46 results on '"Şimşek, Ömer Faruk"'
Search Results
2. Linking Metatraits of the Big Five to Well-Being and Ill-Being: Do Basic Psychological Needs Matter?
- Author
-
Şimşek, Ömer Faruk and Koydemir, Selda
- Published
- 2013
3. An Examination of the Relationships Between Parenting Behaviors and Adolescents Well-being: A Cross-cultural Comparision
- Author
-
KOCAYÖRÜK, Ercan, TUTKUN, Tugay, GÖZÜ, Hamide, ŞİMŞEK, Ömer Faruk, and ALTINTAŞ, Emin
- Subjects
Psikoloji ,Ebeveyn Kontrolü,Otonomi Desteği,Duyarlılık,İyi-Oluş,Ergenler ,Psychology ,Parental Control,Autonomy-Support,Responsiveness,Well-Being,Adolescents - Abstract
Bu çalışmanın amacı, Fransa ve Türkiye’deki ergenlerin iyi oluşları ile ebeveynlik davranışları (anne ve baba) arasındaki ilişkiyi incelemektir. Ortalama yaşları 20.85 ± 3,18 yıl olan 283 Fransız ve 324 Türk olmak üzere toplam 607 üniversite öğrencisi çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmada algılanan ebeveynlik davranışları (davranışsal kontrol, psikolojik kontrol, özerklik ve duyarlılık) ve iyilik halinin iki göstergesi, olumlu ve olumsuz duygulanım ile psikolojik iyi oluş değişkenlerinin ilişkisi incelenmiştir. Korelasyon ve regresyon analizleri ebeveynlik davranışları ile iyilik hali göstergeleri arasında önemli bir ilişkinin olduğunu ortaya çıkarmıştır. İlk olarak hem anne hem de babaya ait psikolojik kontrol tutumunun iki ülkede olumsuz duygulanımla ilişkisinin yüksek olduğu fakat bu ilişkinin Türk örnekleminde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca psikolojik kontrol, sadece Türk örnekleminde, ergenlerin psikolojik gelişmesi ile negatif bir ilişkisi olduğu ortaya konulmuştur. İkincisi, Türk grubunda Fransız grubuna göre, anne ve babanın davranışsal kontrolü ile olumsuz duygulanımla arasındaki ilişkinin derecesinin daha düşük; psikolojik iyi oluşla ilişkisinin ise daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ek olarak, Türk anne/baba duyarlılığı ve özerklik desteğinin, düşük olumsuz duygulanımla ve baba özerklik desteğinin ise yüksek olumlu duygulanımla ilişkili olduğu bulunmuştur., The current study aimed to explore in the adolescent sample the associations between parenting behaviors (maternal and paternal) and well-being in two countries: France and Turkey. A total of 607 undergraduate university students were recruited with a mean age of 20.85 ± 3.18 years: 283 French and 324 Turkish. The data were administrated by the means of the self-report questionnaires for perceived parenting behaviors (Behavioral control, psychological control, autonomy, and responsiveness) and for well-being by using two indicators: positive and negative affect, and psychological flourishing. Correlation and regression analyses revealed significant associations between parenting behaviors and well-being indicators. First, maternal and paternal psychological control in the Turkish and French groups was associated with negative-affect and this association is higher in the Turkish group than the French group. Moreover, psychological control was associated with a decrease in psychological flourishing only in the Turkish group. Second, maternal and paternal behavioral control was associated with lower negative-affect and higher psychological flourishing in the Turkish group than the French group. In addition, Turkish maternal/paternal responsiveness, as well as autonomy-support, was associated with low negative-affect and paternal autonomy-support was associated with high positive-affect. The implications of the findings for future research are discussed.
- Published
- 2021
4. Alkol ve madde kullanım bozukluğu olan hastalarda içselleştirilmiş damgalama düzeyi ve yaşam kalitesi ilişkisi
- Author
-
Aslan, Merve, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Quality of life ,Psikoloji ,Alcohol dependents ,Psychology ,Drug addiction ,Substance-related sdisorders ,Scales ,Alcohol drinking ,Stigmatization - Abstract
Damgalama ruhsal hastalık yaşayan bireylerin, yaşamının birçok boyutunu etkilemektedir. İçselleştirilen damgalama, bireylerin yaşam kalitelerini de birçok boyutla beraber etkiler. Yapılan araştırmalarda, alkol ve madde kullanım bozukluğu tanısı alan bireylerde içselleştirilmiş damgalama ve yaşam kalitesi ilişkisinin incelenmediği görülmektedir. Bu nedenle yapılan çalışmada, iki değişken arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır.Araştırmanın örneklemini 30 kadın 52 erkek olmak üzere 18-65 yaş aralığında bireyler oluşturmaktadır. Katılımcıların demografik ve hastalığa dair özelliklerini belirlemek amacıyla sosyo-demografik bilgi formu, içselleştirilmiş damgalama düzeyini belirlemek için Ruhsal Hastalıklarda İçselleştirilmiş Damgalama Ölçeği (RHİDÖ), yaşam kalitesini ölçmek için Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu (WHOQOL-BREF) ölçekleri sırasıyla katılımcılara uygulanmıştır.Yapılan korelasyon analizinin sonuçlarına göre değişkenlerin arasında anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizi sonucuna göre ise Ruhsal Hastalıklarda İçselleştirilmiş Damgalama Ölçeği alt faktörlerinin yaşam kalitesi ölçeği alt alanlarını yordadığı görülmektedir. Many aspects of persons with mental illness's life are affected by stigmatization. Moreover Internalized stigma affects the quality of life for individuals with many aspects. In researches conducted exploration of the relation between internalized stigma and quality of life for individuals with the alcohol and substance addiction diagnosis have not been encountered. Therefore the purpose of the present study was to investigate the correlation between these two variables.The present research sample composed of individuals between 18-65 ages including 30 women and 52 men. Sociodemographic information form was used with the aim of determining the characteristics of demographic and the disease of participants, at the same time ''The Internalized Stigma of Mental Illness (ISMI) scale'' was administrated to the participants to identify the internalized stigma level. Lastly ''Application of the World Health Organization Quality of Life Instrument, Short Form (WHOQOL-BREF)'' was applied to the participants to measure the quality of life.According to the results of the conducted correlation analysis, significant relations were appointed between the variables. In the case of the result of multi regression analysis, it can be said that in the mental illnesses the sub-factors of the scale of internalized stigma predict the subfields of the scale for the quality of life. 102
- Published
- 2020
5. Üst-düzey kişilik boyutları ile karşıt olma karşı gelme bozukluğu arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaçlara ilişkin akılcı olmayan inanışların aracılık rolü
- Author
-
Bektaş, Elif, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Psikoloji ,Psychology ,Psikiyatri - Abstract
Bu çalışmanın temel amacı, üst düzey kişilik boyutları ile karşıt olma karşı gelme bozukluğu arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaçlara ilişkin akılcı olmayan inanışların aracılık rolünü incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu KOKGB tanısı almış, yaşları 8-17 arasında değişen toplam 150 erkek katılımcı oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında Beş Faktörlü Kişilik Ölçeği, Akılcı Duygucu Öz Belirleme Ölçeği, Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu Derecelendirme Ölçeği ve çalışmacı tarafından hazırlanan Demografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında önerilen modelin test edilmesinde Yapısal Eşitlik Modellemesi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre üst düzey kişilik boyutları ile karşıt gelme karşı olma bozukluğu arasındaki ilişkide özerklik ihtiyacı akılcı olmayan inanışlarının aracılık etkisinin olduğu; ilişkili olma ihtiyacı akılcı olmayan inanışları ve yeterlilik ihtiyacı akılcı olmayan inanışlarının ise bu ilişkide aracılık etkilerinin olmadığı belirlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar literatürden elde edilen bilgiler doğrultusunda tartışılmış ve gelecek çalışmalarla ilgili önerilerde bulunulmuştur. The main purpose of this study was to examine the mediating role of irrational beliefs of basic psychological needs in the relationship between higher-order factors of personality and oppositional defiant disorder. The participants of this study consisted of 150 male patients with ODD whose ages range from 8-17. In order to gather data, Big Five Inventory (BFI), Rational Emotive Self Determination Scale (RESD), Oppositional Defiant Disorder Rating Scale and Demographic Information Form developed by researcher were used. Within the context of the study, Structural Equation Modelling was applied to test the proposed model. The findings of the study showed that irrational beliefs on autonomy need mediated the relationship between higher- order factors of personality and oppositional defiant disorder, whereas irrational beliefs on relevance and competence needs didn't play a mediating role in this relationship. These results were discussed in the frame of relevant literature, and suggestions were made for new studies. 145
- Published
- 2019
6. Anne baba tutumlarının depresyon, temel psikolojik ihtiyaçlar ve yaşam pozisyonları üzerindeki etkisi
- Author
-
Sabir, Şule, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychology - Abstract
Anne baba tutumları, bireyin hayatında yaşamın ilk yıllarından başlayarak sonraki yılla-rında da büyük bir önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar göz önüne alındığında anne baba tutumlarının duygu durum, kaygı üzerindeki etkilerine dair çalışmalar mevcut iken, anne baba tutumlarının temel psikolojik ihtiyaçlar, yaşam pozisyonları ve depresyon üzerindeki etkisini inceleyen bir çalışmanının olmaması sebebi ile bu değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 276 kadın ve 187 erkek olmak üzere 18-25 yaş arası kişiler oluşmaktadır. Katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek üzere demografik bilgi formu, depresyon düzeyi ile ilgili bilgi almak için Beck Depresyon Envanteri, algılanan an-ne baba tutumu ile ilgili bilgi almak için Leuven Algılanan Anne Babalık Ölçeği- Ergen Formu, temel psikolojik ihtiyaçlarının düzeyi ile ilgili bilgi almak için Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği,yaşam pozisyonlarına yönelik bilgi almak için ise Yaşam Pozisyonları Öl-çeği sırasıyla katılımcılara uygulanmıştır. Analiz sonuçları, anne baba tutumlarının depresyon üzerindeki etkisinde temel psikolo-jik ihtiyaçların ve yaşam pozisyonlarının aracılık etkisinin, anne baba tutumlarının yaşam pozisyonları üzerindeki etkisinde temel psikolojik ihtiyaçların aracılık etkisinin ve son ola-rak temel psikolojik ihtiyaçların depresyon üzerindeki etkisinde ise yaşam pozisyonlarının aracılık etkisini ortaya koymaktadır. Parental attitudes have great significance throughout an individual's life starting from the first years of life. Considering the previous researches, while there are studies on the effects of parental attitudes on the individual's mood and anxiety level, there is no remar-kable study examining the effects of parental attitudes on basic psychological needs, life positions and depression. Therefore, the aim of this study is to investigate the relationship between these variables. The sample of the research consisted of 187 males and 276 females aged between 18-25 years. It was applied; Demographic Information Form to determine the demographic charac-teristics of the partipicants, Beck Depression Inventory to get information about the level of depression of partipicants, Leuven Adolescent Perceived Parenting Scale to get information about percieved parental attitude of participants, Basic Psychological Needs Scale to get information about the level of basic psychological needs of participants and Life Positions Scales to get information about the life positions of participants respectively. The results of the analysis showed that the effects of parental behaviors on depression were mediated by basic psychological needs and life positions.In addition, the results of the analysis revealed the mediating effect of basic psychological needs on the effect of parental attitudes on life positions.Finally, the mediating effect of life positions on the effects of ba-sic psychological needs on depression was indicated in the study. 96
- Published
- 2019
7. Eşlerde ilişki doyumunun belirleyicileri olarak yaşam pozisyonları ve temel psikolojik ihtiyaçlar
- Author
-
Karamehmetoğlu Çemberci, Merve, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Marital relationship ,Psikoloji ,Life ,Psychological needs ,Relationship satisfaction ,Life positions ,Psychology ,Marital satisfaction ,Basic needs ,Marriage - Abstract
Bu araştırmanın temel amacı, yaşam pozisyonlarının ve temel psikolojik ihtiyaçların eşlerde ilişki doyumunun belirleyicileri olup olmadığını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda hem kadının hem erkeğin yaşam pozisyonları ve temel psikolojik ihtiyaçlar ile olan ilişkisi araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini İstanbul'da yaşayan toplamda 400 kişiden oluşan 200 kadın ve 200 erkeğin oluşturduğu evli çiftler oluşturmaktadır. Araştırmada İlişki Doyumu Ölçeği, Yaşam Pozisyonları Ölçeği, Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği, ayrıca hazırlanmış olunan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Çalışmada verilerin analizi için 'Hiyerarşik Regresyon Analizi' tekniği uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda, temel psikolojik ihtiyaçların, alt boyutları (özerklik, yeterlilik, ilişki) kadınlara göre incelendiğinde, kadınların 'yeterlik ve ilişki' düzeyi yükseldikçe erkeklerin ilişki doyumunun anlamlı ve yüksek olduğu bulunmuştur. Erkeklere göre incelendiğinde 'özerklik' ve 'ilişki' boyutunun anlamlı olduğu ve kadınların ilişki doyumunun yüksek olduğu görülmektedir. Kadınların ilişki doyumunda yaşam pozisyonları belirleyiciyken, erkeklerin ilişki doyumunda yaşam pozisyonlarının belirleyici olmadığı görülmüştür.Anahtar kelimeler: İlişki Doyumu, Yaşam Pozisyonları, Temel Psikolojik İhtiyaçlar. The main purpose of this study is to examine whether life positions and basic psychological needs are determinants of relationship satisfaction in spouses. For this purpose, the relationship between life positions and basic psychological needs of both men and women were investigated. The sample of the study consists of married couples consisting of 200 women and 200 men. Relation of Relationship Satisfaction Scale, Life Positions Scale, Basic Psychological Needs Scale and personal information form prepared by the researcher were used in the study. Hierarchical Regression Analysis was used to analyze the data. As a result of the study, when the sub-dimensions of basic psychological needs (autonomy, competence, relationship) the data acquired from women show that the higher women's level of 'competence' and 'relationship' is, the higher and more meaningful men's relationship satisfaction gets. On the other hand, the data acquired from men show that the state of 'autonomy' and relationship' is meaningful and women's relationship satisfaction is high. While life positions of women were determinant in relationship satisfaction, it was seen that life positions were not determinant in relationship satisfaction of men. While life positions of women affect the satisfaction of men, life positions of men do not affect the satisfaction of women.Keywords: Satisfaction of Relationship, Life Positions, Basic Psychological Needs. 77
