Search

In this study were used 40 newborn singleton Akkaraman and Merino lambs with 4 trial groups consisting of selected 10 lambs homogeneous according to race and gender. Trial was carried out 100 days, covering 5 feeding periods with 21-day periods the first application is on the 14th day from the birth of lambs. The lambs were fed with lamb starter feed for the first two months, then with lamb grower feed ad-libitum and 250 g/day/head dry alfalfa hay. At the end of the study; it was determined that the lowest total antioxidant status (TAS) was in Akkaraman male lambs, the highest was in Merino’s female, and it was found higher in Merino females than males (P, Bu çalışmada, ırk ve cinsiyete göre homojen seçilmiş 10 kuzudan oluşan 4 deneme grubu ile 40 adet yeni doğan tekiz Akkaraman ve Merinos kuzular kullanılmıştır. Deneme, kuzuların doğumundan itibaren, ilk uygulama 14. günde olmak üzere 21 günlük periyotlar ile 5 besleme periyodunu kapsayan 100 gün sürede gerçekleştirilmiştir. Kuzular ilk iki ay kuzu başlangıç yemi, sonrasında deneme süresince kuzu büyütme yemi ile ad-libitum ve 250g/gün/baş kuru yonca otu ile beslenmişlerdir. Araştırmanın sonunda; en düşük total antioksidan seviye (TAS)’nin Akkaraman erkek kuzularında, en yüksek değerinin ise Merinos ırkı dişi kuzularda olduğu, Merinos ırkı dişilerde de erkeklerine göre daha yüksek bulunduğu tespit edilmiştir (P

This study was performed to determine the blood reference values of hematological and biochemical parameters in Hair goats at different ages. For this aim, clinically healthy Hair goats (n = 180, ages of six month and 1-3 years male and female) were used to collect blood samples. In whole blood, white blood cell (WBC), red blood cell (RBC), hemoglobin (HGB), hematocrit (HCT), mean corpuscular volume (MCV), mean corpuscular hemoglobin (MCH), mean corpuscular hemoglobin concentration (MCHC)and red cell distribution width (RDW) were evaluated. The levels of, albumin, total protein, globulin, glucose, total bilirubin, urea, creatinine, phosphorus, magnesium, calcium, aspartate aminotransferase (AST), alkaline phosphatase (ALP), gamma-glutamyl transferase (GGT), creatine kinase (CK), alanine aminotransferase (ALT) and iron levels were investigated in sera. Age and sex had no effect on the cell structures of blood. In the either sex (male or female), age had no effect. However, sex had a significant effect on the blood cell structures except for WBC, HGB, and HCT. Albumin, protein, calcium, AST, ALT, ALP and magnesium values were not different among groups. Both the age and sex of the goats had significant effects on blood levels of glucose, phosphorus, urea, cholesterol, creatinine, GGT, CK and total bilirubin. In conclusion, this was the first study reporting the hematologic and biochemical parameters in blood of the Hair goats. The results indicated that these parameters could show variations under physiological conditions due to age and gender.

