90 results on '"Kılıç, Bülent"'
Search Results
52. An Applied Study: Nurses' Use of Social Media and the Lev- El of Their Perceptions Concerning Their Jobs
- Author
-
Korkmaz, Murat, Kılıç, Bülent, Demiray, Emine, Gürkan, Ayça, Yücel, Serdar Ali, and Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Uzaktan Öğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Disiplinler Arası ,Sosyal Bilimler - Abstract
Bu araştırmanın önemi; sosyal medya nedeniyle ortaya çıkan iş kayıplarının belirlenmesidir. Uygulamalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada ölçekli bir anket kullanılmıştır. Kullanılan anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesine yönelik sorular, ikinci bölümde ise 5'li likert ölçekten oluşan sorular bulunmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçme aleti ilk kez kullanıldığından bir ön teste tabi tutulmuştur. Ön test İstanbul ilinde bulunan üç farklı hastanede çalışan ve farklı kliniklerde, farklı görev yapan hemşirelere yönelik uygulanmıştır. Uygulamaya katılan hemşire sayısı (n=35) bireydir. Bu katılımcılardan elde edilen veriler SPSS 18 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonrasında bazı sorularda iyileştirmeye gidilmiş ve uzman görüşü alınarak değiştirilmiştir. Ön test sonrasında Cronbach's Alpha kat sayısı olarak 0.746 kat sayısı elde edilmiştir. Bu değer araştırmada kullanılan ölçme aletinin oldukça güvenilir olduğunu göstermektedir. Asıl araştırmanın evreni İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, İzmit, Tekirdağ ve Edirne illerinde bulunan farklı ölçeklerdeki eğitim araştırma, üniversite, özel ve kamu hastanelerinde çalışan hemşireler oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan bireylere anketler facebook, mail, posta ve elden dağıtılmak üzere anket formları gönderilmiştir. Gönderilen anket formlarının katılımcıların çalıştıkları hastane, birim ve kendi kimliklerini ortaya çıkaracak hiçbir bilgiyi formlara dâhil etmemeleri istenmiştir. Tüm katılımcılar rastgele seçilmiş ve araştırmada basit rassal yöntem uygulanmıştır. Toplam (n=2500) anket formu dağıtılmıştır. Geri dönen anket formu (n=1380) adettir. Bu anketlerin sadece (n=739) âdeti uygulamaya uygun bulunmuştur. Araştırma yaklaşık olarak 8 ay sürmüştür. Analize uygun bulunan formlar SPSS 18 programına yüklenmiş ve güvenirlilik geçerlilik testi, anova, t testi, kuruskal - Wallis Testi, Faktör, Hipotez ve Mann - Whitney U testlerinden yararlanılmıştır. Alpha kat sayısı olarak 0.805 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırma sonucu katılımcıların büyük çoğunluğunun sosyal medyayı etkin olarak kullandığı, meslek gelişmelerinden ziyade daha çok meslek arkadaşları ile sosyal hayat içerisinden çevreleri ile ilişki kurup iletişim içinde olduğunu göstermiştir. Ayrıca sosyal medya kullanımının özellikle akıllı telefonlar yoluyla kullanıldığı bu kullanım süresinin günde ortalama 3 ile 7 saat arasında bir değere sahip olduğu saptanmıştır. Sosyal medya kullanımı nedeniyle bazı katılımcılarda motivasyon ve performans kaybına neden oluşturan olumsuzluklar ortaya çıktığı görülmüştür. Katılımcıların tamamında sosyal medya bağımlılığı gibi bir durumun olması dikkat çekmektedir. Ayrıca en aktif sosyal medya kullanıcılarının bayanlardan oluşması ve bekar olmaları da ayrı bir öneme sahiptir. Elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda sosyal medyanın sosyo-kültürel iletişimi güçlendirdiği fakat yapılan iş ve meslek konusunda verimlilik ile performansı olumsuz etkilediği sonucunu ortaya çıkarmıştır, The aim of this research is to explore the workforce loss due to social media. A scaled questionnaire has been used in this applied study. The questionnaire used in the study is composed of two sections. The first section includes questions on the participants' demographical characteristics. The second part contains questions prepared in 5 point likert analysis. The method of measurement has been exposed to pretest since it has been used for the first time. The pretest has been applied to nurses working at three different hospitals, at different clinics in İstanbul. (n=35) nurses have participated in the study. The data collected from the participants have been analysed with SPSS 18 statistical programme. At the end of the analysis, some questions have been changed with reference to expert opinion. At the end of the pretest, Cronbach's Alpha value has been 0.746 which shows that the method of measurement has been highly reliable. The population of the article is composed of the nurses working at different education and research, private and state university hospitals in İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, İzmit, Tekirdağ and Edirne. The questionnaires have been sent to the participants via facebook, email, posted and hand delivered. The participants have been asked not to include any information about the hospitals and departments at which they are working, and their identities. All the participants have been chosen randomly, and rassal method has been used. (n=2500) questionnaires have been delivered. (n=1380) of the questionnaires have been sent back. However, only (n=739) questionnaires have been
- Published
- 2015
53. Sağlıkta eşitsizliklerle ilgili temel kavramlar
- Author
-
Şimşek, Hatice, primary and Kılıç, Bülent, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
54. TARİHÎ FİLM VEYA TARİHÎ DİZİLERİN TARİHE İLGİYİ ARTIRMADA ETKİSİNE İLİŞKİN MYO ÖĞRENCİLERİNİN GÖRÜŞLERİ
- Author
-
Öztaş, Sezai, Anıl, Nihat Kamil, and Kılıç, Bülent
- Subjects
Tarih ,Tarihî Film ,Tarihî Dizi ,Tarihe İlgi - Abstract
DergiPark: 73093 ejovoc In this survey, opinions of students for the question whether historical movies or series raise the interest of history or not are studied. As data gathering tool, a questionnaire developed by the researcher was used. Questionnaires was answered by 402 students actively continuing their education in Vocational High Schools of Kırklareli University in the spring semester of 2012-2013 academic year. In the analysis of the collected data IBM SPSS Statistics 20 program was used. For data analysis, techniques of reliability analysis, frequency analysis, t test, analysis of variance were used. As the result of this survey, historical movies and series are found out to be effective for raising the interest for history Bu araştırmada, tarihî film veya tarihî dizilerin tarihe ilgiyi artırıp artırmadığına yönelik öğrenci görüşleri ele alınmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen anket kullanılmıştır. Anketler, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Kırklareli Üniversitesi bünyesindeki Meslek Yüksekokullarında öğrenime devam eden toplam 402 öğrenciye uygulanmıştır. Toplanan verilerin analizi için IBM SPSS Statistics 20 programından yararlanılmıştır.Toplanan verilerin çözümlenmesinde güvenirlik analizi, frekans analizi, t-testi ve varyans analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, tarihî film ve tarihî dizilerin tarihe ilginin artmasında etkili olduğu bulunmuştur
- Published
- 2013
55. PERCEIVED SERVICE QUALITY IN ORTHOPAEDICS CLINICS AND A RESEARCH ON REASONS OF HOSPITAL PREFERENCES: SAMPLE OF ISTANBUL-TEKIRDAG PROVINCES
- Author
-
kılıç, bülent, primary, Yazar Soyadı, Yazar Adı, additional, korkmaz, murat, additional, and yücel, ali serdar, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
56. Türkiye’de Halk Sağlığı Uzmanları İçin İnsangücü Planlaması (2013-2023)
- Author
-
Kılıç, Bülent, primary, Şahan, Ceyda, additional, and Bahadır, Hande, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
57. Infant mortality rates in Narlidere District Turkey 1999 to 2001 Trends in rates and risk factors
- Author
-
Keskinoğlu, Pembe, Serap, Konakçı, Ozan, Pabucçuoğlu, Kılıç, Bülent, and Günay, Türkan
- Published
- 2008
58. İzmir'de bir sağlık ocağı bölgesinde 50-54 yaş arası kadınlarda menopoz durumu ile diğer etmenlerin depresyon görülme sıklığına etkisi
- Author
-
Keskinoğlu, Pembe, Ayan, Ruhan, Norgaz, Gamze, Şimşek Keskin, Hatice, Kılıç, Bülent, and Özkul, Özgü
- Published
- 2006
59. Bekar kadınların aile planlaması bilgilerini etkileyen etmenler
- Author
-
Kılıç, Bülent, Aksakoğlu, Hüseyin Gazanfer, and Şimşek Keskin, Hatice
- Published
- 2006
60. Yöneticiye güvenin iş tutumlarına etkisinde iletişim ve güç tarzlarının rolü
- Author
-
Kılıç, Bülent, Tevrüz, Suna, and İşletme Anabilim Dalı Organizational Behavior Bilim Dalı
- Subjects
Personel Yönetimi ,İş Tatmini ,Tutum (Psikoloji) ,Yöneticiler ,Performans Değerlendirme ,Çalışma Ortamı - Abstract
ÖZETYöneticiye Güvenin İş Tutumlarına Etkisinde İletişim ve Güç Tarzlarının RolüBu araştırmanın amacı yöneticiye güvenin öncellerinden birinin yöneticinin iletişim tarzları olup olmadığını incelemektir. Bununla beraber yöneticiye güvenin, yöneticinin iletişim tarzlarıyla çalışanların işe ilişkin tutumları arasında bir ara değişken olarak etkili olup olmadığı da araştırılmıştır. Araştırma da ayrıca yöneticinin iletişim tarzıyla güç tarzlarının etkileşiminin yöneticiye güveni manidar bir şekilde açıklayacağı ileri sürülmüştür. Yöneticiye güvenin, çalışanın iş doyumu örgüte bağlılık, kuruma güven ve işden ayrılma niyeti gibi iş tutumları olarak adlandırabileceğimiz değişkenleri açıklamaya katkısının olacağı savunulmaktadır. Ayrıca, yöneticinin güç tarzlarının da iş tutumlarını etkileyip etkilemediği de incelenmiştir. Ek olarak kadın ve erkek çalışanlar arasında iş tutumları bakımından manidar bir fark olup olmadığı da araştırılmıştır. Bu iddiaları doğrulamak üzere Istanbul’daki ulusal bir basın kuruluşunda, Adapazarı’ndaki bir otomobil fabrikasında ve Ankara’daki ulusal bir inşaat firmasında çalışanlara anket dağıtmak suretiyle toplam 240 kişiden veri toplanmıştır. Veriler SPSS 13 programi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre iletişim tarzının yöneticiye güveni manidar olarak açıklayan bir değişken olduğu bulunmuştur. Ayrıca, iletişim tarzı ile iş tutumları arasındaki ilişkide yöneticiye güvenin tam bir ara değişken olduğu bulunmuştur. Yöneticinin iletişim tarzıyla güç tarzlarının güveni açıklamaktadır. Fakat araştırmada bu değişkenlerin etkileşiminin güveni açıklayacağı yönündeki hipotezler doğrulanmamıştır. Bulgular iş tutumları bakımından cinsiyetler arası bir fark olduğunu göstermiştir. Buna göre, kadınların işden ayrılma niyetinin erkeklerden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Paralel olarak erkeklerin de iş doyumu düzeylerinin kadınlarınkinden yüksek olduğu bulunmuştur. ABSTRACTThe Effect of Trust in Supervisor on Job Attitudes: The Role of Commmunication and Power StylesThe aim of this study is to investigate the effects of perceived communication style on trust in supervisor. In addition, it is hypothesized that the effect of communication style on job attitudes will be lower than the effect of trust in supervisor on job attitudes when the variable trust in supervisor intervenes. Moreover, whether or not power styles of the superior have a moderating effect on the relationship between communcation style and trust is analyzed. It is also hypothesized that trust in supervisor will significantly predict the job attitudes such as job satisfaction, organizational commitment, organizational trust and turnover intention. Furthermore, the effect of manager’s power style on job attitudes is also examined. In addition, the gender difference in terms of job attitudes is investigated. The sample was drawn from three different work places. A national press company from Istanbul , a national construction from Ankara and an automobile factory from Adapazarı. The questionnaire was administered to a total of 240 employees. As hypothesized, the manager’s perceived communication style was found to be a significant predictor of trust in supervisor. As predicted trust in supervisor was found to be an intervening variable in the relationship between communication style and job attitudes. The hypotheses about the moderating role of power styles on trust in supervisor were not confirmed. In addition, it was found that women significantly have higher levels of turnover intention than men, and men have significantly higher levels of job satisfaction than women. Results are discussed on the basis of a summarized research model.
