Search

One of the iʾjāz aspects of the Qurʾān is undoubtedly the differences in recitation, which are evaluated under the sub-headings of the science of recitation. In this respect, the differences in recitation draw attention because it is one of the indispensable interpretation aspects of classical tafsīr. Naturally, the approaches of the schools of language, fiqh and mysticism to the differences in recitation and the methods of interpreting them also vary as well. Tafsīr al-Maẓharī, which is mentioned in the category of ishārī/ṣūfī tafsīr, also draws attention with this aspect. This book, which has not been studied in the academic field in terms of the phenomenon of recitation, will be presented to the attention within the framework of the science of recitation. In this study, answers to the following questions will be sought basically: Is there a school that Senāullah Pānīpatī follows in recitation? Is there a mystical effect in making sense of the differences in fersh and method? What is his approach to the shādh recitations? Are there any specific definitions of the science of recitation? Did he make a choice while evaluating the recitations? If so, has he criticized the other? Has he classified the recitations in terms of isnāds? What is his approach about the seven letters? Like this, issues that are included in the basic problematic of the science of recitation will be mentioned and their answers will be tried to be revealed with the approach of the author. The main goal of our study will be to present this tafsīr, which is not in the foreground today, from the perspective of the science of recitation., Kur’ân-ı Kerîm’in icaz yönlerinden birini de hiç kuşkusuz kıraat ilminin alt başlıkları altında değerlendirmeye tabi tutulan kıraat farklılıkları oluşturmaktadır. Bu yönüyle kıraat farklılıkları, tefsirlerin vazgeçilmez anlamlandırma veçhelerinden biri olması hasebiyle önem arz etmektedir. Tabii olarak gerek dil gerek fıkıh gerekse tasavvuf ekollerine mensup müfessirlerin kıraat vecihlerine yaklaşımı ve bunları anlamlandırma yöntemleri de yekdiğerinden farklılaşmaktadır. İşârî/tasavvufî tefsir kategorisinde zikredilen Tefsiru’l-Mazharî de bu yönüyle dikkat çeken tefsirlerdendir. Kıraat olgusu yönüyle akademik alanda çalışılmadığı müşahede edilen bu eser, kıraat ilmi çerçevesinden dikkatlere sunulacaktır. Bu çalışmada başlıca şu soruların cevapları aranacaktır: Senâullah Pânîpetî’nin kıraatte takip ettiği bir ekol var mıdır? Ferş ve usûl farklılıklarını anlamlandırmada tasavvufî etki görülmekte midir? Şâzz kıraatlere yaklaşımı nasıldır? Kıraat ilmine dair kendine has özel tanımları mevcut mudur? Kıraatleri değerlendirirken tercihte bulunmuş mudur? Bulunmuşsa yekdiğerini eleştirmiş midir? Kıraatleri senetleri bakımından tasnife tabi tutmuş mudur? Yedi harf ile ilgili rivayetlere yaklaşımı nedir? Bunun gibi kıraat ilminin temel problematiğine dâhil olan hususlar zikredilip bunların cevapları müellifin yaklaşımıyla ortaya konmaya çalışılacaktır. Çalışmamızın ana hedefi günümüzde fazlaca ön planda olmayan bu tefsiri, kıraat ilmi muvacehesinden dikkatlere sunmak olacaktır.

