Search

Kitle iletişim araçları arasında en yaygın olan araç televizyondur. Bu sebeple hemen her yaş grubuna hitap etmektedir. Televizyonun özellikle çocuklara hitap eden başlıca içerikleri arasında yer alan çizgi filmler renkli, hareketli ve eğlenceli yapısıyla çocuklara bambaşka bir dünya sunmaktadır. Bu çalışmada çocuklar tarafından yoğun olarak takip edilen çizgi filmlerde açık bir şekilde resmedilen cinsellik unsuruna odaklanılmıştır. Çizgi filmlerde yoğun bir şekilde yer alan cinselliğe, okul öncesi veya okul çağındaki her çocuk maruz kalmaktadır. Genellikle öğrenme, eğlenme ve oyalanma aracı olarak kullanılan çizgi filmlerde cinsellik unsurunun yer alması, çocuğun gelişimi açısından oldukça sakıncalı bir durumdur. Bu doğrultuda çalışmada çocuk kanallarında yayınlanan ve 18 yaş altına hitap eden çizgi filmlere odaklanılmıştır. Çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan doküman incelemesi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında 8 çizgi film “cinsel içerik” bağlamında ele alınmış; her çizgi filmden 10 bölüm olmak üzere toplamda 80 bölüm (1305 dakika 35 saniye) incelenmiştir. Ele alınan çizgi filmler, betimsel analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Bu doğrultuda tematik bir çerçeve oluşturularak “duygusal ima ve konuşma”, “müstehcen içerikler” ve “fiziksel yakınlık/temas” olmak üzere üç kategori belirlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre her üç kategoride de çizgi filmlerde cinsellik unsurunun yoğun bir şekilde resmedildiği tespit edilmiş ve konuyla ilgili çeşitli öneriler sunulmuştur., Television is the mostly used tool among mass media. Therefore, it caters to almost every age group. Cartoons, which are among the main content of television, especially for children, offer a completely different world with their colorful, lively and entertaining structures. This study focused on barely depicted sexual elements in cartoons children watch very frequently. Pre-school children or school children are exposed to sexuality, which is widely used in cartoons. Exposure to sexuality in cartoons, which are generally used as a means for learning and entertainment, is an objectionable case for child development. According to this, the study focused on cartoons which are broadcasted in children channels and for under 18. In this study, document analysis, a qualitative research method was used. In the study, 8 cartoons were examined in terms of “sexual content”; a total of 80 episodes (1305 min. 35 s.) with 10 being from each cartoon were examined. The cartoons were analysed using descriptive analysis technique. With this aim in mind, three categories were determined “emotional implication and talk”, “obscene content” and “physical proximity/touch” by creating a thematic framework. According to findings, it was determined that sexuality was intensely depicted in all these three categories and various suggestions were made on the issue.

