Search

Bu olgu sunumu; 1 yaşlı, dişi, melez bir at oluşturmaktadır. Blanket’in atın vücut yapısından küçük olması ve üç gündür üzerinde bırakılması sonucu kuyruk altından geçen halka şeklinde kalın örgülü polyesteri andıran dokusu olan ipin sürtünmeye bağlı olarak kuyruk kaidesinin her iki yanından başlayıp alt tarafını da kapsayacak şekilde kas dokusuna ulaşacak derinlikte bir yaralanma oluşturduğu gözlendi. Küret vasıtası ile nekrotik dokular uzaklaştırıldı ve kanamalar kontrol altına alındı. Monoflament yapıda polipropilen (USP:0) bir iplik materyali ile plastik tüpler kullanılarak yatay ‘U’ dikişi bölgeye uyguladı ve gergin olan yara kenarlarının olabildiğince birbirine yaklaştırılması sağlandı. Dikişler uzaklaştırılana kadar her gün bir kez antiseptik sölüsyonlar ile yara pansumanı yapıldı. 10. günde bölgeden dikişler uzaklaştırıldı ve yara hattında sekonder iyileşme takip edilmeye başlandı. Yara hattının 1,5 ay sonra tamamının iyileştiği görüldü. Etiyolojik yönden ender görülen bu olgunun raporlanarak paylaşılması amaçlanmıştır. This case report; 1 year old, female, hybrid form of a horse. As the blanket of the horse is smaller than the body structure and form of release as a result of tail from under the ring over the last three days due to the friction of the polyester rope tail base to cover the bottom, starting on both sides have observed that an injury to a depth that reaches the muscle tissue. necrotic tissue was removed by using curette and bleeding was controlled. the horizontal stitch using a fiber material Monoflament Polipropilen (USP:0) and plastic tube was applied stitches and the wound edges was achieved strained approximation as possible to each other. Once daily it was wound dressing with antiseptic solutions. Until the stitches removed after ten days the stitches were removed and the wound began to be tracked line secondary healing. After 1.5 months ıt was observed that all of the line wound was healed. We aimed to share this case which has rare etiological.

*İpek, Hüdai ( Aksaray, Yazar ), The combination of ketamine HCl and xylazine HCl has been used to immobilize numerous wild and domestic carnivores. The aim of this study was to determined heamotological and biochemical effects of xylazine-ketamine anesthesia on Bozova greyhounds. In this study the anesthetic effects of the ketamine and xylazine were investigated in 8 greyhounds which were in different age, body weight and sex. The animals were injected with the ketamine (10 mg/kg) and xylazine (1 mg/kg) intramuscularly. Heamotological and biochemical findings were recorded before and during anesthesia. The study show that there were no significant differences between before and during anesthesia heamotological and biochemical effects of xylazine-ketamine anesthesia on Bozova greyhounds except increase of glucose, CK and desrease of TP, TRG. In this study; results demonstrated that the combinations of ketamine and xylazine can be used in practice as anesthetics in Bozova greyhounds., Ketamin HCI ve Ksilazin HCI kombinasyonu çok sayıda yabani ve evcil karnivorları immobilize etmek için kullanılmıştır. Bu çalışmada Bozova tazılarında Ksilazin-ketamin anestezinin heamotological ve biyokimyasal etkilerinin araştırılması amaçlandı. Farklı yaş, vücut ağırlığı ve cinsiyetteki 8 tazıya Ketamin ( 10 mg / kg) ve ksilazin ( 1 mg / k g) dozunda kas içi enjekte edildi. Hematolojik ve biyokimyasal değerlendirme için anestezi öncesi ve anestezi sırasında kan örnekleri alındı. Bu çalışmada; glikoz ve CK seviyelerinde artış (p

In this study, 21 animals, ten of which were with omphalitis, were examined. Operation was done with Xylazin hydrochlorid (Rom- pun, BAYER) premedication together with local Citanest hydrochlorur (Citanest ASTRA). Samples taken pre and postoperation under sterile condition, were examined in Departmant of Bacteriyology. The results of bacteriological exemination showed that the isolated and identified bacteria were Str. pyogenes (28.5%), Staph. aureus (28.5%) and A. pyogenes (14.2%). The antibiogram test results indicated that chloramphenicol was effective on 33.3 % of tested strains. Animal were treated in accordance with the antibiogram tests., Bu çalışmanın materyalini 10 tanesi omphalitis'li 21 hayvan oluşturdu. Operasyonlar Xylazin hydrochlorid (Rompun, BAYER) premedikasyonu ile lokal Citanest hydrochlorur (Citanest ASTRA) eşliğinde gerçekleştirildi. Operasyondan önce veya sonra steril şartlarda alınan numuneler, Bakteriyoloji Bilim Dalı laboratuvarında incelendi. Mikrobiyolojik muayene sonucunda Str.pyogenes (% 28.5), Staph. aureus (% 28.5), A. pyogenes'in (% 14.2) en fazla izole ve identifiye edilen bakteriler olduğu belirlendi Yapılan antibiyogram testi sonuçlarına göre kloramfenikol'un, test edilen suşların % 33.3'ne etkili olduğu belirlendi. Hayvanlar duyarlı antibiyotiklere göre postoperatif sağaltıma alındı.