Yirmi birinci yüz yılın sanayi devrimi olan Endüstri 4.0, makineleşme ve dijitalleşme sürecinde tüm bileşenleriyle insan unsurunun en aza indirgenerek üretim süreçlerinde maksimum verimin sağlanması prensibine dayanan bir yaklaşımdır. Dijital çağa uyum sağlayabilmek adına birçok bileşeninin ayı anda ya da farklı farklı zaman dilimlerinde üretim süreçlerine uyarlanarak maliyet optimizasyonunun sağlanması hedeflenmiştir. Endüstri 4.0 kapsamında üretim süreçlerine birden fazla donanım ve ileri düzeyde yazılımlarla donatılmış, yapay zekâ tabanıyla insan davranışlarını taklit edebilme, hareket başlatabilme kabiliyetlerine sahip ve bilgisayarlar aracılığıyla kontrol edilebilen robot sistemleri dahil edilmiştir. Kullanıcıları zaman ve mekân kısıtından uzaklaştırarak, bir tablet ya da bilgisayar ekranı ve standı ile uzaktan kontrole imkân veren, farklı bir konumda olabilme ve bu konum içerisinde faaliyet gösterimine imkân veren telepresence robotlar ise bu elektromekanik sistemin bir alt başlığı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sağlık, konaklama, inşaat, tarım sektörlerine yönelik profesyonel robotlar geliştirilip, üretilip-satılmaktadır. Telepresence robotlar da sunduğu imkanlarla çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada da çok yeni bir kavram olan ve literatürde çok az değinilen telepresence robotların tanımına, çalışma prensibine ve genel olarak kullanım alanlarına değinilmiştir., Industry 4.0, which is the industrial revolution of the twenty-first century, is an approach based on the principle of minimizing the human factor with all its components in the mechanization and digitalization process and ensuring maximum efficiency in production processes. In order to adapt to the digital age, it is aimed to achieve cost optimization by adapting many components to the production processes at the same time or in different time periods. Within the scope of Industry 4.0, robot systems equipped with multiple hardware and advanced software, capable of imitating human behavior with artificial intelligence, initiating movement and controlled by computers, were included in the production processes. Telepresence robots, which allow remote control with a tablet or computer screen and stand, taking users away from time and space constraints, allowing to be in a different location and displaying activities in this location, have started to be used as a sub-title of this electromechanical system. Professional robots for health, accommodation, construction and agriculture sectors are developed, produced and sold. Telepresence robots have also started to be used in various fields with the opportunities they offer. In this study, the definition, working principle and general usage areas of telepresence robots, which is a very new concept and rarely mentioned in the literature, are mentioned.

Bu araştırmanın amacı, lise öğrencilerinin üst bilişsel farkındalıklarının ve karar verme becerilerinin incelenmesidir. Araştırmanın evreni, 2020-2021 eğitim öğretim yılında Van İli, Özalp ilçesine bağlı liselerde okuyan toplam 9 lise ve bu liselerde öğrenim gören 4381 öğrencidir. Çalışma grubu ise araştırmamıza gönüllü olarak katılan 15 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmamız 6 açık uçlu sorudan oluşan nitel bir araştırmadır. Araştırma sonucunda, her öğrencinin nasıl daha iyi öğrendiğinin farkında olduğu ve bu doğrultuda ulaştığı bilgilerin kalıcı olması için çabaladığı, öğrencilerin yaptıkları hatalar sonucunda kendilerini kötü hissettikleri fakat çoğunun hatalarından ders çıkararak, hatalarını tekrar etmemek için çabaladıkları arkadaşlık ilişkilerinde saygılı, hoşgörülü, dürüst, paylaşımcı, fedakâr davrandıkları, büyük bir çoğunluğunun batıl inançlara inanmadıkları, öğrencilerin sorumluluklarının bilincinde olduğu, çoğunluğunun karşılaştıkları problemlerde en çok güvendikleri kişilerden yardım aldığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır.