- Published
- 2019
8. Kişilik özellikleri ve ontolojik iyi oluşun gerilim tipi baş ağrısı üzerindeki etkisinin incelenmesi
- Author
-
Dağar, Gamze, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Nöroloji ,Psikoloji ,Neurology ,Psychology - Abstract
Bu çalışmada amaç, gerilim tipi baş ağrısı yaşayan bireylerin, ontolojik iyi oluş ve kişilik özellikleri ile ilişkisinin incelenmesidir. Bu araştırma 305 katılımcıdan oluşmaktadır, bunların 161'i erkek ve 144'ü kadındır. Çalışmada, veri toplama araçları, çalışmaya uygun olarak, 'demografik bilgi formu', 'McGill Ağrı Ölçeği Kısa Formu', 'Beş Faktörlü Kişilik Envanteri' ve 'Ontolojik İyi Oluş Ölçeği' kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre kişilik özellikleri ile gerilim tipi baş ağrısı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Kişilik özellikleri ile ontolojik iyi oluş değerlendirildiğinde, regresyon modeline ilişkin parametrelerde, ontolojik iyi oluş değişkenlerinden ikisi olan hiçlik ve canlılığın, baş ağrısının duyusal boyutunu anlamlı yordadığı görülmüştür. İkinci modelde, sadece hiçliğin algısal baş ağrısını anlamlı yordadığı görülmüştür. Araştırmada bulunan sonuçlara bakıldığında hiçlik ve canlılık düzeylerinin gerilim tipi baş ağrısını üzerinde etkili olduğu ortaya konulmuştur.Anahtar Kelimeler: Gerilim Tipi Baş Ağrısı, Ontolojik İyi Oluş, Beş Faktör Kişilik Özellikleri; Hiçlik; Canlılık The purpose of this study is to investigate the effect of ontological well-being on personality traits in individuals with tension-type headache. The study included 305 participants and they were 161 male and 144 female. 'Demographic information form', 'McGill Pain Scale-Short Form', 'Five Factor Personality Inventory', 'Ontological Well-being Scale' were used as data collection scales of the study. According to the findings of the study, no significant relationship was found between personality traits and tension type headache. When the ontological well-being with personality traits was evaluated, it would seen that two of ontological well-being variables, nothingness and activation significantly predicted the sensory dimension of headache in the parameters related to the regression model. The second model showed that only nothingness perceptual headache significantly regression. The findings demostrated that nothingness and vitality reduce the tension type headache.Key Words: Tension Type Headache, Ontological Well-Being, Five Factor Personality Characteristics; Nothingness; Activation 49
- Published
- 2019
9. Evli çiftlerde bağlanma stillerinin ve ontolojik iyi oluşun cinsel doyum üzerine etkisi
- Author
-
Yildirim, Hanife Kübra, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Marital relationship ,Psikoloji ,Married couples ,Ontological well being ,Psychology ,Attachment ,Attachment styles ,Orgasm ,Measurement and evaluation - Abstract
Bu araştırmada evli çiftlerin bağlanma stilleri ile ontolojik iyi oluş düzeylerinin cinsel doyum üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada, bağlanma stillerinin cinsel doyum üzerindeki etkisi araştırılırken, aynı zamanda bireyin yaşam projesinin yani ontolojik iyi oluşunun (OİO), geçmiş, şimdi ve gelecek tasavvurlarının cinsel doyumu üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Sonuç itibarıyla çiftlerin bağlanma stillerinin cinsel doyum üzerindeki etkisi ve ardından sürece yaşam projesi ölçeği (YPÖ-OWBS) katıldıktan sonra, cinsel doyumda açıklanan varyansa istatistiksel olarak anlamlı katkısı olup olmadığı incelenmiştir.Araştırmanın evrenini 2017-2018 yılı içerisinde çeşitli illerde (İstanbul, Ankara, Samsun, Bursa, İzmir, Eskişehir, Elazığ, Ordu, Düzce, Kocaeli, Sakarya) bulunanan evli çiftler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi tesadüfi olarak belirlenen evli çiftlere, ölçeklerin kapalı zarf içinde elden dağıtılarak gönüllülük esasına dayalı şekilde oluşturulmuştur. Örneklem 23-63 yaş arası 215 çiftten (215 kadın, 215 erkek N=430) oluşmaktadır. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri II (Yiye II), Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeği (kadın/erkek) ve Yaşam Projesi Ölçeği (YPÖ) kullanılmıştır. Bu araştırmanın verilerinden elde eldilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBM SPSS Statistics 22.0 programı kullanılarak analizler yapılmıştır. Kurulan modelinin sonucuna göre; evli çiftlerin bağlanma stillerinin ve ontolojik iyi oluş düzeylerinin cinsel doyumlarına etkisinin olduğu ve bu bağımsız değişkenlerin de bazı boyutlar çerçevesinde cinsel doyum üzerinde daha yüksek düzeyde etkili olduğu bulunmuştur. Toplam puanlar baz alınarak yapılan analiz sonuçlarına göre; YİYE II'nin alt boyutları olan kaçınmacı bağlanma ve kaygılı bağlanma bağımsız değişkenlerinin ilişkinin sıklığı alt boyutunun anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir. YİYE II'nin alt boyutu olan kaçınmacı bağlanma ve YPÖ'nün alt boyutu olan umut bağımsız değişkenlerinin, GRCDÖ'nin alt boyutu olan iletişimin anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir. YİYE II'nin alt boyutu olan kaçınmacı bağlanma ve YPÖ'nün alt boyutu olan hiçlik bağımsız değişkenlerinin, GRCDÖ'nin alt boyutu olan doyumun anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir. YİYE II'nin alt boyutları olan kaçınmacı bağlanma, kaygılı bağlanma ve YPÖ'nün alt boyutu olan hiçlik bağımsız değişkenlerinin GRCDÖ'nin alt boyutu olan kaçınma'nın anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir. YİYE II'nin alt boyutu olan kaçınmacı bağlanma ve YPÖ'nün alt boyutu olan umut bağımsız değişkenlerinin dokunma alt boyutunun anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir. In this study, married couples' attachment styles' and ontological wellbeing's effect on sexual satisfaction levels is investigated. In the study, while attachment styles' effect on sexual satisfaction is investigated, at the same time, it is aimed to reveal the effect of individual's life project i.e. ontological well-being and his concept of past, present and future on sexual satisfaction. In consequence, couples' attachment styles' effect on sexual satisfaction and then after the ontological wellbeing questionnaire has entered into the process, whether it has a statistically meaningful contribution to the variance on sexual satisfaction is investigated. Population of the study is composed of married couples, located in various cities in 2017-2018 (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskisehir, Elazig, Samsun, Ordu, Duzce, Kocaeli, Sakarya). Sample of the study is composed of randomly selected married couples. The questionnaires have been handed in sealed envelopes. The study is based on voluntariness. The sample is composed of 215 couples between the ages of 23-63. (215 female, 215 male N=430). In the study, Personal Information Form, Experiences in Close Relationships II Questionnaire (ECR-R), Golombok Rust Inventory of Sexual Satisfaction (female/male) and Ontological Wellbeing Scale (OWBS) are used. IBM SPSS Statistics 22.0 is used for statistical analyses when evaluating the findings reached through the data of this study. According to the results of the model created, it is found that married couples' attachment styles and wellbeing levels have an effect on their sexual satisfaction and also that certain sub-dimensions of these independent variables have a higher effect on sexual satisfaction. According to the results of the analyses based on total scores; it can be said that independent variables avoidant attachment and anxious attachment, which are ECR-R's sub-dimensions, are meaningful predictors of infrequency sub-dimension. It can be said that the independent variables, ECR-R's avoidant attachment sub-dimension and OWBS' hope sub-dimension, are meaningful predictors of GRISS' non-communication sub-dimension. It can be said that the independent variables, ECR-R's avoidant attachment sub-dimension and OWBS' nothingness sub-dimension are meaningful predictors of GRISS' dissatisfaction sub-dimension. It can be said that the independent variables, ECR-R's avoidant attachment and anxious attachment sub-dimensions and OWBS' nothingness sub-dimension are meaningful predictors of GRISS' avoidance sub-dimension. It can be said that the independent variables, ECR-R's attachment sub-dimension and OWBS' nothingness sub-dimensions are meaningful predictors of non-sensuality sub-dimension. 152
- Published
- 2019
10. Ontolojik iyi-oluşun duygusal zeka ile ilişkisi
- Author
-
Kayaoğlu, Meryem Feyzanur, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychology - Abstract
Bu araştırmanın amacı ontolojik iyi oluşun duygusal zeka üzerindeki etkisinin ortaya koyulmasıdır. Araştırma yaşları 14-18 arası değişen toplam 502 öğrenciden oluşmakta olup, bunların 215'i kız ve 287'si erkektir. Katılımcılara veri toplama aracı olarak Demografik Bilgi Formu, Ontolojik İyi-Oluş Ölçeği ve Duygusal Zeka Özellik Ölçeği–Kısa Formu olmak üzere beş ölçek uygulanmıştır. Araştırmada literatür çerçevesinde öne sürülen hipotezler araştırma verileri ile doğrulanmıştır. Yapılan analizlere göre duygusal zekanın ontolojik iyi oluş tarafından yordandığı sonucuna ulaşılmıştır. Ontolojik iyi oluşun alt boyutları ayrı ayrı değerlendirilecek olursa; aktivasyon, umut ve pişmanlık alt boyutları iyi oluşu yordamaktadır. Öte yandan, alt boyut olan hiçlik, iyi oluş düzeyine etki etmemektedir. Tüm sonuçlar ilgili literatüre göre tartışılmış ve uygulamaya yönelik ileride yapılabilecek çalışmalar önerilmiştir. The aim of this study was to determine the effect of ontological well-being on emotional intelligence. The research consisted of a total of 502 students whose ages ranged from 14-18, of which 215 were female and 287 were male. Five scales, Demographic Information Form, Ontological Well-Being Scale and Emotional Intelligence Feature Scale-Short Form were applied to the participants as data collection tool. In the research, hypotheses put forward within the framework of the literature were confirmed by the research data. In general, findings showed that emotional intelligence was predicted by ontological well-being. More sepecifically, if the sub-dimensions of ontological well-being are evaluated separately; activation, hope, and regret sub-dimensions predicted well-being. On the other hand, nothingness, which is a sub-dimension of the scale, did not affect the level of well-being. All results were discussed according to the relevant literature and future studies were suggested. 69
- Published
- 2019
11. Madde bağımlılığı tanısı almış bireylerde yaşam pozisyonları ile depresyon arasında ontolojik iyi oluşun aracılık rolünün incelenmesi
- Author
-
Konur, Naz Tilbe, Şimşek, Ömer Faruk, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Depression ,Life positions ,Ontological well being ,Psychology ,Drug addiction - Abstract
Bu çalışmanın amacı; madde bağımlısı bireylerin yaşam pozisyonları ile depresyonları arasında ontolojik iyi oluşun aracılık rolünün incelemektir. Araştırma nicel yöntemle tasarlanmış ve 230 kişiyle görüşülmüştür. Araştırmanın katılımcılarını Küçükçekmece Bağımlılıkla Mücadele Danışmanlık ve Rehabilitasyon Merkezi (BAYAMER) ve Balıklı Rum Hastanesi Vakfında tedavi gören madde bağımlılığı tanısı almış kişiler oluşturmaktadır. Verilerin toplanması için anket formu kullanılmıştır. Başta demografik form olmak üzere, kısa depresyon semptom ölçeği, yaşam pozisyonları ölçeği ve ontolojik iyi oluş ölçeğinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen yapısal modelde, madde bağımlılarının ontolojik iyi oluşunun, yaşam pozisyonları ve depresyonları arasındaki ilişkide istatsitiksel olarak anlamlı etkiye sahip olduğu görülmüştür. Sonuçlar ilgili alanyazına göre tartışılmış ve ileride yapılabilecek çalışmalar önerilmiştir. The purpose of this study is; the mediating role of ontological well-being between life positions and depressions of drug-addicted individuals. The research was designed with a quantitative method and interviewed with 230 people. Participants of research are addicted inviduals who treated at the Küçükçekmece Center for Combating Dependence Counseling and Rehabilitation and Balıklı Rum Hospital. Questionnare form was used to gather data. The form includes firstly demographic form, short depression symptom scale, life position scale and ontological well-being scale. In the structural model obtained as a result of the research, it has been found that ontological well-being of substance addicts have a statistically significant effect on life-position and depression relations. The results are discussed according to the related literature and future studies are suggested. 104
- Published
- 2018
12. Bağlanma stilleri ile cinsel doyum arasındaki ilişkide ontolojik iyi-oluş düzeyinin aracılık etkisinin yapısal eşitlik modellemesi ile test edilmesi
- Author
-
Demirtaş, Selda, Şimşek, Ömer Faruk, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Ontological well being ,Psychology ,Attachment ,Attachment styles ,Life satisfaction ,Marriage ,Structural Equation Model ,Orgasm ,Sexuality - Abstract
