167 results on '"Coşkun, Hamit"'
Search Results
52. A Project-Based Approach in Child Education: Reggio Emilia
- Author
-
COŞKUN, Hamit and DURAKOĞLU, Abdullah
- Subjects
Reggio Emilia Approach,Loris Malaguzzi,child,preschool education,project technique - Abstract
In this study, the Reggio Emilia Approach, which emerged in Italy and brought a new perspective on education, was examined in many aspects. The first part of the study included information on the creation process of this approach. The second part gave information on the conception that led to the creation of the Reggio Emilia Approach. The other parts of the study included information about the application of this approach. Those parts of the study also presented the differences of the Reggio Emilia Approach from other educational approaches. In this study it was concluded that the Reggio Emilia Approach had clear differences from other educational approaches because it was project-based. Unlike the traditional educational systems, the Reggio Emilia Approach does not use any predetermined curriculums. The main element that shapes this approach is the project technique. In the Reggio Emilia Approach, the children develop projects according to their own areas of interest; therefore, this approach uses a “curriculum developed by children” instead of a “curriculum prepared for children”. Considering this aspect, it was concluded that the Reggio Emilia Approach could be qualified as a project-based educational approach.
- Published
- 2015
53. INDIVIDUAL BRAINSTORMING PERFORMANCE AS A FUNCTION OF VELOCITY AND COMPARISON FEEDBACK.
- Author
-
COŞKUN, Hamit and GÖÇMEN, Öznur
- Abstract
This experimental research aimed to investigate the effect of velocity (control vs. velocity) and comparison (control vs. comparison) on the idea generation performance of individual brainstormers. The participants in the velocity condition were led to write down their ideas as quick as possible, whereas those in the control received no such instruction. Those in the comparison condition were informed that their performance would be compared with someone similar to them, whereas those in the control one received no such feedback. After that, all they brainstormed on the ways to improve the student life in the university for 12 minutes session. Findings showed that those in the velocity condition and comparison one generated more ideas than their counterparts. These effects were mediated by only flexibility. These findings suggest that even though both provision of comparison and velocity were beneficial to idea generation, underlying mechanisms for the effects of these variables on the idea generation performance were the same. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
54. Kendini sansürleme İsteği ölçeği: geçerlilik ve güvenilirlik çalışması
- Author
-
Coşkun, Hamit, Durak, Mithat, Elgin, Veysel Mehmet, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Coşkun, Hamit, Durak, Mithat, and Elgin, Veysel Mehmet
- Subjects
The Willingness to Self-censor Scale ,Kendini Sansürleme İsteği Ölçeği ,Güvenilirlik ,Reliability ,Geçerlilik ,Validity - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı, 8 maddelik Kendini Sansürleme isteği Ölçeği’nin (KSİÖ) (Hayes ve ark. 2005a) geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasının ülkemizde yapılmasıdır. Yöntem: KSİÖ’nin öncelikle Türkçe’ye çeviri ve geri çeviri çalışmaları yapılmış ve daha sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden 251 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. KSİÖ’nin ölçüt geçerliği Suçluluk-Utanç Ölçeği (SUTÖ), Rotter’in iç-dış Kontrol Odağı Ölçeği (RİDKOÖ), Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ), Durumluluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği, Sosyal Beğenirlik Ölçeği-17 (SBÖ17), Aleksitimi Ölçeği (AÖ) ile incelenmiştir. Ölçeğin iç tutarlılığı ve test-tekrar test güvenilirliği üç hafta arayla değerlendirilmiştir. Bulgular: Yapılan faktör analizlerinin sonuçları, ölçeğin toplam 8 maddesinin orijinal ölçekle tutarlı olacak şekilde tek bir faktörde toplandığı ve varyansın %44.94’ünü açıkladığını göstermektedir. KSİÖ ölçüt olarak alınan diğer ölçeklerlerle anlamlı düzeyde ilişkiler göstermektedir. Ayrıca, ölçek bir göreve ilişkin üretilen kelime ve özgün düşünce sayısı gibi performans ölçümlerini yordamaktadır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı (.82) ve test tekrar-test güvenilirlik katsayıları (.75) tatmin edici düzeylerde olduğu görülmüştür. Tartışma ve Sonuç: Bulgular, ölçeğin Türk öğrenci örnekleminde güvenilirliği ve geçerliğinin yeterli düzeylerde olduğuna işaret etmektedir. Ölçeğin Türkçe formunun psikometrik özellikleri ilgili literatür ışığında tartışılmıştır. The Willingness to Self-censor Scale: A Study for the Validity and Reliability Purpose: The aim of the present study was to examine the validity and reliability of the Turkish translation of the Willingness to Self-Censor Scale (WTSC), which consisted of 8 items. Method: The WTSC was first translated into Turkish and then back translated. Then, it was administrated 251 students enrolled in the Abant Izzet Baysal University. The Shame-Quiltiness Scale, Rotter’s Scale for Internal-External Locus of Control, Rosenberg Self-Esteem Scale, Trait and State Anxiety Scale, Social Desirability Scale-17, and Alexithymia Scale were also administered in order to assess the criterion validity of WTSC. In addition, the internal validity and test-retest reliability of it on the three-week periods were examined. Findings: Factor analyses have shown that in line with its original form, the WTSC, which consisted of 8 items, tended to load on a single factor and accounted for 44.94 % of the total variance. The WTSC was significantly correlated with its criterion related scales. Also, the scale predicted the performance related measures such as the generation of words on the free-association task and idea generation in brainstorming task. The coefficients of internal reliability (.82) and test retest reliability (.75) were found to be at satisfactory levels. Discussion and Conclusion: Findings have indicated that the validity and reliability of WTSC were at satisfactory levels in a Turkish student sample. The psychometric properties of this scale were discussed in light of the literature.
- Published
- 2012
55. Beyin fırtınası sürecinde çağrışım alıştırmalarının düşünce üretimine etkisi
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Bilişsel Uyarılma ,Cognitive Stimulation ,Yakın ve Uzak ,Beyin Fırtınası ,Çağrışımsal Bellek Yaklaşımı ,Somut Sözcükler ,Brainstorming ,Close and Distant ,Concrete Words ,Associative Memory Approach - Abstract
Literatürde beyin fırtınası gruplarında üyelerden gelen farklı düşüncelerle bilişsel uyarılmaların ortaya çıktığı savunulmakta ve bu durum çağrışımsal bellek yaklaşımıyla açıklanmaktadır (Paulus, 2000). Bununla birlikte, bilişsel uyarılma görüşünün tersine, çağrışımsal bellek yaklaşımı farklı veya uzak olanlara göre birbirine yakın olan düşünceler veya çağrışımlarla beyin fırtınasındaki performansın daha fazla artacağını öngörmektedir (Collins ve Loftus, 1975). Bu farklı iki yaklaşımı test etmeyi amaçlayan 1. deneyde sözcük türü (soyutluk ve somutluk) ile çağrışım türünün (yakın ve uzak), 2. deneyde düşünme türü (ıraksak ve yakınsak) ile çağrışım türünün, 3. deneyde çağrışım türünün düzeyi (yakın, orta ve uzak) ve 4. deneyde gruplarda çağrışım türü ile problem türünün beyin fırtınası performansına etkileri incelenmiştir. Araştırmanın bulguları, çağrışımsal olarak yakın sözcük çiftlerinde alıştırmalar yapan katılımcıların, uzak çiftlerde alıştırma yapanlara göre daha fazla düşünce ürettiklerini göstermektedir. Ayrıca, ıraksak düşünmenin yakın çağrışımlı sözcüklerle düşünce üretim performansını daha fazla artırdığı bulunmuştur. Bu bulgular çoğunlukla çağrışımsal bellek yaklaşımını desteklemektedir. In the literature different ideas coming from members in brainstorming groups have been suggested to generate cognitive stimulation, explained from the perspective of associate memory (Paulus, 2000). However, unlike the cognitive stimulation perspective, the associative memory approach suggests that closely linked ideas or associations can lead to a higher brainstorming performance than different or distant ones (Collins & Loftus, 1975). To test these competing approaches, in Experiment I the effect of concreteness (concrete vs. abstract) and the type of associations (close and distant); in Experiment II that of thinking style (convergent and divergent) and the type of associations; in Experiment III that of the degree of associations (close, moderate, and distant) and thinking style, and in Experiment IV that of problem type and the type of associations in groups were investigated on the brain-storming performance. The findings indicated that closely linked word associations led to the generation of more ideas than their counterparts. Divergent thinking with closely linked word associations was also found to produce the highest brainstorming performance. These findings often supported the associative memory approach.
- Published
- 2009
56. Etkileşim kaygısı ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Etkileşim Kaygısı Ölçeği ,Reliability ,Güvenirlik ,The Interaction Anxiousness Scale ,Geçerlik ,Validity - Abstract
Bu çalışmanın amacı, 15 maddelik Etkileşim Kaygısı Ölçeği’nin (EKÖ) (Leary ve Kowalski, 1993) geçerlik ve güvenirlik çalışmasının ülkemizde yapılmasıdır. EKÖ’nin öncelikle Türkçe’ye çeviri ve geri çeviri çalışmaları yapılarak, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde okuyan 208 öğrenciye uygulanmıştır. EKÖ’nin ölçüt ve ayırtedici geçerliği Kendini Sansürleme Ölçeği, Durumluluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği, Suçluluk-Utanç Ölçeği, Eysenck’in Nörotism Alt Ölçeği, Aleksitimi Ölçeği, Rotter’in İç-Dış Kontrol Odağı Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Kozan’ın Sosyal Beğenirlik Ölçeği ve Kimlik Ölçeği ile incelenmiştir. Yapılan çeşitli faktör analizlerinin sonuçları, ölçeğin maddelerinin orijinal ölçekle tutarlı olacak şekilde tek bir faktörde toplandığını ve varyansın % 44.44’ünü açıkladığını göstermektedir. EKÖ, ölçüt olarak alınan diğer ölçeklerle anlamlı düzeyde ilişkiler göstermekte; ancak ayırtedici geçerliği için alınan ölçeklerle ilişkisi çoğunlukla bulunmamaktadır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı (.91) ve üç hafta arayla test tekrar-test güvenirlik katsayılarının (.80) yeterli olduğu görülmüştür. Bulgular, ölçeğin Türk öğrenci örnekleminde güvenilirliği ve geçerliğinin yeterli düzeylerde olduğuna işaret etmektedir. The aim of the present study was to examine the validity and reliability of the Turkish translation of the Interaction Anxiousness Scale (IAS), which consisted of 15 items. The IAS was first translated into Turkish and then back translated. Then, it was administrated 208 students enrolled in the Abant Izzet Baysal University. The Self-Censorship Scale, Trait and State Anxiety Scale, The Shame-Guiltiness Scale, Eysenck’s Neurotism Subscale, Alexithymia Scale, Rotter’s Scale for Internal-External Locus of Control, Rosenberg Self-Esteem Scale, Kozan’s Social Desirability Scale, and Identity Scale were also administered in order to assess the criterion and discriminant validity of IAS. Various factor analyses have shown that in line with its original form, the items of IAS tended to load on a single factor and accounted for 44.44 % of the total variance. The IAS was signifi cantly correlated with its criterion related scales but mostly not correlated with its discriminant validity scales. The coeffi cients of internal reliability (.91) and test retest reliability (.80) at the three-week periods were found to be at signifi cant levels. Findings have indicated that the validity and reliability indexes of IAS were at satisfactory levels in a Turkish student sample.
- Published
- 2009
57. Sosyal kimlik ve üretkenlik ilişkisine yeni bir bakış
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Group Composition ,Kendini Sınıflandırma Kuramı ,Social İdentity Theory ,Sosyal Ortam ,Beyin Fırtınası ,Identity Change ,Social Context ,Brainstorming ,Grup Kompozisyonu ,Kimlik Değişimi ,Sosyal Kimlik Kuramı ,Self-categorization Theory - Abstract
Bu incelemede, ilk önce yeni bulgular ışığı altında sosyal kimlik kuramı ve kendini sınıflandırma kuramı genel olarak ele alınmış ve sonra sosyal kimlik ve üretkenlik ilişkisine değinilmiştir. Bu inceleme sonucunda, sosyal kimliğin üretkenlik üzerindeki etkisinin algılamaya dayalı ölçümlerle incelendiği, ancak çok az araştırmada gerçek performans ölçümleri kullanıldığı saptanmıştır. Son yıllarda literatürde ortaya çıkan gelişmeler ışığında, sosyal kimlik ile üretkenlik arasındaki ilişki, beyin fırtınası gruplarında performans ölçümleri yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Bu bağlamda, özellikle sosyal kimliğin değişiminin, grup kompozisyonun, sosyal ortamın ve rol üstlenmenin etkileri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Ayrıca, kimliklerime düzeyinin, aracı ve bazı durumlarda ise ayarlayıcı veya düzenleyici bir değişken olarak rol oynadığı da ortaya çıkmıştır. Son olarak, sosyal kimlik ile üretkenlik arasındaki ilişkide söz konusu olan diğer aracı değişkenler (örn., bilişsel ve güdüsel süreçler) bu incelemede ele alınmaktadır. Bu bulgular, sosyal kimlik kuramı ve beyin fırtınası literatürü ışığı altında tartışılmaktadır. This article starts with a general overview of social identity theory and self-categorization theory in the context of recent findings in the literature, with an emphasis on the connection between social identity and productivity. In this emerging review, it has been discovered that the influence of social identity on productivity has been examined by means of perceptual measures but that few studies have used actual performance measures. In the light of recent developments in the literature, the relationship between social identity and productivity was examined by using performance measures in brainstorming groups. A detailed consideration of the influences of social identity change, group composition, social context, and role taking on productivity was made. Moreover, the argument has been made that identification level seems to play an important role as a mediator and in some cases a moderator role between social identity and productivity. Lastly, other mediators (e.g, cognitive and motivational processes) for the relationship between social identity and productivity were emphasized in this review. These findings are discussed in light of social identity theory and brainstorming literature.