- Published
- 2006
61. İzmir de Lise Öğrencilerinde Sigara İçme Sıklığı ve İçicilik Davranışı Üzerine Sosyal Öğrenmenin Etkisi
- Author
-
Nuriye, Karakuş, Hatice, Giray, KESKİNOĞLU, PEMBE, Kılıç, BÜLENT, Nurcan, Bilgiç, and PIÇAKÇIEFE, METİN
- Published
- 2006
62. Classification of traveling wave solutions for time-fractional fifth-order KdV-like equation
- Author
-
Inc, Mustafa, primary and Kılıç, Bülent, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
63. Priority setting for the prevention and control of cardiovascular diseases: multi-criteria decision analysis in four eastern Mediterranean countries
- Author
-
Ghandour, Rula, primary, Shoaibi, Azza, additional, Khatib, Rana, additional, Abu Rmeileh, Niveen, additional, Unal, Belgin, additional, Sözmen, Kaan, additional, Kılıç, Bülent, additional, Fouad, Fouad, additional, Al Ali, Radwan, additional, Ben Romdhane, Habiba, additional, Aissi, Wafa, additional, Ahmad, Balsam, additional, Capewell, Simon, additional, Critchley, Julia, additional, and Husseini, Abdullatif, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
64. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I Alan Çalışmaları Geri Bildirimleri
- Author
-
Uçku, Şerife Reyhan, Anal, Özden, Aslan, B, Günay, T, Kıran, S, Soyer, A, Ellidokuz, Hülya, Demiral, Y, and Kılıç, Bülent
- Published
- 2001
65. Health system challenges of cardiovascular disease and diabetes in four Eastern Mediterranean countries
- Author
-
Phillimore, Peter, primary, Zaman, Shahaduz, additional, Ahmad, Balsam, additional, Shoaibi, Azza, additional, Khatib, Rasha, additional, Khatib, Rana, additional, Husseini, Abdullatif, additional, Fouad, Fouad, additional, Elias, Madonna, additional, Maziak, Wasim, additional, Tlili, Faten, additional, Tinsa, Francine, additional, Ben Romdhane, Habiba, additional, Kılıç, Bülent, additional, Kalaça, Sibel, additional, Ünal, Belgin, additional, and Critchley, Julia, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
66. Changes in Employment Status after Myocardial Infarction among Men.
- Author
-
Şahan, Ceyda, Demiral, Yücel, Kılıç, Bülent, and Aslan, Özgür
- Abstract
Background: According to the Turkey Burden of Disease Study, 10% of the national burden of disease is attributed to cardiovascular diseases. Although the standardized coronary heart disease (CHD) rate is falling in general, CHD prevalence among young people is rising. On the other hand, as a result of increased life expectancy and higher retirement ages, the CHD rate among workers is also increasing. Therefore, work ability and return to work after diagnosis are important for population health and well-being. Socioeconomic factors and working conditions may play a key role as well as clinical conditions described in the literature that affect returning to work. Aims: The aims of this qualitative study are exploring the changes in employment and working conditions of the patients after acute myocardial infarction (AMI) and affecting factors such as socioeconomic, personal and environmental. Study design: Qualitative research. Methods: The research population are fifty-three patients who are engaged in paid employment when the people have been diagnosed with myocardial infarction for the first time between 2011 and 2012 at a university hospital coronary care unit. We intended to reach the whole population. Twenty-seven patients were contacted whose phone numbers were accessible from the hospital records. Semi-structured in-depth interviews were conducted with twelve patients in a meeting room at the hospital. The interviews were tape-recorded accompanied by note-taking and the content analysis method were evaluated. Results: While many of the participants continued to work at the same job by working less, one third of them said that they were thinking about getting an easier job if they have the opportunity. On the other hand, in most cases, there were neither assessments about their work ability, nor changes to their working conditions after AMI. They had to cope with their conditions, such as economic or psychosocial, without any support. Conclusions: While the patients have to return to work for economic and social reasons, they expressed uncertainty about working after a diagnosis of AMI and could not reach professional support to assess their work abilities. Therefore, specific algorithms and assessment tools to manage the return to work of AMI patients would be useful. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
67. Intermittent negative pressure wound therapy with instillation for the treatment of persistent periprosthetic hip infections: a report of two cases.
- Author
-
Soylemez, Mehmet Salih, Ozkan, Korhan, Kılıc, Bulent, Erinc, Samet, Söylemez, Mehmet Salih, Özkan, Korhan, Kılıç, Bülent, and Erinç, Samet
- Subjects
ASTHMATICS ,SYSTEMIC lupus erythematosus ,PERIPROSTHETIC fractures ,ARTIFICIAL hip joints ,PATIENTS - Abstract
Intermittent negative pressure wound therapy with instillation (NPWTi) is starting to be used successfully to treat early periprosthetic infections of endoprostheses. However, few articles have reported the outcome of treatment with intermittent NPWTi for late persistent periprosthetic infections of the hip. In this study, we report two cases who underwent several rounds of radical wound debridement for the treatment of a late persistent periprosthetic infection of the hip. Intermittent NPWTi was used in both cases. Patients were treated successfully and there was no recurrence after 3 and 1 years of follow-up, respectively. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
68. Balcova heart study: rationale and methodology of the Turkish cohort
- Author
-
Ergör, Gül, primary, Soysal, Ahmet, additional, Sözmen, Kaan, additional, Ünal, Belgin, additional, Uçku, Reyhan, additional, Kılıç, Bülent, additional, Günay, Türkan, additional, Ergör, Alp, additional, Demiral, Yücel, additional, Saatlı, Gül, additional, Meseri, Reci, additional, Baydur, Hakan, additional, Şimşek, Hatice, additional, Budak, Refik, additional, Arık, Hale, additional, and Karakuş, Nuriye, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
69. P0872 PREVALENCE OF THE METABOLIC SYNDROME IN A POPULATION ≥20 YEARS OLD RESIDING IN GÜLTEPE QUARTER OF KONAK, IZMIR
- Author
-
Soysal, Ahmet, primary, Uçku, Reyhan, additional, Soysal, Dilek, additional, Demiral, Yücel, additional, Kılıç, Bülent, additional, Bilgin, A. Can, additional, Karakuş, Volkan, additional, and Önal, Belgin, additional
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
70. Dünyada ve Türkiye'de Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitiminin Tarihçesi, İçeriği ve İstihdam Politikaları.
- Author
-
Kılıç, Bülent, Şahan, Ceyda, and Bahadır, Hande
- Abstract
Public health was accepted as a specialty in the mid-19th century in United Kingdom and Germany and, the beginning of 20th century in USA and Russia. In Turkey, public health specialization training started at Refik Saydam Hıfzıssıhha Institute in 1958, at Hacettepe University in 1965 and at Atatürk University in 1967. While sanitation, communicable diseases and immunization subjects had priority in public health specialization training programs in the 1800s, health care management and epidemiology were customary curriculum in the second half of the 1900s. International Health Organizations, health planning and health economics subjects were included in curriculum during European Public Health School Directors meeting in 1966. Later on, public health has become a multidisciplinary field and psychology, sociology, anthropology, health economics and surveillance techniques were added to training programs. There are 520 public health specialists and 286 public health specialization students in Turkey in 2013. Specialization training programmes are offered in 57 departments. Half of the public health specialists work for the Ministry of Health (51%), while 47% of public health specialists work for universities. While 17% of public health specialists in the Ministry of Health worked in managerial positions, this ratio is increased to 25% in 2010. The Ministry of Health does not require public health specialization when assigning health managers. Authors strongly recommend that only the public health specialists should be assigned in managerial positions in the Provincial Directorate of Public Health and Community Health Centers. In addition, number of public health specialists working in central organization of Turkish Public Health Institution should be increased. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
71. High prevalence of cardiovascular risk factors in a Western urban Turkish population: a community-based study.
- Author
-
Ünal, Belgin, Sözmen, Kaan, Uçku, Reyhan, Ergör, Gül, Soysal, Ahmet, Baydur, Hakan, Meseri, Reci, Şimşek, Hatice, Gerçeklioğlu, Gül, Doğanay, Sinem, Budak, Refik, Kılıç, Bülent, Günay, Türkan, Ergör, Alp, Demiral, Yücel, Aslan, Özgür, Çimrin, Dilek, Akvardar, Yildiz, and Tuncel, Pinar
- Subjects
CARDIOVASCULAR disease etiology ,CARDIOVASCULAR disease related mortality ,CARDIOVASCULAR diseases risk factors ,CORONARY disease ,DISEASE prevalence ,BLOOD sampling ,CHI-squared test ,OBESITY - Abstract
Copyright of Anatolian Journal of Cardiology / Anadolu Kardiyoloji Dergisi is the property of KARE Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
72. Factor Pattern of Auckland Individualism-Collectivism Questionnaire: A Study of Turkish Sample.
- Author
-
Kılıç, Bülent and Kamaşak, Rıfat
- Subjects
INDIVIDUALISM ,COLLECTIVISM (Social psychology) ,LIKERT scale ,ATTITUDE (Psychology) - Abstract
The purpose of this study was to investigate the validity of the Auckland Individualism-Collectivism Questionnaire in Turkish cultural context. The sample was comprised of 2720 participants, of whom 1314 were women and 1406 men. The questionnaire was developed by Shulruf, Hattie and Dixon (2007), and consisted of 28 items which were rated on a five point Likert scale. It was used as a measurement tool for assessing individualistic and collectivistic attitudes of the participants. The data that were analyzed by the Principal Component Analysis with Varimax rotation yielded six factors as in the original instrument. Consequently, all dimensions showed consistency with the original scale and these findings revealed the validation of the scale for the Turkish sample. This implication has also supported the efforts of testing a new individualism-collectivism measurement tool for extensive variety of populations. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
73. İzmir'de Lise Öğrencilerinde Sigara İçme Sıklığı ve İçicilik Davranışı Üzerine Sosyal Öğrenmenin Etkisi.
