Search

Bu çalı manın temel amacı , farklı laboratuar yakla ımlarının ilkö retim 8.sınıf ö rencilerinin asit-baz konularındaki kavramları anlamalarına , kavramyanılgılarının giderilmesine ve fen dersine kar ı tutumlarının etkisininincelenmesidir.Ara tırmanın örneklemini , Bolu il merkezinde 2005-2006 e itim veö retim yılında , 50.Yıl zzet Baysal lkö retim Okulunun sekizinci sınıfındaokuyan, 113 ( 53 kız ve 60 erkek ) ö renci olu turmaktadır.Okulda sekiz tanesekizinci sınıf bulunmaktadır.Çalı manın örneklemini aynı ö retmenin girdi i dörttane sekizinci sınıf olu turmu tur. Sınıflardan rasgele yöntemle ön-laboratuartartı ması , son laboratuar tartı ması,ön ve son laboratuar tartı ması ve sadece deneyyapılan gruplar olu turulmu tur.Farklı laboratuar yakla ımlarının ilkö retim 8.sınıf ö rencilerinin asit-bazkonularındaki kavramları anlamalarına ve kavram yanılgılarının giderilmesineetkisini incelemek için , gruplara asit-baz kavram testi ve fen bilgisine kar ı tutumölçe i ön ve son test olarak uygulanırken , kullanılan ö retim yakla ımına kar ıtutum ölçe i ise sadece son test olarak uygulanmı tır.Hipotezleri test etmek için ortak de i kenli çoklu varyans analizi(MANCOVA) ve varyans analizi (ANOVA) kullanılmı tır.Sonuçlar deney öncesi vesonrasında yapılan tartı maların ö rencilerin asit ve bazlarla ilgili kavramlarıviianlamalarında ve kavram yanılgılarının giderilmesinde daha etkili oldu unugöstermi ve farklı laboratuar yakla ımlarının kullanıldı ı sınıflardaki ö rencilerinfen dersine kar ı tutumlarında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamı tır.Farklı laboratuar yakla ımlarının uygulandı ı gruplardaki ö rencilerin kullanılanö retim yakla ımlarına kar ı tutumlarının ise olumlu oldu u görülmü tür.Anahtar Kelimeler : Kavram Yanılgısı , Kavram YanılgılarınınGiderilmesi , Farklı Laboratuar Yakla ımları , Anlamlı Ö renme The main aim of this research is to examine the effect of different laboratoryapproaches on 8th graders? comprehension of concepts about acids and bases, tochange any previous misconceptions , and to investigate the students? attitudetowards science.The sample of this study is 113 students (53 girls and 60 boys) who attend50.Yıl zzet Baysal Secondary School and are in 8th grade in Bolu. There are eight8th grade classrooms in the school. Out of these eight classes; pre-lab discussion,post-lab discussion, pre and post lab discussion and experimental groups wereformed by random selection.The groups were administered acids and bases concept test and scienceattitude test as pre and post tests, and attitude towards the teaching method as a posttest in order to examine the comprehension of 8th graders? in relation to the labapproaches that were used, and to investigate the effect of these approaches in regardto how to change the misconceptions about subject.vMultiple Variance Analysis (MANCOVA) and variance analysis (ANOVA)were used to test the hypotheses. The results showed that the discussions that wereheld before and after experiments were more effective in teaching students conceptsabout acids and bases, and they were also effective in changing misconceptions.There was no statistical difference in attitude towards science between classes whowere taught by different lab approaches. The students who were administereddifferent lab approaches were found to have positive attitudes towards them.Key Words: Misconceptions, Eliminating Misconceptions, Different LabApproaches , Meaningful Learning 91

Paragangliomas are usually benign tumors. Overall, less than 10% of all paragangliomas become malignant. Although the indicator of malignancy is regarded as detection of histopathological findings of tumor by some authors, most authors accept extension to regional lymph nodes or distant metastasis as the only reliable indicators of malignancy. A 66-year old woman was admitted to our hospital with hearing loss, vertigo, and hoarseness. CT examination revealed a mass in the left jugular foramen. The tumor was confirmed as malignant paraganglioma. Indicators of malignant paragangliomas are discussed in this article.

The use of the immobilized and the stable enzymes has immense potential in the enzymatic analysis of clinical, industrial and environmental samples. However, their widespread uses are limited due to the high cost of their production. In this study, binary immobilization of tyrosinase by using Ca-alginate and poly(acrylamide-co-acrylic acid) [P(AAm-co-AA)] was investigated. Maximum reaction rate (V-max) and Michaelis-Menten constant (K-m) were determined for the free and binary immobilized enzymes. The effects of pH, temperature, storage stability, reuse number and thermal stability on the free and immobilized tyrosinase were also examined. For the free and binary immobilized enzymes on Ca-alginate and P(AAm-co-AA), optimum pH was found to be 7 and 5, respectively. Optimum temperature of the free and immobilized enzymes was observed to be 30 and 35 degrees C, respectively. Reuse number, storage and thermal stability of the free tyrosinase were increased by a result of binary immobilization. (c) 2005 Published by Elsevier B.V.

