6 results on '"Açıkgöz, Bilgehan"'
Search Results
2. Hekimlerin geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına bakış açısı
- Author
-
Aslan Yüksel, Nehir, Açıkgöz, Bilgehan, and Halk Sağlığı Anabilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Medicine-traditional ,Physicians ,Medicine ,Thought ,Public Health ,Complementary therapies - Abstract
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde `Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp` (GETAT) uygulamalarında artış izlenmektedir. GETAT kapsamında dünyada birçok farklı uygulama, ürün ve uygulayıcı bulunmaktadır. GETAT uygulama ve ürünlerinin etkilerini değerlendirebilmek için daha fazla bilimsel kanıta ihtiyaç vardır. GETAT yöntemleri ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Ülkemizde 27.10.2014 tarihinde 15 farklı yöntem ve uygulamayı içeren `Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği` yayınlanmıştır. Hekimler mesleklerini icra ederken ve günlük hayatlarında GETAT yöntem ve uygulamalarıyla ilgili sorularla karşılaşabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli öğretim üyesi ve araştırma görevlisi hekimlerin geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları konusundaki bilgi durumlarını ve görüşlerini değerlendirmektir.Araştırma kesitsel tiptedir. Araştırmada Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 8 Şubat 2017-30 Mayıs 2018 tarihleri arasında görev yapan 327 hekimden 262'sine (%80,1) ulaşılmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmaya katılan hekimlere anket uygulanmıştır.Hekimlerin %66,4'ünün kendi görüşlerine göre GETAT yöntemleri konusunda bilgi düzeyleri düşüktür, %2,3'ü GETAT kurs/sertifika programına katılmıştır, %43,1'i GETAT yöntemleriyle ilgili eğitim almak istemektedir, %48,5'i GETAT yöntemlerinin faydalı olduğunu düşünmektedir. Hekimlerin %45,0'ı hastalarının GETAT yöntemi kullanma durumunu bilmektedir. Bu konuda bilgisi olanların %41,5'i hastalarının bir GETAT yöntemi kullandığını ve en fazla akupunktur (%63,2) ve kupa uygulamasını (%40,8) kullandıklarını belirtmiştir. Hekimlerin hastalarına bir GETAT yöntemi önerme oranı %16,0, uygulama oranı %4,9'dur. Hekimlerin %15,2'sinin kendisi, %24,4'ünün ailesindeki bireyler bir GETAT yöntemi kullanmıştır. Öneren hekimlerin en fazla önerdikleri (%57,1) ve kullanan hekimlerin en fazla kullandıkları (%45,0) yöntem akupunkturdur. Ailesinde GETAT kullanımı olan hekimlerin, ailesindeki bireylere en sık kupa (%53,1) uygulanmıştır. GETAT yöntemi uygulamış olan hekimlerin hastalarına en sık uyguladıkları yöntem mezoterapidir (%53,8). Hekimlerin hastalarına GETAT yöntemlerini önerme durumu; kendi görüşleri ne göre GETAT bilgi düzeylerine, GETAT kurs/sertifika programına katılma durumlarına, GETAT yöntemlerinin faydasına dair görüşlerine, hekimin kendisinin ve ailesindeki bireylerin GETAT yöntemi kullanma durumuna göre farklı bulunmuştur. Hekimlerin GETAT eğitimi almak isteme durumu; yaşa, akademik ünvana, bölüme, GETAT yöntemlerinin faydasına dair görüşlerine, hastalarının GETAT yöntemi kullanımına dair hekimlerin beyanlarına göre farklılık göstermiştir.Hekimlerin GETAT yöntemlerinin kullanılabilirliğiyle ilgili görüşleri; yaşa, akademik ünvana, bölüme, ailesinde GETAT yöntemi kullanım durumuna göre farklılık göstermiştir. Hekimlerin birçoğu GETAT yöntemleri ile ilgili ve hastalarının bu yöntemleri kullanıp kullanmama durumu ile ilgili bilgi sahibi değildir. Hekimler doğru tedaviyi sağlayabilmek için hastaları ile uyum içinde olmalı hastalarının GETAT yöntemi kullanma durumunu sorgulamalı, özellikle toplumda sık kullanılan yöntemler konusunda bilgilerini güncel tutmaya çalışmalıdırlar. Hekimler, GETAT yöntemlerini ancak bilimsel yöntem izlenerek yapılan araştırmalar sonucunda ulaşılacak bilgiler ışığında tedavi seçeneği olarak değerlendirebilirler. Anahtar Kelimeler: Geleneksel Tıp, Tamamlayıcı Tıp, Hekim Bakış Açısı There has been an increase in the practices of complementary and integrative medicine in the world and in our country in recent years. Complementary and integrative medicine has various products, practices and practitioners. More scientific evidence