Search

OBJECTIVE: The aim of this study is to determine the radiation dose parameters of renal computed tomography angiography (RCTA) scans in kidney transplant donors.MATERIAL AND METHODS: RCTA scans obtained between July 2017 and December 2019 in a tertiary reference hospital were included in this study whose ethics committee approval was obtained retrospectively. CT radiation dose parameters were obtained from the picture archiving and communication system. Volume CT dose index (CTDIvol) and dose length product (DLP) values were recorded from the patient dose reports. Effective dose (ED) and scan length (SL) were calculated.RESULTS: Of the 142 patients who underwent RCTA, 54 % (n = 76) were men and 46 % (n = 66) were women. The mean age of the patients was 43.8 ± 12.5. The second quarter (median) of total DLP and ED values of RCTA scans were 835 mGy.cm and 12.5 mSv, respectively. The mean SL value of unenhanced, arterial, venous and late phase series were 31.4 ± 3, 21.9 ± 3, 32.1 ± 4.5 and 22.7 ± 4.7 cm, respectively.CONCLUSIONS: In this study, radiation dose parameters of RCTA scans were lower than the relevant literature., AMAÇ: Bu çalışmada amaç, böbrek nakli vericilerinin renal bilgisayarlı tomografi anjiyografi (RBTA) tetkiklerinin radyasyon dozunu saptamaktadır.GEREÇ VE YÖNTEM: Etik kurul onayı retrospektif olarak alınan bu çalışmaya 3. basamak hastanede Temmuz 2017 ve Aralık 2019 tarihleri arasında çekilen RBTA tetkikleri dahil edildi. Görüntü arşivleme iletişim sisteminden, BT tetkiklerinin hacimsel BT doz indeksi (Volume CT dose index, CTDIvol) ve tarama alanı boyunca alınan doz (dose length product, DLP) değerleri hasta doz raporlarından kaydedildi. Etkin doz (ED) ve tarama uzunluğu (TU) hesaplandı.BULGULAR: RBTA çekilmiş 142 hastanın % 54 (n=76)'ü erkek, % 46 (n=66)'sı kadındı. RBTA'sı elde edilen hastaların ortalama yaşı 43,8±12,5'dir. RBTA tetkiklerinin ikinci çeyrek (ortanca) toplam tarama alanı boyunca alınan doz (DLP) ve ED değerleri sırasıyla 835 mGy.cm ve 12,5 mSv'dir. Kontrastsız, arteryel, venöz ve geç faz çekimlerin ortalama TU değerleri sırasıyla 31,4±3, 21,9±3, 32,1±4,5 ve 22,7±4,7 cm'dir.SONUÇ: Çalışmamızda RBTA tetkiklerinin radyasyon dozu parametreleri literatüre göre daha düşüktür.

Amaç: Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı bulunan Tip II diyabetes mellituslu hastalarda, Shear Wave Elastography (SWV) ile karaciğer sertliği derecesini değerlendirmek amaçlandı. SWV elastografi değerleri ile hepatik steatoz derecesi, karaciğer aminotransferazları, lipit profili ve vücut kitle indeksi karşılaştırıldı.Gereç ve Yöntemler: Bu vaka-kontrol çalışmasında, dahiliye kliniğine başvuran non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı olan 110 hasta, (57 erkek, 53 kadın, ortalama yaş 50,17) ve kontrol grubunda karaciğer hastalığı olmayan 50 sağlıklı yetişkin (26 erkek, 24 kadın), yaş ortalaması (48,26) çalışmaya alındı. Her bireyde karaciğer parankiminin sağ lobundan toplam on ölçüm için alındı. Hastalarda hepatik steatozun sonografik derecesi, SWV değerleri ve eş zamanlı alınan laboratuvar değerleri karşılaştırıldı.Bulgular: SWV ortalama hız değeri hasta grubunda 2,26 ± 0,5 m/sn) olarak hesaplandı; Kontrol grubunda 1,71±0,3 m/sn; Grade I steatozu olan hastalarda 2,15±0,6 m/sn; Grade II steatozlu hastalarda 2,25±0,4 m/s, grade III steatozlu hastalarda 2,72±0,4 m/s. SWV değerleri hasta ve kontrol gruplarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir (p < 0,01). Her üç grade karaciğer steatozu ile SWV değerlerinin arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir farkı yoktu.Sonuç: Akustik radiyasyon forse impuls, kanda trigliserit, aspartat transaminaz ve alanin transaminaz artışıyla birlikte, karaciğerdeki (ortalama SWV değerleri 2 ve üzerinde ise) doku sertliğinin artışının tespitinde kullanılabilir., Aim: To evaluate liver stiffness degree in non-alcoholic fatty liver disease with type II diabetes mellitus patients via Shear Wave Elastography (SWV) measurement. SWV elastography values were compared to degree of hepatic steatosis, liver aminotransferases, lipid profile and body-mass index.Methods: In this case-control study, 110 patients with non-alcoholic fatty liver disease, followed by a general internal medicine out patient clinic (57 male 53 female mean age 50.17) and a control group of 50 healthy adults (26 males 24 females mean age 48.26) without liver disease and sonographically grade 0 steatosis were admitted to the study. Right lobe of the liver parenchyma in each person was evaluated for a total of ten measurements. Sonographic grade of the hepatic steatosis in patients, SWV values and laboratory values simultaneously received were compared.Results: SWV average speed value is calculated to be 2.26 ± 0.57 m/s in patient group; 1.71± 0.34 m/s in the control group; 2.15 ± 0.63 m/s in patients with grade I steatosis; 2.25 ± 0.42 m/s in patients with grade II steatosis, 2.72 ± 0.43 m/s in patients with grade III steatosis. SWV values indicate a statistically significant difference in patient and control groups (p < 0.01). There wasn’t a statistically significant difference of liver SWV values among the three grades of steatosis.Conclusion: Acoustic radiation force impulse can be used to detect of decreased stiffness in liver (on average 2 and over SWV values) with increase of triglycerides, aspartate aminotransferase and alanin aminotransferaz in patients.

