19 results on '"ŞAHİN, Sait"'
Search Results
2. Türk Devletlerinde Yönetim ve Kutsal Toprakların Ayrıcalığı 'Osmanlı Devleti'
- Author
-
Şahin, Sait
- Subjects
Osmanlı, Kutsal Topraklar, İslam, Azınlıklar, Yönetim - Abstract
İslam’ın son halifeliği Osmanlı Devleti’nin dağılmasıyla İslam âlemi oldukça zor günlerden geçmektedir. Osmanlı sonrası Musevi dinler açısından kutsal kabul edilen; Mekke, Medine ve Kudüs gibi kutsal toprakların yönetimi yeniden şekillenmiştir. Bu çalışmamızda Türk devletlerinde yönetim, toprak ve vergilendirme sistemi, kutsal toprakların yönetimi ve azınlık haklarında uygulanan denge politikaları gibi merak edilen konular ele alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin üç kıtada farklı inançlara mensup milletleri yönetirken uyguladığı denge politikalarının yanında kutsal topraklara ve ibadethanelerine yapmış olduğu mali yardımlar araştırılmıştır. Bu çalışma sayesinde Osmanlı Devleti’nin devlet tecrübelerinden yola çıkarak başta mevcut kutsal topraklarda yaşanan sorunlara ve dinler arası anlaşmazlıklara karşın tekrardan hoşgörü ve barışın tesis edilmesi için uygun fikir ve öneriler aranmıştır. Bu çalışma aynı çatı altında yaşayan çok uluslu farklı inançlara mensup milletlere oldukça kayda değer devlet tecrübesi ve uygulanabilir çözümcü fikirler sunmaktadır. Araştırmamızda nitel - tarihsel araştırma yöntemi kullanılarak Osmanlı döneminde alınan hükümler ve kutsal topraklarla ilgili mevcut Osmanlı arşivleri taranmıştır.  
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. EKİNÖZÜ (KAHRAMANMARAŞ) İLÇESİNİN EKONOMİK GELİŞİMİNE JEOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN KATKISI
- Author
-
ŞAHİN, Sait, primary, KOP, Alican, additional, and URAS, Yusuf, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
4. TÜRKLERİN ÇİNLİLERLE ELÇİLİK İLİŞKİLERİ
- Author
-
ŞAHİN, Sait, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. EMBASSY RELATIONS OF TURKS WITH THE CHINESE
- Author
-
ŞAHİN, Sait
- Subjects
Cultural Studies ,Tarih ,History ,Social ,Türk,Çin,Elçilik,Osmanlı,Ming hanedanlığı ,Sosyal ,Turkish,Chinese,Embassy,Ottoman,Ming dynasty ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Kadim Türklerin Çinlilerle olan münasebetlerinin geçmişi oldukça eskiye dayanmaktadır. Türkler, Altay ve Tanrı Dağlarından sonra Çin sınırlarında varlık göstermeye başlamasıyla Türk-Çin milletleri arasında ikili ilişkiler hız kazanmıştır. Türklerin askeri ve toplum faaliyetleri gibi gelişmeler dönemin Çin ordusu ve sınır koruma muhafızları tarafından raporlanarak Çin tarih kitaplarına konu olmuştur. Türkler “Toy” meclisi adını verdikleri ortamda derin düşünceler neticesinde ülke yönetimi ve diğer devletlerle kurulacak münasebetleri kararlaştırırlardı. Türkler geleneksel devlet yönetim anlayışının yanı sıra ortaya koydukları elçilik girişimleri onları dönemin eşsiz ve güçlü devletlerinden kılmıştı. Hun devleti döneminde Çinli prenses Lu Xi Jun Türklere evlilik yoluyla gelin gelmiş ve sulh sağlanmıştı. Türk-Çin milletlerinin diplomatik ilişkileri Türk devletlerinin hepsinde olağan biçimde kullandığı görülür. Osmanlı elçisi Rumi’nin 1423-1618 yılları arasında Çin’in Ming imparatorluğuyla üst düzey diplomatik ilişkiler yürüttüğü Ming hanedanlığının saray ziyaretçi defterlerinde ortaya çıkmaktadır. Eski Türklerde devlet yönetimi, Türk - Çin milletlerinin karşılıklı elçilik ilişkileri gibi konuları tarihsel araştırma perspektifinden ele alınarak elde edilen veriler nitel araştırma yöntemi kullanılarak araştırma hipotezi oluşturulmuştur., The history of the relations of the ancient Turks with the Chinese dates back to rather old times. Bilateral relations between the Turkish-Chinese nations gained momentum as the Turks existed on the borders of China. Developments such as the military and social activities of the Turks were reported by Chinese army and became the subject of Chinese history books. The Turkish would decide on the country administration and the relations to be established with other states in the assembly that called “Toy”. In addition to the traditional understanding of state administration, the embassy initiatives made Turks one of the unique and powerful states of the period. During the Hun state, the Chinese princess Lu Xi Jun came as a bride to the Turks and peace was achieved. It seems that diplomatic relations of Turkish-Chinese nations were used pretty much by Turkish states. It appears in the palace visitor’ books of the Ming dynasty, where the Ottoman ambassador Rumi maintained high-level diplomatic relations with the Ming Empire between 1423 and 1618. The research hypothesis was formed by using the qualitative research method with the data obtained by considering the historical research perspective.