ALJİNAT JEL BONCUKLARI ve POLİ(AKRİLAMİT-ko-AKRİLİK ASİT)HİDROJELLERLE TİROSİNAZ ENZİMİNİN BİNARİYÖNTEMİYLE İMMOBİLİZASYONU(Yüksek Lisans Tezi)Ayşe YAHŞİGAZİ ÜNİVERSİTESİFEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜTEMMUZ 2005ÖZETBu çalışmada, tirosinaz enzimi (E.C. 1.14.18.1) Ca-aljinat ve poli(akrilamit-ko-akrilik asit) kullanılarak binari yöntemi ile immobilize edilmiştir. Serbest veimmobilize enzimlerin maksimum hızı (Vmaks.) ve Michaelis-Menten sabiti(Km) incelendi. Aynı zamanda serbest ve immobilize enzim üzerine pH,sıcaklık, depolanma kararlılığı, tekrar kullanım sayısı ve termal kararlılıkincelenmiştir. Serbest ve binary yöntemiyle Ca-alginate ve P(AAm-co-AA)üzerine immobilize edilen enzimin pH'sı 7 ve 5,5 olarak bulunmuştur. Serbestve immobilize enzim için optimum sıcaklık ise 30 ve 35ºC olarak tespitedilmiştir. Serbest enzim için Km ve Vmak değerleri sırasıyla 0,6 mM ve 0,07mM.dakika-1, ve immobilize enzimler için ise Km değerleri 0,78 mM ve 1,41 mM,ve Vmaks. değerleri 0,07 mM.dakika-1, 0,01 mM.dakika-1 ve 0,01 mM arasındabulunmuştur. Enzimin tekrar kullanım sayısı, depolama ve termal kararlılığıikili immobilizasyon ile arttırılmıştır.Bilim Kodu : 405Anahtar Kelimeler : Tirosinaz; Binari immobilizasyon; Aljinat;Poli(akrilamit- ko-Akrilikasit)Sayfa Adedi : 53Tez Yöneticisi : Yrd. Doç. Dr. Hayrettin TÜMTÜRK BINARY IMMOBILIZATON OF TYROSINASE BY USING ALGINATEGEL BEADS AND POLY(ACRYLAMİDE-CO-ACRYLİC ACİD)HYDROGELS(M. Sc. Thesis)Ayşe YAHŞİUNIVERSITY OF GAZİINSTUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGYJULY 2005ABSTRACTIn the present study, binary immobilization of tyrosinase (E.C. 1.14.18.1) byusing ca-alginate and poly(acrylamide-co-acrylic acid) [P(AAm-co-AA)] wasachieved. Maximum reaction rate (Vmax) and Michaelis-Menten constant (Km)were investigated for free and binary immobilized enzymes. The effect of pH,temperature, storage stability, reuse number and thermal stabilty on the freeand immobilized tyrosinase were also examined. For free and binaryimmobilized enzymes on Ca-alginate, P(AAm-co-AA), optimum pH was foundto be 7 and 5, respectively. As for optimum temperature of free and immobilizedenzymes was observed to be 30 and 35ºC. For free enzyme maximum reactionrate (Vmax) and Michaelis-Menten constant (Km) values were found 0,6 mM and0,07 mM.min-1 as respectively the samevalves for binary immobilized enzymewere found in the range of 0,78 mM-1,41 mM and 0,01 mM.min-1 - 0,01mM.min-1, respectively. Reuse number, storage and thermal stability of freetyrosinase was increased by binary immobilization.Science Code : 405Key Words : Tyrosinase; Binary immobilization; Alginate;Poly(acrylamide-co- acrylicacid).Page Number : 53 63

Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik Ana Bilim Dalı, Bu çalışmada, 3,9-Dimetil-1, 1 1 -difenil-4,8-diaza-undekan-1, 1 1 -dion dihidrat schiff bazının konformasyonel analizi yarı-deneysei kuantum mekaniksel AM1 yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Şekillenim analizinde molekülün oluşumunda önemli olan ve molekül düzlemselliğinde belirleyici etkisi buiunan 9ı(C7-C6-C5-C3), e2(C6-C5-C3-N1), 03(N1 -02-01-02') ve 04(C3-N1-C2-C1) burulma açılarından biri seçilmiş ve diğer üç açı orijinal açı değerlerinde sabit tutulup +10°'lik artışlarla döndürülerek molekül enerjisi ve oluşma ısısı hesaplanmış, burulma açılarının tüm kombinasyonlarında molekül için şekillenim analizi yapılarak molekülün geometrisinde, hangi etkileşmelerin önemli olduğu bulunmuş ve molekülün en uygun şekillenimi belirlenmiştir. Enerji hesaplamaları sonucunda molekülün en uygun (en düşük enerjili) halinin düzlemsel olmadığı bulunmuştur. Sonuçlar minimum enerjili konformasyonun bağ yapmayan H-H itici gücünden kaynaklandığını göstermektedir. Bunların dışında HOMO ve LUMO enerjileri, elektrostatik potansiyel enerjisi ve toplam yük yoğunlukları bulunarak iki ve üç boyuttaki grafikleri çizdirilmiş ve sonuçları tartışılmıştır., In this work, the conformational analysis of 3,9-Dimethyl-1,11- diphenyl-4,8-diaza-undecane-l,ll-dione dihydrate schiff base were performed by using the semi-empirical quantum mechanical molecular orbital method AM1. In the conformational analysis, one of the torsion angles; 8i(C7-C6- C5-C3), e2(C6-C5-C3-N1), 93(N1-C2-C1-C2i) and 04(C3-N1-C2-C1) which are important in the formation of molecule and have characteristic effect in the planarity of molecule, was choosen. The molecular energy and heat of formation were calculated for each torsion angle varied every +10°, keeping the other three angles values constant. In all the combinations of torsion angles, the conformational analysis were performed for the molecule and it is found which interactions are important in the geometry of the molecule and the most stable conformation of the molecule was determined. In the results of the energy calculations, it is found that the most stable conformation of the molecule is non-planar. All the results shows that the conformation which has minimum energy arise from non-bonding H-H repulsive power. Out of these HOMO and LUMO energies, electrostatic potential energy and total charge density were calculated and plotted in 2D and 3D., Bu tez'in kullanımı yazarı tarafından kısıtlanmıştır.

