94 results on '"AKBULUT, HÜSEYİN"'
Search Results
2. Investigation of the Use of Geogrid in Railway Pavement Designs with Finite Element Modeling
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin, primary and CANPOLAT, Buğra, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Investigation of Stress Occurring in the Wearing Layer in Cases of Embedded Pipes in Different Layers in Asphalt Pavements with Hydronic Heating System
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin and ATILGAN GEVREK, Lale
- Subjects
Hydronic Heating System,Anti-icing,Stress Analysis,ANSYS ,General Medicine ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering ,Hidronik Isıtma Sistemleri,Buz Önleme,Gerilme Analizi,ANSYS - Abstract
In order to prevent snow accumulation and ice formation on asphalt concrete roads, the use of a hydronic heating system embedded in the pavement is recommended as an alternative to traditional snow and ice fighting applications. Hydronic heating systems circulate a heated liquid through a pipe network placed under the pavement layer to melt the snow and ice accumulated in the pavement layer, thus preventing the road surface from icing. Various parameters need to be evaluated for a reliable and economically viable hydronic snowmelt system. In this study, the stresses that occur as a result of traffic load in flexible pavements where hydronic heating systems are used and the stresses that occur as a result of traffic load in flexible pavements without hydronic heating system are compared using finite element software. Evaluations were made using five different air temperatures and three different inlet water temperatures. In the study, the stresses occurring in the surface course were investigated when buried pipes are located in the surface course, binder course, asphalt base course and gravel base layer. In addition, the stresses that occur as a result of traffic load in pe-x pipes used in the system were also evaluated., Asfalt betonu yollarda yüzeyde kar birikmesi ve buz oluşumunun önlenmesi için üstyapı içerisinde gömülü bir hidronik ısıtma sisteminin kullanılması geleneksel kar ve buz mücadelesi uygulamalarına alternatif olarak önerilmektedir. Hidronik ısıtma sistemleri, kaplama tabakasında biriken kar ve buzu eritmek için kaplama tabakası altına yerleştirilen bir boru şebekesinden ısıtılmış bir sıvıyı sirküle eder ve bu sayede yol yüzeyinin buzlanması önlenebilmektedir. Güvenilir ve ekonomik olarak uygulanabilir bir hidronik kar eritme sistemi için çeşitli parametrelerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada hidronik ısıtma sistemlerinin kullanıldığı esnek üstyapılarda trafik yükü sonucu meydana gelen gerilmeler ile hidronik ısıtma sistemi kullanılmayan esnek üstyapılarda trafik yükü sonucu meydana gelen gerilmelerin sonlu elemanlar yazılımı kullanılarak karşılaştırılması yapılmıştır. Beş farklı hava sıcaklığında ve üç farklı giriş suyu sıcaklığı kullanılarak değerlendirmeler yapılmıştır. Yapılan çalışmada gömülü boruların aşınma tabakası, binder tabakası, bitümlü temel tabakası ve alttemel tabakasında yer aldığı durumlarda, aşınma tabakasında meydana gelen gerilmeler incelenmiştir. Ek olarak sistem içinde kullanılan pe-x borularda trafik yükü sonucu meydana gelen gerilmeler de değerlendirilmiştir.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
4. Investigation of Cold Recycling of Bituminous Surface Treatment with Foam Bitumen
- Author
-
ERTEN, Kemal Muhammet, primary, TERZİ, Serdal, additional, and AKBULUT, Hüseyin, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. Köpüklü Bitümlü Karışımların Bitümlü Temel Tabakası Olarak Kullanılabilirliğinin Araştırılması
- Author
-
ERTEN, Kemal Muhammet, primary, TERZİ, Serdal, additional, and AKBULUT, Hüseyin, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
6. An experimental application on energy harvesting with piezoelectric on asphalt pavements
- Author
-
GÜRER, Cahit, primary, AKBULUT, Hüseyin, additional, KORKMAZ, Burak Enis, additional, ELMACI, Ayfer, additional, and YARCI, Şule, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. An investigation of the electrical conductivity of different stone mastic asphalt mixtures
- Author
-
Gürer, Cahit, primary, Akbulut, Hüseyin, additional, Elmaci, Ayfer, additional, Korkmaz, Burak Enis, additional, and Düzağaç, Serhat, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
8. The effects of different dusty aggregate on bituminous hot mixtures
- Author
-
Akbulut Hüseyin, Gürer Cahit, Çetin Sedat, and Doğan Hasan
- Subjects
adhesion ,aggregate ,bituminous hot mixtures ,dust ,Materials of engineering and construction. Mechanics of materials ,TA401-492 - Abstract
Adhesion between aggregate and bitumen is an important parameter of the performance of bituminous hot mix pavements. Dust on the aggregate surface adversely affects bituminous hot mix pavement performance and leads to some types of deterioration, such as raveling, rutting, stripping, and segregation, decreasing long-term pavement performance. The main objective of this study is to determine the effects of different dust contents of the aggregate surface on the bituminous hot mixture. Two separate aggregate specimens with contents of three different dusts were used to produce bituminous hot mixture specimens. Specific gravity, unit weight, gradation analysis, water absorption, Los Angeles abrasion, aggregate impact, freezing and thawing, Nicholson stripping, and Vialit adhesion tests were performed as aggregate tests, whereas Marshall stability and flow, Marshall mechanical immersion, and indirect tensile tests were performed as bituminous hot mixture tests. The study results show that dust content on the aggregate surface weakens adhesion, leading to the gradual deterioration of the characteristics of the hot bituminous mixtures. Because dust contents on the aggregate surface can vary according to the aggregate type, the progression of the deterioration of bituminous hot mixtures can also vary.
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
9. Investigation of using granite sludge as filler in bituminous hot mixtures
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Gürer, Cahit, Çetin, Sedat, and Elmacı, Ayfer
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
10. Investigation of the Usability of Foamed Bituminous Mixtures as Bituminous Base Course
- Author
-
ERTEN, Kemal Muhammet, TERZİ, Serdal, and AKBULUT, Hüseyin
- Subjects
Engineering ,Foamed bitumen ,Indirect tensile resilient modulus ,Triaxial cyclic compression ,Asphalt recycling ,Köpük bitüm ,Üç eksenli döngüsel basınç ,Dolaylı çekme esneklik modülü ,Asfalt geri dönüşümü ,Mühendislik - Abstract
Köpük bitümle geri kazanılmış malzemeler ekonomik ve çevresel anlamda üstyapılar için umut verici malzemelerdir. Ancak bu malzemelerin üstyapıda nasıl konumlanacağı ile ilgili literatürde farklı görüşler mevcuttur. Performanslarının aşınma tabakası için uygun olmayacağı ancak bitüm ihtiva etmeleri nedeniyle PMT (plent mix temel) tabakası için kullanılmasının da bu malzemelerin değerlendirilmesinde özensiz davranılmış olacağı açıktır. Çalışmada geri kazanılmış bir üstyapı malzemesi ile hazırlanan 4 farklı köpük bitümlü karışım ile standart bir bitümlü temel karışımı tek eksenli dolaylı çekme modülü testinden elde edilen esneklik modülü değerleri açısından kıyaslanmıştır. Karışımlardan üç tanesi için gradasyon aynı olup iki tanesinde mineral esaslı bağlayıcı olarak çimento kullanılmış ancak bu iki üretimin birisinde 70/100 diğerinde 50/70 bitüm kullanılmıştır. 3. karışımda ise 70/100 bitüm ve sönmüş kireç+uçucu kül kullanılmıştır. Son karışımda 70/100 bitüm ve mineral esaslı bağlayıcı olarak çimento kullanılmış ancak gradasyon değiştirilmiştir. İlave olarak son üretim için kalıcı deformasyon kontrolü, üç eksenli tekrarlı basınç testi ile yapılmıştır. Tüm bu değişkenlerin sonuçları etkilediği ancak hepsi için elde edilen esneklik modülü değerlerinin bitümlü temel numunesinden elde edilene oldukça yakın olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uygulamada, köpük bitümlü karışımların bitümlü temel tabakasına göre daha kalın olacağı da düşünüldüğünde bu tabakanın bitümlü temel yerine kullanılması yapısal olarak uygun görünmektedir., Materials recycled with foam bitumen are promising materials for pavements economically and environmentally. However, there are different opinions in the literature about how these materials are positioned in the pavement. It is clear that their performances will not be suitable for the wearing course, but that they are used for the plant mixture base course because they contain bitumen, and that these materials will be neglected in the evaluation of these materials. In the study, 4 different foam bituminous mixes prepared with a recycled pavement material and a standard bituminous base course mix were compared in terms of the resilient modulus obtained from the uniaxial indirect tensile resilient modulus test. Gradation is the same for three of the mixtures, two of them use cement as a mineral binder, but 70/100 grade bitumen in one of these two productions and 50/70 grade bitumen in the other. In the third mixture, 70/100 grade bitumen and hydrated lime (HL)+fly ash (FA) were used. In the final mixture, 70/100 grade bitumen and cement were used as mineral binders, but gradation was changed. In addition, permanent deformation control for the final production was carried out with a triaxial cyclic compression test. It was concluded that all these variables affect the results, but the resilience modulus values obtained for all were quite close to those obtained from the bituminous base sample. Considering that the foamed bituminous mixtures will be thicker than the bituminous base course in practice, it is considered structurally appropriate to use this layer instead of the bituminous base course.
- Published
- 2022
11. An investigation of the electrical conductivity of different stone mastic asphalt mixtures.
- Author
-
Gürer, Cahit, Akbulut, Hüseyin, Elmaci, Ayfer, Korkmaz, Burak Enis, and Düzağaç, Serhat
- Subjects
- *
ELECTRIC conductivity , *STONE , *ULTRASONIC testing , *ASPHALT , *ICE prevention & control - Abstract
In recent years, many studies on the prevention of icing on highways and airports through the use of electrically conductive asphalt pavements have been carried out. However, although electrical conductivity in asphalt mixtures has been extensively investigated, the gradation in conductive stone mastic asphalt (SMA) mixtures has not yet been studied in detail. The main purpose of this study was to investigate, for the first time, the effect of aggregate gradation variation on the electrical resistivity and temperature change of electrically conductive SMA. Samples of conductive SMA were produced using three different aggregate gradations (series 1A, 2A and 8S) and 5 mm long carbon fibres (0.2% by weight) as the conductive component. Marshall mix design was performed on series 1A, 2A and 8S. The samples were tested for volume resistivity, temperature change under constant electrical voltage and ultrasonic pulse velocity and the results were compared. The results showed that a change in aggregate gradation had a significant effect on the electrical conductivity properties of the conductive SMA, with a denser gradation of the SMA mixture leading to higher electrical conductivity. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
12. The Characterization of Crushed Natural Stone Aggregates
- Author
-
ÇELİK, Mustafa Yavuz, AKBULUT, Hüseyin, and ŞAHBAZ, Ahmet
- Subjects
Beton,Agrega,Doğal taş,Mermer,Bazalt,Andezit ,İnşaat Mühendisliği ,Concrete,Aggregate,Natural stone,Marble,Basalt,Andesite ,Civil Engineering - Abstract
Mermer ve volkanik kayaçlar yaygın bir agrega kaynağıdır ve dünya çapında beton yapılarda giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu makalede agrega olarak kullanılan mermer, andezit ve bazaltın karakterizasyonu amacıyla hazırlanmıştır. Türkiye'deki üç farklı bölgeden üç agrega türü tedarik edilmiştir. Tüm bu numuneler üzerinde kimyasal, petrografik ve mineralojik analizler yapılmıştır. Çeşitli laboratuvar testleri ile tüm agregaların fiziksel ve mekanik özellikleri belirlenmiştir. Su emme, 63 µm'den az malzeme, Los Angeles aşınma testi, Mg2SO4 sağlamlığı ve alkali-silika reaksiyonu, andezit agregasının bazalt mermer agregalarından daha düşük kalitede olduğunu göstermektedir. Test sonuçları, kırılmış mermer agregaların en yüksek beton işlenebilirliğine sahip olduğunu, ardından kırılmış bazalt ve andezit agregalarının geldiğini göstermektedir., Marble and volcanic rocks are a widespread aggregate resource and are increasingly being used in concrete constructions worldwide. This paper presents a study's results to compare the properties of concretes prepared with marble, andesite, and basalt used as aggregates. Three aggregate types were supplied locally from three different areas in Turkey. Chemical, petrographic, and mineralogical analysis was carried out on all these samples. A variety of laboratory tests determined the physical and mechanical properties of all aggregates. Water absorption, material finer than 63 µm, Los Angeles abrasion test, Mg2SO4 soundness, and alkali-silica reaction indicate that andesite aggregate is of lower quality than basalt marble aggregates. Test results show that crushed marble concrete has the highest workability, followed by crushed basalt and crushed andesite aggregates.