Bu çalışmada, bağlanma stilleri ve cinsel doyum arasındaki ilişkide ontolojik iyi oluş aracı değişkeninin etkisi eş datası ile yapısal eşitlik modellemesi çalışması ile incelenmiştir. Araştırmanın evrenini 2015-2016 yılı içerisinde İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Elazığ, Samsun gibi çeşitli illerde bulunanan evli çiftler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini çeşitli kurumlarda tesadüfi olarak belirlenen evli bireylere kapalı zarf içinde ölçeklerin elden dağıtılarak gönüllülük esasına dayalı olarak ulaşılmasını kapsamaktadır. Örneklem, yaşları 23-60 yaşarası değişen toplamda 165 çiftten (165 kadın, 165 erkek N=330) oluşmuştur. Bağlanma ve cinsel doyumarasındaki ilişkide ontolojik iyi oluşun aracılık rolünü ölçmek amacıyla çalışmada, Kişisel Bilgi Formu, Anne Babaya Bağlanma Ölçeği, Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeği (kadın/erkek), Ontolojik İyi-Oluş Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada literatür kapsamında öne sürülen hipotezler araştırma verileri ile doğrulanmıştr. Yapılan yapısal model analizine göre, bireylerin bağlanma stillerinin ontolojik iyi oluş üzerinden cinsel doyum ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma sonunda elde edilen tüm sonuçlar igili literatüre göre tartışılmış ve uygulamaya yönelik ileride yapılabilecek çalışmalar konusunda önerilerde bulunulmuştur. Effect of ontologıcal well being mediating variable on the relationship between attachment styles and sexual satisfaction was investigated in this study by utilizing partner's data. Research population consisted of married couples from various cities such as Istanbul, Izmir, Bursa, Eskişehir, Elazığ and Samsun, during the year 2015-2016. The sample population consisted of the randomly selected married couples from various institutions, to whom the scales were handed in closed envelopes based on a voluntary basis. The sample consisted of 165 couples (165 females, 165 males; N = 330) with ages ranging from 23 to 60 years. Personal Information Form, Parent Attachment Scale, Golombok-Rust Sexual Satisfaction Scale (female / male), and Ontological Wellbeing Scale were used for evaluating the mediating role of life project on the relationship between attachment and sexual satisfaction. Hypotheses developed in line with the literature were confirmed by the research data. As a result of the structural equation modeling, it was concluded that the relationship between individuals' attachment style and sexual satisfaction was mediated by the life project. Results attained by the study were thoroughly discussed in terms of related literature and suggestions for future research regarding application of these results were provided. 86
- Published
- 2018
13. Mutlak gerçek ihtiyacı ile depresyon ilişkisinde ontolojik iyi-oluş ve duygusal zekânın aracılık rolü
- Author
-
Şenol, Çağla, Şimşek, Ömer Faruk, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Emotional intelligence ,Depression ,Ontological well being ,Absolute real need ,Psychology - Abstract
Bu araştırmanın amacı, mutlak gerçek ihtiyacının depresyon üstündeki etkisinde ontolojik iyi oluş ve duygusal zekânın aracılık ilişkisinin olup olmadığını incelemektir.Çalışma yaşları 14-18 arası değişen toplamda 512 öğrenciden oluşmakta olup bunlardan 218'i kadın, 294'ü erkek katılımcılardır. Mutlak gerçek ihtiyacı ile depresyon ilişkisini ontolojik iyi oluş ve duygusal zekâ değişkeni aracılığı ile ölçmek amacıyla çalışmada katılımcılara veri toplama aracı olarak örneklemin demografik özelliklerini belirlemek için Demografik Bilgi Formu, mutlak gerçek ihtiyacı puanlarını belirlemek için Mutlak Gerçek İhtiyacı Ölçeği, Ontolojik İyi Oluş Ölçeği, ruh sağlığını ölçmek için Kısa Semptom Envanteri Depresyon Alt boyutu ve Duygusal Zekâ Özellik Ölçeği-Kısa Formu olmak üzere çalışmada toplam 5 adet ölçek kullanılmıştır. Araştırmada alanyazın kapsamında öne sürülen hipotezler araştırma verileri ile doğrulanmıştır.Yapılan yapısal model analizine göre, mutlak gerçek ihtiyacının ontolojik iyi oluş ve duygusal zekâ üzerinden depresyon ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.Tüm sonuçlar ilgili alanyazına göre tartışılmış ve uygulamaya yönelik ileride yapılabilecek çalışmalar önerilmiştir.Anahtar sözcükler: mutlak gerçek ihtiyacı, ontolojik iyi oluş, depresyon, duygusal zekâ The purpose of this study is to examine whether the effect of absolute real need on depression is mediated by ontological well-being and emotional intelligence. The study consisted of 512 students, ranging in age from 14 to 18, with 218 female and 294 male participants. In order to measure the relationship between absolute real need and depression by means of ontological well-being and emotional intelligence variables, the Demographic Information Form is used to determine the demographic characteristics of the sample as a participant data collection tool, the Absolute Actual Needs Scale, Ontological Well- Brief Symptom Inventory Depression Sub-dimension and Emotional Intelligence Feature Scale-Short Form were used in this study. Hypotheses put forward within the scope of literature in the study have been confirmed with the research data. According to the structural model analysis, it was concluded that the absolute need for real is related to depression through ontological well-being and emotional intelligence. All the results are discussed according to the related literature and future studies are suggested for implementation.Key words: absolute real need, ontological well-being, depression, emotional intelligence 71
- Published
- 2018
14. The meditor effect of personal sense of uniqueness in relationship between childhood trauma and subjective well-being: An investigation of structural equation modelling
- Author
-
Kahraman, Abdullah, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Adolescence Psychology ,Subjective well-being ,Psikoloji ,Childhood traumas ,Ergenlik Psikolojisi ,Psychology ,BF 724/.K34 ,Biricilik ,Uniqueness ,Structural Equation Model ,Child abuse - Abstract
Yüksek lisans tezi., Bakıma ve korunmaya ihtiyaç duyulan çocukluk çağında fiziksel, cinsel ve/veya duygusal olarak ihmale ya da istismara maruz kalan kişilerin sayısının dünya genelinde yüksek olduğu; bahsedilen travmatik yaşantıların yetişkinlikte birçok ruhsal ve bilişsel soruna sebebiyet verdiği alanyazınındaki birçok çalışmayla ortaya konulmuştur. Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olayların yetişkinlikteki etkileri çeşitli yaklaşımlar ile incelenmekte olup pozitif psikoloji literatürü, travmaların mutluluk ve iyi oluş hali ile ilişkisini incelemeye odaklanmıştır. Bahsedilen ilişkiye dair yapılan araştırmalar, zihinde bir proje olarak şekillenen yaşamın, geçmiş, şimdi ve gelecek olarak tahayyül edildiğini; duygusal ve bilişsel bir değerlendirmesinin yapıldığını belirtip travmatik yaşantıların yaşam projesinin bütünlüğünü bozduğunu ifade etmektedir. Sözü edilen duygusal ve bilişsel değerlendirme sonucunda bireyler, yaşamdan aldıkları doyum ve iyi oluş halleri hakkında bir kanıya ulaşırlar. Çocukluk çağında yaşanan travmalar ile öznel iyi oluş gösterenleri olan ontolojik iyi oluş ve yaşam doyumu yapıları arasındaki ilişkiler araştırılmış fakat bu ilişkiye aracılık eden değişkenlerin neler olabileceği tam olarak belirlenememiştir. Travmatik deneyimlerden sonra bireylerin negatif değişimler (örn. Travma sonrası değersizleşme) yaşadıkları fikrinden yola çıkarak bu değişimlerden birinin kişilerin biriciklik algıları ile ilgili olabileceği; travma ve öznel oluş ilişkisinde kişisel biriciklik algısının aracılık edeceği şeklinde bir hipotez oluşturulmuştur. Literatür desteğiyle oluşturulan hipotezi test etmek amacıyla 149 kadın, 93 erkek toplam 242 katılımcıya Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Kişisel Biriciklik Algısı Ölçeği, Ontolojik İyi Oluş Ölçeği ve Yaşam Doyumu ölçeğinden oluşan bir batarya uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda elde edilen yapısal modelde, çocukluk çağı travmalarının, biriciklik algısı üzerinden ontolojik iyi oluşa yaptığı etkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca çocukluk çağı travmasının, hem biriciklik algısı hem de ontolojik iyi oluş üzerinden yaşam doyumuna yaptığı etki ve biriciklik algısının, ontolojik iyi oluş üzerinden yaşam doyumuna yaptığı etkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir.
- Published
- 2018
15. Obsesive beliefs of the orthorexia nervosa by different gender by different gender
- Author
-
Akbalik, Aydeniz, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Obsessive behavior ,Psikoloji ,Beliefs ,Orthorexia nervosa ,Psychology ,Gender differences ,Scales ,Correlation analysis ,lipids (amino acids, peptides, and proteins) ,Multiple regression analysis - Abstract
Bu çalışmanın temel amacı obsesif inançlar ile ortoreksiya nevroza arasındaki ilişkinin cinsiyete göre incelemek amaçlanmıştır. Araştırmaya katılanların yaşları ''18-55'' arasında olup 400'ü kadın (% 61.5), 250'si erkek (%38.5) olmak üzere toplam 650 kişiden oluşmaktadır. Ortoreksiya nevroza düzeyini ölçmek amacıyla Ortho-15 Ölçeği, obsesif inanışlar düzeyini belirlemek amacıyla Obsesif İnançlar Ölçeği (OİÖ) kullanılmıştır. Ayrıca katılımcılar Demografik Bilgi Formunu doldurmuşlardır. Araştımanın analizi için ''Bağımsız Örneklemler T-Testi'', ''Çoklu Regresyon Analizi'' ve ''Korelasyon Analizi'' kullanılmıştır. Obsesif İnanç alt ölçek puanları ile Orto-15 puanları arasında cinsiyete göre anlamlı farklılık saptanmıştır. Cinsiyet değişkenine göre erkeklerin kadınlara göre daha yüksek oranla obsesif inanış alt ölçekleri ile ortoreksiya nevroza düzeyleri arasında ilişki belirlenmiştir. Erkek grubunda Obsesif inanış belirtileri arttıkça Ortoreksiya nevroza belirtilerinin de artış saptanmıştır. Anahtar Kelimeler; Ortoreksiya nevroza, Obsesif inanış The aim of this study was to investigate the relationship between obesity beliefs and orthorexia neurosis by sex. The ages of the participants are between 18 and 55, and there are 650 women (400 women, 61.5% men and 38.5% men). The Ortho-15 Scale was used to measure the level of orthorexia neurosis and the Obsessive Beliefs Scale was used to determine the level of obsessive beliefs. In addition, the participants filled out the Demographic Information Form.'' Independent Sampling T-Test '', '' Multiple Regression Analysis '' and '' Correlation Analysis '' were used for the analysis of the research.Obsessive belief subscale scores and Ortho-15 scores were significantly different by sex. According to the gender variable, the relationship between male obesity belief subscales and orthorexia neurosis levels was higher than that of females. As the number of obsessive beliefs in male group increased, the number of oropharyngeal neuroses increased.Keywords; Orthorexia nevroza, Obsessive belief 72
- Published
- 2018
16. Yatalak hastalara bakım veren kişilerin depresyon, yaşam projeleri, temel psikolojik İhtiyaçlar düzeyinin bakım yüklerine göre incelenmesi
- Author
-
Duman, Yağmur, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,After care ,Caregivers ,Psychological needs ,Depression ,Ontological well being ,Psychology ,Patient care ,Care work - Abstract
Bakım verme eylemi kişiler için zorlu bir süreç olabilmekte ve kişilerin olumlu ruh sağlığını etkileyebilmektedir. Bu süreç içerisinde kişiler psikolojik ve fiziksel olarak etkilenebilmektedir. Yapılan çalışmalar göz önüne alındığında duygudurum bozukluklarına yönelik çalışmalar mevcut iken, kişilerin özerklik, yeterlilik ve ilişkili olmadan oluşan temel psikolojik ihtiyaçlarının, ontolojik iyi oluşlarının ve depresyon düzeylerinin olumlu ruh sağlığı ile olan ilişkileri göz önüne alınarak yapılan bu araştırmanın amacı, yatalak hastalara bakım veren kişilerin bakım yüklerinin depresyon düzeyleri, yaşam projeleri ve temel psikolojik ihtiyaçları üzerinde etkili olup, olmayacağının araştırılmasıdır.Araştırmanın örneklemi 303(201 kadın, 102 erkek) kişi olmak suretiyle 16-78 yaş aralığında bakım veren kişilerden oluşmaktadır. Bakım veren kişilerin, bakım verme yüklerinin belirlenmesi için ` Bakım Veren Yükü Envanteri`, depresyon düzeylerini belirlemek amacıyla, `Beck Depresyon Envanteri`, ontolojik iyi oluş düzeylerini ölçmek için `Ontolojik İyi Oluş Envanteri` ve son olarak temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanma düzeyini ölçümlemek için `Temel Psikolojik İhtiyaçlar Envanteri` uygulanmıştır.Analiz sonuçları, bakım veren yükünün depresyon ve ontolojik iyi oluş üzerindeki etkisinin temel psikolojik ihtiyaçlar tarafından aracılık edildiğine dair bulgulara işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler ; Bakım Veren Yükü, Temel Psikolojik İhtiyaçlar, Ontolojik İyi oluş, Depresyon, Olumlu Ruh Sağlığı People who are primary caregivers may experience challenges and their mental health may be effected. During these challenging periods both their psychological and physical health may be influenced. While there are studies addressing mental health problems of the caregiver, this study investigates whether on not a number of factors influence the basic psychological needs, life goals and levels of depression of the caregivers of hospitilised patients by taking into account the relationship between their emotional health and their autonomy, competence, unrelated basic psychological needs, ontological well-being and their level of depression. The research subjects were made up of 303 caregivers (201 women, 102 men) between the ages of 16-78. In order to determine the level of care being given the subjects completed the `Caregivers Care Level Inventory`. To determine the level of the caregivers' depression, onotological well-being, and basic psychological needs the `Beck Depression Inventory`, `Ontological Well-being Inventory` and the `Basic Psychological Needs Inventory` were adminstered.Analysis of results indicated that the basic psychological needs of the caregivers were mediated by their level of depression and ontological well-being. Key Words ; Caregiver, Basic Psychological Needs, Ontological Well-being, Depression, Emotional Health 121
- Published
- 2018
17. Ebeveynlik stilleri ile sosyal fobi arasındaki ilişkinin temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyine göre incelenmesi
- Author
-
Hürcan, Sabriye Ece, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Parents ,Social anxiety ,Parenting ,Ergenlik Psikolojisi ,Phobia-social ,High schools students ,BF 724/.H87 ,Ebeveynlik ,Psikoloji ,Psychological needs ,Sosyal Fobi ,Psychology ,Social Phobia ,Adolescent Psychology - Abstract
Yüksek lisans tezi., Öz-belirleme kuramına göre, özerklik, yeterlilik, ilişkili olmadan oluşan temel psikolojik ihtiyaçların karşılanması insanları psikolojik sağlığa ve iyi oluşa götürmektedir. İnsanların bu temel ihtiyaçları deneyimleyebilmesi için çevresel destek gerekmektedir. Ailede, özellikle ebeveynlik stilleri, ihtiyaçların deneyimlenmesini etkileyen faktörlerden bir tanesidir. Bu araştırmanın amacı, ebeveynlik stilleri ile sosyal fobi arasındaki ilişkinin katılımcıların temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyine göre incelemektir. Araştırmanın örneklemi 270 (151 kız, 119 erkek) 14-18 yaşları arasındaki lise öğrencilerinden oluşmaktadır. Öğrencilerin sosyal fobi düzeyini belirlemek amacıyla ''Liebowitz Sosyal Kaygı Ölçeği'', anne ve babalarının tutumlarını belirlemek amacıyla ''Leuven Algılanan Ana Babalık Ölçeği'', temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyini belirlemek amacıyla ''Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği'' kullanılmıştır. Analiz sonuçları ebeveynlik stilleri ile sosyal fobi arasındaki ilişkinin ergenlerin temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin aracılık rolü babalar için istatistiksel olarak anlamlı bulunurken, anneler için anlamlı bulunmamıştır. Babanın sosyal fobi üzerindeki dolaylı etkisinde temel psikolojik ihtiyaçların aracılık ettiği bulunmuştur.
