596 results on '"Yunanistan"'
Search Results
152. Trakya'nın İtilaf Devletleri Tarafından Yunanistan'a Devri (1920).
- Author
-
BOZKURT, Abdurrahman
- Subjects
- *
WORLD War I -- Territorial questions , *POLITICAL geography , *WORLD War I ,TREATY of Sevres (1920) ,TREATY of Neuilly-sur-Seine (1919) ,WORLD War I armistices - Abstract
After World War I, the balances between the Entente States aimed at reshaping the Balkan geography in line with their political, military, economic, social and cultural concerns led to an increase in the influence of Greece in occupied Thrace. The Allied Powers, which signed the armistice of Salonica with Bulgaria and the Mudros Armistice with Turkey, primarily prepared the military infrastructure and made it easier for Greece to feel its influence in Western and Eastern Thrace. In the process of the Treaty of Sèvres, the Allied Powers gave approval for the military occupation of Thrace by Greece. Meanwhile The Allied Powers, which subsequently imposed the treaty of Neuilly on Bulgaria and the Treaty of Sèvres on Turkey, handed over Thrace to Greece officially, with certain conditions and obligations under the Treaty concerning Thrace signed at Sèvres. In this study, which aims to analyze the factors and variables affecting the transfer of Thrace to Greece by the Allied Powers which is of great importance to the Eastern Mediterranean, Turkish Straits, Black Sea and Anatolia with the Balkans. together with the British archival documents and the treaties texts, will be used. British archival documents offer a different perspective on the approaches of the Allied Powers to Thrace and their approach to the Greek operation during the Sèvres process. It is expected that the treaty texts signed with the Treaty of Sèvres and which are not mentioned much in the literature, are expected to make a significant contribution to this study by revealing the conditions and obligations of Thrace that were transferred to Greece. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
153. BULGARİSTAN-YUNANİSTAN NÜFUS MÜBADELESİ İLE TÜRKİYE-YUNANİSTAN NÜFUS MÜBADELESİ ARASINDAKİ ETKİLEŞİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ.
- Author
-
ÖZLEM, Kader
- Abstract
The new borders, emerged by the effects of the Balkans Wars and First World War as well as the independence movements in Balkans in 19th century created demographic problems for the Balkans states, which aimed to transform into nation-state. Exchange of populations appeared one of the main alternatives for those states, which tried to solve that problem by using the methods of wars, assimilation policies and deportation. This article, which aims to analyze the exchange of populations in the examples of Turkey, Greece and Bulgaria examines the interaction processes between the population exchanges of Bulgarian-Greek in 1919 and Turkish-Greek in 1923. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2019
154. Land registration in former Ottoman lands: Salonica and its Environs 1917-1922
- Author
-
Can Eyüp Çekiç and Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi/fen-edebiyat fakültesi/tarih bölümü/yakınçağ tarihi anabilim dalı
- Subjects
Cultural Studies ,History ,Greece ,Levantine ,Selanik,Levanten,Osmanlı,Yunanistan,Çiftlik ,Farm ,Salonica,Levantine,Ottoman,Greece,Farm ,Language and Linguistics ,Selanik ,Social ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,Ottoman ,Salonica ,Levanten ,Yunanistan ,Osmanlı ,Sosyal ,Çiftlik - Abstract
Bu çalışma Balkan Savaşları sonucunda bölgenin Yunan Devleti hakimiyetine giren Selanik ve çevresinde yaşanan mülkiyet sorunlarını inceliyor. Makale genel olarak 1917’de Venizelos Hükümeti’nin hem topraksız köylülere toprak verip hem de Osmanlı’dan kalan toprakların millileştirilmesi amacıyla uygulamaya koyduğu toprak reformunun sonuçlarını irdeliyor. Yunan Hükümeti bu kararla Osmanlı vatandaşlarının mülklerinin müsadere edildiğini açıklarken, geri kalan arazilerin ise beşte birinin kamulaştırıldığını ilan ederken, karşısına Osmanlı döneminde mülk sahibi olmuş İngiliz vatandaşlarının şikayetleri çıkıyor. Söz konusu İngiliz vatandaşları, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bölgedeki en önemli güç olan İngiltere’nin İstanbul’dan Malta’ya uzanan egemenliğine güveniyor ve davalarını savunması için İngiliz temsilciliklerine başvuruyor. Büyük ölçüde sözü geçen dava kayıtlarına dayanan bu çalışma ilk olarak, savaş sonrasında İngiltere’nin Yunanistan üzerindeki nüfuzu, İngiliz temsilciliklerinin çalışma biçimi, Osmanlı’dan sonra uzun bir süredir bölgede hâkim toprak rejimi olan çiftliklerin statüsü, bölgedeki Levanten yatırımları ve Selanik’teki arsa rantı gibi birbirinden farklı görünen konuların Osmanlı’dan ulus-devlete geçiş açısından belirli bir örüntünün parçaları olduğunu iddia ediyor. İkinci olarak ise savaş sonrasında İngiltere’nin bölgede en az askeri varlığı kadar ekonomik çıkarlarını da nasıl koruduğuna dikkati çekiyor., Due to the pressure of migration and to solve the question of landless farmers, the Venizelos administration passed a Land Reform in 1917. It also offered the government a chance to secure its rights on the former Ottoman lands in Thessaly. According to the new law, one-fifth of the çiftliks shall be national property. The law further provides that the Greek Government is authorized to expropriate çiftliks at their pre-WWI value. While the lands of the Ottoman subjects absent from Greece were sequestered, British subjects applied British authorities to support their cases. Depending on British documents, this study first claims diverse issues such as the influence of Britain in Greece following WWI, the operations of the British legations in the region, the post-Ottoman statue of old çiftliks, the Levantine presence in the region, and land values in postwar Salonica constituting a single pattern that represents the transition from the empire to nation-states. Second, the study aims to expose how Britain, besides its military presence, tried to protect its economic interests in the region.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
155. Avrupa’da Sol-Popülizmin İktidar Deneyimi: Syriza ve Podemos
- Author
-
YILDIRIM, Yavuz
- Subjects
Social ,Geography, Planning and Development ,Management, Monitoring, Policy and Law ,Yunanistan ,İspanya ,Liberal demokrasi ,Avrupa siyaseti ,Toplumsal hareketler ,Sosyal - Abstract
Popülizm hakkında, demokrasilerin otoriterleşmesi tartışmasıyla ilgi kurularak, hem teorik açıdan hem de çeşitli ülke örnekleriyle pek çok çalışma yapıldı. Önceki dönemlerde genellikle Latin Amerika üzerinden anlaşılan bu tartışma, Avrupa kanadında ise aşırı-sağ eğilimlerle birlikte ele alınmaktadır. Bu çalışmada farklı olarak sol-popülist eğilimler sahip Syriza’nın ve Podemos’un partileşme ve hükümet ortağı olma süreçleri aktarılmıştır. Çalışmada öncelikle sağ ve sol-popülizmin teorik zeminleri ve söylemsel farklılıkları, yakın dönem çalışmalara odaklanarak, genel çerçevesiyle analiz edilmiştir. Devamında iki parti üzerinden solpopülist siyasetin hükümet deneyimi anlatılmıştır. Çalışmanın temel sorusu, sol popülist eğilime sahip hareketlerin partileşme ve hükümet olma sürecinde ne düzeyde değişime uğradığıdır. Gerek Syriza gerekse Podemos ülkelerindeki ana akım siyasetin işleyişini önemli ölçüde değiştirememiştir. Ancak partilerin kendilerini yeniden konumlandırmaları, demokratik tartışmayı yeniden gündeme getirmeleri ve siyasal tartışmaların genel seyrini etkilemeleri açısından belirleyici aktörlere dönüşmüştür. Sonuç olarak yazıya konuolan partilerin radikal öğelerden sıyrılıp merkez siyasetin oyuncusu olsa bile demokratik işleyişte pratik ve normatif dönüşümlere yol açtığı vurgulanabilir.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
156. Kıbrıs Müzakerelerinde 'Taksim' Tartışmaları (1956–1959)
- Author
-
Emrah Balıkçıoğlu
- Subjects
i̇ngiltere ,türkiye ,yunanistan ,kıbrıs ,enosis ,taksim ,the great britain ,turkey ,greece ,cyprus ,partition ,History (General) ,D1-2009 - Abstract
Kıbrıs Sorunu, Türk dış siyasetinin en önemli sorunlarından birisidir. Türkiye ve Yunanistan’ın, Kıbrıs’taki Türk ve Rum halkı arasındaki sorunu çözme çabaları ise bugün de devam etmektedir. Sorun, Kıbrıslı Rumlar ile Yunan Hükümeti’nin enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı) emellerinden doğmuştur. Zira İngilizlerin 1878’de Kıbrıs’a gelmesinden sonra, Rumlar, Yunanistan’ın da desteğiyle, İngilizlerden enosis talebinde bulunmuş ve Yunan Hükümeti, enosisi gerçekleştirebilmek için, 1954’te Kıbrıs Sorunu’nu Birleşmiş Milletlerin (BM’nin) gündemine taşımıştır. Ancak Kıbrıslı Türkler enosise itiraz etmiştir. Türklere göre, enosis olması hâlinde, kendi güvenlikleri tehlikeye girebilirdi. Bu sebeple Türk Hükümeti, 1954–1956 yılları arasında Kıbrıs’taki sömürge statüsünün devamını, bu olmazsa adanın Türkiye’ye iadesini savundu. 1956’da ise Türk Hükümeti, resmî siyaset olarak taksim tezini benimsedi. Bazı araştırmacılar, Türk Hükümeti’ni Kıbrıs’ın taksimini istemeye teşvik edenin İngiliz Hükümeti olduğunu iddia etmektedirler. Bu çalışmada söz konusu iddialar ışığında taksimin bir İngiliz siyaseti olup olmadığı tartışılacaktır.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
157. 1854 YANYA-TIRHALA OLAYLARI VE OSMANLI DEVLETİ
- Author
-
Emine GÜMÜŞSOY
- Subjects
Yanya ,Tırhala ,Osmanlı Devleti ,Yunanistan ,isyan ,Language and Literature - Published
- 2016
158. AVRUPA'DA OKUL MÜDÜRLERİNİN HAZIRLANMASI
- Author
-
Abdurrahman ILGAN, Hilmi SÜNGÜ, and Semra KIRANLI
- Subjects