- Author
-
Keskinoğlu, Pembe, Karakuş, Nuriye, Piçakçıefe, Metin, Giray, Hatice, Bilgiç, Nurcan, and Kılıç, Bülent
- Published
- 2006
74. Paternalistic Leadership and Employee Organizational Attitudes: The Role of Positive/Negative Affectivity
- Author
-
Ela Ünler, Bülent Kiliç, Kılıç, Bülent, Ünler, Ela, College of Social Sciences and Humanities, and Department of Psychology
- Subjects
General Arts and Humanities ,05 social sciences ,General Social Sciences ,050109 social psychology ,Organizational commitment ,lcsh:History of scholarship and learning. The humanities ,Negative affectivity ,Social sciences ,Paternalism ,lcsh:Social Sciences ,lcsh:H ,0502 economics and business ,lcsh:AZ20-999 ,0501 psychology and cognitive sciences ,Job satisfaction ,Paternalistic leadership ,PA/NA ,Affective commitment ,Psychology ,Social psychology ,050203 business & management - Abstract
The aim of the present study is to examine the relationship between paternalistic leadership (PL) and organizational attitudes, namely, job satisfaction and organizational commitment. The effect of positive/negative affectivity (PA/NA) as a mediator was analyzed in this relationship. The questionnaires were distributed to a total of 550 MBA students who are employed in companies located in Istanbul with a 61.45% return rate. Multiple regression analyses were performed to test the hypotheses. The results of regression analysis indicated that PL was positively associated with both affective commitment and job satisfaction. PA/NA functioned as a mediator between PL and organizational attitudes. This study advances the understanding of PL with affective states and organizational attitudes. The current literature focuses on PL for different cultures and its relationship with different variables. Research in PL and affectivity is relatively limited. This study contributes to the literature by enhancing the understanding of PL with affective traits., NA
- Published
- 2019
75. Türkiye'de toplum ruh sağlığı hizmetlerinin durumu : Kalitatif bir çalışma
- Author
-
Artukoğlu, Pinar, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Community mental health centers ,Public health ,Psychology-medical ,Psychological health ,Community health centers ,Psikiyatri ,Health services ,Halk Sağlığı ,Psikoloji ,Psychology ,Health services research ,Public Health ,Management psychology ,Community mental health services - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı; Türkiye'de 2000-2017 yılları arasında yapılan toplum ruh sağlığına yönelik araştırmaların, çalışmaların ve hizmet sunan kurumların bir durum analizini gerçekleştirmek, var olan sorunları ve çözüm önerilerini saptamaktır.Yöntem: Çalışmada iki aşamalı olarak kalitatif yöntemler kullanılmıştır. İlk aşamada 2000-2017 yılları arasında Türkiye'de toplum ruh sağlığı ile ilgili çalışmaların ve toplum ruh sağlığı ile ilgili kurum ve kuruluşların haritalama yöntemi ile analizi yapılmıştır. Bu analizin sonucunda ortaya çıkan anahtar kişiler (24 kişiden ulaşılabilen 10 kişi) ve bu anahtar kişilerin önerdiği kişilerle (11 kişi) toplam 21 derinlemesine görüşme yapılmıştır. Tüm görüşmeler yarı yapılandırılmış bir formla görüşmecilerin işyerlerinde gerçekleştirilmiş, kişilerin onayları alınarak ses kaydı yapılmış ve analiz öncesinde ses kayıtları metne dönüştürülmüştür. Görüşmelerin analizinde tematik içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma, Dokuz Eylül Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu onayı alınarak gerçekleştirilmiştir.Bulgular: Bu çalışmada ortaya çıkan başlıca temalar toplum ruh sağlığı hizmetlerinin kalitesiyle ve geliştirilmesiyle ilgili sorunlar, insangücü, finansman, örgütlenme, mevzuat ve sağlık politikalarındaki yetersizliklerdir. Hizmetlerin iyi planlanmasındaki sorunlar, koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin yetersizliği, insangücü nicelik ve nitelik sorunları ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) arasındaki farklılıklar en önemli sorunlar olarak saptanmıştır. Sonuç: Türkiye'deki toplum ruh sağlığı hizmetleri olumlu birtakım sonuçlar vermekle birlikte özellikle hizmetin kalitesi, planlanması, örgütlenmesi, finansmanı ve insangücü açısından yeterli değildir ve geliştirilmesi gerekmektedir.Anahtar kelimeler: Toplum Ruh Sağlığı Merkezi, Toplum Ruh Sağlığı Hizmetleri, Sağlık Hizmetleri Araştırması Objective: The aim of this study is to present a literature review of research conducted on community mental health services between the years of 2000-2017 in Turkey and to describe the current state of community mental health organizations. In addition, this study identifies current problems and proposes recommendations.Method: This study utilizes qualitative methods in two stages. First, through the use of mapping method we present a metareview of all research completed between 2000 and 2017 in Turkey on community mental health services and all relevant institutions and organizations. In the second stage, key informants identifed during the mapping analysis (10 out of 24 people were reached) and 11 more people referred by key informants were interviewed by using in-depth interviews. All interviews took place at the key informants' workplace, and taped with permission. All taped interviews were transcribed prior to coding. Content analysis method has been employed in the analysis of data. The study was conducted with the approval of the Dokuz Eylül University Ethical Committee for Non-Interventional Research.Findings: Seventy-eight research article and thesis are found on community mental health services between the years of 2000-2017 in Turkey. The content analysis of the interviews with the key informants revealed six main themes: `quality and development of community mental health services`, `manpower`, `finance`, `organizational issues`, `legislation` and `health policies`. Inefficient planning of the community mental health services, lack of preventive mental health services and inconsistencies across Community Mental Health Centers were identified as central issues.Result: Although there are some positive initiatives related to community mental health services in Turkey, insufficient number of researches and low quality resources across services, planning, organizing, finance and manpower are major problems that need to be addressed.Key Words: Community Mental Health Centers, Community Mental Health Services, Health Services Research 107
- Published
- 2019
76. CPE modeli liderlik davranışları belirleme ölçeği'nin Türkçe'ye uyarlanması
- Author
-
Özilice, Özden, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Reproducibility of results ,Leadership ,Scales ,Public Health ,Leaders ,Leadership models ,Turkish adaptation ,Management - Abstract
Amaç: CPE Model Liderlik davranışları belirleme ölçeği, astların yöneticilerini üç boyutta (Değişim, İş, Personel yönelimli liderlik) liderlik davranışlarını değerlendirmek için geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı Liderlik Davranış Ölçeği'nin Türkçe'ye uyarlanmasıdır.Yöntem: Yöntemsel bir çalışmadır. İki ayrı dil çeviri uzmanı tarafından önce İngilizceden Türkçeye çevrilmiş ve iki çeviri birbiriyle karşılaştırılmıştır. Karşılaştırmadan sonra çakışan bölümler değerlendirilmiş ve tek bir Türkçe form haline getirilmiştir. Daha sonra üçüncü bir dil çeviri uzmanı tarafından Türkçe'den İngilizce'ye çevrilmiş ve asıl İngilizce form ile karşılaştırılmıştır. Değerlendirmelerin sonunda ölçeğe son şekli verilmiştir. Veri toplama Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde ve Özel Park Tıp Merkezinde 01.07.2017 ve 31.08.2017 tarihleri arasında yürütülmüştür. Faktör analizi için örnek büyüklüğü yeterliliği Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ve uygunluğu Barlett's testi ile değerlendirilmiştir. Ölçeğin yapı geçerliliğini belirlemek için açıklayıcı faktör analizi ve belirlenen boyutların geçerliliğini test etmek için doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Güvenilirlik, Cronbach alfa, madde çıkarıldığında Cronbach alfa, düzeltilmiş madde toplam korelasyonu, boyut başarısı, sınıf içi korelasyon katsayısı ile test edilmiştir. Çalışma, Dokuz Eylül Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu onayı alınarak gerçekleştirilmiştir.Bulgular: Biri özel biri kamu olmak üzere iki sağlık kurulumunda 443 katılımcıya ölçek uygulanmıştır. Ölçekteki madde sayısının yarısından fazlasını eksik bırakan katılımcı olmamakla birlikte, toplamda yediden fazla maddeyi boş bırakan dört katılımcı faktör analizine dahil edilmemiştir. CPE Model Liderlik Davranışları Belirleme Ölçeği'nin her üç boyuta ait Cronbach's alfa değerleri 0.90 üzerinde ve ICC değerleri 0.70 üzerinde saptanmıştır. Faktör analizi için örnek büyüklüğü yeterli bulunmuştur (KMO=0.97). Açıklayıcı faktör analizinde CPE Model Liderlik Darvranışları Belirleme Ölçeği'nin Türkçe versiyonu özdeğeri birden büyük olan ve toplam varyansın %64.7 açıklayan 4 faktörle tanımlanmıştır. Doğrulayıcı faktör analizinde üç faktörlü yapının model uyumu sınanmış ve uyum iyilik index değerleri RMSEA: 0.88, RMR:0.070, SRMR:0.056, CFI: 0.98, NFI:0.97, NNFI: 0.98 olarak bulunmuştur.Sonuç: Bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre CPE Model Liderlik Davranışları Belirleme Ölçeği'nin Türkçe sürümü güvenilir ve geçerlidir.Anahtar kelimeler: Yönetim, Liderlik, Geçerlik, Güvenilirlik, Ölçek Objective: The CPE Model Leadership behavior determination scale has been developed to have the subordinates evaluate their managers' leadership behavior in three dimensions; (Change, Production, Employee oriented leadership). The aim of this study is the validate of this Leadership Behavior Scale to Turkish.Method: This is a methodical study. First it has been translated from English to Turkish by two separate foreign language experts and the two translations have been compared to each other. Following the comparison, the conflicting sections have been evaluated and a single Turkish form has been created. Later on, it has been translated from Turkish to English by a third language expert and it has been compared to the original English form. The scale has been finalized at the end of evaluations. Data collection has been conducted at Dokuz Eylül University Application and Research Hospital and `Ozel Park Tip Merkezi` between 01.07.2017 and 31.08.2017. The sufficiency of sample size for factor analysis has been evaluated by the Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) test and its suitability by the Barlett test. Explanatory factor analysis has been conducted to determine the scale's structural validity and verifying factor analysis has been done to test the validity of the determined dimensions. Reliability, Cronbach alfa, Cronbach alfa if item deleted, corrected item total correlation, success in differentiating item have been tested with intraclass corelation coefficient. The study has been realized upon approval by Dokuz Eylül University Research Ethics Committee.Findings: The scale has been applied to 443 participants in two health organizations, a private and a public one. While, there was no participant who did not complete more than half of the items, four participants who did not fill out more than seven items in total were not included in the factor analysis. The CPE Model Leadership Behavior Determination Scale's Cronbach's alpha value has been found higher than 0.90 and ICC values has been found higher than 0.70 in all three dimensions. Sample size has been found sufficient for factor analysis (KMO=0.97). The Turkish version of the CPE Model Leadership Behavior Determination Scale in the explanatory factor analysis has been defined with four factors whose eigen-value is larger than one and with total variance of % 64.7. In the confirmatory factor analysis the goodness of fit index values have been found to be; RMSEA: 0.88, RMR:0.070, SRMR:0.056, CFI: 0.98, NFI:0.97, NNFI: 0.98.Conclusion: According to the findings of this study, The Turkish version of the CPE Model Leadership Behavior Determination Scale is reliable and valid.Keywords: Management, Leadership, Validity, Reliability, Scale 123
- Published
- 2018
77. Türkiye'de mamografi ile meme kanseri tarama sürecinin sosyokültürel ve politik analizi: Nitel bir çalışma
- Author
-