- Published
- 2006
58. Ahlâkî Uzaklaşma Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması
- Author
-
Gezici Yalçın, Meral, primary, Şenyurt, Ahmet Yasin, additional, Gültepe, Bedirhan, additional, and Coşkun, Hamit, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
59. Lycium barbarum L. (goji berry) fruits improve anxiety, depression-like behaviors, and learning performance: the moderating role of sex
- Author
-
PEHLİVAN KARAKAŞ, Fatma, primary, COŞKUN, Hamit, additional, SAĞLAM, Kadir, additional, and BOZAT, Bihter Gökçe, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
60. Rol değişiminin çiftlerdeki beyin fırtınası üretkenliğine etkisi
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Role Exchange ,Rol Değişimi ,Sosyal Kimlik ,Sosyal Ortam ,Beyin Fırtınası ,Social Context ,Social İdentity - Abstract
Bu araştırmada, rol değişiminin ve sosyal ortamın beyin yazımı (bireylerin düşüncelerini yazarak paylaşması) modelinde düşünce üretimine etkisi incelenmiştir. Rol değişimi koşuluna seçkisiz olarak atanan katılımcılar, rollerini beyin fırtınası oturumunun ilk yarısından sonra değiştirmişlerdir. Buna karşılık, rol değiştirmeme koşulunda olan katılımcılar ise aynı rollerini iki oturum boyunca devam ettirmişlerdir. Sonuçlar, rol değişiminde bulunan katılımcıların bulunmayanlara göre daha fazla düşünce ürettiklerini göstermektedir. Etkileşim (birlikte çalışan) çiftlerinin de nominal (tek başına çalışan) çiftlere göre daha fazla düşünceye sahip olduğu bulunmuştur. Bu bulgular, sosyal kimlik kuramı ve beyin fırtınası literatürü ışığı altında tartışılmaktadır. In the current research the effects of role exchange and social context on the idea generation was investigated in the brainwriting paradigm (where the participants exchanged their ideas in a written format). The participants randomly assigned to the role exchange condition changed their roles after the first brainstorming session. However, those in the no-role exchange condition continued to use their same roles during the two brainstorming sessions. The results indicated that the participants in the role exchange condition generated a higher number of ideas than those in the no-role exchange condition. Interactive dyads were also found to have more ideas than nominal dyads. These results were discussed in light of social identity theory and the brainstorming literature.
- Published
- 2005
61. Ross Bilişsel Fonksiyon Değerlendirme testinin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması
- Author
-
Yazıcıoğlu, Kamil, Coşkun, Hamit, Dinçer, Ümit, Yılmaz, Bilge, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Travmatik Beyin Hasarı ,Assesment Test ,Information Processing ,Güvenilirlik ,Bilişsel Fonksiyon Değerlendirme Testi ,Traumatic Brain İnjury ,Reliability ,Geçerlilik ,Validity - Abstract
Amaç: Bu çalışmada Türkçe’ye çevirilen Ross Bilişsel Fonksiyon Değerlendirme Testi (RBFDT) geçerlilik ve güvenirlilik açısından incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya 46 denek katılmıştır. Testin ölçüt geçerliği için yaş, cinsiyet ve eğitim açısından benzer olan normal (n=23) denekler ile travmatik beyin hasarlı denekler (n=23) karşılaştırılmıştır. Bulgular: Testin yapı ve ölçüt geçerliliğine ilişkin bulgular yargıcılar arası güvenilirlik, testin tümünün ve alt ölçeklerin iç tutarlılığına ve puan değişmezliğine ilişkin güvenilirlik (test-tekrar test) katsayılarının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir. Ancak, işitsel süreçler alt ölçeğinin, diğer ölçeklere göre farklı bir yapısının olduğunu gözlenmiştir. Sonuç: Bu bulguların ışığında RBFDT’nin ülkemizdeki travmatik beyin hasarlı hastalarda da kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Objective: The Ross Information Processing Assesment (RIPA) Test, translated into Turkish Language, was examined in terms of validity and reliability in this study. Materials and Methods: Forty-six subjects participated in this study. For criterion validity, 23 traumatic brain injured patients were compared to a control group (n=23) of normal subjects who were similar in terms of age, gender, and eductional status. Results: The results showed that the reliability coefficients of interjudge, total, the subscales, and test-retest reliabilities were at satisfactory levels. The results concerning the content and criterion validity of RIPA test indicated that auditory processing subscale had a different construct from other subscales. Conclusion: We propose to use the RIPA test in Turkish traumatic brain injured patients under the lights of our results.
- Published
- 2005
62. Influence of the change in social identity on productivity in brainstorming process
- Author
-
COŞKUN, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
kimlik ,H1-99 ,Identity Shift ,social identity ,Brainwriting ,brain writing ,sosyal ortam ,Kimlik Değişimi ,Beyin Yazımı ,identity shift ,sosyal kimlik ,Social sciences (General) ,kimlik değişimi ,Social ,Social Identity ,Sosyal Kimlik ,Sosyal Ortam ,social context ,AZ20-999 ,Social Context ,History of scholarship and learning. The humanities ,sosyal kimlik,sosyal ortam,kimlik,kimlik değişimi,beyin yazımı,social identity,social context,identity shift,brain writing ,Sosyal ,beyin yazımı - Abstract
Bu araştırmada, deneklerin (üniversite öğrencisi) ait oldukları sosyal grup hakkında olumsuz ve olumlu düşünmelerini sağlayan yönergelerle değişimlenen sosyal kimliğin, etkileşim ve nominal (tek başına çalışma) ortamlarda beyin yazımı (düşüncelerin yazılarak paylaşıldığı) modelinde düşünce üretkenliğine etkisi incelenmiştir. Sosyal kimlik iki beyin fırtınası oturumu öncesinde olumludan olumsuza ve olumsuzdan olumluya olmak üzere değiştirilmiştir. Sonuçlar olumsuz-olumlu kimlik değişimi koşulunda bulunanların, olumlu-olumsuz kimlik koşulundakilere kıyasla daha fazla düşünce ürettiklerini göstermektedir. Ayrıca, üniversiteli olmaya yönelik kimliklenme düzeyi yüksek olanlar, düşük olanlara kıyasla daha fazla düşünce üretmektedir. Sonuçlar, sosyal kimlik kuramı ile ilgili beyin fırtınası literatürü ışığında tartışılmıştır. In the current study, the influence of social identity, being experimentally manipulated by having participants think either positively or negatively about their social identity (being a university student), on productivity is investigated for nominal and interactive dyads in a brainwriting paradigm (where they exchanged their ideas in a written format). The identities were shifted from either positive to negative identity or negative to positive one in the two brainstorming sessions. The results show that those being shifted first from negative to positive identity condition genera¬ted more ideas than their counterparts. High identifiers with their in-group also generated more ideas than low identifiers. These results are discussed in the light of social identity theories and the brainstorming literature.
- Published
- 2005
63. Sosyal kimlik ile rol üstlenmenin bireysel beyin fırtınasında üretkenliğe etkisi
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Social Identity ,Sosyal Kimlik ,Rol Üstlenme ,Beyin Fırtınası ,Role Relevance ,Brainstorming ,Rol İlgisi ,Role Taking - Abstract
Sosyal kimliğin ve rol üstlenmenin düşünce üretimi üzerindeki etkisi iki deneysel araştırmayla değerlendirilmiştir. Bu araştırmalarda, bireysel veya nominal beyin fırtınasında sosyal kimliğin (bireyleri sosyal kimlikleri hakkında olumlu ve olumsuz yönde düşünmelerini sağlayan deneysel yönergelerle değişimlenen sosyal kimliğin: I. ve II. araştırmada), rol üstlenmenin(düşük ve yüksek statülü rol üstlenme ve hiç rol üstlenmeme: I. araştırmada) ve rolün ilgili olup olmamasının (sosyal açıdan ilgili rol ve ilgisiz rol: II. araştırmada) düşünce üretim performansına etkileri incelenmektedir. Sonuçlar olumsuz kimliğe sahip olanlann olumlu kimliğe sahip olanlara, rol üstlenenlerin üsüenmeyenlere ve ilgili rol üstlenenlerin ilgisiz rol üstlenenlere göre daha fazla düşünce ürettiklerini göstermektedir. Bu bulgular, sosyal kimlik kuramı ve beyin fırtınası literatürü ışığı altında tartışılmaktadır. In the two brainstorming studies the influence of social identity and role taking were assessed on idea generation performance. In these studies the influences of social identity (which was experimentally manipulated by having participants think either positively or negatively about their social identity: in Study 1 and 2), role taking (high status vs. low status vs. no role taking: in Study 1), and role relevance (socially relevant role vs. socially irrelevant role: in Study 2) were examined in individual brainstorming. The results showed that those having a negative social identity and taking a role generated more ideas than their counterparts. These results were discussed in the lights of social identity theories and the brainstorming literature.
- Published
- 2005
64. Beyin yazımında ıraksak düşünme ve grup ortamının düşünce üretimine etkisi
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Bilişsel Uyarılma ,Cognitive Stimulation ,Beyin Fırtınası ,Matching ,Brainstorming ,Iraksak ve Yakınsak Düşünme ,Convergent and Divergent Thinking ,Eşleştirme - Abstract
Bu araştırmanın amacı, düşünce üretim performansı üzerinde ıraksak ve yakınsak düşünme görevlerinin etkisini değerlendirmektir. Denekler, mümkün olduğunca çok sayıda verilen sözcük çiftlerinin benzerlikleri (yakınsak görev) veya farklılıklarıyla (ıraksak görev) ilgili sözcükleri 10 dakika içinde yaratmaya yönlendirildikten sonra, çiftler halinde nominal (paylaşmama) ve etkileşim (paylaşma) koşullarında beyin yazımı modeline (Paulus ve Yang, 2000) uygun bir beyin fırtınası yöntemiyle düşünceler üretmişlerdir. Tüm denekler çiftler halinde ıraksak-ıraksak, ıraksak-yakınsak (karma) ve yakınsak-yakınsak düşünme koşullarına seçkisiz olarak atanmışlardır. Iraksak düşünme koşuluna atanan çiftler, yakınsak ve karma koşullarda bulunan çiftlere göre daha fazla düşünce üretmişlerdir. Ayrıca, etkileşim çiftlerinin nominal çiftlere göre daha fazla düşüncesi bulunmaktadır. Bu bulgular, bilişsel uyarılma ve eşleştirme açıklamaları ışığı altında tartışılmaktadır. The aim of the current study was to assess the influence of convergent and divergent tasks on the idea generation performance. The participants were randomly instructed to generate as many words as they could come up with on the either similarities (convergent task) or differences (divergent task) for the given dual words within the 10 minutes and then brainstormed as dyads in either nominal (nonsharing) and interactive (sharing) condition in a brainwriting paradigm (Paulus & Yang, 2000). All participants as dyads were randomly assigned to either divergent-divergent, divergent-convergent, or convergent-convergent thinking conditions. The dyads in the divergent thinking condition generated more ideas than those in the convergent and mixed thinking conditions. Interactive dyads had also higher number of ideas than nominal ones. These findings were discussed in the lights of the cognitive stimulation and matching perspectives.
- Published
- 2005
65. Kimlik Ölçeği’nin bir Türk örnekleminde geçerlik ve güvenirlik çalışması
- Author
-
Coşkun, Hamit, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Social ,And Collective İdentity ,Sosyal ve Kolektif Kimlik ,Kimlik Ölçeği ,Personal ,Reliability ,Güvenirlik ,Kişisel ,Geçerlik ,Identity Questionnaire ,Validity - Abstract
Bu çalışmada Kimlik Ölçeği (KÖ) Türkçe'ye çevrilerek geçerlik ve güvenirlik açısından incelenmiştir. Araştırmaya 275 üniversite öğrencisi katılmıştır. Ölçeğin yapı ve ölçüt geçerliğine ilişkin bulgular alt ölçeklerin (kişisel, sosyal ve kolektif kimlik) tek bir yapıyı yansıttığını, birbiriyle uyum içinde ve diğer ölçeklerlerden farklı bir yapısının olduğunu göstermektedir. Bulgular ayrıca, testin tümüne ve alt ölçeklerin iç tutarlılığına ve puan değişmezliğine ilişkin güvenirlik (test tekrar test) katsayılarının (N = 160) yeterli düzeyde olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırmanın sonuçları, ilgili literatür ışığı ve gelecekteki araştırmalar açısından tartışılmıştır. The Identity Questionnaire (IQ), translated into Turkish Language and it was examined in terms of validity and reliability in this study. 275 university students participated in this study. The results concerning the content and criterion validity of the IQ indicated that the subscales (personal, social, and collective identity) reflect one single factor, these scales are in accordance with each other, and have different construct from other scales. The results also showed that the reliability coefficients of the total scale, subscale, and test-retest reliabilities (N = 160) were at satisfactory levels. The findings of the present study were discussed in light of literature and the future studies.