Although RFID technology can be used in many applications and offers many different advantages in its adoption, it has remained behind barcode technology and did not meet user acceptance expectations. The purpose of this study is to reveal whether the variables in the research model have an effect on the students' intention to use RFID technology and whether the intention to use RFID technology differs according to gender, faculty, and the class of education. In the study, for data obtaining an online survey was applied to students studying in four different faculties in Erzurum Technical University. For the data analysis, frequency, arithmetic mean and standard deviation, explanatory factor analysis, reliability analysis, multiple regression analysis t-test and one-way Anova analysis were performed. SPSS 22.0 package statistics prog-ram was used in the analyzes. With the conducted analysis, it was obtained that the variables of ease of use and usefulness, regulations, the influence of culture and friends, the controlling of personal information access, and willingness of personal information share have a significant effect on the intention to use RFID technology, and the intention to use RFID technology differs according to the faculties., RFID teknolojisi sayısız uygulama alanında kullanılabilen ve benimsenmesinde çok farklı avantajlar sunan bir teknoloji olmasına rağmen barkod teknolojisinin gerisinde kalmış ve kullanıcılar tarafından kabulü beklentileri karşılamamıştır. Bu çalışmadaki amaç, araştırma modelinde yer alan değişkenlerin öğrencilerin RFID teknolojisi kullanım niyetleri üzerinde etkili olup olmadığını ve RFID teknolojisi kullanım niyetinin de cinsiyete, fakülteye ve öğrenim görülen sınıfa göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya çıkarmaktır. Araştırmaya veri elde etmek için Erzurum Teknik Üniversitesi’nde dört farklı fakültede öğrenim gören öğrencilere online anket uygulanmış-tır. Verilerin analizi için, frekans, aritmetik ortalama ve standart sapma, açıklayıcı faktör analizi, güvenilirlik analizi, çoklu regresyon analizi, t-testi ve tek yön Anova analizi yapılmıştır. Analizlerde, SPSS 22.0 paket istatistik programı kullanılmıştır. Yapılan analizlerde, kullanım kolaylığı ve kullanışlılık, yasal düzenlemeler, kültür ve arkadaş çevresinin etkisi, kişisel bilgilere erişimi kontrol etme ve paylaşma isteği değişkenlerinin RFID teknolojisi kullanma niyeti üzerin-de anlamlı bir etkiye sahip olduğu ve RFID teknolojisi kullanma niyetinin fakültelere göre farklılık gösterdiği sonucu elde edilmiştir.

Bu çalışmanın amacı; okul müdürlerinin liderlik özelliklerinin müdür yardımcılarının görüşlerine göre değerlendirilmesidir. Araştırmanın evreni; Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde ilköğretim kurumlarında görev yapan 345 okul müdürü ve müdür yardımcısından oluşmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu ise farklı okullarda görev yapan gönüllü yedi okul müdür yardımcısından oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilip geçerliliği uzman görüşleriyle test edilen yedi sorudan oluşmaktadır. Toplanan veriler; kayıt altına alınıp temalara ve kodlanarak ayrılıp çözümlemeleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda; okul müdürlerinin; çoğunlukla demokratik liderlik stilin benimsediği, demokratik liderlik tutumlarının yüksek düzeyde motivasyon sağlayarak verimliliği artırdığı belirlenmiştir. Ayrıca çalışanlara işlerinde sorumluluk verilmesinin örgütsel bağlılığı olumlu etkilediği, çalışanlara sürekli rehberlik yaptığı ve kararlara katılım sağlandığı belirlenmiştir. Bununla birlikte okul müdürlerinin sergilediği davranış biçimleri onu izleyen öğretmen, veli, öğrenci gibi örgüt fertleri üzerinde pozitif bir etki oluşturarak örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği bu sayede çalışanların örgüt ile olan bağlarını kuvvetlendiği ve örgütsel adanmışlık düzeylerinin arttığı, herkesin okulun ortak menfaatleri etrafında topladığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Bu çalışmanın temel amacı, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında destekleyici eğitim kapsamında