Lüleci, Duygu, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Turkey ,"null" ,Neoplasms ,Diagnostic techniques and procedures ,Breast diseases ,Public Health ,Breast neoplasms ,Quality assurance ,Health services ,Health policy ,Mammography - Abstract
Giriş ve Amaç: Meme kanseri, dünyada ve Türkiye'de kadınlarda en sık görülen kanserdir. Yapılan çalışmalar mamografi ile düzenli ve etkin meme kanseri taramasının meme kanseri mortalitesini %30 civarında azaltabileceğini göstermiştir. Bu çalışmanın amacı Türkiye'de mamografi ile meme kanseri tarama programının ulusal düzeyde politika analizini yapmak ve kadınların mamografi ile meme kanseri taraması hakkında bilgi, duygu, davranışlarını ve taramaya katılımı etkileyen etmenleri saptamaktır.Yöntem: Fenomenolojik yaklaşımla kurgulanmış nitel (kalitatif) bir araştırmadır. Çalışmada derinlemesine görüşme ve doküman analizi yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Veriler Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne mamografi ile tarama için başvuran 40-69 yaş arası 15 kadın, bu alanda çalışan 6 akademisyen ve 3 hizmet sunucudan (teknisyen ve hekim) derinlemesine görüşmeler yoluyla ve yarı yapılandırılmış soru formları aracılığıyla toplanmıştır. Görüşmeler araştırmacı tarafından katılımcılardan izin alınarak ses kaydı ile yapılmış ve ses kayıtları araştırmacı tarafından yazıya geçirilmiştir. Yeni veri elde edilemediğine emin olunana dek görüşmeler yapılmaya devam edilmiştir. Bulguların çözümlenmesinde tematik içerik analizi ve Walt'ın politika analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın değişkenleri; kadınların meme kanseri ve mamografi ile meme kanseri taraması hakkında bilgi-duygu-düşünceleri, kadınların meme kanseri taraması için tercih ettiği kurumlar, mamografi ile meme kanseri taramasının olumlu ve olumsuz yanları, taramaya katılımı etkileyen etmenler, Türkiye'de sunulan meme kanseri tarama hizmetleri, meme kanseri tarama politikasının oluşturulma süreci ve meme kanseri taraması ile ilişkili paydaşlardır. Araştırma için etik kurul onayı ve kurum izinleri alınmıştır.Bulgular: Türkiye'de meme kanseri taramalarının kapsayıcılığı düşüktür. Ülke genelinde tarama için hedef nüfus belirlenmesi ve bu nüfusun taramaya daveti konusunda uygulama yetersizdir. Tarama programı ile ilgili kalite kriterlerinin tanımlanmasına, tarama hizmeti veren merkezlerde standardizasyon ve kalite güvencesinin sağlanmasına ihtiyaç vardır. Meme kanseri taraması hizmetleri yeterince değerlendirilmemektedir. Türkiye'de meme kanseri taraması alanında eğitimli insan gücü ve altyapı eksikliği söz konusudur. Kadınların tarama işlemi ve tarama hizmetleri hakkında bilgisi yetersizdir. Kadınlar meme kanseri ve tarama hakkında bilgiyi sıklıkla medyadan almakta olup, sağlık çalışanları tarafından bilgilendirilen kadın sayısı azdır. Korku, toplumsal cinsiyet, doktora başvurmaktan çekinmek, ihmalkarlık, mahremiyet kaygısı gibi etmenler kadınların taramaya katılımının önünde engel oluşturmaktadır. Mamografi ile tarama işlemi sırasında kadınların deneyimlerinin olumlu ya da olumsuz olmasını belirleyen en önemli etken sağlık çalışanları ile iletişimdir. Hekim yönlendirmesi, tarama merkezinin kolay ulaşılabilir olması, randevu ve sonuç alma işlemlerinin kolay olması, eş ve aile desteği kadınların taramaya katılımını artıran etmenlerdir. Sonuç: Türkiye'deki kanser programı zaman içinde oldukça geliştirilmiş, KETEM'lerin yaygınlığı artırılmış ve altyapısını güçlendirmek için önemli bütçe harcanmış olsa da kapsayıcılığı düşük, kalite güvencesi tam olarak sağlanamamış, fırsatçı taramalar şeklinde devam eden kanser tarama hizmetlerinin toplumda meme kanseri mortalitesi üzerinde belirgin olumlu etkisi olamayacağı görülmektedir. Türkiye'de meme kanseri taraması hizmetlerinde kapsayıcılığın artırılabilmesi için hedef grup belirlenerek düzenli olarak taramaya davet edilmeli, altyapı ve insan gücü olanakları artırılmalı, tarama programı ile ilgili kalite kriterleri tanımlanmalı ve hizmet sürekliliği sağlanmalıdır. Taramaya katılımı artırmak için tarama merkezlerinin kolay ulaşılabilir hale getirilmeli, kadınlar sağlık çalışanları tarafından bilgilendirilmeli, taramanın önündeki sosyokültürel engeller belirlenerek uygun önlemler alınmalıdır.Anahtar Sözcükler: Meme kanseri, mamografi ile tarama, politika analizi, nitel çalışma Introduction and Aim : Breast cancer is the most frequently seen cancer type both in Turkey, and in the world. The existing studies demonstrate that regular and frequent mammography screening result in a 30% decrease in the mortality rates from breast cancer. The aim of this study is to make a national level policy analysis of the mammography screening program in Turkey, and to analyse women's knowledge, feelings, and behaviours about mammography screening, as well as the factors that influence their will to participate in screening. Method: This study presents a qualitative research that is designed with a phenomenological approach. We made semi-structured in-depth interviews with 15 women who applied to Dokuz Eylül University Research Hospital for mammography screening and age between 40 and 69, as well as 6 academicians, and 3 service providers. Being the researcher, I made all the interviews, recorded the interviews with the permission of the interviewees, and typed the dialogues later on by myself. Interviews continued until it was clear that the dialogue would not reveal any new data. We applied thematic content analysis while decoding the interviews. We implemented document analysis through Walt's policy analysis method to analyse mammography and breast cancer policies in Turkey. The variables of the study are women's knowledge, feelings, and thoughts about breast cancer; their knowledge, feelings, and thoughts about mammography screening; institutions that women prefer for breast cancer screening; positive and negative aspects of mammography screening; factors that affect the willingness of women to participate in mammography screening; breast cancer screening services in Turkey; the process of breast cancer policy formulation; and stakeholders of mammography screening. We have obtained ethics committee approval and permissions from the institutions. Findings : The coverage of breast cancer screening is low in Turkey. Determination of the target population and invitation of this population to mammography screening are insufficient. Clear definition of quality criteria for the screening program, standardization of the institutions that provide screening services, and quality assurance are required. Services of breast cancer screening are not evaluated sufficiently. Furthermore, qualified work force and infrastructure are lacking. Women's knowledge about the process and the services of mammography screening is insufficient. Majority of women in Turkey obtain information from media instead of health professionals. Factors such as fear, gender, abstention from consulting a physician, privacy concerns pose an obstacle to effective mammography screening. Quality of communication with the health professionals is the most influential factor that determines whether the experiences of women regarding the process of screening are negative or positive. Facilitators of participation to mammography screening are physician guidance, breast cancer screening centre being easily accessible, facilities of appointment and result retrieval being easily accessible, and spouse and family support.Conclusion: In conclusion, breast cancer screening services in Turkey are organized as opportunistic screenings and have low coverage and low quality assurance even though these programs are well developed by the time and supplied an important budget to organize infrastructure. Therefore these programs cannot be resulted in decreasing breast cancer mortality. To increase the coverage of breast cancer screening services in Turkey, target population should be determined and invited for screening regularly; facilities of work force and infrastructure should be improved; quality criteria regarding the screening program should be defined; and service sustainability should be provided. Screening centres should be made easily accessible; women should be informed by health professionals; socio-cultural barriers to participation to screening should be determined and necessary precautions should be taken in order to increase the participation to breast cancer screening.Keywords: Breast cancer, mammography screening, policy analysis, qualitative research 173
- Published
- 2017
78. Endonezya tangerang selatan bölgesinde ulusal sağlık sigortası öncesi ve sonrası dönemde sağlığı koruma ve geliştirme hizmetleri açısından toplum sağlığı merkezlerinin rolü
- Author
-
Nurmansyah, Mochamad Iqbal, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Indonesia ,Health services research ,Public Health ,Community health centers ,Preventive health services ,Qualitative analysis ,Social security insurances ,Insurance-health ,Health services - Abstract
Amaç: Endonezya Tangerang Selatan bölgesinde TSM'lerde uygulanan sağlığı koruma ve geliştirme programlarına Ulusal Sağlık Sigortası (USS) etkisinin saptanmasıdır.Yöntem: Niteliksel ve niceliksel yöntemler bir arada kullanılmıştır. Endonezya Tangerang Selatan Bölgesinde yapılmıştır. Araştırmanın verileri Şubat-Mart 2016 tarihlerinde toplanmıştır. Toplam 22 kişi ile derinlemesine görüşme yapılmıştır (6 yönetici, 8 sağlık çalışanı ve 8 hizmet alan). Doküman analizinde toplam 16 doküman incelenmiş, gözlemsel çalışmalar 4 Toplum Sağlığı Merkezinde (TSM) gerçekleştirilmiştir. Niceliksel bölümde TSM'lerin sağlık düzeyi göstergeleri incelenmiş ve tanımlayıcı tablolar verilmiştir. Kalitatif very analizlerinde tematik içerik analizi kullanılmıştır.Bulgular: Uygulanan politikalar açısından USS öncesi ve sonrası bir fark saptanmamışken, finansman açısından (kapitasyon bütçesi) USS sonrası dönemde önemli bir artış saptanmıştır. Finansman artışına bağlı olarak TSM'lerce yapılan ilkokul sağlık taramaları, gençlik hizmetleri ve yaşlılara verilen hizmetlerde artış olduğu ancak insangücü dağılımı açısından kırsal bölge aleyhine dengesizliğin halen sürdüğü ve TSM'lerdeki fiziksel yapıların yetersizliğinin devam ettiği saptanmıştır. Sağlık düzeyi göstergeleri kıyaslandığında anne ve bebek ölüm hızının düştüğü, anne sütüyle emzirme oranında ve normal kilolu çocuk oranında da artış olduğu görülmüştür. Ancak aile planlaması yöntem kullanımı, gebelik ve doğum sonrası izlem yapılan kadın oranı ve sağlık personeli yardımıyla yapılan doğum oranında USS sonrası dönemde azalma saptanmıştır. Görüşme yapılan tüm katılımcılar halkın sağlığı koruma ve geliştirme faaliyetlerine katılımını yetersiz bulmuştur.Sonuç: Halkın TSM çalışmalarına yeterli katılımını sağlamak için toplum düzeyinde tanıtıcı daha özel ve sık çalışmalar yapılmalıdır. TSM'lerdeki eksik demirbaş malzeme alımı için kapitasyon bütçesinin kullanılabilmesi sağlanmalı, kırsal alandaki TSM'lerde insangücü sayısı artırılmalı, ek ödemelerdeki eşitsizlikler giderilmelidir. Aim: The aim of this research is to detect the effect of National Health Insurance (NHI) to health promotion and prevention services which are supplied by Community Health Centers (CHC). Method: Quantitave and qualitative method has been used in this research. This research has been conducted in Tangerang Selatan City, Indonesia. The data has been collected between February and March 2016. Six administrators, 8 service providers and 8 service receivers has been chosen for indepth interview. In document analysis, 16 documents have been examined. Observation has been conducted in 4 selected CHC's. In the quantitative part, health status indicators have been scrutinized and showed on descriptive table. Thematic content analysis has been used for qualitative data. Results: When there is no difference before and after NHI era in the term of implemented policies, there is an increase of finance (capitation) after NHI era. With an increasing of financial that has an impact to increasing of health screening in primary schools, youth services and services for elderly, but instead there is an inequality of the distribution of health worker resources and inadequacy of facilities in CHC. When comparing health status indicators, the data regarding of decreasing of maternal and infant mortatlity rates and an increasing of breastfed infants ratio and normal weight child have been found. Although there is a decreasing of utilization of family planning, monitoring of gestation and postpartum period and gave birth with health personnel. Community participation is found as not enough by interviews.Conclusion: Some special activities should be conducted to provide sufficient community participation. Capitation budget should be used to purchase furniture in CHCs. Health workers in the village area need to be increased and payments from the capitation budget should be reorganised to decrease inequalities in payments in the rural CHCs. 109