- Published
- 2018
18. Mediating role of ontological well-being and emotional intelligence in language use and depression relationship
- Author
-
Şahin, Ezgi Nur, Şimşek, Ömer Faruk, and Diğer
- Subjects
Depresyon ,Psikoloji ,Emotional intelligence ,BF 576/.S24 ,Duygusal Zeka ,Depression ,Language usage ,Ontological well being ,Psychology ,Life satisfaction ,Emotional Intelligence - Abstract
Yüksek lisans tezi., Bu araştırma dile dökülemeyen yaşantı ve duyguların, ruh sağlığı üzerinde nasıl etki bıraktığını tespit etme, bu çıkarımdan hareketle çözümleme ve olumsuz etkileri en aza indirgeme adına önerilerde bulunabilme bilinciyle yapılmıştır. Yapılan bu çalışmada dil kullanımının depresyona olan etkisi varoluşsal iyi oluş ve duygusal zekâ aracı değişkenleri üzerinden incelenmiştir. Çalışma, yaşları 14-19 arasında olan 512 ergen bireyden oluşmakta olup bu katılımcıların 218'i kadın, 294'i erkektir. Araştırmada ölçüm araçları olarak;Demografik Bilgi Formu, Dil Hakkındaki İnançlar Ölçeği (BAFL), Varoluşsal İyi-Oluş Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Duygusal Zekâ Özellik Ölçeği–Kısa Formu uygulanmıştır. Veriler SPSS 21.0'de düzenlenip yapılsal model bakımından test edilmek adına Lisrel 8.51 programından yararlanılmıştır. Elde edilen bulgularla hipotez doğrulanmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, dil kullanımı ile depresyon arasındaki ilişkinin arka planında varoluşsal iyi oluş ve duygusal zekânın aracılık etkisinin olduğu görülmüştür. Tüm sonuçlar literatüre göre tartışılmış, araştırma ve uygulamaya yönelik ileride yapılabilecek çalışmalar önerilmiştir.
- Published
- 2018
19. Lise öğrencilerinde algılanan anne baba tutumunun beden algısı üzerindeki etkisinde kişisel biriciklik algısının aracılık rolü
- Author
-
Balci, Berna, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Parents attitude ,Psikoloji ,Body image ,Psychology ,Scales ,Uniqueness ,Adolescents ,High schools students - Abstract
Bu tez çalışmasının temel amacı, lise öğrencilerinde algılanan anne baba tutumlarının beden algısı üzerindeki etkisinde birciklik algısının aracılık rolünü incelemektir. Araştırma 437 katılımcıdan oluşmaktadır, çalışma çoğunlukla Balıkesir ili içerisinde yer alan Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi ve Cumhuriyet Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören lise öğrencilerini kapsamaktadır. Araştırmada katılımcılara veri toplama aracı olarak 'Sosyo Demografik Bilgi Formu, Leuven Algılanan Ana Babalık Ölçeği, Beden Algısı Ölçeği ve Kişisel Biriciklik Algısı Ölçeği' uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda elde edilen yapısal modelde, algılanan anne tutumu ile beden algısı arasındaki ilişkide biriciklik algısının rolü istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur, ancak bu ilişki algılanan baba tutumu yönünden anlamlı sonuçlar çıkarmamıştır. The main purpose of this thesis study is, the mediating role of sense of uniqueness in perceived parental attitudes on body image in high school students. The research consists of 437 participants. The study mainly includes high school students who are studying at Sırrı Yırcalı Anatolian High School and Cumhuriyet Anatolian High School in Balıkesir. 'Socio- Demographic Information Form, Leuven Perceived Parenting Scale, Body Perception Scale and Personel Sense of Uniqueness Scale' were applied as participants data collection tool in the research. In the structural model obtained as a result of the research, the role of sense of uniqueness between perceived maternal attitude and the body image was found to be statistically significant, but this relationship didn't produce meaningful result in terms of perceived father attitude. 84
- Published
- 2018
20. The correlation of life positions with positive mental health and psychopathology
- Author
-
Yağmurlu, Özge, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychopathology ,Life positions ,Psychology ,Scales ,lipids (amino acids, peptides, and proteins) ,Mental health ,Transactional analysis - Abstract
Bu araştırmada temel amaç, yaşam pozisyonlarının olumlu ruh sağlığı ve psikopatoloji üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmaya, internet üzerinden oluşturulan form üzerinden 260 kadın, 160 erkek olmak üzere toplamda 420 kişi katılmıştır. Yaşam pozisyonlarını ölçmek amacıyla Yaşam Pozisyonları Ölçeği, olumlu ruh sağlığını ölçmek amacıyla Duygusal İyi Oluş Ölçeği, psikopatolojiyi ölçmek amacıyla Kişilik İnanç Ölçeği ve kişisel bilgileri belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan Demografik Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırmanın demografik değişkenlerinin analizi için ''Bağımsız Örneklemler T –Testi'' ve One Way ANOVA kullanılmıştır. Bu analiz sonuçlarına göre: ''ben okeyim, sen okeysin'' ve ''ben okeyim'' pozisyonlarının cinsiyete göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Yaşa göre bakıldığında ise bağımlı, antisosyal, histriyonik, borderline KB ve sen okey değilsin pozisyonunun yaşa göre farklılık gösterdiği bulunmuştur. Medeni duruma göre ise ''sen okey değilsin'' ve ''ben okeyim, sen okeysin'' pozisyonu medeni duruma göre farklılık gösterdiği bulunmuştur. Eğitim düzeyine göre ise antisosyal, histriyonik, paranoid, borderline, çekingen, bağımlı, pasif agresif KB boyutları ve yaşam pozisyonlarının ''ben okey değilim'', ''sen okeysin'', ''ben okeyim, sen okeysin'', ''ben okeyim, sen okey değilsin'', ''ben okey değilim, sen okeysin'' pozisyonlarının eğitim düzeyine bağlı olarak farklılık gösterdiği bulunmuştur. Şu anda yaşanılan yere göre bakıldığında ise yaşam pozisyonları, duygusal iyi oluş ve kişilik inançlarının şu anda yaşanılan yere göre farklılık göstermediği bulunmuştur. Gelir düzeyine göre ise çekingen, bağımlı, pagresif, şizoid, paranoid, borderline KB boyutları; yaşam pozisyonlarının ''ben okeyim, ''ben okey değilim'', ''sen okey değilsin'', ''ben okeyim, sen okeysin'', ''ben okey değilim, sen okeysin'', ''ben okey değilim, sen okey değilsin'' pozisyonları, duygusal iyi oluşun ise pozitif duygusal iyi oluş ve negatif duygusal iyi oluş boyutlarının gelir düzeyine bağlı olarak farklılık gösterdiği bulunmuştur. Yapısal eşitlik modeli analiz sonuçları ise yaşam pozisyonlarının olumlu ruh sağlığı ile psikopatoloji arasındaki ilişki üzerinde bir aracılık etkisi olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Transaksiyonel Analiz, Yaşam Pozisyonları, Olumlu Ruh Sağlığı, Psikopatoloji The main purpose of the present study is to examine the effect of Life Positions on Positive Mental Health and Psychopathology. The survey which was carved out through Internet consisted of 420 persons (260 female, 160 male). For the purpose of evaluating Life Positions, The Life Positions Scale; for Positive Mental Health, Emotional Well-being Scale; for Psychopathology, Personal Belief Scale; and for the purpose of determining Personal Information, The Demographic Information Form were applied by the researcher. `Independent Samples T-Test` and `One way ANOVA` were applied to analyse the Demographic factors. The positions of I am OK, You are OK, and I am OK vary across sexes according to the results of this analysis. It was found that addicted, anti-social, histriyonic, borderline personality disorders, and You are OK positions differ with regard to age. It was indicated that the positions of `You are not OK` and `I am OK, You are OK` differ as to marital status. It was found that shy, addicted, passive agressive, anti-social, histriyonic paranoid, borderline personality disorders formats and `I am not OK`, `You are OK `, `I am OK, You are OK` , `I am OK, You are not OK` , `I am not OK, You are OK` positions differ with regard to educational level. It was determined that Life Positions, Emotional Well-being, and Personal beliefs do not indicate any distinction in terms of living area. As for level of income , It was found that shy, addicted, agressive, schizoid, paranoid, borderline personality disorders formats, life positions of `I am OK`, `I am not OK`, `You are not OK`, `I am OK, You are OK`, I am not OK, You are not OK`, and positive emotional well-being, and negative emotional well-being are not affected by level of income. The results of the Structural Equation Model analysis had indicated that The Life Positions do not have any influence on the relation between Positive Mental Health and Psychopathology.Keywords: Transactional Analysis, Life Positions, Positive Mental Health, Psychopathology 90
- Published
- 2018
21. Madde bağımlılığı tedavisi görmüş bireylerde bilişsel davranışçı grup psikoterapisinin relaps eğilimi üzerindeki etkisinin sınanması
- Author
-
Avcı, Ezel, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Madde Bağımlılığı ,Cognitive behaviour therapy ,Substance Abuse ,Self-efficacy belief ,RC 480.5/.A93 ,Measurement and evaluation ,Psychotherapy ,Treatment ,Psikoloji ,Recurrence ,Psychology ,Drug addiction ,Therapy ,Psikoterapi - Abstract
Doktora tezi., Bu araştırmanın amacı, madde bağımlılığı tedavisi görmüş bireylerin madde kullanma eğilimlerinde (madde kullanma istekleri ve madde kullanma olasılıkları) bilişsel davranışçı grup terapisinin etkisi ve relapsla ilişkili olduğu düşünülen akılcı olmayan inançlar, psikolojik dayanıklılık, duygu düzenleme ve özyeterlilik değişkenlerinin bireylerdeki değişimlerinin incelenmesidir. Araştırma, deney ve kontrol grubu ile ön-test, son-test modeline dayalı deneysel bir çalışmadır. Araştırmada madde kullanmış ve tedavi olmuş gençlerin, psikolojik dayanıklılık, öz yeterlilik, akılcı olmayan inançlar ve duygusal düzenleme değişkenleri üzerinden relaps eğilim düzeylerini düşürmek amacıyla, Bilişsel Davranışçı modele dayalı grup terapisi uygulanmıştır. Adalet Bakanlığından alınan izinle Gaziantep denetimli serbestlik kapsamında bulunan madde kullanmış ve tedavi olmuş 18-24 yaş arasındaki toplam 24 katılımcının, 12 tanesi deney, 12 tanesi kontrol grubuna tesadüfi yöntemle atanmıştır. Çalışmadaki değişkenler kendini değerlendirme ölçekleri ile ölçülmüştür; Relaps öngörme ölçeği, Duygu düzenleme güçlüğü ölçeği, Yılmazlık Ölçeği, Genel özyeterlik ölçeği ve Akılcı olmayan inançlar ölçeği. Bu beş ölçek deney ve kontrol grubuna ön test olarak verilmiştir. Deney grubuna, araştırmacı tarafından bilişsel davranışçı grup terapisi oturumları haftada bir oturum olarak 13 hafta uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise madde bağımlılığı ve relapsa yönelik çalışma yapılmamış, bazı haftalarda araştırma konusu dışında konularda bilgilendirme yapılmıştır. Son test, deney grubunun uygulaması bittikten sonra deney ve kontrol grubuna verilmiştir. Uygulanan deneysel işlemin sonunda elde edilen bulgular "Karışık Ölçümler İçin Anova" ve "İlişkili Ölçümler için t testi" yöntemleriyle incelenmiştir. Yapılan analizler madde bağımlılığı tedavisi almış deney grubu katılımcılarında bilişsel davranışçı grup terapisi sonrası madde kullanma isteği ve madde kullanma olasılığı puanlarında anlamlı bir düşüş olduğu, kontrol grubunda ise anlamlı bir değişim olmadığı bulgulanmıştır. Relapsla ilişkili olduğu düşünülen değişkenler incelendiğinde, deney grubunda bilişsel davranışçı grup terapisi sonrası akılcı olmayan inanç ve duygu düzenleme güçlüğü puanlarında anlamlı bir azalma ve psikolojik dayanıklılığa ilişkin yılmazlık ölçeğinden aldıkları puanlarda anlamlı bir artış olduğu görülmüştür. Kontrol grubunda ise ön test ve son test arasında hiçbir değişkende anlamlı bir değişim bulunmamıştır. Çalışmada sadece özyeterlik değişkeninde çalışma öncesi ve sonrası deney ve konrol grupları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Sonuçlar bilişsel davranışçı kuram ve terapinin relapsa etkisi, çalışmada kullanılan değişkenlerin relaps ve bilişsel davranışçı yaklaşımla ilişkisi ile ilgili literatür göz önünde bulundurularak yorumlanmıştır.