- Published
- 2004
66. Kişilik ve Yaratıcılık İlişkisini İnceleyen Çalışmaların Kullanılan Ölçme Araçlarına Göre Değerlendirilmesi
- Author
-
Coşkun, Hamit, primary and Şenyurt, Ahmet Yasin, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
67. MEVSİMSELLİK VE ÖZNEL İYİ OLUŞ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ.
- Author
-
KİREMİTÇİ, Elvan and COŞKUN, Hamit
- Abstract
Copyright of Abant İzzet Baysal Üniversitesi Journal of Social Sciences / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi is the property of Journal of Abant Social Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2017
68. Ortak Aklın Devre Dışı Kaldığı Grup Düşünme İçin Önleyici Teknikler: Son Bulgular Işığında Değerlendirme
- Author
-
Coşkun, Hamit, primary and Uykucu Armutcuoğlu, Gamze, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
69. Time perspectives and boredom coping strategies of undergraduate students from Turkey
- Author
-
Eren, Altay, primary and Coşkun, Hamit, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
70. DUYGUDURUM VE BAZI DAVRANIŞLARIMIZ: YENİ BULGULAR IŞIĞINDA BİR DEĞERLENDİRME
- Author
-
COŞKUN, HAMİT, primary
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
71. Memory-enhancing effects of the leptin hormone in Wistar albino rats: sex and generation differences
- Author
-
KARAKAŞ, ALPER, primary, COŞKUN, HAMİT, primary, and KIZILKAYA, FEVZİYE UMUT, primary
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
72. The effects of the weekend phase delay like shifts on spatial learning performances of the Wistar rats: the sex and generation differences
- Author
-
Coşkun, Hamit, primary, Karakaş, Alper, additional, and Kaya, Aliye, additional
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
73. The effects of pinealectomy, melatonin injections and implants on the spatial memory performance of male Wistar rats
- Author
-
Karakaş, Alper, primary, Coşkun, Hamit, additional, and Kaya, Aliye, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
74. The effects of the time of the day and the pinealectomy on anxiety-like behaviour in male Wistar rats
- Author
-
Kaya, Aliye, primary, Karakaş, Alper, additional, and Coşkun, Hamit, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
75. Iraksak Düşünme ve Katagori Yapısının Bireysel Beyin Fırtınasında Düşünce Üretimine Etkisi
- Author
-
COŞKUN, HAMİT, primary
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
76. Gruplarda Verimliliği Artırma Yöntemlerinin İncelenmesi
- Author
-
COŞKUN, HAMİT, primary
- Published
- 2001
- Full Text
- View/download PDF
77. OMURİLİK YARALILARINDA SOMATİZASYON PROBLEMİNİN SAĞLIKLI BİREYLERLE KARŞILAŞTIRILMASI.
- Author
-
Coşkun, Hamit, Göktepe, Salim, and Alaca, Rıdvan
- Subjects
- *
SOMATIZATION disorder , *SPINAL cord injuries , *MEDICAL rehabilitation , *PATHOLOGICAL psychology , *COMPARATIVE studies , *ANXIETY , *HOSTILITY - Abstract
Purpose: The aim of the study was to compare the problem of somatization in patients who had spinal cord injury (SCI) with normal healthy individuals matched for a number of variables. Method: 167 hospitalized patients with spinal cord injury in a rehabilitation clinic and 167 healthy subjects participated in this study. Psychopathological symptoms were measured with the SCL-90 Symptom Inventory. Results: Results of the study showed (1) SCI creates an important problem in patients with soma-tic expressions, (2) SCI patients who were matched in terms of age, sex, education level and inco-me to normal subjects had higher scores in somatization, depression, anxiety, hostility, phobic an-xiety and psychoticism than normal individuals. Discussion and Conclusion: This study objectively showed that use of somatic expressions in SCI patients was not an appropriate approach to evaluate their psychological symptoms. In general, research findings indicated that after controlling for some confounding variables, observed symp-tom differences between patients and normal individuals provided a supporting evidence for the assumptions of stage theorists. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
78. The Effects of Group Size, Memory Instruction, and Session Length on the Creative Performance in Electronic Brainstorming Groups.
- Author
-
COŞKUN, Hamit
- Subjects
- *
GROUP size , *MEMORY , *TEACHING , *EDUCATION , *CREATIVE ability , *BRAINSTORMING , *IDEA (Philosophy) - Published
- 2011
79. The Effects of Social Identity and Role Taking on Productivity in Individual Brainstorming.
- Author
-
Coşkun, Hamit
- Published
- 2005
80. The Effect of Divergent Thinking and Group Composition on Idea Generation In Brainwriting.
- Author
-
Coşkun, Hamit
- Published
- 2005
81. THE EFFECTIVENESS OF THE NEW PSYCHOLOGICAL EXCLUSION PARADIGM BASED ON A REAL-LIFE EVENT
- Author
-
COŞKUN, Hamit, ABAYHAN, Yasemin, YAVUZ GÜZEL, Hayal, TUNA, Ayşe, and SEVİNÇLİ, Mehmet Can
- Subjects
vinyet,yeni psikolojik dışlanma paradigması,ihtiyaç tehdidi,dışlanmış bireyler ,vignette,new ostracism paradigm,need threat,ostracized individuals - Abstract
Literatürde psikolojik dışlanmanın etkisini ortaya çıkarmak için en çok kullanılan sanal top oyunu paradigması oyun olması, oyuncuların yavaş top atması ve kontrollü ortam gerektirmesinden dolayı yapısında sorunlar taşımaktadır. Diğer teknikler de psikolojik dışlanmayı dolaylı olarak ölçmekte ya da kişinin geleceğine yönelik damgalama ve uzun süreli olumsuz etkiler içermektedir. Bu araştırmada görsel ve vinyete dayalı olarak geliştirilen psikolojik dışlanma paradigmasında bir kişinin bir kursa başlamasının ilk gününde diğer kişiler tarafından göz ardı edilmesini konu alınmaktadır. Kontrol koşulunda ise herhangi bir dışlanma söz konusu değildir. Hipotetik olarak geliştirilen bu vinyet sonrası, 55 katılımcıdan 11’li bir ölçek üzerinde kendilerini okudukları durumla ilgili ne kadar öfkeli, sakin, hayal kırıklığı yaşamış, dışlanmış, mutlu, canı sıkılmış, endişelenmiş ve üzgün hissettiklerini derecelendirmeleri istenmiştir. Daha sonra katılımcılar İhtiyaç Tehdidi Ölçeği’ni doldurmuştur. Araştırmanın bulguları dışlanmama koşulunda yer alan katılımcıların kontrol koşulunda olanlara göre 1 daha fazla öfke, hayal kırıklığı, dışlanma, can sıkıntısı, endişe ve üzüntü hissettiklerini, 2 daha mutsuz ve gerin olduklarını belirttiklerini ve 3 ait olma, benlik değeri, kontrol algısı ve anlamlı varoluş ihtiyaçlarının tehdit edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla gerçek bir yaşam olayına dayalı olan bu yeni psikolojik dışlanma paradigmasının bu ölçümler üzerinde etkisi güçlüdür. Araştırmanın bu sonuçları bu modelin dışlanmayı ortaya çıkarmada güvenilir olarak kullanabileceğini ve psikolojide, eğitimde, terapi ve örgüt alanında uygulamaları olabileceğine işaret etmektedir., The cyberball paradigm, which is the most used in the literature to reveal the effect of ostracism, has problems in its structure since it is a slow ball game and requires a controlled environment. Other techniques also measure ostracism indirectly or include stigma and long-term adverse effects on the future of the person. In this research, the ostracism paradigm, which is developed based on visual and vignette, focuses on the exclusion of a person by other people on the first day of starting a course. In the control condition, there is no exclusion. After this hypothetically developed model, a total of 55 participants were asked to rate how angry, calm, disappointed, excluded, happy, annoyed, worried, and sad about the situation in which they read themselves on an 11-point scale. Later, the participants filled out the Need Threat Scale. The findings of the study showed that compared to control condition, the ostracized participants had 1 more anger, frustration, exclusion, boredom, anxiety, and sadness; 2 they felt more unhappy and nervous, and 3 had a lower level of scores in belonging, self-worth, sense of control, and existence. The effect of this new ostracism paradigm on these measurements was strong. These results of the study indicate that this model can be used reliably to reveal ostracism and may have applications in psychology, education, therapy, and organization.
82. ŞİZOFREN VEYA NORMAL BİREYDEN GELEN DÜŞÜNCELER İLE DÜŞÜNCELERİN SIRADANLIĞI VE ORİJİNALLİĞİNİN YARATICILIĞA ETKİSİ
- Author
-
COŞKUN, Hamit, PEHLİVAN, Neslihan Nur, and AKBEN, Cantürk
- Subjects
beyin fırtınası,bilişsel uyarılma,sıradan,orijinal,derin düşünme ,brainstorming,cognitive stimulation,ordinary,original,deep thinking - Abstract
Araştırmacılar son 40 yıldır, beyin fırtınasını etkin yapan teknikler üzerinde çalışmakta ve düşünce üretimini açıklamaya çalışan modeller de geliştirilmektedir. Bunlardan biri uyaran sayısın artıkça yaratıcı düşünce sayısının arttığını varsayan Bilişsel Uyarılma Yaklaşımıdır Paulus et al., 2002 . Bununla birlikte bu modeli test eden çalışmalar tutarsız sonuçlar vermektedir. Örneğin, bir araştırma Dugosh ve diğ., 2000 orijinal örneklere, diğer bir araştırma Dugosh ve diğ., 2005 ise sıradan örneklere maruz kalmanın daha fazla yaratıcılığı artırdığını göstermektedir. Ayrıca, anormal bir bireyden örn., şizofren bir bireyden düşüncelere maruz kalma ile normal bir bireyden gelen düşüncelere maruz kalmanın etkisi literatürde incelenmiştir. Bu araştırmada katılımcılar üç tane düşünce örneklerine maruz kaldıktan sonra 10 dakikalık sürede üniversiteyi geliştirme konusunda beyin fırtınası yapmıştır. Sıradan düşünce örneklerine maruz kalan katılımcılar, orijinal örneklere maruz kalan katılımcılara göre daha fazla özgün ve derin düşünceler üretmiştir. Buna ek olarak, derin düşünme sıradan düşünce örneklerine maruz kalma ile yaratıcı düşünce üretme arasında kısmi aracılık etmektedir. Öte yandan, anormal bir bireyden örn., şizofren bir bireyden düşüncelere maruz kalma ile normal bir bireyden gelen düşüncelere maruz kalmanın etkisi arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu bulgular, sıradan düşünce örneklerine maruz kalmanın derin düşünmeyi ve bu şekilde yaratıcılığı artırdığına işaret etmektedir. Literatürde ilk kez ortaya çıkan bu bulgular, yeni yaklaşımlarla tartışılmaktadır., For the last 40 years, researchers have been working on techniques that make brainstorming effective and developing models that explain the generation of ideas. One of these is the Cognitive Stimulation Approach Paulus et al., 2002 , which assumes that the number of stimuli increases as the number of creative ideas increases. However, studies testing this model yield inconsistent results. For example, one study Dugosh et al., 2000 found that original samples enhance creativity, while another study Dugosh et al., 2005 found that ordinary samples leads to creativity. Besides, the effect of exposure to ideas from an abnormal individual e.g., from a schizophrenic individual and exposure to ideas from a normal individual was investigated in the literature. In this research, the participants were brainstormed on ways to develop the university within 10 minutes by being exposed to three idea samples. The participants exposed to ordinary idea samples generated more original and deep ideas than participants exposed to the original samples. Moreover, deep thinking was a partial mediation between exposure to ordinary examples of ideas and creative thinking. On the other hand, there was no significant difference between exposure to ideas from an abnormal individual e.g., a schizophrenic individual and the effect of exposure to ideas from a normal individual. These findings indicate that exposure to ordinary examples of ideas increases deep thinking and thus creativity. These findings, which first appeared in the literature, were discussed with new approaches.
83. The validity and reliability study of the Cleveland Adolescent Sleepiness Questionnaire and examination of the sleepiness of university students
- Author
-
Makbule Tokur Kesgin, Songül Çağlar, Hamit Coşkun, BAİBÜ, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Kesgin, Makbule Tokur, Çağlar, Songül, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Sleepiness ,Psychometrics ,Universities ,Adolescent ,Turkish ,media_common.quotation_subject ,education ,Validity ,Out of school ,03 medical and health sciences ,0302 clinical medicine ,Surveys and Questionnaires ,Humans ,Adaptation ,Students ,media_common ,030504 nursing ,Reproducibility of Results ,General Medicine ,Reliability ,language.human_language ,030227 psychiatry ,Scale ,Cross-Sectional Studies ,Feeling ,Scale (social sciences) ,language ,Pshychiatric Mental Health ,Student ,0305 other medical science ,Psychology ,Clinical psychology - Abstract
PURPOSE This study aimed to determine the reliability and validity of the Cleveland Adolescent Sleepiness Questionnaire in Turkish university students, and to determine the sleepiness of students. DESIGN AND METHODS This cross-sectional study was carried out with 852 university students in Turkey, Bolu, between February- May 2019. FINDINGS Results of the analysis indicated that this scale was a valid and reliable measurement tool. As the scores of students' get from Cleveland Adolescent Sleepiness Questionnaire increased, the frequency of students feeling sleepy during the day, sleepiness in and out of school, and getting up in the morning without resting increased. PRACTICE IMPLICATIONS Nurses can use this scale when evaluating university students' sleepiness.
