Search

In the last decades, many developing countries abandoned their existing policy regimes and adopted inflation targeting (IT) by which they aimed to control inflation through the use of policy interest rates. During the period before the crisis, most of these countries experienced large appreciations in their currencies. Given that appreciation helps central banks curb inflationary pressures, we ask whether central banks in developing countries have different policy stances with respect to depreciation and appreciation in order to hit their inflation targets. To that end, we analyze central banks' interest rate decisions by estimating a nonlinear monetary policy reaction function for a set of IT developing countries using a panel threshold model. Our findings suggest that during the period under investigation (2002-2008), central banks in developing countries implementing IT tolerated appreciation by remaining inactive in the case of appreciation, but fought against depreciation pressures beyond some threshold. We are unable to detect a similar asymmetric response for IT advanced countries suggesting that an asymmetric policy stance is particular to IT developing countries. Although there is a vast literature on asymmetric responses of various central banks to changes in inflation and output, an asymmetric stance with regards to the exchange rate has not been analyzed yet in a rigorous way especially within the context of IT developing countries. In this sense, our study is the first in the literature and thus is expected to fill an important gap.

In the literature there is a great debate on the growth effects of international financial integration. It is argued that the direction and the magnitude of the effect of financial integration on growth depend on some structural and economic characteristics of the economies. This implies that financial globalization can have asymmetric effects on economic growth due to some other factors. In this study we examine the effect of financial integration on growth mainly focusing on the threshold effects suggested by economic theory and empirical evidence. To this end, we employ Panel Smooth Transition Regression Models in order to investigate the asymmetric effects in the financial integration-growth relationship for a large number of countries for the period of 1970-2009. Besides estimating the threshold effects for all countries in the sample, we also examine whether these threshold effects differ for different country groups such as emerging economies, other developing countries and advanced countries. Our empirical results showed that international financial integration has asymmetric effects on growth due to financial development, institutional quality, trade openness and some macroeconomic variables of the economies. We also find that the signs and the magnitudes of these effects can differ for emerging, advanced and other developing countries.

Defence expenditures have both costs and benefits to the economy. The costs of defence expenditures are mainly emphasized as opportunity costs. On the other hand, defence spending may have growth-promoting potential benefits: a rise in defence spending may result in a higher aggregate demand, production and employment. This paper examines empirically the effects of military expenditures on economic growth for Middle Eastern countries and Turkey, for the time-period 1989-1999. The relationship between military expenditure and economic growth is investigated by using cross-section and dynamic panel estimation techniques. Empirical analysis indicates that military expenditure enhances economic growth in the Middle Eastern countries and Turkey as a whole. © 2005 Taylor & Francis Group Ltd.