The aim of this study is to determine the amount of tear secretion in sheep with infectious keratoconjunctivitis and healthy ones in the Siirt region by Schirmer tear test and phenol red thread tear test. A total of 47 Romanov sheep, consisting of sheep with infectious keratoconjunctivitis (n = 6) and healthy sheep (n = 41), constituted the study material. Phenol red thread tear test followed by Schirmer tear test was performed on both eyes of the animals, properly taken at a control visit on their feet. The Schirmer tear test and phenol red thread tear test values were measured as 18.83 +/- 5.29 mm/min and 22.22 +/- 6.09 mm/s in the right eyes and 18.41 +/- 7.15 mm/min and 20.83 +/- 5.72 mm/s in the left eyes, respectively, in healthy animals. The Schirmer tear test and phenol red thread tear test values were measured as 17.33 +/- 4.27 mm/min and 18.83 +/- 4.36 mm/s in the right eyes and 17.33 +/- 7.55 mm/min and 20.17 +/- 4.58 mm/s in the left eyes, respectively, in animals with infectious keratoconjunctivitis. The phenol red thread tear test measurement averages were found to be significantly higher than the Schirmer tear test measurement averages (P > 0.05). The amount of normal tear secretion was determined in Romanov breed sheep by the phenol red thread tear test and Schirmer tear test and there was no statistically significant difference in animals with infectious keratoconjunctivitis (P > 0.05). Siirt Üniversitesi Veteriner Fakültesi - 2016/02/14

Bu çalışmada Mardin il sınırları içerisinde sütçü sığır ırklarında ayak hastalıklarının prevalansının saptanması ile yetiştiricilerin koruyucu önlemler yönünden bilgilendirilerek ekonomik kayıpların en aza indirilmesi amaçlanmıştır. Ayak hastalığı saptanan sığırların sayısı, gözlenen hastalıkların birbirine oranı, ırklar arasında ki dağılımı ve hangi ayakta gözlendiği araştırıldı.Çalışma yarı açık işletmeler ve küçük aile işletmeleri olmak üzere iki ayrı grup altında yürütüldü. Toplamda 570 baş sığırın materyal olarak incelendiği bu saha çalışmasında 43 olguda ayak problemleri ile karşılaşıldı; bu olguların 29'u ayak hastalığı, 14'ü tırnak deformitesidir. Ayak problemi görülen bu 43 olgunun; 4'ü (%9.30) rusterholz ülseri, 2'si (%4.65) interdigital flegmon, 6'sı (%13.95) taban eziği, 6'sı (%13.95) limax, 3'ü (%6.97) yabancı cisim batması, 3'ü (%6.97) koroner bant yangısı, 5'i (%11,62) taban ülseri, 7'si (%16.27) tırnak uzaması, 3'ü (%6.97) tirbüşon tırnak, 1'i (%2.32) makasvari tırnak, 2'si (%4.65) sivri tırnak ve 1'i (%2.32) vertikal tırnak çatlağı olarak gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda yarı açık işletmelerde görülen ayak hastalıkları prevalansının, küçük aile işletmelerinde görülenden daha fazla olduğu belirlendi.Çalışma sırasında karşılaşılan olgular uygun tekniklerle tedavi edildi. Bu amaçla deformasyon tespit edilen tırnakların normal anatomik yapıya kavuşması için gerekli kesim ve düzeltme işlemleri yapıldı. Ayak hastalığı bulunan hayvanlarda düzeltme işlemi yapılırken lezyonun olabildiğince derinliğine ulaşılmaya çalışıldı. Karşılaşılan hastalığın niteliğine göre uygun tedavi yöntemi belirlenerek sağaltım gerçekleştirildi. Hastalıkların prevalansı belirlendi. Yetiştiriciler tırnak deformiteleri ve ayak hastalıklarının önlenmesi ile ilgili yapılabilecekler konusunda bilgilendirildi.Anahtar Kelimeler : prevalans, sığır, ayak, tedavi In this study it was aimed to determine