49 results on '"Çiftçi, Cafer"'
Search Results
2. Cocoon Farming and Silk Weaving in Bursa in Process 1837-1908
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Tarih ,History ,Bursa,Ottoman,Silk Culture,Silk Weaving ,Bursa,Osmanlı,Kozacılık,İpekli Dokumacılık - Abstract
In the 19th century, in Bursa, there have been significant changes incocoon farming and silk weaving industry. In this change process, whose aim isrenovation, industrialization process has been put forward in producing silk fromcocoon, the production has been started in accordance with the scientific techniquesagainst silkworm diseases and cocoon production has been directed according tothe new regulations. In the beginning of the 20th century, with the emergence ofworking class and employment of women in this field by opening silk weavingfactories, a new period has started. All these developments have affected the socialand economical structure of Bursa significantly., 19. yüzyılda Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektöründeönemli değişimler yaşanmıştır. Yenileşme amacıyla yaşanan bu değişim sürecinde,kozadan ipek çekiminde fabrikalaşma sürecine girilmiş, ipekböceklerinde görülenhastalıklara karşı bilimsel tekniklerle üretime başlanmış ve koza üretimine yeninizamnâmeler ile yön verilmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise ipekli dokumacılıkalanında fabrikalar açılarak, kentte işçi sınıfının ortaya çıkması ve kadınların busektörde istihdam edilmeleri gibi yeni bir döneme girilmiştir. Tüm bu gelişmelerBursa’nın sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir.
- Published
- 2017
3. Osmanlı-Avusturya Savaşları Esnasında Bursa Halkının Avarız Türü Vergi Yükünden Örnekler (1686-1688)
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Published
- 2015
4. Making a Living in the Ottoman Lands 1480 to 1820
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Social ,Ottoman,Lands,1480 to 1820 ,Sosyal - Abstract
Osmanlı Topraklannda Yaşam Mücadelesi), The !sis Press, 1995, 330 sahife. İktisadi ve Sosyal tarih alanında birçok eseri bulun~ değerli araştırmacı Suraiya Faroqhi'nin, 1480-1820 tarihleri arasında Osmanlı Anadolusu'ndaki iktisaeli hayat, kentler ve devletin bu yapılar üzerindeki etkisi gibi konulara değinen on üç makalesi biraraya getirilerek, !sis tarafından bir kitap halinde yayınlanmıştır. Eserin önsöz kısmında Faroqhi, kitapta toplanan tüm makalelerin; yiyecek kıtlıkları, sefere çıkan ordunun istekleri ve hergün meydana gelen isyanların olduğu zor bir dünyada, insanların hayatta kalma mücadelelerini ilgilendiren ortak bir paylaşım konusunu içerdiğini belirterek, temel ilgisinin şehirlerin ve kırsal kesimin orta sınıfındaki tüccarları, düşük seviyedeki memurlan ve zanaatkarları içine aldığını söyler.
- Published
- 2015
5. The Role of the Ottoman Public Debt Administration in the Revival of Sericulture in Hudâvendigâr Province
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Tarih ,History ,Hudâvendigâr Province,Sericulture,Ottoman Public Debt Administration,Ottoman ,Hudâvendigâr Vilayeti,İpekböcekçiliği,Düyûn-ı Umûmiyye İdâresi,Osmanlı - Abstract
19. yüzyılda Hudâvendigâr Vilayeti, Osmanlı Devleti topraklarında ipekböcekçiliği ve ipekçilik sektörünün en önemli merkezlerinden biridir. Avrupa'da yaşanan teknolojik gelişmelere ve taleplere bağlı olarak bu yüzyılda ipekçilik sektöründe önemli bir canlanma gözlenmiştir. Ancak 1860 yılı sonrasında ipekböceklerinde görülen hastalıklar sektördeki faaliyetleri durma noktasına getirince, Osmanlı hükümeti bu krizi çözmek için yoğun bir çaba içerisine girmiştir. Bir süre sonra Osmanlı Devleti'ne ait dış borçların yabancı alacaklılarca tahsili için Düyûn-ı Umumiyye İdâresi kurulunca, bu idare ipek öşrü gelirlerini toplama hakkını üzerine almıştır. Bu bağlamda gelirlerin artırılması yönündeki çabalar, ipekböcekçiliği sektörüne yön verecek ve sektörü yeniden canlandıracak yeni bir süreci başlatmıştır., In the 19th century, the Hudâvendigar province was one the most important centers of sericulture and silk industry in The Ottoman Empire territories. Depending on the technological developments and demands taking place in Europe, a significant revival in silk industry was observed in this century. However, when the silk-worms diseases put the activities of the sector to a standstill after the year 1860, the Ottoman government entered into an intensive effort to solve the crisis. After a while, when Ottoman Public Debt Administration was founded to collect the debts belong to the Ottoman Empire by foreign payees, this adrninistration got the right to collect the revenues from silk tithe. In this context, the efforts to increase the revenues initiated a new process that would guide the sericulture sector and revitalize the sector.
- Published
- 2012
6. The Activities of Derviş Paşazade Numan Bey as an Ayan and a Tersane Emini
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Tarih ,History ,Ayanlık,Derviş Paşazade Numan Bey,Gemlik Tersanesi,Osmanlı ,Ayanlık,Derviş Paşazade Numan Bey,Gemlik Shipyard,Ottoman - Abstract
Derviş Paşa'nın soyundan gelen Numan Bey, İnegöl'ün Kulaca köyünde doğmuş, kısa sürede sülalenin en önemli şahsiyetlerinden biri haline gelerek kapıcıbaşılık, mirimiranlık ve tersane eminliği gibi önemli vazifelere getirilmiştir. Bu çalışmada Derviş Paşazade Numan Bey'in, bir ayan olarak devlete yaptığı hizmetler, başka ayanlarla yaşadığı mücadeleler ve III. Selim döneminde Osmanlı donanmasının yenilenmesi organizasyonunda bir tersane emini olarak faaliyetleri konusunda veriler sunulmaktadır. Çalışma, kaynakların da yetersizliği sebebiyle, Numan Bey'in hayatını tüm yönleri ile açıklama gayretinde olmayıp, onun yaptığı faaliyetler ile; ayanlık, Hudavendigar sancağı tarihi ve Gemlik'teki tersanenin işlevi hususunda bir kısım orijinal bilgileri ortaya koymayı hedeflemektedir., Numan Bey, descendant of Derviş Paşa, was born in Kuluca village of İnegöl, became one of the most significant people in his extended family and was appointed to important posts such as kapıcıbaşılık, mirimiranlık and tersane eminliği. This study presents data on services of Derviş Paşazade Numan Bey to the government as an ayan, his struggles with other ayans and his activities as a tersane emini in the renovation of the Ottoman Navy during the reign of Selim III. This study does not aim to represent the life of Numan Bey in all its parts due to the lack of sources, presents some original data regarding ayanlık, the history of the Sandjak of Hudavendigar and the function of the shipyard in Gemlik as well as his activities.
- Published
- 2011
7. The Sublime Porte’s Two Eyes Fixed over Europe: Phanariote Voivodes (Principalities) in Wallachia and Moldavia (1711-1821)
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Wallachia,Moldavia,Voivode,Phanariots,Ottoman ,Social ,Eflak,Boğdan,Voyvoda,Fenerliler,Osmanlı ,Sosyal - Abstract
1711-1821 süreci, Eflak ve Boğdan’ın yönetimi açısından farklı bir dönemdir. Bu yıllar arasında Osmanlı Devleti, Eflak ve Boğdan’ın yönetimi için yerli beyleri atamaktan vazgeçerek, voyvodalık görevini yıllardır donanma ve dîvân tercümanlıklarını yapan Fenerli Rum ailelere devretmiştir. İstanbul’un Fener semtinde oturan soylu ailelerden seçilen bu voyvodalar, gerek görevlendirildikleri bölgedeki idarecilikleri ve gerekse Osmanlı Devleti’nin dış politikası açısından komşu devletlerle yazışma ve onların gizli faaliyetlerini istihbar etme anlamında önemli işler üstlenmişlerdir. Bu araştırmada; 1711-1821 sürecinde Fenerli ailelerin Osmanlı Devleti’ndeki konumları, tercümanlık faaliyetleri, Eflak ve Boğdan’a voyvoda olarak atanmaları ve bu görevde iken casusları vasıtasıyla Avrupa’da yaşanan siyasi gelişmeleri ve antlaşmaları Osmanlı Devleti’ne sunmaları, orijinal tarih kaynakları ışığında değerlendirmeye alınmaktadır., The process of 1711-1821 is a different period in terms of governance of Wallachia and Moldavia. In these years, the Ottoman Empire relinquished to appoint local governors for governance of Wallachia and Moldavia and assigned as voivodes the Greek families from the Phanar working in translations of Supreme Court and navy for years. These voivodes selected from aristocratic families residing in Phanar (Fener) district of Istanbul took many important tasks in both governorship in the region they appointed and correspondences with neighbour states in terms of foreign relations of Ottoman Empire and intelligence of confidential activities of them. In this study, Phanariotes are evaluated under light of original historical sources in terms of their positions in Ottoman Empire, their interpreting activities, their appointment to Wallachia and Moldavia as voivode, their intelligence works during period of governorship for Ottoman Empire on political developments and agreements in Europe by means of their intelligencers.
- Published
- 2010
8. The Manufacturing Ordinance of Cloth Makers of Bursa in the Ottoman Era
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Bursa,esnaf,kumaş,Osmanlı ,Bursa,artisan,fabric,Ottoman - Abstract
Osmanlı’da esnaf örgütleri, Anadolu’da kurulan Ahî teşkilatının özellikle düşünce yönünden bir uzantısıdır. Bu açıdan, Osmanlı esnafının sanat ve imalat nizamına yön veren değerler Ahîliğin etkisiyle; eşitlik, dayanışma, ölçülülük ve gelenekçilik gibi bazı ahlâkî ilkelerle belirlenmiştir. Bu makalede, ahlâkî değerlerin etkisiyle klasik dönemde Osmanlı esnaf örgütlerinin var olan nizamları ve idealler doğrultusunda çalışma disiplinleri, Bursa’da kumaşçı esnafına ait uygulamaları gösteren arşiv belgelerinden örneklerle açıklanmaya çalışılmaktadır. Arşiv belgelerinde kayıtlı örnekler, bir yönüyle kumaşçı esnafının imalat nizamları konusunda kendi aralarındaki problemleri ortaya koyarken, diğer bir yönüyle de esnafın var olan iktisadi zihniyet dünyası, sanat ve imalat nizamı, gelenekler ve teşkilat yapısı konularında bilgiler sunmaktadır, The Ottoman guilds are extensions of “Ahî” orders founded in Anatolia, especially in intellectual respects. Values that direct the artistic and productive ordinance of Ottoman artisans, have been determined by moral rules such as equality, solidarity, temperance and traditionalism with the influence of “Ahî” organization. In this paper, the ordinances of Ottoman guilds and their working disciplines formed by the affect of moral values, are attempted to explain with some examples of archive documents showing practices of cloth makers in Bursa. The examples recorded in archive documents, expose in one side problems among cloth makers and violations of manufacturing ordinance, and in the other side give some information on economic worldview of artisans, artistic and productive ordinance, traditions and the structure of organization.
- Published
- 2006
9. Quality, Customer Satisfaction and Ottoman Tradesman
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Bursa,kalite,müşteri memnuniyeti,Osmanlı esnafı ,Bursa,quality,customer satisfaction,Ottoman tradesman - Abstract
En basit tanımıyla kalite, bir malın vasfını, niteliğini ifade eder. Müşteri memnuniyeti kavramı ise, müşterinin mamulden veya hizmetten beklediği performans ile tüketim tecrübesi neticesinde mamulün veya hizmetin gerçek performansı arasında algıladığı farktır. Bu çalışmada, yakın dönemde akademisyenlerin, firmaların ve çeşitli kuruluşların üzerinde sıkça durduğu ve araştırmalar yaptığı, kalite ve müşteri memnuniyeti kavramları hakkında özet bilgiler verilerek, bu kavramların Osmanlı döneminde görülen basit ve saf varlığı ortaya konmaktadır. Osmanlı iktisadî hayatında ve esnaf teşkilâtında kalite ve memnuniyet kavramlarının varlığına dâir verilen örneklerle, Türk iktisadî tarihinde var olup da unutulan değerler gösterilmeye çalışılmaktadır, The term quality, by its simplest definition, describes the quality of the good. While, the concept of customer satisfaction is the comparison of the difference between the performance which the customer expect from a product or service and the real performance of the product or service that is perceived by the customer as a result of his/her previous consumption experiences. In this study, summarised information about the concepts of quality and customer satisfaction, which academicians, firms and various organizations recently have been insisted on and made investigations on, is given and their existence during Ottoman period is explained. With examples of the presence of such concepts in Ottoman economical life and tradesman organization, it is tried to show our lost values, which was present in our historical past
- Published
- 2004
10. Expenses of the Town Portioned out of the People of Bursa in 18th Century
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Bursa,Ottoman,butler of city,warden of a market,state courier ,Bursa,Osmanlı,şehir kethüdası,pazarbaşı,ulak - Abstract
Osmanlı şehirlerinde; ulaklara verilen menzil beygirleri, kılavuz ücretleri, şehre uğrayan yüksek kamu görevlilerinin ağırlanması, merkezden istenilen bazı vergilerin karşılanması ve bu gibi mühim işler için yapılan masraflar, belirli dönemlerde hesaplanarak halktan talep edilmektedir. Yapılan harcamalar bir deftere kaydedilmekte, esnafın ve köylünün yükleneceği masraf miktarları bu defterde pay edilmektedir. Bu çalışmada Bursa kadı sicilleri içerisinde geçen 18. yüzyıla ait Bursa şehri masraf defterlerindeki veriler değerlendirilmektedir. Sunulan bilgiler, halkın yüklendiği çeşitli harcamaları ortaya koyması açısından önemli görülebilir, In Ottoman towns, the expenses spended for pilotage, post-station horses devoted state couriers, entertainments of high officials visited the town, ensuring some taxes demanded by capital, and other important items are calculated in certain periods and demanded from the public. These expenses are recorded in a book and portions of shopkeepers and farmers separated in it. In this study, data in the book of expenses of Bursa dated 18th century in judge records of Bursa are analysed. The conclusions may seem important from the point of putting into light the expenses that the people undertook.
- Published
- 2004
11. 18. YÜZYıLDA BUR~A'DA PARA YAKlFLARI ve KREDI IŞLEMLERI
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Tarih ,History ,Bursa,credit,Ottoman,cash waqf,judge registers ,Bursa,kredi,Osmanlı,para vakfı,şer' iye sicilleri - Abstract
Bursa şer'iye sicillerinde yer alan vakıf muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonrasında oluşturulan bu çalışma, para vakıflarının oluşumu ve işleyişi hakkında bilgiler sunmaktadır. Bir işletim sistemi olarak para vakıfları; vakfın kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için gelir elde etmek, önemli bir finansman kaynağı olarak nakit ve kredi ihtiyacını hukuksal bir ortamda karşılamak ve verdikleri krediler ile girişimcilik ve üretime sermaye sağlamak gibi önemli işlevleri yerine getirmektedirler. Vakıf paralarının idaresi bir mütevellfnin elinde bulunmakta, Bursa kadısının genel gözetimi altında çalışan mütevellf, vakıftan borç almak isteyenlerin gerekli teminata sahip olmaları durumunda kredi vermektedir.