ÖZ BİRİM KOK TESTLERİ VE BU TESTLERİN TÜRKİYE'NİN BELLİ BAŞLI SERİLERİNE UYGULANMASI ÖCAL, Nadir Yüksek Lisans Tezi, iktisat Anabilim Dalı Tez Yöneticisi : Prof. Dr. Haluk ERLAT Şubat, 1992, 94 sayfa. Zaman dizilerinde birim kökün varlığının, ekonomik ve ekonometrik analizlerde doğurduğu önemli sonuçlar, çok sayıda birim kök sınamasının geliştirilmesine neden olmuştur. Pratikte bu testler, serilerin doğrusal bir trend etrafında durağan mı yoksa bir doğrusal trende dönme eğilimi göstermeyen durağan dışı r assai süreçler mi olduğunun saptanmasında kullanılmaktadır. Bu çalışma, birim kök testlerinin Türkiye'nin belli başlı yıllık ve mevsimsel serilerine uygulanarak karşılaştırılmasını amaçlamaktadır. Test istatistikleri, genelde, mevsimsel modeller ve trend ve sabit terim içeren veya içermeyen birinci ve daha yüksek dereceden otoregressive modeller kullanılarak elde edilmektedir. Bu testler, teorik çerçeveleri faklı olmasına rağmen, uygulamada pek farklı sonuçlar vermemektedirler. Yaptığımız uygulama sonucunda ele aldığımız dizilerin, deterministi k bir trende zaman içinde dönüş eğilimi göstermeyen, durağan dışı rassal süreci erce türetildiği anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler = Birim Kök, Durağan, Durağan Dışı Rassal Süreçler ve Doğrusal Trend. Bilim Kodu ` 221.01.01 iv ABSTRACT UNIT ROOT TESTS AND THEIR APPLICATION TO CERTAIN MACROECONOMIC SERIES OF TURKEY ÖCAL, Nadir M.S. in Economics Supervisor: Prof. Dr. Haluk ERLAT February, 1992, 94 Pages. The important implications of unit roots, both theoretically and empirically, in economic and econometric analysis have resulted in the development of a large amount of unit root test procedures. In practice these tests are used to check whether the series are stationary around a linear trend or nonstationary stochastic processes with no tendency to return a trend line (i.e., to check for the presence of unit root in their generating mechanism). This study aims to compare the unit root tests by applying them to certain annual and seasonal macroeconomic series of Turkey. Seasonal models, first and higher order autoregressive models with and without trend and drift are commonly used in deriving test statistics. It is found that although these tests are different in theoretical framework, they do not diverge from each other as far as empirical results are considered. The applications undertaken in this study lead to the conclusion that all the series used are nonstationary stochastic processes that have no tendency to return to a deterministic path. Key words: Unit root, Stationary, Nonstationary stochastic processes and linear trend. Science Code : 221.01.01 iii 94

Bu çalışma, 2002-2013 yıllarında Türkiye'de il düzeyinde gerçekleşen kamu harcamalarının yerel ekonomik kalkınma üzerine etkisini incelemektedir. Çalışma kapsamında gece ışıkları verisi kullanılarak Türkiye için il bazında, 2002-2013 yılları için GSYIH endeksi oluşturulmuş; yerel seçimlerin yapısı ve zamanlaması üzerinden bir Enstrümental Değişkenler (IV) yaklaşımı kurgulanarak kamu yatırımlarının yerel ekonomik kalkınma üzerine etkisi tahmin edilmiştir. Buna göre Türkiye'de il düzeyinde gerçekleşen 1 Türk lirası kamu yatırımı gece ışıkları kullanılarak hesaplanan GSYIH'yi 2.7 Türk lirası kadar artırmaktadır. Bu durum, Türkiye'de mali çarpanın 2.7 civarında, ilgili literatürdeki tahminlerinin yukarı bandında olduğunu göstermektedir. Sonuçlar Türkiye'de maliye politikasının ekonomik büyümeyi sağlamakta büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermekte ve kamu harcamalarının etkinliğine yönelik güncel tartışmalara katkıda bulunmaktadır. In this study, we estimate the local government spending multiplier for Turkey using the province-level variation in government spending for 2002-2013. The main diffculty is that there is no official province-level GDP reported for this period. We use the night lights data as a proxy to construct province-level GDP indices for Turkey between 2002-2013. Employing an instrumental variables (IV) strategy motivated by the structure/timing of local elections in Turkey, we find that 1 Turkish lira public investment generates up to 2.7 Turkish lira national income. This suggests that the fiscal multiplier is around 2.7 in Turkey, which is above the fiscal multiplier estimates reported in the literature. This results contributes to the recent debates on the effectiveness of government spending by showing that fiscal policy has a great potential to lift economic growth. 83

