35 results on '"Özmen, Zafer"'
Search Results
2. Does Crimean-Congo Hemorrhagic Fever Cause a Vasculitic Reaction with Pulmonary Artery Enlargement and Acute Pulmonary Hypertension?
- Author
-
Aktaş, Turan, Aktaş, Fatma, Özmen, Zafer, and Kaya, Turan
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
3. The evaluation of abdominal findings in Crimean-Congo hemorrhagic fever
- Author
-
Özmen, Zafer, Albayrak, Eda, Özmen, Zeliha Cansel, Aktaş, Fatma, Aktas, Turan, and Duygu, Fazilet
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
4. Diffusion Mri in Intracranial Hypertension: Quantitative Assesment
- Author
-
Aktaş, Fatma, primary and Özmen, Zafer, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. A new dıagnostic tool for assessment of pelvıc dysfunction ın MR defecography
- Author
-
Özmen, Zafer, primary and Aktaş, Fatma, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
6. Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin Abdominal Ultrasonografi Bulguları
- Author
-
ÖZMEN, Zafer, primary and PARLAK, Zafer, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
7. İnsidental Olarak Saptanan Bochdalek Hernilerinin ÇKBT ile Değerlendirilmesi
- Author
-
ÖZMEN, Zafer and ALBAYRAK, Eda
- Subjects
lcsh:R5-920 ,lcsh:Internal medicine ,Bochdalek Hernisi ,Çok kesitli bilgisayarlı tomografi ,Diyafragma ,Health Care Sciences and Services ,lcsh:R ,lcsh:Medicine ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,lcsh:Medicine (General) ,lcsh:RC31-1245 ,Bochdalek Hernia ,Multidetector Computed Tomography ,diaphragma - Abstract
Giriş ve Amaç: Erişkindeçok kesitli bilgisayarlı tomografi ile insidental olarak saptanan asemptomatik BochdalekHernilerinin sıklığını araştırmak, obezite ve diyafragma krus kalınlığı ile BHarasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.Gereçve Yöntemler: 870 adet toraks ve abdomen çok kesitlibilgisayarlı tomografi tetkiki retrospektif olarak tarandı. Bochdalek Hernisivarlığı, prevalansı ve herni lokalizasyonu araştırıldı. Bochdalek Hernisisaptanan hastalarda aksiyal kesitlerde, defekt komşuluğundan diyafragma kruskalınlığı ve umblikus hizasında sağ paramedian alandan ciltaltı yağ dokusukalınlığı ölçüldü. Ayrıca defektin boyutu ve herni kesesinin hacmi de aynıgörüntülerde hesaplandı. Daha sonra defekt boyutları ve herni kesesinin hacmiile diyafragma krus kalınlığı ve ciltaltı yağ dokusu kalınlığı arasında ilişkiolup olmadığı araştırıldı.Bulgular:30 hastada toplam 34 adet (%3,9) Bochdalek Hernisi saptandı. Bochdalek Hernisi13 (%43.3) hastada sağda, 13 (% 43.3) hastada solda, 4 (%13.3) hastada ise bilateraldi. Herni kesesininiçeriği 32 (%94) hastada omental yağ dokusundan, 1 (%3) hastada karaciğerden, 1(%3) hastada ise kolondan oluşmaktaydı. Herniye segment hacmi kadın hastalarda 153[84-361]µl, erkek hastalarda 339[202-432,5] µl hesaplanmış olup, bu değer kadınhastalarda istatistiksel açıdan anlamlı olacak şekilde daha düşüktü (p=0.032).Diyafragma krus kalınlığı ve ciltaltı yağlı doku ile hem herniye segment hacmihem de defekt boyutu arasında anlamlı bir ilişki izlenmedi (p>0.05). Sonuç:Mevcutçalışmada çok kesitli bilgisayarlı tomografi ile saptanan, insidental BochdalekHernisi sıklığı % 3.9’dur ve herniye segment hacmi kadınlarda erkeklere oranladaha düşük bulunmuştur. Obezite diğer intraabdominal hernilerin patogenezindeönemli bir rol oynamasına rağmen, asemptomatik insidental Bochdalek Hernisi ileobezite ve diyafragma krus kalınlığı arasında anlamlı bir ilişkisaptanmamıştır., Introduction:The objective of this study was to investigate the incidence of asymptomaticBochdalek’s herniae detected incidentally with Multidetector ComputedTomography and to evaluate thecorrelation of Bochdalek herniae with obesity and the thickness of thediaphragmatic crus.Materialsand Methods: A retrospective screening of the 870multidetector computed tomography images of thorax and abdomen were performed.The prevalence and localization of Bochdalek herniae were investigated. Inpatients with Bochdalek herniae, the thickness of the diaphragmatic crus fromthe border of the defect and the thickness of the subcutaneous fat tissue inthe right paramedian area at the level of umbilicus were measured in the axialsections. In addition, the size of the defect and the hernia sac volume werecalculated in the same images. Then, the presence of a correlation betweendefect sizes and hernia sac volumes and the thickness of the diaphragmatic crusand subcutaneous fat tissue were evaluated.Results:34 BH (3.9%) were detected in 30 patients. Bochdalek herniae was on the leftside in 13 patients (43.3%), on the right side in 13 patients (43.3%) and wasbilateral in 4 patients (13.3%). The content of the hernia sac consisted ofomental fat tissue in 32 patients (94%), of liver in 1 patient (3%) and ofcolon in 1 patient (3%). The segmental volume of hernia was lower in femalepatients [153µ;84µ -361µ] thanin male patients [339µ; 202µ -432.5µ] and the difference was statistically significant(p=0.032). There was no significant correlation between the thickness of thediaphragmatic crus and the subdermal fat tissue and both segmental volume anddefect size of hernia (p>0.05).Conclusions:In the present study, the incidence of the incidental Bochdalek herniaedetected with Multidetector Computed Tomography is 3.9% and the segmentalvolume of hernia is significantly lower in females compared with males.Although obesity plays an important role in the pathogenesis of intraabdominalhernia, no significant correlation between the asymptomatic incidental Bochdalekherniae and obesity and thickness of the diaphragmatic crus was detected.
