Search

Bölgesel kalkınma konusu son yıllarda gündemde önemli bir yer tutmaktadır. Kalkınma sorunları için geliştirilen çözümlerin yetersiz kalması ise yeni arayışlara neden olmaktadır. Özellikle bölgelerin farklı kalkınma düzeylerine sahip olması, bölgesel çalışmalara ağırlık verilmesini zorunlu hale getirmiştir. Sosyal sermaye, kalkınmayla ilgili sorunların giderilmesinde, üzerinde durulan alternatiflerden biridir. Araştırmalar, bölgesel sosyal sermaye düzeyinin, bölgesel gelişmişlik düzeyleri ile aynı doğrultuda olduğunu göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, bölgelerin sosyoekonomik düzeyleri ile sosyal sermaye düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu amaçla, Türkiye örnekleminde bölgeler bazında sosyal sermaye endeksi hesaplanarak bölgelerin kalkınma düzeyleri arasındaki ilişki kurulmuştur. Elde edilen veriler, bölgelerin kalkınma düzeyleri ile sosyal sermaye düzeylerinin aynı yönde olduğunu göstermektedir. Araştırmanın bölgesel kalkınma politikalarının oluşturulmasına ve sosyal sermaye literatürüne katkı sağlaması beklenmektedir.

Sustainabledevelopment is one of the important possible subject for the progress of thenational and international economy in the aspect of the deepening of globalhuman problems. Sustainabledevelopment is among theresearch topics of all disciplines as a global problem. For this reason,development should not be considered just economic growth. Sustainabledevelopment must be the basis for the development of instructional technologiesin the transition to knowledge economy. Inthis context, instructional technologies are resource used to facilitate thelearning process and to ensure efficiency. The evaluation of informationtechnologies in the perspective of development is important in terms ofacquiring sector vision. The purpose of this study is to show the cross cuttingof instruction information technologies and development. For this purpose,firstly the instructional technologies and usage areas were searched and thenthe factors effecting development were tried to be determined. The data in the studywere obtained from market surveys, economic data, statistical studies anddevelopment studies. It has been found that the information technologies areinfluential on the development factors such as production, employment, economicefficiency, HDI value. According to the values obtained in this study, it hasbeen understood that the instructional technologies effect both economic growthand welfare in terms of both individual and societal., Sürdürülebilir kalkınma, küresel insan sorunlarınınderinleşmesi açısından ulusal ve uluslararası ekonominin ilerlemesi için mümkünolan en önemli konulardan biridir. Sürdürülebilir kalkınma küresel bir sorunolarak tüm disiplinlerin araştırma konuları arasındadır.Bu nedenle kalkınma sadece ekonomikbüyüme gibi değerlendirilmemelidir. Sürdürülebilirkalkınma, bilgi ekonomisine geçişte bilişim teknolojisinin geliştirilmesi içintemel olmalıdır. Bu bağlamda bilişim teknolojileri, öğrenme sürecinikolaylaştırması ve verimlilik sağlaması için kullanılan bir kaynaktır. Bilişimteknolojilerinin kalkınma açısından değerlendirilmesi, sektöre vizyon kazandırmakaçısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı, bilişimdeki bilişim teknolojileri ilekalkınmanın kesişim noktalarını ortaya koymaktır. Bu amaçla önce bilişimteknolojileri ve kullanım alanları araştırılmış daha sonra kalkınmayı etkileyenunsurlar belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmadaki veriler, piyasaaraştırmaları, ekonomik veriler, istatistiksel çalışmalar ve kalkınmayla ilgiliçalışmalardan elde edilmiştir. Verilerinbilişim teknolojilerinin üretim, istihdam, ekonomik etkililik, İGE değeri gibikalkınma unsurlarında etkili olduğu tespit edilmiştir. Çalışmadaelde edilen değerlere göre bilişim teknolojilerinin hem bireysel hem detoplumsal açıdan ekonomik büyüme ve refah artışını etkilediği anlaşılmıştır.

Ekonomik kalkınmayı etkileyen çok sayıda faktör vardır. Bunlardan biri yenilikçi politikalardır. Ekonomik kalkınmada yenilikçi politikaların uygulanması, istenilen sonuçlara daha kolay ulaşılmasını sağlamaktadır. Ancak yenilikçi politikalar, iktisadi düşüncede sıklıkla tartışılmakta ve iktisat teorilerinde farklı algılarda değerlendirilebilmektedir. Bu nedenle bugünkü yenilikçi ekonomik kalkınma anlayışının anlaşılması için iktisadi düşünce sürecindeki seyrinin ortaya konmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yenilikçilik kavramının tarihsel süreçte ve iktisadi düşünce okullarındaki yerini belirlemek ve gelişim evrelerini araştırmaktır. Çalışmada iktisat ve yenilikçilik arasındaki ilişki irdelenmiştir. Bu sayede yenilikçi yaklaşımların, iktisat teorilerini nasıl etkilediği ve gelecekteki durumunu anlamaya yardımcı olacak teorik analize ulaşılacağı düşünülmektedir.

Bilgi ve iletişim teknolojileri, sosyoekonomik gelişimin temel alt yapısını oluşturan eğitim, sağlık, gelişmişlik, gelir gibi unsurlardan biridir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kalkınma açısından değerlendirilmesi, sektörlere vizyon kazandırmak açısından önemlidir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin temel ihtiyacı genişbantın yaygınlaşmasıdır. Bu bağlamda, internete kesintisiz erişim; üretkenlik, verimlilik ve toplumsal anlayış, zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada, önce literatürdeki genişbant kavramı ve dünyadaki gelişimi araştırılmıştır. Daha sonra genişbantın yaygınlaştırılmasının kent, bölge ve ülke üzerindeki sosyoekonomik faydalarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Genişbantın yaygınlaştırılması, tüm ekonomilerde İnternet ekonomisinin gelişmesini desteklemeye yardımcı olacaktır. Bu çalışmada sürdürülebilir kentsel kalkınmada genişbantın yaygınlaştırılmasının etkisi değerlendirilmiştir. Sürdürülebilir kentsel kalkınma politikalarının hazırlanmasına destek olacağı düşünülmektedir.

Coffee retailers are trying to improve both their products and services and to increase their market share. Companies are both competing and developing different strategies such as issues production, R&D, business model, customers, and innovations. The aim of this study is to determine the competitive strategies in the coffee retailing aspect of the market economy. For this purpose, firstly, in this sector, the major competitors, suppliers, and customers were researched and the general structure of the sector was determined. Secondly, size of the global market, industry, and demand growth rate and the future status of the coffee retail industry were determined. Finally, the bargaining power of customers and suppliers of the sector were evaluated. According to the evaluation obtained, it was understood that coffee retailing is an attractive, large and dynamic sector. In the analysis according to the study of Porter’s five force model, important information was obtained for coffee retailing.

