36 results on '"ÇAYLAK, Adem"'
Search Results
2. Toplumsal Bütünleşme ve Toplumsal Ayrışma Bağlamında Milliyetçiliğin Eleştirel Analizi: Milliyetçi Hareket Partisi Üzerinden Bir İnceleme
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary and KAYMAL, Cansu, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
3. 27 Mayıs ile 12 Mart Arası Dönemde Muhalefetin Sembol İsmi Osman Bölükbaşı
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary and KAYMAL, Cansu, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. SALGIN HASTALIKLAR BAĞLAMINDA İKİ VAROLUŞ MÜCADELESİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ: MALTHUSÇU KAOS & KROPOTKİNCİ KARŞILIKLI YARDIMLAŞMA
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and KARADİKEN, Hakan
- Subjects
Political Science ,Siyasi Bilimler ,Malthus,Kropotkin,Karşılıklı Yardımlaşma,Varoluş Mücadelesi ,Malthus,Kropotkin,Mutual Aid,Struggle for Existence - Abstract
This study aims to analyze the political and social perpectives in the context of epidemics by comparing two different nature-oriented existential approaches. The first of these is Malthus, who portrays nature as short of resources and humankind as irrational in terms of selfishness and sexuality. The second one is Kropotkin who dignifies both humankind and nature by ascribing an ethical meaning to them. While nature is a place in which there is nothing but war and struggle according to Malthus, it is a place in which all livings are being in solidarity for their general wealth according to Kropotkin. This study brings a critical analysis to the perspectives about struggle for existence against epidemics, which are the external and humanitarian beings of "other" by interpreting these approaches in the context of epidemics. As a result, the theory of Kropotkin reflects a positive meaning in terms of social justice and ethical benevolence, while the theory of Malthus damages the collective goodness and justice by evoking the impact of resource lackness on the ethical reality., Bu çalışma, doğayı referans alan iki farklı varoluşsal yaklaşımı karşılaştırarak salgın hastalık bağlamında siyasal ve toplumsal bakış açılarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bunlardan ilki, doğayı sınırlı kaynaklarla, insanı ise bencillik ve cinsellik konusunda irrasyonel olmakla betimleyen Malthus’tur. İkincisi ise doğaya ve insana ahlâki anlam vererek iyi olarak gören Kropotkin’dir. Malthus için doğa, savaşın ve mücadelenin olduğu bir yer iken, Kropotkin için canlıların genel refah için, doğanın zorluklarına karşı dayanışma içinde oldukları mekandır. Bu yaklaşımlar salgın hastalıklar bağlamında yorumlanarak, tüm insanlığın dış “öteki”si olan, salgın hastalıklar karşısında varoluşsal mücadeleye ilişkin bakış açılarının eleştirel analizi yapılmıştır. Bunun sonucunda, toplumsal adalet ve ahlâki iyilik açısından Kropotkin’in teorisinin olumlu bir anlam ifade ettiği, Malthus’un teorisinin ise kaynakların kıtlığı üzerinden ahlâki gerçeklik üzerinde etkili olduğu yorumsamasıyla, toplumsal adaleti ve tüm toplumun iyiliğini zedelediği sonucuna varılmıştır.
- Published
- 2020
5. ALEVİLİKTE MUHALİF DİL VE SÖYLEM: ALEVÎ TÜRKÜ VE DEYİŞLERİ ÜZERİNDEN BİR ANALİZ
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary and KAYMAL, Cansu, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
6. Haricilik ve Anarşizmin Toplum ve Siyaset Felsefelerinin Karşılaştırmalı Analizi
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and PINARBAŞI, Huzeyfe
- Subjects
Haricilik ,Anarşizm ,İslam Siyaset Felsefesi ,Çağdaş Siyasi Felsefesi ,Social Sciences, Interdisciplinary ,Sosyal Bilimler, Disiplinler Arası - Abstract
Bu çalışmada, İslam toplumlarında ortaya çıkmışbir dini/siyasi hareket olan Haricilik ile Batı toplumlarında ortaya çıkmış birsiyasi hareket olan Anarşizmin toplum ve siyaset felsefelerinin karşılaştırmalıanalizi yapılmıştır. Haricilik ve anarşizm, farklı tarih, kültür ve coğrafyadaortaya çıkan birer siyasi akım olsalar da, toplum düzeni, otorite, iktidar vedevlete yönelik yaklaşımları bakımından incelenmeye değerdir. İslam tarihindemezhep ve fırkaların (sects) ortaya çıkışı, dini/itikadi olmaktan ziyade siyasidirve iktidar çatışmalarından kaynaklanmıştır. Bu bağlamda çalışmada, İslamtarihinde Halife Ali döneminde otorite karşıtlığı temelinde devrimci bir siyasihareket olarak ortaya çıkan Haricilik ile Batı tarihinde 19.YY’da kapitalistdevletin yarattığı tahakküme karşı devrimci bir siyasi akım olarak ortaya çıkan anarşizm, anakronizme düşülmeden siyasi teorinin temel kavramları (adalet,özgürlük, eşitlik vd.) dikkate alınarak karşılaştırmalı perspektiften analizedilmiştir. Çalışmada ilkin anarşizm ve Hariciliğintarihsel gelişimlerine yer verilmiştir. Ardından anarşizm ve Hariciliğin toplumve siyasete dair yaklaşımları, siyasi düşünür ve öncülerinin görüşleriçerçevesinde incelenmiştir. Son olarak anarşizm ile Hariciliğin, toplum vesiyaset felsefeleri bağlamında birbirleriyle örtüşen ve farklılaşan yönlerininkarşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Karşılaştırmadan elde edilen bulgular ile günümüztoplum yönetimi ve siyasetine ilişkin anarşizm ve Haricilikten ne ölçüdeistifade edilebileceği tartışılmıştır.
- Published
- 2019
7. RADICALISM AS A 'RELIGIOUS' MONOPOLISM: A CRITICAL ANALYSIS OF THE GULENIST MOVEMENT THROUGH ITS PERCEPTION OF THE 'OTHER'
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and KAYMAL, Cansu
- Subjects
Social ,Radicalism,“religious” monopolism,Gulenist “monopolism” ,Radikalizm,“dinci” tekelcilik,Gülenist “tekelcilik” ,Sosyal - Abstract
Literatürde toplumsal ve siyasal düzeni temelden değiştirmeyi hedefleyen, “köktencilik” anlamına gelen radikalizm, bu çalışmada kültürel tekelcilik ya da tekçilik olarak kavramlaştırılmış ve etnosentrik bir söylem ve davranış kodu olarak değerlendirilmiştir. Tekelcilik, “dinci” ya da “sekülerist” olabilir. İkisinde de radikal bir düşünce veya grup, hakikati yalnızca kendisinin temsil ettiği, kendi düşüncesinin iyi, doğru ve istikamet üzere olduğu kanaatindeyken; ötekilerinin kötü, yanlış ve heretik olduğu iddiasındadır. Dinci veya sekülerist radikalizm; kendi felsefesine uygun olarak seçtiği birtakım değerleri kutsayıp dogmalaştırarak “biz-ötekiler”, “iyi-kötü”, “mü’min-kafir”, “ilerici-gerici” düalizmi oluşturur.Radikalizmde, kendini mutlak doğrunun temsilcisi olarak görme sonucu ortaya çıkan düalizm, “sekülerist” veya “dinci” cemaatlerde net biçimde görülür. Gülen Hareketinin inanç sistemi çerçevesindeki cemaat, bu çalışmada kastedilen radikalizmin Türkiye’deki en çarpıcı örneklerindendir. Bu çalışmada Gülenist hareketin “dinci” tekelleşmesini sağlayan teolojik felsefe, zihniyet dünyası ve hareket tarzı analiz edilmiştir. Gülen Hareketi üzerinden, dinci radikalizm; tektipleştirici ve dogmatik yönleriyle incelenmiştir. Hareketin kendi “öz”ü üzerinden kendi dışındaki düşünce ve akımları nasıl “ötekileştirip” tekelci bir radikalizm üretebildiğinin arka plan unsurları açığa çıkarılmaya çalışılmıştır., Radicalism, which aims to fundamentally change the social and political order, is conceptualized as “cultural monopolism” and evaluated as an ethnocentric discourse and code of behavior in this study. Monopolism may be “religious” as well as “secularist”. In both, a radical thought or group believes that only they themselves represent the truth, and that their own thought is good, right or in the right direction; while other’s is bad, wrong and heretical. Religious or secularist radicalism creates the dualism of “we-others”, “good-bad”, “believer-infidel” and “progressive-reactionary” by blessing and dogmatizing certain values that it choosed in accordance with its own philosophy.In radicalism, dualism which emerges as a result of see itself as the representative of absolute truth, is clearly seen in “secularist” or “religious” congregations. The congregation that emerged within the framework of the Gulen Movement’s belief system, is one of the most striking examples of radicalism in Turkey which we point out in this study in Turkey. This study analyzes the theological philosophy, the world of mentality and the style of movement that have enabled the “religious” monopolization of the Gulenist movement. Religious radicalism is analyzed with a focus on its uniforming and dogmatic aspects through the Gulen movement. In this context, we try to reveal the background elements of how this movement can “marginalize” external thoughts, and currents, and, produce a monopolistic radicalism through “its esence”.