uygulanmaya başlanan destekleme ve yetiştirme kurslarının kazanımları, öğretim yöntemi, uygulamadaki sıkıntılar ve çözüm önerileri hakkındaki eğitim paydaşlarının (öğretmenler, öğrenciler ve veliler) görüşlerinin derinlemesine incelenmesidir. Çalışmanın nitel boyutunda destekleme ve yetiştirme kurslarına yönelik öğrenci ve veli görüşlerinin derinlemesine incelenmesi ve ayrıntılı bir biçimde açıklanması amaçlanmış ve bu doğrultuda olguları bulundukları ortamda bütüncül olarak değerlendirmek için durum çalışması kullanılmıştır. Nicel boyutunda ise destekleme ve yetiştirme kurslarına yönelik öğretmen görüşlerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi amacıyla betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma kapsamında destekleme ve yetiştirme kurslarına katılan öğrencilerden ve velilerden görüşme yöntemi, kurslarda görev alan öğretmenlerden ise anket yöntemi ile veri toplama işlemi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde genel bir giriş yapılmış, ikinci bölümde eğitim hakkı, Türk eğitim sistemi, kademeler arası geçiş süreci, dershanelerin kuruluşu, işleyişi ve kapatılması ile ilgili genel bilgilere yer verilmiş, destekleme ve yetiştirme kurslarının gelişim sürecine ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Yöntem ile ilgili bilgilere üçüncü bölümde, toplanan verilere ilişkin yapılan analizler sonucu elde edilen bulgulara dördüncü bölümde yer verilmiştir.Araştırma sonucunda öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin destekleme ve yetiştirme kurslarına ilişkin görüşlerinin genellikle olumlu yönde olduğu ve kursları birçok yönden önemli, faydalı ve gerekli buldukları tespit edilmiştir. Ancak kurslara ilişkin geliştirilmesi gereken yönlerin de bulunduğu ve ilgili düzenlemelerin yapıldığı takdirde kursların çok daha nitelikli hâle gelebileceği saptanmıştır. Kurslara ilişkin iyileştirmeler ve alınabilecek önlemlere öneriler bölümünde yer verilmiştir. The main purpose of this study is to thoroughly examine the views of the educational participants such as teachers, students and parents, about the outputs, teaching methods, problems in practice and suggestions of solution for the support and training education which started to be practiced as part of the supportive education during 2014-2015 academic year. In the qualitative part of the study, the aim is to examine in depth and explain the opinions of students and parents about the support and training courses in detail. In this context, case studies were used to evaluate the objects in their entirety. In the quantitative part, descriptive survey model are used in order to examine the opinions of teachers about the support and training courses based on various variables. In the scope of the research, data is collected from the students and parents who participated in the support and training courses through interview method and from teachers who took part in the courses through survey method. In the first part of the study, a general introduction was made. In the second part, general information were given about the right to education, Turkish educational system, transition between stages, establishment, operation and closure of the supplementary courses and explanations were made on the development process of support and training courses. In the third part, the methods that are used in the study is presented. Finally, in the fourth part, findings obtained from the analysis of the collected data are discussed. As a result of the research, it is found that the opinions of teachers, students and parents on the support and training courses are generally positive and they believe the courses are important, useful and necessary in many ways. However, it has been determined that there are aspects of the courses that can be improved and the courses will be improved if necessary regulations are made. The potential improvements related to the courses and measures to be taken are presented in the recommendations section. 132