is needed to evaluate the effects of GETAT applications and products. The content of these components varies among countries. On the date of 27.10.2014, Regulation on Traditional and Complementary Medical Practices which includes 15 different methods and practices has been published in our country. Physicians may encounter questions about complementary and integrative medicine methods and practices in practicing their profession and in their daily lives. The aim of this study is to evaluate the knowledge situation and views of complementary and integrative medicine of faculty member and research assistant physicians in Bülent Ecevit University Faculty of Medicine.This research is cross-sectional. In the research, 262 (80.1%) of the 327 physicians working at Bülent Ecevit University Faculty of Medicine between February 8, 2017 and May 2018 were reached. Questionnaires were administered to physicians participating in the survey.66.4 % of physicians have low level of knowledge according to their opinion, about complementary and integrative medicine, 2.3% have participated in complementary and integrative medicine course / certificate program, 43.1% are interested in training about complementary and integrative medicine, 48.5% think that complementary and integrative medicine are useful. 45,0% of physicians have information about whether their patients use the complementary and integrative medicine and these physicians declared that acupuncture (63.2%) and cupping (40.8%) are the most used methods. The rate of recommending any complementary and integrative medicine methods to the patients by the physicians is 16.0% and the physicians' practice rate is 4.9%. 15.2% of the physicians themselves, 24.4% of the physicians in the family have used any complementary and integrative medicine. The most recommended (57.1%) and the most used (45.0%) practice by the physicians is the acupuncture. Physicians who have complementary and integrative medicine use in their family, declared that acupuncture (53.1%) is the most used method in their family. Mesotherapy (53.8%) is the most commonly practiced method by physicians who have practice complementary and integrative medicine.Physicians' recommendation of complementary and integrative medicine to patients differs according to their knowledge level that their declaration, to participate in the complementary and integrative medicine course / certificate program, their opinions on the usefulness of complementary and integrative medicine and the use of the complementary and integrative medicine by the physicians and their family.Physicians' desire to receive complementary-integrative medicine training differ according to age, their opinions on the usefulness of complementary-integrative medicine, academic title, department, physicians' declaration about use of the complementary-integrative medicine by their patients.Physicians' opinions on the usefulness of complementary-integrative medicine differ according to age, academic title, department, use of the complementary-integrative medicine by the physicians' family.Most of the physicians are not familiar with GETAT methods and whether their patients use these methods. In order to provide the right treatment, physicians should question the patient's use of GETAT method and should try to stay up to date knowledge on methods which are frequently used in the community. Physicians may consider GETAT methods as a treatment option in light of the information that will be obtained as a result of research carried out following scientific method. 100
- Published
- 2018
3. The effect of workplace environment factors on anxiety level in mining workers in private sector
- Author
-
Ertop, Hülya, Açıkgöz, Bilgehan, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Mining enterprises ,Occupational health ,Work environment ,Coal mining ,Public Health ,Anxiety ,Worker health ,Workers - Abstract
