86 results on '"Ünsal, Mustafa"'
Search Results
2. V. A. Jukovskiy’nin ‘’Lyudmila’’ isimli baladının kader olgusu yönünden incelenmesi
- Author
-
GÜNEŞ, Bahar, primary and ÜNSAL, Mustafa, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. COMPARISON OF CONNECTION FIT AND STRENGTHS OF STANDARD Ti-BASE AND NEW CrCo-BASE IMPLANT ABUTMENTS
- Author
-
KILIÇARSLAN, Mehmet Ali, primary, ERKCAN, Yezdan Dilan, additional, BİLECENOĞLU, Burak, additional, ORHAN, Kaan, additional, and ÜNSAL, Mustafa Kemal, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. THE ANALYSIS OF “LYUDMILA”, THE BALLAD OF V.A. JUKOVSKI
- Author
-
ÜNSAL, Mustafa, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. Diffuse Sclerosing Variant Of Papillary Thyroid Carcinoma: A Pitfall In Clinicopathological Diagnosis
- Author
-
ÇIRAK BALTA, Merve, ÖZKAVRUK ELİYATKIN, Nuket, and ÜNSAL, Mustafa Gökhan
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Thyroid,papillary carcinoma,diffuse sclerosing variant,clinicopathologicaldiagnosis ,Tiroid,papiller karsinom,diffüz sklerozan varyant,klinikopatolojik tanı,Tiroid,papiller karsinom,diffüz sklerozan varyant,klinikopatolojiktanı ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
Papiller tiroid karsinomu, diffüz sklerozan varyant (PTK-DSV) papiller tiroid karsinomunun nadir bir varyantıdır. Bu varyantın biyolojik davranışı ve prognostik önemi hala tartışmalıdır. Bu olgu sunumunun amacı, bu antitenin özelliklerini analiz etmektir. Çarpıntı şikayeti ile başvuran 32 yaşında erkek hastada klinik değerlendirme ile hipertiroidi saptandı. Ultrason grafisinde, sağ lobta hiperekoik heterojen yapıda mikrokalsifikasyonlar saptandı. Sağ lobtan ve lenf nodundan ince iğne aspirasyon sitolojisi (İİAS) yapıldı. Zeminde bol psammomatöz kalsifikasyon ve arada papiller karsinomun nükleer özelliklerini düşündüren follikül epitel hücre grupları izlendi. Malign sitoloji olarak raporlandı. Bilateral total tiroidektomi yapılması planlandı. Makroskopik değerlendirmede sağ lobda, en büyük boyutu yaklaşık 35 milimetre olan düzensiz sınırlı nodül benzeri alan dikkati çekti. Histopatolojik incelemede tüm lobu diffüz-yaygın şekilde tutan lenfositik infiltrasyon ve yoğun psammomatöz kalsifikasyon içeren görünüm vardı. Özellikle bağ dokudan zengin alanlarda belirgin dilate lenfatik ve lenfatik benzeri boşluklar içinde papiller karsinom nükleer özelliklerini gösteren mikropapiller yapıda gruplar görüldü. Çok az alanda tipik papiller karsinom özellikleri belirgindi. Mevcut bulgular ile olgu PTK-DSV varyant tanısı aldı. Tedavi sonrası 15 aydır sağ ve sağlıklıdır. Tiroidin papiller karsinomu genelde iyi prognozlu olsa da, diffüz sklerozan varyantı agresif seyirli ve kötü prognozludur. Hem sitopatolojik hem de histopatolojik olarak benign tiroid lezyonları ile ayırıcı tanı sorunu yaratabilen bu varyantın doğru tanımlaması uygun tedavi açısından çok önemlidir., Diffuse sclerosing variant is an uncommon variant of papillary thyroid carcinoma. The biological behavior and prognostic outcome of this variant are still controversial. The aim of this report is to analyse the features of this entity. A 32-year-old male patient who presented with the complaint of palpitations was diagnosed with hyperthyroidism by clinical evaluation. Hyperechoic heterogeneous microcalcifications were detected in the right lobe on ultrasound radiography. Fine needle aspiration was performed from the right lobe and the lymph node. Abundant psammomatous calcification and follicular epithelial cell groups that suggest the nuclear properties of papillary carcinoma were observed. It was reported as malignant cytology. Bilateral total thyroidectomy was planned. In the macroscopic evaluation, irregularly limited nodule-like area, the largest size of which was about 35 millimeters, was noticed in the right lobe. Histopathological examination revealed a diffuse-widespread lymphocytic infiltration and intense psammomatous calcification, which holds the entire lobe. Micropapillary groups showing nuclear properties of papillary carcinoma were observed, especially in areas rich in connective tissue, with marked dilated lymphatic and lymphatic-like spaces. Very few areas had typical papillary carcinoma features. With the current findings, the case was diagnosed with diffuse sclerosing variant papillary thyroid carcinoma. The patient is healthy for 15 months after the treatment. Although the papillary carcinoma of the thyroid generally has a good prognosis, the diffuse sclerosing variant has an aggressive course and poor prognosis. The correct identification of this variant, which can cause differential diagnosis problems with benign thyroid lesions both cytopathologically and histopathologically, is very important in terms of appropriate treatment
- Published
- 2021
6. The Effect of Bariatric Surgery on Intraocular Pressure and Results of Optical Coherence Tomography in Morbid Obese Patients
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, primary, Akyüz Ünsal, Ayşe İpek, additional, Kurt Omurlu, İmran, additional, Demirci, Buket, additional, and Saguş Aydın, Mehtap, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
7. Subacute Thyroiditis Associated with COVID-19 Infection: Two Case Reports
- Author
-
ÜNÜBOL, Mustafa, primary, ERDEMİR, Zehra, additional, ÇOLAK, Gökhan, additional, ÜNSAL, Mustafa Gökhan, additional, and GÜNEY, Engin, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
8. Are MicroRNA 190 and MicroRNA95-3P in the Circulation Can Be Used As Predictive Bioindicators in Differentiated Thyroid Cancer in Patients with Atypia of Undetermined Significance Based on Thyroid Fine Needle Aspiration Biopsy Results?
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, primary, Cartı, Erdem Barış, additional, Ünübol, Mustafa, additional, Topan, Elif Duygu, additional, Erdemir, Zehra, additional, Güney, Engin, additional, Kahraman Çetin, Nesibe, additional, and Erdoğdu, İbrahim Halil, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
9. Tiroid Papiller Karsinom Diffüz Sklerozan Varyant: Klinikopatolojik Tanıda Tuzak.
- Author
-
ÇIRAK BALTA, Merve, ÖZKAVRUK ELİYATKIN, Nuket, and GÖKHAN ÜNSAL, Mustafa
- Abstract
Copyright of Izmir Katip Celebi University Faculty of Health Sciences Journal / İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi is the property of Izmir Katip Celebi University, Faculty of Health Sciene Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
10. Özel eğitim öğretmenlerinin evliliğe ve çocuk sahibi olmalarına yönelik tutumu
- Author
-
Ünsal, Mustafa, Değirmenci, Koray, and Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Sosyoloji - Abstract
ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENLERİNİN EVLİLİĞE VE ÇOCUK SAHİBİ OLMAYA YÖNELİK TUTUMLARIMustafa ÜNSALErciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler EnstitüsüYüksek Lisans Tezi, Temmuz 2019Danışman: Prof. Dr. Koray DEĞİRMENCİÖZETBu araştırmanın amacı özel eğitim öğretmenlerinin bireylerin evliliğe ve çocuk sahibi olmaya yönelik tutumlarını tespit etmektir. Bu çalışmada elde edilen veriler ile özel eğitim öğretmenlerinin evliliğe ve çocuk sahibi olmaya yönelik tutumları konusunda önerilerde bulunulması ve önemli görüşler sunulması, çalışmanın diğer amaçlarındandır. Araştırmanın çalışma grubu, Kayseri ilinde evreni temsil eden 77'si erkek 137'si kadın 214 özel eğitim öğretmeninden oluşmaktadır. Veriler, İnönü Evlilik Tutum Ölçeği, Türkçe'ye uyarlaması ve geçerlik güvenirlik çalışması araştırmacı tarafından yapılan Desire to Have Children Scale (Çocuk Sahibi Olma İsteği Ölçeği) ile bazı değişkenler hakkında bilgi toplanması için araştırmacı tarafından hazırlanan `Kişisel Bilgi Formu` kullanılarak toplanmıştır. Özel eğitim öğretmenlerinin evliliğe yönelik tutum ve çocuk sahibi olma isteklerinin demeografik özelliklerine göre farklılaşma durumunu ortaya koymak amacıyla cinsiyet ve medeni durum değişkenine göre bağımsız gruplar için t testi analizi yapılmıştır. Yaş, çocuk sayısı ve kıdem değişkenlerine göre farklılaşmayı ortaya koymak amacıyla tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yapılmıştır. Farklılaşma ortaya çıkan gruplarda farkın kaynağını tespit etmek amacıyla ileri analiz tekniği olarak Scheffe testi kullanılmıştır. Evliliğe yönelik tutum ve çocuk sahibi olma isteği arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Öğretmenlerin evliliğe yönelik tutumlarının çocuk sahibi olma isteğini anlamlı düzeyde yordama durumunu ortaya koymak amacıyla doğrusal regrasyon analizi tekniği kullanılmıştır. Elde edilen veriler analiz edildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:•41 yaş ve üzerindeki özel eğitim öğretmenlerinin diğer yaş gruplarına göre evlilik tutumunun daha olumlu olduğu görülmüştür.•Evli olan özel eğitim öğretmenlerinin bekâr olan özel eğitim öğretmenlerine göre evlilik tutumlarının anlamlı düzeyde daha olumlu olduğu görülmektedir.