- Published
- 2017
22. Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği'nin Türçeye uyarlanması geçerlik ve güvenirlik çalışması
- Author
-
Ardanıç, Pelin, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Adaptations ,Turkish ,Cognitive Psychology ,Bilişsel Psikoloji ,Cognitive Distortion ,Scales ,Reliability ,Validity ,Measurement and evaluation ,Psikoloji ,Bilişsel Çarpıtma ,BF 311/.A73 B55 ,Psychology ,Cognitive distortion - Abstract
Yüksek lisans tezi., Bu çalışmanın amacı Covin ve Dozois (2011) tarafından geliştirilen Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği'ni Türkçeye uyarlamak ve geçerlik-güvenirlik analizlerini yapmaktır. Çalışma, ölçeğin Türkçeye uyarlanması, kültür ile uyumu ve bunun sonucunda da daha güvenilir sonuçların elde edilmesini amaçlamaktadır. Bu çalışma kapsamında 10 bilişsel çarpıtma türü ve 5 ruh sağlığı değişkeni değerlendirilmiştir. Değerlendirilen depresyon, anksiyete, ruminasyon gibi ruh sağlığı değişkenleri ile bilişsel çarpıtmalar arasında anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bilişsel çarpıtmaların kendi aralarında yapılan analizler de anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya çıkarmıştır, yani bilişsel çarpıtmalar birbirlerini tetiklemekte ve bir düşünce tarzı olarak tüm hayatı etkilemektedirler. Uyarlaması yapılan ölçek ile bilişsel hataları tespit etmek mümkün olmaktadır. Böylece bilişsel çarpıtmaların neden olabileceği hastalıklar da önlenip tedbir alınabilecektir. Bu açıdan önemli olan bu çalışmada kullanılan ölçek ile hastanın bilişsel çarpıtmaları saptanıp bu yönde bir terapinin uygulanması da mümkün olabilecektir.
- Published
- 2017
23. İrrasyonel inanışların kişisel biriciklik algısına olan etkisi ve birbirleriyle olan etkileşimleri
- Author
-
Tari Hasköylü, Miray, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Identity perception ,Psikoloji ,Beliefs ,Interaction ,Psychology ,Uniqueness ,Personality traits ,Irrationality - Abstract
Bu çalışmada, kişisel biriciklik algısının, irrasyonel inançlarla ilişkisi ve birbiriyle olan etkileşimleri incelenmiştir. Literatürde kişisel biriciklik algısı ile ilgili çok az sayıda çalışma vardır. Bunun yanında rasyonel duygucu davranışçı terapide yer alan irrasyonel inançlar, ruh sağlığı alanında birçok araştırmaya konu olmuştur. Araştırmada Tutumlar ve İnanışlar Ölçeği 2; aşırı talepkarlık, rahatsız olmaya katlanamama, felaketleştirme ve kendi kendine derecelendirme irrasyonel inancına ek olarak başarı, rahatlık ve onaylanma irrasyonel talepleri ortaya çıkarmak için kullanılmıştır. Kişisel Biriciklik Algısı Ölçeği ise, kişinin kendisini ne ölçüde biricik – eşsiz hissettiğini ölçmek için değerlendirilmiştir. Demografik yapı ile ilgili analizlerin yanında çoklu doğrusal regresyon modelleri ve korelasyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Sonuçlara göre tüm irrasyonel inanışların, kişisel biriciklik algısı ile aralarında negatif yönde ilişkisi ortaya konmuştur. Ayrıca, aşırı talepkarlık, kendini derecelendirme, rahatsız olmaya katlanamama irrasyonel inanışlarına, onaylanma talebi eşlik ettiğinde kişisel biriciklik algısı değişkenini yordadığı görülmüştür. Başarı talebinin eşlik ettiği durumlarda ise tüm irrasyonel inanışların kişisel biriciklik algısı değişkenini yordamadığı görülmüştür. Rahatlık talebinin ise sadece aşırı talepkarlık irrasyonel inancı ile birlikteyken kişisel biriciklik algısı değişkenini yordadığına dair bulgulara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kişisel Biriciklik Algısı, İrrasyonel İnançlar, Rasyonel İnançlar In this research, relationship between personal sense of uniqueness and irrational beliefs has been investigated, moreover interaction between irrational beliefs and personal sense of uniqueness on has been analyzed. There are very few studies in the literature on the sense of personal uniqueness. Beside that, there are many research has been conducted on Rational Emotive Behavior Therapy's irrational beliefs in mental health field. The Attitudes and Beliefs Scale 2 has been used to reveal the irrational beliefs of demanding, low frustration tolerance, awfulizing, self raiting, achievement expectation, comfort expectation and approval expectation. The Personal Sense of Uniqueness Scale has been assessed to measure the extent to how a person feels himself unique. Addition to analyzing demographical structure of the data, multiple linear regression models and correlation analysis are conducted in this study. Results indicated that all irrational beliefs negatively correlated to personal sense of uniqueness variable. It was also found that the irrational beliefs of demanding, self-rating, and low frustration tolerance predicted the variability of personal self of uniqueness when accompanied by approval expectations. In cases where the achievement expectation is accompanied by a irrational belief, it is seen that all irrational beliefs can not predict the variance of personal perception. Comfort expectation has only been found to be a predictor of personal sense of uniqueness variability when combined with demanding irrational belief.Keyword: Personal sense of uniqueness, irrational beliefs 67
- Published
- 2017
24. Uniqueness Resources Scale (URS): A study for develoing an Uniqueness Resources Scale
- Author
-
Kiriştaş, Berk, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Ölçek Geliştirme ,BF 176/.K57 ,Psikoloji ,Psychometric measurements ,Scale development ,Scale Development ,Scales ,Psychology ,Biricilik ,Uniqueness ,Psikometrik Ölçümler ,Measurement and evaluation ,Psychometric Measurements - Abstract
Yüksek lisans tezi., Gerçekleştirilen çalışmada, bireylerin kendilerini hangi alanlarda ve hangi düzeyde biricik/özgün olarak değerlendirdiklerini anlayabilmek için Biriciklik Kaynakları Ölçeği (BKÖ) geliştirilmiştir. Biriciklik üzerine gerçekleştirilen çalışmalara değinildiğinde, literatürde; Biriciklik Algısı ve Biriciklik İhtiyacı'nın araştırıldığı ve ölçekler geliştirildiği görülmektedir. Gerçekleştirilmiş çalışmalar genel anlamı ile bireylerin, kendilerini biricik olarak algılayıp algılamadıklarını; biricik olmayı, bir ihtiyaç olarak değerlendirip değerlendirmediklerini ve kişilerin biricikliklerini ne düzeyde değerlendirdikleri yönünde veri sağlamaktadır. Gerçekleştirilen çalışmalara ek olarak, geliştirilen BKÖ ile bireylerin kendilerini, hangi alanlarda ve hangi düzeylerde biricik olarak değerlendirdiklerinin, içeriğinin anlaşılırlığı açısından da belirleyici olabileceği düşünülebilir. Gerçekleştirilen ön çalışmada; Ölçeğin İlk Formu 24 madde iken, ilk uygulamada edinilen verilerin analizleri doğrultusunda, madde sayısı 12 olarak belirlenmiştir. Bu 12 maddenin; 7 maddesi içsel-kişisel boyutu, 5 maddesi ise dışsal- kişisel boyutu oluşturmaktadır. Bireylerin kendilerini biricik olarak değerlendirmelerini sağlayan bu iki kaynaktan; içsel- kişisel boyut, bireylerin kendileri hakkında değerlendirmelerini içerirken, dışsal-kişisel boyut ise; bireylerin kendileri hakkında, çevre faktörünün etkisini de göz önünde bulundurduğu değerlendirmelerini içerdiği düşünülebilir. Araştırmanın ikinci uygulama aşamasında ise; random seçilen örneklem grubuna, Biriciklik Kaynakları Ölçeği ve farklı ölçekleri içeren bir ölçek bataryası uygulanmış, ölçekler arası korelasyon bulunduğu saptanmıştır. Ek olarak; elde edilen sonuçlar ile literatürde yer alan, benzer ölçek uygulamaları bulunan çalışmalara ait sonuçlar uyum göstermektedir. Son olarak; gerçekleştirilen test tekrar-test çalışmasında ise, Pearson Korelasyon katsayıları; hem içsel- kişisel (r= .82) ve dışsal-kişisel (r= .76) hem de toplam puanda (r= .83) yüksek korelasyon gösterdiği belirlenmiştir. Böylelikle; random seçilen, 478 katılımcının oluşturduğu farklı örneklem gruplarında gerçekleştirilen çeşitli uygulamalar sonucunda elde edilen verilerin analizi neticesinde, psikometrik bir ölçüm aracı elde edilmiştir.