- Published
- 2004
12. Osmanlı Döneminde Bursa'da Eytâm Keseleri
- Author
-
Çiftçi, Cafer
- Subjects
Orphan Funds,Orphan,Guardian,Bursa,Ottoman ,Eytâm Keseleri,Yetîm,Vasî,Bursa,Osmanlı - Abstract
Yetîm kelimesi, babası ölmüş ve henüz bülûğ çağına gelmemiş çocuklar için kullanılmaktadır. Osmanlı’da eytâm keseleri ise, yetîmlere miras yoluyla kalan menkul ve gayri menkul malların, vasîleri tarafından işletilmesi ve elde edilen gelirle, bu şahısların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla oluşturulan kurumlardır. Yetîmler reşit olduklarında bu keseler fesh edilmekte ve miras olarak kalan mallar kendilerine şahitler huzurunda teslim edilmektedir. Bu çalışmada, Bursa kadı sicilleri içerisinde yer alan, yetîm keseleri ile ilgili muhasebe kayıtlarından elde edilen bilgiler sunulmaktadır, The word orphan is used for the children whose father have died and who have not attained the age of puberty yet. In the Ottoman, the orphan funds are the organizations established with the aim of management of the movable and immovable goods by their guardians, such goods having been transferred to the orphans via the inheritance as well as covering the demands of the said persons with the income earned. Once the orphans become adults these funds are abolished and the inherited goods are delivered to them before the witness. In this study, the information taken from the finance records concerning the orphan funds within the judicial registers of Bursa is presented
- Published
- 2003
13. The Role of Waqfs in the Maintainance and Repair of Water Channels of Bursa
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Subjects
Su Yolları,Osmanlı Vakıfları,Bursa ,Hqveduct,Ottoman Waqfs,Bursa - Abstract
Bursa, eski dönemlerden bu yana şifalı kaplıca suları ve Uludağ’dan gelen içme suyu kaynaklarıyla, âdetâ bir su şehri olarak nitelendirilebilir. Bu suların değişik ihtiyaçlara cevap verecek şekilde kullanılması, mevcut bulunan alt yapının sürekli olarak bakımını ve onarımını sağlamakla mümkün olabilirdi. Osmanlı döneminde bu işin gerçekleştirilmesinde vakıfların büyük rolü vardı. Bu çalışmada, su kanallarının bakımına ve tamirine yönelik amaçlar için, Bursa şehrinde kurulan vakıflar hakkında bilgiler verilmektedir. Vakıfların işleyiş sistemi, şehrin ana su kaynakları ve içme suyu tarihine ait bilgiler de, çalışmanın kapsamı içerisindedir. Çalışmanın ana kaynağını oluşturan arşiv malzemesi, Bursa şer’iye sicillerinden elde edilmiştir, Bursa may be called, so to speak, “the city of water”, with its healing spasm and drinking water sources springing from Uludağ, which are as old as history. Using these water sources so as to meet a variety of needs required maintaining and repairing the existing infrastructure every now and then. The waqfs (pious foundations) played a great part in accomplishing this task during the Ottoman period. This studies gives information about the waqfs in the city of Bursa established for maintaining and repairing the water channels. Within the scope of this study are also the way that this system worked and the history of the main water sources and the potable water of the city. The archived materials, on which this study mainly draws upon were obtained from the judicial registers of Bursa
- Published
- 2002
14. Bursa'da vakıfların sosyo-ekonomik işlevleri (1544-1588 ve 1749-1795 yılları arası vakıf muhasebe kayıtları ışığında)
- Author
-
Çiftçi, Cafer, Ergenç, Özer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Bursa ,18. century ,Ottoman State ,Socio-economic impact ,Ottoman Period ,Court registers ,Foundations - Abstract
Vakıflar, toplum içerisinde sosyal dayanışmayı arttıran, gelir-servet dağılımını ve sosyal ilişkileri düzenleyen ve meslekî alanda istihdam sağlayan önemli kurumlardır. Bu kurumlar sayesinde din, eğitim, sağlık, şehircilik ve bayındırlık hizmetlerine yönelik çalışmalar kolaylıkla sağlanmakta, şehirlerin ticarî ve sosyal canlılığı arttırılmaktadır. Yerel tarih araştırmaları doğrultusunda belirli tarihsel zaman dilimlerine bağlı olarak, Bursa'da kurulmuş vakıfların incelendiği ve bu vakıfların listelendiği spesifik çalışmaların sayısı oldukça azdır. Bu nedenle hazırlanan araştırmamız ile, Bursa ile ilgili meydana getirilen bazı incelemelerde belirtilen, fakat detaylıca işlenmeyen bir konu aydınlatılmaya ve kent tarihine vakıf kurumları vasıtasıyla sosyo-ekonomik açıdan katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Bursa şer' iye sicillerinde yer alan vakıf muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonrasında oluşturulan bu çalışma, ağırlıklı olarak avarız vakıfları ve para vakıfları üzerinde yoğunlaşmıştır. Avarız akçası vakfı; avarız vergilerinin ödenmesi ve bazı mahalle, köy ve esnaf teşekküllerinde nakde ihtiyaç duyan kimselerin sıkıntılarının giderilmesi gibi hizmetleri görmektedir. Ayrıca bu vakıflar, köy ve mahallelerin cami, mescîd, su yolları ve su kuyularının tamiri için gerekli parayı temin eden ve vakıflarda çalışan görevlilerin ücretlerini ödeyen bir yardımlaşma kurumudur. Vakıfların bir işletme sistemi olarak para vakıfları ise; vakfın kuruluş amaçları içerisinde yer alan her türlü ihtiyacı sağlamak için gelir elde etmek, önemli bir finans kaynağı olarak nakit ve kredi ihtiyacını hukuksal bir ortamda karşılamak, yüksek faiz oranlarıyla tefecilik yapanların elinden halkı kurtarmak ve verdikleri krediler ile girişimcilik ve üretime sermâye sağlamak gibi önemli işlevleri yerine getirmektedirler. Vakıf paralarının idaresi bir mütevellinin elinde bulunmakta, Bursa kadısının genel gözetimi altında çalışan mütevelli, vakıftan borç almak isteyenlerin gerekli teminata sahip olmaları durumunda kredi vermektedir.246 Bu çalışma ile, Bursa' da belirli dönemlerde oluşturulmuş vakıfları gösteren geniş bir liste ilk kez ortaya konmaktadır. Bu vakıf kurumlarının büyük bir bölümü, vakıf binalarının bakımını ve tamirini finanse eden, bu birimlerde çalışan personelin ücret ve maaşlarım ödeyen, mahalle ve köylerde çeşitli kamusal işlerin yürütülmesini sağlayan avarız vakıfları durumundadırlar. Avarız vakıflarına sermayeleri açısından bakıldığında ise, çoğunluğunun para vakfı sistemiyle işlediği görülmektedir. Dolayısıyla kullanılan kaynaklar doğrultusunda hazırlanan bu eserde, ağırlıklı olarak incelenen konular, avarız vakıfları ve para vakıfları hakkında olmuştur. Bunların dışında hayratın finansmanı için oluşturulan vakıflar, hirfet vakıfları ve yetimlerin mallarının vakıf sistemiyle işletildiği eytâm sandıkları da, araştırma kapsamı içindedir. Yaptığımız incelemede ilk olarak, vakıfların hukukî temelleri, oluşturulma süreçleri, kuruluş amaçları, yönetim ve denetim sistemleri ele alınmıştır. Araştırmanın yapıldığı dönem üç asırlık bir zaman dilimi içerisinden yaklaşık 258 yıllık bir süreyi içine aldığından, Bursa vakıflarının sürekliliği üzerine oldukça geniş bir inceleme de söz konusudur. Kayıtlarda tespit edebildiğimiz vakıfların, varlıklarını ne kadar sürdürebildiğinin aydınlanması için, incelediğimiz yüzyıllar içerisinde ele alman 11 defterdeki 1156 adet birbirinden farklı vakıf gözden geçirilmiştir. Bu çalışma sonucunda ise, yüz yılın üstünde yaşayan vakıf sayısının 278 olduğu ve Bursa'daki vakıfların % 24'ünün bir yüzyılın üzerinde yaşayabildiği ortaya çıkarılmıştır. ikinci bölümde, Bursa'daki vakıflar mekânsal ve fonksiyonel dağılımlarına göre guruplar halinde incelenmiş ve vakıflara gelir sağlayan menkul ve gayri menkul kaynaklar ortaya konularak, vakıflara ait gider kalemleri incelenmiştir. XVIII. yüzyıl içerisindeki gıda ve tüketim mallarının fiyatlarına bakıldığında, Bursa'daki gayri menkul değerlerinin düşük seviyede olduğu görülebilmektedir. Gayri menkullerin satış değerlerine bakıldığında ise, vakıflara ait bina ve arazilerin yıllık kira gelirlerinin genel anlamda düşük olduğu ve bu gelirlerin yıllar içerisindeki artan enflasyon karşısında, daha da küçüldüğü görülmektedir. Aynı yüzyılda vakıf çalışanlarının vasıflı işçiler karşısında daha az ücret aldıkları da tespit edilmiştir.247 Seneler geçtikçe vasıflı işçilerin ücretlerinde artış görülmesine rağmen, incelediğimiz belgelere göre aynı durumun vakıf çalışanları için geçerli olmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle yıllar geçtikçe, vakıf çalışanlarının aldıkları ücretlerinin eridiğini ifade edebiliriz. Üçüncü bölümde, incelediğimiz belgelerin büyük bir kısmında görülen para vakfı kayıtları yorumlanmaktadır. Kredi kurumu olarak Bursa'daki para vakıflarının sermayeleri, bu sermayelerin işletilme yöntemleri, topluma ve esnafa ait kredi işlemleri, kullanılan kredi miktarları ve vakıflardan kredi kullanan fertlerin toplumsal statüleri gibi bir çok konuyu içine alan üçüncü bölüm; özellikle Bursa' da vakıfların ekonomik işlevlerini ortaya koyması bakımından önem teşkil etmektedir. incelediğimiz dönemler içerisindeki sosyal ve ekonomik bozuklukların olmasına rağmen, diğer Osmanlı yerleşim birimlerinde olduğu gibi Bursa şehrinde de, iktisadî faaliyetlerin ve mevcut olan kurumların varlıklarım bir şekilde devam ettirdikleri görülmektedir. Birçok Osmanlı zanaat birliği hızla değişen ekonomik şartlar karşısında ayakta durabilmek ve rekabet edebilmek amacıyla çok çaba harcamışlardır. Bu çabalar sonucu ise, Osmanlı yerli pazarlarının bir kısmı güçlerini korumayı devam ettirmişler ve pamuk endüstrisi gibi bazı önemli sektörler, Avrupalı rakiplerine karşı iyi bir şekilde yarışmışlardır. XVIII. yüzyılda Bursa'da dokumacı esnafı ve dokumacılık sektörüne hizmet eden guruplar, değişen şartlar içerisinde ayakta kalma çabası içerisinde olarak, nakit ihtiyaçlarım karşılamak için, kredi kaynağı olan para vakıflarından küçük meblağlarla yararlanmaktaydılar. Avrupa'nın talebinin düşmesine rağmen ipek fiyatlarının artış göstermesi, yerli talebin arttığım ortaya koymakta ve ipekli dokumacılığın önemli ölçüde varlığını devam ettirdiği görülebilmektedir. 1783-1784 senesinde Bursa'daki para vakıflarından kredi kullanan fertlerin %24'ü esnaf taifesine mensuptur. Bu gurup içerisinde para vakıflarından en çok kredi kullananlar, mal üreten esnaf guruplarıdır. Mal üreten esnaf gurupları içerisinde kredi kullananların çoğunluğunu ise, ipekli dokuma üretiminde çalışan kişiler248 oluşturmaktadır. Tekstil alanında çalışan zanaatkar ile, dokuma ürünlerinin ticâretini yapan şahısların tüm kredi kullanan şahıslara oranı % 8 ile % 9 arasındadır. Vakıf sermâyelerinden kullanılan toplam kredi miktarlarına bakıldığında, ipek sektörünün kullandığı kredi miktarının, toplam kredi miktarına oram ise, bu tarihlerde %5 ile %6 arasında çıkmaktadır. Özellikle kutnîci, beledîci ve dolabcı gibi ipekli dokuma alanında faaliyetlerde bulunan gurupların kullandıkları kredi miktarları en önde gelmektedir. Örneğin 1783-1784 senesinde, sadece kutnîcilerin kullandıkları kredi miktarı mal üreten esnaf gurupları içerisinde, %13'lük bir orana sahiptir. Bu değerlere bakıldığında, ekonomik düşüş süreci içerisinde, Bursa'da tekstil üretiminde bulunan esnaf kollarının, değişen şartlara ayak uydurarak ve gerektiğinde geleneksel üretim tarzına sarılıp, gerektiğinde ise yeni yöntemler uygulayarak bir üretim örgütlenmesi içinde oldukları ve varlıklarını devam ettirmeye çalıştıkları görülmektedir. Ayrıca para vakıflarının kredi İmkânından yararlanan esnaf ve zanaatkara ait borçların, sınırlı miktarda olduğuna bakıldığında, bu zümrenin durumlarının orta halli olduğu ve yerel üretimde bulundukları anlaşılmaktadır. Bursa'da sermâyelerinde işletilmek üzere para bulunduran vakıflarından borç alan kişiler, şehir nüfusunun hemen her kesiminden değişik insanları içine almaktadır. Kredi kullanan şahıslar içerisinde esnaf taifesi dışında, askerî kökenliler, reaya, ziraat ve kozacılık ile uğraşan köylü halk da bulunmaktadır. Vakıflarından alman kredilerin daha çok, orta ölçekli zanaatkarların ve esnaf guruplarının, ya da nüfusun değişik topluluklarına mensup orta halli insanların, nakit ihtiyaçlarım temin etmek için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Büyük çaplı ticâret için, bu kredilerin alınması söz konusu değildir. Toplum içerisinde esnaf toplulukları dışında değişik zümrelere ait çok sayıda insanın kredi kullanmalarının asıl nedenleri; vergi borçlarım ödemek, düşük faizli kredi imkânlarından yararlanarak küçük çaph sermâye artırımlarım sağlamak, çeşitli tüketim ihtiyaçlarım gidermek ya da ekonomik krizin getirdiği zor şartlardan kurtulabilmek içindir. (In the Light of the Account Registers of the Waqfs Between the Years 1544-1588 and 1749-1795) Pious foundations are important organizations which increase social solidarity, arrange income-treasure ratio and social relationship and also create jobs. Thanks to such organizations for arrenging services in the fields of religion, education, health, town-planning and development and also for enriching the social life and trading in the urban areas. In the past records, the number of the local research about pious foundations established in Bursa is very rare. We hope that work will help to give some information about such a less known subject and contribute the history of the city in a social-economic way by the means of these foundations. This work is also focused mainly on avarız waqfs and cash waqfs after exarning accountancy records of waqfs which is listed in the judicial registers of Bursa. Avarız waqfs are established to pay extra-ordinary taxes and to supply cash for the people who is in need of financial support. These waqfs also help to pay repair cost of the mosques, water canals and water wells and the salaries of the people who work for the pious foundations. Cash waqfs are established to supply regular income for the pious foundations, to support tradesmen by giving them money to establish their own business. The works of these waqfs are under supervising of a group of people and the head of this group is judge of Bursa. This is a very research which shows the detailed list of the waqfs which were established in Bursa, most of them are avarız waqfs. We also added hirfet waqfs and eytâm sandıkları to that list.250 In the first part, we examined the legal basis of the waqfs, the establishing period of the foundations, the aim and the management and control systems of them. The period which is examined is 258 years. The research is relazied on 1 156 waqfs recorded in 1 1 accountancy books. The result of the research is `There were 278 waqfs which were able to live over a century`. In the second part, the waqfs are examined in groups due to their dwelling and functions and also their expenses are examined. The result is `When food prices are compared with real property prices, the rental property prices seems lower and get lower every year due to high inflation` In the third part, the records of the cash waqfs are commented. The capitals of these waqfs as a credit compary, the management methods of the capitals, the credit amounts and the people who gets credits are in the third part and important as they show us the economic activities of the waqfs established in Bursa. 349
- Published
- 2001
15. Samandağ pompaj sulama projesinin değerlendirilmesi
- Author
-
Çiftçi, Cafer, Önder, Sermet, and Tarımsal Yapılar ve Sulama Ana Bilim Dalı
- Subjects
Ziraat ,Agriculture ,Irrigation systems ,Hatay-Samandağ - Abstract
ÖZ Çalışma, Samandağ pompaj sulamasının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Projede önerilen konular ile mevcut uygulamalar karşılaştı rılmış ve proje hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığı araştırılmıştır. Projenin uygulama aşamasında, bazı yönlerden planlama değerlerine uyulmadığı belirlenmiştir. Sulama randımanı %58 ile %81 arasında bulunmuştur. Uygulanan sulama suyunun gereksinimi tamamıyla karşılamadığı (%76,1-91,9) saptanmıştır. Proje alanında tabansuyu derinliğinin yıl boyunca kritik olduğu yerler saptanmamıştır. Genel Sulama Planlaması ile Planlı Su Dağıtım Raporu arasındaki uyum bitki deseninde %85, alan yönünden %83 olarak bulunmuştur. Pompaların yeterli sürede çalışmadığı belirlenmiştir. Pompaların bir günde ortalama 13.5 ile 21.5 saat süreyle çalıştığı saptanmıştır. Projenin uygulama aşamasındaki fayda-masraf oranı(2.90-5.73) planlanan değerden (4.21) daha yüksek bulunmuştur. Proje öncesi ve sonrası ürün desenleri çok büyük oranda değişmemiştir. Sulama oranı, %47 den %70'lere yükselebilmiştir. Çalışmada, sulama projelerinde izleme ve değerlendirmenin çok daha etkin rol alması için öneriler de bulunulmuştur. ; Anahtar Kelimeler: İzleme, Değerlendirme, Sulama Sistemleri ; ABSTRACT This research was carried out with the objective of the evaluation of Samandağ irrigation system. The present applications were compared with terms forseeing in the project and achievement of project targets was examined. At the application stage of project, deviations from planned values in some points were found. The irrigation efficiency was found to be 58-81%. It was determined that the applied irrigation water did not meet the requirement fully (76.1-91.9%). The whole year round, critical zone of ground water depth in the project area was not determined. The agreement between General Irrigation Plan and Planned Water Distribution Report was 85 and 83 % in terms of cropping pattern and area, respectively. The pumps were found to be not working sufficient duration. The average daily working time of pumps was calculated to be 13.5-21.5 hours. Benefit-Cost ratio in application stage of project (2.90-5.73) was found to be higher than the planned value (4.21). Cropping patterns before and after project did not change at all. Irrigation ratio increased from 47% to 70 %. / In this study, some suggestions were made in order to have a more effective role of monitoring and evaluation of irrigation systems. Key words: Evaluation, Monitoring, Irrigation System. 142
- Published
- 1998
16. 14. yüzyılda Anadolu uc beyliklerindeki iktisadi hayat üzerine bir araştırma
- Author
-
Çiftçi, Cafer, Göyünç, Nejat, Tarih Ana Bilim Dalı, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Tarih ,History ,Economic life ,Principalities ,Anatolian principality ,Anadolu beylikleri ,Ekonomik hayat ,Beylikler - Abstract
