussifa Journal of Islamic Medical History Research and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
11. Abbâsîler Döneminde Türk Komutan ve Hac Emirlerinin Haremeyn'deki Faaliyetleri.
- Author
-
ATAŞ, Haci
- Subjects
PILGRIMAGE to Mecca ,MILITARY personnel ,IRANIANS ,SELJUKS ,PILGRIMAGE of Grace, 1536-1537 ,ARABS ,MUSLIMS - Abstract
Copyright of Journal of Islamic Research / İslâmi Araştırmalar Dergisi is the property of Turkey Economical & Cultural Solidarity (TEK-DAV) Foundation and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
12. ABBASÎLERDE MUTFAK SANATI, DAMAK TADI VE ZİYAFET GELENEĞİ.
- Author
-
ARİFOĞLU, Yunus
- Abstract
Culinary art is not only the result of a civilization's economic activities but also a manifestation of that civilization's worldview and lifestyle. Many experts studying the history of Islamic cuisine argue that the cuisine known today as Muslim cuisine is an important continuation of the gastronomy, cuisine, and culinary culture that emerged in Baghdad during the Abbasid period. They believe that the dishes of this period continue to exist, despite changes. It is seen that there is an awareness among the Abbasids that cuisine is an art. It is understood that having the qualification of culinary art is a reason for gratitude in this period. The passion for cooking is one of the factors that gives birth to the culinary art. Of course, what enabled this was the prosperity of the Abbasids. It was something that the people of the period were also aware of, that the way to reach good, beautiful, and quality food was through wealth. Often the reason for a good meal was to prepare a magnificent banquet table. In this study, an evaluation will be made about the general characteristics of Abbasid culinary art and the taste of this period will be examined. In addition, the banquet, which constitutes the most important aspect of social life in this period, will be mentioned. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
13. MES’ÛDÎ’NİN ABBÂSÎ TARİHİ ANLATISINDA RÜYA MOTİFİ.
- Author
-
KAYA ÜNAL, Zeynep
- Subjects
HISTORY of Islam - Abstract
Copyright of Turkish Journal of Religious Education Studies / Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi is the property of Turkish Journal of Religious Education Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
14. MÜTEVEKKİL DÖNEMİ EHL-İ BEYT POLİTİKALARI.
- Author
-
ŞAHİN, Zehra and AKOĞLU, Muharrem
- Abstract
Copyright of Erciyes Akademi is the property of Erciyes Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
15. ʿAbbāsīler Döneminde Mekke’de Meydana Gelen Sel Baskınları
- Author
-
Haci Ataş
- Subjects
i̇slam tarihi ,mekke ,sel felaketi ,ʿabbāsīler ,câhiliye dönemi ,abbâsîler ,islamic history ,mecca ,flood disaster ,ʿabbāsids ,Islam ,BP1-253 ,Religion (General) ,BL1-50 - Abstract
İnsanları çaresiz bırakan doğal afetlerden biri de şiddetli yağışlar neticesinde ortaya çıkan ve yıkıcı sonuçlar doğurabilen sel felaketleridir. Kâbe’ye ev sahipliği yapan, hac ve umre ibadetlerinin merkezi olan Mekke, tarihinde pek çok sel baskınına maruz kalmıştır. Dar bir vadide yer alması, iklimi ve düzensiz yağış alan bir bölgede yer alması gibi nedenlerle Mekke, sık sık sel felaketleri ile karşı karşıya kalmıştır. Doğal olarak Kâbe de bu sel felaketlerinden etkilenmiş, bu durum, zaman zaman kutsal mabedin hasar görmesine veya yıkılmasına yol açmıştır. Bu sellerden, Mekke halkının yanında hac ve umre için buraya gelen misafirler de etkilenmiş; söz konusu afetlerde kimisi evini, kimisi binek hayvanını, kimisi de canını kaybetmiştir. Sel sularının yol açtığı zararlardan korunmak için çeşitli tedbirler alınmış, ancak bu tedbirler, şehri ve Kâbe’yi korumak için yeterli olmamıştır. Bu çalışmada, ʿAbbāsīler zamanında Mekke’de meydana gelen sel felaketleri ele alınmıştır. Bu seller kronolojik olarak sıralanmış, sellerin nedenleri, yol açtığı hasarlar, can kayıpları ve bu felaket karşısında alınan tedbirler üzerinde birtakım tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
16. 10. YÜZYILDA BATÎHA’DA HÜKÜM SÜREN BİR ARAP EMÎRLİĞİ: ŞÂHÎNÎLER
- Author
-
İsmet Burak Batır
- Subjects
batîha ,büveyhîler ,abbâsîler ,i̇mrân b. şâhîn ,şâhînîler ,baṭīḥa ,buyids ,abbasids ,imrān b. s̲h̲āhīn ,s̲h̲āhīnīds ,History (General) ,D1-2009 - Abstract
Batîha, Fırat ve Dicle nehirlerinin aşağı kısmında geniş bir bataklık alanı kaplamaktadır. Antik Çağlardan önce oluşan bölgenin ilk ıslah faaliyetleri Sâsânîler devrinde başlamıştır. Emevîler, bataklığın kurutulması için ciddi bir çalışma yürüttüyse de Abbâsîler zamanında bu politikanın terk edilmesi bataklıkların yeniden genişlemesine neden olmuştur. Kamışlık ve sazlıkların artması bölgeyi eşkıyanın sığındığı bir merkez hâline getirdi. 3. (9.) yüzyılda meydana gelen Zut, Zencî ve Karmatî isyanları Abbâsîlerin bölgedeki otoritesini zayıflattı. Böyle bir ortamda nüfuzunu artıran İmrân b. Şâhîn Batîha’da yaklaşık yarım asır sürecek bir emîrlik kurdu. Bu çalışmada dönemin ana kaynakları ve modern çalışmalar tetkik edilerek Şâhînî Emîrliği’nin ortaya çıkış süreci ve emîrliğin Abbâsîler ve Büveyhîler ile ilişkisi incelenecektir.