Madencilik sektörü doğası gereği birçok risk faktörünü bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenle bilgi, tecrübe, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren ağır şartlara sahip bir iş koludur. Madencilik sektörünün özel sektör aracılığı ile yürütülmesinden kaynaklı riskler de olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. İşçiler çalışma ortamından kaynaklı birçok problem ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu kesitsel çalışma Özel Akkurt Maden işletmesinde bulunan işyeri ortam faktörlerinin işçilerde oluşturduğu anksiyete düzeyine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.İşçilerin %13.8'sinda minimal üzeri anksiyete saptanmıştır. Anksiyete düzeyi üzerine aydınlatma, ortamın nem düzeyi, çalışılan ortamın güvenli ve sağlıklı bir ortam olmaması, yeterli sağlık ve güvenlik tedbirinin alınmaması, bedensel ve ruhsal anlamda aşırı iş yükü, geçim sıkıntısı yaşama, aldıkları eğitime ve yeteneklerime uygun bir işte çalışmamak, hata yapma korkusu yaşamak ortam faktörlerinin anlamlı etkisinin olduğu, titreşim, gürültü, sıcaklık, her an kazaya uğrama düşüncesi, sağlığın geri dönüşümsüz olarak etkilenmesi, toz düzeyi, havalandırma yeterliliği, ergonomik faktörler, işten çıkarılma düşüncesi, işçilerin görüşü alınmadan işleri ile ilgili değişiklik yapılması, yapılan iş karşılığında hak ettiği ücreti almak, özel yaşamdaki sorunlar, yönetici ve iş arkadaşları ile ilişkiler, yasal düzenlemeler, sosyal güvence konusunda endişelerin varlığının ise anksiyete düzeyi üzerine anlamlı etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Kömür madenciliği, İşyeri ortam faktörleri, İşçi Sağlığı The mining industry has many risk factors inherent in its nature. For this reason, it is a business with heavy conditions that require knowledge, experience, expertise and continuous supervision. It should be kept in mind that risks may arise when the mining sector is carried out through the private sector. Workers are faced with many problems caused by the working environment. This cross-sectional study was carried out in order to determine the effect of workplace environmental factors on the anxiety level of workers in Private Akkurt Mine operation.Anxiety over minimal was found in 13.8% of workers. The anxiety level is affected by the environmental factors such as lighting, the humidity level, the unsafe and unhealthy working environment, the lack of adequate health and safety measures, the excessive workload in the physical and mental sense, the livelihood problems, not to work in a way that suits their education and abilities, to have a fear of making mistakes. On the other hand, the environmental factors like vibration, noise, heat, thought to be accidents at any moment, thought to have irreversible influences on health, dust level, ventilation adequacy, ergonomic factors, thinking about getting out of work, making changes about the work without the opinions of the workers, not to receive the right fee for the work done do not affect the anxiety level and it has also been determined that there is no meaningful effect on the level of anxiety of the people who have problems with their private life, relations with their managers and colleagues, legal regulations and social security concerns.Keywords: Coal mining, Workplace environment factors, Workers health 102
- Published
- 2017
4. Diyabetli hastaların ayak bakımı ve diyabetik ayak hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi
- Author
-
Kalayci, Özden, Açıkgöz, Bilgehan, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Foot ulcer ,Behavior ,Diabetes mellitus ,Knowledge ,Foot ,Foot diseases ,Public Health - Abstract
Diyabet, insülin eksikliği ya da insülin etkisindeki defektler nedeniyle organizmanın karbonhidrat (KH), yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren, kronik bir metabolizma hastalığıdır. Diyabetiklerin hastaneye yatış nedenlerinin yaklaşık %50'si kronik komplikasyonlardır ve bu durum yüksek tedavi maliyetleri ve artmış iş gücü kaybıyla sonuçlanmaktadır. Diyabetik hastaların yaşam süre ve kalitesini belirleyen faktörlerden biri olan diyabetik ayak ülserleri, diyabetik hastaların en sık hastaneye yatış ve cerrahi müdahale sebeplerindendir. Diyabetik ayak, diyabette morbiditeyi etkileyen, tedavisi pahalı olan, sadece hasta eğitimi ile önlenebilen önemli