Para politikalarının ve para politikası araçlarının amacı, fiyat istikrarı, makroekonomik hedeflere ulaşma, global sermaye hedeflerini yönlendirme ve finans sektörünü düzenlemektir. Para politikalarının, gelişmesiyle birlikte Merkez Bankalarının da ekonomik etkinliği artmıştır. Globalleşmeyle birlikte ülkelerin, farklı gelişmişlik düzeyleri, siyasi ve konjonktürel yapıları olmalarına rağmen benzer para politikalarını uyguladığı görülmektedir. Bu bağlamda, Merkez Bankalarının hangi para politikası araçlarını kullandığı ve bu araçların ekonomi piyasalarında nasıl bir gelişme ve değişim sağladığı araştırma konusu olmaktadır. Bu tezin amacı, Merkez Bankalarının para politikaları ve para aktarım mekanizmalarıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, ekonomiyi nasıl etkilediği ve para politikası uygulamalarına piyasanın nasıl tepki verdiğini araştırmaktır. Bu amaçla, birinci bölümde para politikaları, amaçları ve araçları ele alınmıştır. İkinci bölümde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki bazı ekonomilerin para politikaları araştırılmıştır. Üçüncü bölümde Türkiye‟de uygulanan para politikaları ve uygulama dönemleri araştırılmış ve diğer ülkelerle benzer, farklı yönleri saptanmaya çalışılmıştır., The purpose of monetary policies and monetary policy instruments is price stability, achieving macroeconomic targets. Directing global capital targets and regulating the financial sector. With the development of monetary policies, the economic efficiency of the Central Banks has also increased. With globalization,it is observed that countries have implemented similar monetary policies, although they are different levels of development, political and cyclical structures. In this context, which monetary policy tools used by Central Banks and how these tools develop and change in the economy markets are the subject of research. The aim of this thesis, the monetary policy of the Central Bank, how it affects the economy through monetary transmission mechanism is to research the market react to monetary policy. For this purpose, monetary policy, objectives and instruments are discussed in the first chapter. In the second part, monetary policies of some economies in developed and developing countries have been investigated. In the third part of the monetary policy implemented in Turkey and implementation period it has been investigated and is similar to other countries, have sought to determine different aspects.

Göç geçmişten günümüze süregelen bir olgudur. Göç hareketleri hem göç alan hem de göç veren ülkeleri olumlu ve olumsuz etkilemektedir. Özellikle bireysel göç hareketlerine ek olarak yaşanan siyasi karışıklıklar ve olaylar sonrasında meydana gelen kitlesel göç hareketleri, göç olgusunun önemini daha da arttırmaktadır. Bu nedenle göç ve göç hareketliliğinin nedenleri önemli bir araştırma konusudur. Bu kapsamda, Türkiye’de Cumhuriyetin ilanından itibaren göç hareketlerinin incelenmesi ve bu hareketliliğin toplumdaki sosyoekonomik etkilerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada kronolojik bir inceleme yapılmış, Türkiye’deki göç politikalarının, göçle ilgili kanunların göçmenler ve toplum açısından etkileri ortaya konmaya çalışılmıştır. Bireysel ve kitlesel göç hareketlerinin toplumsal etkileri açıklanırken gelecekteki kalkınma ve göç politikalarının belirlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmüştür., Migration is an ongoing phenomenon from the past to the present. Migration movements affect both immigration counties and emigration countries with its positive and negative aspects. Especially, political turmoil, in addition to individual migration movements and mass migration movements that is experienced after events, increase the importance of migration fact even more. That is why migration and causes of migration mobility are an important research topic. In this context, it is aimed to examine the movements of migration since The proclamation of the Republic of Turkey and determine the socio-economic impacts of this mobility in society. In this study, a chronological study was conducted and immigration policies in Turkey, the effects of immigration-related laws in terms of migrants and society were tried to be executed. While explaining the social impacts of individual migration movement and mass migration movement, it is thought that it will contibute the determination of development and migration policies in the future.

Göç geçmişten günümüze süregelen bir olgudur. Göç hareketleri hem göç alan hem de göç veren ülkeleri olumlu ve olumsuz etkilemektedir. Özellikle bireysel göç hareketlerine ek olarak yaşanan siyasi karışıklıklar ve olaylar sonrasında meydana gelen kitlesel göç hareketleri, göç olgusunun önemini daha da arttırmaktadır. Bu nedenle göç ve göç hareketliliğinin nedenleri önemli bir araştırma konusudur., Migration is an ongoing phenomenon from the past to the present. Migration movements affect both immigration counties and emigration countries with its positive and negative aspects. Especially, political turmoil, in addition to individual migration movements and mass migration movements that is experienced after events, increase the importance of migration fact even more. That is why migration and causes of migration mobility are an important research topic.

Sürdürülebilir kalkınma, küresel insan sorunlarının derinleşmesi açısından ulusal ve uluslararası ekonominin ilerlemesi için mümkün olan en önemli konulardan biridir. Sürdürülebilir kalkınma küresel bir sorun olarak tüm disiplinlerin araştırma konuları arasındadır. Bu nedenle kalkınma sadece ekonomik büyüme gibi değerlendirilmemelidir. Sürdürülebilir kalkınma, bilgi ekonomisine geçişte bilişim teknolojisinin geliştirilmesi için temel olmalıdır. Bu bağlamda bilişim teknolojileri, öğrenme sürecini kolaylaştırması ve verimlilik sağlaması için kullanılan bir kaynaktır. Bilişim teknolojilerinin kalkınma açısından değerlendirilmesi, sektöre vizyon kazandırmak açısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı, bilişimdeki bilişim teknolojileri ile kalkınmanın kesişim noktalarını ortaya koymaktır. Bu amaçla önce bilişim teknolojileri ve kullanım alanları araştırılmış daha sonra kalkınmayı etkileyen unsurlar belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmadaki veriler, piyasa araştırmaları, ekonomik veriler, istatistiksel çalışmalar ve kalkınmayla ilgili çalışmalardan elde edilmiştir. Verilerin bilişim teknolojilerinin üretim, istihdam, ekonomik etkililik, İGE değeri gibi kalkınma unsurlarında etkili olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada elde edilen değerlere göre bilişim teknolojilerinin hem bireysel hem de toplumsal açıdan ekonomik büyüme ve refah artışını etkilediği anlaşılmıştır.

Throughout the history, with religion, politics and other elements people started to have a perception of men being stronger than women and in time gender roles have appeared. Because of this, women had to search for equality in many areas. As a result of that, lnternational Women's Day was formed. ln 21d Century with technological progress, media has a big effect on our lives today. And commerciaIs are a big part ot the media and what we see on television., Tarih boyunca, din, politika ve diğer etkenlerle birlikte insanlarda erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğu algısı oluşmaya başladı ve zamanla cinsiyet rolleri ortaya çıktı. Bu sebeple kadınlar birçok alanda eşitlik arayışına girdiler. Bunun sonucunda ise Uluslararası Kadınlar Günü oluşmuş oldu. Yıllardır gelişen teknoloji ile birlikte, şu anda içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda medyanın hayatımızda çok büyük bir etkisi vardır. Reklamlar ise televizyonda ne gördüğümüzün ve medyanın büyük bir parçasını oluşturmakladır.