- Published
- 2016
79. Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Polikliniği'ne başvuran hastalarda cepten sağlık harcamaları
- Author
-
İşlek, Duygu, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Psychiatry ,Psychiatric patients ,Cost ,Health expenditures ,Izmir ,Cost analysis ,Health services research ,Public Health ,Psychiatry clinics ,Mental disorders ,Insurance-health - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi Psikiyatri Polikliniği'ne Temmuz 2014 tarihinde başvuran hastaların bu başvuru nedeniyle yaptıkları cepten sağlık harcamalarının ve etki eden etmenlerin saptanmasıdır. Yöntem: Kesitsel tipte olan bu çalışmanın araştırma grubunu Temmuz 2014'te DEÜ Psikiyatri Polikliniği'ne başvuran 'Psikoz, Bipolar Affektif Bozukluk ve Anksiyete' tanılı hastaların tümü oluşturmaktadır. Bağımlı değişken psikiyatrik hastalık nedeniyle reçete, tetkik ve muayene için yapılan cepten harcamalar; bağımsız değişkenler yaş, cinsiyet, medeni durum, öğrenim durumu, mesleksel sınıf, sağlık güvencesi, özel sağlık sigortası, eşdeğer gelir ve maliyeti karşılamada kullanılan kaynaktır. İstatistiksel analizlerde t testi, Mann Whitney U, Kruskal Wallis, Kolmogorov Smirnov, Korelasyon, Lineer Regresyon, Varyans Analizi ve Lojistik Regresyon kullanılmıştır. Bulgular: Yüz doksan bir hasta ile görüşülmüştür. Hastaların tamamı cepten harcama yapmıştır. Kişi başına düşen ortalama cepten sağlık harcaması bir aylık dönem için 14.1 TL/6.7 $'dir Cepten yapılan harcamalar ortalama olarak muayeneler için 6.0 TL/2.8 $, ilaç için 4.7 TL/2.2 $, tetkik için 3.4 TL/1.6 $'dir. Hastaların yaptıkları toplam cepten sağlık harcamalarının en büyük kısmını (%43) muayene, ikinci sırada ilaç (%33) ve sonuncu olarak tetkik harcama tutarları (%24) oluşturmaktadır. Kişilerin yaptıkları cepten sağlık harcamaları ortalamalarında kişilerin psikiyatrik tanılarına göre anlamlı fark saptanmıştır. Ayrıca sağlık güvencesi olmayan ve sağlık harcamalarını borç ile karşılayan kişilerde yapılan cepten sağlık harcamaları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Sonuç: Cepten harcamalarda muayene ve ilaç harcamaları ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle psikiyatri hastalarında muayene ve ilaç katkı payı uygulaması yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca bu hastalarda herkese tam bir sağlık güvencesi sağlanmalı ve bu grupta cepten harcamalar konusunda ileriye dönük izlem çalışmaları yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Cepten sağlık harcaması, sağlık güvencesi, sigorta, psikiyatri hastaları Introduction: The aim of this study is to define the out-of-pocket (OoP) health expenditures and its determinants among psychiatric patients in Dokuz Eylul University (DEU) Hospital in Turkey.Method: The study group of this cross-sectional study are the patients who admitted to the DEU Psychiatry Clinic during June 2014 with the diagnosis of 'psycosis, bipolar disorder and anxiety'. Dependent variable is OoP payments for prescription, diagnostic tests and examinations. Independent variables are age, gender, marrital status, education level, occupational class, health insurance, private insurance, income and the source for paying the costs. Students t test, Mann Whitney U test, Kolmogrov Smirnov, Correlation, Linear Regression, Analysis of Variance, and Logistic Regression is used for statistical analysis.Findings: One hundred and ninety one patients were interviewed. The mean OoP payment per month was 6.7$. Mean Oop payment for examination was 2.8$, for prescription 2.2$, for laboratory 1.6$. Total OoP payments were highly consisted of examination payments (43%), second medicine (33%) and last laboratory payments (24%). There was significant difference in OoP payments according to diagnosis. OoP payments of people without health insurance and people who used debit for payments were significantly higher than others.Conclusion: It can be seen that examination and medicine payments are important for OoP payments. Therefore, these payments should be cancelled. In addition all the pschiatric patients should be covered with total health insurance and further follow up studies should be conducted for these patients.Key words: Out-of-pocket payment, health expenditures, health insurance, psychiatric patients 74
- Published
- 2015
80. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne akut koroner sendrom nedeniyle yatan hastalarda katastrofik sağlık harcamaları ve buna etki eden etkenler
- Author
-
Ada, Duran, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Hospitalization ,Myocardial infarction ,Social Security Institution ,Health ,Heart diseases ,Cost ,Health expenditures ,Public Health ,Qualitative analysis ,Coronary circulation - Abstract
Giriş ve AmaçCepten Sağlık Harcamaları (CSH) ve Katastrofik Sağlık Harcamaları (KSH) göstergeleri hastaları hastalığın mali etkilerine karşı izlemede kullanılan önemli araçlardandır. Bu çalışmanın amacı Dokuz Eylül Üniversite Hastanesine Ekim-Aralık 2014 tarihleri arasında başvuran hastalarda Akut Koroner Sendrom (AKS) ön tanısıyla tanı ve tedavi süreci başlatılan hastaların yaptıkları cepten sağlık harcamaları ve katastrofik sağlık harcamalarının belirlenmesi ve bunlara etki eden etkenlerin saptanmasıdır.YöntemÇalışma kantitatif ve kalitatif olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada üniversite hastanesine Ekim-Aralık 2014 tarihleri arasında AKS nedeniyle yatan hastalara iki ayrı telefon görüşmesi yoluyla ulaşılmıştır. İlk görüşme hasta taburcu olduktan sonraki üç gün içinde ve ikinci görüşme ise tedavi altına alındığı tarihten 1 ay sonra yapılmıştır. İkinci aşamada araştırmanın kalitatif verileri toplanmıştır. Derinlemesine görüşmeler sağlık hizmet sunucularından (3 öğretim üyesi, 3 araştırma görevlisi doktor), hastane yöneticilerinden (3 kişi) ve hastalardan (3 KSH yapmış, 3 KSH yapmamış) olmak üzere toplam 15 kişiyle görüşülerek elde edilmiştir. Görüşmeler Ocak-Mart 2015 tarihlerinde yapılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkenleri CSH ve KSH varlığıdır. CSH, hastanın AKS nedeniyle şikayetinin başladığı andan bir ay içerisinde yapmış olduğu cepten harcamalardır. KSH varlığı ise CSH'nın eşdeğer hane halkına göre kişi başı aylık gelirinin %10 eşik değerini aşmasıdır. Niceliksel analizlerde SPSS 15.0 programı kullanılmıştır. Kalitatif analizler için tüm görüşmeler araştırmacı tarafından metne çevrilmiş, okunarak kodlanmış ve içerik (content) analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir. Araştırma için etik kurul onayı ve resmi izinler alınmıştır.BulgularAraştırma döneminde AKS ön tanısıyla yatırılan 208 kişiden %83.2'sine (173 kişi) ulaşılmıştır. Hastaların %10.1'i (21 kişi) çalışmaya katılmayı reddederken, %6.7'sine (14 kişi) ulaşılamamıştır. Ortalama CSH 201 olup, AKS hastalarının %59.0'ında CSH ve %23.1'inde KSH saptanmıştır. Toplam CSH'nın %58'ini SGK tarafından ödenmeyen tıbbi malzemeler oluştururken (ortalama 115.9 ), ikinci sırada toplam CSH'nın %15'ini oluşturan öğretim üyesi fark ücreti (özel muayene) gelmektedir (ortalama 30.7 ). Ayrıca hastaların %40'ı eczanede herhangi bir nedenle cepten harcama yaptıklarını belirtmişlerdir (ortalama 16.5 ). Gelir grupları arasında gelir düzeyi azaldıkça KSH yapma oranı anlamlı olarak artmaktadır (p:0.036). Mesleksel sınıf açısından ise kendi hesabına çalışanlar ve işverenler grubundan kaynaklanan (%41 KSH yapma oranı) anlamlı farklılık vardır (p:0.013). Ayrıca cerrahi tedavi önerilenlerin (%54), önerilmeyen gruba (%20) göre ve cepten sağlık harcamasını borç alarak yapan hastaların (%88), ödemesini aylık geliriyle yapan hastalara (%12) göre KSH yapma olasılığı anlamlı olarak fazladır (sırasıyla p:0.006 ve p:0.0001). Cinsiyet, yaş grubu, eğitim düzeyi, sağlık güvencesinin türüne göre KSH yapma arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0.05). Araştırmanın kalitatif bölümünde SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) ve sağlık sistemi her üç grup (doktorlar, hastalar ve yöneticiler) için de benzer ölçüde ön plana çıkmaktadır. Üniversite hastanesi sorunları ve etik sorunlar konuları hastane yöneticilerinin daha fazla değindiği konulardır. Performansa dayalı ödeme sistemi ise hastane yöneticileri ve doktorlar tarafından en sık vurgulanan ortak konu olarak saptanmıştır. Hastane yöneticilerinin harcamalara etkisi doktorlar tarafından ön plana çıkartılırken, doktorların etkisi ise hastalar tarafından vurgulanan konudur. Özel sağlık hizmetleri ve hastaların beklentileri konuları ise hastalar ve doktorlar tarafından sık vurgulanan ortak konudur. Kalitatif analizler sonucunda ortaya çıkan ortak tema sağlık reformları (Sağlıkta Dönüşüm Programı) olmuştur. Sonuç SGK uygulamaları üniversite hastanesine başvuran AKS hastalarını CSH ve KSH açısından yeterince korumamaktadır. Ayrıca Sağlıkta Dönüşüm Programı performansa dayalı ödeme, SUT gibi yeni oluşturduğu yapılar üzerinden ve etik sorunlar ve sağlıkta özelleştirme gibi yeniden dönüştürdüğü bazı yapılar üzerinden CSH/KSH'yı artırdığı dikkati çekmektedir. CSH/KSH'nın azaltılması için reformların bu negatif özellikleri tekrar ele alınmalı, düzeltilmeli, SGK'nın AKS hastalarına yönelik geri ödeme kapsamı genişletilmelidir. Introduction and Aim: Out-of-pocket Health Expenditures (OOPs) and Catastrophic Health Expenditures (CHE) indicators are important indicators against financial effects of the illness. The aim of this study is to determine CHE and OOPs in the patients applied to Dokuz Eylül University Hospital between October-December 2014 owing to Acute Coronary Syndrome (ACS) pre-diagnosis and whose treatment had been initiated and also identify affecting factors. Method :The study is composed of two phases as quantitative and qualitative. In the first phase, patients hospitalized due to ACS at the Dokuz Eylül University hospital involved between October-December 2014 were reached through telephone calls. The first interview was carried out in the first three days following patient's discharge and the second one was performed one month later, the date when treatment of patients had been commenced. Qualitative data were collected in the second phase of the research. In-depth interviews were obtained by contacting a total of 15 individuals including health care providers (3 lecturers, 3 residents), hospital executive managers (3) and patients (3 with CHE, 3 without CHE). Interviews were performed between January-March 2015. Dependent variables of the research are OOPs and CHE variables. OOPs is expenses that patient spends within one month when his/her complaint due to ACS has initiated. CHE means that if it is 10% exceed of threshold value of monthly income for per person compared to equivalent household income. SPSS 15.0 programme was used in quantitative analyses. All interviews were transcribed to texts for qualitative analyses, than codes and sub-codes were created by reading and analysed by the content analysis method. Ethics committee approval and official permissions were obtained for the research. Findings:Of 208 individuals hospitalized with ACS pre-diagnosis, 83.2% (173) were reached in research period. While 10.1% (21 individuals) denied participating in the study, 6.7% (14 persons) could not be reached. The mean OOPs was 201 . Fifty-nine percent of ACS patients had OOPs while CHE was determined in 23.1%. While unpaid medical equipment by Social Security Institution (SSI) accounted for 58% of a total of OOPs (mean 115.9 ), in the second line contribution fee of academic staff examinations (private examination) forming 15% of OOPs (mean 30.7 ). In addition, 40% of patients had OOPs at the pharmacy (mean 16.5 ). When the income gets lower, CHE rate increases significantly (p:0.036). With regard to occupational class, there was a significant difference between self-employed&employer and the other groups (CHE rate 41%) (p:0.013). Moreover, CHE rate was significantly higher for those recommended to have surgical treatment (54%) compared to those not recommended (20%) and those doing OOPs in return for loan (88%) compared to those doing the payment with their monthly income (12%) (respectively, p:0.006 and p:0.0001). There was no significant difference statistically in terms of CHE rate according to sex, age group, education level, social security type (p>0.05). In the qualitative part of the research, SSI, medical practices regulations and health system came into prominence for three groups (doctors, patients and managers) at similar levels. University hospital problems and ethical issues were mostly mentioned by hospital executive managers. Payment system based on performance was determined to be as common issue, mostly mentioned by hospital executives and doctors. The effect on expenditures by hospital executives was brought to the fore by doctors while the efffect of doctors was emphasized by patients. Private health services and patients' expectations, however, were most commonly highlighted issue by both patients and doctors. As a result of qualitative analyses, the main theme emerged was health reforms (Transformation Programme in Health). Result:SSI applications do not sufficiently protect patients applying to university hospital with ACS in terms of OOPs and CHE. It draws attention that health transformation programme increases OOPs and CHE and creates new terms and concepts such as payment based on performance, medical practices regulations, ethical issues and privatization in health. The negative characteristics of these reforms should be retackle, corrected to reduce OOPs/CHE and repayment cover should be extended by SSI for patients with ACS. 103