bir komplikasyondur. Diyabetli hastaların ayak bakımı konusunda eğitilmesi alt ekstremite problemlerinin önlenmesinde önemli rol oynar. Bu çalışma, diyabetli hastaların ayak bakımı ve diyabetik ayak konusundaki bilgi, tutum ve davranışlarını saptamak ve hastalara yapılacak eğitim ihtiyacını ortaya koymak amacı ile yapılmıştır.Kesitsel tipteki araştırmanın katılımcıları 20.07.2015-08.09.2015 tarihleri arasında Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Endokrinoloji Polikliniği'ne başvuran ve yine aynı tarihlerde merkezin yataklı biriminde tedavi gören 150 gönüllü hastadan oluşmaktadır. Katılımcıların 143'ü (%95,3) diyabetik koma yaşamıştır. Katılımcıların 75'inin (%50,0) ayak bakımının önemli olduğunu düşündüğü saptanmıştır. Hastaların 106'sı (%70,7) ayaklarını her gün ya da sıkça yıkadığını, 85'i (%56,7) ayaklarını her yıkamadan sonra ya da sıklıkla kuruladığını belirtmiştir. Hastaların sadece 9'u (%6,0) her gün ya da sıklıkla ayakları için bakım kremi kullandığını ifade etmiştir. Hastaların kullandıkları çorap ve ayakkabı türü genellikle (%56,7'si pamuklu çorap, %76,0'sı topuksuz-düz ayakkabı kullanıyor) standartlara uyum gösterirken, tırnak kesme biçimleri uyumsuzluk göstermektedir (%38,7'si yuvarlak-oval kesim). Hastaların yarıya yakını (%46,0'sı) ayak enfeksiyonu yaşadığını bildirmiştir. Enfeksiyon yaşama durumlarının yanında yine hastaların %48,7' sinin her zaman yanma sorunu ve %36,7' sinin genellikle çatlak-kuruluk durumu yaşadığı tespit edilmiştir. Eğitim seviyesi yüksek grubun ve ayak bakımı konusunda daha önce herhangi bir kaynaktan bilgi alanların almayanlara göre ayak bakımının önemi konusunda daha bilinçli olduğu tespit edilmiştir (hastaların 68' i (%45,3) ayak bakımı konusunda bilgi almıştır). Ayrıca ayak bakımı konusunda eğitim alan grubun ayak yıkama, kurulama ve kremle bakım davranışları anlamlı yüksekti (%69,1'i sıklıkla ayaklarını yıkıyor, %57,4'ü sıklıkla kuruluyor, %10,3'ü sıklıkla kremliyor). Yine eğitim seviyesi yüksek grupta ayakta ülserasyon yaşama durumu daha azdı (lise ve üniversite/yükseklisans mezunlarının %100,0'ü ülserasyon sorunu yaşamamaktadır). Sigara kullananlarda kullanmayanlara göre ayakta ülserasyon ve his kaybı yaşama durumunun daha fazla olduğu görülmüştür. Diyabetin komplikasyonlarının önlenmesinde hasta uyumu, tedavi düzeni ve eğitim önemli parametrelerdir. Diyabetin sık görülen komplikasyonlarından olan diyabetik ayak oluşma riskini azaltabilmek için hastaları bu anlamda takip eden, değerlendiren ve olumlu davranış değişikliklerinin oluşturulabilmesi için eğiten, koruyucu sağlık felsefesinin önemsendiği merkezlere ihtiyaç vardır. Diabetes is a chronic metabolic disease in which organism can't make use of carbohydrate, fat and protein because of lack of the insulin or the impact of defects in insulin and it requıres constant medical care. In approximetely fifty percent of the reasons for hospitalization of diabetic patients are chronic complications and this situation result to high treatment costs and increasing loss of labor force. Diabetic foot ulsers which is one of the factors determining the life span and the quality of life are the most common reasons for hospitalization and surgical interventions of diabetic patients.Diabetic foot is an important complication which influence morbidity of diabetes, have expensive treatment, can only be prevented by patient education. Educating the patiens about foot care plays an important role on preventing the lower extremity problems. This study was carried out to detect the informaton, attitude and behaviour of diabetic patients about foot care and diabetic- foot and to put forth the educational needs for patients.The participants of the cross sectional study consists of 150 voluntary patients who applied for Bülent Ecevit University Health Practise and Research Center Endocrinology Clinic between the dates 20.07.2015 and 08.09.2015 and being treated in the bed unit of centre in the same date. 143 of the participant (%95,3) have had diabetic coma. It's found that 75 of the participants (%50,0) think that foot care is important. 