We can define Blockchain as a allocated database using an encrypted transactıon set. Blockchain technology, constructed from a chain model, which can be understood from its name, is followable but not breakable, allowing to operate without any connection to a hub or center. lt provides a unique different way to record and transfer data that is transparent, secure, auditable, and resastant to intervenings. lt's true that blockchain system are opposed to the existing systems because the system prevents the agents from intervening to operations., Blockchain'i kısaca şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağınık bir veri tabanı olarak tanımlayabiliriz Adından da anlaşılacağı gibi zincirleme bir modelle inşa edilen, takip edilebilir ancak kırılması mümkün olmayan blockchain teknolojisi, bir merkeze veya dağıtım noktasına bağlı olmaksızın bir çok işlem yapılabilmesine izin vermektedir. Blockchain, seffaf, güvenli, denetlenebilir ve dış müdahalelere karşı dayanıklı olan, verileri kaydetmek ve aktarmak için daha önce görülmemiş, benzersiz bir yol sunmaktadır. Blockchain teknolojisinin mevcut sistemlere tamamen karşı olduğu doğrudur.

The main task of research in the field of security of automated banking systems (ABS) is the development of new and improvement of existing methods for assessing vulnerability (risks), damaging ABS in general or its individual components. When constructing the classifier, the content of each of the four platforms includes, respectively: The first platform is the classification of threats to the composite security of banking information (Bin) in ABS organization of banking sector: information security (IS) (01), security of information (SI) (02), cybersecurity (Cyb) (03). We introduce the following definitions: The second platform - classification of threats by the nature of directions: regulatory (01), organizational (02), engineering (03); The third platform is the classification of threats in accordance with the main features of the information: confidentiality (01), integrity (02), accessibility (03), authenticity (04); The fourth platform is classification of threats according to the levels of the hierarchy of the ABS infrastructure: PL - physical layer (01), NL - network layer (02), OSL - level of operating systems (OS) (03), DBL - level of database management systems (04), BL - level of banking technological applications and services (05). The presented classification allows forming appropriate metrics of threats and preventive protective measures., Otomatik banka sistemlerinin (OBS) güvenlik alanındaki temel araştırma konusu, OBS’nin genel veya özel bileşenlerine zarar veren zafiyetin değerlendirilmesi için varolan metotların geliştirilmesi ve yenisinin ortaya konmasıdır. Sınıflandırıcıyı oluştururken her dört platformun bileşenleri sırasıyla şunları içerir: İlk platform banka sektöründeki OBS firmasının banka bilgilerinin bileşik güvenliğine olan tehditlerin sınıflandırılmasıdır: bilgi güvenliği (01), bilginin güvenliği (02), sibergüvenlik (03). Aşağıdaki tanımları verelim: İkinci platform – kuralların doğası gereği oluşan tehditlerin sınıflandırılması: mevzuat, kuruma ait, mühendislik; Üçüncü platform bilginin temel özellikleriyle uygunluğa olan tehditlerin sınıflandırılmasıdır: gizlilik, bütünlük, erişilebilirlik, gerçeklik; Dördüncü platform OBS altyapısının hiyerarşik seviyelerine karşı olan tehditlerin sınıflandırılmasıdır: Fiziksel katman, ağ katmanı, işletim sistemleri seviyesi, veritabanı yönetim sistemleri seviyesi, bankanın teknolojik uygulamalarının ve hizmetlerinin seviyesi. Çalışmada sunulan sınıflandırma, tehditlere karşı uygun metrikler, önleyici ve koruyucu ölçütler oluşturmaya olanak sağlamaktadır.

Psychomotor excitement, experienced by patients suffering from psychosis of schizophrenic spectrum, is a condition, which can present social danger and threat for patient’s life. Therefore the qualitative stopping of this condition in short terms and with minimal side effects, causing by medicines, is the urgent task of psychiatry., Şizofreni spektrumundaki psikotik olgulardaki ajitasyon, sosyal tehlike ve hastanın yaşamı için tehdit oluşturabilen bir durumdur. Bu nedenle, en kısa sürede en az yan etkili ilaçlarla bu durumun durdurulabilmesi psikiyatrinin önceliğidir.

Information retrieval systems (IRS) aim to restore the documents stored on the web matching more users’ queries. However, it is often difficult for the user to formulate exactly their information need. Therefore, retrieval systems sometimes do not suit the supplied results. The problem is caused by the fact that there may be multiple ways of expressing the same idea or describing the same thing, and a user may not know what exact terms have been used by the authors of the documents to be searched. Thus, we propose in this paper a new approach for effective user query reformulation using genetic algorithms., Enformasyon çağırma sistemleri (EÇS) kullanıcı sorgularını ilişkilendirerek web içerisinde saklı belgeleri geri yüklemeye çalışır. Ancak, kullanıcı için gereken enformasyonu tam anlamıyla formülleştirmek çoğunlukla zordur. Bu nedenle, çağırma sistemleri vaad edilen sonuçlara çoğunlukla uyum sağlayamaz. Bu durum, aynı fikri ifade etmek ya da aynı kavramı tasvir etmek için birden fazla yol olmasından ve kullanıcının, araştırılan belgenin içerisinde yazar tarafından hangi terimlerin kullanıldığını bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada, genetik algoritma kullanılarak Etkin Kullanıcı Sorgu Reformülasyonuna Yeni Bir Yaklaşım geliştirilmiştir.

Chronic obstructive pulmonary disease (COPD) is a global medical problem characterized by persistent progression of the pathological process, which invariably leads to the irreversible deterioration of lung function and the presence of comorbid conditions can exacerbate pathological changes an these patients, thereby adversely affecting the course of COPD., Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) patolojik sürecin devamlı progresyonu ile karakterize olan küresel tıbbi bir sorundur, daima akciğer fonksiyonunun geri dönüşsüz bozulmasına yol açar ve komorbid durumların varlığı bu hastalarda patolojik değişiklikleri şiddetlendirebilir.

The aim of this paper is to present how the rapid advancement of current technologies combined with the inclination of states to increase security through any means necessary can pose a real threat to the basic human right to privary. This analysis can prove useful as the advancement of surveillance technolory is imminent and an unprepared state can misuse this to the disadvantage of the citizen., Bu çalışma, hızla gelişen teknoloji ve devletlerin güvenIik artırma eğilimlerinin insan haklarına ve gizliliğe nasıl tehdit oluşturabileceğini göstermektedir. Bu analizin amacı yakın tarihte, gelişmesi muhtemel izleme teknolojilerinin devletler tarafından nasıl kötüye kullanılabileceğini ispatlamak olacaktır. Bununla beraber, devletin, vatandaşların güvenliğini tesis etmek için attığı adımların, onların özel hayat hakkına halel getirmeden sağlayabilmesi için bir "orta yol" bulmayı amaçlıyoruz.