- Published
- 2015
81. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının işgörenlerin tutumuna etkisi
- Author
-
Kaplancan, Banu, Kılıç, Bülent, and İnsan Kaynakları Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Work safety ,Occupational health ,İşletme ,Attitudes ,Workers ,Business Administration - Abstract
İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları sanayileşme ile birlikte dünyada ve ülkemizde hızlı bir şekilde yayılmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun yürürlüğe girmesi bu temellerin ülkemizde atıldığını göstermektedir. Bu kanun iş yerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetini alma zorunluluğunu ortaya koymaktadır. İş sağlığı ve güvenliğinin ana prensibi çalışanları korumak, üretimin verimi ve kalitesini arttırmaktır. Çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruyabilmenin en temel yolu eğitimden geçmektedir. İnsan sağlığına verilen zararı ve hizmet kaybını en aza indirebilmek, eğitim çalışmalarında süreklilik kazandırmak ve sağlıklı çalışma koşulları sağlamak ile mümkün olacaktır.Türkiye, iş kazası ve meslek hastalıkları açısından, dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Çalışanların iş güvenliği haklarının korunması; devlet ve işveren taraflarının, çalışma ilişkilerindeki iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili koruma sistemlerine sahip çıkmasına bağlıdır. İş güvenliği hakkının korunması için, işin yapılmasından doğan tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması yollarının araştırılması gerekir. Çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışma ortamına sahip olmaları, işyerinde uygulanan sistematik ve bilimsel çalışmalar ile sağlanmaktadır. Bilimsel çalışmaların işletmelerde sağlanması ile çalışanlar daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalar gerçekleştirebileceklerdir. Sağlık ve güvenlik kültürünün tüm işletmelerde benimsenmesi ve anlayışın süreklilik sağlaması gerekmektedir.Bu çalışmada; iş sağlığı ve güvenliği konusu kavramsal olarak ele alınmıştır. Daha sonra gerçekleştirilen uygulama ile üst yönetimin iş güvenliğine bağlılığını, işletme açısından iş güvenliğinin önemini, iş güvenliği alanında işletmenin iletişimini, işletmede yürütülen iş güvenliği eğitiminin niteliğini, çalışanların iş güvenliği uygulamalarına ilişkin algılamasını belirlemeye yönelik olarak İstanbul ilinde faaliyet gösteren dört orta ve büyük ölçekli işletmede, toplam 310 çalışan üzerinde gerçekleştirilmiştir.Anahtar Kelimler: İş Sağlığı, İş Güvenliği, Güvenlik Kültürü, Çalışanların Tutumu Occupational heath and safety practices have been dramatically increasing both in the world and in Turkey with industrialization process. It must be underlined that after the coming in the force of the legal regulation in the regards of occupational health and safety practices in Turkey. The legal basis of the process was laid. This law requires all kind of precautionary measures for workplaces in order to get common standards to protect employees' heath and security. One of the main goals of the occupational heath and safety is to protect the labor's health and security to increase efficiency and quality of the products.One of the most efficient ways to protect to labor forces against the all kinds of occupational disease and occupational accidents is to raise their consciousness by educational programs. There is a strong necessity for continuous educational program in order to minimize the risk of occupational accidents and diseases. Turkey is located the first row in terms of occupational accident and diseases in the world. Protection of the employees' security rights depends on governments and employers' regulatory measurements in terms of occupational health and security. Having a healthy and safety working environment requires systematic and scientific study. Scientific studies are very useful way to secure healthier environment for employees. Adoption of heath and safety culture in all enterprises is required to provide continuity and understanding.In this study, the occupational heath and safety issues are discussed conceptually Furthermore, the importance of the occupational health and security, the communication of the enterprise in terms of occupational heath are analyzed. Hence, the quality of the education programs to minimize occupational diseases and accidents have been discussed by taking four medium and large-scale enterprises with 310 workers in İstanbul. Key Words: Occupational Health, Occupational Safety, Security Culture, Employee' Attitude 84
- Published
- 2014
82. Manisa iline ait sağlık düzeyi göstergeleri: Yıllara göre sağlık ocağı ve aile hekimliği dönemlerinin karşılaştırılması (2003-2012)
- Author
-
Çevik, Celalettin, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Manisa ,Health ,Family practice ,Health services research ,Public Health ,Community health centers ,Health services ,Health policy - Abstract
Amaç: Türkiye'de sağlık ocağı (SO) ve aile hekimliği (AH) dönemlerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Manisa ilinde SO (2003-2007) ve AH (2008-2012) dönemindeki uygulamaların ve sağlık düzeyi göstergelerinin yıllar içindeki değişiminin karşılaştırılmasıdır. Yöntem: Araştırma kesitsel ve analitik tipte bir çalışmadır ve kalitatif ve kantitatif olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Sağlık düzeyi göstergeleri, Manisa İl Sağlık Müdürlüğü istatistik yıllıklarından ve Aile Hekimliği Bilgi Sisteminden elde edilmiştir. İki dönem arasındaki regresyon eğrilerinin kesişim noktaları ve eğimlerine ait beta katsayıları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olup olmadığı Segmented regresyon analizi ile Stata 11.0 istatistik programı kullanılarak incelenmiştir. Kalitatif veriler ise hem SO hem de AH sisteminde çalışan sağlık yöneticileri, sağlık çalışanları ve hizmet kullanıcılar ile 2012 yılında yapılan derinlemesine görüşmeler yoluyla elde edilmiştir.Bulgular: Her iki dönemde de çalışmış personele ve hizmet almış halka göre SO dönemi ekip çalışması, ev gezileri, çevre sağlığı, aile planlaması ve filyasyon çalışmaları açısından AH dönemine göre daha iyidir. AH dönemi ise hastalara ilgi gösterme, aynı hekim tarafından izlenme, bilgisayar, internet olanakları açısından SO döneminden daha iyidir. Kentsel alanda halk özellikle bekleme süresinin azalması ve her gittiğinde aynı hekime ulaşmaktan ötürü memnundur. Kesikli regresyon analizlerinde bebek, çocuk, gebe ve kadın izlemlerinin AH döneminde, SO dönemine göre anlamlı olarak negatif yönde kırıldığı (p0.05). Sonuç: SO dönemi topluma yönelik hizmet sunumu açısından daha iyiyken, AH dönemi hekime daha rahat ulaşabilmek açısından daha iyidir. Anahtar sözcükler: Sağlık Ocağı, Aile Hekimliği, Sağlık Politikası. Objective: There are very few studies in Turkey, comparing two periods of practice through Health Centers (HC) and Family Physicians (FP). This study aims to compare health indicators in the city of Manisa during the period of HCs (2003-2007) and FPs (2008-2012) to determine the changes on a yearly basis.Method: This study is an analytical study with quantitative and qualitative (mixed) methodologies both utilized. Health indicators have been gathered from Manisa?s Provincial Health Directorate through their yearly statistics as well as Family Physicians? Information DataBank. Through use of Stata 11.0 statistical software, a segmented regression analysis has been completed to establish the intersections between regression lines from both periods as well as beta values of the regression line slopes with statistically significant results. Qualitative portion of the study included in depth interviews completed in 2012, with the HC and FP staff, managers and users (patients) who are able to compare both periods.Results: When we compare the staff and patient impressions with experiences in both systems, HC period was more successful in teamwork, home visits, environmental health, family planning and filiation of communicable diseases than the FP period. However, FP period seems to be better in terms of dealing with patients, ability to see the same physician, and computer and internet access (for the staff). In urban area , the public is happy with the shorter wait times and ability to see the same physician. Segmented regression analysis showed that infant, child, women and pregnancy care under the FP system is negatively segmented and this change is statistically significant (p0.05).Conclusion: Study concludes that the HC period was better in terms of community health services while FP period made it easier to reach the family physicians.Key words: Health Center, Family Physician, Health Policy 196
- Published
- 2013
83. İzmir ili kamu sağlik yöneticilerinin liderlik davranişlari
- Author
-
Yeşilkayali, Fatma, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Leadership ,Izmir ,Sağlık Kurumları Yönetimi ,Scales ,Health personnel ,Health Care Management ,Management - Abstract