106 of the participants (%70,7) express that they wash their foot frequently or everyday; 85 of the participant (%56,7) express that they dry their foot frequently or after each washing ; 9 of the patients (%6,0)express that they use foot care cream frequently or every day. The type of the socks and shoes the patients use (56 percent of them) use cotton socks, 76 percent of them wear flat-soled shoes) is generally comply with the standarts but their nail cutting forms are incompatible (38,7 percent of them have round oval cut) and almost half of the patients (46 percent of them) reported to have foot infection . In addition to having infections,it's identified that 48,7 percent of the patients always have burning sensation and 36,7 percent of them generally have cracks and dryness on their feet. It's found that 78 percent of the patients consult a health institution when they have a problem. It' seen that men have more ulceration on foot than women. It's found that the group who have higher education level and have had information about the importance of foot care from any source before,are more conscious than the ones who haven't (68 of the patients (%45,3) have had information about foot care). Also, the group who get educated about foot care had higher percentage on washing, drying up and creaming their feet frequently (10,3 percent of them cream their feet frequently) At the same time,the group who have higher education level had less foot ulceration.(100 percent of gradutes from high school/university or postgradutes don't have ulceration) It's been seen that the ones who smoke have the discomfort of foot ulceration and loss of sensation more than the ones who don't smoke. To prevent the complications of diabetes, patient compliance, regular treatment and education are important parameters. In order to reduce the risk of having diabetic foot which is the most common complication of diabetes, there is need for centers monitoring, evaluating and educating the patients to make them have positive behaviour change in this sense, caring about philosophy of preventive health. 99
- Published
- 2016
5. Trafik polislerinde kan ağır metal düzeylerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Kapucubaş Akpinar, Fatime Filiz, Açıkgöz, Bilgehan, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Heavy metals ,Traffic police ,Air pollution ,Public Health ,Police ,Environmental pollution ,Exhaust gases - Abstract
Trafik polisleri, genellikle trafiğin yoğun olarak yaşandığı şehir merkezlerinde, önemli kavşaklarda çalışan, hava kirliliğine yol açan faktörlerden egzoz gazına en çok maruz kalan, çalışma koşulları nedeni ile çok sayıda sağlık ve güvenlik sorunu ile karşı karşıya olan çalışanlardır. Özellikle kent merkezinde görevli trafik polisleri, içeriğinde kimyasal, fiziksel ve biyolojik zararlıları barındırabilen pek çok kirleticiye direkt olarak maruz kalmaktadırlar. Öncelikle egzoz gazları ve diğer kaynaklardan çevreye verilen ağır metaller çeşitli yollarla vücuda girerek kişi sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Trafik polisleri ağır metal maruziyeti açısından risk grubudur. Bu çalışmada trafik polislerinin kan ve serum ağır metal düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Kesitsel tipteki araştırmanın katılımcıları Zonguldak Emniyet Müdürlüğü ve Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü' ne bağlı sahada aktif çalışan 47 trafik 50 büro çalışanı polis şeklindedir. Araştırmada kan ve serumda As75, Cd111, Hg202, Pb208',Al27, Cr52, Mn55, Co59, Ni60, Cu63, Zn66, Se82'un düzeyine bakılmıştır. Traffic polices are the ones who usually work at the major intersections of the downtowns where the traffic run in rush and the ones fall into engine fumes the most which is one of the factors cause air pollution, get into many of health and security problems due to working conditions.the traffic polices on duty especially in civic center are directly subjected to lots of pollutants including chemical, physical and biologic harm. Primarily, engine fumes and heavy metals allowed to environment by other sources can influence the health negatively due to entering the body in different ways. Traffic polices are in the risk group in heavy metal exposuring. In this study, It is aimed the assessment of blood and serum heavy metal levels of traffic polices. Sectional typical participants of research are chosen from actively working 47 traffic and 50 office polices in Zonguldak police headquarters and Area Traffic supervision suboffice headship. In survey, It has been searched the levels of As75, Cd111, Hg202, Pb208, Al27, Cr52, Mn55, Co59, Ni60, Cu63, Zn66, Se82 in blood and serum. 87
