Search

Para politikasının öncelikli hedefinin fiyat istikrarı olmasına ilişkin olarak literatürde meydana gelen uzlaşma, politikaların kurumsal tasarımının nasıl belirleneceği konusunda yeni bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Günümüzde halen devam eden söz konusu tartışma, fiyat istikrarına ulaşılmasında önceki literatürde (1990'lı yıllarda) ileri sürüldüğü gibi merkez bankası bağımsızlığının mı, yoksa sonraki literatürde (2000'li yıllarda) öne sürüldüğü gibi güvenilirliğin mi daha önemli olduğu tezi arasında yapılmaktadır. Para politikası alanında yapılan önceki çalışmalarda, merkez bankalarına bağımsızlık verilmesinin, fiyat istikrarının gerçekleştirilmesi için yeterli olduğu ileri sürülmüştür. Para politikası literatüründe yapılan son zamanlardaki çalışmalarda ise, fiyat istikrarının sağlanması ve dolayısıyla makro ekonomik performansın artırılmasında, merkez bankası bağımsızlığının tek başına bir anlam ifade etmediği ve güvenilirliğin çok daha önemli bir unsur olduğu vurgulanmıştır.Bu tezin amacı, para politikası güvenilirliği ve makro ekonomik performans ilişkisini teorik gelişmeler ve pratik kanıtlar yardımıyla açıklamaktır. Söz konusu amaç çerçevesinde literatürdeki 1990'lı ve 2000'li yıllarda ortaya çıkan görüş ayrılığı temel alınmak suretiyle, ?para politikası güvenilirliğinin makro ekonomik performansı pozitif yönde değiştireceği? tezi savunulmaktadır. Bu bağlamda para politikasının makro ekonomik performansı artırmasında asıl önemli olan unsurun, merkez bankası bağımsızlığı yerine güvenilirlik olduğu ileri sürülmektedir.Söz konusu tezin kanıtlanması için ise, geleneksel endekslerin en kapsamlısı olması bakımından Cukierman (1998) tarafından geliştirilen merkez bankası bağımsızlığı endeksinin temel alınması suretiyle, modern endeks adını verdiğimiz yeni bir endeks oluşturulmuştur. Modern endeks bağlamında güvenilirliğin makro ekonomik performans üzerindeki etkilerinin ampirik olarak araştırılmasında ise, ekonometrik bir yöntem olan ?panel veri analizi? kullanılmıştır. Panel veri analizi sonucunda ulaşılan bulgular ise, güvenilirliğin makro ekonomik performansı pozitif yönde etkilediğini ortaya çıkarmıştır. The reconciliation in the priority of price stability resulted in a new debate about how to determine the corporate design of the policies. The ongoing discussion is between the arguments of whether the independence of the central bank like suggested in the 1990s or whether the credibility like proposed in the 2000s is more significant in accomplishing price stability. Prior studies of the monetary policy suggested that the independence of the central banks is sufficient for price stability. On the contrary, recent studies claim that in order to reach price stability and consequently to increase macroeconomic performance, independence of central banks is not sufficient on its own, and also that credibility has a more significant role.The aim of this thesis is to explain the relation between the credibility of monetary policy and macroeconomic performance by developments in theory and evidence in practice. It is claimed that `the credibility of monetary policy has a positive impact on the macroeconomic performance?, based on the dispute of the 1990s and 2000s. Thus, it is suggested that the main component of the monetary policy in order to increase the macroeconomic performance, is credibility instead of the independence of the central bank.In order to prove the suggestions of this thesis, a new index, called the modern index, is introduced based on the independence of central bank index improved by Cukierman (1998), due to its wider content. In order to empirically search the effects of credibility on the macroeconomic performance, an econometric method called panel data analysis is used. The results of panel data analysis proved that credibility has positive impact on macroeconomic performance. 287

Besides revealing the position of Croatian golf in the world, the statistics disprove the old prejudice on golf as a game exclusively for the upper social classes because it proves golf to be a mass game, generally available to anybody in modern western Europe. Croatia is obviously underdeveloped in space and time. It is a fact that Croatia has had an excuse for a decade of lagging behind in the after-war period, but there are no excuses for being the only state without a plan, doing nothing to change that. Croatia did not learn the lesson from its tourist past on the example of tennis (which used to be considered a hobby for the rich) or nautical tourism (with millions of “ ordinary” people sailing on the Adriatic today). Golf is today what tennis or nautical tourism used to be. The first part of the paper deals with the analysis of the influence of golf tourism on the extension of the tourist season, the attraction of tourists with better purchasing power, the growth of tourist offer quality, the increase in the number of tourists, growth of employment and the increase of foreign investments. Istria could greatly benefit from this concept, which should be systematically analyzed in order to get a clear picture of how justified it is to create an Istrian golf region. The second part of the paper is analzying the macroeconomic benefit arising from the development of golf in Istria. Considering the fact that the investments in the construction of the Istrian golf region have not yet begun but are only being argued in this paper, we used the historical scientific method. A dynamic projection was made giving an insight into potential changes in the GDP had the investments in golf begun in 2004 as planned.

Mali disiplin konusu kamu maliyesi literatüründe uzun zamandır önemli bir tartışma konusudur. Bunun nedeni ise Keynesyen düşünce ile birlikte mali disiplinden taviz verilebileceği yönündeki görüşlerin ağır basması ve bunun neticesinde uzun dönemde makroekonomik performansın olumsuz etkilendiği yönündeki kaygılardır. Nitekim mali disiplinsizliğin makroekonomik etkileri konusunda ileri sürülen teorik argümanları destekleyici nitelikte birçok çalışma yapılmıştır.Bu çalışmada, Türkiye'de mali disiplinsizliğin uzun dönem makroekonomik etkileri, farklı ekonometrik analizler kullanılarak test edilmiştir. Çalışmada Vector Otoregresyon (VAR) Modeli çerçevesinde Granger Nedensellik Testi, Etki Tepki Analizi ve Varyans Ayrıştırma Analizi'nden yararlanılmıştır. Fiscal discipline has been important subject on the public finance literature since long term. This is because the Keynesian views advocating to compromise the fiscal discipline prevails and so the macroeconomic performance is influenced negatively. As a matter of fact, a lot of study supporting theoretical arguments about macroeconomic effects of fiscal indiscipline was made.In this study, the long term macroeconomic effects of fiscal indiscipline in Turkey are tested with using different econometric analysis. In the context of Vector Autoregression (VAR) Model, Granger Causality Test, Impulse-Response Test and Variance Decomposition are applied. 160

Anahtar Kelimeler : Kara Para, Kara Para Aklama, Kayıt Dışı Ekonomi, Yasa Dışı Ekonomik Faaliyetler ÖZETKara Para Aklamanın Makro Ekonomi Üzerine Etkileri ve Türkiye İncelemesiKaynağı suç olan kara para ve bu paranın aklaması, hem dünya ekonomisinin, hem de dünya ekonomisinin bir parçası olan ülkemiz ekonomisi için bir sorundur. Özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve küreselleşme, suç gelirlerinin mali piyasalarda hızlı ve rahat bir şekilde dolaşmasına olanak sağlamıştır. Sınırsız aklama yöntemleriyle elde edilen kara para bir piyasadan başka bir piyasaya girmektedir. Kara para aklamanın ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda etkileri ortaya çıkmıştır. Kayıt dışı ekonominin bir parçası ancak önemli farklılıkları bulunan, kaynağı suç geliri olan bu paralar ekonomileri ve piyasaları olumsuz etkilemektedir. Kara para aklama, ekonomilerde para talebi, gelir dağılımın, rekabet, istikrar, ödemeler dengesi, üretim, istihdam, menkul ve gayrimenkul piyasalar, mali kuruluşların yapısı gibi birçok ekonomik değişkene etkisi olan bir kavramdır. Bu çalışma ile kara para aklamanın ekonomik etkileri incelenmiştir. Kara paranın ekonomi ve piyasalar üzerinde yarattığı olumsuzluklar, kara para ile mücadele eden ulusal, uluslararası kurum ve kuruluşlar anlatılmıştır. Mücadele konusunda hem ulusal hem de uluslararası kurum ve kuruluşların önemi ve birbirleriyle olan işbirliğinin gerekliliği görülmüştür. Mücadele konusunda, yapılan uluslararası çalışmalara ülkeler katılmalı ve üzerlerine düşen mali ve hukuki görevleri yerine getirmelilerdir. Keywords: Black Money, Money Laundering, Underground Economy, Illegal Economical Activities ABSTRACTAffects of Money Laundering over Macro Economy and Turkey CaseBlack money originated from crime and laundering it is a problem both for world economy and for our economy which is a part of world economy. Particularly developments in communication technologies and globalization allow crime revenues to circulate in financial markets fast and comfortably. The black money obtained by numerous laundering methods travels from one market to the other. Laundering black money has affects in the fields of economic, social and politics. This money originated from crime revenue and which is a part of underground economy but has significant differences affects the economies and markets negatively. Money laundering is a concept having affects over many economic parameters such as money demand in economies, revenue distribution, competition, stability, balance of payments, production, employment, markets of movable and immovable assets, and structure of financial institutions. In this study, the negative effects of black money over the economy and markets have been analyzed. Negative effects of black money over economy and markets as well as national and international bodies and establishments struggling with the black money are explained. For struggling issues, the importance of both national and international bodies and establishments as well as their cooperation is found necessary. The countries should contribute in the international efforts for struggling and they should perform their financial and legal tasks assigned.