İZMİR İLİ KAMU SAĞLIK YÖNETİCİLERİNİN LİDERLİK DAVRANIŞLARIÖZETGiriş ve Amaç: Bu araştırmada, İzmir ilindeki kamu sağlık yöneticilerinin liderlik davranışlarını tanımlamak ve yönetici tiplerini belirlemek amaçlanmıştır.Yöntem: Araştırma, kesitsel ve analitik bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini İzmir ilinde görev yapan 395 kamu sağlık yöneticisi oluşturmaktadır. Evrenin %57'sine ulaşılabilmiştir. Araştırmada Ohio State Üniversitesinde oluşturulan ve Türkiye için Ergun tarafından TODAİ'de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmış ?Lider Davranışlarını Tanımlama Ölçeği? kullanılmıştır.Bulgular: Araştırmada incelenen yöneticilerin %63'ü erkek, %37'si kadın, %64'ü doktor, %36'sı doktor dışı mesleklerdendir. Ohio State Liderlik Davranış Ölçeğine göre İzmir ilindeki kamu sağlık yöneticilerinin %64'ü zayıf yönetici, %15'i güçlü yönetici, %12'si demokrat yönetici ve %8'i otokrat yönetici olarak saptanmıştır. Yönetici tipleri erkek ve kadınlar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark göstermektedir. Kadın yöneticilerin %23'ü, erkek yöneticilerin %11'i güçlü yönetici iken (iş ve çalışan yönelimi yüksek); erkeklerin %71'i, kadınların %51'i zayıf yöneticidir (iş ve çalışan yönelimi düşük) (p=0.005). Sağlık yöneticilerinde doktor olanlarının %14'ü, doktor olmayanların ise %17'si güçlü yönetici olarak saptanmıştır (p=0.135). Görev yapılan yer (birinci, ikinci basamak, müdürlük), yaş, eğitim düzeyi, çalışılan süre, yöneticilik süresi, mezuniyet sonrası örgün eğitim alma, mesai sonrası çalışma, yöneticilik dışında ek görev varlığı, birlikte çalışılan ast sayısı, yönetim eğitimi alma durumu ve yönetim eğitimine ihtiyaç duyma değişkenleri açısından analiz yapıldığında da yöneticilik tipleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p değerleri sırasıyla 0,927; 0,159; 0,173; 0,907; 0,877; 0,748; 0,834; 0,719; 0,876; 0,166; 0,187).Sonuç ve Öneriler: Yöneticilerin büyük çoğunluğunun zayıf yönetici olması kamu sağlık yöneticilerinin işe hükmetme, yapıyı harekete geçirme, amaçların bütünleştirilmesi, örgütleme, üretim, çalışanın korunması, örgütün temsili, çalışanı tanıma ve iletişim açılarından yetersiz olduklarını ortaya koymaktadır. Kamu sağlık yöneticilerinin sadece %15'i bu özellikleri yeterli olan güçlü yöneticilerdir. Kadın ve erkek yöneticiler arasındaki farklılık ise kadın yöneticilerin erkeklere göre işle/çalışan arasındaki dengeyi daha iyi sağlamalarından kaynaklanmış olabilir. Eğitim düzeyi, yöneticilik süresi, yöneticilik eğitimi alma gibi değişkenlerin yöneticilik tipini etkilememesi ise kamu sağlık yöneticilerinin seçilme, atanma ve eğitilme gibi süreçlerinin tekrar değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.Anahtar Kelimeler: Liderlik Davranışını Tanımlama Ölçeği, Liderlik, Lider TipleriYazışma Adresi:Fatma Yeşilkayalı,Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı,35340 İnciraltı-İZMİRe-mail: fatmayesilkayali@hotmail.com LEADERSHIP BEHAVIOR OF HEALTH MANAGERS IN İZMİR TURKEYABSTRACTIntroduction and Objective: The aim of this study is to identify the leadership behaviors of health managers and to determine the manager types in İzmir governmental health facilities.Methods: This research is a cross-sectional study and target population of the study is 395 health managers who is working in İzmir province and 57% of the target was reached. In this study ?Leader Behavior Description Questionnaire? which was originally prepared at Ohio State University was used. The validity and reliability of the scale was analyzed in 1981 at TODAİE by Ergun.Findings: 63% of managers is male and 64% of the managers is physician. According to the Ohio State Leadership Behavior Scale, 64% of health managers is weak manager (work and employee orientation is very low), 15% is strong manager (work and employee orientation is very high), 12% is democrat manager (employee orientation is high and work orientation is low) and 8% is autocratic manager (work orientation is high and employee orientation is low). There is a statistically significant between male and female managers. While 23% of female managers and 11% of male managers is strong manager, 71% of male and 51% of female is weak manager (p=0.005). There is no statistical significance between working place (primary health care, hospitals etc), age, education, duration of employment, duration of management, having post graduate education, over working, having additional tasks, number of employee, having management training and training needs (p values are respectively 0,927; 0,159; 0,173; 0,907; 0,877; 0,748; 0,834; 0,719; 0,876; 0,166; 0,187).Conclusions and Recommendations: This results show that governmental health managers are inadequate in terms of dominating work, mobilizing institution, integration of the objectives, organization, production, protection of employees, representation of organization, recognition of employees and communication. Only 15% of managers are enough according to these properties. The reason of difference between female and male managers may be due to provide a better balance between work and employee by female managers. The appointment of health managers and managerial training processes should be assessed and organized again.Key Words: Leadership Behavior Description Questionnaire, Leadership, Leader Types 92
- Published
- 2012
84. ?İş Betimlemesi Ölçeği?ni geliştirme ve uzman hekimlerde iş doyumunu değerlendirme
- Author
-
Çakmur, Hülya, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Reproducibility of results ,Job satisfaction ,Public Health - Abstract
Bu çalışmanın amacı ? İş Betimlemesi Ölçeği?nin geçerlilik ve güvenilirliğinin değerlendirilmesi ve İzmir'de Devlet Hastaneleri'nde çalışan uzman hekimlerde iş doyumunun ölçülmesidir. Bu amaçla 19 sorudan oluşan demografik özellikleri tanımlayıcı veri toplama formu ile 45 madde olarak geliştirilmiş olan iş betimlemesi ölçeği, İzmir ili metropol sınırları içinde bulunan 4 devlet hastanesinde çalışan 175 uzman hekime, yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Aynı hekimlere 2-6 hafta sonra yeniden gidilerek test işlemi yinelenmiştir. Araştırmanın tipi metodolojik ve kesitseldir. Araştırmanın evrenini 1266 uzman doktor oluşturmaktadır. Örnek büyüklüğü 175 tir.Bu çalışmada Smith, Kendal ve Hulin tarafından 1969 yılında oluşturulan ?Job Descriptive Index? geliştirilmiştir. Bu ölçek Ergin (1997) tarafından ?İş Betimlemesi Ölçeği? (İBÖ) adıyla Türkçe'ye çevrilerek psikometrik çalışmaları yapılmıştır. Ölçek bu formuyla alan çalışmalarında kullanılarak Kılıç ve arkadaşları (2004) tarafından 9 boyut ve 54 madde olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu araştırmada ayrıntılı psikometrik çözümlemeler 9 boyut ve 54 maddeden oluşan bu yapı üzerinde incelenmiştir. Geliştirilen bu ölçekle İzmir ili metropol devlet hastanelerinde çalışan uzman hekimlerde iş doyumu ölçülmüştür.İş doyumunun değerlendirilmesi için 175 hekimde bağımsız değişkenlere (yaş, cinsiyet, medeni durum, uzmanlık alanı, çalıştığı kurum, çalışma süresi, çalışma şekli, çalışma koşulları, meslekte geçirilen süre, ek görevleri, mesleki ilgi ve kendine zaman ayırma) göre iş doyumunu etkileyen unsurlar ve iş doyumu incelenmiştir. Erkek hekimlerin tüm faktörler ve toplamda iş doyum puan ortalamaları kadın hekimlere göre daha yüksek bulunmuştur. Yaşla beraber iş doyumunun arttığı izlenmiş, medeni durum ve uzmanlık alanına göre iş doyumu değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Mesleki seminer, kongre ve toplantılara katılan, yöneticilik yapan ve hobilerine zaman ayıran hekimlerin tüm faktörler ve toplam iş doyumu puan ortalamalarının yüksek olduğu görülmüştür.Anahtar kelimeler: İş doyumu, ölçek geliştirme, geçerlilik, güvenilirlik. The aim of this study is to evaluate the validity and reliability of ?job descriptive index? and to define, job satisfaction of specialist physicians working in İzmir State Hospitals. For this purpose, a data collection form that identifies demographic characteristics and consists of 19 questions and a job satisfaction measure that is organized as 45 items have been implemented, interviewing face to face, on 175 specialists who are selected from 4 state hospitals situated in the metropolitan districts of Izmir city. The test has been repeated with the same specialists after 2 to 6 weeks. Research specialist in 1266 constituted the universe. Sample size is 175. The type of this study is methodological and cross-sectional. The job satisfaction index developed by Smith, Kendal and Hulin in 1969 has been expanded in our study. In order to evaluate the job satisfaction, job satisfaction and the elements that affect the job satisfaction according to independent variables of 175 doctors (age, sex, marital status, area of expertise, institution worked in, duration of office, shape of work, working conditions, the period spent for the occupation, additional duties, occupational interest and spare time) have been analyzed. According to the result of our study; all of the factors and the job satisfaction point averages of the male doctors in total have been found out to be higher when compared to women doctors. Job satisfaction has been observed to mount up parallel to increase in age; whereas, no significant statistical differences have been found between job satisfaction variables in relation to marital status and area of expertise. The doctors who participate in occupational seminars, congresses and meetings; who act as managers and spare time for their hobbies have been observed to have higher job satisfaction point averages and factors in total.Key Words: Job satisfaction, development of index, validity, reliability. 88
- Published
- 2009
85. Narlıdere sağlık grup başkanlığı bölgesi'nde 2002 yılında gerçekleşen doğumlarda sezaryen ile doğum sıklığı ve buna etki eden etmenler
- Author
-
Konakçi, Serap, Kılıç, Bülent, Aksakoğlu, Gazanfer, Gülekli, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Obstetrics and Gynecology ,Public Health ,Kadın Hastalıkları ve Doğum - Abstract
Narlıdere Sağlık Grup Başkanlığı Bölgesi'nde 2002 Yılında GerçekleşenDoğumlarda Sezaryen ile Doğum Sıklığı ve Buna Etki Eden EtmenlerSerap KonakçıAmaç: Bu araştırmanın amacı Narlıdere Sağlık Grup Başkanlığı Bölgesi'nde 1Ocak-31 Aralık 2002 tarihleri arasında gerçekleşen doğumlarda sezaryen iledoğum sıklığını ve buna etki eden etmenleri saptamaktır.Yöntem: Kesitsel tipte yapılan araştırmada, bölgede 2002 yılında gerçekleşen494 canlı doğumun tümü araştırmaya alınmış; örnek seçimi yapılmamıştır.Annenin sosyo-demografik, ekonomik özelliklerine, doğurganlık öyküsüne,doğum öncesi bakıma (DÖB), doğuma ve bebeğe ilişkin etmenler hakkındayüzyüze görüşülerek veri toplanmıştır. Veriler SPSS 11.0 ve Epi Info 2002Statcalc aracılığı ile çözümlenmiştir.Bulgular: Ulaşma oranı %85.4'tür. Sezaryen sıklığı %46.9'tür. En sık bildirilennedenler, birden fazla doğumu olanlarda önceki sezaryen, ilk doğumuolanlarda kişisel istektir. Tek değişkenli çözümleme sonuçlarına göre anneninyaşı ve öğrenim düzeyi artıkça sezaryen doğum anlamlı düzeyde artmaktadır(tümü için p
- Published
- 2006
86. İncir işletmesi işçilerinde iş gerilimi düzeyi ile beslenme alışkanlıkları düzeyleri arasındaki ilşkinin incelenmesi
- Author
-
Bağci, Özkan, Demiral, Yücel, Kılıç, Bülent, Çehreli, Rüksan, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Public Health - Abstract
$%&$ $' ()` * ` $ $ )`'$(+$ %,` $ -`'$ * $ ,./`0$ $( )$ )` ` )`%* `1)2 1%)2 )1'2,./`0)`'$1'1 2( %,1 $$ ( $ % $)$ %$ %&`)`%* ` $Amaç:Bu çalı mada #03 4= 7 - - ;!)! ; (9 ) # ( / !'*#& ;( > 0* ! 9 -47 # & ;;& ; - ;# ;#(( ( ( 9 /( ( (; $ = ;# ( ( ( (;(( ( #(< # (/( ( ;- # ;=9 # 7 /& / (44 7 # &((iv4 /((4 > %5 '< & / 9-(/(; !! *<> / 9- (/(- > 5%< / 9- #( (-( (( ( ( & / -( 9(/( -4#(( ; # 9-/( (/( ( # / -1 5 3# 76 4$ ;# ; ;v 2%8` 2-1 29% 9: ;` '`)1 29% ;2 ` = ``% >< 9 '` )`8`)1%, %? '2 29% ;1 2 )`8`) 9 56
- Published
- 2006
87. Sağlık personelinin iş uygulamaları ile aldıkları hizmet içi eğitimler arasındaki tutarlılığın ve hizmet içi eğitimi etkileyen etmenlerin saptanması
- Author
-
Koç, Serpil, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Public Health - Abstract