prevalence of food diseases in dairy cattle species in Mardin district and minimize economic losses by informing breeders in the sense of protective measures. The number of cattle on which food disease was detected, ration of diseases measured, distribution among species and the foot on which disease was observed were analyzed.The study was carried out in two groups namely semi-open enterprises and small family enterprises. In this study field in which 570 cattle were analyzed in total, food problems were encountered in 43 cases; 29 of these cases were food disease, 14 of them were nail deformity. 43 cases on which food problem were determined; 4 of them (9.30%) were rusterholz ulcer, 2 of them (4,65%) were interdigital phlegmon, 6 of them (13.95%) were erosio ungulae, 6 of them ( 13,95%) were limax, 3 of them were (6,97%) hardware disease, 3 of them (6,97%) were coronary band inflammation, 5 of them (11,62%) were sole ulcer, 7 of them (16,27%) were sharp-pointed claw, 3 of them were (6,97%) corkscrew claw, 1 of them (2,32%) was scissors claw, 2 of them (4,65%) were sharp-pointed claw and 1 of them (2,32%) was vertical ungular fissure. As a result of the study, it was determined that prevalence of food diseases observed in semi-open enterprises were more than those observed in small-family enterprises. Cases encountered during study were treated with suitable techniques. For this aim, necessary cutting and corrections were done on deformed claw to give them back their normal anatomic structure. It was tried hard to reach as deep as possible in lesion while making corrections no animals with food disease. Suitable treatment method was determined according to the characteristics of disease and treatment was done. Prevalence of diseases was determined. Breeders were informed according to claw deformities and things to be done about prevention of food diseases. Keywords: prevalence, cattle, food, treatment. 45

Bu çalışma buzağı, kuzu ve oğlaklardaki anomalilerin insidansını ortaya koyarak, kongenital anomaliler ile iz element düzeyleri arasında bir korelasyonun varlığını araştırmak amacıyla yapıldı.Çalışma materyalini Nizip ilçe ve köylerinde bulunan anomalili buzağı, kuzu ve oğlaklar ile bunların anneleri oluşturdu. Kontrol grubu olarak ise aynı türlerin sağlıklı yavru ve bunların anneleri kullanıldı. Çalışma periyodunu oluşturan 1 yıllık süre zarfında karşılaşılan anomalili 29 buzağı, 3 kuzu ve 8 oğlak olmak üzere toplam 40 yavru ile bunların anneleri araştırma grubunu oluşturdu. Kontrol grubu için klinik olarak sağlıklı olduğu düşünülen hayvanlardan seçilmiş 9 buzağı, 3 kuzu, 8 oğlak ve anneleri seçildi.Hem çalışma grubu hem de kontrol grubunu oluşturan hayvanların serum Ca, Fe, Mg, Zn ve Cu düzeylerinin analizi için vena jugularisinden antikuagulansız vakutainer tüplere 10 ml kan alındı. Anomalili yavruların klinik durumları belirlendikten sonra iyileşebilecekleri düşünülen olgulara gerekli sağaltım işlemleri yapıldı.