- Published
- 2023
17. Abbasilerin İran’daki Vasal Devlet Hükümdarlarına Verdikleri Payeler ve Siyasi Karşılıkları
- Author
-
Nuri Köse and Metin Yılmaz
- Subjects
political history ,rank ,nickname ,abbâsîds ,khorasan ,tahirids ,samanids ,saffarids. ,siyasi tarih ,unvan ,lakap ,abbâsîler ,horasan ,tâhirîler ,sâmânîler ,sâffâriler. ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
Bize ulaşan en eski kaynaklardan anlıyoruz ki insanoğlu; statüsü, ırksal özellikleri, kültürü, dini vs. konumuna göre muhataplarını öz isimleri yanında birçok farklı adlandırmalarla anar olmuşlardır. Araştırmamızın temel konusu olan Arapça lakap ve unvanlar da izah ettiğimiz bu zaruretin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İslâm kültür ve medeniyetinin teşekkülünden önce Bizans ve Sâsâni imparatorlukları başta olmak üzere bütün medeniyetlerde özellikle seçkin sınıf olarak kabul edilen grup mensupları için isimleri dışında farklı unvanlar kullanılmıştır. Elbette cahiliye Arap toplumu da bundan fazlası ile etkilenmiştir. İslam’ın hızlı bir şekilde yayılışı ve farklı medeniyetlerden etkileşimle oluşturduğu siyasî ve bürokratik yapı içerisinde dini figürleri kullanılarak yeni bir adlandırma daha doğrusu lakaplandırma yoluna gidilmiştir. Öyle ki, birçok yöneticinin asıl ismi gölgede kalmıştır. Emevî devletinin katı merkeziyetçi yapısı aşırı bir taltife veya tanımlamaya ihtiyaç duymayacak otoriter bir devlet yönetimini gerekli kılmaktaydı. Dolayısıyla halifenin kendini tanımlaması için ekstra bir lakap veya unvana çok da ihtiyacı yoktu. Abbâsî ihtilali ile birlikte siyasî anlayıştaki köklü değişim isimlendirme stratejilerinde de büyük bir başkalaşmaya yol açmıştır. Aslında bu yönetim anlayışındaki farklılaşmayı en kısa yoldan unvanlar üzerinden anlatmak mümkündür. Abbâsî halifelerinin şöhrete kavuşmuş isimleri lakaptan başkası değildir. Allah lafızları ile bezenmiş bu isimler aslında tebaaya dini hassasiyeti gösterme gayretinden ibarettir. Diplomasi dilindeki hassasiyet kurulan özel dîvânlarla daha da ön plana çıkmıştır. Din dili ile siyaset dili iç içe girmiş, yaratıcının yeryüzündeki temsilcisi konumda olan halife etrafına lakaplar/unvanlar dağıtır olmuştur. Bu uygulamanın fiili durumunu vasal devletlerle ilişkide müşahhas olarak görmekteyiz. Abbâsîler döneminde öncelikle yarı bağımsız daha sonra bağımsız olarak ortaya çıkan devletlerle hilafet arasındaki ilişkilerin düzeyi zaman ve şartlara göre farklılıklar arz etmiştir. Abbâsî devletinin siyasi gücü ile orantılı olarak bu devlet başkanlarına değişik payeler verilmiştir. Bu araştırmada Horasan ve Mâverâunnehir bölgesinde kurulan siyasi anlamda oldukça önemli faaliyeteler yürüten vasal devlet hükümdarlarına verilen unvanların arka planı ortaya konmaya çalışılacaktır. Türk tarihi açısından da oldukça önemli olan ve bölge ile hilafet merkezi Bağdat arasında köprü vazifesi gören Tâhiriler, Sâffâriler ve Sâmânilerin siyasi, dinî, sosyal yapısının daha sağlıklı anlaşılması adına önemli tespitler ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu üç vasal devletin yıkılışı akabinde kurulan Türk imparatorluklarının siyasi ve bürokratik şekillenmelerindeki tarihsel sürecin bilinmeyen yönlerini keşfetme adına ele alınan konunun ehemmiyet arz ettiğini düşünüyoruz. Aslında bugün dahi farklı İslam coğrafyalarında statü tayini ve siyasi alanın tertibi açısından kullanılan payelerin tarihi anatomisinin keşfedilmeye çalışıldığı söylenebilir. Her şeyden önemlisi burada mevâlinin Arap iktidarı ile iletişim boyutunun köşe taşları keşfedilmeye çalışılmıştır. Mâverâunnehir ve Horasan coğrafyalarının İslâm fetihleri öncesi konumu ve özellikle Türk göçleri ile hızlanan nüfus akışkanlığı bölgenin Abbasîler dönemi siyasî oluşumunda önemli bir faktör olmuştur. Vasal devlet hükümdarlarına verilen unvanlarda tarihsel arka plan göz önünde tutulmuştur. Mısır’da kurulan bir Türk devlet başkanına halife tarafından eski Türk kültüründeki İhşid unvanının veriliyor olması dikkate şayan bir durumdur. Doğudaki vasal devletlerde buna benzer daha bir çok örnekle karşılaşma imkânımız vardır. Çalışmamızdan elde ettiğimiz çıkarım hilafet merkezi ile bağlı devletler arasında siyasî bağlantıda unvanların belirleyici bir rol üstlenmiş olmasıdır. Bu bir taraftan merkezle yerel yöneticiler arasındaki balansı düzenlerken diğer taraftan halkın gözünde sultanların maddi olduğu kadar manevi mertebesini tayin etmektedir. Aslında fetihlerdeki başarılar halifelerin vasal sultanları unvanlarla rütbelendirmesine yol açmıştır. Bu durum dini otorite olan hilafetle dünyevi otorite arasındaki dengeyi belirleyen bir nevi parola niteliğindedir.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
18. Abbâsî Halifesi el-Kâdir Billâh'ın Mezhep Siyaseti.
- Author
-
KAYMAK, Suat
- Subjects
- *
SUNNI Islam , *PRACTICAL politics - Abstract
The Abbāsīds, who came under the domination of the Shi'īte Buwayhids as of 334/945, were deprived of their authority and power in many aspects such as political, military, administrative, etc. The Abbāsīds, confined to the caliphate palace in Baghdād, became distant from worldly affairs and became completely symbolic under the Buwayhids rule. The Abbāsīds could not react to the Buwayhid rule until the reign of Caliph al-Kādir Bi'llāh, but with al-Kādir, efforts to get rid of the Shi'īte rule began. Undoubtedly, the weakening of the Buwayhid administration had an effect on this. The weakening of the political power caused both power struggles among the Buwayhids and internal disturbances in Baghdād. al-Kādir, who took advantage of the chaotic atmosphere in which the Buwayhids found themselves in, attached great importance to the recitation of khutbahs and the mention of his name on coins, which were his de facto bases. Especially with Sultan Mahmūd of Ghazni's khutba recitation and the mention of his name on the coins, the caliph had a serious basis against the Buwayhids. al-Kādir's policy would be continued by his son and successor al-Kā'im bi-Amr Allāh. As a matter of fact, the Abbāsīds were freed from the domination of the Buwayhids during his reign. In this context, al-Kādir was one of the names that revitalized the Abbāsīds. al-Kādir played an important role in determining the anti-Shi'īte policy of the Abbāsīds in the eleventh century and the Sunnī policy thereafter. This study will first focus on al-Kādir's sectarian identity. Then, the caliph's anti-Shi'a policy based on his attitude towards the Fātimids and the Buwayhids, his policies towards the Mu'tazilites, and finally his relations with the Sunnites will be analyzed. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
19. Bağdat Büveyhîler’in Eline Düşerken (279- 334/892-945).
- Author
-
Sazak, Ömer
- Subjects
- *
ECONOMIC recovery , *HISTORY of Islam , *QUALITY of work life , *CALIPHATE , *AGE - Abstract
The political, administrative and economic recovery process that took place after the Abbasid caliph al-Mu‘tadid moved the center of the state back to Baghdad in 279 (892) was short-lived. The fact that al-Muktadir became caliph at an early age and political conflicts caused Baghdad to fall into the hands of the Buwayhids in 334 (945). This writing aims to evaluate the work prepared by Adan Jarso Golole as a doctoral thesis under the name Political, economic, and social life in Baghdad in the process leading to the rule of Buwayhids (279-334/892-945) and published in 2021 as a book under the name of Baghdad Falling into the Hands of the Buwayhids (279-334 / 892-945). [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
20. ABBÂSÎ SARAYINDA ROL ALAN HEKİMLER: BUHTÎŞÛ' AİLESİ VE TIP TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ.
- Author
-
GENÇEL EFE, Zehra
- Subjects
- *
HISTORY of Islam , *FAMILY services , *PRICES , *GOD in Islam , *PHYSICIANS , *ISLAMIC civilization , *PROGRESS - Abstract
The Bukhtīshūʿ family joined the palace from the beginning of the ʿAbbasid state and performed their duties as physicians for nearly two centuries. They made significant contributions to the world of science with their translations and copyrighted works in this field, as well as their role in making the medical institution of the ʿAbbāsid period operational. With the services of this family, Islamic civilization has made great progress in the field of medicine. Those whose information and works have survived in the sources: Ḏj̲urd̲j̲īs b. Djibrīl, Bukhtīshūʿ b. Ḏj̲urd̲j̲īs, Djibrīl b. Bukhtīshūʿ b. Ḏj̲urd̲j̲īs, Bukhtīshūʿ b. Djibrīl b. Bukhtīshūʿ, Djibrīl b. ’Ubayd Allah, ’Ubayd Allah b. D̲j̲ibrīl. Ibn Abi Usaybia, unlike his predecessors, dealt with these six physicians under headings and gave extensive information about their lives. The basis of classical technology is prepared for work. These are Ibn Abi Usaybia, Ibn al-Nadim, Ibn Al-Kıfti and Gregory Abû'l-Farac these are the best discounted prices. These works gave very important details about Bukhtīshūʿ. The person Ibn Abī Uṣaybiʿa’ is a physician's work ʿUyūn al-anbāʾ is a physician's stratum, and this scientist is in a position to distinguish himself from being one of his physicians in the ʿAbbāsid period and in a dignified manner. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
21. KÜŞÂCİM’İN ŞİİRLERİNDE DÖNEMİN SOSYAL HAYATINA DAİR İZLER.
- Author
-
ÖZEL, Harun
- Subjects
CHESS ,PRAISE ,LITTERATEURS ,ARABIC literature ,ELEGIAC poetry ,HOME furnishings ,POETRY (Literary form) - Abstract
Copyright of Mutefekkir, Faculty of Islamic Sciences is the property of Aksaray University, Faculty of Islamic Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
22. 10. YÜZYILDA BATÎHA’DA HÜKÜM SÜREN BİR ARAP EMÎRLİĞİ: ŞÂHÎNÎLER.
- Author
-
Batır, İsmet Burak
- Subjects
ABBASIDS ,ROBBERS ,BUWAYHIDS ,SWAMPS - Abstract
Copyright of History Studies (13094688) is the property of History Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
23. Black Anger: The Rebellion of Negro Slaves in the Medieval Islamic World (869-883).
- Author
-
DERİ, Mehmet and AKMAZ, Abdurrahim
- Subjects
ENSLAVED persons ,BLACK people ,ISLAM ,INSURGENCY ,MIDDLE Ages - Abstract
Copyright of Journal of Islamic Research / İslâmi Araştırmalar Dergisi is the property of Turkey Economical & Cultural Solidarity (TEK-DAV) Foundation and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
24. Abbâsi Devrinin Sıradışı Nüktedanı: Ebu'l-Hâris Cümmeyn.
- Author
-
Efil, Muhammed
- Subjects
ARABIC literature ,BEVERAGES ,NATIONALISM ,CORPORATE governance ,ABBASIDS - Abstract
Copyright of Turkish Studies - Language & Literature is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
25. II. Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devleti ve Abbâsî Hilâfeti Üzerindeki Siyasi ve İdari Etkisi.
- Author
-
Zeki, İzzetullah
- Subjects
CALIPHATE ,POLITICAL science writing ,SONS ,PRISONS ,FAMILIES - Abstract
Copyright of Seljuk University Journal of Seljuk Studies is the property of Selcuk University Journal of Seljuk Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
26. Tel‘în İçerikli Bir Rivayetin Tahlili: Halîfe Mu‘tazıd-Billâh Örneği
- Author
-
Mustafa Tanrıverdi
- Subjects
hadīth ,tarikh ,‘abbāsids ,fabrication ,al-mu‘tadid bi’llāh ,hadis ,abbâsîler ,mevzu ,el-mu‘tazıd-billâh ,tel‘în ,tarih ,Philosophy. Psychology. Religion - Abstract
Tel‘în söylemlerinin tarihi geçmişi irdelendiğinde söz konusu eylemler, İslam Tarihi’nin erken dönemlerine kadar geri götürülebilir. Başlangıcına ilişkin kesin bir tarih vermek mümkün değilse de bu söylemlerin, genellikle Hz. Osman’ın (öl. 35/656) şehadetini takip eden sürece tarihlenen siyasî-itikadî ayrışma ile başladığı kabul edilmektedir. Zira tel‘în ifadelerinin Hz. Ali (öl. 40/661) ile Muâviye (öl. 60/680) arasında cereyan eden ve siyasî bölünmelere neden olan Sıffîn (37/657) hadisesiyle Tahkîm sonrası gündeme geldiği görülmekte, tarihi süreç içerisinde de gerek Emevîler gerekse Abbâsîler döneminde çeşitli nedenlerle zaman zaman tel‘în söylemlerine başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, politik gayelerle belli şahıs ve zümreleri hedef alan lanet söylemlerinin rivayetlere dönüş(türül)mesi bakımından uydurma olgusunu yakından ilgilendirmektedir. Öyle ki, İslam Tarihi’nin erken dönemlerinden itibaren birçok sebeple hadis uydurulmuş ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dinî otoritesi istismar edilmiştir. Mevzû hadis, en genel anlamıyla bir söz ya da fiilin Hz. Peygamber (s.a.v.) adına uydurularak ona nispet edilmesidir. Fitne ile başlayan uydurma faaliyetleri, takip eden süreçte Müslüman toplumun siyasî olarak ayrışmasıyla hız kazanmıştır. Bunun yanı sıra Emevî-Abbâsî çekişmesi de tarihte birçok kez politik nedenlerle uydurma hadislerin ihdasına neden olmuştur. Zira başta Muâviye hakkında olmak üzere Emevîler lehinde başlatılan uydurma faaliyeti, Abbâsîler devrinde de aynı amaçla sürdürülmüş ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dilinden Seffâh, Mansûr ve Mehdî gibi bazı Abbâsî halifeleri övülmüştür. Söz konusu çekişme bu dönemlerde uydurma hadislerin devreye sokulduğu politik bir tavır haline gelmiş ve bu doğrultuda taraflar kendi politik amaçlarına uygun lehte ve aleyhte, belli başlı şahıs veya gruplara yönelik tebcîl yahut tahkîr içeren rivayetleri gündeme getirmişlerdir. Bu durumun sıra dışı bir örneği ise bahse konu uydurma haberlerin bizzat bir Abbâsî halifesinin emriyle tel‘în bildirisine dönüştürülmüş olmasıdır. Nitekim Mu‘tazıd-Billâh (279/892-289/902) hilafetinin son dönemlerine doğru aldığı radikal bir kararla cuma günleri minberlerde başta Muâviye olmak üzere Ümeyyeoğulları aleyhinde lanet içerikli bir hutbe okutulmasını emretmiştir. Bu doğrultuda bizzat Halîfe’nin emriyle hazırlanan metinde, çeşitli ayetlerin yanı sıra birtakım rivayetler de Emevî hanedanlığı ve onların önde gelen siyasî temsilcileriyle ilişkilendirilmiştir. Halîfe, Hz. Peygamber’in bir defasında Ebû Süfyân’a (öl. 31/651) ve oğulları Muâviye ile Yezîd’e (öl. 18/639) lanet ettiğine yönelik bir rivayeti gündeme getirerek (el-İsrâ 17/60 gibi) bazı ayetleri bağlamından koparmak suretiyle bu minvalde yorumlarda bulunmuştur. İşte bu makalede Emevî-Abbâsî çekişmesi özelinde siyasî ikbâl uğruna Hz. Peygamber’in dinî otoritesini istismara kadar uzanan bir teşebbüs, uydurma hadis olgusu üzerinden incelenmekte; Mu‘tazıd-Billâh’ın politik tavrına mesnet teşkil eden söz konusu rivayetin isnad ve metin yönünden tetkîki yapılmaktadır.Anahtar Kelimeler
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
27. Abbâsîlerin Horasan ve Mâverâunnehirde Kurulan Vasal Devlet Hükümdarlarına Verdikleri Payeler ve Siyasi Karşılıkları.
- Author
-
Yılmaz, Metin and Köse, Nuri
- Subjects
ISLAMIC civilization ,ARABS ,POLITICAL participation ,STATE power ,OTTOMAN Empire ,CALIPHATE ,BYZANTINE Empire ,GULEN movement - Abstract
Copyright of Cumhuriyet Ilahiyat Dergisi / Cumhuriyet Theology Journal is the property of Cumhuriyet Universitesi, Ilahiyat Fakultesi / Cumhuriyet University, Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
28. TÜRKLERİN NÜFÛZU ALTINDA ABBÂSÎ HİLÂFETİNİN GÖRÜNÜMÜ (SÂMERRÂ DÖNEMİ).
- Author
-
ARSLAN, İhsan
- Subjects
- *
HISTORICAL source material , *CALIPHATE , *INSURGENCY , *TURKS , *NARRATION , *MILITARY personnel , *STRUGGLE - Abstract
In this research, the effects of the Turks on the Abbasid caliphate during the Samarra period are studied from a methodological point of view and depending on the main Islamic historical sources. The narrations highlight the role of the Turks in the success of the Abbasid revolutionary movement, their military activities in the administrative mechanism with the establishment of the new state, their contribution to the caliphate of al-Ma'mun and their success in the rebellion movements under the command of al-Mu'tasim in this period. However, they were transferred to the city of Samarra, which was built for them in 222/836, due to their undisciplined behaviour in Baghdad, which was the result of their huge power they derived through their influence on al-Mu'tasim who owed his caliphate to the Turks. In this period, known as the Turkish era or the Samarra period, their influence on the caliphs began to be felt closely in the political, administrative, military, economic and social fields. After their role in al-Mutawakkil's ascending to the caliphate, they became strong enough to kill the Caliph. After this incident, they became very influential on the administration because they appointed whoever they wanted to the caliphate, and they either deposed the caliphs from the caliphate or killed them. However, the death of many Turkish commanders and soldiers during the suppression of the Zanj rebellion and the struggle with the Saffarids and the Byzantine campaigns under the caliph al-Muʿtamid ʿalā ’llāh broke their influence on the caliphate. By taking advantage of this situation, the study concludes, al-Muʿtamid ʿalā ’llāh moved the capital back to Baghdad in 277/890 and ended the Samarra period. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
29. FÜTÜVVET TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI: HALİFE NÂSIR Lİ-DİNİLLÂH'IN FÜTÜVVETİ TANZİMİ.
- Author
-
GÜZEL, FATİH
- Subjects
YOUNG adults ,MUSLIMS ,GUILDS ,GOD in Islam ,SOCIAL justice - Abstract
Copyright of Turkish Culture & Haci Bektas Veli Research Quarterly is the property of Turkish Cultur & Haci Bektas Veli Research Quarterly and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
30. The Abbasid Caliphate -A History-.
- Author
-
YILMAZ, Ömer
- Subjects
CULTURAL centers ,REPUTATION ,MANAGEMENT styles ,RELIGIOUS studies ,SPRUCE ,CALIPHATE - Abstract
Copyright of Tasavvur: Tekirdag Theology Journal / Tekirdag Ilahiyat Dergisi is the property of Namik Kemal University, Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
31. Mervân B. Ebî Hafsa Ve Methiyeleri
- Author
-
Cüneyt Maral
- Subjects
arap dili ve belagati ,mervân b. ebî hafsa ,şiir ,medih ,abbâsîler ,ma’n b. zâide ,Social Sciences - Abstract
Erken dönemlerden itibaren şair, Araplar açısından önemli bir konumda olmuştur. Bu bağlamda ticaretin candamarı sayılan panayırlarda şairler boy ölçüşmüşlerdir. Bunun yanında kabul gören şiirlerin Kâbe duvarına asılması bueylemin dini hüviyete bürünmesini sağlamıştır. Kabilelerin rekabetinde de şairler aktif rol almış ve kaba kuvvet kadaretkili olmuşlardır. Bu mücadelede övgü ve yergi had safhada kullanılagelmiştir. Övgü temalı şiirler zamanla methiyetürünün ortaya çıkmasını sağlamıştır. Mervân b. Ebî Hafsa da Emevî ve Abbâsî döneminde birçok devlet adamınamethiyeler yazan ve yazdığı methiyeler sayesinde büyük bir servet sahibi olan önemli Arap şairlerindendir. Mervân,sahip olduğu bu büyük servete rağmen diğer şairler gibi savurgan bir hayat yaşamamış, bilakis elde ettiği serveti aşırıbir cimrilikle korumaya çalışmıştır. Üstün zekâsı sayesinde Abbâsî halifelerinin ilgisini cezbeden şair, özellikle Abbâsîvalisi Ma’n b. Zâide için nazmettiği beyitleriyle ön planda olmuştur. Bu makalede Mervân b. Ebî Hafsa’nın hayatındankısaca bahsedilmiş ve methiyeleri ele alınmıştır
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
32. Abbâsîler Döneminde İlim Alanında Yeni Bir Çığır Başlatan Ḥuneyn b. İsḥâḳ'ın Tercümede Takip Ettiği Yöntem, Hekimlik ve Çeviri Alanındaki Başarısı
- Author
-
BAŞCI, Abdurrahman
- Subjects
- *
COMMUNITIES , *PRIMARY education , *PHARMACISTS , *TRANSLATORS , *IRAQIS , *FATHERS - Abstract
Born in the Iraqi city of Ḥire, Ḥunayn b. Ishaḳ had a Christian family of Arab descent. While the majority of the citizens of this community were attracted to trade, Ḥunayn developed an interest in medicine at a young age, which his father associated with the profession of pharmacist. This interest encouraged him to become more involved in the science of medicine. He received his first medicine education Yûhannâ b. Mâseveyh who was one of the leading scholars of his time on medicine. Huneyn was dismissed from his primary education by his tutor because of incompatibility with his tutor's temperament. Ḥunayn b. Ishaḳ travelled to the Byzantine cities to complete the preparations for the medical-scientific translations he wanted to carry out in the future. There he learned Greek well enough to translate medical works. As a qualified translator, he translated several books published in Greek into Arabic, mainly in the field of medicine. His works separate the two parts as translation and compilation. Upon hearing of Hunayn's accomplishment, the Abbasid caliph Ma'mûn elevated him to the position of the translator of Bayt al Hikma, which was the academy of science of his time. The present article summarises the methods pursued by Ḥunayn b. Ishaḳ within the framework of the principles that guided his scientific personality, as well as his achievements in the fields of medicine and translation. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