- Published
- 2022
84. INDIVIDUAL BRAINSTORMING PERFORMANCE AS A FUNCTION OF VELOCITY AND COMPARISON FEEDBACK
- Author
-
Öznur Göçmen, Hamit Coşkun, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Gynecology ,medicine.medical_specialty ,Philosophy ,Karşılaştırma ,Velocity ,Brainstorming ,Comparison ,General Medicine ,Hız ,Beyin Fırtınası ,medicine ,lcsh:H1-99 ,lcsh:Social sciences (General) - Abstract
This experimental research aimed to investigate the effect of velocity (control vs. velocity) and comparison (control vs. comparison) on the idea generation performance of individual brainstormers. The participants in the velocity condition were led to write down their ideas as quick as possible, whereas those in the control received no such instruction. Those in the comparison condition were informed that their performance would be compared with someone similar to them, whereas those in the control one received no such feedback. After that, all they brainstormed on the ways to improve the student life in the university for 12 minutes session. Findings showed that those in the velocity condition and comparison one generated more ideas than their counterparts. These effects were mediated by only flexibility. These findings suggest that even though both provision of comparison and velocity were beneficial to idea generation, underlying mechanisms for the effects of these variables on the idea generation performance were the same. ÖZ: Bu deneysel çalışmanın amacı, hızın (hız ve kontrol) ve karşılaştırmanın (karşılaştırma ve kontrol) bireysel beyin fırtınasında düşünce üretme performansına etkisini incelemektir. Hız koşulundaki katılımcılara, düşüncelerini olabildiğince hızlı yazmaları konusunda bir yönerge verilirken; kontrol koşulundaki katılımcılara herhangi bir yönerge verilmemiştir. Karşılaştırma koşulundaki katılımcılara ise, performanslarının kendilerine benzer biriyle karşılaştırılacağı bilgisi verilirken; kontrol koşulundaki katılımcılara herhangi bir geribildirim verilmemiştir. Tüm katılımcılar, üniversitede öğrenci yaşamını geliştirme yolları hakkında 12 dakika boyunca beyin fırtınası yapmışlardır. Araştırma bulgularına göre hız ve karşılaştırma koşullarındaki katılımcılar, kontrol koşullarındaki katılımcılara göre daha fazla düşünce üretmişlerdir. Ayrıca hız ve karşılaştırma koşullarının bu etkisine, esneklik aracılık etmektedir. Elde edilen bulgular, hem hız hem karşılaştırmanın düşünce üretiminde yararlı olduğunu göstermesine rağmen bu değişkenlerin düşünce üretme performansına etkileri altında yatan mekanizmalar aynıdır.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
85. The effects of the photoperiod, the time of the day and the pineal gland on depression and agression like behaviours in wistar albino rats
- Author
-
Gürbüz, Uğur, Pehlivan Karakaş, Fatma, Coşkun, Hamit, and Biyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Biology ,Biyoloji - Abstract
Son zamanlarda, teknolojinin gelişmesiyle birlikte modern yaşam koşullarının farklılaşması, doğal uyku ritminin bozulmasına ve dolayısıyla melatonin hormonunun salınım ritminin değişmesine neden olarak, anksiyete, depresyon ve saldırganlık gibi zihinsel bozuklukları tetikleyebilmektedir. Literatürde, farklı fotoperiyotların, günün farklı ölçüm zamanlarının ve pineal bezinin bu durumlar üzerindeki etkilerini birlikte test eden herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada amacımız, açık alan, Porsolt zorla yüzme testi ve resident-intruder testi kullanılarak, erkek Wistar albino sıçanlarında fotoperiyodun, günün ölçüm zamanının ve pinealektominin anksiyete, depresyon ve saldırganlık benzeri davranışlar üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Test edilen denekler ilk olarak kontrol ve pinealektomi olmak üzere iki ana gruba ayrıldı, daha sonra her grup rastgele olarak, kısa (8L: 16D), normal (12L: 12D) ve uzun (16L: 8D) fotoperiyot olmak üzere 3 alt gruba ayrıldı. Deneysel ölçümler dört farklı ölçüm zamanında (6:00, 12:00, 18:00 ve 24:00 s) yapıldı. Açık alanda, pinealektomili denekler, normal fotoperiyotta ve saat 24:00'de alınan ölçümde, diğer tüm koşullara göre en az endişe duyuyorlardı. Porsolt zorla yüzme testinde, uzun fotoperiyotta, saat 12: 00'de ölçüm alınan kontrol denekler, diğer tüm koşullara göre en az depresifdi. Resident-intruder testinde, kısa fotoperiyottaki denekler, normal ve uzun fotoperiyottakilerden daha agresifdi. Tüm bulgular birlikte ele alındığında, düşük melatonin düzeyine sahip pinealektomili hayvanların daha az endişeli olduğu, düşük melatonin seviyesine sahip uzun fotoperiyottaki deneklerin, yüksek melatonin seviyesine sahip kısa fotoperiyottaki deneklerden daha az depresif olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, yüksek melatonin seviyesine sahip kısa fotoperiyottaki hayvanlar, uzun ve normal fotoperiyottaki deneklerden daha agresifdi. Çalışmanın sonuçları, pinealektomi, günün ölçüm zamanı ve fotoperiyodun Wistar albino sıçanların kaygı, depresyon ve saldırganlık benzeri davranışları üzerinde önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Recently, with the development of technology, the differentiation of modern living conditions may cause the disturbance of the natural sleep rhythm and may trigger mental disorders such as anxiety, depression and aggression by changing the release rhythm of melatonin hormone. There are no studies in the literature that test the effects of different photoperiods, different measurement times of the day and the pineal gland together on these conditions. Our aim in this study, was to investigate the effects of the photoperiod, measurement time of the day and the pinealectomy on anxiety, depression and aggression-like behaviors in male Wistar albino rats by using open field, Porsolt forced swim test and resident-intruder test. The tested subjects were firstly divided into two groups as control and pinealectomy, then each group was divided into 3 subgroups as short (8L:16D), normal (12L:12D) and long (16L:8D) photoperiod, randomly. Experimental measurements were performed at the four different measurement time (6:00, 12:00, 18:00 and 24:00 h). In open field, pinealectomized subjects in the normal photoperiod at 24:00 h were the least anxious of all other conditions for most of the measurements. In Porsolt forced swim test, control subjects in the long photoperiod at 12:00 h were the least depressive of all other conditions for most of the measurements. In the resident-intruder test, the subjects in the short photoperiod were more aggressive than those in the normal and long photoperiod. Taken together these findings showed that the pinealectomized animals with low level of melatonin were less anxious, the subjects under the long photoperiod with low level of melatonin were less depressive compare to those in short photoperiod subjects with high level of melatonin. However, animals under the short photoperiod with high level of melatonin were more aggressive than those in long and normal photoperiod subjects. The outcomes of the study indicated that the effects of the pinealectomy, the measurement time of the day, and photoperiod were significant on the anxiety, depression and aggression-like behavior of the Wistar albino rats. 107
- Published
- 2020
86. Anxiolytic, antioxidant, and neuroprotective effects of goji berry polysaccharides in ovariectomized rats: experimental evidence from behavioral, biochemical, and immunohistochemical analyses
- Author
-
Fatma Pehlivan Karakas, Hamit Coşkun, Bihter Gökçe Bozat, Hayriye Soytürk, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Pehlivan Karakaş, Fatma, Coşkun, Hamit, Bozat, Bihter Gökçe, and Soytürk, Hayriye
- Subjects
Antioxidant Enzymes ,medicine.medical_specialty ,Serotonin ,Antioxidant ,Physiology ,medicine.drug_class ,medicine.medical_treatment ,menopause ,Microbiology ,Anxiolytic ,Article ,neurotransmitters ,food ,Pharmacological Activity ,antioxidant enzymes ,Internal medicine ,Lycium barbarum L ,Genetics ,medicine ,Receptor ,Lycium barbarum L.,pharmacological activity,antioxidant enzymes,neurotransmitters,serotonin,BDNF,ELISA,menopause ,Molecular Biology ,Biology ,biology ,Chemistry ,Goji berry ,Cell Biology ,Neurotransmitters ,biology.organism_classification ,food.food ,serotonin ,Endocrinology ,BDNF ,Apoptosis ,Ovariectomized rat ,pharmacological activity ,ELISA ,Lycium ,Menopause ,General Agricultural and Biological Sciences ,Biyoloji - Abstract
WOS:000582626200003 PubMed: 33110362 Recent studies have indicated that polysaccharides, the main component of the Lycium barbarum L. fruit, have beneficial effects (e.g., anxiolytic, antioxidant, and neuroprotective) on humans and rodents. However, the effects of different dosages of such polysaccharides on ovariectomized rats and their underlying mechanisms in the brain have not been evaluated in the literature. Here, we aimed to evaluate the effects of the high and low doses of polysaccharides obtained from Lycium barbarum fruits (HD-LBP and LD-LBP, respectively) on anxious behaviors via behavioral (using the OFT and EPM), biochemical (using ELISA), and immunohistochemical (using immunohistochemical staining) measures in detail. Two weeks after ovariectomy, the rats were randomly assigned to either the treatment conditions [control (DW, 3 mL/kg, p.o., per day), LD-LBP (20 mg/kg, 3 mL/kg, p.o., per day), HD-LBP (200 mg/kg, 3 mL/kg, p.o., per day), 17 beta-ES (1 mg/kg, 3 mL/kg, p.o., per day), DZ(1 mg/kg, 3 mL/kg, p.o., per day)] or operation type [SHAM (pseudo-ovariectomized) and OVX (ovariectomized)]. The treatments were applied for 30 consecutive days, and then serum and brain tissue samples of all rats were collected. Biochemical (SOD, CAT, GPX, MDA, and 17 beta-ES) and immunohistochemical (BDNF, SER, and apoptosis) analyses of the samples were performed as well. The rats administered HD-LBP and LD-LBP were less anxious than the control groups. The HD-LBP-treated rats had high levels of SOD and low levels of MDA in their serum samples. Moreover, HD-LBP and drug-treated groups had a high number of SER receptors and BDNF-positive cells and a low number of TUNEL-positive cells in their hippocampal brain tissues. The HD-LBP treatments decrease anxious behavior by increasing antioxidant enzyme activities, hippocampal SER and BDNF neurotransmitter levels and decreasing the TUNEL-positive cell count of ovariectomized rats. Given these findings, we suggest that menopause-induced symptoms of anxiety can be reduced by polysaccharides obtained from goji berry fruits, and that these findings will be beneficial for the production studies of natural herbal-origin antianxiety (anxiolytic) drugs in the future.
- Published
- 2020
87. The mediating role of depression and anxiety on relation between seasonality and subjective well-being
- Author
-
Elvan Kiremitçi-Canıöz, Hamit Coşkun, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Canıöz, Elvan Kiremitçi, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Öznel İyi Oluş ,Depresyon ,Subjective Well-Being ,Mevsimsellik ,Depression ,Anksiyete ,Happiness ,Mutluluk ,Seasonality ,Anxiety - Abstract
Bu çalışmada, mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişki ve bu ilişkide depresyon ve kaygının aracı rolü incelenmektedir. Mevsimsel değişimlerin kişileri psikolojik yönden oldukça etkilediği göz önünde bulundurularak, mevsimlere bağlı olarak görülen hava koşullarındaki değişimlerin olumlu ve olumsuz duygular üzerindeki etkisi araştırmacıların başlıca ilgi konusu olmaktadır. Yapılan birçok araştırma bulgusu da, mevsimsellik ve öznel iyi oluş, yani mutluluk arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunduğunu göstermiştir. 168 kız ve 59’u erkek olmak üzere Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde değişik bölümlerde okuyan 227 öğrenci bu araştırmaya katılmıştır. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin mevsimselliği, Rosenthal, Genhart, Sack, Sckwerer ve Wehr (1987) tarafından geliştirilen ve Noyan, Elbi ve Korukoğlu (2000) tarafından Türkçeye uyarlanan Mevsimlik Örüntü Ölçeği ile ölçülmüş, yaşam doyumu Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen Yaşamdan Memnuniyet Ölçeği ve depresyon ve anksiyete semptomları ise Derogatis (1992) tarafından geliştirilmiş ve Şahin ve Durak (1994) tarafından Türkçeye uyarlanmış Kısa Semptom Envanteri ile ölçülmüştür. Araştırmacı tarafından gerçekleştirilen çalışma bulguları da alanyazın bilgisi ile tutarlılık göstermekte ve değişkenler arasındaki negatif ilişkiyi desteklemektedir. Ayrıca, çalışmada mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkide depresyon ve anksiyete puanlarının aracı rolü olduğu görülmüştür. Araştırmacı tarafından mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin incelendiği bu çalışmada, iki değişken arasındaki ilişkiyi inceleyen bir kuramın alanyazında yer almaması nedeniyle, bu değişkenler arasındaki ilişki Bağ Kuramı ve Duygusal Kararsızlık Kuramı çerçevesinde ele alınmıştır. In this study, the relationship between differences in seasonality and well-being, and mediator role of depression and anxiety in this relationship were examined for the first time in the literature. Considering that seasonal changes are highly influential in the psychological states, the effects of seasonality or changes in weather conditions on positive and negative emotions are the main focus of researchers. Many research findings have also shown that there is a significant negative relationship between seasonality and subjective well-being, that is, happiness. A total of 227 students, 168 girls and 59 boys, from various departments at Abant İzzet Baysal University, participated in this study. In this study, seasonality of university students was measured by Seasonal Pattern Questionnaire (SPAQ) which was developed by Rosenthal, Genhart, Sack, Sckwerer and Wehr (1987) and adapted to Turkish by Noyan, Elbi and Korukoğlu (2000), life satisfaction was measured by the Satisfaction with Life Scale which was developed by Diener, Emmons, Larsen and Griffin (1985) and depression and anxiety symptoms were measured by Depression Scale of Brief Symptom Inventory which was developed by Derogatis (1992) and adapted to Turkish by Şahin and Durak (1994). The findings of this research are also consistent with the findings of the literature and support a negative relationship between these variables. In addition, depression and anxiety scores were found to play full mediator role in the relationship between seasonality and subjective well-being. In this study, the relationship between these variables was considered in the context of the Association Theory and Emotional Instability Theory, because the literature did not include a theory that did reveal the relationship between these variables.