•Evli özel eğitim öğretmenlerinin bekâr olan özel eğitim öğretmenlerine kıyasla çocuk sahibi olmayı daha çok istedikleri anlaşılmaktadır.•Özel eğitim öğretmenlerinin sahip olduğu çocuk sayısına göre çocuk sahibi olma isteklerinin anlamlı ölçüde farklılaştığı görülmektedir. Özel eğitim öğretmenlerinin çocuk sahibi olma isteğinin çocuk sayısına göre farklılaşmasına yönelik bulgulara bakıldığında anlamlı düzeyde farklılaşma olduğu görülmektedir. 2 veya 3 çocuğu olan özel eğitim öğretmenleri hiç çocuğu olmayan özel eğitim öğretmenlerine kıyasla çocuk sahibi olmaya daha olumlu bakmaktadırlar.•Özel eğitim öğretmenlerinin evlilik tutumları ile çocuk sahibi olma istekleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki vardır. (r = ,402, p < 0,05). •Özel eğitim öğretmenlerinin evlilik tutumları çocuk sahibi olma isteklerini anlamlı derecede yordamakta ve çocuk sahibi olma isteğinin %16,1 ini açıklamaktadır.Çalışmadan elde edilen bulgulara dayalı olarak öneriler sunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Özel eğitim, özel eğitim öğretmenleri, evlilik, evlilik tutumu, çocuk sahibi olmaya yönelik tutum ATTITUDES OF SPECIAL EDUCATION TEACHERS TOWARD MARRIAGE AND HAVING CHILDRENMustafa ÜNSALErciyes University, Graduate School of Social SciencesMaster of Arts Thesis, June 2019Supervisor: Prof. Dr. Koray DEĞİRMENCİABSTRACTThis study aims to determine the attitudes of special education teachers toward marriage and having children. Other aims of this study are to provide suggestions and important opinions about the attitudes of special education teachers toward marriage and having children.The sample group was formed from 77 female and 137 male -total 214 participants- special education teachers, representing the population in Kayseri. The data were obtained by using `İnönü Evlilik Tutum Ölçeği`, `Desire to Have Children Scale` and `Personal Information Form`. `Desire to Have Children Scale` was adapted to Turkish. Then validity and reliability studies of the adapted scale were conducted by the researcher. Independent Samples T-Test analysis was conducted according to gender and marital status variables in order to reveal the differentiation of attitudes toward marriage and their desire to have children according to demographic characteristics of special education teachers'. One-way ANOVA was conducted in order to reveal differentiation according to age, number of children and seniority variables. Scheffe test was used as a further analysis to determine the source of the difference in differentiating groups. In order to reveal the relationship between the attitude toward marriage and the desire to have children, The Pearson Product-Moment Correlation Coefficient was calculated. Linear regression analysis technique was used in order to reveal the teachers' attitudes toward marriage as a predictor of the desire to have children. Analysis of the obtained data gave following results:• It has been observed that special education teachers in the age group 41 and above have more positive attitudes on marriage than the other age groups.• It is observed that the attitudes on marriage of the special education teachers who are married are significantly more positive than special education teachers who are single.• It is understood that married special education teachers have more desire to have children than single special education teachers.• It is observed that desire to have children does significantly differentiate according to the number of children special education teachers have. Special education teachers with 2 or 3 children have a more positive attitude toward having children compared to special education teachers with no children.• There is a positive correlation between the attitudes of special education teachers toward marriage and their desire to have children. (r = ,402, p < 0,05).• Attitude of special education teachers toward marriage significantly predicts their desire to have children and explains by 16.1%.Suggestions are presented based on the findings obtained from the study.Keywords: Special education, special education teachers, marriage, attitude on marriage, attitude toward having children 84
- Published
- 2019
11. Long Axis to Short Axis Ratio of Breast Masses Pre-Diagnosed as Fibroadenomas on Ultrasonography. Can it Be a Useful Tool in Predicting Malignancy?
- Author
-
Sürek, Ahmet, primary, Ünsal, Mustafa Gökhan, additional, Dural, Ahmet Cem, additional, Çelik, Muhammet Ferhat, additional, Baytekin, Halil Fırat, additional, Öztürk, Enis, additional, Kapan, Selin, additional, and Alış, Halil, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
12. Morbid Obez Hastalarda Bariatrik Cerrahinin Göz İçi Basınç ve Optik Koherens Tomografi Bulguları Üzerine Etkisi.
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, Ünsal, Ayşe İpek Akyüz, Omurlu, İmran Kurt, Demirci, Buket, and Aydın, Mehtap Saguş
- Abstract
Copyright of Medical Journal of Istanbul Kanuni Sultan Süleyman / İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Tıp Dergisi is the property of Logos Medical Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
13. An Undesirable Post-Thyroidectomy Surprise for the Surgeon: Inadvertent Parathyroidectomy
- Author
-
Dural, Ahmet Cem, primary, Akarsu, Cevher, additional, Çelik, Muhammet Ferhat, additional, Büyükaşık, Süleyman, additional, Ünsal, Mustafa Gökhan, additional, Turgut, Hürriyet, additional, Okuturlar, Yıldız, additional, and Alış, Halil, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
14. The Effects of Specialized Outpaitent Clinics on Patient Satisfaction and Quality of Service in a Training and Research Hospital
- Author
-
Şahbaz, Nuri Alper, primary, Dural, Ahmet Cem, additional, Ünsal, Mustafa Gökhan, additional, Kabuli, Hamit Ahmet, additional, Binboğa, Sinan, additional, Gümüşoğlu, Alpen Yahya, additional, Bozkurt, Mehmet Abdussamet, additional, and Alış, Halil, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
15. Effect Of Multidisciplinary Board On The Diagnosis And Treatment Of Endocrine Diseases
- Author
-
KABULİ, Hamid Ahmet, primary, DURAL, Ahmet Cem, additional, AKARSU, Cevher, additional, ÜNSAL, Mustafa Gökhan, additional, HALICIOĞLU, İlkay, additional, KARAKAYA, Pınar, additional, YILMAZ, Ravza, additional, GÜZEY, Deniz, additional, and ALIŞ, Halil, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
16. COMPOSITE ADRENAL MEDULLARY TUMOR: A CASE REPORT
- Author
-
Dural, Ahmet Cem, primary, Kabuli, Hamid Ahmet, additional, Ünsal, Mustafa Gökhan, additional, Baytekin, Halil Fırat, additional, Akarsu, Cevher, additional, Başoğlu, İrfan, additional, Mert, Meral, additional, İnci, Ercan, additional, Kocataş, Ali, additional, and Alış, Halil, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
17. The effects of specialized outpaitent clinics on patient satisfaction and quality of service in a training and research hospital
- Author
-
Sahbaz, Nuri Alper, primary, Dural, Ahmet Cem, additional, Ünsal, Mustafa Gokhan, additional, Kabuli, Hamit Ahmet, additional, Binboğa, Sinan, additional, Gümüşoğlu, Alpen Yahya, additional, Bozkurt, Mehmet Abdussamet, additional, and Aliş, Halil, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
18. Rus edebiyatında romantizm akımı ve Vasiliy Andreyeviç Jukovskiy
- Author
-
Ünsal, Mustafa, Güneş, Bahar, and Rus Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Western Linguistics and Literature ,Romanticism ,Literature ,Batı Dilleri ve Edebiyatı ,Turkish literature ,Russian literature ,Jukovskiy, Vasiliy Andreyeviç - Abstract
Bu çalışmanın amacı, Avrupa'da 18.yüzyıl sonu 19.yüzyıl başında klasisizm akımına tepki olarak ortaya çıkan romantizm akımının Batı edebiyatlarındaki gelişimini değerlendirmek, Avrupa'dan farklı nedenlerle ortaya çıkan Rus romantizminin doğuş zeminini ve özelliklerini ortaya koymak ve Rus romantizminin öncülerinden biri olan Vasiliy Andreyeviç Jukovskiy'in yaşamı ve sanatı çerçevesinde romantizme olan etkisini değerlendirmektir. Çalışmada romantizmin batıdaki tarihi aktarılmış, akımın ilkeleri başlıklar altında incelenmiştir. Rus romantizminin özellikleri değerlendirilmiş, Batı edebiyatı romantizmi ile kıyaslama yapılmıştır. Jukovskiy'in hayatı ve sanatı detaylı bir biçimde ortaya konmuş, onun romantizme olan etkisi incelenmiştir. The aim of this study is to evaluate development of of the Romanticism, emerged as a reaction to classicism movements in Europe at the end of 18th century and beginning of the 19th century, to put forward the the birth and features of Russian Romanticism and to assess the impact of Vasily Andreyevich Zhukovsky, one of the pioneer of Romanticism on the Russian Romanticism within framework of his life and art.In this study, the history and features of western romanticism are examined under headings, is evaluated the features of Russian romanticism, Russian romanticism is compared to western romanticsm. Jukovskiy's life and art set forth in detail, is evaluated its impact on the romance. 90