- Published
- 2017
8. Ultrasonographic measurement of the diaphragm thickness in patients with obstructive sleep apnea syndrome
- Author
-
Pazarlı, Ahmet Cemal, primary, Özmen, Zafer, additional, İnönü Köseoğlu, Handan, additional, and Ekiz, Timur, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
9. Sentetik Kannabinoid İntoksikasyonunun Abdominal Bilgisayarlı Tomografi Bulguları: Vaka Sunumu
- Author
-
ALBAYRAK, Eda, ÖZMEN, Zafer, and UZUN, Süheyla
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,sentetik kannabinoid,abdomen,çok dedektörlü bilgisayarlı tomografi ,synthetic cannabinoids,abdomen,multi-detector computerized tomography ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
The aim of this case report is the description of self-limiting and completely reversible abdominal findings using multi-detector computerized tomography (MDCT) in case of acute Synthetic cannabinoid (SC) intoxication. SC intoxication presents with findings such as periportal halo sign, diffuse enlargement of pancreas, intra- and peripancreatic fluid, long segment small bowel wall thickening and fluid between dilated intestinal loops at abdominal MDCT. To the best of our knowledge, the study is the first to report abdominal MDCT findings of SC intoxication., Bu vaka sunumunun amacı akut sentetik kannabinoid (SK) intoksikasyonu ile acil servise başvuran genç bir hastada, kendi kendini sınırlayan ve geri dönüşümlü abdominal çok dedektörlü bilgisayarlı tomografi (ÇDBT) bulgularının literature eşliğinde sunulmasıdır. SK intoksikasyonu, ÇDBT’de periportal halo işareti, pankreasın diffüz büyümesi, intra ve peripankreatik sıvı, uzun segment devam eden ince barsak duvar kalınlaşmaları ve barsak ansları arasında serbest sıvı şeklinde bulgular sergilemektedir. Kanımıza göre çalışmamız, SK intoksikasyonun batın ÇDBT bulgularını gösteren ilk çalışma olma özelliği taşımaktadır.
- Published
- 2017
10. A safe and cheap method for closing the appendiceal stump in laparoscopic appendectomy: Hand made loop
- Author
-
Özsoy, Zeki, Okan, İsmail, Özmen, Zafer, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Laparoscopic appendectomy,appendix stump,handmade loop ,Tıbbi Araştırmalar Deneysel ,Anestezi ,Cerrahi ,Laparoskopik Apendektomi,Apendiks Güdüğü,El Yapımı Loop - Abstract
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma ile apendiks güdüğünün kapatılmasında modifiye bir teknik olarak el yapımı loop kullanımının ameliyat sonuçları üzerinde etkisini araştırmayı hedefledik. YÖNTEM ve GEREÇLER: Ocak 2012 ile Ocak 2015 tarihleri arasında kliniğimizde akut apandisit tanısıyla laparoskopik apendektomi yapılan hastalardan güdük kapatılmasında el yapımı loop kullanılan hastalar belirlendi. Hastaların demografik verileri, ameliyat ve hastanede kalış süreleri ile komplikasyonları incelendi. Sonuçlar literatür verileri eşliğinde tartışıldı.BULGULAR: Toplam 197 hasta çalışmaya alındı. Bunlardan 111'i erkek (% 56,3), 86'sı kadın (%43,6) idi. Yaş ortalaması 30,9 ± 12,9 idi. Ortalama ameliyat süresi 52,5 ± 20,4 dakika idi. Hastaların 14 tanesinde (% 7,1) komplike apandisit (perforasyon/apse) mevcuttu. Ortalama hastanede kalış süresi 2,49 ± 1,25 gündü. 18 hastada (%9,1) postoperatif komplikasyon gelişti. Bunlardan 12'si trokar yeri enfeksiyonu, 4'ü postoperatif erken dönemde ileus ve 1 tanesinde postoperatif pelvik apse (perkütan drenaj ile tedavi edildi) idi. Tekrar ameliyata alınan hastamız olmadı.TARTIŞMA ve SONUÇ: Laparoskopik apendektomide apendiks güdüğünü el yapımı loop ile kapatmak güvenlidir. Bu yöntemin kullanılması laparoskopik apendektomi maliyetini azaltabilir., INTRODUCTION: Our aim in this study is to describe the handmade loop as a modified technique for closing the appendiceal stump and discuss its effects on outcome. METHODS: Patients who underwent laparoscopic appendectomy due to acute appendicitis between January 2012 and January 2015 and in whom the handmade loop technique was used were included in the study.The demographic and clinical findings, surgical complications and length of stay in hospital were all retrieved from patients files. Results were discussed with relevant literature. RESULTS: A total of 197 patients were enrolled in the study. 111 male (56.3%) and 86 female (43.6%) patients were operated. Median age of the patients was 30.9 ± 12.9. The mean operative time was 52.5 ± 20.4 minutes. In 14 patients (7.1%) a complicated appendicitis (perforation/ abscess) was observed. Mean duration of hospital stay was 2.49 ± 1.25 days. !8 patients (9.1%) experienced post op complications. These were trocar site infection in 12 patients, postoperative ileus in the early postoperative period in 4 patients, and one pelvic abscess (treated with percutaneous drainage). None required re operation.DISCUSSION AND CONCLUSION: The handmade loop is a safe method to close the appendix stump in laparoscopic appendectomy. Using this method can reduce the cost of laparoscopic appendectomy.