- Published
- 2021
6. SOME THOUGHTS ON THE IDENTITY OF THE EAGLE FIGURE USED IN THE TENGRI BELIEF AND SHAMANISM
- Author
-
ŞAHİN, Sait
- Subjects
Türk Mitolojisi,Kartal Figürü,Gök Tanrı İnancı,Şamanizm ,Social ,Turkish Mythology,the Eagle Figure,Tengri Belief,Shamanism ,Sosyal - Abstract
İnsanlığın var oluşuyla yaşanılan olayları anlama-anlatma, kayıt altına alma çabaları yazı dilinden önce şekil ve figürler çizerek aktarımı sağlamıştı. İnsanlar bu şekil ve figürleri etraflarında bulunan hayvan figürlerinden ve bizlerin hayal edemeyeceği mitoloji figürlerinden yola çıkarak tarih sürecinde sık kullanılmıştır. Gök Tanrı ve Şamanizm inançlarının önemli figürlerinden olan kuş figürleri, Türk mitolojisinde ve sanat kültüründe önemli yer edinmiştir. Bu kuşlar içinde kartal, Altay-Türk destanı, Maaday-Kara destanı ve Manas destanı gibi birçok destanda türeme mitolojisiyle bağlaştırılmıştır. Kadim Türk milletinin eşsiz tarihi ve mitolojisi oldukça eskiye dayanmakla birlikte zengin bir içeriğe sahiptir. Kartal, Türk milletlerini ve Türk mitolojisini derinden etkileyerek birçok destanda Türklerin var oluş, dünyaya geliş mitolojilerinde yer edinmiştir. Bu makalenin amacı ve önemi, kartal figürünün incelenmesi sonucunda Türk mitolojisinde ve Türk inançlarından Gök Tanrı ve Şamanizm inançlarındaki yeri ve önemi araştırılacaktır. Kartal figürünün ne anlama geldiği, kullanım amacı, neyi temsil ettiği gibi konular aydınlatılmaya çalışılacaktır. Araştırmada Çince-Türkçe kaynaklardan faydalanılarak nitel veri toplama yöntemiyle tarihsel yöntem beraber kullanılmış ve bu yöntemlerden elde edilen veriler tartışmaya açılmıştır., By the existence of humanity, efforts to record and understanding-telling the experienced events have been started to transfer by drawing shapes before written language. People used these figures and shapes in the process of history based on the animal figures around them and the mythological figures that we could not imagine. Bird figures, one of the important figures of Tengri and Shamanism beliefs, have gained an important place in Turkish mythology and art culture. Among these birds, Eagle has been associated with the mythology of derivation in many epics such as the Altai-Turkish epic, the Maaday-Kara epic and the Manas epic. The unique history and mythology of the ancient Turkish nation have dated back to old times and also have a rich content. Eagle has been the subject of the mythologies of the existence and birth of Turks in many epics by deeply affecting Turkish nations and Turkish mythology. The aim and importance of this article, in the result of the examination of the eagle figure the place and importance of its in the belief of the Tengri and Shamanism, which has taken place in Turkish beliefs and mythology will be investigated. Issues such as what the eagle figure means, its intended use and what it represents will be tried to be enlightened. In the research, using Chinese-Turkish sources, qualitative data collection method and historical method were used together, and the data obtained from these methods were opened to discussion.
- Published
- 2021
7. COVID-19’UN ÇİN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TİCARİ İLİŞKİLERE ETKİSİ
- Author
-
ŞAHİN, İlayda, primary and ŞAHİN, Sait, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
8. IMPACT OF COVID-19 ON COMMERCIAL RELATIONS BETWEEN CHINA AND TURKEY
- Author
-
ŞAHİN, İlayda and ŞAHİN, Sait
- Subjects
İşletme ,Covid-19,Ticaret,İlişkiler,Çin,Türkiye ,Covid-19,Trade,Relations,China,Turkey ,Management - Abstract
Purpose - COVID-19, which deeply affects international trade and national economies, has turned into a crisis with the restrictions imposed by countries. During the pandemic, it is aimed to make an original research by examining bilateral commercial relations between China and Turkey and the situation of each both country’s economy.Methodology – Qualitative and quantitative data collection methods were used in the study.Findings – It seen the increase at 15.70% in exports by Turkey to China and 32.16% in imports from China in 2020 Dec compared with the same month in 2019. Turkey’s exports have decreased 6.3%, while its imports increased 4.3% in 2020. In 2020 Dec compared with 2019 Dec, Chinese exports increased by 18.1%, while its imports reached a record level, with an increase of 6.5%.Conclusions – Although the commercial relations of both countries were not at the desired level, they were shown positive improvement during the pandemic period., Amaç - Uluslararası ticareti ve ülke ekonomilerini derinden etkileyen COVID-19 ülkelerin getirdiği kısıtlamalar ile birlikte bir kriz haline dönüşmüştür. Bu bağlamda, salgın döneminde Çin ve Türkiye arasındaki ikili ticari ilişkilerinin ve her iki ülkenin ekonomik durumu incelenerek özgün bir araştırma yapılması amaçlanmaktadır. Yöntem - Araştırmada nitel ve nicel veri toplama yöntemleri uygulanmıştır.Bulgular – Araştırma bulgularında, 2020 Aralık ayında geçen senenin aynı ayına kıyasla, Türkiye’nin Çin’e ihracatı %15,70, Çin’den ithalatı ise %32,16 bir artış görülmüştür. Her iki ülkeyi ayrı değerlendirdiğimizde elde edilen sonuçlar, 2020’de Türkiye’nin ihracatı %6,3 düşüş gösterirken, ithalatı ise %4,3 artmıştır. 2020 Aralık’ta 2019’un Aralık’a kıyasla Çin’in ihracatı 18,1% artarken, ithalatı ise %6,5 oranında artışla rekor seviyeye ulaşmıştır. Sonuç – Her iki ülkenin ticari ilişkileri her ne kadar istenilen düzeyde olmasa da salgın döneminde pozitif yönde gelişme kaydetmiştir.