155
- Published
- 1997
17. Hudâvendigâr Vilayetinde İpekböcekçiliğinin Canlandırılmasında Düyûn-ı Umumiyye İdâresi'nin Rolü
- Author
-
Çi̇ftçi̇, Cafer, primary
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
18. Derviş Paşazade Numan Bey'in Ayanlık ve Tersanecilik Faaliyetleri
- Author
-
Çi̇ftçi̇, Cafer, primary
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
19. BURSA HARÎR DÂRUTTALÎMİ.
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer
- Abstract
Copyright of Journal of Turkish Studies is the property of Gonul Tekin and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2014
20. OSMANLI DÖNEMİNDE İSTANBUL'UN İÂŞESİNDE BURSA'NIN ROLÜ
- Author
-
ÇİFTÇİ, Cafer, primary
- Published
- 2004
- Full Text
- View/download PDF
21. Balkan Orthodox Christians under Ottoman rule: Church law and intra-communal dynamics (XVIII TH –XIX TH cc.) (in the light of church Slavonic and Bulgarian sources)
- Author
-
İmamoğlu, Nergis, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Osmanlı kimliği ,Balkan Orthodox Christians ,Kilise slavcası ,Orthodox church ,Ottoman identity ,Balkan ortodoksları ,Church Slavonic ,Ottoman ,Byzantine-Slavonic culture ,Church law ,Osmanlı ,Ortodoks kilisesi ,Kilise hukuku ,Bizans-Slav kültürü - Abstract
Bugün Balkan ülkelerinin arşivlerinde, Osmanlı döneminde Kilise Slavcasıyla kaleme alınmış pek çok el yazma eser bulunmaktadır. Bizans-Slav-Ortodoks kültür çevresine ait olan bu eserler, sadece Balkan Ortodokslarının tarihine değil, aynı zamanda Osmanlı imparatorluk kimliğine de şahitlik etmektedir. Buradaki çalışma, XVIII-XIX. yüzyıllara ait Kilise Slavcası ve Bulgarca Nomokanon derlemeleri, günah çıkarma metinleri (kefaretnameler), cemaat idaresi, esnaf ve metropolitlik kayıtları üzerinden söz konusu kimliğin farklı yansımalarını bilimsel alana taşıma fikriyle ortaya çıkmıştır. Bu amaç doğrultusunda, tarih biliminin yanı sıra, dil bilimi, kültürel antropoloji, ilahiyat gibi disiplinlerin yöntemlerinden yararlanarak, Ortodoks tebaanın Osmanlı tecrübesine dair çok yönlü bir tarihsel-kültürel-antropolojik analiz örneği sunulmaya çalışılmıştır. Çalışmada cevabı aranan sorular, Ortodoks Kilisesi’nin kurumsal yapılanmasından çok, toplumsal faaliyet alanı ve cemaat ilişkileriyle ilgilidir. Ulaşılan sonuçlar, Osmanlı’nın kozmopolit toplum yapısına özgü genel niteliklerin, yerel düzeyde Ortodoks cemaat yaşamı içinde de gözlemlenebildiğini ortaya koymaktadır. Bu nitelikler, dinî ve etnik kimliklerin ötesinde, Balkanlar’da XIX. yüzyıla kadar varlığını koruyan bir medeniyet anlayışına işaret etmektedir. Şu ana kadar incelenmemiş olan bir alana giriş niteliğinde olan bu çalışmanın, gayrimüslimlerin “Osmanlı kimliği” üzerine yapılacak araştırmalar için, söz konusu medeniyete dair yeni bakış açıları kazandırması ümit edilmektedir. Today, in the archives of the Balkan countries, there are many manuscripts written in Church Slavonic during the Ottoman period. These sources, which belong to the Byzantine-Slavic-Orthodox cultural circle, bear witness not only to the history of the Balkan Orthodox, but also to the Ottoman imperial identity. This study here has emerged with the idea of carrying the different reflections of this identity to the scientific field through the Church Slavonic and Bulgarian Nomokanon compilations, confessional texts (penitential rites), sermon-advice writing, community administration, tradesmen and metropolitan records of the XVIII-XIX centuries. In line with this purpose, a multifaceted historical-cultural-anthropological analysis of the Ottoman experience of the Orthodox subjects has been attempted to be presented. To achieve this, the methods of different disciplines such as linguistics, cultural anthropology and theology have been utilized in addition to the science of history. The questions sought to be answered in the study are related to the field of social activity and community relationships rather than the institutional structuring of the Orthodox Church. The results obtained reveal that the general characteristics specific to the cosmopolitan social structure of the Ottoman Empire can also be observed in the Orthodox community life at the local level. These qualities, beyond religious and ethnic identities, point to an understanding of civilization that existed in the Balkans until the XIX century. It is hoped that this study, which is an introduction to an area that has not been examined so far, will provide new perspectives on the civilization in question for new research on the “Ottoman identity” of non-Muslim nations.
- Published
- 2023
22. Ottoman way of governing the common lands (1839-1914)
- Author
-
Yetişir, Zeynep Akan, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim dalı.
- Subjects
Common lands ,Ortak araziler ,Orman ,Meadow ,Mera ,Ottoman ,Threshing floors ,Yaylak-kışlak ,Forest ,Harman yeri ,Osmanlı devleti ,Summer and winter pasture - Abstract
Bu çalışma Osmanlı ortak arazilerinin yönetimini ve kullanımını konu edinmektedir ve ilgili alandaki çalışmaların nedretinden doğmuştur. Araştırmacı farklı coğrafyalardaki ortak arazilerin tarihsel kökenleri, yönetimi ve kullanım şekilleri üzerine kaleme alınan teorik araştırmaların ve vaka çalışmalarının cazibesine kapılarak yola çıkmış olup Osmanlı ortak arazileri alanındaki boşluğu doldurmaya katkıda bulunmak niyetindedir. Çalışma ortak arazilerin mera, yaylak-kışlak, orman, harman yerleri ve umumî yollar gibi kırsal veya kırsala ilişkin versiyonlarına odaklanmış olup meseleyi üç ana başlıkta ele almıştır. Çalışma öncelikle ortak arazilerle ilgili olarak geliştirilen teorik ve kavramsal çerçeveyle ilgilenmiştir. İkinci olarak on dokuzuncu yüzyıl öncesindeki idare ve kullanım pratikleri ele alınmıştır. Son olarak ortak arazilerle ilgili hukukî ve kurumsal dönüşümlere sahne olan on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonraki döneme odaklanılmıştır. Ele alınan birinci dönem çoğunlukla toprak hukuku mevzuatının satır aralarından yola çıkılarak aydınlatılmaya çalışılmıştır. İkinci döneme ilişkin idare pratikleri ise yine ağırlıklı olarak dönemin hukukî mevzuatından istihraç edilmekle birlikte söz konusu mevzuatın seçili bir bölgede nasıl uygulandığı üzerinden de takip edilmeye çalışılmıştır. This dissertation focused on the governing of the Ottoman common lands and two motives brought forth it. Firstly it arose from the scarcity of the researches in the field. Secondly the researcher grivitated her antecessors who throw ligtht on the historical roots, management and use of the common lands around the world. The study focused on the rural versions of common lands such as meadows, summer and winter pastures, forests, threshing floors and public roads, and discussed the issue under three main headings. The study was primarily concerned with the theoretical and conceptual framework developed for common lands. Secondly, the administrative and usage practices before the nineteenth century are discussed. Finally, the focus is on the period after the second half of the nineteenth century, which witnessed legal and institutional transformations related to common lands. The first period has been tried to be clarified mostly by starting from the lines of the land law legislation. Administrative practices related to the second period, on the other hand, are mainly derived from the legal legislation of the period, and it has also been tried to be followed through how the said legislation is applied in a selected region.
- Published
- 2022
23. Turkish - American relations according to newspaper news and cartoons (1947-1952)
- Author
-
Ersin, Nesrin, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Gazete ,Türkiye ,Amerika ,Cartoon ,Turkey ,Karikatür ,America ,Newspaper - Abstract
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı boyunca denge siyaseti izlemiş, savaş dışı kalabilmek adına çeşitli ittifaklar içerisine girmiştir. Türkiye’nin tarafsızlık yolunda izlediği hassas siyaset, dönemin siyasi liderlerinin temkinli açıklamalarına ve gazeteler üzerinde baskıların artmasına neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı döneminde basına getirilen kısıtlama, çok partili hayatla birlikte yerini basında özgürleşmeye bırakmıştır. 1946 yılında basın kanununda yapılan değişiklikle başlayan özgürlük ortamı, Mayıs 1950’de iktidara gelen DP’nin ilk yıllarında devam etmiştir. Bu dönem iç politika alanında iktidar ve muhalefetin farklı görüşlere sahip olması gazete ve karikatürlere de yansımış ancak bu durum uzun sürmemiştir. Ekonominin kötüleşmesi, irtica hareketleri ve yolsuzluğun artması sonucu halkın ve bazı gazetecilerin DP’ye tepki göstermesi, iktidar partisinin 1954 yılından itibaren basını kısıtlayıcı önlemler almasına sebep olmuştur. İç politika alanında belirli müddet de olsa sağlanan çok sesli ortam, dış politika alanında çok da etkin olamamıştır. Bunun nedeni savaş sonrası dönem artan Sovyet tehdidi sonrası Batının koruyucusu haline gelen Amerika ile işbirliğinin her iki partinin de temel dış politika hedefi olmasıdır. Savaş sonrası Missouri Zırhlısının Türkiye’yi ziyaretinden itibaren başlayan gazete haber ve karikatürlerindeki Türk-Amerikan dostluğu vurgusu, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile iyice artmıştır. Dönem gazetelerinde olumlu Amerikan imgesinin her yönden yansıtılması, Türk-Amerikan işbirliğinin sağlanmasında halkın da desteğinin alınmak istendiğinin göstergesidir. Nisan 1949’da kurulan NATO örgütüne Türkiye’nin dâhil olmasına kadar geçen süreç, savaş yılları ile karşılaştırıldığında dış politika alanında az da olsa farklı fikirlerin ortaya çıkarıldığı görülmüştür. Türkiye’nin NATO’ya yaptığı başvuruların Atlantik ülkeleri tarafından uzun bir müddet olumlu karşılanmaması üzerine Türk gazeteleri, Atlantik coğrafyası içerisinde yer almamasına rağmen İtalya’nın pakta dâhil edilip Türkiye’nin pakt dışı bırakılmasını eleştirmişler, bazı Türk yazarları ise Amerikan yardımının yetersizliğini vurgulamışlardır. During the Second World War, Turkey followed the politics of balance and entered into various alliances to stay out of the war. Turkey’s delicate politics towards neutrality led to cautious statements from political leaders of the time and increased pressure on newspapers. The restiction imposed on the press during the Second World War was replaced by the freedom of the press with the multi-party life. The atmosphere of freedom, which started with the amendment made in the press law in 1946, continued in the first years of the DP, which came to power in May 1950. In this period, the different views of the government and the opposition in the field of domestic politics were also reflected in newspapers and cartoons, but this situation did not last long; the public and some writers reactions to the DP as a result of the worsening of the economy, reactionary movements and the increase in corruption caused the ruling party to take measures to restrict the press since 1954. The emancipation of the press, which was provided for a certain period of time in domestic politics, has not been very effective in the field of foreign policy. The reason for this is that cooperation with America, which has become the protector of the West after the increasing Soviet threat in the post-war period, is the main foreign policy goal of both parties. The emphasis on Turkish-American friendship in newspapers and cartoons, which started after the post-war Missouri Battleship visit to Turkey, increased with the Truman Doctrine and the Marshall Plan, and the positive American image was tried to be reflected by the newspapers to the public in order to provide the TurkishAmerican cooperation aimed at ensuring Turkey’s security. The period when Turkish newspapers made criticism against the government’s goals in foreign policy started with the rejection of Turkey’s application to NATO. The most emphasized point in the criticism was that although Italy was not an Atlantic country, it was included in the pact but Turkey was not. In this period, the inadequacy of the militay aid which was sent by America to Turkey was also emphasized by some journalists.
