10 results on '"Nural, Nesrin"'
Search Results
2. Kanser riski altında olan kişilerin saptanmasında hemşirenin rolü
- Author
-
Nural, Nesrin, Akdemir, Nuran, and Diğer
- Subjects
Risk factors ,Neoplasms ,Nurses ,Nursing ,Hemşirelik - Abstract
2. Summary This is a descriptive study which was conducted to find out the role of the nurse working in the clinic in determining the individuals whom are under cancer risk. Sampling was done in the internal medicine unit of Farabi Hospital of Karadeniz Technical University and in Numune Hospital. The subjects were the 517 patients. In this study, data were collected through a questionnaire and physical examination done by the nurse nesearcher. Data about the risk factors regarding cancer and possible early diagnosis symptoms were collected from the patients by the researcher through a questionnaire and interviews. After the application of the questionnaire, skin, mouths and throats, thyroid glands, lymph nodes, lungs, abdomens and breast examination of female patients were carried out. In this study, the data that were obtained through a questionnaire and physical examinations were evaluated by employing the percentage calculations, Kolmogrov-Smirnow and chi-square significance level tests. The results obtained from the study indicate that, according to the patients' own statements, all of them have one or more of the risk factors and possible early diagnosis symptoms regarding cancer. Furthermore, after physical examinations, some positive findings which were not noticed or assessed by the doctor were obtained about skin, mouth-throat, thyroid glands, lymph nodes, lungs, abdomen and breasts of women. Therefore, it was found that, by using data collection instruments and by physical examination, nurses can diagnose some symptoms regarding early diagnosis which were not noticed or evaluated by doctors in the patients that have been in the hospital for some other reasons. Based on the findings obtained in the study, recommendations have been put forth. 79
- Published
- 1995
3. Kronik böbrek hastalığı olan bireylerde ayak ülserasyonu için risk faktörlerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Aşik Özdemir, Vacide, Nural, Nesrin, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Foot ulcer ,Diabetic foot ,Kidney diseases ,Diabetes mellitus ,Risk factors ,Physical examination ,Foot ,Foot diseases ,Kidney failure-chronic ,Nursing ,Hemşirelik ,Renal dialysis - Abstract
Araştırma renal yetmezlikli (evre 4 veya 5) diyabeti olan ve olmayan, hemodiyaliz (HD) tedavisi alan ve almayan hastalarda ayak ülserasyonu risk faktörleri arasındaki farklılıkları belirlemek amacıyla tanımlayıcı ve karşılaştırmalı olarak yapıldı. Çalışmada renal yetmezlikli diyabeti olan ve olmayan hastalar, diyaliz tedavisi alıp almamalarına göre 40'ar kişiden oluşan dört ayrı gruba ayrıldı. Veriler Hasta Bilgi Formu, Ayak Bakım Davranış Ölçeği (ABDÖ), Ayak Fiziksel Değerlendirme Formu ve Ayak Risk Değerlendirme Formu ile toplandı.Alt ekstremite ülserasyonu en fazla diyabeti olan ve diyalize giren hastaların olduğu Grup 3'te (%15- 6/40) mevcuttu (p=0.421). Bu grubun yarıya yakınında alt ekstremitede ülserasyon öyküsü (%45-18/40) vardı ve gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Diyabetik HD hastalarının %65'inde, nondiyabetik HD hastalarının %35'inde alt ekstremitede koruyucu duyunun olmadığı ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı. Ayak ülserasyonu için yüksek riskli hasta en fazla oranda (%72.5) diyabetin eşlik ettiği diyaliz hastalarının oluşturduğu Grup 3'te yer almaktadır ve gruplara göre anlamlı farklılık göstermektedir. Diyabeti olmayan ve HD tedavisi almayan hastalarda (Grup 2) şimdi (%5.0-2/40) ve öykülerinde (%5.0-2/40) ayak ülserasyonu olduğu tespit edildi. Ayak ülserasyonu ile ilişkili risk faktörleri ileri evre (evre 4 veya 5) kronik böbrek hastalığı olma ve HD tedavisi ile yaş, beden kitle indeksi, alt ekstremitede ülserasyon ve amputasyon öyküsü, alt ekstremitelerin