188 results on '"DOĞAN, Özgür"'
Search Results
52. Lise Son Sınıf Öğrencilerin Bilimsel Sorgulama Anlayışları: Farklı Lise Türlerinin Karşılaştırılması
- Author
-
GÜNDÜZ, Şirin and DOĞAN, Özgür Kıvılcan
- Subjects
VASI,Bilimsel Okuryazarlık,Bilimin Doğası,Bilimsel Sorgulama ,Eğitim, Bilimsel Disiplinler ,Education, Scientific Disciplines - Abstract
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de farklı lise türlerinde öğrenim gören12. sınıf öğrencilerinin bilimsel sorgulama hakkında görüşlerinin ortayaçıkarılması ve öğrencilerin bilimsel sorgulama hakkındaki görüşlerininokul türlerine göre nasıl olduğunu belirlemektir. Bu amaç doğrultusundaİstanbul ilinde bulunan beş farklı lise türünde (Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu,İmam Hatip ve Meslek lisesi) öğrenim gören 12. sınıf öğrencilerininbilimsel sorgulama hakkındaki görüşleri araştırılmıştır. 2018-2019eğitim ve öğretim yılında 300 öğrenciye Bilimsel Sorgulama HakkındaGörüş Anketi (VASI) uygulanmıştır. Öğrencilerin bilimsel sorgulamaanlayışlarını daha kapsamlı ortaya çıkarmak amacıyla nitel araştırmayöntemlerinden biri olan betimleyici tarama yaklaşımı kullanılmıştır.Yapılan analizler sonucunda liseden mezun olacak öğrencilerin bilimselsorgulama anlayışlarının çoğunlukla yetersiz olduğu görülmüştür. Okultürleri arasında çok büyük farklılıkların olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.Sonuç olarak Türkiye’deki çeşitli niteliklere sahip olan bu lise türlerifen eğitim programlarının mihenk taşı olan ‘bilimsel okuryazar bireyleryetiştirme’ hedefinin en önemli bileşeni olan bilimsel sorgulama anlayışıkazandırmada yetersiz kaldığı ortaya çıkmıştır.
- Published
- 2020
53. The effect of career anchors on burnout level: an application on teachers in Hopa
- Author
-
Doğan, Özgür, Dursun, Muhammed Kürşad, Doğan, Özgür, and Dursun, Muhammet Kürşad
- Subjects
Career anchors ,Kariyer ,Burnout ,Kariyer değerleri ,Tükenmişlik ,Career - Abstract
Tükenmişlik sendromu günümüz iş dünyasının önemli bir sorunudur. Tükenmişliği doğuran birçok içsel ve dışsal neden vardır. Bireylerin, mesleki değerleriyle uyumlu bir mesleği seçmemeleri ise tükenmişliği doğuran ya da düzeyini arttıran önemli bir içsel faktördür. Bu çalışmanın temel amacı, öğretmenlerin kariyer değerlerinin, tükenmişlik düzeyleri üzerindeki etkisini incelemektir. Bu bağlamda, kariyer değerleri ve tükenmişlik konularıyla ile ilgili literatür incelenmiştir. Aralarındaki ilişki, Hopa ilçesinde görev yapan öğretmenlerin oluşturduğu 154 kişilik bir örneklem üzerinde araştırılmıştır. Sonuç olarak, güvenlik değerinin duygusal tükenme ile pozitif yönlü, yaşam tarzı değerinin ise negatif yönlü bir ilişkiye sahip olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Yaşam tarzı değerinin ise azalan kişisel başarı boyutuyla negatif yönlü bir ilişkiye sahip olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Yapılan regresyon analizi; güvenlik ve yaşam tarzı değerlenin, bazı tükenmişlik boyutları üzerinde etkileme gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Burnout syndrome is a major problem is today's business world. There are many internal and external causes which is born burnout. People do not select occupation which is appropriate for occupational values so that this is the most important internal factor of being born burnout or increasing of level of burnout. The main aim of this study is to analyse which career anchors of teachers effect on their burnout levels. In this context, literature about career anchors and burnout level were examined. The relationship between them was investigated on 154 teachers who were working in Hopa. As a result, it was attained the findings that the security anchor have a positive relationship with the emotional exhaustion and the lifestyle anchor have a negative relationship with the emotional exhaustion. Also, it is attained the finding that the lifestyle of career anchor have a negative relationship with the personal accomplishment. Regression analysis showed that the security anchor and the lifestyle anchor have a power of influence on some burnout dimensions.
- Published
- 2019
54. KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNDE İBRA VE ANONİM ŞİRKETLER HUKUKUYLA KARŞILAŞTIRILMASI
- Author
-
DOĞAN, Özgür
- Subjects
Hukuk ,Kamu iktisadi teşebbüsü,Anonim şirket,Denetim,İbra,Sorumluluk davası ,Law - Abstract
Devletin ekonomik hayata dâhil olma araçlarından olan kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) anonim şirket (A.Ş.) olarak kurulabilmektedir. Bu şirketler Devlet’in payı %50’nin üzerinde olduğu zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) denetimine tabidir. TBMM denetimine tabi olan şirketler; ibraya tabi olan şirketler ve genel görüşmeye tabi olan şirketler olarak ikiye ayrılır. İbraya tabi olan şirketlerin yönetim kurullarının ibrası hakkında karar, yapılan denetim sonucunda TBMM tarafından alınır. Genel görüşmeye tabi olan şirketlerin yönetim kurullarının ibrası hakkında karar ise kendi genel kurulları tarafından alınır. Bu durumda TBMM tarafından yapılan denetim sonucunda ibraya ilişkin herhangi bir oylama yapılmaz. Bu denetimin amacı, TBMM üyelerinin ve kamuoyunun bilgilendirilmesinden ibarettir. TBMM denetimine tabi şirketlerden kamu iktisadi kuruluşu (KİK) veya iktisadi devlet teşekkülü (İDT) olanların yönetim kurulları hakkında ibra kararı TBMM tarafından alınır. Buna karşın bağlı ortaklıklarda bir ayrım yapmak gerekir. Bağlı ortaklıkların İDT’ye bağlı olması durumunda ibraya, bağlı ortaklık genel kurulu tarafından karar verilir. Bağlı ortaklığın KİK’e bağlı olması durumunda ise yine bir ayrım yapılmalıdır. KİK’in payı en az %91 ise ibra kararı TBMM tarafından alınırken, KİK’in daha az paya sahip olması durumunda ibra kararı bağlı ortaklık genel kurulu tarafından alınır. İbra kararının TBMM veya şirket genel kurulu tarafından alınması yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu açısından uygulanacak kuralların da değişmesine sebep olmaktadır.
- Published
- 2020
55. Investigation of the relationship between vertical jump and core performance on competition shooting performance in elite female basketball players.
- Author
-
GÜR, SERDAR, SOYAL, MEHMET, and DOĞAN, ÖZGÜR
- Abstract
Objective of the Study: The aim of the study is the examination of the relationship between vertical jump and core performances compared to shooting test and shoot accuracy. Method: The research group comprise of elite female athletes (n=10) competing in the Turkish Basketball Federation Women's 1st League. In the study vertical jump, plank test (core), and shooting test measurements were included. The vertical jump performances of the athletes were measured by usingthe Smart Speed® brand device; the Smart Jump® measuring mat. the "Sport-Specific Core Muscle Strength and Stabilization" test was used to test the athletes' core performance. The "Aahperd" shooting test was used to determine the athletes' shooting performance. In addition, the average points per game values to shooting accuracy of the athletes were obtained from the official competition data they played in the 2020-2021 season. The relationship between vertical jump and plank test scores compared to shooting test and shooting accuracy was analyzed statistically (p<0.05). SPSS package program (IBM, 24.0 v) was used for statistical analysis of the data. Findings: According to skewness, and kurtosis coefficients distribution of the datas resulted to be normal (mesocurtical) (±3). Based on the normality of the datas, in order to determine correlations between variables Pearson correlation analysis was used. Conclusion: As a result, it was determined that there was a high level of positive correlation between the vertical jump test and the Aahperd shooting test and the average points per a game values of the athletes participating in the study (p<0.05). In addition, it was determined that there was no significant relationship between the results of the plank (core) test, the average points per a game values and the results of the Aahperd shooting test (p>0.05). [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
56. The Effect of Career Anchors on Burnout Level: An Application on Teachers in Hopa
- Author
-
DOĞAN, Özgür, primary and DURSUN, Muhammed Kürşad, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
57. Mad Honey Sex: Therapeutic Misadventures From an Ancient Biological Weapon
- Author
-
Demircan, Ahmet, Keleş, Ayfer, Bildik, Fikret, Aygencel, Gülbin, Doğan, Özgür N., and Gómez, Hernán F.
- Published
- 2009
58. Effect of growth hormone and somatomedin-C axis on fracture healing
- Author
-
KAYA, Özgür, DOĞAN, Özgür, ÇALIŞKAN, Emrah, GENCER, Batuhan, KOCAOĞLU, Hakan, and BİÇİMOĞLU, Ali
- Subjects
Fracture healing,Iatrogenic fracture,Growth hormone,Somatomedin C ,Orthopedics ,Kırık iyileşmesi,İatrojenik kırık,Büyüme hormonu,Somatomedin C ,Ortopedi - Abstract
Amaç: Birçok çalışma, farklı kalsitropik hormonların kırık iyileşmesi üzerindeki etkilerini incelemiş, az sayıda çalışma ise büyüme faktörlerine odaklanmıştır. Kırık kallusunda lokal somatomedin C (IGF-1) tespiti, büyüme hormonu (GH) ve IGF-1'in kaynamama tedavisi olarak uygulanması ve osteoporotik kırıklarda saptanan düşük GH ve IGF-1 seviyeleri, bu hormonların kırık iyileşmesinde etkili olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, bu çalışmaların tümü kırık sonrası GH ve IGF-1 seviyelerine dayanır, ancak GH ve IGF-1 akut faz yanıtında rol oynar ve travma nedeniyle seviyeleri değişebilir. Bu çalışmanın amacı osteotomi ile tedavi edilen böylece bir iatrojenik kırık oluşturulan hastalarda GH ve IGF-1 seviyelerindeki değişimi araştırmak ve bu hormonların kırık iyileşmesi üzerindeki etkisini kırık öncesi ve sonrası sonuçları karşılaştırarak değerlendirmektir.Yöntemler: Bu prospektif kohort çalışma için, 2014-2015 yılları arasında gelişimsel kalça çıkığı nedeniyle cerrahi olarak tedavi edilen hastalar tarandı. 41 hasta çalışmaya dahil edildi ve iki grup oluşturuldu. Sadece açık redüksiyon ve yumuşak doku gevşetmesi yapılan hastalar ilk grup olarak belirlendi. Pelvik osteotomi yapılan ve böylece bir iatrojenik kırık oluşturulan hastalar ikinci grup olarak belirlendi. Birinci gruba 20 hasta, ikinci gruba 21 hasta dahil edildi. Operasyon öncesi, postoperatif 1. gün ve 28. günde tüm hastalardan kan örneği alındı. İstatistiksel analizler için Friedman ve Mann-Whitney U testleri kullanıldı.Bulgular: İlk grupta ortalama yaş 11,25 aydı (6-25 ay). Hastaların 19’u (95%) kadın, biri (5%) erkekti. İkinci grupta ortalama yaş 74,4 aydı (24-120 ay) ve 17 (85,7%) hasta kadın, dört (14,3%) hasta erkekti. İlk grupta pre-operatif ve postoperatif GH değerleri arasında anlamlı fark bulunmazken (P=0,05); ikinci grupta postoperatif GH değerleri daha yüksekti (P, Aim: Many studies have examined the effects of different calciotropic hormones on fracture healing, whereas few studies focus on growth factors. Local detection of somatomedin C (IGF-1) in fracture callus, application of growth hormone (GH) and IGF-1 as non-union treatment, and low GH and IGF-1 levels in osteoporotic fractures indicate that these hormones are effective in fracture healing. However, most of these studies are based on post fracture GH and IGF-1 levels. GH and IGF-1 are also involved in acute phase response and can change due to trauma. The aim of this study is to investigate the change in GH and IGF-1 levels in patients treated with osteotomy, in which an iatrogenic fracture is created, and to evaluate the effect of these hormones on fracture healing by comparing the results before and after the fractures. Methods: Patients who were diagnosed with developmental dysplasia of the hip and underwent surgery between 2014-2015 were prospectively followed for this cohort study. Forty-one patients were included, and two groups were formed. Patients who underwent open reduction and soft tissue release without osteotomy (n=20) were included in the first group. Patients who underwent pelvic osteotomy (n=21), in which iatrogenic fractures were created, were included in the second group. Blood samples were obtained from all patients pre-operatively and on the 1st and 28th postoperative days. Friedman and Mann-Whitney U tests were used for statistical analysis. Results: Mean age of the first group, comprising 19 females (95%) and 1 male (5%), was 11.25 months (Range: 6-25 months). Mean age of the second group, including 17 females (85.7%) and 4 males (14.3%), was 74.4 months (Range: 24-120 months). While there was no significant difference between pre- and postoperative GH values in the first group (P=0.05), postoperative GH levels were significantly higher than preoperative GH levels in the second group (P
- Published
- 2019
59. Mandibular parametreler ile yaş ve cinsiyet arasındaki ilişkinin araştırılması: Retrospektif çalışma
- Author
-
Sapancı, İmge, Şahin, Hüseyin Ozan, Doğan, Özgür, and Başka Kurum
- Subjects
Bigonial genişlik,gonial açı,panoramik radyograf,ramus yüksekliği ,Bigonial genişlik ,Diş Hekimliği ,gonial angle ,ramus yüksekliği ,panoramic radiograph ,Dental ,gonial açı ,panoramik radyograf ,Bigonial width ,ramus height - Abstract
Amaç: Panoramik radyograflarda ölçülen mandibular parametreler (gonial açı, bigonial genişlik ve ramus yüksekliği) ile bireyin yaşı ve cinsiyeti arasındaki ilişkinin saptanması hedeflenmektedir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmada 19-69 yaşları arasındaki 230 kadın ve erkeğe ait panoramik radyograflar üzerinde gonial açı, bigonial genişlik ve ramus yüksekliği olmak üzere üç parametre ölçülmüştür. Elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Tüm yaş gruplarında kadın ve erkek arasında gonial açı değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken, ramus yüksekliği ve bigonial genişlik değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaktadır. Sonuç: Bu çalışma adli diş hekimliğinde mandibular parametreler kullanılarak yaş ve cinsiyet tayini yapılmasında yardımcı olabilir., Background: The aim of this study is to determine the relationship between the mandibular parameters (gonial angle, bigonial width and ramus height) measured in panoramic radiographs and the age and gender of the individual. Methods: Three parameters were measured on gonial angle, bigonial width and ramus height on the panoramic radiographs of 230 men and women aged between 19-69 years. The obtained data were evaluated statistically. Results: There was no statistically significant difference in gonial angle values between males and females in all age groups, but ramus height and bigonial width values were statistically significant. Conclusion: This study may be helpful in determining age and gender by using mandibular measurements in forensic dentistry.