- Published
- 2021
24. Logistics facilities and capabilities and the state of the bases in the Ottoman Navy (1867-1914)
- Author
-
Songur, Funda, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Bahriye lojistiği ,Coal ,Geostrategy ,Osmanlı Donanması ,Naval logistics ,Supply ,Ottoman Navy ,İkmal ,Modern donanmalar ,Jeostrateji ,Modern navies ,Kömür - Abstract
Bu çalışma, 1867 ile 1914 yılları arasına odaklanarak Osmanlı Bahriyesinin lojistik imkân ve kabiliyetlerini ortaya çıkarmak ve Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü coğrafi sınırlar kapsamında donanma üslerinin modernleşme yeterliğini incelemek üzere “modern donanmalar çağının başlangıcında Osmanlı Devleti’nde bahriye lojistiği nasıl yönetiliyordu?” sorusuna cevap bulma amacını taşımıştır. Bu soruyla birlikte Osmanlı Bahriyesine ait lojistik anlayışı ortaya çıkarmak ve aynı zamanda Osmanlı sularında seyir halinde bulunan yabancı devletlerin donanma gemileri tarafından gerçekleştirilen lojistik faaliyetleri incelemek üzere sorulmuş araştırma soruları da vardır. Araştırma konusu yapılmış olan her bir soru, tarih biliminin yöntemleri ışığında ayrı ayrı incelenmiş, yurt içi ve yurt dışında kurulu çeşitli arşivlerden faydalanmak suretiyle elde edilen belgeler telif eserlerle birlikte değerlendirilmiştir. Çalışma, askeri lojistik kavramının açıklanmasıyla başlamış olup lojistik kavramı literatür tartışmaları ekseninde değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın gerçekleştirilmesi için Osmanlı Bahriyesinin lojistik kavramıyla bağlantılı kurumsal yapısı ile sürekli değişen deniz teknolojisi karşısındaki tutumu izlenmiştir. Zira bu ögelerden oluşan ana yapı, bahri ikmal sisteminde bazı zorunlulukları ortaya çıkarmış olup bahriye personelinin yönetim ve yönetilme uygulamalarına yön vermiştir. Osmanlı Bahriyesinin lojistik anlayışı dört temel adım ışığında açıklanmış ve altı ana faaliyet alanında örneklendirilmiştir. Böylece Osmanlı Bahriyesinde ikmal sisteminin yapısal analizi görünür kılınmıştır. Çalışmanın sonunda ortaya çıkarılan bahriye lojistiği yönetimi kavramının her bir alt süreci Osmanlı Bahriyesinde incelenerek; planlama, organizasyon ve denetim kifâyeti genel tarihsel neticelere değinilerek açıklanmıştır. Sonuçların açıklanması sırasında Osmanlı Devleti’nin jeostratejik konumu ve bu nedenle Osmanlı sularındaki yabancı unsurların varlığı dikkate alınmış olduğundan deniz gücünün tarihin akışı üzerindeki etkisi bir kez daha kanıtlanmıştır. This dissertation focuses on the period between 1867 and 1914 to reveal the logistical facilities and capabilities of the Ottoman Navy and to examine the modernization capability of the naval bases within the geographical boundaries of the Ottoman Empire. It aims to find an answer to the question of “How was naval logistics managed in the Ottoman Empire at the beginning of the modern era for navies?”. Along with this question, there are also research questions asked to reveal the logistics understanding of the Ottoman Navy and to examine the logistics activities carried out by the naval ships of the foreign states sailing in the Ottoman waters. Each question as the subject of this research is examined separately in the light of the methods of history science. The documents obtained by making use of various archives established in Turkey and abroad were evaluated together with the contemporary studies to answer the research questions. This study starts with the explanation of the concept of logistics, and the concept of naval logistics has been evaluated in the context of literature discussions. In order to carry out this study, the institutional structure of the Ottoman Navy in connection with the concept of logistics and its attitude towards the ever-changing maritime technology is followed. Because the main structure consisting of these elements has revealed some obligations in the naval supply system and has guided the management practices of the naval personnel. The logistics concept of the Ottoman Navy is explained in the light of four basic steps and exemplified in six main fields of activity. Thus, the structural analysis of the supply system in the Ottoman Navy has been made visible. Each sub-process of the concept of naval logistics management, that emerged at the end of the study as planning, organisation, and supervision competence, are explained with reference to general historical results. Since the geostrategic position of the Ottoman State and therefore the presence of foreign naval ships in Ottoman waters are considered during the evaluation of the results, the effect of sea power on the course of history has been proven once again.
- Published
- 2021
25. An organization against tobacco smuggling in the Ottoman Empire: Regie Kolcu’s and practices
- Author
-
Altunsoy, Burak, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakın Çağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Kolcu ,Reji ,Smuggling ,Regie ,Tobacco ,Tütün ,Düyûn-ı Umûmiyye ,Kaçakçılık ,Ottoman Public Debt Administration (OPDA) - Abstract
Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılda başlayan mali çöküşünün bir tezâhürü olan Düyûn-ı Umûmiyye teşkilatı, yalnızca Osmanlı Devleti'nin mali kontrolünü sağlamamış ayrıca devlet içerisinde kurduğu yapılanma ile sosyal hayatta da önemli tesirler bırakmıştır. Bu teşkilatın, Osmanlı Devleti tütün gelirlerini kontrol etmek amacıyla kurmuş olduğu bir alt kolu hüviyetindeki Reji idâresi, tütünü inhisar altına aldığı gibi kendisine verilen görev icabı tütün kaçakçılığını da engellemek adına “kolcu” adıyla silahlı bir yapılanma oluşturmuş ve ülke içindeki tütün kaçakçılığını engellemeye çalışmıştır. Bu bağlamda tezimizde öncelikle Reji ve kolcularının kurulmasına giden süreç aktarılmış, ardından Reji kolcularının yapılanması ve idari örgütlenmesine değinildikten sonra tütün kaçakçılığını engellemek için tütün kaçakçıları ile yaptıkları mücadeleler yansıtılmıştır. Son kısımda ise Reji kolcularının halka karşı uygulamaları ile devlet kurumları ve Osmanlı güvenlik güçleriyle girift ilişkileri değerlendirilmiştir. Bunun yanında Osmanlı basınının Reji kolcularına yaklaşımı ve Reji kolcularının folklor ve edebiyata yansımaları da yine son bölümde ele alınmıştır. As a manifestation of the financial collapse of the Ottoman Empire in the 19th century, Ottoman Public Debt Administration (OPDA) organization not only ensured the financial control of the Ottoman State, but also had significant effects in social life with the structuring it established within the state. The Regie administration, which was a sub-branch of this organization to control the tobacco revenues of the Ottoman Empire, took the tobacco under its control, as well as established an armed structure called "kolcu (koldji)" in order to prevent tobacco smuggling as per the task assigned to it, and tried to prevent tobacco smuggling in the country. In this context, in our thesis, the process leading to the establishment of the Regie and its rangers is explained, and then the structuring and administrative organization of the Regie koldjis will be mentioned, and then their struggles with tobacco smugglers to prevent tobacco smuggling are reflected. In the last part, the practices of the Regie koldjis against the people and their intricate relations with the state institutions and Ottoman security forces were evaluated. In addition, the approach of the Ottoman press to the Regie koldjis and their reflections on folklore and literature are also discussed in the last section.
- Published
- 2021
26. The humour front of the War of Independence
- Author
-
Uzunpınar, Yağmur Rahşan, Çiftçi, Cafer, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Mizah ,Press ,Karagöz ,Millî Mücadele ,Anadolu’da Peyâm-ı Sabah ,Aydede ,The War of Independence ,Güleryüz ,Diken ,Humour ,Basın ve yayın - Abstract
Mizah, hayatımızın her alanında bulunan ve insanların gülmesine, bir nebze olsun günlük hayatın sorunlarından uzaklaşıp kendine ve gülmeye vakit ayırmasına imkân sağlayan bir alan olmakla beraber tarihi süreç içerisinde iktidarın veya siyasal otoritelerin çekindiği bir konu olmuştur. Bunun sebebi olarak da mizahın genellikle muhalif seslerin bir aracı olarak kullanılmasını gösterebiliriz. Ancak yemek yemek, uyumak, ısınmak gibi insanın temel ihtiyaçlarından biri olan gülmek mizah sayesinde ortaya çıkarken, mizahın siyasal alan içinde toplumun aksayan yönlerini komik bir dille ve alaycı bir bakış açısı ile anlatması onu çekinilen, istenmeyen bir alan haline getirmiş hatta zaman zaman soytarılık, dalkavukluk olarak bile adlandırılmıştır. Bu çalışma Osmanlı Devleti’ndeki basın ve yayın hareketleri içerisinde Millî Mücadele Dönemi’nin gazete ile dergilerine ve özellikle de mizahi alana yansımasını ortaya koymayı amaçlamıştır. Millî Mücadele dönemi mizah basınını incelerken Osmanlı Devleti’nde basın yayın hayatının başlangıcını ve bu basın faaliyetleri içinde mizahi basının ortaya çıkışını dâhil etmeyi uygun gördük. Giriş kısmında Osmanlı Devleti’nde basın yayın hayatının başlangıcı anlatılırken, Birinci Bölüm’de mizahın ne olduğu, mizah kelimesinin hangi anlamlara geldiği Osmanlı Devleti’nde mizah hayatının basın faaliyetlerinden önce nasıl başladığı, mizahın Tanzimat ve Meşrutiyet devrinde basın yayın faaliyetlerinin içinde nasıl yer edindiği anlatılmaktadır. İkinci Bölüm’de Millî Mücadele’nin nasıl başladığı ve bu dönemin basın yayın hayatına nasıl etki ettiği, toplumun veya gazetelerin karşıt cephelerde yer alma süreçleri ve dönemin gazeteleri ile ilgili bilgiler verilmektedir. Üçüncü ve son bölümde Millî Mücadele’yi destekleyen mizahi dergilerde dönem olaylarının nasıl işlendiği yansıtılarak, 1922 yılından itibaren Aydede’nin çıkışı ile beraber karşıt görüşlerin bir araya getirilişi ve dergilerin Ulusal Savaşa olan bakış açıları bir arada verilmiştir. Dönem içerisinde birçok mizah yayını bulunmaktadır ancak mevcut tüm gazete ve dergileri incelemek mümkün olmamışsa da çalışma kapsamını arttırmak ve literatüre daha fazla katkı yapmak adına incelemeyi beş dergi ile sınırlayıp bu dergilerin Millî Mücadele dönemine bakışlarını inceledik. Bu çalışmanın asıl amacı Millî Mücadele’nin mizah basınında nasıl akis bulduğunu anlatmaktır. Ayrıca bugüne kadar yapılan çalışmalarda bazen tek yayın üzerinden bazen de sadece iki derginin karşılaştırılması üzerine benimsenen teknik yerine kapsamı biraz daha genişleterek dönemin en önemli mizah yayınlarının 1919- 1922 yılları arasını kapsayan sayılarını incelemeye aldık. Dergilerin yayın politikalarının daha iyi anlaşılabilmesi için söz konusu yayınlardan aldığımız şiir ve karikatürleri de çalışma içerisindeki sayfalara koyup derleyerek dönemin bakış açısını yansıtmak istedik. The humour is both a field which is in our whole life and let people laugh and have fun moving away their hard lives for a while and the topic which was hesitated by the government and political autorities in time. It is shown as a reason that the humour was used as a tool of opponents. Laughing, which is one of the basic needs of human like eating, sleeping and warming, appeaprs with humour. Also it became an unwanted area and was called as clowning, adulation when the humour explained the deflected parts of the society by funny and acrimonious way in political areas. In this study it’s aimed to show the effects and reflections of humour from the beginning of the Ottoman Empire to the time of the War of Independence Era. While we’re studying on the humour public in The War of Independence era, we incorporate in the beginning of the press of the Ottoman Empire and the occuring of humour in these studies. In the first part it’s explained what the humour is, ‘the humour’ word means and it’s asserted the humour life has started before pressing in the Ottoman Empire. Additionaly it’s explained how the humour took place in the press of the Tanzimat reform Era and the Constitutional Monarchy Period. In the second part it’s explained how the War of Independence had started and the effects of this period on the press by giving some information about the society and newspapers’ taking part in the opponents. In the third part it’s explained how the humour magazines who were supporting the War of Independence treated the events of that time and gave the different perspectives about National War by collecting the opposite views by the pressing ’Ay Dede’ by 1922. This term includes lots of publishment for humor books however considering possibility of research on all published newspapers is an overkill task to complete, we have made a compendium by limiting the spectrum of the variety with only five newspaper to contribute in literature of times on War of Independence. Purpose of this study is understanding the reflections of humor on media and similar public communications during the times of the Independency War. In addition, till this day the technic for the people who work in this field was working for comparison in one newspaper series itself or adding with another one to targeting enrichment , beside what we have achieved in here is enabling the literature by analyzing the published documents between the years 1919 - 1922 with a much more comprehensive approach. Policies of the newspaper publishers was the main focus to make it more understable while looking on poetry and comics pages of written items, at the end of the study what we have managed to get a sum of fairly various samples from written documents by selecting best ones in a compiled version of historical approach to humor.
- Published
- 2020
27. Taşra kentinin panoraması: XVIII. yüzyılda Edirne kazası üzerine bir inceleme (1746-1747)
- Author
-
Özalp, Salih, Çiftçi, Cafer, Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı., Çiftci, Cafer, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Edirne ,History ,Konut ,City ,Toplum ,Mahalle ,Daily life ,Urban history ,18. century ,Housing ,Society ,Gündelik hayat ,Kent ,Neighbourhood - Abstract
Bu tez, Osmanlı Devleti'nin ikinci merkezi ve büyük bir taşra kentini oluşturan Edirne'yi, 1746-1747 yıllarında arasında klasikleşen şehir tarihi çalışmaları şablonunun aksine üç farklı başlık altında incelemektedir. Bu bağlamda birinci bölümde avârızhâne kayıtları üzerinden kentin nüfus yoğunluğu ve dağılımı üzerine analizler yapılmaya çalışılmıştır. Öncelikle kentin kısa bir tarihçesine, genel görünümüne ve yol sistemine değinildikten sonra kent; semtler bazında incelenmiştir. İkinci bölümde, Edirneli ev sahipleri ve evlere ışık tutulmuştur. İlk olarak Edirne'nin konut tipolojisi ortaya çıkarılmıştır. Satışa konu olan evlerin fiyatları ve fiyatları belirleyen etkenler belirlenmiştir. Daha sonra da Müslüman-gayrimüslim, askerî-reaya arasındaki yaşam benzerlikleri ve farklılıkları tespit edilmiştir.Üçüncü bölümde ise kentteki gündelik hayat ele alınmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak gündelik hayatın alanı içerisine giren Edirne Mahkemesi, mahalleler, çarşı, pazar ve ticaret yerleri anlatılmaya çalışılmıştır. Daha sonra da kamusal alanda hayat başlığı altında Edirnelilerin gündelik yaşamlarından alacak-verecek, sulh, satış gibi olaylara; yaralama, ölüm, hırsızlık ve huzursuzluk gibi toplum düzenini bozan olgulara değinilmiştir. Son olarak da özel hayat kapsamında aile yapısı, boşanma, nafaka, kölelik, ihtidâlar ve gündelik hayatta kullanılan eşyalar ele alınmıştır. This thesis investigates Edirne, which was the second capital of the Ottoman State and was a great rural city, under three different categories as opposed to the classic pattern of urban history studies between 1746 and 1747. The first chapter of the thesis have tried to analyze in relation with the population density and distribution of the city based on the records of avârızhouses. First of all, overview and road system of the city was discussed and the city was reviewed on the basis of districts. Second chapter, house owners and houses in Edirne were reviewed. The typology of the houses in Edirne was revealed. The prices of the houses for sale and the factors that determine these prices were given. Subsequently, the similarities and differences between the lives of Muslims and non-Muslims and askerî and reaya were classified.Third deals with daily life of local people in the city. In this context, court of the Edirne, neighbourhoods, city bazaars, markets and business places have determined all a part of the daily life using Shariah court records. Afterwards, the elements such as buying and selling, settlement (sulh) and sales in the daily life of people living in Edirne as well as the incidents that adversely affect the social order such as injuries, deaths, thefts and unrest were tackled with the title of life in the public space. Finally, family structure, divorce, alimony, slavery, conversions and items used in daily life were examined. 158
- Published
- 2019
28. According to crime registers, crime and criminals in the Hudavendigar province (1912-1917)
- Author
-
Tepret, Nagihan Yıldız, Çiftçi, Cafer, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Ana Bilim Dalı/Yakınçağ Tarih Bilim Dalı.