Aim. The aim of this study was to assess the relation between middle cerebral to umbilical artery pulsatility index ratio and uterine artery pulsatility and resistive indices with birth weights in normal pregnancies. Methods. The pulsatility indices were obtained together with the birth weight from 160 healthy pregnancies. Measurements were done at five weeks intervals from 20 weeks’ gestation until delivery. A relationship between indices and birth weight was sought at gestational age ranges of 20 th to 40th weeks. Results. The values of pulsatility indices towards to 40th weeks of gestation were decreased progressively. There was a correlation between the pulsatility indices of uterine and the middle cerebral arteries nd the birth weights of cases. Conclusion. Doppler pulsatility index measurements can be valuable in detecting birth weight. Keywords: Pulsatility index, middle cerebral artery, umbilical artery, uterine artery, birth weight Özet Amaç. Bu çalışmanın amacı normal gebelerde orta serebral arter- umbilikal arter pulsatilite indeksi oranı ve uterin arter pulsatilite ve rezistif indekslerinin doğum ağırlıkları ile ilişkisini değerlendirmektir. Yöntem. Yüzaltmış sağlıklı gebeden pulsatilite indeksleri ile birlikte doğum ağırlıkları elde edildi. Ölçümler 20. haftadan itibaren doğuma kadar beşer hafta aralıklarla yapıldı. 20-40. gebelik haftalarındaki indeksler ve doğum ağırlığı arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular. Gebeliğin 40. haftasına doğru pulsatilite indekslerinin değerleri giderek azaldı. Uterus ve orta serebral arterlerin pulsatilite indeksleri ve olguların doğum ağırlıkları arasında bir korelasyon vardı. Sonuç. Doppler pulsatilite indeksleri ölçümü doğum ağırlığını saptamada değerli olabilir. Anahtar sözcükler: Pulsatilite indeksi, orta serebral arter, umblikal arter, uterin arter, doğum ağırlığı, Amaç. Bu çalışmanın amacı normal gebelerde orta serebral arter- umbilikal arter pulsatilite indeksi oranı ve uterin arter pulsatilite ve rezistif indekslerinin doğum ağırlıkları ile ilişkisini değerlendirmektir. Yöntem. Yüzaltmış sağlıklı gebeden pulsatilite indeksleri ile birlikte doğum ağırlıkları elde edildi. Ölçümler 20. haftadan itibaren doğuma kadar beşer hafta aralıklarla yapıldı. 20-40. gebelik haftalarındaki indeksler ve doğum ağırlığı arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular. Gebeliğin 40. haftasına doğru pulsatilite indekslerinin değerleri giderek azaldı. Uterus ve orta serebral arterlerin pulsatilite indeksleri ve olguların doğum ağırlıkları arasında bir korelasyon vardı. Sonuç. Doppler pulsatilite indeksleri ölçümü doğum ağırlığını saptamada değerli olabilir

Bu çalışmada herhangi bir nedenle kraniyal manyetik rezonans görüntüleme (MRG) tetkiki yapılarak periventriküler lökomalazi (PVL) saptanan yaşları 1?16 arasında değişen toplam 45 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. PVL'nin radyolojik ağırlık derecesi, matürite ve hipoksik doğum öyküsü ile hastaların klinik bulguları arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı.Hastaların radyolojik olarak 7'si hafif, 21'i orta, 17'si ağır derecede PVL'lilerden oluşuyordu. Radyolojik PVL derecelendirmesi ile klinik olarak yürümeye göre yapılan Mizrahi sınıflaması karşılaştırıldığında farklılık anlamlı bulundu (p

İletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve internetin sunduğu olanaklarla birlikte geleneksel gazetecilik değişmiş ve internet gazeteciliği ortaya çıkmıştır. Öncelikle içeriklerini doğrudan internet ortamına taşıyan gazete sahipleri, daha sonra internete özel içerikler üretmeye başlamışlar ve gelinen noktada gazetelerin basılı halini durdurarak yayın hayatına dijital ortamda devam etmeye başlamışlardır. İnternet haberciliği ile haberin sunulduğu mecra yani araç değişirken haberin bulunması, işlenmesi ve dağıtımında da köklü değişimler yaşanmıştır. Buna bağlı olarak okurun haber takip pratikleri de değişmiştir. Bu araştırmada, din görevlilerinin internet haberciliğine ilişkin görüş, algı ve düşüncelerinin, internet haberlerini takip etme alışkanlıklarının ve internet haberlerine olan güven düzeylerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca katılımcıların internet kullanma becerileri ile internet haberlerini takip etme gerekçeleri ve bu gerekçelerin sosyo-demografik değişkenlere göre analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırma nicel bir araştırma olup ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada kolayda örnekleme yöntemi kullanılmış ve 502 din görevlisinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda din görevlilerinin internet ve internet araçlarını sıklıkla kullandıkları ancak yaş seviyesi arttıkça internet ve internet araçlarını kullanma becerilerinin azaldığı belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcılarda yaş düzeyi arttıkça internet sitelerinde geçirilen sürelerin de arttığı ortaya çıkmıştır. Öte yandan, erkek katılımcıların internet haberlerini en çok takip ettikleri platformların başında sırasıyla bağımsız internet haber siteleri ve Facebook, kadın katılımcıların internet haberlerini en çok takip ettikleri platformların başında ise Instagram ve bağımsız internet haber sitelerinin geldiği tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmada, din görevlilerinin internet haberlerini takip etme nedenlerinin; "Rahatlama ve Güvenilir Bilgi Kaynağı", "Habere Erişimde Kolaylık ve Etkileşim", "Eğlence ve Bilgilenme", "Haber Takip Etme ve Kolaylık", "Vakit Geçirme ve Bilgi Paylaşımı" olduğu sonucuna ulaşılmıştır., With the developments in communication technologies and the opportunities offered by the internet, traditional journalism has changed and internet journalism has emerged. First of all, the owners of the newspapers, who carried the contents of the newspapers directly to the Internet, then started to produce special content for the Internet, and at this point, they stopped the printed version of the newspapers and started to continue their publication life in the digital environment. While the media, that is, the vehicle, in which the news is presented with internet journalism, radical changes have been experienced in the finding, processing and distribution of the news. Accordingly, the news follow-up practices of the readers have also changed. In this research, it is aimed to determine the opinions, perceptions and thoughts of religious officials about internet journalism, their habits of following internet news and their level of trust towards internet news. In addition, it was aimed to examine the internet usage skills of the participants and the reasons for following the internet news and these reasons according to the socio-demographic variables. The research is a quantitative research and a relational survey model was used. In the research, convenience sampling method was used and it was carried out with the participation of 502 religious officials. As a result of the research, it was determined that religious officials frequently use the internet and internet tools, but as the age level increases, their ability to use the internet and internet tools decreases. In addition, it was found that as the age level of the participants increased, the time spent on internet sites also increased. On the other hand, it has been determined that independent internet news sites and Facebook are the leading platforms that male participants follow the internet news most, respectively, and Instagram and independent internet news sites are the leading platforms that female participants follow the internet news the most. In addition, in the study, the reasons for following the internet news of religious officials; It was concluded that "Relief and Reliable Information Source", "Ease and Interaction in Accessing the News", "Entertainment and Information", "Following News and Convenience", "Spending Time and Information Sharing".