We aimed to examine the effct of hot-iron disbudding on serum thiol-disulphide homeostasis levels as a marker of oxidant stress in relationship with trauma in calves under sedation, local anaesthesia, and the non-steroidal anti-inflmmatory drug ketoprofen. A total of 30 Holstein calves were enrolled in the study and allocated into three groups: disbudded following sedation with xylazine (n=10) (group I); disbudded following sedation (xylazine) and local anaesthesia with lidocaine (n=10) (group II); and disbudded after sedation (xylazine), local anaesthesia (lidocaine), and ketoprofen (n=10) (group III). Blood samples were withdrawn before (0. min) and 30, 60, 90, and 120 min after dehorning. Serum native thiols, total thiols, and disulphide levels were detected with a novel assay. Native thiol and total thiol levels were reduced in all groups without any significance during the study period. At the 90th min of the study, native thiol levels in group II were significantly lower than in groups I and III. There were no significant alterations in total thiol levels in both groups. Disulphide levels showed no significant changes in group, time, and group by time interactions, but at the 60th min, groups I and III had the lowest levels. Disulphite/ native thiol, disulphite/total thiol, and native thiol/total thiol levels had significant group alterations in the 60th min. The reduction of native thiol and total thiol levels in all groups without significance might be related to the antioxidant activity of plasma; however, it is thought that the pain management procedures should be related to the sensitive oxidative balance by thiols., Bu çalışmada sedasyon, lokal anestezi ve non-steroidal bir ilaç olan ketoprofen uygulanmış sıcak koterizasyon işlemi ile boynuzsuzlaştırılan buzağılarda oksidatif stresin değerlendirilmesinde tiyol-disülfüt homeostazına olan etkilerinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmaya toplam 30 adet Holstein buzağı dahil edilerek üç gruba ayrıldı: sedasyon (xylazine) işlemini takiben boynuzsuzlaştırılan (n=10) (grup I); sedasyon (xylazine) ve lidokain ile lokal anestezi işlemi sonrasında boynuzsuzlaştırılan (n=10) (grup II); ve sedasyon (xylazine), local anestezi (lidocaine) ve ketoprofen uygulaması sonrasında boynuzsuzlaştırılan (n=10) (group III). Kan örnekleri, boynuzsuzlaştırmadan önce (0. dak) ve 30, 60, 90 ve 120 dakika sonra olacak şekilde toplandı. Serum natif tiyol, total tiyol ve disülfür seviyeleri yeni bir test ile belirlendi. Çalışma süresince natif tiyol ve total tiyol seviyelerinde istatistiksel anlamlı olmayan azalmalar belirlendi. Araştırmanın 90. dakikasında grup II’de bulunan hayvanların natif tiyol seviyelerinin grup I ve III’e göre istatistiksel anlamlı düşüktü. Total tiyol seviyelerinde ise gruplar arasında istatistiksel anlamlı farklılıkların olmadığı belirlendi. Disülfit seviyelerinde grup, zaman ve grup zaman arasında farklılıklar belirlenmezken, araştırmanın 60. dakikasında grup I ve III’te en düşük seviyelere geldiği belirlendi. Disülfit/natif tiyol, disülfit/total tiyol ve natif tiyol/total tiyol seviyelerininde 60. dakikada gruplar arasında istatistiksel anlamlı değişimler gösterdiği belirlendi. Natif tiyol ve total tiyol seviyelerindeki bu azalmaların plazmadaki antioksidan kapasite ile ilişkili olabileceği, ancak uygulanan ağrı yönetimi prosedürlerinin tiyol ile oluşturulan hassas oksidatif dengeyi etkilediği düşünüldü.

Giardia duodenalis is a binuclear flagellated protozoan that can infect birds, reptiles and many mammals. Thepathogen is one of the most important causes of diarrhea in humans and farm animals. The aim of this study wasto determine the changes in serum 25-hydroxyvitamin D3 levels in naturally infected lambs with Giardia duodenalis.The animal material of the study was used Sakız sheep which had naturally infected with Giardia duodenalisbetween 15-35 days of age from the Aydın region (n = 30), healthy lambs in the same age range (n = 15) and bothsexes. Sterile stool samples with the method of rectal touching of fecal samples from infected and healthyanimals, blood samples were obtained in a total of 5 ml of v.jugularis according to the technique in order todetermine serum 25-hydroxyvitamin D3 levels. Giardia screening was performed by direct microscopicexamination of stool samples. 25-OH-D levels were measured with Savant brand fluorescent immunoassay devicefrom the obtained serum samples. Mann-Whitney U test was used in statistical analysis. Statistically significantchanges were observed in 25-hydroxyvitamin D3 levels of healthy and natural infected animals (p, Giardia duodenalis kuşlar, reptiller ve bir çok memeli hayvanı enfekte edebilen binükleuslu flagellalı bir protozoondur. Söz konusu patojen insanlarda ve çiftlik hayvanlarında başta olmak üzere şekillenen ishalin en önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Çalışmada Giardia duodenalis ile doğal enfekte kuzularda serum 25- hidroksi vitamin D3 seviyelerindeki değişimlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın hayvan materyalini Aydın bölgesinde bulunan yaşları 15-35 günlük arasında her iki cinsiyetten sakız ırkı Giardia duodenalis ile doğal enfekte (n=30), benzer yaş aralığındaki aynı ırktan (n=15) ve her iki cinsiyetten sağlıklı kuzular oluşturdu. Enfekte ve sağlıklı hayvanlardan dışkı örnekleri rektal tuşe yöntemi ile steril dışkı örnekleri, serum 25-hidroksi vitamin D3 seviyelerinin belirlenmesi amacı ile de tekniğine uygun olarak v.jugularisden toplamda 5 ml olacak şekilde kan örnekleri alındı. Dışkı örneklerinden direkt mikroskobik bakı yöntemi ile giardia taraması yapıldı. Elde edilen serum örneklerinden Savant marka flöresan immunoassay cihazı ile 25-OH-D seviyeleri ölçüldü. İstatistiksel analizde Mann-Whitney U testinden yararlanıldı. Sağlıklı ve doğal enfekte hayvanlara ait 25-hidroksi vitamin D3 seviyeleri arasında istatistiksel (p