- Published
- 2017
11. İnsidental Olarak Saptanan Bochdalek Hernilerinin Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografi ile Değerlendirilmesi
- Author
-
Özmen, Zafer, Albayrak, Eda, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Tıbbi Araştırmalar Deneysel - Abstract
Amaç: Erişkinlerde çok kesitli bilgisayarlı tomografi ile insidental olarak saptanan asemptomatik Bochdalek hernisi sıklığını araştırmak, obezite ve diyafragma krus kalınlığı ile Bochdalek hernisi arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: 870 adet toraks ve abdomen çok kesitli bilgisayarlı tomografi tetkiki retrospektif olarak tarandı. Bochdalek hernisi varlığı, prevalansı ve herni lokalizasyonu araştırıldı. Bochdalek hernisi saptanan hastalarda aksiyal kesitlerde, defekt komşuluğundan diyafragma krus kalınlığı ve umbilikus hizasında sağ paramedyan alandan ciltaltı yağ dokusu kalınlığı ölçüldü. Ayrıca defektin boyutu ve herni kesesinin hacmi de aynı görüntülerde hesaplandı. Daha sonra defekt boyutları ve herni kesesinin hacmi ile diyafragma krus kalınlığı ve ciltaltı yağ dokusu kalınlığı arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı.Bulgular: 30 hastada toplam 34 adet (%3,9) Bochdalek hernisi saptandı. Bochdalek hernisi 13 (%43,3) hastada sağda, 13 (%43,3) hastada solda, 4 (%13,3) hastada ise bilateraldi. Herni kesesinin içeriği 32 (%94) hastada omental yağ dokusundan, 1 (%3) hastada karaciğerden, 1 (%3) hastada ise kolondan oluşmaktaydı. Herniye segment hacmi kadın hastalarda 153 [84-361] µl, erkek hastalarda 339 [202-432,5] µl hesaplanmış olup, bu değer kadın hastalarda istatistiksel açıdan anlamlı şekilde daha düşüktü (p=0,032). Diyafragma krus kalınlığı ve ciltaltı yağ dokusu ile hem herniye segment hacmi hem de defekt boyutu arasında anlamlı bir ilişki izlenmedi (p>0,05). Tartışma ve Sonuç: Çalışmamızda çok kesitli bilgisayarlı tomografi ile saptanan, insidental Bochdalek hernisi sıklığı %3,9'dur ve herniye segment hacmi kadınlarda erkeklere göre daha düşük bulunmuştur. Obezite diğer intraabdominal hernilerin patogenezinde önemli bir rol oynamasına rağmen, asemptomatik insidental Bochdalek hernisinde defekt genişliği ile obezite ve diyafragma krus kalınlığı arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır Aim: In this study, we aimed to investigate the adult incidence of asymptomatic Bochdalek hernia detected incidentally by multislice computed tomography and the relation between Bochdalek hernia and obesity as well as diaphragmatic crus thickness.Materials and Methods: Eight hundred and seventy multislice computed tomography images of the thorax and abdomen were screened retrospectively to investigate Bochdalek hernia presence, prevalence, and localization. In the patients with Bochdalek hernia, diaphragmatic crus thickness at defect border and subcutaneous fat tissue thickness in the right paramedian area at umbilicus level were measured in the axial sections. Defect size and hernia sac volume were also calculated on the same images. Then, possible correlation of defect size and hernia sac volume with diaphragmatic crus thickness and subcutaneous fat tissue was investigated.Results: Thirty-four Bochdalek hernia (3.9%) sacs were detected in 30 patients. Bochdalek hernia was on the left side in 13 patients (43.3%), on the right side in 13 patients (43.3%), and bilateral in 4 patients (13.3%). The hernia sac consisted of omental fat tissue in 32 patients (94%), of liver in 1 patient (3%), and of colon in 1 patient (3%). The segmental volume of hernia was 153 [84–361] µl in female patients and 339 [202–432.5] µl in male patients, and the difference was statistically significant (p=0.032). Neither segmental volume of hernia nor defect size was found to be correlated with diaphragmatic crus thickness or subcutaneous fat tissue (p>0.05).Discussion and Conclusion: In our study, incidence of Bochdalek hernia detected by multislice computed tomography is 3.9% and segmental volume of hernia was found to be significantly lower in females compared to males. Although obesity plays an important role in pathogenesis of intraabdominal hernia, no significant correlation was detected between defect size of asymptomatic incidental Bochdalek hernia and obesity as well as diaphragmatic crus thickness
- Published
- 2017
12. Multiple spinal anomalies concurrent with sacral agenesis
- Author
-
Özmen, Zafer, Aktaş, Fatma, Altunkaş, Ayşegül, Albayrak, Eda, and Sönmezgöz, Fitnet
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
13. Ultrasound measurement of liver longitudinal length in a North Anatolian population: A community-based study
- Author
-
Özmen, Zafer, primary, Aktaş, Fatma, additional, Özmen, ZelihaCansel, additional, Almus, Eda, additional, and Demir, Osman, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
14. ÇOCUKLUK DÖNEMİ OBSTRÜKTİF BÖBREK HASTALIKLARINDA DİNAMİK MANYETİK REZONANS ÜROGRAFİNİN TANI DEĞERİ
- Author
-
Özmen, Zafer, primary, Aktaş, Fatma, additional, Bayrak, İlkay Koray, additional, Gül, Serdar Savaş, additional, and Yalın, Türkay, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
15. Sentetik Kannabinoid İntoksikasyonunun Abdominal Bilgisayarlı Tomografi Bulguları: Vaka Sunumu
- Author
-
Albayrak, Eda, primary, Özmen, Zafer, additional, and Uzun, Süheyla, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
16. Magnetic resonance imaging findings of cerebral cavernomas
- Author
-
Gökçe, Erkan, Beyhan, Murat, Acu, Berat, Aktaş, Fatma, Özmen, Zafer, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tokat Devlet Hastanesi, and Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi
- Subjects