- Published
- 2021
9. Investigation of the Importance and Characteristics of the Balbal-Tomb Monuments in the Altai-Tian Shan Mountains from the Perspective of Turkish History
- Author
-
ŞAHİN, Sait
- Subjects
Cultural Studies ,Tarih ,History ,Asian Studies ,Altay-Tanrı Dağları,Taş Anıtlar,Balballar,Mezar Taşları ,Asya Çalışmaları ,Altai-Tian Shan Mountain,Menhirs,Balbals,Sepulchral Monuments ,Kültürel Çalışmalar - Abstract
Altay ve Tanrı Dağları, Türk tarihi açısından oldukça öneme ve kutsallığa sahiptir. Türklerin tarih sahnesine çıkışlarına şahitlik etmiş olan bu kutsal bölgeler, atalarımıza yurtluk etmiş ve Türk ismiyle özleşmiştir. Türklerin Türeyiş destanlarına konu olan Altay-Tanrı Dağları, tarih boyunca Türkler tarafından kutsal sayılarak inançlarının, ata kültürlerinin ve adetlerinin yeri olmuştur. Türklerin, Uygurlar öncesi bozkır yaşam biçimini benimsemeleri, dağınık coğrafyada yaşam sürmeleri onlar hakkında yazılı tarihi eserlerin elimize ulaşmasını zorlaştırmıştır. Geniş zamana yayılan Türk tarihi hakkında edinilen bilgiler ışığında ve diğer milletlerin yazdığı tarihi belgeler ile arkeolojik bulgular bir araya getirildiğinde, Türk tarihi hakkında detaylı bilgilere ulaşılmaktadır. Altay-Tanrı Dağlarında Türklerin bıraktıkları gizemli taş anıtlar araştırmalara konu olmuştur. Türk tarihi açısından önem arz eden taş anıtların, balbalların, mezar taşlarının hangi inanç ve geleneğe bağlı olarak yapıldıkları, ne için kullanıldıkları ve neyi temsil ettikleri merak konusu olmuştur. Türk kültür coğrafyası içerisinde sıkça karşılaşılan taş eserler, balballar ve mezar taşları Türklerin kültürel izlerini taşıyarak, onlar hakkında bilgiler sunmaktadır. Bu makalenin amacı ve önemi, Türk kültürü coğrafyasında bulunan taş anıtların, balbalların ve mezar taşlarının incelenmesi sonucunda bu materyallerin üzerinde yer alan şekiller tespit edilerek, işaretlerin özelliklerini ve taşımış oldukları kültürel izler aydınlatılmaya çalışılacaktır. Araştırma esnasında Çince ve Türkçe kaynaklardan nitel veri toplama yöntemi ile tarihsel kavram becerisi yöntemi kullanılmış ve bu yöntemlerden elde edilen veriler tartışmaya açılmıştır., Altai and Tian Shan Mountains are very important and sacred in Turkish history. These sacred regions, which witnessed the arrival of the Turks on the stage of history, became home to our ancestors and became synonymous with the Turkish name. The Altai-Tian Shan Mountains, which are the subject of the Tureyıs epics of the Turks, have been considered sacred by the Turks throughout history and have been the place of their beliefs, ancestor cultures and customs. The fact that the Turks adopted the steppe lifestyle before the Uighurs and lived in a scattered geography made it difficult to reach the historical works written about them. In the light of the information obtained about Turkish history spread over a long time, and when historical documents written by other nations and archaeological findings are combined, detailed information about Turkish history can be reached. The mysterious stone monuments left by the Turks in the Altai-Tian Shan Mountains have been the subject of research. It has been a matter of curiosity about which beliefs and traditions the stone monuments, balbals and tombstones, which are important for Turkish history, were made, what they were used for and what they represented. Stone works, balbals and tombstones, which are frequently encountered in the Turkish cultural geography, provide information about Turks by carrying the cultural traces of them. The purpose and importance of this article is to try to enlighten the characteristics of the signs and cultural traces they bear by determining the shapes on these materials as a result of examining the stone monuments, balbals and tombstones in the Turkish cultural geography. During the research, qualitative data collection method from Chinese and Turkish sources and historical concept skill method were used and the data obtained from these methods were opened to discussion.