Bu tezin ana amacı Türkiye'de iller ve bölgeler arası mekânsal etkileşimlerin bölgesel büyüme ve istihdam yakınsamasını nasıl etkilediği araştırmaktır. Elde edilen bulgular uygulanan mekânsal ekonometrik yöntemlerin yalnızca geçerliliğini değil, aynı zamanda üstünlüğünü de göstermektedir. İlk olarak, 1991-2009 yılları arası il bazında büyüme yakınsamasını ortaya koymak amacıyla kesit düzeyinde kapsamlı bir mekânsal ekonometrik model seti kullanılmaktadır. Sonuçlar iller arasında mutlak ve koşullu yakınsamanın varlığına işaret etmekte, il bazında büyümede itici gücün istihdam ve lise mezunları ile ölçülen beşeri sermaye olduğunu ortaya koymaktadır. İkinci olarak, mekânsal dinamik panel veri modelleri kullanılarak metodolojik bir ayrışma sağlanmaktadır. Bulgular 2002-2007 döneminde yapısal bir değişiklik olduğunu göstermekte, başlangıçta anlamlı etkisi olmayan kamu ve özel yatırımların bu dönemde büyümeye katkı sağladığı ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan, istihdam ve üniversite mezunları ile ölçülen beşeri sermaye illerin büyümesi üzerinde baz döneme kıyasla fark yaratamamış görünmektedir. Üçüncü olarak, sektörel ve bölgesel düzeyde değişim sergileyen istihdam yakınsaması mekânsal panel görünürde ilişkisiz regresyon modelleri ile tahmin edilmektedir. 2004-2011 dönemi boyunca, istihdam oranlarındaki büyüme tarım sektöründe ıraksama, hizmet sektöründe ise yakınsama göstermektedir. Sanayi sektörü için statik modelde ıraksama bulunurken dinamik modelde bu bulgu ortadan kalkmaktadır. Tarım sektörü giderek önemini yitirmekte ve komşu iller arasında tarımsal işgücü için rekabet doğmaktadır. Buna karşılık, sanayi ve hizmet sektörlerindeki istihdam oranları komşu bölgelerde pozitif geri bildirimlere işaret etmektedir. Tahmin sonuçları tarımdan hizmet sektörüne istihdam geçişleri olduğunu doğrulamaktadır. The main objective of this thesis is to investigate how spatial interactions across the provinces and regions may affect the regional growth and employment convergence in Turkey. The overall outcomes suggest not only the validity but also the superiority of the spatial econometric models. First, a comprehensive set of spatial cross-sectional models is employed to reveal the provincial growth convergence from 1991 to 2009. The results suggest evidences of absolute and conditional convergence across provinces with main driving forces being employment and human capital described by the high school graduates. Second, a methodological departure is provided by the spatial dynamic panel data models. The outcomes disclose structural differences in the 2002-2007 period in which the initially ineffective public and private investments turn out to be growth-promoting. On the other hand, the employment and human capital as measured by the university graduates could not mark significant differences in determining provincial growth. Third, the employment convergence that exhibits both regional and sectoral variations is estimated by spatial panel seemingly unrelated regression models. Throughout the 2004-2011 period, the growth rate of employment rates display divergence in the agriculture and convergence in the services sector. The industry sector shows divergent pattern in static models which becomes insignificant in dynamic setting. The agriculture sector loses its significance and regional competition for labor arises among neighbors. On the contrary, the employment rates in the industry and services sectors signify positive feedbacks across adjacent regions. The estimation results validate the employment shifts from agriculture to services sector. 256