Amaç: Ayak bileğiimpingement sendromu (ABİS), genellikle gerilme veya travma sonrası,profesyonel atletlerde ve gençlerde aktivite sırasında gelişen kronik ağrıylakarakterizedir. Ağrının nedeni tibia iletalus arasında yumuşak doku veya kemiğin sıkışmasıdır. Çalışmamızın amacı, ABİSolgularında osteofitlerin gösterilmesinde direkt grafi (DR) ve ManyetikRezonans Görüntüleme (MRG)’nin etkinliğinin karşılaştırılmasıdır. Ayrıcatibiotalar ve talonaviküler eklem değişiklikleri araştırılmıştır. Gereç veYöntem: Çalışmamız retrospektiftir. Mayıs2004-Şubat 2006 tarihlerinde, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma HastanesiRadyoloji Kliniği’ne, ABİS tanısıyla radyolojik tetkik istemi yapılmış 28hastaya ait 30 ayak bileği ile kontrol grubu olarak ABİS tanısı olmayan 20hastanın 20 ayak bileği dahil edildi. Olgulara anteriorposterior (AP) ve lateral DR ile MRG incelemesiyapılmıştır. Bulgular: DR’de osteofitlokalizasyon dağılımları istatistiksel farklılık göstermekte (p, Aim: Impingement syndromes (ABIS) arecharacterized by chronic pain, during activity in professional athletes andyoung people. The cause of the pain ABIS the compression of soft tissue or bonebetween the tibia and the talus. The aim of our study ABIS to compare the efficacyof direct radiographs (DR) and magnetic resonance imaging (MRG) examinations inrevealing osteophytes in cases with ABİS. Tibiotalar and talonavicular jointchanges in the case of ABİS were investigated.Material-Method: The studywas retrospectively at Fatih Sultan Mehmet Training and Research HospitalRadiology Clinic. The study was included 30 ankles of 28 patients who werediagnosed with ABİS and a control group of 20. The ankles were subjected to MRGexamination with standard AP and lateral DR.Results: In DR, distributionaccording to osteophyte localizations showed statistically difference (p

Tail gut kistleri embriyonik hindgut kalıntılarından gelişen ve retrorektal bölgede yerleşen nadir konjenital lezyonlar olup sıklıkla orta yaşlı kadınlarda perirektal semptomlarla kendilerini gösterirler. Her ne kadar tail gut kistleri benign konjenital lezyonlar olsa da nadiren malign transformasyon bildirilmiştir. Bu vaka takdiminde hastaneye 2 aydır olan asemptomatik palpabl perirektal kitle ile başvuran 48 yaşında bir bayan hastayı sunduk. Tail gut kistinin radyolojik görünümü 3 lobülden oluşmakta idi ve kombine perineal ve abdominal yaklaşım ile başarılı bir şekilde eksize edildi., Tail gut cysts are rare congenital lesions located in retrorectal area arising from the vestiges of the embryonic hindgut and often present in middle-aged women with perirectal symptoms. Although tail gut cysts are usually benign congenital lesions, malignant transformation has been rarely reported. In this case report we present a 48 year-old woman who was admitted to hospital with an asymptomatic palpable perirectal mass for two months. The radiological appearance of tail gut cyst was three lobulated and it was successfully excised with combined perineal and abdominal approaches.