kuru, soğuk ve soluk olması, kas hareketinde ve dirençte azalma, ayak deformiteleri, cilt ve tırnak patolojileri, nöropati, vasküler yetmezlik olarak saptandı. Diyabeti olan hasta gruplarının (Grup 1 ve 3) ABDÖ puanları diyabeti olmayan hasta gruplarından daha yüksek bulundu. Sonuç olarak HD tedavisi alan hastalar ayak ülserasyonu için yüksek riske sahiptir ve bu risk diyabet birlikteliğinde daha da artmaktadır.Anahtar Kelimeler: Ayak Muayenesi, Ayak Ülserasyonu, Diyabet, Hemodiyaliz,Kronik Böbrek Hastalığı, Risk Faktörleri The aim of this study was to determine the differences between the risk factors of foot ulceration in patients, who had renal failure (stage 4 or 5), with and without diabetes, and in patients, who had renal failure (stage 4 or 5), with or without hemodialysis (HD) treatment by means of descriptive and comparative study.In this study, patients with renal failure, with and without diabetes, were divided into 4 groups of 40 people according to whether they received dialysis treatment. Data were collected with Patient Information Form, Foot Care Behavior Scale (PSQ), Foot Physical Assessment Form and Foot Risk Assessment Form.Lower extremity ulceration was highest in Group 3 (15%-6/40) in patients with diabetes and with dialysis (p = 0.421). Nearly half of this group had a history of lower extremity ulceration (45%-18/40), and the difference between the groups was statistically significant. In 65% of diabetic HD patients, 35% of nondiabetic HD patients had no protective sensation in the lower extremities and the difference between the groups was statistically significant. The highest number of high-risk patients for foot ulceration (72.5%) was found in Group 3, a group of HD patients with diabetes, and showed a significant difference compared to the groups. In patients without diabetes and without HD treatment (Group 2), it was reported that they have foot ulceration now (5.0%-2/40) and had in their history (5.0%-2/40). Risk factors associated with foot ulceration include advanced stage (stage 4 or 5) chronic kidney disease and age with HD treatment, BMI, history of ulceration and amputation in the lower extremity, dryness in the lower extremities, cold and pallor, decreased muscle movement and resistance, foot deformities, skin and nail pathologies, neuropathy, and vascular insufficiency. The foot care behavior scale scores of the patients with diabetes (Group 1 and 3) were higher than those of the nondiabetic patients.As a result, patients receiving HD treatment are at high risk for foot ulceration, and this risk increases in diabetes.Key Words: Chronic Kidney Disease, Diabetes, Foot Examination, Foot Ulceration,Hemodialysis, Risk Factors 163
- Published
- 2018
4. Tip 2 diyabetik hastalarda engel algısı ve psikososyal öz yeterlilik ilişkisinin incelenmesi
- Author
-
Akbaba, Özge, Nural, Nesrin, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Diabetes mellitus ,Diabetes mellitus-type 2 ,Obstacle perception ,Reinforcement (Psychology) ,Perception ,Nursing ,Hemşirelik ,Psychosocial structure ,Self-efficacy - Abstract
Araştırma Tip 2 diyabetik hastalarda engel algısı ve psikososyal öz yeterlilik ilişkisini incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın örneklemini Artvin Devlet Hastanesi'nde Dahiliye Polikliniğine gelen 186 diyabet hastası oluşturdu. Veriler ''Hasta Bilgi Formu'', ''Diyabet Güçlendirme Ölçeği'' ve ''Çok Boyutlu Diyabet Anketi'nin Engel Algısı Alt Ölçeği'' kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde Spearman korelasyon analizi, Man Whitney-U Testi, Kruskall Wallis Testi ve Shapiro Wilk Testi kullanıldı. Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 57.74±8.96 yıl , %56.5'i erkektir. Hastaların Güçlendirme Ölçeği ve Engel Algısı Alt Ölçeği toplam puan ortalaması sırasıyla 3.59±0.61ve 2.25±1.65 olarak bulundu. Yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, çalışma durumu, tedavi şekli, diyabet süresi, glikolize hemoglobin düzeyi, insülin kullanma yılı, günlük kullanılan insülin sayısı, diyabete bağlı komplikasyon yaşama, psikolojik sorun yaşama, diyabetin günlük faaliyetlere izin vermesi, uyum sağlama başarısı, ilaç kullanımı, egzersiz ve sağlık kontrollerinde zorluk yaşama durumunun, hastaların engel algısı ve psikososyal öz yeterliliklerini etkilediği saptandı (p