İstanbul’da 1987 yılında inşaası yapılmış olan 6 katlı bir binanın sismik performansı Japon Sismik Performans İndeksi ile belirlenmiştir. Üç aşamadan meydana gelen bu yöntemin ilk iki aşamasını projemizde kullanıp binamızın sismik performansını belirledik. Bu çalışmamızda, binamızın sadece düşey taşıyıcı elemanları baz alınmış; dayanım, süneklik, malzeme özellikleri ve binadaki düzensizlikler gibi değişkenlere göre yapının sismik performansını tayin edilmiştir. Yapılan işlemler sonucunda yapının sismik performans kapasitesi, talep edilenden küçükse olduğu için, uygun güçlendirme metotları ile binamızın deprem performansının artırılması için öneriler sunulmuştur., The seismic performance of a 6-stories building constructed in 1987 in Istanbul is analysed with the Japanese Seismic Performance Index. The first two steps of this method are utilized in the analysis. The first phase of the project is to determine the seismic performance of the building. In the study, we determined the seismic performance of the structure by taking in the account such as strength, ductility, material properties and irregularities in the building, which are based on vertical bearing elements of our building. We improved the seismic performance of our building with appropriate strengthened methods, since according to the results of the analyse, the seismic performance capacity of the building is smaller than the demand.

The development of any chronic disease of internal organs is associated. First of all, with the damage to the cell membrane - multilayered formation of phospholipids. Chronic lipid imbolance of the membrane, resulting from prolonged exposure to a pathogenic factor, can disrupt the specific functions of cells and thereby contribute to the progression of the disease., İç organlarda her hangi bir kronik hastalık gelişmesi, öncelikle hücre zarının zarar görmesi, çok katlı fosfolipit yapıyla alakalıdır. Membrandaki kronik lipid düzensizliği, patojenik faktörlere uzun süre maruz kalmanın sonucu, hücrenin spesifik fonksiyonlarını kesintiye uğratabilir ve böylece hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur.

Thinking of a problem needs a smart and deep brainstorm. However when it comes to enlarge the problem to the worldwide, and crealing a soldion for a world problem, it possibly wiIl overcorne our capabilities and average thinking methods. Therefore since the ancient times, renowned philosophers and thinkers aimed to find a good answer for What is the wodd big- gest problem'? l will follow their path, think of a problem that exceeds the others and sits on the throne., Bir problem üzerine düşünmek akıllı ve derin bir beyin fırtınasını gerektirir. Bununla birlikte, problemi dünya çapında genişletmek ve bir dünya sorununa çözüm bulmak söz konusu olduğunda, yeteneklerimizi ve ortalama düşünme yöntemlerimizi aşmak gerekecektir. Bu nedenle eski zamanlardan beri tanınmış filozoflar ve düşünürler "Dünyadaki en büyük sorun nedir?" sorusuna iyi bir cevap bulmak için uğraştılar. Ben de onların yolunu takip ederek, onların yaptığı gibi bu soruya cevap arayacağım.

Liver cancer is one of the most common cancer types in the world. Hepatocellular carcinoma (HCC) is the most common primary malignant tumor of the liver originating from hepatocytes. There are so many recent studies related to how differentiation, invasion and migration mechanisms of cells are broken down in hepatocellular carcinoma., Karaciğer kanseri dünyadaki en yaygın kanser türlerinden biridir. Hepatosellüler karsinoma (HSK), hepatosit kaynaklı karaciğerin en sık rastlanan primer malign tümörüdür. Hücrelerin diferansiyasyon, invazyon ve migrasyon mekanizmalarının hepatosellüler karsinomada nasıl değiştiği ile ilgili birçok yeni çalışma bulunmaktadır.

One ot the biggest criticism of the lnternational Law is states representation. People think that lnternational Law is only being supplied for the powerfuI countries. As the most important international organization. United Nations has a lot of duties to supply the lnternational Law anywhere in the world. But the countries which called as Big 5, has the right to veto in the United Nations executive organ Security Council., Uluslararası hukukun aldığı en büyük eleştirilerden birisi ülkeIerin temsilidir. İnsanları uluslararası hukukun sadece güçlü ülkelere sağlandığını düşünmektedir. En önemli ulusIararası organizasyon olarak, Birleşmiş Milletler uluslararası hukuku dünyanın her yerinde sağlamak için çok sayıda yükümlülük altındadır. Ancak "Büyük 5li" olarak adlandırılan ülkelerin Birleşmiş Milletlerin yürütme organı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto kullanma hakları vardır.

The main problem of posyandu (integrated health post) is the lack of community participation and its limited resources. An alternative solution is to identify specific behaviors with positive deviance (PD) approach. Positive Deviance (PD) is an approach towards behaviour and social changes, based on observations that the problem-solving skills faced by the community are in fact already integrated within themselves. The purposes of this research are to identify and analyze specific positive behavior through PD approach as well as proving that PD could be implemented in other posyandu. This research is a qualitative research using observational design to identify specific positive behaviours in posyandu with the best performance and doing interventions by implementing those positive behaviours in posyandu with the worst performance. Data collected for this research is done from March till August 2017. The research method used is focus group discussion (FGD) towards 10 cadre leaders, in-depth interview techniques to 59 subjects consisting of village midwifes, cadres, and posyandu target from 10 posyandu (Tunas Harapan-TH 1 to 10) in Sadeng Village, Bogor Regency and further completed with secondary data from monthly reports of posyandu. These data were analyzed qualitatively using five basic steps in PD approach which are define, determine, discover, design, and monitoring. The average attendance posyandu target was low (30,32%). The study shows that Posyandu TH 6 is defined as a model (performer) of PD. Specific positive behaviors encountered include better management of task distribution, mutual assistance behavior, cadres’ family members participation as transport volunteers, cooperation with early childhood education (ECE), sub-village involvement, and adequate posyandu building. These behaviors were applied to the Posyandu TH 4 who had the worst performance and successfully increased its attendance from 23% to 62% though it increased to 70% after monitoring. In this research the PD performer and its positive behavior have been identified through the PD approach and those behaviors were successfully applied to other posyandu., Posyandu’daki (Entegre sağlık işleri) asıl sorun toplu katılımdaki eksiklik ve kısıtlı kaynaklardır. Alternatif çözüm ise ‘olumlu sapma yaklaşımı (PD)’ ile özgül davranışları belirlemektir. PD, topluluk tarafından karşılaşılan sorun çözme becerilerinin aslında kendi içerisinde zaten bütünleştiğine ilişkin gözlemlere dayanan davranış ve sosyal değişimlere yönelik bir yaklaşımdır. Bu araştırmanın amacı, PD yaklaşımıyla spesifik pozitif davranışı tanımlamak ve analiz etmek aynı zamanda PD’nin diğer posyandu için de uygulanabileceğini kanıtlamaktır. Bu araştırma, en iyi performans ile posyandu’daki özgül pozitif davranışları belirlemek ve müdahaleler yapmak için gözlemsel tasarımı kullanan nitel bir araştırma olup, amacı olumlu davranışları kötü performanslı posyandu’ya uygulamaktır. Bu araştırma için verilerin toplanması 2017 yılı içerisinde Mart ayından Ağustos ayına kadar yapılmıştır. Kullanılan araştırma yöntemi, 10 kadro liderine yönelik odak grup tartışması (FGD); ebe, kadrolar ve 10 posyandu’dan posyandu hedefi içeren 59 deneğe yöneltilen yoğun röportaj teknikleridir (Tunas Harapan-TH 1 ila 10), Sadeng Köyü, Bogor Krallığı ve ayrıca posyandu’nun aylık raporlarından ikincil verilerle tamamlandı. Bu veriler, olumlu sapma yaklaşımında 5 temel adımla nitel olarak analiz edilmiştir. Bu adımlar; tanımlamak, kararlaştırmak, keşfetmek, tasarlamak ve gözlemlemektir. posyandu’nun ortalama katılım hedefi düşük bulunmuştur (%30,32). Çalışma, posyandu TH 6’nın bir model performansı olarak tanımlandığını göstermektedir. Karşılaşılan özgül pozitif davranışlar, görev dağılımının daha iyi yönetimi, karşılıklı yardım davranışları, kadroların aile üyelerinin ulaşım gönüllüleri olarak katılımı, erken çocukluk eğitimi (ECE) ile işbirliği, alt köy katılımı ve yeterli posyandu binası içermektedir. Bu davranışlar en kötü performansa sahip olan posyandu TH 4’e uygulandı ve izleme sonrasında TH4 katılımını % 23’ten% 62’ye başarıyla yükseltti. Bu araştırmada, PD katılımcısı ve olumlu davranışı PD yaklaşımıyla tanımlanmış ve bu davranışlar diğer posyandu’ya başarıyla uygulanmıştır.