- Published
- 2021
13. Hidronik Isıtma Sistemlerinin Sonlu Elemanlar Yöntemi Kullanılarak Termal Analiz Sonuçlarının İncelenmesi
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin and ATILGAN GEVREK, Lale
- Subjects
Anti-icing,Thermal Analysis,Flexible Pavement,Hydronic Heating Systems ,Engineering ,Mühendislik ,Buz Önleme,Termal Analiz,Esnek Üstyapılar,Hidronik Isıtma Sistemleri - Abstract
The methods of fighting icing in highway superstructures are of two types, active (modern) and passive (traditional) methods. Among the active methods, icing can be prevented by using conductive asphalt concrete, hydronic ice melting systems and automatic solutions. In active methods, icing can be prevented without icing, as required by the established system. For this reason, active methods can be more advantageous as they eliminate the damage caused by passive (traditional) methods to the environment and road pavement. Hydronic heating systems are also used as a renewable active anti-icing system. In this study, the thermal and structural analysis of hydronic heating systems, which are active methods using different parameters on a traditional superstructure section consisting of abrasion, binder and bituminous base layers, was performed in Ansys computer program using finite element method, and the usability of this system was revealed to prevent the icing of asphalt concrete in winter., Karayolu üst yapılarında buzlanma ile mücadele yöntemleri aktif (modern) ve pasif (geleneksel) yöntemler olmak üzere iki çeşittir. Aktif yöntemlerin içerisinde ise, iletken asfalt betonu, hidronik buz eritme sistemleri ve otomatik solüsyon kullanılarak buzlanmanın önüne geçilebilmektedir. Aktif yöntemlerde buzlanma oluşmadan, kurulan sistem gereği, buzlanmanın önlenmesi sağlanabilmektedir. Bu nedenle pasif (geleneksel) yöntemlerin çevreye ve yol kaplamasına verdiği zararları ortadan kaldırdığı için aktif yöntemler daha avantajlı olabilir. Hidronik ısıtma sistemleri de yenilenebilir bir aktif buzlanma önleyici sistem olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada aşınma, binder ve bitümlü temel tabakalarından oluşan geleneksel bir üst yapı kesiti üzerinde farklı parametreler kullanılarak aktif yöntemlerden olan hidronik ısıtma sistemlerinin, sonlu elemanlar metodu kullanılarak Ansys bilgisayar programında termal ve yapısal analizleri yapılmış ve kış aylarında asfalt betonunun buzlanmasının önlemesi için bu sistemin kullanılabilirliği ortaya konulmuştur.
- Published
- 2020
14. Effect of Active Filler Ratio on Indirect Tensile Strenght of Foam Bituminous Mixtures
- Author
-
ERTEN, KEMAL MUHAMMET, TERZİ, SERDAL, and AKBULUT, HÜSEYİN
- Subjects
Active filler,indirect tensile strenght,foam bitumen ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering - Abstract
Highway pavement consruction has been one of the most important raw material comsuming area in the construction industry, which has been cousing huge amount of environmental demages and rapid diminish of raw material resources. In order to increase the usage rates of cold recycled pavement materials in road construction works, mixing with bitumen and hydraulic binders have often been used for some time in the pavement construction. These additional materials are; with the contribution they make to the performance of the mixes, they increase the usage rates of the recycled materials, thereby enabling the increase of environmental and economic advantages.In this study conducted to investigate the effects of foam bitumen and three different types of active filler material (cement, hydrated lime, fly ash) from these additives on cold recycled mixtures, different bitumen percentages with 70 / 100-100 / 150-160 / 220 grade penetration bitumen productions were used for. Different percentages of active filler materials were used in the productions. Thus, the roles of variables such as bitumen grade, bitumen percentage, active filler type and percentage were evaluated in the mixture.As evaluation criteria, ITSDRY (dry indirect tensile strenght), ITSWET (wet indirect tensile strenght), TSR (tensile strenght retain) and flow parameters were used.Data obtained as a result of the experimental study; the use of cement from active filler products and increasing the percentage of cement in the mixture, using bitumen with high penetration as a bitumen and reducing the percentage in the mixture showed that the mixtures had a positive effect on ITS values. However, the decrease in the bitumen percentage and the increase in the cement percentage have reduced the flow values of the material., Highway pavement consruction has been one of the most important raw material comsuming area in the construction industry, which has been cousing huge amount of environmental demages and rapid diminish of raw material resources. In order to increase the usage rates of cold recycled pavement materials in road construction works, mixing with bitumen and hydraulic binders have often been used for some time in the pavement construction. These additional materials are; with the contribution they make to the performance of the mixes, they increase the usage rates of the recycled materials, thereby enabling the increase of environmental and economic advantages. In this study conducted to investigate the effects of foam bitumen and three different types of active filler material (cement, hydrated lime, fly ash) from these additives on cold recycled mixtures, different bitumen percentages with 70 / 100-100 / 150-160 / 220 grade penetration bitumen productions were used for. Different percentages of active filler materials were used in the productions. Thus, the roles of variables such as bitumen grade, bitumen percentage, active filler type and percentage were evaluated in the mixture. As evaluation criteria, ITSDRY (dry indirect tensile strenght), ITSWET (wet indirect tensile strenght), TSR (tensile strenght retain) and flow parameters were used. Data obtained as a result of the experimental study; the use of cement from active filler products and increasing the percentage of cement in the mixture, using bitumen with high penetration as a bitumen and reducing the percentage in the mixture showed that the mixtures had a positive effect on ITS values. However, the decrease in the bitumen percentage and the increase in the cement percentage have reduced the flow values of the material.
- Published
- 2020
15. Köpük Bitümle Stabilize RAP Malzemelerde Bitüm Sınıfı, Bitüm Yüzdesi ve Mineral Esaslı Bağlayıcıların Karışım Özelliklerine Etkisi
- Author
-
TERZİ, SERDAL, AKBULUT, HÜSEYİN, and ERTEN, KEMAL MUHAMMET
- Subjects
RAP,Mineral esaslı bağlayıcı,Köpük bitüm,Optimum karışım suyu,CBR ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering ,RAP,Mineral binders,Foam bitumen,Optimum mixture water,CBR - Abstract
The rates of using reclaimed asphalt pavement (RAP) materials in road construction work depend as much on the quality of the recycled material as on the effects of the additives blended with these materials to the mixture. For asphalt cold recycling, which can be made with different methods and additives, the optimum amount of water in the mixture and the cure that develops accordingly, the correct compaction of the mixture is two important aspects in terms of pavement performance. For this reason, different bitumen grades, different bitumen percentages and mixtures with different mineral binders were prepared for cold recycle with foam bitumen and optimum water requirement, bulk specific gravity values of the productions and variation of the heights of the Marshall briquettes were investigated. Productions made with cement, lime and fly ash, which are used as mineral binders, change of California Bearing Ratio values were observed. In the productions, 4 types of penetration bitumen (50/70-70/100-100/150-160/220) and the effect of using different percentages of them were revealed. Results showed that decreased bitumen penetration, increased bitumen percentage and increased RAP material percentage made it difficult to compact the material and the optimum water percentage was directly affected by mineral binders., Geri kazanılmış asfalt kaplama (RAP) malzemelerin yol yapım çalışmalarında kullanım oranları, kazınmış malzemenin niteliğine bağlı olduğu kadar bu malzemelerle harmanlanan katkı maddelerinin karışıma olan etkilerine de bağlıdır. Farklı yöntemler ve katkı maddeleriyle yapılabilen asfalt soğuk geri kazanımı için, karışım optimum su miktarı buna bağlı olarak gelişen kür olayı ve karışımın uygun sıkıştırılması kaplama performansı açısından önem arz eden iki husustur. Bu nedenle çalışmada RAP malzemenin köpük bitümle soğuk geri kazanımı için; farklı bitüm sınıfları, farklı bitüm yüzdeleri ve farklı mineral esaslı bağlayıcılar ile karışımlar hazırlanmış, üretimlere ait optimum su ihtiyacı, hacim özgül ağırlığı değerleri ve üretilen Marshall briketlerinin yüksekliklerinin değişimi araştırılmıştır. Çalışmada mineral esaslı bağlayıcı olarak kullanılan çimento, kireç ve uçucu külle yapılan üretimlerde CBR (kaliforniya taşıma oranı) değerlerinin değişimi gözlenmiştir. Yapılan üretimlerde 50/70-70/100-100/150 ve 160/220 olmak üzere 4 tip penetrasyon bitümü ve bunların farklı yüzdelerinin kullanılmasının etkisi ortaya koyulmuştur. Ayrıca RAP malzemenin bitümden ayrıştırılmış agregasının farklı oranlarda kullanımı için 4 adet üretim yapılmış ve RAP malzemedeki bitümün karışıma katkısı araştırılmıştır. Elde dilen sonuçlar; bitüm penetrasyonunun azalmasının, bitüm yüzdesinin artmasının ve RAP malzeme yüzdesinin artmasının malzemenin sıkışmasını zorlaştırdığı ve optimum su yüzdesinin mineral esaslı bağlayıcılardan doğrudan etkilendiğini göstermiştir.
- Published
- 2020
16. Hidronik Isıtma Sistemlerinin Sonlu Elemanlar Yöntemi Kullanılarak Termal Analiz Sonuçlarının İncelenmesi
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin, primary and ATILGAN GEVREK, Lale, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
17. ANFIS ve Bulanık Mantık Yöntemlerinin Köpük Bitümün Genleşme Oranı ve Yarılanma Süresi Parametreleri Tahmininde Kullanılabilirliğinin Araştırılması
- Author
-
ERTEN, Kemal Muhammet, primary, TERZİ, Serdal, additional, AKBULUT, Hüseyin, additional, and ERİŞKİN, Ekinhan, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
18. Hidronik Isıtma Sistemli Asfalt Üstyapılarda Gömülü Boruların Farklı Tabakalarda Yer Aldığı Durumlarda Aşınma Tabakasında Meydana Gelen Gerilmelerin İncelenmesi.
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin and ATILGAN GEVREK, Lale
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
19. El hareketlerinin gerçekleştirilmesi ve gözlemlenmesi esnasında kaydedilen EEG sinyallerinden derin öğrenme temelli sınıflandırma ile ayna nöron aktivitesinin değerlendirilmesi
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Duru, Adil Deniz, and Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı
- Subjects
Spor ,Öğrenim ve öğretim ,Study and teaching ,Sports - Abstract
El hareketlerinin gerçekleştirilmesi ve gözlemlenmesi esnasında kaydedilen EEG sinyallerinden derin öğrenme temelli sınıflandırma ile ayna nöron aktivitesinin değerlendirilmesiÖğrenci Adı: Hüseyin AKBULUTDanışman Adı: Doç. Dr. Adil Deniz DURUAmaç: Bireylerin başka bir insanın hareketini gözlemlediği esnada motor ve sensorimotor kortekste gözlemlenen nöronal aktivite, hareketi kendi uyguladığı sırada görülen aktiviteye benzer şekilde EEG’nin alfa (8-13 Hz) ve beta (14-25) frekans bantlarında gözlemlenir. Bu çalışmanın amacı, EEG sinyalleri kullanılarak katılımcıların top sıkma hareketini gerçekleştirdikleri ve gözlemledikleri durumların sınıflandırılmasıdır.Gereç ve yöntem: Çalışmada EEG ölçümleri ile eş zamanlı olarak katılımcıların el hareketleri 1280x720 piksel, 60 Hz çözünürlükte videolara kaydedildi ve elde edilen görüntüler değerlendirilerek EEG sinyalleri hareket ve gözlem bölümlerine ayrıldı. Dokuz katılımcının tekrarlı hareket ve gözlemler sırasında kaydedilen her el hareketine karşılık gelen EEG sinyalleri 500 ms lik pencerelere ayrıldı. Bu pencereler üzerinde zaman-frekans analizi gerçekleştirildi. İki boyutlu zaman-frekans çıktısı ve zaman-frekans Gram matrisleri konvolüsyonel sinir ağlarına girdi olarak kullanılarak sınıflandırma gerçekleştirildi. Kaydedilen EEG sinyallerinin yapay sinir ağları ile değerlendirilmesi için özelleştirilmiş VGGNet yapay sinir ağı yapısı kullanıldı.Bulgular: Farklı hareket bölümleri, ağ yapısı ve matematiksel işlemler ile oluşturulan görüntülerin değiştirilerek kullanıldığı yapay sinir ağlarında ikili grup eğitimi ve testlerinde en yüksek test skorlarına %80 üzerinde doğruluk yüzdesiyle dinlenim durumu ile hareket uygulaması ve gözlemleri arasında ulaşıldı. Zaman-frekans çıktısının Gram matrisleri kullanılması sonucu hareketin uygulanması bölümü kullanılarak oluşturulan setin, hareketin gözlemlenmesi ile test edilmesinde %75 doğruluk skoruna ulaşıldı.Sonuç: EEG zaman-frekans ve zaman-frekans çıktısının Gram matrislerinden elde edilen geometrik görüntülerin yapay sinir ağları ile sınıflandırılması, hareketin ve ayna nöron aktivitesinin uzamsal ve zamansal değişimi hakkında bilgi vermektedir.--------------------Deep learning based classification of EEG signals recorded during execution and observation of hand movements to evaluate the mirror neuron activityStudent’s Name: Hüseyin AKBULUTName of Supervisor: Assoc. Prof. Adil Deniz DURUObjective: The neuronal activities in the motor and sensorimotor cortex at the EEG's alpha (8-13 Hz) and beta (14-25) frequency bands while the individuals observe the movement action of others, resemble the activity when execution the same movement pattern. The purpose of this study was to classify the situations in which the participants perform and observe the ball squeezing of hand movements from the recorded EEG signals.Material and methods: Hand movements of the participants have been recorded at 1280x720 pixels with 60 Hz resolution, simultaneously with the EEG measurements to segment the EEG data. EEG signals corresponding to each hand movements recorded during repetitive movements and observations of nine participants were divided into 500 ms windows. Time-frequency analysis was calculated and the classification was applied using two-dimensional time-frequency output and time-frequencys’ Gramian matrices as input to conventional neural networks.Results: Convolutional neural networks have been run with different network structure, movement segments and calculated images sets. The highest test scores (83%) in binary group comparisons have been achieved between the resting state and movement execution. A 75% accuracy score have been achieved in testing using movement execution sets as training and movement observation sets as testing by time-frequency Gramian matrix.Conclusion: Using artificial neural networks for classification of geometric images of EEG time-frequency distributions and their Gramian matrix provide information on the spatial and temporal dynamics of movement and the mirror neuron activity.