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
88. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların bazı bilişsel süreçlerinin arttırılmasına yönelik eğitim programının etkililiği
- Author
-
Tunçkol, Emel, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Handicapped children who need special education ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Psychology ,Education methods ,Education programs ,Cognitive processes ,Education ,Attention deficit disorder with hyperactivity - Abstract
Geçmiş yıllardan günümüze kadar farklı isimlerle anılmış olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocukluk döneminde en sık karşılaşılan bozukluklardandır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite; dikkat, konsantrasyon, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranış sorunları ile ilişkilendirilmektedir. Bu tez çalışmasında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların dikkat ve bellek performanslarının arttırılmasına yönelik bir eğitim programı hazırlanmıştır. Araştırmanın temel amacı dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların dikkat, kısa süreli bellek ve çağrışımsal bellek performanslarının uygulanan eğitim programı ile arttırılmasıdır.Araştırmaya özel bir kliniğe başvuran 7-11 yaşları arasında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı koyulmuş 24 öğrenci dahil edilmiştir. Araştırmada ön-test- son-test deneysel desen kullanılmıştır. Katılımcılar ortak olarak alınan ilk ölçümün ardından dikkat, kısa süreli bellek ve çağrışımsal bellek gruplarına ayrılmış ve her gruba 3 hafta süren eğitimler verilmiştir. 3 haftanın sonunda son-test alınmıştır. Araştırmanın ikinci kısmında, katılımcılar farklı gruplara dahil edilmiş ve yine 3 hafta süren eğitim verildikten sonra son-test alınmıştır.Araştırma sonuçları incelendiğinde dikkat, kısa süreli bellek ve çağrışımsal bellek eğitimi almış olmanın toplam performans açısından anlamlı bir farklılık göstermediği görülmüştür. Buna ek olarak dikkat eğitimi alan grubun dikkat performansında, kısa süreli bellek eğitimi alan grubun kısa süreli bellek performansında ve çağrışımsal bellek eğitimi alan grubun çağrışımsal bellek performansında anlamlı farklılık olmamasına rağmen, ortalamaların daha yüksek olma eğiliminde olduğu görülmüştür.Dikkat, kısa süreli bellek ve çağrışımsal bellek eğitimi almış olmanın genel performans üzerine olumlu etkisi olmadığı görülmüştür. Buna ek olarak ortalamalar açısından bakıldığında dikkat eğitimi almanın dikkati, kısa süreli bellek eğitimi almanın kısa süreli belleği, çağrışımsal bellek eğitimi almanın çağrışımsal belleği arttırma eğiliminde olduğu görülmüştür. Literatür ile karşılaştırıldığında bu çalışma ile benzer sonuçlar olduğu gibi farklı sonuçların olduğu da dikkat çekmiştir.Anahtar kelimeler: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB), Dikkat, Kısa Süreli Bellek, Çağrışımsal Bellek Attention deficit hyperactivity disorder, which has been described with different names in the history, is one of the most common disorders in childhood. Attention deficit and hyperactivity is related to problems about attention, concentration, hyperactivity and impulsive behavior. In this study, an education program was prepared to increase attention and memory performance of children with attention deficit hyperactivity disorder. The main purpose of the study is to increase the attention, short-term memory and associative memory performance of children with attention deficit and hyperactivity disorder through the applied education program.Twenty-four students previously diagnosed with attention deficit hyperactivity disorder between the ages of 7 to 11 who referred to a private clinic were included to the study. Pre-test/post-test experimental analysis was used in the study. Participants were divided into attention, short-term memory and associative memory groups after the first measure and given education for 3 weeks to each group. Post-test was applied at the end of 3 weeks. For the second part of the study, participants were included in different groups and post-test was taken athe end of 3 weeks education.According to the results of the study, it was observed that attention, short-term memory and associative memory education did not cause any significant difference in terms of overall performance. In addition, it was found that the averages tend to be higher in the attention performance of the attention education group, in the short-term memory performance of the group of short-term memory education, and in the associative memory performance of the group of associative memory education.Attention, short-term memory and associative memory educaiton did not seem to have a positive effect on overall performance. In addition, averages tend to be higher in the attention performance of the attention education group, in the short-term memory performance of the group of short-term memory education, and in the associative memory performance of the group of associative memory education. When compared with the literature, it is noted that this study has different results as well as similar results..Keywords: Attention Deficit and Hyperactivity Disorder (ADHD), Attention, Short Term Memory, Associative Memory 155
- Published
- 2019
89. Narsisizmle yaratıcı düşünce arasındaki ilişkinin incelenmesi
- Author
-
Kayabaşi, Ebru, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Creative thinking ,Narcissism ,Psychology - Abstract
Alan yazında bazı araştırmacılara göre çağa adını veren Narsisizm (Twenge ve Campbell, 2015) ile yaratıcı düşünce arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışma sayısı çok azdır (Masterson, 2010, Goncalo, Flynn ve Kim, 2010 ). Ayrıca, narsisizm ile yaratıcılık arasında hangi bilişsel veya motivasyonel mekanizmanın rol oynadığı da bilinmemektedir. Bu tezde narsisizmin yaratıcılıkla ilişkisi korelatif ve deneysel araştırmayla incelenmiştir. Korelatif yöntemle yapılan birinci araştırmada narsisizm puanları ile çay bardağının değişik kullanım sayısı arasında ilişki incelenmiştir. Veriler Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nden toplanmıştır. Verilerin toplanmasında `Narsistik Kişilik Envanteri` ve `Obje Kullanım Testi` kullanılmıştır. Değişik üniversitelerde okuyan 264 üniversite öğrencisinin katıldığı araştırmada narsisizm ile özgün, esnek ve derin düşünce sayıları arasında pozitif yönde ancak zayıf ilişkiler bulunmuştur. Esneklik ve derin düşünce narsisizm ile özgün düşünce(yaratıcılık) arasında tam bir aracı rol oynamaktadır. Buna ek olarak narsisizmin alt boyutu olan kendine yeterliğin esneklik aracılığı ile yaratıcılığı artırdığı bulunmuştur.Deneysel yöntem kullanılan II. Araştırmada narsisizm manipüle edilmiştir. Bu araştırmada narsisizmin belirgin olduğu koşulda katılımcılar, literatürden alınan narsisizm betimlemelerini okumuşlar ve kendilerini bu kişinin yerinde varsaymışlardır. Ardından betimlemeye ilişkin kendi duygu ve düşüncelerini yazmaları istenmiştir. Bu görevin ardından ise narsisizmle ilgili sıfat listesini okumaları ve sözcüklerden çağrışım yapmaları istenmiştir. Kontrol koşulunda katılımcılar ise normal bir insana ilişkin betimlemenin olduğu bir metni okuduktan sonra, normal bir bireye ilişkin sıfatlardan çağrışım yapmışlardır. Bu manipülasyondan sonra katılımcıların kendini değerli bulma, beğenilme ve ilgi olma algı ölçülmüştür. Daha sonra 5 dakikalık sürede çay tabağının değişik kullanımlarını üretmişlerdir. Narsisizm koşulunda olan katılımcılar, kontrol koşuluna göre daha fazla sayıda özgün ve esnek düşünceler üretmişlerdir. Ayrıca esneklik bu değişkenler arasındaki ilişkiye tam aracılık etmiştir. Bu manipülasyonlar kendini değerli bulma, beğenilme ve ilgi olma algısını da değiştirmiştir. Öte yandan, bu manipülasyonların duyguları etkilediğine ilişkin bulgu ortaya çıkmamıştır. Literatürde ilk kez ortaya çıkan bu bulgular ilgili kuramların ışığı altında tartışılmış ve bu sonuçların eğitimde, örgütlerde ve terapi ortamlarında doğurguları tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Narsisizm, Yaratıcılık, Yaratıcı Düşünce In the literature, the number of studies investigating the relationship between creative ideas and narcissism, which calls for the age according to some researchers (Twenge and Campbell, 2015) is very few (Masterson, 2010, Goncalo, Flynn and Kim, 2010). In addition, it is not known which cognitive or motivational mechanism played a role between narcissism and creativity. In this thesis, the relation of narcissism with creativity by a means of correlative and experimental research. In the first research conducted with the correlational method, the relationship between the narcissism scores and the number of uses of tea cups was investigated. The data were collected from Faculty of Education, Faculty of Arts, Faculty of Education, Faculty of Education, Middle East Technical University, Faculty of Education in Abant Izzet Baysal University. The Narcissistic Personality Inventory and the Object Use Test were used for data collection. A total of 264 university students studying at different universities participated in the study. A positive but weak relationship between narcissism and original, flexible and deep ideas was found. Flexibility and deep ideas played a full mediator role between narcissism and unique ideas (creativity). In addition, self-sufficiency, which is the sub-dimension of narcissism, was found to increase creativity through flexibility.Narcissism was manipulated in the second study that used experimental method. In this study, in the narcissism condition, participants read narcissism descriptions from the literature and assumed themselves in this person's place. They were then asked to write their own feelings and thoughts about the description. After this task, they were asked to read the adjective lists related to narcissism and to make associations coming from the adjectives. The participants in the control condition, after reading a text about the description of a normal person, made associations of adjectives related to a normal individual. After this manipulation, the participants' self-esteem perception, appreciation and interest were measured. Then they produced different uses of tea plate for 5 minutes. The participants in the narcissism condition generated more unique and flexible ideas than those in the control condition. In addition, flexibility played a full mediator between these variables. These manipulations also changed the perception of self-esteem, appreciation and point of interest. On the other hand, there was no evidence that these manipulations affected emotions.These findings, which emerged for the first time in the literature, were discussed in light of the relevant theories and the implications of these results in education, organizations and therapy settings were discussed.Keywords: Narcissism, Creativity, Creative Thinking 115
- Published
- 2019
90. Kendini sansürleyici görev türünün ve etkileşim çiftlerinin beyin fırtınasında yaratıcılığa etkisi
- Author
-
Karcoğlu, Funda, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Interaction ,Married couples ,Censorship ,Psychology ,Brainstorming ,Intereactive approach - Abstract
Günlük yaşamda endüstri, eğitim, reklam ve sağlık gibi pek çok alanda yeniprogramların ve ürünlerin geliştirilmesinde yaratıcı düşüncelere ihtiyaç duyulmaktadır.Beyin fırtınası tekniği temelde kişilerde ve gruplarda yaratıcılığı arttırmayıhedeflemektedir. Bu teknik eleştiri olmadan akla gelen çok sayıda düşünceyi üretme vebu düşünceleri birleştirmeye dayanmaktadır. Beyin fırtınasında özgün düşünce üretiminiveya yaratıcılığı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen faktörlerin belirlenmesineyönelik birçok çalışma bulunmaktadır.Beyin fırtınasında yaratıcılığı olumsuz etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır.Kendini sansürleme ve etkileşim kaygısı da bunlar arasındadır. Bununla birlikte bu ikifaktör geçmişte ayrı olarak incelenmemiş ve etkileşim kaygısının temelinde kendinisansürleme olduğu iddia edilmiştir. Ayrıca bu iki faktörün yaratıcılığı hangi yollaetkilediği bilinmemektedir. Bu sorunları aydınlatmak için düzenlenen araştırmadakendini sansürleme ve etkileşim kaygısının yaratıcı düşünce üretimi üzerindeki etkisiincelenmiştir. Araştırma iki deneyden oluşmaktadır. İlk deneyde, kendini sansürlemeisteği beyin fırtınası problemi manipüle edilerek değerlendirilmiştir. Beyin fırtınasıproblemleri: kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti önlemek, aile üyeleriarasındaki iletişimi arttırmak ve eşlerin daha mutlu ve uyumlu olması olarakbelirlenmiştir. Katılımcılar seçkisiz bir şekilde eşleştirilmiş ve partnerleriyle birliktekendilerine verilen beyin fırtınası problemi hakkında düşünce üretmişlerdir. Etkileşimkaygısını manipüle etmek amacıyla iki kişilik gruplar oluşturulmuş (kız-erkek, erkekerkek)ve katılımcıların düşüncelerini partneriyle paylaşması istenmiştir. Bu çalışmadaproblem türünün (sansürlemenin) özgün, esnek ve derin düşünce üzerindeki etkisianlamlıdır. Şiddet koşulundaki katılımcılar, diğer koşuldaki katılımcılara oranla daha azdüşünce üretmiştir. Bununla birlikte yaratıcılık ile sansürleme arasındaki ilişkiyeesneklik ve derin düşünme aracılık etmektedir. Etkileşim kaygısının özgün, esnek vederin düşünme üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamamıştır.Benzer bir yöntemle hazırlanan ikinci deneyde, ilk deneyde yer alan eşlerarasındaki uyum konusu araştırmaya dahil edilmemiştir. Ayrıca etkileşim kaygısıdeğişkenine kız-kız grubu eklenmiştir. Sonuçlar ilk deney ile tutarlıdır. Buna göre şiddetkoşulundaki katılımcılar kendilerini anlamlı bir şekilde daha fazla sansürlemiş vesonuçta daha az düşünce üretmiştir. Buna ek olarak, yaratıcılık ile sansürlemearasındaki ilişkiye esnek ve derin düşünmenin kısmi olarak aracılık ettiği görülmüştür.