Bu tez iklim değişikliğinin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini bölgesel, ulusal ve küresel düzeyde hesaplanabilir genel denge (HGD) modelleri ile incelemektedir. Öncelikle iklim değişikliğinin fiziksel etkileri bu çalışma için geliştirilmiş olan bir bitki-sulama modeli ile verim ve sulama gereksinimi değişimlerine dönüştürülmüştür. Daha sonar bu değişimler HGD modeline üretkenlik şokları olarak kullanılmıştır. Sonuçlar iklim değişikliğinin 2035 yılından itibaren etkili olmaya başlayacağını, 2060 yılından sonra etkilerin ağırlaşacağını göstermektedir. Hem bölgesel hem de küresel etkiler konuma ve tarımsal üretimin yapısına göre değişikliklik göstermektedir. Uluslararası ticaret ekonominin iklim değişikliği şoklarına verdiği tepkide anahtar rol oynamaktadır. Ulusal düzeyde ticaret serbesleştirmesinin etkileri de incelenmiştir. Avrupa Birliği ile yapılacak olan bir ticaret serbestleşmesi refahı arttırmakta ancak bu artış iklim değişikliğinin sebep olduğu zararı karşılamak konusunda düşük kalmaktadır. Ancak refah artışı iklim değişikliğinin etkileri ağırlaştıkça artmaktadır. Benzetim sonuçları küresel düzeyde iklim değişikliğinin etkilelerinin olası etkilerinin geniş bir yelpazeye yayıldığını göstermektedir. Sonuçlar dünyanın farklı bölgeleri ve bir bölgedeki farklı sektörler için değişiklikler göstermektedir. Diğer taraftan, ticaret serbestleşmesinin etkileri genellikle varsayılan iklim değişikliği senaryosundan bağımsızdır. Sonuçlar, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin küresel çaptaki yapılacak bir ticaret serbestleşmesi ile hafifletilebileceğini göstermektedir. This thesis investigates the effects of climate change on the Turkish economy by using computable general equilibrium (CGE) models at regional, national and global level. The physical impact of climate change is first translated into yield and irrigation requirement shocks by using a crop-hydrology model developed for this study. Then these are introduced into the CGE models as productivity shocks to investigate their effects on the overall economy. Simulation results suggest that climate change will come into play after 2035, and its effects on the economy will get worse after 2060. The final economic effects at regional and global levels will depend on the location and structure of agricultural production. Trade liberalization is considered as a policy response to contain the negative impact of the climate change. The results indicate that trade liberalization helps, but the positive effects are limited. International trade plays a key role in the response of the economy to the climate change shocks. Trade liberalization with the European Union is found to have positive effects on welfare of households, however these effects are low compared to the harm caused by climate change. Moreover, it was also noted that these positive effects increased as climate change effects are worsened. At the global level, the simulation results suggest that there is a significant uncertainty about the impact of climate change on the global economy. The effects are not homogenous for different regions of the world or different sectors in a region. On the other hand, effects of trade liberalization are not affected by the uncertainty in the climate change scenarios. Our results suggest that adverse effects of climate change on welfare can be alleviated by trade liberalization in most parts of the world. 248

Para talebi fonksiyonu, para politikaları ile ekonominin geri kalan kısmı arasındaki bağlantıyı temsil etmesinden dolayı, makroekonomik modellemede önemli bir yapı taşı olarak kabul edilmiştir. Para talebi literatürünün önemli bir kısmı para arzına gelen bir şokun, enflasyon, faiz oranları, milli gelir, özel yatırımlar ve diğer politika değişkenlerine olan beklenen etkisini ölçmeyi sağlayan istikrarlı para fonksiyonu ile ilgilenmektedir. Bu tez çalışması, 1980-2010 döneminde Avrupa Bölgesi için para talebi, GSYIH, enflasyon ve faiz oranları arasındaki ilişkiyi ölçmek için hem doğrusal hem de doğrusal olmayan tahmin yöntemlerini kullanmaktadır. Bu tezin amacı, Avrupa para talebini doğrusal ve doğrusal olmayan çerçevede karşılaştırmaktır. Bu bağlamda, öncelikle vektör otoregresif (VAR) modeli tahmin edilmiştir. Daha sonra eşik otoregresif modeli tahmin edilmiş ve para talebi modelinin doğrusal olmayan özellikleri incelemiştir. Mevcut uygulamalı literatürün aksine, doğrusal VEC modeli istikrarlılık belirtileri bulabilmiştir. Ancak, modelde ekonomik teori ile çelişkili, doğrusal olmayan modellerle açıklanabilen bazı sonuçlar bulunmaktadır. MTAR tip eşik kointegrasyon modellerinin sonuçları Avrupa Bölgesi para talebinde doğrusalsızlığı doğrulamaktadır. Doğrusal olmayan modelde, alt rejimin düzeltme katsayısı (ECM), üst rejime kıyasla uzun dönemde dengeye doğru daha hızlı bir hareket göstermektedir. Bu bağlamda, doğrusal olmayan model, Avrupa para talebi için ekonomik literatüre doğrusal modele göre daha iyi bir uyum göstermektedir.Anahtar Kelimeler: Avrupa Bölgesi, Para Talebi, Doğrusalsızlık, Eşik EşbütünleşimModelleri, Vektör Hata Düzeltme Modeli (VECM) The money demand function has been regarded as a fundamental building block in macroeconomic modelling, as it represents the link between the monetary policy and rest of the economy. The extensive literature on money demand function is concerned with the existence of a stable money demand function, which ensures adequate prediction of impact of a given change in money supply on other economic variables such as, inflation, interest rates, national income, private investment and other policy variables. This thesis employs both linear and nonlinear estimation methods to investigate the relationship between money demand, GDP, inflation and interest rates for the Euro Area over the period 1980-2010. The aim of this thesis is to compare the European money demand in linear and nonlinear framework. First a vector autoregression (VAR) model has been estimated. Then a threshold cointegration model has been employed and nonlinearity properties of the money demand relationship has been investigated. In contrast to the existing empirical literature, linear VEC model can find evidence of stability, however it has some conflicting results which can be explained by the nonlinearity of the model. Empirical results of MTAR type threshold cointegration specification verifies the nonlinearity in European money demand. The adjustment coefficient of lower regime suggests faster adjustment towards long run equilibrium compared to upper regime in nonlinear model. Moreover, the nonlinear model presents better fit to economic literature than linear model for European money demand.Keywords: Euro Area, Money Demand, Nonlinearity, Threshold Cointegration, VECM. 197