- Published
- 2020
10. Türk Tarihi Açısından Altay-Tanrı Dağlarında Yer Alan Balbal-Mezar Anıtların Önemi ve Özelliklerinin Araştırılması
- Author
-
ŞAHİN, Sait, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
11. TÜRKİYE – ÇİN İLİŞKİLERİ VE MEDYA FALİYETLERİNİN ARAŞTIRILMASI
- Author
-
ŞAHİN, Sait, primary and ŞAHİN, İlayda, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
12. TÜRK TARİHİ AÇISINDAN DUNHUANG BÖLGESİNDE ORTAYA ÇIKAN BULGULARIN ÖNEMİ VE TÜRK KÂĞIT-BASKI TEKNİKLERİNİN ARAŞTIRMASI
- Author
-
ŞAHİN, Sait, primary and ŞAHİN, İlayda, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
13. Percutaneous Coronary Intervention for Chronic Total Occlusion versus Percutaneous Coronary Intervention for Non-Complex Coronary Lesions: Is There a Different Impact on Thyroid Function?
- Author
-
Üreyen, Çağın Mustafa, Coşansu, Kahraman, Vural, Mustafa Gökhan, Şahin, Sait Emir, Çakar, Mehmet Akif, Kılıç, Harun, Ağaç, Mustafa Tarık, Gündüz, Hüseyin, Akdemir, Ramazan, Tatlı, Ersan, Üreyen, Çağın Mustafa, Vural, Mustafa Gökhan, Şahin, Sait Emir, Çakar, Mehmet Akif, and Ağaç, Mustafa Tarık
- Subjects
PERCUTANEOUS coronary intervention ,CONTRAST media ,ENDARTERECTOMY - Abstract
Objective: This study assessed whether high levels of iodide administered during percutaneous coronary intervention (PCI) for chronic total occlusion (CTO) differentially influenced thyroid function compared to PCI for non-complex coronary lesions.Subjects and Methods: A total of 615 patients were enrolled in the study; 205 underwent elective PCI for CTO lesions (Group I) and 410 underwent elective PCI for non-complex lesions including non-CTO, non-bifurcation, non-calcified, and non-tortuous lesions (Group II). Patients were monitored for development of incidental thyroid dysfunction between 1 and 6 months after PCI.Results: The patients in Group I were administered a median of 255 mL of contrast medium during PCI for CTO; a median of 80 mL was administered to the patients in Group II during non-complex PCI (p =0.001). Ten (5.4%) of the 186 euthyroid patients in Group I and 19 (5%) of the 379 eu-thyroid patients in Group II developed subclinical hyper-thyroidism (p = 0.854). However, 7 (50%) of the 14 subclinical hyperthyroid patients in Group I and only 3 (12%) of the 25 subclinical hyperthyroid patients in Group II developed overt hyperthyroidism (p = 0.019).Conclusion: In euthyroid patients, PCI for coronary CTO lesions did not increase the risk for subclinical hyperthyroidism when compared to PCI for non-complex coronary lesions. However, in patients with subclinical hyperthyroidism at baseline, PCI for coronary CTO lesions significantly increased the development of overt hyperthyroidism when compared to PCI for non-complex coronary lesions. [ABSTRACT FROM AUTHOR]- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
14. Martin Hengel'e göre İsa sonrası ilk dönem kilisenin oluşumu
- Author
-
Şahin, Sait, Aykıt, Dursun Ali, and Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Churchs ,Din ,Peter ,Pavlus ,Hengel, Martin ,Hz. İsa ,Apostles - Abstract
Bu çalışma, Martin Hengel'e göre, İsa'dan sonra Hıristiyanlığın ilk yüzyılında kilise anlayışı ve kilisenin oluşumunda Petrus ve Pavlus'un etki ettiği noktaları ele almaya yöneliktir.Bugünkü Hıristiyanlığın temelleri İsa'dan sonra I. yüzyılda atılmıştır. Bu yüzyıl Hıristiyanlığın doğuşu, filizlenmesi ve temellerinin atıldığı bir dönemdir. Bu dinin en önemli şahsiyetleri de hiç şüphesiz Petrus ve Pavlus'tur. Batı dünyasında birçok akademik çalışma özellikle bu iki havari etrafında yoğunlaşmıştır. Ülkemizde ise bu konuyla ilgili çalışmalar bulunmakla birlikte yeterli değildir. Özellikle Petrus alanındaki çalışmalar oldukça yetersizdir. İşte bu yüzden böylesi bir konuyu ele almanın önemli olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca Martin Hengel'in görüşleri doğrultusunda Petrus ve Pavlus'un ele alınması bu iki havarinin ilişkilerini anlama açısından da ayrı bir ehemmiyet arz etmektedir. Çünkü yapılan bu çalışmada Petrus ile Pavlus'un ilişkileri ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Petrus'un İsa ile Pavlus arasında bir köprü görevi üslendiği tespit edilmiştir. Pavlus'un Hıristiyanlıkta bu kadar değer bulması, hatta havari olarak kabul edilmesinde hiç şüphesiz Petrus'un önemli katkıları bulunmaktadır.Yine bu çalışmada, Petrus'un Hıristiyanlıkta -Katolik Mezhebi dışında- biraz sembolik bir figür olarak kalmasının yersiz olduğu, bu anlayışın değişmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Çünkü Petrus İncillerdeki rivayetler açısından bakıldığında bu dinin İsa'dan sonra en önemli kişisi ve havarilerin sözcüsüdür. Özelikle Markos İncili'nin yazılmasında Petrus'un ağırlığı göze çarpar. Pavlus ise, paganist bir bölgeye etkisi açısından elde ettiği başarılar ile Hıristiyanlar