The amount and number of pollutants causing marine pollution are increasing day by day. The use of antioxidant defense system components as biomarkers in aquatic species is preferred for early detection of contamination. In this study, the activities of GPx, SOD and CAT enzymes and vitamin A status in the liver of scad (Trachurus trachurus) from the Black Sea and Marmara Sea pelagic fishes were investigated. Samples were collected march (1st period) and November (2nd period). Compared to the Marmara Sea scads, the second term GPx activity was increased according to the 1st rotation (p ≤ 0.01) and the 2nd Term vitamin A level was found to be lower than the 1st rotation (p ≤ 0,05). In the comparison of Marmara and the Black Sea, GPx activity was found higher in Black Sea scad’s compared to Marmara (p ≤ 0.05). CAT activity and vitamin A level in both periods waslower in the Black Sea samples than in Marmara (CAT:1st period p ≤ 0,01, 2ndperiod p ≤ 0,05; vitamin A:1st period p ≤ 0,05, 2nd period p ≤ 0,01). Antioxidant system parameters, which are biomonitorof pollution in marine fishes, the study of pelagic fish between carnivorousand herbivorous species, between surface and bottom fish species, migratoryfishes and nonimmigrant sea fish both within and between them will enable us toobtain more detailed information about the antioxidant system of our marinefishes and to consume healthier seafood. In this study, the relationshipbetween marine pollution and pelagic fish's antioxidant metabolism has beeninvestigated and in terms of the obtained data, it can be a source of work tobe done in this respect., Denizkirliliğine sebep olan kirleticilerin miktarı ve sayısı her geçen gün daha daartmaktadır. Akuatik türlerde biyobelirteç olarak antioksidan savunma sistemielemanlarının kullanımı kirliliğin erken teşhisi amacıyla tercih edilmektedir.Bu çalışmada Karadeniz ve Marmara denizi yüzey balıklarından istavrit (Trachurus trachurus) karaciğerdokusunda GPx, SOD ve CAT enzim aktiviteleri ve vitamin A düzeyiaraştırılmıştır. Örnekler mart (1.dönem) ve kasım (2.dönem) aylarındatoplanmıştır. MarmaraDenizi istavrit balıkları dönemler arasındaki karşılaştırmasında 2. Dönem GPxaktivitesi 1. Döneme göre artmış (p ≤ 0.01), 2. Dönem vitamin A düzeyi 1.Döneme göre düşük (p ≤ 0,05) bulunmuştur. Marmara ile Karadeniz’inkarşılaştırılmasında GPx aktivitesi Karadeniz istavritlerinde Marmara’ya göreyüksek (p ≤ 0,05) düzeyde tespit edilmiştir. Her iki dönemde de CAT aktivitesive vitamin A düzeyi Karadeniz örneklerinde Marmara’ya göre düşük (CAT:1.Dönem p≤ 0,01, 2. Dönem p ≤ 0,05; Vitamin A:1.Dönem p ≤ 0,05, 2. Dönem p ≤ 0,01)tespit edilmiştir. Denizbalıklarında kirliliğin biyomönütörü olan antioksidan sistem parametrelerinin;yüzey balıklarının karnivor ve herbivor türleri arasında, yüzey ve dip balıktürleri arasında, göçmen balıklar ile göçmen olmayan deniz balıkları hem kendiiçlerinde hem de aralarında çalışılması, Deniz balıkları antioksidan sistemihakkında daha detaylı bilgi edinilmesine ve daha sağlıklı su ürünütüketilmesine olanak sağlayacaktır. Bu çalışmada, deniz kirliliği ile yüzeybalıklarının antioksidan metabolizması ilişkisi incelenmiştir.Elde edilenveriler, bu konuda yapılacak çalışmalara kaynak oluşturabilir.