Öte yandan, grupların aynı ya da farklı cinsiyetlerden oluşması yaratıcılık üzerindeanlamlı bir değişime yol açmamıştır. Elde edilen bulgular, literatürde kendinisansürleme isteği ile ilgili açıklamalar ve düşünceleri yazılı ya da sözlü olarak ifadeetmenin kaygı düzeyinde farklılığa yol açması ile açıklanmıştır. In daily life, there is a need for creative ideas for developing new programs andproducts in many areas such as in industry, education, advertising and health. The maingoal of the brainstorming technique is to increase creativity in individuals and groups.This technique is based on producing many ideas, which come to mind withoutcriticism and combining those ideas. There are many studies on the brainstormingdesigned to determine the factors that enhance or inhibit the production of originalideas.Among the factors that inhibits creativity in brainstorming are self-censorshipand interaction anxiousness. However these two factors were not examined separatelyin the past and it has been claimed that self-censorship is the basis of the interactionanxiousness. Moreover, it is not known how these two factors affect creativity. In theresearch conducted to elucidate these problems, the effect of self-censorship andinteraction anxiety on creative idea generation was examined. There are twoexperiments in this research. In the first experiment, self-censorship was assessed bymanipulating the brainstorming problem. Brainstorming problems were determined aspreventing the murders of women and violence against women, improvingcommunication between family members and increasing harmony between couples. Theparticipants were paired randomly and they generated together ideas about problem ofbrainstorming to which was given them. Two pairs were formed (Female-Male, Male-Male) in order to manipulate interaction anxiousness and they were asked to share ideaswith their partners. This study demonstrated that topic type (self-censorship) hadsignificant effect on the number of the original, flexible and deep ideas. The participantsunder violence condition generated fewer ideas than participants under the othercondition. In addition to this, it was also found that flexibility and persistence playedmediator roles for the relationship between self-censorship and creativity. On the otherhand, it was found that the interaction anxiousness did not have significant effect on thenumber of original, flexible, and deep ideas.In the second experiment, which was prepared in a similar method, the topic ofenhancing the harmony between couples was not included. In addition, the girl-girl pairwas added to the interaction anxiousness. The results were consistent with the firstexperiment. Accordingly, the participants under violence condition significantlycensored themselves more than others and produced the least number of ideas. Also, itwas found that flexibility and persistence played mediator roles for the relationshipbetween self-censorship and creativity. On the other hand, same or different genders ofthe partners did not lead to significant effect on creativity. Obtained findings wereexplained from the literature about self-censorship and expressing the ideas in written orverbal fashion that may lead to a difference in the degree of anxiety. 94
- Published
- 2019
91. Sosyal kimliğin yardım etme davranışı üzerindeki etkisinin empati ve öznel iyi oluş değişkenlerine göre incelenmesi
- Author
-
Kiremitçi Caniöz, Elvan, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Subjective well-being ,Psikoloji ,Psychology ,Social identity ,Helping behavior tendency ,Empathy - Abstract
Sosyal kimliğin yardım etme davranışını etkilediği ve insanların yardım ederken kendi ile aynı grupta olan bireylere daha fazla yardım etmeyi tercih ettiği literatürde yer alan araştırma bulguları ile görülmektedir. Bireylerin kendi ile aynı grupta yer alan insanlarla etkileşim içinde olduğunda kendilerini daha mutlu hissetmeleri ve bu üyelere yönelik daha empatik yaklaşmaları, kendini daha mutlu hisseden ve daha empatik yaklaşan insanların daha fazla yardım etmesi bu araştırmanın da temel düşüncesidir.İlk çalışmada, katılımcılar Türk ve Suriyeli olmak üzere iki koşula ayrılmış ve sosyal kimliğin yardım etme davranışı üzerindeki etkisi, bu etkide öznel iyi oluş, empati ve mağdur görmenin düzenleyici rolü incelenmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, katılımcıların yardım etme, öznel iyi oluş ve mağdur görme puanlarının gruplararası anlamlı olarak farklılaştığı, sosyal kimliğin yardım etme davranışını etkilediği ve bu etkide empatinin düzenleyici rolü olduğu görülmüştür. İkinci çalışmada, aynı araştırma deseni davranışsal olarak ölçüm alınarak incelenmiştir. Katılımcılar Türk ve Suriyeli olmak üzere iki koşula atanmış ve gönüllü katılımlarından ötürü katılımcı ücreti verilmiştir. Araştırma sonunda ise, araştırmacı tarafından düzenlenen bir yardım kampanyasına katılmak isteyip istemedikleri sorulmuş ve bu yöntem ile davranışsal olarak yardım etme davranışları incelenmiştir. Bulgulara göre, sosyal kimliğe bağlı olarak katılımcıların yardım etme davranışlarının, öznel iyi oluş ve empati düzeylerinin anlamlı olarak farklılaştığı, sosyal kimliğin yardım etme davranışını etkilediği ve bu etkide öznel iyi oluş ve empatinin düzenleyici rolü olduğu görülmüştür. Çalışmanın bulguları davranışsal ve kültürlerarası ölçümlerin katkısı ile literatüre ışık tutmaktadır. Psikoloji alanında sosyal kimlik, yardım etme davranışı, öznel iyi oluş ve empati değişkenlerini araştırmacı tarafından düzenlenen araştırma desenleri bazında inceleyen araştırmaların bulunmaması nedeniyle, alandaki eksikliğin tamamlanması amaçlanmış ve bu nedenle de, araştırma psikoloji alanı için büyük bir öneme sahiptir. It is well-known evidence that social identity can effect helping behavior and an individual tends to help someone in the in-group rather than one in the out-group. In addition to this effect, subjective well-being and empathy can also play a regulatory role fort he relationship between social identity and helping behavior. In the literature the person who feels empathy and subjective well-being are more like to help someone than one who does not feel empathy and subjective well-being.In the first study, the participants were divided into two conditions as Turkish and Syrian, and the effect of social identity on the helping behavior, the effect of subjective well-being, empathy and being a victim were also examined. The scores of the participants, in terms of helping, subjective well-being, and being a victim were significantly different between the social identity conditions, and that social identity influenced the helping behavior and empathy had a moderator role between social identity and helping behavior.In the second study the same research design was carried out except for behavioral measures. The participants were assigned to two conditions, namely Turkish and Syrian. At the end of the research, they were asked whether they wanted to participate in an aid campaign organized by the researcher and behavioral help behaviors were examined with this method. Findings show that helping behavior, subjective well-being and empathy scores were significantly different depending on the social identity, the social identity. Besides, social identity influenced the helping behavior, the subjective well-being and empathy. Moreover, empathy and subjective well-being had regulatory roles between social identity and helping behavior.Taken together, these findings will shed important new lights on the literature. 151
- Published
- 2019
92. The spread of COVID-19 virus through population density and wind in Turkey cities
- Author
-
Samettin Gündüz, Hamit Coşkun, Nazmiye Yıldırım, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Coşkun, Hamit, Yıldırım, Nazmiye, and Gündüz, Samettin
- Subjects
Environmental Engineering ,Turkey ,Respiratory Transmission ,010504 meteorology & atmospheric sciences ,Coronavirus disease 2019 (COVID-19) ,Climate ,Pneumonia, Viral ,Population ,Air pollution ,Wind ,010501 environmental sciences ,Atmospheric sciences ,medicine.disease_cause ,01 natural sciences ,Population density ,Article ,Wind speed ,Virus ,law.invention ,Betacoronavirus ,law ,COVID-19 Virus ,Respiratory transmission ,medicine ,Humans ,Environmental Chemistry ,Cities ,education ,Pandemics ,Waste Management and Disposal ,0105 earth and related environmental sciences ,Population Density ,education.field_of_study ,SARS-CoV-2 ,Temperature ,COVID-19 ,Humidity ,Wind Speed ,Pollution ,Transmission (mechanics) ,COVID-19 virus ,Environmental science ,Coronavirus Infections - Abstract
Beyond the contact and respiratory transmission of the COVID-19 virus, it has recently been reported in the literature that humidity, temperature, and air pollution may be effective in spreading the virus. However, taking the measurements regionally suspects the accuracy or validity of the data. In this research, climate values (temperature, humidity, number of sunny days, wind intensity) of 81 provinces in Turkey were collected in March 2020. Also, the population, population density of the provinces, and average air pollution data were taken. The findings of the study showed that population density and wind were effective in spreading the virus and both factors explained for 94% of the variance in virus spreading. Air temperature, humidity, the number of sunny days, and air pollution did not affect the number of cases. Besides, population density mediated the effect of wind speed (9%) on the number of COVID-19 cases. The finding that COVID-19 virus, invisible in the air, spreads more in windy weather indicates that the virus in the air is one threatening factor for humans with the wind speed that increases air circulation., Highlights • Covid-19 can be transmitted via wind or air circulation. • Population density and wind were major factors and explained 94% of the variance in virus spread. • Wind effect on virus spread was fully mediated by population density.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
93. Turkish adaptation of moral disengagement scale
- Author
-
Bedirhan Gültepe, Hamit Coşkun, Ahmet Yasin Şenyurt, Meral Gezici Yalçın, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Yalçın, Meral Gezici, Şenyurt, Ahmet Yasin, Gültepe, Bedirhan, and Coşkun, Hamit
- Subjects
Aggression ,Sosyal Beğenirlik ,Social Desirability ,Saldırganlık ,Moral Disengagement Scale ,Reliability ,Güvenirlik ,Ahlâkî Uzaklaşma Ölçeği ,Geçerlik ,Validity - Abstract
Bu çalışmanın amacı Ahlâkî Uzaklaşma Ölçeği'nin (Moral Disengagement Scale) Türkçe uyarlamasını yapmak ve psikometrik özelliklerini incelemektir. Bu amaçla Bandura ve arkadaşları (1996) tarafından geliştirilen ölçek, 285 üniversite öğrencisine (194 kadın, 91 erkek) uygulanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğinin belirlenmesi amacıyla doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Ölçeğin güvenirliği, Cronbach alfa katsayısı ve iki-yarım güvenirliği ile hesaplanmıştır. Ölçeğin Türkçe formunun orijinal ölçek gibi tek faktörlü bir yapıya sahip olduğu ve uyum göstergelerinin yeterli düzeyde olduğu bulunmuştur. Ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı .86 ve iki-yarım güvenirliği .78'dir. Ölçeğin ayrılık geçerliğini sınamak için sosyal beğenirlik ölçeği, ölçüt geçerliğini test etmek için ise saldırganlık ölçeği kullanılmıştır. Ahlâkî Uzaklaşma Ölçeği'nin, saldırganlıkla orta düzeyde ilişkili olduğu (r=.33) ancak sosyal beğenirlikle anlamlı ölçüde ilişkili olmadığı (r=.03) bulunmuştur. Ölçeğin psikometrik özelliklerinin yeterli düzeyde olduğu değerlendirilmiştir The aim of this study was to adapt the Moral Disengagement Scale to Turkish, and to examine its psychometric properties. For this purpose, Moral Disengagement Scale developed by Bandura and colleagues (1996) was hand out to 285 university students (194 women, 91 men). To determine construct validity, confirmatory factor analysis was performed. The reliability of the scale was calculated by using Cronbach's alpha coefficient and split-half reliability. It was found that the translated scale has a single factor structure as the original scale and this single structure was confirmed by the good fit indices. Cronbach's Alpha coefficient of the scale was .86 and split-half reliability was .78. To test discriminant validity, social desirability scale was used, but no significant relationship between social desirability and moral disengagement (r=.03) was found. In addition, criterion validity was obtained by testing the relationship between moral disengagement and aggression. It was found that there is a moderate relationship between aggression and moral disengagement (r=.33). As a result, the Moral Disengagement Scale has satisfactory psychometric properties, and can be used in various settings
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
94. Lycium barbarum L. (goji berry) fruits improve anxiety, depression-like behaviors, and learning performance: the moderating role of sex
- Author
-
Kadir Sağlam, Fatma Pehlivan Karakas, Hamit Coşkun, Bihter Gökçe Bozat, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, BAİBÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, BAİBÜ, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Fen Bilimleri, Biyoloji Ana Bilim Dalı, Karakaş, Fatma Pehlivan, Coşkun, Hamit, Sağlam, Kadir, and Bozat, Bihter Gökçe
- Subjects