- Published
- 2019
8. İSLAM SİYASİ TARİHİNDE BİLGİ(ULEMA)-İKTİDAR(UMERA) İLİŞKİSİ: EBU HANİFE ÖRNEĞİ
- Author
-
Çaylak, Adem, primary and KARTAL, Rabia Nur, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
9. “DİNCİ” TEKELCİLİK OLARAK RADİKALİZM: GÜLENİST HAREKETİN “ÖTEKİ” ALGISI ÜZERİNDEN ELEŞTİREL ANALİZİ
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary and KAYMAL, Cansu, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
10. FÂRÂBÎ DÜŞÜNCESİNDE NEVÂBİT: MEDİNETÜ'L FAZILA'NIN YENİDEN İNŞA EDİLMESİ SORUNU BAĞLAMINDA BİR ANALİZ.
- Author
-
YILDIRIM, Onur and ÇAYLAK, Adem
- Subjects
- *
ISLAMIC philosophy , *POLITICAL philosophy , *TRADITION (Philosophy) , *SOCIAL engineering (Political science) , *OPEN spaces - Abstract
The tradition of Islamic political philosophy cannot be understood without reading the Farabi. The influence of Farabi has been great in the formation of Islamic political philosophy tradition. Political philosophy, in connection with the Platonic and Aristotelian origins, for the first time opened up space for itself within Islamic thought through Farabi. The study focuses on the term nawabit that is popularized by Farabi. According to him, nawabit has primary contribution in transforming the virtuous political society into an unvirtous one. Through this analysis, it will be discussed what kind of obstacles Farabi has to eliminate in re-establishing the virtuous political society. Thus, the way and method that Farabi followed in order to eliminate the negativities in the process of rebuilding the virtuous society will be revealed. On the one hand, the study will reveal the meaning that Farabi attributes to the concept of nawabit through its basic political parameters, on the other hand, it will critically analyze whether Farabi's exclusion from the society through a kind of social engineering and whether he approves the established order. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
11. TRA2 Bölgesi Gençlik Araştırması
- Author
-
Çaha, Ömer, Köktaş, Mehmet Emin, Çaylak, Adem, Önder, Murat, Akın, Adnan, Kapu, Hüsnü, Çaha, Havva, Senemoğlu, Olkan, Aybas, Meryem, Altınkoz, oğuzhan, Özer, Gözde, Avcil ,Ceren, and Doğaner, Ramazan M.
- Subjects
Gençlik ,Türkiye ,Bölgesel planlama - Abstract
Bu araştırmanın konusunu TRA2 bölgesindeki dört ilde yaşayan gençliğin profili oluşturmaktadır. Araştırma ana hatlarıyla, gençlerin hobilerini, boş zaman etkinliklerini, yaşam beklentilerini, tüketim alışkanlıklarını, medya takip düzeylerini, sosyal medya kullanım eğilimlerini, sosyal ağ ve ilişki biçimlerini, aile ilişkilerini, toplumsal beklentilerini, sahip oldukları değerleri, dünya görüşlerini, kimliklerini ve güncel sorunlara yaklaşımlarını mercek altına almıştır. Araştırmamız nicel ve nitel araştırma tekniklerini birlikte kullanan karma bir yönteme dayanmıştır. Araştırmanın bu bağlamda dört sacayağı bulunmaktadır. Öncelikle araştırmaya teorik bir çerçeve oluşturmak üzere ilgili literatür esas alınarak bölge gençliğiyle ilgili analizler yapılmıştır. Gençlikle ilgili literatürün yanı sıra bölge gençliğiyle ilgili yapılan çalışmalar bu bağlamda ele alınıp incelenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun bölgedeki gençlerle ilgili verileri de bu bölümde ayrıntılı biçimde değerlendirilmiştir. İkinci olarak dört il ve ilçelerindeki 14-24 arasındaki gençlere bir anket uygulanmıştır. Araştırmanın anket kapsamına üç grup genç alınmıştır: okumayanlar, lise öğrencileri ve üniversite öğrencileri. TRA2 kapsamındaki dört il ve her ilin iki büyük ilçesinde mevcut bulunan liselerde, dört ilde bulunan üniversitelerde, Meslek Yüksek Okullarında okuyan gençlerle, okumayan gençlere bu bağlamda anket uygulanmıştır. Toplamda 4693 kişiye anket uygulanmıştır. Üçüncü olarak, dört il merkezinde ve ilçelerinde derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Mülakatlar, dört ve il ve ikişer ilçesindeki mülki amirlerin yanı sıra, Emniyet Müdürlükleri, belediyeler, meslek kuruluşları, siyasal partilerin gençlik kolları, gençlerle ilgili sivil toplum kuruluşları ve gençlerin kendileriyle yapılmıştır. Her ilde 25-30 arasında kişiyle bu bağlamda yüz yüze derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Son olarak da araştırma sürecinde gençlerle bazı odak grup çalışmaları yapılmıştır. Partilerin gençlik kollarıyla genel olarak odak grup çalışması yapılmıştır. Yine üniversitelerde, öğrenci yurtlarında ve bazı liselerde 10-15 kişiden oluşan gruplar halinde gençlerle odak grup çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bazı odak grup çalışmaları 20-30 kişinin katıldığı “katılımlı müzakere” tarzında yapılmıştır. Bu araştırma, başından sonuna kadar çok sayıda kişi ve kuruluşların desteğiyle mümkün olmuştur. En büyük destek hiç kuşkusuz SERKA Genel Sekreteri Doç. Dr. Hüsnü Kapu ve ekibinden gelmiştir. Kendileri bu araştırma fikrinin mimarı olduğu gibi, araştırmanın gerçekleştirilmesini mümkün kılmada da etkin rol oynamışlardır. Başta Gözde Özer olmak üzere SERKA uzmanları ve dört ildeki yatırım ajanslarının yetkilileri araştırma deseninin oluşumundan, anketlerin, mülakatların ve odak grup çalışmalarının gerçekleştirilmesi sürecine kadar araştırmanın her safhasında yer aldılar. Bölgedeki kamu kurumu yetkilileri de başından sonuna kadar araştırmamızı hoşgörüleriyle ve tıkandığımız yerlerde de yardımlarıyla gerçekleştirmemize katkıda bulundular. Hassas bir zamanda, hassas bir konuyu ele almamız kaçınılmaz olarak bazı yerlerde farklı algılamalara yol açmıştır. Ama her durumda kamu kurumlarının başında bulunan yetkililerimiz araştırmanın gerçekleşmesi için gerekli anlayışı ve desteği göstererek bu çalışmanın planlanan takvimde ve tarzda yapılmasını mümkün kıldılar. Dört il ve araştırmanın yapıldığı ilçelerdeki belediye yöneticileri, değişik kamu kurumlarının başında bulunan yetkililer, liselerin başında bulunan müdürler, üniversitelerin rektör veya rektör yardımcıları, siyasi partilerin gençlik kolları, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, ve gençler bu çalışmaya, gerek mülakat vererek, gerekse tıkandığımız noktalarda önümüzü açarak büyük katkıda bulmuşlardır. Araştırmanın anket çalışması Kars, Ağrı ve Iğdır’daki üniversitelerde okuyan üniversite öğrencileri tarafından gerçekleştirildi. Öğrenciler, başından sonuna kadar büyük bir özveri ve heyecanla araştırmayı yürüttüler. Bu araştırmanın yapılmasını mümkün kılan başta SERKA olmak üzere, Türkiye Bilimler Akademisi’ne, bölgedeki valilere, kaymakamlara, il müdürlerine, belediye başkanlarına, siyasi parti yetkililerine, sivil toplum kuruluşu yetkililerine ve burada adı geçmediği halde araştırmaya şu ya da bu biçimde katkı sunan herkese teşekkürü borç biliyoruz. Hiç kuşkusuz bu araştırma ancak hepsinin destekleriyle mümkün olabilmiştir. Araştırmanın saha kısmı, KÜREL Araştırma firması tarafından gerçekleştirilmiştir. KÜREL’e çalışma boyunca yaptığı her tür katkıdan dolayı teşekkür ederiz. Araştırmanın, TRA2 bölgesinde yaşamakta olan gençlerimizin sorunlarına dikkat çekme ve bu sorunların çözümüne katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Prof. Dr. Ömer ÇAHA
- Published
- 2018
12. Nevâbitten Muhalefete: Mütevahhid'in Muhalefetinden Erdemli Siyasal Topluma.
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and YILDIRIM, Onur
- Subjects
- *
POLITICAL philosophy , *MODERN philosophy , *CIVIL society , *PHILOSOPHERS , *POSSIBILITY , *ZAKAT - Abstract
In this study, contrary to classical or modern political philosophy, which is accepted to be good, happy and competent only in a political society, Ibn Bajjah claims that the philosopher/individual can be happy and competent on his own, "self-management of the individual" (based on the conceptualization of the rule of man alone). The possibility of transformation through the opposition of the nawabit to an unvirtuous political society will be discussed. Actually, the concept (nawabit) is negatively considered (especially in Al-Farabi) as an unvirtuous individual in a virtuous political society in the tradition of Islamic moral and political philosophy. However, the study is based on Ibn Bajjah's conceptualization of nawabit, which gives a positive meaning to the concept of "nawabit" in a degraded and distorted state. It aims to make an analysis on the praxis of how an unvirtuous political society can evolve with the opposition of the nawabit class. As a result, this study can make a theoretical contribution to the transformation of an unvirtuous state and society to the virtuous one that based on good, right, just and virtue through the analysis of the Ibn Bajjah's approach and conceptualizations, which are thought to have an exceptional place in classical political philosophy. In this context, a new opposition approach and theory can be built. Moreover, it is thought that it may seek a door towards the construction of its strategy. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
13. Ahmet Özsoy: Direnen Halk 'Darbe'si Şehidi
- Author
-
ÇAYLAK, Adem
- Subjects
Ahmet Özsoy - Abstract
Ahmet Özsoy anısına.
