Search

Küresel pazar ortamında işletmelerin rekabet koşullarında doğru kararlar alabilmeleri için geleceğe yönelik öngörülü olmaları gerekir. İşletmeler hissiyat temelli öngörü yerine bilimsel araştırmalar ışığında karar veririler. Söz konusu araştırmaların başında talep tahmin çalışmaları gelmektedir. Bu çalışmada 2010-2022 yılları arasında ulaşım ve turizm sektörlerinde yapılmış talep tahmin çalışmaları incelenmiştir. Çalışmalarda kullanılan regresyon ve zaman serisi yöntemleri ve bu yöntemler doğrultusunda elde edilen sonuçlara yer verilmiştir. Belirlenen tarih aralığında yapılmış çalışmalar incelenerek güncel talep tahmin yaklaşımları hakkında bir çerçeve oluşturulmuştur.Ulaşım sektöründe yapılan çalışmalar incelendiğinde trafik kazaları ve bu kazaları etkileyen faktörler, ulaşım ve etkilendiği unsurlar ve ulaşımın gerekliliği olan enerji ihtiyacı üzerine tahmin çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır.Turizm sektöründe ise müşteri memnuniyeti, destinasyon seçiminde etkili olan unsurlar ve sağlık turizmine yönelik tahmin çalışmalarının yapıldığı olduğu görülmektedir. Turizm sektöründe ilişkili hizmet grubunda yer alan “Sağlık Turizminin” gün geçtikçe önemi ve GSYH’da payı artmaktadır. Bu gelişmenin yapılan tahmin çalışmalarına yansıdığı görülmektedir. İncelenen literatürde, talep tahmin çalışmalarının sağlık turizmi üzerinde yoğunlaşması önemli bir bulgudur. Sağlık turizminde, sunulan hizmet, fiyat ve bölge seçimini etkileyen çeşitli faktörler dikkate alınarak talep tahmin çalışmaları yapılmıştır.

There are many factors influencing daily travel behaviour. For example, information and communication, living space, policies, and urban planning, are among the parameters that are known to affect travel behaviours. Lifestyle and socioeconomic and demographic structures can also be attributed. Although the cultural background of a person may be a determining factor in all parts of our living space and directing our behaviour, it may not have always been taken into consideration in the context of travel behaviour research. In this study, a multilingual online questionnaire was designed to understand and measure the impact of cultural differences of international communities on transportation mode choices and travel behaviour, and an online survey was carried out in Vienna. 213 participants took part in the questionnaire. After the elimination of invalid ones from the data set, for instance, responses from those living outside of Vienna, 150 responses are used for analysis. The data collected from the participants are split into the ones from international communities with non-Viennese origins, native Viennese people, and a mixed/intermediate group. The transportation mode choices and travel behaviours among these communities are compared by statistical analysis. The preliminary analysis among the international communities. evaluating commuting, grocery shopping, and leisure travel shows signs of cultural influences on using transportation modes, frequency and duration. It also implies that more comprehensive and detailed studies are needed on this subject. The result implies that existing policies should be more dynamic and adaptive, especially taking account of the widespread migration wave nowadays., Mobility, Knowledge and Innovation Hubs in Urban and Regional Development. Proceedings of REAL CORP 2022, 27th International Conference on Urban Development and Regional Planning in the Information Society, 209-218

Objective: This study aimed to determine the factors affecting sleep quality in the general population during the early phase of the Coronavirus disease-2019 (COVID-19) pandemic. Materials and Methods: This was a cross-sectional study and included 595 people who were surveyed online. The data were collected through the "socio-demographic characteristics form", "Pittsburgh Sleep Quality index" and "Generalized Anxiety Disorder scale-7". Results: In this study, sleep quality among individuals was found to be poor, and as the level of generalised anxiety increased, sleep quality decreased. Sleep quality was found to be poor those living in urban areas and those with chronic diseases. Conclusion: The results of the study can be used to develop therapeutic strategies and implement social policies to support people with sleep difficulties. Amaç: Bu çalışma Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) salgını erken dönemlerinde genel popülasyonda uyku kalitesini etkileyen etmenlerin belirlenmesi amacı ile planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma kesitsel tipte olup “online survey” (çevrimiçi anket) ile ulaşılan 595 kişi ile tamamlanmıştır. Veriler ‘‘sosyodemografik özellikler formu”, “Pittsburgh Uyku Kalitesi indeksi”, “Yaygın Anksiyete Bozukluğu ölçeği-7” ile toplanmıştır. Bulgular: Bu çalışmada bireylerin uyku kalitesi kötü olup, yaygın anksiyete düzeyi arttıkça uyku kalitesi azalmaktadır. Kentsel bölgede yaşayanlarda ve kronik hastalığı olanlarda uyku kalitesi kötü bulunmuştur. Sonuç: Sonuçlar, bu süreçte uyku güçlüğü çeken bireyleri desteklemek için terapötik stratejilerin geliştirilmesi ve sosyal politikaların uygulanması için kullanılabilir

Starting with late 2019, we have been struggling with the Covid-19 pandemic. An unprecedented change in our mobility needs and behaviour forced us to reshape our thinking of transportation networks and urban mobility. From a disaster management perspective, transportation networks are crucial for providing mobility in response, recovery, and preparedness. In such disasters, the monitoring and use of transportation networks become a very complex problem as the needs and priorities of individuals change dramatically. With the COVID-19 pandemic, difficult circumstances created a shift to personal vehicles including automobiles, motorcycles, bicycles, and scooters as well as increased walking. This study is carried out to understand the mobility changes and public behaviour during pandemic and normalization periods, and discussing strategic responses for policymakers and service providers. The focus of the study is four major cities in Turkey and nationwide trends. The data source includes walking and driving trends and accessibility of locations in certain categories. The mobility data shows that there is a significant increase in walking and driving personal vehicles as opposed to using public transportation. Additionally, a shift from shopping malls to open spaces and parks indicates that the public use precaution in response to pandemic conditions. Lastly, the flexible and remote working hours reduced the density of workplaces in urban centers. Considering the temporary demand increase in bicycles, scooters, and motorcycles, it is suggested that policymakers should focus on improving micromobility infrastructure in urban centers to make this temporary increase permanent. Additionally, planning and operational activities in public transportation should be managed accordingly to meet dynamically changing demand, and public needs and priorities including sanitary conditions and in-vehicle spacing to accommodate pandemic conditions.

The purpose of this study; 2012-2018 year, a total of six football season between is Turkey have played in the Football Super League participated in the European Cup 10, is the assessment of a lower division fell 16 contained in the super league team of the staff of foreign nationals selected on the season they play professional football player efficiency rating players by examining some of the results. Arithmetic mean technique was used for descriptive statistical analysis about the data of the teams included and the football players playing in the research. As a result; Located in Turkey Football Super League, both participated in the European Cup, as well as the maximum striker and the stopper in a lower league fallen team, at least right and the transfer was made the left-back position, with a high average age of the players, the season's sufficient time in the competition and the competition they play by the average guest It was observed that most of the goals scored by the teams were scored by foreign footballers and the most footballers from Europe and Africa were transferred to the league., Bu çalışmanın amacı; 2012-2018 arasındaki toplam 6 futbol sezonunda Türkiye Futbol Süper Liginde oynamış olup Avrupa kupalarına katılmış 10, bir alt lige düşmüş 16 süper lig takımının kadrolarında bulunan yabancı uyruklu profesyonel futbolcuların oynadıkları sezonlara ait seçilmiş bazı sonuçların incelenerek futbolcuların verimliliğinin değerlendirilmesidir. Araştırmaya dâhil edilen takımlar ve takımlarda oynayan futbolcuların verileri ile ilgili tanımlayıcı istatistiksel analizler için aritmetik ortalama tekniği kullanılmıştır. Sonuç olarak; Türkiye Futbol Süper Liginde yer alan, gerek Avrupa kupalarına katılmış, gerekse bir alt lige düşmüş takımlarda en fazla santrfor ve stoper, en az sağ ve sol bek mevkiine transfer yapıldığı, futbolcuların yaş ortalamasının yüksek olduğu, sezonlar ortalamasına göre oynadıkları müsabaka ve müsabakalardaki süre ortalamalarının yeterli olmadığı, takımların attıkları gollerin çoğunun yabancı futbolcular tarafından atıldığı, lige en fazla Avrupa ve Afrika kıtasından futbolcuların transfer edildiği görülmüştür.

Lisans eğitiminde öğretmen adaylarının gerek alan gerekse öğretmenlik meslek bilgisi bakımındandonanımlı olmaları beklenmektedir. Fakat eğitimde farkı yaratacak olan öğretmen adaylarında; bilgi edinme,yaşamda karşılaştığı problemleri algılayıp çözme, stateji geliştirme, doğru ve hızlı karar verme eylemlerinideğerlendirebilen öğretmen niteliklerini belirlemeye çalışmak önemli görülmektedir. Buradan hareketleBursa Uludağ Üniversitesi Eğitim ve Spor Bilimleri Fakültesinde okuyan öğrencilerinin mental rotasyon vereaksiyon zaman performanslarını çeşitli değişkenler açısından belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmaya; 2018-2019 eğitim öğretim yılı Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik, Fen Bilgisi, BilgisayarTeknolojileri ve Öğretimi Öğretmenliği Bölümleri ile Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerindeokuyan toplam 136 erkek öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Araştırmada mental rotasyon ve reaksiyonzamanlarını ölçmek için bilgisayar tabanlı özel bir program kullanılmıştır. Verilen normal dağılım gösteripgöstermediği Shapiro Wilk Testi, bağımsız grupların arasındaki farklılıklar Mann Whitney-U Testi, ilişikidüzeyi Pearson Korelasyonu ile analiz edilmiştir. Bölümlerin mental rotasyon doğru cevap sayısı ve etkincevaplama zamanına göre yapılan karşılaştırmasında, beden eğitimi ve spor, matematik ve fen bilgisiöğretmenliği öğrencileri ile bilgisayar oyuncuları arasında bilgisayar oyuncuları lehine istatistiksel düzeydeanlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Bölümlere göre görsel ve işitsel fix ve interval reaksiyon zamanlarındabeden eğitimi ve spor öğrencisi ile bilgisayar oyuncusu arasında, bilgisayar oyuncuları ile fen bilgisiöğretmenliği öğrencileri, bilgisayar oyuncuları ile matematik öğretmenliği öğrencilerinin görsel seçmelireaksiyon zamanı fix interval düzeyleri arasında istatistiksel düzeyde anlamlı bir farklılık saptanmıştır.Yapılan çalışmalar genel olarak mental rotasyon becerisinin başarı faktörünü olumlu yönde etkilediğinibelirtmektedir. Fakat disiplinler arası mental rotasyon becerisini inceleyen çalışmaların sınırlı olduğugörülmektedir. Bu nedenle detaylı sonuçlar elde edebilmek için literatüre ışık tutacak mental rotasyonperformansları inceleyen farklı öğretmenlik ve temel bilimler bölümlerinde okuyan öğrencilerle daha fazlaçalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünülmektedir.

Dünyanın değişken ve devinim içinde olan yapısı, birçok konuda olduğu gibi İnşaat Mühendisliği alanında da kendisini göstermektedir. Asfalt sıcaklıklarının dünya üzerinde yaygınlığı gittikçe artan küresel ısınma ve çevre sağlığına etkisi neticesinde, bu eksiklikleri gidermek açısından, Ilık Karışım Asfalt (IKA) teknolojileri gayet büyük bir önem kazanmıştır. Bu sayede, Bitümlü Sıcak Karışıma (BSK) kıyasla, ısı kaynaklı tüketim ve çevreye olan zararları oldukça minimize edebilmektedir. Bu durum enerji ihtiyacı açısından önemli oranda verimlilik sağlamaktadırBu çalışma kapsamında, Karayolları Teknik Şartnamesi (KTŞ)'ne göre tasarım, performans ve değerlendirmeleri yapılarak IKA katkılarının uygulanabilirliği, gerekli bitüm deneyleri ve Marshall Stabilite Testi neticesinde ortaya konulmuştur. Bunun yanında tercih edilen katkılarla modifiye edilen bitümler, Dönel Viskozimetre Cihazı ile IKA için istenen ve uygun görülen sıcaklıklarda viskozite ölçümüne tabi tutulmuştur. Bu ölçümlere destek olması açısından Yumuşama Noktasına ve Penetrasyonuna bakılmıştır. Elde edilen sonuçlar, kullanılan IKA katkılarının bitüm viskozitesini, referans bitüme göre düşürdüğünü, böylelikle karışım sıcaklığını da büyük oranda düşürdüğünü göstermiştir. Marshall Stabilite sonuçları, KTŞ'de belirtilen sınırlar içerisinde kalarak, tercih edilebilme olasılığını yukarı çekmiştir. IKA'nın avantajları ve elde edilen sonuçlar, bu teknolojinin hem uygun olmayan hava koşullarında hem de daha geniş bir coğrafyada kullanılabilme potansiyelini ortaya koymuştur.Enerji tasarffu açısından incelenen bu yöntemle, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Asfalt Şantiyesi bünyesinde kullanılan plent üzerinden katkı maliyetleri ve tasarruf miktarı hesaplanmıştır. Bu hesaplamalar neticesinde, asfalt betonu üretiminin IKA yöntemiyle gerçekleşebileceği, enerjiden tasarruf edilebileceği ve gerekli performansı sağlayabileceği gösterilmiştir.Anahtar Kelimeler: Ilık KArışım Asfalt (IKA), Bitümlü Sıcak Karışım (BSK), Modifiye Bitüm, Viskozite, Penetrasyon, Yumuşama Noktası The variable and dynamic structure of the world is manifested in the field of Civil Engineering as in many other subjects. As a result of the increasing global warming and environmental health effects of asphalt temperatures, Warm Mix Asphalt (WMA) technologies have gained great importance in terms of eliminating these deficiencies. In this way, compared to Hot Mix Asphalt (HMA), heat-induced consumption and environmental damage can be minimized considerably. This provides significant efficiency in terms of energy needs.Warm Mix Asphalt (WMA) is basically to reduce the high temperatures in the production of conventional methods using additives used. Thus, it is aimed to provide great advantage by facilitating the applicability, workability and laying of asphalt. At the same time, as a return to low temperatures, it provides the ability to work comfortably. There are many additives and types of additives produced or designed with this objective. WMA technology is an energy-efficient asphalt binder with environmental advantages. Since WMA reduces the bitumen temperature by an average of 20-55°C, it reduces fuel consumption by an average of 11-35%.In warm mix asphalt techniques applied at temperatures above 100°C, the amount of water remaining in the mixture is very low. Various techniques are used to lower the viscosity of the binder to ensure complete coating of the aggregate at low temperature and compressibility of the mixture. These techniques are created using additives. The additives can be presented in three types. The first is organic additives, the second is foam additives and finally chemical additives.Within the scope of this study, the design, performance and evaluations were made according to the Highways Technical Specification (HTS) and the applicability of WMA additives was demonstrated as a result of necessary bitumen tests and Marshall Stability Test. Warm Mix Asphalt additive types PAWMA entering the foamy mixture group, SASOBIT entering the organic additive group and MGB entering the chemical additive group were selected. The other additives tested were PDL6020 and LOMOT Warm Mix Asphalt additives. Also, the modified bitumen with the preferred additives were subjected to viscosity measurement at the desired and suitable temperatures for WMA with the Rotational Viscometer. To support these measurements, Softening Point and Penetration were examined.The penetration value is inversely proportional to consistency. The higher the penetration, the softer the bitumen. As viscosity increases, bitumen hardens. Since the bitumen with very softening point has a high viscosity, the hot mixing temperatures are also high. Viscosity is a measure of the viscosity of the asphalt and the resistance to flow. The viscosity value increases as the viscosity increases, i.e. as the asphalt approaches the semi-solid state. The purpose of the viscosity test is to determine the flow properties of asphalt concrete within the temperature limits during which they are heated during application.Samples were prepared by mixing with IKA LABORTECHNIK for 30 minutes at 180 ° C. Dosage decisions are based on brochures and instructions from the contributor manufacturers. In the light of these dosages, Viscosity values of bitumen were obtained by subjecting bitumen only at certain temperatures, except for Softening Point and Penetration test applied to bitumen. The aim will be to determine whether the heat gain can be applied following the specified criteria, as well as to examine the effect of asphalt concrete on the workability of the asphalt concrete as a result of improved fluidity.Warm Mix Asphalt additives have been shown to affect bitumen penetration at different rates. PDW6020, LOMOT and MGB additives increased the penetration while PAWMA and SASOBIT additives decreased the penetration. Bitumen with a high softening point will show less deformation at the same air temperature. According to these results, while PDL6020 and LOMOT showed a slight increase in softening point, SASOBIT additive significantly increased softening point. While the MGB additive reduced the softening point, the PAWMA additive did not affect the softening point.As can be seen from the viscosity tests, it was measured for three selected temperature values: 110°C, 135°C and 150°C. In these temperatures, 50/70 reference bitumen, PDL6020 with 3%, SASOBIT, LOMOT and MGB, PAWMA with 0,3% were used. When the effect of additives for each temperature was examined, it was observed that all additives decreased the viscosity at 110°C. LOMOT contributed the least decrease, while MGB and SASOBIT contributed the highest decrease. When the viscosity values were examined at 135°C, it was observed that all additives except LOMOT decreased the viscosity. SASOBIT and MGB achieved the highest decrease as well as 110°C. Finally, when the viscosity values at 150°C are examined, it is seen that LOMOT additive increases the viscosity again. All other additives, while lowering the Viscosity, showed the highest decrease in SASOBIT and MGB as in 110°C and 135°C.According to HTS, aggregate properties are specified according to the type of coating. In this study, aggregates taken from Sakarya Metropolitan Municipality Asphalt Site were preferred. The aggregates obtained here are supplied according to both Binder and Wear TYPE 1 as coating types.Bitumen rates, all materials and conditions SBB Asphalt will be used by the construction site, this institution will be used as a result of the rates. Performance analysis will be performed on both the Binder and Wear Layer considering only stability and yield values. Bitumen rate was determined for 4.2% Binder Layer and 4.8% Abrasion Layer.As a result of the experiments, it was observed that the stability values of all samples were higher than the specification standards. However, the yield values of the reference sample were outside the standard. Also, yield and stability values of the samples produced by using additive showed a strength higher than expected. MGB contribution in stability yielded a good result, while Pawma gave the best results in yield values. When all parameters are examined, it is observed that the best result for the Binder Layer is MGB contribution. It can be said that it will provide great advantage both in low temperature and in the field because it provides the best strengths required.When all parameters are examined, it is observed that the best result for the Abrasion Layer is given by the sample prepared with Sasobit additive. It can be said that the MGB contribution, which is tested, can be considered except for the yield value. It can be stated that it will provide great advantage both in low temperature and in the field as it provides the best resistance.Although it cannot be said in terms of Wear Layer, MGB seems to be in a very good condition as it reduces the required temperature drop due to viscosity and saves 112 TL per hour for Binder Layer. MGB is a preferable additive due to both ease of production, environmental impact and cost.The values obtained as a result of the viscosity tests show that PAWMA, SASOBIT and MGB additives are suitable for low temperature asphalt production. It was observed that the mixture temperatures of WMA Wear and Binder Layer prepared with these additives decreased 20 - 30°C. This reduction in the mixture temperature not only saves fuel but also means a reduction in harmful gas emissions from the plant.The results show that the WMA additives used reduce the viscosity of bitumen relative to the reference bitumen, thereby reducing the mixing temperature to a great extent. The advantages and results of WMA have demonstrated the potential for this technology to be used both in unfavorable weather conditions and in a wider geography.With this method, which is examined in terms of energy saving, contribution costs and savings amount are calculated on the plant used in the Asphalt Construction Site of Sakarya Metropolitan Municipality. As a result of these calculations, it was shown that asphalt concrete production can be realized by WMA method, it can save energy and provide the required performance.At this time when the whole world stands against environmental conditions, global warming and climate deterioration, testing and even applying WMA and similar technologies is of great importance and importance for our country because of its economic and environmental friendliness.Keywords: Warm Mix Asphalt (WMA), Hot Mix Asphalt (HMA), Modified Bitumen, Viscosity, Penetration, Softening Point 82

In today's globalizing world, unlike others, only a few countries and industries have remained or have opted out of globalization. Globalization shows its effects in sports. The desire of the countries to be more successful in international sports competitions, making athletes of different nationalities their citizens and entering them to the competitions constituted the concept of naturalization of athletes. Whether the successes of the naturalized athletes are ethical or whether these athletes prevent the development of domestic athletes is constantly on the agenda. From this point of view, our research focuses on the perspectives of university students studying in sports sciences to naturalization of athletes. Total of 891 participants voluntarily participated in the study. The Cronbach's Alpha value of the scale, which was used to find out the opinions of the participants about transfer of allegiance of athletes, was found 0,79. Percentage, frequency, t-test and Anova test were used to evaluate the scale. As a result the participants say that; in the future sports infrastructure development must be support instead of naturalization of athletes and their transfer fee should be used for investment in national athletes’ development. Successes of the naturalization of athletes are the loss of prestige for Turkey. In order to prevent this, sports infrastructure based education programs can be given more importance.

Günümüzde büyük bir endüstri haline gelen profesyonel futbolun ana aktörlerinden olan profesyonel süper lig futbol takımlarının yabancı futbolcu transfer politikaları sıklıkla tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Türkiye Futbol Süper Ligi takımlarının kadrolarında yer alan yabancı uyruklu futbolcuların geldikleri ülke ve kıtalar, oynadıkları maç sayıları, maçlarda yer aldıkları süreler ve yaş ortalamaları gibi seçilmiş bazı özelliklerinin doğrultusunda verimliliklerinin incelenmesidir. Bu bağlamda araştırmanın örneklemini 6 sezon süper ligde yer alan ve en az iki sezon ligde mücadele etmiş 22 takım ve bu takımlardaki yabancı futbolcular oluşturdu. Verilerin analizi için SPSS paket programı aracılığıyla tanımlayıcı istatistiklerden yararlanılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde, Süper Ligde yer alan takımların en fazla santrfor ve stoper, en az sağ ve sol bek mevkilerinde transferler yaptıkları tespit edilmiştir. Futbolcuların yaş ortalamalarının yüksek olduğu ve sezonlar ortalamasına göre oynadıkları müsabakalardaki süre ortalamalarının yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, takımların attıkları gollerin çoğunun yabancı futbolcular tarafından atıldığı, en fazla Avrupa ve Afrika kıtalarından futbolcu transferleri yapıldığı görülmüştür. Araştırma bulguları doğrultusunda, takımların öncelikli olarak uzman scout ekiplerini oluşturmaları, transfer süreçlerini tümüyle menajerlerin inisiyatifine bırakmamaları, transferlerde daha genç futbolcuların tercih edilmesi, yabancı transferler ile ilgili bazı yasal düzenlemelerin yapılarak transfer kriterlerinin oluşturulması önerilmektedir.

ÖZETAmaç: Yakın zamanda metastatik kolon kanseri üzerinde yapılan çalışmaların geriye dönük verilerine dayanarak,primer tümör lokalizasyonunun sağ kalımı ve kemoterapi (KT) yanıtını etkileyen bir faktör olduğugörülmüştür. Bu çalışmaların çoğunda metastatik halde tanı alan hastalar dahil edilmiştir. Çalışmamızda tanıanında erken evrede olan, cerrahi ve veya adjuvan tedaviler sonrası nükseden hastalarda primer tümörünlokalizasyonunun önemi olup olmadığı incelendi.Hastalar ve Metod: Tıbbi Onkoloji kliniğince 2013 ile 2017 yılları arasında kolorektal kanser tanısıyla takipedilmiş, tanı anında Evre II ve Evre III olup sonrasında metastaz gelişen 79 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalarprimer tümörün lokalizasyonuna göre, sağ ve sol olarak iki gruba ayırıldı. Hastaların demografik verilerisağkalım süreleri primer tümör lokalizasyonuna göre karşılaştırıldı.Bulgular: Toplam 79 hastanın ortalama yaşları sağ ve sol grupta sırasıyla 60 ve 59 yıl olarak benzerken (P =0.965), demografik verilere bakıldığında iki grup arasında sağ kolonda Tip2 diabetes mellitus (Tip2DM) görülmeoranının yüksekliği (sırasıyla %34.5 ve %4.4, P = 0.002) haricinde anlamlı fark saptanmadı. NeoadjuvanKT sol gurupta ve nodal tutulum varlığı ise sağ tarafta yüksek saptansa da fark istatistiksel olarak anlamlıdeğildi. Yine her iki gurup arasında adjuvan KT almış olma, adjuvan KT ve palyatif KT rejimleri arasında farksaptanmadı. Sağkalım analizinde, sağ ve sol guruplar arasında progresyonsuz sağkalım (PS) ve toplam sağkalım(TS) oranları benzerdi [PS sırasıyla 11.9 (6-17.9) ay’a karşı 16.7 (13.1-20.4) ay, P = 0.976 ve TS sırasıyla36.1 (14.6-57) ay’a karşı 40.8 (35.3-46) ay, P = 0.636].Sonuç: Çalışmamızda tanı anında metastatik olmayan bu hasta gurubunda, primer tümör lokalizasyonununsağ kalım üzerine etkili bir faktör olmadığı saptandı. Bu durum, cerrahi, neoadjuvan ve adjuvant tedavilerinetkinliklerinin, primer tümör lokalizasyonunun önemini gölgelediğini düşündürmektedir.Anahtar Kelimeler: Rekürren; Kolon kanseri; Primer; Tümör lokalizasyonu; SağkalımABSTRAObjective: Based on retrospective data from previous studies on metastatic colon cancer, it has recentlybeen