Çalışma süresince, 29 buzağı, 3 kuzu ve 8 oğlakta görülen anomali olgularının, urethral dilatasyon, anorchidie, hermaphrodismus, atresia ani, tortikollis, amaurosis, arqüre, bouleture, atipik meme, bilateral anophthalmia, coccigeal agenesis, arthrogryposis, maxilla et mandibula deviasyonu, kısa kuyruk, üç ayaklılık, hidrosefalus, urachus fistülü, kist dermoid, hernia umbilicalis olduğu belirlendi.Anomalili hastaların türlere göre dağılımları 29 buzağı (% 72,5), 3 kuzu (% 7,5) ve 8 (% 20) oğlak olduğu gözlendi.Anomalili yavruların serum düzeyleri sağlıklı yavrular ile karşılaştırıldı. Anomalili olan yavrularda sağlıklı olanlara oranla Fe düzeyindeki yüksekliğin istatistiksel açıdan önemli olduğu (P0.005).Anomalili yavruların anneleri ile sağlıklı yavruların annelerinin serum Ca, Fe, Mg, Zn ve Cu düzeyleri arasında istatistiksel açıdan önemli bir fark bulunmadı (P>0.005). Yapılan çalışmanın sonucunda anomali olgularının farklı bölgelerde değişik insidens gösterebileceği, kongenital anomaliler ile iz element düzeyleri arasında bir korelasyon olduğu ve bu konunun hala araştırmaya değer olduğu kanısına varıldı.Anahtar Kelimeler: Anomali, Buzağı, Kuzu, Oğlak, Ca, Mg, Fe, Zn, Cu. TThis study was done to reveal the incidence of anomalies of the calf, lamb and goat kids and investigate the existence of correlation between congenital anomalies and trace element levels. Calves, lambs and kids with anomaly and their mothers located in the county and the villages of Nizip created the material of the study. As the control group, healthy puppies of the same speicies and their mothers were used. 9 calves, 3 lambs, 8 goat kıds totally 40 puppies with anomaly and their mothers which were encountered in the 1-year study period, formed the study group. Thought to be clinically healthy, 9 calves, 3 lambs, 8 goat kıds and their mothers were selected.From both the study and control group, 10 ml blood simples were taken from jugular vien to anticuagulan vacutainer tubes for analysis of the serum Ca, Fe, Mg, Zn and Cu levels. Once the clinical situations of the pups with anomaly were detected, necessary treatment operations were made to the events which were thought to get recover.During the study, anomaly cases seen in the 9 calves, 3 lambs, 8 goat kıds were determined as urethral dilatation, anorchidie, hermaphrodismus, atresia ani, torticollis, amaurosis, arqure, bouleture, atypical breast, bilateral anophthalmia, coccigeal, arthrogryposis, deviated mandible and maxilla, short tail, three meat bipedalism, hydrocephalus, hernia umbilicalis, dermoid cyst and fistula urachus.The distribution of the diseased animals according to the species is 28 calves (% 72.5), 3 lamb (7.5%) and 8 goat kids (20%) were found.Serum levels of young animals with anomaly were compared to healthy ones. It is determined that Fe level of young animals with anomaly which is statistically higher than healthy ones is important (P < 0.05), and Mg level statistically high (P < 0.01) is very important. The difference between the level Ca, Zn and Cu serum wasn?t not statistically significant (P > 0.005).There wasn?t a significant difference between the levels of Ca, Fe, Mg, Zn and Cu of the healthy and anomaly puppies? mothers (P > 0.005).As a result of the this study, it has been decided that anomaly events can show different insidence in different regions, there is a correlation between congenital anomaly cases and the levels of trace elements, and this topic is still worth investigating.Key Words: Anomaly, Calves, Lambs, Goat Kıds, Ca, Mg, Fe, Zn, Cu. 57