- Published
- 2019
60. Kambiyo senetlerinde geçersizlik defileri
- Author
-
Doğan, Özgür, Çelik, Aytekin, and Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Kambiyo senetleri, emre yazılı olması durumunda kamu güvenini haizdir. Aynı şekilde hamiline yazılı çek de kamu güvenini haizdir. Bu yüzden emre yazılı kambiyo senetleri ve hamiline yazılı çekte defilerin ileri sürülmesi sınırlandırılmıştır. Türk Ticaret Kanunu'na göre bu tür kambiyo senetlerinde sadece senedin geçersizliğine ilişkin defiler (kısaca `geçersizlik defileri`), senet metninden anlaşılan defiler ve alacaklı her kim ise ona karşı şahsen sahip olunan defiler (kısaca `şahsi defiler`) ileri sürülebilir. Kambiyo senetlerinin nama yazılı olarak düzenlenmesi durumunda ise Türk Borçlar Kanunu gereği mutlak defilerin yanı sıra nispi defiler de devralana karşı ileri sürülebilir.Geçersizlik defileri, kambiyo taahhüdünde bulunan kişinin buna ilişkin bir iradesinin olmadığı veya bir iradesi olmakla birlikte bu iradenin geçersiz olduğunun ileri sürüldüğü defilerdir. Geçersizlik defileri doktrinde farklı şekillerde nitelendirilip sınıflandırılabilmektedir. Bu çalışmada geçersizlik defileri `şekil şartlarında eksiklik veya senedi geçersiz kılan kayıtların bulunması`, `Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen geçersizlik defileri` ve `isnat defileri ile kambiyo sözleşmesinin bulunmadığına ilişkin defiler` olarak sınıflandırılmaktadır. Bu ayrımın temeli isnat edilebilirlik ve hukuki görünüş teorisidir. Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen geçersizlik defilerinin isnat edilemediği varsayılır. Buna karşın isnat defileri ve kambiyo sözleşmesinin bulunmadığına ilişkin defilerde hukuki görünüşün kambiyo taahhüdünde bulunan kişiye isnat edilebildiğinin varsayıldığı defilerdir.Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen geçersizlik defileri; ehliyetsizlik, yetkisiz temsil, sahte imza ve tahrifattır. İsnat defileri; irade sakatlığı halleri olan yanılma, aldatma, korkutma ve aşırı yararlanma ile ayırt etme gücünün geçici olarak kaybedildiğine ilişkin defidir. Kambiyo sözleşmesinin bulunmadığına ilişkin defiler, rıza dışı elden çıkma ve senet düzenleme iradesinin bulunmadığına ilişkin defilerdir.Anahtar KelimelerGeçersizlik defisi, hukuki görünüş, şekil şartı, isnat defisi, kambiyo sözleşmesi Bills of exchange have public confidence when they're payable to order. Similarly, bearer checks have public confidence. Therefore, it is limited to make of plea for bills of exchange to order and bearer checks. According to Turkish Code of Commerce; obligor may plead only with pleas which are in relation to invalidity of bills (briefly `invalidity pleas`), pleas which are arise from the paper itself and pleas which are available to him/her personally against the respective obligee (briefly `personal pleas`). When a bill of exchange is registered, according to Turkish Obligations Code, relative pleas can be plead to assignee alongside absolute pleas.With invalidity pleas it's plead that exchange promisor don't have intention of exchange promise or have intention, but this intention is invalid. Invalidity pleas can be characterized or classified differently in doctrine. In thıs study, invalidity pleas are classified as `lack of form requirement or clause which invalidate a paper`, `invalidity pleas which are arranged in Turkish Code of Commerce` and `imputation pleas and pleas which are about lack of exchange contract`. This classification based on imputability and legal appearance theory. It's assumed that pleas in Turkish Code of Commerce aren't imputable. In the other hand, it's assumed that imputation pleas and pleas which are about lack of exchange contract are imputable to exchange promiser. Invalidity pleas which are arranged in Turkish Code of Commerce are disability, agency without authority, forged signature and alteration. Imputation pleas are error, dolus, metus and lesion which are defective intention and plea about temporary mental incompetence. Pleas which are about lack of exchange contract are pleas about getting out of hand involuntary and lack of intention to draw a bill.KeywordsInvalidity plea, legal appearance, form requirement, imputation plea, exchange contract 173
- Published
- 2019
61. ROOT CANAL FILLING WITH NEOMTA PLUS IN SECOND PRIMARY MOLAR TEETH WITH MISSING SUCCESSOR: TWENTY-FOUR MONTHS OF FOLLOW-UP.
- Author
-
Doğan, Özgür, Meydan, Edanur Gökçe, Doğan, Suat Serhan Altıntepe, Karakan, Nebi Cansın, and Çelik, İsmail Haktan
- Subjects
DECIDUOUS teeth ,MOLARS ,DENTAL pulp cavities ,TOOTH fractures ,DENTAL pulp ,HYPODONTIA ,DENTAL arch - Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
62. SOSYOBİLİMSEL MUHAKEME YETENEĞİ ÖLÇEĞİ: TÜRKÇE'YE UYARLAMA, GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI.
- Author
-
TÜZÜNGÜÇ, Bircan, DOĞAN, Özgür, and HAN TOSUNOĞLU, Çiğdem
- Subjects
- *
RASCH models , *ABILITY , *SECONDARY school students , *SKEPTICISM - Abstract
The primary aim of this study is to adapt the Quantitative Assessment of Socio-Scientific Reasoning (QuASSR) scale to Turkish. The study was conducted with 9th, 10th, 11th and 12th grade students in a secondary school. This scale has four dimensions. These are complexity, perspective, inquiry and skepticism. The Rasch Measurement Model was conducted to analyze the difficulty levels of the questions in the Socio-Scientific Reasoning Scale and the ability levels of the students who participated in the study. The results obtained from the Rasch analysis showed that the scale was one-dimensional and also valid. It was concluded that the reliability was in an appropriate level. As a result of the descriptive analysis of the Turkish version of the scale, it was concluded that students' socio-scientific reasoning skills were in low-level. Analysis showed that the inquiry was the lowest and the perspective was the highest scored dimensions. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
63. OKUL-ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİME KARŞI TUTUMLARI
- Author
-
HASTUNÇ, Yunus, DOĞAN, Özgür Kıvılcan, and Özok, Halil İbrahim
- Published
- 2018
64. ANASON POPULASYONLARINDA VERİM, UÇUCU YAĞ ORANI VE GENETİK İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI
- Author
-
DOĞAN, Özgür, KARA, Nimet, and TONGUÇ, Muhammet
- Subjects
Agricultural, Engineering ,Mühendislik, Ziraat ,Anason,Genetik ilişkiler,Meyve verimi,Populasyon,Tans-anethole,Uçucu yağ ,Anise,Essential oil,Fruit yield,Genetic relations,Population,Tans-anethole - Abstract
The research was conducted with aim to examining of genetic relationship with fruit yield, essential oil content and chemical composition of anise populations collected from Afyonkarahisar, Burdur, Eskişehir, Antalya, Denizli, İzmir, Kütahya and Muğla provinces where intensive anise cultivation of Turkey. The experiment was set up as three replicates of according to a randomized complete block design in during 2015and 2016 years in Isparta, Turkey. In the research, differences between fruit yield, essential oil content and chemical composition of anise populations were statistically significant in both years. Fruit yield, essential oil content and essential oil yield of anise populations varied between 25.46-39.13 kg da-1, 1.21-3.88% and 0.46-1.15 Lda-1, respectively, in the first year, and varied between23.43-39.64 kg da-1, 1.30-3.47% and 0.45-1.22 Lda-1, respectively, in the second year. Tans-anethole was determined as the main components in the essential oil of anise and its ratio varied between 85.62% (Afyonkarahisar) and 94.99% (Burdur). Genetic distances among anise populations varied between 0.25-0.81. While the lowest genetic similarity were Muğla and Denizli populations, the highest genetic similarity were Izmir and Afyonkarahisar populations., Araştırma; Türkiye’de en fazla anason tarımı yapılan Afyonkarahisar, Burdur, Eskişehir, Antalya, Denizli, İzmir, Kütahya ve Muğla illerinden toplanan anason popülasyonlarının meyve verimi, uçucu yağ oranı ve kimyasal kompozisyonu ile genetik yakınlıklarının incelenmesi amacıyla yürütülmüştür. Deneme, Isparta ekolojik koşullarında tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak 2015 ve 2016 yıllarında kurulmuştur. Anason popülasyonlarının meyve verimi, uçucu yağ oranı ve kimyasal kompozisyonu arasındaki farklar her iki yılda da istatistiksel olarak önemli olmuştur. Meyve verimi, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi birinci yıl sırasıyla, 25.46- 39.13 kg da-1, %1.21-3.88 ve 0.46-1.15 L da-1 ve ikinci yıl ise sırasıyla, 23.43-39.64 kg da-1, %1.30-3.47 ve 0.45-1.22 L da-1 arasında değişmiştir. Anason uçucu yağında tans-anetol ana bileşen olarak belirlenmiş ve oranı %85.62 (Afyonkarahisar) ve %94.99 (Burdur) arasında değişmiştir. Anason popülasyonları arasındaki genetik mesafeler 0.25-0.81 arasında değişim göstermiştir. Genetik benzerliği en az olan popülasyonlar Muğla ve Denizli, en yüksek ise İzmir ve Afyonkarahisar olarak belirlenmiştir.