ÖZET Bu araştırma, Denizli İlinde hazır giyim üretimi yapan işletmelerde çıraklık eğitimi uygulamalarının işletme yöneticileri, çıraklar ve eğitici personel görüşlerine göre verimlilik açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Araştırmanın evrenini; Denizli İlinde faaliyet gösteren ve Denizli Sanayi Odasına kayıtlı büyük ölçekli hazır giyim işletmelerindeki yönetici, eğitici personel ve çıraklar oluşturmaktadır. Örneklemi ise; evrenden seçilen ve evreni temsil edici 10 işletmenin yöneticileri, eğitici personeli ve çırakları oluşturmaktadır. İşletmelerdeki çıraklık eğitimi uygulamalarının incelenmesi için gerekli verilerin toplanması amacı ile yöneticilere, eğitici personele ve çıraklara olmak üzere üç ayrı veri toplama aracı geliştirilmiştir. Yöneticilere, eğitici personele ve çıraklara anket formu araştırmacı tarafından işletmelerin bulunduğu yerlere gidilerek uygulanmıştır. Uygulama sonunda 10 işletme yöneticisi, 15 eğitici personel ve 229 çıraktan toplanan veriler, SPSS paket programından yararlanılarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Elde edilen bulgular; alt problemler doğrultusunda tablolar halinde gösterilmiş ve yorumları yapılmıştır. Araştırmada yönetici, eğitici personel ve çırak görüşlerinden bulgulara göre; emek yoğun denilen konfeksiyon sektöründe; işin elde yapılma süresinin uzun olması sonucu üretim girdilerin içerisinde işgücünün nitelikli olması ile verimlilik arasında direk bir ilişki vardır. Bu durum karşısında hazır giyim sektörünün eğitimli ve yetişmiş işgücüne olan talebi önem kazanmaktadır. Çıraklık eğitim sisteminin, ülkemiz adına eğitimli ve yetişmiş işgücü açısından oldukça faydalı olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak uygulamaların ve uygulama sistemi içerisinde baza sorunları olduğu tespit edilmiştir. 11 ABSTRACT This study aims examination of the apprenticeship training activities at the enterprises of ready-made clothing in Denizli Province as regards the opinions of enterprise managers, apprentices, training personnel from the point of productivity. The universe of the study is comprises of managers, training personnel an apprentices at large size ready-made clothing enterprises operating in Denizli Province and registered to Denizli Chamber of Industry. The sample is composed of managers, training personnel, and the apprentices of 10 establishments selected from the universe representing the environment. Three different data collecting tools have been developed for managers, training personnel and apprentices for the collection of data pertaining to the examination of the apprenticeship framing activities at establishments. Survey forms have been applied by the researcher to the managers, framing personnel and apprentices by visiting the enterprises. Data gathered from 10 enterprise managers, 15 framing personnel and 229 apprentices have been transferred into computer media using SPSS package programme. Findings obtained, have been shown in tables, in the direction of sub- problems and comments have been made. There is a direct relation between the being qualified of the labour force among the production inputs as a result of being long of the manual production period of the work and the efficiency in the ready-made clothing sector, which is claimed to be labour-intensive in accordance with the findings obtained from the views of the mangers, training personnel and the apprentices in the research. Under such circumstances, the demand of the ready-made clothing sector to the trained and qualified labour force gains importance. It has been concluded that the apprentice framing system is quite beneficial from the point view of the availability of trained and qualified labour force in ourm country. However it has been, determined, detected that there are some problems available regarding the applications and application system. 125