Besides revealing the position of Croatian golf in the world, the statistics disprove the old prejudice on golf as a game exclusively for the upper social classes because it proves golf to be a mass game, generally available to anybody in modern western Europe. Croatia is obviously underdeveloped in space and time. It is a fact that Croatia has had an excuse for a decade of lagging behind in the after-war period, but there are no excuses for being the only state without a plan, doing nothing to change that. Croatia did not learn the lesson from its tourist past on the example of tennis (which used to be considered a hobby for the rich) or nautical tourism (with millions of “ordinary” people sailing on the Adriatic today). Golf is today what tennis or nautical tourism used to be. The first part of the paper deals with the analysis of the influence of golf tourism on the extension of the tourist season, the attraction of tourists with better purchasing power, the growth of tourist offer quality, the increase in the number of tourists, growth of employment and the increase of foreign investments. Istria could greatly benefit from this concept, which should be systematically analyzed in order to get a clear picture of how justified it is to create an Istrian golf region. The second part of the paper is analzying the macroeconomic benefit arising from the development of golf in Istria. Considering the fact that the investments in the construction of the Istrian golf region have not yet begun but are only being argued in this paper, we used the historical scientific method. A dynamic projection was made giving an insight into potential changes in the GDP had the investments in golf begun in 2004 as planned., Osim što otkriva poziciju hrvatskog golfa u svjetskim okvirima, statistika razbija zastarjele predrasude o golfu kao eksluzivnoj igri bogatijih slojeva društva, jer dokazuje da se radi o masovnoj, opće dostupnoj igri u današnjoj zapadnoj Europi. Hrvatska je očito zaostala u vremenu i prostoru. Činjenica je da je Republika Hrvatska imala opravdanje za desetak ratno-poratnih godina zaostatka, ali nema opravdanje da je jedina država koja nema plana i ne poduzima ništa da se to izmjeni. Pouke koje, u hrvatskoj turističkoj prošlosti, postoje na primjeru tenisa (koji se nekad smatrao hobijem bogatuna) ili nautike (a danas na Jadranu jedre milijuni «običnih ljudi») državi još nisu dovoljne. Golf je danas ono što su nekoć bili nautika ili tenis. Prvi dio rada odnosi se na analiziranje utjecaja golf turizma se na produljenje turističke sezone, privlačenje turista boljih platežnih mogućnosti, rast kvalitete turističke ponude, povećanje broja turista, pa sve do zapošljavanja nove radne snage i povećanja stranih investicija. Istra bi od ovog koncepta imala velike koristi koje treba sustavno istražiti, analizirati i sistematizirati da bi se dobila jasna slika opravdanosti stvaranja istarske golf regije. No, nisu dovoljni kvalitativni argumenti pa je potrebno kvantificirati određena predviđanja. Drugi dio rada određuje i makroekonomsku korist poticanja razvoja golfa u Istri. S obzirom da investicija u izgradnju istarske golf regije još uvijek nije započela već se o njoj raspravlja u ovom radu korištena je povijesna znanstvena metoda. Izrađena je dinamička projekcija kojom se daje na uvid pregled mogućih promjena u razini BDP-a da se s investiranjem u golf započelo kako je to bilo i planirano 2004. godine.

Dünya ekonomisinin 1970'li yıllarda tecrübe ettiği iki petrol şoku ekonomi literatürünü önemli bir şekilde etkilemiş bulunmaktadır. Bu gerçekleşen sürecin başta endüstriyel ülkeler olmak üzere ekonomik aktiviteleri üzerinde meydana getirdikleri etkiler, petrolün tükenebilir bir enerji kaynağı olarak önemini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada ham petrolün ekonomik hayatın şekillenmesinde sahip olduğu özellikler teknik ve ekonomik yönden incelenmiştir. Petrol fiyatlarının oluştuğu dünya petrol piyasası, arz ve talep tarafları çerçevesinde ele alınmıştır. Talep tarafında endüstriyel ve endüstriyelleşmekte olan ülke eknomilerinin yapıları diğer yanda arz tarafında ise petrol ihraç eden ülkelerin ekonomik yapıları ortaya konularak, petrol fiyat değişikliklerinin makroekonomik etkileri ve bu etkilerin hangi kanallarla ekonomik aktiviteyi etkiledikleri incelenmiştir. Tezin temel amacı ise ham petrolün dünya piyasasında alım satımın gerçekleştiği değer olan ABD doları cinsinden değişikliklerin etkileri ile petrolün dünya piyasalarını yönlendiren diğer bir emtia olan altın cinsinden değerlendirilerek etkilerinin karşılaştırılması olmuştur. Bu amaca bağlı olarak, bir zaman serisi metodu olan VAR/VECM analizi uygulanmak üzere petrol fiyatlarındaki değişikliklerin Türkiye üzerinde meydana getirdiği etkiler araştırılmış ve petrolün dolar cinsinden değerinin etkisi literatürdeki diğer çalışmaların vardıkları sonuçlar gibi herhangi bir etkinin bulunmaması şeklinde elde edilmiş, ancak tezin esas amacına uygun olarak petrolün altın cinsinden değerinin etkisinin var olduğu ortaya konulmuş bulunmaktadır. The economic literature had been profoundly effected by the crude oil price shocks in the 1970?s. Since then, so many research papers had written on the issue that how crude oil price shocks influenced the macroeconomic activities, especially in the industrialized economies. According to that, many other studies give importance of the technical and economic properties for the crude oil. Albeit the technical analysis of an exhaustible resource has drastic features on the price, initially the main concern in the text has given to the international oil market through its supply and demand sides. On the demand side, the importing countries that are the industrialized and industrilization process economies are being concerned. On the supply side, the exporting countries are being concerned. The main objective of the thesis is make an analysis of the crude oil price movements on the macroeconomic variables of Turkish economy during the analysis process it has been used two different crude oil price definitions. One is the nominal average crude oil price, that is the average of WTI, Brent and Dubai crude prices, is integrated in the model and the other one is the the value of a barrel crude oil price over the value of an ounce of gold price. The method used in analysis is the VAR/VECM model that is acquainted process of the crude oil price shocks effects on macroeconomic variables through innumerable studies. 154

The article presents an analysis of supplementary pension insurance in Slovenia and its subsequent effects on welfare, macroeconomic variables and pension fund deficit with a dynamic OLG general equilibrium model. It has been established that the volume of supplementary pension saving is insufficient at present in Slovenia to compensate the deterioration of rights from the first pension pillar. Not only is the participation in the (voluntary) second pillar insufficient, but especially the premia are too low. The macro-economic consequences of introducing a fully-funded mandatory component of pension insurance would not be unfavourable. Increased pension saving reduces current consumption and increases the labour supply of active generations, but also increases the volume of disposable savings, so the increased investment may increase capital stock and production, which leads to an increase in economic growth and potential future consumption. Increased labour supply of insured persons would also lead to a higher volume of contributions for mandatory pension insurance, which would reduce the state pension fund deficit.