Okul müdürleri ,okullar ,İngiltere ,Kıbrıs ,İsveç ,Yunanistan ,Language and Literature - Published
- 2016
159. Osmanlı Döneminde Mora’da Bir Sahil Şehri: Balya Badra/Patra (1460-1715)
- Author
-
Ayşe Kayapınar
- Subjects
osmanlıdevleti ,balkanlar ,mora ,balya badra ,yunanistan ,Geography (General) ,G1-922 ,History (General) ,D1-2009 - Abstract
II. Mehmet tarafından fethinden sonra Mora bölgesi, Elvanoğlu Sinan Bey’in idaresinde bir sancağa dönüştürülmüştür. Mora toprakları 17 nâhiyeye bölünmüştür. Bunlar; Balya Badra, Vostiça, Hulumiç, Vumero, Krevukor, Arkadya, Leondar, Korintos, Kalavrita, Minhalu, Bezenik, Kalandriça (Halandriça), Sandomiri (Sandomeri), Grebena (Grevena), Ayo İlia, Gardiçko ve Mistra’dır. Bu nâhiyelerin büyük bir kısmı nâhiye merkezi olan yerleşim birimiyle aynı adı taşımaktadır. Bu durum Balya Badra nâhiyesi için de geçerlidir. Balya Badra nâhiyesi merkezi Balya Badra şehrinin adını taşımaktadır. Bugün Patra/Patras olarak bilinen şehir, Osmanlı döneminde Balya Badra olarak bilinmekteydi. Bu çalışmanın amacı, 1460-1715 yılları arasında Balya Badra şehrinin nüfusunu ve şehrin tarihsel gelişimini incelemektir. Çalışmanın kaynağını Mora Sancağına dair tutulan Osmanlı tahrir defterleri oluşturmaktadır. Kullanılan kaynakların tanıtımından sonra şehirdeki nüfus artışı, büyüme oranı ve Türkleşme ile İslamlaşma sürecine değinilmektedir. Çalışmada ayrıca Patra’daki mahalle isimlerini, vergi mükelleflerinin sayısını ve dini mensubiyetini gösteren tablolara yer verilmiştir. 1514/1515 yılında burada sadece bir Müslüman mahallesi, 20 Hıristiyan, 8 Yahudi, bir Çingene ve bir de Hiristiyan müsellem cemâ’ati vardı. 1715 yılına gelindiğide şehirde 13 Hıristiyan, 4 Müslüman ve bir de Yahudi cemaati bulunmaktaydı. Patra halkının tarımsal üretimi, vergi oranları, Patra sakinlerinin ödedikleri vergiler ve icra ettikleri meslekler üzerinde durulan konular arasındadır.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
160. Altın Şafak Kuzey Yunanistan Ve Batı Trakya'ya Odaklanarak Yunanistan'da Yeniden Var Olmaya Çalışıyor
- Author
-
Tulun, Teoman Ertuğrul
- Subjects
florina ,müslüman türkler ,altın şafak ,ırkçılık ,mülteciler ,stk ,yunan siyasi hayatı ,yunanistan'ın kuzeyi ,makedonya sorunu ,makedonca dil merkezi ,makedonya ,batı trakya ,yunanistan ,altın şafak (aş) ,yabancı düşmanlığı ,yunan aşırı sağcılığı ,aşırı sağcı örgütler ,1973 askeri darbesi ,göçmenler ,aşırı sağ ,yunan ,kuzey makedon ,yunanistan siyasi hayatı ,yunan parlamentosu - Abstract
Aşırı sağcı neo-Nazi grup Altın Şafak (AŞ) 18 Aralık 2022 tarihinde alenen yeniden ortaya çıkmış ve Yunanistan'ın kuzeyinde bulunan Florina şehrinde bir yürüyüş ve miting düzenlemiştir. AŞ, mitingi Yunanistan'daki "Makedonca Dil Merkezi"nin resmi bir STK olarak onaylanmasına tepki olarak düzenledi. Aşırı sağcı örgütlere karşı olan öğrenci örgütleri ve solcu siyasal partiler, AŞ'nin yürüyüşüne cevaben bir karşıt protesto düzenledi. AŞ ve diğer Yunan aşırı sağcıları son zamanlarda Makedonya meselesi etrafında toplanarak bunu siyasi bir malzeme olarak kullanmaktadır. AŞ, 1973 askeri darbesi ve rejiminden bu yana Yunanistan'da kültürel ve siyasal bir tabana sahip olmuştur. Ana akım siyasi partilerin bocalamaya başladığı dönemlerde halkın çoğunluğunun duyarlı olacağı konulara öncelik vererek siyasi partiler yelpazesinde kendilerine yer bulmaya çalışırlar. Ayrıca Batı Trakya'daki Müslüman Türklere karşı nefret yaymakta ve Makedonya sorununa müdahil olmaktadırlar. Yunanistan’ın Kuzeyi ve Batı Trakya'da gösterdikleri faaliyetlerinin, göçmen ve mültecilere karşı ırkçı ve yabancı düşmanı eylemlerden daha fazla siyasi fayda ve görünürlük getirmesi muhtemel duruyor. Altın Şafak resmen ve kağıt üzerinde Yunanistan'ın siyasi hayatından çekilmiş olsa da siyasi, kültürel ve ideolojik mirası hala yaşamaktadır., {"references":["Κουταβά Σπύρου, \"Η ΧΑ 'επιστρέφει' με συγκέντρωση διαμαρτυρίας στην Φλώρινα. 'Είστε ανεπιθύμητοι' δηλώνουν ΣΥΡΙΖΑ, ΠΑΣΟΚ και τοπικοί φορείς\", Veto News, 23 Aralık 2022, https://web.archive.org/web/20221223023350/https://www.vetonews.gr/paraskinio/item/61905-h-cha-epistefei-me-sygkentrwsh-diamartyrias-sthn-flwrina-eiste-anepithymhtoi-sthn-polh-dhlwnoyn-syriza,-pasok-kai-topikoi-foreis.","Vangelis Theodorou, \"Η Χρυσή Αυγή «επιστρέφει» στη Φλώρινα\";, TVXS - TV Χωρίς Σύνορα, 16 Aralık 2022, blm. Ελλάδα, https://tvxs.gr/news/ellada/i-xrysi-aygi-epistrefei-sti-florina.","\"'Macedonian Language Center' Registered,\" Millet News, November 30, 2022, sec. Greece, https://www.milletnews.com/greece/macedonian-language-center-registered.","Nicholas Alex Isychos, \"Mapping the Greek Far Right One Year After Golden Dawn's Conviction\", Occasional Papers, \"Transnational History of the Far Right\" Series (Washington, D.C: Institute for Europea, Russian, and Eurasian Studies, Ocak 2022), https://www.illiberalism.org/mapping-the-greek-far-right-one-year-after-golden-dawns-conviction/.","\"Annulment of the Establishment Decision of the 'Macedonian Language Center' in Florina Requested!\", Millet News, 10 Ocak 2023, blm. Greece, https://www.milletnews.com/greece/annulment-of-the-establishment-decision-of-the-macedonian-language-center-in-florina-requested.","Golden Dawn Criminals Are Unwelcome in Florina\", Hellas Post, 16 Aralık 2022, https://web.archive.org/web/20230112222137/https://hellas.postsen.com/local/206773/Golden-Dawn-criminals-are-unwelcome-in-Florina.html.","\"Annulment of the Establishment Decision of the 'Macedonian Language Center' in Florina Requested!\"; \"The Trial for the 'Macedonian Language Center in Greece' Begins\", Hellas Posts English, 17 Ocak 2023, blm. Local, https://hellas.postsen.com/local/245198/The-trial-for-the-Macedonian-Language-Center-in-Greece-begins.html.","\"Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği'ne kapatma davası açıldı\", Millet News, blm. Batı Trakya, erişim 14 Mart 2023, https://www.milletgazetesi.gr/bati-trakya/bati-trakya-fenerbahceliler-dernegine-kapatma-davasi-acildi.","\"Μέτωπο Νεολαίας - Χρυσή Αυγή: Η Χρυσή Αυγή στο πλευρό των μαθητών της Σταυρούπολης\", 04 Ekim 2021, https://web.archive.org/web/20211004132716/https:/www.antepithesi.gr/2021/09/blog-post_28.html","\"Εθνικιστικό Στέκι Θεσσαλονίκης 'ΣΑΡΙΣΑ': Επανέναρξη Λειτουργίας – ΑΝΤΕΠΙΘΕΣΗ\", 24 Ağustos 2021, https://antepithesi.gr/2021/08/blog-post_23-2.html/.","\"Neo-Nazi Group Golden Dawn Makes Resurgence in Greece\", Unicorn Riot (blog), 11 Ocak 2023, https://unicornriot.ninja/2023/neo-nazi-group-golden-dawn-makes-resurgence-in-greece/","\"Golden Dawn-Backed Youths Involved in Clashes at Greek School\", Euronews, 29 Eylül 2021, blm. news_news, https://www.euronews.com/2021/09/29/golden-dawn-backed-youths-involved-in-clashes-at-greek-school; \"Μέτωπο Νεολαίας - Χρυσή Αυγή\"","Kaki Bali, \"Golden Dawn Is down, but Greek Far Right Rises\", Deutche Welle, 17 Ekim 2021, blm. Politics/Greece, https://web.archive.org/web/20230126145031/https://www.dw.com/en/golden-dawn-is-down-but-far-right-rises-again-in-greece/a-59528529","ΤοΒΗΜΑ Team, \"Golden Dawn to again rear its ugly head in Thessaloniki\", Το Βήμα Online, 06 Ekim 2021, blm. International, https://www.tovima.gr/2021/10/06/international/golden-dawn-to-again-rear-its-ugly-head-in-thessaloniki/","Newsroom, \"Jewish Monument in Thessaloniki Vandalized Again\", Kathimerini, 29 Aralık 2022, blm. News, https://www.ekathimerini.com/news/1201231/jewish-monument-in-thessaloniki-vandalized-again/","\"Θεσσαλονίκη\", 28 2022, https://t.me/hellasdefenders/23","\"Neo-Nazi Group Golden Dawn Makes Resurgence in Greece\"; Chris Schiano, \"Leaked: A Year Inside The Failed Neo-Nazi Traditionalist Worker Party\", Unicorn Riot (blog), 05 Nisan 2018, https://unicornriot.ninja/2018/leaked-a-year-inside-the-failed-neo-nazi-traditionalist-worker-party/","Schiano, \"Leaked\"; \"Message from @VasilistheGreek\", DiscordLeaks, erişim 29 Ocak 2023, https://discordleaks.unicornriot.ninja/discord/view/358909#msg"]}
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
161. Yunanistan'ın Düşmanca Tutumuna Ve 1947 Paris Antlaşması'nın Askersizleştirmeye İlişkin Hükümlerinin İhlaline Karşı Rusya'nın Tepkisi
- Author
-
Teoman Ertuğrul Tulun
- Subjects
Rusya Dışişleri Bakanlığı ,İkinci Dünya Savaşı ,S-300 ,Paris Antlaşması ,Paris Barış Antlaşması ,Rusya ,Dışişleri Bakanlığı ,İtalya ,uçaksavar füze sistemi ,1947 Paris Barış Antlaşması ,S-300 uçaksavar füze sistemi ,Ege Denizi ,İtilaf Devletleri ,Rusya'nın Atina Büyükelçiği ,Ukrayna ,Oniki Ada ,Doğu Akdeniz ,Andrey Maslov ,Maria Zakharova ,füze sistemi ,Atina ,Yunanistan ,Rusya'nın Atina Büyükelçisi ,Ege ,Ege bölgesi - Abstract
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, 19 Aralık 2022 tarihinde Yunanistan’ın Ukrayna’ya S-300 uçaksavar füze sistemleri tedarik etmeye niyetine dair açıklamada bulunmuştur. Rusya’nın Atina Büyükelçisi Andrey Maslov, 26 Temmuz 2022 tarihinde “Şubat ayının sonundan bu yana, ikili ilişkilerimiz bozuldu, artık yok” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Yunanistan, Doğu Akdeniz ve Ege bölgesinde giderek daha fazla revizyonist bir politika izlemektedir. Oniki Ada, İtilaf Devletleri ile İtalya arasında imzalanan 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü Maddesi uyarınca, Yunanistan’a bırakılmıştır. Yunanistan’ın söz konusu adaları askerileştirmeye devam ederek, İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren önemli bir Antlaşma'yı açıkça ihlal ettiği bilinen bir gerçektir.
- Published
- 2023
162. Yunanistan'da hâlâ ayakta bir Osmanlı: narda(arta) saat kulesi
- Author
-
Neval KONUK HALAÇOĞLU and KONUK HALAÇOĞLU N.