- Subjects
Hudâvendigâr ,Security ,Güvenlik ,Suç ,Criminal ,Crime ,Suçlu - Abstract
İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olan suç olgusu ve suçlu kavramı, XX. yüzyılın başlarında bir Osmanlı vilayeti olan Hudâvendigâr Vilayeti’nin gerçeklikleri olan savaş ortamı ve yaşanan göçlerin ve yönetimsel uygulamaların etkisiyle şekillenmiştir. Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler başta olmak üzere çeşitli toplulukların birlikte yaşam sürdüğü bu ortamda, her toplumsal grup ekonomik ve sosyal açıdan farklı özelliklere sahip olmuş ve farklı roller üstlenmiştir. 1912-1917 yılları arasında yaşanan Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı, II. Meşrutiyet yönetimini güvenlik ve asayişin sağlanması konusunda çeşitli uygulamalara yönlendirmiştir. Osmanlı yönetimi, suç ve suçlu istatistiğine önem vererek vaka ve failleri vukû’ât-ı cinâ’iye ve cerâim-i umûmiye cetvellerine kaydederek bölgesel suç durumlarını ve toplum yapısını takip edebilmiştir.Bu tez çalışmasında, suç istatistikleri açısından birincil kaynak olan vukû’ât-ı cinâ’iye ve cerâim-i umûmiye cetvelleri incelenerek, Hudâvendigâr Vilayeti’nde suç olgusu ve suçlu kavramları niteliksel ve niceliksel açıdan betimlenmeye çalışılmıştır. Crime phenomenon and criminal concept, as old as human history, are shaped by influence of the war environment, migration movements and administrative practices, which are the realities of the Hudâvendigâr Province, an Ottoman Province at the beginning of the XX. century. In this environment, where various communities lived together, Turks, Greeks, Armenians and Jews, each social group had different economic and social function and undertook different roles. The Balkan Wars and the World War I, which occurred between 1912- 1917, compelled second constitutional administration to apply a variety of politics in order to ensure safety and security. The Ottoman Goverment gave importance to the crime and criminal statistic and registered the event and actors in a special records which named “vukû’ât-ı cinâ’iye” and “cerâim-i umûmiye”. This made possible for central government to see crime conditions and social structure. This thesis aimed to examine the registers of “vukû’ât-ı cinâ’iye” and “cerâim-i umûmiye” and tried to represent crime phenomenon and criminal concept both by qualitive and quantitive aspects in Hudâvendigar Province.
- Published
- 2019
29. Hudâvendigâr Vilayetinde İpekböcekçiliğinin Canlandırılmasında Düyûn-ı Umumiyye İdâresi'nin Rolü
- Author
-
Cafer Çi̇ftçi̇, Uludaǧ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü., and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Cultural Studies ,History ,Hudâvendigâr vilayeti ,Düyûn-ı umûmiyye idâresi ,Ottoman ,Pasha ,Efendi ,Archaeology ,Ottoman public debt administration ,Hudavendigar province ,İpekböcekçiliği ,Osmanlı ,Sericulture - Abstract
19. yüzyılda Hudâvendigâr Vilayeti, Osmanlı Devleti topraklarında ipekböcekçiliği ve ipekçilik sektörünün en önemli merkezlerinden biridir. Avrupa'da yaşanan teknolojik gelişmelere ve taleplere bağlı olarak bu yüzyılda ipekçilik sektöründe önemli bir canlanma gözlenmiştir. Ancak 1860 yılı sonrasında ipekböceklerinde görülen hastalıklar sektördeki faaliyetleri durma noktasına getirince, Osmanlı hükümeti bu krizi çözmek için yoğun bir çaba içerisine girmiştir. Bir süre sonra Osmanlı Devleti'ne ait dış borçların yabancı alacaklılarca tahsili için Düyûn-ı Umumiyye İdâresi kurulunca, bu idare ipek öşrü gelirlerini toplama hakkını üzerine almıştır. Bu bağlamda gelirlerin artırılması yönündeki çabalar, ipekböcekçiliği sektörüne yön verecek ve sektörü yeniden canlandıracak yeni bir süreci başlatmıştır. The Role of the Ottoman Public Debt Administration in the Revival of Sericulture in Hudavendigar Province (pp. 905-950) In the 19th century, the Hudavendigar province was one the most important centers of sericulture and silk industry in The Ottoman Empire territories. Depending on the technological developments and demands taking place in Europe, a significant revival in silk industry was observed in this century. However, when the silk-worms diseases put the activities of the sector to a standstill after the year 1860, the Ottoman government entered into an intensive effort to solve the crisis. After a while, when Ottoman Public Debt Administration was founded to collect the debts belong to the Ottoman Empire by foreign payees, this administration got the right to collect the revenues from silk tithe. In this context, the efforts to increase the revenues initiated a new process that would guide the sericulture sector and revitalize the sector.
- Published
- 2012
30. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Doğu Karadeniz limanlarındaki ticari faaliyetler
- Author
-
Aydin, Yunus Emre, Çiftçi, Cafer, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı., Çiftci, Cafer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Ports ,Doğu Karadeniz ,İskele ,History ,Giresun ,Eastern Black Sea region ,Piers ,Ottoman State ,Ticaret ,Port ,Rize ,Eastern black sea ,Trade ,Pier ,Liman ,Trabzon ,Merchandising ,Ottoman Period - Abstract
Türkiye'nin Doğu Karadeniz sahası, coğrafi koşulların etkisiyle birçok liman ve iskeleye sahiptir. Bu bölge 1461'de Fatih Sultan Mehmed'in Trabzon'u fethiyle beraber Osmanlı idaresine girmiştir. Bu tarihten sonra Karadeniz bir Türk Gölü haline getirilmiş ve bölgede ticarete uzun bir süre sadece Türk gemileriyle yapılabilmiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar süren bu dönem, bu tarihte Rusya'nın Karadeniz'de ticaret izni almasıyla bozulmaya başlamıştır. Ruslardan sonra Avusturya, İngiltere ve Fransa da kendi gemileriyle Karadeniz'de ticaret izni almıştır. Dönemin büyük Avrupa devletlerini takiben İspanya, Hollanda, İsveç vb. devletler de Karadeniz'de ticaret yapmak için ahitname almayı başarmışlardır. Bu tarihten sonra bölge limanlarında büyük bir ticari hareketlilik başlamıştır. Özellikle 1829 Edirne Antlaşmasından sonra Karadeniz'in bütün devletlerin ticaret gemilerine kayıtsız şartsız açılmasıyla bu ticaret daha da artmış bölgede Trabzon, Giresun ve Rize gibi büyük limanların yanında iskele diyebileceğimiz Tirebolu, Akçaabat, Sürmene ve Hopa gibi yerlerde de bir ticaret hacmi oluşmuştur. Doğu Karadeniz liman ticaretindeki en önemli noktalardan biri de bu bölge İran'ın dış dünyaya açılan kapısı konumundaydı. İran mallar Trabzon limanı üzerinden ihraç ediliyor ayrıca İran'a gidecek birçok ithal mal da Trabzon limanına geliyordu. Bu çalışma, 19. yüzyılda özellikle 1830 tarihinden sonra bu bölgedeki liman ve iskelelerdeki ticari faaliyetleri açıklamaya çalışan bir incelemedir. Eastern Black Sea region has many ports and piers thanks to geographical conditions. This region became a part of Ottoman Empire with conquest of Trabzon by Fatih Sultan Mehmed in 1461. After the conquest, Black Sea became a `Turkish Lake` and merchandising was carried out only by Turkish ships for a long time. This perioad lasted until the Treaty of Kucuk Kaynarca in 1774, when Russia got permission for merchandising in Black Sea. Following Russia; Austria, England and France got their permission for merchandising in Black Sea. After the big European countries, other states like Spain, Netherland and Sweeden managed to get their treaty for this region. With all these happening, the merchandisingin region went intense levels. Especially after the Edirne Treaty in 1829, Black Sea was opened to the ships off all countries and merchandising increased substantially not only in big ports ot Trabzon, Giresun, Rize but also in piers of Tirebolu, Akçaabat, Sürmene and Hopa. One of the most vital point of Eastern Black sea region is that was the key point of Iran opening to outer world. Export and import of Iran were carried through Trabzon. This study is an analysis that focuses on the commercial activities in ports and piers of this region in 19th century especialy after 1830. 192
- Published
- 2016
31. Anadolu eyâleti'nde yaşanan arazi anlaşmazlıkları ışığında 1858 Osmanlı Arazi Kanunnâmesi'nin uygulanması (1858-1864)
- Author
-
Akan, Zeynep, Çiftçi, Cafer, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı., Akan Yetişir, Zeynep, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Land ownership ,History ,Records of Provosions ,Land code ,Anatolian Province ,Ahkam defterleri ,Toprak sistemi ,Laws ,Hukuk ,Land Code ,Miri regime ,Modern Times ,Landholding regime ,Land use ,Ottoman ,Arazi Kanunnamesi ,Incompatibility ,Anadolu Eyaleti ,Osmanlı ,Ahkam registers ,Law ,Ottoman Period ,Miri rejim - Abstract
Bu çalışma, 1858 Osmanlı Arazi Kanunnâmesi'nin Anadolu Eyâleti'nde uygulanmasını konu edinmektedir. Çalışma, 1858-1864 yıllarını kapsayan 181 ve 182 no'lu Anadolu Ahkâm Defterleri'nde yer alan arazi anlaşmazlıklarının analizine dayanmaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. 1858 Arazi Kanunnâmesi'nin ve Ahkâm Defterleri'nin kısaca ele alındığı birinci bölümde, öncelikle on dokuzuncu yüzyıl öncesi toprak sistemine değinilmiş, daha sonra kanunnâmenin hazırlık evresi olarak tanımlanan dönem (1840-1858) ele alınmıştır. Bölüm, kanunnâmenin hazırlanma amacı ve içeriği ile ilgili muhtasar bir değerlendirmeyi de içermektedir. Çalışmanın ana gövdesini oluşturan ikinci bölümde bahsi geçen defterlerde yer alan şikâyetler üzerinden ilgili coğrafyada ortaya çıkan mîrîarazi anlaşmazlıkları ve kanunnâmenin bu anlaşmazlıkların çözümündeki rolü tartışılmıştır. Üçüncü ve son bölüm ise köy ortak alanları ile ilgili anlaşmazlıkları konu edinmiştir. Defterlerde önemli bir yer işgal eden bu anlaşmazlıklar, kanunnâmenin ilgili coğrafyada etkin bir şekilde uygulandığını ve ortaya çıkan arazi ihtilaflarına çözüm üretme konusunda oldukça başarılı olduğunu gösterir. İncelenen defterlerde yer alan şikâyetler, Anadolu Eyâleti'nde yaygın olarak yaşanan arazi anlaşmazlıkları ve bunların çözüm süreçleri hakkında önemli veriler sunmasının yanı sıra bu coğrafyadaki toprak sahipliği örüntüsünün ve toprağın kullanım biçimlerinin anlaşılması açısından da oldukça değerlidir. Bahsi geçen şikâyetler, Anadolu'da hâkim olan tasarruf şeklinin bireysel tasarruf olduğuna işaret etmektedir. İkinci olarak bu şikâyetler, toprak sahipliği ve nüfus dinamikleri arasındaki ilişkiye ışık tutar. Tasarruf ettikleri arazileriyle ilgili şikâyette bulunanların dinî aidiyete göre dağılımı bölge nüfusuyla paralellik arz etmektedir. Son olarak şikâyetler, taşra halkının gerek bireysel olarak tasarruf ettikleri mîrî arazilerle ilgili olarak gerekse ahaliye tahsis edilmiş ortak alanlarla ilgili olarak hak ve yükümlülüklerinin farkında olduklarına işaret eder. Halkın şikâyetlerinde kullandıkları dil, toprak hukuku alanındaki mevzuata yabancı olmadıklarını gösterir.Anahtar Sözcükler:Osmanlı, Anadolu Eyâleti, Arazi Kanunnâmesi, toprak sistemi,mîrî rejim, Ahkâm Defterleri. The object of this study is to examine the implementation of the Ottoman Land Code of 1858 in Anatolian province. The study mainly bases on the analysis of the Anatolian Ahkâm Registers that contain the years of 1858 to 1864. The study is composed of three chapter. The first chapter explores the pre-nineteenth century Ottoman land system and then touches on the period of preparation of the Code (1840-1858). This chapter, additionally, offers a short infromation about the aims and contents of the Code. The second chapter, which constitutes the corpus of the study, is engaged the mîrîland conflicts in the registers and the role of the Code on the resolution of these conflicts. Third chapter engages the common land conflicts and Code's aprroach to these lands. These evaluations reveal that the Code was efficiently implemented in the province and it provided satisfactory recipes to the land conflicts. The analysis of these conflicts is noteworthy not only it renders some key information about widespread land conflicts in the province and the resolution phases of them but also it provides valuable data to understand the landholding pattern and land possession types, too. These conflicts indicate that the individual ownership was the prevalent land possession pattern of the province. Secondly, these conflicts lights the way for the relation of landholding and population structure. The dissociation of the reclaimants according to their religious identity runs paralel to population structure of the province. Finally, these conflicts reveal that the local people was aware of their rights and liabilities on the land. Their statements in the complaints indicate their familiarity to the land legislation, both individually-owned lands and the common lands.Keywords: Ottoman, Anatolian province, Land Code, landholding regime, mîrî regime, Ahkâm Registers. 160
- Published
- 2015
32. 19.yüzyılda Kalas (Galati) İskelesi
- Author
-
Süt, Hadis, Çiftçi, Cafer, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı., Çiftci, Cafer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Ottomans ,İskele ,River ,History ,Piers ,Kalas ,Danube River ,Romania ,Tuna ,Galati ,Galatia ,Rivers ,Modern Times ,Ottoman ,Harbour ,Nehir ,Osmanlı ,Danube ,19. century - Abstract
Kalas (Galati) Osmanlı arşiv belgelerinde kasaba olarak geçmektedir. Romanya'da, aşağı Tuna nehri sahilinin sol tarafında, Bükreş'in kuzeydoğusunda yer alır. Kasaba Seret (Siretu) nehrinin Tuna'ya döküldüğü yerde bulunur. Aynı isimle bir limanı vardır. 19. yüzyılda kalas'ın idari yapısı dönemin idarecileri tarafından hazırlanan nizamnamelerle şekillenmiştir. Kalas'ın idaresinde etkili olan kurum şehbenderhanelerdi. Kalas; Avrupa komisyonunun Tuna Nehri üzerinde oluşturduğu idarenin merkeziydi. Kalas 19. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan kolera salgınında ciddi kayıplar vermiştir. Boğdan'a bağlı bir kaza olan Kalas, Eflak ve Boğdan'ın, Tuna civarındaki üretim bölgelerinin hububatını ihraç eden en önemli iskeledir. Kalas'ın, Tuna'nın Karadenize dökülen ağzında yer alan Sünne limanıyla büyük çapta bir ticareti vardı. Avusturya ve İngiltere'nin Kalas'ın ticaretinde önemli bir hakimiyeti görülmektedir. Özellikle Avusturya gemi taşımacılığında söz sahibiydi. Kalas 19.yüzyıl azınlık isyanlarından etkilenmiş, Rumlar ve Ermenilerin çalışmalarına sahne olmuştur. Rusya'nın Kalas'taki bu hareketlenmelere destek vererek hakimiyet kurmaya çalıştığı görülmektedir. Rusya'nın Kırım savaşı ve 1877-1878 Osmanlı Rus savaşları öncesi Kalas'taki çalışmaları hakimiyet kurma çabasının sonuçlarıydı.Bu çalışmada Tuna Nehri üzerinde bulunan Kalas iskelesinin 19.yüzyılda sahip olduğu idari ve ticari konumu açıklanmaya çalışılmıştır.Anahtar Sözcükler Osmanlı İskele Nehir Kalas Tuna Galati has been mentioned as a town in Otoman archives.It is located at the left side of down the river Danube and in northeast of Bucharest in Romania. The town is located in where river Siret flows into river Danube. It has a harbour with the same name. In the 19th century, administrative structure was organized with regulations prepared by administrators. The organizations which have a impact on the administration of Galati were the embassies.Galati was the center of the administration that European Comission assembled on river Danube. Galati, had serious losses because of cholera epidemic in the last quarter of the 19th century. Galati as a town connected to Moldavia, was the most important port of Wallachia and Moldavia which had exported cereals of the production regions around river Tuna. Galati used to have a large amount of trade with harbour Sulina in where river Danube flows into Black Sea. It is obviously seen that Austria and England had an important dominance on the trade of Galati. Especially Austria used to have influence on shipping.Galati was affected by the minority riots in the 19th century, and had witness to activities of Greeks and Armenians. It is seen that Russia had tried to provide a domination supporting these activities in Galati. The attempts of Russia in Galati before Crimea war and 1877-1878 Ottoman - Russian wars, were the results of effort of establishing dominance.In this study, it is intended to explain the administrative and commercial situation of harbour Galati located on the river Danube in the 19th century.Keyword Ottoman Harbour River Galati Danube 108
- Published
- 2015
33. Tarihsel süreci ve işleyişi çerçevesinde Bursa Hamidiye Gurebâ Hastanesi
- Author
-
Karaaslan, Yusuf Ziya, Çiftci, Cafer, Tarih Ana Bilim Dalı, Çiftçi, Cafer, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı.