l.ÖZET Viral hepatit B, oldukça yaygın bulaşıcı bir hastalıktır. Akut enfeksiyonun yaklaşık %4-10'u kronikleşerek siroz ve/veya hepatoselüler karsinom gelişir. Bulaşıcı olması, yaygın görülmesi, siroz ve hepatoselüler karsinom gibi ölümcül seyredebilmesi nedeniyle hala ciddi bir sağlık sorunu olarak önemini korumaktadır. Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu, genellikle immünolojik mekanizmalarla gelişmekte ve bu süreçte başlıca rolü sitotoksik T lenfositlerle birlikte, Thl ve Th2 lenfositlerden salman sitokinlerin oynadığı bilinmektedir. Fibrozis sürecinin başlaması ve siroz gelişmesinde karaciğer stellate hücre aktivasyonunun başlangıç noktası olduğu ve bunun da transforming growth faktör- P (TGF-P) tarafından uyarıldığı büinmektedir. Çalışmamıza kronik hepatit B (KHB) olarak takip edilen ve histolojik inceleme için karaciğer biyopsisi yapılan 30 hasta ile sağlıklı 10 kişi kontrol grubu olarak alındı. Tüm hastaların ve kontrol grubunun, Interferon- y (IFN-y), Interlökin-4 (IL-4), Tümör nekrozis faktör- a (TNF-a) ve TGF- p* düzeyleri ELİSA yöntemiyle ölçüldü. Ayrıca karaciğer biyopsi örnekleri histolojik aktivite indeksi (HATj'ne göre yeniden değerlendirildikten sonra stellate hücre aktivasyonunun belirlenmesi amacıyla immünohistokimyasal olarak a-smooth muscle actin (a-SMA) uygulandı. Sitokin düzeylerinin değerlendirilmesinde; IFN-y'nın kontrol grubuna göre düşük, istatistiksel olarak anlamlı (p=0.000) ve literatürle uyumlu bulundu. IL-4 ve TGF- p düzeyleri kontrollere göre yüksek, istatistiksel olarak anlamlı (p=0.000) ve literatürle uyumlu bulundu. TNF-a düzeyleri ise kontrollere göre yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı (p>0.05) bulunmadı. Sitokinler arasındaki korelasyona bakıldığında ise, sadece IL-4 ile TGF- P arasında korelasyon olduğu ^==0.04) görüldü. Sitokinlerle aktivite indeksi, arasında korelasyon (p>0.05) kurulamazken, TGF- p ile fibrozisin korele olduğu (p=0.05) saptandı. Aktivite indeksi ile fibrozis, stellate hücre belirteci olan a-SMA'nın boyanma özellikleri ile karşılaştırıldığmda, korele oldukları (p=0.000) saptandı. XIBu çalışmada; hepatit B enfeksiyonunda, kronikleşme ve fîbrozis sürecinde sitokinlerin önemli olduğu ve a-SMA'mn fîbrozis gelişiminin erken evrelerinde stellate hücre proliferasyonunun ve fîbrozise gidişin önemli bir göstergesi olduğu kamsma varılmıştır. Anahtar kelimeler: Kronik hepatit B, aktivite indeksi, fîbrozis, sitokin, a-SMA. XII 2. ABSTRACT Viral hepatitis B is a common and infectious disease. Acute infection become chronic as approximately 4-10%, so cirhosis and/or hepatocellular carcinoma develops. It is stil an important, common and infectious health problem because it may cause mortal diseases as cirhosis and hepatocellular carcinom. Usually immunologic mechanism take role in hepatitis B virus (HBV) infection development especially cytotoxic T lymphocyte with cytokines that is secreted by Thl and Th2 lymphocytes. Liver stellate cell activates is the starting point in development at cirhosis and beginning at fibrosis process. It is known that this process is activated by timisforming growth factor-^ (TGF-P) Our study is composed of, 30 patients whom diagnosed as chronic hepatitis B (CHB) and have had liver biopsy for histological examination, and 10 healthy control group. ELİSA system is used at all patient for detection of interferon-y, interleukin-4, tumor necrosis factor-a, and TGF-p levels. Other than this, all the liver biopsies are reexamined according to the histological activity index (HAI) and then a-smooth muscle actin (a-SMA) is applied as irnmunohistochemical staining. IFN-y level is lower in control group, when it's statistically analysed. This is statistically meaningful (p=0.000) and correlated with literature. IL-4 and TGF- j3 levels are higher in control group, when they are statistically analysed. This is statistically meaningful (p=0.000) and correlated with literature.TNF-a levels are higher in control group howewer it is not statistically meaningful (p>0.05). The correlation between cytokines are as, only there İs correlation between IL- 4&TGF-p (p=0.04). There is no correlation between cytokines and activity index (p>0.05) whereas there is correlation between TGF-p and fibrosis (p=0.05). When compared with a-SMA staining properties which is stellate cell marker correlation is obtained between this and activity index and also fibrosis (p=0.000). As a conclusion in this study, in the processes fibrosis and being chronic, cytokines play important role, and a-SMA is an important marker in early development at fibrosis, stellate cell proliferation and development of fibrosis. XMlKey words: Chronic hepatitis B, activity index, fibrosis, cytokines, a-SMA. XIV 83

oz 500-1000 MHZ MMIC VEKTÖR MODULATOR TASARIMI YAHŞİ, Hüseyin Aydın Yüksek Lisans, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Canan TOKER Haziran 2002, 118 sayfa Bu tezde 500-1000 MHz bandında çalışacak bir vektör modulator tasarımı üzerinde araştırma yapılmış ve tasarım gerçekleştirilmiştir. Vektör modülatörün 3 dB Kuadratür Güç Bölücüsü, îki Fazlı Modulator, Sayısal Kontrollü Zayıflatıcı ve Aynı Fazlı Güç Birleştiricisi olmak üzere 4 alt parçası bulunmaktadır. Tasarımın MMIC ortramda gerçekleştirilmesi üzerinde çalışılmıştır. Verilen frekans bandında bu yapının düzgün çalıştırılabilmesi için gerekli değişik yöntemler üzerinde araştırmalar yapılmıştır. 3 dB kuadratür güç bölücüsünün çalışması üzerine çalışılmıştır. Yapının çalışma simülasyonları ilk olarak C/NL'de, daha sonra da EAGLEWARE ve HP- ADS programlarında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca örnek bir yapı üretilmiş ve ölçümleri yapılmıştır. iki fazlı modulator kısmının tasarımı için çeşitli yöntemler değerlendirilmiştir. Son yapı oluşturulmuştur ve EAGLEWARE ile HP-ADS programlarında simülasyonları yapılmıştır. Ayrıca örnek bir yapı üretilmiş ve ölçümleri yapılmıştır.Sayısal kontrollü zayıflatıcının alt kısımları üzerinde araştırmalar yapılmıştır. 30 dB zayıflatıcı kısmı oluşturulmuş ve simülasyonları yapılmıştır. Değişken zayıflatıcı kısmı ise bir sayısal-analog çevirici ve köprülü T-tipi zayıflatıcı kullanılarak yapılmıştır. Yapının çalışma şekli simülasyonlar ile elde edilmiş ve gereken zayıflatma seviyesini elde etmek için gereken sayısal diziyi gösteren bir tablo elde edilmiştir. Ayrıca örnek bir yapı üretilmiş ve ölçümleri yapılmıştır. Aynı fazlı bir güç birleştiricisi tasarlanmıştır. Birleştiricinin çalışma simülasyonları EAGLEWARE ve HP-ADS programlarında yapılmıştır. Ayrıca örnek bir yapı üretilmiş ve ölçümleri yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Vektör Modulator, îki Fazlı Modulator, 3 dB Kuadratür Güç Bölücüsü, Aynı Fazlı Güç Birleştiricisi, Sayısal-Analog Çevirici vı ABSTRACT DESIGN OF A 500-1000 MHz MMIC VECTOR MODULATOR YAHŞİ, Hüseyin Aydın M.S., Department of Electrical and Electronics Engineering Supervisor : Prof. Dr. Canan TOKER June 2002, 118 pages In this thesis the design of a vector modulator which is to be operated in the band of 500-1000 MHz is investigated and performed. There are 4 sub-sections of the vector modulator; namely a 3 dB quadrature power splitter, a biphase modulator, a digitally controlled attenuator and an inphase power combiner. The design of the structure for a MMIC environment is studied. Alternative methods were searched in order to implement the structure properly in the given frequency band. Single operation of 3 dB quadrature power splitter was studied. The performance was simulated on first C/NL, then on EAGLEWARE and HP-ADS tools. Also a prototype structure is implemented and measured. Various methods to design the biphase modulator section are considered. A new approach is developed to implement such a structure. The final topology was formed and simulated on EAGLEWARE and HP-ADS tools. A prototype structure is implemented and measured. inThe subsections of the digitally controlled attenuator are investigated. The 30 dB attenuating section was formed and simulated. The variable attenuator section is formed using a DAC and a bridged T-type attenuator. The performance of the structure is simulated and a table is made to obtain the bit stream in order to obtain the required attenuation level. An inphase power combiner is designed. The performance of the combiner is simulated on EAGLEWARE and HP-ADS tools. A prototype structure is implemented and measured. Key words: Vector Modulator, Biphase Modulator, Quadrature Power Splitter, Inphase Power Combiner, Digital-to- Analog Converter IV 118