- Subjects
Yunanistan ,Balkanlar ,Osmanlı Mimarisi ,Saat Kulesi ,Balkanlarda Osmanlı Mimarisi ,Greece ,Sanat ,vakit ,Clock Tower ,Ottoman Architecture in the Balkans ,Art ,time ,Narda (Arta) - Abstract
Saat kulesi inşa etme geleneği Avrupa’da XIII. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamış ve XIV. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Osmanlı topraklarına ise Kanunî Sultan Süleyman döneminden hemen sonra, XVI. yüzyıl sonlarında girmiş, XVIII. yüzyıl ile beraber gelişip yayılmıştır. Osmanlı Devleti’nde saat kulesi yapımı Osmanlıların batılılaşma süreciyle de ilgili olarak; Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. sene-i devriyesinde (1901- 1902), valilere saat kulesi yapımıyla ilgili gönderdiği irâde ile başlar. Bu çalışmamızda Yunanistan’da yaptığımız arazi çalışması sonrasında ayakta olduğunu tespit ettiğimiz Narda Saat Kulesi ilk defa seyahatnâmeler, The tradition of building clock towers started to be seen in Europe from the 13th century and became widespread in the 14th century. It entered the Ottoman lands at the end of the 16th century, right after the reign of Suleiman the Magnificent, and developed and spread with the 18th century. Clock tower construction in the Ottoman Empire In relation to the westernization process of the Ottomans; It begins with the order sent to the governors regarding the construction of the clock tower in the 25th year of Sultan Abdulhamid II's accession to the throne (1901-1902). In this study, the Narda (Arta) Clock Tower, which we determined to be standing after the fieldwork we did in Greece, will be introduced to the scientific world for the first time by considering travel books, Greek and Turkish scientific sources.
- Published
- 2022
163. Yunanistan’ın ege adalarına yönelik uluslararası hukuka aykırı eylemlerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Selman ÖĞÜT and Sümeyye DÜNDAR
- Subjects
Social ,Aegean Islands ,Aegean Sea ,Turkey ,Greece ,International Law ,Sosyal ,Ege Adaları ,Ege Denizi ,Türkiye ,Yunanistan ,Uluslararası Hukuk - Abstract
There are several problems between Turkey and Greece that they can be examined under many separate headings. Problems such as continental shelf, territorial waters, airspace, and not least the Cyprus conflict, have become extremely difficult to deal with as both sides have their own legal arguments. These problems, which have been on the agenda especially since the 1970s, became political and diplomatic crises and continue to be so today as well. Even though it might be assumed that the existing problems have existed since the second half of the 20th century, the origins of these problems go back to the Ottoman Empire and the existence of Greece as an independent state. The main reason for this study is to shed light on the problem of the Aegean Islands—which are scattered in the form of islands, islets, and rocks right in front of the Turkish mainland in the Aegean Sea; remained under Turkish domination for 400 years; creates security concerns from a geopolitical standpoint and can be described as indispensable—and on Greece’s attitude towards the existing problems that goes against international law., Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlar birçok ayrı başlık halinde incelenebilecek kadar çoktur. Kıbrıs başta olmak üzere kıta sahanlığı, karasuları ve hava sahası gibi sorunlar iki tarafın hukuksal dayanakları nedeniyle içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Özellikle 1970’lerden itibaren gündemden düşmeyen bu sorunlar, siyaset ve diplomasi krizi haline gelerek günümüze kadar devam etmiştir. Var olan sorunların 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren varlık gösterdiği düşünülse bile bu sorunların kökenleri Osmanlı İmparatorluğu’na ve Yunanistan’ın bağımsız bir devlet olarak varlık göstermesine kadar uzanmaktadır. Bu çalışmanın yapılmasının ana sebebi ise Ege Denizi’nde Türkiye anakarasının önünde ada, adacık ve kayalık şeklinde dağılmış halde bulunan, 400 yıl süresince Türk hâkimiyetinde kalan, jeopolitik anlamda güvenlik endişesi yaratan ve vazgeçilemez olarak tarif edilebilecek Ege Adaları sorununun, Yunanistan’ın var olan problemlere yönelik uluslararası hukuka aykırı tavrının gözler önüne serilmesidir.
- Published
- 2022
164. A Theoretical Approach to Inter-Regional Security Affairs: Greece-Saudi Arabia Relations
- Author
-
AKBAL, Ozdemir
- Subjects
Yunanistan ,Suudi Arabistan ,Yapısal Realizm ,Bölgesel Güvenlik ,Uluslararası Politika Teorileri ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Greece ,Saudi Arabia ,Structural Realism ,Regional Security ,Theories of International Politics - Abstract
Yunanistan Suudi Arabistan ilişkileri açısından en temel faktör ekonomik çıkarın ortaya çıkardığı birlikteliğin güvenlik politikasına dair ihtiyaçları da doğurmasıdır. Bu çerçeveden bakıldığında Yunanistan ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin güvenlik faaliyetleri açısından da bir politik süreci ortaya çıkardığı tespit edilmektedir. Bu tespite dayalı olarak da coğrafi olarak birbirinden ayrı güvenlik alanlarına ait olan iki devletin ortak güvenlik politikası ürettiği görülmektedir. Bu ilişki güvenlik çalışmalarına geleneksel bir bakış sergileyen ve coğrafi bir yaklaşım üzerine kurulu anlayışın açıklamalarından uzaktır. Yunanistan ile Suudi Arabistan arasındaki politik ilişkinin ortaya çıkışı gücün artırımı ve çıkarın peşinden gitme şeklinde açıklanabilir. Bu açıklamaya istinaden de her iki devletin ilişkisinin yapısal bir perspektifle ve hem sistemik seviyede hem de bölgesel diğer aktörlerin faaliyetlerinin etkisi üzerinden açıklanması mümkündür. Böylece çalışma farklı bölgesel yapıların karşılıklı ilişkisi bağlamında etkileşimini açıklama çabası sergilemiştir. Bu çabanın neticesi olarak sistemik seviyede ortaya çıkan etki ile bölgesel farklı aktörlerin ortaya koyduğu etkinin de bölgeler arası ilişkileri etkileyeceği ortaya konmuştur., The most fundamental factor in terms of Greek-Saudi Arabian relations is that the cooperation created by economic interests also creates the needs for security policy. From this perspective, it is determined that the relations between Greece and Saudi Arabia also reveal a political process in terms of security activities. Based on this determination, it is seen that the two states belonging to geographically separate security areas produce a common security policy. This relationship is far from the explanations of an understanding based on a geographical approach and showing a traditional view of security studies. The emergence of the political relationship between Greece and Saudi Arabia can be explained as the increase in power and the pursuit of interests. Based on this explanation, it is possible to explain the relationship of both states from a structural perspective and through the effects of the activities of other actors, both at the systemic level and regionally. Thus, the study made an effort to explain the interaction of different regional structures in the context of their interrelationship. As a result of this effort, it has been revealed that the effect that emerged at the systemic level and the effect of different regional actors will also affect the interregional relations.
- Published
- 2022
165. DIVAN POETS BORNED IN GREECE IN THE LIGHT OF TEZKIRES
- Author
-
Sema ÇAPIN
- Subjects
Divan ,Klasik Türk Edebiyatı ,Tezkire ,Biyografi ,Yunanistan ,Şair ,Literature ,Classical Turkish Literature ,Biography ,Greece ,Poet ,Edebiyat - Abstract
Edebiyat dünyasında iz bırakanlar, kendilerini tanımak isteyenler tarafından her zaman merak edilir. İnsanların bu meraklarına cevap veren eserlerin başında biyografiler gelir. Klasik Türk edebiyatında biyografinin karşılığı tezkiredir. XVI. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar Türk edebiyatında otuz altı tezkire yazılmıştır. Tezkireler, bilim camiası için dönemin şairlerinin hayatları, edebî kişilikleri ve eserleri hakkında bilgi ihtiva etmeleri açısından önemli kaynaklardır. Tezkirecilerin ele aldıkları konulardan biri de şairlerin nereli olduğudur. Altı yüz yıllık bir edebî geçmişi olan ve günümüzde hâlâ etkisini sürdüren klasik Türk edebiyatının hangi coğrafyalarda icra edildiğini öğrenmek açısından şairlerin nereli olduğu sorusuna verilen cevap elbette önemlidir.Bu çalışmada divan şairlerinin günümüzde Yunanistan sınırları içinde yer alan memleketleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun, Osmanlı kültürünün Yunanistan coğrafyasındaki yansımalarının öğrenilmesine katkı sunması beklenmektedir., Those who leave their marks in the world of literature are always wondered about by those who want to know about themselves. Biographies come at the beginning of the works that respond to people's curiosity. The equivalent of biography in Classical Turkish Literature is tezkire. From 16th to the early 20th century, thirty-six tezkires have been written in Turkish literature. Tezkires are important sources for the scientific community in terms of containing information about poets' lives, literary personalities, and works. One of the issues that Tezkireciler deals with is where poets are from. The answer to the question of where the poets are from is important to learn which geographies Classical Turkish Literature, has a literary history of six hundred years and continues to influence today.This study is aimed to determine the hometown of divan poets which are on the borders of Greece today. This study is expected to contribute to the learning of the reflections of Ottoman culture on Greek geography.
- Published
- 2022
166. REFLECTIONS OF THE 1974 CYPRUS PEACE OPERATION IN IZMIR LOCAL PRESS
- Author
-
KAYA, Ferhat
- Subjects
Yerel Basın ,İzmir ,Kıbrıs ,Türkiye ,Yunanistan ,Enosis ,Social ,Local Press ,Izmir ,Cyprus ,Turkey ,Greece ,Sosyal - Abstract
Tarih boyunca birçok devletin odak noktalarından birisi olan Kıbrıs adası, 20. yüzyılda Türk ve Rum halkı arasında ciddi olaylara sebep olmuştur. Rumlar kurdukları terör örgütü vasıtasıyla adada yaşayan Türkleri, zulüm ve katliam ile adadan gitmeleri için zorlamıştır. Yunanistan da adada yapılan zulümlere el altından destek olmuş, Türkiye de kendi ırkdaşlarını korumak amacıyla önce diplomatik girişimlerde bulunmuş, sonuç alamayınca da askeri müdahaleye başvurmuştur. Tarihe Kıbrıs Barış Harekâtı olarak geçecek olan bu müdahalenin hem içeride hem de dışarıda birçok yansıması olmuştur. Harekât gerek yerel basın gerek ulusal basın gerekse dünya basını tarafından yakından takip edilmiştir. Bu çalışmamızda, 20 Temmuz 1974 ve 14 Ağustos 1974 tarihlerinde Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklerin canını, malını ve namusunu korumak amacıyla Kıbrıs adasına yaptığı askeri harekatın, kurtuluşun şehri İzmir’in yerel basınına yansımalarını ele alacağız. Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapıldığı ilk günden harekatın bittiği güne kadar yaşanan gelişmeleri, İzmir halkının Kıbrıs’ta yaşanan askerî harekâtı yakından takip etmesini sağlayan Ege Ekspres, Ege Telgraf, Demokrat İzmir ve Yeni Asır gazetelerinin çerçevesinde değerlendireceğiz., The island of Cyprus, which has been one of the focal points of many states throughout history, was founded in the 20th century. it has caused serious events between the Turkish and Greek people in the Dec. The Greeks, through the terrorist organization they established, forced the Turks living on the island to leave the island with cruelty and massacre. Greece also secretly supported the atrocities committed on the island, Turkey first made diplomatic attempts to protect its own racists, and when it did not get results, it resorted to military intervention. This intervention, which will go down in history as the Cyprus Peace Operation, has had many reflections both inside and outside. The operation was closely followed by both the local press and the national press and the world press.July August 20, 1974 and August 14, 1974, Turkey, in order to protect the lives, property and honor of the Turkish Cypriots on the island of Cyprus, in this study, we will consider the reflections of the local press of Izmir, the city of liberation, we will consider. We will evaluate the developments from the first day of the Cyprus Peace Operation until the end of the operation within the framework of the Aegean Express, Aegean Telegraph, Democrat Izmir and Yeni Asir newspapers, which enable the people of Izmir to closely follow the military operation taking place in Cyprus.