- Published
- 2015
19. Dosimetric Comparison of Intensity-Modulated Radiotherapy and Volumetric Arc Therapy for Rectal Cancer.
- Author
-
OSKEROĞLU KAPLAN, Sedenay, AKBÖRÜ, Halil, SARALI, Yunus, ALTIN, Süleyman, and ÜNSAL, Mustafa
- Subjects
CANCER patients ,COMPUTED tomography ,COMPUTER simulation ,SMALL intestine ,MEDICAL protocols ,COMPUTERS in medicine ,RADIATION doses ,RADIATION dosimetry ,RADIOTHERAPY ,RECTUM tumors ,TREATMENT effectiveness ,PREOPERATIVE period ,TREATMENT duration ,DESCRIPTIVE statistics - Abstract
OBJECTIVE The aim of the present study is the dosimetric comparison of intensity-modulated radiation therapy and volumetric arc therapy (VMAT) that are currently applied in the preoperative radiotherapy of locally advanced rectal cancer. METHODS Ten patients with locally advanced rectal cancer were recontoured according to defined protocol on computed tomography simulation that was previously scanned. Dosimetric comparison was performed for each patient with 7 and 9 fields intensity-modulated radiation therapy and VMAT. Compared dosimetric parameters were determined as doses of organs at risk, the total duration of treatment, target coverage, conformity index, homogeneity index, and the total monitor unit (MU). RESULTS All plans provided comparable dosimetric parameters for target volumes. Arc plans demonstrated a statistically significant benefit with lower doses on V15 and Dmean of the small bowel than intensity-modulated radiation therapy. Arc plans were obviously superior relating to measured volumes of the whole body, and plans with 7 field had the worst results. In addition, the reduction in total treatment time by approximately 60% was achieved in arc plans. CONCLUSION VMAT with short treatment duration and low MUs can be considered as providing a more comfortable and qualified treatment. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
20. Evre I-III meme kanserli hastalarda adjuvan tedavi sonuçları ve prognostik faktörler
- Author
-
İZMİRLİ, Mustafa, YILMAZ, Binnur Dönmez, ALAN, Ömür, YALÇINER, Mehmet, BERBEROĞLU, Elif, and ÜNSAL, Mustafa
- Subjects
Breast Neoplasms,Neoplasm Staging,Chemotherapy,Adjuvant,Neoplasm Recurrence,Local,Survival Analysis,Retrospective Studies ,Meme kanseri,meme kanseri/takip çalışması,kemoterapi,adjuvan,neoplazi nüks,lokal/önleme ve kontrol,sa¤kal›m çalışması - Abstract
OBJECTIVES We evaluated the adjuvant treatment results and prognostic factors in patients with breast cancer. METHODS A total of 197 stage I-III breast cancer patients (mean age 51; range 18 to 80 years) treated and followed up by Okmeydanı Training Hospital, Department of Radiation Oncology in 1995 were evaluated retrospectively. RESULTS The 41.1% of patients were premenopausal and the remaining were postmenopausal. Invasive ductal carcinoma was encountered as the most frequent (85.8%) histopathologic type of tumor and most frequent (%49.7) stage was IIB. Modified radical mastectomy was performed on 65% of patients. In adjuvant treatment, cyclophosphamide- methotrexate-fluorouracil combinations and anthracycline containing combinations were given to 46.7% and 23.4% of patients respectively. In addition, endocrine therapy and radiotherapy was carried out on the 75.6% and 69.0% of patients. Local recurrences was occurred in a rate of 13.2% and distant metastases were observed in a rate of 26.4% and 7.1% of patients had both local recurrences and distant metastases. The 60.9% of patients were disease free and 1% with local recurrences also they were followed-up for a median time of 89 months (4-108). The overall survival rate and disease free survival rates for 5 and 8 years were as follows; 68%, 61%, 66%, and 60% respectively. With one variable analysis increased number of involved axillary lymph nodes, tumor size and stage gave rise to reduced overall survival rate and disease free survival rate. With multiple variable analysis, number of involved axillary lymph nodes (p=0.001) and tumor size (p=0.001) had significant effect on overall survival rate and disease free survival rate. CONCLUSION The tumor size and number of involved axillary lymph nodes were found to be statistically significant prognostic factors in breast cancer patients in our study., AMAÇ Bu çalışmada meme kanserli kadın hastalarda adjuvan tedavi sonuçları ve prognostik faktörler incelendi. GEREÇ VE YÖNTEM 1995 yılında SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği'ne başvuran, tedavi ve takipleri aynı klinikte yapılan, ameliyatlı evre I-III meme kanserli 197 kadın hasta (ort. yaş 51; dağılım 18-80) retrospektif olarak incelendi. BULGULAR Hastaların %41.1'i premenopoze, %58.9'u postmenopoze idi. En sık tümör histolojisi (%85.8) invaziv duktal karsinomdu. En sık evre ise (%49.7) IIB'di. Cerrahi müdahale olarak olguların %65.0'ine modifiye radikal mastektomi yapıldı. Adjuvan tedavi olarak hastaların %46.7'sine siklofosfamid-metotreksat-florourasil kemoterapisi, %23.4'üne antrasiklinli kemoterapi rejimleri uygulandı. Hastaların %75.6'sına hormonoterapi verildi, %69.0'ına radyoterapi uygulandı. Lokal ve bölgesel nüks %13.2 hastada, uzak metastaz %26.4 hastada gelişti. Hastaların %7.1'inde lokal nüks ve uzak metastaz birlikte görüldü. Medyan 89 aylık (4-108) takip sonucu, %60.9'u hastalıksız, %1'i lokal nükslü olarak takibi sürdü. Genel sağkalım oranları 5 yıllık %68, 8 yıllık %61 ve hastalıksız sağkalım 5 yıllık %66, 8 yıllık için ise %60 oldu. Tek değişkenli analizlerde, aksillada tutulan lenf nodu sayısının, tümör boyutunun ve evrenin artması daha kısa genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım ile sonuçlandı. Çok değişkenli analizlerde ise aksillada tutulan lenf nodu sayısı (p=0.001) ve tümör boyutu (p=0.001) genel sağkalım ve hastalıksız sağkalımı anlamlı olarak etkilemediği görüldü. SONUÇ Bu çalışmada meme kanserli hastalarda tümör boyutu ve aksillada tutulan lenf nodu sayısı anlamlı oranda prognostik faktörler olarak bulundu.
- Published
- 2014
21. SSK Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Merkezi'nin 1999-2004 yılları kanser istatistikleri
- Author
-
İZMİRLİ, Mustafa, ALTIN, Süleyman, DERNEK, Berna Olcum, and ÜNSAL, Mustafa
- Subjects
Kanser istatistikleri,epidemiyoloji,insidans ,Statistics as Topic,Statistics,Medical Records,Oncology Service,Hospital,Epidemiology,Incidence,Neoplasms,Sex Distribution,Age Distribution,Neoplasms by Site,Neoplasms by Histologic Type - Abstract
OBJECTIVES In this study, we evaluated the cancer incidence and demographic characteristics in people have social insurance after from digital registration date. Evaluation was done using 6 years data after that time. METHODS We investigated the 52.214 patients having diagnosed as cancer between 1st January 1999 and 31st December 2004. Final diagnosis was evaluated with considering he patient's age, sex, admit time, county, and stage of illness. RESULTS 2 8.830 patients were males (55.2%) and 23.384 were females (44.86%) an median age at the time of admission was 56 (range 0- 98). The frequency of disease was 0.7% in 0-14 years old age group, 20.5% 15-44 years old age group, 24.3% 45-54 years old age group, 27.1% 55 to 64 years old age group, and 27.4% 65 years and older age group. The 81.7% of the cases were having with local-regional disease and the remaining 18.3% were having distant metastasized disease. The detected most frequent 10 types of cancer were as follows; lung cancer 22.1%, breast cancer 15.2%, colorectal cancer 8.6%, gastric cancer 6.0%, thyroid cancer 4.0%, non-Hodgkin lymphoma 3.7%, central nervous system cancers 3.5%, ovary cancer 2.7%, corpus uteri cancer 2.5%, and larynx cancer 2.5%. The most frequent 5 cancers only for females were breast (33.4%), colorectal (8.3%), thyroid (6.9%), ovary (6.0%), and corpus uteri cancer (5.5%), and for males lung (36.1%), colorectal (8.8%), stomach (7.2%), larynx cancer (4.1%) and non-Hodgkin lymphoma (4.0%). The number of patients showed significant increase from 1999 (7.014) to 2004 (10.8 2 3 ) . CONCLUSION We present the statistical data for cancer patients who admitted to the SSK Okmeydanı Training and Research Hospital Department of Radiation Oncology before the time of revolution from SSK to Healthy ministry. That data can give us some opinion for frequency of cancer in Marmara and west of Karadeniz region., AMAÇ Bu çalışmada, SSK Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği kanser kayıtlarının bilgisayar ortamında tutulmaya başlanmasından sonraki 6 yıllık verileri incelenerek SSK sağlık hizmetlerinden faydalanan insanlardaki kanser sıklığı ve demografik özelliklerin ortaya çıkarılması amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM 1 Ocak 1999 - 31 Aralık 2004 tarihleri arasında başvuran 52.214 kanser tanısı almış hasta kayıtları incelendi. Tanılar; yaş, cinsiyet, başvuru yılı, başvurunun yapıldığı il ve hastalığın evresine (primer-metastatik) göre gruplandırılarak incelendi. BULGULAR Hastaların 28.830'u (%55.2) erkek, 23.384'ü (%44.86) kadındı. Medyan başvuru yaşı 56 (aralık 0-98), hastalık 0-14 yaş grubunda %0.7, 1 5-44 yaş grubunda %20.5, 45-54 yaş grubunda %24.3, 55- 64 yaş grubunda %27.1 ve 65 yaş ve üzeri grupta ise %27.4 oranında görülmüştür. Hastaların % 8 1.7'si lokal-bölgesel, %18.3'ü metastatik hastalıklı idi. Tüm hastalara bakıldığında en sık 10 kanser tipi akciğer kanseri %22.1, meme kanseri %15.2, kolorektal kanser %8.6, mide kanseri %6, tiroit kanseri %4, non-Hodgkin lenfoma %3.7, beyin ve merkezi sinir sistemi kanserleri %3.5, over kanseri %2.7, uterus kanseri %2.5 ve larinks kanseri %2.5 oranında saptandı. Cinsiyete göre değerlendirildiğinde ise en sık görülen 5 kanser tipi erkeklerde akciğer %36.1, kolorektal %8.8, mide %7.2, larinks %4.1 kanserleri ve non- H odgkin lenfoma %4.0 oranlarında, kadınlarda ise meme %33.4, kolorektal %8.3, tiroit %6.9, over %6.0 ve uterus korpusu kanserleri %5.5 oranlarında saptand ı. Başvuru yılları dikkate alındığında sayı giderek artmış ve 1999 yılında 7.014 (%13.4 ) iken 2004 yılında 10.823 (%20.7) yeni başvuru sayısına ulaşmıştır. SONUÇ Sağlık Bakanlığına devredilmeden önce SSK'nın tek onkoloji merkezi olan Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Merkezine başvuran SSK'lı kanser hastaların istatistikleri sunulmuştur. Bu veriler Türkiye geneli için olmasa bile Marmara ve batı Karadeniz Bölgesi için fikir verebilir.