A computer program is developed to find the dynamic tooth load variation, make growth analysis of the crack at tooth fillet region, and determine the life of a spur gear in terms of load cycles. Variable amplitude-variable position cyclic load on the tooth is found by using a model based on torsional vibrations of gears. Stress intensity factor is determined by assuming small, through face width cracks. Paris-Erdogan crack growth rate equation is used for crack growth analysis. Load interaction effects are taken into consideration by using Willenborg retardation model. Stress intensity factor variation is arranged by using range-pair range cycle counting method. Rack cutter tip fillet radius and rack cutter geometry are taken into consideration in tooth modeling and rack cutters standardized by ISO are used for the analysis. Finite element method is used to find tooth stifnesses. Bending deformations of gear bodies and supporting shafts, bearing deformations, torsional deformations of gear bodies, and contact deformations of teeth are included in stiffness calculations.

oz DECT TABANLI TELEFON SANTRALLERİNDE UYARLANABİLİR HAT DAĞITIMI Yahşi, Zafer Yüksek Lisans, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Mete SEVERCAN Ekim, 1998, 102 sayfa Bu tez kapsamında, devingen hat dağıtım yöntemleri ile geliştirilmiş DECT tabanlı telefon santrallerinin verim incelemesi yapilmiştir. DECT ve telefon santral sistemlerinin yapılan, DECT tabanlı telefon santral uygulamaları vurgulanarak açıklanmıştır. Bundan sonra bilinen DECT tabanlı telefon santral sistemleri, DECT sabit istasyonları arasında devingen hat dağıtımını destekleyecek şekilde geliştirilmiştir. Ayrıca trafik analizi temelleri ele alınmış ve bilgisayar benzetim yöntemiyle, geliştirilmiş sistemde muhtemel hat dağıtım planlan kullanılarak verimler bulunmuştur. Sonuçlar bilinen sistemlerinkilerle ve birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Anahtar sözcükler: DECT Santral Uygulamaları, Telefon Trafik Benzetimi, Devingen Hat Dağıtımı iv ABSTRACT ADAPTIVE TRUNK DISTRIBUTION IN A DECT BASED PBX SYSTEM Yahşi, Zafer M.S., Department of Electrical and Electronics Engineering Supervisor: Prof. Dr. Mete SEVERCAN October, 1998, 102 pages In this thesis, the performance of DECT-PBX systems, which are enhanced by dynamic trunk distribution methods, is analysed. The structures of DECT and PBX systems are studied with the emphasis on DECT-PBX applications. Then, the classical DECT-PBX systems are modified to support dynamic trunk distribution among DECT base stations. Moreover, fundamentals of traffic analysis are studied and the performances of possible trunk distribution schemes on a modified system are obtained using computer simulation method. Finally, these performances are compared with classical systems and with each other. Keywords: DECT-PBX Applications, Telephone Traffic Simulation, Dynamic Trunk Distribution m 102

