İnsanlık tarihinde birçok kıtlık olayı yaşanmıştır. Bunlardan bazıları, insanların felaketiyle neticelenmiştir. Müslümanlar da bu kıtlıklardan nasibini almıştır. Hz. Peygamber’in dönemin-den günümüze kadar sayısız kıtlık örnekleri bulunmaktadır. Bunların içerisinde en önemli olanlarından biri de Ömer b. el-Hattâb’ın (öl. 23/644) halifeliği döneminde Medine ve çevre-sinde etkili olan kıtlık hadisesidir. Hz. Ömer’in halifeliğinin 6. yılına tekabül eden bu kıtlığın olumsuz sonuçları oldu. Yağmurların yağmadığı ve toprağın kül haline geldiği bu dönemde, canlılar zarar gördü ve bazı ölüm vakaları yaşandı. Şehirdeki imkânlar kıtlığı gidermede yeter-siz kalınca halife, çevre vilayetlerden yardım talebinde bulundu. Buralardan gelen yardımlar sayesinde halk, bir nebze de olsa rahat bir nefes aldı. Remâde yılı olarak bilinen kıtlık yılında Hz. Ömer, halktan zekât almadığı gibi hırsızlıktan dolayı had cezasını da geçici olarak uygula-madı. Hz. Ömer, sebepler dairesinde elinde olan bütün imkânları seferber ettikten sonra kurak-lığın ortadan kalkması için yağmur duasına çıktı. Yağmurlar yağıp hayat normale döndükten sonra halife, Medine’nin kırsal kesiminde bulunan ve kıtlıktan dolayı şehre gelen insanları ikametgâhlarına geri gönderdi.Özet: İnsanlık tarihi boyunca değişik coğrafyalarda birçok kıtlık hadisesi yaşanmıştır. Bunlar-dan bir kısmı insanları fazla etkilemezken bazılarının sonuçları ölümcül olmuştur. Hicaz bölge-si de bu doğal afetlerden nasibini almıştır. Özellikle kurak bir iklime sahip olan Mekke, İslam öncesi dönemden günümüze gelinceye kadar sayısız kıtlık hadisesine sahne olmuştur. Pey-gamber şehri olarak bilinen Medine ise Mekke kadar olmasa da yine de kıtlık olaylarına sahne olmuştur. Hz. Peygamber’in hicretiyle birlikte önemi bir cazibe merkezi haline gelen Medine hem Allah Resulü zamanında hem de daha sonraki dönemlerde kıtlıklarla boğuşmuştur. Bu kıtlıklar içerisinde Hz. Ömer’in halifeliği döneminde yaşanan kıtlık ise etkileri itibariyle bir hayli ağır olmuştur.Medine’de yaşanan ve tarihi kaynaklara Âmurremâde olarak geçen kıtlık yılı, Yağmurun yağ-madığı ve toprağın kül rengi haline gelip rüzgârın önünde savrulmasından dolayı böyle bir isimle anılmıştır. Hicretin 17. yılının sonlarında başlayıp 18. yılının başlarına kadar devam eden kıtlık, yaklaşık olarak dokuz ay sürmüştür. Bu süre zarfında yağmur yağmadığından toprak kurudu, ekinler yeşermedi ve hayvanlar telef oldu. Halk, açlık ve sefalette maruz kaldı ve elle-rinde hiçbir şey kalmadı. Çarşılar ve pazarlar boşaldı, alınıp satılan herhangi bir şey kalmadı. İnsanlar alışveriş yapamaz hale geldi. Öyle ki insanlar, karınlarını doyurmak için toprağı eşerek kertenkele ve köstebekleri çıkarıp yemek zorunda kaldılar. Kıtlık, Medine’nin kırsal yerlerinde etkisini daha çok hissettirdi. Çölde yaşayanlar, yiyecek bir şey bulamayınca Medine’ye sığınmak zorunda kaldılar. Kuraklık öyle bir hale geldi ki bazı kabilelerde ölüm olayları yaşandı. Hayatta kalan da yaşamını sürdürebilmek için ellerine ne geçerse yemek zorunda kaldı. Yemek için kestikleri hayvanların zayıflığından dolayı et namına bir şey bulamadılar. Böylece halk, açlıktan dolayı ölü hayvanların derilerini çıkarıp ateşte pişiriyor ve onları kemirerek karınlarını doyurmaya çalışıyordu. Diğer yandan ölü hayvanların kemiklerini parçalayarak kırıntılarını yiyorlardı. Kıtlık, etkisini uzun süre devam ettirince birçok kişinin hayat şartlarını değişti. Halife Ömer, halkın sıkıntılarını gidermek amacıyla bazı tedbirlere başvurdu. İlk önce Medine'deki merkezi hazinede bulunan gıda maddelerini, kıtlıkta zarar görenlerin hizmetine sundu. Merkezi bey-tülmâldaki yiyecekler yetersiz kalınca, valilerine haber göndererek kendi bölgelerinden Medi-ne ve çevresinde sıkıntı çekenlere yardım göndermelerini istedi. Yapılan çağrı karşılık buldu. Şam, Kûfe, Basra, Mısır ve Yemen gibi beldelerden Medine’ye bol miktarda yardım gönderildi. Gönderilen yardımlar sayesinde insanlar rahatladı. Çünkü temel ihtiyaç maddeleri başta olmak üzere hemen hemen her şeyin fiyatı çok yüksek bir seviyeye çıkmıştı. Bu yardımlar vesilesiyle yiyecek fiyatları gerilemiş halife de bu yardımları büyük bir özveriyle dağıtmıştı. Taşradan gönderilen yardımların hem Medine halkına hem de dışarıdan gelip Medine’nin çev-resine yerleşmiş olan insanlara adaletli bir şekilde dağıtılabilmesi için Hz. Ömer, bazı kişileri görevlendirerek ihtiyaç sahibi olanlarının sayısını tespit etmeye çalıştı. Halkın sayısı belirlen-dikten sonra kıtlıktan zarar görenlerin adlarını ve ihtiyaçlarını gösteren bir liste hazırladı. Daha sonra gıda maddelerini alabilmeleri için halka Hz. Ömer'in mührünü taşıyan karneler verildi. Halife Ömer, valilerden gelen yardımlar sayesinde ihtiyaç sahipleri için un ambarını kurmuş-tur. Medine'ye gelenler, buradan un, ekmek, hurma, üzüm vb. yiyecekler alıyordu. Ayrıca bazı günlerde yirmi deve kesilip kıtlıkta sıkıntı çekenlere sıcak yemek veriliyordu. Halife, ekmekle birlikte tencerelerde pişirilmiş tirit ile zeytinyağını katık yapıyordu. Yemekler yapıldıktan sonra insanlar yemeğe davet ediliyor, gelemeyenler olursa onlara da yemek gönderiliyordu. Bu uygulama, kıtlık bitinceye kadar her ay düzenli bir şekilde devam ediliyordu. H. Ömer, dağıtıla-cak bir şey bulamadığı zaman azığını bulabilmiş her bir hane halkına, azığı olmayan bir hane halkını misafir ederek sıkıntılarını gidermeye çalışıyordu. Yağmurlar yağdıktan sonra halife, kıtlık zamanında gelip Medine’ye yerleşen Arapları, memle-ketlerine geri gönderdi. Yurtlarına rahat bir şekilde ulaşabilmeleri için de hazineden azık ve binek tedarik etti. Arap kabileleri, Hz. Ömer’in kıtlık boyunca gösterdiği bu güzel muameleden dolayı memnun oldular ve kendisine teşekkür ettiler. Hz. Ömer, kuraklık döneminde zekâta taalluk eden mallardan zekât almamıştır. Ancak kıtlık etkisini kaybedince iki yılın zekâtını beraber almıştır. Aynı şekilde zaruretten dolayı gayrimeş-ru yollarla karnını doyuran kişilere de had cezasını uygulamamıştır. Hz. Ömer, kıtlık yılında halkın sıkıntılarını gidermek için çok uğraştı ve bütün tedbirlere baş-vurdu. Ancak kıtlık etkisini kaybetmediği için zor durumda kaldı. Bunun için yağmur duasına çıkmaya karar verdi ve valilerinden de yağmur duasına çıkmalarını istedi. İnsanlar, Hz. Ömer’in yağmur duasına çıkacağına öğrenince hep birlikte ona iştirak ettiler. Halife Ömer, yanına Hz. Abbas’ı da alarak Allah’tan istiğfarda bulundu. Yapılan dualar netice verdi. Medine ve çevresine bol miktarda yağmur yağdı. Böylece kıtlık ortadan kalktı ve halk, rahat bir nefes aldı. Müslümanların idarecisi olan Hz. Ömer, kıtlık esnasında halktan farklı bir şey yemiyor zaman zaman onlardan daha kötü şartlarda besleniyordu. Kıtlık bitinceye kadar birçok defa halkın nefsini kendisine tercih ediyordu. Bunun için de çoğu zaman aç kalıyordu. Bu şekilde hareket etmek, Halife Ömer’in sağlığını ciddi manada tehdit ediyordu. Bu şartlar, halifenin şahsıyla münhasır kalmıyor ailesine de etki ediyordu. Çünkü Hz. Ömer’in aile fertleri, diğer ailelere oranla daha fazla sefalet içerisinde yaşıyorlardı. Kıtlık etkisini kaybedinceye kadar şartlar bu şekilde devam etti., There have been many famine incidents in the human history. Some of these have resulted in the disaster of the people. Muslims have also suffered from these famines. There have been countless famine examples from the time of the Prophet. One of the most significant of these famines is the famine incident that was effective in Madinah and its surroundings during the khalīfat of Umar bin al-Hattab (d. 23/644). This famine, corresponding to the 6th year of the khalīfat of Umar, had negative consequences. In this period when the rains were not falling and the soil almost turned to ash, creatures were harmed, and some deaths occurred. When the opportunities in the city were insufficient to eliminate the shortage, the khalif asked for help from the surrounding provinces. The coming help eased the situation for the people. In this famine year, which is known as the Remade year, Umar did not collect zakat from the public, nor applied a sentence to theft in this period. Umar did everything in his power but as the effects of the famine did not lessen, Umar went to the rain prayer for the drought to disappear. When the rain came, life took its normal course and the people who came to Madinah from the rural parts due to the famine were sent back home by the khalīfa.Summary: There have been famine incidences in different geographies throughout human history. The Hejaz region in Saudi Arabia was also affected by these natural disasters. Mecca, which has a particularly dry climate, has witnessed countless famines from pre-Islamic times to the present day. Madinah, which became a center of attraction with the Prophet's migration, struggled with famines in the times of the Prophet as well as in later periods. Among these famines, the famine experienced during the khalīfat of Umar had considerably heavy consequences.The year of the famine in Madinah was recorded as Amurremade, which means the year was given that name because there was no rain at all, and the soil turned int the color of ash and was swept easily by the wind. The famine, which began in the late 17th year of the Hejira and continued until the beginning of the 18th year, lasted approximately nine months. During this time, the soil dried up, the crops did not grow green and the animals perished. The public was exposed to starvation and misery and had nothing in their hands. The bazaars and markets got empty, there was nothing left to buy and sell. People dug in the ground to find food and ate the lizards and moles they found.The famine had an harder impact on the rural areas of Madinah. Those living in the desert had to take refuge in Madinah when they could not find anything to eat. The severe drought even caused deaths in some tribes. The survivors had to eat whatever they could to stay alive. The animals they butchered had no meat, too. Thus, people removed the skins of dead animals and cooked them and gnawed on them or broke the bones of dead animals and ate the crumbs.When the famine continued for a long time, the living conditions of many people changed. Khalif Umar took some precautions to overcome the troubles of the people. First, he gave the food in the central treasury (Beytulmal) in Madinah to the service of those who suffered from famine. When the food in the Beytulmal did not suffice, he called for his governors to send aid to Madinah and its surroundings. The call was answered. Abundant aid was sent to Madinah from Damascus, Kufah, Basra, Egypt and Yemen. Thanks to the help sent, people were relieved. The aid sent from the provinces was planned to be distributed equally to both the people of Madinah and the people who came from outside and settled around Madinah. For this, Umar tried to determine the number of people in need by assigning some people. After the number of people was determined, he prepared a list showing the names and needs of those who suffered from famine. Documents bearing the seal of Umar were given to the public so that they could buy food. The aid also helped to decrease the prices. Because the prices of almost everything, particularly the basic necessities, had reached very high levels.Khalif Umar thanks to donations supported by governors founded also flour silos for those in need. Those who came to Madinah got food such as flour, bread, dates, grapes etc. In addition, some days, twenty camels were butchered and those who suffered from the famine were invited to get hot meals. For those who could not come, food was sent. This practice was continued regularly every month until the famine ended. When Umar could not find anything to distribute, he designated one family that had food to host another family that could not find food. After the rains started, the Khalif sent the Arabs, who came to Madinah in time of the famine back to their countries. He also funded them form treasury so that they could reach their homes comfortably. The Arab tribes were delighted and thanked for the good treatment Umar showed during the famine.Umar did not collect zakah from the goods during the drought period. However, when famine weakened, he took the zakat of two years together. In the same way, he did not apply the punishment to those who fed themselves illegally because of necessity.Umar worked hard to resolve the people's hardship and took all precautions in the famine period. However, the famine maintained its hard impact. Therefore, Umar decided to go for rain prayer and asked his governors to go to rain prayer, too. When people learned that Umar would pray for the rain, they all joined him. Caliph Umar, taking Abbas with him, wished forgiveness from Allah. The prayers were accepted and plenty of rain came down in and around Madinah. So, the famine came to an end and the people took a breath.Umar, the ruler of the Muslims, did not eat anything different from the people during the famine and sometimes was in a worse situation than the others. Many times, he preferred the benefit of others until the famine ended. For this, he was often hungry. This seriously threatened the Caliph Umar's health. These conditions were not limited to the caliph's person but also affected his family. Because Umar’s family members lived in more misery than other families. The conditions continued in this way until the famine lost its effect.