- Published
- 2022
167. Avrupalılaşmasının Aşil Tendonu: Göç Politikaları ve Yunanistan Örneği.
- Author
-
Çakmak, Gizem Alioğlu
- Abstract
Copyright of Mukaddime Journal is the property of Mukaddime Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
168. LIVING AT THE MARGINS: WOMEN AND NATIONAL IDENTITY IN PAINS OF AUTUMN.
- Author
-
BEDLEK, Emine Yeşim
- Abstract
One of the most catastrophic events in modern Turkish history occurred on September 6-7, 1955. Fuelled by Turkish nationalism, riots targeting non-Muslim minorities aimed to homogenize the demographics and economy of the Turkish Republic. Political and social problems between Turkey and Greece had been threatening the lives of minorities for some time. In 1955, with the Cyprus issue accelerating tensions between Greece and Turkey, thousands of homes and shops were plundered in Istanbul, Izmir, and Ankara, with Greeks, Jews, and Armenians suffering material and spiritual harm. This sensitive issue is presented in Yılmaz Karakoyunlu's Pains of Autumn [Güz Sancısı], a novel in which the author portrays the lives of Muslim Turks and non-Muslim minorities of Turkey during the September 1955 events. This article analyzes the role of women as symbols (and makers) of nations, specifically in Pains of Autumn. It becomes evident that Karakoyunlu reveals his nationalist mindset in his treatment of the female characters and illustrates the close relationship between gender and nationalism in the book. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
169. YUNANİSTAN'DAKİ MAKEDON AZINLIK SORUNUNUN YUNAN ULUS İNŞA SÜRECİ BAĞLAMINDA ANALİZİ.
- Author
-
AYDIN KOYUNCU, Çiğdem
- Abstract
Copyright of Journal of Management & Economics Research is the property of Journal of Management & Economics Research and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
170. YUNAN MİLLİYETÇİLİĞİNİN OLUŞUMU VE MODERN YUNANİSTAN'DA MİLLİYETÇİ TARİH YAZIMI.
- Author
-
ACAR, Merve
- Subjects
HISTORICAL errors ,SOCIAL belonging ,COLLECTIVE memory ,GREEK history ,HISTORIOGRAPHY ,CONSCIOUSNESS - Abstract
Copyright of Journal of Peace Research & Conflict Resolution / Baris Arastirmalari ve Çatisma Çözümleri Dergisi is the property of Yalova University, Research Center for International Conflict Resolution and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
171. SOVIET UNION'S BALKAN OPENING DURING THE KHRUSHCHEV PERIOD: ATTEMPTS TO RESTORE RELATIONS WITH TURKEY, YUGOSLAVIA AND GREECE.
- Author
-
Kelkitli, Üyesi Fatma Aslı
- Abstract
Copyright of Ankara University SBF Journal / Ankara Üniversitesi SBF Dergisi is the property of Ankara University SBF Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
172. DEVLET ÇIKARLARI MI? İNSAN HAKLARI MI? TÜRKİYE VE YUNANİSTAN BASININDA DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE TARTIŞMALARI.
- Author
-
ÇAKMAK, Gizem ALİOĞLU and KILIÇ, Selin TÜRKEŞ
- Abstract
Copyright of Alternative Politics / Alternatif Politika is the property of Alternatif Politika and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
173. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ TÜRK BASININDA GÖÇMENLER MESELESİ.
- Author
-
YILDIRIM KIRIŞ, Özlem
- Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
174. CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK SÜNGERCİLİĞİ (1923- 1990).
- Author
-
SARIKÖSE, Barış and ARSLAN, Recep
- Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
175. TARİHİN RESMİ İDEOLOJİ TARAFINDAN TAHRİFATINA BİR ÖRNEK: YUNANİSTAN.
- Author
-
ÖZSÜER, Esra
- Abstract
Copyright of Turkish History Education Journal (TUHED) is the property of Ahmet Simsek and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
176. YANYA VİLAYETİNDE BİR MUHACİR KASABASI: LOROS.
- Author
-
ERKEN, İLKAY
- Abstract
Copyright of Journal of Turkish Research Institute / Atatürk Üniversitesi Türkiyat Arastirmalari Enstitüsü Dergisi is the property of Ataturk University Coordinatorship of Scientific Journals and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
177. OSMANLI KAYNAKLARINA GÖRE YUNANİSTAN'IN I. DÜNYA SAVAŞI'NA GİRİŞİ.
- Author
-
ÇETİN, İsmigül
- Abstract
As a result of the Goudi Coup and the coming of Eleftherios Venizelos in power, a great change began in Greece. Greece's great victory in the Balkan Wars strengthened the thought that Megali Idea could be realized, and this thought affected both statesmen and society. Venizelos, one of the most important advocates of this thought, saw the World War I as an opportunity to realize Megali Idea and wanted to enter into the war with the Entente Powers, which was firmly believed would wining the war by him. On the other hand all Greek statesmen didn't share the same view, Venizelos faced pro-German statesmen, especially King Constantine. Initially Venizelos departed from power, but came back to power after winning the elections held in June 1915. However, he resigned due to differences of opinion with King Constantine and remained out of politics by not participating in elections. This caused to begin the process called the National Schism. Inthistime interval, the Entente States put Greece under both economic and military contrainsand occupied many parts of the country. The Ottoman ambasador in Athens Galip Kemalî Bey made an effort to quit Greece from the Entente States and to maintain its neutrality and even make an alliance with the Ottoman State. However, Venizelos who founded a separate government in Thessaloniki was the founder of the National Schism, and deposed King Constantine and included Greece in the war along side the Entente Powers. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
178. HALEPA FERMANI VE SONRASI GİRİT’TE YAPILAN DÜZENLEMELER.
- Author
-
CENGİZ, Hasan Ali
- Abstract
The Ottoman Empire ruled over the island of Crete in 1669 after twenty-five years of struggle. Later, it made possible for people to be completely free of religious and customary matters for the peaceful life of the Turkish and Greek people located on the island with special laws issued. After Greece gained its independence, the peaceful period ended in the island and rebellion incidents against the Ottoman administration started to be seen in Crete with the effects of the constant provocation of the Cretan Greeks, weakening administration of the Ottoman State, Russian provocations and the nationalist movement awakened by the French R evolution. In the face of these rioting events seen in certain periods, the Ottoman administration thought that it would suppress these events by giving some concessions to the Greek people and would prevent the European states from interfering here. One of these concessions is Halepa Ferman. Cretan Greeks had a free style of administration with the Halepa Ferman which entered into force on November 20, 1878. After a certain period of time, the Greeks, who were not satisfied with these privileges, rebelled again. The Ottoman State had to make new concessions in order to suppress these rebellion incidents that started in the island and reduce the ongoing pressures of the European states. These new concessions could not solve the problems and also they accelerated the connection of Crete to Greece. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
179. Making a Case over Greco-Turkish Rivalry: Major Power Linkages and Rivalry Strength.
- Author
-
SERT, Deniz Ş. and TRAVLOS, Konstantinos
- Subjects
FOREIGN relations of Turkey ,INTERNATIONAL relations ,POWER (Social sciences) ,MILITARY relations - Abstract
Copyright of International Relations / Uluslararasi Iliskiler is the property of International Relations Council and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
180. TIRHALA SANCAĞI'NDAN YUNANISTAN'A TERKEDILEN OSMANLI MIRASI.
- Author
-
ÇİFTÇİOĞLU, Ferdi
- Abstract
Copyright of Asia Minor Studies is the property of Asia Minor Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
181. DOĞU AKDENİZ'DE DENİZALTI TELGRAF BAĞLANTILARI: YUNANİSTAN'IN ULUSLARARASI ŞEBEKEYE DAHİL EDİLMESİ.
- Author
-
ÇAKILCI, Diren
- Abstract
Copyright of Tarih İncelemeleri Dergisi is the property of Tarih Incelemeleri Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
182. Greek Foreign Policy in Defence of the National Interest: Teetering between Exceptionalism and Integration.
- Author
-
TRIANTAPHYLLOU, Dimitrios
- Subjects
FINANCIAL crises ,EUROPEAN Migrant Crisis, 2015-2016 ,NATIONAL interest ,TWENTY-first century ,INTERNATIONAL relations - Abstract
Copyright of International Relations / Uluslararasi Iliskiler is the property of International Relations Council and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
183. Structure, Agents and Discourse in Managing Economic Crises: The Case of Greece, 2009-2017.
- Author
-
TSAROUHAS, Dimitris
- Subjects
FINANCIAL crises ,POLITICAL entrepreneurship ,EUROPEAN Sovereign Debt Crisis, 2009-2018 ,INTERNATIONAL economic assistance - Abstract
Copyright of International Relations / Uluslararasi Iliskiler is the property of International Relations Council and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
184. İTALYAN-BULGAR REVİZYONİST POLİTİKALARI KARŞISINDA TÜRKİYE'NİN BALKAN ANTANTI'NI "AYAKTA TUTMA" ÇABASI VE TÜRK-YUNAN İTTİFAK ARAYIŞI.
- Author
-
YELLİCE, GÜRHAN
- Abstract
When the "Versailles Treaty Order" in the Balkans started to "toss" because of the Italian and Bulgarian revisionist and revanchist policies, the Balkan countries started to seek a wider regional alliance, in order to protect their common borders and maintain the geopolitical status quo in the region following World War I. The Balkan Entente signed on 9 February 1934 between Greece, Turkey, Rumania and Yugoslavia, was the r esult of t hat quest, with Greece and Turkey the pioneers of that effort. The aim of that treaty was to force a united front against Bulgarian and Italian threats, with the signatories agreeing not to engage in any negotiation or agreement with third parties, without the prior consultation of the Balkan Entente. Yugoslavia though, right after Italy's invasion of Ethiopia, breached that principle by adopting a policy of rapprochement with Italy and Bulgaria and by signing a Friendship and a Non-Aggression Agreement with those two countries. These developments undermined the very foundations of the Entente and forced, in particular, Turkey and Greece to face the unpleasant new reality. Specifically, Turkey embarked on intense diplomatic negotiations in a desperate attempt to retain the Balkan alliance, searching at the same time for an alternative alliance with Greece. This study aims to examine Turkey's efforts to keep the Balkan alliance intact while at the same time it examines the simultaneous Turkish-Greek search for an alternative alliance to the Balkan Entente. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
185. İZMİR YANGINININ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ.