- Subjects
Tarih ,Poors ,History ,Bursa ,Bursa Hamidiye Gureba Hospital ,II. Abdülhamid ,Historical development ,Halk sağlığı ,Ottoman State ,Sağlık ,Abdülhamid II ,Community health care ,Ahmed Vefik Pasha ,Hospitals ,Health services ,Gurebâ ,Ahmed Vefik Paşa ,Hospital ,Health ,Modern Times ,Hastane ,Modernleşme ,Ottoman Period ,Modernization - Abstract
Osmanlı Devleti 19. yüzyılda, özellikle 3 Kasım 1839 tarihinde ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayûnu (Tanzimat Fermanı) sonrasında önemli bir değişim sürecine girmiştir. Bu dönemde sağlık alanında da modernleşmeye gidilmiş, bu kapsamda çeşitli hastaneler inşa edilmiştir. Bu yıllarda `Gurebâ` ismiyle anılan hastaneler yapılmış, bunları Sultan II. Abdülhamid döneminde inşa edilen ve adına `Hamidiye Hastaneleri` denilen hastaneler izlemiştir. Bursa Hamidiye Gurebâ Hastanesi, yenileşme çabalarının neredeyse her alana yansıdığı bir dönemde Bursa kentinin modernize edilmesi ve şehir ahalisine daha iyi sağlık hizmeti sunulması amacıyla kurulmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti'nin son döneminde sağlık alanında gerçekleştirilen reformlar bağlamında bu devletin 19. yüzyıldaki sağlık teşkilatlanması ile bu süreçte kurulan Bursa Hamidiye Gurebâ Hastanesi'nin tarihsel gelişimi ve yapılanması üzerine bir incelemedir.Anahtar Sözcükler: Modernleşme, sağlık, II. Abdülhamid, hastane, halk sağlığı, gurebâ, Ahmed Vefik Paşa, Bursa. In the 19th century, the Ottoman Empire had been through an important process of transformation, particularly after Gülhane Hatt-ı Hümayûnu (the Imperial Edict of Gülhane) which was announced in November 3rd, 1839. In this period, the field of health has also been put through reformation, and numerous new hospitals were built within this context. In this years, the hospitals were names as `Gurebâ` established and these were followed by new hospitals named as `Hamidiye Hospitals` during the reign of Abhdulhamid II. Bursa Hamidiye Gurebâ Hospital was established at a date when modernization efforts made an effect on almost every field, and aimed at modernization of the city of Bursa and delivering better health services to the city dwellers. This study is a research on health organization in 19th century of Ottoman Empire as part of reforms which were made in the field of health in the last period of the State and historical process and organization of Bursa Hamidiye Gurebâ Hospital founded in that period.Keywords: Modernization, health, Abdülhamid II, hospital, community health care, poors, Ahmed Vefik Pasha, Bursa. 142
- Published
- 2015
34. Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu ve idaresi
- Author
-
Odabaşi, Necmi, Çiftçi, Cafer, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı., Çiftci, Cafer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Ciftlikât-ı Hümâyûn of the mihalic ,Tarım ,Bursa ,Ottoman State ,Agriculture ,Emlâk-ı hümâyûn ,Real estate ,Sultan’s treasury ,Animal husbandry ,Hazine-i hassa ,Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu ,Emlâk-ı şâhâne ,Ottoman ,Osmanlı ,Çiftlikat-ı hümayunlar ,Hayvancılık ,Sultan’s estate - Abstract
Osmanlı Devleti'nde `çiftlikât-ı hümâyûn` tabiri, 19. yüzyılda havass-ı hümâyûnların Maliye Nezâreti'ne devredilmesi sonrası padişahların elinde kalan topraklar için kullanılmıştır. Çiftlikât-ı hümâyûnların kuruluş tarihi net olarak bilinmemekle beraber Tanzimat Dönemi'nde ortaya çıktığı belirtilebilir. Hazine-i Hassa Nezâreti'ne bağlı bulunan Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu, ilk dönemlerden itibaren padişahın mülkü sayılan Emlâk-i Kadime arasında gösterilmektedir. II. Meşrutiyet Dönemi'nde sonradan Hazine-i Hassa'ya dâhil edilen Emlâk-i Müdevvere olarak tabir edilen emlâk ve topraklar Maliye Hazinesi'ne devredilmiştir. Emlâk-i Kadime olarak tabir edilen Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu ise genel müdürlüğe dönüşen Hazine-i Hassa'ya bağlı kalan birkaç mülk içinde yer almıştır.Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu, önceki dönemlerden itibaren Osmanlı sarayının et ve süt ürünleri ihtiyacının karşılanmasında önemli bir görev üstlenmiştir. 19. yüzyılda ise Osmanlı Devleti'nde hayvancılığın ıslahı noktasında önemli bir merkez olarak kullanılmıştır. Özellikle merinos yetiştiriciliği, at ve sığır yetiştiriciliği noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Ve bu özelliği, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte kurulan Karacabey Harası'nın ve günümüzde TİGEM'e bağlı Karacabey Tarım İşletmesi'nin kurulmasında ve hayvancılık alanında önemli girişimlerde bulunulmasına zemin hazırlamıştır. Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu hayvancılık alanında ıslah çalışmalarının yanısıra muhacirlerin iskânı, çiftliğe ait toprakların tarıma açılması ve tarım faaliyetlerinin geliştirilmesi noktasında da önemli görevler üstlenmiştir. Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu, Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılda kurumsallaşma çalışmalarının anlaşılmasında, Osmanlı toprak sisteminde meydana gelen değişimlere ve padişahlık makamına ait gelir kalemlerinin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayan bir kurumdur. Ayrıca Osmanlı'da memur ve işçilere verilen ücretler, bunlara sağlanan imkânların anlaşılmasına da yardımcı olmaktadır.Anahtar Sözcükler: Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu, Osmanlı, tarım, hayvancılık, emlâk-ı hümâyûn, emlâk-ı şâhâne, hazine-i hassa, Bursa. We see that in the Ottoman Empire, the term `çiftlikât-i hümâyûn (Imperial Farms)` was used for the lands which Sultan's had after the `havass-i hümayun` handed over to the Ministry of Finance in the 19th century. Although the founding date of çiftlikât-i hümâyûn (imperial farms) is not known, it is guessed that çiftlikât-i hümâyûn is emerged during the Tanzimat Period. Çiftlikât-i Hümâyûn of the Mihaliç which was a property of the Ministry of Imparial Treasury had been seen from the earlist times as a protery of Sultan's. Estates and lands which were included in the Imperial Treasury and called as real estates (emlâk-i müdevvere) were handed over to the Finance Treasury. Çiftlikât-i Hümâyûn of the Mihaliç, which is referred as ancient estates, became a property of Imperial Treasury which was turned to a head office later. Çiftlikât-i Hümâyûn of the Mihaliç played important roles from previous periods, meeting Ottoman Palace's the needs of meat and dairy products. During the 19th century, it was used as an important center for improvement of livestock breeding. It undertook a mission especially in merino, horse and cattle breeding. At this feature paved the way for founding of Karacabey Hara, Karacabey Management which was affiliated with TİGEM and enterprises in livestock breeding. Beside livestock breeding played important roles on the fields of settlements of emigrants, reclamation of lands for farming and improvement on agricultural activities. It contributed to get information about Ottoman Empire's Institutionalization process in 19th century and changings in the Ottoman Land System. Furthermore, it gives a lot of information about salaries of workers and facilities which were given them.Keywords: Çiftlikât-ı Hümâyûn of the Mihalic, Ottoman, agriculture, animal husbandry, sultan's estate, sultan's treasury, Bursa. 391
- Published
- 2014
35. Cocoon farming and silk weaving in Bursa in process 1837-1908
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Silk culture ,Bursa ,Kozacılık ,Ottoman ,İpekli dokumacılık ,Osmanlı ,Silk weaving - Abstract
Bu araştırma “Bursa’da Koza Yetiştiriciliği ve İpekli Dokumacılık Sektöründe Sosyo-Ekonomik Değişim Analizi (1837-1990)” başlıklı proje kapsamında hazırlanmıştır. İlgili araştırma 27 Haziran - 1 Temmuz 2012 tarihleri arasında Yunanistan’ın Girit Adasındaki Rethymno (Resmo) kentinde düzenlenen 20. CIEPO (COMITÉ INTERNATIONAL DES ÉTUDES PRÉ-OTTOMANES ET OTTOMANES) konferansında “1837-1923 Sürecinde Bursa’da Koza Üreticiliği ve İpekli Dokumacılık Sektörünün Sosyo-Ekonomik Durumu” başlıklı panelde bildiri olarak sunulmuştur. 19. yüzyılda Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektöründe önemli değişimler yaşanmıştır. Yenileşme amacıyla yaşanan bu değişim sürecinde, kozadan ipek çekiminde fabrikalaşma sürecine girilmiş, ipekböceklerinde görülen hastalıklara karşı bilimsel tekniklerle üretime başlanmış ve koza üretimine yeni nizamnâmeler ile yön verilmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise ipekli dokumacılık alanında fabrikalar açılarak, kentte işçi sınıfının ortaya çıkması ve kadınların bu sektörde istihdam edilmeleri gibi yeni bir döneme girilmiştir. Tüm bu gelişmeler Bursa’nın sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. In the 19th century, in Bursa, there have been significant changes in cocoon farming and silk weaving industry. In this change process, whose aim is renovation, industrialization process has been put forward in producing silk from cocoon, the production has been started in accordance with the scientific techniques against silkworm diseases and cocoon production has been directed according to the new regulations. In the beginning of the 20th century, with the emergence of working class and employment of women in this field by opening silk weaving factories, a new period has started. All these developments have affected the social and economical structure of Bursa significantly.
- Published
- 2013
36. Socio-economic situation of Kirmasti (Mustafakemalpaşa) district in the 19th century
- Author
-
Yaşayanlar, İsmail, Çiftçi, Cafer, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı.
- Subjects
Temettûat defterleri ,Tarım ,Temettûat notebooks ,Province yearbooks ,Kirmasti ,Ormancılık ,Agriculture ,Forestry ,Osmanlı ,Hayvancılık ,Vilâyet sâlnâmeleri ,Stockbreeding - Abstract
Yerel tarih çalışmalarının önem kazanmasıyla, değişim sürecinin izlenebileceği idâri birimlerden olan köy, mahalle, kaza ve şehir tarihi üzerine pek çok çalışma yapılmaktadır. 19. Yüzyılda Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Kazası'nın Sosyo-Ekonomik Durumu isimli bu tez çalışmasının temel problemi, Kirmasti Kazası'nda 19. Yüzyıl boyunca sosyo-ekonomik yönden yaşanan değişimi tespit etmek ve kaza tarihinin aydınlanmamış noktalarını ele almaktır.Genellikle tek kaynak türüne dayalı olarak yapılan yerel tarih çalışmalarının aksine, bu çalışmada değişimin yüzyıla olan etkilerini detaylı olarak inceleyebilmek için üç farklı tür kaynak kullanılmıştır. Bunlar, 1844 tarihli temettûat defterleri, Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmeleri ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan Kirmasti Kazası ile ilgili belgelerdir. İncelenen kaynaklardan elde edilen veriler çerçevesinde 19. Yüzyıl sürecinde Kirmasti Kazası'nın idâri yapısındaki değişimler ele alınmış, demografik yapısı incelenmiş, sosyal hayatın bir parçası olan esnaf teşekkülleri ve eğitim kurumları üzerinde durulmuş, gelir kaynakları çerçevesinde ekonomik faaliyetler ve vergilendirme sistemi detaylı bir şekilde irdelenmiş, son olarak da sosyo- ekonomik hayatı etkileyen olaylar üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. With studies of local history that gained importance, many studies have been made on the history of village, quarter, district and city that are the administrative units of which the process of change can be followed. The basic problem of this thesis study named the Socio-Economic Situation of Kirmasti (Mustafakemalpaşa) district in the 19th century is to determine the socio-economic change experienced in Kirmasti district in the century of 19th and to discuss non-enlighten subjects in history of the district.In contrary to the local history studies generally made by depending on a single source type, in this study, three different kinds of sources were used to examine the effects of change on the century in detail. These are temettûat notebooks dated 1844, Hudâvendigâr Province Yearbooks and documents related to Kirmasti district kept in the Prime Ministry Ottoman Archive. Within the framework data obtained from the examined sources, changes in the administrative structure of Kirmasti district in the century of 19th were discussed, its demographic structure was examined, tradesmen organizations and education institutions were emphasized, economical activities and taxation system within framework of income sources were studied in detail and finally, evaluations were made on events that effected the socio-economic life.