- Published
- 2018
5. Genç yaşlılarda hemşire tarafından uygulanan ilaç yönetiminin, ev içi düzenlemelerinin ve egzersiz programı izlemlerinin düşme ve yaşam kalitesine etkisi
- Author
-
Gülhan Güner, Seçil, Nural, Nesrin, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Quality of life ,Risk factors ,Geriatrics ,Drug utilization ,Drugs ,Nursing ,Hemşirelik ,Exercise ,Accidental falls ,Geriatri ,Aged - Abstract
Yaşlılarda sıklıkla oluşan düşmeler yaşlıların yaşam kalitesini etkilemektedir. Bu nedenle düşmelerin önlenmesi hemşirelik bakımının odak noktası olmalıdır. Araştırma 65-74 yaş arasındaki bireylere hemşire tarafından uygulanan ilaç yönetiminin, ev içi düzenlemelerinin ve egzersiz programı izlemlerinin düşme ve yaşam kalitesine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Ön test- son test ve müdahale çalışması şeklinde yapılan araştırmanın örneklemini, Trabzon'da üç Aile Sağlığı Merkezi'ne kayıtlı 65-74 yaş arası 41 birey oluşturdu. Verilerin toplanmasında Standardize Mini, Mental Test, Berg Denge Ölçeği, Katz Günlük Yaşam Aktiviteleri İndeksi, Soru Formu, Düşme Yönünden Ev İçi Çevre Özellikleri Formu, Düşme Riski Değerlendirme Ölçeği, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği, İlaç Yönetimi, Ev İçi Düzenlemeler ve Egzersiz İzlem Formu kullanıldı.Bireyselleştirilmiş ilaç yönetimi, ev içi düzenlemeler ve egzersiz programlarıyla girişimler öncesi yılda en az bir kez düşen yaşlıların oranı % 41.5'ten üçüncü ayda 12.2'ye ve altıncı ayda %7.3'e geriledi. Yaşlıların yüksek düşme riski %34.1 iken, girişimler sonrası bu oran %7.3'e düştü. Girişim öncesine göre yaşam kalitesi alt boyutlarından fiziksel fonksiyon, fiziksel rol, ruhsal rol güçlüğü, enerji/canlılık/vitalite, sosyal işlevsellik, ağrı, genel sağlık algısı puanları arasında girişimin üçüncü ve altıncı ayına göre istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu (p0.05).Sonuç olarak uygulanan multidisipliner girişimlerin düşme sayısını %34.2 ve düşme riskini %26.8 oranında azalttığı, yaşam kalitesini iyileştirmede etkili olduğu görüldü.Anahtar Kelimeler: Düşme, düşme riski, hemşire, yaşam kalitesi, yaşlı, egzersiz, ev içi düzenlemeler, ilaç yönetimi, toplum Frequently occurring falls affect the quality of life in elderly people. Therefore, prevention of falls should be the focus of nursing care. The study was conducted to determine the effects of drug administration, home modifications and exercise program follow up by nurse for fall and quality of life among 65-74 years of age. A pre-test-post-test and intervention study were conducted in 41 individuals, who were 65-74 years of age and registered in three Family Health Centers in Trabzon. Data were collected with The Standardized Mini Mental Test, Berg Balance Scale, Katz Daily Activities Activity Index, Questionnaire Form, Form of Domestic Environmental Risk Factors of Falling, Fall Risk Assessment Scale, SF-36 Quality of Life Scale, Drug Administration, Home Modifications and Exercise Followed up Form. In the evaluation of the data, Shaphirowilk, Mann Whitney U, the Kruskal-Wallis, Variance Analysis and multiple comparison Allsubset, Chi-square, Friedman t and Cochran Q tests were used.The proportion of elderly persons who fell at least once per year before initiatives with individualized drug administration, home modificiations and exercise programs decreased from 41.5% in the third month to 12.2% in the third month and 7.3% in the sixth month. While the high risk of falls for the elderly was 34.1%, this rate dropped to 7.3% after the venture. There was a statistically significant difference (p 0.05).As a result, it was observed that the applied multidisciplinary interventions reduced the number of falls by 34.2% and the risk of falls by 26.8%, improving the quality of life.Anahtar Kelimeler: Düşme, düşme riski, hemşire, yaşam kalitesi, yaşlı, egzersiz,ev içi düzenlemeler, ilaç yönetimi, toplum 216