- Published
- 2017
25. Travma sonrası hayata küsme bozukluğunun olumlu ve olumsuz ruh sağlığı üzerindeki etkisinde dünyaya ilişkin varsayımların aracılık etkisi
- Author
-
Erkmen, Yilmaz, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Depression ,World ,Psychology ,Mental health ,Psychological well being ,Post-traumatic embitterment disorder ,Structural Equation Model ,Trauma ,World view - Abstract
Bu çalışmanın amacı, dünyaya ilişkin varsayımların travma sonrası hayata küsme bozukluğu ile olumlu ve olumsuz ruh sağlığı arasındaki ilişki üzerindeki aracılık etkisini genel popülasyonda incelemekti. Araştırmanın örneklemini yaşları 18 ile 74 arasında değişen toplam 262 kişi (101 erkek ve 161 kadın) oluşturmaktadır. Katılımcılar travma sonrası hayata küsme bozukluğu, dünyaya ilişkin varsayımlar, duygusal iyi oluş ve depresyon şiddetini değerlendiren öz-bildirim ölçekleri doldurdular. Yapısal eşitlik modeli analizleri, dünyaya ilişkin varsayımların, travma sonrası hayata küsme ve depresyon şiddeti arasındaki ilişkiye aracılık ettiğini ortaya koymuştur. Öngörüldüğü gibi, analizler, dünyaya ilişkin varsayımların travma sonrası hayata küsme ile duygusal iyi oluş arasındaki ilişki üzerinde bir aracılık etkisi olduğunu göstermektedir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, dünyaya ilişkin varsayımların ruh sağlığı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu nedenle, dünyaya ilişkin varsayımların psikoterapide önemle ele alınması gereken bir konu olduğu anlaşılmaktadır.Anahtar Sözcükler: Travma sonrası hayata küsme bozukluğu, dünyaya ilişkin varsayımlar, depresyon, duygusal iyi oluş, yapısal eşitlik modellemesi. The aim of the present study was to examine the mediating effect of world assumptions on the relationship between the Post-Traumatic Embitterment Disorder and pozitive and negative mental health in general population. The sample of this research consists of totaly 262 individuals ( 101 men and 161 women) whose ages are ranging between 18 and 74. Participants completed self-report questionnaires that assessed post-traumatic embitterment disorder, world assumptions, emotional well-being and depression severity. Structural equation model analyses revealed that world assumptions mediate the relationship between post-traumatic embitterment and depression severity. As predicted, the analyses show that there is a mediating effect of world assumptions on the relationship between the post-traumatic embitterment and emotional well-being. According to the results of this study, world assumptions has a significant effect on mental health. For this reason, it is understood that world assumptions is a subject that should be taken seriously in psychotherapy.Keywords: Post-traumatic embitterment disorder, world assumptions, emotional well-being and depression, structural equation model. 88
- Published
- 2017
26. Bağlanma ile depresyon ilişkisinde ontolojik iyi oluş ve duygusal zekanın aracılık rolü
- Author
-
Doğan, Arzu, Şimşek, Ömer Faruk, Psikoloji Ana Bilim Dalı, and Ömer Faruk Şimşek
- Subjects
Duygusal zeka ,Depression ,Ontology ,Depression -- Psychology ,Attachment ,Attachment styles ,Bağlanma stilleri ,Psychological well being ,Measurement and evaluation ,Psikoloji ,Meditation ,Attachment anxiety ,Emotional intelligence ,Depresyon -- Psikoloji ,BF 576/.D64 ,Psychology - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2017
27. Borderline kişilik bozukluğu ve bipolar duygudurum bozukluklarında erken dönem uyumsuz şemaların karşılaştırılması
- Author
-
Soylu, Tuba, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Early maladaptive schemas ,Borderline personality disorder ,Bipolar disorder ,Psychology ,Personality disorders ,Personality - Abstract
Bu çalışma, erken dönem uyumsuz şemaların borderline kişilik bozukluğu (BKB) ile bipolar duygudurum bozukluğu (BB) üzerinde yordayıcı etkisinin olup olmadığını belirleyebilmek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla her iki bozukluğa ait şema boyutları elde edilmiş, daha sonra bu şema boyutları karşılaştırılarak bozuklukların şemalar açısından benzerlik ve farklılıkları tespit edilmiştir. Mevcut olan farklılıkların bozukluklar arasında ayırıcı tanı amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı değerlendirilmiştir. Araştırma için gerekli olan verileri toplamak amacıyla klinik alandan 32 BKB tanısı alan, 30 BB tanısı alan toplam 62 kişiye ulaşılmıştır. Katılımcılara Young Şema Ölçeği Kısa Form-3 (YŞÖ-KF3), Borderline Kişilik Envanteri (BKE) ve Duygudurum Bozuklukları Ölçeği (DBÖ) uygulanmıştır. Elde edilen veriler üzerinde bağımsız örneklemler için t-testi yapılarak değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Analizler sonucunda cezalandırıcılık ve yüksek standartlar dışındaki tüm şema boyutları BKB tanısı alanlarda BB tanısı alanlara göre anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Şema Ölçeği'nden elde edilen bu sonuç, şema boyutlarının klinik alanda sıklıkla birbirine karıştırılan bu iki bozukluk için yordayıcı nitelikte olduğunu ve ayırıcı tanı amacıyla kullanılabileceğini göstermektedir. Ayrıca BKB olanlarda BKE toplam puan sonuçları BB olanlara oranla anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Bu sonuç da BKE'nin BKB için tanı amacıyla kullanılabileceğini ve BKB'yi BB'den ayırt etmede işlevsel olduğunu göstermektedir. BKE sonuçları bu şekilde olmasına rağmen DBÖ puanlarının BKB olanlar ile BB olanlar arasında anlamlı olacak kadar farklılaşmadığı bulunmuştur. Bu sonuç DBÖ'nün bozukluklar üzerinde ayırt edici etkisinin olmadığını göstermektedir. Bulunan tüm bu analiz sonuçları bulgular kısmında ayrıntılı olarak açıklanmış, sonuç kısmında da mevcut literatür ışığında değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Erken Dönem Uyumsuz Şemalar, Bipolar Duygudurum Bozukluğu, Borderline Kişilik Bozukluğu, Şema Terapi. This study was conducted to specify whether early maladaptive schemas have a precursor impact on borderline personality disorder (BPD) and bipolar mood disorder (BMD). In accordance with this purpose, schema dimensions belonging to both disorders were obtained, the differences and similarities with regards to schemas were identified by compairing the dimensions of those schemas. It was evaluated whether the present differences can be used for the purpose of discriminative diagnosis among disorders.In order to collect data for the research, 32 participants, who were diagnosed as BPD and 30 participants, who were diagnosed as BMP, in total 62 participants were reached. Participants were applied Young Schema Quastionnaire-Short Form 3 (YSQ-SF3), Borderline Personality Inventory (BPI) and Mood Disorder Quastionnaire (MDQ). The relations between the variations were investigated on obtained data by applying t-test for independent samples. In consequence of the analysis, except for `punitiveness` and `high standarts`, all of the schema dimensions in BPD diagnosis areas were found substantially higher in comparison with BMD diagnosis areas. This finding obtained from Schema Quastionnaire result shows that schema dimension is such as predictor for those two disorders that is confused frequently in clinical area and can be used as definitive diagnosis. Additionally, it was found that the BPI results of the participants who had BPD were significantly higher than the participants who had BMD. This result indicated that BPI might be used for diagnosis of BPD and it is functional to distinguish BPD from BMD. Although BPI results were in this manner, it was found that MDQ scores did not become distinct as significant between the ones that had BPD and the ones who had BMD. This finding shows that MDQ is not a distinguishing factor upon disorders. All analysis results were explicated in the findings section, evaluated and discussed with literature in the results section.Key Words: Early Maladaptive Schemas, Bipolar Mood Disorder, Borderline Personality Disorder, Schema Therapy. 100
- Published
- 2017
28. Bilişsel çarpıtmalar ile psikopatoloji ilişkisinde farkındalık ve kendine olumsuz odaklanma düzeyinin aracılık etkilerinin yapısal eşitlik modeli ile test edilmesi
- Author
-
Koçöz, Duyunç, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psychopathology ,Cognitive Psychology ,Negativeness ,Bilişsel Psikoloji ,Cognitive Distortion ,Structural Equation Model ,Awareness ,BF 311/.K63 ,Psikoloji ,Bilişsel Çarpıtma ,Rumination ,Psychology ,Negative mood ,Cognitive distortion - Abstract
Yüksek lisans tezi., İrrasyonel düşünceler her insanda varolan bilişsel çarpıtmalardır. Zaman zaman artıp azalabilirler ve kişinin hayatına olan etkileri anlık ya da daha uzun vadeli olabilir. İrrasyonel düşüncelerin ruh sağlığı ile ilişkisi alanında yapılan çalışmalar sonucunda depresyon, anksiyete, bağımlılık, sosyal ilişkiler gibi birçok alanda olumsuz etkisi olduğu bulunmuştur. Araştırmalar genellikle ruh sağlığına olumlu ya da olumsuz etkisine odaklanmışlardır. Fakat irrasyonel düşüncelerin ruh sağlığını nasıl etkilediği yönünde araştırmalar kısıtlıdır. Bu çalışmanın amacı farkındalık ve öz-bilinçlilik kavramlarının irrasyonel düşüncelerin ruh sağlığına olan etkisinde aracı etkileri olup olmadığını araştırmaktır. Böylece, ruh sağlığını iyileştirmek amaçlı irrasyonel düşüncelere müdahale edilirken odaklanılabilecek kavramlar ortaya çıkacaktır. Araştırmanın örneklemi gönüllü 288 katılımcıdan oluşmaktadır. Bireylerin bi-lişsel çarpıtmaları, depresyon, farkındalık, ruminasyon, olumsuz duygu ve mut-lak gerçek ihtiyaç düzeyleri ölçülmüştür. Yapılan yapısal eşitlik modeli sonu-cunda irrasyonel düşüncelerin ruh sağlığı üzerinde etkisi olduğu, ayrıca farkın-dalık ve öz-bilinçlilik düzeylerinin irrasyonel düşünce ve ruh sağlığı ilişkisine aracılık ettiği/aracı bir rolünün olduğu bulunmuştur.
- Published
- 2017
29. Existential anger: a scale development study
- Author
-
Deniz, Beyza Naz, tez danışmanı Ömer Faruk Şimşek, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Öfke -- Psikoloji ,BF 575/.D46 ,Psychology ,Anger -- Psychology - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
30. Tepki stilleri ölçeği'nin Türkçe adaptasyon çalışması
- Author
-
Taşci, Yiğit, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Depression ,Rumination ,Psychology ,Scales ,Response ,Anxiety - Abstract
Kişinin ruh sağlığındaki değişen özelliklerinin farkına varması, kişisel gelişim açısından önemli olduğu kadar depresyona karşı korunmayı da sağlar.Bu çalışmanın amacı, depresyonun devamında en önemli faktörlerden birisi olarak belirtilen depresyona tepki biçimlerini ölçmek amacıyla geliştirilmiş olan Tepki Stilleri Ölçeği'nin kısa formunun Türkçe'ye adaptasyonunun yapılarak geçerlik ve güvenirliğinin belirlenmesidir. Türkiye'nin çeşitli illerinden gönüllülük esasıyla toplam 299 katılımcıya ulaşıldığı bu çalışmada, ölçek maddelerini uygun doldurmayan ya da çoğunu boş bırakan katılımcıların analizlere dahil edilmemesi sonucunda, 195'i (%67.7) kadın, 93'ü (%32.3) erkek olmak üzere toplam 288 katılımcı yer almıştır. Yaşları 16 ile 55 arasında değişen katılımcıların yaş ortalaması 26'dır.Yapılan açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi sonuçları, ölçeğin orijinal faktör yapısının Türk kültüründen toplanan verilerle de desteklendiğini göstermiştir. Ayrıca Anova sonuçlarına göre Anksiyete, Depresyon ve Ruminasyon açısından yetişkinler ve ergenler arasında anlamlı farklılıklar belirlenmiştir. Mutlak Gerçek İhtiyacı açısından ise genç yetişkinler ve yetişkinler arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Anksiyete, Depresyon, ve Ruminasyon ergenlerde yetişkinlere oranla yüksek çıkmıştır. Mutlak gerçek ihtiyacı ise genç yetişkinlerde, yetişkinlere oranla yüksek çıkmıştır. Elde edilen sonuçlara göre yaş ilerledikçe sağlıksız düşünmenin ve duygudurum bozukluklarının azaldığını göstermektedir. The aim of this study is the continuation of depression that was developed to measure the response form one of the most important factors in making the validity indicated depression Response Styles Questionnaire short form of the Turkish adaptation and to determine its reliability. It is aware of the changing demographics in the person's mental health, as it is important for personal development, also provides protection against depression.Turkey's various provinces of voluntary participants is reached in this study with a total of 299, as a result of the scale items not included in the analysis of the participants left empty or most suitable filling, 195 (67.7%) women and 93 (32.3%) including men had received a total of 288 participants. The average age of participants ranging between the ages of 16 and 55 is 26 .According to ANOVA results in anxiety, Depression and Rumination in terms of significant differences between adults and adolescents were observed. In terms of absolute truth needs are significant differences between young adults and adults. Anxiety, Depression and Rumination was higher in those adolescents than adults. Absolute real needs in young adults is higher than adults. According to the results, age progresses unhealthy thinking and mood disorders are decreased. 68
- Published
- 2016
31. Ergenlerde ebeveyne bağlanma ile depresyon arasındaki ilişkide dil kullanımı ve içgörünün aracılık etkisi
- Author
-
Arifoğlu, Berat, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Parents ,Parental bonding ,Psikoloji ,Depression ,Language usage ,Psychology ,Attachment ,Attachment styles ,Adolescents ,Insight ,Measurement and evaluation - Abstract