- Published
- 2016
14. Erken Dönem Marksizm'in Milliyetçilik Ve Ulusal Sorun Yaklaşımına Eleştirel Anal
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
15. VOTER TURNOUT IN TURKEY: A CROSS-NATIONAL COMPARISON
- Author
-
ÇAYLAK, Adem, primary
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
16. 'AKL'IN DÜŞÜNÜRÜ EL-KİNDÎ (801-866/870)
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and ÇELİK, Fikret
- Subjects
Political Science ,El-Kindi,Kindi felsefesi,İslam’da akıl,Kindi’de akıl,ahlak ve siyaset felsefesi ,Siyasi Bilimler - Abstract
Bu makalede, özgün bir İslam felsefe geleneğinin oluşumunda öncü role sahip bir Müslüman Arap filozofu olan El-Kindi’nin felsefi görüşleri incelenmiştir. Meşşai felsefe geleneğinin öncüsü olan ve Abbasi hilafetindeki üç halife döneminde (Me’mun, Mu’tasım ve Vasık) gelişim gösteren Mu’tezile akımı ile paralellik arz eden görüşlere sahip olan El-Kindi’nin, bilgi, varlık, akıl, ahlak, siyaset ve kişisel erdem ile toplumsal erdemi birleştiren akıl ve mutluluk ilişkisine dair görüşleri analiz edilmiştir.
- Published
- 2015
17. İSLAM SİYASİ DÜŞÜNCESİNE HÂKİM OLAN GENEL ve TEMEL İLKELER
- Author
-
ÇAYLAK, Adem
- Subjects
Political Science ,Siyasi akıl,siyasi düşünce,islam,cabiri ,Siyasi Bilimler - Abstract
Kur’an’da, inananlara tavsiye edilen veya emredilen, ağyârını mani, etrafını cami bir siyasi rejim, siyasi yöneticinin seçilmesine dair teferruatlı bir usul, devlet-toplum-birey ilişkilerinin mahiyetini ilgilendiren detaylı kurallar yoktur. Bu gibi ayrıntılandırılmış sofistike kuralları Peygamber’in eylemlerinde bulmak da mümkün değildir. Öyle ki Hz. Muhammed, kendisinden sonra gelecek siyasi lideri dahi belirlememiştir. Kur’an ve Peygamber’in hayatına bakıldığında, İslam’ın, müminlere, siyasi ilişkilerini akıl, ilim ve toplumsal zorunluluklar çerçevesininde belirlemek üzere geniş serbestiyet verdiği/bıraktığı görülmektedir. Bununla birlikte Kur’an ve Peygamber’in hayatında, muayyen temel ve ahlaki ilkelerin bulunduğu görülmektedir. Bu makalede bu temel ilkeler tahlil edilecektir.
- Published
- 2015
18. İSLAM’DA SİYASİ AKIL ve DÜŞÜNCENİN OLUŞUMU
- Author
-
ÇAYLAK, Adem
- Subjects
İslam Siyasal Düşüncesi,Cabiri,Siyaset,İslam ,Political Science ,Siyasi Bilimler - Abstract
Bu makalede İslam siyasi aklı ve düşüncesinin teşekkülü Cabirî’nin teorik perspektifi çerçevesinde analiz edilmiştir. Akide, kabile, ganimet ve iktidarın, İslam siyasal aklının oluşumundaki rolleri incelenmiş; bu itibarla İslam öncesi Arapların siyasi, iktisadi ve içtimaî yapısı, ardından Peygamber ve Dört Halife dönemindeki somut hadiseler üzerinden İslam siyasi akıl ve düşüncesinin Emevî ve Abbasî saltanatına dönüşme süreci tahlil edilmiştir. İslam-öncesi Arap toplumlarının sosyo-politik ve iktisadi yapılarının, Peygamberve sonrası dönemde İslam siyasi düşüncesinin teşekkülünde belirleyici bir rol oynadığı vurgulanmıştır.
- Published
- 2015
19. Medeniyet Ve Kültürler Arası İlişkide Anti-Pozitivist Ve Diyalojik Yeni Paradigma Arayışı/A Search For A Dıalogıc And Non-Posıtıvıst Paradıgm In Intercultural And Intercıvılızatıonal Relatıons
- Author
-
Nişancı, Şükrü and Çaylak, Adem
- Subjects
Pozitivizm,Medeniyet,Uzlaşı,Diyalojik Demokrasi - Abstract
Özet Küreselleşmenin vaat ettiği imkanlara karşın, her düzeyde uzlaşı kültürünün giderek yok olması, insanlığın yüz yüze olduğu en başat sorunlardan birisidir ve bu sorun uygarlıklar düzeyine sıçramış gözükmektedir. Küresel ölçekte beliren gerilimin kaynağı olarak, Doğudan yükselen güçlere işaret edilmekte, fatura daima Batı-dışı kişilere/ uluslara/ uygarlıklara kesilmektedir. Buna göre, Batı uygarlığı, onun bilim ışığından ve hümanizmasından yoksun Doğu halkları ve uygarlıklarının tehdidi altındadır. “Biz” ve “Ötekiler” şeklindeki ayrımı derinleştiren, suçluyu karşı tarafta arama anlayışından vazgeçerek, herkes kendi adına bir “uygarlık muhasebesi” yapmalıdır. Bununla birlikte, günümüz dünyasını iyisiyle-kötüsüyle inşa eden Batı uygarlığıdır. Dolayısıyla Batı ve diğer uygarlıklar arasında fark edilen gerilim çift yönlü olmaktan ziyade Batı uygarlığı menşelidir ve bu nedenle çalışma, şiddet ve ayrımcılık da üreten Batı biliminin kültürel ve epistemolojik temellerine odaklanmaktadır. Katı pozitivist paradigmanın, tüm sosyal yansımalarıyla birlikte, terk edilmesi “bataklığın kurutulması” anlamına gelebilir. . Anahtar Kelimeler: Pozitivizm, Medeniyet, Uzlaşı, Diyalojik Demokrasi A SEARCH FOR A DIALOGIC AND NON-POSITIVIST PARADIGM IN INTERCULTURAL AND INTERCIVILIZATIONAL RELATIONS Abstract Despite the promises of Globalization, gradual degradation of the culture of dialogue is one of the primal challenges faced by humankind. It seems that this challenge has spilled over to civilizational levels. Forces in the East are depicted as the source of the conflict in global levels and the blame is put on Non-Western individuals, nations and civilizations. According to this perspective, the West is under the threat of the Eastern nations which lack the light of the science and humanism of the West. However, there is an urgent need to leave “us” and “them” types of discriminations, which blames “the other” for the problems, aside; as well as a need for everyone to question themselves with respect to civilization. Nevertheless, we should also admit that it is the Western civilization which developed and shaped the contemporary world with its good and evils. Therefore, the conflict we observe between the Western and the Eastern civilizations is a one sided issue not a two sided one. That is why; it is the cultural and epistemological basis of Western science which creates conflict, violence and discrimination. Leaving strict positivism with its all social reflections might mean “cutting the roots” of the problem. Key Words: Positivism, Civilization, Dialogue, Dialogic Democracy
- Published
- 2014
20. CUMHURİYET MODERNLEŞ(TİR)MESİNDE TARİH, DİN ve ETSİNİTE ALGISI
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and ÇELİK, Adem
- Subjects
Social ,Kemalizm,Cumhuriyet Modernleşmesi,Din,Tarih,Etnisite,Milliyetçilik,millet inşaası ,Sosyal - Abstract
Türkiye’de imparatorluktan ulus‐devlete geçiş sürecinde geleneksel değerlerin kaldırılması toplumun/bireylerin değerler dünyasında boşluklar yaratmıştır. Bu boşluğu doldurmak üzere icat edilmiş olan “modern” değerler boşluğu doldurmak yerine daha da derinleştirmiştir. Bu makalenin amacı, Osmanlıdan Cumhuriyet’e geçişte bireylerin anlam dünyalarında oluşan boşluğu doldurmak için yardıma çağrılan tarih, din ve milliyetçilik anlayışının eleştirel analizini yapmaktır.Osmanlı imparatorluğundan cumhuriyet Türkiye’sine geçişte, asıl dönüşüm çok etnikli ve çok dinli bir imparatorluktan “laik” ve tekçi ulus‐devlete geçiş alanında yaşanmıştır. İmparatorluktan ulus‐devlete geçiş, ulus‐devletin öznesi olan ulusun, kimlerden oluşacağı, hangi araçlar vasıtasıyla inşa edileceği, dinin ulus inşasında yerinin olup/olmayacağı sorularını beraberinde getirmiştir. Modernist bir proje olarak ulus‐devletler, belli bir etnik kor üzerine inşa edilir ve geçmişin yeniden yorumlanması, kahramanlıklar, semboller ve mitler üretilmesi üzerine kurulur.1 Milliyetçi entelijensiyanın söylediğinin aksine, milletler milli bir uyanışın sonucu değildir, ya da Gellner’in deyimiyle, “milliyetçilik, milletlerin kendi öz‐bilinçlerine uyanma süreci değildir; ulusların var olmadığı yerde onları icat eder.”2 Milleti milliyetçilerin inşası olarak gören modernist kuramcıların tamamı toplumsal, iktisadi ve teknolojik dönüşümlerin ulus‐devlet ve ulusu tarih sahnesine çıkardığını, tarihin her döneminde millet ve milliyetler‐den söz edilemeyeceğini savunurlar. Millet, “Belirli bir toprak parçası ya da yurtta yaşayan, ayrı bir ortak dili ve kültürü olan az ya da çok kurumsal olarak olgunlaşmış, tarihsel bir cemaat”3 olarak tanımlanırsa, milletlerden söz edebilmek için gerekli olan homojen bir kültür, tek bir dil ve kurumsal olgunlaşmanın sağlanabilmesi gereklidir. Ülkenin tamamındaki insanlara ortak bir eğitim, standart haberler verilmesi ve ortak bilinç yaratılması için gerekli olan teknolojik olanakların ancak modern çağda elverişli hale geldiğini görülür. Diğer bir deyiş‐le, millet verili, ezel/ebed bir kavram olmadığından, milliyetçilerin bir inşası olduğundan, milletin oluşturulması için teknolojik olanakların varlığı merkezi önemdedir. Çünkü millet yukarıdaki tanımlamada da belirtildiği gibi, ortak dil, kültür ve bilincin olduğu tarihsel cemaattir. Bu bağlamıyla, modernist kuramcılar milletlerin, inşası, icadı, muhayyelliği üzerinde dururlar.