- Published
- 2018
65. 12-14 yaş grubu erkek basketbolcularda uygulanan 8 haftalık kor antrenman programının genel kuvvet, denge ve psiko-motor erişi düzeyine etkileri
- Author
-
Doğan, Özgür, Savaş, Seyfi, and Antrenörlük Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Spor ,Muscle strength ,Equilibrium ,Sportsmen ,Psychomotor access ,Training ,Basketball ,Psychomotor skills ,Basketball players ,Sports - Abstract
Bu araştırma, 12-14 yaş grubu erkek basketbolulara uygulanan 8 haftalık kor antrenman programının genel kuvvet, denge ve psikomotor erişi düzeyine etkilerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya, İstanbul İstbol Spor Kulübünde ferdi olarak düzenli basketbol antrenmanı yapan 30 lisanslı erkek sporcu grubu katılmıştır. Denekler, kontrol grubu(n=14) ve deney grubu (n=16) rassal olarak ikiye ayrılmıştır. Deneklere, 8 haftalık kor antrenman programına başlamadan önce ve antrenman bitiminden üç gün sonra ön ve son testler yapılmıştır. Deney grubuna teknik antrenmanların yanı sıra 8 haftalık kor antrenman programı uygulanmıştır. Kontrol grubu ise yalnızca teknik antrenmanlara devam etmiştir. 8 haftalık uygulama sonrasında son testler alınmıştır. Deneklere; Basketbol Psikomotor Erişi Düzeyi, Spora Özgü Kor Kuvvet ve Stabilizasyon, Stabilometre (statik denge) ve Y-Denge (dinamik denge) testleri uygulanmıştır. Araştırmada gruplara kendi içinde Ön test – Son test değerlendirmesi yapılarak Basketbol Psikomotor Erişi Düzeyi, Spora Özgü Kor Kas Kuvvet ve Stabilize, Stabilometre ve Y-Denge parametrelerinde gelişim değerlerine (
- Published
- 2018
66. Bilim Tarihi Destekli İşlenen “Canlılarda enerji dönüşümleri” Ünitesinin, Öğrencilerin Bilime ve Biyoloji Dersine Olan Tutumları ve Bilimin Doğası Anlayışları Üzerine Etkisinin İncelenmesi
- Author
-
Emren, Mehmet, primary, İrez, Serhat, additional, and Doğan, Özgür Kıvılcan, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
67. TAM ÖLÇEK İKİ AŞAMALI KISMİ NİTRİTASYON-ANAMMOX ÜNİTESİ İÇİN MALİYET BELİRLEME ÇALIŞMASI
- Author
-
ÇELEN ERDEM, İpek, primary, DOĞAN, Özgür, additional, and SAĞIR KURT, Ece, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
68. Effect of loss of correction on functional outcomes in thoracolumbar burst fractures treated with short segment posterior instrumentation
- Author
-
Doğan, Özgür, primary, Çalışkan, Emrah, additional, Gencer, Batuhan, additional, and Biçimoğlu, Ali, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
69. Clinical Results of Single Bundle Anterior Cruciate Ligament Reconstruction with Hamstring Autograft
- Author
-
DOĞAN, Özgür, primary, ÇALIŞKAN, Emrah, additional, and GENCER, Batuhan, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
70. The Role of the Assessment of Cartilage Acetabulum with Magnetic Resonance Imaging in the Management of Residual Acetabular Dysplasia Patients
- Author
-
DOĞAN, Özgür, primary, GÜMÜŞ, Halil İbrahim, additional, İĞDİR, Volkan, additional, ÇALIŞKAN, Emrah, additional, DURAN, Semra, additional, and BİÇİMOĞLU, Ali, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
71. Does the change of retroversion angle effect the clinical results of conservative treatment of humerus diaphyseal fractures?
- Author
-
Doğan, Özgür, primary, Çalışkan, Emrah, additional, Gencer, Batuhan, additional, and Vural, Celal Alp, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
72. Delineating the roles of scientific inquiry and argumentation in conceptual change process
- Author
-
ÇAKIR, MUSTAFA, DOĞAN, ÖZGÜR KIVILCAN, and DOĞAN Ö. K., ÇAKIR M., Yager R. E.
- Published
- 2017
73. The Relationship between Emotional Labor in Sports Organization and the Level of Loneliness in Organizational Life.
- Author
-
Pekel, Aydın, Kaya, Ali, Doğan, Özgür, Keten, S. Ahmet, and Kılıçkaya, Okan
- Subjects
EMOTIONAL labor ,SPORTS business ,ORGANIZATIONAL life cycles (Business) ,LONELINESS ,SOCIAL isolation - Abstract
The aim of this study is to evaluate the relationship between emotional labor of sports business employees and loneliness levels in organizational life. For the purpose of the study, the universe of the research consists of sports service within the organization of Istanbul Metropolitan Municipality Sport İstanbul employees while the sample is created by volunteer participants who are identified through simple random sampling method (n = 330) In the study which is conducted by applying a relational screening model, the data were collected by using the survey method technique. Personal information form, emotional labor and loneliness scales in business life were applied to the participants. The data obtained were registered to the SPSS 25 package program. Correlation and regression analysis were applied as statistical process. As a result, it was determined that there is a moderate negative relationship between the emotional labor level of the employees of the sports organization and the level of loneliness in organizational life, emotional labor is the predictor of loneliness in organizational life and it explains approximately 21% of the total variance. As the level of meeting the business expectations of the employees in the service delivery increases in demand their experience of loneliness decreases in business life. Therefore, it is realized that emotional labor plays an important role in the level of loneliness in organizational life. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
74. Argümana Dayalı Sorgulama Öğretiminin 7. Sınıf Öğrencilerinin Akademik Başarılarına ve Argümantasyon Seviyelerine Etkisi
- Author
-
Aktaş, Tuba, primary and Doğan, Özgür Kıvılcan, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
75. Zaman Yönetimi ve Akademik Başarı İlişkisi: Artvin Çoruh Üniversitesi, Hopa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Bir Uygulama-
- Author
-
DOĞAN, Özgür, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
76. Tüketici Senetleri
- Author
-
DOĞAN, Özgür, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
77. OKUL-ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİME KARŞI TUTUMLARI
- Author
-
Kıvılcan DOĞAN, Özgür, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
78. Test-Retest Reliability and Validity of Three Different Agility Tests for Various Team Sports in Young Male Athletes
- Author
-
Kutlu, Mehmet, primary and Doğan, Özgür, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
79. Organizational socialization as a antecedence of organizational citizenship behavıour
- Author
-
Doğan, Özgür and Doğan, Özgür
- Subjects
Örgüt ,Organizational Citizenship Behavior ,Organizational Socialization ,Örgütsel Sosyalleşme ,Örgütsel Vatandaşlık Davranışı ,Organization - Abstract
Örgütsel sosyalleşme süreci, örgütsel vatandaşlık davranışının sergilenmesi için geçilmesi zorunlu bir eşiği temsil etmektedir. Örgütsel sosyalleşme kavramı, uyum kavramı ile tanımlanabilirken, örgütsel vatandaşlık davranışı, kendisinden beklenenin ötesinde ve isteğe bağlı bir biçimde ekstra bir rol davranışının sergilenmesi olarak tanımlanabilmektedir. Örgütsel sosyalleşme sürecine ilişkin örgütsel uygulamaların varlığı ya da yokluğunun yanı sıra, uygulamadaki örgütsel farklılıklar da, örgütsel vatandaşlık davranışının sergilenmesini etkilemektedir. Bu çalışmanın temel amacı ise, örgütsel sosyalleşme süreci ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkinin çeşitli yönleriyle incelenmesidir. Makalenin ilk bölümünde örgütsel sosyalleşme ile ilgili literatür incelenmiş, ikinci bölümde ise örgütsel vatandaşlık davranışına ilişkin literatür incelenerek, örgütsel sosyalleşme ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların bulgularına yer verilmiştir. Sonuç bölümünde ise, biçimsel ve biçimsel olmayan örgütsel sosyalleşme sürecinin doğuracağı muhtemel sorunlara değinilerek, bu sorunların örgütsel vatandaşlık davranışını nasıl etkileyebileceği irdelenmiştir. Organizational socialization process represents a threshold to show the organizational citizenship behavior. While former may be defined with the concept of adaptation, latter may be defined as extra-role behavior voluntarily and beyond expectation. The presence or absence of organizational practices on the process of organizational socialization and organizational differences during implementation affect the organizational citizenship behavior. The main purpose of this study is to examine the various aspects of the relationship between organizational socialization process and the organizational citizenship behavior. First, the literature on organizational socialization was examined. Second, the literature on organizational citizenship behavior is examined. Finally, the findings of the relation between two are presented. In the conclusion, the problems related to the formal and informal organizational socialization process are shown and how these problems affects organizational citizenship behavior are examined.
- Published
- 2014
80. The effectiveness of augmented reality supported materials on vocabulary learning and retention
- Author
-
Doğan, Özgür, Akayoğlu, Sedat, and İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,Retention ,English ,Mobile learning ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Vocabulary learning ,Augmented reality ,Study of languages ,Foreign language learning ,Permanence - Abstract
Günümüzde, gittikçe küreselleşen ve her geçen gün mobil teknolojiler tarafından domine edilen bir dünyada yaşamaktayız. Sadece teknoloji mobilleşmekle kalmayıp, aynı zamanda da bu teknolojileri kullanan hayatın her kesiminden insan da mobil hale gelmekte, ve mobil cihazlar modern insanların vazgeçilmez uzuvları haline gelmektedir. Görsel, işitsel, kinetik gibi öğrenme stilleri göz önüne alındığında, eğitim teknolojisi uzmanlarının öğrenciler için öğrenme süreçlerini daha kolaylaştıran ve eğlenceli hale getiren yöntemler geliştirmelidir. Dahası, öğrencilerin boş zamanlarında sınıflarının fiziksel sınırlarının dışında İngilizce çalışmalarını sağlayacak yenilikçi fikirler de geliştirilmelidir. Bu yenilikçi fikirlerden bir tanesi de dil öğrenimi için bir potansiyele sahip olsa da Türk EFL bağlamında kullannılmamış olan Artırılmış Gerçeklik'tir. Bu çalışmanın amacı, Türk EFL öğrencileri bağlamında Artırılmış Gerçeklik ile desteklenmiş materyallerin kelime öğrenimi ve akılda kalıcılığı üzerine etkisinin incelenmesidir.Artırılmış Gerçeklik ile desteklenmiş materyallerin kelime öğrenimi ve akılda kalıcılığı üzerine etkisi, deney safhası 5 hafta süren karışık yöntem araştırma deseni ile incelenmektedir. Bu çalışma için bir kontrol ve bir de deney grubu oluşturuldu. Denekler, Erzincan Üniversitesinde öğrenim gören başlangıç seviyesi derecesinde İngilizce yeterliliğine sahip 40 hazırlık öğrencisinden oluşmaktadır. Nicel veriler Kelime Bilgisi Testleri ve Nitel Veriler de görüşmeler ve demografik bilgi anketi yoluyla toplanmıştır. Toplanan veriler, IBM SPSS 19 istatistik yazılımı kullanılarak, ANCOVA ve Bağımsız Örneklem t-testleri aracılığıyla analiz edilmiştir.Hem nicel hem de nitel verilerin analizi, Artırılmış Gerçeklik ile desteklenmiş materyallerin kelime öğrenimi ve akılda kalıcılığı üzerine etkisini kanıtlamıştır. Katılımcılar olumlu tutum geliştirmiş ve Artırılmış Gerçeklik ile desteklenmiş materyallerin, bilinmeyen kelimelerin öğreniminde ve özellikle de bu kelimelerin hatırlanmasında yardımcı olduklarına dair görüş belirtmişlerdir.Anahtar kelimeler: Artırılmış Gerçeklik, Mobil Öğrenme, Mobil Destekli Dil Öğrenimi Today, we live in an increasingly global and connected world dominated by mobile technologies, becoming a mobile-centric world each day. And it is not just technology that is going mobile but also people from all walks of life and the mobile devices have become an indispensable part of modern human beings. When the learning styles of learners such as visual, auditory, and kinesthetic are taken into account, educators and educational technologists, edtechucators in short, should develop more engaging methods for learners to make their learning process much easier and more enjoyable. Moreover, some innovative ideas which could allow learners to study English outside the boundaries of physical classrooms at their leisure time should be devised. One of these innovative ideas is Augmented Reality that has not been utilized much in the Turkish EFL context, though it has much potential for the language learning. The purpose of this research is to investigate the effectiveness of Augmented Reality supported materials on vocabulary learning and retention in the context of Turkish EFL learners. Additionally, it also aims to find out students' opinions towards using Augmented Reality supported materials.The effectiveness of Augmented Reality supported materials on vocabulary learning and retention is analyzed through a mixed method research design, experimental research phase of which takes five weeks. A control and an experiment group have been employed, both of which include 20 and a total of 40 students who study at Erzincan University and have elementary level English language proficiency. Quantitative data have been gathered through Vocabulary Knowledge Tests and qualitative data have been gathered through semi-structured interviews and demographic information survey. Gathered data have been analyzed trough ANCOVA and Independent Samples t-tests in IBM SPSS 19 statistics software.Analysis of both quantitative and qualitative data has proved the effectiveness of the Augmented Reality supported materials on vocabulary learning and retention. Participants have expressed positive opinions and reported that Augmented Reality supported materials have been helpful in learning unknown words and particularly in revision of them.Key words: Augmented Reality, Mobile Learning, Mobile Assisted Language Learning, Attitude 117
- Published
- 2016
81. Functional and Radiological Comparison of Single or Dual Plate in Bicondylar Tibia Plateau Fractures
- Author
-
Doğan, Özgür, primary, Sapmaz, Uğur, additional, Çalışkan, Emrah, additional, Gencer, Batuhan, additional, and Biçimoğlu, Ali, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
82. Coopetition as aBusiness Strategy: Determining the Effective Partner Selection Criteria Using Fuzzy AHP
- Author
-
Doğan, Özgür Nuri, Cingöz, Ayşe, and AKDOĞAN, Ayşegül Asuman
- Published
- 2015
83. Karışık donörlü makrosiklik grup ihtiva eden yeni bir ftalosiyanin sentezi ve metal iyon bağlama özelliklerinin incelenmesi
- Author
-
Doğan, Özgür, Gök, Halil Zeki, and Kimya Anabilim Dalı
- Subjects
Chemistry ,Kimya - Abstract