- Author
-
GAUIN, Maxime
- Abstract
The fire that ravaged the city of İzmir in September 1922 is the subject of vivid debates and controversies that began when the embers were still hot. Based on a research in French, American and British archives, as well as on Turkish and Italian published sources, this paper assesses the various theses and defends a global explanation for the fire, arguing for the necessity to extend the scope of the research chronologically and geographically. The fire is a culmination of the Greek army's scorched earth policy emerging as early as 1921 and widely practiced in summer 1922, but, unlike the other destructions, the job was left to the Armenian revolutionary nationalists of the city. Indeed, what was possible in the Hinterland was not for the biggest port of Anatolia, where French, British, American and Italian military ships concentrated. Regardless, the Armenian committee of İzmir-- largely made of men who had served in Cilicia in 1919-1920 who, at least for some of them, had a practice of arsons--furnished to the Greek command the necessary manpower. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
186. TA HRONİKA’NIN MUHAKEMESİ: TA HRONİKA GAZETESİ VE TÜRKLÜĞÜ TAHKİR DAVASI, 1929-1930.
- Author
-
YELLİCE, Gürhan
- Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
187. THE IMPORTANCE OF THE ISLANDS FACING DARDANELLES STRAIGHT IN RUSSIA'S STRAITS POLICY ( 1912-1914 )
- Author
-
ÇAPRAZ, Hayri
- Subjects
Tarih ,History ,Turkey ,Bogazönu Islands ,Gokceada ,Bozcaada ,Limnos ,Aegean Islands ,Greece ,Türkiye ,Boğazönü Adaları ,Gökçeada ,Limni ,Ege Adaları ,Yunanistan - Abstract
Bu çalışma Çanakkale Boğazı’nın Ege Denizi çıkışında bulunan Boğazönü Adaları’na yönelik Rusya İmparatorluğu’nun 1912-1914 yılları arasındaki politikasını değerlendirmektedir. Çalışma konusu, Osmanlı Devleti hakimiyet alanlarına yönelik Avrupalı devletlerin kendi içinde ve Rusya ile aralarındaki rekabetin Ege Denizi’nde de analizi açısından değerlidir. Araştırmanın ortaya konulmasında, Rusya Deniz Bakanlığı memurlarının ve Rusya Dışişleri diplomatlarının konuya yönelik yazışmaları ana kaynaklar oldu. Bu çerçevede, konu, öncelikli olarak Rusya’nın Boğazönü Adaları politikası, onun Avrupalı devletlerle rekabeti temelinde değerlendirildi. Rus dış politikası açısından Boğazönü adalarından hangisinde, hangi devletin egemen olmasının daha uygun olacağına yönelik Rus diplomat ve memurların düşüncelerine yer verildi. Rusya’nın Boğazönü adalarına yönelik politikası ortaya konulurken, Avrupalı etkin devletlerin de, tüm Ege adaları konusundaki yaklaşımlarına değinildi. Fransa ve İngiltere’nin Ege Denizinde Yunanistan üzerinden geliştirdikleri politikaya dikkat çekildi. Çalışmada Rusya’nın Boğazönü adalarını, daha çok Çanakkale Boğazının güvenliği açısından değerlendirdiği ve Rusya’nın Boğazönü adalarında Güçlü bir Avrupa devletini istemediği ortaya konuldu., This study evaluates the policy of the Russian Empire between 1912-1914 towards the Islands Facing Dardanelles Straight, located at the Aegean Sea exit of the Dardanelles. The subject of the study is valuable in terms of the analysis of the rivalry between the European states and Russia for the Ottoman Empire dominance areas in the Aegean Sea. Correspondences of Russian Naval Ministry officials and Russian foreign diplomats were the main sources in revealing the research. In this context, the subject was primarily evaluated on the basis of Russia's policy on the the Islands Facing Dardanelles Straight and its rivalry with European states. In terms of Russian foreign policy, the opinions of Russian diplomats and officials on which of the Islands Facing Dardanelles Straight would be more appropriate for which state to dominate were given. While the policy of Russia towards the Bosphorus islands was revealed, the approaches of the European active states on all Aegean islands were also mentioned. Attention was drawn to the policy developed by France and England over Greece in the Aegean Sea. In the study, it was revealed that Russia evaluates the Islands Facing Dardanelles Straight mostly in terms of the security of the Dardanelles and Russia does not want a strong European state in the Islands Facing Dardanelles Straight.
- Published
- 2022
188. AN EVALUATION OF REFİK HALİD KARAY’S CONSIDERATION ON İZMİR UNDER OCCUPATION
- Author
-
ÜNAL, Yenal
- Subjects
Tarih ,History ,İzmir ,İşgal ,Refik Halid Karay ,Millî Mücadele ,Yunanistan ,Occupation ,National Struggle ,Grecee - Abstract
İzmir’in 15 Mayıs 1919 tarihinde İtilaf Devletleri adına Yunanistan tarafından işgal edilmesi Millî Mücadele tarihinde büyük bir önem taşımaktadır. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine göre gerçekleşen bu işgal, bütün yurtta derin bir endişe yaratmıştır. İşgalin kanlı bir biçimde yapılmış olması ve birkaç gün içinde binlerce Türk insanının katledilmesi ülke genelinde büyük tepkilere neden olmuştur. I. Dünya Savaşı yılları boyunca birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki cephelerde, büyük lojistik imkânsızlıklar içinde, kimi zaman yanlış sevk ve idare altında son derece sıkıntılı bir süreç yaşamış olan Türk milleti için İzmir’in işgali önemli bir dönüm noktasıdır. Bu kanlı işgal eylemiyle birlikte Türk insanı, Mondros Mütarekesi’nin ülkeye barış ve huzur getirmeyeceğini, direnç ve tepki ortaya koyulmazsa İzmir’in akıbetini birçok vatan toprağının yaşayacağını anlamıştır. İzmir’in işgalini ve bu kanlı işgal sürecinde yaşanan gelişmeleri ilk öğrenen resmî devlet görevlilerinden biri Refik Halid Karay’dır. Karay, İzmir’in işgal edildiği dönemde Damat Ferid Paşa Hükümeti döneminde Posta-Telgraf Umum Müdürü olarak görev yapmaktaydı. Dolayısıyla işgal eylemi gerçekleştiğinde İzmir’de bulunan posta memurları, yaşananları derhal merkeze bildirmişlerdir. Refik Halid de İzmir’den almış olduğu bilgileri kabine üyelerine iletmiştir. “Refik Halid Karay’ın Kaleminden İzmir’in İşgalinin Değerlendirilmesi” başlıklı bu çalışmada İzmir’in, Yunanlılar tarafından kanlı bir biçimde işgali ile bu süreci yakından takip eden Posta-Telgraf Umum Müdürü Refik Halid Karay’ın konuya ilişkin tespit ve değerlendirmeleri çeşitli cephelerden analiz edilmiştir., The occupation of İzmir by Greece on behalf of the Allied Powers on May 15, 1919 is of great importance in the history of the National Struggle. This occupation, which took place in accordance with the provisions of the Armistice of Mudros signed on October 30, 1918, created a deep concern throughout the country. The bloody invasion and the massacre of thousands of Turkish people in a few days caused great reactions throughout the country. The occupation of İzmir was an important turning point for the Turkish nation, which had experienced a very difficult process on the fronts thousands of kilometers away from each other during the First World War, in great logistical impossibilities, and sometimes under wrong management and administration. With this bloody act of occupation, the Turkish people realized that the Armistice of Mudros would not bring peace and tranquility to the country. They understood that if resistance and reaction were not put forth, many lands of the homeland would experience the fate of Izmir. Refik Halid Karay was one of the official state officials who was the first to know about the occupation of İzmir and the developments during this bloody occupation. Karay was serving as the General Director of Post-Telegraphy during the Damat Ferid Pasha Government during the occupation of İzmir. Therefore, when the occupation action took place, the postal officers in İzmir immediately reported what had happened to the center. Refik Halid also conveyed the information he received from İzmir to the members of the cabinet. In this study titled “An Evaluation of Refik Halid Karay’s Consideration on İzmir Under Occupation", the determinations and evaluations of General Manager of Post-Telegraphy Refik Halid Karay, who closely followed the bloody occupation of Izmir by the Greeks, were analyzed from various aspects.
- Published
- 2022
189. Paris’te Yunan Propagandası 1919-1920
- Author
-
ÖZGÖREN, Aydın
- Subjects
Social ,Sosyal ,Propaganda ,Paris Sulh Konferansı ,Eleftherios Venizelos ,Yunanistan ,Paris - Abstract
I. Dünya Savaşı Büyük Yunanistan fikrini gerçekleştirebilmek için Yunanistan’a önemli fırsatlar bahşediyordu. Savaşa dahil olma konusunda çekimser kalan Yunan Kralı ile yaşanan mücadeleyi kazanan Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos ülkesini Büyük Britanya ve Fransa’nın yer aldığı müttefikler yanında savaşa dahil etmiştir. Savaşta müttefik devletlerin yanında yer almasından dolayı savaşın sonunda elde edilen başarıdan pay almak için Venizelos ülkesi adına diplomatik bir seferberlik ilan etmiştir. Venizelos, Büyük Yunanistan’ın gerçekleştirilmesi için Yunanistan adına taleplerini 18 Ocak 1919 tarihinde Paris’te açılan Paris Sulh Konferans’ında dile getirmiştir. Bu süreçte Venizelos’un önünde taleplerinin haklılığı konusunda ikna edilmesi gereken bir Batı kamuoyu bulunuyordu. Diğer yandan Konferans başlamadan önce Büyük Britanya ve Fransa’nın desteğini kazanmış olmasına rağmen Venizelos’un Konferans’ta Yüksek Konsey’in üyelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson’u da ikna etmesi gerekiyordu. Ayrıca bu dönemde Büyük Güçlerin Savaş öncesinde ve Savaş sırasında İtalya’ya söz verilen topraklar üzerinde Yunanların hak iddia etmesinden dolayı yaşanan tartışmalardan Venizelos’un haklı çıkması gerekmekteydi. Makalede I. Dünya Savaşı sonrasında barış şartlarını görüşmek amacıyla 18 Ocak 1919’da açılmış olan Paris Sulh Konferansı sürecinde Yunan Babakanı Eleftherios Venizelos öncülüğünde yürütülen Yunan propagandası ele alınacaktır. Bu kapsamda yayımlanan kitap ve broşürler, düzenlenen sergi ve toplantılar, yapılan görüşmeler ve düzenlenen konferanslar ele alınarak Yunanların Paris’te kendi lehlerine nasıl bir kamuoyu oluşturdukları anlaşılmaya çalışılacaktır. Makalede ayrıca Venizelos’un Paris Sulh Konferansı’nda Yunanistan için yaptığı taleplerin bir propaganda faaliyeti kapsamında Fransız basını aracılığı ile kamuoyuna nasıl tanıtıldığı ele alınacaktır.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
190. TENSION-RISING ACTIVITIES OF THE GREECE-GREEK CYPRIOT ADMINISTRATION IN THE AEGEAN SEA AND THE EASTERN MEDITERRANEAN SPECIFIC TO 2020
- Author
-
GÜLBAY, Alper
- Subjects
International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Turkey ,Greece ,Greek Administration of Southern Cyprus ,Aegean Sea ,Eastern Mediterranean ,Türkiye ,Yunanistan ,Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ,Ege Denizi ,Doğu Akdeniz - Abstract
Tarihsel seyir içinde, Ege Denizi gibi yarı kapalı bir deniz olan Akdeniz, adeta Doğu’yu Batı’ya taşıyan bir köprü vazifesi görmüş; jeopolitik ve jeostratejik açıdan çeşitli zaman aralıklarında mücadelelere sahne olmuş ve küresel ve bölgesel güçlerin ilgi odağı olmuştur. Son zamanlarda Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon kaynakları, enerji güvenliğini, dünya ölçeğinde jeopolitik ve jeoekonomik rekabeti beraberinde getirmiştir. İnişli-çıkışlı bir görünüm arz eden Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinde Ege Denizi ve Doğu Akdeniz, iki ülke arasında her an gerginliğe neden olma potansiyeline sahip bölgelerin başında gelmektedir. Keza 2020 yılında Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ikilisinin gerek gayri askeri statüye sahip adaları silahlandırmasından, ilan ettikleri yerlerde tatbikatlar icra etmesinden ve Türkiye’nin sismik araştırma faaliyetlerine tepki göstermesinden; gerekse de çeşitli fasılalarla kıyıdaş devletlerle Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlama anlaşmaları yapmasından kaynaklanan bir dizi gerilim yaşanmıştır. Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’yi görmezden gelerek ve haklarını çiğneyerek atılan adımlar, Türkiye ile Yunanistan arasında sıcak bir çatışmaya dönüşme riski taşımıştır. Bu çalışmada, 2020 yılı özelinde meydana gelen gerginliğe neden olan hususlar ele alınmış, Yunanistan-GKRY ikilisinin attığı adımların arka planı ve diğer aktörlerle olan ilişkilerinin gerginliğe katkıları ortaya konmuştur., The Mediterranean, which is a semi-enclosed sea like the Aegean Sea in its historical course, has served as a bridge that carries the East to the West, has been the scene of geopolitical and geostrategic struggles at various times, and has been the focus of attention of global and regional powers. Recently discovered hydrocarbon resources in the Eastern Mediterranean have brought energy security, geopolitical, and geoeconomic competition on a world scale. In 2020, the Greek-Greek Cypriot Administration of Southern Cyprus (GCA) both armed the islands with non-military status, carried out exercises in the places they declared, and reacted to Turkey's seismic research activities. The steps taken by ignoring Turkey and the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) and violating their rights risked turning into a hot conflict between Turkey and Greece. In this study, the issues that caused the tension in the year 2020 were discussed, the background of the steps taken by the Greek-Greek Cypriot Administration and the effects of the relations with other actors to the tension will be revealed.