- Published
- 2014
22. Beyin metastazıyla başvuran primeri bilinmeyen kanserli hastalarda palyatif entansif hipofraksiyone tüm beyin radyoterapisi sonuçları
- Author
-
İZMİRLİ, Mustafa, ALTIN, Süleyman, BÜYÜKPOLAT, M. Yakup, ADATEPE, M. Ferhan, and ÜNSAL, Mustafa
- Subjects
Beyin neoplazisi/radyoterapi,doz fraksiyonu,beyin metastazı/prognoz/sağkalım analizi/sağkalım oranları ,Neoplasms,Unknown Primary,Brain Neoplasms,Neoplasm Metastasis,Radiotherapy,Dose Fractionation,Radiotherapy Dosage,Retrospective Studies,Survival Analysis - Abstract
OBJECTIVES We retrospectively examined the results of hypofractionated radiotherapy from 24 patients having brain metastases with unknown primary. METHODS Radiotherapy was administered to 24 patients (20 males (83.4%), 4 females (16.6%), age range 24-75 years) as 10 Gy fraction doses with 10 days intervals for a total of 30 Gy tumour dose in 3 fractions. Antiedema treatment was given to all patients. Karnofsky performance status was 70 for one patient and below 70 for the rest of the patients. Multiple metastases were present in 79.2% of the patients, in 20.8% of the patients there was single lesion and histophatologic diagnosis was present only for this group. 50% of the patients had hemiplegia, 45.8% had hemiparesia, 4.2 % had quadriplegia and 6 patients (25%) had other additional pathologies. Treatment was started at the day of admission for 13 patients. RESULTS The total and partial reliefs in neurological symptoms were seen in 8.3% and 37.5% of patients, respectively. Median survival from diagnosis of brain lesions was 2.87 months. The six months, 1 and 2 years survival rates were 33.3%, 8.33%, and 8.33%, respectivel y. The prognosis of patients with brain metastases is poor and have similar survival rates from the other poor performance patients (KPS, AMAÇ Bu çalışmada beyin metastazı ile tanı konulmuş ve primeri bilinmeyen 24 hastaya uygulanan palyatif amaçlı hipofraksiyone radyoterapi sonuçları retrospektif olarak incelendi. GEREÇ VE YÖNTEM Yirmi dört hastaya (20 erkek (%83.4), 4 kadın (%16.6); ort. yaş 61; dağılım 24-75 yıl) radyoterapi, 10 Gy fraksiyon dozlarında, 10 gün arayla; 3 fraksiyonda 30 Gy tümör dozu verilecek şekilde uygulandı. Tüm hastalara antiödem tedavi verildi. Bir hastada Karnofsky Performans Statüsü 70, diğer hastalarda 70'in altında idi. Hastaların %79.2'sinde multipl metastaz vardı; %20.8'inde tek lezyon mevcuttu ve yalnızca bu hastaların histopatolojik tanısı vardı. Hastaların %50'sinde hemipleji, %45.8'inde hemiparezi ve %4.2'sinde quadripleji ile 6 hastada (%25) bunlara ek patolojiler vardı. Tedaviye 13 hastada başvuruda bulundukları gün başlandı. BULGULAR Radyoterapi sonrası değerlendirmede hastaların %8.3'ünde nörolojik semptomlarda tam düzelme, %37.5'inde parsiyel düzelme, toplamda %45.8'inde nörolojik semptomlarda iyileşme görüldü. Sağkalım oranları ort. 2.87 ay olup altı aylık sağkalım %33.3, bir ve iki yıllık sağkalım %8.33 idi. Sonuçlarımız kötü performanslı hastalarda uygulanan diğer radyoterapi şemalarıyla benzer oldu (KPS < 70). SONUÇ Kötü performanslı, sağkalım beklentisi düşük olan hastalara kısa süreli tedaviler önerilebilir
- Published
- 2014
23. Lokal ilerlemiş rektal karsinomalı hastalarda preoperatif radyoterapi ile birlikte verilen önerilmiş dozdaki raltitrexed'in tedaviye cevabı
- Author
-
HANCILAR, Tayfun, IŞIKLI, Levent, BÜYÜKPOLAT, Yakup, AKBORU, Halil, BERBER, Tanju, and ÜNSAL, Mustafa
- Subjects
Rektal kanser,raltitrexed,radyoterapi,yaşam süresi,toksisite - Abstract
OBJECTIVES We aimed to evaluate the treatment response and toxic effects of the recommended dose of raltitrexed when delivered concurrently with preoperative radiotherapy in patients with locally advanced rectal carcinoma. METHODS This open-labeled, prospective and non-comparative study was conducted with 49 patients. Radiotherapy (50.4 Gy) was delivered in 1.8 Gy daily fractions five times per week for 5-6 weeks. Single doses of 2.6 mg/m2 raltitrexed were infused over 15 minutes 1 hour prior to radiotherapy on days 1 and 22. Treatment response and toxicity were clinically assessed by hematological and biochemical tests and World Health Organization performance status scoring. RESULTS Overall treatment response was 42.9%. Post-treatment resectability opportunity was achieved in 67.3% patients. Raltitrexed was found to be related to 52.6% of the total adverse events. CONCLUSION The combination of raltitrexed and radiotherapy appears promising as neoadjuvant therapy in patients with inoperable rectal cancer with higher but manageable gastrointestinal toxicity., AMAÇ Bu çalışmada, lokal ilerlemiş rektal karsinomalı hastalarda preoperatif radyoterapi ile birlikte verilen önerilmiş dozdaki raltitrexed'in tedaviye cevabı ve toksik etkileri değerlendirildi. GEREÇ VE YÖNTEM Bu açık-etiketli, prospektif ve karşılaştırmalı olmayan çalışma 49 hasta üzerinde yürütüldü. 50.4 Gy radyoterapi 5-6 hafta süreyle haftada 5 kere 1.8 Gy'lik fraksiyone dozlar şeklinde verildi. Tek doz şeklinde 2.6 mg/m2 raltitrexed 1. ve 22. günlerde radyoterapiden 1 saat once 15 dakika süreyle infüze edildi. Tedaviye cevap ve toksisite klinik olarak hematolojik ve biyokimyasal testler ve Dünya Sağlık Örgütü performans skoru ile değerlendirildi. BULGULAR Tüm tedavi cevabı %42.9 idi. Tedavi sonrası rezektabilite oranı hastaların %67.3'ünde görüldü. Toplam advers olayların %52.6'sı raltitrexed'e bağlı bulundu. SONUÇ İnoperabl rektal kanserli hastalarda raltitrexed-radyoterapi birleşimi yüksek oranda ancak tedavi edilebilir gastrointestinal toksisite ile birlikte ümit verici bir neoadjuvan tedavi olarak gözükmektedir.
- Published
- 2014
24. Grafik tasarımda görsel bütünlük oluşturmada tipografi ve görseller arasındaki ilişki
- Author
-
Ünsal, Mustafa, Ertan, Güler, and Grafik Tasarımı Ana Sanat Dalı
- Subjects
Fine Arts ,Typography ,Unity ,Graphic design ,Tipografi ,Güzel Sanatlar ,Visuality ,Grafik Tasarım ,Bütünlük ,Visual design - Abstract
Günümüz bir iletişim ve enformasyon çağıdır. Kalabalık şehir merkezlerinde yoğun is tempolarında çalışan bireylerin etrafı yüzlerce görsel mesaj ve grafik tasarım ürünü ile sarılmıştır: Amblem ve logolar, ilanlar, afisler, kitap, dergi ve albüm kapakları, gazeteler ve reklam panoları... Tüm bu grafik tasarım ürünleri bir biriyle büyük bir rekabet içindedir. Grafik tasarımın amacı okunan ve izlenen iki boyutlu görüntüleri tasarlayarak izleyiciye bir mesaj iletmek, bir ürün ya da hizmeti tanıtmaktır. Grafik tasarım ürününün başarısı, mesajını hedef kitlesine iletebilmesine bağlıdır. Mesajın basarıyla iletilebilmesi için ise tasarımda görsel bütünlük oluşturmak gerekmektedir. Grafik tasarımda görsel bütünlük, tüm tasarım elemanlarının birbiriyle ilişki içinde düzenlenerek tamamlanmışlık hissi yaratılmasıyla sağlanır. İzleyici bir mesajda daima bütünlük arar; aksi halde tasarıma olan ilgisini kaybeder.Sağlıklı bir iletişim için grafik tasarımcı birçok farklı alanda uzmanlaşmalıdır. Temel tasarım eleman ve ilkeleri; grafik tasarımın temel elemanları olan format, görsel ve tipografi; görsel algılama bu alanların basında gelmektedir. Tipografik elemanlar, sözel bilgileri içeren ve ileten harf, rakam ve noktalama işaretlerinden oluşan yazılarken; görsel elemanlar fotoğraf ve illüstrasyonlardır. Fotoğraf, ışığa duyarlı bir malzeme üzerine ışığın odaklanması ile oluşturulan görüntülerin genel adıyken; illüstrasyon çizim, boyama ya da bilgisayar ortamında alanında uzman programlarla resimleme gibi tekniklerle oluşturulan, biçimden çok konuyu vurgulayan görsellerdir. İnsan gözü etrafında gördüğü şeyleri bir bütün olarak algılamaktadır. Ve bu algılama modelinde parçaların tek baslarına sahip oldukları özelliklerin bütüne olan katkıları önem kazanmaktadır. Bu çalışma, grafik tasarımda görsel bütünlük oluşturmada görseller ve tipografi arasında kurulacak olan ilişkinin önemine dikkat çekmiş; bu ilişkinin kalitesinin nasıl yükseltileceği sorununa cevaplar bulmaya çalışmış ve vurgulamıştır.Anahtar Kelimeler: Grafik Tasarım, Tipografi, Bütünlük Our age is a communication and information age. In crowded city centers working people are surrounded with thousands of visual messages and graphic design products like emblems and logotypes, advertisements, posters, book, magazine and CD covers, newspapers and billboards... All these graphic design products compete each other very much. The aim of graphic design is to convey a message or present a product or a service by designing 2d readable and watchable visuals. The succes of a graphic design product is related to its ability of conveying a message. Creating visual unitiy is necessary for a successful communication. Visual unity in graphic design can be provided with a feel of completeness which formed with a harmonic organization of elements. An audience always seeks wholeness in a message; otherwise he / she loose his / her interest in design.For a healthy communication graphic designer should have expertise in different fields. Basic design elements and principles, the main elements of graphic design which are format, visuals and typography, and visual perception are major fields of expertise. Letters, numerals and punctuation marks are typographic elements which contain and convey verbal information. Visuals are photographs and illustrations. Photograph is the general name of a visual which created by a lightfocused on a light sensitive paper. Illustrations can be made by drawing, painting orwith the help of a computer software. They emphasize theme, not form. Human eyepercieve its surrounding as a whole. In this perception model the contributions offragments to the whole is much more important than the characteristics of fragmentsitselves. This study put emphasis on the relation of typography and visuals in graphicdesign, try to find ways for making it high quality, and emphasize its place in arteducation.Keywords: Graphic Design, Typography, Unity 124
- Published
- 2014
25. PANKREATİK ADENOKANSERDE SİRKÜLASYONDAKİ PROİNFLAMATUAR SİTOKİN DÜZEYLERİNİN KLİNİK ÖNEMİ
- Author
-
KARABULUT, Senem, primary, KARABULUT, Mehmet, additional, AFŞAR, Çiğdem Usul, additional, ALIŞ, Halil, additional, GÜVELİ, Murat Emin, additional, ÜNSAL, Mustafa Gökhan, additional, AYDOĞAN, Fatma, additional, BİLGİN, Elif, additional, and TAŞ, Faruk, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
26. Bir Eğitim Araştırma Hastanesinde Uygulanmakta Olan Branş Poliklinikleri Hizmetinin Hasta Memnuniyeti ve Hizmet Kalitesi Üzerine Etkisi.