- Published
- 2018
6. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan hastalarda ölüme ilişkin depresyon ve ölüm kaygısı
- Author
-
Okur, Elif, Nural, Nesrin, and İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Death ,Dyspnea ,Depression ,Depressive disorder ,Nursing ,Hemşirelik ,Anxiety ,Lung diseases-obstructive ,Anxiety disorders - Abstract
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Olan Hastalarda Ölüme İlişkin Depresyon ve Ölüm KaygısıAraştırma, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tanısı alan hastalarda ölüme ilişkin depresyon ve ölüm kaygısı düzeyini belirlemek amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini göğüs servislerinde KOAH tanısı ile yatarak tedavi alan 104 hasta oluşturdu. Veriler `Hasta Bilgi Formu`, `Thorson-Powell Ölüm Kaygısı Ölçeği`, `Ölüme İlişkin Depresyon Ölçeği`, `Medical Research Council Scale` kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama, Independent Sample T testi, Kruskal Wallis Varyans Analizi, Mann Whitney U testi ve Korelasyon Analizi kullanıldı.Araştırmaya alınan hastaların yaş ortalaması 67.65±9.63 yıl ve %77.9'u erkektir. KOAH nedeniyle hastaları en fazla rahatsız eden semptom dispne (%71.2), öksürük (%17.3) ve balgam çıkarmadır (%11.5). Hastaların %44.2'sinde hafif düzeyde, %40.4'ünde orta düzeyde ölüm kaygısı ve %51'inde depresif duygu durumu olduğu belirlendi. Kadın, eşi ölmüş, ölümcül hastalığı olması durumunda öğrenmek istemeyen hastaların ölüme ilişkin depresyon puan ortalaması; kadın, bekar/boşanmış, öz bakım ihtiyaçlarını yarı bağımlı olarak karşılayabilen hastaların ölüm kaygısı toplam puan ortalaması daha yüksektir ve gruplar arasındaki fark anlamlıdır (p˂0.05). Ölüm kaygısı alt boyut puanlarının dağılımında en yüksek ortalama `ölüm süreci acı ve ızdırap çekme ile ilgili kaygılar` (15.80±5.17) boyutuna aittir ve orta düzeydedir. Dispne skalası ile ölüme ilişkin depresyon ve çürüme bozulma ile ilgili kaygılar alt boyut puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki vardır (r=0.231 p=0.018, r=0.222 p=0.023).Sonuç olarak KOAH hastalarının yarısı depresif duygu durumu ve tamamına yakını hafif ve orta düzeyde ölüm kaygısı yaşamaktadır. Hemşireler, özellikle dispne derecesi yüksek, kadın, eş desteği olmayan, eğitim düzeyi düşük, öz bakım gereksinimlerini karşılamada güçlük yaşayan ve ölümcül hastalığı olması durumunda öğrenmek istemeyen hastaları ölüm kaygısı ve ölüme ilişkin depresyon açısından daha yakından izlemelidir. Anahtar Kelimeler: Depresyon, Dispne, KOAH, Ölüm, Ölüm Kaygısı Death Related Depression and Death Anxiety Among Patients with Chronic Obstructive Pulmonary DiseaseThe study was descriptively and cross-sectionally done in order to determine death related depression and death anxiety level among patients diagnosed with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). The sample of the study was composed of 104 patients who were hospitalized due to COPD diagnosis at thoracic units. The data were collected using `Patient Information Form`, `Thorson-Powell Death Anxiety Scale`, `Death Related Depression Scale` and `Medical Research Council Scale`. For the analyses of the data; numbers, percentages, means, Independent Sample T test, Kruskal Wallis Variance Analysis, Mann Whitney U test and Correlation Analysis were employed.Mean age of the participant patients was 67.65±9.63 years and 77.9% of them were male patients. The most disruptive symptoms due to COPD were dyspnea (71.2%), coughing (17.3%) and sputum expectoration (11.5%). It was identified that 44.2% of the patients had mild level of death anxiety, 40.4% of them had moderate level of death anxiety and 51% of them had depressed mood. Mean death related depression score of those who