Introduction: The additional educational activities during the studies are important for our psychological and professional development in the area where we want to improve ourselves. There are different sources of knowledge and training in the educational area. It is important to know the factors that motivate or demotivate students to participate in additional activities that can be crucial for the personal development and the complete educational system. Aim: The aim of this paper is to research the factors that hinder students to invest additionally in their knowledge and experience. Ideas and alternatives for eliminating the obstacles for additional education of the students will flow from the obtained data. Methods: In order to obtain objective and relevant information, a survey has been created and carried out and 100 students who are studying health sciences have been asked about the opinions, obstacles, experience and planning additional education. Results: 64.6% of the respondents are not informed about the possibility for improving their knowledge; 81% have never participated in any kind of educational activity; 46% believe that the main reason for this is lack of information; 21,3% name financial problems as a reason; 84% believe that an office for external relations and cooperation shall be opened at the faculty; 92% would like to improve their knowledge in the future; 73% want to join an organization for educational activities. Conclusion: In accordance with the obtained results, students have a desire to improve their knowledge and consider it helpful and beneficial in achieving their professional ambitions. A tendency for poor use and lack of information for the existing possibilities for additional education and mobility is noticed as well. Ideas and proposed measures for improvement of information and participation of students in additional educational activities have flown from the results: • Finding ways to inform students • Greater support from the academic staff of the faculty • Developing academic staff’s skills for activating the enthusiasm of each student • Sharing experiences through reports/ presentations from the fellow students who have already participated in some kind of educational activity • More financial means awarded by the faculty • Opening an office for international cooperation and relations at the faculty • Initiative for organizing home educational activities • Base – computer software of all information and experiences about educational activities and mobility, Giriş: Öğrencilik sırasında ek eğitim faaliyetleri, kendimizi geliştirmek istediğimiz alanda psikolojik ve mesleki gelişimimiz için önemlidir. Eğitim alanında farklı bilgi kaynakları ve eğitim kaynakları bulunmaktadır. Öğrencileri, kişisel gelişim ve tam eğitim sistemi için hayati önem taşıyabilecek ek faaliyetlere katılmaya motive eden veya onları demotive eden faktörleri bilmek önemlidir. Amaç: Bu yazının amacı, öğrencilerin bilgi ve tecrübelerine ek olarak yatırım yapmalarını engelleyen faktörleri araştırmaktır. Edinilen veriden, öğrencilerin ek eğitime engellerini ortadan kaldırmaya yönelik fikir ve alternatifler ortaya çıkarılacaktır. Yöntemler: Nesnel ve ilgili bilgileri elde etmek için bir anket hazırlanmış ve gerçekleştirilmiş ve sağlık bilimleri okuyan 100 öğrenciye görüşleri, engeller, deneyim ve ilave eğitim planlaması sorulmuştur. Bulgular: Ankete katılanların %64,6’sı bilgiyi geliştirme olasılığı konusunda bilgilendirilmemiştir; %81’i hiçbir eğitim faaliyetine katılmamıştır; %46’sı bunun ana sebebinin bilgi eksikliği olduğuna inanıyor; %21,3’lük bir kısım sebep olarak mali problemleri belirtmiştir; %84’ü fakültede dış ilişkiler ve işbirliği için bir ofis açılması gerektiğini düşünüyor; %92’si gelecekteki bilgilerini artırmak istiyor; %73’ü eğitim faaliyetleri için bir organizasyona katılmak istiyor. Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre, öğrenciler bilgilerini geliştirmek için hırslıdırlar ve profesyonel amaçlarına ulaşmada bunun yararlı olduğunu düşünmektedirler. Ek eğitim ve değişim için, var olan olasılıkları az kullanma eğilimi ve bilgi eksikliği de fark edilmiştir. Bilginin arttırılması ve ek eğitimsel aktivitelere öğrencilerin katılımı için, fikirler ve önerilen önlemler şu sonuçlardan çıkarılmıştır: • Öğrencileri bilgilendirmenin yollarını bulma • Fakülte öğretim üyelerinden daha büyük destek almak • Her öğrencinin coşkusunu harekete geçirmek için akademik personelin becerilerini geliştirmek • Daha önceden bazı eğitim faaliyetlerine katılan diğer öğrencilerin raporlarını/ sunumlarını kullanarak deneyimlerini paylaşmak • Fakültenin daha fazla finansal araç sağlaması • Fakültede uluslararası işbirliği ve ilişkiler için bir ofis açılması • Evde eğitim etkinlikleri düzenleme girişimi • Temel - eğitim faaliyetleri ve hareketliliği ile ilgili tüm bilgi ve deneyimlerin bilgisayar yazılımı

The aim of this study is to approach the cross-cultural communication discipline theoreticalty and examine a student exchange program, Erasmus, in the context ol cross-cultural communication, culture and communication are facts that which reciprocatively impress one another. Cross-cultural communication is a discipline that examines communication and interaction among people from different cultures., Bu çalışmanın amacı kültürlerarası iletişim disiplinini kuramsal olarak ele almak ve bir öğrenci değişim programı olan Erasmus'u kültürlerarası iletişim bağlamında incelemektir.. Kültür ve iletişim karşılıklı olarak birbirini etkileyen faktörlerdir. Kültürlerarası iletişim farklı kültürlere mensup insanlar arasındaki iletişim ve etkileşimi inceleyen bir disiplindir.