Manyetik Rezonans Görüntüleme ,Kavernöz anjiom ,Santral Sinir Sistemi Venöz Anjioma - Abstract
Amaç: Serebral kavernomlar, arasında normal beyin parankimi olmayan anormal genişlemiş kapiller kavitelerle karakterize vasküler malformasyonlardır. Bu çalışmada serebral kavernomların manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları sunulmaktadır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya çeşitli nörolojik şikayetleri nedeniyle beyin MRG tetkiki uygulanan ve tetkiklerinde kavernom saptanan, 19’u kadın, 17’si erkek toplam 36 hasta dahil edildi. MRG’de kavernomların tipleri, yerleşim alanları, volümleri, T2A serilerde hemosiderin halkaları- nın varlığı ve şekli, eşlik eden gelişimsel venöz anomali (GVA) varlığı, kontrastlı serilerde kontrastlanma paternleri araştırıldı. Kavernomların volümleri ile kontrastlanma arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular: Otuzaltı kavernomun 17’si kortikal-subkortikal, 11’i derin, 5’i subkortikal-santral beyaz cevher, üçü santral beyaz cevherde yerleşimliydi. Kavernomların hacimleri 0,02-6,50 ml (ortanca 0,45 ml) arasında değişmekteydi. Kavernomların 19’unda kesintili, 15’inde kesintisiz hemosiderin halkası varken ikisinde saptanamadı. Kavernomların 23’ü keskin, 11’nispeten düzgün konturlu iken ikisi belirsiz sınırlı olup bunların şekil itibariyle 24’ü lobule, 11’i yuvarlak, biri şekilsizdi. Zabramski sınıflamasına göre kavernomların 22’si Tip 2, 13’ü Tip 1 ve biri de Tip 3’tü. Kavernomların 14’ünde kontrastlanma saptanmazken, 7’sinde progresif, üçünde fokal-punktat, üçünde periferal, birinde ise difüz kontrastlanma görüldü. Kavernom volümleri ile kontrastlanma arasında istatistiki olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,382). Hastaların 18’inde kavernoma GVA eşlik etmekteydi. Sonuç: Kavernomlar sıklıkla GVA’nın eşlik ettiği, içerisindeki kanama ürünlerinin miktarı ve evresine göre değişken MR görünüm özellikleri sergileyen, volümden bağımsız farklı kontrastlanma paternleri içeren vasküler orjinli lezyonlardır. Cerebral cavernomas are vascular malformations characterized by abnormally enlarged capillary cavities with abnormal brain parenchyma. In present study, magnetic resonance imaging (MRI) findings of cerebral cavernomas are presented. Material and Methods: Nineteen female and 17 male patients, who had brain MRI examination due to various complaints and found to have cavernoma were included. Cavernomas types, location, volumes, hemosiderin rings and shape, accompanying DVA and contrast enhancement were investigated in MRI. Association between cavernoma volumes and contrast enhancement was investigated. Results: Of 36 cavernomas, 17 were in cortical-subcortical area, 11 in deep, 5 in subcortical-central white matter, and 3 in central white matter. The cavernoma volume range was 0.02-6.50 ml (median 0,45 ml). Nineteen of them had discontinuous hemosiderin rings and 15 continuous ones, while two had none. Whereas 23 of them had sharp contour and 11 had relatively straight contour, 2 were indefinitely bordered. Twenty-four were lobule in shape, 11 was round and 1 was formless. Twenty-two of the cavernomas were of type 2, 13 type 1, and 1 type 3. While there were not contrast enhancement in 14 of cavernomas, progressive enhancement was observed in 7, focal-punctate in 3, peripheral in 3 and diffuse contrast enhancement in 1. Contrast enhancement was not significantly associated with cavernoma volumes (p=0,382). In 18 patients, cavernoma was accompanied by DVA.
- Published
- 2016
17. Evaluation of Incidental Bochdalek’s Herniae with MDCT
- Author
-
Özmen, Zafer, primary and Albayrak, Eda, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
18. Is hemorrhage the reason in crimean-congo hemorrhagic fever patients with neurological signs and symptomsa
- Author
-
Aktaş, Fatma, primary, Özmen, Zafer, additional, Altunkaş, Ayşegül, additional, Albayrak, Eda, additional, Duygu, Fazilet, additional, Demir, Osman, additional, and Özmen, ZelihaCansel, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
19. Magnetic resonance imaging findings of primary hepatic lymphoma
- Author
-
GÖKÇE, Erkan, ÖZMEN, Zafer, and TOKATLIOĞLU, Onur
- Subjects
hemic and lymphatic diseases ,fungi ,Lymphoma,magnetic resonance imaging,primary hepatic lymphoma ,Lenfoma,manyetik rezonans görüntüleme,primer hepatik lenfoma - Abstract
Primary hepatic lymphoma is a very rare entity and accounts for less than 1% of all extranodal lymphomas. A higher incidence is seen in patients that are immunocompromised, such as transplant recipients and patients with increased exposure to viruses such as Epstein- Barr virus, human immunodeficency (HIV), or hepatitis viruses. The majority are large B-cell lymphomas. The differential diagnosis for primary hepatic lymphoma is quite broad, including other primary and secondary hepatic malignancies, as well as infectious and inflammatory processes. In this study, a case of man with solitary primary hepatic lymphoma is presented magnetic resonance imaging findings., Primer hepatik lenfoma oldukça nadir görülen bir antite olup tüm ekstranodal lenfomaların %1\'inden azını oluşturur. Primer hepatik lenfoma, Epstein–Barr virus, human immunodeficency virüs (HIV) yada hepatit virüslerine maruz kalmış transplantasyon hastaları gibi immün sistemi baskılanmış hastalarda daha yüksek insidansta görülür. Büyük çoğunluğu B hücreli lenfomalardan oluşur. Ayırıcı tanısı infeksiyöz ve inflamatuar süreçler ile karaciğerin primer ve sekonder tümörlerine kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir. Bu çalışmada soliter primer hepatik lenfomalı bir olgunun manyetik rezonans görüntüleme bulguları sunulmaktadır.