were female, whose spouse was dead and who did not want to know that they had a terminal illness was higher; than mean death anxiety score of those who were female, were single/divorced, were able to meet self-care needs semi-dependently and the difference among the groups was significant (p˂0.05). The highest mean score of death anxiety scale was in `fears of pain-process of death` dimension (15.80±5.17) and this anxiety was at moderate level. There was a positive and significant correlation between mean scores of dyspnea scale and death related depression and `the anxieties in relation to decomposition` dimension (r=0.231 p=0.018, r=0.222 p=0.023).As a result; half of the COPD patients experienced depressive mood and nearly all of them had mild and moderate level of death anxiety. Nurses should follow up those patients who have high level of dyspnea, are female, do not have spouse support, have low educational status, have difficulty meeting self-care needs and do not want to know that they have a terminal illness in terms of death anxiety and death related depression. Key words: Depression, Dyspnea, COPD, Death, Death Anxiety 97
- Published
- 2017
7. Giresun ili Keşap ilçe merkezinde yaşayan yaşlılarda ağrı prevalansı ve ağrıyla baş etme yöntemleri
- Author
-
Öztürk, Sevda, Nural, Nesrin, and İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Giresun ,Geriatrics ,Prevalence ,Pain ,Nursing care ,Nursing ,Hemşirelik ,Aged - Abstract
Araştırma, yaşlıların ağrı prevalansını ve ağrıyla baş etme yöntemlerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın örneklemini Giresun ili Keşap ilçe merkezinde yaşayan 255 yaşlı oluşturdu. Araştırma Mart 2015 - Haziran 2015 tarihleri arasında ev ziyaretleri gerçekleştirilerek yapıldı. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, Geriatrik Ağrı Ölçeği ve Ağrıyla Başa Çıkma Ölçeği kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik, ortalama, Oneway Anova, Kruskall Wallis, Student t testleri kullanıldı.Araştırmaya alınan yaşlıların herhangi bir nedenle son bir ayda deneyimlediği ağrı prevalansı %92.5, kronik ağrı prevalansı ise %73.7 olarak saptandı. Yaşlıların Geriatrik Ağrı Ölçeği puan ortalamaları 55.03±25.80 olarak belirlendi. Yaşlıların Ağrıyla Başa Çıkma Ölçeği alt boyutlarının puan ortalamaları; Kendi Kendine Başa Çıkma 18.71±6.89, Çaresizlik 11.11±5.69, Bilinçli Bilişsel Girişimler 12.20±4.56 ve Tıbbi Çare Arama 9.69±5.68 puan bulundu. Yaşlıların Geriatrik Ağrı Ölçeği ve Çaresizlik puan ortalamaları ile yaş, cinsiyet, eğitim, medeni durum, ekonomik durum, yaşlının bakımından sorumlu olan kişi, günlük aktivitelerinde desteğe gereksinim duyma ve kronik hastalık arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu (p
- Published
- 2016
8. Periton diyalizi hastalarında fiziksel semptomların değerlendirilmesi: Bazı değişkenler ve öz bakımla ilişkisi
- Author
-
Akbal, Yağmur, Nural, Nesrin, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Dialysis patients ,Peritoneal dialysis ,Nursing care ,Nursing ,Hemşirelik ,Self-care ,Signs and symptoms ,Dialysis ,Demography - Abstract
Araştırma, periton diyalizi tedavisi alan hastalarda fiziksel semptomları değerlendirmek, fiziksel semptomları etkileyen sosyodemografik özelliklerin hastalıkla ve öz bakımla ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın örneklemini Trabzon ili merkezinde bulunan iki hastanenin periton diyaliz kliniğinde takip edilen 120 hasta oluşturdu. Veriler ''Hasta Tanıtım Formu'', ''Charlson Komorbidite İndeksi'', ''Diyaliz Semptom İndeksi'' ve Kronik Diyaliz Hastalarına Yönelik Öz Bakım Gücü Ölçeği'' kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama, Independent t Testi, One-Way Anova Testi, Mann Whitney-U Testi, Kruskal Wallis Testi ve Korelasyon Analizi kullanıldı. Araştırmaya alınan hastaların yaş ortalaması 48.93±14.60 yıl ve %60.8'i erkektir. Diyaliz Semptom İndeksine göre hastaların en sık deneyimledikleri semptomlar sırasıyla kabızlık (%64.2), sinirli hissetme (%62.5), uykuya dalmada (%60.8) ve uykuyu sürdürmede zorlanmadır (%60.0). Kronik Diyaliz Hastalarının Hastalıklarına Yönelik Öz Bakım Gücü Ölçeği toplam puan ortalaması 27.60±6.19'dur. Periton diyalizi uygularken desteklenen hastaların puan ortalaması diğer gruba göre daha yüksek olup Diyaliz Semptom İndeksi toplam puanı yönünden anlamlı bulunmuştur (p