- Published
- 2020
20. ANFIS ve Bulanık Mantık Yöntemlerinin Köpük Bitümün Genleşme Oranı ve Yarılanma Süresi Parametreleri Tahmininde Kullanılabilirliğinin Araştırılması
- Author
-
TERZİ, SERDAL, ERTEN, KEMAL MUHAMMET, ERİŞKİN, EKİNHAN, and AKBULUT, HÜSEYİN
- Abstract
Teknolojik gelişmeler sayesinde asfalt üretim sıcaklıkları düşürülerek sıcak karışımlara benzer performanslıkarışımlar elde edilebilmektedir. Sıcak karışım asfaltların malzemelerinin yani agrega ve bitümün yükseksıcaklıklarda ısıtılması nedeniyle yarattıkları olumsuz çevresel etkiler, üretim maliyetlerinde meydana gelensürekli artış ve hammadde kaynaklarındaki azalma nedenleriyle asfalt üretim sıcaklıklarının düşürülmesi eğilimive malzemelerin geri kazanımının popülerliği giderek artmaktadır.Köpük bitüm ve geri kazanılmış/doğal agrega kullanılarak uygulanan köpük bitümle geri kazanım yöntemi,çevresel ve ekonomik olarak avantajları olan bir yöntemdir. Köpük bitümle uygun bir karışım hazırlayabilmekiçin ilk aşama, karışımda kullanılacak bitümün en ideal köpürme özelliklerinin (genleşme oranı ve yarılanmasüresi) doğru şekilde belirlenebilmesidir. Bu nedenle çalışmada, farklı asfalt çimentolarının köpürme özelliklerideneysel olarak belirlenmiştir. Ayrıca deneylerde kullanılan bitümlerin köpürme özellikleri Bulanık Mantık veANFIS yöntemleri kullanılarak modellenmiş ve sonuçlar deneysel olarak elde edilen verilerle kıyaslanmıştır.Elde edilen veriler ışığında kullanılan tüm bitümlerin farklı köpürtme su yüzdeleri için kullanımlarınınliteratürde önerilen minimum köpürme özelliklerini sağladığı ve kullanılan tahminleme yöntemlerinin benzersonuçlarla deneysel verileri desteklediği sonucuna ulaşılmıştır.
- Published
- 2020
21. Orta ve Az Gelirli Ülkelerde Trafik Güvenliği ve Korumasız Yol Kullanıcıları
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin and WOODSIDE, Alan R.
- Subjects
Traffic Safety,Transportation Planning,Traffic Safety in Middle and Low Income Countries ,Trafik Güvenliği,Ulaştırma Planlaması,Orta ve Az Gelirli Ülkelerde Trafik Güvenliği ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering - Abstract
Deaths and injuries caused by traffic accidents around the world have almost becomean epidemic and have become an unbearable social and economic burden for allcountries, especially low and middle-income countries. The World HealthOrganization estimates that 1.35 million people die and 20 to 50 million peoplebecome disabled per year due to traffic accidents. In addition, deaths and injurieswill increase by 80% over the next 20 years and are expected to rank second in the listof causes of death in the world. While the measures taken in the high-incomecountries in this data show a certain decrease on an annual basis, it is seen that morethan 90% of deaths and injuries occur in low and middle-income countries where theregistered vehicles in the world have 48%. It is seen that half of the deaths and injuriesin these low-income countries (54%) are vulnerable road users such as pedestrians,bicycles and motorcycles, and those from low income, low socio-economicenvironment such as low-income countries remain under a much heavier burden.This situation is the result of ignoring or neglecting road users, who are priorities ofthe vehicles and those who are in need of genuine protection, who prioritize themovement of vehicles. Instead, it is thought that it will provide a significantcontribution to the creation of a transportation infrastructure with a weak, vulnerableroad users and a reduction in the number of deaths and injuries., Dünya genelinde trafik kazalarına bağlı ölüm ve yaralanmalar adeta bir salgın halinialmış, önlenemez bir şekilde bütün ülkelerin, özellikle de düşük ve orta gelirli ülkeleraçısından katlanılamaz bir sosyal ve ekonomik yük haline gelmiştir. Dünya SağlıkÖrgütü tahminlerine göre, trafik kazalarına bağlı olarak yılda 20 ila 50 milyon insansakat kalmakta, 1.35 milyon insan da hayatını kaybetmektedir. Buna ek olarak,gelecek 20 yılda ölüm ve yaralanmaların %80 oranında artarak dünyadaki ölümsebepleri sıralamasında ikinci sıraya geleceği tahmin edilmektedir. Bu verilerde yeralan yüksek gelirli ülkelerde alınan tedbirlerle yıllık bazda belirli bir azalmagözlenirken, dünyadaki kayıtlı araçların %48 oranına sahip olduğu düşük ve ortagelirli ülkelerde ölüm ve yaralanmaların %90 dan fazlasının meydana geldiğigörülmektedir. Gelir düzeyi düşük bu ülkelerde meydana gelen ölüm veyaralanmaların yarısının (%54), yaya, bisiklet ve motosiklet gibi korumasız yolkullanıcıların olması, az gelirli ülkeler gibi, az gelirli, düşük sosyo-ekonomikçevreden olanların çok daha ağır bir yük altında kaldığı görülmektedir. Bu durumundaha çok araç öncelikli ve araçların hareketini önceleyen, korumasız ve asıl korumaihtiyacı olan yol kullanıcıların dikkate alınmamasının veya ihmal edilmesininsonucunu olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yerine, zayıf, korunmaya muhtaç yolkullanıcılarını kollayan bir ulaşım alt-yapısı anlayışı ile oluşturulması, meydanagelen ölüm ve yaralanmaların azaltılmasında ciddi oranda bir katkı sağlayacağıdüşünülmektedir.
- Published
- 2019
22. Determination of Traffic Light Time at Signalized Intersections with Fuzzy Logic Method
- Author
-
AKBULUT, *hüseyin, GÜRER, Cahit, YARCI, Şule, and KORKMAZ, Burak Enis
- Subjects
Bulanık Mantık,Trafik Kontrolü,Kavşak,Trafik Hacmi,Yeşil Işık Süresi ,Fuzzy Logic,Traffic Control,Intersection,Volume of Traffic,Green Light Timing ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering - Abstract
Increased number of vehicles due to various reasons brings along with drawbacks,such as traffic congestion and consequently, carbon dioxide emissions, loss of time,fuel and energy consumption. Traffic congestion reaches its peak value inintersections. One of the basic control methods used to provide solutions to theproblems occurring especially at the intersections of urbans is signal control.Signalization is one of the factors that have a significant impact on cycle length,junction capacity, vehicle delay and other indicators [15]. In order for such animportant factor to be functional, it is of great importance that the right of way givento the vehicle groups in the intersections is done with the right timing. There is atendency for adaptive methods to be used because the existing fixed-loop controlsystems are beginning to be inadequate in rapid urban life over time. Today, the mostcommon use of adaptive methods is the applications made by expert systems. One ofthese expert systems is the Fuzzy Logic approach. In this study, the time required forthe green light in an isolated junction is modeled in the case of the change in thevolume of traffic and the average speed of the vehicles in the intersection way withthe help of the Fuzzy Logic Toolbox of the MATLAB package programme. In thisway, it is aimed that the traffic control is dynamic and compatible with the currentcondition., Çeşitli nedenlerle artan araç sayısı, trafik sıkışıklığını ve bunun sonucundakarbondioksit emisyonu, zaman kaybı, akaryakıt ve enerji tüketimi gibiolumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Trafik sıkışıklığı, kesişen yol kesimlerindezirve değerine ulaşmaktadır. Özellikle büyük kentlerin kavşaklarında meydana gelensorunlara çözüm sunmak amacıyla kullanılan temel denetim yöntemlerinden birisinyal kontrolüdür. Sinyalizasyon; döngü uzunluğu, kavşak kapasitesi, araçgecikmesi ve diğer göstergeler üzerinde önemli etkisi olan faktörlerden biridir [15].Bu denli önemli bir faktörün işlevsel olabilmesi için kavşak kollarında araç gruplarınaverilen geçiş hakkı doğru zamanlama ile yapılması oldukça büyük bir öneme sahiptir.Mevcut sabit süreli kontrol sistemleri zaman içerisinde hızlı kent yaşamına yetersizgelmeye başladığından adaptif yöntemlerin kullanılmasına yönelik bir eğilim vardır.Günümüzde adaptif yöntemlerin en yaygın kullanımı, uzman sistemler aracılığı ileyapılan uygulamalardır. Bu uzman sistemlerden biri de Bulanık Mantık yaklaşımıdır.Bu çalışmada MATLAB paket programının “Fuzzy Logic (Bulanık Mantık) AraçKutusu” yardımıyla trafik hacminin ve o kavşak kolundaki araçların ortalama hızınındeğişmesi durumunda, izole bir kavşakta yeşil ışık için gereken sürenin modellemesiyapılmıştır. Bu şekilde, trafik kontrolünün dinamik ve mevcut koşula uyumsağlayabilen bir yapıda olması hedeflenmiştir.
- Published
- 2019
23. A NOVEL HERBAL EXTRACT MEDICINE FOR LIVER HEMOSTASIS: AN EXPERIMENTAL ANIMAL STUDY
- Author
-
KUNDUZ, Enver, DİNÇER, Zeyneb Afra, ŞEKER, Büşra, SAYLAK, Hatice Kübra, DEMİR, Okan, AKBULUT, Hüseyin, and AYŞAN, Erhan
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,Liver bleeding,Herbal medicine,hemostatic agent ,Karaciğer kanaması,Bitkisel ilaç,hemostatik ajan - Abstract
Amaç: Kanama, cerrahi işlemlerin ana komplikasyonlarından biridir. Karaciğer hasarı sonrası ciddi kanamalar görülebilir. Literatürde kompresyon, Pringle manevrası ve diğer hemostatik ajanlar gibi karaciğer kanamasını durdurmak için çeşitli yöntemler tanımlanmıştır. Bu çalışmada, literatürde anti-enflamatuar, antioksidan, antimikrobiyal, analjezik ve antikoagülan etkileri gösterilmiş ajanların kullanımının, karaciğer yaralanmalarında hemostatik etkinlikleri değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 28 adet Wistar albino dişi / erkek sıçan kullanıldı. Hayvanlar 4 gruba ayrıldı. Karaciğer hasarı modeli oluşturulduktan sonra, karaciğere çeşitli bitkisel karışımlar uygulandı. Hematokrit ve trombosit sayıları ölçüldü. Ayrıca karaciğer parankimindeki histopatolojik değişiklikler için, sıçanlar sakrifiye edilerek karaciğer rezeke edildi. Bulgular: Kanama miktarı (p:0,001) ve preoperatif ve postoperatif hematokrit değişiklikleri (p:0,009) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlıydı. Bağ dokusu büyümesinde (p:0,065) ve nekrozda anlamlı bir fark yoktu (p:0,062). Karyorreksis olmadan iltihaplanmada anlamlı fark vardı (p:0,003). Tartışma: Histopatolojik incelemeler aktif ajan kullanan grupların daha fazla bağ dokusu ve karyorreksi, kanamayı durdurmaya yardım edebilmektedir., Objective: Bleeding is one of the major complications of surgical procedures. Severe bleeding can be seen after liver injury. Various methods have been described in the literature for stopping liver bleeding such as compression, Pringle maneuver, and other hemostatic agents have been used. In this study, the use of anti-inflammatory, antioxidant, antimicrobial, analgesic, and anticoagulant agents described in the literature were evaluated for hemostatic efficacy following liver injuries. Materials and Methods: In this study 28 Wistar albino female / male rats from out-bred production were used. Animals were divided in 4 groups. After liver damage model creation, various herbal substances were applied to the liver. Hematocrit and platelet counts were measured. In addition, for histopathologic changes in the liver parenchyma, the rats were sacrificed, and the liver was resected. Results: The amount of bleeding (p:0.001) and the preoperative and postoperative hematocrit changes (p:0.009) were statistically significant between the groups. There was no significant difference in connective tissue growth (p:0.065) and necrosis (p:0.062). There were significant differences in inflammation and without karyorrhexis (p:0.003). Discussion: Histopathological examinations showed that the groups using active agents had more connective tissue and karyorrhexis. Therefore these tissues could help to stop bleeding.