- Published
- 2015
20. Soliter Mediyan Maksiller Santral İnsizorun Eşlik Ettiği Konjenital Nazal Piriform Aperturlu Bir Olgunun Bilgisayarlı Tomografi Bulguları
- Author
-
Gökçe, Erkan, EYİBİLEN, Ahmet, Aktaş, Fatma, and Özmen, Zafer
- Subjects
stomatognathic system ,Computed tomography,Congenital nasal pyriform aperture stenosis,Solitary median maxillary central incisor ,otorhinolaryngologic diseases ,Bilgisayarlı tomografi,Konjenital nazal piriform apertur stenozu,Soliter mediyan maksiller santral insizor ,respiratory system - Abstract
Konjenital nazal piriform apertur stenozu infantlarda havayolu obstrüksiyonun olağan dışı nadir bir nedenidir. Bu durum yenidoğanlarda nazal solunumu zorlaştırdığı gibi havayolu obstrüksiyonu ile yaşamı tehdit edici olabilir. Bu çalışmada doğum sonrası nefes alma ve emmede güçlüğü olan, pediatrik nazogastrik kateterin nazal pasajdan zorlanarak geçtiği, BT‟sinde soliter mediyan maksiller santral insizorunun eşlik ettiği konjenital nazal pyriform aperture stenosisi saptanan bir yenidoğan sunulmaktadır., Congenital nasal pyriform aperture stenosis is a rare and an unusual cause of airway obstruction in infants. Neonates are obligate nasal breathers and nasal airway obstruction can be a life-threatening condition. In this study, it was presented an infant diagnosed with congenital nasal pyriform aperture stenosis accompanied with solitary median maxillary central incisor on CT, having difficulty in breathing and nursing after the birth and pediatric nasogastric catheter passed through the nasal passage hard
- Published
- 2014
21. Thorax CT findings in patients with Crimean-Congo hemorrhagic fever (CCHF)
- Author
-
Aktaş, Turan, primary, Aktaş, Fatma, additional, Özmen, Zafer, additional, Altunkaş, Ayşegül, additional, Kaya, Turan, additional, and Demir, Osman, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
22. Evaluation of morphological changes in pharynx with dynamic CT and MRI in snoring patients
- Author
-
Aktas, Fatma, primary, Aktas, Turan, additional, Özmen, Zafer, additional, Akan, Hüseyin, additional, Aksöz, Tolga, additional, and Altunkas, Aysegül, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
23. Serebral Kavernomların Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları
- Author
-
GÖKÇE, Erkan, primary, BEYHAN, Murat, additional, ACU, Berat, additional, AKTAŞ, Fatma, additional, and ÖZMEN, Zafer, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
24. The evaluation of abdominal findings in Crimean-Congo hemorrhagic fever
- Author
-
Özmen, Zafer, primary, Albayrak, Eda, additional, Özmen, Zeliha Cansel, additional, Aktaş, Fatma, additional, Aktas, Turan, additional, and Duygu, Fazilet, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
25. Primer hepatik lenfomanın manyetik rezonans görüntüleme bulguları
- Author
-
Gökçe, Erkan, Özmen, Zafer, Tokatlıoğlu, Onur, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Radyoloji, Nükleer Tıp, Tıbbi Görüntüleme ,hemic and lymphatic diseases - Abstract
Primer hepatik lenfoma oldukça nadir görülen bir antite olup tüm ekstranodal lenfomaların %1’inden azını oluşturur. Primer hepatik lenfoma, Epstein–Barr virus, human immunodeficency virüs (HIV) yada hepatit virüslerine maruz kalmış transplantasyon hastaları gibi immün sistemi baskılanmış hastalarda daha yüksek insidansta görülür. Büyük çoğunluğu B hücreli lenfomalardan oluşur. Ayırıcı tanısı infeksiyöz ve inflamatuar süreçler ile karaciğerin primer ve sekonder tümörlerine kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir. Bu çalışmada soliter primer hepatik lenfomalı bir olgunun manyetik rezonans görüntüleme bulguları sunulmaktadır. Primary hepatic lymphoma is a very rare entity and ac- counts for less than 1% of all extranodal lymphomas. A higher incidence is seen in patients that are immunocom- promised, such as transplant recipients and patients with increased exposure to viruses such as Epstein- Barr vi- rus, human immunodeficency (HIV), or hepatitis viruses. The majority are large B-cell lymphomas. The differential diagnosis for primary hepatic lymphoma is quite broad, including other primary and secondary hepatic malignan- cies, as well as infectious and inflammatory processes. In this study, a case of man with solitary primary hepatic lymphoma is presented magnetic resonance imaging findings.