- Published
- 2016
6. Zonguldak merkez ilçeye bağlı köylerde suların fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizi
- Author
-
Bora, Dicle, Açıkgöz, Bilgehan, and Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Halk Sağlığı ,Environmental health ,Microbiological analysis ,Zonguldak ,Drinking water ,Spring waters ,Public Health ,Microbial contamination ,Microbiology ,Villages - Abstract
Çağlar boyunca su yaşamın kaynağı olarak insan için vazgeçilmez bir öğe olmuştur. Hayatın kaynağı olan su, çeşitli etkenlerle kirlendiğinde hastalık kaynağı da olabilmektedir. Sağlıklı suya erişim tüm insanların temel hakkıdır ve sağlıklı su sağlamak kamusal bir görevdir. Yer altı, yer üstü pek çok su kaynağı günümüzde kirlilik tehdidi altındadır. Bol yağışlı bir iklime sahip olan Zonguldak, su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Coğrafi yapısı itibariyle dağınık yerleşimli birçok köye sahip olan Zonguldak ilindeki köylerde sayısı belirsiz kaynak kontrolsüz olarak içme ve kullanma suyu olarak kullanılmaktadır.Araştırma 01 Haziran 2015 ile 01 Temmuz 2016 tarihleri arasında yapılmıştır. Kesitsel-tanımlayıcı tipteki bu çalışma kapsamında Zonguldak merkez ilçeye bağlı 23 köyün muhtarlarına ulaşılarak köyün çeşitli özellikleri ve su kaynakları hakkında bilgi alınmış ve bölgenin mevsimsel özellikleri dikkate alınarak 01 Mart 2016 ile 30 Nisan 2016 tarihleri arasında köylerdeki kaynaklardan su sağlayan çeşmelerden numuneler alınmıştır. Bülent Ecevit Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından uzmanlık tezleri için ayrılan ödenek kapsamında her köyden 7 çeşme olacak şekilde planlanan 161 su numunesi toplanmış, köylerden numune alınacak noktalar basit rastgele örnekleme ile seçilmiştir. Numunelerin `İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik`te belirtilen şartlara uygunluğunun değerlendirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada su numunesi analizleri Zonguldak Halk Sağlığı Laboratuvarı ve Bülent Ecevit Üniversitesi Bilim Teknoloji ve Araştırma Merkezinde yapılmıştır.23 köydeki nüfus ortalaması 461283' tür. 23 köyün tamamında şebeke sistemi haricinde köy çevresindeki kaynaklardan elde edilen ve çekilen hatlarla çeşmelere ulaştırılan sular kullanmaktadır. Çeşmelerden alınan 161 su numunesinin; pH değerleri 6,50-8,79 elektriksel iletkenlik değeri 21-1020 µS/cm arasında değişmektedir. 161 su numunesinin tamamı tat ve koku nitelikleri, pH ve elektriksel iletkenlik değerleri bakımından `İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik` te belirtilen kriterlere uygun bulunmuştur. 161 numunenin hiçbirinde serbest bakiye klor miktarı standartlara uygun değildir. Numunelerin 34'ü (%21,1) bulanıklık, 20' si (%12,4) alüminyum, 3'ü (%1,9) renk parametresi açısından `İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik`te belirtilen hükümlere uygun değildir. 161 su numunesinden 129'u (%80,1) Koliform bakteri, 74'ü (%46) E.coli, 14'ü (%8,7) Cl. perfringens (+Sporlular) bakımından `İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik` te belirtilen hükümlere uygun değildir. 161 su numunesinin 131'i (%81,4) `İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik`te belirtilen hükümler çerçevesinde içme ve kullanmaya uygun bulunmazken, 30'u (%18,6) uygun bulunmuştur. Ortak kullanılan köy çeşmelerinde Koliform bakteri ve E. coli. kirlilik düzeyi kişilerin evlerinin önüne yaptırdıkları çeşmelerden yüksektir. Su numunelerinde kaynağın çıkış noktasında koruma alanı olma durumunun, Koliform bakteri, E. coli, C. Perfringens kirliliği üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak köy çeşmelerinin mikrobiyolojik kirlilik açısından oldukça kötü durumda olduğu saptanmıştır. Köylerde ve köy çeşmelerinde suların doğal olarak sağlıklı olduğu efsanesinin gerçek olmadığının bu suları kullananlar tarafından anlaşılması gerekmektedir. Altyapı, dezenfeksiyon, denetleme, toplumun eğitimi vb. konularda tüm sektörlere ve sağlık alanında özellikle halk sağlıkçılara önemli görevler düşmektedir.Anahtar Kelimeler: Kaynak suyu, mikrobiyolojik kirlilik, çevre sağlığı Throughout the ages water has been an indispensable element for human as a source of life. Water which is the source of life may also be the source of infection when is contaminated by various influences. Reaching to safe water is a fundamental right of all people and providing healthy water is a public duty. Now a days most of underground water and surface water resources are under the threat of pollution. Zonguldak, which has a rainy climate, is rich in water resources. Due to it's geographical structure, Zonguldak has many scattered villages. In those villages in the province of Zonguldak, uncertain number of water sources are used as drinking water in an uncontrolled way.With in the scope of this cross sectional-descriptive study, information about the various features of the villages and water resources had been learned by getting in touch with the village headman of 23 villages which were connected to the central district of Zonguldak. Also within the working budget, actively used water samples had been taken from 7 different village fountains by simple random sampling. In these studies, it was aimed to see if the samples were in compliance with the request of the 'Regulation on Water Intended for Human Consumption' or not. And water sample analysis had been done in Zonguldak Public Health Laboratory and the University of Bulent Ecevit Science, Technology and Research Center.The average population of 23 villages is 461283. Water is provided by a network system in all 23 villages. In all these 23 villages, except for network systems, water which is used is obtained from sources around the villages and delivered to the fountains with drawn lines. Of 161 water samples taken from the fountains; The pH value was changing between 6,50-8,79 and also electrical conductivity was changing between 21-1020 µS/cm. In all 161 samples of water, taste and odor properties, pH and electrical conductivity values were suitable to the criteria of Regulation on Water Intended for Human Consumption. The amount of free residual chlorine in any of the 161 samples did not comply with standards. In terms of 34 of the samples (21,1%) turbidity, 20 of the samples (12,4%) aluminum, 3 of the samples color parameters weren't convenient with the provisions of the `Regulation on Water Intended for Human Consumption.` Of 161 water sample, in terms of 129 (80,1%) coliform bacteria, 74 (46%) E. coli, 14 (8,7%) Cl. Perfringens (+ Apicomplexa) were not convenient with the provisions of `Regulation on Water Intended for Human Consumption.` In 161 water samples, according to the provisions of `Regulation on Water Intended for Human Consumption`, 131 of them (81,4 %) weren't suitable to drink or use but 30 of them (18,6%) were suitable. The pollution level of coliform bacteria and E. Coli were higher in the communal village fountains than the fountains which were built in front of the houses by people and the difference was significant. In water samples, it was detected that the condition to protect the starting point of the source didn't have any significant influence on the pollution of coliform bacteria, E. coli and C. Perfringens.As a result, It was found that the village fountains were in pretty bad shape in terms of microbiological contamination. It must be understood that the legend of water in villages and village fountains is natural and healthy isn't real by users. All sectors of the public health and health care must have important roles on the eduaction of Infrastructure, disinfection, inspection and community.Keywords: Spring water, microbiological pollution, environmental health 109
- Published
- 2016
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.