için ayrı bir konum elde etmiştir. Çalışmamızda, ilk dönem kilisenin oluşumu ile ilgili önemli bilgilere yer verilmiş ve bu bilgiler değerlendirilmiş olup pek çok çalışmaya yol gösterecek sonuçlara ulaşılmıştır. Bu bilgilerin ilim âlemine faydalı olacağını düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: Martin Hengel, İsa, Petrus, Pavlus, Kilise'nin Oluşumu. This study, according to Martin Hengel, aims to address the understanding of the church in the first century of Christianity after Jesus and the points that Peter and Paul influenced in the formation of the church.The foundations of today's Christianity were laid in the first century AD after Jesus. The period that includes this century is a period in which the birth, sprouting and foundations of Christianity were laid. The most important figures of this religion are undoubtedly Peter and Paul. Many academic studies in the Western world have been concentrated around these two apostles. In our country, there are studies on this subject but it is not considered sufficient. Especially, studies on Peter are quite insufficient. This is why we think that addressing such an issue is important in that it includes issues that have not yet been covered. In addition, in the light of Martin Hengel's views, the consideration of Peter and Paul is of particular importance in understanding the relations of these two apostles. Because in this study, the relations of Peter and Paul were discussed and evaluated. It was identified that Peter was established as a bridge between Jesus and Paul. There is no doubt that Peter made important contributions to Paul's appreciation of Christianity, and even to his acceptance as an apostle.In this study, it was concluded that Peter's being a little symbolic figure in Christianity – except the Catholic sect – was unjustified and this understanding should change because Peter is the most important person of this religion after Jesus and is the spokesman of the apostles. Especially in the writing of the Gospel of Mark, the importance of Peter attracts the attention. On the other hand Paul obtained a different position for christians with his achievements in terms of his influence on a paganistregion.In our study, important information about the formation of the church in the first period is given and the results that will guide many studies have been reached by evaluating this information. We think that this information will be beneficial to the scientific world. Keywords: Martin Hengel, Jesus, Peter, Paul, Formation of the Church 179
- Published
- 2020
15. Türk sosyolojisinde çağdaş bir öncül olarak Nilüfer Göle ve sosyolojisi
- Author
-
Şahin, Sait, Sağır, Adem, and Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
100 basic works ,Sociological analysis ,Sociology ,Göle, Nilüfer ,Biography ,Sociology history ,Sosyoloji ,Sociologists - Abstract
Türk Sosyolojisi‟nde farklı bir tavır geliĢtiren ve çağdaĢ öncüllerden biriolan Nilüfer Göle‟nin ilk olarak hayatı kaleme alınmıĢtır. Hayatının ilk döneminiTürkiye‟de geçiren Göle, sosyolojik bakıĢ açısına sahip olabilmenin gereklitecrübelerine bu dönemde Ģahit olmuĢtur. Türkiye‟nin tek parti dönemi vedarbelere Ģahitlik eden Göle, cumhuriyet seçkini olan bir aileye sahiptir.Özgürlüğe ve kadın haklarına önem atfettiği için eğitim hayatına Fransa‟da devameden Göle, doktora sürecinde danıĢmanı olan Alain Touraine ile çalıĢma ĢansıbulmuĢtur. Toplumsal yapıya habitus olarak bakma düĢüncesi bu dönemde ortayaçıkmıĢtır. Göle‟nin batıdıĢı modernite ve çoğulcu moderniteye ait düĢünceleri budönemde ortaya çıkmıĢtır.Göle‟nin daha kolay anlaĢılabilmesi adına birinci bölümün sonunda dokuztemel eser ele alınmıĢtır. Bu dokuz eserden ikisi röportaj, ikisi sosyoloji üzerinesaha çalıĢması, biri farklı baĢlıklardan oluĢan derleme ve dördü ise Göle‟ninsosyolojik eğilimlerini anlatan makalelerdir. ÇalıĢmanın bu kısmı `TürkSosyolojisi‟nde Nilüfer Göle‟ye Giden Yolu` daha anlaĢılır hale getirecektir.Bu çalıĢmanın ikinci bölümünde Batı‟ya öykünen Doğu toplumlarınınortaya çıkan temel referanslar, hem Batı‟nın hem de Doğu‟nun sosyolojik tavrı ileaçıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Bu konuda Türk sosyolojisinin önemli isimlerindenbirisi olarak görülen Nilüfer Göle‟nin BatıdıĢı modernleĢme ve Türk toplumununmodernleĢmesi üzerine yazılarının ve söylemlerinin değerlendirilmesi deyapılmıĢtır. AraĢtırmada Nilüfer Göle‟nin temel olarak kullandığı dört kavramtezin çıkıĢ noktası olmuĢtur. Modernizm, Kemalizm, Ġslamcılık ve Feminizmkavramları anlaĢılmadan Türk toplumunun anlaĢılamayacağını iddia eden Göle, bukavramlar üzerine Türk sosyolojisine çizdiği çerçeve ele alınmıĢtır. Bu bakıĢ açısıüzerine Türkiye Cumhuriyeti‟nin kuruluĢ sürecinde Türk ulusunun inĢa süreci vesonrasında ortaya çıkan zayıf tarihselliğin temel dayanakları determinist biranlayıĢla açıklanmıĢtır.