Literatürde bağlanma ile depresyon arasındaki ilişkiye sıklıkla bakılmıştır. Ancak bu ilişkinin arka planında hangi mekanizmaların olduğu bilinmemektedir. Bu araştırmanın amacı: bu ilişkide dil kullanımı ile içgörünün aracılık etkisini incelemektir. Araştırmanın hipotezleri şu şekildedir: Ebeveyne Bağlanma (EB) ile depresyon arasındaki ilişkiye Dil ile Yaşantılar Arasındaki Boşluk (DİYAB) ve İçgörü değişkenleri aracılık etmektedir. EB ile içgörü arasındaki ilişkiye DİYAB aracılık etmektedir. DİYAB ile depresyon arasındaki ilişkiye içgörü aracılık etmektedir. Araştırmanın verileri İstanbul ve Sakarya illerinde 4 liseye gidilerek, 14-19 yaşları arasında 512 ergen bireyden toplanan anketlerden oluşmaktadır. Ankette bulunan ölçekler: Demografik Bilgiler, Ebeveyne Bağlanma, Kısa Semptom Envanteri (Depresyon alt ölçeği), DİYAB, BIPM (İçgörü alt ölçeği) 'dir. Söz konusu model, LISREL kullanılarak iki aşamalı yaklaşıma göre test edilmiştir. Son olarak, bu iki aracılık etkisi kadar güçlü olmasa da, içgörünün de DİYAB ile depresyon arasındaki ilişkiye kısmı aracılık etkisi gösterdiği, söz konusu değişkenler arasındaki ilişkinin (r = .68), bu aracılığın etkisi ile bir miktar düştüğü (β = .49) belirlenmiştir. Bu sonuçlar: EB değişkeni ile depresyon arasındaki ilişkide ergen bireylerin dil kullanımının önemine işaret etmekte, literatür desteği ile öngörüldüğü gibi, sağlıklı bağlanma figürlerinin ergenlerin dil kullanımını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Böylesi bir etki ise, hem doğrudan, hem de içgörü aracılığıyla depresyona katkıda bulunmaktadır.Anahtar Kelimeler:Ebeveyne bağlanma, depresyon, dil kullanımı, içgörü Literatürde bağlanma ile depresyon arasındaki ilişkiye sıklıkla bakılmıştır. Ancak bu ilişkinin arka planında hangi mekanizmaların olduğu bilinmemektedir. Bu araştırmanın amacı: bu ilişkide dil kullanımı ile içgörünün aracılık etkisini incelemektir. Araştırmanın hipotezleri şu şekildedir: Ebeveyne Bağlanma (EB) ile depresyon arasındaki ilişkiye Dil ile Yaşantılar Arasındaki Boşluk (DİYAB) ve İçgörü değişkenleri aracılık etmektedir. EB ile içgörü arasındaki ilişkiye DİYAB aracılık etmektedir. DİYAB ile depresyon arasındaki ilişkiye içgörü aracılık etmektedir. Araştırmanın verileri İstanbul ve Sakarya illerinde 4 liseye gidilerek, 14-19 yaşları arasında 512 ergen bireyden toplanan anketlerden oluşmaktadır. Ankette bulunan ölçekler: Demografik Bilgiler, Ebeveyne Bağlanma, Kısa Semptom Envanteri (Depresyon alt ölçeği), DİYAB, BIPM (İçgörü alt ölçeği) 'dir. Söz konusu model, LISREL kullanılarak iki aşamalı yaklaşıma göre test edilmiştir. Son olarak, bu iki aracılık etkisi kadar güçlü olmasa da, içgörünün de DİYAB ile depresyon arasındaki ilişkiye kısmı aracılık etkisi gösterdiği, söz konusu değişkenler arasındaki ilişkinin (r = .68), bu aracılığın etkisi ile bir miktar düştüğü (β = .49) belirlenmiştir. Bu sonuçlar: EB değişkeni ile depresyon arasındaki ilişkide ergen bireylerin dil kullanımının önemine işaret etmekte, literatür desteği ile öngörüldüğü gibi, sağlıklı bağlanma figürlerinin ergenlerin dil kullanımını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Böylesi bir etki ise, hem doğrudan, hem de içgörü aracılığıyla depresyona katkıda bulunmaktadır.Keywords: Parental attachment, depression, language use, insight 71
- Published
- 2016
32. Lezbiyen, gey biseksüel örnekleminde bağlanma stilleri ile depresyon arasındaki ilişkide içselleştirilmiş homofobi ve öz anlayışın aracı rolü
- Author
-
Set, Zeynep, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Self compassion ,Psychology ,Attachment styles ,Homophobia ,Lesbian, Gay, Bisexsual, Transsexsual and Transgender - Abstract
Bu çalışmanın temel amacı, lezbiyen, gey ve biseksüel (LGB) bireylerde, bağlanma stilleri ile depresyon arasındaki ilişkide içselleştirilmiş homofobi ve öz anlayışın aracılık etkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu yaşları 18-30 (X ̅=22.73, Ss=3.54) arasında değişen toplam 886 LGB (lezbiyen, gey ve biseksüel) birey oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE II), Öz Anlayış Ölçeği, İçsel Homofobi Ölçeği (Geyler ve Biseksüel erkekler İçin), Lezbiyenler İçin İçsel Homofobi Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanmış Demografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında belirlenen modellerin test edilmesinde Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ve tahminleme yöntemi olarak En Çok Olabilirlik Metodu (Maximum Likelihood) uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarında, erkek örneklemde kaygılı bağlanma ile depresyon arasındaki ilişkide içselleştirilmiş homofobinin kısmi aracılık etkisinin olduğu; öz anlayışın ise bu ilişkide aracılık etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Kadın örnekleminde ise kaçınmalı bağlanma ile depresyon arasında, öz anlayış ve içselleştirilmiş homofobi üzerinden bir dolaylı etkinin olduğu; kaygılı bağlanma ile depresyon arasında ise sadece içselleştirilmiş homofobi üzerinden bir dolaylı etki olduğu belirlenmiştir. Ulaşılan sonuçlar ilgili literatür çerçevesinde tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur. The main purpose of this study was to investigate the mediating role of internalized homophobia and self-compassion in the relationship between attachment styles and depression among lesbian, gay and bisexual individuals. The participants of the study consisted of 886 LGB individuals whose ages range from 18 to 30 (X ̅=22.73, Sd=3.54). In collecting the data, Experiences in Close Relationships Inventory (ECRI- II), Self-Compassion Scale, Internalized Homophobia Scale (for Gay and Bisexual men), Lesbian Internalized Homophobia Scale, Beck Depression Inventory and Demographic Information Form developed by the researcher were used. Within the context of the study, Structural Equation Modelling (SEM) was performed to test the proposed models and Maximum Likelihood was implemented as estimation method. In the findings of the study, it was found that internalized homophobia partially mediated the relationship between anxious attachment and depression among men whereas self-compassion didn't play a mediating role in this relationship. On the other side, an indirect effect through self-compassion and internalized homophobia appeared in the relationship between avoidant attachment and depression while another indirect effect was found in the relationship between anxious attachment and depression among woman by means of only internalized homophobia. Results were discussed in the frame of relevant literature and suggestions were made. 135
- Published
- 2016
33. Yetişkin çiftlerde erken dönem ebeveyne bağlanma ile cinsel doyum arasındaki ilişki: Bağlanma stillerinin aracılık etkisinin yapısal eşitlik modeli ile test edilmesi
- Author
-
Kırna, Merve, Şimşek, Ömer Faruk, Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı, and Ömer Faruk Şimşek
- Subjects
Parental bonding ,BF 692/.K57 ,Psikoloji ,Adult attachment ,Psychology ,Sex -- Psychoanalysis -- Parenting period ,Orgasm ,Cinsellik -- Psikanaliz -- Ebeveynlik dönemi - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
34. Babası cezaevinde olan ergenlerin temel psikolojik ihtiyaçlarına ebeveynlerinden aldığı destek ile uyum düzeyleri arasındaki ilişkide biriciklik algısının aracılık etkisi
- Author
-
Şahin, Burcu, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychology - Abstract
Yapılan bu araştırmada babası cezaevinde olan ergenlerin temel psikolojik ihtiyaçlarına ebeveynlerinden aldığı destek ile uyum düzeyleri arasındaki ilişkide biriciklik algısının aracılık etkisi incelenmiştir.Bu araştırma, İstanbul ilinde yaşayan 14- 18 yaş arası babası cezaevinde olan 100 ergenden oluşmaktadır.Bu çalışmada ergenlere, demografik soru formu , Reynolds Ergenler İçin Uyum Tarama Envanteri (REUTE), temel psikolojik ihtiyaçlar ölçeği , kişisel biriciklik algısı(SOU) ölçeği uygulanmıştır.Toplanan veriler lisrel 8.51 programı ve Spss 22.0 programından yararlanılarak analizler yapılmıştır. Bu çalışmanın sonucuna göre babası cezaevinde olan ergenlerin temel psikolojik ihtiyaçlarına anne babalarından aldığı destek ile uyum düzeyleri arasındaki ilişkide biriciklik algısının aracılık etkisi olduğu görülmüştür.Yapısal eşitlik modeline göre analiz edilmiştir In This research,the effect was investigated the mediating role of sense of uniqueness between basic psychological needs and parental support, adaptation level for adolescents whose fathers are imprisoned.This research consist by 100 adolescent children of father in prison ages between 14-18 years old from Istanbul. In this research demographic question form, Reynolds adaptive Survey Scale for Adolescents, basic psychological needs scale, personel sense of uniqueness scale were Applied. The obtained results were analyzed on `lisrel 8.51 pragram`and `spss 22.0`The result of this research,they have been shown to have effect the mediating role of sense of uniqueness between basic psychological needs and parental support, adaptation level for adolescents whose fathers are imprisoned.Analyzed has been based ` Structural Equation Model ` 72
- Published
- 2016
35. Travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon arasındaki ilişkide ontolojik iyi-oluşun aracılık etkisi: Bir yapısal eşitlik modellemesi çalışması
- Author
-
Açıkgöz Karaoğlu, Bilge, Şimşek, Ömer Faruk, Psikoloji Ana Bilim Dalı, and Ömer Faruk Şimşek
- Subjects
Stres ,Depresyon ,Psikoloji ,Ontology ,Depression ,Psychology ,Ontoloji ,BD 422/.A25 ,Stress - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
36. Yetişkin bireylerde tanrıya bağlanma ile ruh sağlığı arasındaki ilişkisinde ölüm kaygısı ve mutlak doğru ihtiyacının aracılık etkisinin yapısal eşitlik modellemesi ile test edilmesi
- Author
-
Hazer, Pelin, Şimşek, Ömer Faruk, Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı, and Ömer Faruk Şimşek
- Subjects
Psikoloji ,BF 789/.H39 ,Psychology ,Ölüm -- Psikolojik yönler ,Death -- Psychological aspects - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
37. Testing of the childhood trauma in correlation to mental health in terms of ontological well being by using structural equation model
- Author
-
Topal, Ece, Ömer Faruk Şimşek, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Ontology ,Clinical psychology ,Psychology ,BD 422/.T67 ,Ontoloji - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
38. Suça sürüklenmiş çocuklarda annenin ontolojik iyi-oluşu ile çocuğun öz-kontrol düzeyi arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaçlar ve biriciklik algısının aracılık etkilerinin belirlemesi
- Author
-
Tuncel, Tuğçe Rabia, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Clinical psychology ,Psychology - Abstract
Yapılan bu araştırmada Suça sürüklenen çocukların suç işleme nedenleri psikolojik olarak çeşitlik alanlarına bakılmış olup annelerinin çocuklar üzerinde suç işlemelerine etkisi incelenmiştir. Suç işleyen çocukların örneklemini İstanbul ilinde bulunan mahkeme kararı ile danışmanlık tedbiri alan suça sürüklenmiş 100 çocuk ile bu çocukların annelerinin katılımı sağlanmıştır. Veri toplama araçları olarak çocuklara demografik soru formu, Öz-Kontrol Ölçeği, Biricilik Ölçeği, Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği; annelerine ise Ontolojik iyi oluş ölçeği uygulanmıştır. Veriler SPSS 22.0 paket programından ve Lisrel 8.51 paket programından yararlanılarak analizler yapılmış ve sonuçlar elde edilmiştir. Edinilen bulgularla hipotez doğrulanmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, suça sürüklenen çocukların annelerinin ontolojik iyi oluş' u çocuğun öz kontrol düzeyi arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaçların ve biriciklik algısının aracılık etkisinin olduğu görülmüştür. This study was investigated the effects of deliquent the effect of something on mothers about the juvenile pushed to crime psychologically groomed at the various areas.In this research giving counseling measures who 100 juvenile pushed to crime and its involvement of its mother was provided.Demogrophic questionnaire, self-control scale, uniqueness scale, basic psychological needs scale, the weller being of its mother ontological scale was administered to children as data collection tools.SPSS 22.0 software packet and LISREL 8.51 software package made analysis ane the results were obtained.Hypothesis with the verities has been tred tp be confinmed.Accordig to veritie made as a reesult of research, it was seen that there were mediating effect of basic psychological needs and un,queness of perception on ontologically weller being of mothers of childeren juvenile pushed to crimein the relat,onship between the child's level of self-control. 81
- Published
- 2016
39. İşitme engelli bireylerde dil kullanımı ile depresyon arasındaki ilişkide saldırganlık eğiliminin etkisi: Bir yapısal eşitlik modellemesi çalışması
- Author
-
İpek Timur, Aylin, Şimşek, Ömer Faruk, Psikoloji Ana Bilim Dalı, and Ömer Faruk Şimşek
- Subjects
Depresyon ,Psikoloji ,Depression ,İşitme engelliler ,RC 537/.I64 ,Psychology ,Deaf people - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2016
40. The role of religious outlook in the impact of world assumptions, personality, need for absolute truth, sense of uniqueness on depression and well being
- Author
-
Şahin, Begüm, Ömer Faruk Şimşek, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Depression ,Well-being ,Depression -- Psychology ,Psychological well being ,Religion ,Religion -- Psychology ,Psikoloji ,Religious life ,Depresyon -- Psikoloji ,Din -- Psikoloji ,BF 575/.S24 ,Psychology ,Uniqueness ,Personality traits ,Understanding of religion ,Religious faith ,World view - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2015
41. A new scale based on Rational Emotive Behavior Therapy and Self-Determination Theory: Devolepment of Rational Emotive Self Determination Scale (RESD)
- Author
-
Artiran, Murat, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Scale development ,Clinical psychology ,Psychology ,Scales ,Rational emotive behavioral therapy ,Psychological scales ,Measurement and evaluation - Abstract