33. YÖNETİME ETKİLERİ BAĞLAMINDA ÜÇ İKTİDAR VE ÜÇ KADIN: TERKEN HATUN, HAYZÜRÂN, ELEANOR OF AQUİTAİNE.
- Author
-
KAPAR, Mehmet Ali
- Subjects
- *
RULING class , *WOMEN executives , *SOCIAL values , *HEADS of state , *KINGS & rulers , *INDIGENOUS women , *COUNTRIES - Abstract
Since the first ages, women have fought for existence in every field. In general, with the development of civilizations, a huge gap has emerged between men and women who instinctively share everything since their existence, especially in the field of administration. In time, male-dominated societies emerged, and women remained in the background in the administration, and male dominance established a general dominance over women. But women who have not given up their struggle have been able to break this situation in many periods and have gained a place in all parts of society. With the formation of societies, the ruling classes emerged, and the ruling and managed classes were born. Although there are some societies that are rarely managed by women, in general, the government has been in the hands of men. In this case, even if the woman could not intervene directly in the administration, she intervened indirectly. This effect of women on management has changed according to time, place, and societies. In cases where the woman could not be directly in the country's administration, they realized their influence through their husbands. In particular, the monarch's wives not only acted on their own husbands to ensure the continuity of their activities in the administration, but also fought for their children to become rulers in the future. They tried to establish an order between their children that would make them comfortable, they have struggled to have their chosen child be the ruler. The most important factor in this effect is the customs, traditions, and understandings of the societies they belong to. Because beliefs, traditions and customs, social values have also determined the spheres of influence of women. In this study, the effects of monarch wives belonging to three different geographies-West Asia and the Middle East, Europe- and three different nations - Arabs, Turks, Franks - on management will be examined and similar and different aspects of their effects on management will be tried to be revealed by applying the comparison method. When studying the wives of rulers, sources of the period will be considered centrally. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
34. Ebu Hanife ve Siyaset
- Author
-
Mustafa Özkan
- Subjects
abu hanifah ,umayyads ,abbasids ,politics ,zaid b. ali ,the position of qadi ,ebû hanîfe ,emevîler ,abbasîler ,siyaset ,zeyd b. ali ,kadılık ,History of scholarship and learning. The humanities ,AZ20-999 ,Social sciences (General) ,H1-99 - Abstract
Ebû Hanîfe bir siyaset adamı değildir. Aynı zamanda siyaset teorisiyle ilgili müstakil bir eser de yazmamıştır. Ancak bu durum onun, dönemindeki yöneticilerle hiçbir ilişkisinin ve dolayısıyla siyasete dair görüşlerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Makalede, dönemin yöneticileriyle olan ilişkilerinden hareketle, Ebû Hanîfe’nin siyasetle ilgili görüşleri tespit edilmeye çalışılmaktadır. Çalışmada, Ebû Hanîfe’nin siyaset anlayışının dayandığı ilkeler tespit edilmiştir. Ebû Hanîfe, devlet yönetiminde adaletin belirleyici olmasını savunmuştur. Ebû Hanîfe, Emevî ve Abbasîler döneminde iktidar talebinde bulunan bazı muhalif liderleri, mesela Ehlibeyti desteklemiştir. Sözü edilen âlim, devletin farklı dinî, siyasî, etnik ve kültürel yapılar/kesimler karşısında eşit mesafede bulunması gerektiği tezini savunmuştur. Ebû Hanîfe’ye göre dinî, siyasî ve hukukî konularda farklı düşünmek ve bu düşünceleri dile getirmek, meşru insanî bir haktır. Adı geçen bilgin, yargı bağımsızlığı ilkesinin uygulanmasını istemiştir. Söz konusu ilke gözetilmediği için Emevîler ve Abbasîler döneminde, tüm baskılara rağmen, kadılık görevini kabul etmemiştir. Ebû Hanîfe’ye göre kuruluş şekli, temel felsefesi, yapısı ve işleyişi bakımından meşruiyet sorunu yaşayan devlet ya da iktidar, söz konusu meşruiyet problemini aşmak için dini ve dinî olanı istismar etmemelidir. Ayrıca Ebû Hanîfe siyaset anlayışı gereği, yöneticilere bağımlı hale gelmemek ve dolayısıyla özgürlüğünü kaybetmemek için kazandıklarıyla geçinmeyi ve böylece sivil âlim olarak kalmayı tercih etmiştir. Aynı zamanda siyasal gelişmeler karşısında duyarlı davranmış ve din dışı olarak gördüğü politikalara muhalefet etmiştir.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
35. ORTAÇAĞ İSLAM DÜNYASINDA UNVAN-LAKAP KULLANIMLARI HAKKINDA BİR İNCELEME: UNVAN VE LAKAP KAPILARI AÇILIRKEN
- Author
-
Ali MIYNAT
- Subjects
i̇slam dünyası ,unvanlar ,lakaplar ,abbasiler ,büveyiler ,islamic world ,titles ,laqabs ,abbasids ,buwayhids ,Social sciences (General) ,H1-99 - Abstract
ÖZ: İslam medeniyetinin asli unsurlarını oluşturan Türkler, Araplar ve İranlılarda unvan veya lakap kullanımı çok eski bir gelenektir. Bu halklar, İslamla birlikte bazı geleneksel unvan ve lakapları kullanmaya devam ederken, onların yanına İslamî geleneğe göre yeni türetilenleri de eklemişlerdir. İslam’ın ilk yıllarında halifeler, hükümdarlar, valiler, vezirler ve diğer üst düzey devlet yöneticileri daha az sayıda ve kısmen mütevazi unvanlar ve lakaplar kullanırken, 10. yüzyıldan itibaren unvan ve lakap sayılarında ciddî bir enflasyon baş göstermiştir. Bu durum onların değerini düşürdüğü gibi, zamanla hükümdarlar arasında abartılı ve şaşalı unvan ve lakap kullanma yarışı ortaya çıkmıştır. Bu durum özellikle hilafet merkezi Bağdat’ın 945 senesinde Şiî Büveyhoğulları tarafından zaptı ve Büveyhî emîrlerinin Abbasi halifelerini kontrolleri altına almasından sonra görünmektedir. 10.-11. Yüzyıl İslam tarihi kaynaklarında unvan ve lakap kullanımlarındaki ölçüsüzlük ve abartı hakkında sert ve çarpıcı eleştiriler, örnekler kendini göstermektedir. Bu makale yaşanan bu sürecin ortaya çıkışı, nedeni, doğurduğu sonuçlara odaklanacak, ayrıca devrin kaynaklarından örneklerle ortaya çıkan tepkiler ve eleştiriler değerlendirilecektir. ABSTRACT: The usage of titles or laqabs in Turks, Arabs and Iranians, which constitute the essential elements of Islamic civilization, is an ancient tradition. While these peoples continued to use some traditional titles and laqabs along with Islam, they also added them new ones derived from the Islamic tradition. While, in the early years of Islam, caliphs,rulers, governors, viziers and other senior government officials used fewer and partially modest titles and laqabs, since the 10th century serious inflation started in the number of titles and laqabs. As this situation debased their value, over time, a race of exaggerated and pompous titles and laqabs emerged among the rulers. This situation appears particularly after the takeover of Baghdad in 945 by Shiite Buwayhids and the Abbasid caliphs was controlled by the Buwayhid emîrs. In 10th-and-11th-century Islamic sources, rigorous and striking criticisms and examples about the inconsistency and exaggeration in the use of titles and laqabs are manifested. This article will focus on the emergence of this process, its cause, its consequences, and also the reactions and criticisms will be investigated by examples from the contemporary sources.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
36. Memlükler Döneminin Muhalif Tarihçisi Makrîzî ve es-Sülûk Adlı Eserinde Abbâsî Devletine Dair Eleştiri ve Yorumları
- Author
-
Saim Yılmaz and Fatih Yahya Ayaz
- Subjects
i̇slam tarihi ,abbâsîler ,maḳrîzî ,kitâbü’s-sülûk ,asabiyet ,ehl-i beyt ,islamic history ,abbasid ,maḳrīzī ,kitāb al-sulūk ,asabiyah ,ahl al-bayt ,General Works ,Islam ,BP1-253 ,Philosophy (General) ,B1-5802 - Abstract