Bu çalışma, 18 üyeli karışık donörlü makrosikliklerin periferal olarak bağlı olduğu metalsiz ftalosiyanin ve metalli ftalosiyaninlerin sentezini bildirmektedir. Makrosiklik ligand ve ftalosiyanin türevlerinin spektroskopik ve metal iyon bağlama özellikleri incelenmiştir. Bu amaç için, metalsiz ftalosiyanin ve metalli ftalosiyanin bileşiklerinin elektronik absorpsiyon spektrumları DMF ve THF içerisinde alınmıştır. Ag(I), Hg(II), Cd(II), Zn(II), Cu(II), Ni(II), Pb(II) ve Co(II) gibi metal pikratlarının sulu fazdan organik faza taşınımı, makrosiklik ligand ve metalli ftalosiyanin bileşikleri kullanılarak sıvı sıvı ekstraksiyonu yöntemi ile çalışılmıştır. Elde edilen yeni bileşiklerin yapıları, elementel analiz, 1H NMR, 13C NMR, IR, UV-Vis ve kütle spektral verileri kullanılarak karakterize edilmiştir. This study describes the synthesis of a metal-free phthalocyanine and metallophthalocyanines peripherally substituted by macrocycles of 18-membered with mixed donor atom sets. The spectroscopic and metal ion binding properties of macrocyclic ligand and its phthalocyanine derivatives have been examined. For these purposes, electronic absorption properties for metal-free phthalocyanines and metallophthalocyanines were studied in dimethylformamide and tetrahydrofuran. The liquid-liquid extraction of metal picrates such as Ag(I), Hg(II), Cd(II), Zn(II), Cu(II), Ni(II), Pb(II) and Co(II) from aqueous phase to the organic phase was carried out using macrocyclic ligand and metallophthalocyanines. All new compounds were characterized by a combination of elemental analysis and 1H NMR, 13C NMR, IR, UV-Vis and MS spectral data. 97
- Published
- 2015
84. Farklı yaş gruplarındaki basketbol sporcularının kullandığı iki farklı ağız-diş koruyucusu tipinin kullanım rahatlığı ve fizyolojik etkilerinin incelenmesi
- Author
-
Doğan, Özgür, Sönmez, Hayriye, and Pedodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Mouth ,Diş Hekimliği ,Facial injuries ,Dentistry ,Face ,Sportsmen ,Wounds and injuries ,Sport materials ,Basketball ,Athletic injuries ,Basketball players ,Sports - Abstract
Ağız-yüz yaralanmaları özellikle kontak sporlara bağlı ortaya çıkan bir halk sağlığı problemidir. Bu spor dallarına mensup oyuncuların yaralanmalarının önüne geçilmesi amacıyla tasarlanan ağız-diş koruyucular dişleri ve çevre dokuları koruyan ağız içine yerleştirilen, travmatik kuvvetleri emen ve dağıtan esnek apareylerdir. Buna rağmen günümüzde birçok spor dalında halen ağız-diş koruyucularının kullanımını teşvik edilmemektedir. Basketbol da bu spor dallarından birisidir. Bu çalışma ile basketbol oyuncularının ağız-yüz yaralanması geçmişlerinin araştırılması, ağız-diş koruyucular ve bunların basketbol antremanları ve maçları sırasında kullanımları hakkındaki bilgi seviyesinin öğrenilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca ısıt-ısırt tip ağız diş koruyucu ile iki farklı kalınlıkta şekillendirilen kişiye özel ağız-diş koruyucularının kullanılabilirliğinin ve çeşitli fizyolojik parametreler üzerindeki değişimlere olan etkisi belirlenmiştir. Bu amaçla çalışma kapsamına alınan 60 amatör ve yarı profesyonel basketbol oyuncusunun ağız-yüz yaralanması geçmişlerini ve ağız-diş koruyucular hakkındaki bilgi seviyelerinin belirlenmesi amacıyla bir anket formu dağıtılmış ve doldurmaları istenmiştir. Ardından oyuncu sayıları eşit olacak şekilde rastgele üç gruba ayrılmıştır; 1. gruba ısıt-ısırt tip ağız-diş koruyucu, 2. gruba 3 mm kalınlığında kişiye özel ağız-diş koruyucu, 3. gruba 5 mm kalınlığında kişiye özel ağız-diş koruyucu yapılarak oyunculara dağıtılmıştır. Oyuncuların bu ağız-diş koruyucuları 3 ay boyunca hem antreman hem de maçlarda kullanmaları istenmiştir. Ağız-diş koruyucularının oyuncular üzerindeki genel kabul edilebilirliği rahatlık, uyum, stabilite, konuşma güçlüğüne sebep olma, mide bulantısına sebep olma, nefes alma güçlüğüne sebep olma, yorgunluğa sebep olma, ağız kuruluğuna sebep olma, susuzluk hissine sebep olma, su içme kolaylığı, ısırmaya dayanıklılık, takıp çıkarma kolaylığı parametreleri açısından 1. hafta, 1. ay ve 3. ay sonu olmak üzere üç farklı ölçüm zamanında Görsel Analog Skala yardımıyla ölçülmüştür. Çalışma 48 basketbol oyuncusu ile tamamlanmıştır. Elde edilen sonuçlar SPSS istataiksel paket programı (SSPN Inc. Chicago, IL, USA) kullanılarak değerlendirilmiştir. İstatiksel değişkenlerin kullanılmasında Kruskal Wallis H testi kullanılmıştır.Buna göre 48 basketbol oyuncusunun 8'inin (% 17) daha önce basketbola bağlı olarak orofasial yaralanma geçirdiği belirlenmiştir. 19 (% 40) sporcu avülse olan bir dişin replante edilebileceğini belirtmiştir. Basketbol oyuncularının 46'sı (% 96) ağız-diş koruyucularını özellikle sporcuların kullanması gerektiğini bildiğini belirtmesine rağmen, daha önce ADK kullanan oyuncuların sayısı 10'dur (% 21). Fizyolojik parametreler açısından 1. ölçüm zamanında `stabilite` açısından istatiksel olarak anlamlı olacak derecede ısıt&ısırt koruyucu grubundan en kötü değerler elde edilmiştir (p < α = 0.05). 2. ölçüm zamanında ısıt-ısırt koruyucu grubunda `rahatlık` ve `yorgunluğa sebep olma` değerleri istatiksel olarak anlamlı olacak derecede 5 mm koruyucu grubundan kötüdür (p < α = 0.05). 2. ölçüm zamanında ısıt&ısırt koruyucu grubundan elde edilen `Rahatlık` ve `Isırmaya Karşı Şekil Değişikliği` parametreleri açısından elde edilen değerler istatiksel olarak anlamlı olarak derecede 3 mm ve 5 mm koruyucu grubundan kötüdür (p < α = 0.05). 2. ölçüm zamanında ısıt-ısırt koruyucu grubunda `Konuşma Güçlüğüne Sebep Olma` parametresi açısından elde edilen değerler hem 3 mm hem de 5 mm koruyucu grubundan istatiksel olarak anlamlı olacak derecede kötüdür (p < α = 0.05). 3 ölçüm zamanında ısıt&ısırt koruyucu grubundan `Rahatlık` parametresi açısından elde edilen değer istatiksel olarak anlamlı olacak derecede kötüdür (p < α = 0.05). 3. ölçüm zamanında ısıt&ısırt koruyucu grubunda `Nefes Alma Güçlüğüne Sebep Olma`, `Konuşma Güçlüğüne Sebep Olma` parametreleri açısından elde edilen değerler istatiksel olarak anlamlı olacak derecede 5 mm koruyucu grubuna göre kötüdür (p < α = 0.05). 3 ölçüm zamanında `Su İçme Zorluğuna Neden Olma` parametresi açısından ısıt&ısırt grubunda elde edilen değer istatiksel olarak anlamlı olacak derecede 3 mm ve 5 mm koruyucu grubuna göre kötüdür (p < α = 0.05).Sonuç olarak her üç çeşit ağız-diş koruyucusunun da kullanılabilirlik ve kabul edilebilirlik değerleri oldukça iyi bulunmuştur. Genel kabul edilebilirlik değerleri diğer iki gruba göre daha kötü olmasına rağmen ısıt&ısırt ağız-diş koruyucusu grubundan elde edilen değerler tahmin edilenden daha iyi bulunmuştur. Bu durumu bu tip koruyucuların bir diş hekimi tarafından uyumlandırılmasına bağlamaktayız. Kalınlık arttıkça ağız-diş koruyucuların daha fazla rahatsızlık yarattığı bilinmesine rağmen 5 mm koruyucu grubunun genel kabul edilebilirlik değerleri diğer iki gruba göre daha iyi bulunmuştur. Çalışma sonuçlarımızın daha geniş zaman ve çalışma grupları ile hem subjektif hem de kantitatif ölçüm metotları kullanılarak onaylanması tavsiye edilmektedir. Orofacial injuries occur mainly due to contact sports are a public health problem. The mouthguard is a resilient appliance placed in the mouth to prevent and reduce sport-related injuries. It protects to the teeth and surrounding structures against traumatic injuries by absorbing and redistributing the impacts to the underlying tissues. Despite that its protective functions, many sports still do not encourage the use of mouthguard. Basketball is also one of those sports. The objective of the present study was to describe the history of orofacial injuries and survey the athletes' awareness concerning the use of mouthguards during basketball practice and competition. Furthermore, It was aimed to evaluate wearibility and variable physiological effects of boil-bite and two different thickness custom made mouthguards on the performance of basketball players. Prepeared questionnaires to learn orofacial trauma history and level of knowledge about mouthguards were distrubuted to 60 amateur and semi-professional basketball player. Only men basketball players were studied, because in Turkey, there are only a small number of women basketball players. After that, three equal groups were formed, randomly. In Group one; boil-bite mouthguard adapted and fitted by a dentist, In group two; 3 mm thick custom made mouthguard was used, In group three 5 mm thick custom made mouthguard was used. The survey was completed correctly by 48 subjects. Using Visual Analog Scale questionnaire; comfort, fitting, stability, tiredness, oral dryness, nausea, speaking, breathing, drinking, ease to wear-remove and inclination to chew were evaluated. The evaluations were repeated three times as at the end of 1 week, 1 month and 3 months period. The collected data were analyzed using version 20.0 of the Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) (SSPN Inc. Chicago, IL, USA) The Kruskal Wallis H test was used for the questionnaire variables.Of the total sample, 17 % (n= 8) sustained orofacial trauma while playing basketball. Merely, 19 of 48 intervieved persons ( 40 %) knew that an avulsed tooth could be replanted. Only 21 % (n=10) athletes reported that have weared a mouthguard during basketball practice, although 96 % (n= 46) thought it was necessary to do so.In term of physiological parameters, at 1. session time, worst ` stability` values were obtained from the boil-bite mouthguard group (p < α = 0.05). At 2. session time; in the group of boil-bite, `comfortness and causing tiredness` values were worse than the 5 mm thick mouthguard group as to be statistically significant (p < α = 0.05). The worst `comfortness, Causing Speech Impairment and İnclination to Chew` values were obtained from the boil-bite group than both 3 and 5 mm thick custom-made mouthguard groups (p < α = 0.05).At 3. session time; The worst `Comfortness and Causing Drinking Difficulty` values were obtained from the boil-bite group than both 3 and 5 mm thick custom-made mouthguard groups (p < α = 0.05). In the group of boil-bite mouthguard, `Causing Breathing Difficulty and Causing Speech Impairment` values were worse than the 5 mm thick mouthguard group as to be statistically significant (p < α = 0.05).As a results of this study, acceptance and wearability of all mouthguards are positive among the basketball players. Although, averall acceptability values worse than the other two groups, boil-bite mouthguards group were better than expected. It suggests that the boil-bite mouthguard depends on formed by a dentist gives better results. It's known that if the thickness increased, it results indicated less wearer comfort and acceptance. Although this situation, Surprisingly, general acceptability values of 5 mm mouthguard group were better than the other two groups. The results of our study are recommended to confirm with larger period and basketball players by using both quantitative and subjective measurement methods. 186
- Published
- 2015
85. Mentorlüğün yöneticilerin kariyer başarısına etkisi: Kocaeli ilindeki otomotiv üreticisi firmalar üzerinde ampirik bir araştırma
- Author
-
Doğan, Özgür, Erdoğmuş, Nihat, İşletme Anabilim Dalı, and Doğan, Özgür
- Subjects
Automotive Sector ,Career management ,Mentorluk ,Mentoring ,Otomotiv Sektörü ,Automotive sector ,Career development ,İşletme ,Kariyer Geliştirme ,Career Management ,Kariyer Yönetimi ,Career Development ,Business Administration ,Career - Abstract
Mentorlük, en basit tanımıyla, daha genç ve tecrübesiz bir bireye, kişisel ve mesleki olarak yol göstericilik yapmak, şeklinde ifade edilmektedir. Bu yol göstericilik, kimi zaman kendiliğinden ortaya çıkan bireysel bir çaba, kimi zaman da bilinçli bir örgütsel uygulama şeklinde olabilmektedir. Mentorlük uygulamaları da her iki biçimde ortaya çıkabilmektedir. Örgütsel bir uygulama şeklinde düşünüldüğünde, mentor ve mentorün yardım ettiği korunan dışında, örgüt de bu ilişkiden yarar sağlayan taraflardan birisi olmaktadır. Mentorlük, psikososyal ve kariyer geliştirme şeklinde iki temel başlıkta sınıflandırılan rollere sahiptir. Yöneticilerce yerine getirilen bu rollerden hangisinin, bugün yönetici olarak çalışan bireylerin kariyer başarısı üzerinde daha etkili olduğu, bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Kariyer başarısı kavramı, bu çalışma kapsamında, içsel kariyer başarısı ve dışsal kariyer başarısı olarak iki başlık altında ele alınmıştır. İçsel kariyer başarısı, örgütsel bağlılık, iş doyumu, kariyer doyumu, iş yaşam çatışması alt başlıklarını içermektedir. Dışsal kariyer başarısı ise, alınan terfi sayısı ve ödemelerde meydana gelen artışı içermektedir. Araştırma kapsamında Kocaeli ilinde faaliyet gösteren otomotiv üreticisi firmalarda yönetici olarak çalışan bireyler örneklem olarak seçilmiş ve açıklamalı örnekleme yöntemi ile 73 kişiden elde edilen veriler analiz edilmiştir. Oluşturulan hipotezlerin test edilmesi için korelasyon ve regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, içsel kariyer başarısına ilişkin alt başlıklardan örgütsel bağlılık üzerinde, kabul etme ve doğrulama rolü ile destekleme rolünün; iş doyumu üzerinde, meydan okuyucu görevler sağlama rolü, rol model olma rolü, danışmanlık rolü ve yaş demografik değişkeninin; kariyer doyumu üzerinde, koçluk rolünün; iş yaşam çatışması üzerinde unvan demografik değişkeninin, etkili olduğu yönündeki hipotezler doğrulanmıştır. Elde edilen bu sonuçlar özetlenerek değerlendirilmiş ve üzerlerinde tartışılmıştır. Uygulamaya yönelik önerilerle çalışma sonlandırılmıştır. Mentorship is basically defined as leading to a younger and unexperienced individual both individually and professionally. This leading activity may either occur as spontaneous individual effort or a concious organizational application. Mentorship applications may be seen in two types as well. When it is assumed as an organizational application, except the mentor and the proteqe helped by the mentor, organization also becomes one of the benefiting parties. Mentorship has some roles classified into two main titles as psychosocial and career development. The main object of this study is to see which role done by the managers is more efficient on the career success of the individuals who are in charge as managers today. The concept of career success is analysed under two titles as intrinsic and extrinsic career success in this study. Intrinsic career success includes organizational commitment, job satisfaction, career satisfaction, worklife conflict subtitles. Extrinsic career success includes the number of promotion and increase yielded by payments. In the framework of the study, the individuals working as managers at automobile factories in Kocaeli are chosen as the sample and the data gathered from 73 people are analysed. Corelation and regression analysis are completed to test the hypothesis. As the results of the analysis, it is justified that acceptance-and-confirmation role and sponsorship role affect organizational success; challenging assignments, role modelling, counseling role and age demographic variable affect job satisfaction; coaching role affects career satisfaction; title demographic variable affects work life conflict. These results are assessed by summarizing and discussed. The study is finished through the suggestions for the practices which will be held in future.