- Published
- 2022
191. News about the Great Offensive in the British, Italian, and French Press and its Reflections in the Turkish Press
- Author
-
ÇAKIR, GÜL
- Subjects
Social ,Büyük Taarruz ,İngiliz basını ,İtalyan basını ,Türk basını ,Fransız basını ,Yunanistan ,Türkiye ,Milli Mücadele ,Great Offensive ,British press ,Italian press ,Turkish press ,French press ,Greece ,Turkey ,National Struggle ,Sosyal - Abstract
Türk Ordusu 26 Ağustos 1922 yılında Yunan ordusuna karşı beklenmedik bir taarruz hareketi başlattı. İngiltere, Fransa ve İtalya’nın siyasi yetkilileri 1922 yılında Türk ve Yunan savaşını sonlandıracak bir barış konferansı hazırlığındayken Türklerin bu ani saldırısını duyunca büyük bir şaşkınlığa düştüler. İngiliz, İtalyan ve Fransız basını Büyük Taarruz sırasında cephedeki gelişmeleri okuyucularına yansıttı. Üç devletin basını Yunanlara karşı kazanılan Türk başarılarını gizlemediler. Özellikle Fransız ve İtalyan basını Türklerin Yunanlara karşı kazandığı zaferden dolayı duydukları sevinci saklamadı. Türk ordusunun ve Mustafa Kemal’in bu savaşta üstün bir başarı gösterdiği, Yunanların ise bozguna uğradığı ve savaşın sonucunun Yunanlar için bir felâket olduğu şeklinde değerlendirmeler yapıldı. İngilizlerin Anadolu’da uyguladığı siyasete sırt çeviren Fransız ve İtalyanlar, bu zaferle haklı çıktıklarını basın aracılığıyla Dünya kamuoyuna gösterdiler. Fransız ve İtalyan basınına göre bu savaşta kaybeden iki taraftı. Biri İngiltere diğeri ise Yunanistan. İngiliz basını ise kendi yönetiminden çekinmeyerek Başbakan Lloyd George’un Anadolu’da uyguladığı siyaseti eleştirdi, Türk başarısını bu siyasetin iflası olarak gösterdi. Türk basını da üç büyük devletin basınında yer alan haberleri okuyucularına aktardı. Böylece hem dış dünyaya hem de kendi kamuoyuna Anadolu’daki Türkiye ve Yunanistan arasındaki savaşta Türklerin haklı ve başarılı olduğunu gösterdi. Bu çalışmada esas kaynak, 1922 yılına ait İngilizce ve Osmanlıca yazılmış gazetelerdir. İtalya ve Fransa basınına ait veriler konunun uzmanları tarafından yazılmış eserlerden alınmıştır. Çalışmanın amacı Büyük Taarruz’ un Büyük Devletler tarafından nasıl ele alındığını ortaya koymak, Türk basının da buna olan ilgisinin ne derecede olduğunu göstermektir. Ayrıca çalışma Türk ve yabancı basının Büyük Taarruz’a ilişkin haberlerinin uyumluluğunu görmek açısından önemlidir., The Turkish Army launched an unexpected offensive against the Greek Army on August 26, 1922.The political authorities of England, France and Italy were shocked when they heard this sudden attack of the Turks while they were preparing for a peace conference that would end the Turkish and Greek war in 1922. The British, Italian and French press informed their readers on developments at the front during the Great Offensive. The press of three states did not hide the Turkish successes against the Greeks. Especially the French and Italian press did not hide the joy they felt for the victory of the Turks against the Greeks. They concluded that the Turkish army and Mustafa Kemal had a great success in this war, the Greeks were defeated, and the result of the war was a disaster for the Greeks. The French and Italians, who turned their backs on the British policy in Anatolia, showed the world public opinion through the press that their position is rightful, by this victory. According to the French and Italian press, two sides lost this war. One is England, and the other is Greece. The British press, on the other hand, did not hesitate to criticize its own administration and Prime Minister Lloyd George's policy in Anatolia, and cited the Turkish success as a bankruptcy of this policy. The Turkish press also conveyed the news from three big states’ press to their readers. Thus, this showed both the outside world and its own public that the Turks were rightful and successful in the Turkish - Greek war in Anatolia. In this study, the main source is 1922 dated English and Ottoman newspapers. The data related to Italian and French press are taken from the works written by experts of the subject. The aim of the study is to reveal how the Great Offensive subject was handled by the big states and to show how the Turkish press is interested in it. In addition, the study is important in terms of seeing the compatibility of the news in Turkish and foreign press about the Great Offensive.
- Published
- 2022
192. Classical Turkish poetry and poets in Aegean islands
- Author
-
Memet, Amet Molla, Kemikli, Bilal, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı/Türk İslam Edebiyatı Bilim Dalı.
- Subjects
Klasik Türk şiiri ,Aegean islands ,Biyografi ,Greece ,Biography ,Islander poets ,Ege adaları ,Yunanistan ,Classical Turkish poetry ,Adalı şairler - Abstract
Türkiye ile Yunanistan’ı birbirine bağlayan Ege Denizi, Osmanlı devrinde Adalar Denizi olarak anılmış ve orada bulunan adaları kapsayan sahaya da Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaleti denilmiştir. XV. yüzyılda ilk Osmanlı fetihlerinin görüldüğü Ege, XVII. asırda tamamen Türk iç denizi hâline gelmiştir. XX. yüzyıla kadar süren bu hâkimiyet, Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle sona ermiştir. Ege Denizi’ndeki adaların çoğu Lozan Antlaşması başta olmak üzere farklı antlaşma ve savaşlarla Yunanistan’a bırakılmıştır. Osmanlı dönemi Ege adaları Müslüman Türk, Ortodoks Rum, Katolik Latin ve Yahudi halkıyla kozmopolit bir yapıya sahiptir. Bu çok renklilik konuşma dilinden edebiyata, sosyal yaşantıdan mimariye uzanan bir “Ada Kültürü” ortaya çıkarmıştır. Hazırlanan bu tezde günümüzde Yunanistan sınırlarında bulunan Eğriboz, Girit, Limni, Midilli, Rodos, Sakız, İstanköy, İşketoz ve Semadirek adaları incelenmiştir. Üç bölümden oluşan çalışmanın birinci kısmında; bahsedilen adaların fetih öncesi durumu, fethi ve elden çıkışına kadarki tarihî serencamı muhtasar şekilde anlatılmıştır. Ayrıca Osmanlı’nın adalara Türk İslam kimliği kazandırmak için yaptığı iskânlar, imar faaliyetleri, adalardaki sufi oluşumlar gösterilmiştir. Yine adaların dînî, edebî ve kültürel yönünü canlandıran kişiler ile dergâh ve konak gibi edebî mahfillerine işaret edilmiştir. Tezin ikinci bölümünde Osmanlı döneminde bu dokuz adada doğanlar ile başka yerde doğsa bile farklı sebeplerle adalara gelmiş ve orada vefat edip defnedilmiş 107 şairin biyografileri yazılmıştır. Klasik kaynaklar ve güncel tetkikler arasında çapraz okumalar yapılarak doğru hayat hikâyeleri oluşturulmaya çalışılmış ve şairlere ait örnek şiirler sunularak şairlik yönleri gösterilmiştir. Ayrıca sahip oldukları eserler ve mevcut vaziyetleri hakkında bilgi verilerek bir bibliyografyanın oluşmasına imkân sağlanmıştır. Üçüncü bölümde ise adaların adalı şairlerin şiirlerindeki yeri araştırılmıştır. Belirlenen şairlerin divan ve manzum eserleri taranarak; adalar coğrafyası, adaların dînî, tasavvufî, sosyal ve kültürel yapısı, gayr-i müslimlerle ilişkiler, şairlerin aşka ve güzelliğe bakışı gibi konular pek çok alt başlıkta tematik olarak incelenmiştir. The Aegean Sea which connects Turkey and Greece was called the Sea of Islands in the Ottoman period, and the area covering the islands there was called the province of Cezâyir-i Bahr-i Sefîd. The Aegean Sea, where the first Ottoman conquests were seen in the 15th century, became a completely Turkish inland sea in the 17th century. This domination, which lasted until the 20th century, ended with the withdrawal of the Ottoman Empire from the historical scene. Most of the islands in the Aegean Sea were left to Greece with different treaties and wars, especially the Treaty of Lausanne. Ottoman-era Aegean islands have a cosmopolitan structure with Muslim Turkish, Orthodox Greek, Catholic Latin and Jewish people. This cosmopolitan structure has revealed an "Island Culture" extending from spoken language to literature, from social life to architecture. In this prepared thesis, the islands of Euboea, Crete, Lemnos, Lesbos, Rhodes, Chios, Kos, Skiathos and Samothrace, which are in the borders of Greece today, were examined. In the first part of the study, which consists of three parts; The pre-conquest situation of the mentioned islands, the historical process until their conquest and withdrawal of the Ottoman Empire are explained in a concise way. In addition, the settlements, zoning activities and Sufi formations done by Ottoman Empire on the islands are shown in order to give the islands a Turkish-Islamic identity. Furthermore, people who revive the religion, literature and cultural aspects of the islands and their literary gatherings such as dervish lodges and mansions are pointed out. In the second part of the thesis, biographies of 107 poets who were born and died in these nine islands or of those who were born elsewhere but came to these islands for diffrent reasons and died and were buried there during the Ottoman period were written. Truthful life stories were tried to be created by cross-reading between classical sources and current studies, and poetic aspects were shown by presenting sample poems belonging to poets. In addition, it was possible to create a bibliography by giving information about the works they owned and their current status. In the third part, the place of the islands in the poems of the island poets was investigated. Issues such as the geography of the islands, the religious, mystical, social and cultural structure of the islands, relations with non-Muslims and the poets view of love and beauty have been studied thematically in many sub-titles by scanning the divan and verse works of the determined poets.