Memlükler döneminin büyük tarihçilerinden kabul edilen Makrîzî, Ehl-i beyt ve Hz. Ali evladı taraftarlığının yanı sıra Arap asabiyesine düşkünlüğü ve muhalif tavrıyla da tanınmaktadır. Tarihin çeşitli alanlarında eserler kaleme alan Makrîzî, bunlar arasında yer alan Kitâbü’s-Sülûk’te Abbâsî Devleti’ni de ana hatlarıyla ele almıştır. Onun buradaki tespit ve yorumları, bu devletin tarihine dair farklı bir bakışı da yansıttığından ele alınmaya değerdir. Zira Makrîzî, Abbâsî Devleti yıkıldıktan sonra bu hanedana mensup bazı kişilerin Mısır’a getirtilerek halife ilan edildiği ve toplumla ulemanın onlara büyük hürmet ve teveccüh gösterdiği bir vasatta umumun görüşlerinin dışına çıkarak Abbâsîler’i tenkit etme cesaretini gösteren ilginç bir tarihçidir. Bu çalışmada, öncelikle Makrîzî’nin hayatı, kişiliği ve tarihçiliğine temas edilmiştir. Ulema ailesine mensup olması, aldığı iyi eğitim ve tarihçilik konusundaki müktesebatı özellikle vurgulanmıştır. Yine çalışmaya konu edilen kısmın yer aldığı Kitâbü’s-Sülûk de ana hatlarıyla tanıtılmıştır. Ardından eserin Abbâsîlerle ilgili kısmı ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiş ve müellifin diğer risale ve biyografi eserlerinde verdiği malumatla zenginleştirilmiştir.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
37. Bizans İmparatorluğu ve İslâm Hilâfeti Arasında Paylaşılamayan Ada: Kıbrıs (28-353/648-965).
- Author
-
ÖZTÜRK, Murat
- Abstract
Despite the fact that maritime activities were not very warmly considered during the reign of the Rashīdūn Caliphate (11-40/632-661), the concerns the al-Shām [Syrian] governor Muʻāwiya b. Abī Sufyān (d. 60/680) had about the dangers that could come from the seas became a reality that every Muslim could feel with the landing of the Byzantine Empire in Alexandria in 25 AH (645). Muʻāwiya made a good assessment of the new situation and asked Caliph ʻUthmān b. ʻĀffān (23-35/644-656) for permission to organize an operation to Cyprus, despite his previous requests for an expedition to carry out djihādi [jihad] activities in the seas having been repeatedly rejected. Muʻāwiya did receive permission to go on an expedition, provided that he complied with the conditions set by the caliph and organized a landing in Cyprus with a fleet of 1,700 ships under his command in 28 AH (648-649 AD), achieving a great victory and large amounts of plunder. However, once the terms of the treaty were abandoned, a second expedition was made to the island of Cyprus with 500 ships in 33 AH (653-654 AD). At the end of this operation, a military unit consisting of 12,000 people was placed on the island. With the two victories of the Muslim Arabs during this time, a new era began in the Mediterranean and condominium [joint administration] was established in Cyprus until the Byzantine Empire seized the island in 353 AH (965 AD). The present study chronologically examines and evaluates in the light of the information from Islamic and Christian sources the preparations for the Cyprus landings under Caliph ʻUthmān’s reign and during the Umayyad (41-132/661-750) and ʻAbbāsid (132-656/750-1258) Caliphates, the outcomes of these military campaigns, and the dual administration of the island with the Byzantine Empire until 353 AH (965), as well as both sides’ struggle for dominion over Cyprus. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
38. Abbâsîler Dönemi Sosyal Hayatın Bir Göstergesi Olarak Kılık Kıyafet Kültürü (750-850).
- Author
-
BIYIKLI, Murat
- Abstract
Dressing, which has a history as much as human history, has become a tradition over time, and a culture of dress has been formed. Dressing habits of people depend on many factors such as social, artistic values, religious belief, gender, age, stratum, profession, marriage, birth, death, fashion, geography and climate. In line with human beliefs, he developed his unique understanding of attire by being influenced by the geography around the culture he lived in. Attire is another aspect of expressing one's self and culture, and is considered one of the elements that make up nationality in culture. In this context, attire provides valuable information about the country, period, person or group. In addition to the fact that each society has its own attire, there are clothing differences that define them even among people living in the same society. In the early days of the Islamic society, the plain clothes of the Hijāz region, known to the Arabs before, continued to be worn, except for a few changes. The common clothes of this period consisted of kamis worn on the body, izār, and naʻl and huff worn on the feet. This simple dress culture, which dominated the period of the Prophet Muhammad, maintained its main lines until the Umayyads, although it underwent minor changes in the time of Osman. The fact that the Umayyads followed a different management style from the period of the four caliphs in the context of state administration and that some caliphs gave importance to luxury, pomp and ostentation brought about a change in all areas of social life. The new cultures encountered with the conquests also spread to the Islamic state, and as a result, the relevant cultures caused changes in attire. This change continued during the reign of Sulaymān b. ʿAbd al-Malik (715-717). An ornate and colorful style of clothing has become widespread. There was no notable change in the period after that. This change in clothing has taken its place in society in accordance with Islam and the orders of religion. The wind of change that started during the Umayyads took a completely different turn in the ʿAbbāsids. The power of the state, the expanding lands and the growing economy brought about the change in the social field very quickly. Undoubtedly, clothing style has taken its place among this wind of change. In addition to the social groups inherited from the Sāsānids, strict protocol rules influenced the ʿAbbāsids. The rules of protocol spread all over the palace, and new officials who took care of the clothes named Sāhibu al-Kisva were appointed. Clothes specific to people in different strata of society have emerged. The same clothes were worn by different groups in different shapes and forms. In addition, there have been changes in the shape of the same dresses over time. Different colors such as black, green and white, which are preferred in dresses, have been identified and their meanings have been emphasized. In this research, the dress culture of the ʿAbbāsids from the establishment to the end of the first century is discussed within the framework of the subjects that were affected. The study continues by considering the clothes one by one, after the general information about the dress culture before the ʿAbbāsids and the first century. Findings about clothes in this period of ʿAbbāsids; classified as head, body and foot wear. Those worn on the feet were left to another study. In the study, the clothes worn on the head were determined as kalensuva, tavīle, imāme, rusāfiyye, asābe, hımār, kınāʻ, miknaʻ, burkuʻ, nikāb, lisām, taylesān, daniyye, kubʻ, tāc and iklīl. The clothes worn on the body have been identified as burde, dürraa, veşy, kabā', izār, ridā, mübattane, gown, haftān, bathrobe, fur, kamīs, minteka, tikke, mitraf, zünnār, sirvāl, sudra, tennūr and gilāle. The relationship of the aforementioned clothes with belief, geography and culture has been revealed. Fabric and touch patterns such as cotton, linen, silk, wool and velvet are mentioned. The economic situation of the people who wear them and their position in the society were examined. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