- Author
-
Şahbaz, Nuri Alper, Cem Dural, D. Ahmet, Ünsal, Mustafa Gökhan, Kabuli, Hamit Ahmet, Binboğa, Sinan, Gümüşoğlu, Alpen Yahya, Bozkurt, Mehmet Abdussamet, and Alış, Halil
- Subjects
HEALTH facility administration ,HOSPITALS ,OUTPATIENT services in hospitals ,MEDICAL appointments ,MEDICAL quality control ,PATIENT-professional relations ,PATIENT satisfaction ,QUESTIONNAIRES ,DESCRIPTIVE statistics - Abstract
Copyright of Medical Journal of Bakirkoy is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
27. KOMPOZİT ADRENAL MEDÜLLER TÜMÖR: OLGU SUNUMU.
- Author
-
Dural, Ahmet Cem, Kabuli, Hamid Ahmet, Ünsal, Mustafa Gökhan, Baytekin, Halil Fırat, Akarsu, Cevher, Başoğlu, İrfan, Mert, Meral, İnci, Ercan, Kocataş, Ali, and Alış, Halil
- Subjects
MAGNETIC resonance imaging ,SYMPTOMS ,BENIGN tumors ,ADIPOSE tissues ,ABDOMINAL pain - Abstract
Copyright of Journal of Istanbul Faculty of Medicine / İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi is the property of Istanbul Tip Fakultesi Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
28. Consumer socialization and the role of advertisement
- Author
-
Ünsal, Mustafa Murat, Gün, Funda Savaş, İletişim Bilimleri Anabilim Dalı Reklamcılık ve Tanıtım Bilim Dalı, Gün, Funda, and İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Medya ,Advertisements ,Consumption ,Advertising ,Socialization ,Consumption society ,Consumers ,Reklamcılık ,Toplumsallaşma ,Tüketim - Abstract
Anahtar Kelimeler : Tüketim, Toplumsallaşma, Tüketici Toplumsallaşması, Yeni Medya ReklamıÖZET TÜKETİCİ TOPLUMSALLAŞMASI VE REKLAMIN ROLÜTüketim, toplumları incelemek için önemli bir unsurdur. Toplumlar yeri geldiğinde tüketim şekilleriyle sınıflandırılmışlardır. Bireylerin toplumun bir parçası olması süreci olan toplumsallaşma, geçmişten günümüze farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Tüketim eyleminin toplumsal bir davranış olarak yaygınlık kazanması ve bireylerin, tüketim eylemi ile topluma dahil olma süreci ise, Sanayi Devrimi’nin getirdiği toplumsal ve ekonomik değişimlerin sonucudur. Bu çalışmada tüketim konusu Sanayi Devrimi'nden günümüze kadar olan süreçte, bireylerin tüketim eylemi ile topluma dahil olma süreçleri açısından değerlendirilmiş ve tüketici toplumsallaşmasının ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin çeşitli örneklere yer verilmiştir. Çalışmamızda ayrıca, yeni medyada yer alan birtakım reklam içerikli uygulamalar değerlendirilerek, tüketici toplumsallaşmasının günümüzde ne şekilde gerçekleştiğine yer verilmiştir.Keywords: Consumption, Socialization, Consumer Socialization, New Media Advertisement ABSTRACTCONSUMER SOCIALIZATION AND THE ROLE OF ADVERTISEMENTConsumption is an important element to study societies. There are cases where societies are classified by their way of consumption. Socialisation, wich is the process of participation into the society of the individual, occurs in different ways ever since. Consumption, becoming a social behavior and individuals participating into the society over consumption, is a result of social and economical changes brought by the industrial revolution. This study traces consumptional relations in aspect of the individual, participating the society over action of consumption, since the industrial revolution untill present and illustrates various samples of how consumer socialisation takes place. It also covers how consumer socialisation occurs today, examining advertorial applications of new media.
- Published
- 2011
29. Evaluation of outcome and prognostic factors in 739 patients with uterine cervix carcinoma: a single institution experience
- Author
-
Teke, Fatma, primary, Yöney, Adnan, additional, Teke, Memik, additional, Adanaș, Gültekin, additional, Urakçı, Zuhat, additional, Türkcü, Gül, additional, Eren, Bekir, additional, İnal, Ali, additional, and Ünsal, Mustafa, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
30. Sivas il merkezindeki Osmanlı camileri
- Author
-
Ünsal, Mustafa, Özbek, Yıldıray, and Sanat Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Art History ,Şehircilik ve Bölge Planlama ,Architecture ,Urban and Regional Planning ,Sanat Tarihi ,Mimarlık - Abstract
Sivas hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalar daha çok Selçuklu ve Beyliklerdöneminde inşa edilmiş önemli mimari anıtlar üzerine yoğunlanmış; il merkezindekiOsmanlı camileri görmezden gelinmiştir.?Sivas l Merkezindeki Osmanlı Camileri? adlı çalışma, dört ana bölümdenoluşmaktadır:I. Bölümde, ?Giriş? başlığı altında; konunun tanımı ve sınırları, konunun önemi,araştırma yöntemi, konuyla ilgili kaynaklar, Sivas'ın tarihi ve coğrafyası, Sivas ilmerkezinde günümüze ulaşamayan cami ve mescitler üzerinde durulmuştur.II. Bölümde, ?Katalog? başlığı altında; Sivas il merkezi sınırları içerisinde bulunan veOsmanlı döneminde inşa edilmiş günümüze ulaşabilen 21 adet cami ile günümüzeorijinal haliyle ulaşmış altı adet minare kronolojiye göre tanıtılmıştır. Katalogbölümünde 12 adet yapının rölöve planı eşelli olarak çizilerek; mimarisi, malzeme,teknik özellikleri, süslemesi ve yapılan onarımlardan bahsedilmiştir. Ayrıca kitabesizeserler, arşiv belgeleri, mimari ve süsleme özellikleri dikkate alınarak tarihlendirilmeyeçalışılmıştır.III. Bölümde, ?Değerlendirme? başlığı altında camiler; tipoloji, malzeme, süsleme, yapıelemenları ve kitabeler olmak üzere beş bölümde incelenmiştir. Sivas şehrindekiOsmanlı camilerinin genel özellikleri belirlenerek, Anadolu ölçeğindeki benzerleriylekarşılaştırılması yapılmıştır.IV. Bölüm olan ?Sonuç? kısmında, Sivas il merkezi sınırları içerisindeki Osmanlıcamilerinin, Türk sanatı ve mimarlık tarihi açısından sahip oldukları önemvurgulanarak, senteze ulaşılmıştır.Bu çalışmada, Sivas şehrindeki ustaların kendi yetenekleri ile bölgesel üsluplarınıyarattığı bu camilerin, yapıldığı dönem ve bulunduğu coğrafya içerisinde şaşırtıcıözelliklere sahip olduğu ve günümüze ulaşamayan 96 adet cami ve mescit ile birlikte diğeryıkılan anıtlar da dikkate alındığında, Sivas il merkezinin sanılanın aksine Osmanlıdöneminde oldukça önemli bir kültür ve medeniyet şehri olduğu daha da iyi anlaşılmaktadır.Anahtar Kelimeler: Sivas, Osmanlı, Cami The hitherto studies made about Sivas have mostly concentrated on the majorarchitectural monuments built at the time of Seljuks and Beyliks. Accordingly, theOttoman mosques in the centre of Sivas have either been ignored or been assumed asnon-existing monuments.This thesis consists of four chapters;In the first chapter, which is an introductory one, the topic is clearly defined and itslimits are explained. As the chapter gives information about the topic and the researchmethod, it is also mentioned about the historical and geographical background of Sivas,and the mosques, which cannot survive till the present, in the city centre of Sivas.In the second chapter named catalogue, 21 surviving mosques in the city-centre of Sivasand six minarets in the same originality as they were first built are introduced by beingfaithful to the chronology.In the following chapter, under the heading of evaluation, the mosques are examined bybeing divided into five sections; typology, equipments, ornamenting, building elementsand inscriptions. The general characteristics of the mosques in Sivas have beendetermined and they have all been compared with the similar samples in the Anatolia.In the last chapter, which is a conclusion, the importance of the mosques in the citycentre of Sivas is emphasized in terms of Turkish Art and architectural history.Finally, the mosques which was built by the masters in Sivas with their specialcapabilities, have some remarkable characteristics within the place and the time ofbuilding. Unlike what it was supposed, when the non-surviving 96 mosques andmasjids are taken into consideration with the ones that were collapsed, it will be realizedthat Sivas was actually an important culture and civilization city in the age of Ottoman.Key Words: Sivas, Ottoman, Mosque 620