- Published
- 2022
193. Lozan’a Giden Süreçte Mudanya Ateşkes Antlaşması
- Author
-
Ömer Faruk Kirmit and Anadolu Üniversitesi
- Subjects
Armistice of Mudanya ,İsmet Paşa ,Greece ,Büyük Taarruz,Mudanya Ateşkes Antlaşması,Atatürk,İsmet Paşa,Harrington,Yunanistan ,Ocean Engineering ,Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler ,Humanities, Multidisciplinary ,Mudanya Ateşkes Antlaşması ,Atatürk ,Great Attack ,İsmet Pasha ,Büyük Taarruz ,Harrington ,Yunanistan ,Safety, Risk, Reliability and Quality - Abstract
Ateşkes; savaşan iki kuvvetin karşılıklı olarak savaşı durdurması demektir. Genellikle Ateşkes ile Mütareke kelimesi birbirlerinin eş anlamlısı olarak kullanılmakla beraber bazen bunların yerine Bırakışma da denilmektedir. Mudanya Ateşkes Antlaşması, Ankara Hükümetinin Batı cephesi karşısında gösterdiği askeri başarılar neticesinde TBMM ile İtilaf devletleri arasında imzalanmış siyasi bir belgedir. Antlaşma, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Lozan’a giden süreçte çok önemli bir yapı taşını oluşturmuştur. Bu önemi gösterir derecede Mudanya Ateşkes Antlaşması ile ilgili birçok çalışma yapılmış ve yapılan bu çalışmalarda antlaşma bütün yönleriyle ele alınmıştır. Dolayısıyla biz bu makalede, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasını sağlayan Büyük Taarruz ile o dönem yaşanan gelişmeleri değerlendirdik ve olayları farklı bir bakış açısıyla yorumladık. 3-11 Ekim 1922’de toplanılan ve toplantı sonucunda imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması, Lozan’dan önce TBMM’nin imzaladığı büyük antlaşmalardan birisidir. Antlaşma sonuçları itibariyle üç yıldır devam eden Yunan işgalini sona erdirmiş ve Doğu Trakya’nın savaş yapılmadan boşaltılmasını sağlamıştır. Lozan Antlaşmasına gidilen süreçte TBMM’nin elini güçlendirmiş ve masaya herkesle eşit bir şekilde oturmasının yolunu açmıştır., Truce means that two fighting forces mutually stop the war. Generally, the words Armistice and Truce are used as synonyms for each other. Sometimes they are also called as “letting go”. The Mudanya Armistice Agreement is a political document signed between the Turkish Grand National Assembly and the Entente states as a result of the military success of the Ankara government against the Western front. The treaty constituted a very important building block in the process leading to Lausanne in the first quarter of the 20th century. As a matter of fact, although many studies have been carried out on the Mudanya Armistice Agreement before, it has been observed that there are some incomplete expressions in the process leading to the agreement. The purpose of this article is; rather than revealing new information on the subject, it is to explain the developments in the process leading to the signing of the treaty with the Great Attack.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
194. Sosyal Medyada Turistlerin İlgisini Ne Çekiyor.Türkiye-Yunanistan Destinasyonları Üzerine Göstergebilimsel Bir Analiz
- Author
-
Gizem DURAN, Damla ERDEM, and Ece KONAKLIOĞLU
- Subjects
Göstergebilim ,Türkiye ,Instagram ,Tanıtım ,Yunanistan ,Sosyal Medya - Abstract
Destinasyon tanıtımı genel anlamda, hedef kitle olarak belirlenmiş olan turistlere yönelik oluşturulan destinasyona ait turistik ürün ve hizmetlerin görsel, işitsel materyaller kullanılarak kanallar vasıtasıyla aktarılmasını ifade etmektedir. Turistik tanıtmanın amaçları arasında, turizm faaliyetlerine söz konusu olan destinasyonun çekiciliklerine dair turistlerin zihninde olumlu bir imaj oluşturma adına konumlandırma çalışmaları gerçekleştirme önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, seyahat motivasyonlarını duyu yoluyla harekete geçirme ve ürün/hizmetler hakkında güncel bilgileri yayma da turistik tanıtmanın amaçları arasında sıralanabilir. Bu bağlamda araştırmanın konusunu, destinasyonların resmi Instagram hesaplarında yer alan tanıtımına ilişkin görsellerin anlamlandırılması oluşturmaktadır. Buradan hareketle araştırmanın amacı, Akdeniz çanağında bulunan Türkiye ve Yunanistan’ın resmi Instagram hesaplarında yer alan görseller arasında her destinasyon için en çok beğeni alan ilk iki görselin çözümlenerek anlamlandırılmasıdır. Bu araştırma, birer turistik destinasyon olarak Türkiye ve Yunanistan’ı Instagram üzerinden takip eden potansiyel turist olarak kabul edilebilecek kullanıcıların görsellerde nelere dikkat ettiğini ortaya çıkarmaktadır. Araştırmadan elde edilen bulguların sonuçlarına göre, sosyal medya aracılığı ile destinasyonlara ait görseller üzerinden yapılan tanıtımların bireyler üzerinde etkili olduğu yorumu ortaya çıkmaktadır.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
195. BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİNDE YUNANİSTAN’IN ANADOLU’DATUTUNMA ÇABALARI: İSTANBUL’UN İŞGALİ PROJESİ VE ANADOLU’DA MUHTARİYET İLANLARI
- Author
-
ÇAKIR, Gül
- Subjects
Social ,Great Offensive ,Istanbul occupation project ,Autonomy ,İzmir ,Greece ,Turkey ,Büyük Taarruz ,İstanbul’un İşgal Projesi ,Yunanistan ,Türkiye ,Muhtariyet ,Sosyal - Abstract
Until 1922 the Turkish Army won a great victory against the Greeks on the Western Front of the Turkish War of Independence. Before the Great Offensive the Greek Army in Anatolia thought that Turks could not make an attack and sent some of its troops in Eskişehir to Çatalca. Having no strength to fight and hoping for peace as soon as possible, the Greeks put into action plans to occupy Istanbul in order to put pressure on the Allied Powers and to deal a final fight to the Turks. The Greeks made their intentions known to the Allies on July 29, 1922. The Greeks' project was not accepted by the Allies, the Ankara Government and the Ottoman authorities. The fact that this project came to the agenda caused a great tension between the Allies and the Greeks. Greeks gathered their soldiers from Anatolia to Çatalca for this project and this made it easier to launch the Great Offensive in the future. With the Turkish success in the Great Offensive this project was ended. The second project of the Greeks, who realized that they could not hold on in Anatolia, was to establish autonomous administrations. On 30 July 1922, under the protection of the Greek government, an autonomous government was declared in Izmir. Afterwards, autonomous administrations were established in Balıkesir and Bursa. While the Greeks suggest that the project preserves peace in Anatolia, the world perceived it differently. There were perceptions that the Greeks would enlist the Anatolian people and taxes would be taken from the people of the region in order to improve their own finances. These administrations were not accepted by any authority. Faced with the objections of the Allies, Greeks had to withdraw from these projects as well. With the start and success of the Great Offensive, the plan of Greeks to maintain in Anatolia came to an end.In the source of this study, newspapers published in 1922, talks in the Turkish and British parliaments, and the publications written by experts in the field were used. The aim of the study is to shed light on how the two plans developed by the Greeks to stay in Anatolia were implemented and how they were received by the international public. The study will also be useful to see how was the military, financial and moral strength of the Greek side before the Great Offensive., Türk Ordusu 1922 yılına değin Türk Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesinde Yunanlılara karşı büyük bir zafer kazanmıştı. Büyük Taarruz öncesinde Anadolu’daki Yunan ordusu Türklerin bir saldırı yapamayacağını düşünmüş, Eskişehir’deki birliklerinin bir kısmını Çatalca’ya göndermişti. Savaşacak gücü kalmayan ve bir an önce barışın yapılmasını umut eden Yunanlılar, Müttefik Devletlere baskı yapmak, Türklere son darbeyi vurmak için İstanbul’u işgal etme projelerini devreye soktular. Yunanlılar 29 Temmuz 1922’de Müttefiklere bu konudaki niyetlerini belli ettiler. Yunanlıların İstanbul’u işgal projesi Müttefikler, Ankara Hükümeti ve Osmanlı makamları tarafından kabul görmedi. Bu projenin gündeme gelmesi Müttefikler ile Yunanlıların arasını iyice açtı. Yunanlıların bu proje için Anadolu’daki askerlerini Çatalca’ya yığması da ileride Türk ordusunun başlatacağı Büyük Taarruz’da işini kolaylaştırdı. Büyük Taarruz’da kazanılan Türk başarısı ile Yunanlıların bu projesine son verildi. Anadolu’da tutunamayacaklarını anlayan Yunanlıların ikinci projesi ise Anadolu’da muhtar yönetimler kurmaktı. 30 Temmuz 1922’de İzmir’de Yunan hükümetinin koruyuculuğu altında muhtar yönetim ilan edildi. Devamında Balıkesir, Bursa’da da muhtar yönetimler kuruldu. Yunanlılar, bu projeyi Anadolu’da barışı korumak adına yaptıklarını söylerken dış dünya bunu farklı şekilde algıladı. Yunanlıların, Anadolu halkını askere alacağı, kendi maliyelerini düzeltmek için bölge halkından vergi alınacağı gibi algılamalar söz konusu oldu. Bu yönetimler hiçbir otorite tarafından kabul görmedi. Müttefiklerin itirazları ile karşılaşan Yunanlılar bu projelerinden de çekilmek zorunda kaldılar. Büyük Taaruz’un başlaması ve başarıya ulaşması ile birlikte Yunanlıların Anadolu’da tutunmak için yaptıkları plan da kesin olarak son buldu. Çalışmanın kaynağında 1922 yılında yayımlanan gazeteler, Türk ve İngiliz parlamentosundaki görüşmeler, konu hakkında alanında uzmanların yazmış olduğu yayınlar kullanılmıştır. Çalışmanın amacı Yunanlıların Anadolu’da kalabilmek için geliştirdiği iki planın uygulanma şekli ve uluslararası kamuoyu tarafından nasıl karşılandığına ışık tutmaktır. Çalışma aynı zamanda Büyük Taarruz öncesinde Yunan tarafının askeri, mali ve manevi gücünün ne durumda olduğunu görmek için fayda sağlayacaktır.
- Published
- 2022
196. Being a Minority in Greece or Evaluation of The Educational Policies Applied in Western Thrace
- Author
-
GİASAR, Vilntan
- Subjects
Sociology ,Yunanistan ,Batı Trakya ,Azınlıklar ,Çokkültürlü Eğitim ,Greece ,Western Thrace ,Minorities ,Multicultural Education ,Sosyoloji - Abstract
Balkan coğrafyasında yer alan Yunanistan, büyük ölçekte homojen bir devlet özelliğini yansıtsa da esasında farklı etnik ve kültürel yapıların yaşadığı bir ülkedir. Söz konusu grupların nüfus verileri her dönem tartışma konusu olmuştur. Çalışmamızın sınırları bağlamında Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türklerin de Yunanistan’ın bu politikalarına maruz kaldığı söylenebilir. Özellikle eğitim konusunda Yunanistan’ın izlediği politikalar Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türk halkının kimliğini yok saymaya yöneliktir. Türkçe eğitim dilini her geçen gün kısıtlamak, Yunanca eğitim dilini daha görünür kılmak ve Türkiye’de eğitim alan öğrencileri yeterince desteklememek, Yunanistan’ın Türk unsurlara yönelik tutumu hakkında fikir vermektedir. Bu çalışma, Yunanistan’ın homojenleştirici eğitim politikalarının yerine çokkültürlü eğitim politikalarının tesis edilerek yaygınlaştırılması önerisini sunmaktadır. Bu çalışmada Yunanistan’ın eğitim politikaları ve bu politikaların azınlık eğitimine ne şekilde yansıdığı ele alınacak ayrıca Yunanistan’daki çokkültürlü eğitimin imkanlarını eğitim-öğretim kademeleri örnekliğinde açıklamaya çalışacaktır., Although Greece, located in the Balkan geography, reflects the characteristics of a homogeneous state on a large scale, this should not mean that different elements do not live within the borders of the country. in Greece. Population data of these groups has always been the subject of discussion. Although various population data are presented about these ethnic and religious elements, this subject always contains a question mark. Because the significant difference between the data of official Greek sources and the data of unofficial sources strengthens this question mark. Therefore, although Greece expresses itself as a homogeneous state, the multicultural nature of this heterogeneity continues to exist. It does not take into account the properties of many different elements. This policy of Greece is exempt. Especially in education, the design of Greece is an experience for Western Thrace. Restricting Turkish education every day, making education education educable and training education in Turkey gives an idea about the Turkish elements of Greece. At this stage, the solution proposal of our study is that Greece should bring its multiculturalism policies to the fore and expand it. In this respect, it prioritizes horizontal relationship networks rather than vertical networks. In this study, the education policies of Greece and how these policies are reflected in minority education will be discussed.