Gelişmekte olan teknolojiler, üretimin hızlanmasına olanak sağlayarak hayatımızı kolaylaştırmakla beraber; satın alma gücünün artması, nüfus artışı ve değişen yaşam şartları tüketimin de hızla artmasına neden olmaktadır. Hızlı tüketim sonucunda kaynak kullanımında ve atık üretiminde ciddi artışlar meydana gelir ve çevre olumsuz etkilenir. Üzerinde yaşadığımız dünyanın sınırlı kaynaklara sahip olduğu düşünüldüğünde, bu hızlı üretim ve tüketimin çevreye vereceği ağır zararlar konusunda farkındalık sahibi olmak ve sürdürülebilir, yenilenebilir, doğa dostu üretim gibi konular büyük önem kazanmaktadır. Çevresel zararları telafi etmek ve azaltmak için ürün, malzeme, süreç, enerji, ekonomi, üretim, teknoloji gibi konuların çevresellik, sürdürülebilirlik gibi kavramlar ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yaşam döngüsünün her aşamasına önem vererek bir ürün geliştirilmeli, hammaddeler ve imalat yöntemleri bilinçli seçilmeli ve çevreyi mümkün olduğunca az etkilemek için geri dönüşüm ve geri kazanım seçenekleri göz önünde bulundurularak ürün tasarlanmalıdır. Öte yandan, “yalnızca doğal / organik” malzemelerden oluşan bir ürün, her zaman bu ürünün bütüncül bir çevre yaklaşımına sahip olduğu anlamına gelmez. Çünkü bir ürünün doğa dostu olması sadece doğal hammaddelere sahip olması veya biyolojik olarak doğada çözünebilir olması ile ilgili değil aynı zamanda üretim için ne kadar doğal kaynağın tüketildiğiyle de ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında, bu çalışma, yenilenebilir kaynaklar ve atıklar kullanarak biyolojik temelli materyallerin üretilmesi hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, doğaya uygun ürünler için atık yönetimi konularının yanı sıra çevreyle ilgili yaklaşımlar da gözden geçirilmiş ve biyolojik tabanlı materyallerin geliştirilmesine yönelik yeni araştırmalar değerlendirilmiştir., While developing technologies make our lives easier by facilitating rapid production; together with factors such as increased welfare and purchasing power, growth in population and changing lifestyles, this rapid production causes increase in rapid consumption. As a result of rapid consumption, heavy increase in source usage and waste production occurs and that affects environment negatively. By becoming aware of negative effects of these heaviness on production and consumption on environment and considering that the earth we live on is one and only and sources it provides are not infinite, issues like sustainability, renewability, green production, greening etc. gather much more importance. In order to compensate and reduce the environmental damage, environmental solutions are being generated by integrating subjects such as product, material, process, energy, economy production, technology with concepts like being biological, ecological, sustainable, curricular etc. In this context, a product should be developed by giving importance to each stage of its life cycle, raw materials and manufacturing methods should be chosen consciously and the product should also be designed by considering its recycle and recovery options in order to affect the environment as least as possible. On the other side, a product’s consisting of “only natural/organic” materials does not always mean that this product has a holistic environmental approach because a product’s being nature-friendly is not only related to how much it is biodegradable due to natural raw materials it has but also is related to how much natural resources are consumed for its production. From this perspective, this study aims to give information about generating bio-based materials by using renewable resources and wastes. Within the study, environmental approaches for nature-friendly products are reviewed besides waste management issues and recent researches on developing bio-based materials are evaluated.

This article highlights that two generations or dimensions of human rights violation occur only due to the mental dumbness. The first dimension consists of civil and political human rights, for example the prohibition of discrimInation, the right to life, the prohibition of torture or inhuman treatment the right to freedom or thought, of opinion and expresion., Bu makale, insan haklan ihlallerinin iki kuşağının ya da iki boyutunun yalnızca zihinsel dilsizlikten kaynaklandığının altını çizmektedir. İlk boyut ayrımcılığın yasaklanması, yaşam hakkı, işkencenin ve insanlık dışı muamelenin yasaklanması, düşünme, fikir ve ifade özgürlüğü hakkı gibi sivil ve siyasi alandaki insan haklarını kapsamaktadır.

The basic theme of this paper expresses the current issues that have aroused in todays global media. Mass media has traditionally played an informative role. ln its beginnings it was limited in informing about particular groups of people, composed of similar social norms., Bu makalenin temel teması bugünün küresel medyasında hayat bulan güncel meseleleri açıklamaktadır. Bilindiği üzere kitlesel medya bilgilendirici bir rol oynamaktadır. Kitlesel iletişimin başlangıç aşamasında, sadece benzer toplumsal normlardan oluşan belirli grupları bilgilendirmek konusunda sınırlandırılmıştır.

Sweden is an "immigrant" country and together with Germany, the most immigrant dense countfy in Europe. Sweden's relatively relaxed asylum and immigration policies, combined with a strong economy, have contributed to a 67 percent growth in the foreign-born population since 2000., Almanya ile birlikte Avrupa'daki en fazla göç alan ülkesi olarak İsveç göçmen bir ülkedir. İsveç'in diğer ülkeler kıyasla daha esnek sığınma ve göç poIitikaları ve güçlü ekonomisi, 2000 yılından bu yana yabancı doğumlu nüfusta yüzde 67 oranında artışa neden olmuştur.

The aim of this study is to discuss the relation between income inequality and global justice. We will firstly discuss the theoretical framework on justice and global justice. Since the Antiquity, justice have been the common concern for almost all political theorists and thinkers. Briefly stated, justice is about what we owe to each other and about the responsibilities which necessitate be having in the just manner., Bu çalışmanın amacı gelir eşitsizliği ile küresel adalet arasındaki ilişkiyi tartışmaktır. Öncelikle adalet ve küresel adalet üzerine kuramsal çerçeveyi tartışacağız. Antik çağlardan beri adalet neredeyse tüm politik teorisyenler ve düşünürlerin ortak kaygısı olmuştur. Kısaca adalet, birbirimize borçlu olduğumuz ve adil davranmamızı gerektiren sorumluluklar hakkındadır.