Bu çalışmanın temel amacı gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senedi piyasalarının ve uluslararası emtia piyasalarının, uluslararası yatırımcıları kendilerine çekme potansiyellerinin değerlendirilmesidir. Portföylerinin toplam riskini azaltabilmek maksadıyla, yatırımcılar çesitli portföy çesitlendirme stratejilerinden yararlanırlar. Bu stratejilerin basarılı olabilmesi için portföye dâhil edilecek varlıklar arası korelasyonun düsük olması gerekmektedir. Fakat gelismis ülkelerin finans piyasaları arasındaki korelasyonun çok yüksek olduğu ve dolayısıyla bu pazarlar arasında yapılacak bir portföy çeŞsitlendirmesinin sagğlayacağı faydanın çok sınırlı olacağı artık iyi bili¬nen bir gerçektir. Bu durum yatırımcıları gelismis piyasalar ile korelasyonu düsük ( mümkünse negatif) ama yüksek büyüme potansiyeli olan alternatif pazar arayısına yönlendirmektedir. Bu çalısma kapsamında Türkiye ve Çin hisse senedi piyasaları ile tarımsal ürün ve değerli metal piyasaları alternatif piyasa olarak değerlendirilmis ve bu piyasaların geliŞmiŞ ülkelerdeki hisse senedi piyasalarıyla olan korelasyonlarının yapısı ve özellikleri dinamik koŞullu korelasyonun modellenmesi ile incelenmiŞtir. Sonuçlar artan trend hipotezinin neredeyse tüm piyasa çiftleri arasındaki korelasyon için geçerli olduğunu ve piyasa oynaklığının (volatility) korelasyonun zaman içinde değisen yapısında önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır.Anahtar Kelimeler: Çok Değiskenli GARCH, Yumuşak Geçisli Kosullu Korelasyon, Portföy Çesitlendirme, Finans Piyasalarının Entegrasyonu ve Ortak Hareketleri The main purpose of this thesis is to assess the potential of emerging stock mar¬kets and commodity markets in attracting the attention of international investors who utilize various portfolio diversification strategies to reduce the cumulative risk of their portfolio. A successful portfolio diversification strategy requires low cor¬relation among financial markets. However, it is now well documented that the correlations among financial markets in developed countries are very high and hence the benefits of international portfolio diversification among these markets have been very limited. This fact suggests that investors should look for alternative markets whose correlations with developed markets are low (or even negative if possible) and which have high growth potentials. In this thesis, two emerging countries' stock markets and two commodity markets are considered as alternative markets. Among emerging countries, Turkey and China are chosen due to their promising growth performance since the mid-2000s. As commodity markets, agricultural commodity and precious metal markets are selected because of the outstanding performance of the former and the 270