The article presents an analysis of welfare effects in Slovenia, an analysis of macroeconomic effects of the Slovenian pension reform and an analysis of effects of the pension fund deficit on sustainability of Slovenian public finances with a dynamic OLG general equilibrium model. Stress was layed upon varying two parameters of the current pension system; the age of retirement and the indexation rate of pensions. It was established that by tightening these parameters the elderly would lose, while the present and future generations would gain. The macroeconomic effects were in accordance with expectations; the employment level increased, while the effects of tightened parameters on real consumption were negative. Since the PAYG burden on incomes decreased, the investment activity and thus the capital stock increased somewhat as well. Nevertheless, the long-term impact on the real GDP appeared to be ambiguous. Without doubt one has to take into account the demographic slowdown of GDP growth. Finally, tightening the parameters of the pension system substantially increased the long-term sustainability of the pension system; while lower indexation level of pension considerably decreased the deficit of the public pension fund, increase of retirement age was even able to delay the incidence of additional deficit.

Motivated by a period of time in which we face historically high oil prices, this thesis analyzes to what extent oil prices actually influence inflation. By constructing a simple chart, one can see that oil price and inflation seem to have a similar pattern. However, to draw any conclusions from that is impossible. We show with econometric methods the relationship between oil prices and inflation in the case of Sweden. Sweden, as a net importer of oil, spent approximately 43.3 billion SEK on crude oil during 2004. That is 414.200 barrels of crude oil each day. Taking this into account, what would happen if the oil price suddenly increased by 10%? Considering the fact that 43.3 billion SEK is a rather large amount of money, it seems obvious that such an oil price increase should have some impact on the Swedish economy and inflation. This would occur partly through higher prices of gasoline for example, but it would occur also due to the indirect effect that companies face through higher production costs and will most likely pass on some part of that cost to the consumers. We have gathered data for oil prices and inflation for Sweden since 1981 to 2004. Together with other variables that also affect the inflation, such as money supply and interest rates, we did econometric regressions to find evidence for the relationship. We reach the conclusion that if the oil prices increase by 10%, inflation is assumed to increase with about 0.15-0.20%.

ÖZET Bu çalışmada, Türkiye'de 1980 sonrasında kamu açıklan ve bu açıkların makroekonomik etkileri incelenmiştir. Konuya ilişkin teorik yaklaşımın ardından, öncelikle tarihsel bir arkaplan oluşturmak amacıyla ithal ikameci dönem (1963-1979) ana hatlarıyla ele alınmış ve daha sonra istatistiksel verilerden faydalanarak kamu harcama ve gelirlerinin 1980-2003 dönemi için ayrıntılı bir dökümü yapılmıştır. Yine bu bölümde OECD ülkeleriyle Türkiye, kamu harcamaları ve gelirleri açısından karşılaştınlmıştır. Son bölümde ise reel, finansal sektör ile birlikte enflasyon ve gelir dağılımı üzerinde kamu açıklarının oluşturduğu etkiler incelenmiştir. 1980 sonrasında sermaye gelirleri üzerindeki vergi yüklerini azaltan ve harcamalarını borçlanma ile finanse eden kamu maliyesi için 1985 yılında periyodik iç borçlanmaya geçilmesi ve 1989 yılında alınan 32 Sayılı Konvertibilite Karan, dönüm noktalarını oluşturmuştur. 1988 yılındaki krizin aşılmasında kamu açıklan önemli bir işlev görmüş, ancak 1990'lı yıllar boyunca ve özellikle 1994'ten sonra kamu borçlanndan kaynaklanan yüksek reel faiz ve artan enflasyon en önemli makroekonomik fiyat haline gelmiştir. Kamu açıklan kaynaklı gelişen mali derinleşme, finansal ve reel sektörün asli işlevlerini yitirmesine ve kamu açıklarını finanse eder hale gelmesine neden olmuştur. Artan borçluluğun yol açtığı mali kırılganlık 1994 ve 2001 krizlerinin oluşumunda önemli bir rol oynarken, gerileyen reel ücretler ve bozulan gelir dağılımı da kriz sonrası uyum mekanizmalarını oluşturmuştur. Borçlanmanın yol açtığı olumsuz etkileri gidermek için, 1994 sonrası gittikçe artan ölçüde faiz dışı fazla politikası uygulanmış, ancak borçlar katlanarak artmaya devam ettiği gibi, bütçedeki faiz dışı reel harcamalar hızla daraltılmıştır. Bu süreç 2004 yılı bütçe tasarısında da görülebileceği üzere bugün de devam etmektedir. ABSTRACT This study attempts to analyse macroeconomic implications of the public deficits in Turkey after 1980. After a theorethical approach to the subject, firstly in order to provide the historical background of analysis, import substitutionist period (1963-1979) was taken into consideration generally and then a detailed documentation about the public expenditures and incomes of 1980-2003 period was done based on the statistical data and the OECD economies in respect to their public expenditures and incomes were compared with Turkey's economy. In the last part, the effects of public deficits on real and financial sectors association with inflation and income distribution were investigated. After 1980, beginning of the periodical domestic debt in 1985 and beginning of the convertibility in 1989 established the main turning points for the public finance which decreased the tax burdens and financed its expenditures by borrowing. Public deficits played an important role in overcoming the crisis in 1988. But during 1990's, especially 1994 onwards, high real interest which is caused from public debts, become the most important macroeconomic price. The fiscal depth, which is based on public deficits, caused the abolishment of the main functions of financial and real sectors and these sectors' becoming main finance source of public deficits. As a result of this increase in borrowing, while fiscal fragility is playing a leading role in the crisis of 1994 and 2001, decrease in real wages and the destruction of the income distribution established the adjustment mechanisms of post-crisis period. In order to stop the negative effects of borrowing, 1994 onwards, non-interest (primary) surplus policy was acceleratedly applied but as a result of this, debts has rapidly increased and the non-interest real expenditures in the budget has rapidly decreased. This process, as it can be seen in the budget scheme of 2004, is also lasting today. VI 242

We study the effects of FDI and increasing multinational activity utilizing a macroeconomic two-sector model of the small open economy with flexible exchange rates and perfect capital mobility. The focus is on horizontal greenfield investment and its impact on production, exchange rates, trade, and welfare. In the host country, an increase in multinational activity harms the established industries. Nevertheless it increases welfare. In the home country, an increase in multinational activity lowers domestic output of the established industries too and, thereby, decreases welfare.

oz Günümüz dünyasında teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, ekonomilerin yapılan ve performansları üzerinde önemli değişimler yaratmaktadır. Teknolojiye yoğun biçimde yatırım yapan ve bu teknolojiyi kullanan gelişmiş ekonomilerde görülen bu süreç `Yeni Ekonomi` kavramı ile ifade edilmektedir. İnternetin son yıllarda yaygınlık kazanması ve birçok ekonomik faaliyette kullanılması ile birlikte, yeni sektörler, ticaret biçimleri ve yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinde görülen hızlı gelişmeler ise başta ABD Ekonomisi olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin makro ekonomik performansını büyük ölçüde etkilemektedir. Bu teknolojileri üretebilen ve yoğun olarak kullanan ülkeler iktisadi büyüme performanslarım arttırmakta ve büyümeyi verimlilik artışlarıyla birlikte işsizlik ve enflasyon baskısı olmadan gerçekleştirebilmektedir. Makro ekonomik dengeler içerisinde önemli bir fonksiyonu yerine getiren piyasalardan biri olan finansal piyasalar da bu değişimden büyük ölçüde etkilenmektedir. E-finans uygulamaları ile birlikte finansal piyasalarda önemli değişimler göze çarpmaktadır. Çalışma ilişkileri açısından da bu durum benzer bir nitelik göstermekte; işgücünün ve çalışma koşullarının niteliği yeni teknolojilerle birlikte büyük yapısal dönüşüm geçirmektedir. ¦f Bu tez çalışmasında Yeni Ekonomi ve unsurları analiz edilmeye çalışılmaktadır. Yeni Ekonomi, günümüzün modem ekonomileri üzerinde köklü değişimler yaratmakta, yaşanan bu değişim dalgasını yakalamak ise sistemli bir bütünlük gösteren ve kararlılıkla uygulanacak teknoloji ve inovasyon politikalarım zorunlu hale getirmektedir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından bu tür bilim ve teknoloji politikalarım uygulamak çağı yakalamak açısından büyük bir önem arz etmektedir. III ABSTRACT In contemporary world, rapid developments in technology field have caused important changes on structures and performances of the economies. This process can be seen mostly at developed economies which invest intensively on technology and use this technology. This process is defined as `New Economy`. On the other hand, Internet has become widespread; with the effect of this new sectors, new types of commerce and jobs have emerged. Rapid developments in information and communications technologies, have affected macro economic performance of lots of developed countries, especially the USA. The countries which can produce and intensively use this technologies, increase their economic growth performances and can achieve this, with the increase in their productivity, without pressures of unemployment and inflation. Financial markets, which achieve one of the important functions in macroeconomic equilibrium have also been affected from this transformation. Important transformations can be observed in financial markets, with the introduction of E- finance practices. This process is similar from the aspect of working relations. Important transformations have occurred in the quality of workforce and working conditions with the effect of new technologies. In this study I try to analyse New Economy and its components. New ?r Economy has caused radical changes on contemporary modern economies. To catch this wind of change, systematically comprehensive technology and innovation policies have become obligatory which should be practised decisively. Especially for developing countries like Turkey, it is very important to practise this kind of science and technology policies to reach contemporary modern world. rv 159

