Search

Eğitim teknolojileri alanında yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalar, STEM, Robotik vekodlamanın giderek daha önemli hale geldiğini göstermektedir. İlgili alanlarda yapılan çalışmalarınerken yaşta derslere entegre edilerek eğitimlerin verilmesine yönelik yeniden yapılandırılan öğretimprogramları birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu noktadan hareketleerken yaşta öğrencilerin çeşitli alanlarda karşılaştıkları problemlere teknoloji destekli disiplinler arasıçözümler geliştirebilmeleri beklenmektedir. Bu bağlamda çalışmada ortaokul düzeyinde yapılan robotikuygulamaları sürecine yönelik araştırmacı görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamındafarklı problemler içeren 12 robotik etkinliği hazırlanmış ve 9 katılımcıdan oluşan çalışma grubuna 3farklı robotik set (Lego Creative Duplo, WeDo 2.0 ve EV3) temin edilmiştir. Bu 3 farklı set basittenkarmaşığa doğru bir yapı içeren güncel teknolojik bileşenlerden oluşmaktadır. COVID-19 pandemisinedeni ile bu setler kullanılarak uzaktan eğitim yoluyla robotik uygulamalar 12 ders saati boyuncayürütülmüştür. Çalışma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması olarak planlanmıştır. Veritoplama sürecinde uygulama yapan araştırmacı tarafından uygulama sürecine yönelik araştırmacıgünlüğü tutulmuştur. Elde edilen veriler, betimsel analiz ve içerik analizi yolu ile incelenmiştir.Araştırma sonucunda araştırmacı günlüklerinden elde edilen sonuçlara göre robotik uygulama sürecininöğrencileri robotik tasarım, problem çözme becerileri, programlama becerileri ve grup çalışmalarıaçısından geliştirdiği görülmüştür. Bu araştırma sonuçlarının robotik uygulamalara yönelik yapılacakçalışmalara ve uygulama geliştiricilere yol gösterici olması beklenmektedir

Over the years, designers have come to the fore with their originality and personal styles and have shaped the fashion industry with their designs. However, due to the progress of time, designers have become unable to meet the demands of all consumers. Since it takes a lot of time to produce an original design, the production process progresses slowly, and customers are uncomfortable with this situation. As in many other industries, designers are trying to solve this problem with the help of artificial intelligence, which is indispensable in the fields of commerce, art, and security. It first entered the fashion sector with drawing programs in the 1950s and has started to change the fashion sector since the 2000s. In the 1950s, artificial intelligence was used only to create a virtual drawing environment When the designer makes a mistake, he can simply erase the mistake and continue working on the design without having to start the whole design from scratch. These programs have greatly facilitated the work of designers. Designers are now able to draw their designs in a much shorter time. But even this shortened period is not enough for the whole fashion industry. Designers could still not keep up with the demands of all customers. Thanks to researchers who added different perspectives to artificial intelligence in the early 2000s with its usage not only for drawing but also for designing, Therefore, in this paper, it is aimed at producing some original designs by preserving the designer's style with the use of Aí techniques. With the proposed model, it has become able to produce ready-made designs by using features such as object detection and visual processing. The experimental results showed that Aí techniques are very successful for combining different patterns for producing an original fashion style. © 2022 IEEE.

Objective: In our study, we aimed to evaluate the prevalence of Helicobacter pylori (H. Pylori) and the characteristics of antrum pathologies in patients with portal hypertensive gastropathy. Materials and Methods: Antrum pathologies and the presence of H. Pylori evaluated with Giemsa stain in gastroscopies of 203 patients with portal hypertensive gastropathy. Results: A total of 203 patients, 119 male, 84 female, with portal hypertensive gastropathy was included in our study. In patients with portal hypertension, the rate of H. Pylori positivity was 15.3%. This rate was determined as 18.5% under 65 years old and 8.8% over 65 years old. On the basis of gender, H. Pylori positivity rates were 21.8% in male patients and 6% in female patients. The most common antrum pathologies in the patients, in order of frequency, were reactive gastropathy with a rate of 41.4%, active gastritis with a rate of 23.6%, and edema with a rate of 22.2%. The rate of intestinal metaplasia was found to be 9.9%. Conclusion: In the patients with portal hypertension included in our study, the H. Pylori positivity rate was found to be 15.3%. This rate was found to be below the H. Pylori positivity rate in our country. The most common antrum pathology in the patients was reactive gastropathy with a rate of 41.4%, while the rate of intestinal metaplasia was found to be 9.9%., Amaç: Çalışmamızda portal hipertansif gastropatisi (PHG) olan hastalarda Helicobacter pylori sıklığını ve antrum patolojilerinin özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Portal hipertansiyonu olan 203 hastanın endoskopi ünitemizde yapılmış olan gastroskopilerinde portal hipertansif gastropati saptanan hastaların antrum patolojileri ve Giemsa boyası ile değerlendirilen H. Pylori varlığı retrospektif olarak araştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya, portal hipertansif gastropatisi olan, 119’u erkek, 84’ü kadın, toplam 203 hasta dahil edilmiştir. Portal hipertansif gastropatisi olan hastalarda, H. Pylori pozitiflik oranı %15,3 olarak saptandı. Bu oran 65 yaş altında %18,5, 65 yaş üzerinde ise %8,8 olarak saptanmıştır. Cinsiyet bazında, H. Pylori pozitiflik oranları erkek hastalarda %21,8, kadın hastalarda %6 olarak tespit edildi. Hastalarda en sık görülen antrum patolojileri sıklık sırasına göre: %41,4 oranı ile reaktif gastropati, %23,6 aktif gastrit ve %22,2’lik oran ile ödem olarak saptandı. İntestinal metaplazi oranı ise %9,9 olarak saptandı. Sonuç: Çalışmamıza dahil ettiğimiz PHG’i olan hastalarda, H. Pylori pozitiflik oranı %15,3 olarak saptandı. Bu oranın ülkemiz genelindeki H. Pylori pozitiflik oranının altında olduğu görülmüştür. Hastalarda en sık görülen antrum patolojisi %41,4 oranı ile reaktif gastropati iken, intestinal metaplazi oranı %9,9 olarak saptandı.