Klasik tefsîr kaynaklarından birisi olan `et-Teshîl li ‛Ulûmi't-Tenzîl`, Endülüs tefsîr geleneği içinde önemli bir yere sahiptir. Bunun yanı sıra vecîz bir şekilde kaleme alınmasına rağmen geniş içeriğiyle de dikkat çeker. İki mukaddimeye sahip bu eser, müfessir İbn Cuzeyy'in kırâat ilmiyle ilgili bilgilere değinip farklı kırâatleri ele alması ve bunların mânâsını zikretmesi yönüyle de öne çıkar. Eserin kırâat ilmi açısından dikkat çeken bir başka özelliği ise İmam Nâfi‛ kırâatinin esas alınmasıdır. Bu çalışmada `et-Teshîl li ‛Ulûmi't-Tenzîl` kırâatler açısından konu edilmiştir; müfessirin kırâatlere yaklaşım tarzı ve tercihleri usûlün yanı sıra özellikle ferşu'l-hurûf açısından değerlendirilmiştir.Anahtar Kelimeler: İbn Cuzeyy, Kırâat, ʽAşere, Ferş, Usûl, İmam Nâfi‛, Mânâ Farklılığı. `et-Tashīl li ‛Ulūm al-Tanzīl` is one of the classic commentary sources has an important place in the tradition of Andalusian Exegesis. Besides that, although it is concise, it takes attention with its wide content. This work, having two introductions, mentions knowledge about exegesis Ibn Juzayy qırāat wisdom. It comes forward for mentioning their meanings and handles different qırāāts. Another important aspect for qırāat wisdom of the work, is that İmām Nāfi‛s qırāāts are based on. This work mentions about qıraats in `et-Tashīl li ‛Ulūm al-Tanzīl` and values the mufassir in terms of how to approach the style and choices especially the letters of Fersh.Key Words: Ibn Juzayy, Qırā'at, Ten Mutawātir Recitations, Fersh al-Hurūf, Methodology, İmām Nāfi‛, Meaning Differences. 177

Theaim of the study is to examine the relationship between occupational motivationand job satisfaction of the academicians working at Yüzüncü Yıl University. Thestudy is a descriptive study which is one of the quantitative research methods.The population of the study consists of 1318 academicians working at YüzüncüYıl University. The scale were administered to the all members of the studypopulation. Occupational Motivation and Job Satisfaction Scale which consistsof three sections was employed in the study. 396 scales applied to the study groupwere included in the study. The obtained data was analyzed by appropriatestatistical program. At the end of thestudy, it seems that occupational motivation of academicians; the dimensions ofoccupational characteristics and relationship at work are higher thanaverage motivation level while the dimensions of management policies, students, physicalconditions have lower values. Regarding job satisfaction, it was found thatteaching staff’s job satisfaction varies significantly in terms of age and thelecturers at the age of 40 and above have higher job satisfaction than thelecturers under the age of 40. Moreover, general job satisfaction levels ofteaching staffs was determined very high according to the results of theresearch., Öz:Buaraştırmanın amacı; Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çalışan akademik personelinmesleki motivasyonları ile iş tatmini arasındaki ilişkinin incelenmesidir.Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır.Araştırmanın evreni; Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çalışan 1318 akademisyendenoluşmaktadır. Evrenin tümüne ölçek uygulanmıştır. Çalışmada üç bölümden oluşanMesleki Motivasyon Ölçeği ve İş Tatmini ölçeği kullanılmıştır. Elde edilenveriler uygun istatistik programında analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda;akademisyenlerin mesleki motivasyonları; mesleki özelikler ve iş yerindekiilişkiler boyutlarının ortalama motivasyon düzeyinden daha yüksek, yönetimpolitikaları, öğrenci ve fiziksel koşullar boyutlarının ise daha düşükdeğerlere sahip oldukları görülmüştür. İş tatmini konusunda ise; öğretimelemanlarının genel iş tatminine yönelik görüşlerinin yaş değişkeni açısından istatistikselolarak anlamlı farklılık gösterdiği. 40 yaş ve üzeri öğretim elemanlarının 40yaş ve altı öğretim elemanlarına göre, genel iş tatminlerinin daha yüksekolduğu, ayrıca, katılımcı akademisyenlerin genel iş tatmin düzeylerinin yüksekseviye olduğu ortaya çıkmıştır.&nbsp