- Published
- 2011
86. New science teachers pedagogical and epistemological beliefs and classroom practices: Longitudinal case study
- Author
-
Doğan, Özgür Kivilcan, Çakır, Mustafa, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Anabilim Dalı Biyoloji Eğitimi Bilim Dalı, and Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Biology lesson ,Beliefs ,Fen Bilimleri ,Eğitim ve Öğretim ,Teachers ,Science teaching ,Biology teaching ,Öğrenim ve Öğretim ,Fen Öğretmenleri ,Scientific epistemological beliefs ,Education and Training ,In-class works ,Branch teachers ,Biyoloji ,In-class behaviors - Abstract
Yaşadığımız süre boyunca birçok değişik sosyal topluluğa dâhil oluruz ve bu topluluklarla beraber ortak bilinç ve uygulamalar ile bilgiyi beraber inşa ederiz yani öğreniriz (Wenger, 1998). Lave ve Wenger'in (1991) uygulama toplulukları (communities of practice) olarak adlandırdığı bu sosyal gruplar informal olabileceği gibi formal olarak da bir araya gelebilirler. Öğretmenlik mesleği formal bir uygulama topluluğu olan mesleklerin belki de başında gelmektedir. Eğitim alanında meydana gelen reform hareketleri, öğretmen topluluklarında farklı inançlarda olan öğretmenlerin bir arada çalışmasını gerektirecek ortamlar oluşturmaktadır. Özellikle yenilikçi yaklaşımlar ile eğitim görmüş ve mesleğe yeni başlayan öğretmenler, gittikleri okullarda bulunan tecrübeli öğretmenler ile olası bir düşünsel çatışma içerisine girebilmektedir. Bu farklı düşünceler, topluluğun uygulamalarında kendisini göstererek grubun hedeflerine ulaşmasına yani reformun gerçekleşmesine engel teşkil edebilmektedir.Reformun gerçekleşmesi büyük ölçüde öğretmenlerin uyumlu çalışmasına, uyumlu çalışmaları da öğretmenlerin düşüncelerinin ne olduğuna ve neler yaptıklarına bağlıdır (Fullan, 2007) düşüncesi bu çalışmanın odağında bulunmaktadır. Öğretmenlerin meslek hayatlarının ilk yılları reformda üstlenecekleri rollerin belirlenmesinde önemli bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, yeni öğretmenlerin fen eğitimi reformu hareketi kapsamında sahip oldukları pedagojik ve epistemolojik inanç ve uygulamaların yıllar içinde nasıl değiştiğinin belirlenmesidir.Bu çalışmaya, aynı öğretmen yetiştirme programından mezun ve mesleklerinin ilk yıllarında olan üç öğretmen katılmıştır. Bu öğretmenler, yapılan birebir yarı yapılandırılmış görüşme (BNOS), öğretim ve öğrenme ile ilgili anket (BARSTL) ve ders gözlemleri ile üç yıl boyunca takip edilmiştir. Görüşmeler ve anketler üç yıl boyunca her yıl tekrarlanmıştır. Boylamsal durum çalışması araştırma deseni kullanılarak elde edilen veriler, Haney ve McArthur'un (2002) Planlanmış Davranış Teorisini (Ajzen, 1991) temel alan modelleri doğrultusunda nitel olarak analiz edilmiştir. Bu model, Akkoç ve Ogan-Bekiroğlu'nun (2006) görüşleri ve bu çalışmadan elde edilen yeni bulgular ışığında yeniden yapılandırılarak uygulanmıştır.Çalışmanın sonuçları, aynı öğretmen yetiştirme programlarından mezun öğretmenlerin farklı inanç ve sınıf içi uygulama yöntemlerine sahip olduklarını ve üç yıllık süre zarfında keskin değişimler sergilemediklerini göstermektedir. Radikal değişim göstermemelerinin sebebi, öğretmenlerin kendileri gibi düşünen öğretmenler ile bir araya gelerek inanç ve uygulamalarının takdir edildiği bir ortam oluşturmalarıdır. Bunlara ek olarak, öğretmenlerin pedagojik inançlarının epistemolojik inançlarına göre daha değişken oldukları saptanmıştır. Öğretmenlerin pedagojik inançları ile sınıf içi uygulamaları arasındaki uyum, epistemolojik inançları ile sınıf içi uygulamaları arasındaki uyumdan daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar, pedagojik inançların zamanla sınıf içi uygulamalar ile daha uyumlu hale geldiğini ve epistemolojik inançların değişime daha dirençli olduklarını göstermektedir. During our lives, we become a part of different kinds of social communities and within these communities we construct knowledge with our collective consciousness and practices (Wenger, 1998). Such `communities of practice` (Lave and Wenger, 1991) can be formed both formally and informally. Becoming a teacher is requires being a member of a formal teaching community of practice. Recent reform movements in science education have created a new environment which makes teachers with different teaching orientations work together. Especially innovative teachers who are new in the profession may have intellectual conflicts with the more experienced and older teachers of their new schools. These different orientations manifest themselves in community of practice and this may prevent the attainment of reformist newcomers which would eventually presents an obstacle to the reform movement.The reform movement largely depends on the compatible work of teachers and compatible work depends on what teachers' beliefs are and what they do in their classrooms (Fullan, 2007). Early years of teaching emerge as an important period in determining the roles undertaken in teacher's professional development. In this context, the main goals of this study were determining how new teachers pedagogical and epistemological beliefs and practices change over years and affects teachers' attendance the social groups in schools. The participants were three new science teachers who were graduated from the same teacher training program. To investigate the change of teachers' beliefs and classroom practices over three years, qualitative methods were enrolled. Data for this longitudinal case study were gathered with semi-structured interviews (BNOS); learning and teaching beliefs questionnaire (BARSTL); and classroom observations. Interviews and questionnaires were conducted once a year for three years. The theoretical framework was based on the combination of Haney and McArthur's (2002) and Akkoc and Ogan-Bekiroglu's (2006) research and Ajzen's (1991) theory of planned behavior.Data analysis revealed that teachers who graduated from the same teacher training program have different beliefs and teaching methods. In terms of beliefs and practices teachers have not radically changed over time. Additionally, teachers join the group which is consistent with their orientations and tend to maintain their pedagogical beliefs and practices appreciated by the group. Results of study show that teachers' pedagogical beliefs are more prone to change than their epistemological beliefs. Teacher's pedagogical beliefs and classroom practices are more likely to be consistent than the epistemological beliefs and classroom practices. That is, while there is an interaction between pedagogical beliefs and classroom practices which brings them closer in time; epistemological beliefs seem not to be influenced by classroom practices and tend to be resistant to change. 383
- Published
- 2014
87. Lise öğrencilerinin güncel çevre sorunları hakkındaki algıları: İzmir örneği
- Author
-
Doğan, Özgür Kıvılcan, primary, Kutay, Yasin, additional, and Çakır, Mustafa, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
88. A quantitative research for indentifying the career tendencies of managers through metaphors
- Author
-
Doğan, Özgür, Erdoğmuş, Nihat, Doğan, Özgür, and İşletme Anabilim Dalı
- Subjects
Organizational change ,Business management ,Metafor ,Kariyer Seçenekleri ,Career Preference ,Organizational Change ,Career preference ,Managers ,Yöneticiler ,İşletme ,Örgütsel Değişim ,Business Management ,Metaphor ,İşletme yönetimi ,Business Administration ,Career - Abstract
Anahtar Kelimeler: Kariyer, kariyer seçimi, örgütsel değişimler, yeni kariyer yaklaşımları, kariyer metaforlanİş dünyasında yaşanan değişim ve dönüşümler yeni kavramların ortaya çıkması ile sonuçlanmaktadır. Kariyer kavramı da bunlardan bir tanesidir ve iş dünyası ile ilgili olarak kullanılmaktadır. Kariyer kavramı iş dünyasında yaşanan değişim ve dönüşümler sonucunda ortaya çıkan bir kavram olmasına rağmen, yaşanan değişimler ve dönüşümlerin sürekliliği kariyer kavramının niteliğini de sürekli olarak değiştirmektedir. Bireyler ise yaşanan bu değişim ve dönüşümlere sürekli olarak bir uyum gösterme çabası içine girmektedirler. Buna bağlı olarak sahip oldukları değerleri, ilgileri ve eğilimleri de sürekli değişmektedir. Bu çalışma ile Türkiye'de görev yapan yöneticilerin hayat hikayeleri değerlendirilerek, yöneticilerin sahip oldukları kariyer eğilimleri, kariyer metaforlan aracılığıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Örneklem olarak otuz yönetici seçilmiştir. Örneklem olarak seçilen yöneticilerin hayat hikayeleri; iş, ekonomi ve finas dergileri, kitaplar ve internet aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden `Grounded Teori` kullanılmıştır. Key Words: Career, career decision, organizational changes, new career approachs, career metaphors Transformations and changes in business life give birth to new concepts.Career is one of these concepts which is used in relation with the business life. Although the concept of career has emerged as a result of transformations and changes in business life, the sequencing of these transformations and changes cause continuous alterations in the characteristic of the concept of career. On the other hand, individuals always try to adapt themselves according to this process. Therefore their anchors, interests and tendencies change continuously. This study evaluates the life stories of Turkish managers. The career tendencies of the managers have been tried to put forward by making use of career metaphors. A sample of 30 managers are selected. Their life stories have been acquired via business, economics, and financial journals, books and the internet. In this research the Grounded Theory, which is among the qualitative research methods, has been used. 143
- Published
- 2004
89. CHARACTERIZATION OF WASTE OILS IN AIR-BREATHING JET TURBINE ENGINES
- Author
-
PELİTLİ, Volkan, DOĞAN, Özgür, and KÖROĞLU, H. Jülide
- Subjects
Fen ,Science ,Waste oils,characterization,jet turbine engines,aviation lubricants - Abstract
In response to Waste Management strategies and environmental regulations throughout the country, the waste oils from turbojet and turbofan turbines were characterized according to the “Regulation on Control of Waste Oils (OG dated 30.07.2008 and numbered 26952)” which was published by the Ministry of Environment and Urbanization of Turkey for the integrated interim storage, recycling, and/or disposal of these products. Representative waste oil samples were taken from a total of 19 supersonic military aircraft operated in different conditions and investigated for the following criteria: arsenic, cadmium, chromium, lead, polychlorinated biphenyls, chlorine, total halogens and flash point. The results obtained from analyses indicated that the heavy metals were below the maximum permissible limits for material recycling but in 5 samples of total samples chlorine and total halogens were above limit of 200 ppm. Because of the aforementioned properties, all of these materials can be used either as the raw materials in base oil production industry or as combustible in cement kilns and power station as substitute for regular fuel oils.