Ill ÖZET DOKTORA TEZİ YOLSUZLUKLAR VE MAKROEKONOMİK ETKİLERİ Selim BAŞAR Danışman: Yrd. Doç. Dr. Hayati AKSU 2004-SAYFA: 100 Jüri: Yrd. Doç. Dr. Hayati AKSU Prof. Dr. Cevat GERNİ Prof. Di.Muammer YAYLALI Prof. Dr. Recai ÇINAR Prof. Dr. Hasan ÖZYURT Bu tezin amacı, yolsuzlukların çeşitli makroekonomik etkilerini tahmin etmektir. Bu amaçla çalışmada yolsuzluk olgusu ve tarihsel süreç kısaca özetlenerek, yolsuzlukların çeşitli iktisadi ve sosyal nedenleri ile çeşitli makroekonomik etkileri ile ilgili tartışmalara yer verilmektedir. Uygulama bölümünde ise 1990-2000 dönemi için 59 ülkeyi kapsayan çok ülkeli regresyon tahmini yapılmış ve elde edilen sonuçlar ışığında Türkiye ile çeşitli ülkeler kıyaslanmıştır. Tahmin sonuçlarına göre yolsuzluklar iktisadi büyümeyi, yatırımları ve ülkelerdeki politik istikrarı azaltmaktadır. Bununla birlikte yolsuzlukların beşeri sermaye üzerinde olumsuz etkileri olduğuna dair bir sonuca ulaşılamamıştır. Çalışmadan elde edilen diğer sonuçlara göre nüfus artış oranının, beşeri sermayenin ve yatırımların artması büyümeyi olumlu olarak etkilemektedir. Buna karşılık, ülkelerdeki politik istikrarın, dışa açıklıklığın ve demokratikleşmenin artmasının büyüme üzerinde olumlu etkide bulunduğuna dair herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. IV ABSTRACT Ph. D. THESIS MACROECONOMIC EFFECTS OF CORRUPTION Selim BAŞAR Supervisor: Ass. Prof. Hayati AKSU 2004-PAGE: 100 Jury: Assist. Prof. Dr. Hayati AKSU Prof. Dr. Cevat GERNİ Prof. Dr.Muammer YAYLALI Prof. Dr. Recai ÇINAR Prof. Dr. Hasan ÖZYURT The purpose of this thesis is to estimate some macroeconomic effects of corruption. For this reason, some debate about economic and social causes and consequences of corruption are examined by summarising corruption phenomenon and its historical process. In the last section, a cross-country regression is applied for 59 countries for 1990-2000 period, and the results obtained for Turkey and some other countries are compared. According to the regression results, corruption decreases the economic growth, domestic invetsment and political stability. There have not been obtained the effects of corruption on human capital, however. According to the other results of this study; the population growth, human capital, and investment rate have positive effects on the growth rate of economy. On the contrary, the results suggest that political stability, openess to trade, and degree of democracy of countries have not positive effects on the growth rate. 110

ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ TÜRKİYE'DE UYGULANAN DOVIZ KURU SİSTEMLERİNİN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ Mehtap KARAYAZI KSÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI DANIŞMAN: Yrd. Doç. Dr. Sami TABAN Yıl: 2004, Sayfa: 98 Jüri: Yrd.Doç. Dr. Sami TABAN Yrd.Doç. Dr. Muhsin KAR Yrd. Doç. Dr. İsmail BAKAN Döviz kuru sistemleri, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda görülen kur krizlerini takiben literatürde sık olarak tartışılan konularından birisini oluşturmuştur. 1990'lı yıllarda Meksika'da, Güney Asya'da, Rusya'da, Arjantin'de, Brezilya'da ve Türkiye'de uygulanan kur rejimleri, bu ülkelerin yaşadıkları ekonomik krizlerde önemli bir rol oynamıştır. Bu konu ile ilgili literatüre bakıldığında bütün ülkeler için uygun olan tek bir döviz kuru rejiminin olmadığı anlaşılmıştır. Bir ülkede uygulanan döviz kuru rejiminin, ülkenin ekonomik ve siyasal yapısı ile uluslararası ticaretteki gelişmelere göre değişiklik göstereceği görülmüştür. 1970'li yıllarda uluslararası parasal sistemde meydana gelen değişikliklerden sonra bir çok ülke sabit kur rejiminden daha esnek bir rejime kaymışlar ve bu anlamda Türkiye'de bir istisna oluşturmamıştır. Türkiye'de 24 Ocak 1980'de uygulamaya konulan istikrar programı döviz kurunun nasıl olması gerektiği konusunda önemli değişiklikler getirmiş ve sabit bir kur uygulaması yerine daha esnek bir kur benimsenmiştir. O günden beri, uygulanan döviz kuru kontrollü kur yönetiminden esnek kur sistemine doğru kaymış ve son olarak Şubat 2001 krizinden sonra resmen esnek kur sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Literatürde uygulanan, kur sisteminin makroekonomik yapı ve büyüme üzerinde etkilerinin olduğu tartışılmaktadır. Bu tezin amacı, döviz kuru rejimlerini teorik olarak ve Türkiye'deki uygulamasını tanıtmak ve makroekonomik değişkenler üzerindeki etkilerini incelemektir. Anahtar Kelimeler: Döviz Kuru Sistemleri, Sabit Kur, Esnek Kur, Dış Ticaret, Enflasyon, Büyüme, Ekonomik İstikrar, Türkiye. ABSTRACT MA Thesis THE MACROECONOMIC EFFECTS OF THE EXCHANGE RATE SYSTEMS IN TURKEY Mehtap KARAYAZI DEPARTMENT OF ECONOMICS INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM SUPERVISOR: Assist. Prof. Dr. Sami TABAN Year: 2004, Pages: 98 July: Assist. Prof. Dr. Sami TABAN Assist. Prof. Dr. Muhsin KAR Assist. Prof. Dr. Ismail BAKAN The exchange rate systems, following the several currency crisis seen in the most of the developing economies, have been one of the hotly debated subject in the literature. The regime of exchange rate implemented in Mexico, East Asia, Russia, Argentina, Brazil and Turkey had played an important role in the crisis which all of these economies witnessed in the second half of 1990s. As far as literature is concerned, there is not any single exchange rate regime which is appropriate for all countries. It has been seen that the system of exchange rate in a country may change according to the developments in the international trade and economic and political structure. After the developments seen in the international monetary system in the 1970s, many countries had shifted from the fixed exchange rate system to a more flexible one and Turkey was not an exception in this term. In Turkey, the stabilization program, started to be implemented in 24 January 1980, brought in a major change in the regime of exchange rate and, instead of a fixed exchange rate, a more flexible system had been adopted in paralel to the developments in the world. Since then the regime of exchange rate had shifted from the managed exchange rate to flexible rate and finally a flexible rate have been officially put in force after the financial crisis in February 2001. It is argued in the literature that the regime of exchange rate especially in the developing countries have some impacts on the macroeconomic stability and economic growth. The aim of this thesis is to introduce the exchange rate systems developed in the theory and implemented in Turkey, and to assess the impacts of exchange rate on the macroeconomic variables. Keywords: Exchnage Rate Systems, Fixed Exchange Rate, Flexible Exchnage Rate, Foreign Trade, Inflation, Economic Growth, Economic Stability, Turkey. II 108