Bu çalışmanın amacı, otomotiv endüstrisinde çalışanların üç boyutlu yazıcı kullanımında etkilendikleri faktörlerin literatürde kullanılan teknoloji kabul modeliyle istatistiksel olarak belirlenmesidir. Bu doğrultuda Otomotiv Sanayi Derneğine üye 7 adet otomotiv firmasındaki 206 çalışan üzerinde anket uygulaması ile Teknoloji Kabul Modeli (TKM) çerçevesinde üç boyutlu yazıcı kullanımına etki eden faktörlerin incelenmesi hedeflenmiştir. TKM ekseninde geliştirilen yapısal modele ait sonuçlar LISREL paket programı ile değerlendirilmiştir.Araştırma kapsamında kurulan model istatistiki sonuçlar ile doğrulanmış, hipotezler ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre çalışanların üç boyutlu yazıcı teknolojisini kullanma konusunda algıladıkları kullanım kolaylığının, bu teknoloji ile ilgili tutumları üzerinde %82,8, bu teknolojiyi kullanma niyetleri üzerinde % 78,6 etkili olduğu görülmüştür. Çalışanların bu teknolojiyi kullanma konusundaki niyetlerinin de gerçekleşen davranışa dönüşme üzerinde % 80,3 etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Endüstri 4.0 ile ilgili ve üç boyutlu yazıcı kullanımının benimsenmesi ve yaygınlaşması konusunda öneriler sunulmuştur. The aim of this study is to determine statistically the factors affecting the use of three dimensional printers of employees' in the automotive industry. In this direction, it was aimed to investigate the factors affecting the usage of three dimensional printer in the Technology Acceptance Model (TAM) frame by applying the questionnaire to 206 employees among 7 automotive companies which are members of Automotive Manufacturers Association. The results of the structural model developed by TAM were evaluated with the LISREL package program.The established model within the scope of the research was confirmed statistically by the results and the hypotheses were evaluated separately. According to analysis results, the effect of employees' perceived ease of use of the three-dimension printer on their attitudes towards this technology was found as 82.8 % and the effect on intention using this technology was shown as 78.6 %. It was concluded that employees' intentions to use this technology were 80,3 % on the transformation to actual behavior. In addition, suggestions have been made on about Industry 4.0 and the adoption and dissemination of the use of three-dimensional printers. 161

The aim of this survey is to determine the connection between high school managers’ ethic leadership characteristics and organizational trust percepstions. In this context, the universe of the research is consisted of of 1828 teachers working in the borders of Van. And the sampling of the research is 311 teachers working in high scools which are connected to National Education Ministry. “teachers’ opinion scales about ethic leadership characteristics of school managers” were used to determine the ethic leadership levels of school managers. In the end, it was found that, the working principals of school is not created good enough, and enough and on time information is not provided to the teachers. Additionally, it was also found that, characteristics such as; being fair, neutral, honest and reliable has a huge affect on the respect that is paid to them., Bu araştırmanın amacı, lise yöneticilerinin etik liderlik özellikleri ile örgütsel güven algıları arasındaki ilişkinin, öğretmen görüşlerine göre belirlenmesidir. Bu bağlamda Araştırmanın evrenini 2015–2016 eğitim-öğretim yılında Van il sınırları içinde yer alan 1828 öğretmen oluşturmaktadır. Örneklemini ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı liselerde görev yapan 311 öğretmen oluşturmaktadır. Bu araştırmada okul yöneticilerinin etik liderlik düzeylerini belirlemek için“ Liselerdeki Okul Yöneticilerinin Etik Liderlik Özelliklerinin İncelenmesi İle İlgili Öğretmen Görüşleri Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okulun iş prensiplerinin yeteri düzeyde iyi oluşturulamadığı ve yönetmelikler konusunda öğretmenlere zamanında ve yeteri kadar bilgi aktarılmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca Okul yöneticilerinin itibarı üzerinde, adalet ve eşitlik ilkesine bağlılık, yansız davranmak, dürüst ve güvenilir olmak, etkili iletişim kurabilmek, sabırlı, ilkeli ve kararlı olmak gibi özelliklerin önemli bir unsuru teşkil ettiği gösteren sonuçlara ulaşılmıştır.