Bu çalışmada, Öz-Belirlenim Kuramı (ÖBK) ile Akılcı Duygucu Davranışçı Kuram (ADDK) biraraya getirilerek, Akılcı Duygucu Öz-Belirlenim Ölçeği (ADÖB) olarak isimlendirilen bir ölçek ortaya konuldu. Araştırma sadece bir ölçek geliştirmesi olarak değil ancak iki kuramın ilerde birlikte değerlendirebileceği yeni bir psikoterapötik yaklaşıma öncülük etmesi beklentisi ile gerçekleştirildi. ADÖB'ün amacı temel psikolojik ihtiyaçlar olarak ÖBK'da belirtilen özerklik, yeterlilik ve ilişkili olma ihtiyaçlarının ışığında, ergenlik çağındaki çocuklarda akılcı olmayan inanışları ölçmektir. Maddelerin yazım aşamasında kuramsal temeller dikkate alınarak ölçeğin üç alt boyutu, özerklik ihtiyacı akılcı olmayan inanışları, yeterlilik ihtiyacı akılcı olmayan inanışları ve ilişkili olma ihtiyacı akılcı olmayan inanışları olarak adlandırıldı. ADÖB'ün 51 maddesinin psikometrik nitelikleri test edildi. Bu çalışma, klinik (N=220) ve klinik olmayan (N=383) örneklem üzerinde gerçekleştirildi. ADÖB'ün faktör yapısını, güvenilirliğini ve yapısal geçerliliğini değerlendirmek için dört çalışma gerçekleştirildi. Bu çalışmada, geçerlilik ve güvenilirlik analizleri araştırmanın hipotezini desteklemiş ve olumlu sonuçlar vermiştir. Açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri üç faktörlü yapıyı işaret etmektedir. Eklerde rapor edildiği gibi, hem klinik olmayan hem de klinik örneklemde madde düzeyinde gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizleri, özellikle klinik örneklem veri setinde çok açık bir şekilde üç faktörlü yapıyı ortaya koymuştur. Güvenlirlik analizleri iç tutarlılık değerlerinin ölçeğin alt grupları arasında .76 ve .88 arasında değiştiğini göstermektedir. Test-tekrar test yöntemine dayalı güvenilirlik katsayıları ise özerklik ihtiyacı akılcı olmayan inanışları boyutu için .88, ilişkili olma ihtiyacı akılcı olmayan inanışları boyutu için .77, yeterlilik ihtiyacı akılcı olmayan inanışları boyutu için .91 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuçlar ADÖB'ün test-tekrar test güvenilirliklerinin yüksek olduğunu ve ölçeğin kararlı ölçümler yapabildiğini göstermiştir.Dış kriter geçerliliği çalışmasında ADÖB'ün şu ölçeklerle ilişkisine bakılmıştır: Reynolds'un Ergenler İçin Uyum Süreçleri Taraması Ölçeği (REİDTÖ), Duygu Durum Rahatsızlıkları Profili Ölçeği (DDRP), anne ve babadan algılanan Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği (TPİÖ). Sonuçlar ADÖB'ün bu üç ölçek ile orta ve yüksek derececede ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. Araştırma sonuçlarına göre, ölçek, psikoterapi alanına ADDT ve ÖBK'nın kuramsal çerçevelerinin bir araya getirildiği farklı bir yaklaşımı önerebilir. In this study, Rational Emotive Behavioral Theory (REBT) and Self-determination Theory (SDT) brought together in order to develop a new scale operationalized as Rational Emotive Self Determination Scale (RESD). Purpose of research is not only to develop a scale but also to lead a new psychotherapeutic approach which would be an integration of REBT and SDT in future. The scale's aim is that among adolecsents, measuring irrational beliefs in the light of autonomy, competence and relatedness as basic psychological needs which underlined in SDT. The psychometric properties of 51 items of RESD was tested. The study conducted on clinical (N=220) and non-clinical (N=383) sample. Four studies were conducted to confirm the factor structure of the RESD, reliability of the scale and to assess its construct validity. In the study, in terms of the validity and reliability analyzes confirmed theoretical expectations and have yielded positive results. Results of exploratory and confirmatory factor analyses demonstrated that this scale yielded three factors. As reported in the appendix, both non-clinical and clinical sample of the resulting structures on the data item-level exploratory factor analysis, especially in the clinical sample data sets very clearly revealed the structure of the three factor structure. Reliability analyses showed internal consistency coefficient ranging from .76 to .88 among subscales. Test–retest reliability was conducted to examine the reliability of subscales showed that reliability coefficents are .88 for irrational beliefs of autonomy needs, .77 for irrational beliefs of relatedness needs and .91 for irrational beliefs of competence needs, which can be concluded the test-retest reliability of RESD was high. Test- retest analysis has provided sufficient evidence that RESD can make stable measurements.In order to confim its concurrent validity, RESD was tested with, first, Reynolds Adolescent Adjustment Screening Inventory (RAASI), Profile of Affective Distress (PAD), Basic Psychological Needs Scale (BPNS) which addresses need satisfaction of competence, autonomy, and relatedness from parents. The results showed that correlation between RESD and these three scales is ranging from medium to high. According to these promising results, the scale may suggest a different approach to psychotherapeutic field in the means of integrating both REBT and SDT theoretical frame works. 154
- Published
- 2015
42. Erken dönem uyumsuz şemalar ile depresyon ilişkisinin açıklanmasında ontolojik iyi oluş değişkeninin aracı rolü: Bir yol analizi çalışması
- Author
-
Kuzu Taşçi, Duygu, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Early maladaptive schemas ,Depression ,Ontological well being ,Psychology ,Scales - Abstract
Bu çalışmada Erken Dönem Uyumsuz Şemaların depresyona olan etkisi ontolojik iyi oluş aracı değişkeni üzerinden incelenmiştir. Çalışma yaşları 18-30 arası değişen toplamda 252 kişiden oluşmakta olup bunlardan 56'sı erkek 196'sı kadın katılımcılardır. Şema depresyon ilişkisini ontolojik iyi oluş değişkeni aracılığı ile ölçmek amacıyla çalışmada, young şema ölçeği (YŞÖ-S3), Ontolojik İyi Oluş Ölçeği, Beck depresyon ölçeği ve kişisel bilgi toplama formu kullanılmıştır. Araştırmada ortaya atılan hipotezler araştırma verileri ile doğrulanmıştır. Yapılan yol analizine göre; 14 erken dönem uyumsuz şemadan, Sosyal İzolasyon, Onay Arayıcılık, Ayrıcalıklılık, Karamsarlık, Başarısızlık, Kendini Feda ve Duygusal Yoksunluk şemalarının hepsi ontolojik iyi oluş aracılığı üzerinden depresyonla ilişkili çıkmıştır. Ontolojik iyi oluş (Ontological Well-Being) faktörleri; Hiçlik (Nothingness), Harekete Geçme (Activation), Umut (Hope) ve Pişmanlık (Regret) da depresyonla ilişkili olup Pişmanlık ve Hiçlik baskın olarak belirleyici faktörler olduğu gözlenmiştir. Tüm sonuçlar ilgili literatüre göre tartışılmış, araştırma ve uygulamaya yönelik ileride yapılabilecek çalışmalar önerilmiştir. In the present study, The effect of early maladaptive schema to depression was examined through the mediation of ontological well being variable. The sample of the research consists of totaly individuals whose ages are ranging between 18 and 30 and those individuals are composed of 56 men and 196 women. In order to measure the relationship between early maladaptive schemas and depression through the mediation of ontological well being variable, Young Schema Inventory(YSQ-3), Ontological Well Being Inventory, Beck Depression Inventory and personal information questionnaire were employed. All hypothesis put forth in the research were supported by the findings obtained. According to path analysis, among from 14 early maladaptive schemas, Social Isolation, Approval Seeking, Entitlement, Negativity, Self-Sacrifice and Emotional Deprivation are related to depression through the mediation effect of ontological well being variable. whole ontological well being variables (Activation, Hope, Nothingness, Regret) were related with depression but it was observed that Regret and Nothingness variables were more determinative over depression. The findings, and their implications with suggestions for future research and practice, were discussed according to relevant literature. 81
- Published
- 2014
43. Temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyum ve yaşam doyum düzeyine katkısının incelenmesi
- Author
-
Yarkın, Eda, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychological needs ,İlişki Doyumu ,Yaşam Doyumu ,Psychology ,Life satisfaction ,Satisfaction level ,Temel Psikolojik İhtiyaçlar - Abstract
Toplumu oluşturan kişilerin sosyal hayat içinde gelişimi ve bütünleşmelerini doğru bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için temel psikolojik ihtiyaçların belirlenmesi, bu ihtiyaçların doyurulması ve bütün bunlar olurken sosyal çevrenin bu eğilimleri ve davranışları desteklemesi gerektiği bilinmektedir. Araştırmanın amacı temel psikolojik ihtiyaçların partner tarafından karşılanma düzeyinin yaşam doyumu ve ilişki doyumuna katkısını belirlemektir.Araştırmaya en az bir senedir ilişki içerisinde olan 204 çift katılmıştır. Partnerlerden birine partnerinin temel psikolojik ihtiyaçlarını karşılama düzeyinin belirlenmesi amacıyla ''Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği'', diğer partnere de yaşam doyumunu belirlemek amacıyla ''Duygusal İyi Oluş Ölçeği'', ilişki doyumunu belirlemek amacıyla ''İlişki Değerlendirme Ölçeği'' kullanılmıştır.Araştırmaya katılanların ilişki doyumlarına ve yaşam doyumlarına, eşlerinin temel psikolojik ihtiyaçlarını karşılama düzeyinin katkısını belirlemek amacıyla yapılan analiz sonuçları istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Temel psikolojik ihtiyaçlardan özerklik ihtiyacının karşılanma düzeyi arttıkça ilişki doyumunun arttığı bulunmuştur (p
- Published
- 2014
44. Turkish adaptation study of Narrative Engagement Scale
- Author
-
Ağar, Deniz, Ömer Faruk Şimşek, Şimşek, Ömer Faruk, and Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
RC 467/.A33 ,Psikoloji ,Narrative ,Scale development ,Clinical psychology ,Psychology ,Scales ,Söylem analizi, anlatı ,Klinik psikoloji ,Discourse analysis, narrative - Abstract
Yüksek lisans tezi.
- Published
- 2014
45. Khatena - Torrance Yaratıcılık Algı Envanteri'nin Türkiye koşullarına uyarlanması
- Author
-
Kiray, Gözem, Şimşek, Ömer Faruk, and Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychology - Abstract
Bu araştırma Khatena-Torrance yaratıcılık algı envanteri'nin Türkçeversiyonunu geliştirmek için yapılmıştır. Araştırmanın evreni 4.-7. Sınıf normal zekaseviyesine sahip çocukların devam ettiği okullarda eğitim gören üstün yeteneklitanısı konmuş (IQ=125, Dünya Sağlık Örgütü) çocuklar ile normal zeka seviyesinesahip çocuklar oluşturmaktadır ve örneklem grubu İstanbul ili Anadolu Yakası'ndaki500 normal zeka seviyesine sahip (Nkız=238, Nerkek=262) 80 üstün yetenekli (Nkız=30,Nerkek=50) toplam 580 çocuk bulunmaktadır.Örneklemi oluşturan 500 çocuğa Khatena- Torrance Yaratıcılık algı envanteriile kişisel bilgi formu, 80 üstün yetenekli çocuğa Torrance yaratıcılık testi, KhatenaTorranceyaratıcı algı envanteri, kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Khatena-TorranceYaratıcılık Algı Envanteri, `Ne tür bir insansınız (WKOPAY)` ve `Kendimhakkında birşeyler (SAM)` alt boyutundan oluşmaktadır.Güvenirlik çalışmaları kapsamında üstün zekalı ve normal zekalı gruplara içtutarlılık analizleri yoluyla güvenirlik sınaması yapılmıştır. İstatistiki olarak anlamlısonuçlar elde edilmiştir. Geçerlik kapsamında yapı geçerliği(madde toplam, maddehariç ve madde ayırt edicilik analizleri) yapılmıştır. `Kendim Hakkında Birşeyler`Güvenirlik analizi sonuçlarında iç tutarlılığın yüksek olduğu sonucuna varılmıştır(α=,891); `Ne Tür bir insansınız güvenirlik analizi sonuçlarında da iç tutarlılığınyüksek olduğu sonucuna varılmıştır (α=,844). Öte yandan Pearson analizi ilehesaplanan madde toplam ve madde kalan korelasyonları `Kendim hakkındabirşeyler` ve `Ne tür bir insansınız` alt boyutları için de anlamlılık (p
- Published
- 2013
46. Mutlak gerçek ihtiyacı ölçeği geliştirme çalışması
- Author
-
Akcan, Gizem, Şimşek, Ömer Faruk, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Gerçek Beni Aramak ,Davranışların Arkasındaki Nedenleri Aramak ,Mutlak Gerçek İhtiyacı ,Psychology - Abstract
Bu araştırmanın amacı mutlak gerçek ihtiyacının ‘gerçek beni aramak’ ve ‘davranışların arkasındaki nedenleri aramak’ olmak üzere iki boyuttan oluşan bir yapı olduğunu ortaya koymak ve yeni bir psikometrik ölçme aracı geliştirmektir. Araştırmanın evrenini İstanbul, İzmit ve Ankara illerinde yaşayan, lise, üniversite ve yüksek lisans düzeyinde farklı fakültelerde eğitim görmekte olan öğrenciler ve en az lise ve üniversite mezunu farklı sektörlerde çalışan 18- 55 yaş arası katılımcılar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise, İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Bölümü, İstanbul Arel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü son sınıf öğrencilerinden, Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden, İzmit Özel Seymen Lisesi son sınıf öğrencilerinden, İstanbul Arel Üniversitesi, T.C. Merkez Bankası İzmit Şubesi ve Kocaeli Mimarlar Odası çalışanlarından random olarak seçilmiş toplam 785 kişiden ( 420 kadın ve 365 erkek) oluşmaktadır. Örneklemin demografik özelliklerini belirlemek için Demografik Bilgi Formu, katılımcıların mutlak gerçek ihtiyacı puanlarını belirlemek için araştırmacı tarafından geliştirilen Mutlak Gerçek İhtiyacı Ölçeği (MGİÖ) uygulanmıştır. Ölçeğin geçerliğini test etmek için benzer ölçek geçerliği yöntemi izlenmiş ve katılımcılara Kısa Semptom Envanteri’ nin alt boyutları olan Depresyon ve Kaygı Alt Ölçekleri (Derogatis, 1992), Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği’ nin Kısa Formu (Sarı ve Dağ, 2007), Bilinçli Farkındalık Ölçeği (Özyeşil, Arslan, Kesici ve Deniz, 2011), Düşünsel Geviş Getirme – Kendi Üzerine Düşünme Ölçeği (Tapnell ve Campbell, 1999) ve Benlik Kavramının Netliği Ölçeği (Campbell, Trapnell, Heine, Katz, Lavallee ve Lehman, 1996) uygulanmıştır. MGİ Ölçeği’ni geliştirmek için ilk olarak 24 maddeyi içeren bir madde havuzu oluşturulmuştur ve ölçek 5’li Likert tipinde derecelendirilmiştir. İlk olarak ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini ölçmek amacıyla pilot çalışma düzenlenmiştir. Elde edilen verilerin Cronbach Alpha güvenirlik katsayıları hesaplanmış ve yapılan faktör analizi sonucunda faktör bileşenleri arasındaki farkları 0,25’in altında olan ve madde faktör yükleri 0,50’nin altında olan maddeler ölçek dışı bırakılmıştır. Kalan 14 madde yeniden ölçek haline getirilmiştir. Ayrıca, ölçeğin güvenirliğini test etmek amacıyla 30 kişilik bir örnekleme test-tekrar test çalışması uygulanmıştır. Ölçeklerin yapı geçerliliğinin ortaya çıkarılması için Açımlayıcı faktör analizi (AFA), yapı geçerliliğini doğrulamak için Doğrulayıcı faktör analizi (DFA) kullanılmıştır. Örneklem büyüklüğünün faktör analizi uygulanması için yeterli olup olmadığını test etmek için KMO ve Bartlett testleri uygulanmıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen MGİ Ölçeği’ nin geçerliğini test etmek amacıyla benzer ölçek geçerliği yapılmış ve ölçeğin benzer ölçeklerle ilişkisine bakılmıştır. Ölçekler arası ilişkileri saptamak için Pearson Korelasyon analizi kullanılmıştır. Yapılan açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizler sonucunda ölçeğin iki boyutlu bir yapı olduğu doğrulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, MGİ Ölçeği’nin ‘gerçek beni aramak’ ve ‘davranışların arkasındaki nedenleri aramak’ olmak üzere iki boyutlu bir yapı olduğu bulunmuştur. Ayrıca, MGİ’nin depresyon, kaygı, belirsizliğe tahammülsüzlük, kendi üzerine düşünme (KÜD) ve düşünsel geviş getirme (DGG) değişkenleri ile pozitif; benlik kavramının netliği ve bilinçli farkındalık değişkenleri ile ise negatif yönde anlamlı bir ilişkisinin olduğu bulunmuştur.
- Published
- 2013
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.