ÖZET AVRUPA TEK PARA SİSTEMİNİN TÜRK EKONOMİSİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ÜYE VE ADAY ÜLKELERİ ÜZERİNE MAKRO EKONOMİK ETKİLERİ SAYAR, Gökçen Yüksek Lisans Tezi, İktisat Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd.Doç.Dr. Metin YILDIRIM Mayıs, 2003, Sayfa 91. Avrupa'da 1960'lı yıllardan bu yana Ekonomik ve Parasal Birliğin sağlanmasına yönelik girişimlerin sonuçlan günümüzde alınmıştır. Böylelikle Avrupa Birliği'nin kendisine hedef olarak gösterdiği aşamalardan birisi daha gerçekleşmiştir. Parasal bütünleşme çerçevesinde ortak para politikalanmn uygulanmasıyla birlikte, ortak para birimi_,Euro kullanılmaya başlamıştır. Euro 'nun kullanımı birliğe üye ülkeleri doğrudan etkilerken, birlik dışı ülkeleri de dolaylı olarak etkilemektedir. Avrupa Birliği'ne üye olabilme çabalarını sürdüren Türkiye ve diğer aday ülkeler, Avrupa Birliği'ndeki bu gelişmelerden etkilenmektedirler. Avrupa Birliği'ndeki bu gelişmelerden etkilenme her aday ülkenin içinde bulunduğu şartlara göre farklılıklar gösterebilmektedir. Aday ülkelerden birliğin öngördüğü kriterleri sağlayanlar tam üyelik hakkı elde etmişlerdir. Halen Gümrük Birliği ilişkisi nedeniyle tam üyelik sürecinde belli bir mesafe alan Türkiye, Birliğin öngördüğü kriterleri sağladığı taktirde tam üyelik hakkı elde edecektir. Türkiye'nin uyum sürecini hızlandırması, bunun için de gerekli olan yapısal ve kurumsal düzenlemeleri yerine getirmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik ve Parasal Birlik, Avrupa Birliği, Euro, Tek Para Sistemi, Ekonomik Entegrasyonlar, TARGET. Bilim Dalı Sayısal Kodu: EKON 590. ABSTRACT THE MACRO ECONOMIC EFFECTS OF MONETARY UNION ON TURKISH ECONOMIC POLICY AND OTHER MEMBERS AND CANDIDATES OF EUROPEAN UNION M.A. Thesis, Department of Economics Supervisor: Asst. Prof. Dr. Metin Yıldırım May, 2003, 91 Pages. Since 1960s, Europe has had gone enterprises to establish financial and economic union among the European countries, and nowadays, they have reached their purposes which have been planned ahead. In fact, Europe has had one of their major goals, when they began to use a common currency, Euro, (?) and they have put common financial policies in to use. The use of Euro has been affectig the countries, which are members of the European Union directly and other countries indirectly. Turkey and other countries, trying to be the member of the Union are influenced from all of the changes that are taken into consideration by the European Union. The impact varies according to the conditions of each country. Candidate countries which have all the features requested by the Union could have the full rights to enter the European Union. Turkey, still waiting for the full membership, has had important phases in the way of membership due to Custom Union. If Turkey can fulfill all the conditions requestedby the union, it will be a member, hence, it should pace up in the period of meeting the conditions of full membership of European Union, and it should make all necessary legal and structural regulations. Key Words: Economic and Financial Union, European Union, Euro, Union Currency System, Economic Integrations, TARGET. Science Code: EKON 590. 102

ÖZET Dünya ekonomisi, 80'li yıllardan itibaren büyük değişikliğe uğramıştır. Özellikle dünyada benimsenen `bırakın geçsinler, bırakın yapsınlar` serbestleşme politikası, ülkeleri hem ekonomik hem de siyasi yönden dışa açık hale getirmektedir. Finansal piyasaların da bu serbestleşme politikasının etkisi altına girmesi çok sürmemiştir. Ülkelerin finansal piyasaları birbirine yakınlaşmış hatta birbirlerini etkileyecek düzeye gelmiştir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri sahip oldukları sermaye miktarına göre belirlenir hale gelmiş ve böylece sermaye hareketlerinin önündeki engeller kalkmıştır. Uygulanan bu sıcak para politikasının finansal piyasalara yansıması hep iyi sonuçlar doğurmamaktadır. Piyasalarda bu politika sonucu oluşan istikrarsızlık, büyük finansal krizlere zemin hazırlayarak, ülkeleri finans yönünden zor duruma sokmaktadır. Finansal krizleri ortaya çıkaran faktörlerden biri de menkul kıymet borsa krizidir. Endeksin aşırı dalgalanması veya düşmesi anlamına gelen borsa krizleri, hem ekonomide hem de finansal piyasalarda belirsizlik ortamı yaratmaktadır. Menkul kıymet borsa krizleriyle ilgili beş teorik model analiz edilmiştir. Bu modellerden ikisinde, yatırımcılar tarafından uygulanan finansal korunma stratejilerinin borsa krizlerine yol açtığı ortaya konulmaktadır. Diğer modellerde ise piyasada bilgili olmayan günlük işlem yapan yatırımcıların davranışları, herhangi bir olaylar serisinin piyasaya hakim olan bilgileri değiştirmesi nedenler olarak görülmektedir. Konuyla ilgili olarak menkul kıymet borsa krizlerinin ekonomiyi belirleyen makro değişkenlerle ilişkisine bakılmıştır. Borsa krizlerinin para arzı, gayri safi yurtiçi hasıla ve döviz kurları üzerinde önemli bir etkisi olduğu görülmektedir. Değişkenler arasında iki yönlü ilişki bulunmaktadır. İki yönlü ilişki bulunması, para arzında, gayri safi yurtiçi hasılada ve döviz kurlarındaki değişimin de borsayı11 yakından etkilemesi anlamına gelmektedir. Oysa bu iki yönlü ilişki borsa krizleriyle faiz haddi, enflasyon oranı ve bütçe açığı arasında görülmemektedir. Yapılan çalışmalarda faiz haddi, enflasyon oranı ve bütçe açığı hisse senedi fiyatlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Fakat borsa krizlerinin bu makro değişkenleri etkileyebildiği yönünde bir sonuca varılamamaktadır. Menkul kıymet borsa krizlerine en önemli örnekler Amerika'da 1929 ve 1987 yıllarında yaşanan krizler sayılabilir. Bu borsa krizleri başta Amerika borsası olmak üzere diğer ülke borsalarını da etkisi altına almıştır. Özellikle 1929 yılında Amerika'da oluşan borsa krizi sonrasında dünya çapında yaşanan büyük bir ekonomik bunalıma dönüşmüştür. Ayrıca Meksika'da ve Türkiye'de yaşanan finansal krizler de borsalarda önemli ölçüde düşüşleri beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak menkul kıymet borsalarında yaşanan endeks dalgalanmaları veya düşüşler hafife alınmamalı, ekonomide meydana gelen diğer krizler gibi dikkatle incelenmelidir. Ill SUMMARY World Economy has been passed through big variations since 1980. Especially `laissez faire, laissez passe' ` liberalization policy, that is adopted by most of the world, makes countries open worldwide for both economic and political point of view. So it has not been a long time for financial markets to participate in such a liberalization policy. Financial markets of countries have been approaching even they have been affecting each other more closely. Developing levels of countries depend on amounts of capital they have. For this reason, obstacles that are in front of capital movements have been abolished. Implementation of this hot money policy does not always lead good results to financial markets. Instability of markets that İs formed due to this hot policy, give rise to big financial crises which make countries be in a hard position about finance. Another factor that brings on financial crises, is stock market crashes. Excessive volatility of index or excessive drop of index are the definitions of stock market crashes that bring along uncertainty for both economy and financial markets. Five theoretical models about stock market crashes have been analysed in thesis. In two of the models, hedging strategies that are implemented by investors cause stock market crashes. In other models; it can be seen that, behaviours of uninformed investors, behaviours of dily investors and changing of information dominating the market due to sequence of events bring about stock market crashes. Related with this subject; connection between stock market crashes and macro variables that determine economy, is examined. It can be seen that stock market crashes have crucial effect on money supply, gross domestic product and foreign exchange rate. Since two-way relation is found among variables, money supply, gross domestic product and foreign exchange rate also affect stock exchanges. Nevertheless; this two-way relation can not be seen for interest rate, inflation rate andIV budget deficit. In the studies; interest rate, inflation rate and budget deficit affect stock exchange so deeply. However, stock market crashes have no impact on these variables. The most important examples of stock market crashes are the ones in America in 1929 and 1987. These crashes affect closely stock markets worldwide. Especially, the 1929 stock market crash in America brought along a big and deep economic depression all over the world. Apart from, financial crises that were formed in Mexico and Turkey, brought about large drops in stock markets. These crises are also counted for crucial stock market crashes. To sum up; volatility or drop of index of stock markets should be taken so seriously, like other crises of economy should be examined so carefully. 92

