Jülide Yağmur, Nusret Acikgoz, Ergun Topal, Mehmet Cansel, Necip Ermis, Halil Atas, Barış Otlu, AÇIKGÖZ, NUSRET, and EBYÜ, Tıp Fakültesi
In recent studies, novel corticotropin releasing factor (CRF)- related peptides, named Ucn-1, Ucn-2, and Ucn-3 have been identified (1-3). The actions of these peptides are mediated by binding to two G-coupled receptors; CRF receptor type 1 and 2 (CRF-R1, CRF-R2) (1-4). CRF-R1 is found predominantly in the pituitary and brain regions, whereas the CRF-R2 is more localized in the heart chambers and peripheral vascular system (1-6). Although Ucn-1 binds to both receptors, Ucn-2 and Ucn-3 show more affinity to CRF2 receptor (2, 3). Kimura et al. (7) reported that urocortins and CRF2 receptor were detected in all chambers of human hearts, especially in the left ventricle. The available evidence from animal models and human clinical studies indicate that urocortins have many important pathophysiological and regulatory roles in the cardiovascular system. These effects of urocortins can be summarized as follows; a dose-dependent increase in heart rate, cardiac output, coronary blood flow (8), coronary vasodilatation and positive inotropic effect (9), protection against ischemic and reperfusion injury in ventricular myocytes, a diminution in free radical damage following myocardial infarction (10, 11), stimulation of cardiac natriuretic peptide secretion, decrease in left atrial pressure and peripheral vascular resistance (12), decrease in blood pressure, reduction of serum catecholamine levels in hyperadrenergic hypertension (13)., Amaç: Urocortin (Ucn) hormonları kardiyovasküler sistemde önemli rol oynamaktadır. Sistolik işlev bozukluğu (SD) dışında, diyastolik işlev bozukluğu (DD) veya koroner arter hastalığının (KAH) serum Ucn-2 ile ilişkisine dair yeterli veri bulunmamaktadır. Bu çalışmamızda SD, DD ve KAH’da serum Ucn-2 düzeyini araştırdık. Yöntemler: Bir gözlemsel enine-kesitli olan bu çalışmanın popülasyonu KAH ön tanısı ile koroner anjiyografi işlemine alınan bireyler arasından belirlendi. Koroner anjiyografi sonrası ekokardiyografi yapılarak 86 kişi seçildi. Ucn-2 ile SD arasındaki ilişkiyi araştırmak için ejeksiyon fraksiyonu (EF) farklı üç grup oluşturuldu: orta-ileri düzey SD olanlar (Grup A, EF=%33.6), hafif-orta SD olanlar (Grup B, EF=%46.1) ve SD olmayanlar (Grup C, EF= %64.5). Ayrıca, DD sahip olan ve olmayanlar (EF≥ %45) arasında ve KAH’ı olan ve olmayanlar (EF≥ %55) arasında da Ucn-2 düzeyi karşılaştırıldı. İstatistiksel analizde tek yönlü ANOVA, Kruskal-Wallis, Ki-kare, Mann-Whitney U, Spearman korelasyon ve çoklu regresyon testleri kullanıldı. Bulgular: Grup C’ye göre, Ucn-2 düzeyinin Grup A’da azaldığı ve Grup B’de arttığı saptandı (Grup A, B ve C’de sırasıyla Ucn-2; 9.4±3.4, 12.8±3.6 ve 10.4±3.9 pg/mL, p=0.003). SD’den farklı olarak; Ucn-2 düzeyi bakımından, DD olan ve olmayanlar arasında (11.4±4.1 ve 11.7±3.9 pg/mL, p=0.8) veya KAH olan ve olmayanlar arasında (10.7±4.7 ve 10.2±3.2 pg/mL, p=0.7) anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Serum Ucn-2 düzeyi hafif-orta sistolik disfonksiyonda yükselmektedir. Ancak, DD (azalmış gevşeme bozukluğu) veya KAH’ın (miyokart enfarktüsü olmadan) serum Ucn-2 düzeyini etkilemediği görülmektedir. (Anadolu Kardiyol Derg 2012; 12: 115-20)