`Batı‟nın Gölgesinde ModernleĢen Türkiye` baĢlıklı bölümde TürkiyeCumhuriyeti‟nin Ziya Gökalp‟in `TürkleĢme, ĠslamlaĢma ve MuasırlaĢma`üzerine inĢa edildiğini ve bu durumun doğru bir izahının yapılabilmesi içintoplumda var olan kadın faktörünün sağlık bir biçimde ele alınması gerektiğinidile getirmektedir. Mevcut durumun değerlendirmesinde tarihsel sürecinin ihmal 9edilmemesi de gerekliydi. Bundan dolayı Ġkinci Viyana KuĢatması sonrası ortayaçıkan yeni süreç olarak ele alındı. Göle‟nin yazılarında ve söylemlerinde dilegetirdiği bu düĢünceler göz önünde bulundurularak Kemalist ve Ġslamcı yapınıntarihsel dönüĢümünde nasıl bir yer tuttuğuna yer verilmiĢtir. Nilüfer Göle‟ye görebu dönüĢüm batı orjinli olan Ġslamcılar‟ın kamusal alanda görünürlük kazanmasınısağlayan tarihsel süreci doğurmaktadır. Cumhuriyet tarihimizde Kemalistreformlara refleks geliĢtiren Ġslamcılar, modernleĢmenin karĢıtı olmadanmodernleĢmeye karĢı pozisyonlarını aldı. Göle‟de Türk modernleĢmesi olarakaçılan baĢlıkta ise Anadolu coğrafyasında görülen batıdıĢı modernleĢme kaygısı(zayıf tarihsellik) Ģu olgularla ele alınmıĢtır: Bugünün var olamaması, Doktrinfazlalığı ve tek aktör patolojisi. Göle‟ye göre olgular yeni Türk devletinin inĢasürecini ve insanlık medeniyetindeki yerinin yeniden belirleyicisi olmuĢtur.Batı‟nın güncel sorunlara küresel manada ortaya koyduğu çıkıĢ yollarınınTürkiye‟de uygulanabilirliği, doğurduğu temel problemleri ve Ġslamcılarüzerindeki tezahürleri son bölümde ele alınmıĢtır. Bu bölüm üç baĢlık altındaoluĢturulmuĢtur: Türkiye Cumhuriyeti‟nin ĠnĢası, Doktrin Fazlalığı: 80 SonrasıPolitik Kültür ve Yükselen Değerler, AK Parti(2002-2019) ve ToplumsalDönüĢüm. Türkiye Cumhuriyeti‟nin ĠnĢası, Türk milletine kolektif bir kimlikkazandırmak adına ortaya çıkan reformist eylem olduğu anlaĢılmaktadır. Temelhedefin muasır medeniyet seviyesi olarak belirlenen Türk toplumu, demokrasiyolunda sıkıĢtırılmıĢ alanlarda kamusal görünürlüklerini sergilemektedir. KadınınbayraklaĢtırıldığı ve Ġslamcı hareketlerin dizayn edildiği kuruluĢ sonrası süreçdönemsel olarak alınmıĢtır. Göle‟ye göre zayıf tarihselliğin ortaya çıktığı busüreçte feministler ve Ġslamcılar kamusal görünürlüklerini en güçlü bir ĢekildeyaĢadı. Göle‟nin düĢünceleri ıĢığında Ġslamcılık açıklanarak toplumsal dönüĢümeolan etkisi açıklandı. ModernleĢmekte olan Türkiye, demokrasiye yönelikadımlarını Ġslamcı hareketin bir yüzü olan AK Parti ile gerçekleĢtirdi. ĠkinciViyana KuĢatması sonrası Batı‟ya dönük olan yüzünü vesayetten kurtarabilmekadına ekonomi, sanayi, eğitim, hukuk, sağlık ve bir çok alanda yenilikler yapıldı.Bu yenilikler Göle‟ye göre Ġslamcılar‟ın içinde bulunduğu yeni bir orta sınıfıçıkardı. Zayıf tarihsellik kavramı üzerinden bu yeni orta sınıfın toplumsaldönüĢümde olan rolü ele alınmıĢtır. Gelinen noktada görülmektedir ki; Ġslamcıhareket, bürokrasinin merkezine yerleĢtiği zaman devlet aygıtına nasıl hakim 10olunabileceğini öğrenmiĢtir. Bu bölümün sonunda ise Ġslamcı harekete aitdeğerlerin nasıl araçsallaĢtığı anlatılmıĢtır.Bu çalıĢmada Nilüfer Göle‟nin eserleri ve söylemlerinde önem atfettiğikavramların yeniden gözden geçirilerek Cumhuriyet‟in kuruluĢ sürecinden bugünekadar yaĢanmıĢ tarihsel sürece yeni bir bakıĢ açısı getirmeye çalıĢılmıĢtır.Anahtar Kelimeler: Nilüfer Göle, ModernleĢme, Feminizm, Ġslamcılık,Kemalizm. Nilüfer Göle, one of the contemporary pioneers who developed a differentattitude in Turkish sociology, first wrote his life. Lake spent the early years of lifein Turkey, the necessary experience of being able to have a sociologicalperspective has witnessed during this period. Turkey's single-party period andLake who witnessed the coup, the republic has a family that elite. Göle, whocontinued her education in France because she attaches importance to freedomand women's rights, had the chance to work with her advisor Alain Touraineduring her PhD. The idea of looking at the social structure as a habitus emerged inthis period. It was during this period that Lake's ideas of non-western modernityand pluralist modernity emerged.In order to make the lake easier to understand, at the end of the firstchapter, nine basic works have been discussed. Two of these nine works areinterviews, two are field studies on sociology, one is a collection of different titlesand four are articles on Göle's sociological tendencies. This part of the study willmake `The Path to Nilüfer Göle in Turkish Sociology` more understandable.Inthe second part of this study, the main references of the Eastern societiesemulating the West are tried to be explained by the sociological attitude of boththe West and the East. In this regard, Nilüfer Göle, who is considered as one ofthe important names of Turkish sociology, has been evaluated on the writings anddiscourses of non-Western modernization and modernization of Turkish society.The four concepts used by Nilüfer Göle as the basis of the research have been thestarting point of the thesis. Göle, who claims that Turkish society cannot beunderstood without understanding the concepts of Modernism, Kemalism,Islamism and Feminism, and the framework he drew on Turkish sociology onthese concepts are discussed. This view angle in the founding of the Republic ofTurkey on the Turkish nation-building process and the fundamental bases of thehistoricity of the poor in the aftermath of a deterministic approach is explained.