105

We develop a tactical asset allocation strategy that incorporates the effects of macroeconomic variables. The joint distribution of financial asset returns and the macroeconomic variables is modelled using a VAR with a multivariate GARCH (M-GARCH) error structure. As a result, the portfolio frontier is time varying and subject to contagion from the macroeconomic variable. Optimal asset allocation requires that this be taken into account. We illustrate how to do this using three risky UK assets and inflation as a macroeconomic factor. Taking account of inflation generates portfolio frontiers that lie closer to the origin and offers investors superior risk–return combinations.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Kayıt no: 164033, Bu çalışmada, önce ekonomik kriz ve istikrar programı kavramlarıyla ilgili genel tanımlar verilmiş sonra teorik yaklaşımlara değinilmiştir. Daha sonra Türkiye'de 1980 öncesi ve 1980 sonrasından günümüze kadar olan zaman içerisindeki ekonomik krizlere değinilmiş ve sonra uygulanan istikrar programlarının makro ekonomik değişkenler üzerindeki etkilerine ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Son olarak, Türkiye'deki 1980 sonrası ekonomik krizler sonrası uygulanan istikrar programlarının etkilerinin karşılaştırmalı analizi yapılacaktır. Analizin yapılacağı değişkenler; enflasyon, ekonomik büyüme, ödemeler dengesi ve istihdamdır.

Genel olarak "yeni ekonomi"; teknoloji, globalizasyon ve artan rekabetin neticesinde verimlilik, enflasyon ve işsizlik alanlarında yaşanan kazançlar olarak karakterize edilebilir. Özellikle verimlilik artışı açısından bakıldığında, bu güçlerin Amerikan ekonomisinin son zamanlardaki başarısında önemli rol oynadığı görülür. Ancak bu etkilerin çoğu, günümüz iktisadi teori ve modellerle açıklanabilir. Bu da teknoloji, globalizasyon ve rekabeti , ekonominin yapısında daha derin ve temel değişikliklerle açıklayan yeni ekonomi kavramının daha hafifletmekten yanadır. Günümüzde, en uçtaki yeni ekonomi görüşü olan, ekonominin en temel kurallarının ve ilişkilerin değiştiğini destekleyen pek az kanıt bulunmaktadır.İnternetle ticaret bütünleştikçe, elektronik piyasaların özelliklerini anlamak da önem kazanmaktadır. İş dünyası, tüketiciler, hükümet ve akademisyenler, bu piyasaları analiz ederken çok çeşitli sorularla karşılaşmaktadırlar. Elektronik piyasalar, geleneksel piyasalara göre daha mı etkin çalışırlar? Bu piyasalardaki fiyat farklılaşmasına sebep olan faktörler nelerdir? Gelecek yıllarda elektronik ticaret alanındaki büyük gelişmeler neler olacaktır? Sonuç olarak bu çalışma ile, son zamanlardaki akademik araştırmaların ışığında bu sorulara cevap verilmeye ve gelecekteki araştırma alanları hakkında fikir verilmeye çalışılmıştır. The "new economy" is often characterized as the productivity, inflation, and unemployment gains that result from technology, globalization, and increased competition. These forces have indeed played an important role in the recent success of the U.S. economy, particularly in terms of productivity growth. The impact, however, is largely through familiar economic channels that are firmly embedded in conventional economic theories and models. This suggests that a moderate interpretation of the new economy, which acknowledges the role of technology, globalization, and competition but rejects the notion of deeper, more fundamental changes, is most appropriate. There is little evidence to date for the more extreme new economy view that the basic rules and relationships of the economy have changed.As the Internet emerges into commerce, it will be important to understand the characteristics of electronic markets. Businesses, consumers, government regulators, and academic researchers face a variety of questions when analyzing these markets. Will electronic markets have less friction than comparable conventional markets? What factors lead to dispersion in Internet prices? What are the major electronic commerce developments to watch in the coming years? This study addresses these questions by reviewing current academic research, discussing the implications of this research, and proposing areas for future study.

ÖZET Bu tezin amacı, para ikamesi olgusunun incelenmesi ve bu olgunun makro ekonomik etkilerinin ortaya konulmasıdır. Bu çerçevede para ikamesinin çeşitleri ve ortaya çıkış nedenleri ve makro ekonomik etkileri teorik düzeyde incelendikten sonra, Türkiye'de para ikamesini etkileyen faktörler ve para ikamesinin belli başlı makro ekonomik değişkenler üzerindeki etkileri ekonometrik olarak analiz edilmiştir. 1970'li yıllarda gelişmiş ülkeler açısından literatürde incelenen konu, 1980'li yıllarda gelişmekte olan ülkeler açısından bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkelerin para ve döviz kuru politikalarında etkinsizliğe, senyoraj ve enflasyon vergisinde kayıplara yol açan bu olgu reel ekonominin gelişmesini de olumsuz etkilemektedir. AB ülkeleri entegrasyon sürecinde ilk etapta paralarını kendi aralarında sabitleyerek, daha sonra da ortak bir para birimine geçerek para ikamesini ve dolayısıyla bu olgunun olumsuz etkilerini ortadan kaldırmıştır. Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sorun olan para ikamesi olgusu, 1980 sonrası dönemde Türkiye örneği ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türkiye'de para ikamesi ve bu olguyu etkileyen faktörlerinin ortaya konulmasında EKKY (En Küçük Kareler Yöntemi ) kullanılmıştır. Yapılan analizde gerçekleşen enflasyon oranı, döviz kurunda artış yönündeki beklenti ve para arzındaki artışın para ikamesi oranını artırdığı, buna karşılık faiz oranı ve İMKB indeksi arttığında söz konusu oranın düştüğü belirlenmiştir. Bununla beraber para ikamesinin en duyarlı olduğu değişkenin, gerçekleşen enflasyon oranı ve döviz kurundaki beklenen değişim olduğu görülmüştür. Türkiye'de yaşanan para ikamesinin paranın dolanım hızını artırdığı, döviz kurlarına ise değer kazandırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, para ikamesi önemli bir kamu geliri olan senyoraj geliri ve enflasyon vergisini ise azaltmaktadır. Reel ekonomi açısından da yarattığı olumsuzlukları düşünüldüğünde ve 2001 yılında yaşadığımız finansal kriz sonrasında Türk halkı tarafından da bir histeriye dönüşen döviz talebi dikkate alındığında, ulusal paraya güven kazandırılarak para ikamesinin önlenmesinin ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiği söylenebilecektir. Türkiye'de yaşanan para ikamesine yol açan en önemli değişkenlerin gerçekleşen enflasyon ve döviz kurundaki değişim beklentisi olduğu gerçeği, para ikamesinin enflasyonla mücadelede başarılı olunması halinde büyük ölçüde ortadan kalkacağını ortaya koymaktadır. Güçlü ve kendi halkı tarafından güvenilen bir paraya sahip olunması, ekonomik ve politik istikrara yakından bağlıdır. ABSTRACT The objective of this study is to examine currency substitution and its macroeconomic impacts. Factors affecting currency substitution and the impact of currency substitution on basic macroeconomic variables are analysed econometrically after a theoretical background discussion on the emergence of currency substitution, and its forms and macroeconomic impacts. Currency substitution which was treated in the literature for developed countries during seventies, emerged as a problem for developing countries during eighties. Currency substitution leads inefficiencies in monetary and exchange rate policies, losses in seigniorage and inflation tax and a negative impact on the real economy in a country. EU countries pegged their currencies to each other as a first step, and then inaugurated currency union thus removed currency substitution and its negative impacts. Currency substitution which is major problem for both developing and developed countries is studied within the context of Turkey in the post 1980 era. Currency substitution in Turkey and contributing factors are analysed by the method of least squares. According to the analysis, it is concluded that the rate of currency substitution increases as a result of the expectations for higher inflation and exchange rates, and rises in money supply; decreases as interest rates and İMKB index increase. It is also found that most sensitive variables of currency substitution are changes in inflation and exchange rates. It is also concluded that currency substitution causes increases in the velocity of money and exchange rates but decreases in seigniorage, an important public income. It seems that it is a very important item on Turkey's agenda preventing currency substitution in order to reaffirm trust on the national currency when negative effects of currency substitution on the real economy and the excess demand for hard currencies during the 2001 financial crisis are considered. The fact that expectations toward higher inflation and exchange rate fuels currency substitution, leads us to think that it will be prevented to a large extent by a successful anti- inflationary programme. The existence of a powerful and trusted national currency is closely related with the economic and political stability. 171