- Published
- 2013
26. Bilateral over kitlesi: Primer over tümörü? Krukenberg tümörü?
- Author
-
Özmen, Zafer, primary, Aktaş, Fatma, additional, Aslan, Kerim, additional, Albayrak, Eda, additional, Çelikyay, Fatih, additional, Altunkaş, Ayşegül, additional, and Sönmezgöz, Fitnat, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
27. RADIOLOGICAL FINDINGS IN A CHILD WITH TUBERCULOSIS PERITONITIS
- Author
-
Özmen, Zafer, primary, Aktaş, Fatma, additional, Aktaş, Turan, additional, Şenel, Ufuk, additional, Tanrıverdi, Halil İbrahim, additional, Aslan, Kerim, additional, Server, Sadık, additional, and Albayrak, Eda, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
28. Çocukluk Çağı Primer Böbrek Kist Hidatiğinde Radyolojik Bulgular
- Author
-
Özmen, Zafer, primary
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
29. Dev juvenil fibroadenom: Ultrasonografi ve manyetik rezonans bulgularıyla iki olgu sunumu
- Author
-
Bayrak, Koray İlkay, Özmen, Zafer, Elmalı, Muzaffer, Kale, Melike, and OMÜ
- Subjects
Cerrahi - Abstract
Jüvenil fibroadenom adolesan ve gençlerde görülen meme kitlelerinin sık rastlanan sebebidir. Çok büyük boyutlara ulaşabilen dev fibroadenomların adolesan dönemde görülen tipi olan bu kitleler, geniş alana yayılıp konjesyona ve deride ülserasyonlara neden olabilirler. Dev juvenil fibroadenomlar genellikle tek ve unilateraldir. Bu yazımızda adolesan dönemdeki iki olguda 10 cm ve 12 cm boyutlara ulaşan, tek taraflı, juvenil fibroadenomların ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme bulguları tartışılmıştır. Juvenile fibroadenoma is common cause of breast masses in adolescent and young individuals. Giant fibroadenoma which is a type of fibroadenomas reaching extreme sizes in adolescent period could cause congestion and ulceration. Giant juvenile fibroadenomas are usually solitary and unilateral. With this study we discussed ultrasonographic and magnetic resonance imaging findings of unilateral juvenile fibroadenomas with diameters of 10 and 12 cm.
- Published
- 2008
30. Çocukluk dönemi obstrüktif böbrek hastalıklarında dinamik manyetik rezonans ürografinin tanı değeri
- Author
-
Özmen, Zafer, Yalın, Türkay, and Radyodiagnostik Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine - Abstract
Bu çalışmanın amacı, pediatrik üriner sistem hastalıklarının tanısında ve üriner sistemin obstrüktif patolojilerinin belirlenmesinde dinamik MRÜ'nin yapısal ve fonksiyonel olarak tanı değerini araştırmak ve obstrüktif patolojilerde obstrüksiyonun derecesinin belirlenmesinde dinamik MRÜ'nin doğruluğunu ortaya koymaktır. Bu amaçla, çeşitli üriner sistem hastalıkları öntanılarıyla dinamik MRÜ incelemesi için yönlendirilen toplam 96 hastaya inceleme yapıldı. Bu hastalardan dinamik MRÜ incelemesi öncesi veya sonrasında (1 hafta ile 1 ay arasında değişen zaman aralığında) DRS tetkiki de yapılan 33 hasta çalışmaya dahil edildi. 63 hasta ise DRS incelemesi yapılmadığından çalışmaya dahil edilmedi. Hastaların böbrek-üreter üniteleri yapısal yönden skorlama sistemi ile değerlendirildi. Fonksiyonel ve eksresyonel yönden ise dinamik MRÜ ve DRS sonuçları karşılaştırıldı. Böbreklerin fonksiyonlarını ve üriner sistem obstrüksiyonunu DRS ile karşılaştırma da ise literatürde de önerildiği gibi, böbrek fonksiyonunu kantitatif olarak hesaplama ve obstrüksiyonun gradeleri arasındaki farkı belirleme şeklinde bir yaklaşım uygulandı. Otuzüç hastanın dördünde dinamik MRÜ hastaları obstrüksiyon derecesi yönünden DRS tetkiki ile farklı kategoride sınıflandırdı. Farklı sınıflandırılan bu hastaların tamamında dinamik MRÜ obstrüksiyonu olduğundan daha abartılı olarak gösterdi. Ancak normal ve anormal hastaları birbirinden ayırt etmede dinamik MRÜ ve DRS arasında farklılık saptanmadı. Dinamik MRÜ'nin obstrüksiyon açısından duyarlılığı %100, özgüllüğü %94, olumlu öngörü değeri %81, olumsuz öngörü değeri %100 olarak bulundu. Fonksiyonel madde stazı açısından MRÜ'nin duyarlılığı %67, özgüllüğü %100, olumlu öngörü değeri % 100, olumsuz öngörü değeri %95 olarak saptandı. Atrofık böbrek açısından ise dinamik MRÜ'nin duyarlılığı, özgüllüğü, olumlu öngörü değeri ve olumsuz öngörü değeri %100 olarak bulundu. Sınırda obstrüksiyon bakımından ise olgu sayısı yeterli olmadığından istatistiksel analiz yapılamadı. Fonksiyonel değerlendirmede, dinamik MRÜ ve DRS arasında güçlü bir ilişki ve uygunluk olduğu görüldü. Dinamik MRÜ'nin yapısal değerlendirmede ise normal yapıya sahip hastaların %86,3'ünde anormal yapıya sahip hastaların ise %88'inde böbrek-üreter ünitesini tamamen gösterdiği sonucuna ulaşıldı. Bu hastalardan normal yapıya sahip olanların %68,1'inde, anormal yapıya sahip olanların ise %64,2'sinde yapısal değerlendirme üstün kalitede idi. Bu bulgularla dinamik MRÜ'nin iyonize radyasyon kullanmadan iyi kalitede anatomik bilgi, sayısal fonksiyonel değerlendirme ve ekskresyon derecesinin tayini ile çocuklarda üriner sistemin görüntülenmesinde uygun bir inceleme yöntemi olduğu görülmüştür. Bu özelliklerinden dolayı potansiyeli muazzamdır. Dinamik MRÜ tek bir tetkikle böbrek-üreter ünitesini tamamen incelememize imkan vermektedir. Anahtar sözcükler: Dinamik manyetik rezonans ürografi, Diüretik renal sintigrafı, Paylaşılmış renal fonksiyon, Obstrüksiyon, Böbrek. The aim of this study is to research the standart of diagnosis of dynamic MRU as structural and functional in the diagnosis of pediatric urinary tract illnesses and in determining the obstructive pathologies of urinary system and is to verify the dynamic MRU in determining the degree of obstruction in the obstructive pathologies. For this purpose, 96 patients having urinary system illnesses and directed for the examination of dynamic MRU were analysed. Among these patients, before or after the examination of the dynamic MRU ( between 1 week and 1 month ), 33 patients who