- Published
- 2022
197. Time for a review as Turkish foreign policy falters... How have we arrived at this point?
- Author
-
Ünal, Hasan and Maltepe Üniversitesi, İşletme ve Yönetme Bilimleri Fakültesi
- Subjects
Türk dış politikası ,Oruç Reis sismik araştırma gemisi ,Doğu Akdeniz ,Oruç Reis ,Yunanistan ,ABD - Abstract
Türkiye’nin dış politikası bugünlerde epeyce karmaşık halde: Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de neredeyse herkesle kavga halinde! Bir seneden az bir zaman içinde en az dört kez nefeslerimizi tuttuk: 2019 sonlarında PKK/PYD terör örgütüne Türkiye aleyhinde verdiği destek sebebiyle ABD ile gerçekten de bir savaş ihtimali vardı. Daha sonra çok daha ciddi savaş senaryoları ortaya çıktı. 2020 başlarında, bu sefer de Suriye’nin İdlib vilayetinde, Rusya’ya karşı., Turkey’s foreign policy is quite topsy-turvy these days: it is at war with almost everyone across the Middle East and Eastern Mediterranean! Within less than a year we held our breath at least four times: There was a real possibility of war with the US in Northern Syria over the latter’s backing of the PKK/PYD terrorist organization against Turkey in late 2019. Later on, there was even more of a serious scenario of war, this time, against Russia in the Idlib province of Syria in early 2020.
- Published
- 2022
198. MİLLİ MÜCADELE VE BÜYÜK TAARRUZ’A ANADOLULU BİR RUM’UN GÖZÜNDEN BAKMAK
- Author
-
Güngör GÖÇER
- Subjects
Social ,National Struggle ,Greece ,Sakarya Battle ,Great Offensive ,Millî Mücadele ,Yunanistan ,Sakarya Savaşı ,Büyük Taarruz ,Sosyal - Abstract
The non-Muslims who led a peaceful life in ‘the system of nationality’ applied in the Ottoman Empire without any interference in their language, culture and religion for centuries have become one of the important reasons for the unrest lived because of the separatist movement they made since especially 19th century. This period has reasoned to the Geek’s, who were the most important non-Muslim class in Anatolia, going in action to take advantage of the helplessness of the state after the Ottoman Empire’s reaching its final stage with its defeat in the First World War. Regarding this aim, local Greeks both supported the occupation wholeheartedly and exposed many inhumane treatments to Muslim Türkish Folk by voluntarily joining into the Greek army. Even though the narratives about the atrocities committed are ignored by some in the context of the Turkish-Greek friendship that emerged as a result of a romantic understanding, they maintain their freshness in memories as a case. In our study here, through the memories of Manoli Aksiyotis, an Anatolian Greek who personally took place in the Greek Army during the Greek occupation which started in Anatolia, we will try to present what he did and felt during the Greek Army’s occupations’ period that ended with the Great Offensive with his memories., Osmanlı Devleti’nde uygulanan “millet sistemi” içerisinde yüzyıllarca dillerine, kültürlerine ve dinlerine karışılmadan huzurlu bir yaşam süren gayrimüslimler özellikle 19. yüzyıldan itibaren çıkardıkları ayrılıkçı hareketlerle ülkede yaşanan huzursuzluğun en önemli sebeplerinden birisi olmuşlardır. Bu süreç I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilmesiyle birlikte son merhalesine girerek Anadolu topraklarındaki en önemli gayrimüslim sınıf olan Rumların devletin içine düştüğü acziyetten faydalanmak için faaliyete geçmelerine neden olmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması ve Paris Barış Konferansı’nda alınan kararlar sonrasında da Yunanistan’ın İzmir’i işgalinin İtilaf Devletleri tarafından onaylanmasıyla Anadolu’da başlayan Yunan işgali yerli Rumları heyecanlandırmış ve büyük Yunanistan’ı kurma hayallerini canlandırmıştır. İşte bu amaçla yerli Rumlar hem işgali gönülden desteklemişler hem de işgalci Yunan ordusuna gönüllü olarak katılarak Müslüman Türk halkına karşı birçok insanlık dışı muameleyi reva görmüşlerdir. Yapılan zulümlerle ilgili anlatılar romantik bir anlayışın sonucu ortaya çıkan Türk-Yunan dostluğu bağlamında bazı kesimler tarafından görmezden gelinse de bir vakıa olarak anılarda tazeliğini korumaktadır. Biz bu çalışmamızda Anadolu’da başlayan Yunan işgali sürecinde bizzat Yunan ordusu içerisinde yer alan Anadolulu bir Rum’un Manoli Aksiyotis’in anılarından hareketle Yunan ordusunun Büyük Taarruz’la sona eren işgaller sürecinde neler yaptıklarını neler hissettiklerini ortaya koymaya çalışacağız.
- Published
- 2022
199. Human Rights Violations in Greece's Struggle against Irregular Migration
- Author
-
YILDIZ ÜSTÜN, Esra and ÜSTÜN, Mustafa Tayfun
- Subjects
Social ,Yunanistan ,Düzensiz Göç ,AİHM ,İnsan Hakları İhlali ,Sivil Toplum ,Greece ,Irregular Migration ,ECHR ,Human Rights Violation ,Civil Society ,Sosyal - Abstract
Avrupa Birliği’nin güneydoğu sınırını oluşturan Yunanistan, 2010 yılında başlayan Arap Bahar’ının yarattığı siyasi karmaşadan etkilenmiş ve kitlesel göç hareketlerine maruz kalmıştır. Yaşanan kitlesel göç hareketleri Yunanistan’ın tarihsel süreçte ulusal ve Avrupa Birliği müktesebatına göre inşa ettiği göç ve sığınma sistemine yönelik tartışmaları da alevlendirmiştir. Bu tartışmalar çerçevesinde, Yunanistan’ın düzensiz göçle mücadele sırasında sığınmacıların yaşam haklarını tehdit ettiği, insan onuruna yakışmayan eylemlere başvurduğu ve işkence yasağını ihlal ettiği gerek İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporlarında gerekse Uluslararası Af Örgütü’nün ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) çeşitli dönemlerde aldığı kararlarda belirtilmiştir. Yunanistan’ın düzensiz göçle mücadelesi sırasında sığınmacılara yönelik sistematik biçimde gerçekleştirilen insan hakkı ihlallerini tespit etmek ve AİHM’nin tutumunu tartışmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda makale 3 kısımdan oluşmaktadır. İlk olarak, Yunanistan’ın yakın dönemde inşa ettiği sığınma sisteminin genel hatları özetlenerek uyguladığı göç politikası tartışılacaktır. İkinci kısımda ise, Yunanistan’ın sığınma sisteminin pratikte yarattığı insan hakları ihlallerinin neler olduğu ortaya konulup, çalışmanın son kısımda ise bu ihlallerin AİHM tarafından nasıl değerlendirildiği tartışılacaktır. Ayrıca mahkeme kararlarının uluslararası sivil toplum kuruluşlarının resmi raporlarıyla uyumu karşılaştırılacaktır. Bu makale, Yunanistan’ın göç ve sığınma sistemini inşa ederken reaksiyonel ve güvenlikçi bir tutum benimsediğini, göç mevzuatlarını tasarlarken Avrupalılaşmadan ziyade ulusal kimlik, iç siyaset ve güvenlik gibi unsurları dikkate aldığını ileri sürmektedir. Bu bakış açısından kaynağını alan düzensiz göç ile mücadele ederken ortaya koyduğu fiiller, temel insan hakları ilkelerini ihlal etmesine karşın Yunan makamları tarafından meşru olarak algılandığı ve AİHM’de birçok davanın konusunu oluşturduğu ileri sürülmektedir., Greece, which is located on the southeastern border of the European Union (EU), was affected by the political chaos deriving from the Arab Spring that started in 2010 and was exposed to mass migration movements. These migration movements have inflamed discussions on the migration and asylum system of Greece, which has been constructed in accordance with acquits at the national and the European Union level. The reports of Human Rights Watch, international amnesty organization, and several decisions of the European Court of Human Rights (ECHR) demonstrate that Greece threats the right to life of asylum seekers, resorted to acts unworthy of human dignity, and violated the prohibition of torture during the struggle against irregular migration. This paper aims to put forward systematic human rights violations against asylum seekers by Greece and discuss the approach of the ECHR. It consists of three sections. First of all, the general lines of the asylum system of Greece will be summarized and the implemented immigration policy will be discussed. Secondly, the human rights violations that Greece's asylum system creates in practice will be revealed, and in the final part, how these violations are evaluated by the ECHR will be examined and the consistency of these decisions with the official reports of international non-governmental organizations will be compared. This paper argues that Greece adopted a reactionary and security-oriented attitude and also considers factors such as national identity, domestic politics, and security rather than Europeanization while constructing the immigration and asylum system. It claims that the acts, which are deriving from this point of view, violating fundamental human rights while struggling with irregular migration, are legitimated by Greek authorities and it is the subject of many cases in the ECHR.
- Published
- 2022
200. THE ‘INTER-ALLIED MEDAL OF VICTORY’ (GREEK) FROM THE YOZGAT MUSEUM
- Author
-
BACCHELLİ, Barbara
- Subjects
Social ,Medal ,Inter-Allied Victory Medal ,Commemorative Medal ,World War I ,Greece ,Germany ,Henry Nocq ,Sosyal ,madalya ,müttefikler arası zafer madalyası ,hatıra madalyası ,Birinci Dünya Savaşı ,Yunanistan ,Almanya - Abstract
Araştırma, Yozgat Müzesi depolarında bulunan bir madalyadan kaynaklanıyor; bu madalya, "Müttefikler arasında Zafer Madalyası" nın Yunan örneği oldu ve 1922'de yaklaşık 200.000 kopya halinde basıldı.Dolayısıyla bu örnek, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda tüm müttefik kuvvetlerin, ortak unsurlara sahip olmasına rağmen, madalya meselesiyle Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na karşı kazanılan zaferi hatırlamaya karar verdiği bir anma serisinin parçasıdır menşe ülke temelinde ayırt edildi.Bu madalya, operasyonda yaralanan veya öldürülen, yaralarından ölen veya 9 Eylül 1916 ile 7 Eylül 1918 ateşkesi arasında Makedonya cephesinde en az üç ay aktif hizmet veren ordu personeline yönelikti; Rusya veya Romanya'da Yunanistan'a dönüş için ayrılış günü ile gemiye biniş günü arasındaki Rus seferinde; Trakya cephesinde 17 Temmuz 1920'ye kadar. Madalyaya, alıcının isminin yazılı olduğu bir "Sertifika" eşlik etti., The study originates from a medal found in the warehouses of the Yozgat Museum; this medal turned out to be the Greek example of the 'Inter-Allied Victory Medal’ and was coined in 1922 in about 200,000 units. This exemplar is therefore part of a commemorative series in which all the allied forces, at the end of the First World War, decided to remember the victory against Germany and the Austro-Hungarian Empire with the issue of medals which, despite having elements in common, were distinguished on the basis of the country of origin. Army personnel who had been wounded or killed in action, died of their wounds, or who had served at least three months of active service at the front in Macedonia between 9 September 1916 and the truce of 7 September 1918, in the Russian campaign between the day of departure and the day of embarkation in Russia or Romania for the return to Greece, at the front in Thrace until July 17, 1920, were entitled to it. The medal was accompanied by a 'Certificate' with the name of the consignee
- Published
- 2022
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.