The 2030 climate-energy package introduces ambitious targets of achieving a 27 % share of renewables in the energy mix, 27 % energy efficiency improvements, and 40 % greenhouse gas emission reductions compared to the level of 1990. It isanticipated that market and policy forces will shape the future energy systems to become electricity-dominated, decentralized-dominated, and inverter-dominated. Such a paradigm shift brings challenges of increased system complexity, reduced grid synchronicity, and higher risks of failure because of high intermittency. Furthermore, some novel issues are expected to appear due to de-regulation of the energy market and ubiquitous digitalization such as redefinition of electricity market relationships, as well as privacy and cyber security threats The increasing data availability and calculation capacity enable a massive employment of various machine learning (ML) approaches to address the arising challenges, typically in a one-by-one manner. This paper provides a comprehensive and systematic literature review of machine learning techniques used for energy system management. The major objective of this study is to evaluate and analyze the match between the challenge and the approach employed. Reviewed literature presented in this paper highlights the potential and diversity of ML approaches for solving the emerging difficulties of the energy system operation, maintenance, and planning., 2030 iklim-enerji paketi çok iddialı olarak, enerji bileşiminde yenile bilirin payını %27 olarak, %27 enerji tasarruflu iyileştirmeleri ve 1990 yılına kıyas ile sera gazı emisyonunun %40 azalmasını hedeflemektedir. Piyasa ve siyaset güçlerinin gelecek enerji sistemlerini elektrik-bazlı, merkezi olmayan ve çevirici bazlı olarak şekillendireceği öngörülmektedir. Bu şekildeki bir paradigma değişimi, beraberinde artan sistem karmaşıklığı, azalan örgü senkronizasyonunu ve yüksek aralıktan dolayı yüksek riskleri beraberinde getirir. Buna ilaveten, enerji piyasasının liberalleşmesi ile ve elektrik piyasa ilişkilerinin tekrar tarif edilerek yaygın olarak dijitalleşmesi aynı zamanda da mahremiyet ve siber güvenlik tehditlerinin de tarifine bağlı olarak yeni türeyen bazı sorunların da ortaya çıkması beklenmektedir Artan veri elverişliliği ve hesap kapasitesi, ortaya çıkan zorlu işlerin, tipik olarak birebir şekilde irdelenmesi için birçok yapay zekâ yaklaşımının kitlesel istihdamına olanak verir. Bu çalışma, enerji sistem yönetiminde yapay zeka tekniklerinin kullanımına ait kapsamlı ve sistematik bir literatür değerlendirmesi sağlar. Bu çalışmanın esas amacı, istihdam edilen yaklaşım ile görevin uyumluluğunun değerlendirilmesi ve analizidir. Bu çalışmada, gözden geçirilerek sunulan literatür, enerji sistem işletimi, bakımı ve planlamasına ait ortaya çıkan zorlukların çözümü için potansiyel ve çeşitlilik gösteren yapay zeka yaklaşımlarına vurgu yapar.

ln todays political context the issue of representation, power and who defines history is highIy cuırent issues. ln this essay l analyse the issue of cultural identity conflicts and how this is represented through media by following a Swedish documentary about the Arab spring., Günümüzün siyasi bağlamında temsil, güç ve tarihi kimin belirlediği meselesi son derece güncel konulardır. Bu bildiride, kültürel kimlik çatışmaları konusunu ve bunun medya aracılığıyIa nasıl temsil edildiğini Arap Baharı üzerine çekilmiş bir İsveç belgeseli aracılığı ile analiz ediyorum.

Ukraine, like other countries of Europe, takes part in overcoming this problem, in the search for effective mechanisms for the implementation of health-saving and health forming technologies. So, today school of Eastern countries such as Poland, the Czech Republic, Hungary, Ukraine and Russia participate in the project activities of the world health organization «The European network of health promoting schools» according to which all schools should become health promoting Schools and later the Schools of health. But due to the different socio-economic situation of the countries, the development of these schools has different priorities, so for better performance it is necessary to study the experience of European countries. Purpose of the article is to study the priority directions of health promoting activity of health promoting schools in the countries of Eastern Europe: Poland, the Czech Republic, Hungary, Ukraine and Russia. Research methods: analysis of scientific and theoretical and methodological literature., Ukrayna, diğer Avrupa ülkeleri gibi, bu sorunun üstesinden gelmek için sağlık koruma ve sağlık oluşturma teknolojilerinin uygulanmasına yönelik etkili mekanizmalar arayışında yer almaktadır. Bu nedenle, bugün Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Ukrayna ve Rusya gibi Doğu ülkelerinin okulu, dünya sağlık örgütünün «Avrupa sağlık teşvik okulları ağı» projesinin tüm okullarının sağlık teşvik okulları haline gelmesi projesine katıldı. sonra Sağlık Yüksekokulları. Ancak, ülkelerin farklı sosyo-ekonomik durumlarından dolayı, bu okulların gelişimi farklı öncelikler taşımaktadır; bu nedenle daha iyi performans için Avrupa ülkelerindeki deneyimleri incelemek gerekmektedir. Doğu Avrupa ülkeleri, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Ukrayna ve Rusya’daki sağlık teşvik okullarının sağlık teşvik etkinliğinin öncelikli yönlerini incelemek çalışmamızın amacıdır.Yöntem: Çalışmamız bilimsel ve teorik ve metodolojik literatürün analizi ile yapılmıştır.

The Quadcopter control makes a challenge for researchers, because it is a nonlinear system, which is complex and strongly coupled. It is at 6 degrees of freedom; 3 for rotation and 3 for translation, but only 4 inputs, what makes it an under-actuated system. Many non-linear control approaches were applied to this kind of systems; among them, we can find sliding mode, backstepping and other techniques with different complexity design. Linear approaches; were also applied for non-linear systems, but the linearization is required which leads to the fact that the application will be achieved just for rotational subsystem with a small range of angles. In this work, the PID controller is proposed for the full system and so, to keep the nonlinearity, we have used a meta-heuristic optimization technique to tune the parameters, based on a Genetic Algorithm.Our strategy is as follows: a. Designing the controllers of the actuated subsystems (altitude and attitude) by a decentralized way. Here the interactions between the altitude and the angles are decoupled by adding an adaptive-term. b. Decoupling the interactions between the translation and the angles by applying a sequential design; The controllers are designed for the actuated system and then the position controllers by a cascade design. The position coordinates have virtual inputs, which are the accelerations. The use of GA allows us to design a simple linear control low for a complex nonlinear system. The proposed technique is not limited to the only case of linear range and is extended to a large range of states; this is not possible if we use classical approaches. There are output states (translation position) with under-actuated degrees of freedom, and which have a virtual inputs; our method, contrary to the classical ones, has the ability to design the controllers by using a Genetic Algorithm which allow giving the optimal parameters. The simulations are implemented in MATLAB/ Simulink tool to evaluate the control technique in terms of dynamic performance and stability. In spite of the simplicity of the PID controllers’ design, the effect of the proposed technique is shown in terms of tracking errors and stability, even for big angles, subsequently, high velocity response, high dynamic performances, and practically acceptable rotors speed., Quadcopter denetimi araştırmacılar için çetin bir problemdir çünkü karmaşık ve sıkı bağlı, doğrusal olmayan bir sistemdir. 3’ü dönme ve 3’ü çevirme için toplam 6 serbestlik derecesine fakat yalnızca 4 girişe sahiptir; bu da bu sistemi yetersiz çalıştırılan bir sistem haline getirmektedir. Bu türden sistemler için çok sayıda doğrusal olmayan yöntem uygulanmıştır; örneğin, sürgülü mod, geri adım atma ve farklı karmaşıklıkta tasarıma sahip diğer teknikler gibi. Doğrusal olmayan sistemler için ayrıca doğrusal yaklaşımlar da uygulanmıştır. Ancak, doğrusallaştırma gerekmektedir ve bunda da yalnızca küçük bir açı aralığına sahip dönmeli alt sistemler için başarılı uygulamalar elde edilmiştir. Bu çalışmada, tüm sistem için bir PID denetleyici önerilmektedir ve doğrusal olmayan çalışmayı koruyabilmek için PID parametrelerini ayarlamak amacıyla Genetik Algoritma (GA) tabanlı bir üst-sezgisel eniyileştirme tekniği uygulanmaktadır. Uygulanan strateji şu şekildedir: a. Tahrikli altsistemlerin (irtifa ve tutum) denetleyicilerinin merkezi olmayan bir şekilde tasarımı. Burada, irtifa ve açılar arasındaki etkileşim adaptif bir terim eklenerek birbirinden ayrıştırılmıştır. b. Çevirme ve açılar arasındaki etkileşimlerin sıralı bir tasarım uygulanarak birbirinden ayrıştırılması. Tahrikli sistemler için denetleyiciler tasarlandı ve konum denetleyicileri kaskad bir tasarım ile bağlandı. Konum koordinatları ivmelenmeler şeklinde sanal girişlere sahiptir. GA kullanımı, karmaşık ve doğrusal olmayan bir sistem için basit ve doğrusal bir denetleyici tasarlamaya olanak sağlamaktadır. Önerilen teknik yalnızca doğrusal bir aralıkla sınırlı değildir ve geniş bir durum aralığına hitap edebilecek şekilde genişletilebilir; bu durum klasik yaklaşımlarda mümkün değildir. Yetersiz çalıştırılan serbestlik dereceli ve sanal girişli çıkış durumları (çevirme konumları) vardır ve önerilen yöntemde, klasik yöntemlerin aksine, GA kullanılarak, optimal parametre değerleri verebilen denetleyiciler tasarlanabilmektedir. Dinamik performans ve stabilite açısından denetleyici tekniğini değerlendirmek için MATLAB/ Simulink aracında benzetimler gerçeklenmiştir. PID denetleyicilerin tasarımının basitliğine rağmen, geniş açılar, yüksek hız yanıtı, yüksek dinamik performanslar ve kabul edilebilir rotor hızları için bile, izleme hataları ve stabilite bakımından önerilen sistemin etkinliği gösterilmiştir.