are made DRS examination were included. The other 63 patients were excluded in the investigation because DRS investigation wasn't performed. Patient's renal-ureter units were structurally evaluated with the score system. The results of dynamic MRU and DRS were functionally and excreationally compared. In comparing the kidneys' functions and urinary system obstructions with DRS, as it was suggested in literature, an approach to the kidney function as quantitative and to modify the differences between the obstructions and its grades was applied. Four patients having dynamic MRU of 33 patients were classified in a different category with the examination of DRS in the degree of obstruction. In all patients who were differentially classified, the dynamic MRU obstruction showed more exaggerated than it was. However, in discriminating normal patients from abnormal patients, no difference between dynamic MRU and DRS was determined. It was found that regarding to obstruction, in a dynamic MRU, sensitivity is 100%, specificity is 94%, positive predictive value is 81%, negative predictive value is 100%. It was also determined that from the view of functional element stasis, the sensitivity of MRU is 67%, its specificity is 100%, positive predictive value is 100%, negative predictive value is 95%. From the view of atrophic kidney, it was also found that the sensitivity, specificity, positive prevision asset and negative predictive value of dynamic MRU are 100%. An statistical analysis wasn't done because number of subjects wasn't enough regarding to borderline obstruction. In the functional evaluation, it was seen that there are a strong relation and correlation between dynamic MRU and DRS. In the structural evaluation of dynamic MRU, it resulted that 86% of normal patients and 88% of abnormal patients have completely showed the renal- ureter unit. Among these patients in 68,1% of normal patients and in 64,1% of abnormal patients the structural evaluation was at high quality. With these findings, dynamic MRU was seen that it is a suitable analysis method in displaying the urinary system of children with a good quality anatomical information, quantitative functional evaluation and determination of excreational degree without using ionizing radiation. Owing to these properties it has high potential. The dynamic MRU enables us to analyse the renal-ureter unit completely only with a unique examination. Key words: Dynamic magnetic resonance urography, Diuretic renal scintigraphy, Splitted renal function, Obstruction, Kidney. 129
- Published
- 2007
31. Bilateral Temporomandibular Joint Dislocation Secondary to Epileptic Seizure.
- Author
-
Aktaş, Fatma, Özmen, Zafer, Aktaş, Turan, Altunkaş, Ayşegül, Sönmezgöz, Fitnet, and Albayrak, Eda
- Subjects
- *
STATUS epilepticus , *TEMPOROMANDIBULAR disorders - Abstract
The article presents a case study of a 27 years old male patient with complaints of epileptic seizure and was diagnosed with status epilepticus; and mentions that he suffered temporomandibular joint (TMJ) dislocation.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
32. DEV JUVENİL FİBROADENOM: ULTRASONOGRAFİ VE MANYETİK REZONANS BULGULARIYLA İKİ OLGU SUNUMU.
- Author
-
Bayrak, İlkay Koray, Özmen, Zafer, Elmalı, Muzaffer, and Kale, Melike
- Subjects
- *
CASE studies , *BREAST ultrasound , *MAGNETIC resonance mammography , *BREAST tumors , *DISEASES in teenagers , *MEDICAL research - Abstract
Juvenile fibroadenoma is common cause of breast masses in adolescent and young individuals. Giant fibroadenoma which is a type of fibroadenomas reaching extreme sizes in adolescent period could cause congestion and ulceration. Giant juvenile fibroadenomas are usually solitary and unilateral. With this study we discussed ultrasonographic and magnetic resonance imaging findings of unilateral juvenile fibroadenomas with diameters of 10 and 12 cm. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2008
33. Fokal solid karaciğer kitlelerinin benign-malign ayrımında hepatik elastografinin tanı değeri
- Author
-
Almus, Eda, Özmen, Zafer, and Radyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Diagnosis-differential ,Liver ,Liver neoplasms ,Neoplasms ,Diagnosis ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Elastography - Abstract
Amaç: Bu çalışmada amacımız; fokal solid karaciğer kitlelerinin benign veya malign ayrımını yapmada hepatik elastografinin tanı değerini belirlemektir. Bu amaçla karaciğer parankim gerinimi/lezyon gerinim oranlarının, elastografik renk kodlarının malign veya benign kitleler arasında tanısal açıdan farklı olup olmadığı değerlendirilmiştir.Gereç ve Yöntem: Aralık 2014 - Haziran 2015 tarihleri arasında polikliniklerden rutin tüm batın veya hepatobilier ultrasonografi için bölümümüze yönlendirilen, 2 cm ve üstü büyüklükte fokal solid karaciğer kitlesi olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Tek radyolog tarafından rutin B-mod ultrasonografi (US), renkli doppler ve semikantitatif elastografi yapıldı. Lezyonlar, gerçek zamanlı B-mod ve renkli doppler US ile görüntülenerek lezyonların boyutları, proba uzaklıkları, ekojeniteleri ve vaskülariteleri değerlendirildi. Daha sonra elastografi moduna geçilerek aynı prob ile hastaya gerçek zamanlı elastografi görüntüleri elde edildi. Elastografi incelemesi hasta nefesini tutarken subkostal veya interkostal tarama ile elde edildi. Renk skalası gerinim yüksek olanlar için kullanılan kırmızı ile gerinimi az olan mavi renk aralığında olup yeşil ara gerinime sahip alanları gösterir şekilde ayarlandı. Lezyona ve gerinimin karşılaştırılacağı karaciğer parankimine birbirine eşit ya da eşite yakın region of interest (ROI)'ler konularak ölçümler yapıldı. Lezyonların gerinim ölçümleri, gerinim indeks değerleri ve renk kodu kaydedildi. Lezyonun sertliğini