Bursa'nın `Tarihi Coğrafyası` adı ile hazırlanan çalışma Bursa şehrinin tarihi ve coğrafik özellikleri kronolojide dikkate alınarak incelenmiştir. Bursa coğrafyasının tarih içindeki yeri, burada yaşayan insanların bölgedeki hareketleri, siyasi idareleri, kültürel hayatları, nüfus hareketlerine bakılmıştı. Ayrıca kısa bir şekilde Bursa coğrafyasının doğal özellikleri de incelenmiştir.Çalışmada Bursa isminin menşei ne değinilmiş, Osmanlılar devrine kadar kısa bir Daha sonra Bursa'da Osmanlı dönemine kadar iskan, yönetim ve siyasi Osmanlı döneminde Bursa, İdari, İktisadi, Nüfus ve İskân açısından incelenmiştir. Bursa'nın coğrafi konumu, iklim ve yeryüzü şekilleri yer verilmiştir.Coğrafi konum itibari ile ticaret yolları üzerinde bulunan Bursa'nın Ticaret üzerindeki yeri öneminden bahsedilmiştir. The study named `The Historical Geography of Bursa `analyses the historical and geographical peculiarities of Bursa paying attention to chronology. In the research, the place of Bursa geography in history, the cultural and political realities of people's lives and demographic situation are considered. Moreover, the brief research of Bursa's natural features is introduced.The origin of city's name and extracts from the Ottoman History review are taken into consideration. Furthermore, the settlements of people, governmental and political system, and economical situation in Bursa are described. The study of the above mentioned realities includes the period of Ottoman age. The geographical position, climate and landscape of Bursa take place in the research.In the frame of Bursa's geographical position study special importance was given to the fact that Bursa is situated on trade routes and due to it, Bursa has great significance in the field of trade.The review of Bursa's historical and geographical peculiarities based on traveling guide, materials which concern the last period of Ottoman history and geography was conducted.There are a number of maps and pictures of Bursa included in order to support the research. 93

IV ÖZET MOTORSAL BECERİ ÖĞRETİMİNDE DEĞİŞİK ÖN ALIŞTIRMA TÜRLERİNDEN HANGİSİNİN DAHA ETKİLİ VE KALICI OLDUĞUNA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA Beden eğitimi ve spor alanında en çok kullanılan öğretme yöntemleri tümdengelim ( bütün ) metodu, tümevarım ( parçadan bütüne ) metodu ve oyun formundaki alıştırmalardır. Araştırma, bu öğretme yöntemlerinden hangisinin daha etkili olduğuna dair bir çalışmadır. Bu amaçla 8-10 yaşlar arasında 29 kız - 45 erkek toplam 74 denekte, grupların oluşturulmasına yönelik bazı motor yeteneklerdeki ön testler alındı. Deneklerin testlerden elde ettikleri toplam puanlara göre 4 grup oluşturuldu. Gruplardan biri kontrol grubu olarak ayrıldı, diğer gruplara üç farklı yöntemle, değişik motor becerilerin yer aldığı istasyonun öğretimine yönelik çalışma yaptırıldı. İki aylık eğitim süreci sonucunda deneklerin istasyonda ön test ve son test değerleri, motor testlerdeki son test değerleri alındı. İstasyon testinde, kontrol grubu için ön test ve son test değerleri için t = 2,35 P

In this paper, the title problem is studied by using Reissner's transverse shear theory. The main purpose of the paper is to investigate the effect of a stiffener on the stress intensity factors in plates under twisting moments and/or transverse shear loads. The asymptotic stress state near the crack tip terminating at the stiffener is examined, and normalized Mode II and Mode III stress intensity factors are tabulated for various crack geometries. The results also include the effect of Poisson's ratio, stiffness constants and material orthotropy for specially orthotropic materials on the stress intensity factors.

In this study the problem of a stiffened plate containing a through-crack under uniform bending load is analyzed. The problem is formulated for a specially orthotropic material by using Reissner's plate theory. By using the Fourier integral transform technique the problem is reduced to a singular integral equation. This singular integral equation is then solved numerically by using Gȧuss-Chebyshev and Gauss-Jacobi quadrature formulas. The special case of the problem in which the crack tip terminates at the stiffener is also analyzed in order to assess the crack arrest effectiveness of the stiffener. The asymptotic stress state near the crack tip terminating at the stiffener is examined, and normalized Mode I stress intensity factors are tabulated. The results also include the effect of Poisson's ratio, stiffness constants and material orthotropy for specially orthotropic materials on the stress intensity factors.

By using a newly developed Matrix-Operator method for the displacement equations for general rigid body motion, the problem of the motion optimization of manipulators with more than six degrees of freedom is solved. This optimization is achieved in such a way that a positive definite function of the joint motions is kept at minimum while the last link—the hand—ofthe manipulator moves in a prescribed manner. In this study the manipulators which have only revolute joints are considered.

In this study an axially symmetric conical crack problem in semi-infinite media is considered. Stress-free boundary conditions are satisfied at the boundary of the half-space. By using Papkovich-Neuber functions and Hankel transform techniques the problem is reduced to a system of two singular integral equations which are then solved numerically. The numerical examples are given for a constant pressure and constant shear stress on the crack surface separately. The stress intensity factors are evaluated and presented for various crack geometries and Poisson's ratios.

Buçalışmada ankastre kirişlerdeki gerilme dağılımı herhangi bir yaklaşık kirişteorisi kullanılmadan düzlem elastisite teorisi kullanılarak bulunmuştur.Formülasyonda Fourier-Integral-Transformasyonu kullanılarak problem simultaneüç tekil integral denklemine indirgenmiştir. Bu denklem takımlarının incelenmesiile ankastre kirişin sabitleştirilmiş uçlarında gerilmelerin sonsuza gittiği bunedenle ankastre kiriş tasarımında klasik tasarım yöntemlerininkullanılamayacağı gösterilmiştir.

Bu çalışmadaöncelikle bakım sistemleri sınıflandırması ve bir bakım sisteminin evreleritanımlanmıştır. Daha sonra da bakım sistemi kurmak için verilen sistematikyaklaşıma uygun olarak yurdumuzda kurulan bir bakım sisteminin yapısı ve alınansonuçlar anlatılmıştır.