- Published
- 2013
90. Üçlü negatif meme kanseri hücre dizilerinde bevasizumab ve sorafenibin tek başına ve kombine kullanımlarının etkinliğinin değerlendirilmesi
- Author
-
Doğan, Özgür, Şencan, Mehmet, and İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Subjects
Bevacizumab ,Oncology ,Neoplasms ,Antineoplastic combined chemotherapy protocols ,Antineoplastic agents ,Breast neoplasms ,Cell line ,Onkoloji - Abstract
Üçlü negatif meme kanseri diğer alt tiplere göre daha agresif seyirli olan ve tedaviye yanıt oranları daha düşük olan bir hastalıktır. Biz çalışmamızda üçlü negatif meme kanseri hücre hattında bevasizumab ve sorafenibin tek başlarına ve kombine kullanımlarında etkinliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Bevasizumab ve sorafenibin tek başına ve kombine kullanımlarının sitotoksik etkilerini değerlendirmek amacıyla bevasizumab 50 µg/mL, 100 µg/mL ve 200 µg/mL, sorafenib 1 µM, 10 µM ve 100 µM konsantrasyonlarında üçlü negatif meme kanseri hücre hattı olan MDA-MB-231 ve östrojen reseptörü pozitif hücre hattı olan MCF-7 hücre hatlarında denendi. Sitotoksik etki microplate reader kullanılarak XTT testi ile ölçüldü ve grupların sitotoksik etkileri birbirleriyle karşılaştırıldı.Absorbans olarak elde edilen veriler ortalama ve standart hata (Mean±SEM) olarak ifade edildi. Ortalamalar arasındaki farkın önemliliği değerlendirilirken ANOVA testi, post-hoc test olarak da Tukey testi kullanıldı. Parametrik test varsayımlarının yerine getirilemediği durumlarda ise Kruskal-Wallis testi uygulandı. P değerinin 0.05?den küçük olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı olarak kabul edildi.Çalışmamızda bevasizumab östrojen reseptörü (ER) pozitif MCF-7 meme kanseri hücre hattında hiçbir konsantrasyonda etkin değildi, üçlü negatif meme kanseri MDA-MB-231 hücre hattında ise doz bağımlı artan sitotoksisite saptandı. Sorafenib hem MCF-7 meme kanseri hücre hattında hem de MDA-MB-231 hücre hattında etkindi. Bevasizumab ve sorafenib kombinasyonu hem MCF-7 hücre hattında hem de MDA-MB-231 hücre hattında tek başlarına gösterdikleri etkiye göre daha güçlü sitotoksik etki ortaya çıkardı.Bu bilgiler ışığında sorafenibin hem tek başına hem de bevasizumab ile beraber kullanımının özellikle meme kanserinde özellikle üçlü negatif meme kanseri alt grubunda etkin bir tedavi seçeneği olabileceği görülmüştür. Bu etkinin kanıtlanması ve mekanizmasının ortaya konması için hem preklinik hem de klinik yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Triple negative breast cancer is clinically aggressive and response to therapy is lesser then the other subtypes. The aim of this study is to compare the effectiveness of bevacizumab and sorafenib, alone or combined together, in the treatment of triple negative breast cancer.We evaluate the cytotoxic effects of bevacizumab ,concentrating at 50 µg / mL, 100 µg / mL and 200 µg / mL , sorafenib ,concentrating at 1 µM, 10 µM and 100 µM , alone and in combination with each of two, in triple negative breast cancer cell line MDA-MB-231 and estrogen receptor-positive cell line MCF-7. Cytotoxic effect was measured by XTT test using a microplate reader and cytotoxic effects of each groups compared.Absorbance data obtained from the mean and standard error (mean±SEM) specified. ANOVA test used for assessing the significance of the difference between the averages. Tukey's test used as post-hoc test. Kruskal-Wallis test was performed in condition that failing to fulfill the assumptions of parametric tests. P value less than 0.05 was considered statistically significant.In our study, bevacizumab isn?t effective in any concentration on estrogen receptor positive breast cancer cell line MCF-7 but it is detected that dose-dependently increased cytotoxicity seen on triple negative breast cancer cell line MDA-MB-231. Sorafenib is effective on both MCF-7 breast cancer cell line and MDA-MB-231 cell line. Combination of bevacizumab and sorafenib lead to a much stronger cytotoxic effect both on the MCF-7 cell line and MDA-MB-231 cell line than they used alone. In the light of these findings, the use of sorafenib alone and in combination with bevasisumab can be an effective treatment option for breast cancer especially in the subset of triple negative. In order to prove this effect and to understand this mechanism, both preclinical and clinical studies are needed. 79
- Published
- 2013
91. Lomber stenozlu hastalarda faset eklem enjeksiyonun lomber aks ve klinik bulgular üzerine etkisi
- Author
-
Doğan, Özgür, Açıkbaş, Sabri Cem, and Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı
- Subjects
Neurosurgery ,Spinal stenosis ,Lordosis ,Pain ,Nöroşirürji ,Injections - Abstract
AMAÇLomber stenozu olan hastalarda faset enjeksiyonu sonrası lomber lordoz değişikliklerinin tespiti ve ağrıdaki azalmayla arasında korelasyon varlığının ortaya konulması planlanmıştır.METODEylül 2011 - Ocak 2013 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniğince Lomber Spinal Stenoz (LSS) nedeniyle faset eklem enjeksiyon tedavisi yapılan 33 hastanın kayıtları incelendi. Hastaların ağrı şiddetleri Visual Anolog Skalası (VAS) kullanılarak ölçüldü. Lomber lordoz açısı (LLA) ve lumbosakral açı (LSA) COBB açı ölçüm tekniği kullanılarak yapıldı. İşlem öncesi, 1. hafta, 1. ay, 2. ay ve 6. ay kontrol grafileri alınarak ağrı ve lordoz değişikliğinin zamansal değişimi tespit edildi.BULGULARÇalışmaya 60 hasta ile başlandı. 11 hasta düzenli kontrollere gelmediği için 16 hasta ise ilerleyen süreçte ek tedaviler aldığı için (Ek medikasyon ve/veya cerrahi operasyon) çalışma dışında bırakıldı. Çalışmanın sonuna kadar 33 hasta takip edildi.1.İşlem öncesi yapılan Visual Anolog Skalası (VAS) ağrı derecesi ortalama 8.97 iken, 6. ayda VAS ağrı derecesi ortalama 5,64 düşmüştür. En düşük seviye ise ilk 1 ayda olmaktadır.2.Çalışmamızdaki hasta gurubunda işlem öncesi Lomber Lordoz Açısının (LLA) ortalama değeri 31,94º olarak bulundu. Zaman içerisinde bu değer artarak 2. ayda en yüksek seviyeye çıkarak 41.36º oldu. Sonrasında tekrar 6. ayda lomber lordozda dikleşme başladı. Verdiğimiz tedavinin ilk 2 ayda maksimum etkiye sahip olduğu ortaya konulmuş oldu.3.Lateral stenozu olan hastalar enjeksiyon tedavisi sonrasında Lomber Lordoz Açısı (LLA) hızla düzelirken santral stenozu olan hastalarda bu durum izlenmedi.4.Santral stenozlu olgularda lomber lordoz değişikliği bu enjeksiyon tedavisinden sonra anlamlı olmadı. Santral stenozlu hastaların 6. aydaki Visual Anolog Skalası (VAS) ağrı derecesi de yüksek olarak bulundu.5.Lateral stenozlu olan hastalarda lomber lordoz değişikliği bu enjeksiyon tedavisinden sonra istatistiksel olarak anlamlı düzelme oldu. Lateral stenozlu hastaların 6. aydaki VAS değerleri işlem öncesi ile sonrası karşılaştırıldığında ise tüm zamanlardaki değerlerle P:0,001?in altında olarak ölçülerek anlamlı olduğu ortaya konuldu.SONUÇYaptığımız çalışmada işlem öncesi düzleşmiş olan lomber lordoz, faset eklem enjeksiyon tedavisi sonrası artmaktadır. Hastaların azalan ağrılarıyla korele bir şekilde lomber lordozları da artmaktadır. Bunun sebebi olarak kortikosteroid tedavisi ile sinir kökü üzerinde harabiyet yapan sitokinlerin bölgeden uzaklaşması ve de ağrı mediatörlerinin ortamdan kalmasıdır. Ödemli olan sinir kökünün rahatlaması ve ödemin azalması ile spinal sinirin foramen içerisinde rahatlamaktadır. Bu yüzdendir ki çalışmamızda ortaya konduğu şekilde lateral stenozlu hastalarda bu rahatlama bariz bir şekilde fazladır. Santral stenozlu hastalarda bu rahatlama olamamaktadır. Lateral stenozlu hastalarda 6. aya kadar etkisini gösteren ağrı azalması geçici bir yanıt olmuştur. Süreç içerisinde anti inflamatuar etki ortadan kalkmış ve lomber lordoz tekrar eski halini alarak düzleşmiştir OBJECTTo determine lumbar axe deviations of the patients with lumbar spinal stenozis after faceet joint injections and to grove the correlation of reduction between them.METHODWe observed 33 patients with lumbar spinal stenosis who have gone facet joint injection from September 2011 to January 2013 at Department of Neurosurgery, University Hospital of Akdeniz, Antalya. The severity of pain were measured by using Visual Analog Scale (VAS). Lumbar lordosis angles (LLA) and Lumbosacral Angles (LSA) were measured by COBB?s angles technique. Control X-ray were taken at 1. week, 1. month, 2. month, and 6. months after the procedure and the deviation of lumbar lordosis through time were determined. FINDINGSWe started our research with 60 patient. But 27 patients were. Out of the study, 11 of them didn?t attemp to routine controls and 16 of them received additional treatments (Additional medication or surgery) during the study. 33 patients were observed till the end of the study.1)Median severity of pain using VAS prior to the study was found 8,97 while this value of VAS was reduced to 5,64 at 6.month.The lowest VAS value was found to be in the first month after procedure.2)Prior to procedure we have found the median LLA of the study group patients to be 31,94 degrees. This value was increased by time and at the end of the 2nd month it reached to the highest level of 41,36 degrees. By the 6th month we observed restraightening of the lumbar lordosis. As a result we were able to say that, our treatment had the highest effectivity in first two months.3)LLA of the patients with lateral stenosis were getting better after injection, but the patients with central stenosis proved no changes.4)This treatment has shown no benefit to the patients with central stenosis. And the VAS value of these patients were found high.5)This treatment showed significant healing of LLA at the patients with lateral stenosis. We compare VAS values of patients with lateral stenosis prior to the procedure and the VAS values at the 6th month after the procedure and we were able to prove significance as the p value
- Published
- 2013
92. Lise Son Sınıf Öğrencilerin Bilimsel Sorgulama Anlayışları: Farklı Lise Türlerinin Karşılaştırılması Senior High School Students Views about Scientific Inquiry: Comparison of Different High School Types
- Author
-
GÜNDÜZ, Şirin, primary and DOĞAN, Özgür Kıvılcan, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
93. Toward utilising geothermal waters for cleaner and sustainable production: potential of Li recovery from geothermal brines in Turkey
- Author
-
Cetiner, Ziya S., primary, Doğan, Özgür, additional, Özdilek, Göksel, additional, and Erdoğan, Pembe Özer, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
94. Öğrencilerin Öğrenme Ortamı ve Öğretmenlerinin Kişilerarası Davranışına Yönelik Algılarının Fen Başarı ve Tutumlarına Etkisi The Effect of Students’ Learning Environment and Teachers’ Interpersonal Behavior Perceptions on Science Achievements and Attitudes
- Author
-
ALIŞIR, Zeynep Neslihan, primary, DOĞAN, Özgür Kıvılcan, additional, YILMAZ, Zeynep, additional, and ÇAKIR, Mustafa, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
95. Pseudomonas aerugınosa şuslarında fenotipik direnç özelliklerinin ve metallo-β-laktamaz enzim varlığının araştırılması
- Author
-
Doğan, Özgür, Gültekin, Meral, and Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Mikrobiyoloji ,Microbiology - Abstract