- Published
- 2019
24. Classification of brain electrical dynamics measured with response to opposite season video stimuli
- Author
-
Atasoy, Mehmet Berkay, Birankar, Eyüp, Arıca, Şafak Abdullah, Güney, Selen, Akbulut, Hüseyin, Achylov, Rahmet, Duru, Dilek Göksel, and Duru, Adil Deniz
- Subjects
Opposite Seasons ,EEG ,Classification ,Video Stimuli - Abstract
2019 Scientific Meeting on Electrical-Electronics and Biomedical Engineering and Computer Science, EBBT 2019 -- 24 April 2019 through 26 April 2019, nofulltext# --- Atasoy, Mehmet Berkay (Arel Author), Birankar, Eyüp (Arel Author), Arıca, Şafak Abdullah (Arel Author), Duru, Dilek Göksel (Arel Author), In this study, it was aimed to classify the electrical signals recorded from human brain during different season (summer-winter) videos as stimuli. Data have been recorded using 14 channels EEG from four male participants. The power of delta, theta, alpha, beta and gamma frequency bands have been recorded and used to classify the collected data. Decision tree pre-processing method have been used to select the attributes of frequency bands and electrodes. To classify the data, support vector machines (SVM), linear discriminant analysis (LDA) and logistic regression (LR) machine learning algorithms have been used. It was found that it was separated %82.25 with SVM, %81 with LDA and %80.75 with LR. The results of three algorithms have shown similar scores. © 2019 IEEE.
- Published
- 2019
25. Fen bilimleri öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin tespiti ve çeşitli değişkenler açısından incelenmesi
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Genç, Hasan, and İlköğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
Düşünme, insanları diğer canlılardan ayıran ve her geçen gün önemini daha da arttıran vazgeçilmez bir eylemdir. Bu çalışma ile gelecek nesli fen okuryazarı olarak yetiştirme çabasıyla yola çıkan fen bilimleri aday öğretmenlerinin eleştirel düşünme eğilimlerinin tespiti ve bazı bağımsız değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.Çalışmada nicel veri analizi kapsamında betimsel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2018-2019 yılının bahar döneminde Trabzon Üniversitesi'nde öğrenim gören 201 fen bilimleri öğrencisi çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama aracı 49 madde ve 5 alt boyuttan oluşan `Eleştirel Düşünme Eğilimi` ölçeği ile araştırmacı tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Eleştirel Düşünme Eğilimi ölçeği ve Kişisel Bilgi Formunda elde edilen veriler SPSS 22 paket programı ile aritmetik ortalama, çarpıklık, basıklık, standart eğilim, normallik, bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testleri uygulanmıştır. Eleştirel düşünme eğilimleri ile ilgili veriler incelendiğinde; fen bilimleri öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilim düzeylerinin tüm alt boyutlar açısından ve ölçek bütünlüğü açısından yüksek olduğu görülmüştür. Cinsiyet değişkenine göre veriler incelendiğinde; üst biliş, sistematiklik, azim-sabır ve açık fikirlilik alt boyutları açısından anlamlı farklılık görülmediği fakat esneklik alt boyutu açısından anlamlı farklılık görülmüştür. Esneklik alt boyutundaki farklılaşma kadın öğrenciler lehine görülmektedir. Eleştirel düşünme eğilimleri diğer bağımsız değişkenler açısından incelendiğinde, mezun olunan lise, üniversite öncesi yaşam alanı, anne eğitim durumu, baba eğitim durumu, annenin aile içi tutumu, babanın aile içi tutumu, kitap okuma ve spor yapma değişkenleri açısından anlamlı farklılaşma tespit edilmemiştir. Thinking is an indispensable act that distinguish people from other livings. Its importance increasing day by day. The purpose of this study not only is to determine critical thinking tendencies of pre-service Science Teachers whose aim is to raise next generation as a science literate, but also examine them in terms of independent variables.In this research, descriptive method was used within the scope of quantitative data analysis. Working group of this study consisted of 201 science students of Trabzon University in spring semester of 2018-2019 academic year. Critical thinking tendencies scale which is used in this research consists of 49 items and 5 sub-dimensions and personal information form that was created by researcher. The obtained data were analyzed by using SPSS 22 package program, arithmetic mean, standard deviation, normality, independent groups t-test and one-way analysis of variance (ANOVA) tests were applied.When the data about critical thinking tendencies are examined, it was observed that critical thinking tendencies level of science pre-service teachers are high in terms of sub-dimensions and accuracy of scale. When the data analyzed according to gender variable, there was no significant difference in terms of upper cognition, systemicity,perseverance and open-mindness sub dimensions. Differentiantion in flexibility sub dimension is seen in favor of female students. When the critical thinking tendencies were examined in terms of other independent variables such as high school graduated from, environment lived before university, parents' education, parents' attitudes. Reading and sport, there were no significant differences. 78
- Published
- 2019
26. Breast Metastasis of Alveolar Soft Part Sarcoma
- Author
-
AKBULUT, HÜSEYİN, BEKTAŞOĞLU, Hüseyin, BAŞKÖY, LÜTFULLAH, MALYA, FATMA ÜMİT, KADIOĞLU, HÜSEYİN, GÜCİN, ZÜHAL, ERSOY, YELİZ EMİNE, and AKBULUT, HÜSEYİN
- Subjects
AKBULUT H., BEKTAŞOĞLU H., BAŞKÖY L., MALYA F. Ü. , KADIOĞLU H., GÜCİN Z., ERSOY Y. E. , -Breast Metastasis of Alveolar Soft Part Sarcoma-, Annals of Breast Cancer Research, cilt.1, ss.1003, 2016 - Published
- 2016
27. Safra Yollarına Rüptüre Kist Hidatikte Nazokistik-biliyer Drenaj
- Author
-
TAŞCI, YUNUS, DOLAY, KEMAL, AKÇAKAYA, ADEM, AKBULUT, HÜSEYİN, MALYA, FATMA ÜMİT, and AKBULUT, HÜSEYİN
- Subjects
MALYA F. Ü. , TAŞCI Y., AKBULUT H., AKÇAKAYA A., DOLAY K., -Safra Yollarına Rüptüre Kist Hidatikte Nazokistik-biliyer Drenaj-, 19. Ulusal Cerrahi Kongresi, 15. Cerrahi Hemşireliği Kongresi, Antalya, Türkiye, 13 April 2016, ss.331 - Published
- 2016
28. DISTINCT FUNCTIONAL MUSCARINIC RECEPTORS IN GUINEA-PIG GALLBLADDER, ILEUM AND ATRIA
- Author
-
KARAALP, ATILA, AKICI, AHMET, AKBULUT, HÜSEYIN, ULUSOY, NEFISE BARLAS, and OKTAY, SULE
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
29. Subtypes of muscarinic receptors in rat duodenum A comparison with rabbit vas deferens, rat atria, guinea-pig ileum and gallbladder by using imperialine
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Gören, Zafer, İskender, Ece, Eraslan, Aylin, Özdemir, Osman, and Oktay, Şule
- Published
- 1999
- Full Text
- View/download PDF
30. Financial analysis of banking and insurance sector before and after the 2008 financial crisis
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Aydın, Yüksel, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and İşletme Ana Bilim Dalı
- Subjects
Banka ,Economics ,Economic crisis ,T Testi ,Consolidated financal tables ,Financial crisis ,Commercial selling insurance ,Analiz ,Financial analysis ,Sigortacılık ,Insurance ,İşletme ,Kriz ,Fon ,Turkish banking system ,Economical crisis 2008 ,Ekonomi ,Sigorta ,Banking sector ,Finansal Rasyolar ,Business Administration - Abstract
Ülkemizde finansal sistemin bir alt kolu olan para piyasasının yapı taşını oluşturan bankalar ve sigorta şirketleri, ekonomideki fon arz ve taleplerinin yönetilmesini sağlayarak ülkemizin kalkınmasında büyük katkılar sağlamaktadır. Bu kurumların bünyelerinde bulunan fonların reel sektöre devredilmesiyle para değişime uğrayarak sermaye halinde ekonomide dolaşmaya başlar. Ekonomi içerisinde yer alan tüm gerçek ve tüzel kişilerin en çok zarara uğradığı durumların başında finansal krizler gelmektedir. Finansal krizlerin etkileri, sadece ekonomik alanda sınırlı kalmayıp toplumsal, siyasal ve sosyal alanlarda da büyük kayıpların yaşanmasına sebep olmaktadır. Dünya ekonomisinin küreselleşmesi ve mal, hizmet ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle birlikte bir ülkede oluşan kriz, diğer ülkelere hızlı biçimde sıçrama yapabilmektedir. Bu çalışmada, öncelikle kriz kavramı ve ekonomik kriz çeşitleri ele alınmış ve finansal krizler üzerinde durulmuştur. Türkiye’nin yaşadığı ve etkilendiği finansal krizler genel olarak açıklanmıştır. Finansal sistem içerisinde en büyük paylara sahip olan bankacılık ve sigortacılık sektörlerinin tanımları, türleri, işlevleri ve bilanço yapıları değinilerek, fon oluşumundaki kalemlerden bahsedilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise 2008 Finansal Kriz öncesi ve sonrası olarak 2005-2011 yılları arası Türk bankacılık ve sigortacılık sektörlerinin, mali tabloları analiz edilmiş ve finansal rasyolar, fon kaynakları ve kullanımları yıllar itibariyle değerlendirilmiştir. Ayrıca yapılan istatistiksel veri analizi yöntemi T Testi Analizi uygulaması ile bankacılık ve sigortacılık sektörlerine ait bazı ortak finansal oranların verileri karşılaştırılmış, bu oranlarla ilgili olarak kriz öncesi ve sonrası şeklinde değerlendirmelerde bulunulmuştur., Banks and insurance companies that constitute the building block of the money market, which is a sub-branch of the financial system in our country, make great contributions to the development of our country by managing the fund supply and demand in the economy. With the transfer of the funds in the bodies of these institutions to the real sector, the money begins to circulate in the economy in the form of capital changes. Financial crises are at the forefront of all the real and legal persons involved in the economy. The effects of financial crises are not only limited to the economic arena, but also cause huge losses in social, political and social areas. The crisis in a country which formed Globalization of world economy and the liberation of goods, services and capital movements are other countries can jump rapidly. In this study, firstly the concept of crisis and various types of economic crises are discussed and financial crisis is emphasized. The financial crises experienced and influenced by Turkey are generally explained.The definitions, types, functions and balance sheet of the banking and insurance sectors which have the largest shares in the financial system are mentioned and the items in fund formation are mentioned. In the last part of the study, before and after the 2008 Global Crisis, the financial statements of the Turkish banking and insurance sectors between 2005 and 2011 were analyzed and financial ratios, funding sources and usage were evaluated over the years. In addition, statistical data analysis method T test analysis application the data of some common financial ratios of the banking and insurance sectors were compared and the pre-crisis and post-crisis evaluations of these ratios were made.