Organizmada çok düşük miktarlarda bulunan iz elementler, pek çok metabolik olayın ve immün fonksiyonların gerçekleşmesinde büyük önem taşımaktadırlar. Bu çalışma Birecik bölgesindeki koyunlarda bakır (Cu), çinko (Zn) ve demir (Fe) düzeylerini araştırmak amacıyla yapıldı.Bu çalışmada bölge olarak Şanlıurfa ili Birecik ilçesi belirlendi. Birecik ilçesine bağlı Dalocak, Böğürtlen, Ekenek, Cibinören ve Akarçay köyleri seçildi. Her köyden rastgele seçilen 20, toplamda 100 baş koyundan kan örneği alındı. ICP- OES ile yapılan analizde, beş köye ait kan serumu demir, bakır ve çinko seviyeleri sırasıyla 2.06±0.02 mg/l, 0.81±0.02 mg/l ve 1.06±0.05 mg/l olarak ölçüldü. Yapılan çalışma sonuç olarak değerlendirildiğinde demir, bakır ve çinko seviyeleri referans değerlere göre normal olduğu belirlendi. Bölgeler arası varyans analizinde; Cu seviyesi Akarçay bölgesinde çok önemli oranda (P

Günümüz hayvancılığında iz elementlerin önemi yeni yeni anlaşılmaktadır. Yaşamın temel taşlarından olan minarellerin eksikliği, koyun ve kuzularda paraziter ve enfeksiyoz hastalıklar kadar önem kazanmıştır. Özellikle Bakır, Çinko ve Demir eksikliğinde oluşan enzootik ataksi, swayback, alkali hastalıkları ve anemi koyunculukta büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, şimdiye kadar böyle bir araştırmanın yapılmadığı Harran bölgesinde ki koyunlarda Fe, Cu ve Zn seviyelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Şanlıurfa ili Harran ilçesi çalışma alanı olarak seçildi ve dört bölgeye ayrıldı. Her bölgeden ilk doğumlarını yapmış genç ivesi ırkı koyunlardan 25'er adet olmak üzere, toplam 100 koyundan kan örneği alındı. Yapılan analizlerde, dört bölgeye ait serumun demir, bakır ve çinko seviyeleri sırasıyla 119,63±3,90 µg/dl, 81,94±2,92 µg/dl ve 76,84±1,76 µg/dl olarak ölçüldü. Elde edilen veriler referans değerlere göre değerlendirildiğinde; demir ve bakır seviyelerinin normal(P0,05), olduğu belirlendi. Sonuç olarak; Harran ilçesinde çinko yönünden gizli yetmezliğin belirgin olduğu, demir ve bakır yönünden yetmezliğin olmadıgı tespit edildi. The significance of trace minerals on livestock has been newly realized. The lack of vital minerals has gained attention as much infectious and parasitic diseases as in sheep and lambs. Especially, enzootic ataxia, swayback, alkali disease and anemia, which occur in the case of the lack of copper, zinc, and iron are threat in sheep breeding. In this study, it was aimed to determine the levels of trace elements (Fe, Cu, and Zn) in Sheep in Harran.Harran, a district of Sanliurfa, was chosen as the study area and it was divided into four sub-groups. The blood samples were collected from 100 sheep in total (25 ewe sheep in each sub-groups).In the analysis of the samples, the serum levels of iron, copper, and zinc in the four sub-groups were measured as 119,63±3,90 µg/dl, 81,94±2,92 µg/dl and 76,84±1,76 µg/dl, respectively.When obtained data compared with reference values were found that the levels of iron and copper were normal(P0,05). Consequently, it was determined that hidden zinc deficiency was clear in Harran. 44

İz elementlerin önemi günümüz hayvancılığında yeni yeni anlaşılmaktadır. İz elementler yaşamın temel taşlarından olup bu minerallerin eksikliği, koyun ve kuzularda paraziter ve enfeksiyoz hastalıklar ile verim kayıpları açısından önemlidir. Organizmada çok düşük miktarlarda bulunan iz elementler, pek çok metabolik olayın ve immün fonksiyonların gerçekleşmesinde büyük önem taşımaktadırlar. Bu çalışmada, Şanlıurfa ili merkez bölgesindeki koyunlarda demir, bakır ve çinko seviyelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma alanı olarak Şanlıurfa ili merkez bölgesi seçildi ve bu bölge dört alt bölgeye ayrıldı. Her alt bölgeden 25'er adet olmak üzere, toplam 100 koyundan kan örneği alındı. Fast Seguential Atomic Absorption Spectrometer ile yapılan analizde, dört bölgeye ait kan serumun demir, bakır ve çinko seviyeleri sırasıyla 131,02±3,32 µg/dl, 85,96±3,22 µg/dl ve 73,31±1,91µg/dl olarak ölçüldü. Elde edilen veriler referans değerlerle karşılaştırıldığında; demir ve bakır seviyesinin normal (P