Müşteri davranışının analizi amacıyla anketlerden, istatistiksel modellere kadar pek çok yöntem önerilmiştir. Son birkaç yılda çeşitli makine öğrenmesi yöntemleri, müşteriye odaklı karar verme problemlerine etkili bir biçimde uygulanmıştır. Yeniden hastane tercih etme davranışının analizi, bilgisayar destekli karar verme modellerine daha fazla bağımlılık gösterme eğilimi içerisindedir. Bilgisayar destekli karar verme, hiçbir zaman hastane yöneticilerinin yerini alamaz ancak basit bir anket yoluyla karar desteği sağlayabilir. Bu çalışmada, yeniden hastane tercih etme davranışının tahmini problemi için uygun makine öğrenmesi yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla yaygın olarak kullanılan on adet makine öğrenmesi yönteminin (lojistik regresyon, yapay sinir ağları, destek vektör makineleri, IBk algoritması, KStar algoritması, lokal ağırlıklandırılmış öğrenme algoritması, decisionstump karar ağacı, C4.5. karar ağacı, rastgele ağaç algoritması ve indirgenmiş hata budama karar ağacı) performansları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Deney sonuçlarına göre C4.5. karar ağacı, en yüksek ortalama doğruluk oranı (95.24%) ile çok düşük Tip-I ve Tip-II hata oranları elde edilmesi nedeniyle en uygun tahminleme modeli olarak belirlenmiştir. C4.5. karar ağacının hemen ardından, sırasıyla, lokal ağırlıklandırılmış öğrenme algoritması (94.44%, 3.43%, 31.58%) ve decisionstump karar ağacı (94.05%, 3,85%, 30.00%) en uygun tahminleme modelleri olarak belirlenirken, lojistik regresyon ve IBk algoritması hem ortalama doğruluk oranına (sırasıyla, 87.30% ve 88.49%) göre, hemde Tip-II hata oranına (sırasıyla, 70.37% ve 68.18%) göre en kötü tahminleme modelleri olarak belirlenmiştir. Bunun yanında rastgele ağaç ve IBk algoritmaları Tip-I hata oranına göre (sırasıyla, 6.36% ve 6.09%) en kötü tahminleme modelleri olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada yeniden hastane tercih etme davranışının sınıflandırması için umut vadeden sonuçlar ortaya koyulmuştur., Numerous methods have been suggested for analysis of costumer intention, from surveys to statistical models. The most recent couple of years, various machine learning methods have effectively been utilized to costumer-centric decision-making problems. The trend of patient revisit intention analysis has an improved reliance on computerized decision making models. Computerized decision-making may never take the place of the hospital managers, but it can provide decision support via a simple questionnaire. In this paper, it is carried on a comparative evaluation of the performance of ten widely used machine learning methods, (i.e., logistic regression, multilayer perceptron, support vector machines, IBk, KStar, locally weighted learning, decisionstump, C4.5., randomtree and reduced error pruning tree) for the aim of suggesting appropriate machine learning techniques in the context of patient revisit intention prediction problem. Experimental results reveal that the C4.5 tree demonstrates to be the most suitable predictive model since it has the highest overall average accuracy (95.24%) and a very low percentage error on both Type I (3.40%) and Type II (23.53%) errors, closely followed by the locally weighted learning (94.44%, 3.43%, 31.58%) and decisionstump (94.05%, 3,85%, 30.00%), whereas the logistic regression and the IBk algorithms appear to be the worst in terms of average accuracy (87.30% and 88.49%, respectively) and Type II error (70.37% and 68.18%, respectively). Besides the randomtree (6.36%) and the IBk (6.09%) algorithms appear to be the worst in terms of type I error. As a result, this study has demonstrated the promising attempt of incorporating sentiment classification into patient revisit intention.

Bu araştırmanın amacı, ilkokul yöneticilerinin okullarını örgütsel ve toplumsal değerlere göre yönetmesi ve bu değerleri kazandırması ile ilgili öğretmen görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırma Nicel araştırma yöntemlerinden betimsel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen “Yönetici ve Öğretmen Görüş Ölçeği” kullanılmıştır. Evren olarak Van il merkezindeki 79 ilkokul, örneklemini ise kura yöntemiyle seçilen 25 ilkokuldaki 250 öğretmen oluşturmuştur. Elde edilen veriler SPSS programıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, öğretmenler; yöneticilerin, başarı, yönetim etiğine uyma, özgüven, işe bağlılık, olgunluk ve demokratlık ilkelerini olumlu yönde uyguladıkları, erkek öğretmenlerin; yöneticilerin laiklik, özsaygı ve uyum gibi ilkelerin uygulanmasına kadın öğretmenlere oranla daha olumlu baktıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin, kendi bireysel değerlerinin, çalıştıkları okulun değerleriyle uyum içinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bu araştırmanın amacı, ilkokul yöneticilerinin okullarını örgütsel ve toplumsal değerlere göre yönetmesi ve bu değerleri kazandırması ile