- Published
- 2017
31. Investigation of Engineering Properties of Rocks with Different Geological Properties as Hot Mix Asphalt Aggregate
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin, GÜRER, Cahit, and YILDIZ, Ahmet
- Subjects
Aggregate,properties of mineralogic and geological,hot mix asphalt,wear properties of aggregate ,Agrega,jeolojik ve minerolojik özellikler,sıcak karışım asfalt,agrega aşınma özellikleri - Abstract
Yol kaplamaları, konut, baraj vb. gibi hemen hemen bütün inşaat mühendisliği uygulamalarındaki hayati bileşen agregalardır. Genellikle agregalar oldukça önemli miktarlarda üretilirler ve kullanılırlar Dolayısıyla agregalarda kullanım yerlerine göre farklı mühendislik özellikleri aranır. Kullanıldıkları yerdeki malzemenin performansını büyük ölçüde belirleyen agregaların özellikleridir. Bu çalışmada iki farklı kayaçtan elde edilen agregalar ilk önce fiziksel testlere tabi tutulmuş, daha sonra mineroloji ve jeoloji yönünden tetkikleri yapılmıştır. Sıcak karışım asfalt yorulma ömürleri ve kristal boyutları arasında basit regrasyon analizi yapılmıştır. Sonuçlar agrega ve kompozit malzemenin fiziksel özellikleriyle kompozit malzemeyi oluşturan kayaçların kristal boyutları arasında lineer-ters orantılı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Agrega, jeolojik ve minerolojik özellikler, sıcak karışım asfalt, agrega aşınma özellikleri., Aggregate is one of the most important construction materials used for most of the civil engineering applications such as pavement, building construction, dam, etc. They are usually used and produced in large amounts. Therefore, aggregates must have different engineering properties depending on where it is used. Aggregates determines the performance of materials with which they are used. In this study, mechanical and phycical tests were performed on aggregates produced from two different rocks and then their grain size, mineralogic, geological analyzes were also investigated. The relationships between hot mix asphalth fatigue life and grain size are described by simple regression analyses. Results showed that there is a non-linear correlation between the physical properties of aggregate and composite materials and their grain size.
- Published
- 2016
32. Determination of Wear Behavior of a Volcanic Agregate from Afyonkarahisar Region
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin, ÇETİN, Sedat, and GÜRER, Cahit
- Subjects
Aggregate,Abrasion,LAV,AIV,Afyonkarahisar City ,Agrega,Aşınma,LAV,AIV,Afyonkarahisar - Abstract
Aggregates are one of the important component of pavements. Mineral aggregates make up between 80% and 90% of the total volume or 94% to 95% of the mass of hot mix asphalt. Composite materials performance was determined largely by aggregates types and properties. Mineral aggregates are responsible as primarily component from load carrying capacity of pavements so asphalt pavement performance could be variation according to the aggregate types. In this study, an aggregate samples which were used in Afyonkarahisar city pavements widespread, Los Angeles Abrasion (LAV) and Aggregate Impact Value (AIV) properties were investigated., Agregalar yol kaplamalarının en önemli bileşenlerinden biridir. Sıcak karışım asfalt kaplamaların hacimce yaklaşık % 80-90?ı ve ağırlıkça %94-95?i mineral agregalardan oluşur. Agregaların cinsi ve özellikleri kompozit malzemenin kullanıldığı yerdeki performansını büyük ölçüde belirler. Mineral agrega, kaplamanın yük taşıma kapasitesinden birincil derecede sorumlu bileşendir ve buna bağlı olarak asfalt kaplamanın performansı büyük değişim gösterir. Bu çalışmada Afyonkarahisar bölgesi yol üst yapılarında yaygın olarak kullanılan bir agrega numunesi üzerinde Los Angeles aşınma (LAV) ve darbelenme aşınması (AIV) özellikleri incelenmiştir. Sonuçlar volkanik kökenli bir agrega numunesi ile karşılaştırılmıştır. The results were compared a volcanic aggregate specimen. Anahtar Kelimeler: Agrega, Aşınma, LAV, AIV, Afyonkarahisar
- Published
- 2016
33. Mikro ribonükleik asitlerin meme kanserinde multisentrisiteyi öngörmedeki yeri
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Ersoy, Yeliz Emine, and Genel Cerrahi Anabilim Dalı
- Subjects
Micro RNA ,General Surgery ,Neoplasms ,Gene expression ,Genel Cerrahi ,Breast neoplasms - Abstract
Klinik ve histopatolojik olarak heterojen özelliklere sahip meme kanserinin tanı ve tedavisinde genetik faktörlerin rolü son dönemlerde ön plana çıkmıştır. Özellikle miRNA'ların ekspresyon profillerinin farklı kanser tiplerinde farklılıklar gösterdiği; mRNA ekspresyonunu regüle ettikleri, ya da translasyonu inhibe edici rolleri ile meme kanseri hücrelerinin progresyon, invazyon ve metastaz yapmasında etkin olabilecekleri gösterilmektedir. Multisentrik olarak saptanan meme kanserli vakaların tedavi planında meme koruyucu cerrahinin lokal rekürrens ve survival üzerine etkisi halen tartışmalıdır. Çalışmamızda, meme kanserlerinde expresyon farklılığı bildirilmiş olan 84 miRNA geninin multisentrisiteyi öngörmedeki etkinliklerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Meme Hastalıkları Polikliniği'ne başvuran, cerrahi tedavi öncesinde kemoterapi / kemoradyoterapi almamış ve daha önce kanser anamnezi olmayan 31 unifokal-26 multisentrik meme kanseri tanılı bayan hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların operasyonları sırasında tümörlü dokular ve cerrahi sınırlar dışındaki sağlam meme dokularından alınan parçalar ` RNA later solüsyonu ` içinde -80°C'de muhafaza edildi. İÜ İTF İç Hastalıkları AD, Tıbbi Genetik BD, Moleküler Genetik Laboratuvarı'nda tüm dokularda `Human Breast Cancer miRNA PCR Array` kit ile 84 miRNA çalışıldı. Çalışmanın etik ilkelere uygunluğu Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu tarafından değerlendirilerek etik onam alındı. Çalışmamızda fold change cut off değeri 4 olarak kabul edildi. Unifokal grupta 13 adet upregüle, 5 adet downregüle, multisentrik grupta 3 adet upregüle 7 adet downregüle miRNA tespit edildi. The role of genetic factors in diagnosis and treatment of breast cancer, which is heterogeneous in both histopathological and clinical ways, has come into prominence. Especially, expression profiles of miRNA are shown to be different in various cancers, to regulate expression of mRNA or to have a role in inhibition of translation, thus it shows the possible effect in progression, invasion and metastasis of breast cancer cells. The effect of breast conserving treatment in local recurrence and survival rates for the patients who has multifocal breast cancer is still controversial. In our study, we intended to evaluate the foresight of 84 miRNAs which is identifed in breast cancer for having differentiated expressions. 31 patients with unifocal, and 26 patients with multicentric breast cancer who admitted to General Surgery Department of Bezmialem Vakif University Hospital and who have no any other cancer known before, nor any neoadjuvant therapy prior to surgery were included in this study. The tissue samples of both tumoral and normal breast tissues which were taken during the operation procedure were kept in `RNA later solution` at -80°C. In all of the samples, 84 miRNAs were studied with `Human Breast Cancer miRNA PCR Array` at Division of Medical Genetics, Department of Internal Medicine, Istanbul Medical Faculty, Istanbul University. Fold change cut off value was accepted as four. As the results; in unifocal group there were 13 upregulated and five downregulated miRNAs, and in multicentric group, there were three upregulated and seven downregulated miRNAs. 84
- Published
- 2016
34. Coğrafi Bilgi Sistemleri Destekli Trafik Kaza Kara Nokta Belirleme: Ampirik Bayes Uygulaması
- Author
-
DERELİ, Mehmet Ali, ERDOĞAN, Saffet, SOYSAL, Ömer, ÇABUK, Alper, UYSAL, Murat, TİRYAKİOĞLU, İbrahim, AKBULUT, Hüseyin, DÜNDAR, Süleyman, ERDOĞDU, Hamza, SARAÇLI, Sinan, YALÇIN, Mustafa, GÜLAL, Ahmet, TAŞBAŞ, Merve, KANTAR, Mahmut, and ARSLAN, Yaşar
- Subjects
Trafik Kazaları,Kara Nokta,Ampirik Bayes,Coğrafi Bilgi Sistemleri ,Traffic Accident,Black Spot,Empirical Bayes,Geographical Information System - Abstract
Traffic accidents are one of the important problems in our country and in world. So many investments have been made to reduce traffic accident. Traffic accidents have occurred by the road geometry, the segment length, the number of lanes etc. It is important to determine the black spot where the accident occurred frequently. In this study, the Empirical Bayes method has used in order to determine risky road segments. Traffic accident data have been compiled general directorate for highways and general directorate of security. The data cover traffic accidents in highways of Afyonkarahisar and Konya in 2006-2011 years. The Empirical Bayes methods have predicted the expected accidents for a segment. Performance Index and estimate of the accident have been calculated to determine black spot. These segments which are identified as at risk have visualized with software supported Geographical Information Systems, Trafik kazaları dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli problemlerden birisidir. Bu nedenle trafik kazalarının azaltılmasına yönelik birçok yatırım yapılmaktadır. Gerçekleşen bu yatırımların yanında, trafik yoğunluğundan, yol geometrisinden, segment uzunluklarından, şerit sayısından vb. nedenlerden dolayı kazaların sıklıkla meydana geldiği trafik kaza kara noktalarının belirlenmesi de önemlidir. Bu çalışmada trafik açısından riskli olan yol segmentlerinin belirlenmesi amacıyla, kara nokta belirleme yöntemlerinden biri olan Ampirik Bayes yöntemi kullanılmıştır. Karayolları Genel Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden temin edilmiş olan 2006-2011 yılları Afyonkarahisar-Konya illeri dâhilinde bulunan karayollarında gerçekleşen trafik kaza verileri kullanılarak her yol segmenti için beklenen kaza tahminleri hesaplanmıştır. Her yol segmenti için hesaplanan kaza tahminleri ile performans indeksleri belirlenmiş ve performans indeksleri birden büyük olan segmentler kara nokta olarak nitelendirilmiştir. Riskli olarak belirlenen bu segmentler Coğrafi Bilgi Sistemleri destekli yazılımlar yardımıyla görselleştirilmiştir.
- Published
- 2015
35. Bir Sathi Kaplamalı Yol Üst Yapısının Taşıma Gücü Değişimlerinin Prima 100 ve Dynatest 3031 Hafif Düşen Ağırlık Deformasyon Ölçer Cihazları ile İncelenmesi
- Author
-
GÜRER, Cahit, ÇETİN, Sedat, KARAŞAHİN, Mustafa, and AKBULUT, Hüseyin
- Subjects
Hafif düşen ağrılık deformasyon cihazı (LWD), Sathi kaplamalar,Mevsimsel değişim etkisi, Dynatest 3031 LWD,Prima 100 LWD - Abstract
Hafif düşen ağırlık deformasyon ölçme (LWD) deneyi çok tabakalı yol üst yapılarının taşıma güçlerinin belirlenmesinde kullanılan, ekonomik ve basit bir hasarsız deney yöntemidir. Bu cihazların en önemli avantajlarından biri istenilen yere kolaylıkla taşınabilir olmasıdır. Cihaz ile belirli bir yükseklikten bir dairesel plaka üzerine sabit bir ağırlık düşürülerek tabakalı üst yapı üzerinde trafiğin etkisine benzer bir etki oluşturulur. Bu yükleme neticesinde üst yapıda deformasyonlar oluşur. Meydana gelen deformasyonlar plakanın merkezinde yer alan bir geofonsensör ile ölçülerek tabaka rijitlik modülleri geri hesaplanır. Bu çalışmada bir sathi kaplamalı güzergahta mevsimsel şartlara göre taşıma gücünde meydana gelen değişim iki farklı marka LWD cihazı ile yerinde yapılan hasarsız deneyler ile incelenmiş ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Her iki LWD cihazıyla ölçülen deformasyon değerleri birbirine yakın olmakla birlikte Dynatest LWD sonuçlarının daha tutarlı olduğu görülmüştür.
- Published
- 2015
36. Atık Mermerlerin Asfalt Kaplamalarda Agrega Olarak Değerlendirilmesi
- Author
-
AKBULUT, Hüseyin and GÜRER, Cahit
- Abstract
Asfalt kaplama yollarda kullanılan malzemelerin ortalama % 95’i agregalardan oluşmaktadır. Yol inşaatında tüketilen bu agregalar civardaki agrega ocaklarından veya doğal agrega kaynaklarından temin edilmektedir. Dolayısı ile her geçen gün yeni agrega ocaklarına olan talep giderek artmakta ve bu ocaklardan dolayı yeryüzünün genel yapısı bozulmakta, çevremizde hoş olmayan görüntüler oluşmaktadır. Mermer ocaklarında önemli miktarlarda açığa çıkan parça mermer atıkları yol kaplamlarında agrega olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmada Afyon-İscehisar bölgesindeki homojen bir mermer ocağı atıklarından agrega üretilmiş ve bu numuneyi karşılaştırmak için şehir içi asfalt karışımlarda kullanılan bir şahit agrega numunesi alınmıştır. Agrega numuneleri üzerinde standart agrega, Marshall stabilite-akma ve dolaylı çekme deneyleri yapılmıştır. Deney sonuçları mermerden üretilen agregaların mekanik özelliklerinin ve asfalt karışımdaki stabilite ve akma değerlerinin sınır şartlar içinde kaldığını ve bu malzemelerin orta ve düşük trafik hacimli asfalt kaplamaların binder tabakalarında agrega olarak değerlendirilebileceğini göstermiştir.