- Published
- 2012
37. 19. yüzyılda Kirmasti (Mustafakemalpaşa) kazasının sosyo-ekonomik durumu
- Author
-
Yaşayanlar, İsmail, Çiftçi, Cafer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Bursa-Mustafakemalpaşa ,Yearbooks ,Temettuat Registers ,Agriculture ,Forestry ,Ottoman State ,Socio-economic situation ,Animal husbandry ,19. century ,Ottoman Period - Abstract
Yerel tarih çalışmalarının önem kazanmasıyla, değişim sürecinin izlenebileceği idâri birimlerden olan köy, mahalle, kaza ve şehir tarihi üzerine pek çok çalışma yapılmaktadır. 19. Yüzyılda Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Kazası'nın Sosyo-Ekonomik Durumu isimli bu tez çalışmasının temel problemi, Kirmasti Kazası'nda 19. Yüzyıl boyunca sosyo-ekonomik yönden yaşanan değişimi tespit etmek ve kaza tarihinin aydınlanmamış noktalarını ele almaktır.Genellikle tek kaynak türüne dayalı olarak yapılan yerel tarih çalışmalarının aksine, bu çalışmada değişimin yüzyıla olan etkilerini detaylı olarak inceleyebilmek için üç farklı tür kaynak kullanılmıştır. Bunlar, 1844 tarihli temettûat defterleri, Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmeleri ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan Kirmasti Kazası ile ilgili belgelerdir. İncelenen kaynaklardan elde edilen veriler çerçevesinde 19. Yüzyıl sürecinde Kirmasti Kazası'nın idâri yapısındaki değişimler ele alınmış, demografik yapısı incelenmiş, sosyal hayatın bir parçası olan esnaf teşekkülleri ve eğitim kurumları üzerinde durulmuş, gelir kaynakları çerçevesinde ekonomik faaliyetler ve vergilendirme sistemi detaylı bir şekilde irdelenmiş, son olarak da sosyo- ekonomik hayatı etkileyen olaylar üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. With studies of local history that gained importance, many studies have been made on the history of village, quarter, district and city that are the administrative units of which the process of change can be followed. The basic problem of this thesis study named the Socio-Economic Situation of Kirmasti (Mustafakemalpaşa) district in the 19th century is to determine the socio-economic change experienced in Kirmasti district in the century of 19th and to discuss non-enlighten subjects in history of the district.In contrary to the local history studies generally made by depending on a single source type, in this study, three different kinds of sources were used to examine the effects of change on the century in detail. These are temettûat notebooks dated 1844, Hudâvendigâr Province Yearbooks and documents related to Kirmasti district kept in the Prime Ministry Ottoman Archive. Within the framework data obtained from the examined sources, changes in the administrative structure of Kirmasti district in the century of 19th were discussed, its demographic structure was examined, tradesmen organizations and education institutions were emphasized, economical activities and taxation system within framework of income sources were studied in detail and finally, evaluations were made on events that effected the socio-economic life. 112
- Published
- 2012
38. II. Abdülhamid döneminde Bursa'da sosyal hayat (1876-1909)
- Author
-
Kumaş, Nursal, Çiftçi, Cafer, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı., and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Nüfus ,History ,Eğitim ,Social life ,Religious structure ,Bursa ,Non‐Muslims ,Gayrimüslimler ,Population ,Ottoman State ,Transportation ,Sosyal hayat ,Abdülhamid II ,Tiyatro ,Education ,Abdulhamid II ,Arrival ,Trade ,Cultural activities ,Theater ,Ulaşım ,Ottoman Period ,Family structure - Abstract
Bursa, Osmanlı Devleti döneminde; ticari, sosyal ve kültürel yönleriyle önemli bir konuma sahipti. 19.yüzyılda görülmeye başlayan yenileşme hareketleri, şehrin sosyal hayatını canlandırdığı gibi sosyal yapısını da yeniden şekillendirmeye başlamıştır.Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, sosyal hayata ait birtakım istatistiki veriler, tablo ve grafiklerle desteklenmiş, bu dönemin demografik yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Osmanlı Devleti'nin cemaatleri dini inanışlara göre ayırma eğilimi göz önüne alınmış ve Bursa'da yaşayan halk, Müslim-gayrimüslim olarak sınıflandırılmıştır. Müslümanların aile ve din hayatlarına ilişkin çeşitli faaliyetler de yine bu bölümde ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, ?Sosyal Faaliyetler? başlığı altında, Bursa halkının yaşam mekânları olan kahvehaneler, mesire yerleri, eğlence mekânları ile sosyal yardımlaşma üzerinde durulmuştur.II. Abdülhamid döneminde Bursa'da eğitim alanında bir hareketlilik yaşanmıştır. Bir taraftan yeni usul eğitim veren okullar açılırken, bir taraftan da Osmanlı Devleti'nin klasik okulları olan mektep ve medreseler etkinliğini sürdürmeye devam etmiştir. Özellikle idâdîlerin çeşitlenmesi, Bursa'nın ekonomik ve sosyal hayatı üzerinde olumlu etkilere yol açmıştır. Müslümanlara yönelik olarak açılan okulların yanında gayrimüslimler de bu dönemde eğitim alanında önemli girişimlerde bulunmuşlardır. Her cemaat kendi okulunu kurmuş ve üstelik bu okullarda o dönem için modern sayılabilecek bir eğitim vermişlerdir. Üçüncü bölümde, söz konusu dönem içinde etkinlik gösteren Müslim-gayrimüslim okullar ele alınarak incelenmiş; tiyatro, sergi, müze ve yerel basın faaliyetleri ile de şehrin kültürel haritası çizilmeye çalışılmıştır.Kamu hizmetleri ve ticari faaliyetler ise dördüncü bölümün konu başlıklarıdır. Osmanlı Hükümeti tarafından şehre atanan ileri görüşlü ve yetenekli yöneticiler, şehrin fiziki durumunda iyileştirme yapmak için yoğun bir inşaat ve tamirat işlemleri süreci başlatmışlar, şehre yeni sokak ve caddeler kazandırmışlardır. Bu nedenle, bu bölümde ?Ulaşım? başlığı altında, belediyenin çalışmalarına geniş bir yer ayrılmıştır. Şehir ekonomisinin can damarını teşkil eden ipekböcekçiliği ise, sosyal hayat boyutu ile ortaya konulup değerlendirilmiştir.19.yüzyılda bir taşra kenti görünümünde olan Bursa'da, ipekçilik endüstrisi alanında ortaya çıkan değişim ve toplumsal alanda devlet eliyle gerçekleştirilen yenileşme hareketlerinin, Bursa sosyal hayatı üzerinde nasıl bir şekillendirici rol oynadığı, bu çalışma ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bursa had an important position by means of its commercial, social and cultural aspects in the Ottoman period. Reformation movements, which began in 19th century, have raised up social life in the city, as it have also started to reshape social structure of the city.This research consists of four sections. In the first section the numerical aspect of social life has been supported with tables and graphics, in an attempt to present the demographic structure of the period. Ottoman State?s tendency to seperate communities by means of religious beliefs has been taken into consideration and the people living in Bursa have been classified as Muslims and non-Muslims. We have focused on various religious and family activities of the Muslims again in this section.In the second section of the research, life areas of people of Bursa, such as coffee houses, recreation spots, places of entertainment and welfare have been put emphasis on under the title of ?Social Activity?.In the Abdulhamid II period, an activity on educational matters has been observed. While new way schools have been opened on one hand, on the other, the classical type of Ottoman schools have continued to exist. Especially, increase in variety of idadi?s has made a positive effect on Bursa?s economic and social life. Besides new schools for the Muslims, non-Muslims have also made important attempts on educational aspects. Each community has built its own schools and moreover, has applied a modern way of teaching for that period. In this third section, schools which were active in the so-called period were analysed and it has been aimed to draw a cultural map of the city with theatres, exhibitions, museums and local press.In the fourth section, Public services and commercial activities are other subtitles of this section. The farsighted and capable officals who were appointed by the Ottoman Government have started an intensive building and restoration process in order to improve physical condition of city and have added new streets and roads to it. So, in this section, under the title ?Communication and municipality activities?, works of the local government has been studied deeply. The main economic activity of the city, sericulture is studied by means of its social aspects.In this research, we have tried to work out how, the changes in sericultural industry and the reformation movements carried out by the state, has shaped the social life of the city, which was a country city in the 19th century. 262
- Published
- 2011
39. The activities of Dervis Pasazade Numan Bey as an Ayan and a Tersane Emini
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Anabilim Dalı. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
History ,Ottoman ,Pasha ,Efendi ,Archaeology ,Ayanlık ,Derviş Paşazade Numan Bey ,Gemlik shipyard - Abstract
Derviş Paşa’nın soyundan gelen Numan Bey, İnegöl’ün Kulaca köyünde doğmuş, kısa sürede sülâlenin en önemli şahsiyetlerinden biri haline gelerek kapıcıbaşılık, mîrimîrânlık ve tersâne eminliği gibi önemli vazifelere getirilmiştir. Bu çalışmada Derviş Paşazâde Numan Bey’in, bir âyân olarak devlete yaptığı hizmetler, başka âyânlarla yaşadığı mücadeleler ve III. Selim döneminde Osmanlı donanmasının yenilenmesi organizasyonunda bir tersâne emini olarak faaliyetleri konusunda veriler sunulmaktadır. Çalışma, kaynakların da yetersizliği sebebiyle, Numan Bey’in hayatını tüm yönleri ile açıklama gayretinde olmayıp, onun yaptığı faaliyetler ile; âyânlık, Hudâvendigâr sancağı tarihi ve Gemlik’teki tersânenin işlevi hususunda bir kısım orijinal bilgileri ortaya koymayı hedeflemektedir. Numan Bey, descendant of Dervis Pasa, was born in Kuluca village of Inegol, became one of the most significant people in his extended family and was appointed to important posts such as kapicibasilik, mirimiranlik and tersane eminligi. This study presents data on services of Dervis, Pasazade Numan Bey to the government as an ayan, his struggles with other ayans and his activities as a tersane mini in the renovation of the Ottoman Navy during the reign of Selim HI. This study does not aim to represent the life of Numan Bey in all its parts due to the lack of sources, presents some original data regarding ayanlik, the history of the Sandjak of Hudavendigar and the function of the shipyard in Gemlik as well as his activities.
- Published
- 2011
40. Russian hegemony and the Turks In Kazakhstan during the period of the Bolshevik administration (1917–1936)
- Author
-
Nurpeiis, Laziza, Çiftçi, Cafer, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı.
- Subjects
Milli mücadele ,Sovyetler ,Bolşevik ihtilal ,National conflict ,Soviets ,Bolshevik revolution ,Kazakhstan ,Kazakistan - Abstract
Rusya’da 1917 yılında gerçekleşen Bolşevik İhtilali, komünist ideolojiye dayalı yeni bir sistemin ve proleter dünya devleti hedefine yönelik bir sürecin başlangıcını oluşturmaktadır. Bu nedenle konu, tarihi bir öneme sahiptir. Sovyet rejiminin kurulmasıyla birlikte, sosyalist ilkeleri gerçekleştirmek için hayatın her alanını kapsayan tedbirlere girişilmiştir. Bolşevik dönem, tüm ülke halkları için büyük bir değişimi getirmekle beraber, bu değişimin yönü, baştaki beklentilerin hüsranla sonuçlanmasına neden olacaktır. Kazakistan’daki ihtilal, Kazak bağımsızlık hareketinde adeta bir okul işlevi görmüş, idarenin Bolşeviklerin eline geçmesinden itibaren uygulanan totaliter politikalar, milliyetçi eğilimleri harekete geçirmiştir. Bu çalışmanın amacı, Bolşevik yönetiminin Kazakistan’da uyguladığı asimilasyon faaliyetlerine rağmen, bağımsız kimlik bilincinin yok edilemediği gerçeğini ortaya koymaktır. İncelen kaynaklar ve yapılan tahliller, Türk kültürünün komünist ideoloji karşısında direnç göstererek, mücadele yoluyla daha da güçlendiği sonucunu ortaya koymuştur. Çalışmada, hem Rus hem de Kazak yazarların eserleri dikkate alınmış, bunların karşılaştırılmasıyla bir senteze varılmaya çalışılmıştır. Böylece tarafsız bir değerlendirme ile konunun tüm boyutları aydınlatılmak istenmiştir. Yıllardır Rus emperyalizmi altında yaşayan Kazak Türkleri, bağımsızlıklarını koruma şartıyla yeni rejimi desteklemişlerdir. Bu şart yerine getirilmeyince, enternasyonal komünist idealler, millet olgusu karşısında yenilmiştir. Uygulanan baskılar, Türk kimliğini asimile etmek bir yana, bu kimliğin daha da vurgulanmasına sebep olmuştur. Böylelikle, Sovyet yönetiminin tarihi emelleri, amaçlananın tam tersi sonuçlar doğurmuştur. The Bolshevik Revolution, which took place in Russia in 1917, caused the start of a period which had the goal of a new system based on communist ideology and a proletarian world government. For this reason, the topic of this thesis is of great historical importance. With the founding of the Soviet regime, attempts were made to implement measures covering every area of life in order to realize socialist principles. The Bolshevik period, in addition to bringing a huge change to the population of the country, would eventually result in the demise of the high hopes that were held at its beginning. The revolution in Kazakhstan had almost a schooling function in the context of the Kazakh independence movement, and starting with the Bolshevik’s taking the reins of the administration of the country, the totalitarian policies that were applied there brought nationalist tendencies into action. The purpose of this work is to display the reality that the awareness of an independent identity in Kazakhstan was not destroyed in spite of the Bolshevik administration’s assimiliation activities that it carried out there. The sources that were studied and the analyses that were carried out made it clear that Turkish culture resisted communist ideology and became even stronger through struggle. In this work, both Russian and Kazakh authors’ works were taken into account, and by comparing and contrasting them a synthesis of the two was attempted. In this way an endeavor was made to illuminate all the various dimenstions of the topic through on objective evaluation. The Kazakh Turks, who lived for many years under Russian imperialism, supported the new regime under the condition that their independence be protected. When this condition was not fulfilled, the international communist ideals were defeated by national identity. The repressions that were implemented, rather than assimilating away the Turkish identity, actually served to accentuate this identity. Thus the historical aspirations of the Soviet government brought about the exact opposite effect than that which was intended.
- Published
- 2010
41. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ sorunu
- Author
-
Allahverdiyev, Tahir, Çiftçi, Cafer, Tarih Ana Bilim Dalı, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Tarih Bilim Dalı.
- Subjects
Azerbaycan ,Tarih ,History ,Azerbaijan ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Armenia ,Karabağ ,Karabakh ,Dağlık Karabağ ,Nagorno-Karabagh ,Karabakh policy ,International policy ,Ermenistan - Abstract
Temeli eskilere dayanmakla birlikte, 1988 yılından başlayan Ermenistan ? Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunu 1990 yılından itibaren savaşa dönüşmüştür. 1994 yılına kadar süren çatışmalar sonucu çok sayıda insan ölmüş ve yaralanmış, binlerce Azerbaycanlı Ermeniler tarafından yaşadıkları yerlerden sürülmüştür. Azerbaycan topraklarının %20'si Ermenistan'ın işgali altında kalmıştır. Sorunun başlangıcından bugüne kadar yürütülen görüşmeler sonucu barış elde edilememiştir.Bu çalışmada Karabağ'ın tarihi incelenmiş, Karabağ sorunun ortaya çıkışı, sorunun savaşa dönüşmesi ve barış için uluslararası örgütlerin girişimleri değerlendirilmiştir. Bölgesel uluslararası bir sorun haline dönüşmüş olan Karabağ sorunu karşısında bölge devletlerinin ve uluslararası kuruluşların tutumları incelenerek Azerbaycan'ın atması gereken adımlar konusunda öneriler sunulmuştur.Uzun süreden beri kalıcı, barışçıl bir çözüm bulunamayan Karabağ sorununun bir an önce siyasal yollardan çözümlenmesi Azerbaycan ve Ermenistan'la birlikte bölgesel barışa da katkı sağlayacaktır.Anahtar Sözcükler:KarabağAzerbaycanErmenistanDağlık Karabağ Although it?s past has consisted in the old years, in 1988 with the beginning of Armenia ? Azerbaijan Nagornıy Karabakh problem from the year of 1990 has changed into the war. As a result of clashes until 1994 a lot of people died and were injured, thousands of Azerbaijanians have been driven away from their lands by Armenians. %20 of Azerbaijan lands has been under military occupation of Armenia. Talks that have been held from the beginning of the problem have not made peace.In this study the history of Karabakh has investigated, the creating of the problem of Karabakh , the problem changing into the war and fort he peace the enterprises of international organizations have evaluated. The Karabakh problem has become a regional and international problem so attitudes of regional states and international organizations about the problem have been investigated too and there have been given suggestions on further steps of Azerbaijan.The Karabakh problem hasn?t found its lasting peaceful solution yet. So a sooner political solution of problem will make contribution to the regional peace together with Azerbaijan and Armenia.Key Words:KarabakhAzerbaijanArmeniaNagorno-Karabagh 165
- Published
- 2010
42. The sublime Porte's two eyes fixed over Europe: Phanariote voivodes (principalities) in Wallachia and Moldavia (1711-1821)
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Wallachia ,Voivode ,Ottoman ,Eflak ,Moldavia ,Voyvoda ,International relations ,Fenerliler ,Osmanlı ,Phanariots ,Boğdan - Abstract
1711-1821 süreci, Eflak ve Boğdan’ın yönetimi açısından farklı bir dönemdir. Bu yıllar arasında Osmanlı Devleti, Eflak ve Boğdan’ın yönetimi için yerli beyleri atamaktan vazgeçerek, voyvodalık görevini yıllardır donanma ve dîvân tercümanlıklarını yapan Fenerli Rum ailelere devretmiştir. İstanbul’un Fener semtinde oturan soylu ailelerden seçilen bu voyvodalar, gerek görevlendirildikleri bölgedeki idarecilikleri ve gerekse Osmanlı Devleti’nin dış politikası açısından komşu devletlerle yazışma ve onların gizli faaliyetlerini istihbar etme anlamında önemli işler üstlenmişlerdir. Bu araştırmada; 1711-1821 sürecinde Fenerli ailelerin Osmanlı Devleti’ndeki konumları, tercümanlık faaliyetleri, Eflak ve Boğdan’a voyvoda olarak atanmaları ve bu görevde iken casusları vasıtasıyla Avrupa’da yaşanan siyasi gelişmeleri ve antlaşmaları Osmanlı Devleti’ne sunmaları, orijinal tarih kaynakları ışığında değerlendirmeye alınmaktadır. The process of 1711-1821 is a different period in terms of governance of Wallachia and Moldavia. In these years, the Ottoman Empire relinquished to appoint local governors for governance of Wallachia and Moldavia and assigned as voivodes the Greek families from the Phanar working in translations of Supreme Court and navy for years. These voivodes selected from aristocratic families residing in Phanar (Fener) district of Istanbul took many important tasks in both governorship in the region they appointed and correspondences with neighbour states in terms of foreign relations of Ottoman Empire and intelligence of confidential activities of them. In this study, Phanariotes are evaluated under light of original historical sources in terms of their positions in Ottoman Empire, their interpreting activities, their appointment to Wallachia and Moldavia as voivode, their intelligence works during period of governorship for Ottoman Empire on political developments and agreements in Europe by means of their intelligencers.