- Published
- 2008
21. OSMANLI MODERNLEŞ(TİR)MESİNDEN CUMHURİYET MODERNLEŞ(TİR)MESİNE GEÇİŞ: TARİHSEL/TEORİK BİR OKUMA
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and ÇELİK, Adem
- Subjects
Social ,Osmanlı modernleşmesi,Cumhuriyet modernleşmesi,Nizamı Âlem,Adab,Din‐ü Devlet,Devletin Bekası ,Sosyal - Abstract
Devletin bekasını merkeze alan cumhuriyet modernleşmesi, Osmanlıdan cumhuriyete geçiş sürecinde biçimsel dönüşümler yaşanmış olmasına rağmen, Türk‐İslam imparatorluklarının nizamı âlem, kadim devlet anlayışın özsel olarak devamıdır. Devlet‐toplum‐birey denkleminde Osmanlı’da olduğu gibi cumhuriyette de devlet, birey ve toplum karşısında her zaman önemli bir konumda olmuştur. Çalışmanın amacı Türk‐İslam imparatorlukları geleneği ile biçimsel anlamda örtüşen Batı etkisiyle oluşan Osmanlı modernleşmesi ile Cumhuriyet Türkiye’si arasındaki süreklilikleri açığa çıkarmaktır.
- Published
- 2008
22. Türk siyasal hayatında Osman Bölükbaşı
- Author
-
Çaylak, Adem, Akşin, Sina, and Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Kamu Yönetimi ,Public Administration - Abstract
Bir giriş ve üç bölümden oluşan bu çalışma, Türk siyasal hayatında Osman Bölükbaşı hareketinin, iktidar-muhalefet ilişkisi ve Türk demokrasisinin kurumlaşması bağlamlarında edinmiş olduğu yeri incelemeyi amaçlamıştır. Bu çerçevede önce, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e ve oradan da çok partili siyasal hayata kadar geçen sürede, iktidar-muhalefet ilişkisinin almış olduğu biçim, kısaca gözden geçirilmiştir. Daha sonra birinci bölümde, DP'de siyasete atılan Bölükbaşı'mn, Kurucular'la anlaşamayarak, DP'den tasfiye edilme süreci ele alınmış ve bir kısım arkadaşları ile kurduğu MP' deki siyasal çalışmaları ortaya konmuştur. Bu yapılırken aynı zamanda, 1946-50 arası siyasal mücadele içinde yer alan MP'nin, dönemin iktidar-muhalefet ilişkisi içindeki yeri de, tahlil edilmiştir. Böylece bir taraftan, Bölükbaşı hareketinin, demokrasinin kurumlaşmaya başladığı dönemde toplumsal ve siyasal dinamiklerine vurgu yapılmış, bir taraftan da, CHP ve özellikle de DP'nin demokrasi söyleminde ne kadar samimi olup olmadığı konusu, açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise, 1950-60 arası DP iktidarı döneminde, Bölükbaşı'mn temsil ettiği siyasal hareketin, iktidar-muhalefet ilişkisi ekseninde gelişim çizgisi incelenmiştir. Bu çerçevede, iktidarın, dönemin ikinci büyük muhalefet partisini oluşturan MP ve Bölükbaşı üzerinde kurduğu kimi baskı ve uygulamalar ayrıntılı bir biçimde çözümlenmiştir. Üçüncü bölüm, 27 Mayıs İhtilali ile girilen süreçte, Bölükbaşı'mn 1960-73 yıllan arası siyasal mücadelesine ayrılmıştır. Bu bağlamda, İhtilali hararetle destekleyen Bölükbaşı hareketinin, aynı siyasal kaynaktan gelmelerine ve toplumun aynı kesimine hitap etmelerine rağmen, neden devrik DP oylarını alarak iktidara gelemediği hususu araştırılmıştır. Öte yandan, aynı bölümde, 1960'larm hemen başında, Bölükbaşı'mn temsil ettiği siyasal hareket içinde yaşanan kaynaşma ve kopmaların nedenleri tahlil edilmiştir. Yine bu bölümde, Bölükbaşı'mn siyasal hayatını etkileyen özel yaşamına dair bilgiler de sunulmuştur. Son olarak, 1973 yılında aktif siyaseti bırakan Bölükbaşı'mn, siyasete ve kendi siyasal yaşamına dair bakış açısı anlatılmıştır. This thesis, comprised of an introduction and three chapters, aims to analyse the place of the Osman Bölükbaşı movement in the Turkish political life in terms of the government-opposition relationship and the institutionalisation of the Turkish democracy. In this context, firstly, the shape, which the government-opposition relationship took in the period extending from the Ottoman Empire to the early years of the new republic and then to the transition to the multy-party political life, summarised briefly. In the first chapter, the process of the expulsion from the DP of Bölükbaşı, who started his political career in the DP, is studied and his political activities in the MP, which he established with some of his friends, explained. While these are done, the place of the MP, which participated in the political struggle in the 1946-1950 period, in the government-opposition relationship of the period, is also analysed. Thus, on the one hand, the social and political dynamics of the Bölükbaşı movement in the period, in which democracy began to institutionalise, is emphasised and on the other, the effort has been made to clarify the issue whether the CHP and especially the DP were sincere in their pro-democracy stand. In the second chapter, the development of the political movement represented by Bölükbaşı is studied in the context of the government-opposition relationship in the DP period (1950-1960). Meanwhile, some pressures and practices, directed by the government toward the MP, which was the second largest opposition party of the period, and toward its leader, Bölükbaşı, are analysed in a detailed way. The third chapter covers Bölükbaşı's political struggle in the 1960-1973 period, which represents a different process initiated by the 27 May revolution. In this context, the following question is tried to be answered: why did not the Bölükbaşı movement, which supported the military coup anxiously, come to power by winning the votes of the DP ousted by the coup though it shared a common political perspective with the DP and appealed to the same sections of the society. Meanwhile, in the same chapter, the reasons for disturbances within the Bölükbaşı's political movement and resignations form this party in the early 1960s are analysed. In addition, the information regarding the private life of Bölükbaşı, which affected his political life, are also given in this chapter. Finally, the opinions of Bölükbaşı, who retired from active political life in 1973, on politics and his own political life are explained. 692
- Published
- 2004
23. The Relationship between 'the ruler-the ruled' in the Ottoman: Main approaches and Şerif Mardin
- Author
-
Çaylak, Adem, Özdemir, Hikmet, Kırıkkale Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı, Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, and KKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Kamu Yönetimi ,History ,Mardin, Şerif ,Public Administration ,Osmanlı İmparatorluğu -- Yönetim ,Ruled ,Managers ,YL-SBE/114 ,Yöneten -- Yönetilen -- Osmanlı İmparatorluğu ,Ottoman Period - Abstract
ÖZET Bu çalışma, Osmanlı-Türk toplumunda ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ilişkisini, birbirinden farklı argümanlara sahip bir takım yaklaşımlar çerçevesinde incelemeyi amaç edinmektedir. Osmanlı'nın toplumsal yapışım tahlil eden söz konusu yaklaşımlar, Doğu despotizmi, Asya üretim tarzı, patrimonyal bürokrasi ve dünya- sistem yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşımların bazısı, kimi özellikleri bakımından oryantalist paradigmanın etkisi allında kalarak, Osmanlı toplumunda `yöneten-yönetilen` (askeri-reâyâ) ilişkisini, Doğu-Batı karşıtlığı ya da `ben` ve `öteki` dikotomisi bağlamında ele almaktadır. Ancak çalışmanın esas ağırlık noktası, topluma ve toplumsal yapıya kendi iç gerçekliğini veren özerk kültürel öğelerle (din gibi) yaklaşmayı öneren Şerif Mardin'in, `merkez-çevre` (centre-periphery) ve `sivil toplum` gibi analitik araçlarla Osmanlı-Türk toplumunu inceleyen çalışmaları ekseninde odaklanmaktadır. Mardin, söz konusu analitik araçları kullanarak, Osmanlı-Türk toplumunda ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ikiliğini, toplumun ayrıntılarına inerek çözümlemektedir. Öte yandan çalışma boyunca Mardin'in yaklaşımı esas alınarak, Osmanlı'da modernleşme/batılılaşma süreci ile birlikte ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ilişkisinin gelişme evreleri de ele alınmaktadır. Gerek Osmanlı-Türk toplumunu tahlil eden ve birinci paragrafta sözü edilen yaklaşımlar, gerekse Mardin'in bu bağlamda özgün katkısını içeren yaklaşımı, çalışmada analitik bir biçimde incelenmektedir. Sonuç olarak Türkiye'de, kökleri Osmanlı'da saklı, `yöneten-yönetilen` toplumsal kopukluğunun, bugün bile toplumsal yapımızın derinlerinde yatan bir unsur olarak varlığını koruduğu görülmüştür. Türkiye'de `yöneten` kesim ile `yönetilen` kesim arasında temel karşı karşıya gelmenin, yönetenlerin `devlet menfaati`ni her şeyin üstünde tutan özellikleri göz önüne getirildiğinde uzlaşmanın yerini çatışmanın aldığım söylemek mümkündür. ABSTRACT This dissertation intents to examine the relationship between `the ruler` and `the ruled` in the Ottoman-Turkish society with the framework of certain approaches with different arguments. These approaches, which analyse the Ottoman social structure, consist of Asian despotism, the Asian production mode, patrimonial bureaucracy, and world-system approaches. Some of these approaches, under the influence of the orientalist paradigm in certain respects, analyse the relationship between `the ruler` and `the