- Published
- 2015
37. Fokal pankreatit ile karışan pankreas başı tümörü: Nonfonksiyone nöroendokrin tümör
- Author
-
MALYA, FATMA ÜMİT, KUNDUZ, ENVER, TAŞCI, YUNUS, HASBAHCECI, MUSTAFA, AKBULUT, HÜSEYİN, AKÇAKAYA, ADEM, and KUNDUZ, ENVER
- Subjects
Nonfonksiyone nöroendokrin tümör-, 12. Türk Hepatopankreatobiliyer Cerrahi Kongresi, Antalya, Türkiye, 01 April 2015 [MALYA F. Ü. , KUNDUZ E., TAŞCI Y., HASBAHCECI M., AKBULUT H., AKÇAKAYA A., -Fokal pankreatit ile karışan pankreas başı tümörü] - Published
- 2015
38. Functional Conjugated Polymers
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Yağcı, Yusuf, Kimya, and Chemistry
- Subjects
biopolymer ,polymer ,polimer ,biyopolimer - Abstract
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015, Thesis (PhD) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2015, Konjuge polimerlerin optik, elektronik, diyot ve biyolojik alanlardaki artan umut verici uygulamaları nedeniyle önemli oranda bilimsel çalışma konjuge polimerlerin bir çok açıdan yeni uygulamalarını araştırmaya yönlendirilmiştir. Sayısız konjuge polimeler içinde polipara fenilenler ve politiyofenler, fotolimunesans, electrolimunesans, kuantum verimi ve termal kararlılık açısından en çok gelecek vaad eden polimer sınıfındadırlar. İletken polimerler yada sentetik metaller olarak adlandırılan konjuge polimerler sıradışı özellikleri nedeniyle birçok alanda temel malzeme haline gelmektedir. Ayrıca mükemmel iletkenlik, yüksek derecede mekanik dayanıklılık ve işlenebilirlik özellikleri ile öne çıkmaktadırlar. Konjuge polimerlerin biyomoleküller için mükemmel bir immobilizasyon yüzeyi olarak kullanımı, düşük maliyetli, istenen seviyede, kolay işlenebilen ve iletkenlik özelliklerine sahip etkili biyosensör sistemlerinin gelişiminde etkili olmuştur. Konjuge polimerler yüksek yüzey alanı, polimer film kalınlığının ayarlabilme avantajıyla uygun yüzey morfolojisi ve üzerinde kararlı bir enzim tutunma alanı sağlayabilmektedir. En son yapılan özgün çalışmalarda, üzerinde polipeptit, amince zengin ve suda çözünür gruplar içeren sentetik polimeler biyo-ilaç, ilaç taşıma, biyo mineralleşme, biyo konjugasyon ve doku mühendisliği alanlarında büyük ilgi görmektedir. Bu çeşit polimerlerin eşsiz özelliklerini dikkate alarak, bu tezde polipara fenilen ve politiyofen iskeleti üzerinde suda çözünür, amince zengin ve peptit içeren konjuge polimerler sentezledik. Bu tezin ilk bölümünde, polipeptit kulanarak biyolojik temelli yüzey dizayni için basit ve etkili bir yöntem gösterimektedir. Bu yöntem N-karboksianhidrid (NCA) hakla açılma polimerizasyonu ile tiyofen fonksiyonlu peptit makromonomer (T-Pala) sentezlendi ve elektropolimerzasyon ile son ürün elde edildi. Elde edilen politiyofen-g-polialanin (PT-Pala) isimli iletken polimer karakterize edilerek biyomolekul bağlanması için bir matriks olarak kullanıldı. Polimerin biyosensör uygulanabilirliği glikoz algılama yönteminde model enzim olan glikoz oksidaz (GOx) kullanılarak incelendi. Bu sistem farklı pH aralıklarında en iyi biyosensör cevapları incelenerek GOX enzimi için de uygun değerde maksinum değere sahip olduğu görüldü. Ayrıca polimer ve GOx enzimi hem kovalent bağlı hemde fiziksel bağlanma yöntemleri karşılaştırılarak incelendi. Dizayn edilen biyosensör sistemi 0.01–1.0 mM konsatrasyonda glikoz için çok iyi bir doğrulukta sonuç verdi.. Elde edilen biyokonjugasyon polimer sisteminin GOx ile sağladığı biyosensör özelliği literatürdeki diğer glukoz sensörü sistemlerle karşılaştırıldığında çok iyi değerlere sahip olduğu görüldü. Yüzey özellikleri SEM analiz yöntemi ile sadece politiyofen, politiyofen ve PT-Pala graft yapısı ve sadece PT-Pala içeren üç farklı yüzey ile incelendi. Elde edilen farklı yüzey sonuçları ve floresans mikroskobunda alınan görüntüler ile konjuge polimerin yüzey yapısı detaylı bir şekilde aydınlatıldı. Son olarak, sentezlenen T-Pala ve PT-Pala için antimikrobiyal aktivite disk diffuzyon metodu ile incelendi. Grafit yüzey üzerindeki PT-pala kaplama Gram pozitive bakterilerine karşı önemli derecede antibakteriyel özellik gösterdiği görüldü. İkinci bölümde, üzeride polypeptit (poli-L-lisine, PLL) ve hidrofilik poli(etilen glikol) (PEG) yan gruplari içeren çok fonksiyonlu konjuge polimer sentezi gösterilmektedir. Bu yaklaşım Suzuki kenetlenme reaksiyonu ve N-karboksianhidrid hakla açılma polimerizasyonunu içermektedir. İlk olarak, polipeptit makromonomer karşılık gelen monomer ve (2,5 dibromphenil) metilamine başlatıcısı kullanılarak NCA halka açılma polimerizasyonu ile sentezlendi. Daha sonra final polimer, peptit makromonomer, PEG makromonomer ve 1,4 benzendibronik acid ile Suzuki kenetlenme reaksiyonu kullanılarak sentezlendi. Aynı polimer farklı bir yöntem ile tekrar sentezlendi. Bu yöntemde ilk olarak (2,5-dibromfenil) metilamine, PEG makromonomer ve 1,4 benzendibronik acid kullanılarak Suzuki reaksiyonu ile sentezlendi. Daha sonra polimer üzerindeki primer amine grupları başlatıcı olarak kullanılarak NCA halka açılma polimerizasyonu ile polipeptit zinciri polimer üzerinde sentezlendi. Üçüncü bölümde, floresans konjuge polimer ile farklı bir biokonjugasyon uygulaması yapıldı. Suzuki kenetlenme polimerizasyonu ile sentezlenen, üzerinde primer amin ve PEG grupları içeren suda çözünür polipara fenilen konjuge polimer sentezlendi ve karakterize edildi. Daha sonra folik acid ile işaretlenen potansiyel hucre hedefli görüntüleme probu incelemesi için, HeLa ve A549 kanser hucreleri kullanıldı. Sitotoksisite tahlili polimerin hücrede herhangi bir toksik etki göstermediğini ortaya koydu. Ayrıca floresans resimleri gösterdi ki; FA reseptörünün hücre yüzeyindeki seviyesine bağlı olarak, FA ile konjuge PPP-NH2-g-PEG polimeri ile muamele edildiğinde floresans yoğunluğu HeLa hücrelerinde A549 hücrelerinden açık şekilde daha yüksektir. FA/PPP-NH2-g-PEG konjuge sistemi, FA receptör pozitif HeLa rahim ağzı kanser hücrelerinin spesifik olarak görüntülenmesinde biokonjuge sistem olarak başarıyla kullanıldı. Özet olarak, üzerinde polipeptit, suda çözünür grup, PEG, ve primer amin içeren kompleks yapıdaki çok fonksiyonlu konjuge polimerlerin sentezi, karakterizasyonu ve bazı biyouygulamaları başarıyla gerçekleştirildi. Bu çalışmalarda biyouygulamalarin temelini oluşturan peptit zincirlerinin sentezi NCA-ROP tekniği ile yapıldı. Polipeptit zinzirinin molekül ağırlığının ve yapısının kontrollu bir şekilde elde eilmesine olanak sağlayan bu teknik α-amino asitlerin üretan türevlerine dönüştürülmesi prensibine dayanmaktadır. Polimerizasyon çok farklı özelliklere sahip primer amin başlatıcılarla tek basamaklı mölekül içi halkalaşma reaksiyonu üzerinden yürümektedir. Bu çalışmada Suzuki kenetlenme ve eletropolimerizasyon reaksiyonlarına uygun fenil ve tiyofen bileşiklerinin primer amin içeren türevleri kullanıldı., The considerable role of conjugated polymers (CPs) in emerging synthetic bio-applications, optical, electronic, diodes, and display technologies, represents the promising way in which considerable endeavors have been directed towards the realization of many aspects of conducting organic polymers. Conducting polymers are known as “synthetic metals”, making them fundamental materials in many research fields because of their outstanding characteristics. They exhibit both excellent conductivity and high mechanical strengths and processability. The use of CPs as an excellent immobilization platform for biomolecules led to the development of efficient biosensors, which were easy to process, had the ability to conduct electricity at any desired level, had a low cost, and straightforward preparation techniques. CPs provide high surface area, adjustable morphology by arranging the thickness of the polymer film and offer extensive stability of the enzymes incorporated in them. Furthermore, these materials also facilitate structural and electronic modifications which can be used in detecting a target compound in any test solution. The polymer structure can be tuned to accomplish the desired properties, producing a sensitive and reproducible microenvironment for biological reactions to mimic the naturally occurring environments of the biological molecules. Among vast number of CPs, poly(p-pheneylene)s (PPP)s and polythiophenes (PT)s are the most promising class of polymer in terms of relatively high photoluminescence, electroluminescence quantum efficiencies and thermoxidative stability and so on. Conjugated structure of CPs can create excellent one-dimensional surface for energy transport of electrons and strong UV absorption. Especially, their fluorescence feature is one of the most susceptible to environmental change and this allows for eminent selectivity in signaling reporter group materials and provides advantages for CPs to be used in sensor technologies including pH sensors, temperature sensors and recently developed biosensors. Recent innovative strategies for the syntheses of functional polymeric structures bearing polypeptides, amino-rich and water soluble groups have received enormous interest in the fields of biomedicine, drug delivery, biomineralization, bioconjugations, and tissue engineering. Taking account of the unique advantages of these strategies, in this thesis, we focused on the combination of PPPs and PTs with polypeptide, amino and water soluble groups in the same conjugated backbone. In the first part of thesis, a simple and efficient approach for the electrochemical deposition of polypeptides as bio-based covering materials for surface design is described. The method involves N-carboxyanhydride (NCA) ring-opening polymerization from its precursor to form a thiophene-functionalized polypeptide macromonomer (T-Pala), followed by electropolymerization. The obtained conducting polymer, namely polythiophene-g- polyalanine (PT-Pala), was characterized and utilized as a matrix for biomolecule attachment. The biosensing applicability of PT-Pala was also investigated by using glucose oxidase (GOx) as a model enzyme to detect glucose. The designed biosensor showed a very good linearity for 0.01–1.0 mM glucose. Finally, the antimicrobial activities of newly synthesized T-Pala and PT-Pala were also evaluated by using the disc diffusion method. In the second part of thesis, we report a novel approach for fabrication of multifunctional conjugated polymers, namely poly(p-phenylene)s (PPPs) possessing polypeptide (poly-L-lysine, PLL) and hydrophilic poly(ethylene glycol) (PEG) side chains. The approach is comprised of the combination of Suzuki coupling and in situ N-carboxyanhydride (NCA) ring-opening polymerization (ROP) processes. First, polypeptide macromonomer was prepared by ROP of the corresponding NCA precursor using (2,5-dibromophenyl) methanamine as an initiator. Suzuki coupling reaction of the obtained polypeptide and PEG macromonomers both having dibromobenzene end functionality using 1,4-benzenediboronic acid as the coupling partner in the presence of palladium catalyst gave the desired polymer. A different sequence of the same procedure was also employed to yield polymer with essentially identical structure. In the reverse sequence mode, low molar mass monomer (2,5-dibromophenyl)methanamine, and PEG macromonomer were coupled with 1,4- benzenediboronic acid in a similar