- Published
- 2016
9. Kalp yetmezliği hastalarında semptomların değerlendirilmesi
- Author
-
Alkan, Semiha, Nural, Nesrin, and İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Hospitalization ,Heart diseases ,Scales ,Heart ,Heart failure ,Nursing ,Hemşirelik ,Signs and symptoms - Abstract
Araştırma kalp yetmezliği hastalarında hastaneye tekrarlı yatışlara neden olan semptomların sıklığını ve boyutlarını değerlendirmek, bunları etkileyen sosyodemografik ve klinik ilgili özelliklerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini kardiyoloji servisinde yatan 117 hasta oluşturdu. Veriler araştırmacı tarafından `Hasta Bilgi Formu`, `Kalp Yetmezliği Memorial Semptom Değerlendirme Ölçeği (MSAS-HF)` ve `Charlason Komorbidite İndeksi` kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama, Independent t, One-way annova, Mann whitney u, Kruskal wallis testleri ve Korelasyon analizi kullanıldı. Araştırmaya alınan hastaların %66.7'si erkek ve yaş ortalaması 68.60±12.55 yıldır. Hastaların %40.2'sinin kalp yetmezliği tanı yılı 1-3 yıl arasındadır. New York Kalp Derneği (NYHA) sınıflamasına göre hastaların %59.8'inde III.sınıf kalp yetmezliği bulunmaktaydı. Hastaların %58.1'inin ejeksiyon fraksiyon değeri %10 - %25 arasında olup, %42.7'si geçen 1 yıl içinde 1-3 kez kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatmıştır. Hastaların en sık deneyimlediği semptomlar; gece ve gündüz solunum güçlüğü (%82.1;%81.2), uyku problemi (%77.8), halsizlik (%65.8), düz yatar pozisyonda solunum güçlüğü (%59.8), şişkinlik hissi (%59.8)'dir. Yaş ile MSAS-HF alt ve genel ölçek puanı arasında anlamlı ilişki vardı ve yaşlı hastaların ortalamaları daha yüksek bulunmuştur (p
- Published
- 2016
10. Onkoloji hastalarında yalnızlık duygusu
- Author
-
Çiraci, Yasemin, Nural, Nesrin, and İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Medical oncology ,Neoplasms ,Loneliness ,Cancer patients ,Nursing ,Hemşirelik - Abstract
Yalnızlık kanser hastaları için aşırı hassasiyet, güvensizlik, çaresizlik, ölüm ve bilinmeyen korkusu ile ilişkili birçok sorunu beraberinde getiren olumsuz bir duygudur. Bu araştırma kanser hastalarında yalnızlık duygusunu belirlemek amacıyla kesitsel ve tanımlayıcı olarak planlandı. Araştırmanın örneklemini, 14 Kasım 2014 – 14 0cak 2015 tarihleri arasında Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi onkoloji servisinde yatan ve kabul etme kriterlerine uyan 55 palyatif bakım hastası oluşturdu. Veriler, hastaların sosyo-demografik özelliklerini ve bazı klinik özelliklerini içeren hasta bilgi formu ve UCLA Yalnızlık Ölçeği (University of California Los Angeles Loneliness Scale) kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılımlar ve ortalamalar, `Kruskall Wallis ve Mann Whitney U testleri`, `Independent samples t-testi` testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), çoklu regresyon analizi kullanıldı. Araştırmada kullanılan UCLA Yalnızlık Ölçeği iç tutarlılık katsayısı (Cronbach Alfa) 0,91 olarak bulundu.Araştırmaya alınan hastaların genel yalnızlık düzeyi 53,61±9.29 olarak belirlendi. Hastaların sosyo-demografik özelliklerinin yalnızlık düzeyini istatistiksel açıdan etkilemediği saptandı (p>0.05). Regresyon analizi sonuçlarına göre; ziyaret edilme durumu, duygularını paylaşabilme durumu ve aile desteğinin yalnızlık düzeyini istatistiksel açıdan etkilediği görüldü (p 0.05). When the variables that may affect the level of lonelinesswere examined patients are more lonely who have no visitor, have inadequate family support and have no relative for sharing emotional statüs (p
- Published
- 2015
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.