ruled` (the army versus the peasant tax payers) in the context of East- West confrontation or of `I` and the `other` dichotomy. The essence of this study, however, consists of an investigation of the writings of Şerif Mardin with regard to the Ottoman-Turkish society which he studies with, analytical tools such as `centre-periphery` and `civil society`, which according to the suggests approaching the society and social structure through autonomous cultural elements (such as religion) that lie behind their inner reality. Mardin, through the use of these analytical tools, examines the duality of `the ruler` and `the ruled` in the Ottoman- Tukish society by focusing on the particularities of that society. Throughout this study, the phases of evalution regarding the relationship between `the ruler` and `the ruled` which emerged with the process of westernisation/ modernisation in the Ottoman Empire are examined on the basis of Mardin' s approach. Certain approaches, mentioned in the first paragraph, which analyse the Ottoman-Turkish society, as well as Mardin's approach which has made original contributions to this subject are dealt with analytically. In conclusion, it has been observed that in Turkey, the gulf that exists between `the ruler` and `the ruled` which has its roots in the Ottoman times remains as a deep element of Turkish social structure today. It is possible to say that the confrontation between `the ruler` and `the ruled` in Turkey, when considering that the rulers prioritise the `interest of the state` beyond everything else, has resulted in the triumph of conflict over conciliation. II 211
- Published
- 1997
24. ELEŞTİREL AKLIN KADİM BİLGESİ: İBN RÜŞD VE SİYASET FELSEFESİ.
- Author
-
ÇAYLAK, ADEM and ŞAHBAZ, YUNUS
- Abstract
Copyright of Conservative Thought / Muhafazakar Düşünce is the property of Muhafazakar Dusunce Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
25. PROJELEŞEN TOPLUM: KAPİTALİST HEGEMONYANIN YENİ MEŞRULAŞTIRIM BİCİMİ.
- Author
-
ÇAYLAK, Adem and BARAN, Hüseyin
- Subjects
- *
CAPITALISM , *HEGEMONY , *GLOBALIZATION , *NONGOVERNMENTAL organizations - Abstract
It is thought that the new context at the present time of capitalist hegemony is globalizing world's 'projects' originating from the West. The West World provides important contributions to the projects, especially supported by the European Union, which will be carried out on specific social aspects and cultures (especially women, youth and children) of the East World about which the West World thinks relatively can't accord to its understanding and mind-structure. In this paper on the context of a historical and expressional perspective of how capitalist hegemony as a whole establishes control on social aspects and cultures which are out of itself by the hand of projects will be studied. The background of projects actualized as a new trivet of legitimating of capitalist hegemony through nongovernmental organizations (NGO) will be analyzed and hereby attempt to reveal its expressional aspect of capitalist hegemony. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
26. HAYDAR ALİYEV DÖNEMİNDE AZERBAYCAN'IN EKONOMİK VE POLİTİK DÖNÜŞÜMÜ: FIRSATLAR VE SORUNLAR.
- Author
-
Dİkkaya, Mehmet and Çaylak, Adem
- Subjects
AZERBAIJANI politics & government, 1991- ,AZERBAIJANI economy, 1991- ,FREE enterprise ,DEMOCRACY - Abstract
Copyright of Journal of Central Asian & Caucasian Studies is the property of International Strategic Research Organization and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2008
27. Autocratic or Democratic? A Critical Approach to Civil Society Movements in Turkey.
- Author
-
Çaylak, Adem
- Subjects
- *
CIVIL society , *WESTERN civilization , *TOTALITARIANISM , *DEMOCRATIZATION - Abstract
Civil society, which corresponds to a significant social/historical phase in the social progress of Western European societies, is a concept that has grown in parallel with political, economic and social transformations of Western civilization. This concept has emerged as an "analytical" tool to better understand Western European society. With respect to the collapse of socialistic regimes in Central and Eastern Europe and the USSR, and the recent domination of Western democratic models, after the military intervention of 1980, Turkish society entered a new era of the depoliticisation process. For this reason, the concept of civil society began to be viewed in Turkey as a tool for eradicating statist totalitarianism and a magic formula for democratization. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2008
28. Ummah in İktibas
- Author
-
Bakacak, Ayşe Ayten, Çaylak, Adem, and Diğer
- Subjects
Muslim community ,Siyasal Bilimler ,Laicism ,Political Science ,Islamic state ,İktibas journal ,Political thoughts ,Modern İslam thought ,Nation ,Otherisation - Abstract
Bu çalışma, kendisini radikal İslamcı olarak tanımlayan İktibas dergisindeki toplum projesine odaklanmaktadır. Bu toplum projesini ümmetçilik üst başlığı altında incelemek yerinde bir tercih olacaktır. Tıpkı benzeri bir proje olan milliyetçilik gibi, ümmetçilik de modern dünyada yeni bir toplum tanımlama ihtiyacından ve arayışından doğar. Yine milliyetçilik gibi ümmetçiliğin de üç ana amacı vardır: Toplumu tanımlamak, ötekini tanımlamak ve devleti tanımlamak. Dolayısıyla bu çalışmada İktibas dergisi özelinde bir toplum olarak ümmet kavramının nasıl algılandığı, ümmetin ötekisinin nasıl ve hangi kriterlere göre belirlendiği ve bu ümmet toplumu projesinin nasıl bir devlete zemin teşkil etmesi için geliştirildiği incelenecektir. İktibas dergisinin çalışmanın birincil materyali olarak seçilmesinin nedeni, kurucusu Ercümend Özkan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa açık ve net bir biçimde rejimi devirerek halifeliği yeniden tesis etmeyi amaçlayan bir dizi radikal eyleme imza atmış olmasıdır. Aynı nedenle derginin sadece Özkan'ın hayatta olduğu sayıları (1-193) çalışma kapsamına dahil edilmiştir.Anahtar Kelimeler: İktibas, Ümmet, Ulus, Biz ve Öteki, İslam Devleti, Demokrasi, Laiklik, Çağdaş İslam Siyasi Düşüncesi This study focuses on the community project in İktibas journal, which defines itself as radical Islamist. It would be a proper choice to examine this community project under the headline of ummahism. Just like the most similar community project of nationalism, ummahism arises from the need and search for a new community in the modern world. Again like nationalism, ummahism has three main goals: defining the community, distinguishing the other, and describing the state. Therefore, this study will examine how the concept of the ummah as a community is perceived, how the other of ummah is determined, and what kind of a state this ummahist community project was developed to constitute a ground for. İktibas is chosen as the core of this study; because, its founder Ercümend Özkan is the first radical Islamist throughout the Turkish Republican history who carried out a series of actions that aimed at overthrowing the regime and reestablishing the caliphate. For the same reason, only the issues of the journal published when Özkan was alive (1-193) were included in the scope of the study.Key Words: İktibas, Ummah, Nation, Us versus Other, Islamic State, Democracy, Laicism, Contemporary Islamic Political Thought 246
- Published
- 2020
29. Anarchism and kharijism: Comparative analysis of political philosophy
- Author
-
Pinarbaşi, Huzeyfe, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Freedom ,Philosophy ,Equality ,Siyasal Bilimler ,Political philosophy ,Political Science ,Justice ,Anarchism ,Kahawarij - Abstract