- Published
- 2006
31. Sirolimus, takrolimus ve kombine steroid kullanımının karaciğer rejenerasyonu üzerine etkisinin hemotoksilen eosin ve immun boyama yöntemi ile değerlendirilmesi
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, Kaplan, Hasan, and Genel Cerrahi Anabilim Dalı
- Subjects
General Surgery ,Genel Cerrahi - Abstract
36
- Published
- 2006
32. Treatment approaches for metastatic breast cancer in Turkey
- Author
-
GÜMÜŞ, MAHMUT, SAVAŞ, HANDE, ÖBER, AHMET, ŞENEL BEŞE, NURAN, DEMİRKAN, HATİCE MİRAÇ BİNNAZ, KÖKSAL, GÜLİSTAN, UYGUN, KAZIM, ARAN, METİN, KAYAR, RAGIP, ÜNSAL, MUSTAFA, DÖNMEZ, BİNNUR, ALAN, ÖMÜR, ZENGEL, BAHA, YÜCEL, İDRİS, ÜSKENT, NECDET, TECİMER, ÇOŞKUN, TURHAL, SERDAR, ÖNCEL, TAYANÇ, İRGİL, CEYHUN, ATASOY, GÜVEN, AKSAZ, EROL, MAYADAĞLI, ALPASLAN, KIZILKAYA, ORHAN, DİŞEL, UMUT, TEKİN, SALİM BAŞOL, ŞAN, MERİH, İÇLİ, FİKRİ, BÜYÜKÇELİK, ABDULLAH, ALKIŞ, NECATİ, ZENGİN, NURULLAH, ÖZTÜRK, BEKİR, ÖZET, AHMET, KÖMÜRCÜ, ŞEREF, ARPACI, FİKRET, SAMUR, MUSTAFA, ÖZDOĞAN, MUSTAFA, MEYDAN, NEZİH, BARUTCA, SABRİ, EKEN, AYNUR, YILDIRIM, İBRAHİM, TANLAK, GÜNAY, GEMİCİ, CENGİZ, SALEPÇİ, TAFLAN, SERDENGEÇTİ, SÜHEYLA, ERKİŞİ, MELEK, YAVUZ, SİNAN, TAÇYILDIZ, İBRAHİM HALİL, ALAKAVUKLAR, MEHMET, ALANYALI, HİLMİ FEYZİ, GÖKER, ERDEM, KARABULUT, BÜLENT, SEZGİN, CANFEZA, ALTINBAŞ, MUSTAFA, CAMCI, CELALETTİN, TÜRK, HACI MEHMET, GÜLER, NİLÜFER, KANDEMİR, GÖKHAN, ALİUSTAOĞLU, MEHMET, TOPUZ, ERKAN, AYDINER, ADNAN, and YAYLACI, MUSTAFA
- Published
- 2005
33. Two Different Methods for Appendiceal Stump Closure: Metal Clip and Hem-o-lok Clip
- Author
-
Bozkurt, Mehmet Abdussamet, primary, Ünsal, Mustafa Gökhan, additional, Kapan, Selin, additional, Kankaya, Burak, additional, Kalaycı, Mustafa Uygar, additional, and Alış, Halil, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
34. Mirza Ali Muhammed Şirazi and Babism
- Author
-
Ünsal, Mustafa, Çelebi, İlyas, İlahiyat Ana Bilim Dalı İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı, and İlahiyat Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Al-Beyan ,Babailik ,Din ,Ali Muhammed Şirazi ,Mirza Ali Muhammed Rıza Şirazi ,Sects ,Islam ,Babilik Hareketi - Abstract
Bâbîlik, İran'da Mirza Ali Muhammed Şîrâzî (ö.1266/1850) tarafından kurulan ve görüşleri itibariyle İslâm kültürüne dayanmakla birlikte, taşıdığı görüşlerden dolayı İslâm dairesinden çıkmış bir mezheptir. Bâbîliğin tarihi, İsnâaşeriyye fırkası içerisinde doğan ve Şeyhiyye diye adlandırılan tasavvufi harekete dayanmaktadır. Bâbiliğin kurucusu Mirza Ali Muhammed Şîrâzî 1 Muharrem 1235 ( 20 Ekim 1819) tarihinde Şîraz'da doğmuştur. Küçük yaşta babasının ölümü üzerine tüccar olan dayısı tarafından yetiştirilmiştir. Bûşerh' de dayısı ile birlikte ticaret yaparken, küçük yaştan beri merak duyduğu Hurûfîlik ile ilgilenmiş ve okuduğu Hurûfî metinlerin tesirinde kalmıştır. Bu etkiyle, öğle sıcağında evlerinin damına çıkarak güneşin altında saatlerce bekler ve böylece zihin gücünü geliştirip, manevi ilerleme kazandığını iddia ederdi. Bunun gibi bir takım gayri tabi davranışlarda bulunması üzerine, dayısı onu şifa bulması için Kerbelâ'ya göndermiştir. Orada, Şeyhiyye'nin kurucu Şeyh Ahmed el-Ahsaî 'nin talebesi Kâzım Reştî (ö. 1259/1843) ile tanışmış ve onun tesirinde kalmıştır. Seyyid Kâzım Reştî, Şeyhî düşüncede yer alan, imamlarla Şîî halkın irtibatının kesildiği gaybet-i kübra döneminde, Hz. Muhammed ve imamlarının nurunu aksettirecek bir 'Kâmil Şîî' düşüncesini daha da ileri götürmüştür. O, Mehdî'nin hayatta olduğunu ve kendisinin ölümünden sonra ortaya çıkacağını iddia ederek, talebelerinden onu aramalarını istemiştir. Bu durumu değerlendiren Ali Muhammed Şirazî 23 Mayıs 1844'de, önce kendisinin beklenen Mehdî'ye açılan kapı (bâb) olduğunu ileri sürmüştür. Kendisine inananlar ise Bâbîler ismini almıştır Aynı yıl hac dönüşünde ise sadece Bâb değil, 'Beklenen Mehdî' olduğunu ilan etti.Mirza Ali Muhammed, kendisinin Mehdî olduğuna dair iddialarını, mukaddes kitap olarak takdim ettiği el-Beyân adlı kitabında daha da ileri götürmüştür. Ona göre Hz. Muhammed'in nübüvveti, on ikinci imamın kaybolmasından sonra bin yıl daha devam ederek, kendisinin zuhûruyla sona ermiştir. Bu andan itibaren İslam dininin getirmiş olduğu şer'î hükümler neshe edilmiştir. Bu iddiasına bağlı olarak, Kur'ân-ı Kerîm'deki emir ve yasakların yerini ise, el-Beyân'daki yeni hükümler almıştır. Beyân'ın , Kur'an'dan daha üstün olduğunu ileri sürmüştür. Îtikâdî ve amelî pek çok ibadeti değiştirmiş ya da kaldırmış ve yeni bir hareket oluşturmuştur. Ali Muhammed Şirâzî'nin ölümünden sonra, Bâbî fikir ve düşünceleri, hareketin başına geçen Mirza Yahya en-Nûri (Subh-i Ezel) ve kardeşi Mirza Hüseyin Ali tarafından devam ettirilmiştir. Bu görüşlere inananlar Bahâîler adını almışlardır. Günümüzde Bahâîler, Avrupa ve Amerika'da varlıklarını sürdürmektedir.Babilik is a religious grup that was founded by Mirza Ali Muhammed in Iran in 1850 ( BC 1266 ). Although this religios group was based on Islamic culture with their way of thoughts but has got out of Islamic way in time.The history of Babilik goes back to the religious movement named as Seyhiyye which was borned in Isnaaseriyye party. The founder of Babilik, Mirza Ali Muhammed Sirazi, was born in Siraz in October 20, 1819 ( 1235). He was raised by his father and while he was doing trade beside his uncle in Buserhr he was interested with Hurufilik which he had been eager to learn more about it during his childhood and was effected from it . He used to wait for many hours under the strong sunshine at their roof in order to develop his mentality and to become stronger spiritualy. Since he had so strange habits similar to this, his uncle sent him to Kerbela to be cured where he knew Seikh Ahmed El-Ahsai`s student Kazim Resti, the founder of Seyhiyye ( BC 1259/1843 ).Seyyid Kazim Resti, has developed the idea of representing and reporting the glory of Hz. Muhammed and his religios people that were named as thought of `Kamil Sii` at the time when the relation of Sii people and Hodjas was almost terminated. He claimed that Mehdi was alive and was going to come out after his death and thus ordered his students to search for him. Ali Muhammed Sirazi has taken this chance and first he said that he was the gate opening to Mehdi called the Bab in May 23, 1844. Those who believed him were named Babiler and in the same year at his return from Hajj, he not only said that he was the Bab but also claimed the he was the Mehdi himself.Mirza Ali Muhammed has explained his claims saying that he was Mehdi with a religios book called el- Beyan. According to him the glorious effect of Hz. Muhammed has ended with him after 1000 years from disappearing of the 12th Hodja. Since that time the regulations of religion Islam was terminated in a way and the rules written in Qoran were replaced with the rules mentioned in el-Beyan book. It was also claimed that Beyan was a greater book than Qoran. He reformed the pray methods and almost claimed a new religion and revolution according to him. After the death of Ali Muhammed Sirazi, the thoughts and ideas of Babi were carried on by Mirza Yahya en-Nuri ( Subh-i Ezel) and his brother Mirza Huseyin Ali who leaded this group.Those who followed and believed in these thoughts were called Bahaliler and the are still active in Europe and USA now days.