120

200

ÖZET Günümüzde çek, değer ölçüsü niteliği taşıyan, nakit paranın yerine kullanılabilen, taşınması ve kullanılması kolay bir ödeme aracıdır. Bunun yanında nakit para ve çekin özelliklerini de içeren ve ek avantajlara sahip olan kartla ödeme sistemi gibi modern ödeme sistemleri de gittikçe yaygınlaşmaktadır. Kredi kartı, kart hamilinin nakit para taşımaksızın alışveriş yapmasına olanak tanıyan yada ATM'lerden nakit para çekme (kredi) kolaylığı sağlayan bir çeşit ödeme aracıdır. Kredi kartı tüketici işlemlerinde önde gelen bir araç olmakta ve günümüzde borç ödemelerinde çekin yerini almaktadır. Kredi kartının en basit özelliği mal alımında kredi imkanı sunmasıdır. Türkiye'de kredi kartlarının 1990'lı yıllardan itibaren kullanım oranı artmaya başlamış olup, günümüzde küçümsenmeyecek rakamlara ulaşmıştır. 1992 yılında 1 milyon adet seviyelerinde olan kredi kartları bugün yaklaşık olarak 14 milyon adede ulaşmıştır. Kredi kartları ile yapılan harcama tutarları ise 5.784 Milyar TL' a ulaşmıştır. Kredi kartları birçok makro ekonomik etkiye sebep olmaktadır. Kredi kartı harcamaları özellikle belirli zamanlarda gelir elde eden (memurlar ve işçiler gibi) kesim tarafından yapılmaktadır. Kredi kartlarıyla yapılan harcamalar daha çok mübadele amacıyla kullanılmakla birlikte ihtiyat ve spekülasyon amacıyla da kullanılmaktadır. Kredi kartı işlem ciroları ile M1 para arzı arasındaki korelasyon ve regresyon ilişkisisinde anlamlılık mevcut olup bu iki değişken arasında doğrusal bir ilişki mevcuttur. Gerekli yasal düzenlemeler ve devlet tarafından çeşitli politikalarla desteklendiği taktirde ekonominin kayıtdışılığı azalmış, ekonomik hayatta yeni bir finansal enstrümana kavuşulmuş ve birçok alanda para yerine kullanma olanağı sağlanmış olacaktır. SUMMARY Today cheque, which has measure value like cash and is easy to carry and use, is a payment instrument as a substitution of money. In addition, modern payment systems are becoming widespread gradually like credit card which has specifications of cheque and cash and a lot of additional advantages. Credit Card is a kind of payment instruments that enables its users to shop without carrying money, and draw cash through Automatic Teller Machines (ATM) Credit card, is an important instrument for consumer transactions, and it replaces its cheque in payments of loans. The most simple specification of Credit Card is to provide crediting in purchases. In Turkey, use of credit cards began to increase in 1990 and today it has reached a remarkable number. While the number of credit cards was around 1 million in 1992, it has reached approximately 14 million with consumption amount TL 5,784 billion. Transactions by credit cards affecting macro economies in many ways are made by especially officers, workers etc. who receive regular wages. Credit card is used not only as a means of exchange but also precaution and speculation. There is an acceptable linear relation of correlation and regression between transactions turnover and Ml Money Supply. If use of credit cards supported by both the legal regulations and policies by government, the unrecorded economic transactions will be decreased and a new financial instrument that can be used in many ways will be added to the economical life. 134

144 ÖZET Bu çalışma, kısa vadeli sermaye hareketlerinin gelişmekte olan ülkelerde ve 1989-1997 döneminde Türkiye'deki makroekonomik etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, bu çalışma sermaye kontrollerini ve sermaye hareketlerinin olumsuz etkilerini gidermek için sermaye kontrolü uygulayan ülkelerin deneyimlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Gelişmekte olan ülkelere yönelik kısa vadeli sermaye akımları döviz kuru, ticaret dengesi, para ve faiz politikalarında, finasal ve reel sektörde önemli istikrarsızlıklara neden olmuştur. Kısa vadeli sermaye hareketleri ile gelişmekte olan ülkelerin ekonomik yapısı birbirini karşılıklı olarak etkilemektedir. Türkiye finansal serbestleşmeyi 1980'lerde aşama aşama gerçekleştirdi. Türkiyede dış finansal serbestleşme 32 sayılı Kararla tamamlandı. Türkiye kamu açıkları ve kalkınma için kaynak ihtiyacı nedeniyle, kısa vadeli sermaye hareketlerini istemiştir. Kısa vedeli sermaye hareketleri kamu açıkları ve makroekonomik istikrarsızlık sonucu oluşan faiz-döviz kuru arbitrajı nedeniyle Türkiyeye gelmiştir. Türkiye'de finansal serbestleşmeden sonra, makroekonomik istikrarsızlık artmıştır. Genellikle sermaye kontrolleri uygulayan ülkeler daha fazla makroekonomik istikrara sahiptir. Sermeye kontrollerinde değişik yöntemler uygulanmaktadır. 145 ABSTRACT This study aims to analyze the macroeconomic effects of the short term capital movement in devoloping countries and Türkiye Economy in the term 1989-1997. This study also aims to analyze the capital control and the experience of the countries which apply to capital control for sterilize the negative effects of capital movements. Short term capital flowing to developing countries has caused important instability in exchange rate, trade balance, money and interest policies, financial and real sectors. There is an interaction between short term capital movements and economic structure of developing countries. Türkiye has gradually realized financial liberalization in 1980's. External financial liberalization in Türkiye was completed by the code numbered 32. Türkiye has wanted short term capital movements for public deficits and to reply the needs of resource for development. Short term capital movements came to Türkiye because of interest - exchange rate arbitrage which was the result of public deficits and macroeconomic instability. Finally, financial liberalization increase the macroeconomic instability in Türkiye. Countries applying the capital controls generally have more macroeconomic stability. It's applied different methods in capital controls. tC YÛKSEKÖ?RİTIM JOWlfU DOKÜMARTASYOR MQKEZJ 145