İslam peygamberinin vefatıyla birlikte topluma önderlik etme ve toplumun işlerini görme bağlamında bir boşluk meydana gelmiştir. Bu boşluğu doldurmada seçilen ilk iki halife, yönetimleri ve kendilerinin halife seçilmesiyle alakalı olarak ciddi sıkıntılarla yüzleşmemişlerdir.Üçüncü halife Osman'ın halifeliğinde ise toplumsal anlamda sıkıntılar meydana gelmiş ve nihayetinde bu sıkıntılar halifenin öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Halife Osman döneminde gerçekleşen bu olaylar, toplumsal alanda halife, halifenin meşruiyeti, yönetim gibi bir takım siyasal kavramların tartışılmasına ve ayrışmalara yol açmıştır. Bu ayrışma İslam toplumunda ilk olarak iki grup şeklinde meydana çıkmış, bir süre sonra ise meşhur hakem hadisesiyle birlikte, toplum üç ana gruba bölünmüştür. Bu üç grup, Halife Ali taraftarları, Ümeyyeoğulları ve Ali'den ayrılan Hariciler'dir.Dolayısıyla Haricilik, kökeni halife Osman dönemindeki ekonomik, toplumsal ve yönetimle ilgili memnuniyetsizliklere dayanan ve Sıffin Savaşı'yla ortaya çıkan siyasi bir harekettir. Bu tezin asıl odağı Haricilerdir ve tezde Haricilerin politik tavrının, anarşizmle ilkeler bağlamında benzeşip benzeşmediği sorusu irdelenecektir.Hariciler, tavırlarını kendileriyle özdeşleşen `Hüküm ancak Allah'ındır!` sloganıyla ortaya koymuştur. Bu ifade hükmü verecek olanın yalnızca Allah olması, dolayısıyla da Allah'ın işine kulların ortak edilmesine yani kulların otoritesine karşı bir duruş olması nedeniyle dikkat çekicidir. Bu ifadenin etkisiyle kurdukları toplumsal yapılarda anti-otoriterliği ve gevşek yapıda bir zemini savunmuşlardır. Anarşi kelimesinin kökenlerine bakıldığında Grekçede yokluk anlamına gelen `an` ve yönetim anlamında ifade edilebilecek `arkhe` kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu görülür. Bu bağlamda iki kelimenin birleşiminden türeyen anarşizmi, basit bir şekilde yöneticisi ya da devleti olmayan toplum olarak ifade edebiliriz. Fakat bu yalın anlamı her ne kadar doğru olsa da, anarşizmi anlayabilme açısından yetersiz kalır. Dolayısıyla bu çalışmada kullanılacak anarşizm teriminin çerçevesinin belirlenmesi açısından, tanım anarşist filozofların üzerinde mutabakata vardıkları parametrelerle geliştirilecektir.kısaca incelenecek parametrelerin; özgürlük, şiddet kullanımı, mülkiyet karşısındaki tutumları, toplum işlerinin yürütülmesi vbg. parametreler olduğu söylenilebilir.Sonuç olarak, bu çalışmada Haricilerin yönetim ve topluma dair yaklaşımlarıyla anarşistlerin temel felsefi prensipleri birlikte düşünülecek ve Haricilerin felsefi bağlamda anarşizmle benzerlikleri incelenecektir.Anahtar Kelimeler: Anarşizm, Haricilik, Eşitlik, Adalet, Özgürlük With the death of the prophet of Islam, there existed a gap in the sense of leading the society and guiding the community. The first two caliphs chosen to fill this gap did not face serious difficulties in dealing with their administration and the election of their Caliph. In the caliphate of the third Caliph Othman, social problems arose and these problems resulted in the death of the caliph. These events, which took place during the Caliph Othman period, led to the discussion of political concepts such as the caliph, the legitimacy of the caliph and the administration in the social field. This separation occurred with the two groups in the Islamic society, and after a while, with the famous arbitrator event, the society was divided into three main groups. These three groups are the followers of the Caliph Ali, the followers of the Muaviye and the Khawarij who left from Caliph Ali.Therefore, Kharijism is a political movement whose origins are based on dissatisfaction with the economic, social and management in the period of the Caliph Othman. The main focus of this thesis is on Kharijism and the question of whether or not anarchism and Kharijism have similar values, will be asked.Khawarij manifested their attitude with the slogan, `Huqm belongs to only Allah`. This statement is noteworthy because its meaning that it is only Allah who can adjudicate, therefore it is a stand against the use of authority by people in the affairs of Allah. They defended anti-authoritarianism in the social structures they established with the effect of this statement.If we look at the origins of the word anarchy; the term consists of the combination of the words `an` which means absence and `arkhe` which means administration. Thus, we can define the anarchism simply as a society or state without a ruler. But this simple meaning, though it's true, is also insufficient to understand anarchism. Therefore, the definition to be used in this study will be developed with the parameters that anarchist philosophers agree on. These parameters (which will also be examined briefly) can said to be freedom, use of violence, attitudes towards property, conduct of community affairs etc.Finally, in this study, the basic philosophical principles of the anarchists will be considered together with the management and society approaches of Kharijism and thus, the similarities of the Kharijism with the anarchism will be examined in philosophical context.Keywords: Anarchy, Kharijism, Equality, Justice, Liberty 155
- Published
- 2019
30. The transformation of religious, ethnic, and gender identities of Kurdish women in Turkey: The case of Ağrı
- Author
-
Avcil, Ceren, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Religious identity ,Antropoloji ,Siyasal Bilimler ,Sociology ,Anthropology ,Political Science ,Turkish nationalism ,Ethnic identity ,National identity ,Sosyoloji - Abstract
Küreselleşme çağında kimlik siyaseti konusundaki tartışmalar daha görünür hale gelmiştir. Bir yandan tek tip kimlik oluşum sürecine tepkinin yansıması bağlamında, diğer yandan da dinsel, cinsiyet, etnik, bölgesel ve/veya yerel kültürel kimlik unsurlarının oluşumu aynı süreçte meydana gelmektedir. Söz konusu süreç dil, vatandaşlık, kimlik vb. kavramların yeniden yorumlanmasını da beraberinde getirmektedir. Özellikle 1980 ve sonrası çalışmalar, kadın, kadın kimliği ve dönüşümü konularına dikkatleri çekmiş, Kürt kadını imajı daha görünür olmakla birlikte, farklılıkları ve çeşitlilikleri de bir arada bulundurma eğilimi göstermiştir.Tezin temel amacı; Ağrılı Kürt kadınların etnik, dini ve toplumsal cinsiyet kimliklerinin küreselleşme dönemindeki kırılmalar ve süreklilikler ekseninde modern ulus-devletin dönüşüm inşa sürecinden nasıl etkilendiklerine dair analizi ortaya koymaktır. Çalışmada aynı aileden üç kuşak kadın olmak üzere toplam 54 kadın ile yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakatlarda Kürt kadınların etnik, dini ve toplumsal cinsiyet kimlikleri deneyimlerinde kuşaklararası kesinti veya süreklilik yaşayıp yaşamadıkları gözlemlenmiştir.Çalışmada ortaya çıkan sonuçlar şu şekilde değerlendirilebilir: Kürt kadınları etnik, dini ve toplumsal cinsiyet kodlamalarının taşıyıcısıdırlar ve ulusal kimlik inşa sürecinde üç kuşak boyunca etnik, dini ve toplumsal cinsiyet kimlikleri bakımından dönüşüm yaşamışlardır. Etnik ve dini kimlikleri birbirini tamamlayan veya kesen, toplumsal cinsiyet kimlikleri ise birbiriyle çatışan eksenli Kürt kadın kimliği çalışmanın temel bulgusudur. In the age of globalization, the discussions on the issue of identity are more visible. This transformation of identity was shaped by both the uniform process of formation of identity against which the transformation was a reaction and by the formation process of the religious, gender, ethnic, regional, and/or local cultural identity factors, which was happening simultaneously. This process brings about the reinterpretation of the concepts such as language, citizenship, and identity. Especially the post-1980 works on the issue focused on and drew attention to woman, identity of woman, and the transformation of the identity; moreover, while the image of Kurdish woman became more visible, distinctiveness and diversity were present at the same time.The main aim of this thesis is to show how the ethnic, religious and gender identities of Kurdish women living in Ağrı, were affected from globalization during modern nation state's formation and transformation processes and to find continuities and discontinuities.In the study, semi-structured interview was conducted with 54 women with three generations of women from the same family. During the interviews, it was observed whether Kurdish women experienced intergenerational interruptions or continuity in their ethnic, religious and gender identity experiences.The results of the study can be evaluated as follows: Kurdish women living in Ağrı are the bearers of ethnic, religious, and gender codes, and for three generations, during national identity building process, have had identity transformations in all three types of identities. Kurdish woman identities of which ethnic and religious identities are complementary or transecting while its gender identities conflict with each other is the main finding of the study. 198
- Published
- 2019
31. Sebilürreşad ve Büyük Doğu Dergilerinde Demokrat Parti'nin laiklik anlayışının eleştirel analizi
- Author
-
Toptaş, Emre, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Laicism ,Political Science ,Büyük Doğu magazine ,Islamism ,Democrat Party ,Conservatism ,Sebilürreşad magazine - Abstract