way followed by ROP of the L-Lysine NCA precursor through the primary amino groups of the resulting polyphenylene. In the third part of thesis, a novel approach for bioconjugation associated with a fluorescent conjugated polymer is demonstrated. For this purpose, a conjugated polymer, poly(p-phenylene) (PPP), with lateral substituents, namely primary amino groups and poly(ethylene glycol) (PEG) chains, as a potential building block for polymer bioconjugates was synthesized and characterized. The synthesis was achieved through Suzuki polycondensation reaction in the presence of Pd(PPh3)4 catalyst by using independently prepared PEG and amino functionalized dibromo benzenes in conjunction with benzene diboronic acid. For the evaluation of the bioactive PPP labeled with folic acid (FA) as a potential targeted cell imaging probe, HeLa and A549 cancer cells were used. Cytotoxicity assay showed that the polymer was not toxic to either of the cells. Additionally, the fluorescence images showed that, depending on the level of the FA receptors on the cell surfaces, the fluorescent intensity in HeLa cells was obviously higher than A549 cells when treated with FA conjugated PPP-NH2-g-PEG polymer. The resulting FA/PPP-NH2-g-PEG conjugate was successfully used as a bioconjugate for targeting and specifically imaging FA receptor positive HeLa human cervical cancer cells. Summary, we successfully achieved the systhesis, characterization and some bioapplications of complex macromolecular architecture based on conjugated polymers bearing polypeptide, water soluble pendant ,PEG, and primary amine groups. The systhesis of polypeptide squences were achieved by NCA-ROP technique based on transformation of α-amino acids to urethane derivatives which have possibility to obtain polypeptides in the well-designed and desicive control of molecular weight with one spot intra-molecular cyclization reaction in the presence of primary amino functional initiators. We succesfully used the primary amino functional thiophene and phenyl compounds as NCA-ROP initiator to obtain macromonomers having electropolymerization ability and possibility to give Suzuki coupling polymerization. After the obtaining of conjugated polymers bearing polypeptide and primary amine groups based on PPP and PTs, some biofunctional material was used in the step of bioapplications., Doktora, PhD
- Published
- 2015
39. Neoadjuvan tedavi sonrası subkutan mastektomi uygulanan multifokal meme kanserinde implant ve Allogreft ile onkoplastik tedavi yaklaşımı: Erken sonuçlarımız
- Author
-
MALYA, FATMA ÜMİT, HASBAHCECI, MUSTAFA, ERSOY, YELİZ EMİNE, KADIOĞLU, HÜSEYİN, AKBULUT, HÜSEYİN, ÇİPE, GÖKHAN, BOZKURT, SÜLEYMAN, AKÇAKAYA, ADEM, MÜSLÜMANOĞLU, MAHMUT, and AKÇAKAYA, Adem
- Subjects
Erken sonuçlarımız-, 19. Ulusal Cerrahi Kongresi, Antalya, Türkiye, 16 April 2014, ss.416 [MALYA F. Ü. , HASBAHCECI M., ERSOY Y. E. , KADIOĞLU H., AKBULUT H., ÇİPE G., BOZKURT S., AKÇAKAYA A., MÜSLÜMANOĞLU M., -Neoadjuvan tedavi sonrası subkutan mastektomi uygulanan multifokal meme kanserinde implant ve Allogreft ile onkoplastik tedavi yaklaşımı] - Published
- 2014
40. Pankreatikoduodenektomiden laparoskopik pankreatikoduadenektomiye geçişte karşılaşılan zorluklar
- Author
-
KARATEPE, OĞUZHAN, MALYA, FATMA ÜMİT, HASBAHCECI, MUSTAFA, YARDIMCI, ERKAN, AKBULUT, HÜSEYİN, ÇİPE, GÖKHAN, ÇİTGEZ, BÜLENT, AKÇAKAYA, ADEM, MÜSLÜMANOĞLU, MAHMUT, and YARDIMCI, ERKAN
- Subjects
KARATEPE O., MALYA F. Ü. , HASBAHCECI M., YARDIMCI E., AKBULUT H., ÇİPE G., ÇİTGEZ B., AKÇAKAYA A., MÜSLÜMANOĞLU M., -Pankreatikoduodenektomiden laparoskopik pankreatikoduadenektomiye geçişte karşılaşılan zorluklar-, 19. Ulusal Cerrahi Kongresi, Antalya, Türkiye, 16 April 2014, ss.759 - Published
- 2014
41. Pankreas başı tümörlerinde preoperatif tam kaplı metal stent ile plastik bilier stentin pankreatikoduadenektomi operasyonu üzerine etkileri
- Author
-
KARATEPE, OĞUZHAN, MALYA, FATMA ÜMİT, HASBAHCECI, MUSTAFA, CENGİZ, MERVE BÜŞRA, BEKTAŞOĞLU, HÜSEYİN KAZIM, AKBULUT, HÜSEYİN, YARDIMCI, ERKAN, AKÇAKAYA, ADEM, ŞENTÜRK, HAKAN, MÜSLÜMANOĞLU, MAHMUT, and AKÇAKAYA, Adem
- Subjects
KARATEPE O., MALYA F. Ü. , HASBAHCECI M., CENGİZ M. B. , BEKTAŞOĞLU H. K. , AKBULUT H., YARDIMCI E., AKÇAKAYA A., ŞENTÜRK H., MÜSLÜMANOĞLU M., -Pankreas başı tümörlerinde preoperatif tam kaplı metal stent ile plastik bilier stentin pankreatikoduadenektomi operasyonu üzerine etkileri-, 19. Ulusal Cerrahi Kongresi, Antalya, Türkiye, 16 April 2014, ss.243 - Published
- 2014
42. 4-((4-hidroksifenil)diazenil)benzen-1,3-diol ve 2-((4-hidroksifenil)diazenil)benzen-1,3,5-triol moleküllerinin titreşim spektroskopisi ve moleküler yapısının konformasyonel kararlılığının ab initio hartree–fock and density fonksiyon teorisiyle incelenmesi
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Taşal, Erol, and Fizik Anabilim Dalı
- Subjects
Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Physics and Physics Engineering - Abstract
Bu çalışmada , M1 ve M2 Moleküllerinin titreşim spektroskopisi ve moleküler yapısının konformasyonel kararlılığı Ab initio Hartree–Fock and density fonksiyon teorileri ile incelenmiştir. Molekülün bu özellikleri üzerine çalışmalar güneş enerjisindeki gelişmeler açısından yararlı bilgiler sağlayabilir. Azoaromatik moleküller, boya endüstrisinde sıvı kristaller için mükemmel foto düzenleme sübstratları, yüksek verimli foto kırılma ortamı, asit-baz, redoks ve metalkrom indikatörleri, optik aktuatörler, optik bilgi depolama ortamı olarak kullanıldıklarından dolayı yoğun olarak ilgi duyulan moleküllerdir. Azo boyalar aynı zamanda ultraviyole ışığa maruz kalan katalizörler olarak fotokatalitik reaksiyonlarda da kullanılırlar . In this study, M1 and M2 Molecules Vibrational spectroscopy and molecular structure conformational stability ab initio Hartree-Fock and density functional theory has been studied with. Studies on the properties of the molecule in terms of developments in solar energy can provide useful information. Azo aromatic molecules in the paint industry liquid crystals the perfect photo editing substrates, highly efficient photo-refractive medium, acid-base redox and metalkro I indicator, optical actuators, optical information storage medium used because they heavily interest are molecules. Azo dyes is also exposed to ultraviolet light are also used as catalysts in reactions photocatalytic. 107
- Published
- 2014
43. Evaluation of four different scoring systems in the management of acute appendicitis; a prospective clinical study Akut Apandisit Deǧerlendirilmesinde Dört Farkli{dotless} Skorlama Sisteminin Deǧerlendirilmesi; İleri Dönük Klinik Çali{dotless}şma
- Author
-
FERLENGEZ, Ekrem, FERLENGEZ, Ayşe Gül, Akbulut, HÜSEYİN, Kadioglu, HÜSEYİN, and KADIOĞLU, HÜSEYİN
- Subjects
FERLENGEZ E., FERLENGEZ A. G. , Akbulut H., Kadioglu H., -Evaluation of four different scoring systems in the management of acute appendicitis ,a prospective clinical study Akut Apandisit Deǧerlendirilmesinde Dört Farkli{dotless} Skorlama Sisteminin Deǧerlendirilmesi ,İleri Dönük Klinik Çali{dotless}şma-, Haseki Tip Bulteni, cilt.51, ss.15-17, 2013 - Published
- 2013
44. Synthesis Of Fluorene Substituted Benzoquinone Derivatives
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Yücel, Barış, Kimyagerlik, and Chemistry
- Subjects
floresans ,benzoquinon ,switching ,organolithium ,fluoresans ,organolityum ,benzokinon ,swicthing - Abstract
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011, Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2011, Bu çalışmada 4-fluorenil-4-hidroksi-siklobütenonların floren substitüe benzokinon türevlerine olan termal yeniden düzenlenme reaksiyonları tanımlandı. Diizopropil skuvarat (3,4-diizopropoksi-3-siklobüten-1,2-dion) ve floren sübstitüe siklobütenon [3-(9,9-dibutyl-fluoren-2-yl)-4-izopropoksi-3-siklobüten-1,2-dion] türevleri ile 2-lityo-9,9-dibütil-floren’in tepkimeleri öncelikle 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenon ara ürünlerini vermektedir. Bu ara ürün 4-hidroksi-siklobütenon türevlerinin p-ksilen içinde havaya açık biçimde kaynatılması sonucunda hedeflenen kinonlar üretilmektedir. Bu yolla termal düzenlenme reaksiyonunun ürünü olan fluoren substitüe hidrokinon türevleri reaksiyon ortamında doğrudan karşılık gelen kinon türevlerine yükseltgenmektedir. Yapısal olarak daha kompleks benzokinon türevlerinin sentezi 2,7-dilityo-9,9-dibütil-floren’in kullanımıyla sağlandı. İki ekivalent diizopropil skuvarat ve floren sübstitüe siklobütenon türevlerinin 2,7-dilityo-9,9-dibütil-floren ile tepkimeleri sonucu oluşan 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenon ara ürünlerinin ısıtılması sonucu fluorene birleşik benzokinonlardan oluşan çizgisel geometrideki karmaşık yapılar sentezlendi. Bu sonuçlar 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenonların elektrosiklik halka kapanma reaksiyonunun regio-seçici bir biçimde gerçekleştiğini göstermektedir. Bundan başka florene birleşik benzokinon yapıları bir floren köprüsü ile birleştirilerek birbirine konjuge floren ve benzokinon gruplarını içeren bir molekül sentezlendi. Sentezlenen yapılar floresans yok edici etkisi bilinen benzokinon gruplarını içermesine karşın floresans özellik sergilemektedirler. Üretilen floren substitüe benzokinon yapıları elektrokimyasal floresans moleküler anahtarlar olarak kullanılma potansiyeline sahiptirler. Çünkü elektrokimyasal olarak benzokinon gruplarının indirgenmesi durumunda yapıların floresans şiddetlerinde bir artışın olması kuvvetli olasılıktır., In this study, the thermal rearrangement of 4-fluorenyl-4-hydroxycyclobutenones to fluorene annelated benzoquinone derivatives was described. The reaction of diisopropyl squarate (3,4-diisopropoxy-3-cyclobutene-1,2-dione) and a fluorenyl substituted cyclobutenedione [3-(9,9-dibutyl-fluoren-2-yl)-4-isopropoxy-3-cyclobutene-1,2-dione] with 2-lithio-9,9-dibutyl-fluorene gave 4-fluorenyl-4-hydroxycyclobutenone derivatives which were heated in p-xylene at reflux open to the air to yield quinones. By this way, primary products of the thermal rearrangement, fluorene-annelated hydroquinones, were in situ oxidized to the corresponding quinones in moderate overall yields. Structural complexity of the benzoquinone derivatives was increased by employing 2,7-dilithio-9,9-dibutyl-fluorene. Treatment of two equivalents diisopropyl squarate and the fluorenyl substituted cyclobutenedione with 2,7-dilithio-9,9-dibutyl-fluorene and subsequent heating of initially formed 4-fluorenyl-4-hydroxycylobutenones gave fluorene-annelated benzoquinones in linear geometry. These results imply that the electrocyclic ring closure of 4-fluorenyl-4-hydroxycylobutenones proceeds in a regioselective fashion. In addition, the fluorene-annaleted benzoquinone structures are attached to each other with a fluorene bridge to achieve a highly conjugated molecule involving fluorene and benzoquinone repeating units. Although these molecules have well-known fluorescence quencher quinone units, they display fluorescence. These compounds have potential usage as redox-fluorescence switches since it is expected that the electrochemical reduction of the quinone units provides an increase in fluorescence intensities., Yüksek Lisans, M.Sc.