Marry researches (Nadzharov R.A. 1969, Snezhnevsky A.V. 1983, Tsirkin S.Yu,1998: Kotsyubinsky A.P., 2004; Melnikoa Yu.V. 2008) noted that the pre-manifest period of schizophrenia (S) and diseases of the schizophrenic spectrum (DSS) are characterized by an unexpressed, rudimentary psychopathological symptomatology, a feature prominently among which affective symptoms occupy., Birçok araştırmacı (Nadzharov R.A, 1969, Snezhnevsky A.V., 1983, Tsirkin S.Yu., 1998; Kotsyubinsky A.P., 2004; Melnikova Yu.V 2008) şizofreninin (s) ve şizofrenik spektrum hastalıklarının (DSS) henüz ortaya çıkmamış dönemini, duygusal semptomlar arasında en belirgin özelliklerden olan ifade edilmemiş ve tam gelişmemiş psikopatolojik semptomlarla tanımlanabileceğini belirtmiştir.

Turkey has undergone a transformation of political, dentity from the 0ttoman age, at the beginning of the Republic and in the millenial age now. ln the Ottoman era, the identity of the state was based on religion until it was challanged by the nation state idea. Then modern Turkey was established and built its political identity exclusively on the Turkish ethnicity., Türkiye politik kimlik olarak 0smanlı Devleti'nden Cumhuriyetin ilk yıllarında bir dönüşüm yaşadı. Şimdide milenyum çağında bu politik kimlik değişimini yaşamaktadır. Osmanlı Döneminde ulus devlet fikriyle mücadele edilmeye başlanana kadar devletin kimliği, din üzerine dayandırıldı. Daha sonra modern Türkiye kuruldu ve ülkenin politik kimliği özel olarak Türk etnik kimliği üzerine inşa edildi.

Today, lndonesia is ripped off by many facts indicating tremendous moral degradation. There are many factors that affect moral degradation. One of these factors is education. Early moral education is the most critacal effort to eradicate moral degradation early on. However, moral education at home is still difficult to realize, especially among families with economic levels below the standard poverty line. This is due to the low level of women's welfare who play an important role as mothers., Günümüzde, Endonezya'nın birçok yönden yağmalanmaya maruz kalması muazzam bir ahlaki çöküşü işaret etmektedir. Ahlaki bozulmaya karşı etkili birçok faktör vardır. Bu faktörlerden biri eğitim faktörüdür. Erken ahlaki eğitim, ahlaki bozulmanın ortaya çıkmadan, önceden engellenmesine yönelik en önemli tedbirlerden biridir. Ancak, evde ahlaki eğitimi en üst düzeye çıkartmak, özellikle ekonomik durumları ortalama yoksulluk düzeyinin altında olan ailelerde hala oldukça zordur.

The world changes moves and grows constantly. This growth is rapid and the increasing speed of everyday life is becoming more and more noticeable in last decades. Consequently, these changes affect society as well as beliefs about existence, values and ideals. ln the past, people lived in harmony with their fellow humans and nature and they managed to enjoy everyday moments of calmness., Dünya sürekli değişir, hareket eder ve gün geçtikçe büyür. Bu büyüme oldukça hızlıdır ve son yıllarda daha da belirgin olmuştur. Sonuç olarak bu değişimler toplum ile beraber, varlığımızı, değerlerimiz ve ideallerimizi de etkiler. Geçmişte, bütün insanlar doğa ile iç içe yaşayıp, her gün sakinliğin keyfini çıkarabiliyorlardı Ancak bugün insanlar sürekli acele halinde olan vatandaşlara dönüşüp, sahte ihtiyaçlarını karşılamak ve tüketmek için robotik bir yaşam tarzına bürünmüşlerdi.

The study presents an effective and efficient way of new urban settlement in the Philippines. It will be a sustainable way of urban habitation that is sustainable and responsive to natural envaronment., Çalışma, Filipinler'de yeni kentsel yerleşimin etkin ve verimli bir şeklini sunmaktadır. Bu, doğal çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir kentsel yerleşim için, sürdürülebilir bir yol olacaktır.

With a growing trend to extrovert communication efforts in museums and cultural heritage sites, the neçessity to each a multicultural audience becomes prevalent, particularly in the European Union. The current study examines how museums and cultural heritage sites (could) build their communication strategies in order to reach a multicultural audience, by analyzing paradigms in a still blooming field of research and practice., Müzeler ve kültürel miras alanlarında ki büyüyen dışa dönük iletişim çabaları akımı ile birlikte, birçok kültüre sahip seyirciye ulaşma zorunluluğu, özellikle Avrupa Birliği'nde yaygınlaşmaktadır. Mevcut çalışmalar, müzeler ve kültürel miras alanlarının, hala gelişmekte olan bir araştırma ve uygulama alanındaki paradigmaları analiz ederek, çok kültürlü bir kitleye ulaşmak için iletişim stratejilerini nasıl inşa ettiklerini incelemektedir.