Double J üreteral stentler uzun zamandır üroloji pratiğinde kullanılmaktadır. Bu stentler güvenli ve pratik olmakla beraber vücutta uzun süre kalırlarsa taş oluşumu, üriner sistem infeksiyonu, böbrek fonksiyon kaybı gibi yan etkilere sahiptir. Bu yazıda, unutulmuş bir double j stente bağlı gelişen proksimal migrasyon ve hidronefrozu literatür eşliğinde tartışmayı amaçladık. Biz double j stentlerin unutulmasına bağlı gelişen ciddi problemlerden kaçınmak için bu olguların kesinlikle bilgilendirilmeleri ve uyarılmaları gerektiğini düşünmekteyiz, Double J ureteral stents have been used in urological practice for a long time. Even though use of these stents is practical and safe, undesired problems such as stone formation, urinary tract infection, kidney dysfunction may develop in case of their long stay in the body. In this study, we discuss a forgotten double j stent and related proximal migration and hydronephrosis, in light of the related literature. We think that cases with double j stents should be informed and warned strictly to avoid serious problems due to forgot of these stents

Background/aim: Bloodstream infections are the major cause of morbidity, increased cost, prolonged hospitalization, and mortality in pediatric patients. Identifying the predominant microorganisms and antimicrobial susceptibilities in centers helps to select effective empirical antimicrobials which leads to positive clinical outcomes. We aimed to identify the causative microorganisms and their antimicrobial susceptibilities in patients with bloodstream infections.Materials and methods: Data belonging to patients with hematological and/or oncological diseases admitted to our hospital with fever between January 2010 and November 2015 were analyzed. Results: In total, 71 patients who had 111 bloodstream infection episodes were included. Responsible pathogens were detected as follows: 35.1% gram-positive microorganisms, 60.5% gram-negative bacteria, and 4.4% fungi. The most common causative gram-negative pathogen was Escherichia coli and the most commonly isolated gram-positive microorganism was coagulase-negative staphylococci.Conclusion: Gram-negative microorganisms were predominant pathogens in bloodstream infections. Escherichia coli and coagulase-negative staphylococci were the most commonly isolated responsible pathogens. Beta-lactam/lactamase inhibitors were suitable for empirical treatment. However, in critical cases, colistin could have been used for empirical treatment until the culture results were available. Routine glycopeptide use was not required. By identifying the causative microorganisms and their antimicrobial resistance patterns, it will be possible to obtain positive clinical results.

İbn Mâlik eserleri ile Arap Diline katkısı olan âlimlerden birisidir. Yetiştirdiği öğrenciler ve telif ettiği eserler ile Arap Dili tarihinde haklı bir şöhrete sahip olan İbn Mâlik'in önemli eserlerinden birisi de Teshîlu'l-Fevâid ve Tekmîlu'l-Makâsid adlı eseridir. Çalışmamızın merkezinde bulunan bu eser Arap Dilinin nahiv ve sarf konularını içermektedir. Çalışmamız giriş bölümünün akabinde gelen iki bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde nahiv kelimesinin tarifi, Arap Dilinde nahiv çalışmalarını zorunlu kılan faktörler ve Arap Dili ekolleri ele alınmıştır. Girişten sonra gelen birinci bölümde İbn Mâlik'in hayatı, ilmi kişiliği, yetiştirdiği öğrenciler ve telif etmiş olduğu eserler, tabakât kitaplarından istifade edilerek detaylı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu bölümde hadisle istişhâd hususunda da önemli bir yere sahip olan İbn Mâlik'in hadisle istişhâdına işaret edilmektedir. Çalışmamızın asıl kısmı olan ikinci bölümde ise İbn Mâlik'in Teshîlu'l-Fevâid ve Tekmîlu'l-Makâsid adlı eserinde konuları ele alma metoduna, üslubuna, istişhâd ettiği kaynaklara ve eserinde yer verdiği nahivcilere ve lehçelere yer verilmiştir. Eserinde bahsettiği nahivcilere hangi konularda muhalefet ettiği, hangi konularda muvafakat ettiği tespit edilmiş, eserinde atıf yaptığı lehçeler ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: İbn Mâlik, Teshîlu'l-Fevâid Ve Tekmîlu'l-Makâsid, Hadisle İstişhâd, Şiir, Endülüs, Nahv., One of the indisputable scholars who contributed to Arabic language was Ibn Malik. With his students and edited works, he gained a fair (justified) reputation. His one of the most significant writing is 'Teshîlu'l-Fevâid and Tekmîlu'l-Makâsid'. This work which includes the syntax and grammar of Arabic language is the center of our study. Our work consists of two main parts. In the introduction part, the definition of syntax, the factors that make the usage of syntax mandatory and Arabic language ecoles are discussed. In the first part, the life of Ibn Malik, his scientific character, his students and his own edited works are explained. Besides, his knowledge on showing witnesses of hadith and the verses in the majority of his works take an important place. In the second part of our study, Ibn Malik's book 'Teshîlu'l-fawaid and Tekmîlu'l-Makâsid' is examined in depth; that is, his methods to address the issues, his style, the resources that he used for showing witnesses on hadith, the syntax analyzers that he mentioned in his works and dialects contained in his works. In his works, he discussed in detail issues he was opposed to, as well as issues he supported with regard to topics raised by syntax analyzers. Furthermore, the dialects he criticized are raised and explained in an appropriate manner. Keywords: İbn Mâlik, Teshîlu'l-Fevâid and Tekmîlu'l-Makâsid, Hadith Witnessing, Poem, Endülüs, Syntex, Nahv., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı, 2017., Kaynakça var.