ÖZETHİLVAN BÖLGESİNDEKİ KOYUNLARDA DEMİR, BAKIR ve ÇİNKO SEVİYELERİNİN BELİRLENMESİİç Hastalıkları (Veteriner) Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans TeziMehmet YURTSEVENOrganizmada çok düşük miktarda bulunan iz elementler, pek çok metobolik olayın ve immum fonksiyonun gerçekleşmesinde büyük önem taşımaktadır. Özellikle demir, bakır ve çinko eksikliğinde oluşan anemi, enzootik ataksi, piyeten ve alkali hastalıkları koyunculukta büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, şimdiye kadar böyle bir araştırmanın yapılmadığı Hilvan bölgesindeki koyunlarda Fe, Cu ve Zn seviyelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Şanlıurfa ili Hilvan ilçesi çalışma alanı olarak seçildi ve dört bölgeye ayrıldı. Her bölgeden 25'er adet olmak üzere, toplam 100 koyundan kan örneği alındı. Fast Seguential Atomic Absorption Spectrometer ile yapılanan analizde, dört bölgeye ait serumun demir, bakır ve çinko seviyeleri sırasıyla 132.97 ± 1.94 µg/dl, 69.38 ± 1.04 µg/dl ve 71.94 ± 0.67 µg/dl olarak ölçüldü. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde; demir ve bakır seviyelerinin normal, çinko seviyesinin düşük olduğu belirlendi. Bölgeler arası varyans analizinde ise dördüncü bölge çinko değerlerinin diğer bölgelere kıyasla istatiksel olarak önemli (P < 0.05) oranda düşük olduğu tespit edildi. Sonuç olarak; Hilvan ilçesinde çinko yönünden belirgin bir yetmezlikten söz edilebileceği tespit edildi.Anahtar Kelimeler: Demir, Bakır, Çinko, Koyun, Şanlıurfa, Hilvan ABSTRACTDETERMINATION OF THE LEVELS OF IRON, COPPER AND ZINC IN THE SHEEP IN HILVAN Department of Internal Diseases (Veterinary), Master ThesisMehmet YURTSEVENTrace elements are present in very small amounts in the body and have a great importance in many metabolic events and immune functions. Anemia, enzootic ataxia, foot-rot and alkali diseases, which arise due to deficiency of especially iron, copper, and zinc are of great risk for sheep breeding. The aim of this study was to determine the levels of trace elements (iron, copper, zinc) in the sheep in Hilvan district of Sanliurfa. Hilvan district of Sanliurfa was chosen as the study area and was divided into four regions. The blood samples were collected from 100 animals including 25 samples from each region.Serum iron, zinc and copper levels of the four regions were measured by Fast Sequential (FS) Atomic Absorption and determined as 132.97 ± 1.94 mg/dL, 69.38 ± 1.04 mg/dL and 71.94 ± 0.67 mg/dL, respectively.Considering the data obtained; the levels of iron and copper were normal values, but the zinc levels were low. The Zn levels of 4th region were significantly lower than the other regions in analysis of variance of inter-regional (P < 0.05). As a result; it can be mentioned that a significant deficiency in terms of zinc has been detecdet in Hilvan district. Key Words: Iron, Copper, Zinc, Sheep, Sanliurfa, Hilvan 48

Hayvanlardaki iz elementlerin yetersizlik veya fazlalık halleri ciddi klinik bozukluklara sebep olurken, son yıllarda önemli ekonomik kayıplara da neden olduğu anlaşılmıştır. Çiftlik hayvanlarında iz element dengesizlikleri; kıl dökülmesi, depigmentasyon, parakeratozis, devamlı ishal, anemi, iştahsızlık, kemiklerde teşekkül bozuklukları, tetani, enfeksiyonlara bağlı olmayan yavru atmalar, yavru verimi de dâhil olmak üzere tüm hayvansal verimlerde gerileme, kısırlık, kavruk kalma ve pika gibi klinik bozukluklarla ortaya çıkmaktadır.Proje alanı olarak Şanlıurfa ili Suruç ilçesi belirlendi. Suruç ilçesine bağlı Aşağıoylum, Yönlü, Kaplan ve Ayhan köyleri seçildi. Seçilen her bir köyden rastgele 25 adet kan örneği alındı. Dört köye ait kan serumu bakır, çinko ve demir seviyeleri sırasıyla 67,37±2,29 µg/dl, 77,29±2,59 µg/dl ve 157,64±6,99 µg/dl olarak ölçüldü. Bu çalışmada demir ve bakır seviyelerinin referans değerlere göre normal, çinko seviyesinin ise düşük olduğu belirlendi. Bölgeler arası varyans analizinde ise bakır seviyesinin Aşağıoylum ve Yönlü bölgesinde diğer bölgelere göre önemli oranda (P