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI İKTİSAT POLİTİKASI BİLİM DALI KÜRESELLEŞEN DÜNYA EKONOMİLERİNDE ULUSLARARASI FİNANSAL SERMAYE HAREKETLERİ TEZ OZETI Bu çalışmada, son on-onbeş yıldır iktisat literatürü içinde kendine önemli bir yer edinen ve özellikle `Güneydoğu Asya Krizi` ile tüm dikkatleri üzerine toplayan, `Uluslararası Finansal Sermaye Hareketleri` nin Küreselleşme olgusu ile birlikte günümüz ekonomik düzeninde almış olduğu yeni çehre incelenmiştir. Araştırmanın temel amacı, ülkelerarası ekonomik etkileşimin alabildiğince artığı, ulusal pazarların birer dünya pazarı haline geldiği, 2000' li yılların dünyasında; `Uluslararası Finansal Sermaye Hareketleri` nin nedenlerini, boyutlarını ve en önemlisi de makro ekonomik dengeler ile olan ilişkilerini ortaya koyabilmektir. Çalışmanın içinde, finansal hareketler ile makro ekonomik büyüklükler arasında olması muhtemel bir ilişkiyi ortaya çıkarabilmek amacıyla, Türkiye Ekonomisi' ne ait verilerin kullanıldığı ekonometrik bir model de oluşturulmuştur. Sonuç olarak, uluslararası finansal sermaye hareketlerinin, özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerinde olumlu bir takım etkiler yarattığı tespit edilmiştir. Ancak, iç makro dengelerini sağlayamamış ve bu dengesizliklerini devamlı suretle dışarıdan aldığı yabancı kaynaklı sermaye ile örtmeye kalkan ülkelerde bu tip sermaye hareketlerinin olumsuz sonuçlara ulaştığı da gözlenmiştir. Bu noktada, sorumluluk sermaye hareketlerinde değil, tam tersine ekonomilerde var olan yapısal bozuklukları telafi etme yoluna gitmeyen yerel yönetimlerdedir. Tezi Hazırlayan : Ufuk DEDEOGLU Tez Danışmanı : Yrd.Doç.Dr. Nurhayat ONKÖK Tez Kabul Tarihi : 09.07.1999 - 99/12 Jüri Üyeleri : Doç.Dr. Neşe ERİM Yrd.Doç.Dr. Figen BÜYÜKAKIN n KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI İKTİSAT POLİTİKASI BİLİM DALI INTERNATIONAL FINANCIAL CAPITAL MOVEMENTS TN GLOBALIZING WORLD ECONOMICS The Summary of the Study In this study, The International Financial Capital Movements that have an important role during the last fifteen years in the economy literature and have drived attention on themselves at the event of Southeast Asia Crises are analyzed together with the globalization phenomenon in order to find out their new places in the nowadays economic field. The basic aim of this study is to put forward the reasons behind, the amounts and most importantly the relations with the macro economic equilibria of the international financial capital movements in the world of 2000's in which national markets have each become internationalized with increasing amount of economic interaction among themselves. In order to find out a possible relationship between the Financial Movements and Macro Economic Equilibria an economic model based on the Turkish Economy* s data is developed and tested in this study. In conclusion, it has been proved that the International Financal Capital Movements have positive effects especially on the economies of developing countries. However, it has been observed that Capital Movements have negative results on, countries which couldn' t keep their internal balances in right order and try to solve this problem by borrowing foreign capital. It can be said that the responsibility of all of these can not be attributed to Capital Movements but to local administrations which don't tend to compensate the constructive distinctions. National authoriti which are enable to solve structural economic problems are said to be responsible. Tezi Hazırlayan : Ufuk DEDEOGLU Tez Danışmanı : Yrd.Doç.Dr. Nurhayat ONKÖK Tez Kabul Tarihi : 09.07.1999 - 99/12 Jüri Üyeleri : Doç.Dr. Neşe ERİM Yrd.Doç.Dr. Figen BÜYÜKAKIN m 79

A computable general equilibrium model of the South African economy (IDC-GEM) is outlined. The model is used to analyse the effects on the economy of increases in government spending such as are at the core of the new government's Reconstruction and Development Program. The analysis concentrates on the implications of alternative methods of finance for the program. Results are reported for macroeconomic variables, for the prospects of industries and regions, and for income distribution.

No abstract.

ÖZET özellikle 1980 sonrasında ekonomi üzerindeki ağırlığını duyuran kamu iç borçlanmasının temel nedeni bütçe açıklarının hızla artmasıdır, tç borçlanmalar yüksek faiz oranlarından yapıldığı için, bu da bütçeye ağır bir yük getirerek açığın büyümesine neden olmuştur*. Buna bağlı, olarak borç anapara ve faiz ödemelerinin kamu harcamaları içindeki payı artarken, borçların' vadesi kısalmaktadır, kamu finansman açığındaki büyük ı>ay Kî T açıklarından konsolide bütçe açıklama kaymıştır. Devlet iç borçlanma senetlerine uygulanan faiz oranları, para piyasası faiz oranları için önemli bir gösterge oluşturmaktadır, kamu otoritesinin iç borçlanmada bankaların kaynaklarını artan ölçüde kullanması, bankacılık kesiminden özel kesime yönelen kredi hacminin de daralması sonucunu doğruyor, bu durum finansman maliyetlerini yükselterek özel kesimi n yatırım eğilimini yavaşlatmaktadır. İç borçlanmanın artışı para arzı, fiyatlar genel seviyesi, gelir dağılımı, tüketim ve yatırım harcamalarına etkileyerek ekonominin genel dengesini bozmaktadır. Kamu borçlanmasının parasal- genişleme nedeniyle enflasyonu hızlandırması, zorunlu tasarruf yaratarak kamu dışı kesimlerin fazlalarını kendisine aktarıyor. SUMMARY The main reason lies under the domestic public borrowings, which has been remarkably effecting the economy espeeialy since 1980, is the rapidly increasing budget deficits. Because of the fact that the domestic public depts are based on the high interest rates, bringing up a heavy load for the budget-, the budget deficits have been increased. Due to this fact, the payments, of the debt main-amount and debt interests become more important considering the government expenditures whereas the due of those shorten. As a result of all. those negative economic events the consolidated budget deficits have an important role in the public finance deficits recently, while the State Economic Enterpri ses had in the past. Interest rates of domestic public debts are important criterians for interest rates of monetary marketing. Owing to the fact that the public authority uses the resources of banks 'more often, for the domestic debts the total credit amount,which is discussed about the private sect. or but. not the banking sector anymore, decreases. Andes the result, the finance costs increase maki ng the tendency of the private sector decrease. Increasing debts effect the money suppiy, the general level of. prices, the income distribution and the expenditures of consumption and investment, respectively and this destructs the general economic balance. The public debts cause a rap idly increasing inflation because of the monetary expansion, creating the f.orced savings and as the result they ci rculate the surpluses of the all sectors often than the publ in sector through themselves. 91

The aim of this study is to discuss and to quantify the macroeconomic effects of further European integration on the countries outside the European Community. We use Finnish economy as an example in our quantitative analysis. However, for the most part of the study the analysis is in general level and thus can be applied to many other countries as well, especially to other EFTA countries.

This paper provides projections of the Canadian population and labour force and places the projections in historical context. The implications of future demographic changes for the labour force the macro-economy and particular industries and occupations are given special attention. The projections are for five-year intervals for the period 1986-2036. (SUMMARY IN FRE) (EXCERPT)

El presente trabajo sostiene la importancia de la inversión en defensa, como parte de la inversión pública, en la potenciación de la base industrial y tecnológica del país y en el desarrollo de sectores productivos innovadores. El análisis se realiza a través de un modelo de equilibrio general dinámico estocástico (DSGE). La principal conclusión que se deduce es que el aumento en la inversión pública, cuando es complementaria del progreso tecnológico asociado a la inversión privada, se traduce en un crecimiento de la producción, el empleo, la inversión y la productividad en el conjunto de la economía. En consecuencia, en la medida que la inversión pública en defensa es generadora de innovación y progreso tecnológico, también contribuye de forma positiva al crecimiento del país. This paper argues the importance of investment in defense, as part of public investment in enhancing the industrial and technological base of the country as well as in the development of innovative productive sectors. The analysis is performed through models of dynamic stochastic general equilibrium (DSGE). The main conclusion is that the increase in public investment, when it is complementary to the technological progress associated with private investment, translates into higher growth of production, employment, investment and productivity in the whole economy. Accordingly, to the extent that public investment in defense is generating innovation and technological progress, also it contributes positively to growth.

In this paper we explore the macroeconomic effects of the structural funds assigned to Spain in the "Agenda 2000". The total amount of these funds is 213 billions of euros for the 2000-2006 period, 18 billions of such amount corresponding to the Cohesion Fund. Spain will receive 56.6 billions of euros: 45.4 billions of euros from the Structural Funds (80 percent) and 11.2 billions of euros from the Cohesion. The main results of our simulations are that, on the one hand, during the 2000-2006 period, there will be an increase of GDP of 3.5% over the non-Agenda baseline level. On the other hand, the unemployment rate will be (in annual mean) 1,5 percentage points below the non-Agenda baseline rate, meaning that 250,000 posts are maintained year by year by those funds received by Spain. In our opinion, the success for the Spanish economy of the funds assigned in the Agenda 2000 is related to the maintenance of the effects on GDP and on employment accumulated since the reform of the structural funds registered in 1987 and consolidated in the so-called "Delors II Package covering the 1994-1999 period.