Bu tezde, bankaların faiz belirleme davranışının teknoloji, para politikası ve kredi faizi şoklarının ekononomiye aktarımı üzerindeki etkisi çalışılmıştır. Bu doğrultuda, Yeni Keynesyenci bir modele monopolcü rekabetçi bankacılık sektörü dahil edilmiştir. Bu yapıda, her banka kredi faizini Calvo tipi katı kontrat mekanizması çerçevesinde değiştirmektedir. Yapılan bu varsayım kredi faizlerinin ampirik çalışmalarla tutarlı bir şekilde katı olmasını sağlamaktadır. Sonuçlar katı kredi faizinin, modelin dinamiklerini önemli bir biçimde değiştirdiğini göstermektedir. Yavaş intibak eden kredi faizlerinin varlığı, söz konusu şokları takiben kullanılan kredi miktarını etkilemektedir. Bu durum, esnek ve katı kredi faizi modellerinin ima ettiği etki tepki fonksiyonlarının arasındaki farkın temel kaynağıdır. This thesis aims to understand the role of interest rate setting behavior of the banks for the transmission of technology, monetary policy and loan rate shocks into the real economy. To this end, we introduce a monopolistically competitive banking sector into a New Keynesian model. Here, each bank can change its loan rate only infrequently in the fashion of Calvo type staggered contract. This setting implies that the adjustment of the aggregate loan rate is sticky, which is consistent with the empirical evidence. The results show that having sticky adjustment in the loan market changes the dynamics of the model significantly. Following each shock, the sluggish adjustment of the loan rate affects the amount of loan used by the borrowers considerably. This is the main reason behind the differentials across the impulse responses of the model with sticky loan rate and flexible loan rate. 57

Bu tezde, Türkiye'de sektörel rekabetin enflasyon üzerindeki etkisi incelenmektedir. Bu amaçla, statik ve dinamik çerçevede sektörel enflasyonun tüketici enflasyonundan sapmasında belirleyici olan öğeler kapsamında sektörel rekabet düzeyinde meydana gelen değişikliklerin etkisinin incelendiği panel veri analizleri gerçekleştirilmiştir. Çalışma, 1995-2001 yılları arasında Uluslararası Sanayi Sınıflandırma Standart'ı sistemine göre Rev. 2, 4-hane düzeyinde sınıflandırılmış imalat sanayiindeki 62 sektörü kapsamaktadır. Tezin bulguları özellikle yakın zamanlarda gündemde olan dezenflasyonist saiklerle sektörel rekabetin arttırılmasını telkin eden politika önermelerinin teorik ve ampirik temellerinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımaktadır. Statik analiz, sektörel rekabetteki değişimin sektörel enflasyonun tüketici enflasyonundan sapmasında açıklayıcı olmadığını, dinamik analiz ise sektörel rekabetin artırılmasının sektörel enflasyonu arttırıcı bir etki doğurduğunu göstermektedir. Çalışmanın sonuçları, Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele kapsamında rekabet arttırıcı politikaların kullanılmasının beklenen sonuçlara yol açmayabileceği vurgusu yapmaktadır. This thesis explores the impact of sectoral competition on inflation in Turkey. To this end, panel data analyses investigating the determinants of deviation of sectoral price inflation from the consumer price inflation, and the resulting effect of the changes in the level of sectoral competition on this deviation measure are conducted in both static and dynamic frameworks. The empirical analyses covers the 1995-2001 period and 62 manufacturing sectors classified according to International Standard of Industrial Classification (ISIC) Rev. 2 at 4-digit level. The findings of the empirical analyses are particularly important for the assessment of the theoretical foundations and empirical basis of the recent proposals favoring enhancement of competition with disinflationary motives. The static analyses suggest that sectoral concentration is insignificant in explaining deviations of sectoral inflation from consumer inflation, while dynamic analyses suggest enhancing competition may lead to higher levels of sectoral inflation. The interpretation of the results indicates that enhancing competition may not be a viable tool for disinflationary purposes in Turkey. 78