Elevated plus maze ,Physiology ,Anxiety depression ,Morris water navigation task ,Anxiety ,030226 pharmacology & pharmacy ,Microbiology ,Open field ,03 medical and health sciences ,0302 clinical medicine ,Animal science ,food ,Wistar Albino Rat (Rattus Rattus) ,Botany ,Genetics ,medicine ,Lycium Barbarum (Goji Berry) ,Biology ,Molecular Biology ,Spatial Memory ,biology ,Depression ,Goji berry ,Cell Biology ,biology.organism_classification ,food.food ,Lycium barbarum (goji berry),anxiety,depression,spatial memory,Wistar albino rat (Rattus rattus) ,Lycium ,medicine.symptom ,General Agricultural and Biological Sciences ,Biyoloji ,030217 neurology & neurosurgery ,Behavioural despair test - Abstract
The aim of this research was to investigate the effects of the methanol extract obtained from Lycium barbarum fruits on anxiety, depression-like behaviors, and spatial memory in Wistar albino rats. A total of 28 rats were selected, randomly assigned to four experimental groups, and tested by means of the open field and elevated plus maze tests for anxiety-like behaviors, the forced swim test for depression-like behaviors, and the Morris water maze test for spatial memory. The findings demonstrated that in the open field, L. Barbarum-administered rats spent more time at the center and showed more mobility and velocity than controls. In the elevated plus maze, L. Barbarum-administered rats spent more time in the open arms, spent less time in the closed arms, and showed more mobility and velocity. In the Porsolt test, L. Barbarum-administered rats showed less immobility. In the Morris water maze, L. Barbarum-administered rats took more time to find the platform. However, females were better at finding the platform than males. The methanol extract of L. Barbarum fruits decreased anxiety and depression-like behaviors and interacted with sex on spatial memory.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
95. Tehdit manipülasyonu ve olumlu bilgilendirmenin örtük ve açık tutumlar üzerindeki etkisi
- Author
-
Şenyurt, Ahmet Yasin, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Integrated threat theory ,Informing ,Psychology ,Stereotypes ,Prejudice ,Threat ,Implicit attitudes - Abstract
Örtük Çağrışım Testi literatürde farklı gruplara yönelik örtük tutumları ölçmekiçin en sık kullanılan ölçme araçlarından biridir. Buna karşın, bu testin ülkemizdekikullanım alanı oldukça sınırlı kalmıştır. Bu tez kapsamında Örtük Çağrışım Testi'ninaçık kaynak kodlu olarak Türkçe'ye kazandırılması ilk amaçtır. İkinci olarak, gerçekçive sembolik tehdit manipülasyonlarının Kürtlere ve Suriyelilere yönelik örtük ve açıktutumlar üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Son olarak, olumlu bilgilendirmemetinlerinin Kürtlere yönelik örtük ve açık tutumlar üzerindeki etkisi incelenmiştir.İlk çalışmada gerçekçi tehdit manipülasyonuna maruz kalan katılımcıların,kontrol grubuna göre daha fazla örtük olumsuz tutum gösterdiği bulunmuştur. Ayrıcatemas kalitesinin, temas miktarı ile gelecekteki temas isteği arasındaki ilişkide tamaracılık etkisi olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar Temas Kuramı ve Bütünleşik TehditKuramı ile tutarlıdır.İkinci çalışmada Kürtlerden kaynaklı gerçekçi tehdit manipülasyonuna maruzkalan katılımcılarda Kürtlere yönelik olumsuz örtük tutumların arttığı saptanmıştır.Kürtlerden kaynaklı tehdit manipülasyonuna maruz kalan gruplarda örtük tutumlar ileetnik kimliğe bağlılık arasında ilişki bulunmuştur. Öte yandan, Suriyelilere yönelik manipülasyon alan grupta bu ilişki bulunmamıştır. Bu bulgu örtük tutumların erkenyaşam olaylarıyla şekillendiği görüşünü desteklemektedir.Son çalışmada ise olumlu bilgilendirme türlerinin Kürtlere yönelik örtük ve açıktutumlar üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.Çalışmalarda elde edilen bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde temaskalitesinin dış gruplara yönelik tutumların önemli bir role sahip olduğu gözükmektedir.Örtük Çağrışım Testi ise etnik tutumların ölçülmesinde geçerli ve güvenilir bir ölçmearacı olarak değerlendirilmektedir. The Implicit Association Test is one of the most commonly used measurementtools to measure implicit attitudes towards different groups in the literature. However,the use of this test in our country is very limited. In this thesis, it is the first aim to bringImplicit Association Test to Turkish language with open source code. Secondly, theeffects of realistic and symbolic threat manipulations on implicit and explicit attitudestowards Kurds and Syrians will also be examined. Finally, the effect of positiveinformative texts on implicit and explicit attitudes towards the Kurds will be examined.In the first study, the participants in realistic threat manipulation condition werefound to have a more negative attitude than those in control group. It was also foundthat interaction quality was a full mediator of the relationship between the amount ofinteraction and the desire for future interaction. These results are consistent with theContact Theory and the Integrated Threat Theory.In the second study, it was found that negative implicit attitudes towards Kurdswere increased in participants who exposed to realistic threat manipulation. In thegroups exposed to the manipulation of threats originating from the Kurds, there was arelationship between implicit negative attitudes and commitment to ethnic identity. On the other hand, this relationship was not found in the group receiving manipulation forthe Syrians. This finding supports the idea that implicit attitudes are shaped by early life events.In the last study, there was no effect of positive informative types on the implicitand explicit attitudes towards Kurds.When the findings obtained in three studies are evaluated as a whole, theinteraction quality seems to be an important determinant of attitudes towards externalgroups. In addition to this, the Implicit Association Test was found as a valid andreliable measurement tool to measure implicit ethnic attitudes. 121
- Published
- 2018
96. Duygudurum ve hızın beyin fırtınası yöntemiyle yaratıcılığa etkisi
- Author
-
Yilmaz, Tuğçe, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Mood ,Psychology ,Brainstorming ,Speed ,Rate effect ,Positive mood ,Negative mood - Abstract
Bu çalışmanın amacı son yıllarda çokça kullanılan ve yaratıcılığı önemli ölçüde arttırdığı bilinen bir yöntem olan beyin fırtınası tekniğini kullanarak duygudurum ve hızın yaratıcı düşünceye etkisini incelemektir. Daha önceki yıllarda duygudurum ve hızı birlikte inceleyen çalışma literatürde bulunmamaktadır.Bu araştırmada katılımcıların duygudurumları manipüle edilerek olumlu ve olumsuz duyguduruma sahip olmaları sağlanmıştır. Olumlu duygudurum koşulundaki katılımcılara olumlu duygular uyandıracak bir resim gösterilmiş ve ardından o duyguyla ilişki geçmişte yaşadıkları bir olayı/durumu düşünerek yazmaları istenmiştir. Olumsuz duygudurum koşulundaki katılımcılara olumsuz duygular uyandıracak bir resim gösterilmiş ve ardından o duyguyla ilişki geçmişte yaşadıkları bir olayı/durumu düşünerek yazmaları istenmiştir. Koşullara rastgele atanan katılımcılardan kontrol koşuluna atanan katılımcılara herhangi bir yönerge verilmemiş olup hız koşuluna atanan katılımcılardan düşüncelerini çok hızlı bir şekilde yazmaları istenmiştir.Araştırmanın başlangıcında katılımcıların yazım hızı ölçülmüş ve tüm katılımcılara duygu nötralizasyon görevi verilmiştir. Duygu manipülasyonlarından sonra, katılımcılar öğrenci yaşam kalitesini arttırma yolları konusunda 12 dakikalık bir beyin fırtınası oturumuna katılmışlardır.Araştırma sonuçları duygudurumun yaratıcı düşünce üzerinde bir etkisi olmadığı yönündedir. Hız koşulunda olanların daha fazla yaratıcı düşünce ürettiği ve bu ilişki arasında esnekliğin tam aracılık rolünün bulunduğu ortaya çıkmıştır.Başka bir ifadeyle hız esnekliği artırmakta ve bu yolla yaratıcılık artmaktadır. Araştırmanın bulguları literatür ışığında tartışılmıştır.Anahtar Kelimeler: Hız, Duygudurum, Yaratıcılık, Beyin Fırtınası. The purpose of this study was to examine the effect of mood and speed on creative thinking using the brainstorming technique, a method widely used in recent years and known to significantly increase creativity. There is no literature in the previous years that studies the mood and speed together.In this study, the participants' moods were manipulated to have positive and negative emotions. A picture was displayed that would awaken positive emotions to the participant and then they were asked to write about an event / situation that they experienced in the past. An image was also displayed that would awaken the negative emotions of the participant and then they were required to write an event / situation that they experienced in the past. The participants randomly assigned to the control conditions did not give any instructions to the participant, whereas those in the speed condition were asked to write their ideas very quickly.Writing speed of the participants at the beginning of the study were measured and given the task of neutralizing the emotions to all participants. After emotion manipulation, the participants participated in a 12-minute brainstorming session on ways to improve student quality of life.The results of the research showed that mood did not seem to have an impact on creative thinking. It turns out that those who had speed instruction generate more creative ideas than those in the control condition, and that there is full mediation of flexibility between speed and creative performance. In other words, speed increases flexibility, which, in turn, leads to creativity. The findings of the research were discussed in the light of the literature.Keywords: Speed, Mood, Creativity, Brainstorming 79
- Published
- 2018
97. İnsan ses renklerinin duygudurum üzerine etkileri
- Author
-
Baydağ, Cemalettin, Ece, Ahmet Serkan, Coşkun, Hamit, and Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Emotion ,Voice types ,Mood ,Sound charecteristics ,Müzik ,Music ,Human voice - Abstract
Bu araştırmanın amacı, farklı insan ses renklerinin bireylerin duygudurumları üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Araştırmanın deseni, son test kontrol gruplu yarı deneysel desen olarak belirlenmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim öğretim yılında Zonguldak ilindeki bir üniversitenin hazırlık sınıflarında öğrenim görmekte olan toplam 240 öğrenci oluşturmuştur. Öğrencilerin dinletilen ses renklerine (soprano-alto-tenor-bas) ilişkin duygudurumları,Coşkun ve Gültepe (2014) tarafından geliştirilen 'Duygudurum Ölçeği' ile; dinletilen ses renklerine ilişkin fizyolojik değişimler ise 'Fizyolojik Ölçüm (nabız ölçer)' aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan ses renklerine enstrüman olarak piyano eşliketmiştir. Nitekim piyano'nun duygudurum üzerinde etkisi olup olmadığını saptamak adına ilk olarak 155 kişiye piyanolu ve piyanosuz olmak üzere iki farklı şekilde insan sesinin dinletildiği pilot çalışma yapılmıştır. Pilot çalışmanın sonucunda ana çalışmada öğrencilere piyanolu insan sesi dinletilmiş olup, dağılımın normal olmaması dolayısıyla ses renklerinin ikili karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, genel karşılaştırılmasında ise Kruskal Wallis H testi kullanılmıştır. Ayrıca ana çalışmaya ek olarak yapılan fizyolojik ölçüm sonuçlarında ise, pearson momentler çarpım korelasyon katsayısı ile karşılaştırma gerçekleştirilmiş, sonrasında ise bağımlı örneklemler için t testi ile değişkenler arası korelasyonlara ve t testi sonuçlarına ulaşılmıştır. Öğrencilerdentoplanan veriler SPSS-25 istatistik programı aracılığıyla analiz edilmiş olup, ses renklerine ait dalga grafikleri, genlik analizi ve spektrogram analizi Matlab programı aracılığıyla elde edilmiştir.Araştırma sonucunda, öğrencilerin insan ses renklerine ilişkin duygudurumları üzerinde anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak araştırmaya ait fizyolojik ölçüm aşamasında ise anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Araştırmada, eğitim durumlarına ilişkin öneriler ile gelecekte yapılacak araştırmalara ilişkin önerilere de yer verilmiştir. The aim of this study was to examine the effects of the different human tone colours on individuals' moods. The research design was determined as quasiexperimental design with test control group. In accordance with this purpose, the workgroup totally consisted of 240 prep students receiving education in preparatory class in 2017-18 academic year at a university in Zonguldak. One hand, the moods of the students related to the tone colours (soprano-alto-tenor-bas) that they listened wasassessed with the 'Mood Scale' developed by Coskun & Gültepe (2014), on the other hand the physiological variations related to the tone colours that they listened was assessed with Physiological Scale (pulsimeter). The piano as a musical instrument play along with the tone colours utilized in the research. Hence, in order to determine whether the piano has any effect on moods or not, firstly a pilot study was conducted on 155 students who listened human voices both with the piano and without the piano. As a result of the pilot study, the students listened human voice along with a piano. In consequence of abnormal distribution, Mann-Whitney U test was used in the paired comparison of the tone colours, and Kruskal Wallis H test was used in overall comparison. Furthermore, in the physiological results of measurement conducted together with the main studycomparison were performed with the Pearson product-moment correlation coefficient, then inter variance correlations were obtained with t test for paired samples and thereby t test results. While the data obtained from students were analysed with SPSS-25 statistical package, the wave graphics coupled with tone colours, amplitude analysis and spectrogram analysis were obtained with Matlab package. At the end of the research, it was acknowledged that there was a significant difference among the moods of the students related to human tone colours. On the other hand, it was determined that there was not a significant difference at the stage of physiological measurement associated with the study. In this study, there are also suggestions with regard to educational status andstudies in the future. 177