`West of the shadow of modernization of Turkey` in the section entitledRepublic of Turkey Ziya Gokalp's `Turkicization, Islamization and Becoming`brings on the built and the existing female factor in society to be able to make thecorrect explanation in this case health in a way wished that need to be addressed. 12In the evaluation of the current situation, it was also necessary not to neglect thehistorical process. Therefore, it was considered as the new process that emergedafter the Second Siege of Vienna. Taking into consideration these ideas expressedby Göle in his writings and discourses, the place he occupies in the historicaltransformation of the Kemalist and Islamist structure is mentioned. According toNilüfer Göle, this transformation leads to the historical process that allowed theIslamists of western origin to gain visibility in the public sphere. Islamists whodeveloped reflexes to Kemalist reforms in our Republican history took theirpositions against modernization without being opposed to modernization. In thetitle of Turkish modernization in the lake, the concern of non-westernmodernization (weak historicality) seen in Anatolian geography is discussed withthe following facts: Existence of today, Excess Doctrine and single actorpathology.According to Göle, the facts were the determinants of the constructionprocess of the new Turkish state and its place in human civilization.applicability in Turkey puts it way out of the current problems in the global sense,the West, and the manifestation of the fundamental problems posed by Islamistson are discussed in the last section. This section was created under three headings:Construction of the Republic of Turkey, Doctrine Redundancy: 80 After RisingPolitical Culture and Values, the AK Party (2002-2019) and SocialTransformation. Construction of the Republic of Turkey, it is understood that thereformist action to provide a collective identity in the name of the Turkish nation.Turkish society, which is determined as the basic civilization level of the mainobjective, demonstrates its public visibility in the compressed spaces towardsdemocracy. The post-foundation period in which women were flagged andIslamist movements were designed was taken periodically. According to the lake,feminists and Islamists experienced their public visibility in the most powerfulway in this process of weak historicality. Islamism was explained in the light ofGöle's thoughts and its impact on social transformation was explained. which ismodernizing Turkey, the Islamist movement steps towards democracy made aface with the AK Party. After the Second Siege of Vienna, innovations were madein economy, industry, education, law, health and many other areas in order to savethe face of the West from tutelage. According to Göle, these innovations led to a 13new middle class of Islamists. The role of this new middle class in socialtransformation is discussed through the concept of weak historicality.It is seen that the point reached; When the Islamist movement settled in thecenter of the bureaucracy, it learned how to control the state apparatus. At the endof this section, the values of the Islamist movementKeywords: Nilüfer Göle, Modernization, Feminism, Islamism, Kemalism. 87
- Published
- 2019
16. Percutaneous Coronary Intervention for Chronic Total Occlusion versus Percutaneous Coronary Intervention for Non-Complex Coronary Lesions: Is There a Different Impact on Thyroid Function?
- Author
-
Üreyen, Çağın Mustafa, primary, Coşansu, Kahraman, additional, Vural, Mustafa Gökhan, additional, Şahin, Sait Emir, additional, Çakar, Mehmet Akif, additional, Kılıç, Harun, additional, Ağaç, Mustafa Tarık, additional, Gündüz, Hüseyin, additional, Akdemir, Ramazan, additional, and Tatlı, Ersan, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
17. TÜRKİYE - ÇİN İLİŞKİLERİ VE MEDYA FAALİYETLERİNİN ARAŞTIRILMASI.
- Author
-
ŞAHİN, Sait
- Abstract
Copyright of Mecmua is the property of MECMUA and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2021
18. Is trans-radial approach related to an increased risk of radiation exposure in patients who underwent diagnostic coronary angiography or percutaneous coronary intervention? (The SAKARYA study).
- Author
-
Üreyen, Çağın Mustafa, Coşansu, Kahraman, Vural, Mustafa Gökhan, Şahin, Sait Emir, Kocayiğit, İbrahim, Pabuccu, Mustafa Türker, Aksoy, Muhammed Necati Murat, Ağaç, Mustafa Tarık, Tatlı, Ersan, Gündüz, Hüseyin, and Akdemir, Ramazan
- Subjects
PERCUTANEOUS coronary intervention ,CORONARY angiography ,RADIATION exposure ,CORONARY artery bypass ,RISK exposure ,CEREBRAL angiography - Abstract
Objective: It is still debatable whether diagnostic coronary angiography (CA) or percutaneous coronary interventions (PCIs) increase radiation exposure when performed via radial approach as compared to femoral approach. This question was investigated in this study by comparison of dose-area product (DAP), reference air kerma (RAK), and fluoroscopy time (FT) among radial and femoral approaches. Methods: All coronary procedures between November 2015 and November 2017 were assessed; and 4215 coronary procedures were enrolled in the study. Patients with bifurcation, chronic total occlusion, cardiogenic shock, or prior coronary artery bypass surgery were excluded. These 4215 procedures were evaluated for three different categories: diagnostic CA (Group I), PCI in patients with stable angina (Group II), and PCI in patients with ACS (Group III). Results: Age was significantly higher in the femoral arm of all groups. Among patients in the radial arm of Groups I and II, males were overrepresented. Therefore, a multiple linear regression analysis with stepwise method was performed. After adjusting these clinical confounders, there was no significant difference with regard to DAP, RAK, and FT between femoral and radial access in Group I. In contrast, PCI via radial access was significantly associated with increased DAP, RAK, and FT in Groups II and III. Conclusion: In spite of an increased experience with trans-radial approach, PCI of coronary lesions via radial route was associated with a relatively small but significant radiation exposure in our study. Compared to femoral access, diagnostic CA via radial access was not related to an increased radiation exposure. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
19. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Kosova ve Metohiya Özerk bölgesinde Türkçe eğitim-öğretim ve kültürel meseleler (1951-2001)
- Author
-
Şahin, Sait, Doğanay, Rahmi, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Teaching ,Metohia ,Turkish ,Kosovo ,Education problems ,Yugoslavia ,Ethnic structure ,Turkish minority ,Teaching problems ,Education - Abstract
ÖZET Kosova, uzun yıllardan beri Balkanların kanayan yarası durumundadır. Tespitlerimize göre, Yugoslavya içinde bulunan ve Kosova ve Metohiya Özerk Bölgesi olarak adlandırılan bölgede bugün hala yaklaşık 15-20.000 insan kendisini Türk saymakta ve gelenek ve göreneklerini korumaya çalışmaktadır. Osmanlı İmparatorluğumun bölgeden 1912' den itibaren ayrılmasıyla Kosova Türkleri, gerek göçe zorlamalarla, gerekse Türkçe eğitim ve öğrenim haklarının ellerinden alınmasıyla, asimile edilmeye çalışılmışlardır. 1951 'den itibaren Türkçe eğitim ve öğrenim haklarını kazanan Kosova Türkleri 52 yıldan beri eğitim ve öğrenim alanlarında çok mesafeler almışlardır. Kosova' da 1912 yılından beri devam eden bir göç ve asimilasyon hareketi vardır. Türklerin nüfusu yaklaşık 30 yıldır hep aynı ve belki de azalmaktadır. Kosova'da inşa edilen Osmanlı mimari eserinin sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bu eserlerin çoğu bugüne kadar korunamamış, eski dönem Yugoslav politikaları uygulanarak yok olmuştur. Raif VIRMİÇA'nın araştırmalarında tespit edilen duruma göre, Kosova' da 16 yerleşim yerinde 357 Osmanlı eseri tespit edilmiştir. Bu eserlerden bugün sadece 208' i mevcut olurken, 149'u yıkılmış ve yokolmuştur. Kosova Savaşı sonrasında pek çok caminin, birtakım Arap sivil toplum örgütleri tarafından, Türk izlerini Kosova'dan silmek amacıyla ve onarma bahanesiyle yıkıldığı bizzat tarafımızdan müşahede edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yugoslavya, Kosova, Metohiya, Eğitim-Öğretim, Etnik Yapı, Türk Azınlığı. ABSTRACT Kosova is the sore spot in the Balkans for a long time. According to our findings, about 15-20.000 (fifteen or twenty thousand) people who are in the region which is called as Kosova and the Metohia Autonomous Region in Yugoslavia, have still accepted themselves as Turks and have been trying to protect their traditions and customs. After the Ottoman Empire had left this region since 1912, The Kosovar Turks were tried to be assimilated either by being forced to migrate or by being hindered their rights of education and training. The Kosovar Turks who got the rights of education and training in Turkish language in 1951, have had great advances in eduacation and training. There is a movement of migration and assimilation which has been continuing in Kosova, since 1912. The population of Turks is nearly the same and perhaps it has been lessening for around thirty years. The number of the Ottoman architectural works which were built in Kosova is not known exactly. The greatest number of these works of art had not been able to be protected up to date and had vanished because of to be old age Yugoslovian politics. In respect of the results which were established from the studies of Raif VIRMICA, 357 (three hundred and fifty-seven) Ottoman works of art had been established in 16 (sixteen) setlement places, in Kosova. Today; 208 ( two hundred and eight) of these works of art have still existed, but 149 (a hudred and forty-nine) of them had already been demolished and they had also vanished. It was observed especially by us that, after the Kosova War, in order to remove the trucks of Turks in Kosova, a lot of mosques had been demolished by some of Arabic NGOs, with the excuse of restoration. KEY WORDS: Yugoslavia, Kosova, Metohiya, Education and Training, The Ethnic Structure, The Turkish Minority. n 154
- Published
- 2003
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.