- Published
- 2010
43. Bolşevik idaresi döneminde Kazakistan'da Rus hâkimiyeti ve Türkler (1917?1936)
- Author
-
Nurpeiis, Laziza, Çiftçi, Cafer, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Kazakh history ,History ,Bolshevik Revolution ,Russians ,Turks ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Kazakh-Russian relations ,Kazakh Turks ,Kazakhstan ,Communism - Abstract
Rusya'da 1917 yılında gerçekleşen Bolşevik İhtilali, komünist ideolojiye dayalıyeni bir sistemin ve proleter dünya devleti hedefine yönelik bir sürecin başlangıcınıoluşturmaktadır. Bu nedenle konu, tarihi bir öneme sahiptir. Sovyet rejimininkurulmasıyla birlikte, sosyalist ilkeleri gerçekleştirmek için hayatın her alanınıkapsayan tedbirlere girişilmiştir. Bolşevik dönem, tüm ülke halkları için büyük birdeğişimi getirmekle beraber, bu değişimin yönü, baştaki beklentilerin hüsranlasonuçlanmasına neden olacaktır. Kazakistan'daki ihtilal, Kazak bağımsızlıkhareketinde adeta bir okul işlevi görmüş, idarenin Bolşeviklerin eline geçmesindenitibaren uygulanan totaliter politikalar, milliyetçi eğilimleri harekete geçirmiştir.Bu çalışmanın amacı, Bolşevik yönetiminin Kazakistan'da uyguladığı asimilasyonfaaliyetlerine rağmen, bağımsız kimlik bilincinin yok edilemediği gerçeğini ortayakoymaktır. İncelen kaynaklar ve yapılan tahliller, Türk kültürünün komünist ideolojikarşısında direnç göstererek, mücadele yoluyla daha da güçlendiği sonucunu ortayakoymuştur. Çalışmada, hem Rus hem de Kazak yazarların eserleri dikkate alınmış,bunların karşılaştırılmasıyla bir senteze varılmaya çalışılmıştır. Böylece tarafsız birdeğerlendirme ile konunun tüm boyutları aydınlatılmak istenmiştir.Yıllardır Rus emperyalizmi altında yaşayan Kazak Türkleri, bağımsızlıklarınıkoruma şartıyla yeni rejimi desteklemişlerdir. Bu şart yerine getirilmeyince,enternasyonal komünist idealler, millet olgusu karşısında yenilmiştir. Uygulananbaskılar, Türk kimliğini asimile etmek bir yana, bu kimliğin daha da vurgulanmasınasebep olmuştur. Böylelikle, Sovyet yönetiminin tarihi emelleri, amaçlananın tam tersisonuçlar doğurmuştur. The Bolshevik Revolution, which took place in Russia in 1917, caused the startof a period which had the goal of a new system based on communist ideology and aproletarian world government. For this reason, the topic of this thesis is of greathistorical importance. With the founding of the Soviet regime, attempts were made toimplement measures covering every area of life in order to realize socialist principles.The Bolshevik period, in addition to bringing a huge change to the population of thecountry, would eventually result in the demise of the high hopes that were held at itsbeginning. The revolution in Kazakhstan had almost a schooling function in the contextof the Kazakh independence movement, and starting with the Bolshevik?s taking thereins of the administration of the country, the totalitarian policies that were appliedthere brought nationalist tendencies into action.The purpose of this work is to display the reality that the awareness of anindependent identity in Kazakhstan was not destroyed in spite of the Bolshevikadministration?s assimiliation activities that it carried out there. The sources that werestudied and the analyses that were carried out made it clear that Turkish cultureresisted communist ideology and became even stronger through struggle. In this work,both Russian and Kazakh authors? works were taken into account, and by comparingand contrasting them a synthesis of the two was attempted. In this way an endeavorwas made to illuminate all the various dimenstions of the topic through on objectiveevaluation.The Kazakh Turks, who lived for many years under Russian imperialism,supported the new regime under the condition that their independence be protected.When this condition was not fulfilled, the international communist ideals were defeatedby national identity. The repressions that were implemented, rather than assimilatingaway the Turkish identity, actually served to accentuate this identity. Thus thehistorical aspirations of the Soviet government brought about the exact opposite effectthan that which was intended. 155
- Published
- 2010
44. Cevdet Paşa'ya göre Avrupa tarihi
- Author
-
Erdem, Ekin, Çiftçi, Cafer, Tarih Ana Bilim Dalı, and Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Tarih Bilim Dalı.
- Subjects
Tarih ,Ahmed Cevdet Pasha ,History ,History books ,History research ,XIXth century ,Historiography ,Westernization ,European ,Fransız İhtilâli ,Ahmet Cevdet Pasha ,Tanzimat ,XIX. yüzyıl ,Ahmed Cevdet Paşa ,French Revolution ,19. century - Abstract
XIX. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nun batılılaşma çabaları içinde olduğu bir zaman dilimidir. Bu tezin öznesi olan Ahmed Cevdet Paşa; idareci, kanuncu ve eğitimci olarak bu süreçte temel bir rol oynamıştır. Ancak ona asıl şöhretini kazandıran yönü kuşkusuz ki tarihçiliğidir. Otuz yılda kaleme almış olduğu 12 ciltlik Osmanlı Tarihi, halen konu aldığı dönemin (1774 ? 1826) baş referansları arasındadır.Bu çalışma, Cevdet Paşa'nın bu ünlü eserinde Avrupa Tarihi'ne ayrılmış kısımları bir araya getirmektedir. İlk bölümde XIX. Yüzyıl'daki Osmanlı İmparatorluğu ile Paşa'nın hayatı, kariyeri ve tarihçiliği ele alınmaktadır. İkinci bölüm, Tarih-i Cevdet'teki Antikçağ'dan XVIII. Yüzyıl'ın sonuna uzanan Avrupa Tarihi anlatısını içermektedir. Üçüncü ve son bölüm ise, doğrudan doğruya eserdeki Avrupa ilgisinin asıl sebebini oluşturan Fransız İhtilâli'ne ayrılmıştır XIX. Century is the era which Ottoman Empire was in attempts of westernization. Ahmed Cevdet Pasha, the subject of this discourse, had played a main role in this process, as an administrator, a jurist and an educationist. But certainly he is most famous with his historian front. The Ottoman history he wrote in thirty years, is still one of the principal references of the time he approached (1774 ? 1826).This discourse collects the parts that are devoted to European history from his renowned opus. The first part includes the view of Ottoman Empire during the XIX. Century, Pasha?s life, career and histography. The second part contains the European history narration of Tarih-i Cevdet, from antiquity to the end of XVIII. Century. The third and the last part is directly dedicated to French Revolution, which constitutes the central interest to European history of this opus. 153
- Published
- 2009
45. The manufacturing ordinance of cloth makers of Bursa in the Ottoman era
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Fabric ,Artisan ,Bursa ,Ottoman ,Osmanlı ,Esnaf ,Kumaş - Abstract
Osmanlı’da esnaf örgütleri, Anadolu’da kurulan Ahî teşkilatının özellikle düşünce yönünden bir uzantısıdır. Bu açıdan, Osmanlı esnafının sanat ve imalat nizamına yön veren değerler Ahîliğin etkisiyle; eşitlik, dayanışma, ölçülülük ve gelenekçilik gibi bazı ahlâkî ilkelerle belirlenmiştir. Bu makalede, ahlâkî değerlerin etkisiyle klasik dönemde Osmanlı esnaf örgütlerinin var olan nizamları ve idealler doğrultusunda çalışma disiplinleri, Bursa’da kumaşçı esnafına ait uygulamaları gösteren arşiv belgelerinden örneklerle açıklanmaya çalışılmaktadır. Arşiv belgelerinde kayıtlı örnekler, bir yönüyle kumaşçı esnafının imalat nizamları konusunda kendi aralarındaki problemleri ortaya koyarken, diğer bir yönüyle de esnafın var olan iktisadi zihniyet dünyası, sanat ve imalat nizamı, gelenekler ve teşkilat yapısı konularında bilgiler sunmaktadır. The Ottoman guilds are extensions of “Ahî” orders founded in Anatolia, especially in intellectual respects. Values that direct the artistic and productive ordinance of Ottoman artisans, have been determined by moral rules such as equality, solidarity, temperance and traditionalism with the influence of “Ahî” organization. In this paper, the ordinances of Ottoman guilds and their working disciplines formed by the affect of moral values, are attempted to explain with some examples of archive documents showing practices of cloth makers in Bursa. The examples recorded in archive documents, expose in one side problems among cloth makers and violations of manufacturing ordinance, and in the other side give some information on economic worldview of artisans, artistic and productive ordinance, traditions and the structure of organization.
- Published
- 2006
46. Quality, customer satisfaction and Ottoman tradesman
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Kalite ,Bursa ,Customer satisfaction ,Ottoman tradesman ,Müşteri memnuniyeti ,Osmanlı esnafı ,Quality - Abstract
En basit tanımıyla kalite, bir malın vasfını, niteliğini ifade eder. Müşteri memnuniyeti kavramı ise, müşterinin mamulden veya hizmetten beklediği performans ile tüketim tecrübesi neticesinde mamulün veya hizmetin gerçek performansı arasında algıladığı farktır. Bu çalışmada, yakın dönemde akademisyenlerin, firmaların ve çeşitli kuruluşların üzerinde sıkça durduğu ve araştırmalar yaptığı, kalite ve müşteri memnuniyeti kavramları hakkında özet bilgiler verilerek, bu kavramların Osmanlı döneminde görülen basit ve saf varlığı ortaya konmaktadır. Osmanlı iktisadî hayatında ve esnaf teşkilâtında kalite ve memnuniyet kavramlarının varlığına dâir verilen örneklerle, Türk iktisadî tarihinde var olup da unutulan değerler gösterilmeye çalışılmaktadır. The term quality, by its simplest definition, describes the quality of the good. While, the concept of customer satisfaction is the comparison of the difference between the performance which the customer expect from a product or service and the real performance of the product or service that is perceived by the customer as a result of his/her previous consumption experiences. In this study, summarised information about the concepts of quality and customer satisfaction, which academicians, firms and various organizations recently have been insisted on and made investigations on, is given and their existence during Ottoman period is explained. With examples of the presence of such concepts in Ottoman economical life and tradesman organization, it is tried to show our lost values, which was present in our historical past.
- Published
- 2004
47. Expenses of the town portioned out of the people of Bursa in 18th century
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Ulak ,State courier ,Bursa ,Ottoman ,Şehir kethüdası ,Pazarbaşı ,Warden of a market ,Osmanlı ,Butler of city - Abstract
Osmanlı şehirlerinde; ulaklara verilen menzil beygirleri, kılavuz ücretleri, şehre uğrayan yüksek kamu görevlilerinin ağırlanması, merkezden istenilen bazı vergilerin karşılanması ve bu gibi mühim işler için yapılan masraflar, belirli dönemlerde hesaplanarak halktan talep edilmektedir. Yapılan harcamalar bir deftere kaydedilmekte, esnafın ve köylünün yükleneceği masraf miktarları bu defterde pay edilmektedir. Bu çalışmada Bursa kadı sicilleri içerisinde geçen 18. yüzyıla ait Bursa şehri masraf defterlerindeki veriler değerlendirilmektedir. Sunulan bilgiler, halkın yüklendiği çeşitli harcamaları ortaya koyması açısından önemli görülebilir. In Ottoman towns, the expenses spended for pilotage, post-station horses devoted state couriers, entertainments of high officials visited the town, ensuring some taxes demanded by capital, and other important items are calculated in certain periods and demanded from the public. These expenses are recorded in a book and portions of shopkeepers and farmers separated in it. In this study, data in the book of expenses of Bursa dated 18th century in judge records of Bursa are analysed. The conclusions may seem important from the point of putting into light the expenses that the people undertook.
- Published
- 2004
48. Orphan funds in Bursa during the Ottoman period
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Orphan ,Bursa ,Guardian ,Vasî ,Orphan funds ,Ottoman ,Yetîm ,Eytâm keseleri ,Osmanlı - Abstract
Yetîm kelimesi, babası ölmüş ve henüz bülûğ çağına gelmemiş çocuklar için kullanılmaktadır. Osmanlı’da eytâm keseleri ise, yetîmlere miras yoluyla kalan menkul ve gayri menkul malların, vasîleri tarafından işletilmesi ve elde edilen gelirle, bu şahısların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla oluşturulan kurumlardır. Yetîmler reşit olduklarında bu keseler fesh edilmekte ve miras olarak kalan mallar kendilerine şahitler huzurunda teslim edilmektedir. Bu çalışmada, Bursa kadı sicilleri içerisinde yer alan, yetîm keseleri ile ilgili muhasebe kayıtlarından elde edilen bilgiler sunulmaktadır. The word orphan is used for the children whose father have died and who have not attained the age of puberty yet. In the Ottoman, the orphan funds are the organizations established with the aim of management of the movable and immovable goods by their guardians, such goods having been transferred to the orphans via the inheritance as well as covering the demands of the said persons with the income earned. Once the orphans become adults these funds are abolished and the inherited goods are delivered to them before the witness. In this study, the information taken from the finance records concerning the orphan funds within the judicial registers of Bursa is presented.
- Published
- 2003
49. The role of waqfs in the maintainance and repair of water channels of Bursa
- Author
-
Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü. and Çiftçi, Cafer
- Subjects
Osmanlı vakıfları ,Su yolları ,Bursa ,Hqveduct ,Ottoman waqfs - Abstract
Bursa, eski dönemlerden bu yana şifalı kaplıca suları ve Uludağ’dan gelen içme suyu kaynaklarıyla, âdetâ bir su şehri olarak nitelendirilebilir. Bu suların değişik ihtiyaçlara cevap verecek şekilde kullanılması, mevcut bulunan alt yapının sürekli olarak bakımını ve onarımını sağlamakla mümkün olabilirdi. Osmanlı döneminde bu işin gerçekleştirilmesinde vakıfların büyük rolü vardı. Bu çalışmada, su kanallarının bakımına ve tamirine yönelik amaçlar için, Bursa şehrinde kurulan vakıflar hakkında bilgiler verilmektedir. Vakıfların işleyiş sistemi, şehrin ana su kaynakları ve içme suyu tarihine ait bilgiler de, çalışmanın kapsamı içerisindedir. Çalışmanın ana kaynağını oluşturan arşiv malzemesi, Bursa şer’iye sicillerinden elde edilmiştir. Bursa may be called, so to speak, “the city of water”, with its healing spasm and drinking water sources springing from Uludağ, which are as old as history. Using these water sources so as to meet a variety of needs required maintaining and repairing the existing infrastructure every now and then. The waqfs (pious foundations) played a great part in accomplishing this task during the Ottoman period. This studies gives information about the waqfs in the city of Bursa established for maintaining and repairing the water channels. Within the scope of this study are also the way that this system worked and the history of the main water sources and the potable water of the city. The archived materials, on which this study mainly draws upon were obtained from the judicial registers of Bursa.
- Published
- 2002
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.