Çalışmamızda, imipenem ve/veya meropenem, az duyarlı ve/veya dirençliPseudomonas aeruginosa suşlarında fenotipik direnç özellikleri ve metallo-β-laktamaz enzim varlığı araştırılması amaçlanmış, bu sırada kullanılan iki fenotipikyöntemin tutarlığı saptanmaya çalışılmıştır.Çalışmamıza, Ocak 2008- Aralık 2009 tarihleri arasında, iki yıllık süreçte,Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Merkez Laboratuvarı Mikrobiyoloji Bölümünde,hastanemizin altı farklı yoğun bakım ünitesinde yatan 84 hastaya ait çeşitli klinikörneklerden izole edilmiş karbapenem (imipenem ve/veya meropenem) az duyarlıve/veya dirençli 117 P.aeruginosa suşu dahil edilmiştir. Sekiz antipsödomonal β-laktam antibiyotiğin kullanıldığı disk difüzyon yöntemi (6) temelli bir tanıalgoritması ve MBL E Test (AB, Biodisk Sweden) yöntemleri ile Metallo-β-laktamaz aktiviteleri yönünden değerlendirilmiştir.Suşlarımızdaki karbapenem direnç sıklığı her hastadan tek bir izolatalındığında; 2008 yılında %30.6 (38/124), 2009 yılında % 32.8 (46/140) olaraksaptanmıştır. 2008 ve 2009 yıllarında P.aeruginosa suşlarındaki karbapenemdirenç sıklığının benzer olduğu görülmüştür. Çalışmamızda suşların izoleedildikleri klinik örneklere göre dağılımı incelendiğinde %65'inin trakeal aspirat,%12.8'inin kan örneklerinden izole edildiği belirlenmiştir.Çalışmamızda, disk difüzyon testi sonuçlarına göre 2008 yılında 8, 2009yılında 17 olmak üzere toplam 25 izolatta yüksek düzey sefalosporinaz veya MBLvarlığı olabileceği düşünülmüştür. Bu yöntem ile suşlarımızın % 23.8'indemetallo-β-laktamaz üretimi olabileceği saptanmıştır.Çalışmamızda, 2008 yılında 9, 2009 yılında 21 olmak üzere toplam 30izolatta MBL Etest pozitif olarak bulunmuştur. MBL Etest yöntemi ilesuşlarımızın %25.6 metallo-β-laktamaz üretimi saptanmıştır.Çalışmamızda disk difüzyon testi ve/veya MBL Etest ile MBL üretebileceğidüşünülen suş sayısı 47 (%40.1)'dir. E test ile MBL pozitif olarakdeğerlendirdiğimiz 30 suşun disk difüzyon MBL tanı algortiması ile sadece 8'indepozitiflik saptanmıştır. Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarlarında dirençli suşların özelliklerininaraştırılması ve direnç profilleri ile ilgili değerlendirme yapılması emek yoğunzaman alıcı ve pahalı işlemlere dayanmaktadır. Karbapenem dirençliPseudomonas suşlarında MBL aktivitesinin araştırılmasında, çalışmamızdakullandığımız yöntemleri değerlendirdiğimizde, rutin pratik uygulamada diskdifüzyon testi algoritmasının uygulanabilir olduğunu düşünüyoruz. The purpose of our study is to investigate Phenotypic Resistance andMetallo-β-lactamase enzyme properties of imipenem and / or meropenem,intermediate and / or resistant Pseudomonas aeruginosa isolates and to determinethe consistency of two phenotypic methods used in this series.In Microbiology Department of Central Laboratory of Akdeniz UniversityHospital, 117 carbapenem (imipenem and / or meropenem), intermediate and / orresistant P. aeruginosa strains isolated from various clinical samples of 84 patients(hospitalised six different intensive care unit of our hospital) were included intothe study betweeen the two years period (January 2008 - December 2009). Eightantipseudomonal betalactam antibiotics were used a diagnostic algorithm basedon disk diffusion method and MBL E test (AB Biodisk. Sweden.) method wereused to evaluate metallo-β-lactamase activity.The frequency of carbapenem resistance in our isolates when a single isolatetaken from each patient was 30.6% (38/124) in 2008, and 32.8% (46/140) in 2009respectively. The frequency of carbapenem resistance in P. aeruginosa strainswere found to be similar in 2008 and 2009. In our study the distribution of strainsaccording to the clinical specimens were determined as 65 % of tracheal aspirates,12.8% of blood samples.In our study, according to the results of disk diffusion test, 8 isolates in2008, and 17 isolates in 2009, totally 25 isolates may indicate high-levelcephalosporinase or MBL With this method 23.8 % of our strains could bedetermined as the metallo-β-lactamase production.A total of 30 isolates, nine in 2008, and 21 in 2009, were found to bepositive MBL Etest in our study. Metallo-β-lactamase production of our strainswere found 25.6 % with MBL Etest method.In our study, 47 strains (40.1%), were thought to have metallo β lactamaseactivity by disc diffusion test and / or MBL Etest. 30 strains were considered as positive with MBL E test but only 8 of them were positive with MBL diagnosticalgorithm based on disk diffusion test.To investigate the properties and resistance profiles of resistant strains inclinical microbiology laboratories are related to evaluation of labor-intensive, timeconsuming and expensive operations. After evaluation of the methods used in thisstudy, we beleive that the disc diffusion test algorithm is applicable incarbapenem-resistant P. aeruginosa strains to investigate the MBL activity in ourroutine work. 86
- Published
- 2010
96. Otomotiv endüstrisi fosfat çamurlarının bertaraf ve geri kazanım yöntemlerinni araştırılması
- Author
-
Doğan, Özgür, Karpuzcu, Mehmet, and Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hazardous wastes control regulation ,Environmental Engineering ,Çevre Mühendisliği - Abstract
Tehlikeli atıkların bertarafı ve geri kazanımı konusundaki sıkıntıları ortadan kaldırmak veya azaltmak için ?Tehlikeli Atık Yönetimi? kapsamında doğru atık tanımlamasının yapılması buna bağlı olarak sektörel bazda tehlikeli atık bertaraf ve geri kazanım yöntemlerinin belirlenmesi, yapılması gereken çalışmaların başında gelmektedir.Ülkemiz açısından öneminin büyüklüğü dikkate alındığında otomotiv sanayinin daha rekabetçi bir yapıya kavuşması ve Türkiye'nin kalkınmasında itici bir güç olabilmesi için sektörün önünde yer alabilecek sorunlarından biri olan çevre sorunlarının da çözüme kavuşturulması önem arz etmektedir. Bu bağlamda otomotiv sektörünün vazgeçilmez prosesleri arasında yer alan fosfatlama prosesi sonucunda oluşan ve tehlikeli atık olarak sınıflandırılan fosfat çamurunun bertaraf edilmesi ve geri kazanılması, sektörün önünde bulunan önemli bir çevresel engeli ortadan kaldırma adına büyük önem taşımaktadır.Bu nedenle çalışmada fosfat çamurunun uygun yöntemler ve solidifikasyon/stabilizasyon prosesi ile geri kazanılması araştırılmıştır.Solidifikasyon/stabilizayon yöntemiyle fosfat çamurunun geri kazanılması için; karakterizasyon, uygun bağlayıcı seçimi, solidifikasyon/ stabilizasyon işlemi ve katılaşmış ürünün performans ve çevresel etkilerinin belirlenmesi çalışmalarına yer verilmiştir. Buna göre portland çimentosu ile yapılan % 1 fosfat çamuru/çimento karışım oranlarındaki ürüne ait kalite değerleri ve çevre etkileri açısından olumlu sonuçlara ulaşılmış ve parke taşı yapımında kullanılmasının uygun olduğu ve bu uygulamanın çevresel etkiler açısından bir sakıncası olmadığı belirlenmiştir.Kimyasal yöntem olarak kullanılan çözünürleştirme yöntemiyle fosfat çamurunun geri kazanılması için karakterizasyon, uygun çözücünün seçimi, çözünme şartlarının belirlenmesi ve çözelti ve çökeltinin ayrılması çalışmaları yapılmıştır. Buna göre fosforik asit ile yapılan pH 1.70 değerinde, 95 C sıcaklıkta ve 2 saat reaksiyon süresinde gerçekleştirilen çözündürme işleminde çinko fosfatın % 78 oranında fosfat çamurundan ayrılması gerçekleştirilmiştir.Çinko fosfatın sıvı gübre olarak geri kazanımı amacıyla yürütülen çalışmalarda farklı fosfat çamuru/H2SO4 oranları ve reaksiyon sürelerinde çözündürme işlemi gerçekleştirilmiş çözeltiye geçen miktarlara bağlı olarak geri kazanım oranları tespit edilmiştir. Fosfat çamurunun geri kazanılması sonucu elde edilen çözelti asidik özellikte olup su ve bazik bir bileşik ile karıştırılıp pH değeri 2.0 olarak ambalajlanarak kullanılması düşünülmüştür. Bunun için % 34 lük NH4OH bileşiği kullanılarak çözeltinin aynı zamanda azot konsantrasyonu bakımından da zengin hale gelmesi sağlanmıştır. Çinko, fosfor ve azot besin elementlerince zengin olan bu çözeltinin çevresel kirliliğe sebebiyet vermemesi için yönetmeliklerde yer alan kısıtlayıcı parametreleri de dikkate alarak tarım alanlarında uygulanabilmesi araştırılmış, bunun için gerekli dozlarda bileşim hazırlanması önerilmiştir. Bu dozlar uygulanılması düşünülen tarım arazisinin toprağına ait pH değerine ve tarım bitkisine göre değişken olarak hazırlanabilmektedir. Elde edilen çözeltinin 1/100 oranında sulama suyuna karıştırılarak sıvı gübre olarak uygulama yapılması uygun görülmüştür. One of the priority works that has to be done in order to eliminate or reduce serious problems within the scope of ?Hazardous Waste Management?, is to make correct definition of wastes and to determine hazardous waste disposal and recovery methods in the different kinds of sectors accordingly. When the importance of the automotive industry for our country is taken into account, it is important to solve the environmental problems which may constitute an obstacle for the automotive industry to become more competitive and driving force for the development of Turkey. In this context, recovery of the phosphate sludge which is generated in the indispensable phosphate process of the automotive sector and classified as hazardous waste is vital to eliminate an environmental barrier against the sector.In this study, experimental studies are aimed for the recovery of phosphate sludge by using appropriate chemical methods and solidification/stabilization process.Characterization, binder selection, solidification/stabilization process and determination of the performance and environmental impacts of the final product were included within the study of recovery of phosphate sludge by solidification and stabilization method. Accordingly, the product prepared by portland cement with 1% phosphate sludge / cement mixing ratio has given positive results in terms of quality and environmental impacts. Moreover, it has been identified that there is not any objection or adverse consequences in terms of environmental impacts for utilization of the final product in construction as paving stone.Characterization, selection of appropriate resolving reagent, determination of dissolution conditions and separation of solution and precipitate studies have been conducted by the chemical method of dissolution and separation for the recovery of phosphate sludge. Accordingly, 78 % of the zinc phosphate has been separated from the phosphate sludge by using phosphoric acid having a pH of 1.70, at 95 ? temperature and 2 hours of reaction time.Furthermore, different phosphate sludge/H2SO4 rates and reaction times were performed and the recovery rates were determined depending on the amount of zinc concentration in solution within the studies carried out for the recovery of zinc phosphate as a liquid fertilizer. As a result of recovery processes, property of the solution was found to be acidic. The solution was arranged to the pH value of 2.0 by adding a base compound mixed with water. As the base compound, 34 % NH4OH solution was used in order to obtain high level nitrogen concentration in the solution as well as increasing the pH level to 2.0. To avoid environmental pollution, a solution that is rich in zinc, phosphorus and nitrogen as nutrients is prepared in appropriate doses by considering the parameters allowed to be applied to agricultural fields in the restrictive regulations. The dosage can be arranged according to the pH level requirement of the agricultural land and agricultural crops to be used. It is considered that utilization of the final product as liquid fertilizer by 1/100 proportional mixture with the irrigation water is appropriate for implementation. 135
- Published
- 2010
97. Biyoloji alan dersleri laboratuarlarında, öğretmen adaylarının öğrenme ve kendi değerlendirmelerinin geliştirilmesi
- Author
-
Doğan, Özgür Kıvılcan, Ergezen, Sema Sevinç, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Anabilim Dalı, and Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Anabilim Dalı Biyoloji Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Laboratory studies ,Inquiry ,Constructivist learning ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Öğretmenler ,Yapılandırıcı Öğrenme ,Biyoloji ,Öğrenim ve Öğretim - Abstract