- Published
- 2003
35. Türkiye’deki Teofilin preparatlarının değerlendirilmesi ve teofilinin astımlı hastalarda izlenmesi
- Author
-
Ünsal, Mustafa, İzzettin, Fikret Vehbi, and Farmakoloji Anabilim Dalı Klinik Farmasi Bilim Dalı
- Subjects
FARMAKOLOJİ - Published
- 1998
36. Pankreas Kanserinde Neoadjuvan Kemoradyoterapi Sonrası İntraoperatif Radyoterapi Uygulaması: İlk Ulusal Uygulama.
- Author
-
KÖSE, Emin, KARAHAN, Servet Rüştü, AKBORU, Mustafa Halil, ÜNSAL, Mustafa, ÖZSOY, Ayhan, and ESMER, Ahmet Cem
- Abstract
Copyright of Bezmialem Science is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
37. A preliminary study on the metal content of mussels, Mytilus galloprovincialis in the Eastern Black Sea
- Author
-
Beşiktepe, Şengül and Ünsal, Mustafa
- Published
- 1994
38. Analysis of prognostic factors in multiple primary cancer
- Author
-
Engin, Kayıhan and Ünsal, Mustafa
- Subjects
Prognostic factors in cancers ,Kanserlerde prognostik faktörler ,Multiple primary ,Multipl primer - Abstract
1980-84 yılları arasında Onkoloji ve Nükleer Tıp Merkezine kabul edilen 9. 180 yeni kanser olgusunun izlemleri sırasında 76 multipi primer kanser olgusu saptandı. Larynx ve akciğer kanserinin birlikte görülmesi en sık karşılaşılan kombinasyonu (% 21). Daha sonra dudak-larynx (% 6.6), cilt-larynx ve cilt-akciğer (% 5.3), meme-over ve meme endometrium (% 4) kombinasyonları geliyordu. Larynx kanseri tüm ve erkek olgularda en sık görülen multipl primer kanser komponenti idi (% 46 ve% 61.2). Larynx kanserini akciğer (% 39.5 ve % 55.1) kanseri izliyordu. Kadınlarda ise meme kanseri en sık karşımıza çıkan komponent idi (% 63). Onbir olguda iki kanser aynı zamanda gelişmişti. Kalan olgularda ise ara 1 ay ile 30 yıl arasında değişiyordu. Olguların % 62 'sinde ara 3 yıldan kısaydı. Sigara içme oranı özellikle erkeklerde ve larynx ve akciğer kanseri olgularında yüksekti. İkinci primer gelişiminden sonra ortalama izlem 1.5 ±0. 2 yıldı. Onyedi olgu son izlemde hastalıksız bulundular(% 22.4). Kadın multi primer kanser olgularında prognoz daha iyiydi. Yaş ve iki kanser arası süre en önemli prognostik faktörler olarak ortaya çıktılar. Seventy-six patients with multiple primary cancers have been found among 9.180 cancer patients admitted to the Center of Oncology & Nuclear Medicine, Okmeydanı Hospital, Istanbul, Turkey between 1980 and 1984. The majority of the patients were male. Combination of larynx cancer and lung cancer was the most commonly seen one. lt was followed by lip cancer-larynx cancer (6. 6 %), skin cancer-larynx cancer and skin cancer-lung cancer (5. 3 %), breast cancer-ovary cancer and breast cancer-endometrial cancer (4 %) combinations. Larynx cancer was the most commonly seen multiple primary cancer component in all patients (46 %) and in male patients (61.2 %). lt was followed by lung cancer, i. e., 39.5 % in all patients and 55.1 % in male patients. In female patients, breası cancer was a component in 63 % of the cases. In eleven patients, two cancers were diagnosed concurrently. In other cases, the interval between two cancers varied between I month and 30 years. The mean interval was 4.1 ±0.6 years. In 62 % of the cases, the interval between two cancers was shorter than 3 years. Smoking rate was especially high in male patients. Mean follow-up after second primary cancer was 1.5 ±0. 2 years. Seventeen patients were found to be disease free at their last follow-up (22. 4 %). The prognosis for female patients with MPC appeared to be better. Age and time interval were the two most important prognostic factors.
- Published
- 1994
39. Bilateral breast cancers
- Author
-
Engin, Kayıhan and Ünsal, Mustafa
- Subjects
Bilateral meme kanseri ,Survival ,Radiotherapy ,Radyoterapi ,Kemoterapi ,Sağkalım ,Bilateral breast cancer ,Chemotherapy ,Prognostic factors ,Prognostik faktörler - Abstract
1206 meme kanseri olgusu içinde saptanan 29 bilateral meme tümörü geriye dönük olarak incelendi. Bilateral meme kanseri sıklığı % 2.4 olarak bulundu. İlk tam sırasındaki yaş ortalaması 46 idi. Olguların çoğunluğu invazif duktal karsinom olarak belirlendi (% 86). Elli sekiz tümörün 30'u Evre II (% 52), 10'u Evre IV (% 17), 10'u Evre IV (% 17) ve 8'i Evre III (% 14) olarak evlendirildi. 0lguların beşi eş zamanlı bilateral hastalık olarak bulundular (% 17). Diğerlerinin 7'si senkron (% 24, ilkinden sonra ilk yıl içinde gelişen) 17'si de asenkron (% 59, aradaki süre 1 yıldan fazla) olarak gelişmişlerdi. İki kanser arasındaki ortalama süre 2.6 ± 0.6 yıldı (medyan 1.2, sınırlar 0-16.7). Ortalama sağkalım 4.8 ± 0.7 yıl (nıedyan 4.4, sınırlar 0.6-18.2) olarak bulundu. İkinci kanser gelişiminden sonraki sağkalım ise 2.2 ± 0.4 yıldı (medyan 1.4, sınırlar 0.2-8.9). 5 yıllık düzeltilmiş sağkalım % 51 olarak bulundu. Yaş, menaposal durum ve tümör büyüklüğü iki kanser arasındaki süre ile; yaş, tümör büyüklüğü, ilk kanser sırasındaki nodal durum ve iki kanser arasında geçen sürede sağkalım ile uyum gösterdi. Twenty-nine bilateral breası carcinonıa (58 breası cancers) cases among 1.206 patients with carcinonıa of the breast were analyzed retrospectively.The incidence of bilateral carcinoma of the breast among unilateral breast cancer patients was approximately 2.4 %. Median age was 46 years. The majority of the lesions were invasive ductal carcinoma (86 %). Of 58 tumors, 30 were staged as Stage II (52 %), 10 as Stage I (17 %), 10 as Stage IV ( 17 %) and 8 as Stage III (14 %). Of 29 patients with bilateral breası cancer, 5 presented with simultaneous bilateral disease ( a second primary within first month of initial cancer, 17 % ), 7 (24 %) with synchronous tumors (a second primary diagnosed within 1 year) where as 17 (59 % ) developed asynchronous tumors (a second primary diagnosed after 1 year of the first primary). The mean interval between two catıcers was 2.6 ± 0.6 years. Overall survival was 4.8 ± 0.7 years. Mean survival after the second cancer was 2.2 ± 0.4 years. Overall Syear actuarial survival was calculated to be 51 %. Age, menopausal status and tumor size at the time of initial cancer co"elated with the time interval between two cancers. Age, tumor size and nodal status at the time of initial cancer and the time interval between two cancers correlated with the overall survival.
- Published
- 1993
40. Primary radiation therapy in early stage larynx cancer
- Author
-
Engin, Kayıhan and Ünsal, Mustafa
- Subjects
Larinks kanseri ,Radiotherapy ,Radyoterapi ,Primer tedavi ,Larynx cancer ,Prognosis ,Primary therapy ,Prognoz - Abstract
Erken evre larinks kanseri nedeniyle primer radyasyon tedavisi gören 41 olgu retrospektif olarak incelendi. Olguların 17'sinde supraglottik, 24 'ünde glottik tümör saptandı. Büyük çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu(% 93) çalışma grubunda tümörler 18 olguda TİNO (% 44), 19'unda T2NO (% 46) ve 4'ündede T3NO (%10) olarak evlendirildi. Ortalama yaş 55 idi (sınırlar 29-75). Ortalama radyasyon dozu glottik tümörlerde 63±1 Gy, supraglottik tümörlerde 66± 1 Gy ve tüm tümörlerde ise 64±1 Gy idi. Olgularda ortalama izlem süresi 3. 7±0.3 yıldı ( medyan 3.5, sınırlar O. 7-7). Analizin yapıldığı sıra olgulardan yalnızca bir tanesi larinks kanseri nedeniyle kaybedilmişti. Yerel nüks oranı% 14 'dü. Nükse kadar geçen ortalama süre 2.1±1.1 yıldı (sınırlar 0.3-6.3). Bu olguların da tümü kurtarma cerrahisi ile kontrol alt ma alındı. Yalnızca bir olguda ikinci bir primer kanserin geliştiği görüldü (% 3). Erken evre larinks kanserlerinde yerel nüks oranının primer radyasyon tedavisi sonrasında çok düşük olduğuna ve primer radyasyon tedavisinden sonra nüksedecek olguların çoğunun kurtarma cerrahisi ile kontrol altına alınabileceği sonucuna varıldı. Forty-one patients with early stage laryngeal carcinoma who had been treated with primary radiation therapy were analyzed retrospectively. There were 17 patients with supraglottic tumors, 24 with glottic tumors. The majority of the patients were male (93 %). Eighteen patients had TlN O disease (44 %), 19 had T2NO (46 %) and 4 had T3NO (10 %). Mean age was 55 years (range 29-75 years). Mean radiation dose delivered was 63±1 Gy in glottic tumors and 66±1 Gy in supraglottic tumors and 64 ±1 Gy for all tumors. Patients were followed up with a mean of 3. 7±0.3 years (median of 3.5, range O. 7-7 years). Only one patient was known to have died of laryngeal cancer at the time of analysis. Overall local recurrence rate was 14 % . Mean time to recurrence was 2.1 ± 1.1 years (range 0.3-6.3 years). All but one of these cases were controlled after salvage surgery. Only one patient developed a second primary. The incidence of the second primary was 3 % in larynx cancer patients treated with primary radiation therapy. It was concluded that local recurrence rate after primary radiation is very low and patients who may recur after primary radiation therapy , can be controlled with salvage surgery in most cases.