found that primary tumor localization is a factor affecting survival and response to chemotherapy (CT).Most of these studies included de-novo metastatic patients. In this study, investigation indicated that whetherprimary tumor localization was helpful in patients relapsed after surgical and-or adjuvant treatmentrather than metastatic at the time of diagnosis.Patients and Methods: A total of 79 patients with stage II and stage III metastatic colorectal cancer diseasewhom diagnosed in the Department of Medical Oncology, between 2013 and 2017, were included in thestudy. Patients were divided into two groups according to localization of the primary tumor as right andleft. Demographic data of the patients were compared with survival time according to primary tumorlocalization.Findings: The mean ages of 79 patients were similar in the right and left groups (59 vs 60 years, P = 0.965).According to demographic features, there were no significant differences was found between the twogroups except for the high incidence of Type2 diabetes mellitus (T2DM) in right-sided (34.5% and 4.4%, P =0.002, respectively). Neoadjuvant CT in the left group and nodal involvement in the right side were higher,however not statistically significant. Again, there was no difference between the two groups in terms ofreceiving adjuvant CT, regimens of adjuvant CT and palliative CT. Survival analysis showed that the PS and TSratios were similar between the right and left groups [PS was 11.9 (6-17.9) months versus 16.7 (13.1-20.4)months, P = 0.976 and TS, respectively, 36.1 (14.6-57) months 40.8 (35.3-46) months, P = 0.636].Conclusion: According to results of our study, it was determined that primary tumor localization was notan important factor on survival in patients with early colorectal cancer. This suggests that the efficacy ofsurgery, neoadjuvant, and adjuvant treatments may be more important than primary tumor localization.Key words: Recurrence; Colorectal cancer; Primary; Tumor localization; Survival.

Bu çalışma Elit güreşçilerin depresyon düzeylerini ölçmek amacıylayapılmıştır. Araştırmaya yaşları 18 ile 36 arasında değişen serbest ve grekoromenstillerde güreş yapan 102 sporcu katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracıolarak Zung (1965) tarafından geliştirilen Gençdoğan (2001) tarafından Türkçeyeuyarlaması yapılan Zung Depresyon ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizindebetimleyici istatistikler ve t- testi kullanılmıştır. Araştırma bulgularındaise sporcuların yaş, spor yılı ve eğitim durumlarına göre depresyon puanlarındaanlamlı farklılığa rastlanılmamıştır (p>0.05). Sporcuların güreş stilinegöre ise serbest stilde güreşen sporcuların depresyon puanlarının grekoromensporcuların puanlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür (p

The aim of this study is to investigate family and occupational problems faced by wrestling referees who serving actively at national and international levels in 2018-2019 season. Research group who serving in the national and international levels and a total of 148 wrestling referees constitute in various areas (public, private, other) in Turkey Wrestling Federation 2018-2019 season. Two data collection tools were used in the study. “Personal Information Form” which is five items was used in order to determine the demographic characteristics of the wrestling referees. The second scale is “Social Status Scale for Referees” developed by Albayrak et al. (2012) was used. The internal consistency coefficient (Cronbach Alpha) was examined in order to determine the suitability of the scale to the wrestling referees. and the alpha coefficient was found to be 0.77. In the analysis of the data, percentage (%), frequency, mean and standard deviation values were used. According to the findings, the majority of the referees were married (81,1%) and civil servant (87,2%). It was determined that the referees had an average level of family and occupational life (Mean = 2.65 ± 0.798). In order to increase the performance of the referees, it is recommended to take steps to eliminate these problems.Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetBu araştırmada amaç, 2018-2019 sezonunda aktif olarak ulusal ve uluslararası seviyede görev yapan güreş hakemlerinin aile ve meslek yaşantılarında karşılaşmış oldukları problemleri incelemektir. Araştırma grubunu, 2018-2019 sezonunda Türkiye Güreş Federasyonuna bağlı ulusal ve uluslararası seviyede görev yapan ve çeşitli alanlarda (kamu, özel sektör, diğer) çalışan toplam 148 güreş hakemi oluşturmaktadır. Araştırmada iki adet veri toplama aracı kullanılmıştır. Birincisinde hakemlerin demografik özelliklerini belirlemek amacıyla beş maddelik “Kişisel Bilgi Formu” ve ikincisinde ise Albayrak ve arkadaşları (2012) tarafından geliştirilen “Hakemler İçin Sosyal Durum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin güreş hakemlerine uygunluğu belirlemek amacıyla iç tutarlılık katsayısına (Cronbach Alpha)’na bakılmıştır ve alpha katsayısı 0.77 olarak bulunmuştur. Verilerin analizinde yüzde(%), frekans, ortalama ve standart sapma değerlerinden yararlanılmıştır. Elde edilen bulgulara bakıldığında hakemlerinin çoğunluğunun evli (%81,1) ve kamu personeli (%87,2) olduğu belirlenmiştir. Hakemlerin aile ve meslek hayatlarında ortalama seviyede (Ort=2,65±0,798) problem yaşadıkları belirlenmiştir. Hakemlerin performanslarının artırılması için bu sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik adımlar atılması önerilmektedir.

Bu araştırmanın amacıantrenörlerin duygusal emek iletükenmişlik arasındaki ilişki düzeyini incelemektedir. Araştırma tekniği olaraknicel araştırma yöntemlerinden betimsel ve ilişkisel tarama tekniğikullanılmıştır. Çalışma grubunu, seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerindenkolayda örnekleme yöntemi ile seçilen farklı illerin Gençlik ve Spor İlMüdürlüğünde görev yapan 89’u kadın, 271’i erkek toplam 360 olimpik spor branş antrenörüoluşturmaktadır. Katılımcılara demografik bilgiler sorulmuştur. Ayrıca,bulgulara ulaşmak için Duygusal Emek Ölçeği ile Tükenmişlik Ölçeği kullanılmıştır.Yüzde, frekans, t-testi, Korelasyon Analizi yapılmıştır. Bulgulardan eldeedilen sonuçlara göre; antrenörler en çok doğal duygular ile hareket etmekte,bunu derinden rol yapma izlemektedir. Sonuncu sırada ise yüzeysel davranış yeralmaktadır. Tükenmişlik alt boyutları incelendiğinde duyarsızlaşma alt boyutuen düşük ortalamaya sahiptir, bunu duygusal tükenme ile kişisel başarıda düşmealt boyutlarının izlemektedir. Derinden rol yapma davranışı tükenmişlik ileilişkili değildir; yüzeysel rol yapma davranışı düşük düzeyde de olsaduyarsızlaşma alt boyutu ile pozitif yönde ilişkilidir. Medeni durumdeğişkeninin derinden rol yapma ve doğal duygular üzerinde anlamlı farkyarattığı, farklılığın ise evli katılımcılar lehine olduğu görülmektedir. Sonuçolarak duygusal emek ve tükenmişlik arasında ilişki olduğu görülmektedir., The goal of thisresearch is to analyze the correlation level between emotional labour and burnout of coaches. Descriptive survey and correlationsurvey models which are among the qualitative research models were used in theresearch. The study group involved 89 female and 271 male olympic sportbranches coaches (total 360) serving in the Youth and Sports Directorates ofdifferent cities, who were selected using the convenience sampling method whichis one of the non-random sampling methods. Research participants were askeddemographical questions. Also the Emotional Labour scale and the Burnout Scalewere used. Percentage, frequency, t-test and Correlation Analysis wereperformed. Level of significance was regarded to be p