Bu çalışma, dışsal faktörlerin Türkiye'de tüketici ve üretici fiyatlarına geçişkenlik etkisini, ithal fiyatlarının geçişkenlik etkisine özel vurgu yaparak incelemektedir. Bu amaçla, bölüşüm zinciri fiyatlaması çerçevesi kullanılmış ve Vektör Oto Regresyon yöntemi ile Nisan 2002 ? Mart 2009 arasında aylık veriler kullanılarak tahmin edilmiştir. Sonuçlar, dışsal faktörlerin üretici fiyatlarına geçişkenlik etkisinin tüketici fiyatlarına geçişkenlik etkisinden daha yüksek olduğunu; önceki çalışmaların sonuçlarıyla karşılaştırıldığında ise Türkiye'de geçişkenlik etkisinin geçmiş yıllara kıyasla azaldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, analiz sonuçları, 2006 ile 2008 yılları arasında dışsal faktörlerin yıllık tüketici enflasyonuna belirgin oranda katkı yaptığını, ancak bu katkılar hariç tutulduğunda bile enflasyon hedeflerinin tutturulamayacağını göstermektedir. This thesis analyzes the pass-through of external factors into consumer and producer prices in Turkey, with a special emphasis on import price pass-through. To this end, pricing along a distribution chain framework is utilized and it is estimated by Vector Auto Regression (VAR) in a sample period of April 2002 to March 2009. Results show that the pass-through of external shocks into producer prices is higher than it is for consumer prices. Compared with the results of previous studies, findings point out that the degree of pass-through has declined recently in Turkey. In addition, it is found that external factors had significant contribution to annual consumer inflation between 2006 and 2008. Nevertheless, even the contributions of external shocks are excluded, year-end inflation targets would not have been attained. 82

Türkiye, 1999-2005 döneminde yıllık ortalama %5 civarindaki faiz dışı fazla ile oldukçaönemli bir mali uyumu gerçekleştirmiştir. Bununla bereber, uygulanan sıkı malipolitikaların yardımı ile, kamu borç stoku 2001'deki en yüksek seviye olan GSHM'nin%90,5'inden 2005 yılında %55,8'e düşürülmüştür. Bu düşüş, gerek yapısal uyumunboyutu gerekse hızı anlamında ciddi bir başarı da olsa, Türkiye açısından şimdiki sorunülke ekonomisi için hala kırılganlık riski teşkil eden borç seviyesinin düşürülebilmesiiçin yapısal uyumun sürdürülmesidir. Sürdürülebilirlik sorusuna cevap verebilmek için,bu tez öncelikle (i) Türkiye'de 1999-2005 döneminde genel devlet düzeyindegerçekleştirilen yapısal uyumu ölçmeyi ve (ii) yapısal uyumun kaynaklarını ekonomiksınıflandırma, kurumsal dağılım ve yapısal ve büyüme dayalı olarak ayrıştırarak analizetmeyi hedeflemektedir. Daha sonra, kamu borç stokundaki düşüş yaratılan faiz dışıfazlanın da katkısı dikkate alınarak bileşenlerine ayrılacak ve böylece Turkiye'nin borçstokunu gelecekte daha fazla düşürebilmek için bu faktörlere güvenip güvenemeyeceğisorgulanacaktır.Anahtar Kelimeler: Yapısal Uyum, Mali Sürdürülebilirlik, Büyümeyle Paralel MaliDurum, Borcun Unsurları Turkey managed to produce a strong fiscal adjustment during the period of 1999-2005with the annual average of close to 5 percent. Moreover, with the help of this tight fiscalstance, Turkey?s public debt has been reduced from the peak of 90.5 percent of GNP in2001 to 55.8 percent in 2005. Although this is a major achievement both in terms of thesize and the speed, the challenge for Turkey is now to continue with fiscal adjustment inorder to further reduce its public debt level which still poses a sizeable vulnerability riskfor the economy. Therefore, in order to provide an answer to the sustainability question,this thesis first aims to (i) measure the fiscal adjustment in Turkey at the generalgovernment level during 1999-2005 period, (ii) analyze sources of fiscal adjustmentbased on the economic classification, institutional breakdown, and cyclical and structuralcomponents. After understanding size and sources of adjustment, the reduction in publicdebt will be decomposed into its parts including the contribution come from primarysurplus. This will shed light on whether Turkey could still rely on those factors forfurther reduction in public debt in the future.Key words: Fiscal Adjustment, Fiscal Sustainability, Pro-Cyclical Fiscal Stance, DebtDecomposition 99