ilgili öğretmen görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırma Nicel araştırma yöntemlerinden betimsel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen “Yönetici ve Öğretmen Görüş Ölçeği” kullanılmıştır. Evren olarak Van il merkezindeki 79 ilkokul, örneklemini ise kura yöntemiyle seçilen 25 ilkokuldaki 250 öğretmen oluşturmuştur. Elde edilen veriler SPSS programıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, öğretmenler; yöneticilerin, başarı, yönetim etiğine uyma, özgüven, işe bağlılık, olgunluk ve demokratlık ilkelerini olumlu yönde uyguladıkları, erkek öğretmenlerin; yöneticilerin laiklik, özsaygı ve uyum gibi ilkelerin uygulanmasına kadın öğretmenlere oranla daha olumlu baktıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin, kendi bireysel değerlerinin, çalıştıkları okulun değerleriyle uyum içinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır., The purpose of this research is to reveal opinions of teachers about primary school administrators’ management of their schools by organizational and social values and acquisition of these values. The research is a descriptive study that is one of the methods of qualitative research. “The scale of administrator and teacher opinion” developed by researcher was used as a data collection The universe of the study was composed of 79 primary schools in Van city center and the sample of the study was composed of 250 teachers chosen from 25 primary schools by lot. The obtained Data were analyzed using SPSS package. As a result of the study research, it was concluded that teachers think administrators implement positively the principles of success, conformity of administration ethics, self-confidence, work commitment, maturity and democracy; compared to female teachers, male teachers lean towards such principles as secularism, self-esteem and accordance that administrators implement. It was also concluded that teachers’ own personal values were in accord with the values of schools that they work.

Bu çalışmanın amacı, ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin okullarda yapılan stratejik planlama uygulamalarına ilişkin görüşlerini belirlemektir. Tarama modeli ile yapılan araştırmanın evrenini, 2014-2015 eğitim öğretim yılında Van Tuşba ve İpekyolu ilçe merkezlerinde bulunan 63 ilk ve 66 ortaokulda görev yapan 1524 sınıf ve 1656 branş öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışma grubu ise, random yöntemle seçilen, 4 ilkokul ve 4 ortaokulda görev yapan 108’i sınıf öğretmeni ve 92’si branş öğretmeni olmak üzere toplam 200 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri, Memduhoğlu ve Uçar (2012) tarafından geliştirilen; “Okullarda Stratejik Planlama Uygulamalarını Değerlendirme” ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, stratejik planlama uygulamalarında kurumsal yapının uygunluğu ile stratejik plan hazırlama ve uygulama süreci boyutlarına göre stratejik planlama eğitimi alan öğretmenlerin okullardaki stratejik planlama uygulamalarına ilişkin görüşlerinin daha olumlu olduğu, stratejik plan uygulamalarında karşılaşılan sorunlar boyutunda ise okul personellerinin stratejik planlama çalışmalarına duyarsız oldukları, planlama uygulamalarına inançlarının az olduğu, yöneticilerin planlama çalışmalarına gereken önemi vermedikleri, planlama çalışmalarına yeterli zaman ayrılmadığı, mevcut kaynakların istenilen şekilde kullanılmadığı ve okul için belirlenen tehditlerin planlamada göz ardı edildiği sonuçlarına ulaşılmıştır, The main objective of this study is to determine the primary and secondary school teachers' feedback regarding strategic planning applications in schools. The population of the study which is applied with scanning model includes 1524 primary school teachers and 1656 subject lesson teachers working in primary and secondary schools in Van Tusba and Ipekyolu districts in the academic year of 2014-2015. The study team includes a total of 200 teachers who are 108 primary school teachers and 92 subject lesson teachers working in 4 primary schools and 4 secondary schools, selected randomly taking into account the socio-economic development level. The data of the research were obtained by using a questionnaire "Review of Strategic Planning Practices in Schools" developed by Memduhoğlu and Uçar (2012). The conclusion of the study is that the teachers who has had strategic planning training have more positive views regarding the strategic planning practices in schools, that the size of the problems encountered in the implementation of the strategic plan that doesn't respond to the strategic planning efforts of school staff, the belief that the planning application is less, it is not given importance to planning managers, planning studies don't have enough time, the available resources are not used as it's desired and the planning of the identified threats for the school have the result that all these factors are ignored