Şanlıurfa bölgesindeki atlarda diş bozuklukları ve hastalıklarının yayılışının belirlenmesi çalışmanın temelini oluşturdu. Çalışmanın materyalini oluşturan 203 at; 2-6 yaş, 6-12 yaş ve 12 yaş üstü olmak üzere üç gruba ayrılarak yaş gruplarına göre olması muhtemel diş bozuklukları ve hastalıklarının yayılışı ırk ve cinsiyet durumu da göz önüne alınarak belirlendiYapılan muayeneler sonucunda % 67,5 oranında diş bozukluklarının olduğu tespit edildi. Özellikle öğütücü dişlerdeki diş bozukluklarından keskin kenarlı diş oluşumuna % 56,2, rostral hook oluşumuna % 22,2 ve merdivenvari diş oluşumuna ise % 8,6 oranında rastlandıBu diş bozuklukları diş törpüsüyle törpülenerek tedavileri gerçekleştirildi.Anahtar kelimeler: At diş hekimliği, diş bozuklukları. The aim of this study was to determine the incidenceof equine dental disorders in Sanlıurfa region. With regard to age, horses ( n=203) were divided into three groups as 2-6, 6-12 and above 12 years old. Race and sexuality were also noticed67,5 percent of the cases had dental disorders. Incidences of sharp-edged tooth, rostral hook and similar to stair tooth were 56.2, 22.2 and 8.6, respectively. These dental disorders were filed with tooth rasp.Keywords : Equine dentistry, dental disorders. 63

5. Ö Z E T Şanlıurfa'nın Birecik İlçesi ve Çevre Köylerinde Koyun Populasy onunda Piyetenin İnsidansı ve Sağaltımı Bu çalışma 2001-2003 yılları arasında Şanlıurfa'nın Birecik ilçesi çevre köylerindeki koyunlarda piyetenin nedenleri ve insidansını belirlemek, pıyeten olgularında bazı hematolojik ve biyokimyasal kan değerlerini ortaya koymak ve tedavi etmek amacıyla yapıldı. Araştırmada toplam 7384 baş koyun kullanıldı. Koyunlar ilaç uygulamalarına göre A ve B olmak üzere 2 gruba ayrıldı. A grubundaki koyunlara Shotapen LA- Theranekron-ZnS04 kombinasyonu, B grubunu oluşturan koyunlara ise Triprim- Theranekron-CuS04 kombinasyonu uygulandı. Çalışmada piyeten insidansı, nem oranına bağlı olarak arttı. Hastalığın insidansı, kuru bölgelerde % 2.3-4.4, nemli bölgelerde ise % 6.75-10.3 olarak tespit edildi. Pıyetenli olgularda lökosit sayılan artarken, eritrosit sayısı, hemoglobin miktarı, hemotokrit değeri, Cu ve Zn'nun azaldığı belirlendi. Elde edilen iyileşme oranlan A grubunda % 85, B grubunda ise % 90' idi. Sonuç olarak; piyetenin oluşumu üzerinde iklimin etkili olduğu, Shotapen LA-Theranekron-ZnS04 ile Triprim-Theranekron-CuS04 uygulamaları ile tedavide tatminkar sonuçlar elde edildi. Anahtar Kelimeler: İnsidans, Tedavi, Piyeten, Koyun, Şanlıurfa 43 6. SUMMARY Incidense and treatment of footrot in sheep population from Birecik districh, Şanlıurfa and its villages. The objectives of this study were to determine causes and incidence of sheep footrot in villages of Birecik, Şanlıurfa at 2001-2003. Furthermore, it was aimed to determine some haematologic and biochemical values of sheep vtth footrot and treat the disease. in the study 7384 sheep were used as material. Sheep s were divided into two groups. Group A animals received Shotaperi LA-Theranekron-ZnSCh, whereas group B received Triprim-Theranekron- CuSÛ4Combination. In the study, incidence of footrot increased due to humidity. The incidence of the disease were found as 2.3-4.4 per cent in dry areas and 6.75-10.3 per cent in humidity areas. Leucocyte counts increased in footrot, whereas haemoglobin, haemotocrit, Cu and Zn levels decreased in the cases of footrot. Recovery rates vas 85 per cent in group  and 90 per cent in group B. As a result, climate was effective on the occurrence of footrot and, treatment with shotapen LA-Theranekron-ZnS04 and Triprim-Theranekron- CuSQ» was obtained satisfactory results. Key words: Incidence, Treatment, Footrot, Sheep, Şanlıurfa 57