39. Abbasiler Döneminde Vakfın Gelişimi ve Hanefiler ile Malikiler-Şafiler Arasında Vakıf Tartışmaları.
- Author
-
Demirci, Mustafa
- Abstract
Copyright of Vakıflar Dergisi is the property of T.C. Vakiflar Genel Mudurlugu and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
40. ABBASİ DEVLETİNDE İÇ ÇEKİŞMELERİN MERKEZİNDE BİR VELİAHT: ÎSÂ BİN MÛSÂ.
- Author
-
DALKILIÇ, Mehmet
- Subjects
- *
BALANCE of power , *MANAGEMENT styles , *INHERITANCE & succession - Abstract
The Abbâsîd State was founded by the descendants of Abbas ibn Abdulmuttalib. As in all the states by sultanate, the Abbasid State was also ruled by the descendants of Abbâs. Although such a form of government seems to guarantee the same lineage administration of the satate, this management style has not been able to prevent debates and conflicts about the heirship. Because debates about the heir apparent began to emergence in the time of the first caliph Abu’lAbbâs and caused serious porblems in later times. The person at the center of the discussions, both during the reign of Abu Ja'far al-Mansur and the Mahdi, was Isa ibn Musa. He was appointed as the second heir to throne by Abu’l-Abbâs asSaffâh, but he had to leave the heir to the son of the caliph due to the pressure of Abû Jafar al-Mansûr. During the reign of the Caliph Mahdi, he was forced to give up all his crown rights and died after a while. Isa ibn Musa, who was at the center of the heirship debates in the first period of the Abbâsîd state, is an important political figure. Having political anda military skills made Isa ibn Musa preffered. In this study, the position of Isa ibn Musa in the Abbâsid administration will be tried to be revealed. In addition, an answer will be sought to the question of why he had to give up this right despite being the legal heir. In addition, the balance of power in the Abbâsid dynasty and the effects these balances on the succession struggles will be emphasized. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
41. Maceraperest Hille Emîri Dübeys B. Sadaka’nın 1132-1135 Yılları Arasında Irak Selçuklu Sultanları, Abbâsî Hilâfeti ve Büyük Selçuklu Hükümdarı ile Münasebetleri.
- Author
-
Tan, Pınar Kaya
- Subjects
- *
CALIPHATE , *INFORMATION resources , *PILLAGE , *TRIANGLES , *HEADS of state - Abstract
Dubays b. Sadaḳa was an Arab amīr who wanted to increase the authority of his dynasty Mazyadids in central ʿIrāḳ, especially in Ḥilla. As a result, he conflicted with both the ʿAbbāsid Caliphate and the ʿIrāḳ Saldjūḳ State because of his interests in the region and he often confronted them. Sometimes he tried to take advantage of the weakness of the ʿAbbāsid caliphs; sometimes the struggle for the throne among the members of the ʿIrāḳ Saldjūḳid dynasty gave Dubays the opportunity he was looking for. However, although Dubays b. Sadaḳa tried to take advantage of every opportunity that came his way, he couldn’t achieve the success he desired. When he was unsuccessful, he had to flee from the region and took refuge in the surrounding dominant forces, and not only Dubays but also his dynasty went through hard times. In addition, his looting and plundering activities hurt both the ʿAbbāsids and the ʿIrāḳ Saldjūḳids and left the public in a difficult position. Eventually Dubays b. Sadaḳa undeniably became one of the amīrs who was always feared. In this research, which is a continuation of the article examining the relations of the aforementioned amīr with the Saldjūḳs in the West and the East, as well as the ʿAbbāsids, the role of the Dubays b. Sadaḳa in the events that took place between the years 1132-1135 in the triangle of the Great Saldjūḳ ruler, ʿAbbāsid Caliphate and ʿIrāḳ Saldjūḳids will be evaluated in the light of the information in the sources. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
42. ABBÂSÎLER'İN İLK İKİ ASRINDA MUKTEDİR VEZİRLERE YÖNELİK MÜSÂDERE UYGULAMALARI.
- Author
-
SAYLIK, Mutlu
- Subjects
- *
HISTORICAL source material , *CALIPHATE , *CONFISCATIONS - Abstract
Although, the confiscations were applied to different groups in the Abbasids, the most remarkable applications were the ones implemented against the most important assistants of the caliphs, the viziers. Some powerful viziers who performed important services were also dismissed for some reasons, exposed to confiscation, and lost their lives with all their property and wealth in the Abbasids. Confiscations were implemented in two ways for authorized viziers; while one directly came from the caliphs, the other was caused by the conflicts between viziers. Therefore, we examined two authorized viziers for each century as a sample. In this context, the viziers who encountered confiscation in these periods; Yahyâ b. Khâlid, İbnu'z-Zeyyât, İbnu'l-Furât and İbnu'l-Mukle are examined. In the study, a chronological order was followed by prioritizing the basic sources of Islamic history. Previous works examined the viziers of Abbasids, whereas research particularly focuses on the confiscations regarding viziers are sparse. This research is important, aiming to shed light on such aspects through history. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
43. Tel‘în İçerikli Bir Rivayetin Tahlili: Halîfe Mu‘tazıd-Billâh Örneği.
- Author
-
Tanrıverdi, Mustafa
- Subjects
MUSLIMS ,POLITICAL attitudes ,HADITH ,TIME management - Abstract
Copyright of Eskiyeni is the property of Anadolu Ilahiyat Akademisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
44. Mehmet Ali Büyükkara. İmamet Mücadelesi ve Hâşimoğulları-İlk Şiîler: Hicrî İkinci Asır. İstanbul: Klasik Yayınları, 2020
- Author
-
Perihan Akhan
- Subjects
i̇slam mezhepleri tarihi ,i̇mamet ,hâşimoğulları ,abbâsiler ,history of islamic sects ,imāmate ,banū hāshim ,abbāsids ,Islam ,BP1-253 - Abstract
Bu çalışmada, Mehmet Ali Büyükkara’nın ‘’İmamet Mücadelesi ve Hâşimoğulları’’ adlı eseri tanıtılmaya çalışılmıştır. Eserde, İslam düşünce tarihinde büyük bir öneme sahip olan imâmet meselesi çeşitli açılardan incelenmiştir. Büyükkara, sahada yapılan çalışmalardan farklı olarak meseleyi Hâşimoğulları ekseninde ele almaktadır. Abbâsî hareketi ile Alioğulları arasındaki siyasî çekişmeye yer verirken, daha çok ideolojik arka planını konu edinmektedir. İmâmet/hilâfet meselesinin aile içi nesepler çatışmasına evrildiğine dikkat çekilmektedir. Yazar, hicrî ikinci asırla sınırlandırdığı çalışmasıyla dönemin fikir çatışmalarını daha belirgin kılmaktadır.