Lenfödem bir veya daha fazla ekstremitenin lenf stazı ve interstisyel sıvının birikimine bağlı kronik şişliğidir. Bu makalede primer lenfödem tanısı olan ve konservatif yöntemlerle tedavi edilen vakayı sunduk. Konservatif tedavide pnömotik kompresyon, girdap banyosu, manuel lenfatik drenaj, egzersiz, TENS, kompresyon çorabı, elevasyon ve cilt bakımı uygulandı. Tedavi sonucunda vücut ağırlığında, beden kitle indeksinde, alt ekstremite çap ölçümlerinde ve alt ekstremite fonksiyon skalasında (LEFS) iyi yönde değişiklikler kaydedildi. Lymhedema is chronic swelling of one or more extremity due to lymph stasis and accumulation of interstisiel fluid. We reported a 35 year old woman case which diagnosed primary lymphedema and with a diagnosis of primary lymhedema and discuss the conservative treatment. Pneumatic compression therapy, whirlpool, manual lymphatic drainage, TENS, compression garments, elevation and skin care were applied as conservative treatment. Body weight, body mass index, diameter mesurements and lower extremity function scale score (LEFS) improved after the conservative treatment.

Geleneksel rehabilitasyon yöntemlerinin faydaları sınırlı kalabilir ve hastalar tedavi için motivasyonlarını kaybedebilir. SG rehabilitasyonu, yeni bir tedavi yöntemi olarak rehabilitasyon programının yararlarını geliştirebilir, hastaların motivasyonlarını ve tedaviye bağlılığını artırabilir. Bu tez çalışmasının amacı üst ekstremitede motor yetersizliği bulunan inmeli hastaların rehabilitasyonunda Kinect oyun sistemi ile SG'nin etkinliğini araştırmaktır.Çalışmaya Brunnstrom evresi kol ve el için 3 ve üzeri olan toplam 27 hasta alındı. Hastalar 2 tedavi gruba randomize edildi: Grup 1 (14 hasta) 30 seans geleneksel rehabilitasyona ek olarak SG eğitimine, grup 2 (13 hasta) ise kontrol grubu olarak sadece geleneksel rehabilitasyona alındı. SG, tennis, golf, bowling, boks, dart ve fruit ninja oyunlarından oluşmaktaydı. Demografik veriler, Brunnstrom ve spastisite evreleri, FAS, FBÖ, WMFT, FMA skorları kaydedildi. Tedavi memnuniyeti VAS ve tedavi memnuniyet anketi ile değerlendirildi.Başlangıçta, hasta özelliklerinde anlamlı farklılık yoktu. Tedavi sonrası, grup 1 de değerlendirilen tüm parametrelerde istatistiksel anlamlı düzelme mevcuttu. Grup 2 de ise Brunnstrom el ve alt ekstremite evrelerindeki, spastisite el bilek ve parmak skorundaki iyileşmeler anlamlı değere ulaşmadı. Tedavi sonrası, FAS, FBÖ kendine bakım, FBÖ toplam skorları grup 1'de anlamlı derecede yüksek bulundu. Birinci gruptaki hastalar tedaviden daha memnundu.İnmeli hastalarda geleneksel rehabilitasyona eklenen SG eğitiminin günlük yaşam aktivitelerinde ve ambulasyonda başarısını bildirdik. SG eğitimi, tekrarlayan görev odaklı eğitim, zenginleştirilmiş ortam ve gerçek hareketleri taklit etme fırsatı sağlaması gibi birçok avantaja sahiptir. Bu çalışmada öncelikle üst ekstremiteye odaklandık, bununla birlikte aynı zamanda alt ekstremite fonksiyonlarında iyileşmeler tespit ettik. The benefits of conventional rehabilitation methods may be limited and patients may loss their motivation for treatment. Virtual reality rehabilitation, as a new treatment method may improve the benefits of rehabilitation program, increase the motivation and adherence of the patients to the treatment. The aim of this study is to evaluate the adjunctive role of virtual reality with Kinect gaming system in rehabilitation of stroke patients having motor impairment in upper extremities.Totally 27 stroke patients with Brunnstrom stage 3 or higher for arm and hand were included in the study. The patients were randomly divided into two treatment groups: Group 1 (14 patients) 30 sessions of conventional rehabilitation plus virtual reality training and group 2 (13 patients) received conventional rehabilitation alone as the control group. Virtual reality included, tennis, golf, bowling, boxing, dart and fruit-ninja games. Demographic data, Brunnstrom and spasticity stages, functional ambulation classification, functional independence measure, Wolf Motor Function Test and Fugl Meyer upper limb assessment scores were recorded. Treatment satisfaction was assessed by VAS and treatment satisfaction questionnaire.Initially, there was no significant differences in patient characteristics. After treatment, there were significant improvements in all parameters assessed in Group 1. In Group 2, the improvements in Brunnstrom hand and lower extremity stages, wrist and finger spasticity did not reach a significant value. Post-treatment, functional ambulation classification, functional independence measure self care, functional independence measure total scores were significantly higher in group 1. Patients in first group were more satisfied.We report successful integration of virtual reality training in conventional rehabilitation program on the activities of daily living and ambulation for stroke patients. Virtual reality has several advantages such as providing repetitive task-specific training, an enriched environment and opportunity to simulate real-world activities. In this study, we primarily focused on upper extremity, however, we detected higher improvements in lower extremity functions, also. 103