gösteren gerinim indeks değeri; normal karaciğer parankimi ile lezyon gerinim değerleri oranlanarak elde edildi. Tüm istatistiksel analizler SPSS paket programı (Statistical Package for the Social Sciences 15.0) kullanılarak yapıldı. Gerinim değerleri ortalama ± standard deviasyon şeklinde hesaplandı. Benign ve malign karaciğer fokal solid kitlelerinin gerinim indeks oranını karşılaştırmak için non parametrik test olan Mann-Whitney U testi, elastografik renk kodu ile kitle natürünü kıyaslamak içinse Ki-kare testi kullanıldı. SPSS programı yardımcılığı ile sensitivite ve spesifite oranları hesaplandı. Sensitivite ve spesifitenin toplamının en yüksek olduğu değer eşik değer olarak kabul edildi.Bulgular: Bu prospektif çalışmada 52 hasta, 56 fokal solid karaciğer lezyonu değerlendirildi. Lezyonların 33'ü hemanjiyom, 2'si fokal nodüler hiperplazi (FNH), 16'sı metastaz ve 5'i de hepatosellüler kanser (HCC) olarak tanı aldı. Lezyonların 28'i baskın mavi renk kodlaması verirken 28'i de baskın yeşil renk kodlaması vermekteydi. Mavi renkli lezyonların 17'si malign iken 11'i benign, yeşil renkli lezyonların ise 24'ü benign iken 4'ü maligndi. Ki kare testi ile kitle natürü ve renk kodlaması karşılaştırıldığında renk kodlaması ile kitle natürü arasındaki farkın anlamlı olduğu görüldü. Parankim geriniminin lezyon gerinimine oranı ile elde edilen gerinim indeks değerleri malign ve benign kitlelerde karĢılaĢtırıldı. Mann Whitney U testine göre gerinim indeks değerleri malign ve benign kitlelerde p
- Published
- 2015
34. A New Diagnostic Tool for the Assessment of Pelvic Dysfunction in MR Defecography
- Author
-
Özmen Z and Aktaş F
- Subjects
- Humans, Female, Middle Aged, Adult, Male, Aged, Pelvic Floor diagnostic imaging, Pelvic Floor physiopathology, Defecation physiology, Reproducibility of Results, Defecography methods, Magnetic Resonance Imaging methods, Pelvic Floor Disorders diagnostic imaging, Pelvic Floor Disorders physiopathology
- Abstract
Background: Pelvic floor dysfunction is characterized by incomplete fecal defecation, negatively affecting the quality of life. Magnetic resonance defecography (MRD) is a useful examination that is ionizing radiation-free and easily reproducible, and provides anatomical and functional details that are obtainable through multiplanar and dynamic examinations. The study aims to detect pathology using MRD in patients with suspected pelvic floor dysfunction and determine its cause., Methods: MRD was performed on 79 individuals. Dynamic images were obtained at rest, straining, and during defecation. Pelvic hiatus mediolateral diameters were compared between groups., Results: The defecation phase provided more accurate results than the straining phase for determining the existence and severity of pathology significantly., Conclusion: The defecation phase is the most accurate phase for identifying the existence and severity of pathology, as the pelvic hiatus mediolateral diameter is thought to be an important factor in triggering pelvic dysfunction., (Copyright© Bentham Science Publishers; For any queries, please email at epub@benthamscience.net.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
35. Diffusion MRI in Intracranial Hypertension: Quantitative Assessment
- Author
-
Aktaş F and Özmen Z
- Subjects
- Humans, Female, Male, Adult, Middle Aged, Brain diagnostic imaging, Case-Control Studies, Young Adult, Diffusion Magnetic Resonance Imaging methods, Intracranial Hypertension diagnostic imaging
- Abstract
Purpose: Intracranial hypertension (IH) is a neurological disease characterized by increased intracranial pressure. Idiopathic intracranial hypertension (IIH) is characterized by increased intracranial pressure without an underlying neuroradiological cause (1-3). The IH associated with a reason such as a mass, hydrocephalus, or drug use, is referred to as secondary intracranial hypertension (SIH). We aimed to detect and determine whether the increased intracranial pressure causes a change in the diffusion values of the brain in the diffusion MRI images., Methods: The study includes 24 consecutive patients diagnosed with IIH and 18 consecutive patients diagnosed with secondary intracranial hypertension (SIH). The control group included 24 patients. Measurement of apparent diffusion coefficient (ADC) was performed using DWI sections obtained from subcortical white matter and the cortex of the frontal lobe in the basal ganglia plane, caudate nucleus head, thalamus, the posterior leg of the internal capsule, corpus callosum splenium; in the centrum semiovale plane, from the central white matter region. with 1.5T MRI using b=500s/mm2 and b=1000s/mm2 values both in patients and control groups. Mean ADC values were compared between IIH, SIH patients and control groups., Results: The ADC values from the head of the caudate nucleus and the cortex were significantly higher in the IIH group compared to the control group. When the ADC values of the SIH and control groups were compared, it was found that some of the ADC measurements (subcortical white matter, cortex and semioval center) were significantly different. The comparison of the IIH and the SIH groups revealed that the ADC measurements of central white matter in the centrum semiovale, the subcortical white matter and the posterior leg of the internal capsule were significantly different., Conclusion: We have found increased diffusion of IIH and SIH patients, which supports the development of brain edema. Even though the mechanism of the brain edema in IIH is not entirely clear, it is thought that the mechanism is different from the brain edema caused by a mass or a sinus thrombosis., (Copyright© Bentham Science Publishers; For any queries, please email at epub@benthamscience.net.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.