ÖZ TÜRKİYE' DEKİ İNCİR VE İNCİR ÜRÜNLERİ TALEP İLİŞKİLERİNİN TAHMİNLERİ Eriten, Alper Yüksek Lisans, İktisat Bölümü Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Nadir Öcal Kasım 2005, 57 sayfa Bu tez 1971-2003 periyodu için Türkiye'deki incir ürünlerinin üretim, işleme ve pazarlama kanalları arasındaki ilişkinin boyutunu ölçmektedir. İlk olarak dünya ve Türk incir ürünleri piyasasının detaylı bir analizini sağlamaktayız. Daha sonra eşanlı sistemleri kullanarak incir ürünlerinin fiyat ve çapraz fiyat esnekliklerini tahmin ediyoruz. Sonuçlar Türk kuru incir işletmecilerinin karşılaştığı talebin esnek olmadığını göstermektedir. Ayrıca üretici seviyesindeki kuru incir fiyat esnekliği de esnek olmayan bir yapıya sahiptir. Çalışma ayrıca yaş incir dışındaki incir ürünleri arasında tamamlayıcı bir yapının kanıtını bulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kuru İncir, Esneklik, Ham Ürün, İşlenmiş Ürün ABSTRACT ESTIMATES OF DEMAND RELATIONSHIPS FOR FIGS AND FIGS PRODUCTS IN TURKEY Eriten, Alper M.S., Department of Economics Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Nadir Öcal November 2005, 57 pages This dissertation measures the extent of relationship between production, processing and marketing channels of fig products in Turkey for the period 1971-2003. We first provide a detailed analysis of world and Turkish fig products market. We then estimate the own price and cross price elasticities of fig products in Turkey by using simultaneous systems. The results imply that the demand facing Turkish dried fig processors is inelastic. Moreover also the producer-level dried fig price elasticity has inelastic structure. The study also finds evidence of a complementary structure between fig products apart from fresh fig. Keywords: Dried Fig, Elasticity, Raw Product, Processed Product IV 68

oz YUMUŞAK GEÇİŞLİ OTOREGRESSİF MODELLER: TÜRKİYE ENFLASYONU VE DÖVİZ KURU ÜZERİNE BİR UYGULAMA YILDIRIM, Dilem Yüksek Lisans Tezi, İktisat Anabilim Dalı Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Nadir ÖCAL Aralık 2004, 85 sayfa Son yıllarda gelişmekte olan ampirik yazm, makroekonomik değişkenlerin dinamiğini oluşturan mekanizmanın asimetrik olabileceğini göstermektedir. Bu ampirik bulgulardan esinlenerek, bu tez yumuşak geçişli otoregresif modelleri kullanarak Türkiye'nin enflasyon ve nominal döviz kurları verilerindeki olası asimetrik dinamiği araştırmaktadır. Tahmin sonuçları, analiz edilen değişkenlerin güçlü doğrusal olmayan yapılar içerdiğim ve bu yapıların yumuşak geçişli otoregresif (STAR) modellerle modellenebileceğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Yumuşak geçişli otoregresif (STAR) modeller, Enflasyon, Nominal döviz kuru, Asimetri, Doğrusalsızlık. ABSTRACT STAR MODELS: AN APPLICATION TO TURKISH INFLATION AND EXCHANGE RATES YILDIRIM, Düem M.S. in Economics Supervisor: Associate Prof. Dr. Nadir ÖCAL December 2004, 85 pages The recent empirical literature has shown that the dynamic generating mechanism of macroeconomic variables can be asymmetric. Inspiring from these empirical results, this thesis uses a class of nonlinear models called smooth transition autoregressive models to investigate possible asymmetric dynamics in inflation and nominal exchange rate series of Turkey. Estimation results imply that variables under consideration contain strong nonlinearities and these can be modeled by STAR models. Key Words: Smooth transition autoregressive (STAR) model, Inflation, Nominal exchange rate, Asymmetry, Nonlinearity. IV 96