İkinci Dünya Savaşı sonrası değişen dünya düzeninde, Türkiye'deki Cumhuriyet Halk Partisi'nin tek parti yönetimi sürdürülemez hale gelmiştir. CHP'ye karşı en büyük muhalefeti kurucuları CHP'den kopan milletvekillerinin oluşturduğu Demokrat Parti yapmıştır. DP'nin kurulduğu dönemde ülkenin gündemini meşgul eden sorunlar ekonominin yanı sıra laiklik anlayışıdır. 1950 seçimleri ile iktidara gelen DP yeni bir laiklik anlayışı gelmiştir. CHP'nin radikal laiklik anlayışından farklı, DP halkın geleneksel dini isteklerini dikkate alarak ılımlı laiklik politikaları sergilemiştir. On yıllık DP iktidarındaki dini reformların ardındaki siyasal ideoloji bu çalışmada muhazakarlık olarak adlandırılmıştır. Başvekil Adnan Menderes ülkenin iç ve dış siyasetine, ekonomik durumuna göre değişen popülist ve eklektik-pragmatik bir dil kullanmıştır. DP'nin dini uygulamaları hakkında hüküm vermenin iyi bir yolu olarak aynı dönemde yayınlanan İslamcı Sebilürreşad ve Büyük Doğu dergilerine bakılmıştır. Bu dergiler DP'nin muhafazakar inişli çıkışlı dini uygulamalarını iyi gözlemiş, bir yandan iktidarın çeşitli dini uygulamalarını övmüş, bir yandan kimi uygulamaları eleştirmiş, bir yandan da iktidardan beklentilerini popülist bir retorik ile dile getirmişlerdir. Bu dergilerin iktidarla olan simbiyotik ama mesafeli ilişkisi DP'nin İslamcı bir parti olmadığını, İslamcıları zaman zaman memnun eden bir laiklik anlayışı sergilediğini göstermektedir.Anahtar Kelimeler: DP, Muhafazakarlık, İslamcılık, Sebilürreşad, Büyük Doğu During the new World order after the II World War, the one-party regime of the Republican People's Party (RPP) in Turkey became unsustainable. The major opposition to the RPP came from the Democratic Party (DP) which was founded by the parliamentary members who left the RPP. In the years when the DP was founded, major problems of Turkish political life were economic plight and secular radicalism. Having come to the power with the 1950 elections, the DP brought a new approach to secularism. As different from the secularism of the RPP, the DP developed moderate secular policies taking traditional religious desires of people into consideration. In this study, the political ideology behind the religious reforms under the ten-year reign of the DP is called conservatism. Prime minister Adnan Menderes used a populist and eclectic-pragmatic language depending on the domestic and foreign policies and economic situation of the country. As a good way of judging the DP's religious practice, this study looks at Sebilürreşad and Büyük Doğu, islamist periodicals published during the same period. These periodicals well observed the conservative religious policies with ups and downs of the DP, praised some of them, criticisized some other, and voiced their expectations in a populist rethoric. The symbiotic but sober relations between these periodicals and the DP prove that the latter was not an islamist party yet practised such a secular approachas to please islamists at times. Key Words: DP, Conservatizm,İslamism, Sebilürreşad, Büyük Doğu 138
- Published
- 2018
32. Turkey's left view of the Kurdish issue in the context of ethnic and national question: TLP(TİP) case
- Author
-
Şahbaz, Yunus, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Left ideologies ,Political Science ,Kurdish question ,Political parties ,Ethnic minority ,Kurdish ,Ethnic elements ,Turkey Labour Party ,Ethnic democracy - Abstract
Bu tezde genelde Türk Solu'nun özelde de Türkiye İşçi Partisi'nin 1960'larda siyasal ve entelektüel arenada yeni yeni ifade edilmeye başlanan Kürt Meselesi'ne yaklaşımı incelenecektir. Türkiye İşçi Partisi'nin bir özelliği Kürt Meselesi'ne yaklaşımında bulunmaktadır. Dönemin diğer sol hareketlerinde de kısmî örgütlenmeleri görülmekle beraber, Kürt siyasetçi ve entelektüelleri Türkiye İşçi Partisi'ne özel bir önem atfetmiş ve parti ile Kürt hareketi arasında güçlü bir ittifak tesis edilmiştir. Bu tez, bu ittifakın mahiyetini, tarihsel, siyasal, konjoktürel ve sosyolojik yönlerini göz önünde tutarak incelemek amacındadır. Birinci bölümde, Marx ve Engels'den Laclau ve Mouffe'a kadar uluslararası sol literatürdeki etnik ve ulusal sorun tartışmaları incelenecek, ikinci bölümde ise 1960 öncesi Türk Solu'nun Kürt meselesine yaklaşımı, daha çok tarihsel boyutlarıyla incelenecektir. Üçüncü bölümde Türkiye İşçi Partisi'nin Kürt Sorunu'na yaklaşımı ve Kürt hareketi ile Türkiye İşçi Partisi arasındaki ilişkiler incelenecektir. Bu tezin sonunda, uluslararası sol literatürde de sıklıkla karşılaşıldığı gibi, Türk Solu'nda etnik meselelerin teorik bir bütünsellik arz etmekten ziyade, spesifik olaylar özelinde gelişen ve daha çok araçsal yönü ağır basan bir perspektifle ele alındığı iddia edilecektir. Anahtar Kelimeler; Türk Solu, Türkiye İşçi Partisi, Kürt Meselesi. In this thesis, the approach of the Turkish Left in general, and the Turkish Labour Party, in particular, towards the Kurdish Question that was begun to be expressed in political and intellectual spheres in 1960s will be examined. One characteristic of the Turkish Labor Party is its approach to the Kurdish Question. While some partial organizations could be seen among the other leftist movements of that period, Kurdish politicians and intellectuals attributed a special importance to the Turkish Labour Party and a strong alliance between the Party and the Kurdish movement was established. This thesis aims to examine the nature of this alliance by taking its historical, political, conjunctural and sociological aspects into account. In the first part, ethnic and national question debates in the international literature on the Left from Marx and Engels to Laclau and Mouffe will be examined. In the second part, the approach of the Turkish Left towards the Kurdish issue before the 1960s will be investigated with more historical dimensions. In the third part, the approach of the Turkish Labour Party to the Kurdish Question and the relations between the Kurdish movement and the Party will be analyzed. At the end of this thesis, it will be argued that in Turkish Left, as it also frequently encountered in international literature on the Left, ethnic issues were dealt by a perspective within the context of the development of specific events and driven by instrumental motives, rather than providing a theoretical integrity.Key Words: Turkish Left, Turkish Labour Party, Kurdish Question 127
- Published
- 2017
33. Voting: A citizen's right, or duty? Legitimizing compulsory voting
- Author
-
Kaçer, Murat, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Political Science - Abstract
Zorunlu oy, modern demokrasilerde seçimlerde düşük katılım oranı ile toplumdaki siyasal eşitsizliğe karşı yasalarca öngörülen bir tedbirdir. Bununla birlikte egemenliğin doğasıyla yakından ilgili olması, bu noktada oy vermenin bir hak mı ödev mi olduğu sorularını beraberinde getirmiştir. Hak olduğu düşüncesinden yola çıkıldığında bireyi, hakkı olan bir şeyi kullanmaya zorlamanın demokratik olmadığı ve dolayısıyla bireyin özgürlüğüne ve iradesine bir müdahale olduğu ifade edilmekte ve zorunlu oy kullanımına karşı çıkılmaktadır. Diğer taraftan, oy vermenin, vergi vermek gibi bir ödev ve sorumluluk olduğunu, ayrıca siyasal katılımın demokrasi ve meşruiyet ile bireylerin eğitilmesindeki rolü düşünüldüğünde zorunlu oyun demokrasilerde gerekçelendirilebilir olduğu savunulmaktadır. Bu çalışmada, bilindiği kadarıyla, Türkiye'de başlı başına incelenmeyen zorunlu oy kullanımı incelenmektedir. Bu bağlamda zorunlu oy kullanımının tanımı ve tarihsel gelişimi ile zorunlu oy kullanımına dönük lehte ve aleyhte görüşler karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacaktır. Dünyada zorunlu oy kullanımı, nasıl uygulandığı ve ne yaptırımlar öngörüldüğü, zorunlu oy kullanımı yerine öngörülen alternatif uygulamaların ne olduğu da tartışılacaktır. Ayrıca, Türkiye'de seçim sistemi ve zorunlu oy kullanımının gelişimi incelenecek ve diğer ülkelerdeki uygulamalarla karşılaştırılacaktır. Tezin son bölümünde oy kullanımının demokrasi ve meşruiyet için önemli sonuçlar doğurması, siyasal katılımının önemi ve sonuçları, oy kullanımının düşük maliyetli olması gibi nedenlerle zorunlu oy kullanımının demokrasilerde gerekçelendirilebilir olduğu savunulmaktadır. Zorunlu oy kullanımının demokrasi, hak ve egemenliğin doğasıyla yakından ilişkili olması, Türkiye'de, bilindiği kadarıyla, şimdiye kadar başlı başına çalışılan bir konu olmaması bu çalışmaya önemli ve özgün bir mahiyet kazandırdığı düşünülmektedir. Compulsory voting is a law, enacted against low turnout rates and political inequality in elections in modern democracies. However, the fact that voting is closely related to nature of sovereignty has brought questions about whether it is a right or a duty to vote at this point. It is expressed that it is not democratic to force an individual to use something that his or her right, and therefore it is an interference with the freedom and will of the individual and compulsory voting is being opposed. On the other hand, it is argued that voting is a duty and responsibility, such as paying taxes, and that compulsory voting is justifiable in democracies when considering its role in educating individuals, democracy and legitimacy. This study deals with compulsory voting which has not been examined in Turkey itself, as far as known. In this context, the definition and historical development of compulsory voting, and the arguments for and against it will be analyzed comparatively. It will also be discussed compulsory voting in the world, how it is enforced and what sanctions are foreseen, what alternative practices are envisaged instead of compulsory voting. In addition, the development of the electoral system and compulsory voting in Turkey will be examined and compared with the implementations in other countries. In the last part of the thesis it is argued that voting can be justified in democracies because of its important consequences for democracy and legitimacy, the importance and consequences of political participation, and the low cost of voting and so on. The absence of such a study in the existing electoral studies in Turkey, the importance of compulsory voting in the regard the nature of democracy, rights and sovereignty are believed to be an important and distinctive feature of this study. 124