- Published
- 2020
45. Tecâribü's-Selef'e Göre Irak Selçukluları ve Abbâsî Hilâfeti Arasındaki İlişkiler.
- Author
-
KAYA TAN, Pınar
- Abstract
Hindū-shāh as-Sahibî an-Nakhčiwānī (d. 730/1329--1330), one of the 14th century historians, men of letters and scholars, wrote his Persian historical book Tajaribu's-Salaf der Tawarikhi'l-Khulafa wa'l-Wuzara after 724 (1324), when he was in the service of NuŞratu'd-Dīn Aḥmad b. Yūsufshah (695--733/1296--1333), one of the Atabakan of Luristan, The work, which contains information about the 'Abbāsīd Khalīfas and the viziers who served with them, undoubtedly contains detailed information about the neighboring dynasties that had close contact with the 'Abbāsīd Khalīfate. In this respect one of the states written down in the work is the Irāk Seljuk State (511--590/1118--1194). Especially due to its close location to Baghdād, the center of the khalīfate, the relations between the two states and the power struggles that sometimes occurred are frequently discussed in the work. In this study, the relations between the Irāk Seljuk State and the 'Abbāsīd Khalīfate will be examined in the light of the information given by Hindū-shāh as-Sahibî and the information conveyed by the author will be evaluated by comparing it with the narrations of contemporary sources. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
46. Muhammed Manazir Ahsen’in “Abbasiler Döneminde Sosyal Hayat (170-289 Hicri/786-902 Miladi)” adlı eserinin değerlendirilmesi.
- Author
-
Erbay, Enes Ensar
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
47. Büveyhîler'le Bahreyn Karmatîleri Arasındaki Siyasi İlişkiler ve Bunun Irak İle Yakın Çevresindeki Yansımaları.
- Author
-
HACIYEV, Üyesi Hanoğlan and AĞAOĞLU, Üyesi Reşat Ahmet
- Abstract
Copyright of Journal of Eskişehir Osmangazi University Faculty of Theology is the property of Journal of Eskisehir Osmangazi University Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
48. Erken Abbâsî Dönemi Vezirlerinden Fazl b. Rebîʿin Hayatı ve Siyasi Mücadelesi
- Author
-
Mesut Can
- Subjects
ʿabbāsids ,al-amīn ,mawālī ,wazīr ,al-faḍl b. al-rabīʿ ,abbâsîler ,emîn ,mevâlî ,vezir ,fazl b. rebîʿ ,History of the arts ,NX440-632 - Abstract
İlk dönem Abbâsî tarihine dair tartışma konularından birisi, dönemin siyasî hadiselerinde mevâlînin rolüdür. Özellikle Sâsânî-Fars tesirinin askerî, siyasî ve kültürel alanlarda damgasını vurması, bu tartışmaların başlamasında etkili olmuştur. Böylece, dönemin birçok hadisesi benzer bir bakış açısıyla değerlendirilmiş, bu hadiselere ismi karışan bazı şahsiyetler hem klasik tarihçiler hem de günümüz araştırmacıları tarafından birtakım ithamlara maruz kalmışlardır. Bu şahsiyetlerden biri de, Abbâsî ailesi içerisinde ilk iktidar kavgası olan Emîn ile Me’mûn arasındaki mücadelede aktif rol alan Emîn’in hacibi ve veziri Fazl b. Rebîʿdir. Çalışma kapsamında, Abbâsîlerin önde gelen devlet adamlarından olan Fazl b. Rebîʿin hayatı, döneminde meydana gelen belli başlı olaylardaki rolü ve izlenen siyasete etkisi ortaya konmaya ve hakkındaki iddialar cevaplanmaya çalışılmıştır.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
49. Nevbahtî Ailesinin Şiî Düşüncenin Gelişimindeki Etkisi
- Author
-
Şahin Ahmetoğlu and Hüseyin Hüseyniyan Mukaddem
- Subjects
nevbahtî ailesi ,i̇ran ,abbâsîler ,i̇slâm kültürü ,Islam ,BP1-253 - Abstract
Nevbahtîler Abbâsî halifesi Mansur döneminde Müslüman olmuş ve Abbâsî halifelerinin hizmetine girmiş İran asıllı bir ailedir. Aile mensupları siyasi, iktisadi ve içtimai alanda çok önemli eserler telif etmişlerdir. Bu ailenin Şiî düşüncenin gelişmesinde ciddi etkilerinin bulunduğu bilinmektedir. İsmail b. Ali Nevbahtî ve Ebû Muhammed Nevbahtî, Nevbahtî ailesinin ilmi alanda meşhur şahsiyetlerindendir. Onların eserleri mütekellimlerin derslerine konu olmuştur. Yine bu ailenin meşhurlarından Hasan b. Ruh Şiî-İmâmiyye’nin 12. İmâmı’nın naibliğini yapmıştır. Onlar, telifleri ile birlikte Müslüman düşünceyi derinden etkileyen felsefi ve astronomi eserlerini Arapçaya tercüme etmişlerdir. Ailenin fertleri arasından edipler ve şairler de yetişmiştir. Nevbahtîlerin kelâmî konulara yönelmesi Bağdat ilim ekolünün güçlenmesine sebep olmuştur. Kelâmî ve felsefi konularda İslâm fırkalarıyla özellikle de Mu’tezile ile ilmi münazaralar yapmışlardır. İbn Babeveyh ve Nevbahtî ailesi arasında özellikle istidlal konularında ihtilaflar meydana gelmiştir. Bu durum Şiî düşüncenin gelişimini yakından etkilemiştir. Bağdat’taki Şeyh Müfîd mektebi bu tartışmaların ve yönelişlerin sonucunda ortaya çıkmıştır.
- Published
- 2019
50. Miladi IX. Yüzyılda Bağdat’taki İç Savaşta Ortaya Çıkan 'İyiliği Emir, Kötülükten Men Hareketi’nin' Tahlili
- Author
-
Hilal GÖRGÜN
- Subjects
abbasids ,al-ma’mûn period ,2.and 3./9. century ,social movements ,abbasiler ,me’mun dönemi ,hicri 2.ve3./miladi 9. yüzyıl ,sosyal hareketler ,History (General) ,D1-2009 - Abstract
Klasik İslam tarihi ve tabakat kitapları sadece bir “saray kronolojisi veya savaş tarihi” olmayıp aynı zamanda sosyal tarih açısından da çok zengin malumat ihtiva ederler. Biz bu çalışmamızda 201/816 yılında Abbasi halifesi Me’mun zamanında Bağdat’taki iç savaş sırasında anarşiyi bitirmek ve düzeni tesis etmek üzere ortaya çıkmış olan bir sosyal hareketi ele aldık. Söylemine dayanarak “Emir bi’l-maꜥrûf” adını verdiğimiz bu hareket bize kriz ve kaos ortamına sürüklenmiş bir İslam toplumunun davranış refleksleri hakkında da ilginç ipuçları vermektedir.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.