Excessive Internet use can lead to addiction and cyber bullying behaviors based on technology especially among the young. The aim of this study was to examine the Internet addiction levels and characteristics of social media use of peers following peer education regarding Internet addiction and cyber bullying awareness conducted among university students. This study is the second stage of the İzmir Universities Platform Administration Era of Dokuz Eylül University Social Responsibility Project: Digital Citizenship: Do Not Be Addicted and Bully, Use the Internet Consciously and Safely. The study examines the Internet use characteristics and Internet addiction levels of young people through interviews with university students who attended the peer awareness education with their peers. The study sample consisted of 1644 students, of which 188 students were entitled to receive a certificate following completion of peer education, selected by random sampling. The data were acquired through a Peer Interview Form, Internet Addiction and Cyber Bullying Peer Satisfaction Survey, and Internet Addiction Scale. The research findings revealed that Internet addiction was higher in male students than in female students, and the students who used the Internet more than 4 hours a day had high levels of loss of control, desire to stay online, and social relationship breakdowns. The students used the Internet mostly for social interaction/communication, listening to music, and watching movies rather than education and academic purposes. This study demonstrated that peer education can be used as an effective method in awareness studies regarding Internet use., Yaygınlaşan internet kullanımı özellikle gençler arasında internet bağımlılığına ve teknolojiye bağlı, siber zorbalık davranışlarına neden olabilmekte; bu durum birtakım akademik ve psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Akran farkındalık çalışmaları bu konuda yapılan araştırma, bilgilendirme, müdahale ve önleme çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı, üniversite öğrencileri arasında gerçekleştirilen internet bağımlılığı ve siber zorbalık farkındalığına yönelik akran eğitimi sonrasında, akranların internet bağımlılık düzeylerinin ve sosyal medya kullanım özelliklerinin incelenmesidir. Bu araştırma, İzmir Üniversiteleri Platformu Dokuz Eylül Üniversitesi Başkanlığı Dönemi (2019), Sosyal Sorumluluk Projesi; Dijital Vatandaşlık: Bağımlı ve Zorba Olma, İnterneti Bilinçli Ve Güvenli Kullan kapsamında gerçekleştirilen ikinci aşamadır. Araştırmada, akran farkındalığı eğitimine katılan üniversite öğrencilerinin akranlarıyla yaptıkları görüşmeler aracılığıyla bu yaş grubundaki gençlerin internet kullanım özellikleri ve internet bağımlılık düzeyleri incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, Akran Eğitimini tamamlayarak sertifika almaya hak kazanmış 188 öğrencinin rastgele örnekleme yöntemi ile ulaştığı 1644 öğrenci oluşturmuştur. Veriler, Akran Etkileşimi Görüşme Formu, İnternet Bağımlılığı ve Siber Zorbalık Akran Etkileşimi Memnuniyet Anketi ve İnternet Bağımlılık Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma bulguları, internet bağımlılığı düzeyinin erkek öğrencilerde kız öğrencilere oranla daha yüksek olduğunu; günde dört saatten fazla internet kullananan öğrencilerin yüksek düzeyde kontrol kaybı, online kalma isteği ve sosyal ilişkilerde bozulma yaşadıklarını göstermiştir. Öğrencilerin interneti, eğitim ve akademik çalışmalara oranla daha fazla sosyal etkileşim/haberleşme, müzik dinleme ve film izleme için kullandıkları da belirlenmiştir. Sonuç olarak bu araştırma Akran Eğitimlerinin internet kullanımı konusundaki farkındalık çalışmalarında etkili bir yöntem olarak kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır.