154 results on '"Infant-newborn"'
Search Results
2. Preterm ve term doğum yapan kadınlarda anne-bebek bağlılığının ve postpartum depresyonun değerlendirilmesi
- Author
-
Aksoy Bulgurcu, Rahime, Güvenç, Gülten, and Kadın Hastalıkları ve Doğum Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Obstetrics and Gynecology ,Attachment ,Depression-postpartum ,Nursing ,Postpartum period ,Hemşirelik ,Kadın Hastalıkları ve Doğum ,Infant-newborn ,Infant-premature - Abstract
Amaç: Bu çalışma, preterm ve term doğun yapan kadınlarda maternal bağlanma ve postpartum depresyonun değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır.Gereç ve yöntem: Bu araştırma Eskişehir Şehir Hastanesinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği ve Yenidoğan Yoğunbakım Ünitesinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini Ocak 2019-Temmuz 2019 tarihleri arasında araştırmayı kabul eden 115 term doğum yapan kadın ve 85 preterm doğum yapan kadın oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından oluşturulan `Anne-Bebek Veri Toplama Formu`, Maternal Bağlanma Ölçeği (MBÖ)` ve `Edinbugh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EPDS)` kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 23 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Araştırmaya katılan term doğum yapan kadınların yaş ortalamasının 28,14, %32,2'sinin ortaokul mezunu olduğu, %79,1'inin verilerin toplandığı sürede çalışmadığı, preterm doğum yapan kadınların yaş ortalamasının 29,19, %31,8'sinin ilkokul mezunu olduğu %71,8'inin verilerin toplandığı sürede çalışmadığı saptanmıştır.Term doğum yapan annelerin anne-bebek bağlanması ile edinburgh doğum sonrası depresyon puanları arasında orta düzeyde negatif yönde (p0,05). Preterm doğum yapan annelerde bebeğin doğum haftası ve doğum kilosu ile EPDS puanı arasında orta düzeyde negatif yönde anlamlı doğrusal ilişki olduğu belirlenmiştir (p0,05).Mothers who give birth in preterm infants between birth weight and birth week with moderate EPDS score was determined to be a significant negative linear relationship (p
- Published
- 2019
3. Newborn, intensive care and pain management
- Author
-
Öksüz, Melek, Karaman, Ebru, and İşletme Ana Bilim Dalı
- Subjects
Child health ,Infant-newborn diseases ,Sağlık Kurumları Yönetimi ,Pain ,Nurses ,Nursing ,Health Care Management ,Nursing services ,Pain management ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Child health services ,Intensive care ,Hemşirelik ,Infant-newborn - Abstract
Tıp alanında ve özellikle de Yenidoğan uzmanlığı (Neonataloji), yenidoğan bakımında bilimsel, teknolojik ve yapısal alanlarda köklü değişikler süregelmektedir. Bu değişiklikler beraberinde holistik yaklaşımı zorunlu kılarken, karmaşık tedavi prokollerini, çoklu uzmanlıklarla işbirliğini ve yenidoğan hemşireliği bakım kalitesinin önemini ortaya çıkarmıştır.Yenidoğanlar hakkında elde edilen yeni bilgiler ile yenidoğanın anne karnında başlayan gelişimi hafta hafta izlenebilmiş, oluşan sorunlara yönelik gerek sahadaki hasta çalışmaları, gerek kilink gözlemler ve bilgi paylaşımları ile bilgiler birleştirilmiş, yenilikler ortak prokoller ile yenidoğanda uygulanmaya ve ilkeler çercevesinde kanıta dayalı kabuller olarak sayılmıştır. Özellikle de yenidoğanın fetal hayat gelişimi, organların fonksiyonel değerlendirmeleri sayesinde eski bilgilerden Olan `Yenidoğan Ağrı Duymaz` bilgisi geçerliliğini kaybetmiştir.Günümüz Yenidoğan tedavi prokolleti ve ilkelerinden olan Yenidoğanın bireyselleştirilmiş gelişimsel bakım planı ilkesi (YBGBP) yenidoğanın fiziksel, biyolojik ve psikilojik olarak görmeyi ve tanı tedavisinde bu ilke ile çalışmayı zaruri yapmıştır. Yenidoğanda Ağrı hakkında elde edilen yeni veriler, yenidoğan bakımında yeni tedavi ve bakım planlarının yapılmasına dayanak göstermiştir. Elde edilen bu veriler ile yenidoğanın Ağrıyı daha anne karnında iken duyabildiğini ortaya koymuştur. İleri yenidoğan ağrı çalışmaları ile ağrıya ait klinik belirtiler, ağrıyı ölçen ölçekler, skalalar artık yenidoğan klinklerinde hem hekim bazında hem de hemşire bakında kullanılmaya, ağrıya yönelik davranışsal, ilaç ve diğer uygulamaları genel kurallarla belirtilmiştir. In the field of Medicine and especially neonatal expertise (Neonatalogy), scientific, technological and structural changes in neonatal care are continuing. These changes, together with the holistic approach necessitated, complicated treatment procollarını, collaboration with multiple expertise and Neonatal Nursing Care Quality has revealed the importance of.The new information about the newborns and the development of the newborns starting in the mother's womb were monitored weekly and the patient studies in the field, clinic observations and information sharing were combined, the new developments were applied in the newborns with the newborns and the evidence-based assumptions in the framework of the principles were considered. In particular, the fetal development of the newborn has lost its validity due to the functional evaluation of the organs and the knowledge of `newborn does not hear pain` from the old information.The principle of individualized developmental care plan of the newborn, which is one of the principles of neonatal treatment procolette and newborn, has made it necessary to work with this principle in the physical, biological and psychologic studies of the newborn and its diagnosis. New data on pain in the newborn has been based on making new treatment and care plans in neonatal care. With these data, it was found that the newborn could hear the pain in the mother's womb. Advanced newborn pain studies and clinical symptoms of pain, pain-measuring scales, scales are now used in neonatal clinker for both physician and nurse care, behavioral, pain and other applications related to pain are indicated by general rules. 124
- Published
- 2019
4. The effect of the mother smell and amniotic fluid smellon the pain occurred during the heel lance in newborn infants
- Author
-
Atal, Hande, Akgün Kostak, Melahat, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Amniotic fluid ,Infant-newborn diseases ,Anne Kokusu ,Infant ,Mothers ,Pain ,Nursing ,Mother Smell ,Newborn ,Topuk Kanı ,Ağrı ,Odor ,Yenidoğan ,Amniotic Fluid Smell ,Amniyotik Sıvı Kokusu ,Hemşirelik ,Heel Lace ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Araştırma term (gestasyon haftası 37-42 hafta) yenidoğanlarda topuk kanı alınmasına bağlı olarak gelişen akut ağrıyı azaltmada anne kokusu ve amniyotik sıvı kokusunun etkisini belirlemek amacıyla randomize kontrollü olarak yapıldı. Araştırma verileri 20.02.2018-20.09.2018 tarihleri arasında özel bir hastanede doğan 90 yenidoğandan elde edildi. Araştırmanın verileri `Ebeveyn-Yenidoğan Veri Toplama Formu`, `Yenidoğan Bebek Ağrı Ölçeği (NIPS)` ve `Ağrı Skalası Değerlendirme Formu` ile toplandı. Verilerin analizinde ortalama, standart sapma, frekans, yüzde, medyan Mann Whitney U, Kruskal Wallis, Mann Whitney U testi Friedman, Wilcoxon İşaretli Sıralar testleri, Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı, Pearson Ki-kare testi ve Fisher Freeman-Hamilton Ki-kare testi, Spearman Rho Korelasyon Analizi kullanıldı.Anne kokusu, amniyotik sıvı kokusu ve kontrol grubundaki yenidoğanların topuk kanı alma işlemi öncesi (anne kokusu 0,67±0,80 puan, amniyotik sıvı kokusu 0,73±0,83 puan, kontrol grubu 0,97±1,10 puan) ağrısının olmadığı, işlem sırasında tüm grupların (anne kokusu 2,33±0,99 puan, amniyotik sıvı kokusu 2,30±1,42 puan, kontrol grubu 4,27±1,72 puan) ağrısının olduğu, kontrol grubundaki yenidoğanların işlem sırasındaki NIPS ağrı skorlarının, amniyotik sıvısı kokusu (p=0,001) ve anne kokusu (p=0,001) gruplarından anlamlı şekilde yüksek olduğu, kontrol grubunun işlem sonrasındaki NIPS ağrı skorlarının da amniyotik sıvı kokusu (p=0,001) ve anne kokusu (p=0,001) gruplarından anlamlı şekilde yüksek olduğu bulundu.Sonuç olarak, topuk kanı alınması sırasında anne kokusu ve amniyorik sıvı kokusu koklatmanın yenidoğanın ağrısını azaltmada etkili yöntemler olduğu, anne kokusu ve amniyotik sıvı kokusu arasında yenidoğanda ağrıyı gidermede fark olmadığı bulundu. Bu nedenle topuk kanı alınması sırasında yenidoğanların ağrısını azaltmak/gidermek amacıyla anne kokusu ve amniyotik sıvı kokusunun koklatılmasının yaygınlaştırılması için yenidoğan hemşirelerinin bilgilendirilmesi önemlidir.Anahtar kelimeler: yenidoğan, ağrı, topuk kanı, anne kokusu, amniyotik sıvı kokusu The research term (gestation period 37-42 week) was conducted as randomized controlled to determine the effect of the mother smell and amniotic fluid smell in alleviating the acute pain occurring through heel lance in newborns. The research data were acquired from 90 newborns who were born in a private hospital between 20.022018 and 20.09.2018. The research data was collected through `Parents-Newborn Data Collection Form`, `Neonatal Infant Pain Scale (NIPS)` and `Pain Scale Evaluation Form`. In the analysis of the data, followings were used; averaging, standard deviation, percentage, Median Mann Whitney U, Kruskal Wallis, Mann Whitney U test Freidman, Wilcoxon Signed Ranked Tests, Cronbach Alpha Reliability Co-efficient, Pearson Chi Square Test and Fisher Freeman- Hamilton Chi Square Test, Spearman Rho Correlation Analysis.In the newborns that are in the control group, group of mother smell and amniotic fluid smell, it was observed that there was not any pain occurred before the heel lance ( mother smell 0,67 ± 0,80 point, amniotic fluid smell 0,73 ± 0,83 point, control group 0,97 ± 1,10 point),however during the process the NIPS pain scores were significantly higher than the amniotic fluid smell group (p=0,001) and mother smell group (p=0,001), and after the process, NIPS pain scores were significantly higher than the amniotic fluid smell group (p=0,001) as well as the mother smell group (p=0,001).Eventually, it was found that the mother smell and amniotic fluid smell are effective methods in alleviating the pain of the newborns during the heel lance and there is not any difference between them as a degree in terms of relieving the pain. For this reason, it is important to inform the newborn nurses to spread the fact that the mother smell and amniotic fluid smell are alleviating/relieving the pain of the newborns during the heel lace.Key words: newborn, pain, heel lace, mother smell, amniotic fluid smell 85
- Published
- 2019
5. Yenidoğan yoğun bakımda bebeği yatan annelerin annelik memnuniyeti ve ilişkili faktörler
- Author
-
İlhan, Seda, Çınar, Nursan, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Intensive care ,Maternal experience ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Mothers ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma yenidoğan yoğun bakımda bebeği yatan annelerin annelik memnuniyetini belirlemek ve ilişkili faktörleri incelemek amacı ile tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak gerçekleştirilmiştir.Araştırma İstanbul'da bir Kamu Hastanesi ve bir Özel Hastanede Haziran 2017- Haziran 2018 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini vaka seçim kriterlerine uygun ve çalışmaya katılmaya gönüllü 100 anne oluşturmuştur. Araştırmada veriler 28 sorudan oluşan soru formu ve Mathey (2011) tarafından geliştirilen, Güler ve Çınar'ın (2016) Türkçe geçerlilik ve güvenilirliğini yaptığı ' Anne Olma Ölçeği' (BaM-13) kullanılarak toplanmıştır. Veriler IBM SPSS Statistics 23 programına aktarılarak değerlendirilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken sayısal değişkenler, `Büyük Sayılar Yasası'na göre n→∞ için, örneklem ortalamasının dağılımı normal dağılıma yaklaşır nedeniyle parametrik testlerden yararlanılmıştır. Sayısal değişkenler için merkezi eğilim ölçülerinden ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum değerleri verilmiştir. Kategorik değişkenler için frekans dağılımları verilmiştir. İki grup arasında fark olup olmadığına bağımsız örneklem t testi ile bakılmıştır. İkiden fazla grup arasında fark olup olmadığına tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) ile bakılmıştır. Ayrıca ölçek güvenilirliği için ise cronbach's alfa değerinden faydalanmıştır.Çalışmaya katılan annelerin 29,52 +/- 5,84 (minimum 19, maksimum 48), %49'unun ev hanımı, %87'sinin çekirdek aile yapısına sahip ve %63'ünün tek çocuğu olduğu belirlendi. Çocuk sayısına göre Anne Olma Ölçeği, 'çocuk deneyimi' alt boyutu bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur(p
- Published
- 2019
6. Preterm bebek annelerine verilen yenidoğan bakımına ilişkin planlı eğitimin annelerin bilgi düzeyleri ve öz yeterlik algıları üzerine etkisi
- Author
-
Aydin, Ümmügülsüm, Uysal, Gülzade, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Infant care ,Knowledge ,Infant ,Mothers ,Level of knowledge ,Nursing ,Hemşirelik ,Self-efficacy ,Mother education ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Bu araştırma, preterm bebek annelerine verilen yenidoğan bakımına ilişkin planlı eğitimin, annelerin bilgi düzeyleri ve öz yeterlik algıları üzerine etkisini belirlemek amacıyla deneysel olarak gerçekleştirilmiştir.Araştırmaya katılan çalışma ve kontrol grubundaki annelerin yaşı, öğrenim durumu, çalışma durumu, sosyal güvencesi, gelir durumu, aile tipi, gebelik öyküsü, doğum şekli değişkenleri ve yenidoğanların; cinsiyet, solunum şekli, gebelik haftası, doğum ağırlığı, doğum boyu değişkenleri arasında istatistiksel olarak fark olmayıp gruplar homojen dağılmaktadır. Çalışma ve kontrol grubundaki annelerin eğitim öncesi bilgi ve öz yeterlik puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsız olup gruplar homojen dağılmıştır (p>0,05). Çalışma grubundaki annelerin eğitim sonrası öz yeterlik toplam puan ortalaması (78,61±4,26), kontrol grubu toplam öz yeterlik puanından (57,07±12,02) yüksek bulunmuş olup sonuç istatistiksel olarak anlamlıdır (p0,05). Kontrol grubundaki annelerin çalışma grubuna kıyasla az bir artış olmakla birlikte bilgi testi son test puan ortalamaları ön test puan ortalamalarına göre daha yüksek bulunmuştur (p0,05). The self-efficacy post-education mean scores of the mothers in the study group (78,61±4,26) were higher than the self-efficacy total score of the control group (57,07±12,02) and the result was statistically significant (p0.05). Although there was a slight increase in the mothers of the control group compared to the study group, the knowledge test scores were higher than the pre-test mean scores (p
- Published
- 2019
7. Yenidoğan Yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklerin annelerinde algılanan sosyal destek ile umutsuzluk düzeyi arasındaki ilişki
- Author
-
Karakaya, Arzu, Ekinci, Mine, and Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Social support ,Psychiatric nursing ,Perceived social support ,Intensive care ,Infant ,Intensive care units-neonatal ,Mothers ,Hopelessness ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-newborn - Abstract
Amaç: Bu araştırmada yenidoğan yoğun bakım ünitesinde(YDYB) yatan bebeklerin annelerinde algılanan sosyal destek ile umutsuzluk düzeyi arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapıldı.Materyal ve Metot: Bu araştırma ilişki arayıcı tipte yapılmıştır. Araştırmanın verileri Şubat 2018 – Ekim 2018 tarihleri arasında Bitlis /Tatvan Devlet Hastanesi YDYB ünitesinde toplandı. Araştırmanın evrenini belirtilen tarihlerde YDYB ünitesine başvuran 191 bebeğin annesi, örneklemi ise belirtilen evrenden araştırma kriterlerine uyan 127 anne oluşturdu. Verilerin toplanmasında; Sosyodemoğrafik Bilgi Formu, Beck Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ) ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, pearson korelasyon, kruskall wallis, bağımsız gruplarda t testi, mann withney-u testleri kullanıldı.Bulgular: Yenidoğan yoğun bakımda bebeği yatan annelerin en yüksek düzeyde sosyal desteği aileden (24.37±4.60), orta düzeyde arkadaştan (13.94±8.10), en düşük özel insandan(flört, nişanlı, komşu, akraba, doktor) (13.40±7.93) algıladığı sonucuna ulaşıldı. ÇBASDÖ toplam ve aile alt boyutu ile BUÖ gelecekle ilgili beklentiler alt boyutu arasında ve aile alt boyutu ile BUÖ toplam puan ortalaması arasında negatif yönde zayıf düzeyde bir ilişki belirlendi (p
- Published
- 2019
8. Topuk kanı alınırken bebeğin anne, baba ve hemşire kucağında olmasının ağrı üzerine etkisinin karşılaştırılması
- Author
-
Açikbaş, Pinar, Balcı, Serap, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant ,Pain ,Heel ,Nursing ,Hemşirelik ,Bloodletting ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma, sağlıklı yenidoğanlarda topuk kanı alınması sırasında bebeğin anne, baba, hemşire kucağında olmasının ve işlem masasına yatırılmasının bebeklerin ağrısı üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla randomize kontrollü deneysel çalışma olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini, Ocak 2019 - Mart 2019 tarihleri arasındaki İstanbul ili Beylikdüzü ilçesinde yer alan bir aile sağlığı merkezine kayıtlı 5-15 günlük bebekler oluşturdu. Örneklemi ise seçim kriterlerine uyan toplam sağlıklı 80 term yenidoğan oluşturdu. Yenidoğanlar, anne kucağında (20), baba kucağında (20), hemşire kucağında (20) ve işlem masası (20) üzerinde olacak şekilde 4 gruba randomize olarak atandı. İşlem sırası ve sonrası video kamera ile kayıt edildi. Verilerin toplanması aşamasında; ''Bilgi Formu'', ''Yenidoğan Bebek Ağrı Ölçeği (NIPS)'' ve ''Gözlem Formu'' kullanıldı. Her dört grup, yenidoğan ve ebeveyn tanıtıcı özellikleri yönünden benzer bulundu. İşlem masasına yatırılan gruptaki bebeklerin kan alımı sırasındaki ağrı puan ortalamalarının, anne kucağı, baba kucağı ve hemşire kucağında olan bebeklere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu (p< ,05) belirlendi. Kucağa alınan bebeklerin ağrı puan ortalaması arasında anlamlı düzeyde bir fark bulunmadı (p> ,05). Anne, baba ve hemşire kucağında olan bebeklerin ağlama süresi ve kan alımı işlem süresi arasında farklılık olmadığı görüldü (p> ,05). Ancak işlem masasına yatırılan bebeklerin diğer gruplara göre, ağlama süresi ve kan alımı işlem süresi anlamlı düzeyde daha yüksek bulundu (p< ,001). Sonuç olarak; ağrılı işlemler uygulanırken bebeğin kucağa alınarak girişim yapılması önerilir.Anahtar kelimeler: Anne kucağı, Baba kucağı, Hemşire kucağı, Yenidoğan, Ağrı. The study was carried out on healthy newborns as a randomly controlled experimental study in order to evaluate whether being in their mother's, father's, nurse's laps or on the operation table has an effect on the newborns' pain while blood is taken from the heel. The population of the study consisted of 5-15 days old babies registered to a family health center in Beylikdüzü of Istanbul between the dates of January 2019 - March 2019. The sample consisted of 80 healthy newborns who met the selection criteria. The newborns were randomly assigned to 4 groups: on the lap of the mother (20), on the lap of the father (20), on the lap of the nurse (20) and on the operation table (20). The blood collection procedure and what happened later on were recorded with a video camera. During the data collection stage, `Information Form` and `Neonatal Infant Pain Scale (NIPS)` and `Observation Form` were used. All groups were similar in terms of neonatal and parental identification characteristics. It was observed that the mean pain score of the babies on the operation table was considerably higher (p< ,05) than those of mother's laps, the father's laps and nurse's laps. There was no meaningful difference between the mean pain score of the babies in the laps (p> ,05). There was no difference between the duration of crying and the duration of the procedure in the babies who were in the laps of the mother, the father or the nurse (p>, 05). However, the mean pain score, the duration of the crying and the duration of the procedure were significantly higher in babies on the operation table than the other groups (p< ,001). Result; It is recommended for the baby to be taken on the lap while the painful procedures are performed.Key words: Mother's lap, Father's lap, Nurse's lap, Newborn, Pain. 80
- Published
- 2019
9. The effects on pain of foot reflexology and acupressure during heel lancing in newborns
- Author
-
Deniz, Ayşe Özge, Açıkgöz, Ayfer, ESOGÜ, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Ana Bilim Dalı, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Massage ,Pain measurement ,Infant-newborn diseases ,Infant ,Ayak Refleksolojisi ,Pain ,Hemşire ,Nursing ,Acupressure ,Newborn ,Topuk Kanı ,Foot Reflexology ,Akupresur ,Ağrı ,Yenidoğan ,Heel Lance ,Hemşirelik ,Reflexotherapy ,Bloodletting ,Infant-newborn - Abstract
Amaç: Çalışmamız, term yenidoğanlarda topuk kanı örnek alımı öncesinde uygulanan ayak refleksolojisi ve Ki 3 ve St 36 noktalarına uygulanan akupresur yöntemlerinin girişimsel ağrıya etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Gereç-Yöntem: Araştırma, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nde 30 Ekim 2017 – 30 Mart 2018 tarihleri arasında sezaryen yol ile doğan ve örneklem seçim kriterlerine uyan 105 sağlıklı term bebek ile yapıldı. Çalışmada blok randomizasyon yöntemi ile atanmış 3 grup bulunmaktadır. Bunlar; ayak refleksolojisi uygulanan grup (n=35), akupresur uygulanan grup (n=35) ve herhangi bir uygulamanın yapılmadığı kontrol grubudur (n=35). Araştırmada veri toplamak amacıyla, `Yenidoğan Tanıtıcı Bilgi Formu` ve `Yenidoğan Ağrı, Ajitasyon ve Sedasyon Ölçeği (N-PASS)` kullanıldı. Verilerin analizinde SPSS 24.0 paket programından yararlanıldı. Bağımsız iki gözlemci tarafından elde edilen N-PASS puanlarının uyumuna sınıf içi korelasyon katsayısı (intra-class correlation coefficient (ICC)) ile bakıldı.Bulgular: Çalışmamızda yenidoğanların işlem sırasındaki ağrı puanları incelendiğinde, gruplar arasında önemli bir fark olduğu (p
- Published
- 2019
10. Yenidoğanlarda topuk kanı alırken uygulanan titreşimin ağrı üzerindeki etkisi
- Author
-
Antepli, Nihal, Güngörmüş, Zeynep, Bilsin, Elif, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant ,Pain ,Nursing ,Hemşirelik ,Vibration ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Bu çalışmanın amacı yenidoğan dönemindeki bebeklerde titreşim uygulamasının topuk kanı alma işlemine bağlı ağrı üzerindeki etkisinin değerlendirilmesidir. Araştırma randomize kontrollü ve deneysel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 15.09.2018-15.12.2018 tarihleri arasında Şanlıurfa Birecik Üç Nolu Cuma Gökdoğan Aile Sağlığı Merkezine başvuran topuk kanı alınacak 0-28 günlük yenidoğanlar oluşturmuştur. Örneklemini ise güç analizi ile belirlenen toplam 56 yenidoğan bebek (deney:28, kontrol:28) oluşturmuştur. Veriler Yenidoğan Tanıtım Formu ve Yenidoğan Bebek Ağrı Ölçeği (YBAÖ) ile toplandı. Deney grubunda topuk kanı alımı sırasında topuk kanı almadan yaklaşık 30 saniye önce ve işlem boyunca titreşim yapan bir cihaz kullanıldı. Kontrol grubundaki yenidoğanlara herhangi bir müdahale yapılmadı. Hem deney hem de kontrol grubunda topuk kanı uygulamasında iki hemşire görev aldı. İlk hemşire tüm yenidoğanlar için topuk kanı alımını yapmış, ikinci hemşire, işlem süresi boyunca işlemi videoya çekti. Yenidoğanın ağrısı işlem öncesi, işlemden 15-20 saniye ve beş dakika sonra topuk kanı alan hemşire ve iki uzman tarafından video kayıtlarından YBAÖ ile değerlendirildi. Hem deney hem de kontrol grubunda topuk kanı alma işlemi aynı hemşire tarafından yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde ortalama, sayı ve yüzde dağılımları, Mann Whitney U testi, korelasyon analizi kullanıldı. Deney ve kontrol grupları arasında işlem öncesi hemşire, birinci ve ikinci uzman YBAÖ puanlarında istatiksel olarak anlamlı fark olmadığı (p>0.05), işlemden 15-20 saniye sonra ve işlemden beş dakika sonra hemşire, birinci ve ikinci uzman YBAÖ puanlarında istatiksel olarak anlamlı fark olduğu (p0.05), however, there was statistically significant difference in SCI scores of nurse, the first and second experts 15-20 seconds after the procedure and five minutes after the procedure (p
- Published
- 2019
11. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde prematüre bebeği yatan annelerin stres düzeylerine hemşirelik girişimlerinin etkisi
- Author
-
Göral, Esra, Geçkil, Emine, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Intensive care units ,Labor-premature ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Mothers ,Nurses ,Nursing ,Hemşirelik ,Stress ,Infant-newborn - Abstract
Çalışma prematüre bebek annelerinin stres düzeyine hemşirelik girişimlerininetkisini belirlemek amacıyla yarı deneysel olarak yapıldı.Araştırmanın evrenini Edirne ili kent merkezinde yer alan Trakya ÜniversitesiTıp Fakültesi Hastanesinin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde yatışı yapılanprematüre tanısı almış bebeklerin anneleri oluşturdu. Araştırmanın örneklemine güçanalizi sonucuna göre 31 kontrol, 31 müdahale olmak üzere toplam 62 anne alındı.Verilerin toplanmasında Anne-Baba Stres Ölçeği: Yenidoğan Yoğun Bakım Formu,araştırmacı tarafından hazırlanan; Anne Bilgi Formu Yenidoğan Tanıtım Formukullanıldı. Veri toplama formları kontrol ve müdahale grubuna ön test ve son testolarak iki kez uygulandı. Veriler bilgisayar programında analiz edildi, p.05). Müdahale öncesiyapılan ön testlerde kontrol ve müdahale grubundaki annelerin stres düzeylerikarşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlendi (p>.05).Müdahale sonrasında yapılan son test uygulamasında müdahale grubundaki annelerinstres düzeyinin kontrol grubundaki annelerin stres düzeylerinden anlamlı şekildedüşük olduğu saptandı (p.05). In the pre-intervention pre-tests, when the stress levels of themothers in the control and intervention groups were compared, no significantdifference was found between the two groups (p>.05). In the posttests performedafter the intervention, it was determined that the stress levels of the mothers in theintervention group was significantly lower than the stress levels of the mothers in thecontrol group (p
- Published
- 2019
12. Doğum sonrası göbek ve cilt bakımı uygulamalarının belirlenmesi
- Author
-
Şerbetçi, Gülser, Aydın, Nuran, Ebelik Anabilim Dalı, and Aydın Ateş, Nuran
- Subjects
Nurse ,Nurses ,Hemşire ,Nursing ,Skin Care ,Newborn ,Midwifery ,Göbek Bakımı ,Umbilical Care ,Yenidoğan ,Cilt Bakımı ,Ebe ,Hemşirelik ,Delivery ,Labor complications ,Skin care ,Skin ,Infant-newborn - Abstract
Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen araştırma, İstanbul'da doğum yaptırılan tüm hastanelerde çalışan ebe ve hemşirelerin doğum sonrası dönemde yenidoğanlara uyguladıkları göbek ve cilt bakımına ilişkin uygulamaların belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini; İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü 2016 yılı verilerine göre doğum sonrası yenidoğan ünitelerinde çalışan yaklaşık 850 ebe ve hemşire, örneklemini ise; %95 güç değeri, 0,05 güven aralığı düzeyinde araştırma kriterlerini karşılayan 267 ebe ve hemşire oluşturmuştur. Veriler, online veri toplama yöntemi olan SurveyMonkey üzerinden `Kişisel Bilgi Formu` (Ek 2) ve `Yapılandırılmış Anket Formu` (Ek 3) kullanılarak toplanmıştır. Araştırma bulgularına göre; ebe ve hemşirelerin; %62,4'ünün göbek pansumanı yaptığı, pansumanda en çok %33,3 ile povidon iyot kullandığı, %36,6'sının göbek bağında enfeksiyonu önlemek için alkol kullandığı, %57,4'ünün annelere eğitimde doğal kuru bırakma yöntemini önerdiği belirlenmiştir. 20 yıl ve üzeri çalışanların göbek klemplendikten sonra pansuman yapma oranı %76,5 iken, 1-4 yıldır çalışanların %42,9 bulunmuştur. Ebe ve hemşirelerin %52,9'u bebeğin ilk 24-48 saat içinde yıkanmasını, %69,5'i ilk banyoda verniksin korunmasını belirtmiştir. Ebe ve hemşirelerin %35,1'inin ünitesinde banyo yaptırdığı, %56,8'inin küvet banyoyu tercih ettiği belirlenmiştir. Hemşirelerin ebelere göre %96'sının yenidoğanlara banyo yaptırdığı, %84,4'ünün banyoda şampuan, sabun kullandığı bulunmuştur. Sonuç olarak; Dünya Sağlık Örgütü önerileri ve yeni kanıtlara rağmen hemşire ve ebelerin göbek ve cilt bakımında önceki uygulamaların devam ettirdikleri söylenebilir. Göbek ve cilt bakımı gibi iki önemli uygulamanın güncel bilimsel kanıtlar doğrultusunda yenilenmesi için yeni rehberler hazırlanması ve uygulama için destek verilmesi önerilir. The descriptive study was conducted with minwives and nurses working in all hospitals in İstanbul fort he purpose of determining the umbilical and skin care practices t oto newborns in the postnatal period. The population of the study consisted of approximately 850 midwives and nurses working in postnatal neonatal units according to İstanbul public Health Directorate 2016 data, and the sampling consisted of 267 minwies and nurses who met the research criteria at 95 (%95) percent power rating and 0.05 confidence interval. The data was collected using `personal data form` (Annex 2) and `structured questionnaire` (Annex 3) via SurveyMonkey, an online data collection method. According to the research findings, 62.4% of midwives and nurses made belly dressing, 33.3% used povidone iodine in dressing, 36.6% used alcohol to prevent infection in umbilical cord, 57.4% recommended natural dry drop method in education to mothers. The proportion of employees 20 years and over making dressings after belly clamp was the highest while 76.5% of employees for 1-4 years was the lowest at 42.9%. 52.9% of midwives and nurses determined that the baby should be washed within the first 24-48 hours, 69.5% maintained the varnish in the first bath, 35.1% had a bath in their unit, and 56.8% preferred the bath tub. According to midwives, 96% of nurses were found to bathe newborns, while 84.4% used shampoo and soap in the bath. As a result, despite the World Health Organization recommendations and new evidence, nurses and midwives have continued previous practices in belly and skincare. It is recommended that new guidelines be prepared for the renewal of two important applications, such as belly and skincare, in line with current scientific evidence, and that support be given for the application. 99
- Published
- 2019
13. Maternal bağlanmanın bebek sağlığı üzerine etkisi
- Author
-
Pehlevan Akça, Sevinç, Kaya, Nurten, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant health ,Obstetrics and Gynecology ,Attachment ,Mothers ,Infant ,Yenidoğan Sağlığı ,Nursing ,Maternal child nursing ,Maternal Attachment ,Kadın Hastalıkları ve Doğum ,Maternal-child health ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Newborn Health ,Maternal Bağlanma ,Hemşirelik ,Infant-newborn ,Prenatal attachment - Abstract
Bu araştırma maternal bağlanmanın bebek sağlığı üzerine etkisini incelemek amacıyla vaka kontrol araştırma tipinde gerçekleştirildi. Araştırmanın evreni İstanbul'daki bir Eğitim Araştırma Hastanesindeki Çocuk Polikliniklerine başvuran vajinal yol ve sezaryenla doğum yapan anneleri ve bir aylık sağlıklı bebeklerinden oluşmaktadır. Örneklemimiz 250 (117 vajinal, 133 sezeryan ile doğum yapan anneler ve 1 aylık bebeklerinden) vakadan meydana gelmektedir. Araştırmanın verileri Anne ve Bebek Bilgi Formu, Maternal Bağlanma Ölçeği (MBÖ) ve EuroQol-5D Sağlığı Değerlendirme Anketi ile toplandı. Bu araştırma için Maternal Bağlanma Ölçeğinin Cronbach Alfa İç tutarlılık güvenilirlik katsayısı 0.945 olarak hesaplandı. Araştırma kapsamına alınan kadınların MBÖ puan ortalamasının 86.7 (SS=13.8), vajinal yol ile doğumda 86.6 (SS=14.15), sezaryende 86.9 (SS=13.6) olduğu görüldü ve vajinal yol ile sezeryan doğum yapan annelerin MBÖ puanları arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05). Vajinal yol ile doğan bebeklerin birinci aydaki ağırlık persantiline bakıldığında 24 ve altı persantil aralığında kalan %39.2 iken sezeryan ile doğan bebeklerin birinci aydaki ağırlık persantil 24 ve altı persantil aralığında kalan %60.8'dir. Doğum boyu artıkça maternal bağlanma ölçeği ortalama puanında anlamlı artış görülmektedir (p˂0.05). Masaj yapma sıklığı artıkça maternal bağlanma ölçeği ortalama puanın arttığı görülmektedir (p˂0.05).Anahtar Kelimeler: Hemşirelik, maternal bağlanma, yenidoğan sağlığı, This study was carried out in case control type to investigate the effect of maternal attachment on baby health. The population of the study consisted of the vaginal route applied to Pediatric Policlinics in an Educational Research Hospital in Istanbul and their mothers giving birth by cesarean section and one month healthy babies. Our sample consisted of 250 (117 vaginal, 133 cesarean section mothers and 1 month old infants). The data of the study were collected by Maternal and Infant Information Form, Maternal Attachment Scale (MBÖ) and EuroQol-5D Health Assessment Questionnaire. The Cronbach Alpha internal consistency reliability coefficient of the Maternal Attachment Scale was calculated as 0.945 for this study. The mean score of the women included in the study was 86.7 (SD = 13.8), 86.6 (SD = 14.1) during vaginal delivery, 86.9 (SD = 13.6) in cesarean section and no significant difference was found between the VAS scores of the women who had vaginal delivery and cesarean section (p>0.05). When the weight percentile of babies born by vaginal route is 39.2% in the 24 and under percentiles, the weight percentile in the first month is 60.8% in the 30th and sixth percentile range. When maternal size increases, there is a significant increase in maternal attachment scale mean score (p
- Published
- 2019
14. Toplu bakım verilen prematüre bebeklerde konfor düzeyinin belirlenmesi
- Author
-
Tokan, Fatma, Geçkil, Emine, Hemşirelik Anabilim Dalı, Danışman:0000-0003-3947-285X, and NEÜ, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
NICU ,Infant care ,Infant ,Nursing ,premature infant ,Comfort ,prematüre bebek ,hemşire ,mass care ,nursing ,konfor ,Intensive care ,comfort ,toplu bakım ,YYBÜ ,Intensive care units-neonatal ,Hemşirelik ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Yüksek Lisans Tezi, Araştırmanın evrenini Konya il merkezinde bulunan bir hastanenin YYBÜ'de tedavi ve bakım alan, gebelik yaşları ≥28 ve ≤ 37 hafta olan bebekler oluşturdu. Araştırmanın örneklemi 'olayın ortalaması incelenecek ise örnekleme alınacak sayının hesaplanması için' evreni bilinmeyen örneklem hesaplama formülü ile hesaplandı ve örnekleme 128 bebek alındı. Örneklem sayısının yeterliliği güç analizi ile desteklendi. Araştırmanın verileri; bebeğe ait özellikleri belirlemek amacıyla "Tanımlayıcı Bilgi Formu", "Prematüre Bebek Konfor Ölçeği" (PBKÖ), "Toplu Bakım Uygulama Kontrol Listesi" ile Kasım 2017-Şubat 2018 tarihleri arasında toplandı. Araştırmanın bağımlı değişkenini araştırmada kullanılan prematüre bebek konfor ölçeğinden alınan konfor puanı, bağımsız değişkenini bebeğe ait tanımlayıcı bilgiler ve toplu bakım uygulama kontrol listesinde yer alan bakımlar oluşturdu. Veriler sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma, tekrarlı ve bağımsız ölçümlerde varyans analizi ve Friedman testi, bağımsız gruplarda t testi, Kruskal Wallis testi ile analiz edildi. Önemlilik düzeyi p.05). Prone pozisyonu verilen bebeklerin konfor düzeyi üç ölçümde de anlamlı şekilde yüksek bulundu (p, This is a descriptive study that was carried out to determine the comfort levels of premature infants that receive mass care hospitalized at the Newborn Intensive Care Unit before care, right after care and one hour after care. The population of the study consisted of the infants with gestational ages of ≥28 and ≤ 37 weeks that received treatment and care at an NICU of a hospital that is located in the city center of Konya. For calculating the number of subjects to be included in the sample for examining the average status of the phenomenon, the sample size was calculated by a formula for an unknown population, and 128 infants were included. The sufficiency of the sample size was confirmed by power analysis. The data were collected between November 2017 and February 2018 by using a "Descriptive Information form", the "Premature Infant Comfort Scale" (PICS) and the "Mass Care Implementation Checklist". The dependent variable of the study was the comfort score obtained from PICS, while the independent variables consisted of the descriptive information about the infant and the care practices found in the checklist. The data were analyzed by frequencies, percentages, means and standard deviations, repeated- and independent-measures analysis of variance and Friedman test, independent-samples t-test and Kruskal Wallis test. Level of significance was accepted as p.05). The comfort levels of the infants that were put in a prone position were significantly higher in all three measurements (p
- Published
- 2019
15. Kaflı kafsız entübasyon uygulanan yenidoğanların bakımında enteral beslenmenin değerlendirilmesi
- Author
-
Yüksel, Buse Duygu, Kökcü Doğan, Aysel, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant ,Nursing ,Newborn ,Enteral Beslenme ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant nutrition ,Enteral Nutrition ,Yenidoğan ,Hemşirelik ,Enteral nutrition ,Intubation ,Infant-newborn ,Entübasyon - Abstract
Yenidoğan solunum fizyolojisi yetişkinlerden farklıdır. Uygun endotrakeal tüp ile entübasyon sağlanması bebek hastalarda havayolu yönetimi ve iyileşme süreci için oldukça önemlidir. Bu çalışma kaflı ve kafsız entübasyon tüpü uygulanan yenidoğanların bakımında, enteral beslenmenin değerlendirilmesi amacı ile kesitsel olarak gerçekleştirildi. Araştırma evrenin İstanbul'da bir Üniversitesi Hastanesi'nin Kardiyovasküler Cerrahi Yoğunbakım ile Yenidoğan Yoğunbakım Ünitelerindeki yenidoğanlar, örneklemini ise 47 kaflı, 82 kafsız tüp ile entübasyon uygulanan toplam 129 yenidoğan bebek oluşturdu. Veriler toplam 53 soruluk `kaflı kafsız tüp ile entübasyon uygulanan yenidoğanların bakımında enteral beslenmenin değerlendirilmesi` adlı anket formu kullanılarak toplandı. Kaflı entübasyon tüpü uygulanan bebeklerin enteral beslenme ve hemodinamisinin olumlu yönde etkilendiği, iki entübasyon tüpününde uygulandığı bebeklerin tamamına verilen bakımda kaflı entübasyon tüpü kullanılan bebeklerde daha etkin bakım verildiği saptandı. Beslenmenin 24.saatinde; beslenme durumları ile beslenme sondası, midede gaz varlığı arasında; yenidoğan kilosu ile batın muayenesi ve cilt rengi arasında; doğum haftası ile %SpO2 değerleri ve bebeğin sedasyon durumu arasında; bebeklere uygulanan entübasyon tüpü ile tüp seviyesi, sabitleme bandı, defekasyon, gastrik rezidü ve beslenme sonrası ağız içi sekresyon miktarı arasında anlamlı ilişki saptandı (p
- Published
- 2019
16. Yenidoğanlarda cilt bütünlüğünün sürdürülmesinde ayçiçek yağı ve likit vazelinin etkisinin incelenmesi
- Author
-
Karakoç, Ilgin Bahar, Ekici, Behice, Maltepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Karakoç, Ilgın Bahar, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Petrolatum ,Ayçiçek yağı ,Cilt ,likit vazelin ,Yenidoğan cilt durum değerlendirmesi ,Infant ,Nursing ,Newborn ,Liquid vaseline ,Skin diseases ,Yeni doğan ,Neonatal skin condition score ,Sunflower oil ,Hemşirelik ,Skin care ,Infant-newborn ,Skin - Abstract
Araştırma Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi (YYBÜ)’nde tedavi gören yenidoğanların cilt bütünlüğünün sürdürülmesinde ayçiçek yağı ve likit vazelinin etkisinin incelenmesi amacı ile gerçekleştirildi. Araştırmanın örneklemini İstanbul da bir eğitim ve araştırma hastanesi YYBÜ’nde Nisan- Haziran 2019 tarihleri arasında tedavi gören, araştırma kriterlerine uyan ve ailelerinden gönüllü onam izni alınan 90 yenidoğan oluşturdu. Veriler, Yenidoğanı Tanıtıcı ve Klinik Özelliklerini Belirleme Formu, Yenidoğan Cilt Durum Değerlendirmesi (YCDD) Formu, ayçiçek yağı ve likit vazelin kullanılarak toplandı. Veriler; sayı, yüzde, ortanca, Ki-Kare, Kruskal Wallis, Fisher ve Mann Whitney U testleri ile analiz edilmiştir. İstatistiksel anlamlılık değeri p, Aim of this study was to investigate the effect of sunflower oil and liquid vaseline on the maintenance of skin integrity of newborns treated in the Neonatal Intensive Care Unit (NICU). The study sample included 90 newborns in the NICU’s training and research hospital in Istanbul between April- June 2019, who met the inclusion criteria and whose parents signed the voluntary informed consent form. The data were collected using a Newborn Identification and Clinical Characteristics Form, Neonatal Skin Condition Score, sunflower oil and liquid vaseline. Frequencies, percentages, medians, chi-square, Kruskal Wallis, Fisher and Mann-Whitney U were used in the analysis. The threshold for statistical significance was p
- Published
- 2019
17. The effect of non-nutritional suckling on physiological properties and feeding performance in preterm infants switched to oral nutrition
- Author
-
Dur, Şadiye, Gözen, Duygu, İÜC, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı, Dur, Şadiye, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Bebek-yenidoğmuş ,Infant nutritional physiological phenomena ,Performance ,Bebek beslenmesi ,Bebek beslenme fizyolojisi fenomenleri ,Infant ,Nursing ,Beslenme davranışı ,Bebekler ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant nutrition ,Beslenme ,Feeding behavior ,Emme davranışı ,Hemşirelik ,Fizyolojik özellikler ,Performans ,Physiological properties ,Infant-newborn ,Nutrition ,Sucking behavior - Abstract
Gavajla beslenme sonrası oral beslenmeye geçiş aşamasında emme refleksini desteklemek ve beslenmeye hazıroluşluluğu sağlamak için emzik kullanılması önerilen bir uygulamadır. Araştırma, biberonla oral beslenmeye geçen preterm yenidoğanlarda beslenme öncesi verilen emziğin bebeklerin fizyolojik parametrelerine ve beslenme performansına etkisini belirlemek amacıyla randomize kontrollü deneysel tasarımda planlandı. Veriler, Sağlık Bakanlığı'na bağlı eğitim ve araştırma hastanesinin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde Ocak 2017- Temmuz 2018 tarihleri arasında yatan ve vaka seçim kriterlerine uygun 72 31. gestasyon haftası altında doğan preterm yenidoğandan elde edildi. Her iki gruptaki yenidoğanların beslenme öncesi, sırası ve sonrası kalp tepe atımı, oksijen satürasyon düzeyi ve beslenme performansları karşılaştırıldı. Deney grubudaki yenidoğanların beslenme sırasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde kalp tepe atımları daha düşük (Deney: 139,64±10,16; Kontrol: 149,31±8,40; p
- Published
- 2019
18. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde prematüre bebeklerin stres düzeyleri: Yüksek/düşük ışık ve ses ortamında karşılaştırmalı çalışma
- Author
-
Ertürk Tosun, Esra, Geçkil, Emine, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Light intensity ,Intensive care units ,Light ,Voice ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Stress ,Noise ,Infant-newborn ,Infant-premature - Abstract
Tüm dünyada her yıl yaklaşık 15 milyon bebek erken doğmaktadır. Prematüre bebekler sağlık sorunları ortadan kalkıncaya kadar Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde (YYBÜ) tedavi görmektedir. Yoğun bakım ortamı bebeklerin aşırı ışık ve gürültü gibi uyaranlar ile karşılaşmasına ve stres yaşamasına neden olmaktadır. Bu stres yenidoğanda gelişimsel ve nörolojik sorunlara yol açabilmektedir.Araştırma, YYBÜ'de, yüksek/düşük ışık ve ses ortamında prematüre bebeklerin stres düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini Meram Tıp Fakültesi Hastanesi YYBÜ'de yatan ve 28-37 gestasyonel hafta arasında olan prematüre bebekler oluşturdu. Araştırmanın örneklemini 67 bebekten oluştu. Veri toplama aracı olarak `Bebek Bilgi Formu` ve `Yenidoğan Stres Ölçeği` kullanıldı. Araştırma sonucunda, prematüre yenidoğanların %50.7'sinin erkek, %62.7'sinin 33-37 gestasyonel hafta arasında olduğu bulundu. Yoğun bakım ünitesinde yatan prematüre bebeklerin yüksek ışık-ses seviyesindeki ortamda stres puan ortalamasının (4.48±2.52) düşük ışık-ses seviyesindekine (1.03±1.95) göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi. Yüksek ışık-ses düzeyinde 3. basamakta yatan prematüre bebeklerin stres ölçeği puan ortalamasının 2. basamakta yatanlara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı. Yüksek ve düşük ışık-ses düzeyinde prematüre bebeklerin vücut ısısı, nabız sayısı ve SPO2 değerlerinin ortalaması arasında anlamlı düzeyde fark bulunmadığı ancak yüksek ışık-ses düzeyinde solunum sayısı ortalamasının düşük ışık-ses düzeyine göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulundu. Yüksek ışık-ses düzeyinde ebeveyni bakıma katılmayan prematüre bebeklerin stres ölçeği puan ortalamasının ebeveyni bakıma katılanlara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptandı. Yüksek ışık-ses düzeyinde gestasyonel yaşı 28-32 hafta arasında olan prematüre bebeklerin stres ölçeği puan ortalamasının gestasyonel yaşı 32 haftalıktan büyük olanlara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulundu.Sonuç olarak; yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki prematüre yenidoğanların yüksek ışık ve ses ortamındaki stres puan ortalamalarının yüksek olduğu saptandı ve ortam ışık ve ses düzeyinin azaltılmasına yönelik önlemlerin alınması önerildi. About 15 million babies are prematurely born each year worldwide. Premature babies are being treated in neonatal intensive care units (NICUs) until the health problems disappear. The intensive care environment causes infants to experience stimuli and excessive stress. This stress can lead to developmental and neurological problems in the newborn.The research was carried out to determine the stress levels of premature babies in high / low light and sound environment in NICU. The universe of the study consisted premature infants who were between 28-37 gestational weeks and were hospitalized at the NICU of Meram Medical Faculty Hospital. The sample of the study consisted of 67 babies. Data collection tool is used `Baby Information Form` and `Newborn Stress Scale`. As a result of the study, 50.7% of premature newborns were male and 62.7% were between 33-37 gestational weeks. Stress-scorehad of premature infants in the high light-sound level (4.48 ± 2.52) in the intensive care unit significantly higher than the low-light-sound level (1.03 ± 1.95). Mean score of the stress scale of the premature infants who were stay at the 3rd grade at high light-sound level was significantly higher than the ones who were in the 2nd grade. No significant difference was found between body temperature, pulse rate and SPO2 values of premature babies at the high and low light-volume levels. However, at the high light-volume level, the respiratory rate was found to be significantly higher than the low light-sound level. It was found that the mean score of the stress scale of premature babies who did not participate in parental care at a high light-volume level was significantly higher than who participate in parenteral care. The mean score of the stress scale of premature infants with gestational age at 28-32 weeks of gestation at a high light-volume level was found to be significantly higher than those with gestational age greater than 32 weeks.As a result; The mean score of premature newborns at a high-light and sound environment was found to be high in the neonatal intensive care unit. Measures to reduce ambient light and noise are recommended. 67
- Published
- 2019
19. Ayak refleksolojisinin yenidoğanın vital bulgularına ve konfor düzeyine etkisi
- Author
-
Ortakaş, Nesrin Elif, Öztürk Şahin, Özlem, and Hemşirelik Bilimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Foot ,Infant ,Pain ,Nursing ,Hemşirelik ,Musculoskeletal manipulations ,Reflexotherapy ,Vital statistics ,Comfort ,Infant-newborn - Abstract
Çalışma Ankara 'da yer alan bir hastanenin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesine yatışı yapılan 37-42 haftalık doğan yenidoğanlara refleksoloji yöntemi ile uygulanan ayak masajının ağrı ve konfor düzeyine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, deney ve kontrol grubu olmak üzere iki grup belirlendi. Çalışma toplam 66 yenidoğan ile yapıldı. Verilerin toplanmasında `Yenidoğan Bilgi Formu`, `NIPS Ağrı Ölçeği` ve `Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği` kullanıldı. Olgu grubundaki yenidoğanlara (n=33) aspirasyondan 30 dk önce 15 dk ayak refleksolojisi uygulandı. Kontrol grubundaki yenidoğanlara (n=33) herhangi bir girişimde bulunulmadı. Girişim öncesi her iki gruba `Yenidoğan Bilgi Formu` uygulandı. Aspirasyon öncesi, sırası ve sonrasında her iki gruba `NIPS Ağrı Ölçeği` ve `Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği` uygulanarak vital bulguları alındı. Aspirasyon sırasında ve sonrasında gruplarda ağlama süresi değerlendirildi. Verilerin analizinde bağımsız t testi, Mann Whitney U testi, Wilcoxon testi, Friedman testi, ki-kare testi kullanıldı. Deney grubundaki yenidoğanların aspirasyon sırası ve sonrası NIPS Ağrı Ölçeği ve Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği puan medyanları kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük bulundu (p
- Published
- 2019
20. Doğum şeklinin ebeveynlik davranışı, yenidoğanı algılama ve maternal bağlanma üzerine etkisi
- Author
-
Çetin Avci, Seda, Egelioğlu Cetişli, Nuray, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Parents ,Vaginal birth ,Obstetrics and Gynecology ,Infant ,Nursing ,Kadın Hastalıkları ve Doğum ,Parents attitude ,Parenting behaviors ,Hemşirelik ,Cesarean section ,mother-child attachment ,Delivery ,Infant-newborn ,Maternal attachment - Abstract
Amaç: Bu araştırmanın amacı, doğum şeklinin ebeveynlik davranışları, yenidoğanı algılama, maternal bağlanma üzerine etkisini ve etkileyen faktörleri incelemek ve karşılaştırmaktır.Yöntem: Tanımlayıcı ve karşılaştırmalı türdeki bu araştırma, Aralık 2017- Mayıs 2019 tarihleri arasında bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kadın doğum kliniklerinde örneklem kriterlerine uyan 77 anne ile yapılmıştır. Veriler Birey Tanıtım Formu, Doğum Sonrası Ebeveynlik Davranışı Ölçeği (DSEDÖ), Yenidoğanı Algılama Ölçeği (YAÖ) ve Maternal Bağlanma Ölçeği (MBÖ) kullanılarak üç izlemde toplanmıştır. İlk izlem, doğumhane/ameliyathanede gözlem yolu ile; ikinci izlem doğumdan 24 saat sonra kadın doğum kliniğinde yüz yüze görüşülerek, üçüncü izlem ise doğumdan bir ay sonra telefonla ulaşılarak yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi, Ki-kare testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır.Bulgular: Çalışmada vajinal doğum yapan annelerin DSEDÖ toplam puan ortalaması 4,83±1,01 sezaryen doğum yapan annelerin 4,48±1,37'dir. Vajinal doğum grubundaki annelerin %45,8'i, sezaryen doğum yapan annelerin %44,8'i yenidoğanı pozitif algılamaktadır. Vajinal doğum yapan annelerin MBÖ toplam puan ortalaması 96,87±6,13 iken, sezaryen doğum yapan annelerin 95,58±7,64 olarak bulunmuştur. Çalışmaya katılan annelerin doğum şekline göre DSEDÖ, MBÖ puan ortalamaları ve yenidoğanı algılama durumları arasında fark yoktur. Sonuç: Erken postpartum dönem, annenin göstereceği ebeveynlik davranışı, yenidoğanı algılama durumu ve maternal bağlanma için oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde hemşirelerin ten tene teması ve emzirmeyi başlatması, annenin bebeğine karşı göstermiş olduğu ebeveynlik davranışlarını gözlemleyip değerlendirmesi anne bebek etkileşimi için önem arz etmektedir. Hemşirelerin, olumlu ebeveyn-bebek ilişkisini başlatmak için özellikle primipar annelere doğum sonrası dönemde danışmanlık yapmaları önerilmektedir.Anahtar Kelimeler: doğum şekli, ebeveynlik davranışı, yenidoğanı algılama, bağlanma, hemşirelik Objectives: The aim of this study is to investigate and compare effect of birth type on parenting behaviors, newborn perception, maternal attachment and the factors affecting it.Methods: This descriptive and comparative study was conducted with 77 mothers who met the sampling criteria in the obstetrics and gynecology clinics of a Training and Research Hospital between December 2017 and May 2019. The data were collected in three follow-up sessions using the Individual Presentation Form, Postpartum Parenting Behavior Scale (PPBS), Neonatal Perception Scale (NPS) and Maternal Attachment Scale (MAS). The first follow-up was performed by observation in the delivery room/operating room, and the second follow-up was carried out by face to face in the obstetriSD clinic 24 hours after the birth and the third follow-up was reached by telephone one month after the birth. Descriptive statistiSD, Mann Whitney U, Kruskal Wallis test, Chi-square test and Correlation analysis were used in evaluation of data.Results: In the study, the mean total score of PPBS of the mothers who had vaginal delivery was 4.83 ± 1.01, mothers who had cesarean birth was 4.48±1.37. In study 45.8% of the mothers in the vaginal birth group and 44.8% of the mothers who had cesarean births perceived the newborn as positive. The mean total MAS of the mothers who had vaginal delivery was 96,87 ± 6,13 and the mothers who had cesarean delivery were found as 95,58±7,64. There was no difference between the mean scores of PPBS, MAS and neonatal perception according to type of birth of the mothers.Conclusions: Early postpartum period is an important period for maternal parenting behavior, newborn perception and maternal attachment. In this period, it is important for the mother-baby interaction that the nurses contact with the skin and initiate breastfeeding and observe and evaluate the mother's parenting behaviors towards her baby. It is recommended that nurses advise primiparous mothers in the postpartum period to initiate a positive parent-infant relationship.Keywords: type of birth, parenting behavior, newborn perception, attachment, nursing 111
- Published
- 2019
21. The effects of listening to music on breast milk production in mothers who have premature newborns in neonatal intensive care unit
- Author
-
Varişoğlu, Yeliz, Satılmış, İlkay Güngör, İÜC, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı, Varışoğlu, Yeliz, Güngör Satılmış, İlkay, and Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Müzik dinleme ,Intensive care units-pediatric ,Bebek-yenidoğmuş ,Labor-premature ,Obstetrics and Gynecology ,Mothers ,Nursing ,Doğum-prematür ,Kadın Hastalıkları ve Doğum ,Anne sütü ,Anneler ,Music listening ,Yoğun bakım üniteleri-pediyatrik ,Hemşirelik ,Müzik ,Milk-human ,Bebek-prematür ,Music ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bebeği yatan annelerin stres ve kaygı düzeylerinin yüksek olduğu ve anne sütü miktarının olumsuz etkilendiği bildirilmektedir.Bu araştırma, prematüre bebeği olan annelere dinletilen müziğin anne sütü üretimine etkisini belirlemek amacıyla randomize kontrollü deneysel bir çalışma olarak planlandı.Araştırmanın örneklemi Kasım 2017–Kasım 2018 tarihleri arasında İstanbul'da iki üniversite hastanesinin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde yatmakta olan yenidoğanların anneleri arasından rastgele seçilen 20 deney ve 20 kontrol grubu anneden oluşmuştur. İlk gün tüm annelere pompa ile süt sağma eğitimi verildi. İkinci ve dördüncü günler arasında deney grubundaki annelere 11.00 ve 16.00'da iki seans 15 dakika müzik dinleme ve pompa ile süt sağma, kontrol grubu annelere sadece iki seans süt sağma işlemi yapıldı. Annelerin stres düzeylerini değerlendirmek için çalışmanın ilk ve son günlerinde Spielberg Durumluluk Sürekli Kaygı Envanteri ve tükürük kortizol testi uygulandı. Çalışmaya katılan annelerin ortalama yaşı 28,5±5,3, gebelik haftası ortalama 32,21±2,26 ve yenidoğanların doğum ağırlığı ortalama 1748±533,4 gr bulundu. Müzik grubunun durumluluk ve toplam kaygı puanları istatistiksel olarak düştü (p0,05). Ayrıca, müzik grubu annelerin son test kortizol düzeyleri ön test ölçümlerine göre istatistiksel olarak düştü (p 0.05). In addition, the final test cortisol levels of the mothers of the music group decreased statistically (p
- Published
- 2019
22. Yenidoğana dinletilen anne sesi ve beyaz gürültünün apgar skoruna ve bağlanma sürecine olan etkisinin incelenmesi
- Author
-
Aközlü, Zeynep, Öztürk Şahin, Özlem, and Hemşirelik Bilimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Attachment ,Mothers ,Scales ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Noise ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma, yenidoğanlara dinletilen anne sesi ve beyaz gürültünün, yenidoğanların APGAR skoruna ve bağlanma süreci üzerine olan etkinliğini araştırmak amacıyla yapıldı. Çalışmada, müdahale grubu A (anne sesi dinletilen), müdahale grubu B (beyaz gürültü dinletilen) ve kontrol grubu (ortam sesi dinleyen) olmak üzere üç grup belirlendi ve çalışma 87 yenidoğan ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında; Anne Bilgi Formu, Bebek Bilgi Formu ve Bağlanma Davranışı Gözlem Formu kullanıldı. Müdahale gruplarına alınan yenidoğanlara doğumdan hemen sonra 5 dakika boyunca anne sesi veya beyaz gürültü dinletildi. Dinletinin 1. ve 5. dakikalarında yenidoğanların APGAR skorları ölçüldü. Kontrol grubundaki bebeklere ise herhangi bir dinleti yapılmadı, yalnızca ortam sesine maruz bırakıldı. Tüm gruplardaki yenidoğanların annelerine teslim edilmeleri sonrası anneleri ile olan bağlanma davranışları gözlemlendi. Verilerin analizinde; sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, medyan, Chi-Square, Shapiro-Wilk, One Way Anova, Kruskal Wallis H ve Kolmogorov-Smirnova testleri uygulandı. Araştırmada müdahale ve kontrol gruplarında bulunan yenidoğanların cinsiyet, gestasyonel yaş, boy, kilo ve baş çevresi özellikleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı görüldü. Uygulama sonrasında yenidoğanların 1. dakika APGAR skor ortalamalarının kontrol grubunda 7,70±0,60, anne sesi grubunda 8,17±0,60 ve beyaz gürültü grubunda 8,14±0,71 olduğu belirlendi. 1. dakika APGAR skorları ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu görüldü (p0,05). Kontrol grubundaki yenidoğanların %20,0'sinin (n=6), anne sesi dinletilen yenidoğanların %58,6'sının (n=17) ve beyaz gürültü dinletilen yenidoğanların %60,7'sinin (n=17) memeyi kavradığı ve aralarındaki farkın anlamlı olduğu görüldü (p=0,0020,05). 20.0% (n = 6) of the newborns in the control group, 58.6% (n = 17) of the newborns who listened to the mother's voice, and 60.7% (n = 17) of the newborns who listened to the white noise, and between them the difference was significant (p = 0.002
- Published
- 2019
23. Preterm yenidoğanlarda orogastrik tüp takma işlemi nedeniyle oluşan ağrıyı azaltmada anne sütü, sarmalama ve cenin pozisyonu verme yöntemlerinin etkisi
- Author
-
Apaydin Cirik, Vildan, Efe, Emine, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Intubation-gastrointestinal ,Pediatric nursing ,Nurses ,Pain ,Nursing ,Hemşirelik ,Intubation ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Amaç: Araştırmanın amacı, preterm yenidoğanlarda Orogastrik Tüp (OGT) takma işlemi nedeniyle oluşan ağrıyı azaltmada anne sütü, sarmalama ve cenin pozisyonu verme yöntemlerinin tek başına ve kombine olarak kullanılmasının etkinliğini değerlendirmektir. Yöntem: Araştırma, randomize, çift kör ve kontrollü deneysel bir çalışmadır. Bu araştırma, Kasım 2017-2018 tarihleri arasında Antalya ilinde bulunan üç tane Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde uygulanmıştır. Araştırmada, kontrol (n=33), sarmalama (n=30), cenin pozisyonu (n=32), anne sütü (n=31), sarmalama+anne sütü (n=30) ve cenin pozisyonu+anne sütü (n=31) gruplarını oluşturan toplam 187 preterm yenidoğan yer almaktadır. Veri toplama araçları olarak; Preterm Yenidoğan Tanıtım Formu, Fizyolojik Ölçüm Formu ve Prematüre Bebek Ağrı Ölçeği (PIPP) kullanılmıştır. Pretermler video kamera ile OGT takma işlemi öncesi, işlem sırası ve sonrası kayıt altına alınmıştır. Araştırmadan bağımsız iki ağrı uzmanı tarafından video kayıtları incelenerek PIPP değerlendirmesi yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde çoklu tekrarlı ölçümlerde iki yönlü varyans analizi, shapiro-wilk, eşli örneklem t-testi, bonferroni testleri ve Genelleştirilmiş Tahmin Eşitliği logistik regresyon modeli kullanılmıştır. Bulgular: Gruplar cinsiyetlerine, gestasyon yaşlarına, postnatal yaşlarına ve vücut ağırlığına göre karşılaştırıldığında, aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı bulunmuştur (p>0.05). PIPP ölçeğinde, uzmanlar arası tutarlılık güvenirliği 0.90'dan yüksektir. Araştırmada sarmalama + anne sütü grubu ile karşılaştırıldığında, anne sütü grubunun 6.074, cenin pozisyonu grubunun 5.914, cenin pozisyonu + anne sütü grubunun 2.968, kontrol grubunun 12.396 ve sarmalama grubunun ise 7.385 kat daha fazla ağrı hissettiği belirlenmiştir (p0,05). On the PIPP scale, inter- specialist consistency reliability was> 0.90. In the study, it was determined that the breast milk group had 6.074, the facilitated tucking group had 5.914, the facilitated tucking+expressed breast milk group had 2.968, the control group had 12.396 and the swaddling group had 7.385 times more pain compared to the swaddling+expressed breast milk (p
- Published
- 2019
24. 34 hafta ve üzeri yenidoğanlarda fincanla beslemenin bebeklerin beslenme çıktı ve konforuna etkisi
- Author
-
Zengi Kaya, Setenay, Yardımcı, Figen, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, and Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Subjects
Infant care ,Emzirme ,Breastfeeding ,Infant ,Nursing care ,Nursing ,Breast feeding ,Fincanla Besleme ,Baby-Friendly Hospital Initiative ,Yenidoğanlar ,Bebek Dostu Hastane Programı ,Infant nutrition ,Alternative Feeding Methods ,"null" ,Cup Feeding ,Hemşirelik ,Nutritional methods ,Alternatif Beslenme Yöntemleri ,Infants ,Infant-newborn ,Nutrition - Abstract
Amaç; Anneye çeşitli sebeplerle ulaşamayan preterm ve yenidoğan bebekler için emmeyi unutturmayacak fakat emmeyi güçlendirip, yutmayı destekleyecek alternatif beslenme yöntemleri geliştirilmiştir. Bunlardan birisi ise fincanla beslemedir. Araştırmamız; 34 gebelik haftası ve üzerinde bebeklerde fincanla besleme sırasında fizyolojik parametreleri, ağızdan akıtma ve beslenme süresindeki değişiklikleri (beslenme çıktıları) gözlemlemek, beslenme sonrası konforu ve hemşirelerin beslenmeyle ilgili görüşlerini değerlendirmek amacıyla yapılan bir araştırmadır.Gereç ve Yöntem:Araştırma kesitsel, tanımlayıcı ve yarı deneysel bir çalışmadır.Araştırmanın verileri 15.01.2019 ve 15.04.2019 tarihleri arasında, İzmir iliS.B.Ü. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde uygulanmıştır.34 hafta ve üzeri 43 yenidoğan ve 1 yıldan fazla yenidoğan yoğun bakım ünitesinde görev yapmakta olan 43 hemşire, dahil edilme kriterlerine uygun olarak saptanmıştır. Veriler, "Olgu Rapor Formu", "Hemşirelerin Fincanla Beslemeye İlişkin Görüş Formu", "Gözlem Formu", "Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği" ve "Hemşire Fincanla Besleme Beceri Değerlendirme Kontrol Listesi" ile toplanmıştır. Bulgular: Hemşirelerin %81,4'ü (n=35) daha önce bir bebeği fincanla beslemediklerini belirtmişlerdir. Hemşirelerin fincanla beslemeye ait görüşleri, fincanla besleme eğitimi ve fincanla besleme deneyiminden olumlu yönde etkilenmiştir. Birinci fincanla besleme öncesi/ sırası / 1 dakika sonrası, ikinci fincanla besleme öncesi/ sırası / 1 dakika sonrası, üçüncü fincanla besleme öncesi/ sırası /1 dakika sonrası kalp tepe atımları, solunum sayıları ve oksijen saturasyonu beslenme sayısına göre tekrarlı ANOVA testi ile değerlendirilmiştir. Birinci, ikinci, üçüncü besleme kalp tepe atımları, solunum sayıları ve oksijen saturasyonlarıarasında fark olmadığıancak tüm beslemeler öncesi, sırası ve sonrasındaki kalp tepe atımı, solunum sayısı ve oksijen saturasyonu değişimi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Besleme Öncesi-sırasısonrası ilerleyişi) üç beslenmede de benzerdir. Fincanla besleme sonrası puan ortalamaları, fincanla beslemenin bebekler için konforlu bir işlem olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sonuç: Araştırma sonucunda, fincanla beslemenin bebekler için konforlu olduğu, hemşirelerin eğitim ve deneyim sonunda fincanla besleme hakkındaki yargılarının kırıldığı ve bebeğin deneyim artışınınbeslenme çıktılarına etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır., Aim:Alternative feeding methods have been developed for preterm and newborn babies who have not reached the mother for various reasons but will not forget to suck.One of them is feeding with cups.Our research; Observing the physiological parameters, oral flushing and feeding time (feeding outcomes) during the feeding of the cups at 34 weeks of gestation and above infants is a research conducted to evaluate the post feeding comfort and nurses' views about nutrition. Materials and Methods: This is a cross-sectional, descriptive and semi-experimental study.It was administered in the Neonatal Intensive Care Unit of Behçet Uz Children's Diseases and Surgery Training and Research Hospital at between 15.01.2019 – 15.04.2019. 43 newborns who were 34 weeks and over and 43 nurses who were working in the neonatal intensive care unit for more than 1 year were found to comply with the inclusion criteria. The data were collected by "Case Report Form", "Nursing Opinion on Cup Feeding", " Observation Form", "Newborn Comfort Behavior Scale" and "Nurse Cup Feeding Skill Assessment Checklist". Results: 81.4% (n = 35) of the nurses stated that they did not feed a baby before. Nurses' views of feeding the cup were positively influenced by the cup-feeding training and cup-feeding experience. repetitive ANOVA test results according to the number of feeding peaks; There was no difference between the first, second, third feeding heart apnea, respiratory numbers, and oxygen saturation; however, the change in heart rate, respiratory rate and oxygen saturation before, during and after all feeding were found to be statistically significant, and this was similar in all three feeds. The mean score of the cup after feeding was found to be a comfortable process for babies. Conclusion: As a result of our research, it has been revealed that cup feeding is comfortable for babies, the prejudices of nurses about feeding with cup at the end of education and experience are broken and baby's experience increase has no effect on feeding outcomes.
- Published
- 2019
25. Bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan ebeveynlerin stres düzeyleri ile alınan hemşire desteği arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
- Author
-
Ertem Mutluay, Eda, Yiğit, Rana, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Parents ,Social support ,Infant-newborn diseases ,Infant ,Intensive care units-neonatal ,Nurses ,Nursing ,Nurse-patient relations ,Hemşirelik ,Stress ,Infant-newborn - Abstract
Bu çalışma, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesinde (YYBÜ) yatan ebeveynlerin stres düzeyleri ile aldıkları hemşire desteği arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacı ile yapılmıştır. Araştırma, Mersin Tarsus Devlet Hastanesi YYBÜ'de bebeği en az 3 gün yatan ve araştırmaya katılmayı kabul eden ebeveynler ile yapılmıştır. Araştırmanın verileri, ebeveynlerin tanıtıcı bilgilerini içeren ''Kişisel Bilgi Formu'', ebeveynlerin stres düzeylerini belirlemek amacıyla Miles M.S., Funk S.G. ve Carlson J. tarafından geliştirilen `Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Anne Baba Stres Ölçeği` (YYBÜ ABSÖ) ve hemşirelerin ebeveyn desteklerini belirlemek amacıyla Miles M.S., Carlson J. ve Brunssen S. tarafından geliştirilen `Hemşire Ebeveyn Destek Ölçeği` (HEDÖ) kullanılarak toplanmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde, frekans ve yüzde değerleri, ortalama (X), standart sapma (S), medyan [Q1-Q3] gibi tanımlayıcı istatistikler ile birlikte, Shapiro-Wilk testi, Student's t testi, AVOVA tekniği, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi, Peason ve Spearman katsayısı kullanılmıştır. Sonuçlar istatistiksel anlamlılık bakımından p 0,05 level in terms of statistical significance. For the reliability of the study, Cronbach's Aipha has been obtained. Mothers constitute almost all parents taking part in the study (94.9 %). PSS:NICU total point avarage is 2,34±0,51. Among the PSS:NICU subgroups, with the score of 2,64±0,62 parental role, had the highest and with 2,20±0,63 points of appearance and behavior it is found as the lowest subgroup. NPST point avarage is found as 3,18±0,76. Among the NPST subgroups, the mean score of qualitiy care was found 3,58±0,69 as the highest, and the lowest emotional support score was found 2,97±1,03 as the lowest emotion. A statistical negative significance has been found among images and noises subgroup, information and communication subgroup and NPST total point (p
- Published
- 2019
26. The effect of temperature and humidity measurement of inspired gas on the physiological parameters of preterm newborns receiving mechanical ventilation therapy
- Author
-
Bayraktar, Sema, Balcı, Serap, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, İÜC, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı, and Bayraktar, Sema
- Subjects
Bebek-yenidoğmuş ,Nem ,Mekanik Ventilasyon ,Humidity ,Nursing ,solunan gaz sıcaklığı ,Solunan gaz nemi ,Heat ,Ventilation ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Ventilators-mechanical ,Fizyolojik parametreler ,Preterm Yenidoğan ,Nem oranı ,Isı ,Ventilatörler-mekanik ,Hemşirelik ,Physiological parameters ,Moisture ,Ventilasyon ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma, preterm yenidoğanlara mekanik ventilasyon (MV) sırasında verilen gazın ısı ve nem değerlerinin fizyolojik parametreler üzerine etkisini belirlemek amacıyla tek gruplu ön test-son test yarı deneysel bir tasarım olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini İstanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde (YYBÜ) yatan bebekler, örneklemini ise Eylül 2017 - Ağustos 2018 tarihlerinde yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan, örneklem seçim kriterlerine uyan toplam 23 preterm bebek oluşturdu. Veriler `Veri Toplama Formu` ve havanın nem ve ısısını ölçen `nem ısı tranmitter cihazı` ile toplandı. Çalışmaya alınan preterm bebekler ilk önce girişim I (Gaz ısısı: 38C), daha sonra girişim II (Gaz ısısı: 39C) grubunda izlendi. Verilerin karşılaştırılmasında Wilcoxon signed rank testi, Friedman testi, çoklu regresyon analizi ve basit regresyon testi kullanıldı. Girişim I ve II uygulamalarında bebeklerin fizyolojik parametreleri değerlendirildi. Buna göre girişim II (39C) grubundaki bebeklerin sadece KTA ortalamasının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu (p.05). Her iki girişim grubunda 3 saatlik izlem sonunda distal ısı ile transmitter ısı arasında anlamlı düzeyde fark olduğu (p.05). At the end of the 3hour follow-up, there was a significant difference between the distal heat and the transmitter temperature (p
- Published
- 2019
27. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde verilen eğitimin ünitenin gürültü düzeyine ve hemşirelerin farkındalık düzeylerine etkisi
- Author
-
Koltan, Ceren, Başbakkal, Didar Zümrüt, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, and Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Subjects
NICU ,Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşiresi ,Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi ,Education Programe ,Infant ,Nurses ,NICU Nurses ,Nursing ,Nursing research ,Awareness ,Noise Level ,Intensive care units-neonatal ,Education-nursing ,Hemşirelik ,Noise ,Gürültü Düzeyi ,Eğitim Programı ,Infant-newborn - Abstract
Koltan, C. (2019). Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Verilen Eğitimin Ünitenin Gürültü Düzeyine ve Hemşirelerin Farkındalık Düzeylerine Etkisi. Bu çalışma yenidoğan yoğun bakım ünitesinde hemşirelere verilen eğitimin ünitenin gürültü düzeyine ve hemşirelerin farkındalık düzeylerine etkisini incelemek amacıyla öntest-sontest yarı deneysel olarak Temmuz- Eylül 2018 tarihleri arasında İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde çalışan 36 hemşire ile yapıldı. Gürültü farkındalığını kazandırmak için 1 hafta içinde 4 oturumda verilen bir eğitim programı oluşturuldu. Eğitim programı interaktif şekilde gerçekleştirildi ve eğitimi pekiştiren yaka rozetleri dağıtıldı. Eğitim programı öncesi ve eğitim sonrası 14 gün olmak üzere günlük 24 saat gürültü düzeyi ortalamaları, gürültü düzeyi yükseldiğinde ışıklı uyarı veren bir desibelmetre ile kaydedildi. Eğitim öncesi ve eğitim sonrası hemşirelere soru formu uygulanarak gürültü ile ilgili bilgileri ve farkındalıkları incelendi. Veriler Mcnemar Test, Wilcoxon Test, Bağımsız Örneklem T Testi aracılığıyla yüzdelik dağılımlar, standart sapma ve ortalama değerleri ile değerlendirildi. Araştırma sonucunda hemşirelerin %63,9’unun lisans mezunu olduğu, %77,7’sinin 2-9 yıldır yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalıştığı, %75’inin yenidoğan ile ilgili bir eğitime sahip olduğu belirlenmiştir. Eğitim sonrası, uluslararası gürültü düzeyini doğru bilme oranı artmıştır ve bu artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,02). Hemşirelere göre gürültü düzeyinin en yüksek olduğu saatlerin hemşire bakım saatleri olduğu (EÖ=%69,4 ES=%83,3), gürültünün yenidoğanı (EÖ=%94,4 ES=%100) ve sağlık çalışanlarını (EÖ=%86,1 ES=%97,2) etkilediği ifade edilmiştir. Eğitim sonrası gürültü düzeyi ortalaması, eğitim öncesine oranla 1,4 desibel azalma göstermiştir ve bu azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,023). Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde düzenli olarak gürültü ölçümü yapılması, çalışanların konu hakkında eğitilmesi ve sürekliliğin sağlanması önerilmiştir., Koltan, C. (2019). The Effect of Education Given to Nurses in The Neonatal Intensive Care Unit on The Noise Level of The Unit and Nurses' Awareness Levels. This study was carried out as a pretest-posttest semi-experimentally with 36 nurses working in Neonatal Intensive Care Unit of İzmir Tepecik Training and Research Hospital between July 2018 and September 2018 in order to examine the effect of education given to nurses in the neonatal intensive care unit on the noise level of neonatal intensive care unit and nurses' awareness levels. In order to gain awareness of noise, a training program was created in 4 sessions within 1 week. The training program was carried out in an interactive manner and collar badges were distributed to strengthen. The average of 24-hour noise levels was recorded with a decibel meter, gave a light warning when the noise level increased, before and 14 days after the training program. Before and after the training, the questionnaire was applied to nurses and their knowledge and awareness about noise were examined. The data were evaluated by Mcnemar Test, Wilcoxon Test, Independent Sample T Test, percentage distributions, standard deviation and mean values. It was determined that 63,9% of nurses were undergraduate, 77,7% of them worked in neonatal intensive care unit for 2-9 years and 75% of them had education about newborn. After education, the rate of knowing the international noise level increased and this increase was found statistically significant (p = 0,02). According to the nurses, it was found that the hours with the highest noise level were nursing care hours (EO = 69,4% ES = 83,3%), the newborn noise (EO = 94,4% ES = 100%) and the health workers (EO = 86% 1 ES = 97,2%). The average noise level after training decreased 1,4 decibels compared to the pre-education level and this decrease was statistically significant (p = 0,023). Regular measurement of noise in neonatal intensive care units, training of employees on the subject and ensuring continuity are effective methods to reduce noise in neonatal intensive care units.
- Published
- 2019
28. Preterm bebeklerde emzirme destekleyici sistemin tam anne memesine geçiş ve emme başarısı üzerine etkisi
- Author
-
Aydin, Çiler, Aytekin Özdemir, Aynur, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Mothers ,Infant ,Nursing ,Breast feeding ,Breast ,Hemşirelik ,Infant-premature ,Infant-newborn ,Sucking behavior - Abstract
Amaç: Bu çalışma, preterm bebeklerde emzirme destekleyici sistem (EDS) kullanımının tam anne memesine geçiş ve emme başarısı üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Materyal ve Metot: Çalışma, bir üniversite hastanesinin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde 04 Ocak 2018- 02 Temmuz 2019 tarihleri arasında randomize kontrollü deneysel olarak yapılmıştır. Evreni, 20 Kasım 2018- 30 Nisan 2019 tarihleri arasında araştırmanın yapıldığı klinikte yatan preterm bebekler ve anneleri oluşturmuştur. Örneklemi ise araştırma grubu seçim kriterlerine uyan bebekler ve anneleri oluşturmuştur. Örneklem büyüklüğü için yapılan güç analizinde 0.05 anlamlılık seviyesinde, 0.95 güven aralığında ve 1.18 etki büyüklüğü ile araştırmanın gücünün 0.97 olduğu belirlenmiştir. Deney grubundaki bebekler (n=33) tam anne memesine geçene kadar beslenme öğünlerinde önce tek başına anne memesini emmiş, arkasından EDS ile desteklenmiş anne memesini emerek beslenmiştir. Kontrol grubundaki bebeklere (n=32) klinik beslenme protokolü dışında herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Veriler `Tanıtıcı Bilgi Formu`, `Preterm Bebek İzlem Formu` ve `LATCH Emzirme Tanılama Ölçüm Aracı` ile araştırmacı tarafından toplanmıştır. Verilerin analizinde yüzdelik dağılımlar, ortalama, standart sapma, ki-kare testi, bağımsız gruplarda t-testi, Cronbach alfa katsayı hesaplaması, bağımsız gözlemciler arası uyum analizinde Kappa testi kullanılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için etik onay, resmi izin ve ailelerden aydınlatılmış onam alınmıştır.Bulgular: Çalışmada deney grubundaki preterm bebeklerin kontrol grubundan daha kısa sürede tam anne memesine geçtiği ve taburcu olduğu saptanmıştır (p0.05); son ölçümde deney grubunun emme başarısının, kontrol grubundan daha yüksek olduğu bulunmuştur (p0.05). In the last measurement, the sucking success of the experimental group was higher than the control group (p
- Published
- 2019
29. Fototerapi alan bebeklerde anne sütü kokusunun bebeklerin bilirubin düzeyine, fototerapide kalma süresine ve konforlarına etkisi
- Author
-
Kızılay, Elif Nilay, Açıkgöz, Ayfer, Hemşirelik Anabilim Dalı, and ESOGÜ, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik
- Subjects
Infant-newborn diseases ,Infant ,Fototerapi ,Bilirubin ,Nursing ,Anne Sütü Kokusu ,Phototherapy ,Newborn ,Breast Milk Smell ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant nutrition ,Odor ,Yenidoğan ,Hemşirelik ,Milk-human ,Infant-newborn - Abstract
Amaç: Bu araştırma yenidoğan yoğun bakım ünitesi (YYBÜ)'nde fizyolojik sarılık tanısı ile yatan term bebeklerde uygulanan anne sütü kokusunun bebeklerin bilirubin düzeyine, fototerapiden ayrılma süresine ve konforlarına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Materyal ve Metod: Deneysel randomize kontrollü bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesi YYBÜ'de yatan ve örneklem seçim kriterlerine uyan toplam 72 term yenidoğan oluşturmuştur. Çalışmamızda iki grup bulunmaktadır. Bunlar; anne sütü kokusu uygulanan grup ve kontrol grubudur. Bebekler gruplara randomizasyon yöntemi ile atanmıştır. Gruplara örneklem atamasında tabakalama ve bloklama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma örneklem seçim kriterlerine uyan bebekler postnatal yaşlarına göre tabakalandırılarak ardından kura yöntemi ile her bir gruba eşit sayıda (bloklama) bebek atanmıştır. Ancak kontrol grubunda 2 bebek çalışma devam ederken ebeveyninin isteği üzerine araştırmadan çıkartılmıştır. Bu nedenle çalışma anne sütü kokusu uygulanan grupta 37, kontrol grubunda 35 olmak üzere toplam 72 bebek ile tamamlanmıştır. Çalışmamızda veri toplamak amacıyla `Kişisel Veri Toplama Formu`, `Fototerapi Süresi Takip Çizelgesi` ve `Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği (YKDÖ)` kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 21.0 (IBM corp. Relased 2012. IBM SPSS Statistics for Windows, version 21.0 Armonk, NY: IBM corp.) paket programından yararlanılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda yenidoğanların konfor davranış ölçek puanları karşılaştırıldığında anne sütü kokusu grubu lehine gruplar arasında önemli bir fark olduğu saptanmıştır (p
- Published
- 2019
30. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bakım sırasında anne ve baba sesinden ninni dinletmenin yenidoğanın konforu ve fiziksel parametrelerine etkisi
- Author
-
Akyüz, Duygu, Uysal, Gülzade, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Parents ,Lullaby ,Physical parameters ,Mother voice ,"null" ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Comfort ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma yenidoğan yoğun bakım ünitesinde (YYBÜ) bakım sırasında anne ve baba sesinden ninni dinletmenin yenidoğanın konforu ve fiziksel parametreleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu randomize kontrollü araştırma Nisan 2018-Ocak 2019 tarihleri arasında YYBÜ'nde seçim kriterlerine uygun prematürelerde (anne sesinden ninni grubu=24, baba sesinden ninni grubu=23, kontrol grubu=27) gerçekleştirilmiştir. Veriler; Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği ve Girişim İzlem Formu kullanılarak toplanmıştır. Araştırma gruplarına; sırasıyla göz, ağız, burun, alt değişimi, bebek yağı ile cilt bakımı, beslemeyi içeren ortalama 20 dakika süren standart hemşirelik bakımı uygulanmıştır. Bebeğin annesinin sesi/babasının sesinden kaydedilmiş ninni bakımla birlikte başlanıp, bakım süresince ve bakım sonrasında 10 dakika dinletilmiştir. Bakımdan 1 dk öncesi, bakım sırası ve bakımdan 15 dk sonrasında yenidoğanın kalp tepe atımı, saturasyonu, solunum sayısı ve konfor davranış puanı ölçülmüştür. Veriler SPSS 21.0 programında uygun istatistiksel yöntemlerle değerlendirilmiştir. Araştırmada prematüre bebeklerin tanıtıcı özellikleri ve sağlık durumlarına ilişkin özellikleri açısından gruplar arasındaki fark anlamsız olup (p>0,05) gruplar homojen dağılmaktadır. Gruplar arası kalp tepe atım sayıları, solunum, konfor davranış puan ortalamaları bakım öncesi ve sırasında anlamsız, oksijen saturasyon ortalamaları bakım öncesi, sırası ve sonrasında da anlamsız bulunmuştur (p>0,05). Bakım süresince anne sesinden ninni dinleyen yenidoğanların bakım sonu kalp tepe atım, solunum sayısı, konfor davranış puan ortalamalarının baba sesinden ninni dinleyen ve kontrol grubundaki yenidoğanlara göre düşük olduğu saptanmıştır (p0,05). Araştırmanın sonuçları doğrultusunda YYBÜ'nde bakım sırasında anne sesinden ninni dinletmenin bakım sonunda yenidoğanın konforunu artırdığı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Yenidoğan yoğun bakım, Anne sesi, Baba sesi, Ninni, Konfor This study aims to determine the effect of lullaby records sung by the parent's during newborn care on newborn's comfort and physıcal parameters in newborn intensive care unit. This randomized controlled study was conducted on suitable prematures in NICU (mother's voices=24 father's voices group=23, control group=27) between April 2018 – January 2019. The data was gathered thereby using Newborn Comfort Behavior Scale and Study Inspection Form. Standard nursing care including, eye, mouth, nose, diaper change, skin care with baby oil and nurturing was applied respectively to the study groups for approximately 20 minutes. The baby was made listen to the lullaby recorded in the voice of parents starting with, during and after the care for 10 minutes. Heart rate, saturation, respiration rate and comfort behiavour scores of the newborn was measured 1 minutes before, during and 15 minutes after the care. The data was evaluated in SPSS 21.0 program with convenient statistical methods. In the study, the difference between the groups in terms of defining characteristics and health status of prematurity babies are insignificant (p>0,05) and groups are homogeneous. The average heart rate, respiration rate and comfort behiavour scores among the groups are found insignificant before and during the care and the average of oxygen and saturation rates are found insignificant before, during and after the care (p>0,05). It is detected that heart rate, respiration rateand comfort behiavour scores of the newborns who listen to lullaby in the mother's voice are low compared to the newborns listening to lullaby in the father's voice and those in the control group (p0,05). In accordance with results of this study, it is determined that making newborn listen to lullaby in mother's voice during care, in NICU increases the comfort of the newborn. Keywords: Newborn intense care, Mother's voice, Father's voice, Lullaby, Comfort 86
- Published
- 2019
31. Examination of noise and lighting conditions in neonatal intensive care unit
- Author
-
Tekin, Fadime Gamze, Hemşirelik, Emine Kol, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kol, Emine, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Intensive care ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Noise ,Lighting ,Infant-newborn ,aydınlatma, gürültü, hemşire, yenidoğan yoğun bakım ünitesi - Abstract
Amaç: Araştırma Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım ortamındaki gürültü ve aydınlatma durumunu incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Yöntem: Araştırma Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'ndeki mevcut gürültü ve aydınlatma durumunu belirmek amacıyla 01.05.2018-09.11.2018 tarihleri arasında yapılmıştır. Veriler, ölçüm ve gözlem yöntemleriyle toplanmıştır. Ölçümler ses seviyesi ölçüm cihazı ve aydınlatma ölçüm cihazları ile yapılmıştır. Gözlemler, haftanın farklı günlerinde nöbet teslim saatleri, tedavi saatleri, bakım saatleri ve ziyaret saatleri de göz önünde bulundurularak gündüz ve nöbet çalışma saatlerinin farklı zaman dilimlerinde yapılmıştır. Ölçüm ve gözlemler için örneklem belirlenmemiş, aynı sonuçlar tekrarlanmaya başlayıp doygunluk noktasına eriştiğinde sonlandırılmıştır. Gözlemler, Gürültü ve Aydınlatma Kaynaklarına Yönelik Gözlem Formlarına kayıt edilmiştir. Verilerin analizi SPPS.20 paket programında yapılmıştır.Bulgular: Araştırma sonucunda herhangi bir girişim, konuşma ve gürültü eyleminin bulunmadığı arka plan gürültü düzeyi olarak tanımlanan ses düzeyi 64.9 dB(A), anlık maksimum gürültü düzeyi ise 122.3 dB(A) bulunmuştur. Gürültü ve aydınlatma düzeyinin hafta içindeki günlerde hafta sonundaki günlere göre yüksek olduğu görülmüştür. 08:00-16:00 mesaisindeki gürültü ve aydınlatma düzeyi diğer mesailere göre daha yüksek bulunmuştur. Çalışma verilerine göre gürültü düzeyi American Academy of Pediatrics'in önerdiği gürültü seviyelerinin önemli derecede üzerinde bulunmuştur. Aydınlatma düzeyinin ise hafta sonundaki günlerde önerilen değerler arasında olduğu, hafta içindeki günlerde ise bu değerleri genellikle aştığı tespit edilmiştir.Sonuç: Savunma sistemleri yetersiz ve yüksek düzeyde bakıma ihtiyacı olan yenidoğanlar için ortam gürültü ve aydınlatma düzeyi yüksektir.Anahtar Kelimeler: aydınlatma, gürültü, hemşire, yenidoğan yoğun bakım ünitesi Objective: Research was done descriptive study to investigate noise and lighting conditions in the Neonatal Intensive Care Unit of Suleyman Demirel University Research and Application Hospital.Method: The research was carried out between 01.05.2018-09.11.2018 in order to determine current noise and lighting conditions in the Neonatal Intensive Care Unit. Data were collected by measurement and observation methods. Measurements were made with volume measurement devices and lighting measurement devices. Observations were made different time periods of day and shift change hours by taking into consideration the number of shift change hours, treatment hours, care hours and visiting hours different days of week. The sampling was not determined for measurements and observations, and were stopped when the same results began to repeat and reached the saturation point. Observations were recorded Observation Forms for Noise and Lighting Sources. Data was analyzed SPPS.20 packaged program.Results: End of the study, the noise level defined as the background noise level without any intervention, speaking and noise action was 64.9 dB(A) and instantaneous maximum noise level was 122.3 dB(A). Noise and lighting levels were higher than weekend of weekdays. Noise and lighting level at 08:00-16:00 was higher than other working hours. According to study data, the noise level was found significantly higher than the American Academy of Pediatrics recommended noise levels. illumination level was determined among the recommended values on the days of the weekend and it was generally exceed these values during the week days.Conclusion: Ambient noise and lighting levels are high for newborns with insufficient defense systems and needing high level care.Key words: lighting, noise, nurse, neonatal intensive care unit 94
- Published
- 2019
32. Yenidoğanlarda ekokardiyografi çekimi sırasında emzik ve oral sukroz kullanımının fizyolojik paremetreler ve konfor düzeyine etki
- Author
-
Tatar, Kutlu, Uysal, Gülzade, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Sucrose ,Echocardiography ,"null" ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Spout ,Comfort ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma, yenidoğanlarda ekokardiyografi çekimi sırasında emzik ve oral sukroz kullanımının fizyolojik parametreler ve konfor düzeyine etkisini belirlemek amacıyla randomize kontrollü deneysel bir çalışma olarak gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma Eylül 2018-Mayıs 2019 tarihleri arasında Çocuk Kardiyoloji polikliniğinde seçim kriterlerine uygun yenidoğanlarda (sukroz grubu=35, emzik grubu=35, kontrol grubu=35) gerçekleştirilmiştir. Veriler; Yenidoğan Konfor Davranış Ölçeği ve Yenidoğan Tanılama ve Takip Formu kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 21.0 programında uygun istatistiksel yöntemlerle değerlendirilmiştir.Araştırmaya katılan emzik, sukroz ve kontrol grubundaki yenidoğanların tanıtıcı özellikleri ve işlem öncesi fizyolojik parametreler ve konfor puanları açısından gruplar arasında fark olmayıp gruplar homojen dağılmaktadır (p>0,05). Gruplar arası ölçümler incelendiğinde; Sukroz verilen yenidoğanların, emzik ve kontrol grubundaki yenidoğanlara göre işlem sırasında solunum ortalamasının düşük; oksijen saturasyonu ve konfor düzey ortalamalarının ise yüksek olduğu belirlenmiştir (p0,05). When the intergroup evaluations were analyzed; the newborns who were given sucrose demonstrated a lower average level of respiration, and higher average level of oxygen saturation and comfort during the procedure with respect to those in the pacifier and control groups (p
- Published
- 2019
33. Yenidoğan yoğun bakımda bebeği yatan annelerin emzirme tutumu ve emzirme başarılarının belirlenmesi
- Author
-
Yıldız, Kübra, Özyazıcıoğlu, Nurcan, Hemşirelik Anabilim Dalı, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Hemşirelik Anabilim Dalı.
- Subjects
Infant-newborn diseases ,Yenidoğan yoğun bakım ünitesi ,Emzirme tutumu ,Infant ,Mothers ,Nursing ,Breast feeding ,Newborn ,Emzirme başarısı ,Neonatal intensive care unit ,Intensive care ,Yenidoğan ,Intensive care units-neonatal ,Breastfeeding attitude ,Hemşirelik ,Milk-human ,Breastfeeding success ,Infant-newborn - Abstract
Araştırma, yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki anne-bebek uyum odasında takip edilen annelerin emzirme tutum ve emzirme başarılarını etkileyen faktörleri saptamak amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini Aralık 2016- Ağustos 2017 Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi `Çocuk Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde` bebeği yatan anneler oluşturdu. Araştırmanın örnekleminde ise örneklem seçim kriterlerine uyan toplam 75 anne yer aldı. Araştırmanın verileri, Tanıtıcı Bilgi Formu, Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği ve LATCH Emzirme Tanılama Ölçüm Aracı kullanılarak toplandı. Araştırmanın istatistiksel analizleri için Shapiro-Wilk, Kruskal Wallis, Mann-Whitney U, t-testi ve Bonferroni testleri kullanıldı.Araştırma kapsamındaki annelerin yaş ortalaması 30,65±5,70 yıl olduğu, %36'sının lise mezunu olduğu, %81,4'ünün ev hanımı olduğu, %80'nin gelirinin giderine eşit, %52'sinin ilde oturduğu, %93,3'ünün ise çekirdek aile tipinde olduğu bulundu. Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği puanı ile şimdiki gebelikteki sağlık kontrolü sayısı, yaş, eğitim durumu, meslek, gelir durumu, emzirme sürecinde eşe en çok hangi konularda ihtiyaç duyulacağı konuları arasında anlamlı fark bulunmuştur. LATCH Emzirme Tanılama Ölçüm Aracı puanı bebeğin doğum haftası, bebeğinizin doğum kilosu, yaşayan çocuk sayısı, bugüne kadarki gebelik sayısı, meslek, bebeğin hastanede yatma sebebi, emzirme sürecinde eşe en çok hangi konularda ihtiyaç duyulacağı, hastaneden taburcu olduktan sonra emzirme konusunda destek alacağı kişiler, kendi emzirme başarısının değerlendirilmesi arasında anlamlı fark bulunmuştur.Bu araştırma annelerin sosyo-demografik, obstetrik ve emzirmeyle ilgili özelliklerinin emzirme tutum ve başarılarını nasıl etkilediğini ortaya koymuştur. Annenin emzirmeye daha fazla cesaretlendirilmesi ve desteklenmesi ile emzirme oranları yükseltilebilir.Anahtar kelimeler: Yenidoğan, yenidoğan yoğun bakım ünitesi, emzirme tutumu, emzirme başarısı The research was conducted as a descriptive study with the aim of establishing the factors affecting attitudes and success concerning breastfeeding of mothers in the mother-baby adaptation room in the neonatal intensive care unit. The population of the study consisted of the mothers of babies admitted to the child and neonatal intensive care unit of the hospital of the Health Research and Training Center of Bursa Uludağ University between December 2016 and August 2017. The research sample was made up of the 75 mothers who fitted the sample selection criteria. Research data was collected using a Description Information Form, a Breastfeeding Attitudes Assessment Scale and the LATCH Breastfeeding Diagnosis Measurement Instrument. The Shapiro-Wilk, Kruskal Wallis and Mann Whitney U tests, t-test and the Bonferroni test were used in statistical analysis in the study.The mean age of the mothers included in the study was found to be 30.65±5.70 years; 36% were high school graduates; 81.4% were housewives; 80% had an income equal to expenditure; 52% lived in the province, and 93.3% had a nuclear-type family. Significant differences were found between their scores on the Breastfeeding Attitude Assessment Scale and their number of health checks in their current pregnancy, their age, their education level, their profession, their income, and what they would need most from their husband during breastfeeding. Significant differences were found between the LATCH Breastfeeding Diagnosis Measurement Instrument scores and the baby's birth week, the baby's birth weight, the number of surviving children, the number of pregnancies up to the present, profession, the reason why the baby was in hospital, what they would need most from their husband during breastfeeding, the people from whom they would receive support in breastfeeding after discharge from hospital, and their own assessment of their success at breastfeeding.This research showed how the mothers' socio-demographic and obstetric characteristics and their characteristics in relation to breastfeeding affected their attitudes and success regarding breastfeeding. Breastfeeding rates may be increased by encouraging mothers more to breastfeed and by supporting them.Key words: Newborn, neonatal intensive care unit, breastfeeding attitude, breastfeeding success 84
- Published
- 2019
34. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde preterm bebeği olan annelerin anne sütü bankası hakkındaki bilgi ve tutumları: Niteliksel bir çalışma
- Author
-
Atar, Gülsün, Çövener Özçelik, Çağrı, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Milk banks ,Intensive care ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Mothers ,Nursing ,Hemşirelik ,Milk-human ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Preterm Bebeği Olan Annelerin Anne Sütü Bankası Hakkındaki Bilgi ve Tutumları: Niteliksel Bir ÇalışmaGülsün ATAR1, Çağrı ÇÖVENER ÖZÇELİK21.Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hemşire; Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi2.Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Dr. Öğr. ÜyesiAmaç: Araştırma yenidoğan yoğun bakım ünitesinde preterm bebeği olan annelerin anne sütü bankası ile ilgili bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olan araştırma, Haziran–Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul' da bir eğitim araştırma hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan 26 preterm bebek annesi ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak; Anneyi Tanıtıcı Bilgi Formu, Ses Kayıt Cihazı, Yarı Yapılandırılmış Form kullanılmıştır. Niteliksel verileri değerlendirmek için içerik analizi yapılmıştır.Bulgular: Katılımcıların yaşları 19-38 arasında değişmekte olup yaş ortalaması 27,96±5,75 yıldır. Araştırma sonucunda katılımcıların %84,6' sı süt bankasını duymadığını belirtmişlerdir. 10 tema oluşturulmuştur; anne sütü farkındalığı, anne sütü paylaşımı, bilgi eksikliği, üzüntü, endişe, anne sütü paylaşımının dini boyutu, anne sütü bankası hakkındaki düşünceler, anne sütü bankası farkındalığı, anne sütü bankasının kurulumu ve kararsızlıktır.Sonuç: Annelerin çoğunun süt bankası ile ilgili bilgisi bulunmamaktadır. Annelerin büyük bir kısmı süt bankası kurulmasına sıcak bakmakta olup, bir kısım anne ise bilgi eksikliği, sütlerin karışacağı, süt kardeş evlilikleri, hastalık bulaşma riski, güvensizlik düsüncesiyle istememişler veya kararsız kalmışlardır.Anahtar kelimeler: Preterm bebek, anne sütü, preterm anne sütü, anne sütü bankası, anne sütü paylaşımı. Knowledge Levels and Attitudes of Mothers with Preterm Infants in Neonatal Intensive Care Unit About Breast Milk Bank: A Qualitative StudyGülsün ATAR1, Çağrı ÇÖVENER ÖZÇELİK21.Nurse, Sisli Hamidiye Etfal Training and Research Hospital Neonatal Intensive care Unit; MSN Student, Marmara University Faculty of Health Sciences Division of Nursing Department of Pediatric Nursing2.Assist. Prof. Marmara University Faculty of Health Sciences Division of Nursing Department of Pediatric NursingAim: The study was carried out to evaluate the knowledge and attitudes of mothers who have preterm infants in neonatal intensive care unit about milk banks.Methods: The descriptive study was conducted with 26 mothers with preterm infants who stayed in the neonatal intensive care unit of a training and research hospital in Istanbul between June and October 2016. An information form introducing mothers, a voice recorder and a semi-structured form were used as data collection tools. Content analysis was used to evaluate qualitative data.Results: The ages ofmothers ranged from 19 to 38 years, the mean age was 27,96 ± 5,75 years. Mothers' 84.6% reported that they have not heard the milk bank before. 10 themes were generated in findings: awareness of breast milk, sharing of breast milk, lack of information, sadness, anxiety, religious aspects of sharing breast milk, perception of milk banks, awareness of milk banks, foundation of milk banks and indecision.Conclusion: Most of the mothers do not have information about the milk banks. Most of the mothers think positively about the establishment of the milk banks, and some of the mothers are unwilling or unstable due to lack of information, concern about mixing different mothers' milk, marriages of milk siblings, risk of infectious disease and distrust.Key words: Preterm infant, breast milk, preterm breast milk, mothers' milk bank, sharing of breast milk. 156
- Published
- 2019
35. Fototerapi uygulaması alan yenidoğanların konfor davranışlarının incelenmesi
- Author
-
Bölükbaşı, Nazmiye Neda, Çövener Özçelik, Çağrı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Özçelik, Çağrı Çövener, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Yenidoğan Hemşireliği Bilim Dalı
- Subjects
Infant-newborn diseases ,Infant ,Fototerapi ,Nursing ,Hemşirelik ,Phototherapy ,Comfort ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Infant-newborn ,Hyperbilirubinemia - Abstract
Amaç: Bu araştırma, fototerapi uygulamasının hastanede yatan yenidoğanın konfor davranışıüzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olan araştırma, Mart 2018-Mayıs 2019 yılında Nevşehir DevletHastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde yatan ve fototerapi tedavisi alan 190 yenidoğan ileyapılmıştır. Veri toplama aracı olarak; “Yenidoğan Tanılama Formu” ve “Yenidoğan Konfor DavranışÖlçeği (YKDÖ)” kullanılmıştır. Niteliksel verileri değerlendirmek için içerik analizi yapılmıştır.Bulgular: Çalışmaya katılan yenidoğanların postnatal yaş ortalaması 4,96±3,06 gündür.Yenidoğanların %56,8’i erkektir. Yenidoğanların %97,4’ü anne sütü ve formül süt ile beslenmektedir.Yenidoğanların %92,6’sının küvözde fototerapi aldığı belirlenmiştir. YKDÖ toplam puan medyandeğeri ise 10 (6-24) olarak bulunmuştur. Yenidoğan bebeklerin %70’inin konforlu olduğubelirlenmiştir. Erkek yenidoğanların, 42 ve üstü gestasyon haftası olanların, sezeryanla doğanların, annesütü ve formül süt ile beslenenlerin, emmede azalma olmayanların ve tartı kaybı olanların daha konforlugöründükleri tespit edilmiştir. Yenidoğanların kalp tepe atımı, barsak sesi, SpO2 değeri, kilo ve tartıkaybı yüzdesi ile YKDÖ toplam puan arasında negatif yönde, bilirubin düzeyi, solunum sayısı, postnatalyaş ve boy ile pozitif yönde bir ilişki saptanmıştır. Yenidoğanların solunum sayısı ve YKDÖ toplampuan arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p
- Published
- 2019
36. 3-12 aylık bebeklerin uyku alışkanlığı ve uyku sorunları ile ilişkili faktörler
- Author
-
Kahraman, Bircan, Kahraman Berberoğlu, Bircan, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Subjects
Infant care ,Infant ,Nursing ,Sleep disorders ,Hemşirelik ,Sleep ,Infant-newborn - Abstract
Bu araştırma 3-12 aylık bebeklerin uyku alışkanlıklarını ve uyku sorunlarını belirlemek, ayrıca uyku alışkanlığı ve uyku sorunları ile ilişkili faktörleri incelemek amacıyla yapılmış, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte bir çalışmadır. Araştırma Aydın İli Efeler ilçesinde yer alan Aile Sağlığı Merkezlerinde Nisan 2016 - Aralık 2017 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın örneklemine 252 anne ve bebeği alınmıştır. Veriler Ebeveyn Bilgi Formu, Bebek Bilgi Formu ve Bebek (Kısa) Uyku Sorunları Tanılama Formu kullanılarak toplanmıştır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, Ki-kare testi, Kolmogorov Smirnov testi, Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis testi ve binary lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. P
- Published
- 2018
37. Günlük egzersiz programının çok düşük doğum ağırlıklı preterm yenidoğanlarda kemik mineral dansitesi, davranış durumu ve stres üzerine etkisi
- Author
-
Sezer Efe, Yağmur, Erdem, Emine, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
- Subjects
Behavior ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-low birth weight ,Bone density ,Stress ,Exercise ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Bu araştırma, günlük egzersiz programının ÇDDA'lı preterm yenidoğanlarda kemik mineral dansitesi, davranış durumu ve stres üzerine etkilerini belirlemek amacı ile doğum ağırlığı, gestasyon haftası ve cinsiyete göre eşleştirilmiş randomize kontrollü çift kör deneysel çalışma olarak yapılmıştır. Çalışma bir üniversite hastanesinin yenidoğan ünitesinde yatan ÇDDA'lı preterm yenidoğanlar ile 15.04.2016-31.08.2017 arasında yapılmıştır. Etik kurul, kurum izni ve ebeveyn onamı alınan bu çalışmada, egzersiz (n=12) ve kontrol (n=12) grubundaki preterm yenidoğanların; cinsiyet, doğum ve çalışma anındaki vücut ağırlığı, gestasyon ve postkonsepsiyonel yaş kriterleri benzer seçilmiştir (p>0.05). Veriler, Preterm Yenidoğan ve Ailelerine İlişkin Tanıtıcı Özellikler Formu, Egzersiz Broşürü, Kemik Dansitesi (kemik SOS) ve Serum Biyokimya Değerleri Formu, Yenidoğan Stres Değerlendirme Formu (YSDF) ve Anderson Davranış Durumu Skorlama Sistemi (ABSS) ile toplanmıştır. Çalışmada egzersiz grubundaki preterm yenidoğanlara 30 gün süre ile günde bir kez 7-10 dk egzersiz programı uygulanmıştır. Çalışma öncesi ve sonrası egzersiz ve kontrol grubundaki ÇDDA'lı preterm yenidoğanların antropometrik ölçümleri, kemik SOS ve serum biyokimya değerleri, stres ve davranış durumu değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirmesinde, post-power analizi, Cronbach Alpha, tanımlayıcı istatistikler, bağımlı ve bağımsız iki örnek t testi, Wilcoxon Signed ve Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Çalışma sonrasında hem egzersiz hem de kontrol grubundaki bebeklerin serum Ca, ALP (deney grubu p=0.002, kontrol grubu p=0.003) ve P değerlerinin arttığı, serum Mg, PTH ve kreatinin (deney grubu p=0.010, kontrol grubu p=0.002) değerlerinin azaldığı saptanmıştır. Çalışma sonrası, egzersiz grubundaki preterm yenidoğanların serum kortizol düzeyinin azaldığı belirlenmiştir (p≤0.05). Egzersiz grubundaki preterm yenidoğanların çalışma sonrası kemik SOS değerlerinde artma (+25.66 m/sec), kontrol grubundaki bebeklerde ise azalma olduğu (-129.75 m/sec) saptanmıştır (p=0.009). Egzersiz grubundaki preterm yenidoğanların çalışma öncesi ve sonrası kemik SOS, serum kortizol, YSDF ve ABSS değerleri arasındaki farkın kontrol grubundaki bebeklerden fazla olduğu, istatistiksel olarak önemli olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Bu sonuçlara göre, günlük egzersiz programının preterm yenidoğanların kemik SOS değerlerini artırdığı, serum kortizol değerlerini azalttığı ve stresini azalttığı, davranışlarını olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Yenidoğan ünitelerinde çalışan sağlık profesyonellerinin yenidoğan stres ve davranışlarını değerlendirmeleri/izlemeleri ve günlük egzersiz programını preterm yenidoğanların tedavi ve bakımında kullanmaları önerilebilir. Anahtar kelimeler: ÇDDA'lı preterm yenidoğan, davranış durumu, egzersiz, kemik mineral dansitesi, stres. This double blind randomized controlled experimental study paired according to birth weight, gestation week and sex study was conducted to determine the effect of daily exercise program on bone mineral density, behavioral status and stress in preterm infants with very low birth weight (VLBW).The study was carried out between 15 Apr 2016-31 Aug 2017 with preterm infants hospitalized in the neonatal unit of a university hospital. In this study obtained ethical committee, institutional and parental consent; the characteristics of sex, birth and pre-study body weight, gestation and post-conceptional age in preterm infants in exercise (n=12) and control group (n=12) were similar (p>0.05). The data were collected with a Questionnare Form for Preterm Infants and Their Parents, Exercise Brochure, Bone Mineral Density (bone SOS) and Serum Biochemistry Values Form, Newborn Stress Assessment Form (NSAF), and Anderson Behavioral State Scoring System (ABSS). In the study, the daily exercise program was applied to the preterm infants in the exercise group for 30 days, once a day continuing 7-10 minutes. Before and after the study, anthropometric measurements, bone mineral density and serum biochemical values, stress and behavior status of preterm infants with VLBW in the exercise and control groups were evaluated. Power analysis, Cronbach Alpha, descriptive statistics, paired sample t test, independent two sample t test, Wilcoxon Signed test and Mann Whitney U test were used to evaluate the data.Serum Ca, ALP (exercise group p=0.002, kontrol group p=0.003) and P values were increased and serum Mg, PTH and creatinine (exercise group p=0.010, kontrol group p=0.002) values were decreased in both exercise and control groups after the study. In addition, serum cortisol levels of preterm infants in the exercise group were decreased (p≤0.05). After the study, it was determined that bone SOS values of preterm infants in the exercise group were increased (+25.66 m/sec) and bone SOS values of preterm infants in the control group were decreased (-129.75 m/sec) (p=0.009). The difference between pre-study and post-study bone SOS, serum cortisol, NSAF and ABSS values of preterm infants in the exercise group were higher than control group (p>0.05).According to these results, it was determined that the daily exercise program increased the bone SOS values of the preterm infants, reduced the serum cortisol values and stress, and affected their behavior positively. Evaluating newborn stress and behaviors by health professionals working in newborn units and using the daily exercise program in the treatment and care of preterm infants may be recommend.Keywords: preterm infants with VLBW, behavioral status, bone mineral density, exercise, stress. 94
- Published
- 2018
38. Yenidoğanlara uygulanan ayak refleksolojisinin girişimsel ağrıya etkisi
- Author
-
Yilmaz, Duygu, Yılmaz Kurt, Fatma, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Foot ,Infant ,Pain ,Heel ,Nursing ,Hemşirelik ,Reflexotherapy ,Bloodletting ,Infant-newborn - Abstract
Bu çalışma; term yenidoğanlara uygulanan ayak refleksolojisinin girişimsel ağrıya etkisini incelemek amacıyla yarı deneysel olarak yapıldı. Çalışmanın verileri, bir üniversite hastanesinin Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde 06 Kasım 2017–06 Şubat 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Evreni; hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi'nde doğumu gerçekleşen, ebeveynlerinin araştırmaya katılmayı kabul ettiği ve örneklem seçim kriterlerine uyan term yenidoğanlar oluşturdu. Örneklem büyüklüğünü belirlemek amacıyla yapılan güç analizinde her grupta 29 kişi için araştırmanın gücü 0.80 olarak saptandı (0.05 anlamlılık düzeyi, 0.95 güven aralığı). Deney grubundaki term yenidoğanlara (n=30) topuk kanı alma işlemi öncesi ortalama 15–20 dakika süreyle ayak refleksolojisi uygulandı. Kontrol grubundaki yenidoğanlara (n=30) ise herhangi bir girişimde bulunulmadı. Araştırmanın yapılabilmesi için gerekli etik kurul onayı ve izinler alındı. Veriler; yenidoğana ait tanıtıcı özellikleri içeren `Bilgi Formu` ve `NIPS Ağrı Ölçeği` kullanılarak araştırmacı tarafından elde toplandı. Verilerin analizde yüzdelik dağılımlar, ortalama, standart sapma, Cronbach alfa katsayı hesaplaması, bağımsız örneklemler için t testi, Mann-Whitney U testi ile Kİ-Kare testi kullanıldı. Bağımsız gözlemciler arasındaki uyumun derecesini saptamak amacıyla gözlemci sınıf içi uyum analizi yapıldı. Araştırma bulguları %95 güven aralığında, p.05). Grupların topuk kanı alma işlemi öncesi ve işlem sırası nabız ortalamaları incelendiğinde refleksoloji grubunda yer alan yenidoğanlar lehine anlamlı düşüklük olduğu bulundu (p.05). When the heart rate averages of both groups were examined before and during heel lance, a significant decrease in favour of the reflexology-group neonates was found (p
- Published
- 2018
39. Prematüre bebeği olan annelerin maternal bağlanma düzeylerinin belirlenmesi
- Author
-
Koçyiğit, Naime, Kitiş, Yeter, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Labor-premature ,Mothers ,Attachment ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Attachment styles ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-newborn ,Infant-premature - Abstract
Bu çalışma, prematüre bebeği olan annelerin maternal bağlanma düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı tipte yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesine 1 Ocak 2016-31 Aralık 2016 tarihleri arasında yatan 456 prematüre bebeğin anneleri oluşturmuştur. Örnekleme en az 109 annenin alınması gerektiği hesaplanmış, çalışma sürecinde 120 anneye ulaşılmıştır (n=120). Verilerin toplanmasında Anne Tanıtım Formu, Bebek Tanıtım Formu, Bebek İzlem Formu ve Maternal Bağlanma Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde Ki Kare, Anova Testi, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Annelerin, maternal bağlanma ölçek puan ortalaması 98,60 ±4,98 bulunmuştur. Bebeğinin gestasyon haftası 29-32 hafta arasında olan (Z=-2,306; p=0.021); bebeği yoğun bakımda 3 haftadan fazla yatan annelerin (Z=-2,895; p=0,004) maternal bağlanma puanları düşük bulunmuştur. Ayrıca, bebeği yoğun bakımda orogastrik tüp ile beslenen (Z=-2,368; p=0.018) ve solunum desteği alan (Z=-2,614; p=0.009) annelerin maternal bağlanma puanı düşük bulunmuştur. İlk bebeği olan (χ2=12,940; p=0.002), daha önce hiç düşük yapmamış (Z=-2,166; p=0.030), 25-29 yaş aralığında olan (χ2=12,288; p=0.006) ve çalışan annelerde (Z=-2,050; p=0,040) ise maternal bağlanma puanı daha yüksek bulunmuştur. Prematüre bebeği 33 gestasyonel haftadan daha küçük olan anneler ile prematüre bebeği yoğun bakımda uzun süre yatan, orogastrik tüp ile beslenen ve solunum desteği alan annelerin maternal bağlanmalarının güçlenmesi için prematüre bakımı konusunda eğitilmesine ve cesaretlendirilmesine daha fazla gereksinim olduğu sonucuna varılmıştır. Prematüre annelerinin taburculuk sonrası evde bakım ve destek gereksinimlerini belirleyen ve bu gereksinimlerin maternal bağlanmayla ilişkisini inceleyen çalışmaların yapılması önerilmiştir. This study was carried out descriptively to determine maternal attachment level of mothers who have premature baby. The universe of the study was consisted of the 456 mothers who have premature babies hospitalized between January 1, 2016 and December 31, 2016 in the Neonatal Intensive Care Unit of the Gazi University Health Education and Research Center. The sample size was calculated as 109 at least. We had reach to 120 mothers during the data collection period. Mother Identification Form, Baby Identification Form, Baby Follow-up Form and Maternal Attachment Inventory were used to collect data. Chi Square Analyze, One Way Anova, İndependent Samples T Tests, Mann Whitney U, Kruskal Wallis H and Bonferroni Correction tests were used for data analysis. The mean maternal attachment score was 98,60 ± 4,98. The score was lower in mothers who have baby between 29-32 gestation weeks (Z=-2,306; p=0.021) and mothers whose have baby was stayed in intensive care for more than three weeks (Z=-2,290; p=0.022). Besides, maternal attachment score was low in mothers whose baby was feeding with orogastric tube (Z=-2.368; p=0.018) and the mothers whose baby received respiratory support (Z=-2.614; p=0.009) in the intensive care unit. On the other side the maternal attachment score was higher among mothers who are 25-29 years old (χ2=12,288; p=0.006); who do not have an experience of abortion (Z=-2,166; p=0.030) and among working mothers (Z=-2,050; p=0,040). İt had been concluded was required to be educated and encouraged in premature care mothers who having a baby younger than 33 gestation weeks, who her baby were stayed intensive care for a long time, who were fed with orogastric tube and received respiratory support. It is suggested that studies which determine the home care and support needs of premature mothers after discharge and examine the relationship between these requirements and maternal attachment. 77
- Published
- 2018
40. Miadında doğan bebeklerde anne sütü kokusunun sakinleştirici etkisi
- Author
-
Taşçi, Bircan, Kuzlu Ayyıldız, Tülay, BEÜ, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, and Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Koku ,Breast milk ,Hydrocortisone ,Oxygen saturation ,Heart rate ,Infant ,Pain ,Nursing ,Newborn ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Smell ,Milk ,Anne sütü ,Ağrı ,Yenidoğan ,Hemşirelik ,Milk-human ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Araştırma, yenidoğanlarda topuk kanı alınmasına bağlı ortaya çıkan akut ağrıyı azaltmada anne sütü ve formül süt kokularının etkisini değerlendirmek ve bu kokuların kalp atım hızı, oksijen saturasyonu, ağlama süresi ve kortizol düzeyine etkisini incelemek amacıyla deneysel bir tasarım olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Bebek Odası kliniğinde Mart 2017 ile Aralık 2017 tarihleri arasında ve vaka seçim kriterlere uyan 84 yenidoğan bebekten elde edilmiştir. Çalışmadaki tüm yenidoğanlar ilk aşamada beslenmesine göre anne sütü ile beslenenler, anne sütü ve formül süt ile beslenenler olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sadece anne sütü ile beslenen yenidoğanların yirmi bir tanesine anne sütü koklatılmış (1. Grup), yirmi bir tanesine ise formül süt (2. Grup) koklatılmıştır. Anne sütü ve formül süt ile beslenen yenidoğanların yirmi bir tanesine anne sütü koklatılmış (3. Grup), yirmi bir tanesine ise formül süt (4. Grup) koklatılmıştır. Topuk kanı alma işleminden önce, işlem sırasında ve sonrasında ağrı düzeyleri NIPS (Yenidoğan Ağrı Ölçeği) ile değerlendirilmiş, kalp atım hızı ve oksijen saturasyonu pulse oksimetre ile ölçülmüştür. İşlemden önce ve sonra yenidoğanlardan tükürük numuneleri alınarak kortizol düzeyleri ölçülmüştür. Yenidoğanların işlem sırasındaki ağlama süreleri kronometre ile kaydedilmiştir. Veriler SPSS 18 paket programı ile değerlendirilmiştir. Topuktan kan alma sürecinde anne sütü koklatılan yenidoğanların, formül süt koklatılan yenidoğanlara göre girişim sırasında ve sonrasında daha az ağrı hissettikleri, stres hormonlarında daha az yükseliş olduğu, yaşam bulgularında ise kalp atım hızı daha az yükseliş gösterirken, oksijen saturasyonu daha az düşüş gösterdiği belirlenmiştir. Yenidoğanların anne sütüne ek olarak formül süt ile beslenirken her iki kokuya aşina olmalarına rağmen anne sütü kokusunun formül süt kokusuna göre ağrıyı hafifletmede daha etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak; bu çalışma anneye ait kokuların, girişimsel ağrıyı azaltmada etkin bir yöntem olduğunu göstermektedir., The research was conducted experimentally to evaluate the effects of breast milk and formula milk smells on reducing acute pain due to heel blood removal in newborns and to investigate the effects of these smells on heart rate, oxygen saturation, crying time and cortisol level. The research data were obtained from 84 newborn babies in ‘Baby Room’ Obstetrics and Pediatric Hospital in Zonguldak between March 2017 and December 2017, which met the case selection criteria. All newborns in the study were divided into two groups: those who were fed with breast milk, those who were fed with breast milk and formula milk. Twenty one of the newborns fed only breast milk were smelled of breast milk (Group 1) and twenty one of them were smelled formula milk (Group 2). Twenty one of the newborns fed with breast milk and formula milk were smelled of breast milk (Group 3) and twenty one of them were smelled of formula milk (Group 4). Before, during, and after the procedure of heel blood, pain levels were assessed by NIPS (Newborn Pain Scale), heart rate and oxygen saturation were measured by pulse oximetry. Cortisol levels the newborns were measured by taking saliva samples from newborns before and after the procedure. The crying times of the newborns were recorded with a stopwatch. The data were evaluated using the SPSS 18 package program. It was determined that newborns who smelled breast milk during the heel blood procedure had less pain during and after the procedure, less rise in stress hormones and less increase in heart rate, and less decrease in oxygen saturation compared to the newborns smearing formula. It was determined that even though the newborns who were fed with breast milk with formula milk were familiar with both smells, the mother's milk smell was more effective than the formula milk smell in relieving the pain. As a result; this study suggests that mothers' smells are an effective method of reducing intervental pain.
- Published
- 2018
41. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklerde kan alma işlemi sırasında uygulanan kendi anne sütü kokusunun ve farklı annenin sütünün kokusunun bebeklerin ağrı düzeylerine etkisi
- Author
-
Ezen, Merve, Açıkgöz, Ayfer, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Pain measurement ,Intensive care ,Intensive care units-neonatal ,Infant ,Pain ,Nursing ,Hemşirelik ,Milk-human ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Amaç: Araştırmamız kanıt temelli uygulamalara destek olmak ve kendi annesinin sütüne herhangi bir nedenle ulaşılamayan bebekler için bir başka annenin sütünün, bebeğin ağrısını azaltmak için kullanılıp-kullanılamayacağını belirlemek amacıyla deneysel olarak yapıldı. Gereç-Yöntem: Araştırmanın evrenini 1 Ağustos-1 Aralık 2017 tarihleri arasında Eskişehir Devlet Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde yatan bebekler, örneklemini ise; bu tarihler arasında ünitede yatmakta olan, ebeveyni çalışmaya katılmayı kabul eden ve örneklem seçim kriterlerine uyan 90 yenidoğan oluşturdu. Venöz kan alma işlemi uygulanan yenidoğanlar; kendi anne sütünün koklatıldığı grup (30 yenidoğan), farklı annenin sütünün koklatıldığı grup (30 yenidoğan) ve kontrol (30 yenidoğan) grubu olmak üzere üç gruba ayrıldı. Uygulamada yenidoğanlara topuk kanı almadan iki dakika öncesinde ve işlem süresi boyunca anne sütü kokusu (kendi anne sütü, farklı annenin sütü) koklatıldı. Veri toplama aracı olarak; yenidoğanın tanıtıcı bilgilerini içeren bilgi formu, ağrısını değerlendirmek amacıyla `Yenidoğan Ağrı/Ajitasyon ve Sedasyon Skalası (N-PASS)` ve bulguların kaydedilmesi için de araştırmacı tarafından oluşturulan `Değerlendirme Formu'' kullanıldı. Verilerin analizinde SPSS 21.0 paket programından yararlanıldı. Bulgular: Çalışmamızda yenidoğanların işlem sırasındaki N-PASS puan ortalamaları incelendiğinde, kendi anne sütü grubunun N-PASS puan ortalamasının diğer gruplara göre, farklı anne sütü grubunun N-PASS puan ortalamasının da kontrol grubuna göre önemli düzeyde daha düşük olduğu belirlendi (p
- Published
- 2018
42. Bebek masajının fototerapi altındaki miadında yenidoğanlarda bilirübin seviyesine etkisi
- Author
-
Korkmaz, Gülçin, Esenay, Figen Işık, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Massage ,Infant care ,Infant-newborn diseases ,Infant ,Bilirubin ,Nursing ,Hemşirelik ,Phototherapy ,Hyperbilirubinemia ,Infant-newborn - Abstract
Randomize kontrollü deneysel nitelikte olan bu araştırma, İHB tanısı ile fototerapi tedavisi alan miadında yenidoğanlarda, fototerapi cihazı kapatılarak yapılan bebek masajının; total serum bilirübin seviyesi, defekasyon ve idrar sıklığı, beslenme sıklığı, açlık kan şekeri seviyesi ve vücut ağırlığı artışına etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.Araştırma 15 Ocak 2018 –15 Temmuz 2018 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Uygulama ve Araştırma Hastanesi ve Ankara 29 Mayıs Devlet Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Klinikler'inde yürütülmüştür. Daha önce bebek masajının hiperbilüribinemiye etkisinin araştırıldığı çalışmalar incelenerek ve defekasyon sıklığı baz alınarak (deney grubunda 5± 1.3, kontrol grubunda 3.7 ±1.3) örneklem büyüklüğü saptanmıştır. İki ortalama arasındaki 1.3 birimlik farkın istatistiksel olarak önemli olacağı varsayımıyla %85 güven aralığında %5 hata payı ile 38 yenidoğanın (deney grubu =19, kontrol grubu=19) örnekleme alınması planlanmış, araştırmaya 50 yenidoğan alınmıştır (deney grubu=25, kontrol grubu=25).Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan Tanıtıcı Bilgi Formu, Günlük Hasta Takip Çizelgesi ve Anne Beslenme Takip Çizelgesi kullanılarak toplanmıştır. Normal dağılım gösteren verilerin deney ve kontrol gruplarında karşılaştırılmasında T test, normal dağılım göstermeyen verilerin karşılaştırılmasında ise Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Nominal değişkenlerin grup karşılaştırmalarında (çapraz tablolarda) Ki-Kare kullanılmıştır. Normal dağılıma uymayan veya varyansları homojen olmayan verilerin yatış ve taburculuk değerlerinin iki grupta karşılaştırılmasında Mann Whitney U Test kullanılmıştır. Araştırmada, deney ve kontrol grubundaki bebeklerin postnatal yaş, gebelik haftası, doğum ağırlığı, hastaneye yatıştaki vücut ağırlığı, 1. ve 5. dakika apgar skoru, anne yaşı, bebeklerin cinsiyeti, doğum şekli, hastanede ve hastaneye gelmeden önceki beslenme şekilleri, fototerapi alma süreleri, hastanede yatış süreleri, kaçıncı çocuk oldukları, diğer kardeşlerinde İHB görülme oranı benzer bulunmuştur (p>0.05). Deney grubundaki bebeklerin, yatıştaki Total Serum Bilirübin Seviyeleri (TSB) arasında bir fark yokken taburculuk TSB seviyesi deney grubunda daha düşük bulunmuştur (p0.05).Bebek masajının defekasyon, idrar ve emzirme sıklığını arttırıp ve TSB seviyesini azaltarak İHB'nin tedavi ve bakımına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. This study is trial randomized controlled. In the newborns who received phototherapy treatment with the diagnosis of indirect hyperbilürinemia , the phototherapy device closed the baby massage; The aim of this study was to examine the effect of baby massage on total serum bilirubin level, defecation and urinary frequency, feeding amount, fasting blood sugar level and weight gain.The study was conducted between January 2018 and July 2018 in Ankara University Faculty of Medicine and Ankara 29 May State Hospital Neonatal Intensive Care Clinic. The sample size was determined according to previous studies, examined the effect of ınfant massage on hyperbilirubinemia, based on the frequency of defecation (5 ± 1.3 in the intervention group and 3.7 ± 1.3 in the control group). With the assumption that the difference of 1.3 units between the two means will be statistically significant, to take study of 38 newborns (intervention group = 19, control group = 19) with a 5% margin of error in the 85% confidence interval were planned for samplin. 50 newborns were included in the study (intervention group = 25, control group=25).The data were collected by using the Introductory Information Form, Daily Patient Follow-up Schedule and Mother Nutrition Follow-up Schedule prepared by the researcher. In the analysis of the data; T test was used to compare normal distribution data intervention and control groups, and Mann Whitney U test was used to compare data not showing normal distribution.Chi-Square was used in group comparisons of nominal variables (cross tables). Mann Whitney U Test was used to compare the hospitalization and discharge values of the non-homogeneous data.In the study, postnatal age, gestational week, birth weight, hospitalization weight of the babies in the intervantion and control groups, 1. and 5. minute apgar score, maternal age, sex of babies, type of delivery, feeding patterns before hospital and hospital, duration of phototerapy, length of hospital stay, number of children and the rate of incidence of indirect hyperbilirübinemia in other siblings was similar (p> 0.05).While there was no difference between groups at the beginning of study the Total Serum Bilirubin Levels (TSB), at the end of study TSB level was lower in intervention group (p0.05).It is thought that baby massage may contribute to the treatment and care of of indirect hyperbilirübinemia by increasing the frequency of defecation, urine and breastfeeding and decreasing the level of TSB. 94
- Published
- 2018
43. Yenidoğanlarda ayak topuğundan kan alma işlemi sırasında beyaz gürültü, kucağa alma ve el ile verilen cenin pozisyonunun ağrı üzerine etkisi
- Author
-
Çantaş Ayar, Arzu, Kahriman, İlknur, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Pain measurement ,Infant ,Distraction ,Pain ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Amaç:Bu çalışmada amaç, sağlıklı yenidoğanlarda topuk kanı alma işlemi sırasında beyaz gürültü dinletme, kucağa alma ve el ile verilen cenin pozisyonunun ağrı üzerine etkilerini karşılaştırmaktır.Yöntem:Araştırmanın evrenini Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Yenidoğan (Neonatoloji) servisinde izlenen Mayıs 2016-Aralık 2017 tarihleri arasında doğan sağlıklı yenidoğanlar oluşturmaktadır.Ağrı skorlamasında NIPS (Neonatal Infant Pain Scale) skorlama sistemi kullanılmıştır.Toplamda 160 yenidoğana ulaşılmıştır.Bulgular:İşlem sırasında uygulamalar karşılaştırıldığında; anne kucağı pozisyonu verilen yenidoğanların topuk kanı alma sırasındaki NIPS puan ortalamasının (3.5±2.8) diğer uygulamalardan daha düşük olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı (p=0.0001). İşlem öncesi, işlem sırası ve işlem sonrası yenidoğanın periferik oksijen saturasyunu (SpO2 ) değerlerine göre, uygulamalar karşılaştırıldığında; beyaz gürültü (92.0±3.9) grubunda bulunan yenidoğanların işlem sırasında SpO2 değerinin en düşük, kontrol grubunda ise işlem öncesi (98.0±14.3), işlem sırası (98.0±3.6) ve işlem sonrasında (100.0±14.3) en yüksek olduğu bulundu. Farklılık yaratan grubu saptamak için Post-hoct testiyle yapılan ikili karşılaştırmalarda; cenin pozisyonu ile kontrol grubu arasında (p=0.0001), anne kucağı ile beyaz gürültü arasında (p=0.04), beyaz gürültü ile kontrol grubu arasında (p=0.0001) istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptandı. İşlem öncesi, işlem sırası ve işlem sonrası yenidoğanın ağlama sürelerine göre uygulamalar karşılaştırıldığında; anne kucağındaki yenidoğanların işlem sırasında (20.0±22.6) ve sonrasındaki (0.0±48.5) ağlama süreleri, cenin pozisyonu, beyaz gürültü ve kontrol grubundan düşük bulundu. İşlem sırasında (p=0.0001) ve işlem sonrasında ağlama süreleri (p=0.0001) ile gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı.Sonuç:Çalışmada, işlem sırasında ve sonrasında anne kucağı pozisyonu verilen yenidoğanların NIPS ağrı ölçeği puan ortalamalarının ve ağlama sürelerinin cenin pozisyonu verilen, beyaz gürültü dinletilen ve kontrol grubundaki yenidoğanların puan ortalamalarından daha düşük olduğu saptandı.Anahtar Kelimeler: Yenidoğan, Ağrı, Anne Kucağı, Beyaz Gürültü, NIPS Purpose: The aim of this study was to compare the effect of listening to white noise, embracing the baby, and giving fetal position to pain during the process of taking heel blood sample in healty newbornsMethod: The study's universe was constituted of healthy newborns followed in Karadeniz Technical University Farabi Hospital Neonatology service born between May 2016-December 2017.NIPS (Neonatal Infant Pain Scale) scoring system was used for pain score. A total of 160 newborns were reached.Findings: When the applications were compared during the process; embracing the baby group had lower mean scores of NIPS (3.5± 2.8) than other applications during taking heel blood sample, and differences between groups were found to be statistically significant (p=0.0001). When the applications were compared according to newborn' s peripheral oxygen saturation (SpO2) values during the pre-process, process and post-process; listening to white noise group had the lowest SpO2 value (92.0±3.9) during the process and the control group had the highest SpO2 value during the pre-process (98.0±14.3), the process (98.00±3.6) and the post-process (100.0±14.3). In binary comparisons made by Post-Hoc test to determine the differentiated group; it was found that there was a statistically significant difference between the giving fetal position and the control group (p=0.001), embracing the baby and giving fetal position group (p = 0.04), listening to white noise and the control group (p=0.0001). When the applications were compared according to crying durations during the pre-process, process and post-process, embracing the baby group was found to have shorter crying durations during the process (20.0±22.6) and post-process (0.0±48.5) than the giving fetal position, listening to white noise and the control group. The difference between the groups were statistically significant at the time of the process (p= 0.0001) and post-process (p= 0.0001) according to the crying duration.Conclusion: In the study, mean scores of NIPS and the crying duration were found to be lower in the embracing the baby group during the process and the post-process than listening to white noise, giving fetal position and the control groups' mean scores.Key words: Newborn, Pain, Embrace, White Noise, NIPS 71
- Published
- 2018
44. Fototerapi alan yenidoğanlara uygulanan iki farklı banyo yönteminin bilirubin düzeylerine etkisi
- Author
-
Eroğlu, Ayşe, Arslan, Sevda, Hemşirelik Anabilim Dalı, and Eroğlu, Ayşe
- Subjects
Hiperbilirübinemi ,Banyo ,Bebek-yenidoğmuş ,hyperbilirubinemia ,yenidoğan ,Infant-newborn diseases ,Infant ,Bilirubin ,Nursing ,Bilirübin ,Bathroom ,Bebekler ,Bebek-yenidoğmuş hastalıkları ,newborn ,hiperbilirubinemi ,Hemşirelik ,bath ,Infant-newborn ,Hyperbilirubinemia - Abstract
Bu araştırma, hiperbilirubinemi tanısıyla fototerapi tedavisi alan yenidoğanlara yapılan silme banyo ve duş şeklinde banyonun bilirubin düzeyi üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla klinik, randomize kontrollü, deneysel, prospektif olarak yapıldı. Araştırma Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Nisan 2017- Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Çalışma protokolüne uygun ve her grupta eşit sayıda olmak üzere toplam 90 hasta alındı. 90 bebeğin 30'u kontrol grubuna alınırken, 30 bebek silme banyo grubuna, 30 bebek duş şeklinde banyo grubuna alındı. Bebeklerin gruplara alınma işlemi rastlantısal olarak yapıldı. Kontrol grubundaki bebeklere rutin klinik uygulamalar dışında uygulama yapılmadı. Her iki deney grubundaki bebeklere banyo işlemi araştırmacı tarafından uygulandı. Fototerapi öncesi ve fototerapinin 6, 18 ve 30. saatlerinde bebeklerin bilirubin değerleri ölçülerek karşılaştırıldı. Çoklu karşılaştırma testi sonucunda; fototerapinin 18 ve 30. saatlerinde ölçülen bilirubin değerleri, yıkama banyo grubunda (p=0,046; p
- Published
- 2018
45. Topuk kanı alma sırasında uygulanan kanguru bakımının yenidoğanın ağrı puanına etkisi
- Author
-
Yücel, Gülen, Yıldırım Sarı, Hatice, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant ,Pain ,Heel ,Nursing ,Hemşirelik ,Kangaroo care ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Bloodletting ,Infant-newborn - Abstract
Yenidoğanlar ile yapılan çalışmalarda, term bebeklerde tekrarlanan ağrılı girişimlerde kanguru bakımının etkisi değerlendirilmemiştir. Bu araştırmanın amacı, topuk kanı alma sırasında uygulanan kanguru bakımının yenidoğanın ağrı puanına etkisini incelemektir.Araştırma randomize kontrollü yarı deneysel çalışma türündedir. Araştırmaya orta riskli hiperbilirubinemi tanısıyla yatmış, miadında doğan, yaşamlarının 2-7. günlerinde olan, 30 girişim, 30 kontrol olmak üzere toplam 60 yenidoğan dahil edilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü ünitede oral alımında problem olmayan tüm yenidoğanlara işlemden iki dakika önce %25'lik dekstroz çözeltisi 1-2 ml ağızdan verilmektedir. Kontrol grubundaki yenidoğanların her ağrılı girişiminde, klinik rutini uygulanmıştır. Girişim grubundaki yenidoğanlara ise son ağrılı girişim öncesinde 30 dakikalık kanguru bakımı verilmiş, işlemden hemen önce klinikte rutin olarak kullanılan %25'lik oral sukroz çözeltisi verilmiştir. Araştırmacı tarafından uygun teknikle topuk kanı alınmış, işlem anında ve işlemden iki dakika sonra iki bağımsız gözlemci tarafından NIPS ölçeği ile ağrı puanı değerlendirilmiştir. Girişim ve kontrol grubundaki yenidoğan bebeklerin doğum şekli, cinsiyeti, gestasyon haftası, postnatal yaşı, doğum kilosu (vücut ağırlığı), boyu ve baş çevresi arasında fark bulunmamıştır. İki gözlemcinin yenidoğan bebek ağrı puanları ölçümleri arasında mükemmel uyum saptanmıştır (%98.8-%100).Birinci topuk kanı alma işleminde girişim ve kontrol grubundaki yenidoğanların ağrı puan ortalamaları arasında fark saptanmamıştır. İkinci kan alma işlemi sırasında kanguru bakımı verilen yenidoğanların ağrı puan ortalamasının (3.13±2.33) kontrol grubundaki yenidoğanlara (6.10±.96) göre anlamlı şekilde düşük olduğu saptanmıştır (p.05). Sonuç olarak tekrarlayan ağrılı girişimlerde kanguru bakımının işlem sırasında ağrı puanını düşürdüğü saptanmıştır. Throughout the studies with newborns, the effect of kangaroo care has not been examined with regard to repeated pain interferences with term infants. The aim of the study is to analyze the effect of kangaroo care applied during the heel blood draw on the pain point of newborns.It is randomized controlled experimental study. 60 newborns, 30 experimental group, 30 control are included in the study who were diagnosed as hyperbilirubinemia within moderate risk group, born mature and on the 2nd-7th days of life. In the unit of the research, 1-2 ml of 25 % of sucrose solution was given orally 2 minutes before the procedure to all the newborns who had difficulty in oral intake. Clinical routine was applied to the newborns in the control group in times of pain interference. As for the newborns in the experiment group, 30 minutes of kangaroo care was given before the last pain interference and 25 % of oral sucrose solution, applied routinely in clinic, was given right before the procedure. The researcher drew heel blood properly and two independent observers evaluated the pain point via NIPS scale during and two minutes after the procedure.No difference was found between the newborns of the experiment and control group in terms of delivery method, gender, gestation week, postnatal age, birth weight, height and head circumference. A perfect parallellism was observed between the newborn pain point measurement of the two observers (98.8 % - 100 %).In the first heel blood draw procedure, no difference was found between the average pain point of the newborns in the experiment and control group. During the second blood draw procedure, it was observed that average pain point of the newborns (3.13±2.33), who received kangaroo care, was significantly lower than that of those in the control group (6.10±.96) (p< 001). After the second blood draw procedure, it was identified that the averange pain point of the newborns, who received kangaroo care, was .33±1.18 and that of the ones in the control group was 1.07±2.20 and no significant difference was determined between the groups (p>.05). As a result, it was identified that kangaroo care decreases pain point during the procedure with regard to repeated pain interference. 90
- Published
- 2018
46. Prematüre bebeği yenidoğan yoğun bakımda yatan annelerde anne bebek bağlanması ve ilişkili faktörler
- Author
-
Eren Balci, Meryem, Geçkil, Emine, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Infant-newborn diseases ,Intensive care units-neonatal ,Mothers ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,mother-child attachment ,Infant-premature ,Infant-newborn - Abstract
Çalışma yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan prematüre bebeklerin annelerinde anne bebek bağlanması ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı.Araştırmanın evrenini Haziran 2017-Kasım 2017 tarihleri arasında Konya İl Merkezinde bulunan üç üniversite hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde postnatal yaşı en az 30 günlük olan prematüre bebeklerin anneleri oluşturdu. Araştırmanın örneklemi, evreni bilinmeyen örneklem formülü ile hesaplandı ve örneklem grubu 127 bebek annesinden oluştu (n:127). Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından geliştirilen Yenidoğan Bilgi Formu, anneye ait Anket Formu ve anne-bebek bağlılığını değerlendirmek amacıyla `Maternal Bağlanma Ölçeği` (MBÖ) kullanıldı. Araştırmanın bağımlı değişkenini MBÖ parametreleri, bağımsız değişkenini ise anneye ve bebeğe ait özellikleri belirlemek amacıyla geliştirilen sorular oluşturdu. Veriler bilgisayarda skewness, kurtosisdeğerleri, Kolmogorov-Smirnow testi, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi, ileri analizi Bonferroni düzeltmeli Mann Whitney U testi, çoklu regresyon ile analiz edildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p
- Published
- 2018
47. Topuk kanı alma işleminden önce yenidoğanlara uygulanan akupresürün girişimsel ağrıya etkisi
- Author
-
Oğul, Tanju, Yılmaz Kurt, Fatma, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Infant-newborn diseases ,Infant ,Pain ,Nurses ,Nursing ,Hemşirelik ,Acupressure ,Infant-newborn ,Bloodletting - Abstract
Bu çalışma; term yenidoğanlarda, topuk kanı alınması işlemi öncesinde işleme bağlı ortaya çıkan girişimsel ağrıyı hafifletmek amacıyla UB/BL60 ve K/KI/KD3 aku noktalarına uygulanan akupresürün ağrı üzerine etkisini incelemek amacıyla yapıldı.Çalışma, bir üniversite hastanesinin kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde 27 Eylül 2017–06 Temmuz 2018 tarihleri arasında yarı deneysel olarak gerçekleştirildi.Evreni; hastanenin kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde doğumu gerçekleşen ve araştırma grubu seçim kriterlerine uyan term yenidoğanlar oluşturdu.Örneklem büyüklüğünü belirlemek amacıyla yapılan güç analizinde her bir grup için 29 kişinin örnekleme alınması gerektiği saptandı (0.80 güç, 0.05 anlamlılık düzeyi, 0.95 güven aralığı).Deney grubundaki yenidoğanlara (n=31) topuk kanı alma işlemi öncesi 3 dakika süreyle akupresür uygulandı.Kontrol grubundaki yenidoğanlara (n=32) ise herhangi bir girişimde bulunulmadı.Araştırma için gerekli etik kurul onayı ve izinler alındı.Veriler; `Bilgi Formu` ve `NIPS Ağrı Ölçeği` kullanılarak toplandı.Veri analizlerinde tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra bağımsız örneklemler için t testi, Mann-Whitney U testi ile ki-kare bağımsızlık testi kullanıldı.Bağımsız gözlemciler arasındaki uyumun derecesi gözlemci sınıf içi uyum analiziyle saptandı.Araştırmadan elde edilen bulgular p
- Published
- 2018
48. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen bebeklerin ebeveynlerinin deneyimleri: Nitel bir çalışma örneği
- Author
-
Avcu, Emine, Uysal, Gülzade, and Hemşirelik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Parents ,Experience ,Intensive care ,Infant ,Intensive care units-neonatal ,Nursing ,Hemşirelik ,Infant-newborn - Abstract
Bu çalışma, bebekleri Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde izlenen ebeveynlerin yaşadıkları deneyimleri araştırmak amacıyla fenomenolojik kalitatif tipte tasarlanmıştır. Araştırma evrenini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde izlenen yenidoğanların ebeveynleri oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, çalışmanın yapıldığı Eylül 2017- Şubat 2018 tarihleri arasında yoğun bakımda yatan bebeklerin ebeveynlerinden çalışmaya katılmayı kabul eden 11 anne, 7 baba olmak üzere 18 ebeveyn ile tamamlanmıştır. Veriler kişisel bilgi formu ve görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Veriler, yüz yüze görüşme tekniğiyle ses kaydı yapılarak toplanmış, benzer araştırma sonuçları doğrultusunda tema ve alt temalar oluşturularak yorumlanmıştır. Bu araştırmada, ebeveynlerin yoğun bakım deneyimleri literatür doğrultusunda; `hisler`, `değişimler`, `iletişim` ve `öneriler` temalarıyla incelenmiştir. Görüşmeler sonucunda hisler temasına ait üç alt tema belirlenmiştir. Bunlar; ebeveynlerin bebeklerinin YYBÜ'nde izleneceğini ilk öğrendiklerindeki hisleri, ilk gördüklerindeki hisleri ve ilk dokunduklarındaki hisleridir. Ebeveynler bebeklerinin YYBÜ'nde izleneceğini ilk öğrendiklerindeki hislerini en fazla `kaybetme korkusu` (n=7), ilk gördüklerindeki hislerini en fazla `kaybetme korkusu` (n=12), ilk dokunduklarındaki hislerini de en fazla `korku` (zarar verme ve kaybetme korkusu) (n=6) olarak ifade etmişlerdir. Araştırmada, değişimler temasına ait dört alt tema belirlenmiştir. Bunlar; fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik değişimlerdir. Ebeveynler fiziksel değişimleri için en fazla `ağrıyı daha yoğun hissetme` (n=7), psikolojik değişimleri için `mutsuzluk` (n=8), sosyal değişimleri için `kimseyle konuşmak istememe` (n=7) ve ekonomik değişimleri için `bebeğin ihtiyaçlarını karşılamada zorlanma` (n=9) ifadelerini kullanmışlardır. Araştırmada, iletişim temasına ait iki alt tema belirlenmiştir. Bunlar; ebeveynler arası iletişim ve sağlık çalışanları ile iletişimdir. Ebeveynler diğer ebeveynlerle iletişimleri için en fazla `iyi iletişim kurma` (n=11) ve yine sağlık ekibi ile iletişimleri için de iyi `iletişim kurma` (n=12) ifadelerini kullanmışlardır. Araştırmada, öneriler temasına ait iki alt tema belirlenmiştir. Bunlar; sağlık çalışanlarına yönelik öneriler ve kuruma yönelik önerilerdir. Ebeveynler sağlık çalışanlarına yönelik önerilerini en fazla `çalışanlar motive edebilir/psikolojik destek sağlayabilir` (n=14) ve kuruma yönelik önerilerini ise `dışarıdan malzeme istenmeyebilir` (n=9) şeklinde ifade etmişleridir. Araştırma sonucunda ebeveynlerin bebeklerinin YYBÜ'de izlenmesi durumuna karşı olumlu ve olumsuz algıları saptanmıştır. Temalar ve alt temalardan elde edilen bulgular değerlendirildiğinde, ebeveynlerin birçoğunun bebeklerinin durumuyla ilgili korku hissederken, aynı zamanda bebekleri yaşıyor olduğu için mutlu oldukları belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler : Sirkadiyen ritim, Uyku/Uyanıklık durumu, Uyku kalitesi,Açlık kan şekeri profili This study was conducted on the phenomenological qualitative type to investigate the experiences of the parents, whose babies are treated at the Neonatal Intensive Care Unit. The research population is the parents of the newborn infants who are treated at the Neonatal Intensive Care Unit of the Department of Child Health and Diseases, Cerrahpaşa Medical Faculty, Istanbul University. No sample selection was made in this research. The study was completed with 18 parents, 11 mothers and 7 fathers, who agreed to participate in this study, from September 2017 to February 2018. One of the parents have twin babies. The personal information and interview forms have been filled by the parents who got involved in this study. The data were collected by voice recording with face-to-face interview technique. The data were interpreted by forming themes and sub-themes in the direction of similar research results. In this research, experiences of the parents were examined in terms of feelings, changes, communication and suggestions according to the literature. Three sub-themes were identified related to the theme of feelings; the feelings when the parents first learned that their babies will be treated in the NICU, the feelings when they saw their babies for the first time and the feelings when they first touched their babies. The parents stated that they experienced fear of losing the most when they first learned that their babies will be treated (n=7) as well as when they first touched their babies (n=12). They also expressed the feeling when they first touched their babies as fear (fear of harm and losing) (n=6). In this research, four sub-themes of change theme are defined; physical changes, psychological changes, social changes and economic changes. The parents used the expression of feeling pain more intense the most as physical changes (n=7), and they used the expression of unhappiness the most for psychological changes (n=8). They experienced the feeling of unwilling to talk to anyone the most related to social changes (n=7) ,and the feeling of struggling to meet babies' needs the most for economic changes (n=9). In this research, two sub-themes related to the communication theme were identified. These are the communication between the parents and communication with the health workers. The parents used the expression of good communication for the communication between parents (n=11) and communication with the health workers (n=12) the most. In this research, two sub-themes for the theme of suggestions were identified. These are suggestions for health workers and suggestions for the institution. The parents stated that health workers may motivate and provide psychological support more related to suggestions for health workers (n=14). They also stated that the health institution may not ask them to meet the babies' medical needs for the sub theme of suggestions for the institution (n=9). As a result of this research, positive and negative perceptions of the parents were determined against the cases of the parents' babies being treated in the NICU. When the findings obtained from the themes and sub-themes are evaluated, many of the parents experienced fear about the condition of their babies while at the same time they were happy because their babies are alive.Key words: Neonatal, Intensive care unit, Parents, Experiences. 94
- Published
- 2018
49. Prematüre bebeklerde cilt hasarını azaltmada cilt koruyucu uygulamanın etkisi
- Author
-
Arslan, Cansu, Aydın, Nuran, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Prematüre Bebek ,Premature Baby ,Wounds and injuries ,Cilt Hasarı ,Infant ,Wound healing ,Nursing ,Skin Damage ,Transparent Protective ,Intensive care units-neonatal ,Hemşirelik ,Şeffaf Koruyucu ,Infant-newborn ,Skin - Abstract
PREMATÜRE BEBEKLERDE CİLT HASARINI AZALTMADA CİLT KORUYUCU UYGULAMANIN ETKİSİBu araştırmada, prematüre bebeklerde cilt hasarını azaltmada cilt koruyucu uygulamanın etkisi incelenmiştir. Araştırmada yarı deneysel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırma örneklemini Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde yatan 24-31 hafta ve 32 -36 hafta arası 120 preterm bebek oluşturmuştur. Örneklem; deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmıştır. İstatistiksel analizler SPSS 21.0 programı ile yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre; bebeğin doğum haftası azaldıkça cilt hasar oranının her iki grup içinde arttığı belirlenmiştir. Cilt hasarı puanı deney ve kontrol gruplarında cinsiyet ve invazif/noninvazif solunum desteği uygulanması durumuna göre değişiklik göstermemiştir (p>0.05). Şeffaf cilt koruyucusu uygulanan deney grubu bebeklerin uygulama sonrası NSCS (Neonatal Skin Condition Score) puanlarının kontrol grubuna göre daha düşük ( p=0,00) olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak şeffaf cilt örtüsü uygulanmasının prematüre bebeklerin cildinin korunmasına yardımcı olduğu belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler: Cilt hasarı, prematüre bebek, şeffaf koruyucu THE EFFECT OF SKIN PROTECTANT APPLICATION IN REDUCING SKIN DAMAGE IN PREMATURE INFANTSIn this study, the effect of skin protective application on reducing skin damage in premature infants was examined. Quasi-experimental research design was used in the research. The study sample consisted of 120 preterm infants between 24-31 weeks and 32-36 weeks in the Newborn Intensive Care Unit of Zeynep Kamil Women's and Children's Hospital. The sample is divided into two groups as experiment and control group. Statistical analyzes were performed with SPSS 21.0 software. According to the findings of the research, it was determined that as the baby's birth week decreased, the skin damage rate increased in both groups. Skin injury score did not change according to gender and invasive / noninvasive respiratory support in experimental and control groups (p
- Published
- 2018
50. The information and opinions of the parents of the baby in the neonatal intensive care unit about the mother milk bank
- Author
-
Sürmeli, Yağmur, Vefikuluçay Yılmaz, Duygu, and Hemşirelik Anabilim Dalı
- Subjects
Milk banks ,Parents ,Intensive care units ,Knowledge ,Infant-newborn diseases ,Intensive care ,Infant ,Nursing ,Hemşirelik ,Milk-human ,Infant-newborn - Abstract
Bu araştırma, bebeği Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde olan ebeveynlerin anne sütü bankasına ilişkin bilgi ve görüşlerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, 03 Ocak-03 Haziran 2018 tarihleri arasında bebeği Mersin Üniversitesi Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde olan ve araştırmaya dahil edilme kriterlerine uyan 190 ebeveyn (95 anne, 95 baba) oluşturmuştur. Araştırmanın verileri; ebeveynlerin sosyo-demografik özelliklerini, sütanneliğe ilişkin görüş ile deneyimlerini, anne sütü bankasına ilişkin bilgi ve görüşlerini belirlemeye yönelik oluşturulan anket formu kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler; tanımlayıcı istatistikler, Ki-Kare, iki grup ortalamaları karşılaştırması için Student's t Testi, ikiden fazla grup ortalamaları karşılaştırması için One Way ANOVA Testi ve çoklu karşılaştırmalarda Post Hoc test olarak Tukey Testi kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada annelerin anne sütü bankasına ilişkin bilgi puan ortalamalarının 32,93±19,69 olduğu, babaların anne sütü bankasına ilişkin bilgi puan ortalamalarının ise 33,73±18,05 olduğu belirlenmiştir (p>0,05). Ebeveynlerin anne sütü bankasına ilişkin bilgi puan ortalamalarının 33,33±18,84, minimum puanın `0`,, maksimum puanın ise `80,95`, olduğu saptanmıştır. Ebeveynlerin anne sütü bankasına ilişkin görüşleri incelendiğinde, ebeveynlerin daha çok kararsız oldukları görülmektedir. Annelerin sütanneliğin bebek için faydalı olduğunu düşünme durumu ile süt kardeşlerin evlenme durumlarına ilişkin görüşlerine göre anne sütü bankasına ilişkin bilgi puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p0,05). It was detected that the information points average of the parents about the mother milk bank was 33,33 ± 18,84, the minimum score was `0`, and the maximum score was `80,95`. When parents' opinions on the mother milk bank are examined, it is seen that parents are more hesitant. According to the mother's thoughts on the fact that the milk mother is useful for the baby and views on the marriage status of milk siblings it was found that the difference between the information point averages about the mother siblings bank was statistically significant (p
- Published
- 2018
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.