- Published
- 1993
41. Cancer of the male breast: Treatment results and analysis of prognostic factors
- Author
-
Engin, Kayıhan and Ünsal, Mustafa
- Subjects
Radiotherapy ,Radyoterapi ,Kemoterapi ,Chemotherapy ,Surgery ,Erkek meme kanseri ,Cerrahi ,Male breast cancer - Abstract
Erkek meme kanseri saptanarak tedavi gören 26 olgu retrospektif olarak inckelendi. Olguların büyük çoğunluğunda histopatolojik tam infiltratif duktal karsinom idi(% 92). 8 olgu(% 31) nod(-), 18 olgu(% 69) nod(+) bulundu. Toplam 26 lezyonun 9 'u Evre ll (% 35), I 4 'ii. Evre IlI (% 54) ve 3 'üde Evre IV (%II) olarak değerlendirildi. 5 'i dışında tüm olgulara tek taraflı mastektomi uygulandı (% 81). Postoperatif tedavi 11 olguda radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu (% 42), 4 olguda kemoterapi ve/veya hormonal terapi (% 15) ve 10 olguda yalnızca radyasyon tedavisinden oluştu (% 38). Kemoterapi kombinasyonu cyclophosphamide, methotrexate ve 5- fluorouracil (CMF) yada 5-fluorouracil, adriamycin ve cyclophosphamide (FAC) şeklinde idi. İzlem sırasında 6 olgu meme kanseri nedeniyle kaybedildi (% 23). Son izlerinde 14 olgunun hastalıksız olduğu görüldü (% 54). yıllık sağkalım % 37, medyan düzeltilmiş sağkalım 46.6 ay olarak bulundu. 5-yıllık hastalıksız sağkalım ise% 27 ve medyan hastalıksız sağkalım 47. I ay olarak hesaplandı. Yalnızca bir olguda yerel nüks ve 8 olguda 13 uzak metastaz saptandı (% 31). Bir olguda ikinci primer kanser ortaya çıktı. Tümör evresi ve nodların durumu sağkalım üzerine etkili en önemli iki faktör olarak ortaya çıktı. Twenty-six patients with male breası cancer were analyzed retrospectively. The majority of the lesions were infiltrating ductal carcinomas (92 %). Eight patients were node-negative (31 %), and 18 node-positive (69 %). Of 26 lesions, 9 were staged as Stage II (35 %), 14 as Stage lll (54 %), 3 as Stage IV (I I %). All but five patients underwent unilateral mastectomy after male breası cancer (81 %). Postoperative treatment consisted of radiation therapy combined with chemotherapy in ll patients (42 %), chemotherapy with or without hormonal therapy in 4 (15 %), radiation therapy alone in 10 (38 %). Chemotherapy consisted of cyclophosphamide, methotrexate and 5- fluorouracil (CMF) in the majority of patients. Six patients were known to have died of breası cancer during follow-up (23 %). Fourteen patients were NED (no evidence of disease) at the last follow-up (54 %). Overall actuarial 5-year survival was calculated to be 37% and median actuarial survival was 46.6 months. Actuarial 5-year disease-free survival was 27 % and median actuarial disease-free survival was 47. I months. Only one patient had a local recurrence and 8 had thirteen distant metastases (3I %). A second primary cancer deveLoped in one patient. Tumor stage and nodal status were the most significant prognostic factors that correlated with the overall survival.
- Published
- 1993
42. Sentinel Lenf Nodu Metastazı Olan Meme Kanserli Hastalarda Sentinel Dışı Lenf Nodu Metastaz Olasılığının İki Farklı Model ile Retrospektif Değerlendirilmesi.
- Author
-
Başoğlu, İrfan, Çelik, Muhammet Ferhat, Dural, Ahmet Cem, Ünsal, Mustafa Gökhan, Akarsu, Cevher, Baytekin, Halil Fırat, Kapan, Selin, and Alış, Halil
- Abstract
Copyright of Meme Sagligi Dergisi / Journal of Breast Health is the property of Turkish Federation of Breast Diseases Associations and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
43. PANKREATİK ADENOKANSERDE SİRKÜLASYONDAKİ PROİNFLAMATUAR SİTOKİN DÜZEYLERİNİN KLİNİK ÖNEMİ.
- Author
-
KARABULUT, Senem, KARABULUT, Mehmet, AFŞAR, Çiğdem Usul, ALIŞ, Halil, GÜVELİ, Murat Emin, ÜNSAL, Mustafa Gökhan, AYDOĞAN, Fatma, BİLGİN, Elif, and TAŞ, Faruk
- Abstract
Copyright of Journal of Istanbul Faculty of Medicine / İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi is the property of Istanbul Tip Fakultesi Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
44. Tiroid bezi hastalıkları cerrahisi multidiscipliner yönetimi: beş yıllık analiz ile Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi deneyimi.
- Author
-
Dural, Ahmet Cem, Akarsu, Cevher, Ünsal, Mustafa Gökhan, Büyükaşık, Süleyman, Çelik, Muhammet Ferhat, Selçukbiricik, Özlem Soyluk, Turgut, Hürriyet, Bademler, Süleyman, Gönenç, Murat, and Alış, Halil
- Subjects
THYROIDECTOMY ,SURGICAL complications ,THYROID gland surgery ,THYROID diseases ,MEDICAL specialties & specialists - Abstract
Copyright of Journal of Dialog in Endocrinology / Endokrinolide Diyalog Dergisi is the property of Express Printing House and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
45. The adaptation process of a teaching and research hospital to changing trends in modern breast surgery.
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, Dural, Ahmet Cem, Çelik, Muhammet Ferhat, Akarsu, Cevher, Başoğlu, İrfan, Dilege, M. Ece, Kapan, Selin, and Alış, Halil
- Abstract
Objective: Minimally invasive surgery is increasingly gaining importance in breast surgery parallel to other surgical branches. Sentinel lymph node biopsy (SLNB) is a method that has radically changed the approach to breast surgery in the last decade of the 20th century. In this study, we aimed to evaluate the adaptation process to these alterations in breast surgery at our clinic. Material and Methods: Patients who underwent surgery with a diagnosis of breast cancer in our clinic between April 2010 and November 2013 were retrospectively evaluated in terms of demographic characteristics, the number of operations and type of surgical methods applied according to years, SLNB performance rate, and results of frozen section and histopathological analysis. The first year of SLNB practice was accepted as part of the learning curve, and 24 patients who were operated during that period underwent routine axillary dissection. Results: The median age of 198 patients who were included in the study was 55 years (25-89). It was detected that the number of cases who underwent surgery for breast cancer increased in years, that the SLNB application rate increased from 37% to 66% between 2010 and 2013 (p=0.01), and SLNB staining rates increased from 70% to 94% (p=0.03). When only results from the last four years were evaluated, the mean staining rate in patients with SLNB (n=105) was 88% (n=92), with positive histopathology in 32% of these cases (n=30). Despite a decreasing trend over the years, a metastatic axillary lymph node was detected in paraffin block evaluation in spite of negative frozen section examination of SLNB in five cases, and 5 patients (5%) out of 97 patients who underwent breast conserving surgery required re-excision. The histopathological diagnosis was invasive ductal carcinoma in 84% (n=167) of patients. Conclusion: It was observed that during the four-year period of adaptation, the application rate of breast conserving surgery and SLNB reached accepted standards, and that both the technical problems encountered in SLNB and the requirement for re-excision after breast conserving surgery significantly decreased with increasing case volume and experience. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
46. Bir eğitim ve araştırma hastanesinin modern meme cerrahisinde değişen eğilimlere uyum süreci.
- Author
-
Ünsal, Mustafa Gökhan, Dural, Ahmet Cem, Çelik, Muhammet Ferhat, Akarsu, Cevher, Başoğlu, İrfan, Dilege, M. Ece, Kapan, Selin, and Alış, Halil
- Abstract
Objective: Minimally invasive surgery is increasingly gaining importance in breast surgery parallel to other surgical branches. Sentinel lymph node biopsy (SLNB) is a method that has radically changed the approach to breast surgery in the last decade of the 20th century. In this study, we aimed to evaluate the adaptation process to these alterations in breast surgery at our clinic. Material and Methods: Patients who underwent surgery with a diagnosis of breast cancer in our clinic between April 2010 and November 2013 were retrospectively evaluated in terms of demographic characteristics, the number of operations and type of surgical methods applied according to years, SLNB performance rate, and results of frozen section and histopathological analysis. The first year of SLNB practice was accepted as part of the learning curve, and 24 patients who were operated during that period underwent routine axillary dissection. Results: The median age of 198 patients who were included in the study was 55 years (25-89). It was detected that the number of cases who underwent surgery for breast cancer increased in years, that the SLNB application rate increased from 37% to 66% between 2010 and 2013 (p=0.01), and SLNB staining rates increased from 70% to 94% (p=0.03). When only results from the last four years were evaluated, the mean staining rate in patients with SLNB (n=105) was 88% (n=92), with positive histopathology in 32% of these cases (n=30). Despite a decreasing trend over the years, a metastatic axillary lymph node was detected in paraffin block evaluation in spite of negative frozen section examination of SLNB in five cases, and 5 patients (5%) out of 97 patients who underwent breast conserving surgery required re-excision. The histopathological diagnosis was invasive ductal carcinoma in 84% (n=167) of patients. Conclusion: It was observed that during the four-year period of adaptation, the application rate of breast conserving surgery and SLNB reached accepted standards, and that both the technical problems encountered in SLNB and the requirement for re-excision after breast conserving surgery significantly decreased with increasing case volume and experience. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
47. Spatial Distribution of Net Diatoms Along Adjacent Water Masses of Different Origin
- Author
-
UYSAL, Zahit, primary and ÜNSAL, Mustafa, additional
- Published
- 1996
- Full Text
- View/download PDF
48. Comparative toxicity of crude oil, dispersant and oil‐dispersant mixture to prawn,Palaemon elegans
- Author
-
Ünsal, Mustafa, primary
- Published
- 1991
- Full Text
- View/download PDF
49. Giant juvenile fibroadenoma.
- Author
-
Çelik, Muhammet Ferhat, Dural, Ahmet Cem, Ünsal, Mustafa Gökhan, Akarsu, Cevher, Alim, Elmas Reyhan, Kapan, Selin, Kalaycı, Mustafa Uygar, and Alış, Halil
- Abstract
Juvenile fibroadenoma is a common cause of breast masses seen in adolescents and young women. Giant juvenile fibroadenomas are usually single and unilateral. The etiology is thought to be due to increased levels of estrogen during adolescence, although it is not yet fully understood. Treatment options range from simple excision to subcutaneous mastectomy according to the size of the lesion. This article aimed to present a case that was diagnosed with "giant juvenile fibroadenoma". [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
50. Comparative toxicity of crude oil, dispersant and oil‐dispersant mixture to prawn, Palaemon elegans.
- Author
-
Ünsal, Mustafa
- Published
- 1991
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.