- Published
- 2011
45. Floren sübstitüe benzokinon türevlerinin sentezi
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Yücel, Barış, and Kimya Ana Bilim Dalı
- Subjects
Chemistry ,Kimya - Abstract
Bu çalışmada 4-fluorenil-4-hidroksi-siklobütenonların floren substitüe benzokinon türevlerine olan termal yeniden düzenlenme reaksiyonları tanımlandı. Diizopropil skuvarat (3,4-diizopropoksi-3-siklobüten-1,2-dion) ve floren sübstitüe siklobütenon [3-(9,9-dibutyl-fluoren-2-yl)-4-izopropoksi-3-siklobüten-1,2-dion] türevleri ile 2-lityo-9,9-dibütil-floren'in tepkimeleri öncelikle 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenon ara ürünlerini vermektedir. Bu ara ürün 4-hidroksi-siklobütenon türevlerinin p-ksilen içinde havaya açık biçimde kaynatılması sonucunda hedeflenen kinonlar üretilmektedir. Bu yolla termal düzenlenme reaksiyonunun ürünü olan fluoren substitüe hidrokinon türevleri reaksiyon ortamında doğrudan karşılık gelen kinon türevlerine yükseltgenmektedir. Yapısal olarak daha kompleks benzokinon türevlerinin sentezi 2,7-dilityo-9,9-dibütil-floren'in kullanımıyla sağlandı. İki ekivalent diizopropil skuvarat ve floren sübstitüe siklobütenon türevlerinin 2,7-dilityo-9,9-dibütil-floren ile tepkimeleri sonucu oluşan 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenon ara ürünlerinin ısıtılması sonucu fluorene birleşik benzokinonlardan oluşan çizgisel geometrideki karmaşık yapılar sentezlendi. Bu sonuçlar 4-florenil-4-hidroksi-siklobütenonların elektrosiklik halka kapanma reaksiyonunun regio-seçici bir biçimde gerçekleştiğini göstermektedir. Bundan başka florene birleşik benzokinon yapıları bir floren köprüsü ile birleştirilerek birbirine konjuge floren ve benzokinon gruplarını içeren bir molekül sentezlendi. Sentezlenen yapılar floresans yok edici etkisi bilinen benzokinon gruplarını içermesine karşın floresans özellik sergilemektedirler. Üretilen floren substitüe benzokinon yapıları elektrokimyasal floresans moleküler anahtarlar olarak kullanılma potansiyeline sahiptirler. Çünkü elektrokimyasal olarak benzokinon gruplarının indirgenmesi durumunda yapıların floresans şiddetlerinde bir artışın olması kuvvetli olasılıktır. In this study, the thermal rearrangement of 4-fluorenyl-4-hydroxycyclobutenones to fluorene annelated benzoquinone derivatives was described. The reaction of diisopropyl squarate (3,4-diisopropoxy-3-cyclobutene-1,2-dione) and a fluorenyl substituted cyclobutenedione [3-(9,9-dibutyl-fluoren-2-yl)-4-isopropoxy-3-cyclobutene-1,2-dione] with 2-lithio-9,9-dibutyl-fluorene gave 4-fluorenyl-4-hydroxycyclobutenone derivatives which were heated in p-xylene at reflux open to the air to yield quinones. By this way, primary products of the thermal rearrangement, fluorene-annelated hydroquinones, were in situ oxidized to the corresponding quinones in moderate overall yields. Structural complexity of the benzoquinone derivatives was increased by employing 2,7-dilithio-9,9-dibutyl-fluorene. Treatment of two equivalents diisopropyl squarate and the fluorenyl substituted cyclobutenedione with 2,7-dilithio-9,9-dibutyl-fluorene and subsequent heating of initially formed 4-fluorenyl-4-hydroxycylobutenones gave fluorene-annelated benzoquinones in linear geometry. These results imply that the electrocyclic ring closure of 4-fluorenyl-4-hydroxycylobutenones proceeds in a regioselective fashion. In addition, the fluorene-annaleted benzoquinone structures are attached to each other with a fluorene bridge to achieve a highly conjugated molecule involving fluorene and benzoquinone repeating units. Although these molecules have well-known fluorescence quencher quinone units, they display fluorescence. These compounds have potential usage as redox-fluorescence switches since it is expected that the electrochemical reduction of the quinone units provides an increase in fluorescence intensities. 90
- Published
- 2011
46. The Investigation of Bearing Capacity Changes of A Chip Seal Road Pavement By Using Prima 100 and Dynatest 3031 Light Weight Deflectometer Devices Abstract
- Author
-
Gürer, Cahit, Çetin, Sedat, Karaşahin, Mustafa, Akbulut, Hüseyin, and Afyon Kocatepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Afyonkarahisar Afyon Kocatepe Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Yapı Eğitimi Bölümü, Afyonkarahisar İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühensiliği Bölümü
- Subjects
Anahtar kelimeler Hafif düşen ağrılık deformasyon cihazı (LWD) ,Sathi kaplamalar ,Mevsimsel değişim etkisi ,Dynatest 3031 LWD ,Prima 100 LWD - Abstract
Hafif düşen ağırlık deformasyon ölçme (LWD) deneyi çok tabakalı yol üst yapılarının taşıma güçlerinin belirlenmesinde kullanılan, ekonomik ve basit bir hasarsız deney yöntemidir. Bu cihazların en önemli avantajlarından biri istenilen yere kolaylıkla taşınabilir olmasıdır. Cihaz ile belirli bir yükseklikten bir dairesel plaka üzerine sabit bir ağırlık düşürülerek tabakalı üst yapı üzerinde trafiğin etkisine benzer bir etki oluşturulur. Bu yükleme neticesinde üst yapıda deformasyonlar oluşur. Meydana gelen deformasyonlar plakanın merkezinde yer alan bir geofonsensör ile ölçülerek tabaka rijitlik modülleri geri hesaplanır. Bu çalışmada bir sathi kaplamalı güzergahta mevsimsel şartlara göre taşıma gücünde meydana gelen değişim iki farklı marka LWD cihazı ile yerinde yapılan hasarsız deneyler ile incelenmiş ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Her iki LWD cihazıyla ölçülen deformasyon değerleri birbirine yakın olmakla birlikte Dynatest LWD sonuçlarının daha tutarlı olduğu görülmüştür. Light Weight deflectometer tests are economical and simple nondestructive tests method that were used to determining of bearing capacity of multi layered pavements. One of the most important advantage of this devices have portable systems. A fixed weight is applied on the circular plate with the devices like a traffic affects on the layered pavement surface. Deflections are become on the pavements surface for this load application, The deflections are measured with a geophone sensor of the plate and layer stiffness modulus of layers are back calculated. In this study, structural capacity variations of chip sealed pavement roads was investigated with nondestructive tests which were performed with two different LWD devices and results were correlated. Deflections values are close to each other which were determined both of the LWD devices however Dynatets LWD results are more consistent than other.
- Published
- 2011
47. 1858 Arazi Kanunnamesi'nin Rumeli'de uygulanması açısından 1862-1866 tarihli 84 nolu Rumeli Ahkam Defterinin değerlendirilmesi
- Author
-
Akbulut, Hüseyin, Kala, Ahmet, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Land Code ,Records of Provosions ,Economics ,Rumelia ,Ottoman State ,Ekonomi ,Ottoman Period - Abstract
Osmanlı İmparatorluğu'nun başlangıcından yıkılışına kadar sahip olduğu topraksistemi ve bu sistemin ne gibi değişimler geçirdiği Osmanlı İmparatorluğu'nu anlamakbakımından çok ciddi bir alan olduğu kuşkusuzdur.1858 Arazi Kanunnamesi de Osmanlı İmparatorluğu toprak sisteminde nasıl biryeri olduğu, ve bu toprak sisteminde ne gibi değişiklikler yaptığı tarihçiler tarafındansürekli olarak tartışılmıştır.Bu çalışmada 1858 Arazi Kanunnamesi'nin Rumeli bölgesinde ne gibi birfonksiyonu olduğu birincil kaynak olan 1862 tarihli Ahkam Defteri temel alınarakincelenmeye çalışılmıştır.1862 tarihli Rumeli Ahkam Defteri konularına göre bölümlendirilerek AraziKanunnamesi'nin bu bölgede uygulanıp uygulanmadığı ve ne gibi sonuçların ortayaçıktığı araştırılmıştır.Çalışmanın sonucunda 1858 Arazi Kanunnamesi'nin 1862 tarihli Rumeli AhkamDefterine göre Rumeli'de ciddi bir şekilde uygulandığı ve devlet makamlarınınKanunnamenin uygulanmasını çok titizlikle takip ettiği sonucuna varılmıştır. Since the begining to the end of Ottoman Empire period, understanding ofOttaman Empire Land Owner System has been a high importance to the field ofresearchers.The effect of 1858 Land Code and the changes it had made over Ottoman Empirehave been under discussion by the researchers for a long time.In this master thesis, 1862 Rumeli Ahkam Defteri is taken in to consideration asthe main source to explain 1858 Land Code and its functions on Rumeli province and byclassifying the topics we will see the outcome for this province by the application of theCode.As a conclusion of this master thesis, we will be able to see in accordance with1862 Rumeli Ahkam Defteri that this Land Code was applied in Rumeli province and ithad been seriously followed by the governer of Ottoman Empire. 389
- Published
- 2007
48. Determination of Traffic Accident Black Spot Based on Geographical Information System: The Empirical Bayes Application
- Author
-
DERELİ, Mehmet Ali, primary, ERDOĞAN, Saffet, additional, SOYSAL, Ömer, additional, ÇABUK, Alper, additional, UYSAL, Murat, additional, TİRYAKİOĞLU, İbrahim, additional, AKBULUT, Hüseyin, additional, DÜNDAR, Süleyman, additional, ERDOĞDU, Hamza, additional, SARAÇLI, Sinan, additional, YALÇIN, Mustafa, additional, GÜLAL, Ahmet Emin, additional, TAŞBAŞ, Merve, additional, KANTAR, Mahmut, additional, and ARSLAN, Yaşar, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
49. The Effect Of Cholestyramıne On Dogs With Acute Digoxin Toxicosis
- Author
-
Başoğlu, Abdullah, Maden, Mehmet, Çiftçi, Kemal, Akkuş, İdris, Koçyiğit, Abdurrahim, Hatipoğlu, Fatih, Akbulut, Hüseyin, Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Klinik Bilimler Bölümü, Başoğlu, Abdullah, Maden, Mehmet, Çiftçi, Kemal, Akkuş, İdris, Koçyiğit, Abdurrahim, Hatipoğlu, Fatih, and Akbulut, Hüseyin
- Abstract
In this study, the effects of cholestyramine on the clinical, laboratory and histopathologic findings in dogs with acute digoxin toxicosis was induced by intravenouse injection of digoxin at the dose of 0.1 mg/kg in two groups of dogs (control and experimental groups) and clinical pathologic, histopathologic and electrocardiographic findigs and changes in serum digoxin concentrations were evaluated. Incriments in red blood cell count (RBC), blood urea nitrogen (BUN) and serum uric acide. Potassium and digoxin concentrations and decreaments in serum sodium and chlorid concentrations were found to be significant in control group of dogs while changes in this parameters were not found to be significant in experimental group of dogs treated with cholestyramine. At the histopathologic examinataions of both groups of dogs, the pathologic lesions in coroner arteries, myocardium and kidneys in control group of dogs were more severe than that of experimental group of dogs and a dog in control group died during the experiment. The result of the study showed that acute digoxin toxicosis caused significant changes clinical pathologic and histopathologic significant changes, clinical pathologic and histopathologic findings and the treatment of acute digoxin toxicosis with cholestyramine would be benefical in dogs., Bu çalışmada sağlıklı köpeklerde deneysel olarak oluşturulan akut digoksin toksikasyonunda klinik, laboratuvar ve histopatolojik değişiklikler ile kolestiraminin etkisi araştırıldı. Kontrol ve deneme grubunda digoksinin 0.1 mg / k * g dozda ve iv uygulanmasıyla gerçekleştirilen toksikasyonda klinik patoloji, elektrokardiografik cevaplar, serum digoxin konsantrasyonları ve histopatolajik değişiklikler belirlendi. Kontrol (kolestiraminsiz) grubunda; eritrosit sayısı, BUN, ürik asit, potasyum değerleri ile serum digoxin seviyeleri önemli oranda yüksek bulunurken sodyum ve klor seviyeleri de önemli oranda düşüktü. Aynı grupta korener arterlerde, kalp kasında ve böbrekte gözlenen lezyonların deneme (kolestiraminli) grubuna göre daha şiddetli olduğu dikkati çekti ve gruba ait bir köpek öldü. Akut digoxin toksikasyonunda önemli klinik, laboratuvar ve histopatolojik değişikliklerin meydana geldiği ve kolestiramin kullanımının yararlı olduğu kanısına varıldı.
- Published
- 1993
50. Akut Apandisit Değerlendirilmesinde Dört Farklı Skorlama Sisteminin Değerlendirilmesi; İleri Dönük Klinik Çalışma
- Author
-
Ferlengez, Ekrem, primary, Ferlengez, Ayşe Gül, additional, Akbulut, Hüseyin, additional, and Kadıoglu, Hüseyin, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.