- Published
- 2017
34. Islam and criticism of the concept of the 'human rights':An argument specific to MAZLUMDER
- Author
-
Kaplan, Emine, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Political Science ,Mazlum-Der ,Human rights ,Islam ,Criticism - Abstract
İnsan hakları kavramı, ortaya çıktığı günden beri kavramın neye tekabül ettiği konusunda birbirinden farklı dünya görüşü çerçevesinde tartışılagelmektedir. İnsan hakları kavramı Batı'da ortaya çıkmış ve adeta insanın temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan sihirli bir formül olarak ele alınmasına rağmen, birçok ideoloji, sınıf, dünya görüşü ve dinler tarafından itiraz edilen bir kavram olup, bugün kavram üzerinde tartışmalar devam etmektedir.Tez'de ilkin Batı düşüncesinin insan, hak, insan hakları kavramı teorik ve felsefi bağlamda incelenmiş ve insan haklarının tarihsel serüveni verilmiştir.Ardından bir din olarak İslam'ın ana kaynakları bağlamında insan, hak, adalet kavramlarının sabit (öz) ve ilişkisel anlamları semantik bir çerçevede teorik ve felsefi bir bağlamda incelenmiş ve özellikle bu teorik perspektif ışığında Batı modernite kaynaklı insan hakları kavramı İslam dini bağlamında eleştiriye tabi tutulmuştur.Tezin üçüncü bölümünde ise, tüm bu hususlar Türkiye'de Müslümanların ilk insan hakları örgütü olarak ortaya çıkan MAZLUMDER ekseninde tartışılmıştır. The concept of `Human Rights` has been discussed in context of several worldviews since it had come to light, within the question what it corresponded with. Although being emerged in Western World and supposed to be a magical formula which can secure the basic rights and liberties of human being, it is such a concept against which many ideologies, classes, worldviews and religions always have been argueing and all these discussions are still being made.In this thesis, the concepts of `human being`, `right`, `human rights` were embraced in context of theory and philosophy and within this scope, the historical adventure of human rights was exposed in outline. In the sequel, the substantial (essential) and relational meanings of the concepts of `human`, `right` and `justice` were analyzed in context of main sources of Islam as a religion by a theoretical and philosophical way. Within this scope and in especially this theoretical context, the concept of `human rights` emerged from Western world is criticized from the point of view of Islam religion.As to the thirth section of this thesis, all of these matters have been investigated in context of MAZLUMDER, the first organization of human rights of the Muslim people in Turkey. 198
- Published
- 2016
35. The relationship between regional development agencies and civil society in Turkey: The example of Eastern Mediterranean development agency
- Author
-
Yilmaz, Mehmet Turgut, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Kamu Yönetimi ,Regional development agencies ,Kahramanmaraş ,Public Administration ,Eastern Mediterranean Development Agency ,Hatay ,Civil society ,Osmaniye - Abstract
Bu çalışmayla birlikte; kalkınma ajanslarıyla sivil toplum arasında oluşan organik bağın analizi Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerini kapsayan TR63 Düzey 2 Bölgesinde kurulan Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı örneği üzerinden yapılmış olup üstlenilen roller ve yeni oluşan ilişkiler araştırılmıştır. Bu kapsamda; yeni kamu yönetimi anlayışıyla ön plana çıkan bölgesel kalkınma ajansları, sivil toplum, kalkınma ajanslarının sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkilerinin kapsamı ve kalkınma ajanslarının destek mekanizmalarından sivil toplumun faydalanma istatistikleri, anket çalışmaları, veri analizleri ve mülakatlarla birlikte açıklanmıştır. This thesis analyzes the relation between regional development agencies and civil society in Turkey by specifying on the example of Eastern Mediterranean Development Agency in TR63 Level 2 Region, which covers Hatay, Kahramanmaraş and Osmaniye provinces. In this sense, after main concepts and arguments on regional development agencies and civil society organizations, the scope of the relations between them have been explained by using data analysis, support tables, survey and interview results made with civil society organizations in this region and authorities on the issue of regional development agencies. 204
- Published
- 2016
36. Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşmesinde kadın: Karşılaştırmalı bir analiz
- Author
-
Kurt, Yonca, Çaylak, Adem, and Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı
- Subjects
Republican Period ,Siyasal Bilimler ,Political Science ,Women movements ,Woman magazines ,Comparative analysis ,Women ,Women's associations ,Ottoman Period ,Modernization - Abstract
Bu çalışmada, Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşmesinde kadının konumunda ortaya çıkan değişimler ele alınmaktadır. Bunun için, öncelikle, modernleşme kavramı bağlamında, Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşmesi süreci ve bu süreçlerdeki ?kadın? irdelenmekte olup, kadın sorununa getirilen çözümlemelere değinilmektedir. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak, Osmanlı'da kadının bireysel ve toplumsal yaşamdaki rolü, aile, eğitim, çalışma yaşamındaki yeri hukuksal ve siyasal hakları açısından incelenmektedir. İkinci olarak, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte sosyal yaşamdan iş yaşamına, seçme-seçilme gibi siyasal haklara kadar kadınlarla ilgili düzenlemeler ve bu düzenlemelerin yansımalarına değinilmektedir. Cumhuriyet reformları, biçimsel de olsa, kadın hakları ve özgürlükleri açısından önemli bir dönemece işaret ederken, bu reformların kadını özgürleştirip özgürleştirmediği sorunsalı irdelenmektedir. Bu noktada, her iki modernleşme sürecindeki ?kadın? karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda, tezin temel argümanı, aralarındaki farklılıklara rağmen, Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşmesi stratejilerinde kurucu unsur olarak işlevselleştirilen kadına müdahale edilmiş olup, bu müdahale sonucunda Osmanlı döneminde sanıldığının aksine kadınların kendi ?özgür? alanlarında hareket ettiği, Cumhuriyet döneminde ise, Cumhuriyetçi modernleş(tir)menin mantığı çerçevesinde kadınların cinsiyetsizleştirilerek istenen kalıplara uymaları için yönlendirildiklerini göstermektedir.Anahtar kelimeler:Modernleşme, Osmanlı Modernleşmesi, Cumhuriyet Modernleşmesi, Kadın, Feminizm, Fatma Aliye, Emine Semiye, Halide Edip Adıvar, Nezihe Muhiddin In this study, occuring changes in the position of women during the modernization of the Ottoman and the Republic are discussed. Thus, first of all, the concept of modernization in the context of modernization process of Ottoman and republic and ?women? in this processes are being discussed and the solutions brought to women's issues are mentioned. For this purpose, first of all, women's involvement in individual and social life, family, education, working life in terms of its place in legal and political rights in Ottoman is examined. Secondly, regulations taking place with the Republic in the social life to work life, political rights, like right to vote and eligibity and the reflections of this regulations are mentioned. Reforms of republic, as an important winding point in the women?s rights and liberty Reforms of republic, even in a formal way, the problematic of this reforms really set women free or not is examined. At this point ?women? in the both processes of modernizations are comparatively treated. In this regard, the main argument of the thesis, is to show that, despite their differences, both Ottoman and Republic strategies of modernization has intervene women, whom they functionalized as a founding element, as a result of this intervention, contrary to popular belief, in the Ottoman period women acted in their own ?free? zones, is in the republican era, in the logic republican modernizaton women are asexualized and headed to fit the requried moldings.Keywords:Modernizaton, Ottoman Modernizaton, Republican Modernizaton, Women, Feminism, Fatma Aliye, Emine Semiye, Halide Edip Adıvar, Nezihe Muhiddin 147
- Published
- 2010
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.