on yıllarda bireylerin habere ulaşma süreç ve yöntemlerinde önemli farklılıklar yaşandığı, geleneksel anlamda yapılan gazetecilik faaliyetlerinin etkinlik alanı daralırken dijital medyanın her geçen gün biraz daha ön plana çıktığı gözlemlenmektedir. Bu çalışmada toplumların hayatında son derece önemli bir konumda yer alan internet teknolojisinin gelişim sürecinden, gazetecilik mesleğine getirdiği yeniliklerden, yeni medya kavramından ve medya sektöründe yaşanmakta olan dijital dönüşümün spor haberciliğine olan etkilerinden bahsedilmektedir. Çalışmanın araştırma kısmında nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmış ve daha önce geleneksel medya kuruluşlarında çalışmış olup günümüzde dijital medyada spor haberciliği yapmakta olan profesyonel spor gazetecileriyle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Gazetecilerin geleneksel spor medyası ve dijital spor medyası arasında gözlemledikleri farklılıkların birinci ağızdan değerlendirildiği bu çalışmada, dijital medyada üretilen içeriklerin kalitesinin geleneksel medyaya oranla daha iyi seviyelerde olduğu, dijitalde çalışmanın gazetecileri pozitif yönde etkilediği, ilerleyen yıllarda televizyon, gazete ve radyo gibi geleneksel medya araçlarının yerlerini tamamıyla dijital platformlara bırakabileceği yönünde bulgulara ulaşılmıştır., In recent years, there have been significant differences in the processes and methods of access the news. It is observed that while the field of journalism activities carried out in the traditional sense is shrinking, digital media is coming to the forefront more and more every day. In this study, the development process of internet technology, which occupies an extremely important position in the life of societies, the innovations it brings to the journalism profession, the concept of new media and the effects of the digital transformation in the media sector on sports journalism are mentioned. In the research part of the study, the semi-structured interview technique, which is one of the qualitative research methods, was used. Interviews have been conducted with professional sports journalists who have previously worked in traditional media organizations and are currently doing sports reporting in digital media. In this study, which it is aimed to evaluate first-hand the differences observed by journalists between traditional sports media and digital sports media, a wide variety of findings were reached, such as the quality of the content produced in digital media is at a better level than the traditional media, working in digital media has a positive effect on journalists and traditional media tools such as television, newspaper and radio may be completely replaced by digital platforms in the coming years.