ÖZETBİYOLOJİ ALAN DERSLERİ LABORATUARLARINDA, ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME VE KENDİ DEĞERLENDİRMELERİNİN GELİŞTİRİLMESİBu çalışma, öğretmen adaylarının bilişsel öğrenme becerilerini ve bu becerilerini laboratuvarda uygulayarak kendilerinin bilgi düzeylerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.Çalışmaya, Atatürk Eğitim Fakültesi biyoloji öğretmenliği bölümü üçüncü sınıfta öğrenimlerine devam eden ve laboratuvar çalışması için gönüllü olan altı öğrenci katılmıştır. Çalışmanın başında ve sonunda, kavramsal bilgi düzeylerini ve gelişimlerini belirlemek amacı ile 12 sorudan oluşan bir yazılı sınav yapılmıştır. Bu sorulardan; 3 tanesi kavram hatırlama düzeyinde, 6 tanesi seçimleri açıklamalı çoktan seçmeli kavrama ve uygulama düzeyinde, 3 tanesi de sentez ve analiz düzeyinde açık uçlu problemden oluşmaktadır. Aynı zamanda çalışmanın başında öğretmen adaylarının biyoloji ve üniversitedeki biyoloji eğitimi hakkındaki görüşleri bir görüş formu ile alınmıştır. Uygulamalar öncesi öğretmen adaylarına, verilen makaleleri okuyarak bir metnin kavramsal yapısını tanımlama, soru sorarak sonuç çıkartma gibi basit bilişsel stratejilerin uygulanması hakkında çalışmalar yaptırılmıştır. Bu çalışmalardan sonra, üç haftalık, öğrencilerin kendi kendilerine ve grup üyeleriyle birlikte öğrenme becerilerini ve bilgiyi uygulama becerilerini geliştirecek laboratuvar uygulamaları düzenlenmiştir. Tüm laboratuvar etkinlikleri ve tartışmalar görsel ve sesli olarak kaydedilmiştir. Son olarak yarı yapılandırılmış bir görüşme tek tek her katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde öğretmen adaylarının öğrenmelerinde oluşan değişiklikler için kendi değerlendirmeleri sorulmuştur.Sonuçlar, öğretmen adaylarında bilgi düzeyi olarak bir gelişme gözlenmesinin yanında sahip oldukları bazı kavram yanılgılarını tekrarladıklarını göstermiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının, yapılan uygulamalar sonunda uygulanan stratejilerle ilgili olumlu görüşlerinin oluştuğu anlaşılmıştır.Anahtar Sözcükler: Sorgulama, Yapılandırıcı Öğrenme, Laboratuvar Çalışması, Öz-Düzenleme ile Öğrennme ABSTRACTPROMOTING PROSPECTIVE BIOLOGY TEACHERS’ LEARNING AND SELF-EVALUATION SKILLS IN BIOLOGY LABSThe purpose of this study was to develop prospective teachers’ cognitive learning abilities and extend their content knowledge through practicing these abilities in laboratory activities.Six third-grade prospective biology teachers, who were students in Biology Education department at the Ataturk Faculty of Education when this study was conducted, were participated in this experimental study. Prospective teachers’ prior conceptual knowledge and the improvement at the end of the study were measured through 12-item pre-examination and post-examination tests. These tests consisted of 3 multiple-choice recall-of-concept questions, comprehension and application questions (6 multiple-choice questions about which students had to make justifications) and, analysis and synthesis questions (3 open-ended). At the beginning of the research, their views about biology and biology teaching at the universities were also assessed through an opinion form.Prior to the laboratory activities, the participants were involved in preparatory exercises aiming to develop their simple cognitive thinking strategies; such as, reading and defining the conceptual structure of an article and developing valid argumentations through reasoning. Following these, three laboratory activities where the participants worked both individually and collaboratively were designed to promote students’ learning and ability of application of knowledge. Participants’ activities, engagement and debates during these activities were recorded with video and tape recorders.At the end of the study, semi-structured interviews were conducted with each participant. Prospective teachers’ own views regarding their learning and experiences during this implementation study were assessed in these interviews. Findings showed that although an improvement was observed in participants’ content knowledge, some of the misconceptions which they had prior to the study remained unchanged. Furthermore, it was also found that the prospective teachers developed positive feelings towards the teaching strategies used during laboratory activities. Key words: Inquiry, Constructivist Learning, Laboratory Study, Self-regulated Learning.
- Published
- 2008
98. Kayseri İleri Biyolojik Arıtma Tesisi Deşarjlarının Nehirlerdeki Su Kalitesine Etkisi
- Author
-
Çakmakçı, Mehmet, Doğan, Özgür, Özdemir, Özgür, and ÖZKAN, Oktay
- Published
- 2007
99. 16. yüzyıl şairlerinde Derviş’in Mevlid’i (metin ve inceleme)
- Author
-
Doğan, Özgür, Deniz, Sebahat, and Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı
- Subjects
Türk Edebiyatı ,Türk Dili - Abstract
ÖZETMevlid, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğum günü ve bu günü anlatan eser ve de bugünde yapılan merasimdir.Mevlid’in ilk örnekleri Arap edebiyatında verilmiştir. Arap edebiyatının önemli şiirtürlerinden olan methiye içerisinde Hz. Muhammed’e yapılan övgüler önemli yer tutmaktadır.Hz. Peygamber’in vefatından sonra bu methiyelere bağlı olarak yeni türler gelişmiştir. Mevlidde bu yeni edebi türlerden biridir.Mevlid, Arap edebiyatında başlamasından hemen sonra Türk edebiyatında da kendinigöstermiştir. Đlk Türkçe mevlid Süleyman Çelebi’nin 812’de (1409) kaleme aldığı Vesîletü’n-necât adlı kitabıdır. Birçok Türk şairi mevlid kaleme almıştır fakat en güzel örneğiniSüleyman Çelebi yazmıştır. Türkçe yazılan mevlidlerin sayısı 200 civarındadır. Bunlardan birkısmı Süleyman Çelebi’nin eserine aynen benzerlik gösterir, bir kısmında küçük farklılıklarvardır, geri kalanları ise tamamen farklı yeni eserlerdir.Biz bu çalışmamızda, 16. yüzyılda yaşayan Derviş isimli şairin yazdığı Mevlid’iniinceledik. Çalışmamızın inceleme kısmı, giriş ve üç bölüm halinde hazırlanmıştır. Girişbölümünde Đslam ve Türk edebiyatında Mevlid’e dair bilgiler sunulmuştur. Birinci bölümdeDerviş’e dair bilgi verilmiştir. Đkinci bölümde eserin şekil özellikleri incelenmiştir. Üçüncübölümde ise muhteva özelliklerine kısaca değinilmiştir. Son olarak da metin ve nesre çevirisiverilmiştir.Derviş’in eseri Süleyman Çelebi’den alıntı mısralar olsa da, mevlid türünün farklı vegüzel bir örneğidir. SUMMARY Mevlid is a name for Hz. Mohammed (s.a.v)’s birthday and the work describing the day andalso the ritual performed on the same day. First examples of Mevlid poems were given in Arabic literature. Commendations for Hz.Mohammed cover an important part in “Methiye”, one of the most important kinds of poems of Arabicliterature. New types relating to “Methiye” flourished after the death of the Prophet, and Mevlid is oneof those types. Mevlid, born in Arabic literature, quickly manifested itself in Turkish literature, too. The firstTurkish Mevlid poem is the work called Vesiletü’n Necat written by Suleyman Celebi in 812 (1409).Many Turkish poets wrote Mevlid poems, but the best example was written by Suleyman Celebi. Thenumber of Turkish Mevlid poems is around 200. Some of these closely resemble the work ofSuleyman Celebi, and some have a few differences, and the rest are complete new works. In our study, we examined a Mevlid poem written by a poet named “Dervis”, who lived in the16th century. Our study consists of the preface and three chapters. In the preface, information onMevlid in both Islamic and Turkish literature is given. Information about the poet, “Dervis” isprovided in the first chapter. In the second chapter, features pertaining to form of the work are studied.In the third chapter, features of the contents are briefly mentioned. Finally, the translation of the workto text and prose is given. Although Dervis’s work contains quoted lines from Suleyman Celebi, it is a different andbeautiful example of Mevlid type.
- Published
- 2007
100. Sismik taban izolasyon sistemleri ve uygulaması
- Author
-
Doğan, Özgür, Geneş, Mehmet Cemal, and İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Engineering Sciences ,İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering ,Mühendislik Bilimleri - Abstract
Bu çalışmanın amacı, yapıların birinci doğal titreşim periyodunu arttırarak deprem esnasında oluşan sismik enerjinin sönümlenmesi amacıyla kullanılan sismik taban izolasyon sistemlerini, uygulamalarını, avantaj ve dezavantajlarını incelemektir.Sismik taban izolasyonu tasarımında amaç; yapı ile temeli arasına düşeyde oldukça rijit, yatayda ise rijitliği düşük elemanlar yerleştirerek, yapıya yatayda esnek bir özellik kazandırarak yapıyı depremin yıkıcı etkilerinden uzaklaştırmaktır.Sismik taban izolasyon tekniğinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla bu çalışmada, çift yönde simetrik dört katlı betonarme bir konut yapısı ele alınarak, önce ankastre mesnetli daha sonra da sismik taban izolasyonlu olarak, iki ayrı tipte modellenerek hesaplamalar yapılmıştır. Örnek yapı modelinin çözümü için SAP2000 bilgisayar programı kullanılmış, zaman tanım alanında davranış analizleri için de, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi'nin resmi web sitesinden alınan, 17 ağustos 1999 İzmit depreminin Kuzey-Güney ve Doğu-Batı doğrultulardaki bileşenlere ait ivme değerleri kullanılmıştır. Söz konusu Kuzey-Güney ve Doğu-Batı doğrultulardaki ivme değerlerinin, yapıya aynı anda etkidiği varsayılarak hesaplamalar yapılmıştır.2006 yılında çıkan ve yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliğinin ?Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Esaslar? genel hükümlerinde taban yalıtımlı binaların, yönetmelik dışında olduğu açıkça belirtilmektedir. Bu nedenle, yönetmelik olarak UBC ? 97 yönetmeliğinin sismik taban izolasyonu tasarımı ile ilgili gerekli maddeleri ve ?Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Esaslar? yönetmeliğinin ilgili bölümleri esas alınmıştır.Çalışmada, ankastre mesnetli sistem ile sismik taban izolasyonlu sistemin analiz sonuçları, her iki sistemin belirli noktalarda yatay deplasmanları, eksenel kuvvetleri, taban kesme kuvvetleri, eğilme momentleri, burulma düzensizlikleri ve bina birinci doğal titreşim periyotları gibi birçok davranış parametresinin aldığı değerler karşılaştırılarak anlatılmıştır.Çalışmada; sismik izolasyon sistemlerine ve uygulamalarına detaylı olarak değinilmiş fakat; örnek yapının çözümünde, doğal kauçuk izolatör mesnet sistemi ve kurşun çekirdekli kauçuk mesnet sistemi uygulanmıştır.2007, 118 sayfaAnahtar Kelimeler: Sismik İzolatörler, Sismik Taban İzolasyonu Sistemleri, Kauçuk İzolatörler, Sismik İzolasyon. This study has been conducted to investigate seismic base isolation systems, applications, advantages and disadvantages with the aim of absorbing seismic energy which appears during earthquake by raising first natural vibration period of structures.The seismic base isolation?s aim is to take away destructive effects of earthquake to building by locating remarkable rigit elements between structure and base on vertical direction and is to coordinate a flexible feature to building on horizontal direction.To be more comprehensive two different types of modelling have been made based on a reinforced concrete residence building with symmetric four stories in couple direction, namely fixed base and seismic base isolation. For the solution of example structure model, SAP2000 a computer program was used. For time history analyses, the acceleration records which have components in direction of North-South and East-West of İzmit Earthquake on 17th August 1999, taken from web site of General Directorate of Disaster Affairs were used. So, in direction of North-South and East-West acceleration records, by assuming it affects simultaneously to building, are worked out.Earthquake?s new regulation which took effects in 2006, ?Bases About Structures in Earthquake Region?, does not consider base isolation building. Because of this, Uniform Building Code ? 97 (UBC ? 97) seismic base isolation and necessary rules and ?Basis About Structures In Earthquake Region? were used.In this study, analyses conclusions of a structure which has fixed base and seismic base isolation system were discussed. At the certain nodes of both systems, horizontal displacements, axial forces, base shear forces, bending moments, torsional irregularity, and first natural vibration periods of the building were compared.Morover, it is focused on seismic isolation systems and application were discussed elaborately, but Natural Rubber Bearing and Lead Rubber Bearing systems were applied in the example building solutions.2007 ? 118 pagesKeywords: Seismic Isolators, Seismic Base Isolation System, Rubber Isolators, Seismic Isolation 139
- Published
- 2007
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.