- Published
- 2018
98. Can sıkıntısının ve ödülün yaratıcılık üzerine etkisi
- Author
-
Uğur, Edanur, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Reward ,Boredom ,Psychology ,Social psychology - Abstract
Literatürde can sıkıntısının eğitim ortamlarında sorun yarattığına ilişkin çok sayıda araştırma bulunmasına rağmen, can sıkıntısının yaratıcılık üzerindeki etkisi konusunda yapılan araştırmalar birbiriyle tutarlı olmayan sonuçlar göstermektedir. Ayrıca bu araştırmalar, can sıkıntısı ile yaratıcılık arasında rol oynayan aracı mekanizmalar konusunda bir açıklama yapmamaktadır. Son olarak can sıkıntısının nasıl önleneceği konusunda etkisi kanıtlanmış teknikler literatürde bulunmamaktadır.Bu tezde yapılan üç araştırmayla can sıkıntısının yaratıcılık üzerinde etkisi aydınlatılmaya çalışılmıştır. İlk araştırmada can sıkıntısı ile yaratıcılık arasındaki ilişki yapılan bir korelasyonel araştırmayla incelenmiş ve can sıkıntısı ile yaratıcılık arasında negatif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bu ilişkinin bir bölümü can sıkıntısının derin düşünmeyi azaltmasından kaynaklanmaktadır. İkinci araştırmada can sıkıntısı sıkıcı bir görev verip vermeme yoluyla manipüle edilmiştir. Bu şekilde manipüle edilen durum, katılımcılar tarafından can sıkıcı olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, can sıkıntısı yaratıcılığı azaltmıştır. Sonuç olarak hem korelatif hem de deneysel araştırma can sıkıntısının yaratıcılığı azalttığını tutarlı olarak göstermiştir. Bununla birlikte ikinci araştırmada can sıkıntısı ile yaratıcılık arasında derin düşünmenin aracılık etkisi bulunamamıştır. Bu durum birinci araştırmaya göre ikinci araştırmada can sıkıntısının manipüle edilmesi ve dolaysıyla daha güçlü bir değişken olarak ortaya çıkmasından kaynaklanabilir. Üçüncü araştırmada can sıkıntısı ve ödülün yaratıcılık üzerinde ortak etkisi incelenmiştir. Bu araştırmada can sıkıntısından sonra verilen ödülün yaratıcı performansı artırmada en etkili teknik olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada aracı değişkenlerin rolünün ortaya çıkmamasının katılımcı azlığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Özet olarak, ortaya çıkan bu etki, verilen ödülün sinerjik etkisinin ve telafi süreçlerinin söz konusu olmasından kaynaklanabilir. Despite numerous studies in the literature have consistently reported the problem of boredom in educational environments, recent studies investigating the impact of boredom on creativity have produced inconsistent outcomes. Moreover, these investigations do not make a statement about the intermediary mechanisms that play a role between boredom and creativity. Finally, the proven techniques for how to prevent boredom are not experimentally available in the literature.Three studies conducted in this thesis have tried to elucidate the effect of boredom on creativity. In the first research where a correlational study of relationship between boredom and creativity was conducted, it was found that there was a negative relationship between boredom and creativity. A part of the relationship between boredom and creativity stems from a reduction in the deep ideas. In the second research, the boredom was manipulated by a tedious task. The situation that was manipulated in this way was also described as boring by the participants. In addition, boredom reduced creativity. In conclusion, both correlative and empirical research has consistently shown that boredom reduces creativity. However, there was no mediating effect of deep thinking between creativity and boredom in the second study. This outcome may be due to the fact that the manipulation of boredom in the second research emerges as a stronger variable than boredom in the first study. In the third research, the effect of boredom and reward on the creativity was examined in a single research paradigm. In this research, it was revealed that the reward given after the boredom was the most effective technique to improve the creative performance. It is thought that the insignificant modification effect in this study is due to small sample size. In summary, this effect may arise from the synergistic effect of the reward and the compensation process. 115
- Published
- 2018
99. The effects of humor styles and various personality traits on creativity
- Author
-
Akben, Cantürk, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Psychology ,Personality traits ,Flexibility ,Humour ,Humor styles ,Personality - Abstract
Mizah ve yaratıcılık arasındaki ilişki literatürde genellikle dolaylı bir ilişki olarak geçmektedir. Doğrudan mizahi öğelere maruz kalmanın yaratıcılığa ne gibi etkileri olduğu ise çok az incelenmiş bir konudur. Önceki çalışmalar genellikle kuramsal temellerde kalmış olup, mizah üretiminde yaratıcılığın etkisi üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca mizahın ve yaratıcılığın bireysel farklılıklara göre değiştiği de pek çok çalışmada rapor edilmiştir. Mevcut çalışmada mizahın yaratıcılığa doğrudan etkisi ve bu etkide kişilik özelliklerinin rolünü incelemek amacıyla iki deney yapılmıştır. Çalışmanın birinci deneyinde çeşitli mizah tarzlarına (kendini yıkıcı mizah ve kendini geliştirici mizah) ait görseller katılımcılara sunulmuştur. Bu görselleri inceleyen farklı koşullardaki katılımcılardan daha sonra yaratıcılık görevinde bir su bardağını kaç farklı şekilde kullanabileceklerine ilişkin düşünceler üretmeleri istenmiştir. Deney sonucunda karikatürlere maruz kalmanın kontrol grubuna göre yaratıcılığı artırdığı ortaya koyulmuştur. Ayrıca deneyime açıklığın ve dışadönüklüğün, mizah tarzlarının yaratıcılığa etkisinde düzenleyici rolleri tespit edilmiştir. Kişilik özellikleriyle ilişkili olmayan mizah tarzlarının, ilgili kişilik özelliğinin yaratıcılık üzerindeki etkisini güçlendirdiği bulunmuştur.İkinci deneyde mizah tarzları ile dışadönüklük özelliği de manipüle edilmiştir. Birinci deneydekine benzer yöntemlerin uygulandığı bu deneyde birinci deneydeki bulgular tekrar edilmiştir. Ayrıca, içedönük bireylerde dışadönüklükle ilişkili karikatürlerin yaratıcılığı artırdığı bulunurken, dışadönük bireylerde bu karikatürlerin yaratıcılığı azalttığı bulunmuştur.Çalışmanın sonuçları mizah ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin literatürdeki boşluğuna ışık tutmaktadır. Bunun yanında mizah tarzlarının manipülasyonuyla ilgili sınırlı çalışmalardan biridir. Ayrıca sonraki çalışmalar için uygulamaya yönelik bazı doğurgular taşımaktadır. The relationship between humor and creativity is assumed to be an indirect relationship in the literature. The effect of direct exposure to humor on creativity has been the subject of very few studies. Previous studies have generally remained on the theoretical basis and focused on the impact of creativity in humor production. In addition, many studies have reported that humor and creativity vary depending on individual differences. In the present study, the two experiments were conducted to investigate the direct effect of humor on creativity and the role of personality traits in this effect.In the first experiment of the study, the images of various humor styles (self-defeating humor vs. self-enhancing humor) were presented to the participants. The participants in different conditions examining these visuals were then asked to generate ideas about how many different ways they could use a cup of water in their creativity task. As a result of the experiment, it was found that exposure to cartoons increased creativity compared to the control group. In addition, the moderator roles of openness to experience and extraversion on the effect of humor styles on creativity were evident. It was found that the humor styles which not correlated with particular personality traits enhanced the effect of these personality traits on creativity.In the second experiment, the extraversion trait and humor styles were manipulated. In this experiment, in which similar methods in the first experiment were applied, the findings of the first experiment were repeated. Furthermore, for the introverted individuals, the extraversion-related cartoons were found to increase creativity, whereas, these cartoons were found to reduce creativity for the extraverted individuals.The results of the study shed light on the gap between the humor and creativity in the literature. Besides, it is one of the unique studies concerning the manipulation of humor styles. It also has some practical implications for subsequent studies. 154
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
100. Görsel sanatsal uyarıcıların belirli özellikler açısından bilişsel esneklik üzerindeki etkisi
- Author
-
Gültepe, Bedirhan, Coşkun, Hamit, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Creativity ,Psikoloji ,Psychology ,Aesthetics ,Cognitive flexibility ,Art ,Visual arts - Abstract
Sanat ve estetik, psikolojide son birkaç on yıla kadar deneysel anlamda ihmal edilmiştir. Sanatın ve çeşitli özelliklerinin bazı bilişsel kazanımlara yol açtığı düşünülse de, bu beklenti deneysel olarak çok az incelenmiştir. Önceki çalışmalar genellikle sanat beğenisi üzerinde durmaktadır. Sanatın ve çeşitli özelliklerinin performansa olan etkileri, daha özelde ise bilişsel esneklik üzerindeki etkisi araştırılmamış bir konudur.Bu konuya açıklık getirmek için dört adet deney yapılmıştır. Bu deneylerden önce bir pilot çalışma ile sunulacak olan uyarıcıların uygunluğu test edilmiştir.Çalışmanın ilk deneyinde farklı sanat akımlarından (temsili, dışavurumcu ve soyut sanat) hoş ve nahoş örnekler sunulmuştur. Bu eserleri inceleyen farklı koşullardaki katılımcılardan daha sonra beyin fırtınası oturumunda üniversiteyi geliştirmeyle ilgili bir beyin fırtınası yapmaları istenmiştir. I. Deneyin sonuçları, koşullar arasında esneklik bağlamında anlamlı farklılıklar olmadığını göstermiştir.Daha sonra yapılan ikinci deneyde yalnızca temsili sanatın hoş ve nahoş örnekleri sunulmuştur. Resimleri görmeden önce katılımcılara resme estetik, pragmatik veya kontrol koşullarına göre farklı yaklaşım talimatları verilmiştir. Beyin fırtınasındaki esneklik puanları karşılaştırıldığında, estetik yaklaşımın kontrol koşuluna göre esnekliği daha fazla artırdığı bulunmuştur.Çalışmanın üçüncü deneyinde ise yine aynı resimler kullanılmış olup hoş ve nahoş koşullarda sunum yapılmıştır. Katılımcılara resimlerden önce ressam, müze ve maddi bilgi değişimlenerek yüksek-değer ve düşük- değer bilgilendirmeleri yapılmıştır. Beklentilerin aksine, düşük-değer koşulundaki katılımcılar esneklik açısından daha başarılı bir performans göstermiştir.Araştırmanın dördüncü deneyinde ise üçüncü deneydekine benzer bir şekilde değer bilgisi incelenmiştir. Bu deneyde ise değer bilgisi akranların resimleri beğenip beğenmeme ortalamaları üzerinden yapılmıştır. Yüksek-değer koşulu bu deneyde esneklik açısından anlamlı derecede daha iyi bir performans göstermiştir.Çalışmanın sonuçları güncel kuramlar ışığında tartışılmıştır. Ayrıca, bu çalışmanın hem sonraki çalışmalar için hem de uygulamaya yönelik bazı doğurguları bulunmaktadır. Art and aesthetics have been neglected in psychology for the last few decades in an experimental sense. Although art and its various characteristics are thought to lead to some cognitive gains, this expectation has been studied experimentally very little. The existing studies usually focus on art appreciation, but art and its various characteristics have some unexplored effects on cognitive processes, more specifically on cognitive flexibility.In this study, it was tried to clarify this unexamined relationship. The four experiments were conducted in this context. Before these experiments, the stimuli to be presented were tested in a pilot study.In the first experiment of the studies, some pleasant and unpleasant examples of different art genres (representational, expressionist, and abstract art) were presented. After examining these artworks, the participants in different conditions were asked to brainstorm about the ways of development of the university. The results of the first experiment have shown that there were no significant differences in terms of flexibility across experimental conditions.In the second experiment, the only pleasant and unpleasant examples of representational artworks were presented. Before viewing the artworks, the participants were given different approach instructions according to the aesthetic, pragmatic or control conditions. It was observed that the aesthetic approach enhanced cognitive flexibility more than control condition.In the third experiment of the study, the same artworks were presented in pleasant and unpleasant conditions. High-value and low-value informations were given by manipulating the names of painters, museums, and monetary information before artworks. Contrary to expectations, the low-value participants had better performance in terms of flexibility.In the fourth experiment of the research, the value information was examined in a similar way to the third experiment. In this experiment, the value information is based on the peers' liking ratios. The high-value condition led to higher cognitive flexibility than low-value condition.The results of the study are discussed in light of contemporary theories. In addition, these experiments has some implications for both future studies as well as in applied fields. 142
- Published
- 2018
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.