ÖZET; Sürekli eğitim uygulaması bulunmayan Türkiye'de sağlık çalışanlarının hizmet içi eğitimi sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi açısından son derece önemli bir konudur. Bu çalışmada, bir sağlık grup başkanlığı bölgesinde görev yapmakta olan sağlık personelinin iş uygulamaları ile aldıkları hizmet içi eğitimler arasındaki tutarlılığın, aldıkları hizmet içi eğitimlerin ve personelin hizmet içi eğitimi etkileyen etmenler konusundaki görüşlerinin saptanması hedeflenmiştir. Bu amaçla, iş uygulamalarım belirlemek üzere gözlem ve yüzyüze görüşme yöntemiyle uygulanan anketlerle veri toplanarak, her bir çalışan için bir iş uygulamaları listesi çıkarılmıştır. Araştırmanın yapıldığı bölgede çalışmakta olan personele verilmiş olan hizmet içi eğitimler ise eğitim çalışması düzenlemiş olan beş kurumun kayıtlarından elde edilmiştir. Uygulanan ikinci bir anketle çalışanların hizmet içi eğitim konusundaki görüşleri sorgulanmıştır. Listedeki işlerle alınmış olan hizmet içi eğitimler arasındaki tutarlılık ilişkisi kappa ile değerlendirilmiştir. Çalışmada, bağımsız iki grup ortalaması Mann- Whitney U analiziyle, üç veya daha fazla grup ortalamaları Kruskal-Wallis varyans analiziyle karşılaştırılmıştır. Ortalamalar arasında fark bulunması durumunda, farkın hangi gruptan kaynaklandığının saptanması için Bonferroni düzeltmesiyle Mann- Whitney U testi uygulanmıştır. Analizler sonucunda, yalnızca 'sağlık yönetimi' alanında iş uygulaması ile hizmet içi eğitim arasında güçlü bir tutarlılık bulunurken, beş başlık altında orta ve dokuz başlık altında zayıf tutarlılıklar saptanmıştır. Alman ortalama hizmet içi eğitim sayılan açısından meslek grupları arasında anlamlı farklar olduğu; aynı zamanda, kurumda çalışan personel sayısının da eğitim alma durumunda fark yarattığı görülmüştür. Ayrıca, hizmet içi eğitimi engelleyen bazı etmenler konusunda da bilgi edinilmiştir. Anahtar kelimeler; sürekli eğitim, hizmet içi eğitim, iş uygulamaları, erişkin eğitimi, eğitim programı. SUMMARY: In Turkey, where continuing education is lacking, in service training is crucial in the development of health care services. This study is aimed to evaluate the consistency of in service training with the working practices of health care workers who work at a health district and to determine their opinions about the factors that influence this training.Data were gathered for each worker both by direct observation and a questionairre, then a work practices list was developped for each of them. Data about the in service training that the health care workers got were collected from the records of 5 instutions in charge of giving those educations. The workers' opinions about the in service training were gathered by a second questionnaire. The consistencies of their lists with the in service training they got were compared by using kappa. Mann- Whitney U analysis was performed to compare the means of two independent groups, while Kruskal-Wallis varience analysis was used to compare the means of three or more groups. Whenever a difference between the groups was observed Mann- Whitney U test with Bonferroni correction was used to identify which group caused the difference. Analysis showed that only the in service training they got on health management was highly consistent with their working practices while there were five moderate and nine mild consistencies under different topics. The amount of in service training differed significantly between different professionals and according to the number of staff. Data were also gathered about the factors that hinder in service training. Key words: continuing education, in service training, job activities, adult learning, curriculum. 72
- Published
- 2004
88. Bekar kadınların aile planlaması bilgilerini etkileyen etmenler
- Author
-
Giray, Hatice, Kılıç, Bülent, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Public Health - Abstract
ÖZET Bu araştırmanın amacı, İlıca Sağlık Ocağı Bölgesi 'ndekı 15-49 yaş bekar kadınların aile planlaması (ÂP) yöntem kullanımlarını bilme durumlarının ve bunu etkileyen etmenlerin saptanmasıdır. Kesitsel ve analitik tipte planlanan araştırmada, evrendeki 1,197 birey, 15-49 yaş kadın kartlarındaki sıralarına göre kaydedilmiş, oluşturulan listeden sistematik örnekleme yöntemiyle 171 kadın seçilmiştir. Sonuçta 167 bireye (% 97.7) ulaşılmıştır. Kadınların ÂP yöntemlerinin doğru kullanımlarını etkileyen etmenler; kişiye ve aileye ilişkin sosyo-ekonomik etmenler, hizmete ilişkin ve cinsel yaşama ilişkin etmenler olarak öngörülmüştür. Belirlenen değişkenlerle ilgili veriler, yüz-yüze görüşme ve `kapalı zarf yöntemi` ile toplanmıştır. Bekar kadınların %46.2'si yöntem kullanımını doğru bilmektedirler. Kullanımı bilinen yöntemler sırasıyla hap ve kondomdur. Kadınların sadece % 6.6'sı ÂP danışmanlığı almıştır. En çok danışmanlık alınan yer özel muayenehanelerdir. Danışmanlık almama nedeni olarak en sık oranda `gerek duyulmaması` ifade edilmiştir. Kadınların %66.7'si danışmanlık alınacak yeri bilmemektedir. En çok bilinen danışmanlık alınacak yer ise sağlık ocaklarıdır. Kadınların ÂP yöntemlerine ilişkin en önemli bilgi kaynaklan arkadaştır. Kadınların ÂP eğitimi almak istedikleri birinci yer ise sağlık kurumlarıdır. Kadınların %13.2'sinin cinsel yaşamları aktiftir. İlk ilişki yaşı ortalamaları 20.3'tür. Cinsel yaşamları aktif olanların %50'si ilk cinsel ilişkilerinde yöntem kullanmıştır. %54.5'i verinin toplandığı tarihte ÂP yöntemi kullanmaktadır. Cinsel aktif kadınların geçmiş dönemde %86.4Jü gebeliği önleme amaçlı yöntem kullanmıştır. En çok kullanılan yöntemler sırasıyla kondom ve haptır. Yöntemler en çok eczanelerden (%50.0) sağlanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, bekar kadınların yaşı, öğrenimi, aylık geliri, sağlık güvencesi varlığı, aile tipi, annenin öğrenimi, annenin çalışma durumu ve babanın öğreniminin ÂP yöntemlerinin doğru kullanımını bilmeyi anlamlı düzeyde vııetkilemediği ancak ÂP danışmanlığı almış olma, ÂP danışmanlığı alınacak yeri bilme ve cinsel aktif olmanın AP yöntemlerinin doğru kullanımını bilmeyi anlamlı düzeyde artırdığı saptanmıştır. Sonuçta, İlıca Sağlık Ocağı Bölgesi'nde bekar kadınların ÂP yöntemlerinin doğru kullanımlarını bilme ve ÂP danışmanlığı alma oranlarının düşük olduğu saptanmıştır. Ayrıca kadınların büyük kısmı, son bir yıl içinde, ebe tarafından ziyaret edilmemiştir ve çoğu danışmanlık alabilecekleri yeri bilmemektedir. Bu nedenle sağlık ocağı ebelerine, danışmanlık için kadınların cinsel yaşamlarının aktif olmasının gerekmediği konusunda eğitim verilmeli, ev ziyaretleri sırasında bekar kadınlara mutlaka AP danışmanlık ya da ÂP danışmanlığını nerelerden alabileceklerine ilişkin bilgi vermeleri sağlanmalıdır. Anahtar sözcükler: bekar kadın, aile planlaması, aile planlaması yöntem kullanımı vııı ABSTRACT The objective of this study was to determine the level of knowledge on family planning (FP) methods use and the factors affecting this condition in unmarried women in Ilıca Health Centre. The study population in this cross sectional and analytic study was 1,197 women aged 15-49 years. The study group consisted of 171 women who were selected from the records of İlıca Health Center using the systematic sampling method. Eventually, 167 individuals (97,7 %) were included in this study. individual and familial socio-economic factors and the factors related with healthcare services and sexual life were considered as the factors affecting the correct use of FP methods. Data on these variables were collected by face to face interviewing and by `closed envelope method`. 46.2% of the unmarried women knew how to use FP methods correctly. The most common known methods were pill and condom. Only 6.6% of the women had taken any FP counselling. The private clinics were the places that most of the women were given advice. The most common reason for not taking any counseling has been stated as `unnecessary`. 66.7% of women did not know the place to take counselling. The health centers were the most known places for FP counseling. The most important information sources of women about the FP methods were their friends. The first place where women wanted to learn about FP methods was a health institution. 13.2% of the women were sexually active. The average age of first sexual intercourse was 20.3. 50.0% of sexually active women used a contraceptive method in their first sexual intercourse. 54.5% of women were using a FP method by the time of data collection. 86.4% of sexually active women used a contraceptive method in the past. The most used methods were condom and pill, respectively. The FP materials were mostly provided from pharmacies (50.0%). IXAccording to data analyses, it has been determined that age, education, income, presence of health security, family type, mother's education, mother's occupational status and father's education did not influence knowledge of correct use of the FP methods significantly. However, having FP counselling, knowing the place for FP counselling and being sexually active significantly increased knowledge of correct use of FP methods. In conclusion, it has been determined that the percentage of knowledge on correct use of FP methods and taking FP counseling in unmarried women is low in Ilıca Health Center District, in addition, most of the women have not been visited by midwives in the last one year and majority of the women did not know any institution where they could take the counselling. Therefore, midwives of the Health Centre should be trained for comprehensive FP counselling during their home visits for all the women regardless of their marital status. Midwives should also provide the information on the place that women could apply for counselling in their district. 72
- Published
- 2004
89. How did restrictions mandated by the COVID-19 pandemic affect the performance of orthopedic trauma surgery in a Level-1 tertiary trauma hospital?
- Author
-
Kılıç B, Gülabi D, Agar A, Büyükdoğan H, Şahin A, Eren E, and Ertürk C
- Subjects
- Adult, Aged, Humans, Middle Aged, Pandemics, Retrospective Studies, SARS-CoV-2, Tertiary Care Centers, Young Adult, COVID-19, Hip Fractures epidemiology, Hip Fractures surgery
- Abstract
Background: This present study was designed to evaluate the effect of restrictions on fracture admission to a Level-1 tertiary trauma hospital between COVID-19 pandemic and pre-pandemic restriction time intervals that included groups of younger than <20-years-old, 20-65-years-old, and older than aged >65-years-old., Methods: Patients who were hospitalized and treated for orthopedic treatment between 10 March and 1 June during the pandemic period were retrospectively analyzed. Control group consisted of patients admitted to the hospital in the same time interval in 2019. The patients were divided into three groups, under 20 years of age, between 20 and 65 years of age, and over 65 years of age. The patients' data included age, gender, trauma mechanism, fracture type, and any COVID-19 radiological or clinical symptoms., Results: The number of patients >65-years-old admitted to the orthopedic trauma center was high at pandemic intervals compared to pre-pandemic time. When the groups were compared for patients of 20-65-years-old; there was a significant difference for the fracture type (p<0.05). Lower extremity fractures were high at pre-pandemic group, whereas multiple traumas were high at pandemic group. For sub-group 20-65 ages, low-energy traumas were higher at pre-pandemic group, whereas high-energy traumas were more frequent at the pandemic group., Conclusion: We observed a decrease in fracture admission to orthopedic trauma centers during COVID-19 pandemic for subgroups of <20-years-old and 20-65-years-old ages, whereas there was a significant increase for >65-years-old age, most of them related to the osteoporotic hip fractures. So that older age group should be encouraged to mobilize at home and have permission to walk and make physical activity to avoid osteoporosis for a limited time daily.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
90. Carpometacarpal fracture dislocation of the fourth and fifth finger: mid-term results of 15 patients.
- Author
-
Gülabi D, Uysal MA, Çevik B, Kılıç B, and Karadeniz E
- Subjects
- Adolescent, Adult, Bone Wires, Carpometacarpal Joints surgery, Closed Fracture Reduction, Disability Evaluation, Female, Hand Strength, Humans, Male, Middle Aged, Open Fracture Reduction, Retrospective Studies, Visual Analog Scale, Young Adult, Carpometacarpal Joints injuries, Fracture Dislocation therapy
- Abstract
Objectives: This study aims to retrospectively evaluate and compare the mid-term clinical follow-up results of patients who were treated with open or closed reduction due to carpometacarpal (CMC) fracture dislocation., Patients and Methods: Medical charts of 15 patients (1 male, 14 females; mean age 32.5±10.5 years; range 18 to 55 years) who were operated for fourth and fifth finger CMC fracture dislocations were examined. Patients were divided into two groups according to applied treatment as closed reduction and percutaneous pinning (CRPP, n=6) and open reduction and percutaneous pinning (ORPP, n=9). Patients were assessed by a hand therapist blinded to the treatment groups. Patients were compared in respect of visual analog scale (VAS), Quick Disabilities of the Arm, Shoulder and Hand (Q-DASH) scores, and grip strength. Complications were recorded., Results: Mean VAS values of ORPP group and CRPP group were 2.33±0.50 and 1.67±0.52, respectively. Mean Q-DASH values of ORPP group and CRPP group were 13.63±3.21 and 9.05±2.36, respectively. Mean grip strength values of ORPP group and CRPP group were 65.78±3.70 and 75.17±6.11, respectively. Mean VAS and Q-DASH scores of ORPP group were statistically significantly higher compared to CRPP group. Mean grip strength value of CRPP group was statistically significantly higher compared to ORPP group., Conclusion: Treatment of fourth and fifth finger CMC fracture dislocations with CRPP results in statistically superior VAS, Q-DASH and grip strength values in the early post-injury period.
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.