Introduction Autoimmune progesterone dermatitis (APD) is a rare autoimmune dermatosis characterized by recurrent cutaneous and mucosal lesions during the luteal phase of the menstrual cycle that disappear some days after the menses. Case Report A 34-year-old primipara woman with no significant past medical history and no prior exogenous hormone use, who presented with cyclic skin eruptions starting 1 year after the delivery. The lesions occurred ∼ 6 days before the menses and disappeared in between 1 and 2 days after the menstruation ceased. The patient was diagnosed after a positive response to an intradermal test with progesterone and was successfully treated with combined oral contraceptives. The skin eruptions have not returned since the initiation of this therapy. Conclusion Dermatologists, gynecologists, and obstetricians should be aware of this rare entity. Furthermore, if this condition is suspected, a thorough history taking on the menstrual cycle and results of the intradermal progesterone test are mandatory.

To investigate whether there was a relationship between the liver functions and fibrosis scores of hepatitis B patients and their TNF-alpha, IFN-gamma, IL-4, and TGF-beta(1) serum levels based on the studies of liver biopsies.Thirty patients with chronic hepatitis B (CHB) receiving no treatment and 30 healthy individuals with negative hepatitis serology and normal values of liver biochemistry were studied. After serum samples of the patients were collected, liver needle biopsy was performed on each patient. Cytokine levels were studied by ELISA. The biopsy materials were scored based on Knodell's histological activity index.In comparison of cytokine levels between CHB patients and control group, TNF-alpha, IL-4, and TGF-beta(1) levels of the patients were higher in CHB patients than in the controls, while IFN-gamma level was lower in the patients than in the controls. There were significant differences between the groups in TNF-alpha, IL-4, TGF-beta(1), and IFN-gamma (P0.005, 0.03, 0.002, 0.0001, respectively). There was a negative correlation between TGF-beta(1) and IL-4 and IFN-gamma (P0.05), TNF-alpha and the other cytokines and IFN-gamma and IL-4 were not correlated (P0.05). TGF-beta(1) was correlated with fibrosis (P0.05). Liver necroinflammatory activity and fibrosis and TNF-alpha, IL-4, and IFN-gamma were not correlated (P0.05).In the course of HBV infection and its chronic progress, cytokines play an important role. IL-4 and IFN-gamma are effective in the chronic progression, while TGF-beta(1) is effective in the development of fibrosis. Serum cytokine levels may be effective tools in the estimation of chronic progression and fibrosis development.

Amaç: Benign prostat hiperplazili BPH , transüretral prostat rezeksiyonu adayı, 40 yaş üzeri hastaları prostat kalsifikasyonu varlığına göre alt üriner sistem semptomları AÜSS ve diğer tanısal parametreler açısından ayrıntılı olarak değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: AÜSS ile polikliniğimize başvuran 39 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların tam idrar tetkiki, serum total ve serbest prostat spesifik antijen düzeyleri, üroflovmetrik ölçümleri, rezidü idrar miktarı tayini, kan üre ve kreatinin değerleri, transrektal ultrasonografide prostat hacimleri kaydedildi. Hastaların irritatif ve obstrüktif semptomları ayrı ayrı değerlendirilerek uluslar arası prostat semptom skoru IPSS: International prostate symptom score ve yaşam kalitesi skorları da ayrıca kaydedildi. Hastalara preoperatif pelvik bilgisayarlı tomografi BT çekilerek prostat hacimleri ile 3 noktadan anterior, posterior ve periferik prostatik dansite ölçümleri yapıldı ve ortalama prostatik dansiteleri hesaplandı. Pelvik BT’de >3mm prostatik kalsifikasyon olup olmaması kaydedildi. Otuz dokuz hastanın 15’inde %38.5 kalsifikasyon mevcutken, kalan 24’ünde %61.5 bulunmuyordu. Kalsifikasyon olanlar grup1, olmayanlar grup2 olmak üzere hastalar iki gruba ayrılarak, incelenen tüm parametreler açısından gruplar karşılaştırıldılar.Bulgular: Grup1’de grup2’ye göre Qmaks daha düşüktü p=0.039 ve sıkışma tipi inkontinans daha fazla görülmekteydi p=0.021 . İki grup arasında incelenen diğer tüm parametreler açısından anlamlı fark bulunmuyordu. Sonuç: Prostat kalsifikasyonu bulunan BPH hastalarında Qmaks düşmekte ve sıkışma tipi inkontinansa daha çok rastlanmaktadır. Bu hastalarda genel IPSS sorgulamasına ek olarak obstrüktif ve irritatif semptomların ayrı ayrı değerlendirilmesi daha yararlıdır, Objective: To evaluate in detail, transurethral resection of prostate candidate, benign prostatic hyperplasia BPH patients over age 40 for lower urinary tract symptoms LUTS and the other diagnostic parameters according to the presence of prostatic calcifications.Materials and Methods: Thirty nine patients admitted to our clinic with LUTS were included in the study. A complete urinalysis, serum total and free prostate-specific antigen levels, uroflowmetric measurements, the amount of residual urine, blood urea and creatinine levels, transrectal ultrasound prostate volumes of the patients were recorded. International prostate symptom scores IPSS with separate irritative and obstructive symptom assessment and quality of life scores of patients were also recorded. Pre-operative pelvic computed tomography CT was performed, prostate volumes and prostatic densities at 3 points anterior, posterior, and peripheral were measured and the average densities were calculated. According to CT, prostatic calcifications over 3mm were recorded. Fifteen of 39 patients %38.5 had had prostatic calcification, while the remaining 24 %61.5 had not. Patients were divided into two groups; those with calcification group1 and those without group2. And two groups were compared in terms of all parameters examined.Results: In group1, Qmax was significantly lower p=0.039 and urge incontinence were more frequent p=0.021 than group2. Between the two groups studied there was no significant difference in all other parameters.Conclusion: Urge incontinence is more common and Qmax is lower in BPH patients with prostatic calcifications. Separate obstructive and irritative symptom assessment in addition to total IPSS is more informative in this group of patients